Sony, PlayStation Project Q’yu bu yıl içerisinde yetiştirecek

0

Sony kısa süre önce, şu anda “Project Q” olarak bilinen PlayStation 5 sahipleri için bir el cihazı yapacağını duyurdu. Şu anda el cihazı hakkında pek bir şey bilinmiyor, ancak yeni bir sızıntı PlayStation Project Q’nun Android’i çalıştırdığını gösteriyor.

@Zuby_Tech tarafından yayınlanan görüntüler ve video klipler, donanıma Sony’nin resmi ama sınırlı tanıtımından biraz daha iyi bir bakış sunan Project Q’yu etten gösteriyor.

Project Q’nun ortasında, Nintendo Joy-Cons gibi ikiye bölünmüş ve her iki tarafa da bağlı bir DualSense denetleyicisi olan büyük bir ekran var ve herhangi bir kapasitede çıkarılabilir olup olmadıkları hala belli değil, ancak bu video bunların bireysel parçalar olmadığını açıkça ortaya koyuyor.

Ancak, belki de donanıma bakmaktan daha ilginç olan, cleary-not-done yazılımına bir bakış. Başından beri muhtemel göründüğü gibi, Sony’nin Project Q PlayStation el cihazı, kaputun altında bir Qualcomm yonga seti ile Android’in üzerinde çalışıyor gibi görünüyor.

İlk yazılım yapısında tipik bir Android başlatıcısı ve uygulama çekmecesi, üç düğmeli gezinme ve hatta birçok yaygın Android test uygulaması vardır. Snapdragon çipine işaret eden bir “QC Testi” uygulaması da var. Qualcomm, özellikle, daha önce Sony ile Android oyunları bağlamında çipleri hakkında konuştuğunu söylemişti.

Son yazılımın nasıl görüneceğini hala bilmiyoruz, ancak Android’in gemide olması sonsuz olasılıklara kapıyı açık bırakıyor. Project Q’nun bel kemiği bir PlayStation 5’ten yayın yapıyor, ancak Android ile yerel oyunlar, genişletilmiş bulut oyun desteği ve daha fazlası da masada olabilir.

Sony, Project Q’nun bu yıl içinde geleceğini söylüyor.

Metaverse bursu ile ABD’ye staja gidiyor

Haliç Üniversitesi ve Atlas Space iş birliğiyle düzenlenen, Metaverse AR- GE alanında ilerlemek isteyen gençlerin iki kurumun sağlayacağı ortak staj ve sertifika programlarıyla profesyonel destek alabilecekleri Metaverse burs programının kazananı belli oldu. Blockchain, Yazılım, Oyun Tasarımı, Dijital Sanatlar, Mimarlık, AR, VR, NFT, Kriptopara alanlarında proje/ içerik üreten adayların yoğun ilgi gösterdiği ve Haliç Üniversitesi’nden yüzde 100’e varan oranlarda eğitim bursu kazanabilecekleri Metaverse bursundaki yoğun maraton böylelikle sona erdi.

Burs başvurularını değerlendirmek için, başkanlığını Haliç Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Emirhan Coşkun’un yaptığı, Kurumsal İletişim Daire Başkanı Filiz Dağ, Yazılım Mühendisliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Elif Altıntaş Kahriman, Yazılım Mühendisliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Sait Erkovan ve Atlas Space CEO’su Burçin Gürbüz’ün yer aldığı jüri ekibi bir araya geldi. Jürinin yaptığı değerlendirme sonucunda, Haliç Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü 1. sınıf öğrencisi Mine Örüklü burs almaya hak kazandı. Başarılı öğrenci aldığı burs ile Atlas Space’in ABD – Miami’de yer alan ofisinde staj yapma şansı yakaladı.

Gelecek yıl Kuzey Amerika’da gerçekleşmesi planlanan metaverse fuarlarından birine Atlas Space şirketi bünyesine katılıyor

Burs program kazananının açıklanmasının ardından, başarılı öğrenci Haliç Üniversitesi’nde Rektör Prof.Dr. Zafer Utlu ve Atlas Space CEO’su, Mimar Burçin Gürbüz ile bir araya geldi. Burs kazananı Mine Örüklü Burçin Gürbüz’e ve Rektör Zafer Utlu’ya metaverse projesinin detaylarından bahsetti. Örüklü projesi ve kazandığı bursla ilgili şunları söyledi: ‘‘The Genesis of Realm Collection adlı projem, 5555 parçadan oluşan, krallar ve kraliçelerin olduğu bir NFT koleksiyonu. Play To Earn ve Watch To Earn konseptine sahip ve aynı zamanda Open Sea’den satın alınabiliyor. Kullanıcılar oyun oynarken interaktif sorulara cevap verilerek, ödüller üzerinden gelir elde edilebiliyor. Projemin jüri tarafından kabul edilmesi ve bursu kazandığım için çok mutluyum. ABD’ye gideceğim ve orada staj yaparak kendimi Metaverse alanında geliştireceğim için de çok heyecanlıyım.’’

Metaverse alanında Türkiye’nin en önemli markalarından biri olan Atlas Space’in CEO’su Burçin Gürbüz üniversitenin 5. Levent kampüsünde gerçekleşen buluşmada, yürüttükleri iş birliği ile ilgili şu ifadeleri kullandı: ‘‘Haliç Üniversitesi ile iş birliğimize, ‘Şu an tüm dünyanın yakından takip ettiği Metaverse sektörünün en önemli tasarımcıları, en nitelikli geliştiricileri, en kalifiye yaratıcıları neden bizim ülkemizden çıkmasın?’ diyerek başlamıştık. Geçtiğimiz yıl temellerini attığımız bu projenin güzel sonuçlarını görmek ve iş birliğimizin bu yıl da devam edecek olması benim için oldukça değerli. Fiziksel dünyanın dijital bir düzleme geçişinin hepimiz farkındayız, dünyanın en büyük şirketleri operasyonlarını birer birer dijital ortamlara aktarıyor. Şunun da farkındayız ki; yeni düzlemin marka yüzleri artık sadece takım elbiseli beyaz yakalar değil. Hayallerine odaklanabilen, girişimci ve cesur gençler sahnede olacak. 

Atlas Space olarak, bu genç ve meraklı zihinlere bu dünyanın kapılarını açıyoruz

Dahası, onlarla birlikte öğrenelim. Sektör oldukça popüler olmakla birlikte, teknoloji ve içerikler her geçen gün hızla gelişiyor. Bugüne kadar daha çok Kuzey Amerika’da gelişen, tohumlanan Metaverse – Web 3.0 alanındaki teknoloji gelişmelerinde ülkemiz bugün dünyada ileri seviyede. Bu tarz projeler ile güncel kalmak ve hatta bu sektöre erken yaşta adım atıp bu sektör ile birlikte evrilmek çok kritik bir fırsat. Metaverse bursuna başvuru yapan, bu sürece katkısı bulunan herkese teşekkür ediyorum. Burs programını kazanan genç arkadaşımız Mine’yi ise canı gönülden kutluyorum. Bu yenilikçi alanda bugün aldıkları rolün, kendilerini gelecek yıllarda değerli noktalara taşıyacağına inanıyorum.’’ 

