Burak Aydın, Silver Spring EMEA Genel Müdürü oldu

0

Intel Türkiye’nin Genel Müdürü Burak Aydın, Intel’in dünya çapındaki yeni yapılandırmasıyla Türkiye’deki ofisini de küçültmesi sonucunda görevinden ayrılarak, Silver Spring Networks’ün EMEA bölgesi Genel Müdürü oldu.

Twitter’daki hesabından duyuru yapan Burak Aydın’ın EMEA bölgesi Genel Müdürü olduğu Silver Spring, internet nesneleri alanında network çözümleri üreten dünya çapında bir firma.

Akıllı şehir çözümleri, akıllı alt yapılar, akıllı enerji çözümleri gibi IoT tabanlı servisler sunan Silver Spring Networks, 2002 kuruluşlu bir şirket. Firma 2013’da New York borsasında halka açılmıştı.

 

Intel, ABD’de 7 milyar dolara fabrika açıyor

Intel, dünyadaki en gelişmiş yarı iletken işlemci fabrikasını kurmak için ABD Arizona’da 7 milyar dolarlık yatırım yapacağını açıkladı.

Fab 42 isimli fabrika hali hazırda işliyor ve ürün vermeye devam ediyor ancak Intel 7 nm üretim teknolojisine geçiş için fabrikayı geliştirme kararı aldı. Yatırımın tamamlanmasından sonra dev fabrika veri merkezlerinde kullanılmak üzere milyonlarca işlemci üretecek. Ayrıca yine yüzmilyonlarca internet nesnesi üretim kapasitesine sahip olacak.

3-4 yıl içinde tamamlanması beklenen yeni Intel fabrikası, 3000 yüksek seviye/yüksek maaşlı mühendis için iş imkanı sağlayacak. Fabrika ayrıca Arizona bölgesinde toplam 10 bin yeni iş pozisyonu yaratacak.

7nm teknolojisiyle üretilecek yeni işlemciler, yeni nesil yoğun işlem gücü gerektiren uygulamaları ve donanımları güçlendirmek için kullanılacak. Böylece çok ağır işlem gücü gerektiren yapay zeka uygulamalarının günlük hayata uyarlanması daha da kolaylaşacak.

 

Comptel 347 milyon Euro karşılığında Nokia’nın olacak

0

Son dönemlerde önemli bir yenilenme sürecine giren Nokia, sektör için önemli bir satın alma eşiğinde. Yapılan son açıklamalarda mobil yazılım alanında önemli firmalar arasında gösterilen Comptel ile Nokia’nın anlaşma masasına oturduğu ve 347 milyon Euro karşılığında anlaşmanın sağlandığı ifade edildi.

Comptel bugüne kadar sektörün önemli iş ortaklarından birisi olarak görülürken, borsada da işlem görüyor. Yapılan satın alma ile birlikte hisse başına 3,04 euro’luk bir değer biçilen firma, Nokia için yüksek bir satın alma olacak.

İki marka da Finlandiya’da kurulduğu gibi uzun yıllardan beri önemli iş ortaklığı da yürütülüyordu. Bu açıdan Nokia’nın firmayı satın alması, dışa bağımlılığı da azaltacak. Yapılan açıklamalara göre firmanın şu anda 32 farklı ülkede 800’ü aşkın çalışanı var. Avrupa ve Hindistan gibi bölgelerde etki bir şekilde faaliyetlerini sürdüren marka, son yıllarda 100 milyon Euro gelir seviyesini de aşmış durumda.

Nokia’nın Yazılım Hamlesi Sürüyor

Yaptığı satın alma ile birlikte yazılım alanını güçlendirmeyi başaran Nokia, bu alanda daha önceden de önemli satın almalar yaparak, farklı projeler geliştirmişti. Yenilenen mobil sektöre yönelik güçlü bir şekilde giriş yapmayı hedefleyen Nokia için bu yatırımların olumlu bir şekilde dönüş yapmaya başlaması, kuşkusuz kısa süre içerisinde büyük bir pay getirecek. Yazılım ile birlikte en büyük hedefler ise 5G ve nesnelerin internetinde değişime ayak uydurabilmek.  

Tesla’nın değeri Model 3 ile birlikte artmaya başladı

0

Tesla, piyasaya sunduğu yeni araçları ile birlikte olumlu dönüşler alırken, özellikle piyasadaki değerler Model 3 ile birlikte artış gösterdi. Özellikle otomobil şirketinin fabrikasını Model 3 sedan üretimi için hazırladığı haberinin gündemde yer almaya başlamasının ardından borsada Perşembe sabahı yüzde 1.97’lik bir artış yaşandı.

Tesla’dan Model 3 Sedan Hazırlığı

Tesla tarafından Çarşamba günü yaptığı açıklamada, yüksek kapasiteli Model 3 sedan üretimi için California montaj fabrikasında bir hafta boyunca üretimini durduracak. Bu sırada yapılacak hazırlıklar ile birlikte Tesla Temmuz ayı itibari ile üretimlere başlama imkanı elde edecek.

2018’de 500 Bin Araç Üretilecek

Tesla sözcüsü tarafından daha önce yapılan açıklamalarda Tesla için üretim aşamasında her şeyin planlara uygun bir şekilde ilerlediği ve üretim sonrasında her yıl 500 bin aracın fabrikadan çıkacağı belirtildi.

Özellikle halka açılması ile birlikte çok daha yakından takip edilmeye başlanan Tesla’nın son raporları ise şöyle;

Dronelerin ticari dünyada yeri nasıl olacak?

0

2017 yılına dair yapılan piyasa analizlerinde drone pazarının 6 milyon dolara çıkabileceği belirtildi. Şu anda özellikle ticari alanda daha fazla yer alması beklenen droneler, böylece daha büyük bir pazara ulaşmayı başaracak.

Gartner tarafından yapılan araştırmalarda 3 milyar dronenin 2017’de 6 milyar doların üzerinde gelir yaratacağı özellikle vurgulanırken, bu gelir seviyesi ile birlikte markalar da droneler üzerinden iyi bir gelir elde etme imkanı sağlayacak.

Pazar araştırmalarında drone kullanımlarına yönelik de detaylar paylaşılırken, Gartner’a göre, 2017’de yaklaşık 3 milyon droneden yaklaşık 174 bini ticari amaçlı kullanılacak. Gelir açısından sadece ticari droneler 2.36 milyar dolarlık bir Pazar yaratacak. Kişisel kullanımlar için 3.69 milyar dolar da hesaba katıldığında rakamlar 2017 için oldukça büyüyecek.

