Özellikle Reddit tarafında popülerliği ile bilinen Imgur görüntü silme çalışmalarına başlıyor. Kullanılmayan ve porno içerikli görüntüler silinecek.
2009 yılındaki kuruluşundan bu yana Reddit’e gayri resmi olarak bağlı olan popüler bir fotoğraf yükleme hizmeti olan Imgur‘un önümüzdeki aydan itibaren iki tür içeriği platformundan kaldıracal Kaldırılacak olan içerikler; müstehcen veya pornografik görüntüler ve anonim olarak yüklenen resimler. Topluluk kuralları nedeniyle Imgur’dan teknik olarak yıllarca yasaklanmış olsa da yetişkinlere uygun içerik aktif olarak kaldırılmadı ve bu içerikler inanılmaz derecede popüler. Imgur görüntü silme çalışmalarını tamamladıktan sonra, platformda ne kadarlık bir kayıp yaşanacağını hep birlikte göreceğiz.
Hizmet şartları güncellendi
Şirket, bu değişiklikleri duyuran bir hizmet şartları güncellemesinde , “Bu değişikliklerin, resimlerini ve sanat eserlerini depolamak için Imgur’u kullanan İmgurlular için rahatsız edici olabileceğini anlıyoruz. Bu değişiklikler, Imgur’un internette güvenli ve eğlenceli bir alan olarak kalmaya devam etme çabalarında önemli bir adım” dedi.
Kendisinden önceki Photobucket gibi, Imgur da başka yerlerde bağlantılı, gömülü veya başka yerlerde kullanılan milyonlarca fotoğrafı barındırmak için geniş çapta kullanıldı. Bu fotoğrafların çoğu, hesap açma zahmetine katlanmayan kişiler tarafından yüklendi. Imgur, özellikle Reddit sunucusu olarak popülerdir, yani bu eski gönderilerin içeriği aniden internetten kaybolabilir.
Yaklaşık 15 yıldır aktif olan ve en yaygın olarak Reddit’te kullanılan bir platform olan Imgur’un bu hamleyi yapması tamamen sürpriz değil. Bir dizi büyük görüntü barındırma platformu, son on yılda aslında aynı şeyi yaptı. Belki de bu tür bir görüntü geçidinin en iyi bilinen örneği, 2017’de özellikle siteyi harici bir görüntü barındırıcısı olarak kullananlar için pahalı yıllık abonelik ücretleri almayı planladığını açıklayan Photobucket. Şirket, sonunda, kaldırma işlemleri ve yüksek fiyatlandırma konusunda fikrini değiştirdi , ancak daha önce dijital itibarının büyük bir kısmını yok etti.
Müzik, yaratıcılık ve teknolojiyi birleştirerek, bu yıl 28-30 Nisan tarihleri arasında 7. ve ilk kez üç gün üst üste Zorlu PSM’de %100 Music’in katkılarıyla gerçekleştirilen Sónar Istanbul’da BtcTurk’ün ana sponsorluğundaki yaratıcılık ve teknoloji platformu Sónar+D Istanbul’un bu yıl yapay zeka ve teknolojinin insan üzerindeki etkileri ile Web 3.0, NFT sonrası ekosistem ve blockchain teknolojileri üzerine odaklanan yoğun maratonu dün tamamlandı.
Sónar+D Istanbul bu yılki programında; paneller, konuşmalar, atölyeler, masterclass’lar, marketplace, AV gösterimleri ile katılımcılarını karşılarken açık çağrı ile seçilen projeler de Sónar Screen ve marketplace’de sergilenerek yepyeni ve ufuk açan fikirler, her yıl olduğu gibi bu yıl da sanatseverlerin yoğun ilgisiyle karşılandı.
Bu sene 7.kez Zorlu PSM’de %100 Music’in katkılarıyla gerçekleşen Sónar Istanbul’da, BtcTurk’un sponsorluğunda düzenlenen yaratıcılık ve teknoloji platformu Sónar+D Istanbul, bu yıl giderek daha fazla merak uyandıran iki konu olan yapay zeka ile Web 3.0’ü ele alarak her iki temayı odağına alan paneller, masterclass’lar, VR enstalasyonları ve müzikle teknolojinin birleştiği canlı performanslarla katılımcılarına çok boyutlu bakış açıları sunarak yeniden yepyeni yolculuklara çıkardı.
Farklı bakış açıları, yepyeni düşünceler
Tasarım ve kurgu arasındaki yolculuğu yöneten, hem yerel hem de global ölçekli teknolojik gelişmelere yön vererek olağanüstü görseller sunduğu filmleriyle de adından bahsettiren Avustralya doğumlu Amerikalı yönetmen Liam Young, sanat ve teknoloji arasındaki bağı yorumladığı etkileyici konuşması ve ustaca ele alınmış Planet City enstalasyonu ile Sónar+D Istanbul’da izleyecileri oldukça etkiledi. Programda yer alan iki masterclass’ta, panelde konuşmacı olan DJ ve yazar Elijah ile sanat ve teknoloji arasındaki yaratıcı bağı inceleyen Andreas Refsgaard’ın hem farklı bakış açıları sunan konuşmaları hem de yarattıkları görsel dünya, katılımcıları yepyeni düşüncelere doğru keşfe çıkardı.
Yapay zeka sanatı nasıl etkiliyor, nasl etkileyecek?
Levent Erden, Lalin Akalan, Erdil Yaşaroğlu ve Başar Başaran, “AI İcad Edildi, Mertlik Bozuldu Mu?” adlı panelde özellikle kısa sürede milyonlarca kullanıcıya ulaşan ChatGPT ve yapay zekayı eksenine alarak sanat üretiminin nereye evrileceğini derinlemesine tartıştı. Olumlu ve olumsuz yönlerinin masaya yatırıldığı yapay zeka ve sanat üretiminin, sanatçıya daha fazla üretim alanı yaratabileceği ihtimali göz önünde bulundurulurken, sanatçının biricikliğinin nerede olduğu ile makine yaratıcılığı ile insan yaratıcılığı arasındaki kısıtlılık, tüm yönleriyle konuşuldu. Birçok farklı yapay zeka hikayesi üzerinde karşılaştırma yapan Levent Erden; Lalin Akalan, Erdil Yaşaroğlu ve Başar Başaran, bu üretimlerin henüz berrak bir yaratıcılıktan çıkmadığı konusunda hem faydalı hem de eğlenceli yorumlarda bulundu.
Yapay Zeka Sanatında Günümüz
Yapay zekanın müzikal ve audiovisual (görsel-işitsel) projeler ile ilişkisi ve toplum-kültür üzerine etkisini odağına alan “Yapay Zeka Sanatında Günümüz” (The State of The AI Art) temalı panelde; yaratıcı kodlama ve makine öğrenimi alanında interaktif ve aynı zamanda açık fikirli yaklaşımlarıyla sanat ve teknoloji arasındaki yaratıcı bağı kodlama, algoritmalar ve yapay zeka aracılığıyla keşfeden Andreas Refsgaard, Sónar+D dahil olmak üzere birçok konferans, festival, radyo programı ve podcast’in küratörü, moderatör ve sunucu Antònia Folguera; biyoloji ve organik hayattan aldığı ilhamla eserlerini oluşturan ve yapay zekanın artistik potansiyelini sorgulayan çalışmalarıyla ünlenen Sofia Crespo; Satore Studio’nun kurucusu ve kreatif direktörü, görsel efekt ve ışıklandırma tasarımlarıyla Béyonce gibi birçok dünyaca ünlü sanatçı ve modacının sahnelerine dokunan nam-ı değer ‘Işık Sihirbazı’ Tupac Martir gibi önde gelen isimler, yapay zekanın sanat ve teknolojiye etkisi üzerine konuşarak gelecekte bizi nelerin beklediğine dair öngörülerini paylaştılar.
Web 3.0: Neredeyiz?
Gelişen teknolojilerin yaratıcı süreçler ile kesişimlerini, Web 3.0’ı, yükselen NFT dalgası ardından bulunduğumuz noktayı ve DAO’ları (merkeziyetsiz otonom organizasyonlar) odağına alan “Web 3.0: Neredeyiz?” (Web 3.0: Where Are We) başlıklı panelde ise, sürdürülebilir teknolojileri müzik ile harmanlarken sosyal medya aracılığıyla bir kariyer inşa eden DJ ve yazar Elijah, müzik ve teknolojinin Web 3.0’daki potansiyelini DAO’lar ve komünite inşası alanlarında inceleyen, Friends with Benefits ve Refraction DAO’ları kurucu üyelerinden Kaitlyn Davies, Web 3.0, yapay zeka ve Metaverse kavramlarının müzikle bağlantısını ve aralarındaki etkileşimi araştıran Water & Music kurucu üyesi Katherine Bassett gibi başarılı isimler programda konuşmacı olarak yer aldı.
