Mahremsiz mahremiyet tutkusu

0
  Özellikle Facebook’un sıklıkla değişen ‘privacy – mahremiyet’ ayarları ve son bir-iki yıldır Amerikan Milli Güvenlik Ajansı NSA ile ilgili Edward Snowden’ın açıkladığı belgelerle gündemin en önüne fırlayan kişisel gizlilik konusunu çok iyi değerlendirmek gerekiyor. Bunun için de biraz geriye dönüp, değerlendirmeye 25 yıl kadar geriden başlamakta çok fayda var. 1980’lerin sonuna doğru ve 90’lı yılların başında BBS’ler (Bulletin Board System) çok yaygın hale geldiler. Her hangi birinin kendi bilgisayarına yüklediği bir yazılım aracılığı ile hizmete soktuğu BBS’lere kullanıcılar, bu BBS’in telefon numarasını bir terminal (bağlantı) yazılımı üzerinden arayarak bağlanıyorlardı. Bir kez sisteme girip üye olduktan sonra (paralı üyelikli olanları bile vardı ve bir dönem bundan çok para kazananlar da oldu), sistemin içerisinde paylaşılan dosyalara erişebiliyor ya da farklı temalı sohbet odalarına girip sohbet edebiliyordunuz. BBS döneminde kullanıcılar genel olarak kendi isimlerini tercih etmiyor ve bir rumuz ile sisteme dahil oluyorlardı. BBS’ler gerçekten özgür bir ortam sunuyordu. Bugün her hangi bir internet sitesinin paylaşması durumunda, site sahibinin rahatlıkla hapse girebileceği birçok içerik (görsel, video, metin) BBS’lerde rahatlıkla ve açıkça paylaşılıyordu. Hatta bugün dokunulmaz olarak algılanan konulara adanmış BBS’ler dahi vardı. BBS’lerde ağırlıklı olarak rumuz kullanılmasının nedeni ise kişilerin gerçek hayattaki kimliklerinin yanına ikinci bir kimlik eklemelerinden kaynaklanıyordu. O zaman kimse bunu tuhaf olarak algılamıyordu. Daha sonra, internetin yaygınlaşması ile birlikte BBS’ler popülerliğini yitirdi ve ortadan kayboldu (halen fanatikleri vardır ve aktif BBS’lerin listesine internette küçük bir arama ile erişebilirsiniz). Popüler internetin ilk günleri İnternet tarihçesine baktığınızda her ne kadar 1970’lere kadar uzanabiliyorsanız da bu uluslararası bilgi ağının gerçek popülerliğini ve zemin kazanmasını doksanlı yıllarla elde ettiğini söyleyebiliriz. Gelişen altyapılar ve daha güçlü bağlantı hızları interneti, birden bilgisayarlar arası iletişimin vazgeçilmez platformu olma noktasına taşıdı. Aslında internet ilk kuruluş amacına hiç ihanet etmeden yoluna devam ediyor: Kişilerin birbirleri ile iletişim ve bilgi alış verişi halinde bulunması. Başlangıçta sadece akademik ideallerle tanımlanan bu amaç, bugün her tür iletişim ihtiyacını karşılar noktaya geldi. İnternetin global olarak yaygınlaştığı 90’ların ikinci yarısında ise internet kullanıcılarının sosyalleşmek için kullandıkları 3 yaygın araç vardı. Haber grupları (newsgroups), IRC sohbet kanalları ve bugünkü forum sitelerinin ataları olan forum siteleri. Çok kısa bir süre içerisinde bu üçlüye anında mesajlaşma yazılımları ve ücretli ya da ücretsiz üyelikli arkadaşlık siteleri katıldılar. 80’lerin başından itibaren farklı şekillerde var olan haber grupları çok uzun bir süre (hatta halen) BBS kültürünü taşımaya devam ettiler. Döneminin BBS kullanıcıları, hızla haber gruplarının içerisinde yerlerini aldılar. İş, yaşam tarzı, akademik ve yetişkinlere yönelik çeşitli başlıklarla ayrışan haber grupları, takipçilerinin birbirleri ile haberleşmelerine ya da ilgili konuya yönelik dosya ve içerik paylaşımına olanak tanıyordu. IRC sistemi ise tamamen sohbet merkezli bir yapıydı. Farklı başlıklarda açılan sohbet kanallarına bir rumuz ile giriyor ve burada toplu sohbete katılabilirken, dilediğiniz kullanıcı ile birebir de sohbet edebiliyordunuz. ICQ çılgınlığını ise çok anlatmama gerek yok her halde. Bugün her ne kadar MSN Messenger, Gtalk ve daha yeni küçük kardeşleri Facebook Messanger, WhatsApp, Viper, Snapchat gibi alternatiflere  popülerliğini kaybetmiş olsa da, internet tarihinden bahseden her hangi birinin ICQ’yu anmaması mümkün değil. Anında mesajlaşma programlarının önünü açan ICQ, bir daha hiçbir popüler anında mesajlaşma programının cesaret edemediği bir özelliği de barındırıyordu: Random chat. Öncelikle yetişkinlere özel arkadaşlık siteleri ile popüler hale gelen arkadaşlık siteleri ise zaman içinde farklı ilgi ve yaş gruplarına göre ciddi bir çeşitliliğe kavuştu. Ancak 90’ların sonu ve 2000’lerin başında tüm bu sosyal ağ yapılarının ortak bir özelliği vardı: Kullanıcılarının çok azı kendi gerçek kimlikleri ile bu yapıların içerisinde yer alıyorlardı. Kendi kimlikleri ile yer alanların dahi hemen hemen tamamının ikinci bir anonim kullanıcısı daha oluyordu. Bunun altında yatan en önemli neden ise bireylerin kendi hayatlarında ifade etme fırsatı bulamadıkları kimliklerini, özgürce bu sanal kimlikler ile sergileyebiliyor olmalarıydı. Örneğin sosyal statüsü, içinde yaşadığı toplum ya da aile yapısı nedeniyle eşcinsel eğilimlerini günlük hayatında rahatlıkla yaşayamayan bir kişi, bu internet alanlarında tanınma riskini üstlenmeden tüm rahatlığı ile davranabiliyordu. Bu durum sadece cinsel kimliklerin sergilenmesinde değil, siyasi ya da sosyal kimliklerin sergilenmesinde de ciddi bir rahatlık ve güven duygusu getiriyordu bireylere. Bu sayede dünyanın farklı yerlerindeki birçok siyasi komplo, insan hakları ihlalleri ve benzeri durum, gerçek kimliği belli olmayan ama rumuzları çok iyi tanınan kişiler tarafından internet toplumuna ifşa edilerek ortaya çıkarıldı. Facebook çağı Teknolojinin daha da gelişmesi, akkılı telefonların devreye girmesi ve 2000’li yıllarla birlikte ise internet sosyolojisinde yeni bir döneme girildi: Gerçek kimlikler. Yeni teknolojilerin, rumuzların gerçek kimliğini ve kaynağını çok rahat tespit eder hale gelmesi ve iktidarların teknolojiyi daha iyi anlayıp kullanmaya başlaması ile birlikte internette rumuz dönemi yok olmaya başladı. Ayrıca 70’li ve 80’li yıllardaki soğuk savaş dönemine ve polis devlet yapılanmalarına dair fikri ve tecrübesi olmayan yeni bir neslin internette daha hâkim hale gelmesi ve daha az saklanmaya ihtiyaç duyması da kişilerin internette gerçek kimlikleri ile yer almaları alışkanlığını oluşturmaya başladı. Özellikle Facebook’un (kurucusunu da şaşırtacak kadar hızlı bir şekilde) önünü açtığı yeni arkadaşlık/sosyal paylaşım portalleri kişilerin tüm bilgileri ve özel hayatları ile yer almaktan çekinmedikleri yapılara dönüştüler. Linkedin ve Xing gibi sosyal iş ağları ile de güçlenen internette ‘gerçek kendin’ olma trendi, gittikçe OKcupid gibi yeni kuşak yetişkinlere yönelik arkadaşlık siteleri ile de yeni bir boyut kazandı. Artık bireyler sadece hangi yemeği sevdiklerini, hangi takımı tuttuklarını, hafta sonu havuzda çekilen fotoğraflarını paylaşmaktan çekinmedikleri gibi, en özel hayatlarında bile neden hoşlandıklarını açıkça söylemekten rahatsızlık duymamaya başladılar. Mahremin olmadan mahremiyet istemek Tabii bütün bu süreç beraberinde bambaşka tartışmaları da getirdi. Bunların en önemlilerinden birisi de mahremiyet yani kişisel gizlilik konusu. Özellikle son bir kaç yıl içerisinde üstüste yaşanan toplumsal olaylarla bir anda herkesin yeniden keşfettiği mahremiyet kavramının bu çağda yeniden tanımlanmasına şahit oluyoruz gibi görünüyor. Bugün bir kişi, bir paylaşım sitesinde bütün fotoğraflarını paylaşıp, bunların sadece istediği kişiler tarafından görüleceği varsayımını taşıyorsa, külliyen yanıldığını baştan kabul etmek durumunda. Uydu fotoğraflarının burnumuzdaki sivilceyi dahi çekebildiği, görüşmüyorken bile telefonumuz aracılığıyla konuştuklarımızın kaydedilebildiği, internetten 100 doların altında bir fiyata satın alabileceğiniz aparatlarla komşunun evinde konuşulan her şeyin dinlenebildiği bir dünyada yaşıyoruz artık. Bunun üzerine gerçek adımızı kullanarak, kendi elimizle her tür bilgimizi ve yetmezmiş gibi fotoğraf ve videolarımızı paylaştıktan sonra, bunların neden herkes tarafından görünmesinden rahatsızlık duyulduğunu anlamakta zorluk çekiyorum, açıkçası. Açık seçik kişisel gizlilik Bugünün mahremiyeti açıklıktan geçiyor gibi görünüyor. Öylesine ortada ve yaptıklarınızın ve söylediklerinizin arkasında durabilmelisiniz ki mahremiyet sizin için korkacağınız bir gri alan olmasın. Yani sosyal medyanın birçok kıymeti kendinden menkul yıldızı gibi internette yağıp estikten sonra, yüzyüze gelindiğinde iki kelimeyi bir araya getirememe acizliğini sergilememek gerekiyor. Tabii ki burada üç nokta var üzerinde ayrıca durulması gereken. Biri, kişisel bilgilerin ticari amaçla kullanılması. Bu her nedenle olursa olsun, izin alınmadan tatbik edildiğinde hukuken de suç oluşturan bir durum olduğu için zaten tartışmanın tarafı dahi değil, bence. İkincisi bu bilgilerin, sizden habersiz bir şekilde devletler/iktidarlar/resmi kurumlar ile paylaşılması. Bu konu gerçekten halen birçok soru işaretini barındırıyor ve mahremiyetten daha ziyade kişisel verilerin güvenliği başlığına oturuyor. Kişisel verilerin güvenliği konusunu bir başka içerik başlığında daha detaylı irdelemek üzere şimdilik rafa kaldırıyorum. Üçüncüsü ise paylaşmak istemeyenler. İşte, onlara da saygım sonsuz. Eğer becerebiliyorsanız, tecrit edin kendinizi. Paylaşmayın adınızı, fotoğrafınızı, sevdiklerinizi ve duygularınızı… Müthiş olur gerçekten bu çağda böylesine bir yaşamı kurgulamak. Yapabilene sonsuz tebrikler… Ancak bir yandan sosyal internet çağının her nimetinden yararlanıp, bir yandan da ”Ay ben Facebook’ta tag’lemiyorum hiçbir fotoğrafımı, tag’lenenleri de kaldırıyorum” ikiyüzlülüğünü yapmayın lütfen… İşte o zaman kişisel gizlilik kisvesi altında, “Ben herkesin hayatına girerim ama kimseyi benimkine sokmam” şark kurnazlığı başlıyor gibi geliyor bana… Günün sonunda, bundan yüzyıllar önce ne doğruysa insanoğlu için bugün de o doğru aslında. Tüm zorluklarına, oluşabilecek sosyal baskılara, doğabilecek problemlere, tek başına kalma riskine rağmen cesurca tek bir desturu olmalı insanın: Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol! Ondan sonrası hep iyilik, hep güzellik…