Drone Pazarı İçin 2020 Tahminleri Neler?

Gartner’e göre 2020’ye gelindiğinde, drone Pazar hacmi 11,2 milyar doları geçemeyecek. Şu anda cihazlar daha çok eğlence ve fotoğrafçılık alanında kullanılırken, önümüzdeki dönemlerde 3D haritalama ve modelleme özellikleri ile cihazların daha da geliştirilmesi ve daha fazla ticari pazarlara girmesi bekleniyor.

Gartner’in raporuna göre dikkat çeken noktalar ise şöyle;

  • Tarım sektörü drone kullanımı için yavaş büyüyen endüstriler arasında. Tarımın 2020’ye kadar ticari pazarın yaklaşık yüzde 7’sini alması bekleniyor.
  • Teslimat için kullanılan cihazlar düzenleme ve lojistik tarafından engellenecek ve bu nedenle de 2020’ye kadar ticari pazarın sadece yüzde 1’ini alabilecek.

ÖTV ve KDV indirimleri e-ticareti ateşledi

0

Bakanlar Kurulu’nun kararıyla ÖTV ve KDV’de gerçekleşen indirim, uygulamaya girdiği ilk haftadan itibaren satışları arttırmaya başladı. e-ticaret siteleri de tüketicilerden yoğun ilgi görüyor.

Beyaz eşya ve elektrikli ev aletlerinde yüzde 6,7 oranında uygulanan ÖTV’nin sıfırlanması, mobilyada da KDV’nin yüzde 18’den yüzde 8’e çekilmesi, tüketiciler için fırsat oldu.

3 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve 30 Nisan’a kadar geçerli olacak uygulamanın başlamasıyla fiyatların avantajlı seviyelere gelmesi, Türkiye’de e-ticaretin ev sahibi GittiGidiyor’un bu kategorilerdeki satışlarını yüzde 25 ila yüzde 35 arasında artırdı.

Etkisi artacak

GittiGidiyor’un Genel Müdürü Öget Kantarcı, yüksek kur ve hızlı değişen gündem gibi etkenlerle alışverişi erteleyen tüketicinin vergi indirimleriyle harekete geçtiğini belirtti. İlk hafta itibarıyla beyaz eşya satışlarında yüzde 25, mobilyada da yüzde 30 artış olduğunu ifade eden Kantarcı, “Halihazırda devam eden kampanyalar kadar vergi düzenlemesinin de satışlara olumlu etkisini gözlemliyoruz. Bu durum, önümüzdeki dönemde söz konusu etkinin daha da artacağıyla ilgili önemli bir sinyal” dedi.

Herkes klima almaya koştu!

İndirimin en fazla etkilediği kategorilerden birinin iklimlendirme olduğuna dikkat çeken Kantarcı, söz konusu dönemde klima satışlarının da yüzde 35 oranında arttığını söyledi. Kantarcı, “Normalde klima satışlarındaki yukarı yönlü hareket Nisan, Mayıs gibi dikkat çekici hale gelmeye başlar ve sıcakların arttığı dönemlerde daha da ivmelenir. Vergideki indirimin fiyata yansıdığı kampanyalar yapılınca, bu yıl klima almayı düşünenler şimdiden bir etki yaratmaya başladı. Şubat ayında klima satışında yüzde 35’e varan artış gördük” şeklinde konuştu.

Dijitalleşmeye ve Konteynerlere Uzanan Yolda Geleneksel İşletmeler Araştırması

0

Bain & Company ile Red Hat, işletmelerin dijital dönüşüm uygulamalarını ve bunun sonucunda sağladığı faydaları belirlemeyi hedefleyen ortak bir araştırmanın sonuçlarını yayımladı.

For Traditional Enterprises, the Path to Digital and the Role of Containers (Dijitalleşmeye ve Konteynerlere Uzanan Yolda Geleneksel İşletmeler) araştırmasına toplamda yaklaşık 450 Amerikalı yönetici, BT lideri ve BT çalışanı katıldı. Sektöre yönelik araştırmada bulut bilişim ve modern uygulama geliştirme gibi dijital teknolojilerin ezber bozucu etkisini anlayan işletmelerin çevikliklerini artırmak, müşterilerine yeni hizmetler sunmak ve maliyetlerini düşürmek için yeni dijital teknoloji arayışında oldukları ortaya çıktı. Buna karşın, dijital dönüşümle ilgili stratejiler ve yatırımlar hala başlangıç aşamasında kalıyor.

2017 yılında dijital dönüşümün, gerçek BT ihtiyaçlarının ve genelde teknolojiye yaklaşımların hayli vurgulanması bekleniyor. Bain & Company ile Red Hat işbirliğiyle yapılan araştırmaya göre geleneksel şirketlerin çoğu dijital yolculuklarının henüz başında. Lider olanların ise kullandıkları bulut bilişim, ileri düzey analitik ve modern uygulama geliştirme gibi gelişmiş teknolojilerle diğerlerinden ayrıştığı ortaya çıkıyor.

Araştırmaya katılan ve dijital yatırımlar yapmış olan katılımcıların elde ettiği teknoloji ve iş sonuçları çok çarpıcı. Bain ve Red Hat’in araştırmasına göre, yeni teknolojiler kullanarak işlerinde dijital dönüşüm gerçekleştiren kurumların elde ettiği sonuçlar şöyle:

·         Pazar payında artış: Bu işletmeler, dijital dönüşümün henüz ilk aşamalarında olan işletmelere göre pazar paylarında sekiz kat artışa tanık oluyorlar.

·         Daha doğru zamanda piyasaya daha iyi ürünler sürme hedefiyle yeni teknolojileri benimseyen işletmeler, dijital dönüşümün erken aşamalarında olan işletmelere göre 3 kat daha hızlı ürün sunabiliyorlar.

·         Daha akıcı geliştirme süreçleri, daha esnek altyapı, daha hızlı pazara çıkış ve daha düşük maliyet gibi sonuçlar ise uygulama geliştirmede konteyner kullanan işletmelerin elde ettiği sonuç oluyor.

İşletmeler dijitale geçme yolculuklarını sürdürürken, teknolojilerini ve iş hedeflerini destekleyen ileri düzey yapılara yatırım yapmaya devam ediyor. Modern uygulamalar ve konteynerler, işletmelerin eski uygulamalarını ve altyapılarını değiştirmelerinde yardımcı bir role sahip.

Konteyner nedir?