Haliç Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Zafer Utlu Metaverse bursunu kazanan öğrenci ve Atlas Space CEO’sunu makamında kabul ettiği buluşmada, üniversitenin Metaverse çalışmaları ve burs imkanları ile ilgili bilgiler verdi. Utlu: ‘‘Haliç Üniversitesi olarak pek çok farklı burs seçeneği ile öğrencilerimize eğitimleri süresince destek oluyoruz. Türkiye’de ilk defa Haliç Üniversitesi’nin verdiği Metaverse bursunun ilk kazanan öğrencisini staj ve eğitim odaklı çalışmalar yapabilmesi için ABD’ye gönderiyoruz. Sevgili öğrencimiz Mine’yi gösterdiği başarı ve de özgün projesi için tebrik ediyorum. Bu burs kapsamında iş birliği yaptığımız ve Metaverse alanında ülkemizin en önemli markalarından biri olan Atlas Space’e ve Sayın Burçin Gürbüz’e ise teşekkürlerimi sunuyorum. Metaverse burs programımız devam edeceği için, üniversite tercihi yapacak tüm adaylar da dahil olmak üzere, Blockchain, Yazılım, Oyun Tasarımı, Dijital Sanatlar, Mimarlık, AR, VR, NFT ve Kriptopara alanlarında içerik üreten tüm öğrencilerimiz burs programımıza bu yıl da başvurabilirler. Bu noktada güzel bir gelişmeyi daha paylaşmak isterim. ‘Yapay Zekâ ve Robotik Burs’ programımızı da bu yıl hayata geçiyoruz. Böylelikle, tüm dünyada büyük bir ilgiyle takip edilen Metaverse – Yapay Zekâ çalışmalarının, akademik dünyada da karşılık bulduğunu ve bunun Türkiye’de ilk defa Haliç Üniversitesi’nde gerçekleştiğini belirtmekten mutluluk duyuyorum.

Metaverse büyük bir dönüşümü beraberinde getirdi ve bu değişim giderek hayatın her alanına yansımaya başladı. Bu kavramla birlikte artık yeni nesil meslekler ve sektörler oluşmaya başladı diyebiliriz. Bu değişimi yakalayabilmek ve bu alanlara nitelikli insan gücünü yetiştirecek alt yapıyı bugünden kurmak ise bir dünya üniversitesi olmanın en önemli göstergesi olacaktır. Bu ilkeden hareketle, Haliç Üniversitesi olarak metaverse, robotik, AR -VR teknolojileri ve yapay zekâ ile ilgili sürdürdüğümüz AR-GE çalışmalarımıza devam ediyor ve ülkemizin bu alandaki görünürlüğüne katkı sunabilmeyi hedefliyoruz.’’ şeklinde konuştu.

Yükselişe geçen mesleklere yapay zeka öncülük ediyor

0

ChatGPT ve Midjourney gibi araçların piyasaya sürülmesinin ardından iş dünyasında yapay zekaya dair ilgi patlaması yaşanıyor. Dünya Ekonomik Forumu’na ait İşlerin Geleceği Raporu’na göre yapay zeka, önümüzdeki 5 yıl içinde en hızlı büyüyecek işlere liderlik ediyor. Araştırmaya göre yapay zeka ve makine öğrenimi uzmanları, sürdürülebilirlik uzmanları ve iş zekası analistleri hızla yükselecek meslekler arasında ilk 3 sırada yer alıyor.

Geleceğin mesleklerini icra edebilmek için kodlamayı ve yazılımı iyi öğrenmek gerekiyor. Rapor, 14 milyon işin tehlikede olduğunu gösterirken yakın gelecekte sürdürülebilirlik çalışmalarında belirgin bir artış olacağına işaret ediyor. Kodlama ve yazılım konusunda ustalaşmak isteyenlere eğitimler veren bir Laba markası geleceğin okulu robot_dreams’in Türkiye Ülke Müdürü Elif Tuzlakoğlu, yapay zekanın işgücü piyasasında iddialı bir dönüşüm yaratacağını, yazılım ve kodlamanın değerinin artacağını söylüyor.

Gittikçe artan dijitalleşme, iş dünyasında büyük dalgalanmalara yol açıyor. ChatGPT ve Midjourney gibi araçların hayatımıza girmesiyle ekonomistler ve iş uzmanları, yapay zekayı iş yaşamına entegre etmenin yollarını arıyor. Dünya Ekonomik Forumu’na ait İşlerin Geleceği Raporu’na göre yapay zeka, önümüzdeki 5 yıl içinde en hızlı büyüyecek işlere öncülük ediyor. Geleceğin yükselen mesleklerini öğrenmek için kodlama ve yazılım bilgisine sahip olmak gerekiyor. Yapay zeka ve makine öğrenimi uzmanları, sürdürülebilirlik uzmanları ve iş zekası analistleri hızla yükselecek mesleklerin başında yer alıyor. Rapor sürdürülebilirliğe dair çalışmaların artacağını ve 14 milyon işin tehlikede olduğunu gösteriyor. Kodlama ve yazılım konusunda ustalaşmak isteyenlere eğitimler veren bir Laba markası geleceğin okulu robot_dreams’in Türkiye Ülke Müdürü Elif Tuzlakoğlu, yapay zekanın işgücü piyasasında iddialı bir dönüşüm yaratacağını belirtiyor. 

Yapay zeka uygulamalarını 10 çalışandan en az 6’sı kullanmalı

Teknoloji devrimi, yeniliğe yol açmasının yanında birçok iş kaybına da neden oluyor. İş dünyasının bu yeni yapay zeka çağından ne derece etkileneceği merak ediliyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun araştırmasına göre en hızlı azalan işler sıralamasının başında banka memurları geliyor. Çevrimiçi bankacılığın, banka şubelerinin kapanmasına giderek daha fazla yol açtığı ve önümüzdeki yıllarda ciddi oranda düşüşe geçeceği ön görülüyor. Bu sırayı posta hizmet memurları, kasiyerler ve veri analistleri izliyor. AI ve makine öğrenimi uzmanları, sürdürülebilirlik uzmanları ve iş zekası analistleri en hızlı büyüyen işler arasında ilk 3’te yer alıyor. Yapay zekanın gelmesiyle beraber iş piyasasını teknolojik atılımların yönlendireceğini vurgulayan Elif Tuzlakoğlu, “Birçok şirket, çalışanlarına şimdiden yapay zeka kullanımına dair eğitim çalışmalarına başlamalı. Bununla birlikte yazılım ve kodlama öğrenmek için fırsatlar yaratılmalı. 10 çalışandan en az 6’sının bu beceriyi kazanması gerekiyor ki gelecek her yeni teknolojiye hızlıca ayak uydurup kurumlarına katkı sağlayabilsinler.” açıklamalarında bulunuyor. 

Sürdürülebilirlik çabaları yapay zeka teknolojisiyle birleşecek 

Dünya iklim kriziyle baş etmeye çalışırken, sürdürülebilirliğe dair mesleklerde artış olacağı bekleniyor. Temiz enerji, verimlilik ve düşük emsiyon teknolojisinde yapay zeka uygulamalarına ciddi oranda ihtiyaç duyulacağı tahmin ediliyor. Geleceğin okulu robot_dreams’in Türkiye Ülke Müdürü Elif Tuzlakoğlu, “Yapay zeka teknolojisiyle toplumun sosyal, çevresel ve ekonomik dönüşümlere daha kolay uyum sağlayacağını düşünüyorum. Bu üretken yapay zeka çağı hem toplumsal konularda hem iş dünyasında çeşitli fırsatları doğuracak.” sözlerini kullanıyor. 

İşte yapay zekayla yükselişe geçecek 10 meslek

1. Yapay zeka ve makine öğrenimi uzmanları

2. Sürdürülebilirlik uzmanları

3. İş zekası analistleri

4. Bilgi güvenliği analistleri

5. Fintech mühendisleri

6. Veri Analistleri ve mühendisleri

7. Robotik mühendisleri

8. Elektroteknoloji mühendisleri

9. Tarım ekipmanı operatörleri

10. Dijital dönüşüm uzmanları

Google Chrome OS 115 güncellemesini duyurdu

0

Google Chrome OS 115 güncellemesini duyurdu. Apple’ın Google’ı yendiği bir şey varsa, o da cihazlar arasındaki entegrasyonu. Macbook’lar, iPhone’lar, iPad’ler ve diğer Apple cihazları, dosyaları, mesajları, görüntülü görüşmeleri vb. paylaşarak sorunsuz bir ekosistemde çalıştırıyor olması. Google ekosistemi henüz tam olarak orada değil, ancak işler gelişiyor ve Chrome OS Phone Hub doğru yönde atılmış büyük bir adım.

Chrome OS Phone Hub, Android ve Chromebook deneyiminizi kolaylaştırmak, belirli öğeleri senkronize etmek ve Android ve Chrome OS’nin birlikte çalışmasına izin vermek için Google’ın yeni geliştirdiği bir çözüm.

Chrome OS Telefon Hub nedir?