Yepyeni Beceriler: Atölyeler…
Sónar+D Istanbul programı kapsamında Algorave Istanbul tarafından gerçekleştirilecek Berke Baramuk ile “SonicPi Kullanarak Canlı Kodlama Yöntemiyle Müzik Üretimi”, Kerem Altaylar ile “P5JS Kütüphanesi ile Yaratıcı Görsel-İşitsel Kodlama Atölyesi” ve Uzak ile “Touchdesigner Aracılığıyla Sese Tepki Veren Görseller Oluşturma” atölyelerinde ise katılımcılar kod bazlı sistemlerle görsel-işitsel eserlerin üretim aşamalarını ve süreçlerini deneme fırsatı buldular.
Deneyim alanları, VR tasarımlar, çeşitli enstalasyon ve oyunların yer aldığı marketplace’in de oldukça yoğun ilgi gördüğü Sónar+D Istanbul 2023, bu yıl da teknoloji ve müzik ekseninde özellikle dijital sanatın vardığı en aktüel gelişmeleri paneller, konuşmalar, atölyeler, masterclass’lar ve AV gösterimleri aracılığıyla katılımcılarına aktararak yeniden benzersiz ve ufuk açıcı deneyimler sunmuş oldu.
Google Dokümanlar arama çubuğu ile kullanıcılara daha kolay kullanım sağlayacak. Böylelikle platforma gelen bilgiler kontrol edilebilecek.
Google Dokümanlar’da ihtiyacınız olan hizmeti veya ince ayarı takip etmek, platforma gelen yeni bir güncelleme sayesinde yakında çok daha kolay olacak.
Kelime işlemci aracı, biçimlendirme ve düzenleme araçları gibi yaygın olarak kullanılan özellikler de dahil olmak üzere, kullanıcıların tam olarak aradıklarını bulmalarını kolaylaştıracağını söylediği yeni bir arama çubuğu sunuyor. Örneğin, “bu belgeyi en son kim görüntüledi” yazmak, Etkinlik kontrol panelini getiryori
Google Dokümanlar yeni özellikle kullanıcı dostu hale geliyor
Yeni eklenti, Google Dokümanlar’ın yanı sıra e-tablo yazılımı E-Tablolar ve sunum yazılımı Slaytlar da dahil olmak üzere diğer bazı Google Workspace araçlarına da eklenecek ve mevcut tüm alanlarda arama yapmak için Yardım menüsüne gitme gereksiniminin yerini alacak.
Yeni arama çubuğu, yeni bir dosya açılırken anında kullanılabilir olacak. Başlangıçta, bir Google Dokümanı belgesini düzgün bir şekilde ayarlamak, bir Google E-Tablolar dosyasına satır veya sütun eklemek veya temayı düzenlemek gibi genel işlemler için öneriler sunacak.
Bir dosyayı oluşturmaya ve düzenlemeye başladığınızda, son eylemleri ve kullanılan özellikleri veya dosyanızı geliştirmek için kullanmak isteyebileceğiniz işlevler için başka öneriler bulabilirsiniz.
Bir Google Workspace blog gönderisi: “Bu iyileştirilmiş araç bulma yetenekleri, kendi kelimelerinizi kullanarak ilgili özellikleri veya işlevleri hızlı bir şekilde bulmanıza yardımcı olmayı amaçlamaktadır.”diyor.
Türkiye’nin en büyük e-ticaret platformlarından biri olan Trendyol, Azerbaycan’ın en büyük holdinglerinden Bakü merkezli PASHA Holding ile Azerbaycan pazarı için ortaklık anlaşması imzaladı. İki şirket arasındaki resmi anlaşma, Teknofest’te imzalandı. İşte ayrıntılar…
Trendyol, yurtdışında büyümesine Azerbaycan ile devam ediyor
Teknofest’te Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın katılımıyla düzenlenen törende, Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin ve Pasha Holding CEO’su Jalal A. Gasimov tarafından imzalandı. Anlaşma kapsamında, Trendyol ve PASHA Holding Azerbaycan’da ortak e-ticaret faaliyetleri gösterecek şirket kuracak.
Daha önce Trendyol’un Berlin ofisi açılışına katıldığını hatırlatan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “İşte bugün de ikinci adres olacak şekilde, Trendyol’u Azerbaycan’da görmeye başlayacağız. Azerbaycan’la iş birliği ile Türkiye’nin bir markasını, Azerbaycan ve Türkiye’nin ortak markasını, dünyaya farklı bir açıdan daha tanıtmış olacağız” ifadelerini kullandı.
Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin, “PASHA Holding’in Azerbaycan pazarındaki deneyimleri ile Trendyol’un teknoloji, lojistik ve üretim yetkinliklerinin yaratacağı sinerji, Azerbaycan e-ticaret ekosisteminin gelişmesine önemli katkılar sunacak. Bu anlamda, kurulacak stratejik ortaklığın başarısına ve kardeş ülke Azerbaycan’a yaratacağı pozitif etkiye yürekten inanıyoruz” dedi.
PASHA Holding CEO’su Jalal Gasimov, “Azerbaycan’daki tüketiciler Trendyol’un ülkemizde faaliyet göstermesini bir süredir talep ediyordu. İmzaladığımız ortaklık anlaşması ile dijital perakende ekosistemindeki varlığımızı güçlendirmek adına önemli bir adım attık. Anlaşma ile iki kardeş ülke arasında e-ticarette know-how aktarımını sağlayacağımız için heyecanlıyız” diye konuştu.
Türkiye’nin lider, dünyanın önde gelen e-ticaret platformlarından Trendyol, Azerbaycan pazarına giriyor. Kafkasya bölgesinin en büyük holdinglerinden Bakü merkezli PASHA Holding ile Azerbaycan pazarı için ortaklık anlaşması imzalayan Trendyol, global büyüme stratejisi kapsamında önemli bir adım daha atıyor. Trendyol ile PASHA Holding arasında imzalanan anlaşma ile Azerbaycan pazarında e-ticaret sektöründe faaliyet gösterecek ortak bir şirket kurulacak.
İki ülkenin ticaret hacmi daha da artacak
Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST’te gerçekleştirilen imza töreni Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Türk markalarının e-ticarette Türkiye’de yakaladıkları ivmeyi yurtdışına taşımak istediklerini kaydeden Bakan Varank, “Bundan önce Trendyol’un Berlin ofisinin açılışına gitmiştim. İşte bugün de ikinci adres olacak şekilde, Trendyol’u Azerbaycan’da görmeye başlayacağız.
Hali hazırda Trendyol Azerbaycan’da en fazla kullanılan markalardan bir tanesi ama artık yoluna Azerbaycan’ın da markası olarak devam edecek. İki ülke arasındaki ticaret hacmi önümüzdeki dönemde daha da artmış olacak. Dünyada büyük bir rekabet var. Bu rekabeti ıskalamamamız lazım. Biz de inşallah burada Azerbaycan’la iş birliği ile Türkiye’nin bir markasını, Azerbaycan ve Türkiye’nin ortak markasını, dünyaya farklı bir açıdan daha tanıtmış olacağız” dedi.
Stratejik ortaklığın yaratacağı sinerji Azerbaycan e-ticaret ekosistemini geliştirecek
İmza töreninde konuşan Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin, “PASHA Holding ile stratejik ortaklığımızın ilk adımını attık. 3 Mayıs itibarıyla Azerbaycan sitemiz kullanıma açılacak. Altyapı çalışmalarımızı tamamladığımızda da Azerbaycan’daki faaliyetlerimize tam olarak başlamış olacağız.
Geçtiğimiz yıl yurtdışından Trendyol’a verilen siparişlere baktığımızda ilk sırada Azerbaycan yer alıyor. Bunun yanında mobil veri analiz platformu App Annie’ye göre, 2022 yılında Azerbaycan’da en çok indirilen uygulama Trendyol oldu.
PASHA Holding’in Azerbaycan pazarındaki deneyimleri ile Trendyol’un teknoloji, lojistik ve üretim yetkinliklerinin yaratacağı sinerji, Azerbaycan e-ticaret ekosisteminin gelişmesine önemli katkılar sağlayacak. Bu anlamda kurulan stratejik ortaklığın başarısına ve kardeş ülke Azerbaycan’a pozitif etkisine yürekten inanıyoruz” dedi.
Trendyol’un uluslararası pazarlara açılmasının, gelecek vizyonundaki önceliklerinden biri olduğunu vurgulayan Çetin şöyle devam etti; “Bu girişim, sınır ötesi ticareti kolaylaştırması ve bölgedeki ekonomik büyümeye katkı sunmasıyla da Türkiye ile Azerbaycan arasındaki işbirliğine dayalı ilişkileri de güçlendirecek. Bu işbirliği, birbirini tamamlayan yetkinliklere sahip iki ülkeyi karşılıklı fayda sağlayacak bir ortaklık için bir araya getiriyor.”