Konteynerler, sözü edilen geliştirme platformları içinde en yenilikçi olan ve en gündemde olan teknolojilerden biri. İşletmelerin dijital dönüşümünde büyük bir rol oynuyor. Konteynerler, kullanıcıların işleyiş süresinden kaynaklanan bağımlılıklarını (kümelendirilmiş ve dağıtıklaştırılmış altyapı üzerinde çalışması gereken tüm dosyalar) paketleyip ayrı bir yere almalarını sağlayan müstakil ve bağımsız ortamlar. Bu yetenekleri sayesinde konteynerler, genel ve özel bulut da dahil olmak üzere pek çok farklı ortama rahatça taşınabiliyor.

Bain ve Red Hat araştırmayı yürüttükleri süreçte, konteyner kullanan işletmelerin, mimari açıdan somut faydalar görmeye başladığını gözlemledi. Katılımcılar üzerinde yapılan analize göre, önceden konteyner kullanmaya başlamış olan firmaların geliştirme sürelerinde yüzde 15 ila 30 arası bir kısalma göze çarpıyor ve konteynerlerin taşınabilir olmaları sayesinde ilave altyapı esnekliği de artıyor. Araştırma ayrıca donanım verimliği sayesinde maliyetlerde de yüzde 5 ila 15 arasında bir düşüş olduğunu gösteriyor.

Bain ve Red Hat raporuna göre bu yeni teknolojilerin yarattığı fırsatlar çok çarpıcı olsa da, konteynerlerin kullanılma hızı ve tarzında aynı duruma tanık olmuyoruz.

Rapor, konteynerlerin yaygın bir şekilde kullanılmalarının önündeki en büyük engellerin yeni teknolojiler karşısındaki tipik tepkilerden kaynaklandığı görülüyor: yeni teknolojiyi iyi tanımamak, işgücü açısından uygun yeteneklere sahip insanların azlığı, mevcut teknolojiden ayrılma konusunda duyulan tereddüt ve ekosistemlerin henüz olgunlaşmaması. Elbette bütün bunlar zamanla ortadan kalkacak. Sağlayıcılar konteynere özgü zorlukların giderilmesi için çalışıyor ve yönetim araçları, iş yükleri üzerinde uygulanabilirliği, güvenlik ve istikrarlı depolama gibi konularda pek çok ilerleme kaydediyorlar. Bu da konteyner kullanmanın önündeki engellerin teker teker kalkmakta olduğu anlamına geliyor.

Türk Telekom 2016’da rekor büyüdü

0

Türk Telekom’un 2016 yılındaki gelirleri, halka arzdan bu yana yıllık bazda en yüksek büyüme oranı olan yüzde 10,9 ile 16,1 milyar Türk Lirası’na yükseldi. 2016 yıl sonu finansal ve operasyonel sonuçlarını açıklayan Türk Telekom, toplam konsolide grup gelirlerinde şirket öngörülerinden daha güçlü büyüme sağladı.

Türk Lirası’nın ABD Doları ve Euro karşısında 2016 yılında yaşadığı değer kaybı ve kur zararları net kar yaratımına olumsuz yansısa da operasyonel olarak Türk Telekom oldukça başarılı bir yılı geride bıraktı. Rekor abone ve gelir büyümelerine ek olarak; faiz, amortisman ve vergi öncesi kar (FAVÖK) halka arzdan bu yana rekor seviyesi olan 5,5 milyar Türk Lirası’na ulaştı. Buna ek olarak, Türk Telekom, 2016 yılında da 3,0 milyar Türk Lirası yatırım gerçekleştirerek Türkiye’nin dijital geleceğine katkı sağlamaya devam etti.

Rekor abone sayısı artışı

Türk Telekom güçlü operasyonel sonuçlar kaydettiği bir yılı daha geride bırakarak, 2016 yılında 1,5 milyonluk, halka arzdan bu yana rekor seviyedeki net abone kazanımı ile 38,9 milyona ulaştı. Geniş bant abone tabanı da halka arzdan bu yana en yüksek yıllık abone kazanımı olan 691 bin ile 2016 yılsonunda 8,7 milyona yükseldi. Fiber abone sayısı, yılsonunda 2 milyonu aşan Türk Telekom’un fiber uzunluğu 228 bin kilometre, fiber hane kapsama rakamı da 13,9 milyon olarak gerçekleşti. Şirketin mobil abone tabanı da 2015’teki güçlü 932 bin abone kazanımının ardından 2016’da 1,3 milyon artış ile 18,6 milyona yükseldi. Bir yıl önce yüzde 66 seviyesindeki akıllı telefon penetrasyonu ise 2016 yılsonunda yüzde 75’e yükseldi.

Türk Telekom CEO’su Dr. Paul (Boulos H.B.) Doany 2016 yılsonu sonuçları hakkında şöyle konuştu:

Tek marka çatısı altında birleştirdiğimiz altyapımız, satış kanallarımız ve katma değerli servislerimiz sayesinde mükemmel operasyonel sonuçlar elde ettik. 2008’deki halka arzdan bu yana rekor yıllık abone kazanımı ve rekor yıllık gelir büyümesi elde ettik. Abone sayımız 38,9 milyona, gelirlerimiz 16,1 milyar Türk Lirası’na ulaştı.

2016 mobil operasyonlarımız açısından da müşterilerimizin hayatını önemli ölçüde etkileyen dönüm noktası niteliğinde bir yıl oldu. 900MHz frekansını hızla yaygınlaştırarak 3G hizmetlerinin kapalı alanlarda güçlenmesini sağladık ve LTE hizmetlerini kaliteli şekilde verebilmek için gerekli en önemli frekansları almamızın da etkisi ile LTE dönemine güçlü bir giriş yaptık. Şebeke kalitemizi yükseltmemiz sayesinde müşterilerimizin bilgiye erişimlerini kolaylaştırdık, hayatlarına hız kattık. Artan hızlarla birlikte veri tüketimi büyümesi önemli oranda artış gösterdi.

2016 sonu itibari ile akıllı telefon kullanıcılarımızın yüzde 53’ü LTE uyumlu telefon kullanıyor. LTE kullanıcılarının aylık ortalama mobil veri kullanımı da 3,9 GB’ye yükselmiş durumda. Müşterilerimize sunduğumuz değerlerin artmasından memnuniyet duyuyoruz.

