Her Spam’ciden bir dolar alsanız!

5
  wrteWrte.io adlı e-posta servisi sayesinde hem gereksiz postalardan kurtulmak, hem de size mutlaka içerik ulaştırmak isteyenlerden ücret almak artık mümkün.Yapılması gerekenler ise bir hayli basit. İlk önce @wrte.io uzantılı, kişiye özel e-posta hesabınızı alıyorsunuz, bu adrese direkt olarak posta alabildiğiniz gibi, başka bir adresten buraya yönlendirme de yapabiliyorsunuz. Size bir e-posta yollamak isteyen kişi ya da kişiler, @wrte.io uzantılı adresinize gönderi yaptıklarında özel bir mesajla karşılaşıyor. Göndermek istenilen e-posta ya da postalar için ne kadar ücret ödemesi gerektiği gösteriliyor, kolayca ödeme yapacak bir sistem sunuluyor. İsteyenler kredi kartı ile ödeme yapabilirken, BitCoin ile ödeme de seçenekler arasındaki yerini almış. Ödeme onayı gelir gelmez, gönderilen e-posta sizin adresinize ya da diğer posta adresinize ulaşıyor. Ücret ise ya Stripe hesabınızda birikiyor, ya da isteğiniz dahilinde Watsi üzerinden yardım bağışı olarak sunuluyor. wrte.io adlı sistem aldığınız postalara göre bir ortalama çıkartarak sizden de küçük bir komisyon kesintisi yapıyor. Yeni projeyle birlikte hem gereksiz e-postaların önü tıkanıyor, hem de çift taraflı bir kâr durumu yaratılabiliniyor.

Ultra mini Windows 10 PC’ler geldi

0
_83424660_1207172f-dae1-4575-8e9f-d06a62c252d6Tayvanlı bir firma olan Quanta, fiş benzeri bir arayüze sahip ultra küçük Windows 10 PC sistemini tanıttı. Direkt olarak güç soketi içine giren ve TV’ler için HDMI portu ile iki de USB girişi bulunan Compute Plug aslında sektörde bir ilk de değil, zira Marvell 2009 yılında benzeri özelliklere sahip bir ürünü tanıtmıştı. Sistemler daha çok okul ve akıllı evler için kullanıma sunuldu. Öte yandana bir başka duyuru da Microsoft’tan geldi. Şirket wi-fi destekli Quanta Compute Plug adlı Windows cihazı kendi blog’u üzerinden tanıttı. Kablo bağlantılı ürün ses kontrollü bir portatif PC sistemi şeklinde, denilirken Cortana sayesinde Bluetooth üzerinden sesli kontrol sağlanacak, bilgisi tekrarlandı. Yazılım şirketi ayrıca Foxconn tarafından üretilen bir başka alışılmamış ürünü sundu. The Kangaroo isimli cihaz, portatif bir harici disk’e benziyor ve üzerinde parmak izi tarayıcı arayüzü barındırıyor. Bataryası ise 6 saat boyunca dayanıyor. Microsoft’a göre The Kangaroo adlı ürün TV’leri tam bir Windows 10 PC’ye dönüştürebiliyor. CSS Insight’tan Peter Bryer de, Windows 10’un çok daha geniş bir destek skalaasına sahip olduğunu, esnekliğin had safhaya çekildiğini söyledi.

