Razer Endonezya piyasası ile büyümek istiyor
Razer’in fintech kolu, Endonezya’daki genişleme planlarını yürütmek amacıyla dijital ödeme hizmetleri sağlayıcısı E2Pay Global Utama’yı satın aldı.
Razer Fintech yaptığı açıklamada, satın almanın Güneydoğu Asya’nın en hızlı büyüyen dijital ekonomilerinden biri olan bir pazara girişini hızlandıracağını söyledi. Anlaşmanın arkasında finansal ayrıntılar açıklanmadı. E2Pay, Razer’ın bölgedeki 60.000 satıcıdan oluşan kendi ağına sağladığı sınır ötesi ödeme hizmetlerini tamamlayacağını söylediği bir dizi ödeme hizmeti sundu.
E2Pay’in Endonezya’daki tüccarlara ve finans kurumlarına sunduğu hizmetler arasında e-para, havale hizmetleri ve çevrimiçi pazarları, profesyonel hizmetleri ve seyahati kapsayan e-ticaret sektörlerini destekleyen bir ödeme geçidi yer alıyor.
2012 yılında kurulan fintech şirketi, kart programları, internet ve mobil bankacılık, sanal hesaplar, çevrimdışı puanlar ve kişisel finansman gibi çeşitli ödeme kanallarını da kolaylaştırıyor. Tokopedia, Bukalapak, Traveloka ve Blibli.com’u içeren 500 satıcıdan oluşan bir ağa hizmet vermektedir.
E2Pay’in e-para platformu MBayar, diğer hizmetlerin yanı sıra fatura ödemelerini, QR ödemelerini, nakit çekme işlemlerini işleyen 500.000’den fazla kayıtlı kullanıcıya sahiptir.
Geliştiriciler için uzaktan çalışma azalıyor
Araştırmalar, beş geliştirici işinden birinden daha azının bir seçenek olarak uzaktan çalışma sunduğunu gösteriyor.
Geliştirici işe alım platformları CoderPad ve CodinGame tarafından yapılan araştırma, İngiltere’de Mayıs ayında reklamı yapılan 82.222 geliştirici işinin yüzde 19’unun uzaktan çalışma seçeneği sunduğunu, bu oran 12 ay önceki iş ilanlarında yüzde 23 olduğunu gösteriyor.
Şaşırtıcı bir şekilde Londra, herhangi bir Birleşik Krallık şehrinin en yüksek sayıda geliştirici işine (39.633) sahip olmasına rağmen, yüzde 17 ile en düşük uzaktan rol yüzdesine sahipti.
CodinGame’in kurucu ortağı ve CCO’su Aude Barral, teknoloji çalışanları için “olağanüstü yüksek talep” ve geliştiriciler arasında uzaktan çalışmaya benzer şekilde yüksek talep göz önüne alındığında bulguların şaşırtıcı olduğunu söyledi.
CodinGame ve CoderPad tarafından Mart 2022’de yapılan bir anket, geliştiricilerin yüzde 70’inin fırsat verildiğinde uzaktan çalışmak istediğini ortaya koydu. Geliştirici işe alma platformu Terminal’in Ocak ayı raporunda benzer bulgular yer aldı ve ankete katılan yazılım mühendislerinin yüzde 75’i haftada en az üç gün uzaktan çalışmak istediklerini söyledi.
Yazılım geliştiricilere yönelik talep çok fazla
Yazılım geliştiriciler ve mühendisler, şu anda tüm iş ilanlarının yaklaşık üçte birini oluşturuyor.
CompTIA tarafından ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu’ndan alınan istihdam verilerinin analizi, BT hizmetlerinde ve yazılım geliştirmede yeni işe alımların öncülüğünde, teknik roller için işveren iş ilanlarının Mayıs ayında “rekor seviyeye” ulaştığını buldu.
Tüm pazarlarda, teknik pozisyonlar için iş ilanları Mayıs ayında toplam 623.627 ve bugüne kadar yaklaşık 2.2 milyon oldu. Bu, bir önceki yılın aynı dönemine göre 52’lik bir artışı temsil ediyor.
Teknoloji sektörü şirketleri geçen ay 22.800 yeni işçi eklerken, yazılım geliştiriciler ve mühendisler için toplam iş ilanı sayısı 204.084’e ulaştı. Bu, Nisan ayına göre 77.000’den fazla bir artışı temsil ediyordu.
Veri işleme, barındırma ve ilgili hizmetler, bilgisayar ve elektronik ürünleri imalatı ve arama motorları dahil diğer bilgi hizmetleri de büyüme kaydetti.
Analize göre, ABD teknoloji endüstrisindeki istihdam 2022’nin ilk beş ayında toplamda 106.700 pozisyon arttı ve 2021’deki aynı döneme göre yüzde 69 ileride.
Microsoft’tan rekabet maddesi değişikliği
Microsoft, ABD’deki çalışan sözleşmelerinden rekabet etmeme maddelerini kaldıracağını ve mevcut olanların çoğunu da uygulamayacağını duyurdu.
Yazılım devinin rekabet etmeme yükümlülüğü olmayan yeni çalışan sözleşmeleri bugün yürürlüğe giriyor ve ortaklar ve yöneticiler gibi üst düzey yöneticiler dışında tüm ABD Microsoft çalışanları için geçerli.
Microsoft kurumsal başkan yardımcısı Amy Coleman ve genel danışman yardımcısı Amy Pannoni: “Pratikte bunun anlamı, ABD’li çalışanların bir Microsoft rakibi olarak kabul edilebilecek başka bir şirkette iş arama konusunda rekabet etmeme maddesiyle kısıtlanmayacağıdır. Tüm çalışanlar, Microsoft’un gizliliğini korumak için iş yapma standartlarımıza ve diğer yükümlülüklerimize karşı sorumlu olmaya devam etmektedir” diyor.