Chrome OS Phone Hub, işbirliği yapmak ve birlikte çalışmak için Google’ın Android ve Chrome OS’u bağlamakta kullandığı yol. Bu özellik, Google cihazları arasında geçiş yaparken sorunsuz bir deneyim sunmanın yanı sıra Chrome OS ve Android arasındaki sinerjiyi iyileştirmeyi amaçlıyor.

Bu özellik ile akıllı telefonunuz veri bağlantısını Chromebook‘unuzla otomatik olarak paylaşabiliyor. Ayrıca Mesajlar uygulaması aracılığıyla metin gönderip alabilir ve Wi-Fi ağlarını gadget’lar arasında senkronize edebilirsiniz. Ayrıca, daha hızlı işlemler için bildirimleri ve yakın zamanda kullanılan Chrome sekmelerini çekebilir veya hatta hızlı kilit açma için telefonunuzu Akıllı Kilit bağlantılı bir cihaz olarak kullanabilir.

Alternatif olarak, Chromebook bir telefonun ayarlarını bir dereceye kadar değiştirebiliyor. Android akıllı telefonunuzu susturmak veya Chrome OS’den telefonu bulmak mümkün. Ek olarak, telefonun pil durumu veya ağ koşulları gibi önemli bilgileri doğrudan Chrome OS dizüstü bilgisayarınızdan görüntüleyebiliyorsunuz.

Chrome OS Phone Hub nasıl kurulur?

Chrome OS Phone Hub, Chrome OS’de yerleşik olarak bulunan yerel bir araç. Ekstra uygulamalara veya indirilen araçlara gerek olmadan kolayca yapılandırılabiliyor. Hepsi işletim sisteminde yerleşik ve kurmak çok kolay. Chromebook ve Android telefonunuzun minimum gereksinimleri karşıladığı göz önüne alındığında, hepsini doğrudan Ayarlar’dan yapabilirsiniz.

Intel Figure robotlarına yatırım yapıyor

0

Intel Figure robotlarına 9 milyon dolarlık fon ayırıyor. Bu fon ile robotların gelişimi ve piyasaya sunulması hızlanacak.

İnsansı robot şirketi Figure, Figure 1 insansı robotunun gelişimini ve piyasaya sunulmasını hızlandırmak için kullanmayı planladığı Intel Capital’den 9 milyon dolar fon aldı.

Fonlar ayrıca Figure’in otonom operasyonlar için yapay zeka veri hattını daha da geliştirmek ve şirketi ticarileştirmeye taşımak için kullanılacak. Intel, mevcut yatırımcılar Parkway Venture Capital, Brett Adcock, Aliya Capital, Bold Capital Partners, Tamarack Global, FJ Labs ve eski KUKA Robotics CEO’su Till Reuter’e katıldı. Figure, robotuna ilk bakışını bu yılın Mart ayında, şirketin “dünyanın ticari olarak uygulanabilir ilk” insansı robotu olduğunu söylemesiyle açıkladı. Devam eden küresel iş gücü kıtlığını karşılamak üzere tasarlanan Figure 01, 20 kg’a kadar yük taşıyabilen, tek bir şarjla beş saate kadar çalışabilen ve karmaşık ortamlarda otonom olarak gezinen bir üretim alanı çevresinde ağır hizmet görevlerini yerine getirmek için geliştirildi.

Figure 01 için ilk adımlar atılıyor

Şirkete göre, Figure 01 ilk yürüyüş adımlarını Mayıs ayında attı. Şirketin kuruluşundan bir yıldan daha kısa bir süre sonra, şirketin “önemli bir başarı ve insansı tarihteki en hızlı geri dönüşlerden biri” dediği bir kilometre taşı niteliğinde. Figure CEO’su Brett Adcock:: “Intel Capital, büyük, cesur sınır bahisleri yapmada ön saflarda yer alıyor ve daha iyi bir gelecek için aynı vizyonu paylaşmaktan heyecan duyuyoruz. Intel ekibinin küresel kaynakları ve uzmanlığı ile birlikte bu yatırım, Figure’in büyümesini ve başarısını hızlandırmaya yardımcı olacak” dedi.

Intel Capital Genel Müdürü Mark Lydon: “Intel Capital sürekli olarak yeniliğin sınırlarını zorlayan şirketler arıyor ve Figure’in dünyanın yapay zekaya bakış açısını değiştirme potansiyeline sahip olduğuna inanıyoruz. Figure’in işgücü ekonomisini geliştirmeye odaklanması geleceğimizin önemli bir parçası ve insansı gelişimi desteklemek için ön planda olmayı dört gözle bekliyoruz” dedi. Intel’in Figure için sağladığı fon, insansı robotların gelişiminde önemli bir rol oynayacak. Figure yük taşıyabilen ve günlük rutin işleri yapabilen robotlarla ilgili çalışmalarını hızlandıracak.

M2 çipli MacBook Pro mu alınır yoksa M3 mü beklenmeli?

0

İlk olarak 13 inç MacBook Pro ve 13 inç MacBook Air’de ortaya çıkan M2 çipin duyurulmasından bu yana bir yıldan fazla zaman geçti. M3 çipin çıkmasına bu kadar az zaman kalmışken insanların akıllarındaki en büyük sorulardan biri bekleyip M3 mü almak varken M2 alsa aptallık etmiş olur mu?

Mevcut M2 MacBook Pro

M2 MacBook Pro şu anda üç boyut seçeneğiyle mevcut: 13 inç, 14 inç ve 16 inç. Tabii ki, bunlar arasındaki farkın sadece ekran boyutları olduğunu düşünürken yanılıyorsunuz. Özellikle 13 inç MacBook Pro, M2 Pro ve M2 Max için daha büyük dizüstü bilgisayarların sahip olduğu seçeneklere sahip değil. Aynı zamanda eski tarz bir tasarım kullanıyor, mini LED ekrana sahip değil, daha düşük çözünürlüklü bir web kamerasına sahip ve önemli ölçüde daha az bağlantı noktasına sahip.

Ancak mevcut 14 inç ve 16 inç MacBook Pro’lar harika. Özellikle sistemlerin ne kadar sessiz olduğu ve pil ömrünün ne kadar sürdüğü göz önüne alındığında performansları mükemmel. Piyasadaki en iyi ekranlardan bazılarını da kullanıyorlar.

Ancak maalesef M2 MacBook Pro’lar M1 modelleriyle neredeyse aynı. Yeniden tasarlanan şasi, 2021’de piyasaya sürülen ilk nesilde geldi ve en büyük faydaların tümü bu dizüstü bilgisayarlarda mevcut. M1 ve M2 arasındaki performans farkı bile düşündüğünüz kadar önemli değil. Başka bir deyişle, özellikle indirimde bir tane bulabilirseniz, bugün bile oldukça karlı bir seçenek olur.

İşiniz için en yüksek performansa ihtiyacınız yoksa kullanılmış veya yenilenmiş M1 MacBook Pro’ya, M1 Pro veya M1 Max’e bağlı kalmak maddi boyutta oldukça karlı. Yine de, performansta önemli bir sıçrama umuyorsanız, M3 beklemeye değer.

Yukarıda bahsedildiği gibi, M2, M1’e göre performansta bazılarımızın umduğu kadar büyük bir sıçrama değildi. Bunun nedeni, M1 ile aynı TSMC 5nm düğümü üzerine inşa edilmiş olması. Çekirdek yapılandırma farklı, evet ve saat hızları daha yüksek. Bu nedenle, performans daha iyi olsa da, daha sıcak bir sistemle sonuçlandı.

M3’ün farkı nerede?

Öte yandan M3, Apple Silicon için gerçek bir sonraki adım olacak gibi görünüyor. TSMC 3nm işlemine geçtiği bildiriliyor, bu da transistör sayısında ve verimliliğinde gerçek bir sıçrama anlamına geliyor. Bundan daha fazlası bilinmiyor, ancak performansta daha anlamlı bir artış bekleyebilirsiniz.

