Techinside Google News
Ana Sayfa Blog Sayfa 1700

Kliksa kategori direktörlüğüne Hakan Kayaman atandı

1

Sabancı Topluluğu’nun online alışveriş platformu Kliksa’nın Kategori Direktörlüğü görevine Hakan Kayaman getirildi. Kayaman, Kliksa’nın tüm kategorilerinin satın alma stratejilerinin yönetimi ve planlanmasının yanı sıra tedarikçi kurumlarla koordinasyonun sağlanması ve satış hedeflerinin yönetiminden sorumlu olacak.

Hakan Kayaman

1995’te Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü’nden mezun olan Kayaman, profesyonel kariyerine 1996 yılında Roche firmasında Satış Temsilcisi olarak başladı. Kayaman, ardından Profilo’da Ürün Uzmanı olarak görev yaptı. 1998 yılında Sabancı Topluluğu bünyesine katılan Kayaman, İklimSA’da Ürün Yönetimi ve Satış Planlama Müdürü olarak göreve başladı. 2004 yılında Teknosa İç ve Dış Tic. A.Ş.’de Kategori Grup Müdürlüğü’ne ve 2010 yılında Pazarlama Direktörlüğü’ne atandı. TeknoSA’da edindiği tecrübenin ardından 2012-2014 yılları arasında Gittigidiyor/eBay’de sırasıyla Satış ve Pazarlama Direktörlüğü ile Ticari Direktörlük görevlerini üstlendi. 2014 yılında Kliksa İç ve Dış Tic. A.Ş.’ye Kategori Direktörü olarak geçen Kayaman, evli ve 3 çocuk sahibidir.

e-Dönüşüm 2.0 için hazır olun

1

Geride bıraktığımız 2000’lerin başında yoğun olarak konuştuğumuz e-Dönüşüm kavramı tekrar hayatımıza giriyor. Başlarda şirketlerin BT altyapıları kurmaları ve bu altyapılar üzerine işlerini inşa etmeleri olarak özetleyebileceğimiz bu kavram bireylerden kurumlara kadar her şeyin artık “e” olacağı günleri müjdeliyor adeta.

Özellikle büyük kurumların önemli çalışmalar yaptığı bu kavram ne kadar hayata geçti tartışılır. Zira o dönemde danışmanlık yaptığım ülkemizin e-Dönüşüm sürecinde lokomotif rol üstlenmiş büyük gruplardan bir tanesinde önemli çalışmalara imza atılmıştı. Ancak her konuda olduğu gibi bu konuda da değişim, dönüşüm, bunları yönetmek ve dahası devamlılık ana şart. Durum böyle olunca da işin ne kadar sürdürülebilir olduğunu başka bir platformda tartışabiliriz.

Nedir bu e-Dönüşüm 2.0

Bu sorunun cevabı aslında çok basit. Kurumlarda başlayan ve işi BT doğru seçilip kurulmuş BT altyapılarının üzerine kurma sürecinin kurumlara olduğu kadar bireylere ya da diğer bir deyişle vatandaşa götürme işlemi bu. Yani artık devletten bireye kadar her başlığın “e” olmasından bahsediyoruz.

Yavaş hayatımıza giren e-imza, e-arşiv, e-defter ve e-fatura gibi kavramlar öncü uygulamalar diyebiliriz aslında. Birey olarak birçok bürokratik sıkıcı işlemi bu uygulamalarla kolayca yapabilmek önemli tabii ki. Ancak şirketler tarafından bakacak olursak saatler alan onlarca işlemin birkaç dakika içinde yapılabilmesi inanın yine e-Dönüşüm döneminin moda terimleri etkinlik-verimlilik ikilisinin tekrar sahne alması anlamına geliyor.

Her zamanki gibi kısa keselim ve bireyler ve kurumlar olarak e-Dönüşüm 2.0 için hazır olduğumuzu söyleyelim. Kanunlar ve mevzuatlar tarafında yapılacak her girişime destek olacağımızın altına da çizerek tabii ki.

PayPal Apple’a karşı sert oynayacak

3

Apple 9 Eylül’de gerçekleştirdiği etkinliğinde iPhone 6 ürün ailesini Apple Watch akıllı saati ve yeni servisi Apple Pay‘i tanıtmıştı. Hatırlayacak olursak; Apple Pay, iPhone 6 ailesi ile gelen NFC özelliği aracılığıyla, kolay ödeme yapılmasını sağlayan bir ödeme sistemi. Bu servis mevcut ödeme sistemleri için ciddi bir tehdit oluşturuyor. En azından çok büyük bir rakip olarak ortaya çıkıyor. Bu durumu göz önüne alan PayPal ise oyunu sert oynamaya kararlı gibi görünüyor.

paypal-apple-fight-war

PayPal The New York Times‘a verdiği tek sayfalık bir ilan ile “Biz insanlar paramızın selfie fotoğraflarımızdan daha iyi korunmasını istiyoruz. PayPal insanların ekonomisini korur.” mesajı ile yayınlandı. PayPal açık bir şekilde geçtiğimiz günlerde yüzlerce Holywood yıldızının ele geçirilen özel fotoğraflarına gönderme yaparak Apple’ın güvenlik açısından yeterince iyi olmadığını vurguluyor.

Elbette bu durumda PayPal’ın da geçmişte güvenlik açıkları ile karşılaştığını ve PayPal’ın sahibi olan eBay’in sistemine sızan saldırganların milyonlarca hesap bilgisini ele geçirdiğini göz ardı edemeyiz.

Ödeme sistemleri arenasındaki savaş her geçen gün daha fazla kızışacak gibi görünüyor. Bekleyip gelişmeleri izlerken Türkiye’de bu alanda faaliyet gösteren işletmelerin aktif olarak kendi stratejilerini geliştirmeleri gerekiyor.

Microsoft Minecraft’ı neden satın aldı?

2

Microsoft son yıllarda yaptığı satın almalar ile şaşkınlık yaratmaya devam ediyor. Büyük satın almalara şöyle bir bakacak olursak; önce 8,5 milyar dolar bedelle Skype’ı satın aldı. Akabinde 7,2 milyar dolar bedelle Nokia’nın cihaz bölümünü satın aldı. Son olarak gençler arasında oldukça popüler olan Minecraft oyununun sahibi olan Mojang’ı 2,5 milyar dolara satın aldı. Skype ve Nokia satın almasını çok konuştuk, şimdi Mojang (Minecraft) satın alması üzerinde konuşalım.

minecraft

Öncelikle; Minecraft Nedir?