13.9 milyon hane

Aynı şekilde, Türkiye’nin tüm şehirlerine ulaşan yaygın fiber ağımızın 228 bin kilometre uzunluğa, 13,9 milyon haneye ve hane halkının yüzde 60’ına erişmesinden gurur duyuyoruz. Buna ek olarak, Türk Telekom’un gücünü altyapıdan üstyapı hizmetlerine taşımak için de yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Bu çalışmalarımızın ilk örnekleri olarak Türkiye’nin en sevilen online dijital müzik platformu Türk Telekom Müzik, UEFA yayın haklarına sahip TV platformumuz Tivibu, lider dijital oyun platformumuz Playstore ve Türkiye’nin lider online eğitim destek hizmetleri Vitamin’i gösterebiliriz.

Radore’den girişimcilere 3,5 milyon dolar

0

Girişim şirketi olarak sektöre adım atan ve Türkiye’nin en hızlı büyüyen veri merkezi Radore, Start Up Paketi ile girişimcilere destek vermeye devam ediyor. Son bir yılda 40’ın üzerinde girişimciye, 3,5 milyon dolardan fazla destek veren Radore, yeni girişimcilere de kapılarını açıyor.

“Start Up Paketi” kapsamında Zeo, Kolay İK, Simlex, Bumerangla, Gamehub, Jetract, Parkkolay ve Stajim.net gibi önemli girişimler, hem kurulum aşamasında, hem de kullanım süreci boyunca Radore tarafından profesyonel destek aldılar.

85 bin dolarlık hizmet paketi

Girişimlere ücretsiz olarak sunulan Start Up Pack’in 85 bin dolarlık hizmetleri dahilinde girişimler, #radoreyesor ile sistem ve network başta olmak üzere ihtiyaç duydukları her konuyu sistem yöneticilerine sorarak hızlı çözüm sağlayabiliyor. Ayrıca Radore, kendi bulut platformunda girişimlere özel 5 sunucuyu yapılandırabilecekleri kaynakları ücretsiz sunuyor.

Tüm performans, güncelleme ve benzeri hizmetlerde de destek sunan Radore, ağ güvenliğini sağlayıp gerekli kontrolleri gerçekleştirerek kurumları sürekli değişen güvenlik tehditlerine karşı da koruyor.

Intel yeni fabrikasında 7 milyar dolar yatırımla 3 bin kişi çalıştıracak

0

Intel CEO’su Brian Krzanich ile ABD Başkanı Donald Trump Çarşamba günü bir araya geldi. Trump’ın ülke ekonomisine katkı sağlayacağı projelerin yapılmasını istemesinin ardından hareketli bir dönem yaşanırken, Intel bu konuda ilk adımı atan firmalardan birisi oldu.

Görüşme sonrasında yapılan açıklamalarda, şirketin 3 bin kişiye kadar istihdam sağlayacak bir fabrika açacağı ve fabrika için 7 milyar dolar yatırım yapma kararı aldığı belirtildi.

Intel’in Yeni Fabrikası Arizona’da Üretecek

Intel’in yeni fabrikası Arizona, Chandler’de olacak. Krzanich konuyla ilgili yaptığı açıklamalarda detay vermekten kaçınmadı. Daha önceden yatırım başlatılan Fab 42’nin kullanılacağı bu yeni projede, böylece daha hızlı bir şekilde ilerleme sağlanabilecek.

Krzanich, Trump ile yaptığı anlaşma ile birlikte Intel’in ABD’ye yönelik projeler geliştireceğini de net bir şekilde gösterdi. Bu projenin en önemli amaçları ise ABD ekonomisini yükseltmek, global pazarlarda daha hakimiyet kurmasını sağlamak ve ekonomiye yatırımlar için diğer yatırımcılara da teşvik sağlamak olacak.

Intel tarafından atılan bu adımdan Trump da memnun olurken, Krzanich üzerinden Intel’e teşekkür etti ve projeyi büyük bir yatırım olarak değerlendirdi. Bu yeni gelişme büyük bir dikkat çektiği gibi daha önce yaşanan gelişmeler de kuşkusuz unutulmadı. Zira Intel, Trump’un göçmenlere geçici seyahat yasağı konmasına karşı bir araya gelen ve imza toplayan 100’den fazla şirketten birisiydi ve Trump’ın politikalarını eleştiriyordu.

Boeing uzay taksisini 3D yazıcı ile üretecek

0

Boeing tarafından 2018 yılına yönelik yapılan planlarda özelikle uzaya gönderilmek istenen uzay taksisi oldukça dikkat çekiyor. Boeing tarafından bu konuda yapılan çalışmalarda uzay taksisi için üretim aşamalarına geçildiği belirtilirken, çalışmalarda 3D yazıcıların kullanılması projenin daha fazla dikkat çekmesini sağladı. Öyle ki kapsül şeklinde hazırlanacak taksiler için üretimde 3D yazıcı desteği alan Boeing, taksideki 600’ü aşkın parçası bu şekilde elde edecek.

3D yazıcıların tercih edilmesindeki en önemli sebeplerden birisi ise uzun vadede maliyetlerin uygun olması. Bu bakımdan uzak taksisi projesinde başarıya ulaşılması halinde seri üretime geçilmesi ya da benzer projelerde 3D yazıcılar ile kusursuz bir şekilde üretim hedefleniyor.

Starliner Yükseliyor!

Boeing projesi için geliştirilen uzay taksisine Starliner adı verildi. Yapılan çalışmalar ile birlikte Starliner giderek son haline yaklaşırken, üretimlerin sonunda 3 adet kapsülün çalışır hale getirileceği belirtildi. Çalışmalarını NASA ile yaptığı anlaşmalar dahilinde yürüten Boeing için bu projenin başarıya ulaşması büyük bir önem taşıyor. Uzay yolculukları için taksilerin geliştirilmesi yeni ve büyük bir dönemi başlatacağından dolayı, projenin tüm aşamalarında titizlikle çalışmalar sürdürülüyor. 4.2 milyar dolarlık anlaşmayı geçtiğimiz dönemlerde duyuran NASA ve Boeing, bu kapsamda tüm dünyayı yakından ilgilendiren bir proje için de harekete geçmiş durumda.

Daha çok uçakları ile yakından tanınan Boeing, uzay araçları konusunda iddialı olduğu gibi geliştirdiği pek çok projeyle de bu alanda öncülük ediyor. Üretimlerinde 3D yazıcı gibi son teknoloji ürünlerini kullanan Boeing, bu açıdan bu alana ilgi duyan kişilerde bile heyecan yaratıyor.

Boeing projesi için paylaşılan video ise şöyle;

Volkswagen elektrikli araçlar için 2 milyar dolarlık yatırım yapacak

0

Volkswagen, aşırı dizel emisyonlarıyla ilgili bir mahkeme kararının geleceğe yönelik planlarını değiştirdi. Salı günü yapılan açıklamalarda on yıl için planlarını aktaran marka, sıfır emisyonlu araç altyapısı için 2 milyar dolarlık yatırım yapacağını duyurdu.