M3 MacBook Pro’lar (14 inç ve 16 inç) muhtemelen en azından 2024 baharına kadar piyasaya sürülmeyecek ve hatta olası bir aksaklıkta bundan daha da geç bile olabilir. Bu nedenle, yeni MacBook Pro’lar her ne kadar beklemeye değer görünse de maddi olarak oluşturacağı fiyat farkları ve alıma kadar geçen süredeki doğacak kullanım ihtiyacı iyi değerlendirilmeli.


ChatGPT, Android cihazlarda da kullanılabilecek!

0

ChatGPT, iOS hamlesinden yaklaşık iki ay sonra Android cihazlarda hizmet vermeye hazırlanıyor. Uygulama bir hafta sonra kullanıma girecek. Ancak iPhone’lardaki kadar heyecan uyandırıp uyandıranmayacağı merak konusu.

Elbette herhangi bir mobil kullanıcı ChatGPT‘ye veya diğer OpenAI araçlarına web arayüzü üzerinden erişebiliyor, ancak özel bir uygulama deneyimi, kullanıcıların teknolojileri hayatlarına katmasını olumlu yönde etkiliyor. iPhone kullanıcıları ilk haftada yarım milyon kez indirdi ve Threads gelip gündemi karıştırmasaydı çok daha yüksek rakamlarla devam edebilirdi.

ChatGPT iş başvurusu

Android’deki ChatGPT uygulaması, işlevsellik açısından iOS uygulamasıyla aşağı yukarı aynı görünüyor, yani web tabanlı sürümün tüm özelliklerini olmasa da çoğunu alıyor. Konuşmalarınızı ve tercihlerinizi cihazlar arasında da senkronize edebilmelisiniz.

Twitter‘da OpenAI, Android uygulamasının muhtemelen ilk olarak ABD’de “önümüzdeki hafta kullanıcılara açacağını” söyledi. Diğer ülkeler için hiçbir plandan bahsedilmedi, ancak birkaç hafta veya ay sonra ülkemize de gelmesi bekleniyor.

Tesla, müşterilerine bir kerelik Tam Kendi Kendine Sürüş transferi sunuyor

Tesla, araç sahiplerine satın aldıkları Tam Kendi Kendine Sürüş (FSD) özelliğini, önümüzdeki üç ay içinde teslim almak şartıyla yeni bir araca aktarabileceklerini bildirmeye başladı.

Otomobil üreticisinin Q2 2023 yatırımcı çağrısı sırasında Elon Musk, sahiplerinin FSD’lerini transfer etmelerine izin verecek “tek seferlik bir af” duyurdu. Şimdi, Twitter kullanıcısı Keith Dahlenburg, kuralları ve koşullarıyla birlikte teklifin bir ekran görüntüsünü (The Verge aracılığıyla) yayınladı.

Tesla ve BYD arasında ilginç yakınlaşma

En uygun koşul, araç sahiplerinin bu bir kerelik aftan ancak 20 Temmuz ile 30 Eylül 2023 tarihleri arasında yeni bir Tesla aracı teslim almaları durumunda yararlanabilmeleri. Geriye dönük olarak uygulanamıyor, bu nedenle bu tarihlerden önce ve sonra teslimat alan kişiler ne yazık ki tekrar erişim için ödeme yapmak zorunda.

Tesla geçen yıl fiyatını 15.000 dolara yükseltti. Bu, özelliği 5.000 $ iken yakalayabilen ve ilk benimseyenler için muazzam bir fiyat sıçraması. Artık özellik için tekrar ödeme yapmak zorunda kalmadan yeni bir model alabilecekler.

Transfer teklifini almayı seçen sahipler, mevcut araçlarındaki kabiliyetini kaybetmek zorunda kalacaklar. Tesla, planlanan teslimat tarihinden bir hafta öncesine kadar FSD’yi eski EV’lerinden kaldıracak ve yeni bir araba için satın alımlarını iptal etseler bile geri alamazlar.

Bununla birlikte, Tesla da promosyon sona erdiğinde teslimatı garanti etmiyor, bu nedenle teslimatları ne yazık ki ertelenirse mal sahipleri yine de teklifi kaçırabilir.

Twitter, şimdi de DM’leri sınırlıyor!

Twitter, Threads ile rekabet yaşamasına sebep olan ve çokça tepki gören sınırlamalarına bir yenisini daha ekledi. Şirket, yakında doğrulanmamış hesapların günlük gönderebileceği DM sayısına sınır koyan yeni bir kural uygulayacağını duyurdu.

Tweet’te Twitter, değişikliğin son zamanlarda keskin bir artış gören doğrudan mesajlardaki istenmeyen postaları azaltma çabalarının bir parçası olduğunu söyledi.

Elon Musk'ın son paylaştığı tweet'inde Twitter, platformundaki etkin olmayan hesapları temizleyeceğini ve bu durum uzun süredir bazı kullanıcıların uzun süredir ile bakılan bazı kullanıcı adlarını serbest bırakılacağını belirtti. 

14 Temmuz’da web sitesi, insanların takip ettiği hesaplardan DM’leri birincil gelen kutularına ve takip etmedikleri doğrulanmış kullanıcılardan gelen DM’leri mesaj isteği gelen kutularına gönderen yeni bir mesaj ayarı ekledi. Twitter, yeni ayarın çıkmasından bir hafta sonra spam mesajlarında yüzde 70’lik bir azalma gördüğünü söyledi.

Twitter, yaklaşan değişikliğin DM spam’lerini azaltmayı amaçladığını söylese de; bu, doğrulanmamış aboneleri Mavi üyelik için ödeme yapmaya zorlayan bir hareket. Aslında, web sitesinin bununla ilgili duyurusu, insanlara açıkça “Daha fazla mesaj göndermek için bugün abone olun.” diyor ve abonelik sayfasına bir bağlantı içeriyor. Twitter ayrıca daha önce bir kullanıcının günde kaç tweet görebileceğine katı bir sınır koydu ve doğrulanmamış hesaplar 600 gönderiyle sınırlı kaldı.

Elon Musk bu ay Twitter‘ın reklam gelirinin yüzde 50 düştüğü için devam eden negatif nakit akışından muzdarip olduğunu tweetledi. Aboneliklerden gelen para bunu telafi edemese bile, yine de şirketin kasasına daha fazla para girecek.

Google Play Store’da zirvenin sahibi değişti!

Meta’nın Twitter’a rakip olarak çıkardığı Threads uygulaması Android kullanıcıları tarafından Google Play Store’da, Apple kullanıcıları tarafından App Strore’da milyonlarca indirmeye çok kısa sürede ulaştı.

Fakat bu başarı uzun süreli sürdürülemedi. Çok hızlı bir şekilde zirveye ulaşan Threads, Twitter’la aynı kaderi yaşıyor. Threads, Android kullanıcılarının ilgisini kaybetti ve Play Store’daki birinciliğini bir fotoğraf düzenleme uygulamasına kaybetti.

Geçtiğimiz günlerde tema rengi değişikliğine maruz kalan Play Store uygulamasına, Google yeni bir özellik daha eklemeyi planlıyor.

AI fotoğraf düzenleme uygulaması Remini, TikTok’taki popülaritesi sayesinde büyük bir başarı yakaladı. İlk olarak 2019’da piyasaya sürülen Remini, geçen yıl TikTok kullanıcılarının yakın zamanda kendi özçekimlerini yükleyerek profesyonel vesikalık fotoğraflar üretebileceklerini keşfettikleri üretken bir AI özelliğini tanıttı.

Google Play Store ile birlikte, Threads‘in App Store’daki çöküşü de sürüyor.

Z kuşağı ne istiyor?

0

Z kuşağı terimini her geçen gün daha da çok duymaya devam ediyoruz. Beklenti ve tercihler anlamında diğer kuşaklardan oldukça farklı bir profil çizen Z kuşağına ait bireyler içine doğdukları teknoloji paralelinde tüm hayat görüşlerini neredeyse teknolojiye göre oluşturuyorlar. Kariyer anlamında da farklı bir yaklaşıma sahip olan kuşağın üyeleri maaş odaklı bir kariyer planı yerine esnek çalışma saatlerine sahip, teknolojik olanakların en üst seviyede sunulduğu iş yerlerini tercih ediyor. Günde 8 saatten fazla online olan ve Y kuşağına göre mobil cihazlardan 2 kat daha fazla alıveriş yapan Z kuşağının en önem verdiği konuların başında ise hız geliyor. IBM tarafından yapılan bir araştırma, Z kuşağı üyelerinin yüzde 62’sinin yüklenmesi çok yavaş olan bir uygulama veya web sitesini bir daha tercih etmediğini gösteriyor. 