‘Yeni fırsatları takip edeceğiz’
PASHA Holding CEO’su Jalal Gasimov ise, şu değerlendirmelerde bulundu: “Sağladığı kolaylık, geniş ürün seçeneği ve rekabetçi fiyatları nedeniyle Azerbaycan’da e-ticarete olan ilgi artmış durumda. Bu anlaşma, daha geniş ürün seçeneklerine avantajlı fiyatlarda erişim kolaylığı sağlarken; PASHA ekosistemine dahil olanlar başta olmak üzere Azerbaycanlı şirketlerin finansal ürün ve hizmetlerini de sunacak.
Böylece, genel finansal sağlığı iyileştirirken, müşteri deneyimini de geliştirecek. Bu girişim, teknoloji transferini kolaylaştırmasının yanı sıra lojistik ekosistemini geliştirerek hızlı market ve yemek gibi farklı alanlara değer katacak; yeni iş olanakları yaratacak. E-ticaret kültürünü teşvik edecek, KOBİ’lerin online satış yapmasına imkan sağlayacak ve kayıt dışı ekonomiyi azaltacak. Böylece, bu girişimin ülkedeki yabancı yatırımı da artırmasını bekliyoruz.”
Uluslararası para transferi uygulaması UPTION ilk çeyrekte başarılı bir grafik ortaya koydu. Yılın ilk üç ayında işlem adetlerini geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 706 artıran UPTION, kullanıcı sayısında da yüzde 65’lik bir büyüme yakaladı. Uygulama, kullanıcıların hayatına getirdiği kolaylıklar ve ödeme tarafında kazandığı yeni özelliklerle bu büyüme rakamlarını çok daha ileriye taşıyacağının işaretlerini veriyor.
Türkiye’nin en büyük yatırım bankası Aktif Bank çatısı altında yer alan ve dünya genelinde 176 ülkede, 400 bin işlem noktasında hizmet veren lider para transfer şirketi UPT’nin mobil uygulaması UPTION, her geçen gün daha fazla kişi tarafından kullanılıyor ve yaygınlık kazanıyor. 2023 yılının ilk çeyreğinde 291 bin 700 adet işlemin gerçekleştirildiği uygulama adet bazında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 706 büyüme gerçekleştirdi. UPTION söz konusu dönemde işlem hacminde de önemli bir artış kaydetti. Geçtiğimiz yılın ilk çeyreğinde yapılan işlemlerin hacmi 263 milyon TL iken, 2023 ilk çeyreğinde bu tutar 1,5 milyar TL’ye ulaşarak yüzde 474’lük bir büyüme yakaladı.
UPTION, kullananların sayısı yüzde 65 arttı
UPTION’ın SWIFT sisteminin dışına çıkarak para transferinde kendi teknolojisini kullanması ve bu yolla kullanıcılarına zaman ve maliyet avantajı sağlaması bu büyümedeki en önemli etken. Bu avantajlar uygulamanın sürekli olarak yeni kullanıcılar kazanmasını sağlıyor. 2023’ün ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 65 daha fazla kullanıcı UPTION’a üye oldu.
Uygulama üzerinden tüm faturaları ödemek mümkün
Uygulamaya olan ilginin artmasında kolay ve uygun maliyetli para transferi imkânının yanı sıra UPTION’ın kullanıcıların hayatını kolaylaştıran özellikler de önemli rol oynuyor. UPTION kullanıcıları elektrikten internete, doğalgazdan suya kadar Türkiye’deki tüm faturalarını uygulama aracılığı ile hiçbir ek ücretle karşılaşmadan ödeyebiliyor. UPTION’ın yakaladığı büyüme yeni anlaşmalarla da destekleniyor. Üstelik sadece para transferi alanında değil. UPTION kazandığı yeni özelliklerle ödeme dünyasında da varlık göstermeye başlıyor.
UPT Genel Müdürü Hakan Özat, “Müşterilerimiz için sürekli UPTION kartla yapılan harcamalarda kazanabilecekleri cashback hediyeleri veriyoruz. UPTION Kart ile dijital platformlarda yüzde 100’lere varan cashback’ler verirken, ayrıca artık müşterilerimiz Metropol kart üye noktalarında UPTION QR okuma özelliği ile ödeme yaparak cashback kazanabilecek. Bu sayede UPTION, ilk kez restoran, kafe ve marketlerde QR ile ödeme yapma imkânı sağlamış oluyor” diyor.
Avrupa hesabı ilgi görüyor
Yakın zamanda hizmete sunulan ve kullanıcılara Avrupa SEPA bölgesinde geçerli bir IBAN tahsis eden “Avrupa hesabı” özelliği 2023 yılında oldukça ilgi gördü. 11.000’den fazla kullanıcının Avrupa hesabı bulunurken, bu hesaplar ile en çok tahsilat yapılan ve para gönderilen Avrupa ülkesi Almanya oldu.
Filipinler ilk, Azerbaycan ikinci sırada
Bugün için 176 ülkeye yani; dünya nüfusunun yüzde 95’ine, düşük maliyetlerle para gönderilebilmeyi sağlayan UPTION, faaliyet gösterdiği her coğrafyada önemli büyüme rakamları yakalıyor. Türkiye’den yurt dışına giden transferlerde yılın ilk üç ayında en çok işlem gerçekleştirilen ülke ise Filipinler. Filipinler’i sırasıyla Azerbaycan, Almanya, Özbekistan, Belçika, Polonya, Rusya, Gürcistan, Hollanda ve Ukrayna takip ediyor.
Sadece belirli bölgelerde öne çıkmayı değil UPTION’ı tüm dünyada yaygınlaştırmayı hedefleyen UPT, bu hedefi gerçekleştirmek için de adımlar atıyor. UPT Genel Müdürü Hakan Özat, “Türkiye dışındaki bölgelerden de lisans sürecimizi devam ettiriyoruz. 2023’ün ilk aylarında bu konuya yoğunlaştık. Dubai’de lisans sürecimizin sonuna geldik, Berlin’de ise ofisimizi açtık. Çok yakında Türkiye dışındaki ülkelerden de müşteri edinimine başlayacağız” diyor.
İkinci monitör kullanımı Windows 11 aracılığıyla kablosuz bir şekilde yapılabiliyor. Wireless Display’i nasıl kullanacağınızı yazımızda anlattık.
İki monitör kullanımı üretkenlik artışında önemli rol oynamaktadır. Yedek bir Windows dizüstü bilgisayarınızı veya tabletinizi birincil kurulumunuz için ikinci (veya üçüncü) monitör olarak kullanabilirsiniz. Windows 11‘de, başka bir Windows aygıtının ekstra kolaylıklarla ve üçüncü taraf uygulamaları olmadan kablosuz ekran olarak kullanılmasına izin veren yerleşik araçlar var.
İkinci bir monitör olarak bir Windows dizüstü bilgisayar veya tablet kullanmak istiyorsanız, bunların bir kablosuz görüntüleme teknolojisi olan Miracast’ı desteklediğinden emin olun. Bilgisayarınızın Miracast’ı destekleyip desteklemediğini şu şekilde kontrol edebilirsiniz:
Win + R tuşlarına basın ve dxdiag yazın.
İstendiğinde Evet’i tıklayın.
Tüm Bilgileri Kaydet’e basın ve Windows’un bir metin dosyasını sistem verilerinizle nereye kaydetmesi gerektiğini belirtin.
Kaydedilen dosyayı açın ve Sistem Bilgisi altındaki Miracast seçeneğini arayın. “Kullanılabilir” yazıyorsa cihazınızı kablosuz ekran olarak kullanabilirsiniz.
Wireless Display ile kolay kullanım
Eğer buraya kadar her şey tamamsa ikinci monitör olarak kullanıma başlayabilirsiniz. Bunun için;
İkinci monitör olarak kullanmak istediğiniz cihazı alın ve birincil bilgisayarınızla aynı ağa bağlı olduğundan emin olun. Ayrıca, daha iyi görüntü kalitesi ve yanıt hızı için 5 GHz ağları kullanın.
Windows Ayarları’nı açın ve Uygulamalar > İsteğe Bağlı Özellikler’e gidin.
Özellikleri görüntüle’yi tıklayın.
Wireless Display yazın ve arama sonuçlarında ilgili seçeneğin yanına bir onay işareti koyun.
İleri’ye ve ardından Yükle’ye tıklayın. Yaklaşık 3 MB ekstra bileşen indirmeniz gerektiğinden, prosedürün aktif bir internet bağlantısı gerektirdiğini unutmayın.
Windows’un işlemi tamamlamasını bekleyin. Son İşlemler bölümünde izleyebilirsiniz.