Büyük verinin merkezindeki isimden ipuçları

0
Bugünün ve geleceğin en büyük iş trendlerinden biri olan “büyük veri” yatırımlarının yön bulacağı smartcon etkinliği, bu alanda dünyanın önde gelen fikir liderlerini, stratejistleri ve veri bilimcilerini Türk iş dünyası ile 26-27 Mayıs 2015 tarihleri arasında Zorlu Center PSM’de buluşturacak.
Dr. Frank Säuberlich
Dr. Frank Säuberlich
Büyük veri ile ilgili vizyon, deneyim, teknoloji ve stratejilerin paylaşılacağı bu önemli etkinlik, dünyada “büyük veri” yatırımları denince ilk akla gelen isimlerden biri olan Dr. Frank Säuberlich’i de konuşmacı olarak ağırlayacak. Dr. Frank Säuberlich, dünyadaki 10 veri bilimciden biri ve aynı zamanda Teradata Veri Bilimi Takımı Direktörlüğü görevini yürütüyor. Kariyeri boyunca derin analizlerle müşteriyi tanıma ve müşteri tarafındaki satın alma talebini artırma projelerinde çalışmış olan Dr. Säuberlich’in; veri analizi sayesinde başarısı yüzde 50’nin üzerinde artırılmış onlarca küresel proje deneyimi bulunuyor. Dr. Säuberlich, Teradata Türkiye’nin Platin Sponsor olarak yer aldığı smartcon etkinliğinin ilk günü olan 26 Mayıs’ta yapacağı konuşmada Türk iş dünyasına, ‘Büyük veriyi gözünüzde büyütmeyin. Büyük veriye küçük adımlarla başlayın; aylar hatta yıl boyunca süren analitikler yerine birkaç ayda etkili sonuçlar alacağınız parçadan bütüne gitme yaklaşımı ile hareket edin’ mesajı vererek başarılı büyük veri projeleri için kritik ipuçlarını paylaşacak. Dijitalleşme, büyük veri analiziyle mümkün Smartcon Big Data, Big İdeas etkinliğinin Platin Sponsoru olan Teradata Türkiye’nin Ülke Müdürü Gamze Aydın ise dünyada hızlı bir dijital dönüşümün yaşandığının altını çizerek  herşeyin akıllı hale geldiği bir dünyanın arkasında akıllıca kullanılan veri olduğuna dikkat çekti. Aydın, ‘Nesnelerin interneti dediğimiz yeni dijital dönüşüm kavramı; evlerimizden okullarımıza, yollarımızdan işyerlerimize, şehrimize ve dünyanın diğer ülkelerine kadar bizi ağlarla bağlarken, kullandığımız hemen her cihazın internete bağlı olduğu bu dünyada üretilen devasa verilerin analizi şirketlere ve ülkelere inanılmaz fırsatlar sunuyor. Bu fırsatları görmek, anlamak, tanımak, iş modellerine dönüştürmek ve fayda sağlamak için tüm iş profesyonellerini smartcon etkinliğine bekliyoruz’ çağrısında bulundu. Gamze Aydın, 60 kişiye ulaşan uzman kadrosuyla Teradata Türkiye ekibinin bu etkinlikte teknoloji, bilgi ve deneyimlerini kullanıcılarla paylaşacak olmaktan büyük mutluluk duyduklarının altını çizdi.

Otomobil kullanmak için son 5 sene!