Wikipedia sayfasından alıntı yapalım; Minecraft, küplerle çeşitli tasarımlar yapmanızı sağlayan 2 ve 3 boyutlu oynanabilen bir oyundur. Programın ilk sürümleri Markus “Notch” Persson tarafından yazılmıştır ve Notch’un kurduğu Mojang şirketi çatısı altında geliştirilmektedir. 16 Mayıs 2009’da yayınlandığı günden bu yapana PC, iOS, Mac OSX, Android, PS3 ve Xbox 360 için versiyonları çıkmıştır.

Yüz milyonlarca kişi tarafından oynanan oyunda oyuncular aklınıza gelebilecek her türlü şeyi (hatta bazı ülkeleri) bile inşa etmiş durumdalar.

minecraft-country

Microsoft Minecraft’ı neden satın aldı?

Microsoft çaresiz bir şekilde genç nesle ulaşmaya ve onları müşterisi haline getirmeye ihtiyaç duyuyor. Skype ve Nokia yatırımlarına rağmen gençlerin Windows tabanlı telefonlar ile ilgilenmediği bir gerçek ve Microsoft’un bu açığı kapatmak için yeni bir şeye ihtiyaç duyuyor.

Windows Mobile‘ın hâlâ ciddi bir uygulama problemi bulunuyor. Microsoft bu açıdan kasanın ağzını açıp milyonlarca dolar parayı uygulama geliştiricilere saçmaya devam etse de bir türlü istediği başarıyı yakalayamıyor. Üstelik Minecraft’ın henüz bir Windows Mobile versiyonu da bulunmuyor.

Minecraft şu anda pek çok farklı platformda zaten mevcut. Microsoft bu satın alma ile birlikte Sony PlayStation, Mac ve iOS cihazlarına girmenin yeni bir yolunu elde etmiş oldu. Microsoft Minecraft’ın yeni versiyonlarını bu platformlar için çıkartmayabilir. Bunu göreceğiz.

kid-playing-minecraft

Minecraft şu anda 7 dolar fiyatı ile iTunes Store üzerinde en popüler ikinci uygulama konumunda bulunuyor. Şu ana kadar tüm platformlarda 50 milyon adetten fazla satıldı ve bu yaygınlık Microsoft’un ilgisini çekiyor.

Minecraft asla sonu olmayan bir oyun. 8 yaşındaki çocuklardan yetişkinlere kadar pek çok hastası var. Minecraft için dijital dünyanın Lego’su diyebiliriz.

LEGO-Minecraft

Gerçek dünyada Lego ve Minecraft işbirliği kuruyor. Gerçek Lego parçaları ile yaptıklarınızı Minecraft dünyasına taşımak veya tersi bir durum çocukların aklını başından alan yeni bir pazar oluşturuyor.

Minecraft oyuncuları oyunlarına akıl almaz ölçüde fanatik şekilde bağlılar. Bu Microsoft’un bu güne kadar elde edemediği bir başarı. Haliyle karşısında Apple gibi bir rakip varken Microsoft bu fırsatı kaçırmak istememiş olabilir.

İşin doğrusu Minecraft bir oyundan çok bir yaşam şekli olarak değerlendirilebilir. Oyuncular bir şeyler inşa ettikten sonra oyunu bırakmıyorlar. İnşa etmeye devam ediyorlar. Oyun her geçen saniye daha da büyüyor.

want-play-more-minecraft-teacher-will-show-your-parents-its-education

Minecraft’ı sadece oyuncular değil eğitim kurumları da seviyor. Google’ın Chromebook ile okullara girme stratejisi karşısında artık Microsoft’un elinde bir koz olacak.

Üstelik aileler çocuklarının Minecraft oynamasına kızmıyor tam aksine destekliyorlar zira çocuklarının yeteneklerini geliştirdiğine dair olumlu bir algı bulunuyor.

Microsoft’un Minecraft’ın başarısını devam ettirmesi için yapması gereken hiç bir şey yok. Zaten kendi kendine büyüyen bir işi sahiplenmiş olacak.

İşin doğrusu Microsoft için 2,5 milyar dolar para değil. Microsoft’un kasasında 85 milyar dolar nakit var ve Microsoft dilediği firmayı satın almaya devam edebilir. Zaten yaklaşık iki yıl önce Minecraft’ın programcısı kendisine 2 milyar dolar verecek herkese şirketini satacağını söylemişti. Microsoft’un bu kararı alması için gereğinden fazla zaman kaybettiğini bile söyleyebiliriz.

Cep telefonları şirketler için tehdit mi?

1

Artık cep telefonu kullanmayan kaldı mı? Hayır.

Akıllı cep telefonu kullanmayan kaldı mı? Evet. Ancak bu durumun bankacılık, finans, satış, bilişim gibi sektörlerde pek rastlanılan bir durum olmadığının altını çizmek lazım. Bu noktada sizler için kötü bir haberimiz var; bu telefonlar şirketinizin başını gerçekten çok ağrıtabilir.

Bilgi teknolojileri ve danışmanlığı sunan Gartner’ın yaptığı bir araştırmaya göre 2015 yılında piyasadaki akıllı telefonların yüzde 75’i en temel güvenlik testlerinden bile geçemeyecek. Bu durumda şirketlerinin ağlarında akıllı telefonlarını kullanan, uygulama indiren ve bunları kullanan çalışanlar büyük bir güvenlik tehdidi oluşturacaklar.

Gartner temel araştırma analistlerinden Dionisio Zumerle bu durumu şöyle açıklıyor; “Mobil bilgisayar kullanan ve kendi cihazını kendin getir (BYOD – bring your own device) politikasına izin veren işletmeler şayet mobil uygulamalar için güvenlik testi ve risk yönetimi yapmadıkları takdirde güvenlik tehditleri ve zafiyeti ile karşı karşıya kalacaklar.”

Aslında Zumerle’nin söyledikleri yeni bir şey değil. Pek çok işletme son bir kaç yıldır bu konu hakkında bilgi sahibi ve yatırımlarını bu yönde yapıyor. Ancak yeni olan Gartner’ın araştırmasına göre 2017 yılından itibaren dijital saldırıların akıllı mobil cihazlara odaklanacağı. Bu durumda işletmelerin özellikle mobil cihazlara yönelik güvenlik analizi ve korunma politikalarına ağırlık vermesi gerekiyor.