Artık Başlat menüsünü açabilir ve Wireless Display uygulamasını görebilirsiniz. Wireless Display, Windows dizüstü bilgisayarınızı veya tabletinizi ikincil monitör olarak kullanmaktan sorumludur.
Birincil PC’niz için monitör olarak kullanmak istediğiniz bilgisayarda Wireless Display uygulamasını başlatın . Uygulama, cihazın kablosuz bağlantı için hazır olduğunu bildirmelidir.
Ana bilgisayarınıza gidin ve Win + K tuşlarına basın. Ayrıca Hızlı Ayarlar’ı açabilir, düzenle düğmesine basabilir, Ekle’ye tıklayabilir ve Yayınla’yı seçebilirsiniz.
Kullanılabilir cihazlar listesinden dizüstü bilgisayarınızı veya tabletinizi tıklayın.
Bir görüntüleme modu seçin: çoğaltma (her iki ekranda aynı resim), genişletme (ikinci cihaz ekstra monitör olarak çalışır) veya yalnızca ikinci görüntüleme (kendi kendini açıklayan)
Artık ekranlarınızı düzenlemek, ölçeklendirmeyi ayarlamak, çözünürlüğü değiştirmek veya ekranla ilgili diğer seçenekleri değiştirmek için Sistem > Ekran’ı açabilirsiniz.
13 yaşından küçük çocuklar için ABD sosyal medya kısıtlaması. Yeni yasa ile bu kullanıcılar platformlarda profil açamayacak.
ABD Senatosunda sunulan iki partili federal öneri, sosyal medyayı kullanmak için ulusal bir yaş sınırı belirleyecek ve 12 yaş ve altındaki herkesin şu anda birçok çocuğun günde saatlerce harcadığı uygulamaları kullanmasını etkili bir şekilde yasaklayacak.
Çocukların sosyal medyadan korunması hedefleniyor
Capitol Hill’de, çocukları sosyal medyanın tehlikelerinden korumayı amaçlayan sayısız çaba var. Ancak Çocukları Sosyal Medyada Koruma Yasası olarak bilinen bu yeni önlem, Silikon Vadisi’nin çocukları sitelerinde tutmak için kullandığı algoritmaları hedefliyor. Spesifik olarak, 13 yaşın altındaki çocukların sosyal medya uygulamalarında hesap oluşturmasını yasaklarken, teknoloji şirketlerinin 13 ila 17 yaş arasındaki kişilere uygulayabileceği algoritmaları da büyük ölçüde kısıtlıyor. Tasarı ayrıca, 18 yaşın altındaki herhangi birinin profil oluşturabilmesi için ebeveyn onayı gerektirecektir.
Gençlerin ve çocukların sosyal medya profilleri oluşturmamasını sağlamak içi yasa ayrıca Ticaret Bakanlığı tarafından denetlenen, devlet tarafından yürütülen bir yaş doğrulama programı da oluşturacak. Sistem, çocukların ve ebeveynlerinin yaşlarını kanıtlamak için kimliklerini yüklemelerini gerektirecekt. Mevzuat, şirketlerin hükümet sistemini kullanmasını zorunlu kılmasa da hükümetin çevrimiçi ekosistemdeki rolünün önemli ölçüde genişlemesini temsil edecek.
Bu nedenle yasa tasarısı, sosyal medya platformları üzerinde önemli bir hükümet gözetimi ekleyerek bildiğimiz şekliyle interneti alt üst edebilir. İki partili mevzuat, iki partili şüphecilikle karşılanıyor. Minnesota Demokratı Senatör Tina Smith: “Tipper Gore bazı insanlar için müziği yasaklamaya çalışırken biz de bunu yaşadık” diyor.
Mevzuatın destekleri bu karşılaştırmadan rahatsız. Aslında, tekliflerinin kasıtlı olarak içerikten tamamen kaçındığını söylüyorlar. Connecticut Demokrat Senatörü Chris Murphy: “Açık konuşalım, bu yasa tasarısı tamamen içerik açısından tarafsızdır” diyor. Geniş çapta iki partili çaba aynı zamanda, Kongre’nin çocukları korumak için harekete geçmesini talep eden, koridorun her iki tarafındaki milletvekilleri tarafından parti liderleri üzerindeki artan baskıyı da gösteriyor.
Sağlık alanında yapay zeka çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Peki ChatGPT hastalık teşhisi yapabilir mi?
Yıllardır birçok kişi, yapay zekanın ulusal güvenlik mekanizmalarını ele geçirerek insan köleliğine, insan toplumunun egemenliğine ve belki de insanların yok olmasına yol açacağından korkuyor. İnsanları öldürmenin bir yolu tıbbi yanlış teşhis. Bu nedenle dünyayı kasıp kavuran yapay zeka sohbet robotu ChatGPT‘nin performansını incelemek mantıklı görünüyor.
Bilgisayar destekli teşhis, özellikle apandisit teşhisi için yıllar boyunca birçok kez denendi . Ancak, sabit veritabanlarıyla sınırlı kalmak yerine soruların yanıtları için tüm interneti kullanan yapay zekanın ortaya çıkışı, tıbbi teşhisi artırmak için yeni potansiyel yollar açıyor.
Daha yakın zamanlarda, birkaç makale ChatGPT’nin tıbbi teşhis koymadaki performansını tartışmaktadır. Amerikalı bir acil tıp doktoru kısa bir süre önce ChatGPT’den alt karın ağrısı olan genç bir kadının olası teşhislerini vermesini nasıl istediğini anlattı. Makine, apandisit ve yumurtalık kisti sorunları gibi çok sayıda güvenilir tanı koydu, ancak dış gebeliği atladı.
Bu, doktor tarafından doğru bir şekilde ciddi bir ihmal olarak tanımlandıi ChatGPT, tıbbi final sınavlarını bu oldukça ölümcül performansla geçemezdi.
ChatGPT öğreniyor
Aynı soru ChatGPT’ye alt karın ağrısı olan genç bir kadın için sorulduğunda, ChatGPT’nin kendinden emin bir şekilde ayırıcı tanıda ektopik gebelik belirtiyor. Yani aslında soruyu soran kişinin kim olduğunun ChatGPT için önemi bulunuyor.. Bu bize yapay zeka hakkında önemli bir şeyi hatırlatıyor: öğrenme yeteneğine sahip.
Tencent Cloud, temel olarak Deepfakes-as-a-Service (DFaaS) adlı dijital bir insan üretim platformu sunduğunu duyurdu
Tencent dijital insan hizmeti ile yeni bir hizmet alanı yarattı. 145 dolar karşılığında platformda dijital insan oluşturulabiliyor. Tencent Cloud, temel olarak Deepfakes-as-a-Service (DFaaS) adlı dijital bir insan üretim platformu sunduğunu duyurdu. Hizmetin kapsamında yalnızca üç dakikalık canlı aksiyon videosu ve 100 sözlü cümle, 145 dolarlık bir ücret karşılığında yapılabiliyor.
Tencent’ten yeni platform
Dijital karakterin oluşturulması için sadece 24 saat gerekiyor. Dijital karakterler yarım gövde veya tam gövde olarak yapılabiliyor ve hizmet hem Çince hem de İngilizce olarak kullanılabiliyor. Arka plan ve ton gibi bazı özellikler özelleştirilebiliyor. Videolar, derin öğrenme akustik modellerine ve sinir ağı ses kodlayıcılarına dayanan kurum içi küçük örnek tını özelleştirme teknolojisini kullanarak geleneksel akustik modellerin başına bela olan düz tonlama ve tek konuşma ritminden kaçınıyor.
Tencent Bulut Akıllı Dijital İnsan Ürünleri genel müdürü Chen Lei, web devinin otomatikleştirilmiş bir “AI+ Dijital Akıllı İnsan Fabrikası” kurmayı ve üretim, satış ve hizmet için self servis tek noktadan bir platforma güvenmeyi umduğunu söyledi. Planlanan dijital insan fabrikası, ondan fazla yapay zeka algoritması sunan bir makine öğrenimi platformu olan Tencent Cloud TI platformuna dayanıyor.
Tencent, dijital insanları için beş stil sunuyor: 3B gerçekçi, 3B yarı gerçekçi, 3B çizgi film, 2B gerçek kişi ve 2B çizgi film. Dijital insan için özelleştirilmiş Soru-Cevap oluşturulabilir ve onları bir tür derin sahte sohbet robotuna dönüştürebiliyor.
Japonya wi-fi erişim noktası sayısı ile çok üstün bir altyapıya sahip. Blokchain aktif kullanıldığında bile fazladan milyonlarca erişim noktası açıkta kalıyor.
NTT’ye göre Tokyo’nun beş milyon Wi-Fi erişim noktası bulunuyor. Bu, şehrin ihtiyacı olan sayının 20 katı anlamına geliyor. Ayrıca bu erişim noktaları, özel kullanım için de ayrılmış durumda.