0
Front-quarter-view_V2-582x388Sürücüsüz otomobil teknolojileri sadece birkaç sene önceye kadar hayal gibi görünüyordu. Gerçi Google kendi kampüsünde sürücüsüz otomobilleri başarıyla test ediyordu hatta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Google’ı ziyaretinde bu araçlarla kampüs içinde yolculuk etmişti. Ancak artık sürücüsü olmaksızın seyahat edebilen otonom otomobiller, gerçek trafik şartlarında testlere başladılar. Kaliforniya trafiğinde şu anda her gün yolculuk eden 48 otonom otomobil bulunuyor. Bu otomobillerin elbette bir sürücüsü bulunuyor ancak otomobiller çoğu zaman otonom olarak hareket ediyor. Otonom otomobiller konusunda adı en çok duyulan firmanın Google olması da sizi yanıltmasın. Google bu teknolojiyi geliştiren tek firma değil. Çok sayıda ünlü otomobil üreticisi, kendi sürücüsüz otomobil teknolojilerini ufak ufak otomobillerine entegre ediyorlar. Çoğu lüks araç bugün sürücüsü direksiyonu tutmasa, pedallara müdahale etmese bile önündeki araca veya yayaya çarpmayacak hatta yola kendi başına devam edecek kadar akıllanmış durumda. Bulduğu boş park alanlarına kendi kendine park edebilen ve parktan çıkabilen araçların reklamlarına aşinasınızdır. İşte bu akıllı park teknolojileri, sürücüsüz otomobil teknolojilerinin meyvelerinden biri. Otomobil üreticileri aslında çok daha fazlasını yapabilecek durumdalar ancak gerçek trafikte otomobillerini sürücüsüz olarak seyre sokmaya şimdilik cesaret edemiyorlar ve sadece park gibi basit, ölüm tehlikesi içermeyen durumlar için çözümler sunuyorlar. Bu çekincenin en önemli sebebiyse, otomobil üreticilerinin trafikteki diğer şoförlere güvenemeyişi. Zira testler de gösteriyor ki, trafikteki en büyük problem, şoförler. Otonom otomobil üreten firmalar kendi otomobillerine güveniyorlar ama trafikteki diğer şoförlerin hareketlerini tahmin edemiyorlar. Aniden şerit değiştirenler, kırmızı ışıkta geçenler, makas atanlar, hız limitine uymayanlar, otobanda geri geri giderek kaçırdığı kavşağa dönmek isteyenler… Tüm bu beklenmedik hareketler otonom sürüş teknolojilerini tehlikeye sokuyor. İşte bu yüzdendir ki, Google da dahil olmak üzere tüm otonom sürüş teknolojisi üreten firmalar, otomobillerden direksiyonları kaldırıp insanların otomobil sürmesini yasaklamak istiyorlar ve bunun beş yıl içinde gerçekleşmesini istiyorlar. Elbette beş sene sonra aniden dünyadaki tüm otomobilleri çöpe atıp birden bire herkesin altında robot otomobiller vermek mümkün olmayacak ancak beş sene sonra gelişmiş ülkelerde robot otomobiller için yeni yasalar çıktığında, trafiğin de bu yeni otomobillere göre yeniden düzenlenmesini bekleyebiliriz. Öyle görünüyor ki, ülkeler yollarındaki trafiği otonom otomobiller için belli bir geçiş sürecine sokacaklar, bu süreç boyunca da tüm otomobil sahiplerinin otomobillerini yeni otonom teknolojilere adapte etmeleri istenecek. Belki beş, belki on sene sürecek bu geçiş sürecinin ardından ise eski otomobillerin trafikte veya en azından, belli başlı yollarda yasaklanması söz konusu olacak. Yani bugün satın aldığımız otomobilimizi on beş sene sonra ancak semt içindeki yollarda, bakkala gidip gelmek için kullanabileceğiz. Otobanlara çıkmak, ana yollarda seyretmek, yüksek hız yapabilmek içinse robot otomobil sahibi olmamız gerekecek.  

Vestel’den savunma şovu

0
karayel7Vestel Savunma Sanayii AŞ, Karayel İnsansız Hava Aracı (İHA) Sistemi ile Deniz Kurdu tatbikatı esnasında Çanakkale Havalimanı’ndan havalanarak gerçekleştirdiği uçuşta, Dz.K.K tarafından verilen görevleri başarıyla yerine getirdi. Karayel, 10 saat 50 dakika havada kalarak tatbikat kapsamında en uzun uçuşu gerçekleştirdi. Karayel böylece, Türkiye’de sivil bir havalimanından havalanan ve askeri bir tatbikatta görev icra eden ilk Taktik İHA Sistemi olarak bir başarıya daha imza attı. 14-28 Mayıs tarihleri arasında süren geleneksel Deniz Kurdu Tatbikatı esnasında Vestel Savunma Sanayii Taktik İHA Sistemi Karayel, Dz.K.K.lığı tarafından belirlenen harekat senaryoları kapsamında kendisine verilen görevleri başarıyla gerçekleştirdi. Karayel tatbikat esnasında taşıdığı faydalı yük ile kesintisiz olarak havadan görüntü aktarımı sağlayarak beğeni kazandı. Vestel Savunma Sanayi tarafından tamamen özgün olarak milli kaynaklarla geliştirilen yerli Taktik İHA Karayel, esas amacı olan keşif ve gözetleme kabiliyetini yerine getirmesini sağlayan yüksek teknolojiye sahip elektro optik kameralı faydalı yükü ile Deniz Kurdu Tatbikatı esnasında uçuşlarını gerçekleştirdi. Karayel 4671 Nato Uçuşa Elverişlilik Standardına uyumlu ilk ve tek taktik İHA olmasının yanı sıra taşıdığı faydalı yük ile de fark yaratıyor. 1080p, 50X optik zoom kabiliyetine sahip, ileri teknoloji ürünü olan bu sınıftaki bir kamera ilk defa Taktik İHA Karayel sistemine Vestel Savunma A.Ş. tarafından entegre edildi. Söz konusu kameranın en büyük özelliği, gökyüzünde yüksek irtifada çok hassas bir şekilde lazer ile hedef işaretleme yaparak hedeflenen cismi çok iyi bir netlikle kullanıcıya iletebilme kabiliyetine sahip olmasıdır. Vestel Savunma, Karayel ile dünya İHA liginde Türkiye’nin üst sıralara çıkmasına katkıda bulunuyor.

Fujitsu Kamu Yararına Teknoloji Konferansı

0
inovasyonFujitsu tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen Kamu Yararına Teknoloji Konferansı, 26 Mayıs Salı günü JW Marriott Hotel Ankara’da gerçekleşecek. Kamu sektöründe verimliliği artıracak çözümlerin yanı sıra bilişim dünyasına ışık tutacak pek çok önemli konu ele alınacak. T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu’nun da katılacağı ve Japon Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Takahiko Katsumata’nın konuşma yapacağı Kamu Yararına Teknoloji Konferansı’nda bu yıl, konusunda uzman yerli ve yabancı 20’den fazla konuşmacı yer alacak. Fujitsu Yeni Genel Müdürü Selda Bağdat Bahadır’ın açılış konuşmasıyla başlayacak konferansta; Fujitsu Depolama Ürün Grubu Başkanı Bernhard Brandwitte “İnsan Odaklı İnovasyon”, Fujitsu Laboratuvarları Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı Dr. Adel Rouz “Fujitsu AR-GE Yatırımları ve Stratejileri” ve Fujitsu Global Sunucu Platformları Başkan Yardımcısı Udo Würtz  “Data Center Konsolidasyon Stratejilerine Bakış” başlıklı bir sunum yapacak. Sektörün önemli isimlerinin yer alacağı paralel oturumların yanı sıra “Data Center Konsolidasyonu ve İş Sürekliliği” konulu bir panel gerçekleşecek. Her yıl alanında uzman konuşmacıların yer aldığı panelin konuşmacıları ise şöyle; Bankalararası Kart Merkezi Genel Müdürü Dr. Soner Canko, Intel Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Yalım Eriştiren, Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Kamu Sektöründen Erhan Yalçın, TÜBİSAD Bilgi Merkezi Komisyonu Başkanı Mustafa Çağan ve Türkiye Bilişim Derneği Başkanı İlker Tabak.