Ankara, hosting festivali için hazır

0
HFÜlkemizde hosting, verimerkezi, bulut servis sağlayıcılarına yönelik ilk ve tek organizasyon olarak bilinen Hosting Festivali, Ankara’lı teknolojiseverler ile buluşmaya hazırlanıyor. Temel amacı sektör standartlarını yükseltmek ve sektör oyuncularını bölgemiz için rekabetçi konuma getirebilmek olan etkinliğin hedefi ise teknik düzeyde gerçekleşen etkinlikler kadar idari, hukuki ve pazarlama alanlarına da yoğunlaşabilmek. İlki 2014 Haziran ayında İstanbul’da yapılan Hosting Festivali gördüğü yoğun ilgiden dolayı Workshop ve Camp isminde 2 farklı daha çeşitle ve toplam 3 versiyon olacak şekilde genişletildi. Şu an için Hosting Festivali, Hosting Festivali Workshop ve Hosting Festivali Camp başlıkları altında 3 farklı çeşit, yılda 4 sefer ve 4 farklı şehir de olacak şekilde planlanıyor. Yükselen büyüme trendi Türkiye hosting sektörünün uzman isimlerinden Selçuk Saraç’ın moderasyonunda gerçekleştirilecek etkinlik ile sektörün sorunları, çözüm ve güçlenme yolları ile birlikte, firmalar arası kurulacak yakın ilişkiler sektör standartlarının üst noktalara taşınması planlanıyor. Sürekli bir büyüme trendi yakaladıklarını belirten Selçuk Saraç, konu hakkında şunları söyledi: “Sektöre güçbirliği getirmeye misyon edinmiş Hosting Festivali’nin ikincisinin gelecek sene yapılmasını planlıyorduk. Fakat ilk Hosting Festivalinden sonra gelen yoğun istek ve talepler bizleri Hosting Festivali’ni Workshop şeklinde şehir şehir dolaştırmaya yetecek kadar güç ve azim verdi. Bu yolculuğun ilk adımını İzmir’de gerçekleştirdikten sonra Ankara Workshop’u da yapacak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hosting Festivali Ankara Workshop’da değerli katılımcılarımız ilkine göre daha fazla pratik çalışma şansı bulabilecek, teknik anlamda daha da doyurucu olacak.” Selçuk Saraç dışında Huzeyfe Önal ve Avukat Sertel Şıracı gibi sektörün önemli isimlerinin konuşacağı 13 Haziran’daki etkinliğin sponsorları arasında kardeş yayınımız ShiftDelete.Net de yer alıyor.

Kurumsal performans için en güvenli yol

0
Günümüzün dinamik ortamında BT yöneticileri, şirket dışından git gide artan sayıda ve çeşitlilikte siber tehditle karşılaşırken, iş yerinde artmakta olan kişisel cihaz sayısı ve paylaşılan bilgi miktarı gibi diğerlerinden daha az tehlikeli olmayan çok sayıda şirket içi tehlikeyle de mücadele ediyor. Bu iki faktör ağ içindeki donanım ve yazılımların kontrolünü zorlaştırmakta ve tehditlere açık hale getirmektedir. 2014 yılında Kaspersky Lab ve B2B International tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada katılımcıların yüzde 35’inden fazlası gizli bilgi sızıntısına karşı korunmanın bir öncelik olduğunu belirtmiş. Virüsler, solucanlar ve Trojanlar en önemli üç siber tehdit (yüzde 56) olarak sıralanırken, katılımcıların yaklaşık yüzde 19’u hedefli saldırılarla karşılaştıklarını belirtti.
Kaspersky Lab Türkiye Ülke Müdürü Sertan Selçuk
Kaspersky Lab Türkiye Ülke Müdürü Sertan Selçuk
Kaspersky Endpoint Security for Business, kurumsal ağa bağlı tüm cihazlar üzerinde merkezi uygulama, yönetim ve kontrolün kolaylığı ile siber tehditlere karşı güvenilir korumayı birleştirdi. Mobil Cihaz Yönetimi, Sistem Yönetimi ve Uç Nokta Şifreleme gibi gelişmiş özelliklerle BT yöneticileri, veri kaybı ve hırsızlığı önlemek için zayıf noktaları kolaylıkla tespit edebilir, envanter yapabilir ve güvenlik ilkeleri oluşturabilir ve bunları devreye alabiliyor. Kaspersky Lab Türkiye Ülke Müdürü Sertan Selçuk şunları söyledi: “Kaspersky Endpoint Security for Business platformu, ek bütçe ve insan kaynakları maliyetleri yaratmadan her ölçekten işletmenin güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli genişlikte bir işlev yelpazesi içerir. Bunun sayesinde BT yöneticisi, tek bir konsol üzerinden ve tek bir platformun yardımıyla kurumsal ağı görebilir, kontrol edebilir ve koruyabilir: güvenlik, şifreleme ve Windows, Linux ve Mac makinelerinin ven mobil cihazların ayarlarını yönetebilir, ağı ve e-posta trafiğini kontrol edebilir.”