Röportaj: Yüksel Samast – TÜRKKEP

0

KEP nedir? KEP ile alakalı gerçekleştirilen yasal düzenlemeler neler? E-Tebligat nedir ve zorunlu mudur? Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) neden e-Tebligatı zorunlu kıldı? Bu zorunluluk işletmelere ne gibi yükümlülükler getiriyor? Tüm sorularımızın cevaplarını TÜRKKEP Genel Müdürü Yüksel Samast cevapladı.

Radyo teknolojisinde devrim kapıda

2

Nesnelerin İnterneti veya Her Şeyin İnterneti kavramlarını konuştuğumuz şu günlerde bu alandaki teknolojik gelişmeler de hız kesmeden devam ediyor.

Bu gelişmelerden birisi Stanford Üniversitesinde geliştirilen ve yaklaşık bir karınca büyüklüğündeki (3,7 x 1,2 mm) radyo çipleri. Bu çiplerin üzerinde herhangi bir enerji kaynağı bulunmuyor zira enerjilerini kendilerine gönderilen radyo dalgalarından alıyorlar, sinyali işliyorlar ve tekrar geri gönderiyorlar. Üstelik maliyetleri 5-10 kuruş civarında.

Bu çipler endüstriyel olarak kullanılabilir hale geldiklerinde, yıllardır gelişen ancak bir türlü etiket fiyatları istenen seviyelere inmeyen, RFID gibi teknolojilere alternatif olacak. Kullanım alanları marketlerden, sağlığa, otomotivden, giyime aklınıza gelebilecek her noktada kendine yer bulacak.

Bu teknolojiyi geliştiren ekip şu anda yarıiletken üreticileri ile iletişim halinde ve gelecek bir yıl içinde bu teknolojinin piyasada satılabilir hale gelmesi bekleniyor.

Cisco’ya taze kan

0

Cisco, Türkiye’deki faaliyetlerinin başına Genel Müdür olarak Cenk Kıvılcım’ı atadığını duyurdu. Cisco Orta Doğu liderlik ekibinin bir üyesi olacak olan Kıvılcım, Cisco Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Rusya/BDT ülkeleri (EMEAR) bölgesi kapsamındaki gelişmekte olan pazarlardan Orta Doğu Bölgesi Başkan Yardımcısı Mike Weston’a bağlı çalışacak.

Cenk Kıvılcım, Cisco’ya katılmadan önce Alcatel Lucent bünyesinde ALU Teletaş Başkanı ve Türkiye ile Azerbaycan Ülke Grubu Lideri olarak görev yapıyordu. 15 yılı aşkın bir süre ALU bünyesinde Gana ve Nijerya Genel Müdürü, Güney ve Doğu Afrika ile Hint Okyanusu Carrier Satış Direktörü, Avrupa ve Güney İhracat, Erişim ve Veri Direktörü gibi görevler üstlenen deneyimli bilişim yöneticisi Cenk Kıvılcım, kariyerine Siemens’te başlamıştı.

TÜBİSAD, İstanbul Teknik Üniversitesi Mezunlar Derneği ve Beşiktaş Spor Kulübü üyesi olan Cenk Kıvılcım, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü’nden onur derecesiyle mezun olduktan sonra INSEAD ve Manchester Business School’da yüksek lisans dereceleri aldı.

 

Cisco Türkiye Genel Müdürü Cenk Kıvılcım
Cisco Türkiye Genel Müdürü Cenk Kıvılcım

Cisco Türkiye Genel Müdürü Cenk Kıvılcım, yeni görevi hakkında: “Türkiye’nin önemli destekçilerinden biri olan Cisco’nun bu bölgedeki faaliyetlerini yürütme ve hedeflerini bir sonraki adıma taşıma görevini üstlenmekten büyük mutluluk duyuyorum. Hükümetin ülkenin dönüşümüne olan odağını artırması ve toplumsal değişime hız vermesinin teknoloji alanında büyüme olarak yansıdığı önemli bir dönemden geçiyoruz. Cisco’nun hedefi hem özel sektör hem de kamu kuruluşlarını destekleyerek bu sosyal evrimin bir parçası olmak. Bunun bir parçası olmak için sabırsızlanıyorum” açıklamasında bulundu.

TechInside basılı dergisi çıktı

3

TechInside-Dergi-Sayi-001Değerli TechInside Takipçileri ve Ziyaretçileri,

Henüz yayın hayatımıza başlayalı üçüncü ayımızı yeni dolduruyoruz. TechInside markası ile sitemiz sadece üç aydır sizlere hizmet veriyor. Üstelik fark ettiğiniz gibi Beta sürecimiz devam ediyor zira sürekli yeniliklere imza atıyoruz. İşte bu yeniliklerden birisi daha karşınızda; artık basılı bir dergimiz var.

TechInside Basılı Dergisi aylık olarak ve her ayın 15’inde yayınlanacak. Bayilerde satışı olmayacak ve kontrollü bir abonelik ile 3 binden fazla C seviye yöneticiye ve sektör çalışanlarına ücretsiz olarak gönderilecek.

Yüzlerce sayfalık, sadece bakıp geçeceğiniz bir içerik yerine, işinize yarayacak, size fazla zaman kaybettirmeden bilgi sahibi olmanızı sağlayacak, size vizyon kazandıracağını düşündüğümüz bir dergi hazırlamaya çalıştık.

İlk kapak konumuz oldukça yeni, hatta bize ait olan bir kavram üzerine: Rekaberlik.

Size burada içerik ile alakalı bilgi vermeye gerek görmüyoruz zira TechInside Basılı Dergi‘mizi ücretsiz olarak indirebilir ve kendiniz okuyabilirsiniz.

Eğer herhangi bir işletmede yönetici, medya veya PR ajansı çalışanı iseniz ücretsiz olarak dergimize bu formu doldurarak abone olabilirsiniz.

Henüz kaydolmadıysanız haftalık e-posta bültenimize de kaydolmanızı tavsiye ediyoruz.

Umarız okurken keyif alır ve faydalanırsınız. Lütfen bizimle görüşlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin.

Kısa sürede bize hızla ivme veren sizlere, desteğiniz ve ilginiz için tekrar teşekkür ediyoruz.