Uzaktan çalışanlar yeni avantajlar istiyor
Artık profesyonel işgücünün çoğu uzaktan çalıştığından, işverenler yeni personeli çekmek ve mevcut çalışanlarının başka yerlere gitmesini engellemek için sunabilecekleri faydaları yeniden düşünmeye zorlanıyor.
Paychex tarafından 1.000’den fazla profesyonelin katıldığı bir anket, sosyal yardım paketlerini yeni çalışma tercihlerine göre güncelleyen çalışanların sonuç olarak daha fazla üretkenlik, daha yüksek iş tatmini ve daha iyi şirket kültüründen faydalandığını buldu.
Küçük ve orta ölçekli işletmelere bordro ve İK hizmetleri sağlayan bir şirket olan Paychex, uzaktan çalışmaya geçişten bu yana faydaları değişen çalışanların yüzde 65’inin artan bir iş memnuniyeti düzeyi bildirdiğini ve çalışanların yüzde 73’ünün üretkenlik düzeylerinin arttığını belirtti.
Benzer şekilde, şirketi sosyal yardımlarını güncelleyen çalışanların yüzde 64’ü gelecek yıl içinde ayrılma planının olmadığını belirtti. Uzaktan çalışanlar için en yaygın fayda güncellemeleri, esnek çalışma saatleri ve performans ikramiyelerini içeriyordu. Bununla birlikte, en çok hangi ek faydaları istedikleri sorulduğunda, çalışanlar ilk iki sıraya bir ev ofis maaşı (yüzde 31) ve internet masraflarının geri ödenmesini (yüzde 30) yerleştirdi.
Küçük işletmeler zorluklarla karşı karşıya
2022’nin neredeyse yarısını geride bırakırken, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ’ler) karşılaştığı zorluklar önemini koruyor. COVID -19 pandemisi hala üzerimizde, gelir ve nakit rezervleri üzerinde sürekli baskıya, işgücü piyasasında karışıklığa ve tedarik zincirlerinde aksamalara neden oluyor. Ekonomilerin 2020/21 resesyonundan çıkmaya başlamasıyla birlikte zaten yüksek talep nedeniyle yükselen enerji fiyatları, Ukrayna’daki savaş nedeniyle daha da yukarılara çekilerek yaygın ve artan enflasyona yol açtı.
Aralık 2021’de OECD, “OECD ülkelerinin çoğunda üretim şimdi 2019 sonundaki seviyesini aştı ve pandemi öncesi yoluna yaklaşıyor, ancak düşük gelirli ekonomiler, özellikle aşılama oranlarının düşük olduğu ülkeler, ölüm riski altında” diyor. 2021 sonlarında zirve yapması beklenen enflasyonun, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin neden olduğu emtia ve finansal piyasa şokları nedeniyle 24 Şubat 2022’den itibaren dünya genelinde yüzde 2,47 daha yüksek olması bekleniyor. Aynı dönemde dünya genelinde GSYİH’ye isabetin yüzde 1,08 olacağı tahmin ediliyor.
Birleşik Krallık ekonomisine ilişkin son rakamlar, GSYİH’nın Mart ayında yüzde 0,1 oranında düşmesi ve ev sahiplerinin konut maliyetlerini (CPIH) içeren Tüketici Fiyatları Endeksi’nin Nisan 2022’ye kadar 12 ayda yüzde %7,8 artmasıyla bu tahminlerle uyumludur.
Enflasyon, son çeyreklerde KOBİ’lerin karşılaştığı zorlukların en üstüne çıktı ve bunu tedarik zinciri sorunları izledi. COVID-19 sorunları güncelliğini koruyor. Bu arada, çalışanların refahı ve morali konusundaki endişeler istikrarlı bir şekilde yükselirken, ABD ekonomisi durgunluktan çıkarken gelir daha az sorun haline geldi.
Birleşik Krallık’ta Ulusal İstatistik Ofisi (ONS), 2020 baharından bu yana yaklaşık 39.000 işletmeden oluşan seçilmiş bir örneklemden iki haftada bir İş İçgörüleri ve Koşullar Anketi (BICS) başlıklı bir anket yürütüyor. Sorulan sorular arasında ‘İşletmenizin önümüzdeki üç ay boyunca ayakta kalacağına ne kadar güveniyorsunuz?’ var. Sonuçlara göre, mikro işletmeler (0-9 çalışan) ve küçük işletmeler (10-49 çalışan), orta ölçekli işletmelere (40-99, 100-) göre sürekli olarak daha az hayatta kalma konusunda daha az güven duymaktadır.
Fidye yazılımı saldırılarında azalma yaşanıyor
Araştırmacılar, fidye yazılımı saldırı hacimleri düşerken, çete faaliyetlerindeki kaymaların finans sektörüne her zamankinden daha fazla saldırı yönelttiğini söylüyor.
Siber güvenlik firması KELA, Fidye Yazılım kurbanları ve ağ erişimi satışları raporunu yayınladı ve önemli fidye yazılımı kurbanlarının sayısının 2021’in 4. çeyreğinde 982’ye kıyasla 1. çeyrekte 698 olarak kaydedilen yaklaşık yüzde 40 düştüğünü öne sürdü.
Şirket, bu süre zarfında ortalama olarak ayda 232 fidye yazılımı saldırısı kaydetti. Conti, LockBit, Hive, Alphv/Blackcat ve Karakurt ile birlikte en üretken fidye yazılımı gruplarından biri olarak önemli bir değişimdir.
Bu yılın ilk birkaç ayında Conti, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline açıkça destek sözü verdi. Rusça konuşan grubun açıklamasının ardından misilleme olarak, bir kişi sistemlerine girdi ve Conti’nin kötü amaçlı yazılım kodunu ve dahili sohbet günlüklerini sızdırdı – hem araştırmacılar hem de savunucular için bir hazine. Güvenlik ekipleri sızıntıları fidye yazılımı çetesinin operasyonlarını daha iyi anlamak için kullanabilirken, Conti’nin hiyerarşideki yerini de etkiledi. KELA’ya göre Conti, sızıntıyı takip eden aylarda en tepeden atıldı. Conti’nin kurban listesinin Ocak ayına göre azaldığı ve LockBit’in üst sıralara çıktığı görülüyor.