İhtiyacın 20 katı kadar erişim noktası bulunuyor
Japon teknoloji devi, daha fazla donanım eklemeden kablosuz iletişimlere yönelik artan taleple başa çıkmak için filoyu paylaşmayı öneriyor. NTT, Wi-Fi erişim noktalarının veya diğer bağlantıların operatörlerine bant genişliklerini paylaşmaya açık olup olmadıklarını sorarak ve rastgele netizenlerin (ağın vatandaşı) bağlanmasına izin vererek başlayan bir şema ile ağ paylaşımını başarıyla test ettiğini söylüyor. Karşılığında, bu bağlantılardan elde edilen gelirden pay alıyorlar.
Şema kapsamında, netizenler mevcut ağları arar ve bağlandıklarında, bir bağlantı yapılmasına izin veren bir sözleşme yürütülüyor. Bu sözleşme, kaydolan kullanıcıların ve cihazların özel ağlara katılmasına izin vermeden önce kimlikleri doğrulamak ve arka uç faturalandırma düzenlemelerini başlatmak için Ethereum Yetki Belgesini kullanıyor.
Wi-Fi erişim noktasının operatörüne ödeme yapılır, bahisçi bir bağlantıya sahip olur ve her şey bir blok zincirindedir, böylece sonuçlar sonsuza kadar okunabilir. NTT, bu ad hoc bağlantıların spektrumu verimli bir şekilde paylaşmasını ve tek bir erişim noktasını işgal etmemesini sağlamak için daha fazla teknoloji kullanıyor.
NTT’nin denemelerine ilişkin duyurusunda, katılan tüm ağ düğümleri “merkezi olmayan ve otonom bir şekilde terminal bağlantılarının sayısını düzeltmek ve iletişim kalitesini artırmak için blockchain-defter bilgilerini kullanıyor” diyor. Bu testler, “farklı yöneticilere sahip kablosuz erişim sistemlerinin bir karışımı” üzerinde gerçekleştirildi.
NTT, bağlantı talebi artsa bile Tokyo’nun daha fazla Wi-Fi erişim noktası veya özel 5G hücresi eklemesine gerek kalmayacağını tahmin ediyor. Şirket ayrıca, ağların enerji tüketiminde orantılı artışlar gerektirmeden ölçeklenebilmesini sağlayabileceğini ve bu spektrumun diğer kullanımlar için de serbest bırakılacağını öne sürüyor.
Hyundai Assan, daha parlak bir gelecek için öğrencileri maddi ve manevi olarak desteklemeye devam ediyor. Aylık bazda en fazla burs ödemesi yaparak eğitime katkı sağlayan Hyundai Assan, İzmit fabrikasında gerçekleştirdiği imza töreninde yeni burs programını açıkladı. İmza törenine Hyundai Assan Başkanı Sangsu Kim başta olmak üzere şirketin üst düzey yönetimi, Kore Başkonsolosu Woo Sung Lee, İzmit Kaymakamı Yusuf Ziya Çelikkaya, Türk Eğitim Vakfı Genel Müdürü Banu Taşkın ve üniversite öğrencileri katılırken, tören sonrasında da fabrikadaki üretim hatları ziyaret edildi. Ziyaretçilere fabrika hakkında bilgiler veren Hyundai Assan yönetimi, aynı zamanda otomasyon, robot teknolojisi ve üretimde kalitenin önemini vurgulamış oldu.
400 öğrenciye burs imkanı
Türk Eğitim Vakfı ile yapılan iş birliği kapsamında 200’ü üniversite ve diğer 200’ü de meslek lisesi olmak üzere toplamda 400 öğrenciye burs veren Hyundai Assan, özellikle mesleki anlamda gelişimin hızlanmasına önderlik ediyor. Hyundai Assan ayrıca, yemek, kırtasiye ve ulaşım giderleri için de ek burs desteğinde bulunuyor. TEV’in seçtiği bursiyerler içerisinden Hyundai Burs Fonu’ndan faydalanacak olan öğrencilerin belirli şehir ve bölümlerde olmasını arzulayan Hyundai Assan, ilk etapta İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa ve Kayseri’deki hedef okullarla programa başlayacak.
Pilot şehirlerdeki “Mühendislik”, “İşletme” ve “Kore Dili ve Edebiyatı” bölümlerindeki ihtiyaç sahibi öğrencileri destekleyecek olan Hyundai Assan, Kocaeli ve Sakarya’daki otomotiv alanında eğitim veren meslek lisesi öğrencilerine de aynı imkanları sağlayacak.
Başarılı öğrencilerin nitelikli ve kaliteli eğitim almasına destek olmayı kendine ilke haline getiren Hyundai Assan, bursiyerlerine ödenek sağlamasına ek olarak şirket bünyesinde de staj imkanı sunacak. Bursiyerleri kısa ve uzun dönem staj programlarına dahil ederek, özellikle otomotiv sektörünün gelişimine yön verecek olan Hyundai Assan, şehir dışından gelecek bursiyerlere konaklama için de ayrıca ödeme yapacak. Mesleki staja ek olarak mevcut tüm sosyal etkinliklere dahil olacak olan başarılı bursiyerler, işe alımda öncelik hakkını elde edecek.
Hyundai Assan İzmit Fabrikasında açılış konuşması yapan Hyundai Assan Başkanı Sangsu Kim, “Otomotiv, tüm insani teknolojilerin yoğunlaştığı son teknoloji bir endüstri. Yenilik ve mükemmellik yetenekten, yetenek ise eğitimden gelir. Bu nedenle; şirketimiz toplumsal katkı faaliyeti olarak nitelikli eğitimi her zaman desteklemiştir. Bugün ise Türk Eğitim Vakfı işbirliği ile yürüttüğümüz burs programımızı açıklamaktan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. “Eğitim 100 yıllık bir plandır” diyen bir Kore atasözü var. Şirketimiz 100’üncü yılında Türkiye’nin ve Hyundai Motor Company’nin geleceğine yatırım yapmayı hedefliyor. Burs almaya hak kazanan öğrencileri tebrik ediyor ve Türkiye’deki geleceğin yeteneklerini geliştirmek için destek sağlamaya devam edeceğimizin sözünü veriyorum” dedi ve eğitime verdikleri önemin altını çizdi.
Başkan Sangsu Kim ayrıca; “Türklerin Korelilere ‘Kan Kardeş’ dediğini duydum. Khan’ın ‘kan’ ve kardesh’in ‘kardeş’ anlamına geldiği söylenir, ancak Korece’ye çevrildiğinde “kanla bağlı kardeşler” anlamına gelir. Türkiye, Kore Savaşı’na katılmış ve 21.000 asker göndererek savaşa katılan 16 ülke arasında dördüncü büyük olmuştur. Bu yardım sayesinde Kore halkı ülkesini savunabilmiştir. Hyundai Motor Company de 1967’de kuruldu. Dünya üzerinde 8 ülkede 12 fabrikası bulunan Hyundai markası, bugün küresel bir şirket haline gelmiştir” diyerek iki ülke arasındaki dostluğunun yıllar öncesi tarihe dayandığını da vurguladı.
Türk Eğitim Vakfı Genel Müdürü Banu Taşkın, “Gençlerimizin önlerini açacak, bizimle güç ve niyet birliği yapan eğitim dostlarımız sayesinde daha iyi gelecekler yaratıyoruz. Bu noktada ‘Daha iyi bir gelecek için birlikte’ vizyonuyla faaliyetlerini sürdüren Hyundai Motor Company Türkiye ile birlikte yüzlerce öğrencimizi daha iyi ve parlak bir geleceğe taşıyoruz. Hyundai gibi değerli markaların gençlerimizin dünyasında yol gösterici ağırlığını ve desteğini hissetmek çok kıymetli. Eğitim çağındaki çocuklarımızın yol göstericilere ihtiyaç duyduğu yaşam yolculuklarında onlara inanmak, onları eşit imkanlarla desteklemek ve bu eşitliğe inandığımız fırsatlar sunmak çok önemli. Hyundai Motor Company, kapsayıcı ve eşitlikçi kültürüyle gençlerimizin kendilerini geliştirmelerini öncelikli konuları olarak ele aldılar ve yarattıkları burs imkanlarının yanı sıra onları çok yönlü desteklemeye karar verdiler. Gönülden teşekkür ediyorum” dedi.
Sahte Apple ürünleri ABD’de Virginia havaalanındaki gümrükte yakalandı. Ele geçirilen ürünlerin 290.000 dolar piyasa değeri bulunuyor.
ABD Gümrük ve Sınır Devriyesi memurları, sahte olduğundan şüphelenilen dört Apple ürünü sevkiyatı için operasyon düzenledi. Çin’den gelen Apple AirPods Pro ve Apple Watches ürünlerine el konuldu. Elektronik eşyaların toplam perakende değerinin yaklaşık 290.000 dolar olduğu belirtiliyor.