Beyaz Saray, NSA’e dur dedi

0
yeswescanBarack Obama, senatonun onayının ardından USA FREEDOM Act yasa tasarısı için onayını kısa süre önce verdi. Bu sayede NSA’in topladığı sayısız telefon görüşmesi, mesajlaşma ve benzeri içerikler direkt olaraj büro tarafından saklanamayacak, bunun yerine hat kullanıcılarının hizmet sağlayıcıları 6 ay boyunca verileri koruyacak. Obama’nın imzası ile birlikte ABD ve pek tabii dünya açısından güvenlik ve kişisel gizlilik başlığında bir devrim yaşanmış oldu. Bush’un anlayışını devam ettiren ancak aldığı tepkiler ile yolunu değiştiren Barack Obama’nın danışman ekibi de yenilenmenin gerektiğini söylemişti. Times’a açıklamada bulunan Beyaz Saray ise kendilerinin şu an doğru olan tarafta saf tuttuklarını, ulusal güvenlik ile kişisel gizlilik arasında bir dengeyi kurduklarını belirtti. Bu gelişmelerden sonra ise önemli kitleler üç ayrı kampa ayrıldı. Bunlardan ilki kişisel mahremiyeti savunan gruplar ile teknoloji endüstrisi oldu. İki yıllık sürecin ardından mutlu olduklarını belirten kesim büyük bit başarı yaşandığını söylüyor ve önemli bir de eklemede bulunuyor: yasa ABD vatandaşı olmayanları kapsamıyor! Apple, Twitter, Yahoo, Microsoft, ve Dropbox ise, hükümetin yine de ilgili reformu sağlayarak önemli bir ilerletişte olduğunu ekliyor. İkinci cephede ise Kongre üyesi Cumhuriyetçiler ile Demokratlar bulunuyor. Üyelerin ortak söylemleri, yasa önergesinin kabulü ile önemli bir adım atıldığı ancak her şeyin yeterli olmadığı yönünde. Son olarak üçüncü grup, bu atılımın yanlış olduğunu savunuyor, ekibin başını ise McConnell çekiyor. İsim, bu şekilde ABD vatandaşları ve devletin güvenlik altında olmayacağını söylüyor, Senatör Marco Rubio ise Obama’yı işaret ederek, yanlış bir tercih ve bir sonraki Başkan tarafından düzeltilmeli eklemesini yapıyor.

Helsinki’de sokaklar WiFi ile daha hızlı

0
Yolunuz Finlandiya’ya ve Helsinki’ye düşerse nerede kablosuz internet bulabileceğinize dair bir sıkıntıyla karşılaşmayacaksınız. Çünkü kurulan güçlü iletişim altyapısı sayesinde neredeyse her caddede, üstelik evlerde kullanılandan daha hızlı bir şekilde internete bağlanabiliyorsunuz. Yapılan testlerde ücretsiz olarak sunulan kablosuz internetin yüksek hızlara çıktığı da kanıtlanmış durumda. Download için ulaşılan hız 24 Mbps‘e ulaşırken, upload hızları da gayet iyi: 21.80 Mbps…
Helsinki'de ücretsiz kablosuz internet bulunan alanları harita üzerinden görüntüleyebiliyorsunuz.
Helsinki’de ücretsiz kablosuz internet bulunan alanlar
Diğer yandan, bu avantajdan faydalanmak isteyenlerin herhangi bir kişisel bilgi vermediğini de ekleyelim. Ne e-posta adresi, ne kullanıcı adı ne de kimlik bilgileri talep edilmiyor. Kullanıcılardan istenen yalnızca bu ağın herkese açık bir ağ olması nedeniyle yeterince güvenilir olmadığını bildiklerine dair bir onay. Ücretsiz sunulan kablosuz internetin maliyeti Helsinki yönetimi tarafından karşılanıyor. Yönetim, bunun için kullanılan veri miktarı doğrultusunda mobil operatörlere belirli bir ücret ödüyor. Aslında bunun ciddi bir maliyet oluşturma olasılığı yüksek. Çünkü Fin kullanıcılar aylık 50 GB ile Avrupa’nın en fazla mobil veri tüketen grubu. İkinci sıradaki Estonya’ya göre yüzde 25 daha fazla veri tüketen Helsinki sakinleri, Avrupa ortalamasının ise 10 kat üzerinde yer alıyor.