Garaj ruhuna karşı balo salonu ruhu

1

The Startup Owner’s Manual (Girişimcinin Rehberi – Boyut Yayıncılık 2014) isimli kitabında Steve Blank girişimciliğin uzun ve keşifler ile dolu bir yolculuk olduğunu anlatır. Bu yolculukta tek bir kahraman hikayesinin binlerce farklı yüz ile tekrardan yaşandığını anlatır. Ancak bu süreç sonu için Blank kitabında; girişimcilik süreci ile başarıya ulaşan girişim dönüşümü için oldukça dikkat çekici bir tanım yapar. “Shakesparevari bir trajedidir” der ve ekler; “Aniden tutkulu girişimci artık başarıyı yakalamış şirketi yönetmek için doğru kişi olmaktan çıkar. Veya daha acı verici bir şekilde çok daha basmakalıp bir yapının içinde kendini bulur.” Şöyle devam eder yazısına; “Artık girişimci operasyonlardan sorumlu bir yönetici olmuştur. Şirketin yakaladığı başarı girişimciliğin pırıltılı heyecanını gölgeler.

Geçen hafta birden fazla girişimcilik ile alakalı etkinliğe katılma şansım oldu. Her ikisinde de sahneye çıkan konuşmacılar bir dönemde sıfır noktasından (bazısı kısmen sıfır noktasından) başlayarak işlerini büyütmüş, başarıya ulaşmış, şirketini büyük bedeller ile satmış veya satmak istese oldukça büyük rakamların konuşulacağı bir konumda bulunuyor. Kısacası Blank’in kitabında bahsettiği girişimcilik macerası biteli çok uzun zaman olmuş. Bu değerli insanların tecrübeleri, tavsiyeleri ve görüşleri şüphesiz ki girişimcilik kültürü için çok fazla değer içeriyor. Ancak her zaman olduğu gibi bir ama var!

Girişimciliğin bitip bir iş adamlığının veya klasik yöneticiliğin başladığı noktada “Girişimci” unvanını terk etmek istemiyorlar. Onlar yaşı 35’i geçtiği halde kendisini 18’inde gibi gören orta yaş krizine girmek üzere yaşamlara benzetiyorum. İş adamlığının getirdiği olgun yönetici ile içi kıpır kıpır, arayışı devam eden, girişimci arasındaki araf bölgesinin belirsizliğinde tercih yapmakta zorlananlar.

Tam bu noktada bir ikilem ortaya çıkıyor; başarılı girişimciler ve iş adamlarını çekecek etkinlikler için pahalı otellerin, lüks balo salonlarında düzenlenen toplantılar. Maalesef bir dirhem şeker için bir çuval keçiboynuzu çiğnemeye benzeyen içerikler. Madalyonun diğer tarafında ise ülkemiz şartlarında bir garaj bile bulamamış girişimciler. İki soru sormak lazım, birincisi unvanından vazgeçmek istemeyen başarılı (eski) girişimcilere; acaba yolun başında olsalar bu tarz bir etkinliğin kendilerine ne kattığını düşünürlerdi? İkincisi ise başarıyı arayan girişimcilere; acaba bu lüks salonlarda düzenlenen etkinliklerin onlara ne kattığını düşünüyorlar?

İki cevap arasındaki farkın bize girişimciliğin kutsal toprakları olan Silikon Vadisindeki garaj ruhu ile ülkemizdeki balo salonu ruhu arasındaki farkı anlamakta yardımcı olacağına inanıyorum. Ancak şüphesiz bir diğer gerçek şu ki iyi bir girişimci mekanın neresi olduğuna asla bakmadan, yılmadan yoluna devam edenlerden çıkıyor.

Çocuklarımızı programcı olarak büyütmek

2

Şu anda dünyanın en büyük ekonomik gücüne sahip küresel teknoloji firmalarının hepsinin temelinde çok basit bir mantık yatıyor; bir klavye ile yazılmış bilgisayar kodları.

Çok istisnai durumlar hariç ülkemizde gençlerin bilgisayar kodları ile resmen tanışma dönemi üniversite yıllarında başlıyor. Oysa dünyanın gelişmiş ülkelerinde artık bu süreç neredeyse anaokulu dönemine kadar inmiş durumda.

Code.org küresel dev teknoloji firmalarını kuran Bill Gates, Mark Zuckerberg gibi isimlerin desteği ile başta çocuklara ve dileyen herkese eğlenceli şekilde programlamayı öğretmek için hayata geçirilmiş bir internet projesi. Şimdi bu projenin çatısı altında Code Studio adında bir uygulama hayata geçirildi.

Code Studio çok basit bir şekilde komutlar vererek Angry Birds karakterleri ile oyun oynarcasına programlamanın temellerini öğrendiğiniz bir platform sunuyor. Bu platform sayesinde çocuklar eğleniyor, oyun oynuyor ve farkında olmadan bilgisayar programlamayı öğreniyor.

code studio eğitim videosu

Üstelik bu eğitim sisteminin Türkçe (videolar altyazılı) desteği olduğunu da belirtmek lazım.

Şimdi sorulması gereken soru şu; Henüz çok erken yaşlarda bu tarz uygulamalar ile programlama öğrenen genç bir nesle karşı tüm öğrencilerimizin eline birer tablet versek, tüm sınıflarımızın tahtalarını akıllandırsak ve onları internete bağlasak sizce başarı şansımız ne olur?

400 dolara kendi Uber servisinizi kurun

1

Uber hızlı yükselişi dikkatleri üstüne çektiği kadar dünyanın çeşitli yerlerinde protestolar ile karşılaşan bir servis. Başarısının arkasında dileyen herkesin aracını bir taksiye dönüştürmesine izin veren ve bunu konum tabanlı mobil uygulamaları ile destekleyerek doğrudan servis sağlayan kişi ile müşteriyi buluşturması oluşturuyor. Bu güne kadar toplam 1,5 milyon dolar yatırım alan Uber hızla büyümeye devam ediyor.

Uber

Öte yandan Uber’in iş modeli pek çok yeni iş modeline ilham oluyor. Farklı girişimciler Uber benzeri servisler kurabilecekleri iş planları hazırlıyor. Ama bir problem var; bu uygulamayı kime yazdıracaklar?