Z kuşağının beklentileri, yaş, kültürel ve coğrafi farklılıklar gibi birçok faktöre bağlı olarak değişse de bu konuda bazı konu başlıkları öne çıkıyor. Yapılan araştırmalara göre Z kuşağı maaş odaklı bir kariyer planı yerine esnek çalışma saatlerine sahip, teknolojik olanakların en üst seviyede sunulduğu iş yerlerini tercih ediyor. 

Teknoloji ve otomasyon daha sağlıklı bir çalışma ortamı yaratıyor

Dell Teknolojileri tarafından yapılan bir araştırma ise Z kuşağı üyelerinin yüzde 91’inin iş seçerken teknoloji odaklı düşündüğünü ortaya koyuyor. Araştırmaya göre kuşağın üyelerinin yüzde 80’i teknoloji ve otomasyonun daha sağlıklı bir çalışma ortamı yarattığına inanıyor. 

Çalışanlar modern teknoloji ekipmanlarıyla birlikte anında sohbet edebilecekleri mesajlaşma uygulamalarını tercih ederken gündelik hayatta kullandıkları teknoloji tabanlı araç ve uygulamaları iş süreçlerinde de kullanmayı talep ediyorlar. 

Günde 8 saatten fazla online

Hubspot tarafından yapılan araştırma, Z kuşağı üyelerinin yüzde 74’ünün boş zamanlarını online ortamda geçirdiğini gösteriyor. Günde 8 saatten fazla online olan ve katılımcıların yüzde 35’inin 2 saat ve üzerinde sosyal medya platformlarını kullandıklarını gösteren çeşitli araştırmalar, Z Kuşağı tüketicilerinin mobil cihazlardan alışveriş yapma olasılıklarının Y kuşağına göre 2 kat daha fazla olduğunu da ortaya koyuyor. 

Hız, en önemli faktörler arasında

Hız da bu kuşağın üyelerinin en önem verdiği unsurlar arasında önde geliyor. Yapılan araştırmalar, Z kuşağı üyelerinin yüzde 62’sinin yüklenmesi çok yavaş olan bir uygulama veya web sitesini bir daha tercih etmediğini gösteriyor.

Z kuşağının en önem verdiği hız faktörünün de kendileri için büyük önem taşıdığını belirten yerli ve global teknoloji şirketi Medianova CEO’su Serkan Sevim, “Yapılan araştırmalar bir mobil uygulamanın tercih edilmesindeki öne çıkan faktörün ‘hız’ olduğunu ortaya koyuyor. Mobil uygulama kullananların sayısındaki artış işlem trafiğini artırırken uygulamaların da performansını büyük ölçüde etkiliyor. Medianova Aksela ile mobil uygulamaların optimum performans göstermesini sağlayan bir hızlandırma çözümü sunuyoruz.  Z kuşağının en çok kullandığı; e-ticaret, OTT, oyun ve daha birçok sektördeki pazar liderleri, kusursuz bir kullanıcı deneyimi sunmak için Aksela’yı kullanıyor.” diyor.

Nitelikli bir yetenek yönetimi yürütüyoruz

Sevim, “Genç istihdamını ve üniversite öğrencilerini destekleyen bir kurumuz. Beklenti ve talepler bizler için oldukça önemli. Eğitim programımızla, öğrencilik hayatı devam ederken Medianova’da deneyim kazanma şansı yakalayan öğrencilere bizimle part-time, mezuniyetleri sonrasında ise tam zamanlı çalışma seçenekleri sunuyoruz.  Tüm süreçlerinde belirli bir oryantasyon sürecine dahil olan genç yeteneklerimiz mentorleriyle birlikte kariyer yolculuklarında tecrübe kazanmış oluyorlar. Ekip ruhumuzu desteklemesi açısından ekibe katılacak arkadaşlarımız adına nitelikli bir yetenek yönetimi yürütüyor, onlardan gelen geri dönüşlere büyük önem veriyoruz. 

GitHub Copilot Chat beta sürümünü duyurdu

GitHub Copilot Chat beta sürümü için beklenen haberi paylaştı. Herkese açık şekilde beta sürümü yayınlandı.

GitHub, Visual Studio ve VS Code’daki tüm işletme kullanıcıları için Copilot Chat çözümünün herkese açık bir beta sürümünü duyurdu. Bu, şirketin daha geniş Copilot X teklifini kuruluşa taşımadaki ilk adımı oldu.

Mart ayında duyurulan Copilot X, OpenAI’nin GPT-4 modelini kullanan özelliklere sahip GitHub’ın orijinal Copilot AI çift programlama asistanının en son yinelemesi özelliğinde. GitHub, bu son gelişmenin, Copilot’u entegre geliştirme ortamı (IDE) içinde bağlama duyarlı bir konuşma asistanına dönüştürdüğünü ve geliştiricilerin basit istemleri kullanarak karmaşık görevleri yürütmesine olanak tanıdığını söyledi. Visual Studio ve VS Code içinden “Chat-GPT benzeri bir deneyim” olarak tanımlanıyor ve kod bloklarının verimli bir şekilde analiz edilmesini ve hata düzeltmelerinin sağlanmasını sağlıyor.

Copilot Chat beta

Copilot X‘in en önemli parçası olan GitHub, Copilot Chat’in doğal dilin kodlama deneyimine güç verdiği bir çağa “kapıları ardına kadar açacağını” söyledi. GitHub ürün başkan yardımcısı Mario Rodriquez: “Ekibinizdeki en deneyimsiz geliştiriciden en deneyimlisine kadar tüm geliştiriciler, tüm uygulamaları birkaç gün yerine birkaç dakika içinde derleyebilecek veya çok sayıda kod dizisinde hata ayıklayabilecek. Birim testleri üzerinde uğraşarak geçirilen haftalar veya aylar ve standart kod için sonsuz birikmiş iş listeleri geçmişte kalacak” dedi.

Copilot X genel kullanıma sunulduğunda GitHub, her geliştiricinin on kat daha üretken hale getirilebileceğini ve yeni nesil geliştiricilerin hızlı bir şekilde öğrenip oluşturabilmelerini sağlayacağını öngörüyor. Şirket, Stack Overflow’un en son geliştirici anketinden elde edilen verileri vurguladı ; bu, geliştiricilerin sorunlara çözüm bulmak için günde genellikle 30 dakika ve bazen iki saate kadar zaman harcadıklarını ortaya çıkardı.

Copilot Chat’in bu süreleri önemli ölçüde azaltması, geliştirici üretkenliğini artırması ve daha yenilikçi projeler üzerinde çalışmak için daha fazla zaman kazandırması bekleniyor. Copilot Chat ile GitHub, genel amaçlı üretken AI sohbet asistanları için işe yarayanları alıp geliştirici ortamına uyarladığını söyledi. IDE içinde yer alan Copilot Chat, bir geliştiricinin yazdığı kodun veya kendisine gösterilen hata mesajlarının bağlamsal olarak farkında olarak çalışıyor.

Dark web uyarılarını dikkate alın!

Dark web uyarıları ile olası veri sızıntıları ile önlem alabilrsiniz. Eğer verileriniz dark web’e düşerse, hızlıca güvenlik önlemlerinizi oluşturabilirsiniz.

Siber suçluların kullanıcı verileriyle yasa dışı faaliyetler gerçekleştirdiği siber uzayda bambaşka bir dünya var. Şu anda kişisel olarak tanımlanabilir bilgileriniz üzerinde pazarlık yapıyor olabilirler ve en yüksek teklifi veren bunu hesabınızı ele geçirmek için kullanacak.