Türkiye, kart sistemlerinde dünyanın en iyileri arasında!
YTÜ Yıldız Teknopark firmaları arasında yer alan ve 1985 yılından bu yana faaliyetlerini sürdüren Verisoft, kartlı ödeme sistemleri konusunda kartların üretilmesi aşamasından bu kartlar ile POS ve ATM cihazları üzerinden yapılan işlemlere online onay veren sunucu sistemlerine kadar tüm süreçleri kapsayan yazılım sistemlerini geliştiriyor ve destekliyor.
Türkiye’de ilk kez taksitli özel mağaza kartı kullanması fikrinin sahibi olan ve Türkiye’ye ilk POS cihazını getiren Verisoft, yurtiçinde ve yurdışında birçok firmaya hizmet veriyor.
Bankanın onay vermesini sağlayan sunucu ‘böyle bir kodu ancak şu kart şu miktar için şu tarih, saat, dakika ve saniyede üretmiş olması gerekiyor’ diyor. Bu kod asla tekrar etmiyor, aynı kartla aynı yerde aynı tutarda işlem yapsanız bile saat ve saniye değiştiği için ve kartın bir kontörü olduğundan her seferinde farklı bir kod oluşuyor. Bu veri, merkeze gittiği zaman orada bu kodu kontrol eden bir HSM (Hardware Security Module) ile az önce sözünü ettiğim kriptografik işlemi bu HSM ile tekrar yapıyor ve gelen kodun doğru veya yanlış olduğunu tespit ediyor, doğru ise onaylıyor. Hizmet verdiğimiz ürünlerden birisi de bu kriptografik HSM cihazları.” diye konuştu.
Değişen dünya düzeni Android Devrimi’ni beraberinde getirecek
Sürekli değişen ödeme sistemleri teknolojileri dünyasında bugün bir yol ayrımında olduğumuzu dile getiren Alver, son yılların teknolojisinin Android olduğunu ve pek çok cihazın Android İşletim Sistemiyle çalıştığını, bunun da Android Devrimi’ni beraberinde getireceğini belirtti.
Bu devrimin içinde var olacaklarını ve teknolojilerini buna göre geliştirdiklerini söyleyen Alver, “Türkiye’de 2013 yılında bir değişim yaşandı, ödeme kaydedici cihazlarda yazar kasa ile pos cihazları YNÖKC (Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz) adıyla birleştirildi.
2020 yılında çıkan VUK 507 tebliği ile Android cihazların yazarkasa gibi kullanılmasının önü açıldı. Android sistemin getirdiği esneklik ile tabletleri ve mobil cihazları dokunmatik ekranlı ödeme cihazlarına dönüştürebilme ve üzerlerine kart okuyucu entegre edebilmemiz mümkün oldu. PCI PTS 5.x güvenlik sertifikasıyla dokunmatik ekran PIN girişine olanak sağladı. Biz bu değişimin devam edeceğini düşünüyoruz.” ifadelerinde bulundu.
Hayatımızı kolaylaştıran teknolojileri üretiyoruz
Verisoft olarak önümüzdeki günlerde hayata geçirecekleri projelerden de söz eden Onur Alver, “Bazı yerlerde görmeye başladığımız bir uygulamayı büyük bir mağaza zinciriyle hayata geçirmek için çalışmalarımız sürüyor. Bu uygulama ile istediğiniz ürünü seçip kasaya gitmeden, görevli bir Android tablet aracılığıyla ürünleri seçmenizi, kartlı ödemesinin yapılmasını ve e-Fatura sistemi ile satış belgesini dijital olarak üretilmesini sağlayabilecek.
Yine istediğiniz bir ürünü o anda mağazada bulamadığınızda görevli diğer mağazalara tablet üzerinden bakarak ve istediğiniz ürünü adresinize ücretsiz olarak gönderebilecek. Bu yaz bu projemizi hayata geçirmeyi planlıyoruz.” dedi. Ödeme alışkanlıklarında yaşanan değişikliklerle sosyal mesafeli ödemelerin ön plana çıktığını ifade eden Alver, kişinin kendi mobil cihazından kart şifresini girme opsiyonu sunan bir projeleri olduğunu da belirtti.
Alver, “Şu anda İngiltere’de büyük bir banka müşterimiz var. Onların PINPAD cihazlarını böyle bir teknolojiyle değiştireceğiz. Bankaya müşteri geldiğinde önlerinde bir tablet olacak. Müşteri ister tablet üzerinden veya başkalarının dokunduğu bir cihaza dokunmak istemez ise tablet üzerindeki QR’ı okutarak kendi cep telefonu üzerinden PIN kodunu girerek işlemine gönül rahatlığıyla devam edebilecek.” diyerek sözlerini noktaladı.
İngiltere’den sonra ilk çipli kartı çıkaran ülkeyiz
Kartlı sistemler konusunda Türkiye’nin, bugün dünyanın en ileri ülkelerinden biri olduğunu ifade eden Onur Alver, “İngiltere’den sonra, 2003 yılında EMV çipli kartı çıkaran ikinci ülke Türkiye oldu. Verisoft olarak biz de ülkemizde edindiğimiz bu EMV tecrübesini bir çok ülkede uygulama şansını elde ettik. Manyetik kartlardan EMV çipli karta geçiş sürecini kolaylaştıran sistemlerimiz başarılı oldu. Birçok ülkede %80 pazar payına ulaştık ve yine birçok ülkeye ilk EMV çipli kartı getirdik. Temaslı çipli kartların ardından bugün sıkça kullandığımız temassız kartlar çıktı. Çipli kartlar kodlamayı biraz daha komplike hale getirdi ama bunu da kolaylıkla aştık.” dedi. 32’den fazla ülkeye ihracat Bugün 32’den fazla ülkede 100’den fazla müşteriye sahip olan, Los Angeles, Toronto, Londra, Bratislava ve Saraybosna’da şubeleri bulunan, Kuveyt, Katar, BAE, Ürdün, Makedonya, Yunanistan, Fransa ve Almanya’da da yerel partnerleriyle faaliyetlerini sürdüren Verisoft, bir kartın tüm yaşam döngüsünde müşterilerine hizmet veriyor. Kullanılan banka veya kredi kartlarının işlem güvenliğinin kriptografik bir kodun üretilmesine bağlı olduğunu belirten Onur Alver, “Pos cihazı direkt kart tarafından o kodu ekliyor ve onay mesaj talebi olarak bankanıza gönderiyor.