Çin’den gelen ürünler şüphe yarattı
CBP basın açıklamasına göre, 2023 Mart’ta ABD Gümrük ve Sınır Devriyesi görevlileri, Apple ürünlerini içeren dört sevkiyatın (daha özel olarak 1.000 Apple AirPods Pro ve 50 Apple Watch) Çin’den Virginia’daki Washington Dulles Havaalanına vardığında bir şeylerin ters gittiğinden şüphelendiler.
CBP’nin Makine Mükemmeliyet ve Uzmanlık Merkezlerindeki ticaret uzmanları tarafından değerlendirildiği üzere, sevkiyatların 289.500 dolar değerinde sahte Apple ürünleriyle doldurulduğu belirlendiç
Gönderileri alıkoyduktan sonra, görevliler taşınan yükün belgelerini teslim etti ve 29 Mart’ta yüke el koydu. Gümrükteki kaçakçılıklıkla iligli istatistiklere baktığımızda ise 2022 yılında ele geçirilen sahte ürünlerin toplam değerinin en yüksek yüzdesini (yüzde 40) 1.14 milyar dolar değerindeki saatler ve mücevherler oluşturdu.
2020’de Apple, sahte ürünler için bir milyondan fazla çevrimiçi listelemeyi kaldırdı ve bu satıcıların çoğu Çin’de bulunuyor. Bilindiği üzere Çin, çeşitli ürünlerin sahtelerini yapma konusunda bir hayli başarılı. Bu durum birçok teknoloji devini piyasada zor durumda bırakabiliyor. Ayrıca son aylarda kaçak elektronik ürünlerle ilgili de ciddi vakalara rastlıyoruz.
Sustainability Next Summit’te mağaza raflarının geleceği konuşuldu. Geri dönüşüm yenilikleri ve ürün ambalajlarına yönelik tüketici tutumları mağaza raflarını değiştiriyor.
Tüketiciler, sürdürülebilir ürünler ve ambalajlar yaratan markaları giderek daha fazla desteklemeye çalışıyor. Bu gelişen tutumlar, şirketlerin, ürünlerinin genel çevresel ayak izini düşündükleri için sektörler arası işbirliğinin yanı sıra yeni yeniliklerden yararlanmaya itiyor.
2035’te mağazalarzdaki raflar ne kadar farklı görünecek ve tüketiciler, ürünlerin ve ambalajların sürdürülebilir olup olmadığını nasıl değerlendirecek? Dow ve Fast Company’nin ev sahipliğinde düzenlenen Sustainability Next Summit’te uzmanlardan oluşan bir panel bu tür soruları yanıtlamaya çalıştı . İşte tartışmalarından dört önemli çıkarım.
Tüketiciler, tüm ürün yolculuğunda daha fazla şeffaflık bekliyor
PepsiCo‘nun Latin Amerika’daki pazarlama müdürü Veronica Riojas, önümüzdeki 10 ila 15 yıl içinde tüketicilerin beklentilerinde “dramatik” bir değişim öngörüyor. Şimdi besin etiketlerini nasıl okuduklarına benzer şekilde, ambalajlardaki sürdürülebilirlik bilgilerine bakacaklar. Tüketiciler bir ürünün nerede üretildiğini, nasıl bir “ayak izi” bıraktığını ve üretiminde hangi doğal kaynakların kullanıldığını bilmek isteyecekler. Riojas: “Ambalajı inceleyecek ve geri dönüştürülebilirlik konusundaki beklentilerini karşılayıp karşılamadığına karar verecekler” dedi.
Dijital araçlar bu şeffaflığı hızlandırıyor
Riojas, PepsiCo’nun Meksika’daki bir yan kuruluşu olan ve patates cipsi ambalajlarına QR kodları basan Sabritas aracılığıyla PepsiCo’nun bu fırsattan yararlandığını söyledi. Alışveriş yapanlar, patateslerin nerede hasat edildiğini, cipslerin nerede üretildiğini ve ürünü ellerine almak için atılan diğer tüm adımları öğrenmek için kodu tarıyor.
Endüstri standartlarını ilerletmek için işbirliği çok önemli
Tracy: ” Çeşitli ambalajların nasıl geri dönüştürüleceği konusunda çok fazla kafa karışıklığı var; hepimiz farklı biçimlerde ve farklı plastik türlerinde paketliyoruz. Geleceğin anahtarlarından biri ölçekte tutarlılık olacak” dedi. McKinsey & Company ortağı Jeremy Wallach, şirketlerin ayrıca tüketicilerin ambalaj konusunda daha fazla sürdürülebilirlik bilgisi isteğine odaklanması gerektiğini söyledi. Geleceğin tüketicisi, “şişelerde ‘%65 geri dönüştürülmüş içerik’ gibi şeylerden daha fazlasını bekleyecek” dedi.
Şirketler geri dönüşüm “niyet boşluğunu” kapatmak için çalışıyor
Tracy, tüketicilerin yüzde 92’sinin sürdürülebilir bir yaşam tarzı sürdürmek istediğini ancak yalnızca yüzde 16’sının ilgili davranışları aktif olarak değiştirdiğini ortaya çıkaran 2020 tarihli bir araştırmaya atıfta bulundu. Şirketlerin bu “niyet-eylem boşluğunu” fark etmesi ve bunu daraltmak için harekete geçmesi gerektiğini söyledi.
Küresel bir mobilite ve kentsel hizmetler platformu olan inDrive, Ankara’ya geliyor. Hizmet yalnızca kayıtlı kullanıcılar ve resmi taksi şoförleri tarafından kullanılacak. inDrive, geçtiğimiz kasım ayında İstanbul’da araç çağırma ve kurye teslimat hizmetlerini başlattı. Sonuçlar, inDrive modelinin Türkiye’de çok beğenildiğini gösterdi.
inDrive Türkiye İş Geliştirme Müdürü Maksim Osipov yaptığı açıklamada, “İstanbul’daki çalışmalarımız iyi gidiyor. İstanbullular hizmetimizi şehrin her bölgesinde kullanabiliyor. İstanbul’da çalışan resmi taksi şoförlerinin yaklaşık yarısı ile başarılı bir şekilde işbirliği yapıyoruz. Aynı yaklaşımı Ankara’da da uygulayacağız” dedi.
inDrive’ın P2P modeli
Yolcunun fiyatı belirlemesi: Yolculuğun fiyatını uygulama belirlemiyor. Kullanıcıların teklifi sonucu belirleniyor.
Eşit haklar ve yaklaşım: inDrive, insanlara şeffaf ve karşılıklı olarak adil koşullar sağlamayı amaç edinmiştir. Sürücüler, yolculuk teklifini kabul etmeden önce yolcu tarafından önerilen fiyatı ve varış noktasını görür. Herhangi bir teklifi hiçbir ücret ve ceza olmaksızın kabul edebilir veya reddedebilirler. Sürücüler, fiyatın haksız olduğunu düşünürlerse karşı teklif de verebilir.
Seçme özgürlüğü: Hem sürücüler hem de yolcular, derecelendirme ve önceki kullanıcıların karşılıklı referanslarına göre birbirlerini seçebilirler. Her yolculuğun tamamlanmasının ardından sürücü ve yolcu birbirini değerlendirebilir.
inDrive, yolcuların güvenliğine oldukça önem verir. Uygulama, kişinin seyahatinin canlı ayrıntılarını arkadaşları ve ailesiyle paylaşması, polis veya ambulans çağırmak için özel acil durum düğmesi dahil olmak üzere dünyanın en iyi güvenlik özelliklerine sahiptir.
inDrive, Türkiye’deki trajik depremler nedeniyle, 2023’ün sonlarına kadar sürücüler için %0 servis ücreti belirleme kararı aldı. Şirket deprem sonrasında Türk Kızılay’ına bağışta bulundu ve tahsis edilen para gıda, hijyen ürünleri ve diğer ihtiyaçlar için harcandı.
Musk otopilot konusunda geçmişte yaptığı iddialı açıklamalar için ifade verecek. Musk, otopilotun insandan daha güvenli olduğunu söylemişti.
Reuters ve Bloomberg’den gelen raporlara göre Tesla’nın avukatları, Elon Musk’ın şirketin Autopilot yazılımının yetenekleri hakkındaki açıklamalarına güvenilemeyeceğini çünkü derin sahte olabileceklerini savundu.
Tesla bu argümanı, Musk’ın 2018’deki ölümcül bir kazada Apple mühendisi Walter Huang’ın ölümünden şirketi sorumlu tutan bir dava için neden yeminli olarak sorgulanmaması gerektiğine dair gerekçesinin bir parçası olarak sundu.