Dark web uyarılarını etkinleştirmek, suçluları kendi oyunlarında yenmenize yardımcı oluyor. Veri ihlalleri ve ifşalar artmadan önce sizi bilgilendirirler. Ama onlardan tam olarak nasıl yararlanabilirsiniz?

World Wide Web’in (WWW) üç bileşeni bulunuyor: yüzey ağı, derin ağ ve karanlık ağ. Kullanıcılar arasında en popüler olanı, üzerinde gezindikleri için yüzey web’dir. Çevrimiçi olarak ziyaret ettiğiniz web sitelerini içeriyor. Sırada derin ağ var. Burada, kişisel bilgilerinizle e-posta adresleri gibi hesaplar oluşturabiliyorsunuz. Hassas yapıları nedeniyle, bu tür hesaplar, hesaplarınıza erişebilmeniz için kullanıcı adları ve şifrelerle erişim kontrolleri gerektiriyor.

Dark web uyarıları ne işe yarıyor?

Dark web, kullanıcılar arasında en az popüler olan olabilir. Siber suçluların veri madenciliği de dahil olmak üzere yasa dışı faaliyetleri teşvik ettiği gelişen bir pazar. Bu platformdaki kullanıcıların verilerini alır ve en yüksek teklifi verene satıyor.

Dark web uyarısı, sizinle ilişkili herhangi bir veri dark web’de göründüğünde aldığınız bir bildirim. Bir tehdit izleme aracı, kişisel olarak tanımlanabilir bilgilerinizi algıladığında otomatik bir mesaj oluşturuyor. Bu uyarılar, verilerinizin yanlış ellerde olduğu konusunda size bilgi verir ve siz onları durdurmak için bir şey yapmazsanız, birileri verileri gayri meşru faaliyetler için kullanıyıor.

Dark web’deki web sitelerinin benzersiz bir kimliği bulunuyor. Yüzey ağlarının kullandığı .COM, .ORG ve .GOV yerine bu tür siteler .ONION kullanıyor. Bu sitelere standart web tarayıcılarıyla erişemezsiniz ve bunun yerine TOR gibi daha anonim bir tarayıcı kullanmalısınız. Bilgisayar korsanlarının karanlık ağda ticaret yaptığı belirli bilgiler var. Kredi ve banka kartı ayrıntılarına, tıbbi kayıtlara, şifrelere ve diğer kişisel olarak tanımlanabilir bilgilere odaklanıyor.

Dark web uyarıları, platformdaki etkinlikleri izlemek için programlanmış tehdit izleme uygulamalarından geliyor. Bu araçlar, açık pazardaki güncellemelere gerçek zamanlı olarak erişebilir. Bunları uyguladığınızda, yukarıda belirtilenler de dahil olmak üzere kişisel olarak tanımlanabilir bilgilerinizi girebilirsiniz. Sistem sizinle eşleşen herhangi bir bilgiyi tespit ettiğinde sizi anında bilgilendiriyor.

iPadOS 17 ile iPad bilgisayara dönüşüyor

0

iPadOS 17 ile iPad bilgisayar yedeği görevi görebiliyor. Yeni sürümle birlikte Stage Manager, iPad’leri daha iyi hale getiriyor.

iPadOS 17 ile iPad gerçek bir dizüstü bilgisayar yedeği haline geliyor. iPad’in potansiyeli, çalıştırdığı yazılım ve uygulamalar tarafından her zaman engellendi. Ancak iPadOS 17 ile Apple, popüler tabletine gerçek bir dizüstü bilgisayar alternatifi olması için gereken alanı sağlıyor.

Yine de iPad her zaman ikincil bir cihaz olarak kaldı. Genellikle iPad, iş için daha uygun olduğunda veya daha dokunma odaklı bir görev yapılırken kullanılıyor. Mükemmel bir klavyeye (ve bazen bir fareye) sahip olsa bile kullanıcılar yazma veya çoklu görev etrafında dönen görevler genellikle bilgisayar tercih ediyor. Çoğu zaman, her ikisi de çantamda bulunuyor. Çünkü iPad’in belirli bir görev için gayet iyi çalıştığı zamanlar var. Ancak MacBook Air ve macOS biraz daha iyi, daha hızlı veya daha sezgisel çalışıyor. Dolayısıyla bu da farklı görevler için farklı cihazlar kullanımına neden oluyor. Uzun süredir beklenen şey gerçekleşiyor ve iPadOS 17 nihayet iPad’i bir dizüstü bilgisayarın yerini alacak hale geliyor.

Stage Manager kolaylık sağlıyor

iPadOS 17’deki en büyük güncelleme Stage Manager’ı içeriyor. Apple, 2022 yılında hem iPadOS hem de macOS’ta çoklu görev özelliğini başlattı. Ancak bu, özellikle iPad’de oldukça karışıktı. Apple gerçekten daha iyi hale getirmek için çalıştı ve bunu gösteriyor. Stage Manager, tıpkı macOS veya Windows’ta olduğu gibi pencereli bir ortamda aynı anda birden çok uygulamayı görüntülemenize olanak tanıyor. Birden fazla uygulama içeren çalışma alanları oluşturabiliyor ve ekranın sol tarafındaki son uygulama şeridini kullanarak bunlar arasında geçiş yapabiliyorsunuz.

Stage Manager artık tek bir çalışma alanında birden çok uygulamayla çalışırken çok daha fazla özgürlük ve esneklik sunuyor. Mevcut geliştirici beta sürümlerinde, pencerelerin uygulamanın türüne göre değişebilen önceden belirlenmiş boyutlara veya ekrandaki belirli ızgara konumlarına yapışmasıyla ilgili sınırlamalar var. Genellikle pencereleri istediğiniz gibi yeniden boyutlandırıp yeniden konumlandırabildiğiniz için bu sınırlamalar oldukça küçük sıkıntılar diyebiliriz. Stage Manager’ın potansiyelini gerçekten ortaya çıkaran şey, birden çok uygulamayla çalışma alanları oluşturma yeteneği. iPad’lerin çoğu Mac veya PC’den daha küçük ekranları olduğundan, daha fazlasını açtıkça birden çok uygulamanın kullanılabilirliği azalıyor.

Korsan akış uygulamaları tehlikeli mi?

Korsan akış uygulamaları güvenlik riskleriyle karşımıza çıkıyor. Korsana karşı kampanyalarda artık güvenliğinizi düşünün teması kullanılıyor.

Geçtiğimiz birkaç yılda, korsanlıkla mücadele mesajları, “yaratıcıları düşünün”den uzaklaşıp, “güvenliğinizi düşünün”e doğru ilerledi. Çoğu raporda eksik olan şey, insanların basit bir kör inancın ötesindeki riskleri anlamalarına ve ardından kabul etmelerine yardımcı olabilecek pratik bilgiler paylaşılıyor. İyi haber şu ki, kendi araştırmanızı yapmak mümkün ve tamamen ücretsiz.

2000’li yılların büyük bir bölümünde dosya paylaşanları şeytanlaştırdıktan sonra, korsan sitelere ve bunların arkasındaki kişilere daha fazla odaklanıldı. Buna paralel olarak korsanlardan, alışkanlıklarının çok büyük olanlar değil, tıpkı onlar gibi yaşam mücadelesi veren ve iki yakayı bir araya getirmeye çalışan yaratıcılar üzerindeki etkisini düşünmeleri istendi. Bu mesajda temelde yanlış bir şey yoktu, ancak Hollywood ve müzik endüstrisinin çoğu olağanüstü zenginlik ve güç imgeleriyle büyüdüğü için mesaj kendini genellikle kırmızı halıların, göz kamaştırıcı ödül törenlerinin ve diğer büyük para gösterilerinin altında boğuk buldu.

Son beş yılın temasının üç temel bileşeni var: suç, kötü amaçlı yazılım ve korsanların refahı. Artık korsan sitelerin var olma nedeni olarak değil, kurban olarak gösterilen korsanlar, dijital içeriği yanlış yönlendirme olarak kullanarak üst düzey organize suçlar konusunda uyarılırken, kötü amaçlı yazılımlar onların mahremiyetini çalıyor ve banka hesaplarını boşaltıyor. Korsanlık ayrıca güç koridorlarında bir yükseltme aldı; bu artık bir siber suç sorunu olarak karşımıza çıkıyor.