Dünyanın en büyük otomobil üreticisi, bu yatırımlar dahilinde 500’den fazla şarj istasyonu kurmayı planladığını belirtti. Bu bakımdan pek çok üretici gibi Volkswagen de bu araç istasyonları ile birlikte geniş bir ağ kurarak, araçların sorunsuz bir şekilde kullanmasını amaçlayacak. Green City olarak adlandırılan ve yeşil şehirlerin oluşturulmasını amaçlayan farklı projeleriyle de dikkat çeken Volkswagen, tüm bu çalışmaları ile birlikte emisyon skandalını da unutturmak istiyor.

Temel Odak ABD!

Volkswagen için odak noktası ise ABD. Personellerini de bu doğrultuda yeniden istihdam eden Volkswagen, Amerika bölgesinin başkanı olarak Mark McNabb’ı atadı.

30 Ayda Bir 500 Milyon Dolarlık Yatırım Yapılacak

Şirket, 30 ayda bir 500 milyon dolarlık dört yatırım yaparak 2 milyon dolarlık bir yatırım yapacağını duyurdu. California Hava Kaynakları Kurulu ve Çevre Koruma Dairesi’ne konuyla ilgili müracaatlar yapan Volkswagen, resmi prosedürlerin yerine getirilmesi ile birlikte bu alanda etkin bir şekilde var olmaya başlayacak. Paylaşılan bilgilere göre resmi mevzuatların yerine getirilmesi adına 22 Şubat’a kadar ilk finansman planını paylaşılacak

ABD Dizel Satışı Durdurdu

Volkswagen, 2015 yılının sonlarında Birleşik Devletler’de dizel satışlarını durdurdu ve ABD dizel satışlarını sürdürme planının olmadığını açık bir şekilde belirtti.

2017’de dijital bankacılığı bekleyen zorluklar neler?

0

Bankalar dijital çağda hayatta kalmak için mücadele ederken,  yasal zorunluluklar ve tüketici gereksinimleri ile rekabet edebilmek için farklı hizmetleri de sunuyor. Yapılan son araştırmalara göre bankalar birçok araştırmacı ve piyasa uzmanı tarafından işaret edilen dijital çağda farklı zorluklarla karşı karşıya. Bu zorluklar arasında en etkili olanları vurgulamak da mümkün.

Raporlar Dijital Bankacılık İçin Ne Diyor?

Gartner ve IDC tarafından hazırlanan raporlar, dijital bankacılık sisteminin geleceğine yönelik önemli bilgiler sunarken, ön plana çıkan detaylar şöyle;

  • 2018 yılına kadar banka müşterileri, mobil cihazlar aracılığıyla bankalarına erişerek hizmet alacak.
  • 2017 ve sonrasında en önemli endişe şubeler üzerinden ne, hangi işlemlerin yapılacağı olacağı.
  • 2016 Tüketici Anketi’ne göre müşteriler, hesabı nereden açacağını seçerken bir banka çalışanı (% 33) yerine dijital bankacılık deneyimini (yüzde 67) daha çok tercih ediyor.
  • 2017 Dijital Bankacılık Raporuna göre, yeni ve mobil teknolojilerin tercih edilmesindeki en önemli etkenlerden birisi de maliyetlerin azaltma noktasında yardımcı olması.

Gerek bireysel gerekse de kurumsal olarak sunulan hizmetlerde, bankaların 2017 ve sonrasındaki en önemli sorunu, müşterilere yeterli hizmetlerin sağlanması ve mobil olarak tüm işlemlerin yapılabilir olması. Bu açıdan bankaların kapsamlı bir şekilde hizmete verebilmesi adına dijital dönüşümü başarılı bir şekilde yapması gerekiyor. Mevcut raporlarda, mobile yönelimin kişiler tarafından çok daha hızlı bir şekilde gerçekleştirildiği görülürken, mobil uygulamalar ile şubelerin daha da boşa çıkması, bankalara adına farklı bir durumu ortaya çıkarıyor.

ABD vizesi için sosyal medya şifresi

0

ABD’ye girmek isteyenler için yeni bir uygulama tartışılmaya başlandı. Trump’ın 7 ülkeden girişleri yasaklamasının şoku henüz atlatılamamışken bu kez dünyanın her yerinden ABD’yi ziyaret etmek için vize almak zorunda olan iş adamlarını şoke edecek bir uygulama gün sayıyor.

Buna göre, ABD vizesi almak isteyenlerin, sosyal medya hesaplarının şifrelerini de konsolosluklara teslim etmesi gerekecek. Böylece vize araştırması sırasında ziyaretçi adaylarının tüm özel hayatı detaylı inceleme altına alınacak.

Konsolosluk görevlileri özel mesajlarınızı okuyacak

ABD Homeland Security Departmanı (DHS) sekreteti John Kelly, ABD Kongresinde yaptığı bilgilendirmede, DHS’nin sosyal medya şifrelerini isteme uygulamasının detayları üzerinde çalıştığını doğruladı. Bu da dünyanın her yerindeki ABD elçiliklerinde ilgili uygulamanın hayata geçmesinin birkaç ay uzaklıkta olduğunu gösteriyor. Eğer ABD yönetimi, şifrelerin istenmesine dair ilgili basılı başvuru kağıtlarının hazırlanmasını ve dağıtılmasını beklemeden, uygulamayı efektif olarak devreye almak isterse önümüzdeki haftalardan itibaren vize başvurularında şifre istenebilir.

Kelly ayrıca ziyaretçilerin banka hesaplarındaki para akışını da kontrol etmeyi düşünüyor. Dolayısıyla ABD’yi ziyaret edecek turistlerin nereden para kazandığını, kimlerden para aldıklarını görmek, terörizm riski olan kişileri tespit etmek için kullanılacak. Bir diğer deyişle, artık ABD’ye girmek için vize almak, tüm hayatınızı ABD elçilerine anlatıp kendinizi ispat etmeniz gereken bir sınava dönüşüyor. 

Doğuş Müşteri Sistemleri’ne n11.com’dan transfer

0

Bünyesinde ZUBİZU ve Rezervin’in yer aldığı Doğuş Müşteri Sistemleri’nin Chief Marketing Officer (CMO) görevine Bilgen Aldan getirildi.