Nesnelerin interneti yeraltına iniyor

0
cat_truck2IDC’ye göre 1,7 trilyon dolar. Yani, nesnelerin interneti (Internet of Things – IOT) için 2020 yılında öngörülen global pazar büyüklüğü. Bu kapsamdaki bağlantılı cihaz sayısının ise 20 milyarı bulması bekleniyor. Belki de tamamına yakını gözlerden uzak, sensörler aracılığıyla ölçüp biçen bu alanın etkilemediği sektör ise olmayacak. Akıllı şehirler ile beraberindeki ulaşım sistemleri, binalar, otomobiller, güvenlik sistemleri hatta giyilebilir teknolojiler derken verimlilik ve pazarlama anlamında çok sayıda örnek hayatımıza girdi ya da girmek üzere. Özellikle 5G sonrası kablosuz iletişim altyapının hızlanmasıyla etkisini gösterecek olan nesnelerin internetinin asıl fark yaratacağı alan ise endüstri. Otomasyon sistemleri ve endüstriyel tesislerin verimliliğinde başrolü oynayacak olan bu teknolojinin hayat bulduğu bir yer daha var: Yeraltı… Mining Global‘de yayınlanan bir yazı, nesnelerin internetinin madencilik sektöründe nasıl kilit bir rol üstleneceğini özetliyor. Gartner’ın araştırmalarına göre yalnızca bu sektörde 2014 sonu itibariyle 24 milyon IoT’den faydalanan cihaz bulunuyor. Gartner, 2020 için bu sayının 90 milyon adede çıkacağını öngörüyor. Madencilik sektörü nesnelerin internetinden iki şekilde faydalanıyor: Bant sistemlerinin gerçek zamanlı yönetimi ve madenlerin taşınmasını sağlayan devasa kamyonların kontrolü. En çarpıcı örneklerden biri Caterpillar’a ait. MineStar adı verilen bir teknolojiden faydalanan şirket, maden sahalarında kurulan iletişim altyapıları ile bant sistemlerindeki herhangi bir takılma ya da arızayı anında tespit edebiliyor. Bunun dışında kullanılan makinelerin sağlıklı çalışıp çalışmadığı da kurulan kontrol merkezindeki ekranlardan kolayca takip edilebiliyor. Şirket, 10 Nisan 2015 itibariyle yönetim yapılanmasında Analitik ve İnovasyon Bölümü adıyla yeni bir bölüm açtığını duyurdu. Bölümün başında şirketin başkan yardımcısı Greg Folley’in bulunması yönetim kademesinde verinin değerinin farkında olunduğunu gösteriyor. Madencilik sektörünün teknolojiye ilgisi yalnızca Caterpillar ile sınırlı değil. Bu alandaki önemli oyunculardan biri olan Komatsu da 2015’i hareketli geçiren bir isim. Şirket, GE ile Büyük Veri analizi noktasında bir işbirliğine gitti. Şirket ayrıca geçen hafta Telstra ile de bir anlaşma imzalayarak ürün ve çözümlerinde nesnelerin internetinin nasıl konumlandırılacağını şekillendiren üç yıllık bir dönemi başlattı. Sektörden bir başka örnekte ise madencilik sektörüne yazılım çözümleri sunan Joy Global şirketi karşımıza çıkıyor. Şirketin Smart Services adını verdiği çözüm, kurulan kontrol merkezinden ekipmanlar ve araçlar dahil tüm maden sahasının yönetimine olanak tanıyor. Son üç yıldır teknoloji destekli bu çözümü sunan şirketin bunu sunabilmesinde kurulan iletişim altyapısı ile nesnelerin interneti kapsamında değerlendirilebilecek sensörlerin rolü büyük. Türkiye’de de bu alanda benzer çözümler sunan ya da sunmaya başlayacak şirketlerin olduğunu ekleyelim. İlerleyen haftalarda bu şirketlerin nasıl çözümler hazırladıklarını ve hedeflerini ayrıca değerlendireceğiz. Nesnelerin interneti hayat kurtarır mı? Türkiye’nin maden kazaları konusundaki sabıkalı durumu yalnızca haber bültenlerinde değil, uluslararası araştırmalarda da kendini gösteriyor. Bu istenmeyen kaza ve ölümlerin önüne geçmek için nesnelerin interneti doğru bir çözüm olabilir. Özellikle madende çalışan işçilerin bulunduğu yerlerin hava kalitesi, acil durumda kullandıkları ekipmanların çalışır durumda olup olmadığı, hatta bulundukları dolaplara ait kapakların hangi gün ve saatte ne kadar süreyle açık kaldığı bilgisine bile yerleştirilecek sensörlerle öğrenmek mümkün. Yine kullanılan maske vb. ekipmanların da arızalı olup olmadığını daha çalışan işçi yukarıya çıkmadan tespit etmek son derece kolaylaşıyor. Bu tip çözümlerin uygulamaya geçmesi içinse iki şey gerekiyor: Birincisi, ilgili resmi kurumların ve yasaların getirdiği yenilikçi kurallar. İkincisi ise maden işletmeciliği yapan şirketlerin -resmi zorunluluk olmasa bile- bu yatırımı yapma vizyonunun olması. Bu ikisinden en az birinin devreye alınması istenmeyen kazaların önüne geçerek çok sayıda hayatın kurtarılmasını sağlayabilir.