Türkiye üniversite araştırmasından çarpıcı sonuçlar!
Pandemi dönemiyle birlikte yükselen bir trend haline gelen online eğitimler, katılımcıların kariyerlerini ve iş yaşamını desteklemenin yanı sıra çalışma ve iş arama motivasyonlarında da önemli bir yere sahip. Online eğitimler, özellikle aktif çalışma hayatı olan kişilerin en çok tercih ettiği eğitim alma yöntemlerinin başında geliyor.
48 ülkede faaliyet gösteren uluslararası eğitim platformu Laba’nın, NielsenIQ Türkiye araştırma şirketi ile 2022 yılında gerçekleştirdiği Türkiye geneli E-Learning Algı Araştırması’na göre online eğitim alanların yüzde 72’si, üniversitede öğrendikleri bilgilerin hızla eskidiğini dile getirirken katılımcıların sadece yarısı üniversite diplomasını hedefledikleri kariyer ve maddi kazanç noktasında yeterli buluyor.
Sonuçların tesadüf olmadığına değinen Laba Türkiye Ülke Müdürü Elif Tuzlakoğlu, pandemi döneminin evden çalışma modelinin şekillenmesinde etkili olduğuna ve çalışanların bu sayede kişisel gelişimleri için daha çok zaman yaratabildiklerine dikkat çekiyor.
Katılımcıların yüzde 72’si lisans eğitiminde öğrendiklerinin hızla eskidiğini söylüyor
Araştırma sonuçlarına göre, yakın zamanda iş dünyası ile ilgili online eğitim satın aldığını belirten katılımcıların yüzde 72’si üniversitede öğrendikleri bilgilerin hızla eskidiğini söylüyor.
Yapılan araştırmaya göre katılımcıların sadece yüzde 50’si üniversite diplomasının hedefledikleri kariyer için yeterli olduğunu düşünürken yüzde 54’ü, kendi işini kurmasında ve çok kazanmasında üniversite eğitiminin etkili olacağını düşünüyor.
Katılımcıların yarısı, daha az para kazanacağını bilse bile kesinlikle üniversitede eğitim gördüğü alanda çalışmak istediğini söylüyor. Online eğitimleri tercih etme sebepleri arasında yüzde 59 oranıyla kariyere katkı sağlaması başı çekerken bireysel gelişimlerine katkı sağlaması nedeniyle tercih edenlerin oranı yüzde 57 olarak öne çıkıyor.
Sadece yeni şeyler öğrenmek istedikleri için online eğitim alan katılımcıların oranı ise yüzde 50. Katılımcıların online eğitim seçimlerinde etkili olan en önemli unsur ise yüzde 59 ile eğitmen kalitesi olarak öne çıkıyor.
Online eğitim yüzde 31 ile en çok kışın tercih ediliyor
Araştırma katılımcılarına iş dünyası ile ilgili eğitimleri hangi sıklıkla almayı tercih ettikleri sorusu yöneltildiğinde, katılımcıların yüzde 15’i 2 haftada 1, yüzde 10’u 3 haftada 1, ve yüzde 15’i ise ayda 1 kez eğitim almayı tercih ettiklerini dile getiriyor. Tüm katılımcılar özelinde bir değerlendirme yapıldığında ise ortalama olarak bir kişinin yılda 9 kez online eğitim satın aldığı dikkat çekiyor.
Katılımcıların yüzde 31’i ise en çok kış mevsiminde online eğitim satın almayı tercih ettiklerini belirtiyor. Online eğitim tercihlerinin mevsime bağlı olmadığını belirten katılımcıların oranı ise yüzde 29.
Katılımcıların yüzde 88’i Çalıştıkları Şirketin Eğitim Planlaması Yapmasının Kendisini Motive Edeceğini Söylüyor
Katılımcılar için çalışılan veya ileride çalışılacak şirketin online eğitime yönelik desteği büyük bir önem taşıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 84’ü online eğitimlerin yeniliğe teşvik ettiğini, yüzde 82’si ise iş verimini yükselttiğini belirtiyor. İş seçiminde eğitim fırsatlarının tercih sebebi olmasına yönelik katılım oranı yüzde 84 olarak ortaya çıkıyor.
Katılımcıların yüzde 88’i ise şirketlerin çalışanlarına özel eğitimler planlamasının motivasyonu artıracağını dile getirirken katılımcıların yüzde 57’sinin eğitim ödemelerini şirketleri yapıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 79’u iş seçiminde kurumun sunduğu eğitim fırsatlarını göz önünde bulunduruyor.
Katılımcılar, kendileri için satın alınan eğitimlerle özel hissettiklerini ve bilgi boşlukları var ise onları kapatarak sürekli olarak gelişimlerini sürdürdüklerini belirtiyor.
Uluslararası eğitim platformu Laba Türkiye’nin Ülke Müdürü Elif Tuzlakoğlu, yapılan E-Learning Algı Araştırması’nın genel anlamda sektöre büyük bir katkısı olacağını ve şirketlerin eğitim alanına daha çok yatırım yapması gerektiğini dile getiriyor.