Kusursuz müşteri deneyimini yaratma ve bu konudaki iyileşmeyi sürekli kılma vizyonuyla faaliyetlerini sürdüren Doğuş Müşteri Sistemleri’nin pazarlama çalışmalarından sorumlu olacak Bilgen Aldan,n11.com’da da Chief Marketing Officer (CMO) olarak görev yapıyordu.

İş hayatına Garanti Bankası’nda garanti.com.tr ve Garanti CepBank’tan sorumlu ürün müdürü olarak başlayan Bilgen Aldan, uzun yıllar Turkcell bünyesinde; Turkcellim, Mobil İnternet ve 3G gibi ürünlerin lansman ve pazarlama çalışmalarını yürüttü. Ardından Akbank Direkt ve Pazarlama Müdürü ve n11.com’da Chief Marketing Officer (CMO) olarak görev yaptı.

Profesyonel iş hayatında birçok ödülü bulunan Bilgen Aldan, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nde, yüksek lisans eğitimini ise Sabancı Üniversitesi’nde tamamladı. Bilgen Aldan’ın, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Pazarlama alanında doktora çalışmaları devam ediyor.

Türk internet kullanıcılarının %71’i tehdit altında

0

Microsoft, bireyleri ve kurumları siber güvenlik alanında bilinçlendirmek ve siber güvenlik alanında sunduğu global çözümleri aktarmak üzere geri bildirimlere dayanan yeni kılavuzlar ve ipuçları sunmaya devam ediyor.

Her sene 7 Şubat’ta Uluslararası Güvenli İnternet Günü’nü kutlayan Microsoft bu sene de “Değişimin parçası olun: Daha iyi bir internet için hep birlikte” sloganı ile global bir anket düzenledi.

Özellikle çocuklar ve gençler arasında teknolojinin daha güvenli ve daha sorumlu bir şekilde kullanılmasını teşvik etmek amacıyla gerçekleşen ankete Türkiye de katıldı.

Aralarında Türkiye’nin de olduğu 14 ülkede gerçekleştirilen Dijital Nezaket Endeksi global ankette çevrimiçi davranışlar dikkate alınarak, kullanıcıların tutum ve algıları mercek altına alındı. Araştırma kapsamında yetişkin ve gençlerin farklı çevrimiçi etkileşimler üzerinden nezaket seviyeleri incelendi.

Avustralya, Belçika, Brezilya, Şili, Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Meksika, Rusya, Güney Afrika, Türkiye, İngiltere ve ABD’de gerçekleştirilen anket, gençlere (13-17 yaş arası) ve yetişkinlere (18-74 yaş arası) sorularak gerçekleştirildi.

Araştırma kapsamında katılımcılara “hangi çevrimiçi tehditler yaşandınız?”, “tehditler ne zaman, ne sıklıkta oluştu?”, “nasıl aksiyonlar aldınız?” gibi sorular soruldu ve dört başlık altında 17 çevrimiçi tehdit ölçüldü. Bu kategoriler davranışsal riskler, itibar zedeleyici riskler, kişisel hakların ihlali ve mahremiyet içerikli tehditler olarak belirlendi.

Türkiye’de çevrimiçi tehdit oranı yüzde 71

Anket sonuçlarına göre Türkiye’deki internet kullanıcılarının yüzde 71’i, en az bir defa çevrimiçi tehdide maruz kaldıklarını belirtiyor. . Türkiye, davranışsal tehditler kategorisinde uluslararası ortalamanın üstünde bir sonuç sergilerken, itibar zedeleyici riskler, mahremiyet içerikli tehditler ve kişisel hakların ihlallerinde uluslararası ortalamalarda bir seyir gösterdi.

En çok tehdit davranışsal kategorisinde

Ankette, davranışsal risk en yaygın kategori olarak öne çıkarken, Türkiye, uluslararası ortalamadan 16 puan daha yüksek çıktı (yüzde 54’e karşın yüzde 38). Trolleme, (yüzde 44) davranışsal riskler arasında en yüksek ve en yaygın belirtilen vaka olarak öne çıktı.

Kişisel hakların ihlali

Bu kategoride istek dışı iletişim (yüzde 37), tüm tehditler arasında ikinci sırada yer alırken, nefret söylemlerinde Türkiye, uluslararası orandan (yüzde 24’e karşın yüzde 15) daha yüksek bir seviye ile dikkat çekti

Mahremiyet odaklı tehditler

Türkiye’deki kullanıcılar, uluslararası ortalama (yüzde 30) ile karşılaştırıldığında çevrimiçi ortamda mahremiyet içerikli tehditlere maruz kalma konusunda eşit bir oran gösterdi. İstek dışı cinsel içerikli mesajlaşma (alınan veya gönderilenler, yüzde 29) ve cinsel taciz (yüzde 18) en yaygın cinsel tehditler olarak öne çıktı.

İtibar zedeleyici tehditler

İtibar zedeleyici riskler Türkiye’de internet kullanıcıları tarafından en fazla dile getirilen endişe olarak öne çıktı. Türkiye dışındaki araştırma sonuçlarında itibar zedeleyici riskler yüzde 47 olarak gösterilirken, Türkiye’de bu oran yüzde 56 olarak gerçekleşti. Bu kategoride, siber zorbalık ve sanal taciz en önemli kaygı sebepleri olarak belirtilirken ankete katılan kullanıcıların yüzde 46’sı siber zorbalığı en rahatsız edici tehdit olarak değerlendirdi.

Microsoft dijital nezaket için çalışıyor

Tüketicilere çevrimiçi ortamda güvende olmaları için sürekli araştırmalar yapan Microsoft, paydaşlarına ve kullanıcılara geri bildirimlerine dayanan yeni kılavuzlar ve ipuçları sunuyor. Microsoft, çevrimiçi ortamda insanların korunmalarına yardımcı olan etkin kamu politikalarını desteklemek ve çözümler geliştirmek için avukatlar, endüstri ortakları ve hükümetlerle ortak çalışmalar da yürütüyor. Ayrıca, kendi ürün ve hizmetlerini çevrimiçi güvenliklerini artırmak için gerekli özellik ve becerilere yatırım yapıyor ve teknoloji yenilikleri konusunda işbirlikleri gerçekleştiriyor.

Güvenli İnternet Günü, özellikle çocuklar ve gençler arasında teknolojinin daha güvenli ve daha sorumlu bir şekilde kullanılmasını teşvik etmek için Insafe tarafından organize edilen uluslararası bir eylem günü. Microsoft da 2004 yılından bu yana her yıl 7 Şubat’ta Güvenli İnternet Günü kapsamında faaliyetlerde bulunuyor.