Atos’a iki ödül birden

0
Atos Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü Deniz Karaman
Atos Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü Deniz Karaman
Her yıl, dünyanın dört bir yanından binlerce iletişim projesinin yarıştığı Communicator Awards’da bu yıl Atos Türkiye tarafından geliştirilen ve herkesin karbon ayak izini basitçe ölçebileceği eğlenceli web uygulaması, “Çevresel Farkındalık” ve “ Görsel Çekicilik” kategorilerinde ödüle layık görüldü. Kişisel karbon ayakizinizi ölçün “Sıfır Karbon” stratejisi çerçevesinde  kendi kurumsal karbon ayak izini ölçmekle kalmayan Atos Türkiye, herkesin kendi kişisel karbon ayak izini hesaplayabileceği oldukça basit kullanımlı bir web uygulaması olan “karbonolcer.com”’u geliştirdi. “Uygulama, katılanların özel hayatlarındaki karbon ayak izlerini ölçmelerini imkan sağlarken diğer yandan da azaltmak üzere farkındalık yaratıyor ve öneriler sunuyor” diyen Atos Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü Deniz Karaman, Atos’un dünya çapında karbon ayak izini yüzde 50 oranında azaltmayı hedeflediğinin de altını çiziyor. Kazandıkları bu prestijli ödüllerin kendileri için çok önemli ve motive edici olduğunu vurgulayan Karaman, Atos’un karbon salınımı stratejisini şu sözlerle anlatıyor: “Diğer kuruluşlardan farklı olarak, sadece kendi süreçlerimizde karbon kullanımını en aza indirmekle yetinmiyoruz, aynı zamanda hizmet sunduğumuz firmalara ve tüm bireylere de da karbon emisyonunu azaltmanın yollarını ve bu sayede elde edilen tasarrufları anlatmayı sürdürüyoruz. “ 2015 Communicator Awards, iletişim profesyonelleri için yaratıcı mükemmelliği onurlandıran en büyük ve en rekabetçi ödül programı olarak adlandırılıyor. 20 yıl önce kurulan programın ardında 600’ün üzerinde üyesi bulunan görsel sanatlar ve interaktif akademi bulunuyor. Akademide dünyanın en önemli markalarının reklam, iletişim ve kreatif pazarlama profesyonelleri yer alıyor.