HDS şirketlere veriyi kullanmayı öğretiyor

0
Hitachi Data Systems Türkiye Genel Müdürü Serdar Sayar
Hitachi Data Systems Türkiye Genel Müdürü Serdar Sayar
Sosyal refah ve işletmeler için sosyal inovasyon ile teknoloji inovasyonunu inşa eden Hitachi Data Systems (HDS), daha sağlıklı, güvenli ve akıllı bir toplum yapısının veriyi doğru kullanmaktan geçtiğine inanarak çalışmalarını sürdürüyor. Dünya çapında 100’den fazla ülke ve bölgede faaliyet gösteren HDS, 2012 yılından bu yana Türkiye ofisiyle hizmet veriyor. Bir BT altyapı sağlayıcısından bilgi çözümleri şirketine dönüşen HDS, bulut bilişim, mobilite ve büyük veri gibi yenilikçi teknolojilere liderlik ederken hem başarılı olup hem de insanlığa değer katacak çözümler geliştirilebileceğini gösteriyor. Türkiye EMEA Bölgesi’nde en hızlı büyüyen ülke Gelişmekte olan EMEA bölgesinde en hızlı Türkiye’de büyüyen HDS, bu doğrultuda dünyada eşi görülmemiş bilgi ve yönetim teknolojileri ile işletmelerin ihtiyaç duyduğu veri odaklı dönüşüme öncülük ederken nesnelerin interneti kavramını daha anlamlı hale getirmenin yanı sıra bulut çözümleri ve hizmetleriyle bulunduğu tüm ülkelerdeki gelişime katkı sağlıyor. Fortune 100 listesinin yüzde 70’i Fortune Global 100 listesinin yüzde 80’i HDS’nin müşterileri arasında yer alıyor. Ethisphere Enstitüsü tarafından 2015 yılında dünyanın en etik şirketleri arasında gösterilen HDS, bu başarıyı beş yıldır üst üste tekrarlıyor. Son 5 yılda 25 milyar dolarlık Ar-Ge yatırımı yapan HDS, dünyada her gün üretilen veriyi işleyip tüm insanlığa faydalı sonuçlar sağlamayı hedefliyor. HDS Türkiye Genel Müdürü Serdar Sayar, HDS’nin kurum kültürü ve Türkiye’deki hızlı büyümesiyle ilgili şunları söylüyor: “Hitachi, yaklaşık 25 yıldır Türkiye’deki iş ortakları aracılığıyla çalışmalarını sürdürüyordu. Bu temsili doğrudan açtığı ofisle sürdürmek isteyen Hitachi, 2012 yılında HDS Türkiye Ofisi’ni kurarak Türkiye’deki müşterileri ve iş ortaklarıyla birebir iletişime geçme kararı aldı. Türkiye’de kurulduğu günden bu yana çift haneli büyüme rakamlarına ulaşmanın yanı sıra veriden enformasyona giden yolda liderliğimizi sürdürüyoruz.” İçerik, veri koruma ve yakınsanmış platformlara odaklanarak büyük veri ve bulut bilişim gibi önemli trendlere öncülük ettiklerinin altını çizen Sayar, “Türkiye’deki işletmelerin yeni eğilimlere ve düzenlemelere hazırlıklı olması için çalışıyoruz. Bu konuda bir altyapı sağlayıcısının çok daha ötesine geçerek sosyal inovasyon felsefemizi yansıtıyoruz” diyor.

Türkiye’den dünyaya teknoloji transferi

0
Apple’ın desteklediği Beacon teknolojisi konusunda geliştirdiği çözümlerle dikkat çeken Türk Ar-Ge şirketi Blesh, 2017 yılında yaklaşık 20 milyar cihazın internete bağlı olmasının öngörüldüğü ve tüm dünyanın konuştuğu Nesnelerin İnterneti alanında bir ilki başardı. Google’ın önderlik ettiği Physical Web beacon cihazlarını geliştiren ve dünyada satmaya başlayan ilk şirket olan Blesh, 2 hafta içinde 30 ülkeye geliştirdiği teknolojinin satışını gerçekleştirdi. Blesh Physical Web beacon’ları ve Physical Web Uygulaması, fiziksel eşyalarımızı İnternete bağlanan, akıllı eşyalar haline getiriyor ve akıllı telefonlar gibi cihazlarla iletişim kurmalarını sağlıyor. Konuyla ilgili şirketin CTO’su Uğur Gökdere ile konuştuk.

Profesyoneller için HP Spectre x360

0
HP Spectre x360
HP Spectre x360
HP,13,3 inç (33,7 cm) boyutundaki ultra ince dönüştürülebilir bilgisayar HP Spectre x360’ı duyurdu. HP Spectre x360, performans ve taşınabilirlik avantajlarıyla öne çıkıyor. HP Türkiye Baskı ve Kişisel Sistemler Grubu Ülke Direktörü Filiz Akdede yeni ürünle ilgili şunları söylüyor: “Müşterilerimiz kalite, beceri ve taşınabilirliği bir arada sunan, aynı zamanda şık cihazlar talep ediyor. HP Spectre x360, yüksek teknolojili bir dizüstü bilgisayarın üretkenliğinin yanında tablet özelliğiyle taşınabilirliği, çadır modu ile oyun keyfini ve stant görünümüyle de film ve video izleme keyfini ultra ince bir cihazda bir araya getiriyor.” Maksimum beceri deneyimine yönelik tasarım Tamamı CNC alüminyum gövdeli HP Spectre x360, yalnızca 15,9 milimetre yüksekliğe ve 1,49 kilo ağırlığa sahip. Tek kesim cilalı metalden imal edilen yan hatlara sahip olan ürün, bu yönüyle doğal gümüş renginde mücevher benzeri bir görünüm kazanıyor. HP Spectre x360 kullanıcıları birçok farklı modu tek cihazda bir araya getiren ultra ince bir PC’nin avantajlarını yaşıyor. Kullanıcılar iş gereksinimleri için kullanmak istediklerinde dizüstü bilgisayar modunu, film ya da video izlemek istediklerinde stant modunu, dokunmatik ekran deneyimi için çadır modunu ya da ekstra taşınabilirliğe ihtiyaç duyduklarında tablet modunu kullanabiliyor, bu modlar arasında zahmetsizce geçiş yapabiliyorlar. HP Spectre x360’ın, eşgüdümlü ve kesin hareketliliği sağlayan üç adet dişliye sahip yeni mafsalları, ekranın kolaylıkla kaydırılabilmesini ve kullanıcının istediği yerde sabit olarak kalabilmesini sağlıyor. Dişli içeren mafsal tasarımı HP Spectre x360’ın, kapalı olduğunda tablet modunda da aynı ince görünümünü korumasını sağlıyor. HP Spectre x360, kullanıcılara rahat bir deneyim sunma adına tam ölçekli, 1,5 milimetrelik seyahat klavyesi ile donatılmış bulunuyor. HP Spectre x360 ayrıca, daha iyi bir gündelik kullanım için ekstra geniş Touchpad’e de sahip. Ödünsüz, üst düzey kalite HP Spectre x360, kullanıcılara aradıkları pil ömrünü sunabilmek adına, CNC alüminyum gövdeye tam olarak uyan 56-watt saatlik bir pil ile donatıldı. HP, pil ömrünü tüketen en önemli etmenler arasında yer alan yüksek çözünürlüklü dokunmatik ekran konusunda da iyileştirmeler yaptı. HP Spectre x360’ın dokunmatik paneli, ekrana optik olarak bağlanmış bulunuyor. Bu sayede parlaklık artıyor ve her bir piksel ekranın yüzeyine çekiliyor. Quad HD ekranlı modellerde, HP Spectre x360, Panel Self Refresh (PSR) teknolojisinden yararlanıyor. Bu teknoloji, görüntülerin ekranda tutulmasını sağlayarak, PC’nin belirli bölümlerinin ekranda hareket eden bir görüntü olmadığında güç tasarrufu yapmasını sağlıyor. Bu sayede HP Spectre x360, 12,5 saate kadar pil ömrüne sahip oluyor. HP, HP Spectre x360’ın evde, işte ve hareket halinde kullanımı için Wi-Fi performansını da gelişmiş hale getirdi. Kablosuz sürücü, gerçek testlerden elde edilen sonuçlar ışığında kalabalık ağlarda ve geniş çeşitlilikteki erişim noktalarında performansı artıracak şekilde ayarlandı. Ekranın üst bölümünde bulunan yeni anten giriş tasarımı, 2,4GHz ve 5GHz ayarının, dizüstü, stant, çadır ya da tablet modlarının tamamında etkin bir şekilde yapılabilmesini sağlıyor. Bunun sonucunda diğer PC’leri geride bırakan kablosuz yayılımı ve bağlantı hızları elde ediliyor. Üretkenlik için güç ve akıllı özellikler Intel Core i5 ve i7 işlemcileri destekleyen HP Spectre x360, en zorlu işleri gecikme olmaksızın sonuçlandırabiliyor. 512GB’ye varan yıldırım hızındaki SSD sayesinde kullanıcılar PC’lerini ve uygulamalarını hızlıca açabiliyorlar. Tam boyutlu HDMI ve DisplayPort 1.2 uyumlu girişleri destekleyen HP Spectre x360, bu sayede müşterilerin birden fazla sayıda ekranda bulunan içeriklere kolayca erişmelerini sağlıyor. Kullanıcılar, dahili Intel Wireless Display teknolojisi sayesinde en sevdikleri içerikleri oturma odalarındaki TV’lerinde oynatabiliyorlar.  HP x360, çoklu cihaz ve aksesuarların bağlanabilmesi için üç adet USB 3.0 girişi ile donatılmış bulunuyor. HP USB Sleep ve Charge teknolojileri sayesinde kullanıcılar, HP Spectre x360’ı, hareket halindeyken diğer cihazlarını şarj etmek için kullanabiliyorlar. Üstelik Spectre x360 uyku modundayken bile! Çalışanlara performans, işlevsellik ve şıklık katacak HP Spectre Pro x360, üretkenliğe yönelik özellikleriyle çalışanların iş hayatında en önemli yardımcısı olacak. HP Spectre Pro x360, 5. nesil Intel Core i5 ve i7 işlemciler üzerinde tercihe bağlı olmak üzere vPro teknolojisini sunuyor. Kullanıcılar Windows 8 Pro işletim sistemini kullanabiliyorlar. Güvenlik ve yönetilebilirlik açısından zenginleştirilmiş ticari ve tüketici versiyonu HP Spectre x360 güvenilen platform modülü (TPM) çipi ile donatıldı. HP Spectre x360 Pro ayrıca, ticari garanti ve servis desteğinin yanı sıra, KOBİ’lerin cihaz ve verilerini kolayca yönetip koruyabilmelerine destek olan, bulut tabanlı çözüm HP Touchpoint Manager’ı da kullanıcılara sunuyor. HP Spectre x360’ın satış fiyatı ise  3999 TL’den başlıyor.