CarTrade yatırım turunda 55 milyon dolar aldı

0

Mumbai merkezli otomobil firması CarTrade, Singapur merkezli yatırım şirketi Temasek Holdings’in liderliğinde yeni bir fon turuna başladı. Fon dönemini iyi bir şekilde geçiren CarTrade’in 55 milyon dolarlık kaynak sağladığı açıklandı. Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapılırken, açıklamada turda yer alan diğer yatırımcıların adları açıklanmadı ve sadece Temasek Holding’in adı verildi. Yeni finansmanı satın alımlar, otomobil finansmanı gibi yeni segmentlerde kullanmayı hedefleyen marka, tüketicilere, bayilere sunulan hizmetleri geliştirmeyi planlıyor.

Temasek’ten Bir Yatırım Daha!

Şirket, daha önce Temasek Holdings ve March Capital’den 145 milyon dolar almıştı. CarTrade bünyesinde yatırımlar ile birlikte iki farklı birim oluşturulurken, CarWale bölümünde yeni otomobiller CarTrade’de ise ikinci el araç alım satımı üzerine yoğunlaşılıyor.

Otomobil alanında gösterdiği performansın yanı sıra bisiklet perakende bölümü de oluşturuldu. Yatırımlar sayesinde kolayca satın almalarını gerçekleştiren CarTradei Bikewale ile anlaşma sağlayarak bisiklet alanını bünyesine kattı.

CarTrade, benzer hizmetler sunan QuickrCars gibi servislerle rekabet içerisinde olduğu gibi aldığı yatırımlar ile birlikte bu alanda daha iyi şartlara sahip oldu.

Qualcomm ve TDK ortak şirket kurdu

0

Qualcomm ve TDK daha önce duyurdukları RF360 Holdings isimli ortak girişimleri ile ilgili sürecin tamamlandığını açıkladılar. Bu ortak girişim üzerinden Qualcomm’un RFFE İş Birimi; mobil cihazlar, nesnelerin interneti (IoT), otomotiv uygulamaları, bağlantılı bilişim gibi hızla büyüyen iş segmentleri için geliştirilmiş tam entegre sistemlere RF ön-uç (RFFE) modülleri ve RF filtreleri sunacak. TDK SAW Business Group faaliyetleri içerisinde yer alan bazı işler de bu girişme transfer edilecek.

Qualcomm Başkan Vekili ve QCT Başkanı Cristiano Amon yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Birçok endüstri genelinde devam eden mobil iletişim büyümesi ve çok taşıyıcılı 4G teknolojileri 65 3GPP frekans bantlarını da aşarak kablosuz çözümler üreten şirketlerin, özellikle bu cihazlardaki RFFE için daha yüksek seviyede minyatürleştirme, entegrasyon ve performans sunmasını sağlıyor. Dahası 5G, kompleks yapıyı daha da arttıracak. Bu nedenle tam anlamı ile bütüncül bir ekosistem sunmak müşterilerimizin her durumda ve zamanında mobil çözümler sunabilmesi için oldukça önemli.”

RF360 Holdings ile birlikte Qualcomm tamamen entegre sistemler için modem/alıcı-vericilerden antenlere kadar ürünlerini, uçtan uca performans ve global ölçekte sunacak bir konuma da sahip olacak.

RF360 Holdings, dünya genelindeki ağlarda kullanılan yüzeysel ses dalgası (SAW), sıcaklık dengeli yüzeysel ses dalgası (TC-SAW) ve yığın ses dalgasının (BAW) dahil olduğu geniş kapsamlı filtre ve filtre teknolojilerine sahip olacak. Ayrıca RF360 Holdings, QTI’ın RFFE modüllerini de sunacak. Bunlar içerisinde QTI tarafından tasarlanmış ön-uç bileşenler de olacak. Bu bileşenler arasında CMOS, SOI ve GaAs Güç Amplifikatörleri, switch portföyü, anten ayarı, düşük gürültü yükselticileri (LNAs) ve endüstrinin lider Envelope Tracking çözümü bulunuyor.

Qualcomm ve TDK arasındaki işbirliği daha da güçlenecek

Ortak girişimi birlikte yönetmenin yanı sıra Qualcomm ve TDK, teknolojik işbirliklerini yeni nesil mobil iletişimler, IoT ve otomotiv uygulamaları için geliştirilen modern teknolojileri de kapsayacak şekilde genişletecek.

TDK Corporation CEO’su yaptığı açıklamada, “Qualcomm ile daha güçlü işbirliği büyüme stratejimize tam olarak uyuyor. Bu, TDK için gelecek vadeden yeni iş fırsatlarını ortaya çıkarmak amacıyla ileriye dönük atılmış bir adımdır. Ayrıca bu sayede sensör, MEMS, kablosuz şarj ve pil gibi geleceğin cazip pazarlarında şirketimizin yenilikçi ve rekabetçi yapısını da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Müşterilerimiz benzersiz ve kapsamlı teknoloji ve ürün portföyümüzden tam olarak faydalanacak.” dedi.

Ödeme teknolojileri için 2017 beklentileri! (VİDEO)

0

Wirecard Türkiye, 2008 yılında “Mikro Ödeme” markasıyla Fintech sektörüne adım atan, sonrasında yeni ödeme araçlarını da portföyüne ekleyerek “3pay” markası altında sektördeki varlığını sürdüren, Türkiye’nin en başarılı ödeme sistemleri start-up’larından biri olarak adını duyurdu.

Aralık 2014’te Mikro Ödeme’nin bu alandaki başarılı proje ve faaliyetleri dünyanın en büyük global ödeme sistemleri markası Wirecard’ın da dikkatini çekti ve Aralık 2014’te, şirketin Wirecard tarafından satın alınma operasyonu gerçekleşti.

Wirecard Türkiye CEO’su Alper Akcan, geride bıraktığımız yılı ve ödeme sistemlerinin geleceğini değerlendirirken, “BDDK tarafından ödeme sistemleri özelinde, hem ödeme hem de E-Para lisansıyla hizmet verme yetkisine sahip olan yedi şirketten biri olan Wirecard Türkiye, global gücünün de katkısıyla Türkiye ödeme sistemleri pazarında fark yaratacak” dedi.

İstanbul’da gerçekleştirilen değerlendirme toplantısında; Fintech sektörü ve Wirecard Türkiye özelinde, geçtiğimiz yılı, gelecek dönemi, regülasyon sürecini ve olası riskleri mercek altına aldı.