WiFi üzerinden şarj dünyayı değiştirecek

4
844683-Wifi-1424960976-487-640x480WiFi, yani kablosuz ağ  sinyalleri modern dünyanın yeni bir bileşeni. Televizyon veya radyo dalgaları ya da GSM sinyalleri gibi, WiFi sinyalleri de artık modern şehirlerin bir parçasına dönüştü. Nerede bulunursanız bulunun, cep telefonunuzu açıp çevrenizdeki kablosuz ağları kontrol edecek olursanız, sayısız kablosuz ağla karşılaştığınızı görebiliyorsunuz. Üstelik bunların çoğu güçlü sinyallere de sahip oluyor. Bilim insanları bir süredir, WiFi sinyalleri ile küçük cihazları şarj etmenin mümkün olduğunu beyan edip duruyordu. Hatta bu savı destekleyen prototip cihazları da medya önüne çıkardılar. Peki bu sistem nasıl işliyor? Küçük bir “internet of things” cihazını, belki giyilebilir bir cihazı, belki evinizdeki minicik güvenlik kamerası, belki salonunuzda masanın üzerinde minik bir kontrol cihazı, evinizdeki kablosuz ağ modemine belli bir mesafede durduğu sürece, sinyallerin gücü ile kendini şarj edebiliyor. Bu mesafe şimdilik altı metre ancak teknoloji geliştikçe menzilin artacağı kesin. Ayrıca bir evde, laboratuvar şartlarının aksine, alttaki, üsteki komşunun, sağdaki soldaki komşunun kablosuz sinyalleri de bu cihazlara ulaşacağı için, cihazların daha güçlü şarj imkanı olacağını tahmin etmek zor değil. Veya üç beş sene sonra tasarlanacak ve sokakta giyeceğiniz minik bir dijital lens, iri, kaba ve dikkat çeken dijital gözlüklerin yerini alabilecek ve bu minik dijital lensin enerji sorunu da, şehir sokaklarında serbestçe dolaşan WiFi sinyalleri olacak. Bu yeni teknoloji, cihazların tasarımında pil boyutu, pil maliyeti, çalışma süresi, enerji tasarruf teknikleri gibi detayları tamamen değiştirerek dijital dünyanın yeniden şekillenmesini sağlayacak. Şu anda, ağır şekilde mobil cihazların şarj problemi tarafından rehin alınmış dijital bir dünyada yaşadığımızı unutmayalım. Sokağa çıkarken, şarj cihazımızı yanımıza aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Otomobillerimizde şarj adaptörleri bulunduruyoruz. Cihazlarımızı kullanırken, ne kadar şarjının kaldığını gözeterek ağır kısıtlamalara gidiyoruz. Oysa bu yeni WiFi sinyalleri üzerinden şarj teknolojisi hayata geçtiğinde, ayağımızdaki bu şarj prangasından da kurtulacağız ve dijital dünya bambaşka bir dengeye oturacak.