Pandemi ile online eğitim satın alma oranı yüzde 54’e ulaştı
Koronavirüs pandemisi ile online eğitim sektörü için yeni bir dönem başladı. Uluslararası eğitim platformu Laba Türkiye ve NielsenIQ Türkiye’nin E-Learning Algı Araştırması sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 54’ü, daha önce online eğitim almadıklarını ve pandemiden sonra online eğitimleri tercih etmeye başladıklarını söylüyor.
Türkiye’nin devlerinden Sanayi 4.0 için 5G iş birliği
Arçelik, Nokia ve Türk Telekom güçlerini birleştirerek, Türkiye’de 5G altyapısıyla hayat bulan imalat sanayi teknoloji çözümlerini geliştiren girişimlerin ürünlerinin ticarileşme ve küreselleşme süreçlerinin desteklenmesi hedefiyle 5G@EndTech programını başlattı. Program, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın himayesinde, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, KOSGEB ve TÜBİTAK TÜSSİDE’nin desteği ile hayata geçirildi.
5G@EndTech programının tanıtılması amacıyla Arçelik Çayırova kampüsünde yer alan Arçelik Garage Innovation Hub’da Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, çevrimiçi katılım gösteren Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan ve Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Dr. Fatih Kemal Ebiçlioğlu, Arçelik Strateji ve Dijitalleşmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Utku Barış Pazar, Türk Telekom Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Kıraç ve Nokia Türkiye Kıdemli Ülke Yöneticisi Özgür Erzincan’ın katılımı ile bir imza töreni gerçekleştirildi.
Yeni nesil iletişim teknolojileri ve özellikle yerli teknoloji geliştirmenin önemine inanan ve bu konuda iş birliğine giden Arçelik, Nokia ve Türk Telekom, 5G@EndTech programı ile Türkiye’deki 5G girişimlerinin imalat sanayine yönelik ürün ve çözümler geliştirmesini, bu ürünlerin ticarileşme ve küreselleşme süreçlerinin desteklemesini hedefliyor.
Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır;
“Dördüncü Sanayi Devriminin baş döndürücü bir hızla tüm hayatımızı etkilediği bir dönemde 5G ve ötesi teknolojiler, iletişimde büyük bir dönüşüm sağlayarak birçok yenilikçi uygulamanın geliştirilmesi ve yaygınlaşması için altyapı sunuyor.
Bu nedenle; katma değeri yüksek, yerli ve milli ürün ve teknolojilerin geliştirilmesi için ülkemizde güçlü bir 5G ekosisteminin gelişimini kritik görüyoruz. Nitekim, TÜBİTAK tarihinin en büyük bütçeli desteğini sağladığımız Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi, Ülkemize bu alanda önemli bir araştırma birikimi ve ürün geliştirme kabiliyeti kazandırdı.
Kamu ve özel sektörün iş birliği ile hazırladığımız ”5G ve Ötesi Teknolojiler ile Bağlantılı Yaşam Yol Haritası”nda 5G teknolojilerinin kritik değer kattığı dikey sektörlerde performansını doğrulamak, yerli 5G uygulama çözümlerimizi küresel pazarlara taşımak için atacağımız adımları tanımladık. Akıllı üretim ve lojistik sistemleri, akıllı ulaşım ve araştırma üniversiteleri, teknoparkların yer aldığı Akıllı geliştirme alanlarını öncelikli uygulama temaları olarak belirledik.
Bugün kamu ve özel sektörün iş birliği ile hayata geçirdiğimiz 5G@EndTech ile öncelikli uygulama alanlarından ilki için önemli bir işbirliğine gidiyoruz. Akıllı üretim teknolojileri ürün ve hizmetlerini geliştiren girişimlerimize 5G’nin uygulandığı gerçek bir üretim alanı sunuyoruz. Girişimlerimizi potansiyel müşteriler ile buluşturarak hızlı bir şekilde ürünlerini ticarileştirmelerine imkan sağlıyoruz.” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan;
“Telekomünikasyon sektörünün küresel büyüme, refah ve inovasyon için önemi göz ardı edilemeyecek durumdadır, nitekim bir ülke veya bölgedeki yenilik ve gelişme hızı, genellikle telekomünikasyon sisteminin yaygınlığına bağlı olmaktadır. Telekomünikasyon altyapısı ve hizmetlerini işletmek ve sürdürmek ciddi yatırım gerektirmektedir. Özellikle 5G ile artış yaşanması öngörülen internet veri trafiği ve beraberinde kapasite taleplerinin karşılanması ihtiyacı ile birlikte veri iletişiminin yirmi kata kadar hızlanması bekleniyor.
Daha fazla bağlantı yoğunluğuna izin verecek olan 5G ile tek bir kilometre karede bir milyona kadar bağlantının desteklenmesi öngörülüyor. Yalnızca 5G teknoloji pazarının 2030 yılına kadar potansiyel olarak 620 milyar dolara ulaşacağı, 5G’nin yüksek hız ve minimum gecikme süresiyle en iyi sürümüne ulaşacak olan sağlık, akıllı hizmetler, tüketici ve medya kullanımının ise küresel ekonomiye 1,3 trilyon dolar katkıda bulunması bekleniyor.
5G teknolojisine yerli ve milli altyapı ürünlerini kullanarak geçmek öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Esasen bu hedefin tohumlarını, 2015 yılında verdiğimiz 4.5G yetkilendirmeleri ile attık. Mobil işletmecilerin şebekeye yaptıkları yatırımlar içerisinde yer alan donanım ve yazılım gibi katma değeri yüksek ürünlerin %45’e varan oranlardaki kısmını yerli ürünlerden karşılanmasına ilişkin yükümlülükler getirdik.