Korkutucu raporların etkisinin sınırlı olduğu ve bilginin her zaman korkuyu yendiği teorisine dayanarak, belki de insanların işin perde arkasına biraz baktıktan sonra kendi kararlarını vermesi için doğru zaman. Bu sadece işlerin nasıl yürüdüğünü görmek için bir fırsat değil, aynı zamanda bir dengeleme çalışmasının parçası; Bir yanda yasallık ve destekleyici yaratıcılar, diğer yanda yasa dışılık ve anlaşmayı bozma potansiyeline sahip riskler.

Temel kontroller için ücretsiz araçlar

Piyasadaki en kapsamlı araç olmasa da CloudSEK’in BeVigil mobil uygulama arama motoru, Google Play üzerinden Android cihazlara kurulabiliyor. BeVigil uygulaması, hileli uygulamalarda kötü amaçlı yazılım ve güvenlik açığı tespitini iyileştirmeyi amaçlarken, başka bir uygulama aşırı izin isterse alarm veriyor. BeVigil platformuna, kullanıcıların bir uygulamayı ada göre arayabilecekleri veya platformun test etmesi için bir uygulama yükleyebilecekleri web üzerinden de erişilebiliyor. Açıklama amacıyla, film ve TV şovu akış uygulaması ‘ Pikashow’un tek bir varyantını rastgele seçtiğimizde ve üç riskli cihaz izni ve tehlikeli olarak işaretlenmiş üç tane daha keşfettik.

Tamamen yeni başlayanlar için renk şeması tek başına rehberlik sağlıyor. Yeşil genel olarak kabul edilebilir ve kırmızı tam tersi anlamına geliyor. Üç kırmızı, kaç yeşil olursa olsun, üç kırmızı bayrak anlamına geliyor.

Google Play’de yer alan bu iki uygulamaya dikkat! Hırsız uygulamaların milyonlarca kullanıcısı var

Google Play’de yer alan iki uygulama Android kullanıcılarını tehdit ediyor. Google Play, kullanıcıların hangi verileri indirmeden önce bile hangi verileri topladığını öğrenmelerine yardımcı olmak için geçen yıl gizlilik odaklı “beslenme etiketlerini” kullanıma sunmaya başladı.

Ancak, kötü niyetli geliştiriciler, kullanıcı verilerini çalmak için sistemi atlamanın bir yolunu buldular. Mobil siber güvenlik şirketi Pradeo’dan siber güvenlik analistlerine göre, Google Play‘de Çin merkezli kötü amaçlı sunuculara veri gönderen casus yazılımlarla iki uygulama bulundu.

Bir blog gönderisinde, siber güvenlik firması; Google‘ı keşif konusunda uyardığını iddia ediyor. Çin casus yazılımına sahip iki uygulama “File Recovery and Data Recovery” ve “File Manager” isimleriyle yar alıyor. Her ikisi de “Wang Tom” adlı aynı geliştirici tarafından yayınlanıyor.

İsimlerden de anlaşılacağı gibi, uygulama kullanıcıların verileri yönetmesine ve bazı durumlarda “telefon tabletlerinizden veya herhangi bir Android cihazdan silinen dosyaları almasına” yardımcı oluyor.

Araştırma firması, cihazın kendisinin kullanıcılarının ve tüm bağlı hesapların iletişim listeleri, kullanıcının gerçek zamanlı konumu, mobil ülke kodu, ağ sağlayıcısının adı, kod SIM sağlayıcısının ağ numarası ve cihaz markası ve modeli dahil olmak üzere veri topladıklarını öne sürüyor. Casus yazılımlarla dolu olan Android uygulamaları, görünüşte meşru hizmetler sundukları için Google Play’in güvenlik kontrolünü atlatmayı başardı.

Araştırma firması, kullanıcıların uygulamaları indirmeden önce yorumları görüntülemeleri gerektiğini öne sürüyor. Firma ayrıca kullanıcıların “izinleri kabul etmeden önce dikkatlice okumaları” gerektiğini de belirtiyor.

Silinen e-postaları kurtarmak için basit adımlar

Silinen e-postaları kurtarmak için çoğu e-posta sağlayıcısı çeşitli çözümler sunuyor. Bu yazıda Gmail, Outlook ve Yahoo!’daki çözümleri listeledik.

E-postalar günlük iletişimimizin önemli bir parçasıdır ve önemli e-postaları kaybetmek sinir bozucu olabiliyor. Neyse ki, çoğu e-posta hizmetinin silinen e-postaları kurtarmanın bir yolu var. Bu yazıda, Gmail, Outlook ve Yahoo!’ da silinen e-postaların nasıl kurtarılacağını anlatacağız.

Gmail’de silinen e-postaları kurtarma

Gmail’de silinen e-postaları arayacağınız ilk yer Çöp Kutusu klasörü. Gmail, silinen e-postaları otomatik olarak, kalıcı olarak silinmeden önce 30 gün kaldıkları Çöp Kutusu klasörüne taşıyor. Silinen e-postayı Çöp Kutusu klasöründe bulamazsanız, Gmail’deki arama çubuğunu kullanmayı deneyebilirsiniz. Gmail’in arama çubuğu güçlüdür ve e-postaları anahtar kelimelere, gönderene, alıcıya ve diğer ölçütlere göre bulmanıza yardımcı olabilir. Silinen e-postayı halen bulamıyorsanız Google Apps Vault’u kullanmayı deneyebilirsiniz. Vault, Gmail hesabınızdan silinen e-postaları ve diğer verileri aramanıza ve kurtarmanıza olanak tanıyan bir araç.

Outlook’ta silinen e-postaları kurtarma

Outlook’ta silinen e-postaları aramak için ilk yer Silinmiş Öğeler klasörü. Outlook, silinen e-postaları otomatik olarak Silinmiş Öğeler klasörüne taşıyor. Silinen e-postayı Silinmiş Öğeler klasöründe bulamazsanız, Outlook’ta Silinmiş Öğeleri Kurtar aracını kullanmayı deneyebilirsiniz. Silinmiş Öğeleri Kurtar aracı, hesabınızdan kalıcı olarak silinen e-postaları kurtarmanıza olanak tanıyor.

Yahoo!’da silinen e-postaları kurtarma

Yahoo!, silinen e-postaları otomatik olarak, kalıcı olarak silinmeden önce 7 gün kaldıkları Çöp Kutusu klasörüne taşıyor. Silinen e-postayı Çöp Kutusu klasöründe bulamazsanız, Yahoo!’daki Geri Yükleme İsteği aracını kullanmayı deneyebilirsiniz. Posta. Geri Yükleme İsteği aracı, hesabınızdan kalıcı olarak silinen e-postaları kurtarmanıza olanak tanıyor.

Çözüm

Önemli e-postaları kaybetmek sinir bozucu olabilir. Ancak çoğu e-posta hizmetinin silinen e-postaları kurtarmanın bir yolu var. Bu makalede, Gmail , Outlook ve Yahoo!’ da silinen e-postaların nasıl kurtarılacağını tartıştık. Bu makalede belirtilen adımları izleyerek, silinen e-postalarınızı kurtarabilmeli ve önemli postalarınıza yeniden erişebilirsiniz. Ancak mail yönetiminin kolaylığı için reklam vb. dışında kalan e-postaları silmemekte fayda var. İş ve özel hayatta bu e-postalara ihtiyaç duyulabiliyor.

Oneplus Open katlanabilir telefon için yeni iddialar

0

Oneplus Open katlanabilir telefon için Oppo Find N2’yi temel alacağı iddia edildi. İki markanın BBK Electronics’e ait olması iddiaları güçlendiriyor.

OnePlus Open olarak adlandırılan OnePlus’ın yaklaşmakta olan katlanabilir telefonu, son birkaç aydır haberlerde yer alıyor. Cihaz hakkında bilmediğimiz çok az şey var. Twitter’daki ünlü bir analitst Max Jambor, çoğu özelliği tek bir tweet’te özetledi ancak yeni bilgiler de ekledi. OnePlus Open büyük olasılıkla Oppo Find N2’ye dayalı olacak. Son birkaç aydır OnePlus Open’ın sızıntılarına önemli bir katkıda bulundu. Bu tahmin, aslında önemli bir temele dayanıyor.