Mowares isimli firmanın sizin için bir çözümü var. Sadece 400 dolar vererek kendi Uber benzeri servisinizi hemen hayata geçirebilirsiniz. Tamirciler için Uber, sürüş dersi için Uber, hayat kadınları için Uber ve benzerleri… (bunların hepsi de gerçek Mowares müşterileri).

Mowares

Eğer bu işi kendi başınıza yapmaya kalkarsanız en az 6 ay geliştirme süresi ve 400 dolardan çok daha fazla sermayeye ihtiyaç duyacaksınız. Ancak Mowares size bu fiyata iki tane markasız iOS uygulaması, iki tane markasız Android uygulaması, barındırma ve altyapı hizmetini sunuyor. Şu anda 100’den fazla müşterileri var.

Dikkat!

2009 Groupon kurulduğunda inanılmaz bir ilgi görmüş ve pek çok kopyası ortaya çıkmıştı. Şu anda 6000’den fazla Groupon kopyası bulunuyor ancak pek çoğu başarısız oldu, olmaya devam ediyor. Bu noktayı göz önüne almanız gerekli aksi takdirde 400 dolarınızı da boşa harcamış olabilirsiniz.

RSA’den mobil koruma

1

EMC’nin Güvenlik Bölümü RSA, internetteki tehditleri tespit etme çözümünün son sürümünü tanıttı. Yeni sürüm, işletmelere web oturumlarında uçtan uca görünürlük sağlıyor. Çözüm aynı zamanda, tüketicilere yönelik internet sitelerinin karşı karşıya kalabileceği siber suçlar ve  kullanıcı arayüzü ile veri tabanı arasındaki veri alışverişini sağlayan algoritmanın kötü amaçlı kullanımı gibi riskleri azaltmaya yardımcı oluyor. RSA’in, internetteki tehditleri tespit etme çözümü “RSA Web Threat Detection”ın en yeni versiyonu 2014’ün 3.çeyreğinden itibaren satışa sunulacak.

Tüketiciler, alışverişten fatura ödemeye ve bankacılık işlemlerine kadar birçok işlem için her geçen gün daha yaygın biçimde interneti ve mobil cihazlarını kullandıkça, bu platformlar dolandırıcılar için de daha çekici hale geliyor. RSA’in teknoloji departmanı tarafından toplanan istatistiklere göre, 2013’te internet üzerinden yapılan tüm işlemlerin yüzde 27’si mobil cihazlar üzerinden gerçekleşti. Bu oran bir önceki seneye göre yaklaşık yüzde 54 arttı. RSA’in tespitine göre; 2014 senesinin ilk yarısındaki tüm dolandırıcılık işlemlerinin yaklaşık yüzde 32’si, mobil cihaz kaynaklı.

RSA Güvenlik Analitiği Bölümü Başkan Yardımcısı Grant Geyer, RSA’in çözümünü şöyle anlatıyor: “Internet portallarına ve mobil kanallara odaklı tehditlerin yaygınlaşmasına bağlı olarak, işletmelerin sistemlerinin de müşterilerini ve markalarını korumak için uçtan uca görünürlük özelliğine sahip olması gerekiyor. RSA Web Threat Detection çözümü bu görünürlük özelliğini internet ve mobil internet üzerinde açılan oturumlardaki tıklama akışını analiz ederek ve bu analizleri işletmelerin yasal ve yasal olmayan kullanımı ayırt etmelerine yardımcı olacak verilere dönüştürerek sunmak için tasarlandı. Kimlik doğrulama işleminden önce ve sonra kullanıcının internetteki hareketlerini tam olarak görüntüleyebilen işletmeler, dolandırıcılık girişimlerini, kullanıcı arayüzü ile veri tabanı arasındaki veri alışverişini sağlayan algoritmanın kötü amaçlı kullanımını ve diğer kötü niyetli işlemleri gerçek zamanlı olarak tespit edebilecek ve aynı zamanda da işletmelerinin güvenlik operasyonlarını da güçlendirecek.”

Mobil cihaz kaybı işletmelerin derdi

0

Kaspersky Lab tarafından BT güvenlik uzmanları arasında küresel çapta yapılan bir araştırma, çalıntı mobil cihazların oranındaki artışın, BT departmanlarının bu güvenlik tehdidine verdiği yanıt süresini de artırdığını gösterdi. Bu gecikmenin nedeni çalışanların kayıp cihazlarla ilgili işverenlerini bilgilendirmek konusunda yavaş davranması ve çalışanların yalnızca yarısının hırsızlığı rapor etmesi.

Mobil cihaz hırsızlığına maruz kalmış işletmelerin, yüzde 19’u bu hırsızlığın kurumsal verilerin kaybı ile sonuçlandığını belirtiyor. Buna göre, kurumsal bir mobil cihazın çalınması durumunda işletmelerin veri kaybı deneyimleme ihtimalinin yaklaşık beşte bir olduğunu söyleyebiliriz.

Kaspersky Lab‘ın 2014 BT Güvenlik Riskleri araştırmasının bir parçası olarak dünya genelindeki binlerce BT güvenlik yöneticisinden topladığı veriler, çalışanların üçte birinden fazlasının çalıntı cihazla ilgili işverenlerini bilgilendirme sürelerinin iki günü bulabildiğini, yüzde 9’unun ise bilgi vermek için üç ila beş gün arasında beklediğini göstermekte. İşverenlerini olayın yaşandığı gün haberdar eden çalışanların 2013’te yüzde 60 olan oranı, 2014’te yüzde 50’ye düşmüş. Bu gecikme güvenlik açısından önemli bir açık oluştururken hassas kurumsal verilerini kaybetme olasılığı da artıyor.

Anket sonuçları ayrıca, mobil cihaz hırsızlığının tırmanmaya devam ederek 2011 yılında yüzde 14 olarak bildirilen mobil cihaz hırsızlığına maruz kalan şirket oranının 2014’te yüzde 25’e yükseldiğini de ortaya koydu. Türkiye’de de artış üst boyutta, 2011’de yüzde 6’dan 2014’te yüzde 24’e yükseliş var.

Mobil cihaz hırsızlık oranları bölgeler arasında önemli ölçüde değişiklik gösteriyor. Mobil cihaz hırsızlığına maruz kalan işletmelerin yüzde 8 oranda olduğu Orta Doğu açık ara en düşük yüzdeye sahipken bunu yüzde 15 ile Japonya ve Rusya takip etmekte.