Software AG müşteri portföyünü genişletti

0
software ag
software ag
Software AG, küresel ekonomideki ve BT sektöründeki hızlı değişimlere ayak uydurabilen dünyanın ilk Dijital Dönüşüm Platformu ile müşteri kazanımında yüksek geri dönüşler elde etti ve partner ekosistemini kısa sürede genişletti. Altı aylık zaman diliminde müşterilerden gelen yorumlar ve talepler doğrultusunda Platform’a yeni işlevler ve yenilikçi kurulum modelleri eklendi. Software AG’nin günümüzün hızla dijitalleşen ekonomilerine ve rekabetçi yeni piyasalarına karşı geliştirdiği Dijital Dönüşüm Platformu, dijitalleşme yolunda ilerleyen işletmeler için kritik bir teknoloji altyapısı sunuyor (infografik) ve farklı kabiliyetleri bünyesinde barındırarak işletmelerin kısa sürede dijital çağa uyum sağlayacak uyarlanabilir uygulamalar geliştirmelerine yardımcı oluyor. Platform; uzun vadeli bir kullanım öngören, durağan ve kullanıma hazır geleneksel ERP ürünlerinin aksine, dijitalleşen yeni iş süreçlerine yönelik esnek ve farklılaşabilen uygulamaların geliştirilmesi konusunda işletmelere destek oluyor. Software AG CTO’su Dr. Wolfram Jost, “Dijital uygulamalar, zaman içinde değişmek üzere, uyarlanabilirlik özelliği öne çıkarılarak tasarlanmıştır. Dijital dönüşümde fark yaratabilecek uygulamalar, kullanıma hazır yazılımlar gibi piyasadan satın alınamaz; ileri bir teknolojiye sahip gelişmiş bir platform aracılığıyla tasarlanmalılar. Çünkü bu platformlar, kurumsal BT, bulut, hibrit bulut ve kurumların kendi sistemleri dâhilindeki kurulumların geleceğine ışık tutuyor.” Müşteri odaklılıkta dönüşümün temeli Müşteri odaklılığın ciddi bir rekabet avantajı yarattığı bir çağda, dijitalleşmek isteyen şirketlerin gündeminde de dönüşüm yer alıyor. Dönüşüm ise, ancak gerçek zamanlı olarak görünür kılınan iş operasyonları, potansiyel sorunların tespiti ve otomatik hale getirilmiş, iyileştirilmiş iş süreçleri sayesinde değişen iş ortamlarına kolaylıkla uyum sağlama kabiliyeti ile gerçekleşebiliyor. Küresel düzeyde gelişim gösteren dijitalleşme Dr. Wolfram Jost dijitalleşme ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Dijitalleşme her geçen gün küresel düzeyde gelişim gösteriyor. Avustralya’nın lider telekomünikasyon şirketlerinden biri, yakın zamanda iş süreçlerini dijitalleştirerek, ürün ve hizmetlerinin piyasaya sürülme süresini beş kat hızlandırdırdı. Fransa’nın öncü yarıiletken üreticilerinden biri ise, tedarik zincirindeki gecikmeleri önlemek amacıyla sipariş, faturalandırma ve ödeme sistemlerini geliştirecek bir altyapı kurdu. Almanya’da bir lojistik şirketi, müşterilerine daha hızlı yanıt verebilmek ve daha zengin bir ürün portföyü sunabilmek için dijitalleşme yolunda bir adım attı. Bu şirketlerin hepsi, iş süreçlerini dijitalleştirmek amacıyla Dijital Dönüşüm Platformu’nu tercih etti.” 6 aylık gelişim döngüsü API’lerle etkinleştirilen güçlü bir geliştirme ortamına sahip, hizmet ve olay odaklı Dijital Dönüşüm Platformu, yenilikçi ve kaliteli uygulama hizmetleriyle entegrasyon, süreç, karar verme ve programlama mekanizmalarını destekliyor. Bulut bilişim sistemleri ve mobil cihazlar ile uyumlandırılan Platform, mikro hizmetler geliştirmeye yardımcı olurken, aynı zamanda yazılım tanımlı mimari ilkelerini benimsiyor. Kolay kurulum için stok yönetimi sistemini Platform’a ekleyen Software AG, altı ay önce piyasaya sürülen Dijital Dönüşüm Platformu’nda aşağıdaki beş temel bileşene yeni işlevler dahil etti: İş ve BT dönüşümü – ARIS ve Alfabet: Alfabet’in son sürümü, bölgesel performans analizi yapabilen geo-map ve kurumsal teknoloji portföy yönetimi sistemi Technopedia BT kataloğu gibi yeni raporlama kabiliyetleriyle daha etkin bir planlama ve yönetim altyapısı sunuyor. Bu sayede işletmelerin müşteri ilişkilerini ve müşteriyle etkileşim halinde olduğu noktaları geliştirerek müşteri odaklı bir dijital dönüşüm sürecinin hayata geçirilmesinde yardımcı oluyor. Yeni ARIS ise, kurumsal bulut hizmetlerinde geniş bir yelpazeyle işletmelerin karşısına çıkıyor. Bellek içi veri yönetimi – Terracotta: Terracotta BigMemory’nin son sürümü, WAN Replikasyon Hizmeti’ni destekliyor ve Java 8 ile RedHat EL7’ye (sunucu) yönelik daha kapsamlı bir destek sunuyor. Aynı zamanda açık kaynak geliştirmeler için off-heap depolama imkanı sağlıyor. Entegrasyon – webMethods: Yeni webMethods 9.8 sürümü Software AG’nin bulut bilişim hizmetlerini çeşitlendiriyor. İyileştirilmiş bir mantıksal analiz performansının yanı sıra süreç ve görevlerde çeşitli geliştirmeler sunan yeni sürüm, geliştiricilerin ve kurumsal kullanıcıların verimliliğini artırmaya devam ediyor. Daha çevik süreçler – webMethods AgileApps: AgileApps ihtisas uzmanlarının ve geliştiricilerin daha kısa sürede üretim yapmasını sağlıyor ve yıllar süren süreç odaklı çözümler geliştirme süresini günlere ve haftalara indiriyor. Akıllı iş operasyonları (İBO) – Apama: Apama Akış Analitiği Platformu, Software AG’nin Büyük Veri ve Nesnelerin İnterneti gibi gelişmekte olan teknolojilere yanıt olarak sunduğu İBO çözümlerinin temelini oluşturuyor. Yeni Apama sürümü, “Apama Queries” adı altında geliştirilen, yatay ölçeklendirme ve kullanım açısından yeni kabiliyetler sunuyor. Bu özellik, analistlerin ve geliştiricilerin ölçeklenebilir ve esnek uygulamalar geliştirmesine yardımcı oluyor. Tüm bunlara ek olarak Adabas & Natural yazılımları da Dijital Dönüşüm Platformu’yla kapsamlı bir entegrasyon yapılacak şekilde geliştirilmiş durumda. Güncellemelerin son sürümü olan Event Analytics for Adabas, gerçek zamanlı olarak kritik iş süreçlerinde devreye sokulan Adabas operasyonlarını denetliyor.