İlk yatırım döneminde çok düşük seviyede olan yerlilik oranı, 2020-2021 yatırım döneminde %33’e ulaşmıştır. Gelinen aşama, üretim ekosisteminin potansiyelini göstermesi açısından önemlidir. Hem üreticilerimizin hem de işletmecilerimizin yerli malı belgeli ürün geliştirme ve kullanma çabalarını memnuniyetle takip ediyoruz. Bugünkü etkinlikte hem ülkemizin hem de dünyanın önde gelen endüstriyel kuruluşlarından Arçelik’in üretim kapasitesini geliştirecek, hem de özelikle start-uplarımızın ürünlerini deneyimleyebilecekleri bir ortam oluşturacak bir çalışmaya daha şahitlik ediyoruz. Bu iş birliğinin diğer firmalara da örnek olmasını diliyorum.” dedi.
5G@EndTech programında girişimlere eğitim, mentorlük, finansman desteği gibi faydalar sağlanacak. Aynı zamanda girişimlerle canlı saha uygulama testleri yapılacak, geliştirdikleri ürün ve çözümleri sektör temsilcilerine sunacakları aktiviteler düzenlenecek. 4 aşamadan oluşan programda ilk olarak teknoloji girişimlerinin başvuruları alınacak ve değerIendirmeyi geçenler eğitim aşamasına geçecek.
Teknoloji girişimlerinin birçoğunun üretimi yakından tanıması amacıyla üretim, 5G teknolojileri, girişimcilik ve KOSGEB desteklerinin anlatıldığı bir eğitim sürecinin ardından girişimler, kurulacak 5G şebeke altyapısının kullanılacağı Arçelik’in üretim alanında tanımlanan konularda Proof of Concept (PoC)’ler ile süreci devam ettirecek. PoC sürecini başarıyla tamamlayan girişimler son olarak Arçelik ve diğer potansiyel müşterilerin yer aldığı tanıtım ve eşleştirme görüşmelerine katılacak.
5G@EndTech programına başvuru yapacak girişimlerin ilgili alanlarda geçmiş tecrübesi olması ve fatura kesmiş olması öncelikli kriter arasında yer alıyor. Ayrıca bu girişimler, başvuru şartlarını sağlamaları durumunda KOSGEB’in Ar-Ge, Ür-ge ve İnovasyon Destek Programına başvurabilecek ve projelerinin kurul tarafından kabul edilmesi durumunda desteklerden faydalanabilecek. 5G@EndTech programı için oluşturulan 5G Connected KARTACA, Gezi ve İsig Denetleme Robotu, Drone ile Sayım, AGV Tarzı Cihaz ile Sayım, Drone ile Güvenlik Turu, Smart Sampling ve Indoor Positioning gibi projeler de Arçelik’in Çayırova kampüsünde uygulamaya geçirilecek.

Siber güvenlik becerileri krizi daha da kötüleşmek üzere
Yeni araştırmalar, siber güvenlik uzmanlarının yaklaşık üçte birinin, şirketlerin ağlarını saldırılara karşı korumak için mücadele ettiği bir zamanda sektörü bırakmayı planladığını gösteriyor.
Siber güvenlik firması Trellix, dünya çapında 1.000 siber güvenlik uzmanından oluşan bir anket yaptı. Anket sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 30’unun iki veya daha fazla yıl içinde mesleklerini değiştirmeyi planladığını tespit edildi. BT sistemlerini ihlallerden ve diğer güvenlik tehditlerinden korumak için gereken beceri ve niteliklere sahip yeterli sayıda insan olmadığı için kuruluşlar şimdiden siber güvenlik becerileri eksiklikleri ile karşı karşıya.
Trellix’in araştırması, kuruluşların yüzde 85’inin işgücü sıkıntısının BT sistemlerini ve ağlarını güvence altına alma yeteneklerini etkilediğini bildirdiğini buldu.
Siber güvenlik çalışanlarının kendilerine gelince, meslekten ayrılmayı planlayanlar bunu, takdir edilmediklerini ve rollerinde gelişemeyeceklerini hissettikleri için yapıyor. Açık bir kariyer yolunun olmaması (yüzde 35), sosyal tanınma eksikliği (yüzde 31) ve becerilerini geliştirmek için sınırlı destek (yüzde 25), güvenlik çalışanlarını işten ayrılmaya iten ilk üç hayal kırıklığı olarak gösterildi.
GitHub yüz yüze mezuniyet etkinliği düzenleyecek
İnternet barındırma ve yazılım geliştirme platformu yaklaşık 7.500 kişiyi çekebilecek küresel etkinlikler öncesinde başarı öyküleri arıyor. GitHub, yüz yüze mezuniyet etkinliklerini geri getiriyor.
GitHub Education kıdemli program yöneticisi Elise Hollowed: “Evet, GitHub Mezuniyet 2022, pandemiden sonraki ilk yüz yüze etkinliğimiz olacak” diyor. Yazılım geliştirme ve internet barındırma şirketi, Yeni Delhi ve Sao Paulo’da yüz yüze etkinliklere ev sahipliği yapmayı planlıyor. Yeni Delhi etkinliği 4 Haziran’a ayarlandı. Sao Paulo’nun etkinliği 10 Haziran’a. Ve sanal GitHub mezuniyet etkinliği 11 Haziran’a ayarlandı.
Hollowed: “10.000 katılımcı kilometre taşına ulaşmaya hevesli olsak da, 7.500 katılımcının daha olası görünüyor, ancak bu 6.795 öğrencinin katıldığı geçen yıla göre daha yüksek” ifadelerini kullandı.
GitHub, bu ayki bir blog yazısında: “Bu yıl dünyanın dört bir yanından binlerce öğrenci bir araya geldi ve yaşadığımız dünyayı, nasıl öğrendiğimizi ve nasıl ilerlediğimizi yeniden tanımladı. Deneyimin bir parçası olmaktan onur duyuyoruz ve bu dönüm noktasını kutlamak için sabırsızlanıyoruz. … Bu mezunlar, geçen yıl içinde bulundukları koşullar ve zorluklar ne olursa olsun, nelerin mümkün olduğuna ışık tuttular” dedi.