Servis sağlayıcılar müjde

0

Servis sağlayıcılar için 802.11 ac, 4×4 MIMO ve fiber ile aynı kapasitede hız ve güvenlik sunan Mimosa B5 ve B5C, dünya ile anda Net Vizyon güvencesiyle Türkiye’de. Fiber kablonun yüksek hızlı bağlantı için en iyi yöntem olduğu düşüncesi Mimosa B5 ve 5C ile tarihe karışıyor. Mimosa, Gigabit bağlantı hızıyla uzun mesafeler ve dış mekân kullanımı için tasarlanmış kablosuz cihazlarıyla evlere ve iş yerlerine güvenilir bağlantı sağlıyor. Fiber kablo kurulumunun pahalı ve yavaş olduğu yerlerde Mimosa ürünlerinin avantajı daha belirgin şekilde ortaya çıkıyor.

1.7Gbps PHY ve güvenilirlikteki yüksek performansıyla Mimosa B5, Gigabit kablosuz teknolojileri yeniden tanımlıyor. 1Gbps performansa, sadece 2 ms gecikme süresiyle tepki verebilen ve 25dBi entegre dual polarize antene sahip olan Mimosa B5, 5150-585 0 MHz frekans spektrumunda kullanılabiliyor.

Dış mekân kablosuz çözümler alanında daha önce hiç görülmemiş bir çok yeniliği beraberinde getiren Mimosa B5, müdahaleden doğacak arızaları engellemek için birbirlerini takip etmeyen kanalları dengeleyerek Dual bağlantı sunuyor. Kanallardan birine müdahale olduğundaysa, radyo kanala yeni yer ararken bağlantıyı sağlayabiliyor.

Her Şey Otomatik
Ağınız bir anda değişebilir ve ağınızı ayarlamaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Mimosa B5, doğru kararları hızlıca verebilmek için geçmiş ve gerçek zamanlı veri ile sabit spektrum analizi sunuyor. “Her Şey Otomatik” özelliğiyle frekans, kanal genişliği ve güç seviyeleri otomatik olarak düzenlenebiliyor.

Güvenlikte “damar izi” dönemi

0

Güvenli şehirler için sürdürülebilir çözümler sunan NEC, güvenlik ürünlerine bir yenisini daha ekledi. “Damar izi okuyucusu” olarak adlandırılan sistem sayesinde kişilerin parmak ve damar izleri alınarak tüm biyometrik bilgilere ulaşılıyor ve olası suçların önüne geçiliyor.

Ankara’da UBM ve güvenlik sektörünün lider firmalarından olan NEC işbirliğiyle düzenlenen “Daha Güvenli Şehirler İçin Güvenlik Çözümleri” seminerinde tanıtımı yapılan “Damar izi okuyucusu” sistemi, katılımcılardan oldukça ilgi gördü.

Aynı sensör üzerinde iki farklı verinin değerlendirildiği söyleyen NEC Ön Satış Yöneticisi Hüseyin Yeter, sistemin yalnızca birkaç saniye içinde tanımlama yaparak verilere ulaşılmasını sağladığını söyledi. Bu sistemle özellikle bankacılık uygulamalarında kolaylık sağlanacağının altını çizen Yeter, “Yüksek meblağlı para transferlerinde çok sayıda kişinin işini kolaylaştıracak bir sistemi hayata geçirdik. Sistem sayesinde belirli bir miktarın üzerinde gerçekleştirilen bankacılık işlemlerinde kişilerin biyometrik bilgilerine ulaşılıyor ve transferin güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesi sağlanıyor” dedi.

Bankaların yanı sıra 5-6 bin kişinin çalıştığı büyük şirketlerin de bu sistemden faydalanabileceğini vurgulayan Yeter, çalıştıkları iş yerlerinde özellikle giriş şifrelerini unutan çok sayıda kişinin, damar izi okuyucusu sayesinde biyometrik bilgilere ulaşarak yeni şifreler üretebileceklerini kaydetti.

Şifre değiştirmenin tam zamanı

0

Ünlülerin iCloud sisteminde bulunan özel resimlerinin yayılmasıyla ilgili tartışmalar sona ermeden şimdi de 5 milyon Gmail hesap bilgisinin açık hale geldiği ortaya çıktı. ESET Kuzey Amerika’dan Kıdemli Güvenlik Uzmanı Stephen Cobb, tüm kullanıcılara seslenerek, “Ben değiştirdim, siz de hesap bilgilerinizi hemen değiştirin“ açıklamasını yaptı.

ESET’in Kuzey Amerika ofisinde görev yapan Kıdemli Güvenlik Uzmanı Stephen Cobb’ın verdiği bilgiye göre yaklaşık 5 milyon Gmail Kimlik Bilgisi yani email adresi ve şifreleri, Rusya merkezli çeşitli siteler ve forumlar üzerinden internet ortamına salındı. Stephen Cobb’a göre, yaşananlar yıllardır devam eden kimlik avı hırsızlığı ya da kötü amaçlı yazılım saldırıları ile kimlik bilgisi toplama amaçlı çalışmanın bir sonucu.

Bilgiler değerlidir

Cobb, şu bilgileri paylaştı: “Gmail hesap bilgileri oldukça değerli bilgilerdir. Bu bilgiler ile Google+ ve Google Maps gibi bir çok Google servisine erişim sağlanabilir. Sadece bu iki servise erişmek bile ev adresinizin ve arkadaşlarınızı yabancıların görmesini sağlayacaktır. Son gelişmede bir Rus web sitesi, kimlik bilgileri ile bilgi aktardı ardından bir başka site İspanyol, İngiliz ve Rus kullanıcılara ait olan sızmış kimlik bilgilerinin ekran görüntüsünü yayınladı. Rusya’daki Google ve Yandex temsilcileri, kendi sistemlerinin tehlike altında olmadığı açıklamasını yaptı. Ancak sonuç değişmiyor. Şifreler ele geçirilmiş ve kullanıcıların hesaplarına izinsiz erişim sağlanmıştır.“

Ben değiştirdim siz de değiştirin

Gmail hesap şifresini değiştirdiğini duyuran Stephen Cobb, “Size de aynısını tavsiye ederim“ açıklamasını yaptı. Cobb, çift katmanlı doğrulama sistemi (2FA) kullanmanın da faydalı olduğunu söyledi: “Ben iki katmanlı kimlik doğrulama sistemi kullanıyorum ve hem Google hem de diğer hesaplarınız için size de aynısını tavsiye ederim“

Çift katmanlı servisler

Şu popüler servisler iki katmanlı kimlik doğrulama sistemi sağlıyor: Google, Facebook, Twitter, Dropbox, Lastpass. Apple.