Fujitsu Kamu Yararına Teknoloji Konferansı 26 Mayıs’ta

0
FujitsuFujitsu tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen Kamu Yararına Teknoloji Konferansı, 26 Mayıs Salı günü JW Marriott Hotel Ankara’da gerçekleşecek. Kamu sektöründe verimliliği artıracak çözümlerin yanı sıra bilişim dünyasına ışık tutacak pek çok önemli konu ele alınacak. TC Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu’nun da katılacağı ve Japon Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Takahiko Katsumata’nın konuşma yapacağı Kamu Yararına Teknoloji Konferansı’nda bu yıl, konusunda uzman yerli ve yabancı 20’den fazla konuşmacı yer alacak. Fujitsu’nun yeni Genel Müdürü Selda Bağdat Bahadır’ın açılış konuşmasıyla başlayacak konferansta; Fujitsu Depolama Ürün Grubu Başkanı Bernhard Brandwitte “İnsan Odaklı İnovasyon”, Fujitsu Laboratuvarları Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı Dr. Adel Rouz “Fujitsu Ar-Ge Yatırımları ve Stratejileri” ve Fujitsu Global Sunucu Platformları Başkan Yardımcısı Udo Würtz,  “Data Center Konsolidasyon Stratejilerine Bakış” başlıklı bir sunum yapacak. Sektörün önemli isimlerinin yer alacağı paralel oturumların yanı sıra “Data Center Konsolidasyonu ve İş Sürekliliği” konulu bir panel gerçekleşecek. Her yıl alanında uzman konuşmacıların yer aldığı panelin konuşmacıları ise şu şekilde sıralanıyor; Bankalararası Kart Merkezi Genel Müdürü Dr. Soner Canko, Intel Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Yalım Eriştiren, Microsoft Türkiye Kamu Sektöründen Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erhan Yalçın, TÜBİSAD Bilgi Merkezi Komisyonu Başkanı Mustafa Çağan ve Türkiye Bilişim Derneği Başkanı İlker Tabak.

İşletmeler yarına hazır

0
Temmuz 2014’te Yarına Hazırım Platformu’nu geliştiren Vodafone, Dijitalleşme Endeksini hesaplayarak verimliliğini artıran işletmelerin başarı hikayelerini, Türkiye’deki diğer işletmelere ilham vermesi için “Yarına Hazır İşletmeler Anlatıyor” platformuyla tüm ülke ile paylaşacak. Vodafone İş Ortağım çözümleriyle işlerini dijitalleştiren işletmelerin başrol oynayacağı program bir yıla yayılacak. İşletmelerin yakaladıkları büyümenin anlatılacağı “Yarına Hazır İşletmeler Anlatıyor” serisiyle teknolojinin, her işletme için rekabetçilikte vazgeçilmez unsur olarak nasıl öne çıktığı anlatılacak. Artan rekabette verimliliklerini artırmak, müşteri kazanmak ve ekiplerini yönetmek için farklı ihtiyaçlarına uygun çözümleri Yarına Hazırım Platformu’yla tespit edip Vodafone’la dijitalleşen her ölçekten ve farklı sektörlerden işletmeler, sözkonusu seride yer alabilecek. Bir yıl boyunca 40’tan fazla işletmenin başarı hikayesi televizyon, yazılı basın ve online mecralarda paylaşılacak. Kurulduğu günden beri 700 binden fazla müşterinin ziyaret ettiği Yarına Hazırım Platformu’nda 17 bine yakın işletme Dijitalleşme Endeksi’ni hesapladı ve ihtiyaçlarını öğrendi. Dijitalleşme Endeksini hesaplayan her iki Vodafone müşterisinden biri Yarına Hazırım Ekibi’nin verimliliğini artıracak önerilerini dinlemek için davet etti. Vodafone İş Ortağım, yaptığı çalışmalarla altı aylık süreçte Türkiye’de Vodafone’lu işletmelerin dijitalleşme endeksini yüzde 48’ten yüzde 52’ye çıkardı.

Sage’in yeni büyüme rotası Türkiye’den geçiyor

0
Sage, Türkiye pazarına yeni ürünü Sage ERP X3 version 7’nin lansmanı ile giriş yaptı. Başarısını dünya çapında 100’den fazla ülkede, 5 bin 100’den fazla kuruluş tarafından kullanılmasıyla kanıtlayan Sage ERP X3 yazılımı, başta üretim, hizmet ve dağıtım olmak üzere farklı sektörlerin özel ihtiyaçlarına cevap verebliyor; özellikle orta ölçekli şirketlerin tercihi olma özelliği taşıyor. Basın toplantısında söz alan Sage Avrupa Kurumsal Pazarlar Satış ve Pazarlama Direktörü Christophe Vanackère de yazılımın avantajlarının, kullanıcı şirketlerin finansal sonuçlarına net bir şekilde yansıdığını dile getirdi. “Avrupa ve Kuzey Amerika pazarlarında yaptırmış olduğumuz araştırmalar, orta ölçekli şirketlerin kolay erişilen, kolay işlenebilen kaliteli ve akıllı kurumsal veri sayesinde, yıllık bazda yüzde 35’e varan oranda net gelir artışı hedefleyebileceklerini gösteriyor. Yıllık brüt geliri 42 milyon dolar olan bir şirket için bu yılda 980 bin dolar artış, yani fazladan yaklaşık bir milyon dolar kazanmak anlamına geliyor. İş akışlarını kontrol altına almak ve hızlı bir büyüme elde etmek isteyen şirketler için Sage ERP X3 version 7 en akıllı seçim oluşturuyor” diyen Vanackère, sözlerini şöyle sürdürdü: “Günümüzün orta ölçekli şirketleri, enternasyonel özellik taşıyan bir ihtiyaç setine sahip. Sage ERP X3 version 7, farklı ülke mevzuatlarını tek bir klasörde toplaması gibi benzersiz özellikleriyle, coğrafi farklılık gösteren bu tür ihtiyaçları en iyi şekilde karşılıyor. Bu özellikler, ihracatla büyümek isteyen orta ölçekli Türk şirketleri için önemli kolaylıklar sunuyor. Sage ERP X3 version 7, özellikle orta ölçekli şirketlerin ihtiyaçları ön planda tutularak geliştirilmiş bir ürün olarak, müşteri kazanımını ve karlı büyümeyi kolaylaştırıcı özelliklere sahip. Daha basit, daha hızlı, esnek ERP sunan ürünümüzle, Türkiye pazarında ilgi göreceğimize inanıyoruz.”