Bulut endüstrisinde pazarlık zamanı
Geçtiğimiz günlerde Ulusal Güvenlik Ajansı’nın Amazon Web Hizmetleri’ne 10 milyar dolara varan devasa ve çok çekişmeli bir bulut bilişim sözleşmesini yenilediği açıklanmıştı.
10 milyar dolarlık bulut hizmeti tedarik eden büyük bir devlet kurumunun anlaşma şartları üzerinde oldukça fazla pozitif etkiye sahip olduğu varsayılabilir. Bununla birlikte, ana akım şirketler için bunun tersi doğru olabilir – bulut sağlayıcısı, tüketiciyi ısırmak için geri gelebilecek terimlerle, yasal veya sözleşmesel anlamda birçok kartı elinde tutar.
Gartner’a göre, genel bulut hizmetlerine dünya çapındaki son kullanıcı harcamalarının 2021’de 411 milyar dolardan 2022’de yüzde 20 artarak 495 milyar dolara çıkması bekleniyor. 2023’te son kullanıcı harcamalarının yaklaşık 600 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Yani artık bulut sektörüne akan çok para var. Satıcıların ayaklarını ateşe tutmanın zamanı geldi; gelir için zarar vermezler.
UpperEdge’de Microsoft, Salesforce ve ServiceNow danışmanlık hizmetlerinin uygulama lideri olan Adam Mansfield, “Genellikle karmaşık ve satıcı merkezli, bulut abonelik anlaşmaları benzersiz bir müzakere yaklaşımı gerektirir. Bulut uygulamalarını benimseyen şirketler, bulut anlaşmalarına uygun titizlikle yaklaşmalı ve çeşitli güvenlik endişelerini ele alırken aynı zamanda gerekli ön ve alt korumaları ve ayrıca esnekliği dahil etmelerini sağlamalıdır” diyor.
Bulut bilişim güvenliğinde yanlış yapılan beş durum
Bulut uygulamaları ve yazılımları, çalışanlar ve işletmeler için günlük yaşamın önemli bir parçası haline geldi. Ancak basit hatalar bulutunuzu bilgisayar korsanları için kolay bir hedef haline getirebilir.
Bulut uygulamalarını kullanarak herhangi bir yerden oturum açma yeteneği çalışanlar için fırsatlar sunuyor. Ancak aynı zamanda bir dizi çalıntı parolayla hassas bilgilere erişebilen siber suçlular için potansiyel yeni bir fırsattır . Bilgisayar korsanlarının fidye yazılımı saldırıları ve diğer kötü amaçlı yazılım kampanyaları başlatmak için bulut hizmetlerini kötüye kullanma olasılığı bile var.
1)Bulut hesaplarını güvenlik denetimleri olmadan açıkta bırakmayın
Herhangi bir bulut hesabının karmaşık, benzersiz bir parola kullanılarak düzgün bir şekilde güvenliğinin sağlanması ve ayrıca çok faktörlü kimlik doğrulama ile donatılmış olması hayati önem taşıyor.
2)Her kullanıcıya krallığın anahtarlarını vermeyin
BT ve bilgi güvenliği ekiplerinin, yönetici ayrıcalıklarının yalnızca gerçekten ihtiyaç duyanlar için geçerli olduğundan ve yönetici ayrıcalıklarına sahip herhangi bir hesabın uygun şekilde güvence altına alındığından, böylece saldırganların erişim elde edemediğinden ve üst düzey kötüye kullanım yapamadığından emin olması zorunludur.
3)Bulut uygulamalarını gözetimsiz bırakmayın ve bunları kimin kullandığını bilin
En kötü senaryoda, açık internete bakan yanlış yapılandırılmış bir bulut uygulaması, giriş bilgilerini hiç gerektirmeyebilir, bu da herkesin erişim kazanabileceği anlamına gelir. Kuruluşların bulut hizmetlerinin açık web ile nasıl etkileşime girdiğinin ve yalnızca bu hizmetlere ihtiyaç duyanların bunlara erişebileceğinin farkında olması hayati önem taşımaktadır.
4)Güvenlik güncellemelerini ve yamalarını göz ardı etmeyin
Bulut yazılımı farklı değildir. Güvenlik açıkları ortaya çıkarılabilir ve uygulanması gereken güvenlik yamalarını alırlar.
5)Veri depolamak için yalnızca buluta güvenmeyin
Veriler yedeklenmeli ve çevrimdışı olarak saklanmalıdır. Çünkü en kötüsü olursa ve buluttaki veriler kaybolur veya erişilemezse, yedeklerden geri yükleme olasılığı vardır.
Brezilya dijital para birimini erteledi
Digital Real projesiyle ilgili yeni planlara göre, bu yılın sonlarında başlaması gereken testler 2023’e ertelendi. Bunun nedeni, Merkez Bankası’nda orijinal programı etkileyen bir işçi grevi.
Brezilya Bankacılık Federasyonu (Febraban) tarafından 30 Pazartesi günü tanıtılan konuyla ilgili bir etkinlikte, banka temsilcileri niyetin pilot uygulamaları yıl sonuna doğru başlatmak olduğunu, ancak zaman çizelgelerinin önemli ölçüde ertelendiğini söyledi. Ancak plan, testleri 2023’te ve 2024’ün ikinci yarısına kadar çalıştırmak. Kurallardan önce, olumlu etkinin yanı sıra veri koruma ve siber güvenlik gibi dijital bir gerçekliğe sahip olmanın içerdiği risklerin yanı sıra düzenleyici sorunları analiz eden bir çalışma yapıldı.
Fiziksel para biriminin bir uzantısı olarak, dijital gerçekliğin dağıtımına, Ulusal Finansal Sistem ve Brezilya Ödemeler Sisteminin koruyucuları aracılık edecek ve bu kurumlara herhangi bir ücret ödenmeyecektir.