2018’deki ölümcül kaza kapsamında Musk ifade verecek
Huang, ailesinin avukatlarının Tesla’nın sürücü destek yazılımının hatalı olduğunu iddia etmesiyle Tesla Model X kullanırken öldü. Avukatlar, Musk’ın bu yazılımın güvenliği hakkında yaptığı açıklamalarla ilgili olarak konuşma yapmak istiyor. Bunlar, Musk’ın “bu noktada bir Model S ve Model X’in bir insandan daha güvenli bir şekilde otonom olarak sürebileceğini” iddia ettiği 2016’daki bir röportajı içeriyor.
Reuters’e göre Tesla’nın avukatları, Musk’ın bu tür iddialarla ilgili ayrıntıları hatırlayamadığını ve “birçok tanınmış kişi gibi, aslında hiç söylemediği şeylerin söylenmiş gibi gösterildiği” birçok ‘derin sahte’ video ve ses kaydının konusu olduğunu belirtti.
Ancak davadaki yargıç, Tesla’nın avukatlarının bu iddiasının “derinden rahatsız edici” olduğunu söyledi.
Santa Clara İlçe Yüksek Mahkemesi Yargıcı Evette D. Pennypacker: “Başka bir deyişle, Musk ve onun pozisyonundaki diğerleri, kamuya açık alanda istediklerini söyleyebilir, ardından gerçekte söylediklerinin sahipliğini almaktan kaçınmak için kayıtlı ifadelerinin derin bir sahte olma potansiyelinin arkasına saklanabilir” dedi. Yargıç Evette Pennypacker geçici olarak Musk’ın bu ifadeler hakkında üç saatlik sınırlı bir ifade vermesini 31 Temmuz’daki duruşmada bu ifade alınacak.
2014 yılında kripto güvenliği henüz emekleme aşamasındayken kurulan kritik dijital varlık güvenliğinde dünya lideri Ledger, 9 yıl içinde 6 milyondan fazla donanım cüzdanı sattı. Bugüne kadar hiç hacklenmeyen Ledger donanım cüzdanları herkes için dijital varlık güvenliğinin kapsamını genişletmeye devam ediyor. Kripto varlıkların şeffaf ve güvenle yönetilebilmesi için üretilen Ledger’ın Nano S Plus, Nano X ve Stax modelleri finansal özgürlüğü korumaya devam ediyor.
Dünyadaki tüm kripto varlıkların %20’sini güvence altına alan Ledger, kritik dijital varlık güvenliğinde liderliğini korumaya devam ediyor. 9 yılda 6 milyondan fazla satılan Ledger donanım cüzdanları bugüne kadar hiç hacklenmedi. Uçtan uca şifrelenen bluetooth bağlantısı, PIN kodu korumalı iki faktörlü kimlik doğrulama ve 24 kelimelik kurtarma şifresi gibi üst düzey güvenlik özelliklerine sahip Ledger donanım cüzdanlarına yönelik bugüne kadar kaydedilmiş başarılı bir saldırı bulunmuyor. Kötü niyetli birinin Ledger donanım cüzdanına erişmesi durumunda bile yatırım fonlarına ulaşması oldukça zor görünüyor.
Tavizsiz Güvenlik Sunan İşletim Sistemi
Kritik dijital varlık güvenliğinde dünya lideri olmanın gururunu yaşadıklarını söyleyen Ledger’ın Uluslararası Geliştirme, Ödeme ve Transfer İşlemlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Jean-François Rochet, “Kuruluşumuzdan bu yana, kripto varlıkların güvenliği konusunda önemli bir sorumluluk hissettik ve bu nedenle ürünlerimizi mümkün olan en yüksek güvenlik standartlarına göre tasarladık. Bugüne kadar hiç hacklenmeyen Ledger donanım cüzdanlarının sayısı 6 milyondan fazla oldu ve bu sayı her geçen gün artıyor. Müşterilerimize her zaman en yüksek güvenlik standartlarını sunmayı taahhüt ediyoruz, ürünlerimizin güvenilirliğine olan inancımız tam.” dedi.
Son ürünleri olan Ledger Stax’i şeffaflık ve milyonlarca insanın güvenini kazanmak için tasarladıklarını söyleyen Jean-François Rochet, “Avuç içi boyutunda olan, dünyanın ilk kavisli E Ink® dokunmatik ekranına sahip Ledger Stax, Ledger’ın kendi işletim sistemiyle tavizsiz güvenlik sunuyor. Türünün tek örneği olan Ledger Stax ile NFT koleksiyonları, 500’den fazla coin ve varlık kolayca yönetilebiliyor. Dijital güvenliği avucunuzun içine almak zor değil, başarılarımızı sürdürmekte kararlıyız.” açıklamasında bulundu.
Dell Technologies, bir kuruluşun güvenlik mimarisini otomatize eden ve sistemlere yönelik bir saldırı olduğunda müdahaleleri düzenleyen bir siber güvenlik çerçevesi olan Sıfır Güven için önemli bir adım attığını duyurdu. Şirket, Sıfır Güven’in özel ve kamu sektörü kuruluşları tarafından benimsenmesini kolaylaştırmaya yardımcı olmak amacıyla bir Sıfır Güven ekosistemi oluşturuyor. Bu kapsamda altyapı platformları, uygulamalar, bulutlar ve hizmetler genelinde birleşik bir çözüm oluşturmak için 30’u aşkın lider teknoloji ve güvenlik şirketi bir araya geliyor.
Bu ekosistem sayesinde Dell ve iş ortakları Sıfır Güven’in benimsenmesine giden yolu açıyor. Maryland İnovasyon Güvenliği Enstitüsü (MISI – Maryland Innovation Security Institute) ile birlikte Sıfır Güven Mükemmeliyet Merkezi’nde sınıfının en iyisi teknolojiler sağlanıyor ve müşteriler için güvenliği entegre etmeye ve düzenlemeye odaklanan gelişmiş bir özel bulut çözümü oluşturuluyor. Bu yaklaşımın, kuruluşların teknolojiyi uygulamalarına ve mimariyi oluşturmak ve yapılandırmak için gereken uzmanlıktan yararlanmalarına yardımcı olması öngörülüyor.
Sıfır Güven ekosistemini oluşturmaya öncülük eden Dell, Corsha, Gigamon, Intel, Juniper Networks, MISI, Nomad GCS, NVIDIA, Palo Alto Networks, VMware gibi iş ortaklarının teknoloji ve yeteneklerini bir araya getiriyor. Şirket, ABD Savunma Bakanlığı onaylı mimariyi önde gelen sağlayıcıların teknolojisiyle geliştirerek, kuruluşların, ABD hükûmetinin Sıfır Güven kararnamesine uymalarını sağlarken siber suçluların üstesinden gelmelerine de yardımcı oluyor.
Bu ekosistemle Dell, Savunma Bakanlığı Sıfır Güven gereksinimlerinin yerine getirilmesine yardımcı olacak. Söz konusu gereksinimler arasında öne çıkanlarsa şöyle:
Sürekli kimlik doğrulama: Çok faktörlü kimlik doğrulama kullanarak kullanıcı erişimini sürekli olarak doğruluyor.
Bağlantı kurma, cihaz algılama ve uygunluk: Bir ağa bağlanmaya veya bir kaynağa erişmeye çalışan herhangi bir cihaz algılanıyor ve uygunluk durumu açısından değerlendirilyor.
Sürekli izleme ve kesintisiz yetkilendirme: Otomatik araçlar ve süreçler uygulamaları sürekli olarak izliyor ve güvenlik kontrolünün etkinliğini belirlemek için yetkilerini değerlendiriyor.
Veri şifreleme ve hak yönetimi: Veri hakları yönetimi araçları, yetkisiz veri erişimi riskini azaltmak için bekleyen ve aktarım hâlindeki verileri şifreliyor.
Yazılım tanımlı ağ oluşturma: Paketlerin merkezî bir sunucuda kontrol edilmesini sağıyor, ağa ek görünürlük sunarken ve entegrasyon gereksinimlerini etkinleştiriyor.
Politika karar noktası ve politika düzenlemesi: Etkili otomasyon için güvenlik yığınında düzenleme yapmak üzere tüm kural tabanlı politikaları topluyor ve belgeliyor.
Tehdit istihbaratı: Tehdit istihbaratı verilerinin diğer güvenlik bilgileri ve olay yönetimi (SIEM) verileriyle entegrasyonu, tehdit aktivitelerinin konsolide olarak görüntülenmesini sağlıyor.