FIT Solutions’a yabancı yatırım

0

FIT Solutions, pazardaki büyümesini hızlandırmak amacıyla, Türkiye’deki teknoloji şirketlerine yatırım yapan Hollanda merkezli yatırım fonu Revo Capital ile güçlerini birleştirdi. Revo Capital’in FIT Solutions’a yüzde 20 ortak olmasıyla sonuçlanan bu birliktelik, aynı zamanda, kurumsal dijital servisler, internete bağlı cihazlar ve yeni ticaret platformlarına odaklanan Revo Capital’in bugüne dek gerçekleştirdiği en büyük yatırım.

KOBİ’lere çözüm sunacak

FIT Solutions, yatırımdan aldığı güçle, büyük ölçekli firmaların ardından KOBİ’ler için de dijital dönüşümde ilk adres olmayı hedefliyor. Devlet tarafından bugün 30.000 firma, yakın gelecekte ise tüm firmalar için zorunlu hale getirilen e-Fatura ve e-Defter süreçlerindeki teknoloji ve süreç konularındaki bilgi liderliğini, stratejik işbirlikleri ile daha genişe yaymayı amaçlıyor. Yatırım sonrası FIT Solutions’ın hedefleyeceği alanlar arasında, özellikle e-ticaret firmalarının müşterilerine dijital fatura göndermesini kolaylaştıran e-Arşiv servisleri, tebligatları kolaylaştıran Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) ve benzeri servisler bulunuyor.

Avrupa ofisi ile yurtdışı operasyonunu genişletecek

Buna ek olarak yurtdışı operasyonlarını yeni bir Avrupa ofisi ile hızlandırmayı planlayan FIT Solutions, Shell, BP, Total, Exxon Mobil, Peugeot, P&G ve Unilever gibi onlarca küresel müşterisine yenilerini katmayı ve mevcut müşterilerine yeni çözümler sunmaya devam etmeyi planlıyor.

“Küresel BT sektörüne yön veren aktörlerden olacağız”

FIT Solutions CTO’su Koray Gültekin Bahar, yatırım için kendilerini seçen Revo Capital ile işbirliğine karar verme sebeplerini şu şekilde özetledi: “Kuruluşundan bugüne dek, FIT Solutions’ın bir tek odak noktası var: Teknoloji. Hedefimiz teknolojiyi takip etmek değil, her zaman ona yön vermek oldu. Revo Capital ile birlikte de, bulut çözümlerimizde hedeflediğimiz hızlı büyümeyi güçlendirerek devam ettireceğimize; yurt dışı operasyonlarımıza odaklanıp, küresel BT sektöründe teknolojiye yön veren önemli aktörlerden olacağımıza inanıyoruz.”

Revo Capital Yönetici Ortağı Cenk Bayrakdar, yapılan yatırım için duyduğu heyecanı paylaşarak şunları belirtti: “Türkiye, gelişmiş internet ve teknoloji altyapısı ile dünyada ilk sıralarda olmasına rağmen, bu altyapılar üzerinde koşan servisler anlamında henüz çok gerilerde. Önümüzdeki senelerde rahatlıkla 10-20 katına çıkmasını beklediğimiz kurumsal servisler pazarında FIT Solutions, kaliteli ekibi, geliştirmiş olduğu teknoloji, iş tecrübesi ve markası ile ayrışıyor. Mevcut büyüme ivmesini ortaklığımız sürecinde de kat kat artıracağına inanıyoruz.”

Aileler ve çocuklar için güvenli internet rehberi

1

İçinde bulunduğumuz teknoloji çağında tüm çocuklar vakitlerinin büyük çoğunluğunu bilgisayar ve internet başında geçiriyor. Çevrimiçi oyunlar oynamak, sosyal medya sitelerini kullanmak, müzik dinlemek ve okul ödevleri için araştırmalar yapmak için internete giren çocuklar, farkında olmadan birçok tehlikeyle karşı karşıya kalıyorlar.

Çocukları dolandırıcılığın yanı sıra hakaret ve arkadaşça yaklaşan kötü niyetli kişiler tarafından kandırılarak ailesiyle ilgili özel bilgilerin sızdırılması gibi önemli tehlikeler bekliyor. Çocukları bu tehlikelerden korumak için onları bilinçlendirmek ve doğru yönlendirmek büyük önem taşıyor.

Trend Labs Direktörü ve Trend Micro’nun Çocuklar ve Aileler için İnternet Güvenliği isimli sosyal sorumluluk projesinin yöneticilerinden Myla Pilao, Trend Micro’nun bu alandaki önerilerini tüm ailelerle paylaşıyor:

Trend Labs Direktörü Myla Pilao 

  • Açık bir iletişim geliştirin: Çocuklara her şeyin sebebini açıklayın. Çocuklar bir şeyin kötü olduğunu, bir şeyi yapmamaları gerektiğini bilirler. Bilmedikleri, bunun neden kötü olduğu, bunu neden yapmamaları gerektiğidir. Onları “Çünkü” kelimesiyle başlayan açıklamalara alıştırın. Çocuğunuz yanlışlıkla görülmemesi gereken bir içeriğe ulaştığında, onu bununla ilgili bilgilendirin ve ona verebileceği zararları mantıklı bir şekilde anlatın.
  • Henüz fikren hazır olmadıkları içeriklere bakmamaları gerektiğini söyleyin: İnternette şiddet, cinsellik, alkol ve uyuşturucu maddeler başta olmak üzere online ortamda müdahale edilebilecek çok fazla kategori mevcut. Çocuklarınızın yaşlarına uygun ve anlayabilecekleri bilgilere erişimlerine izin verin. Çocukları en çok etkileyen şey fikren henüz hazır olmadıkları bir içerikle karşılaşmalarıdır.
  • Yasaklamayın ama sınırları belirleyin: Yasaklar her zaman çok çekicidir. Çocuklar her zaman kendilerine söylenenin tam tersini yapmaya çalışır. Bu nedenle onları negatif bildirimlerle değil, olumlu mesaj ve bilgilerle, pozitif yönde teşvik edin. Onlara yasaklar koymayın, internetin kendilerine sağladığı kolaylıkları ve internetten ne şekilde doğru ve etkin yararlanabileceklerini gösterin. Çocuklarınıza ziyaret edebilecekleri ve edemeyecekleri siteleri öğretin. Bazı sitelere girmenin neden uygunsuz olduğunu anlatın. Çocuklarınızın sevdiği zararsız siteleri yer imlerine kaydederek dikkatlerini o yöne kaydırın.
  • Alternatifler üretin: Çocukların aklında “Bu siteyi ziyaret etmeyeceksem ya da bu uygulamayı kullanmayacaksam, bunun yerine neyi kullanabilirim?” sorusu vardır. Alternatifler yaratarak çocukların merak duygusunu dizginleyip, onları doğru kaynaklara yönlendirebilirsiniz. Görmemeleri gereken bir içerikle ilgili internet sitesini doğrudan yasaklamak yerine, onları farklı alternatiflere, doğru ve kendileri için uygun sitelere yönlendirin.
  • Mahremiyet ve başkalarının haklarına saygıyı öğretin: Çocukların mahremiyet algısı yoktur. İnternetteki tuzaklara düşmesinin en önemli nedeni de, internette hangi bilgileri paylaşacaklarını bilmemeleridir. Yüz yüze konuşulan her şeyin online ortamda da söyleyebileceğini düşünürler. Onları internette gerçek hayatta tanıdığı kişileri arkadaş olarak eklemesi yönünde motive edin. İnternette özellikle tanımadıkları kişilerle bilgi alışverişinde bulunmamaları, kendileri ve aileleriyle ilgili özel paylaşım yapmamaları gerektiğini anlatın. İnternetteki diğer kişilerin mahremiyetine saygılı olmalarını öğütleyin. Ödevlerinde kullandıkları görsel ve bilgilerin kaynağını belirterek başkalarının haklarına saygılı olması gerektiğini anlatın.
  • Mobil uygulamalarla ilgili bilinçlendirin: Birçok kullanıcı, mobil dünyadaki tehlikelerin halen bilincinde değil. Tehlikenin sadece mobil olmayan dünyada, masaüstü ve dizüstü bilgisayarda olduğunu düşünüyor, cep telefonunu sürekli yanında taşıdığı için güvenli ve kontrol altında olduğunu sanıyor. Oysa bugün dünyada 2,7 milyon mobil zararlı ve yüksek riskli uygulama bulunuyor. Bu tehlikelere karşı çocuklara mobil cihazlarını nasıl güvenli bir şekilde kullanacaklarını öğretin. Mobil uygulamaların kullanıcı izinlerini kontrol ederek ve mobil veri güvenliği yazılımı kullanarak veri sızıntısı olmasına engel olun. Bunun yanında örneğin Temple Run, Candy Crush gibi popüler mobil oyun ve uygulamaların taklitlerine karşı dikkatli olun.
  • Gizlilik ayarlarını kontrol edin: Çocuğunuzun internette ne kadar kişisel bilgi paylaştığını görmek için sosyal ağlardaki profillerini ve bu bilgilerin açık ortamda ne kadar görünebilir olduğunu gizlilik ayarları kısmından kontrol edin. Gizlilik kontrol yazılımlarıyla sosyal ağlar üzerindeki gizlilik ayarlarını takip ederek ne kadar kişisel bilgi paylaştığını kontrol edin.
  • Veri güvenliği programları ve ebeveyn kontrol mekanizması kullanın: Çocuğunuzun kullandığı cihazın güvenli olduğundan, güvenilir güvenlik ve antivirüs yazılımları kullandığınızdan emin olun. Bunu internete bağlanabilen her cihaz için yapın. Birçok web tarayıcısı, kendi içinde hazır gelen filtreleme sistemine sahiptir. Bu filtreleri aktif hale getirerek çocuğunuzun girdiği sitelerin uygun yaş aralığına hitap ettiğinden emin olun. Ayrıca ebeveynler için web trafiği izleme yazılımları kullanın. Bu sayede çocuğunuzun girdiği sitelerdeki ve kullandığı cihazlarda gerçekleşen aktivitelerini gözlemleme şansı elde edebilirsiniz.

ZyXEL 25. yılını kutluyor

0

1989 yılında, Dr. Shun-I Chu tarafından kurulan ZyXEL, kısa süre içerisinde dünyanın lider ağ ve genişbant teknolojileri şirketi haline geldi. Kuruluşunun 25. Yılını kutlayan ZyXEL, bu süre zarfında geliştirdiği yeni teknolojiler ile büyürken, her yıl sektörün en değerli iş ortakları, yayınları ve organizasyonları tarafından sayısız kere ödüllendirildi.

25. yıl kutlamasında konuşan ZyXEL Başkanı Gordon Yang şöyle dedi:

“25 yıllık geçmişimize baktığımızda inanıyorum ki başarıda ki en büyük anahtar inovasyona olan inancımız olmuştur. Bunun haricinde sürekliliğimiz ve güvenilirliğimiz ZyXEL başarısının altındaki en önemli etkenlerdir. ZyXEL her zaman en iyi ekiplerle birlikte çalıştı ve şu anda da birbirine güvenen ve ortak amaca odaklanmış harika bir ekibimiz var. Her zaman müşterilerimizi ilk sırada tuttuk. Bir teknoloji şirketi vizyonuyla başlayan yolculuğumuz bir marka firmasına doğru gitmektedir. Ve kesinlikle eminim ki bu ekibimiz ile başarıya ulaşacağız.”

logo_25

25 Yılın Kilometre Taşları

ZyXEL, kurulduğu 1989 yılında henüz bilgi yalnızca televizyon, dergi ve gazeteler ile yayılırken, internet ve kablosuz ağlar hayatımızda yok denecek kadar azdı. Böyle bir dönemde halen inşaatı devam eden bir apartman dairesinden Dr. Shun-I Chu ve birkaç arkadaşı tarafından ZyXEL isminde bir firma kuruldu. Yalnızca iletişim odaklı çalışan ekip ZyXEL’i  25 yıl içerisinde, holding yapısıyla 3 binden fazla çalışanı, 35’den fazla ülkede şubesi, 150’den fazla ülkede temsilcisi olan dünyanın lider genişbant ağ teknolojileri şirketine dönüştürdü.