Bankacılık otoritesine göre, kılavuz ilkeler, akıllı sözleşmeler, nesnelerin interneti (IoT) ve programlanabilir para gibi yeniliklere dayalı yeni pazar teklifleri geliştirme olasılığına vurgu yapıyor. Dijital gerçek, perakende ödemelerde de kullanılabilir ve kullanıcıların çevrim içi operasyonlar yürütmesine ve muhtemelen çevrim dışı ödeme yapmasına olanak tanır.
Kılavuzlar ayrıca, dijital gerçekliğin sınır ötesi ödemeleri mümkün kılmak amacıyla birlikte çalışabilirlik ve entegrasyona izin vermesi gerektiğini belirtiyor.
Tarım teknolojileri girişimlerinde Letonya fırsatlar sunuyor
Letonya, yerel BT yeteneğine güvenerek gelişen ve sürdürülebilir bir teknoloji ekosistemi kurmayı da hedefliyor.
Kuzeydoğu Avrupa’daki küçük Baltık ülkesi Letonya, dijital olarak daha gelişmiş komşusu Estonya kadar tanınmasa da, yeni gelişen bir startup ekosistemine ev sahipliği yapıyor.
Nüfusu iki milyonun altında olan Letonya, bir avuç başarılı teknoloji şirketine ve ülkenin teknik üniversiteleriyle yapılan girişimler aracılığıyla, yeni başlayanlar ve akademik sektör arasında çeşitli canlı işbirliği programlarına ev sahipliği yapıyor.
Letonya’nın ayrıca İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş’ta istihbarat ajanları tarafından kullanılan minyatür Minox ‘casus kameradan’, ünlüler tarafından yaratılan dünyanın ilk ağır çok motorlu uçaklarına kadar çığır açan yenilikler icat etme ve üretme geçmişi var.
31 yaşındaki girişimci Alfiya Kayumova, Letonya’da tarım teknolojisi alanında ilerleyen ve buradaki ekosistemi özetleyen en iyi isimlerden biri. İş ve yatırım bankacılığı dünyasında yıllarca çalıştıktan sonra, şimdi haritalama teknolojisi girişimi GreenGrowth’un CEO’su olan Kayumova, dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen küresel bir sorunu çözebilme umuduyla agritech’e çekildi. Kayumova, “Çiftçilere tarlaları hakkında ısı haritaları, analizler sağlıyoruz ve gerçek verimin bu tarlalara nasıl dağıldığını gösteriyoruz” diyor. Kayumova: “Bu teknolojiye ihtiyaç duyan çok sayıda küçük, orta ve büyük tarım işletmesi olduğu için Baltıklar ve Letonya’da çok fazla potansiyel var” dedi.
Bağlantılı sağlık hizmeti kullanan kişi sayısı açıklandı
Berg Insight’ın araştırması, 2021’de 8,6 milyon Avrupalının bağlantılı sağlık hizmetleri çözümlerini kullandığını gösteriyor.
Bu istatistik, 2021’in sonuyla ilgilidir ve EU27+3 ülkelerindeki geleneksel telebakım, yeni nesil telebakım ve telesağlık çözümlerinden oluşmaktadır. Berg Insight IoT Analisti Samuel Andersson, “Dünyanın her yerinde karantinalar ve karantinalar uygulandıkça, sağlık hizmeti sağlayıcıları uzaktan hasta izleme ve telesağlık çözümlerini benimsemeye motive oldular. Bu, daha önce bu çözümlerin benimsenmesinin önündeki başlıca engeller olan bazı kurumsal tereddüt ve muhafazakarlığın üstesinden gelmeye yardımcı oldu” diyor.
Berg Insight, bağlantılı sağlık çözümlerinin mevcut hızlı benimsenmesinin devam etmesini bekliyor. Analistler, 2027 yılına kadar bağlı bakım kullanıcılarının sayısının yüzde 12,1’lik bir bileşik yıllık büyüme oranında (CAGR) artarak 17,1 milyona ulaşacağını tahmin ediyor.
Yeni nesil telebakımın, 2027’de yaklaşık 7.7 milyon kullanıcıyla tahmin dönemi boyunca geleneksel telebakımı geçmesi bekleniyor. Geleneksel telebakım, yaklaşık 7.5 milyon kullanıcıyla ikinci sırada yer alacak ve onu tahmini 5.7 milyon kullanıcıyla telesağlık izleyecek. Tunstall ve Legrand’ın neredeyse tüm pazarlarda geleneksel telebakımdaki lider konumlarını korumaları bekleniyor ancak Careium, TeleAlarm ve Chubb gibi oyuncular tarafından zorlanıyor.
Yapay zeka ile sürekli trafik izleme sistemi güçlendiriliyor
Central Nippon Expressway Company (NEXCO Central), Japonya’daki araç modellerini optimize etmek için yapay zeka destekli trafik izleme sistemini kullanan ilk operatör.
NEC Corporation, NEXCO Central için hız, konum ve seyahat yönünü tahmin etmek için AI teknolojisinden ve fiber optik algılamadan yararlanan bir analitik sistem geliştirdi. Karayolu taşıtlarından gelen titreşimler, trafik koşullarını tahmin etmek için sürekli veriler sağlar. Algılama cihazları, otoyollar boyunca iletişim için kullanılan mevcut fiber optik ağa bağlanır.
Mevcut otoyol kontrol sistemleri, olayları ve trafik sıkışıklığını sürekli olarak izlemek için yetersiz çevresel görüşe sahip kameralar veya nokta sensörleri kullanır. Pahalı olabilen sürekli gözlem için bu sensörlerin büyük bir miktarı gereklidir.
Şirketin analitik yapay zeka platformu, yörüngeleri tahmin etmek için araç modellerini ve hızlarını gözlemleyerek doğru trafik izleme gerçekleştirir. Prob ışıkları, titreşim üretimi ve fiber optik algılama, trafik modellerinin gerçek zamanlı bir resmini yakalamaya yardımcı olan faktörlerdir. Algoritma, otoyolun her mili için araç hızlarını tahmin edebilir. Bu, trafik akışının ve kazaların daha net bir şekilde tahmin edilmesini sağlar.