Tayvanlı yeşil ürünler Türkiye’ye çıkarma yaptı

0
Tayvan’ın “Yeşil Sanayi Programı” ile birlikte devleşen “çevreci sanayi” kolundan  10 Tayvanlı üretici firmanın birbirinden etkileyici özeliklere sahip ürünleri, 15-19 Mayıs tarihleri arasında İstinye Park’ta, “Tayvan Yeşil Ürünler Etkinliği” kapsamında kurulanz “Tayvan Yeşil Ürünler Pavilyonu”nda tanıtıldı. Tayvanlı Well-LingCo, Long Chen Technology , Nano Win Technology, GeStream Technology, Yantouch, SunUp Eco, Absolute Technology, Crosscarf, Green First Corporation, Papershoot Technologies ve Cashido Corporation isimli firmaların ürettiği 16 farklı “yeşil” ürün Türk üreticileri ve tüketicileri ile buluştu. RobotTayvan Ekonomi Bakanlığı (MOEA) tarafından düzenlenen ve Tayvan Ekonomi Bakanlığı Çevreci Ürünler Departmanı (GTPO) ve Tayvan Ticaret Merkezi (TAITRA) tarafından desteklenen etkinlikte, Guiness Rekorlar kitabına giren “Dünyanın en küçük ilk insansı robotu” olan “Berobot”etkinliğin en dikkat çeken ürünlerinden biri oldu. “Berobot”, 10 santimlik boyu ve yaptığı birbirinden ilginç figürleri ile çocukların ve teknolojiseverlerin gönlünü fethetti. Etkinliğin bir diğer dikkat çekici ürünü ise NanoWin Technology’nin ürettiği  suya dayanıklı, katlanabilirDünyanın ilk katlanabilir elektrikli scooterı” oldu. Tayvan Ticaret Merkezi (TAITRA) Direktörü Suna Chen, açılış konuşmasında, “Küresel çapta çevrenin korunması kaygısı hızla yükseliyor. Dünya genelinde birçok ülke çevre politikalarını ve standartlarını yeniden gözden geçiriyor. Tayvan, yeşil konseptli ürünlerde küresel çapta öncü bir ülke olarak görülüyor. Tayvan,  geliştirdiği çevreci teknolojiler ile uluslararası alanda liderlik ediyor. Bu başarımıza paralel olarak, bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz ‘Tayvan Yeşil Ürünler Pavilyonu”nda ‘yeşil’ ürünlerimizi size tanıtmaktan gurur duyuyoruz. Pavilyonumuzda, robottan, LED aydınlatmalara, güneş enerjisi ile çalışan ürünlere kadar birçok, yenilikçi ‘yeşil’ ürün bu etkinlikte yer tanıtıldı. Biz Tayvan olarak ‘yeşil sanayi’nin başarısı ile uzun vadeli küresel çevre yararını gözeten ürün ve çözümleri sunuyoruz” dedi. TAIPEI Ekonomi ve Kültür Kurulu Ankara Ekonomi Direktörü Juan-Pai Fan ise “Sektörlerinin öncüsü Tayvanlı üreticilerin yenilikçi ve yeşil ürünlerinin Türk üreticileri ve tüketicileri ile buluştuğu bu etkinlikte  çevre dostu etkinlikte olmaktan dolayı onur duyuyorum. Türk üreticilerine Tayvanlı yeşil teknoloji ürünlerini tanıtmaktan dolayı gurur duyuyorum. Tayvan’ın 2008 yılından bu yana uyguladığı “Yeşil Enerji Sanayi Programı’nın bir sonucu olarak, 2008 ve 2013 yılları arasında yeşil ürün sektöründe yüzde 165 artışla 13.6 milyar dolarlık ürün üretildi. Yeşil sanayiye 9.13 milyar dolarlık yatırım yapıldı. Sektörün istihdama katkısında da grafik hızla yükseliyor. 2.008 yılında 52 bin 500 olan yeşil sanayinde çalışan kişi sayısı,  2013 yılında 69 bin 300’e ulaştı. 2015 yılında yeşil sanayi sektörü ürünlerinin toplam değerinin 16,5 milyar dolara, istihdam rakamının da73 bin 100kişiye ulaşacağı öngörülüyor. Tüm başarıların sayesinde, Tayvan Yeşil Sanayi programının harika sonuçlar getirmesi sayesinde bugün buradayız. Bu ürünlerin Türkiye ve diğer birçok ülkeye yarar sağlayacağını vurgulamak istiyoruz” dedi.

İşletmelerde maliyet avantajı için çare bulutta

0
CommVault, herkese açık ve melez bulutlarda bulunan verileri, güçlü stratejik bilgi varlıklarına dönüştürerek kurumların bir sonraki bulut uygulamasına geçişini sağlayan ürün portfolyosunun yanında birçok ek özelligini duyurdu. Şirket, Commvault Cloud Disaster Recovery, Commvault Development and Test, Commvault Cloud Gateway ve Commvault Cloud Replication’ı piyasaya sunarak günümüzde kurumlar tarafından talep edilen bir kaç kritik ihtiyaca hitap ediyor. İşletmeler, verileri herkese açık ve melez bulutlara aktarmaya devam ettiği için maliyetleri azaltmak, kullanımı geliştirmek ve bulut projelerinin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak amacıyla karışık ve silo haline getirilmiş yönetimleri basitleştirmek için fırsatlar aramaktadır. Commvault’in en son bulut çözümlerinin tümü, bulut otomasyonu ve hata kurtarma, aktarma, destekleme ve arşivleme için önde gelen bulut platformları ile entegre halde olan orkestrasyon cihazları sağlayarak kurumların bulut yatırımlarına değer katmak üzerine yoğunlaşmaktadır.
3d47563
Commvault Cloud Business Birimi Başkanı Sarinath Rao
Commvault Cloud Business Birimi Başkanı Sarinath Rao: “Kurumlar, uygulamalar ve zamanı daha hızlı değerlendirmek için bulut kullanımını faaliyete geçirmeye başlıyorlar. Bizim çözümlerimiz, datadan başlayıp ve ardından girişleri kontrol etmek ve kullanımı optimize etmeye kadar yayılıp yerinde ve bulutta olan yapıları derinlemesine entegre ederek müşterilere bulut yatırımından değer elde etmeyi daha da kolay hale getiriyor. Data koruması ve bilgi yönetimi liderliğimizde birleşen bu yeni bulut çözümleri Commvault’u, buluta geçen müşteriler için güvenilir bir danışman yapıyor” dedi.

TechInside’ın 9. sayısı çıktı

0
TechInside-Dergi-Sayi-009-1Değerli TechInside okurları, Her geçen sayıda daha kaliteli bir içerik ve kapsamla sizlerle buluşturmayı amaçladığımız TechInside dergimizin 9. sayısıyla sizlerleyiz. Dergimizin bu yeni sayısında, neredeyse artık her kurumun vazgeçilmezi haline gelen “İş Analitiği” konusunu ele aldık. Her zaman olduğu gibi sektörden uzman görüşleriyle sunduğumuz kapak konumuzu dört ana başlık altında ele aldık. İş Zekası, Büyük Veri, Veri Kalitesi ve İş Analisti gibi teknolojiyle hayatımıza giren yeni konu ve meslekleri detaylı olarak ele aldığımız yazılarımızın faydalı olacağını umuyoruz. Dergimizde bu ay, farklı konuları ele almayı da elbette ihmal etmedik. Dergimiz baskı sürecine girdikten sonra ertelenen 4G ihalesi gündemi değiştirse de bir sonraki nesil olan 5G için şimdiden uluslararası ittifakların kurulduğunu görmezden gelmemek gerekiyor. “5G’de saflar netleşiyor” başlığıyla verdiğimiz bu yazımızın ilginizi çekeceğini umuyoruz. TechInside’ın yeni sayısında ayrıca 2015’e rekorla başlayan girişim sermayesi yatırımlarını da masaya yatırdık. Hem ABD hem de Avrupa’daki yükselişin etkileri ülkemizin sınırlarından Yemeksepeti’nin 589 milyon dolara satın alınmasıyla girmişti. Analiz olarak ele aldığımız ve yılın yatırımcıları ile yatırım yapılan alanları derlediğimiz yazı, ülke ekonomilerine de yön verecek bilgiler içeriyor. Yine teknolojinin iş dünyasıyla buluştuğu farklı bir nokta olan Endüstri 4.0‘a dair kapsamlı bir raporu da sayfalarımızda bulabilirsiniz. Endüstrinin yakın gelecekte yalnızca makineden ibaret olmayacağını kanıtlayan bu raporun işinize dair aldığınız kararlarda destek olacağını söyleyebiliriz. Bunların haricinde, sizlere gelecekten bahsetmeye de devam ediyoruz. Birleşmiş Milletler’in özel oturumlar düzenlediği Uzay Hukuku, bugünün değil ama geleceğin gündemlerinden biri olacağını kanıtlamış durumda. Elbette tüm bu yazılar haricinde sektörün önde gelen isimleriyle gerçekleştirdiğimiz özel röportajları da dergimizden okuyabilir, ilgili sayfaların üst kısmında bulunan QR kod aracılığıyla videolarına ulaşabilirsiniz. TechInside dergimizin dijital kopyasını her zaman olduğu gibi bu linkten ücretsiz indirebilirsiniz. Eğer herhangi bir işletmede yönetici, medya veya PR ajansı çalışanı iseniz, bu formu doldurarak dergimize ücretsiz aboneliğinizi başlatabilirsiniz. Henüz kaydolmadıysanız haftalık e-posta bültenimize de dahil olmanızı tavsiye ediyoruz. Artan sayfa sayımız ve içeriğimizle ilgili görüşlerinizi her zaman olduğu gibi bekliyoruz. TechInside