Temelde bir süreç olan Sıfır Güven’le hedeflenenler, ABD hükûmeti tarafından onaylı ve dünya çapında kabul edilen, iyi tanımlanmış bir dizi entegre ve otomatik güvenlik faaliyeti olarak tanımlanıyor. İş ortağı ekosistemi, Dell’in dünya çapındaki kuruluşlar için uçtan uca onaylanmış bir Sıfır Güven çözümünü ölçeklendirme projesi olarak nitelendiriliyor. Dell Technologies’in Sıfır Güven stratejisi hakkında daha detaylı bilgiyi 22-25 Mayıs 2023 tarihleri arasında Las Vegas’ta düzenlenecek Dell Technologies World 2023’te paylaşacak.
Okullarda ChatGPT kullanımı yasaklanmaya devam ederken, bazı uzmanlar bunun yeterli bir çözüm yöntemi olmadığı konusunda uyarıyor.
Uzmanlar, ChatGPT ve diğer üretken yapay zeka teknolojilerinin öğrenciler tarafından makale yazmak ve öğretmenler ve profesörler tarafından sorulan soruları yanıtlamak için kullanıldığını belirtiyor. Akademi dünyasının bu yeni araçları yasaklamamayı değil dahil etmeyi öğrenmesi gerektiğini söylüyor.
ChatGPT sınavlar ve makale yazımında kullanılıyor
ABD’deki ve yurtdışındaki okul bölgeleri, öğrencilerin orijinal olmayan ve potansiyel olarak intihal eseri teslim etmek için üretken yapay zeka teknolojisini kullanacağı korkusuyla ağlarında ve cihazlarında chatbot kullanımını yasakladı. Üniversiteler ve profesörler, öğrencilerin makale yazmak veya sınav cevapları oluşturmak için kullanabilecekleri ChatGPT gibi yapay zeka ile nasıl başa çıkılacağı konusunda çalışmaya başladı.
Gartner’da bir başkan yardımcısı ve yüksek öğrenim analisti olan Tony Sheehan: “Bir dereceye kadar hala şoktalar. Tüketicilerin bu ürünü hızlı bir şekilde benimsemesi herkesi şaşırttı. Elbette buna eğitim sektörü de dahildir. Çünkü bu ister bir makale, ister kod veya resim olsun, yaratıcı içerik üretimiyle ilgilidir” dedi. New York City sözcüsü Jenna Lyle, “Araç, sorulara hızlı ve kolay yanıtlar verebilirken, akademik ve yaşam boyu başarı için gerekli olan eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerini geliştirmez” dedi.
Imperial College London ve University of Cambridge dahil olmak üzere Birleşik Krallık’taki birçok önde gelen üniversite , öğrencileri ChatGPT’yi iş ve değerlendirmeler için kullanmanın intihale yol açabileceği “ve bir tür kopya çekme” olduğu konusunda uyardı.
Ocak ayında, Stanford Üniversitesi’nin okul gazetesi The Stanford Daily, 4.497 katılımcının yüzde 17’sinin final sınavlarında ChatGPT kullandığını gösteren “gayri resmi bir anket” sonuçlarını yayınladı
Sabancı Üniversitesi’nin bu yıl üçüncüsünü düzenlediği “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi’nin 2023 programı başladı. “Afetlere Karşı Teknolojinin Gücü” başlığıyla gerçekleşen bu yılın ilk seminerinde Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyeleri Erchan Aptoula, Berrin Yanıkoğlu ve İbrahim Tekin, teknolojiye dayalı yaklaşımlarla afetin etkilerinin azaltılabileceğine ve iletişim alt yapısının kesintisiz çalışabileceğine dikkat çekti.
Sabancı Üniversitesi’nin kamu ve özel sektör yöneticilerini bilim ve teknoloji ile buluşturmak üzere bu yıl üçüncüsünü düzenlediği “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi’nin 2023 programı başladı. Webinar Serisi’nin ilk semineri 27 Nisan Perşembe günü “Afetlere Karşı Teknolojinin Gücü” konusunda gerçekleşti.
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Öğretim Üyeleri Erchan Aptoula, Berrin Yanıkoğlu ve İbrahim Tekin’in katılımıyla gerçekleşen seminerde, uzaktan algılamadan yapay zekaya, bilgisayarla görülen iletişim teknolojilerine kadar afetlere karşı kullanılabilecek güncel teknik olanaklar üzerinde duruldu.
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berrin Yanıkoğlu, çevrim içi bağlandığı seminerin açılışında yaptığı konuşmada, “Tüm ülkeyi yasa boğan Kahramanmaraş merkezli depremin ardından Sabancı Üniversitesi’nde öğretim üyeleri olarak biz kendi alanlarımızda neler yapabiliriz? diye konuşmaya başladık. Bu seminerlerin konusu da aslında biraz böyle ortaya çıktı” dedi.
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Tekin, yaklaşık 20 yıldırelektromanyetik, anten, mikrodalga gibi konular üzerinde ders verdiğini ve bu konularda araştırmaları olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben birebir afet konusunda araştırma yapmıyorum ama sonuçta en büyük kullandığımız günümüzün en büyük teknolojisi, iletişim teknolojisi. Elekromanyetik dalgalar iletişim teknolojisinin temelinde olan teoridir. Frekans yükseldikçe ve çoğumuzun bir noktadan bir noktaya bilgi iletişimi için kullanmamız gereken milimetrik dalga, mikro dalga mobil telefonların kullanıldığı frekanslara ulaşıyoruz. Çok düşük frekansta bir pili kullanarak bir yerden bir yere bilgiyi iletemezsiniz. Türkiye’de herhalde 85 milyonun 60 -70 milyonun cep telefonu vardır. Bu da geri planda olan şebekelerin çok iyi olmasını gerektiriyor.”
Var olan baz istasyonlarının röntgenini çekmeliyiz
Depremde cep telefonu şebekesinin kullanılamadığını hatırlatan Prof. Dr. İbrahim Tekin, “Bunun nedenlerini iyi anlamak ve aynı sorunları yaşamamak için önlem almalıyız. Yani var olan şebekelerin bir röntgenini çekmeliyiz” diyerek, şu bilgileri verdi:
“Türkiye’de yaklaşık 200 bin, dünyada 20 milyon baz istasyonu var. Bunun yüzde 1’i Türkiye’de, 50 bini İstanbul’da. Deprem bölgesindeki 9 bin baz istasyonunun üçte biri yıkılmış. Çoğunlukla bu baz istasyonlarını binaların üzerine koyuyorlar. Baz istasyonlarının çok daha sağlam yerlerde olması ve elektriğinin kesilmemesi gerekir. Enerjisinin en azından bir süre kesilmemesini sağlayacak şekilde yapılması lazım. Şebekede enerji olsa bile afetlerde yangın çıkmasın diye şebekenin enerjisini kapatıyorsunuz. O zaman da baz istasyonu çalışmıyor. Baz istasyonları ya sağlam binaların üstüne ya da baz istasyonlarına has direklere kurulmalı. Örneğin İstanbul’da baz istasyonları aydınlatma direklerinin üstüne rahatlıkla kurulabilir. İletişim alt yapısını diğer alt yapılardan bağımsız hale getirmeniz lazım. Her şey birbirine bağlı olduğu zaman bir şey koptuğunda hiçbir şey çalışamaz hale geliyor.”
Uzaktan algılama teknolojileriyle afetim etkileri azaltılabilir
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erchan Aptoula ise bilgisayar mühendisi olarak 10 yıldan fazladır uydu görüntülerinin çözümlenmesi üzerine çalıştığını belirterek, uzaktan algılama teknolojilerinin afet yönetiminde nasıl katkı sağlayabileceğini şöyle anlattı:
“Uzaktan algılama teknolojileri, uzaydan tarlalardaki hastalıkların tespit edilmesini mümkün kılabiliyor. Elbette en önemli uygulamalardan biri de afet yönetimi. Uzaktan algılama afet yönetiminde neler yapabiliyor? Afetten hemen sonra müdahale aşaması ilk adım. Bu afet nelere sebep oldu? Hasar nerede? Hangi seviyede? Biraz daha uzun vadede ise iyileşme aşaması; bu da artık yeniden yapılanmaya doğru geçilen aşamayı ifade ediyor. Afet öncesinde ise yakın vadede tabii ki hazırlık; örneğin erken uyarı sistemi. Yağmur yağıyor, yağmur miktarına ve zeminin durumuna bağlı olarak acaba bir sel gerçekleşecek mi? Gerçekleşecek ise tabii ki bir erken uyarının verilmesi gerekiyor. Veya daha uzun vadede hafifletmeye yönelik hazırlıklar; örneğin, risk haritalarının hesaplanması. Evet İstanbul’da da bir depremin gerçekleşmesini bekliyoruz. Ne zaman olacağını bilmiyoruz. Hafifletmek için risk haritalarını çıkarabiliriz. Elbette ki doğal afetlerin tam olarak engellenmesi mümkün değil. Fakat teknolojiye dayalı yaklaşımlarla afet yönetim teknikleriyle bu etkilerin hafifletilmesi gayet mümkün.”