Elbette, Open’ın kendine ait bir tasarımı olacak. Ancak Oppo Find N2’nin form faktörünü benimseyecek. Bu da kabaca aynı boyutları ve hissi bekleyebileceğimiz anlamına geliyor. Find N2 yalnızca Çin’de mevcut. Bu nedenle OnePlus Open, bu oldukça rekabetçi katlanabilir cihazı farklı bir adla da olsa Batı pazarlarına sunmanın bir yolu olarak çıkıyor.

OnePlus ve Oppo, Çinli çok uluslu bir teknoloji holdingi olan BBK Electronics’e ait. Bu, teknik olarak kardeş markalar oldukları anlamına geliyor ve OnePlus, Oppo’nun bir alt markası. OnePlus ve Oppo arasındaki ilişki zaman içinde gelişti. İlk günlerde, OnePlus daha bağımsızdı, ancak son yıllarda iki marka giderek daha fazla iç içe geçti. Bu kısmen Ar-Ge, üretim ve tedarik zincirleri gibi aynı kaynakların birçoğunu paylaşmalarından kaynaklanıyor. Bunun bir sonucu olarak, Oppo modellerini temel alan OnePlus akıllı telefonlarını gördük. Bu nedenle, bugünkü haberler şaşırtıcı değil. OnePlus Open kendi benzersiz tasarımına sahip olurken, benzer bir his ve boyutlar sağlayan Oppo Find N2’nin form faktörünü benimseyecek. Find N2 Çin pazarıyla sınırlı olduğu için bu stratejik hamle mantıklı ve OnePlus bu rekabetçi katlanabilir cihazı Batı pazarlarına farklı bir adla tanıtmayı hedefliyor.

Son söylentilere göre, cihazın 29 Ağustos’ta geleceği ve ABD’de de satışa çıkacağı bildirildiği için tahminde fazla kalmayacağız. Bu, ABD’deki kullanıcıların da cihazı ilk elden deneyimleme şansına sahip olacağı anlamına geliyor. Bu nedenle, OnePlus Open için heyecan artıyor ve piyasaya sürülmesi, katlanabilir telefon pazarında önemli bir dönemi başlatılacak. Resmi tanıtımı beklerken, hem teknoloji meraklıları hem de OnePlus hayranları bu son teknoloji cihazı ele geçirmek için can atıyor.

OPPO Find N2 Flip Özellikleri

  • Ana Ekran: 6,8 inç (2520 × 1080 piksel) FHD+ E6 AMOLED ekran, 1-120 Hz uyarlanabilir yenileme hızı, 240 Hz dokunmatik örnekleme oranı, 403 PPI, 21:9 en boy oranı, 1600 nite kadar tepe parlaklık, %100 DCI-P3, %100 sRGB renk gamı, UTG cam koruması
  • Dış Ekran: 3,26 inç (720 × 382 piksel) AMOLED ekran, 30/60Hz yenileme hızı, 250 PPI, 17:9 en boy oranı, 900 nite kadar parlaklık, Corning Gorilla Glass 5 koruması
  • SoC: Mali-G710 MC10 GPU ile 3,2 GHz’e kadar Sekiz Çekirdekli MediaTek Dimensity 9000+ işlemci
  • RAM/ROM: 8 GB LPDDR5 RAM, 256 GB UFS 3.1 depolama
  • Yazılım: ColorOS 13 ile Android 13
  • Arka kamera:  50MP (birincil geniş açılı) f/1.8 diyafram, Sony IMX890 sensör, 8MP (112° ultra geniş) f/2.2 diyafram, Hasselblad kamera, MariSilicon X NPU
  • Ön kamera: f/2.4 diyafram açıklığına sahip 32MP AF, RGBW IMX709 sensör
  • Parmak izi: Yana monteli
  • Bağlantı: 5G SA/NSA, 4G, Wi-Fi 802.11 ax (2,4 GHz + 5 GHz), Bluetooth 5.3, USB Tip-C, NFC, GPS L1+L5, GALILEO: E1+E5a, Beidou: B1l+B1c+B2a, QZSS: L1+L5
  • Ses: USB Type-C Ses, Stereo Hoparlörler
  • Boyutlar: 166,2 (85,5 katlanmış)×75,2× 7,45 mm (16,02 mm katlanmış); Ağırlık:  191g
  • Pil: 44W SUPERVOOC Flaş Şarjlı 4300mAh (Tipik) pil

WhatsApp güvenlik bildirimleri için yenilikler

0

WhatsApp güvenlik bildirimleri için yeni beta sürümünde değişikliğe gidiliyor. Arayüzde bazı değişiklikler öne çıkıyor.

WhatsApp şüphesiz günümüzün en iyi anlık mesajlaşma uygulamalarından biri. Beta sürümleri, beta testçilerinin normal kullanıcıların göremediği bazı yeni özellikleri görmesine olanak tanıyor. Beta sürümündeki tüm özellikler son sürüme dahil edilmiyor. Bununla birlikte, kullanıcı arabiriminde yapılan bazı küçük değişiklikler genellikle kararlı sürümün bir parçası oluyor. WhatsApp beta’nın en son sürümü, Güvenlik bildirimleri menüsünde küçük bir görsel değişiklik sunuyor. En üstte bazı yeni ifadeler ve mevcut içerik için daha büyük metinler bulunuyor.

WhatsApp güvenlik bölümü arayüzünde değişiklikler

WABetaInfo’ya göre yeni özellik, Android için WhatsApp beta sürümü 2.23.15.21 ile birlikte geliyor. Bu sürüm, Play Store üzerinden beta programının parçası olan kullanıcılara sunulmaya başlandı. Güvenlik bildirimleri sayfasının eski ve yeni kullanıcı arayüzü arasında gözle görülür farklılıklar bulunuyor Üst kısım tamamen yeniden tasarlanmış bir başlık resmine sahip. Aşağıdaki metin şimdi ortaya taşındı ve “WhatsApp gizliliğinizi korur” şeklinde yeniden ifade edildi.

“WhatsApp gizliliğinizi korur” ifadesinin ardından, uygulamanın uçtan uca şifreleme yetenekleri hakkında benzer bir sorumluluk reddi beyanı ve bunun altında daha büyük madde işaretleri yer alıyor. Yeni beta sürümünde, bu madde işaretlerinde mevcut kararlı sürümde bulunan standart gri simgeler yerine yeşil simgeler bulunuyor. Bu yeşil simgeler, geliştiricilerin veya ana şirketin erişemediği veya okuyamadığı WhatsApp özelliklerini vurguluyor. Bu, uygulamanın kullanıcı gizliliğine olan bağlılığını daha da öne çıkarıyor. Yeni menü tasarımı, WhatsApp beta sürümü 2.23.15.22 ile Google Pixel 6a’da zaten aktif görünüyor. Bu güncelleme, WhatsApp’ı kullanma şeklinizi büyük ölçüde değiştirmese de  uygulamanın artık güvenlik özelliklerini sergilemeye daha fazla önem verdiğini gösteriyor. Bu adım, özellikle mevcut küresel farkındalık ve devlet gözetimiyle ilgili endişeler göz önüne alındığında önemli. WhatsApp, güvenlik kimlik bilgilerini belirgin bir şekilde göstererek, bu tür sorunların kamuoyunun dikkatinin ön planda olduğu bir dönemde kullanıcılarına verilerinin gizliliği ve korunması konusunda güvence vermeyi amaçlıyor.

Son günler dünya çapındaki WhatsApp kullanıcıları için biraz inişli çıkışlı geçti. Uygulamanın normal işleyişini etkileyen ve birçok kişi için rahatsızlığa neden olan bir kesinti oldu. Neyse ki, Meta’nın sahibi olduğu sohbet uygulaması sorunu hemen çözdü. Birkaç saat içinde her şeyi eski haline getirip çalışır duruma getirmeyi başardı.