Projektör sektöründe liderlikle geçen 14. yıl

0
Epson Türkiye Müdürü Sevil Kanat
Epson Türkiye Müdürü Sevil Kanat
Bu sonuç Epson’un görsel görüntüleme sektöründe süre giden başarısının altınız bir kez daha çizen bir kilometre taşı. En yeni Futuresource bulguları, Epson’un 500 lümen ve üzeri projektörlerde en büyük pazar payına sahip olduğunu gösteriyor. Epson Türkiye Müdürü Sevil Kanat görüntüleme çözümlerinde global liderliklerini korumaktan büyük mutluluk duyduklarını belirterek; “Pazar trendlerine yanıt vererek, çığır açıcı ürünler ve teknolojilerin geliştirilmesine sürekli olarak yatırım yaparak amacımız, bir pazar lideri olarak konumumuzu her yıl güçlendirmeye devam etmek. Global liderliğimizin yanı sıra Türkiye pazarında da hiçbir markanın sunmadığı kadar geniş bir ürün portföyüyle yer alıyoruz. Dolayısıyla her ihtiyaca yönelik çözümümüz mevcut.  Futuresource’un bu yeni verileri bizim için heyecan verici ve projektörlerimizin pazardaki tanınırlığını ve pazar payını büyüttüğünü görmek gurur verici. Epson’un geliştirdiği ‘eşit oranda parlak Renkli ve Beyaz Işık Çıkışı’ dediğimiz CLO teknolojisinin de projektör pazarı liderliğimizde önemli bir etkisi var” dedi. Epson, sabit, taşınabilir, ultra kısa yansıtma, etkileşimli, profesyonel ve ev sineması ürünlerini içeren geniş bir görsel görüntüleme ürün yelpazesine sahip. Epson projektörlerinin kalbindeki 3LCD teknolojisi, Epson projektörlerinin piyasadaki en net, en canlı ve en gerçekçi görüntüleri sağlamasına yardımcı oluyor.

Sağlık teknolojisinde genç girişimciler aranıyor

0
Bayer_StartupBayer HealthCare, sağlık alanındaki yenilikçi projeleri ile genç girişimcileri Grants4Apps Accelerator programına davet ediyor. Sağlık alanındaki süreçleri geliştirecek projeleri ile başvuranlar arasından kazanan beş projenin sahipleri Berlin’e gitme şansı yakalayacak. Programa, 18 yaşını doldurmuş tüm genç girişimciler, hastalarla iletişimi kuvvetlendirecek veya sağlık alanındaki süreçlere katkı sağlayacak projeleri ile katılabiliyor. Adaylar, mobil uygulama, tıbbi cihaz, giyilebilir teknolojik ürün, yazılım veya donanım projeleri ile 31 Mayıs’a kadar grants4apps.com/accelerator adresinden başvuru yapabiliyor. Yarışmada ilk beşe girenler 50.000 Avro’luk ödülün yanı sıra 10 Ağustos – 4 Aralık 2015 tarihleri arasında Bayer Berlin Genel Merkezi’nde kendilerine ayrılacak ofislerde konusunda uzman mentorlarla çalışma fırsatı yakalayacak.

Hacker’ların yeni gözdesi veri bankaları

0
Keren Elezari
Keren Elezari
İstanbul Bilgi Üniversitesi Marka Okulu Yüksek Lisans Programı tarafından düzenlenen Domino Konuşmaları’nda siber güvenlik uzmanı Keren Elazari öğrencilerle bir araya geldi. Önemli siber güvenlik grupları At&T, PriceWaterhouseCoopers ve Verint Systems  gibi global firmalar ile devlet organizasyonlarında çalışmış olan Keren Elazari, şirketlerin kadrolarına dahil ettiği hacker’lar ile inovasyon konusunda nasıl daha yaratıcı ve etkin sonuçlara ulaştığını anlattı. Dünyaca ünlü siber güvenlik uzmanı Keren Elazari, “Günümüzde sadece devlet kurumları hacklenmiyor. Büyük firmaların çok ciddi veri bankaları var ve bu veri havuzları hacker’ları ciddi şekilde cezbediyor” diyerek markaların veri güvenliği konusunda önlemler almaları gerektiğini vurguladı. Elazari, hacker’ların sadece karanlık işler yapan korsanlar olmadığını, birçoğunun kendisini yeniçağın bağışıklık sistemi olarak gördüğünü söyledi. Hacker’ların kendilerine yeni amaçlar edindiklerini ve amaçlarının sadece var olan şifreleri kırmak olmadığını belirtti. Keren Elazari, “Örneğin bir hacker diyabet hastaları için doğru miktarda insülin verilmesini sağlayan bir makina geliştirmiş. Artık günümüzdeki en başarılı girişimcilerin birçoğu hacker’ları bünyelerinde barındırıyor” dedi. Ücretsiz uygulamaların veri üretme amacının gözden kaçırılmaması gerektiğine dikkat çeken Keren Elazari, bilgi çağında markaların bilgi peşinde koştuğunu hatırlatarak “Bir firmanın sunduğu herhangi bir uygulamadan ücretsiz olarak faydalanıyorsanız, bilin ki siz firmaya veri sağlayarak uygulamanın amacını gerçekleştirmesine yardımcı oluyorsunuz.” diyerek kullanıcıları bilinçli olmaları konusunda uyardı.

İcat çıkaran yeni isimler belli oldu

0
TEB_IcatCikarTürk Ekonomi Bankası’nın (TEB), 8 yıldan bu yana inovasyonu ülke gündemine taşıdığı Akıl Fikir Yarışması “Çevik Ol, Sonuç Al” teması ile gerçekleşti. TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici ve TEB İnsan Kaynakları ve İnovasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Nilsen Altıntaş’ın ev sahipliğinde 15 Mayıs, Cuma günü gerçekleşleşen buluşmaya, dünyanın en önemli fikir önderi ve danışmanlarından biri olan “Çevik İnovasyon Gurusu” Langdon Morris de konuşmacı olarak katıldı. 8. Geleneksel TEB Akıl Fikir Yarışması Öğrenci-Yeni Mezun kategorisinde birinci olan Defne Ege Ozan – Ecem Alantuğ – Mustafa Doğa Doğan 20.000 TL ve Bahçeşehir Üniversitesi MBA Bursu, ikinci Fatih Durmaz 10.000 TL ve Bahçeşehir Üniversitesi MBA Bursu, üçüncüsü Eren Erdoğan ise 5.000 TL ödül ve Bahçeşehir Üniversitesi MBA Bursu ve tüm finalistlere iPad hediye edildi. Müşteri kategorisinde birinci Hakan Gedikoğlu 20 bin TL ödülün yanı sıra Fransa Açık Tenis Turnuvası Roland Garros seyahati, ikinci Ibrahim Cem Sarı 10 bin TL, üçüncü Ömer Faruk Öztürk ise 5 bin TL ödülün sahibi olurken olurken; Jüri Özel Ödülü ise Güney Koreli katılımcı Jihye Kim’in oldu. 2015 yılında yeni açılan Teknolojik Girişim Kategorisi’nde Şahin İncik 10 bin TL, ikinci Sezen Gizem Gürel 5 bin TL, üçüncü Ömür Eselioğlu ise 5 bin TL ödül kazandı. Jüri Özel Ödülü Erdem Erikçi’ye giderken; Sosyal Sorumluluk Ödülü ise Emre Danacı – Erdi Yerebasmaz’ın oldu. Teknolojik Girişim Kategorisi’nde ilk beşe giren bütün finalistler, TEB Girişim Evi’ne katılım hakkı kazandı. 2014 yılında İnovasyonu bir adım öne taşımak amacıyla Türkiye’e bir ilki gerçekleştiren TEB’in Kurumiçi Girişimcilik Programı ödülleri de törende dağıtıldı. Programa 150’den fazla çalışan projeleri ile başvurdu; 40 yarı finalist iç girişimci adayı ve projesi belirlendi. Program ile yenilikçi ve bankanın geleceğini değiştirebilecek projeler üreterek hayata geçirebilecek ‘İç Girişimciler’ yetiştirilmesi amaçlanıyor.