Türkiye’nin ilk ödeme servis sağlayıcısı olarak, ödeme servislerinin, online ve mobil ticarette artarak büyüyeceği öngörüsü ile sadece bu işe odaklanan ilk firma olarak kurulduklarının altını çizen Wirecard Türkiye CEO’su Alper Akcan şu noktalara değindi; “Mikro Ödeme’nin kurulduğu dönemde, ülkemizde henüz mobil ödeme servisi kullanılmıyordu, ön ödemeli kartlarla ilgili bir hizmetler sınırlıydı ve kredi kartı servislerini sadece bankalarla birkaç yabancı ödeme sağlayıcısı, yurtdışı kaynaklı olarak sunuyordu. Bu süreçte iki temel stratejimiz vardı; birincisi sadece ödeme işine odaklanmak, ikincisi ise teknolojiyi, özellikle de mobil teknolojiyi merkeze alıp, ödeme servislerini çeşitlendirmek. Bu noktada ödemelerin mobil operatör faturaları üzerinden gerçekleşmesi, ilk ve en güçlü servisimiz oldu. Mobil ödemeye en çok yatırım yapan, bunu en çok sahiplenen marka, Mikro Ödeme oldu. 2009 yılında ilk mobil ödeme işlemini gerçekleştirmemizden bugüne dek bu kategoride pazar liderliğimiz sürüyor. Mobil Ödeme ile binlerce üye işyerine ulaştıktan sonra, kredi kartı ve ön ödemeli kartlar gibi diğer ödeme araçlarını da ürün portföyümüze kattık. Bu şekilde 3PAY markası da hayata geçti.”

Yeni sektörlere doğru açılma zamanı

Alper Akcan, geçtiğimiz dönemi ve 2017’yi değerlendirirken; “2016 bizim açımızdan önemli bir yıldı.

E-para lisansını aldığımız, regülasyonun pazar tarafından öğrenildiği, operatörler ve bankalarla birlikte yakın çalıştığımız bir yıl oldu. Bunun yanı sıra, Fintech kavramının da daha fazla öne çıktığı bir yıl olarak da tanımlanabilir. 2017’de daha fazla sektörel büyüme olacağını, lisansın getirdiği kurallarla birlikte, pazarın gelişeceğini ve ilerleyeceğini de düşünüyoruz. Dijital içerik ve oyun pazarı, 2017’de de ana odak alanlarımız arasında olacak. Gıda sektöründeki harcamaların da internet ve mobil uygulamalar üzerinden yapılması, 2017’de üzerinde duracağımız noktalar arasında.

Ek olarak sınır ötesi ticaret de çok önem verdiğimiz bir alan; özellikle yurt dışına hizmet/ürün satmak isteyen firmalarımıza, hedef pazarlara uygun ödeme çözümleri sunuyoruz ve bu pazarlardan ödeme almalarını sağlıyoruz. Fintech’in geleceğinde, sınır ötesi ticaret özelindeki ödeme kolaylıkları önemli, bir yer tutuyor” dedi.

Global güç Türkiye’ye de yansıyacak

Wirecard’ın 3pay/Mikro Ödeme’yi satın alma sürecini değerlendiren Alper Akcan, “3pay Mikro Ödeme, bir Fintech startup’ının gelebileceği en başarılı nokta olarak referans gösterilen ama buna rağmen büyümesini asla yavaşlatmayan bir firma olarak sektörde kendini kanıtladı. Wirecard ise beş kıtada ödeme hizmeti sunan bir global dev olarak, Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok noktasında faaliyet gösteriyor, dolayısıyla Avrupa’da önemli bir bilgi birikimimiz var. Türkiye pazarına ilgi duyan Wirecard, gücümüze ve potansiyelimize inandı ve satın alma süreci 2014 yılı Aralık ayında gerçekleşti. Türkiye’nin potansiyeli, bölgedeki konumu ve gücü, genç ve dinamik nüfusu, teknoloji adaptasyonundaki yeteneği ve batı ile entegrasyon süreçleri bu satın almada etkili oldu. Orta ve uzun vadedeki stratejimiz, Türkiye’ye alternatif ödeme yöntemlerini adapte etmek olacak. Wirecard olarak Avrupa’nın bu konudaki en büyük markalarından biriyiz” dedi.

Regülasyonla tam uyum

6493 kanunu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun, yani Türkiye’deki finansal yapıyı denetleyen kurumun, finansal kuruluşları denetim altına almak için koyduğu kanunlardan biri olduğunu vurgulayan Alper Akcan, “Bir firma bir şekilde herhangi bir ödemeye aracılık ediyorsa, bu lisansı almakla yükümlü. Wirecard Türkiye olarak üzerimizden geçen her TL’yi, koruma hesaplarında tutarak, üye işyerlerinin finansal güvencesini sağlıyoruz. Düzenli olarak BDDK tarafından denetleniyoruz. Alman Wirecard grubu, Türkiye’de bu lisansa ve potansiyele inanıyor ve Türkiye’nin koyduğu bütün kuralları kabul ederek, bu yatırımları yaptı. Türkiye’deki en üst seviyedeki lisans olan Elektronik Para lisansını alan yedi kuruluştan biriyiz ” dedi. 

Katma değerli servisler Fintech sektörüne yön verecek

Alper Akcan, farklı ödeme sistemi seçenekleriyle Fintech alanında daha zengin hizmetler sunulduğunu belirtirken, “Türkiye, kredi kartı penetrasyonunda Avrupa’da birinci konumda. Türkiye’de, Avrupa’da pek yaygın olmayan taksitli ödeme sıkça kullanılıyor. Türkiye’de yapılan işlemlerin ve e-ticaretin çok büyük bir kısmı ise yalnızca kredi kartları üzerinden gerçekleştiriliyor. Kredi kartlarının Avrupa’da kullanımı ise yüzde 30 civarında. Türkiye’de, Avrupa’dan daha başarılı olan bir mobil ödeme pazarı var diyebiliriz. Mobil operatör faturasından tahsilat oldukça dikkat çekici noktalarda. Mobil ödemede yıllık 500 milyon TL gibi bir rakam söz konusu. 9 yıllık tecrübemizle ortaya koyduğumuz farklı çözüm seçeneklerimiz var. Geçtiğimiz sene lanse ettiğimiz e-posta veya SMS ile ödeme alma ürünü, bunun en önemli örneklerinden bir tanesi. Bu sistemle, ödeme için ilgili kişinin cep telefonu numarasına bir de SMS gönderebilir ya da kendisine bir e-posta gönderebilir. Gelen e-posta veya SMS içindeki bir linkten erişilecek siteye, kart bilgileri ile ödeme kolayca gerçekleştirilebiliyor” dedi.