ZyXEL’den turizm atağı

0

ozden+aliyagic+uyar-zyxelGünümüzde internet erişiminin giderek önem kazanması ve internete bağlı cihaz sayısının hızla artmasıyla birlikte, özellikle otel ve etkinlik merkezi gibi kullanıcı sayısının yüksek olduğu mekanlardaki ağ altyapıları ve internet erişim teknolojileri üzerinde ciddi bir kapasite ve bant genişliği sorunu ortaya çıkmış durumda. Ayrıca, hızla gelişen turizm sektöründe hem işletmelerin kendi bilgi sistemlerinin çalışması hem de müşterilerine kaliteli hizmet verebilmek için ağ altyapılarının güçlü olması gerekiyor. Ağ altyapılarını tüketicilerin artan internet taleplerine göre güncelleyemeyen işletmeler rekabette bir adım geriye düşme riskiyle karşı karşıyalar. Büyük telekom servis sağlayıcılarından küçük ve orta ölçekli işletmelere ve ev tipi kullanıcılara dek son derece geniş yelpazede bir müşteri tabanına ürün ve servisler sunan Dünyanın önde gelen ağ ve internet teknolojileri sağlayıcısı ZyXEL, turizm sektöründe gerçekleştirdiği projeler ve otellere verdiği destek ile ön plana çıkıyor.

Turizm sektöründe müşteriye özel çözümler

Her sektöre özel uçtan uca network çözümleri sunan ZyXEL, güçlü tecrübesi ve üstün kalite ürünleri ile birlikte turizm sektörünün ihtiyaçlarına yönelik anahtar teslim hizmet veriyor. Son 1 yıl içinde, ZyXEL’in çözüm ortağı programı ZyPartner üyesi çözüm ortaklarıyla birlikte Liberty Hotels Lykia, Tusan Beach Otel, Elite World Otel, Fesa Business Hotel, Metropolitan Hotel Ankara ve Metropolitan Taksim Hotel vb 4 ve 5 yıldızlı konaklama tesislerine özel projeler geliştiren ZyXEL turizm alanındaki projeleriyle adından sıkça söz ettiriyor.

ZyXEL tarafından turizm ve konaklama tesisleri için geliştirilen projelerin fark yarattığı en önemli noktaysa, her konaklama tesisinin önce kapsamlı bir analizden geçirilmesi ve projelerin buna göre “müşteriye özel” bir biçimde tasarlanması. Bu kapsamda prowirelles ürün grubundan güvenliğe, ağ anahtarlarından DSLAM’a kadar geniş bir ürün yelpazesine sahip olan ZyXEL, her konaklama tesisinin kendine has ihtiyaçlarını tespit ederek komple bir çözüm sunabiliyor. Böylece farklı servisler için farklı tedarikçiler bulmak ve entegrasyon süreci geçirmek zorunda kalmayan turizm ve konaklama tesisleri uçtan uca bir çözümün keyfini yaşayabiliyor.

Hızlı uygulanabilir, kesintisiz çözümler!

Konaklama sektöründe yapılan altyapı değişikliklerinin bir an önce hayata geçirebilmesi misafir memnuniyet açısında büyük önem taşıyor. ZyXEL’in konaklama sektörüne yönelik sunduğu çözümlerde farklılaştığı bir diğer konuysa, altyapı kurulumunun hızla uygulanması ve kesintisiz bir çözüm sağlanması. Yapılan ön analiz ve değerlendirmeler sonucunda ihtiyaçlar tam olarak belirlendiği için, ZyXEL’in çözüm ortağı programı ZyPartner üyesi çözüm ortaklarıyla bir projeye başlayıp tamamlaması son derece hızlı gerçekleşiyor.

Bu sayede turizm tesislerindeki tüm kullanıcıların sorunsuz, kesintisiz ve güvenilir bir biçimde internet erişimi almaları mümkün hale geliyor. Ayrıca 5651 sayılı yasanın belirttiği hükümler doğrultusunda, girilen internet sitelerinin kayıt altına alınması sağlanıyor ve hem 5651 yasasının gereklilikleri yerine getirilmiş hem de otel kapsamında kural dışı internet erişimi engellenmiş oluyor.

ZyXEL’in son dönemde turizm ve konaklama sektörüne yönelik gerçekleştirdiği projelerle ilgili olarak ZyXEL Türkiye Marka ve Pazarlama Müdürü Özden Aliyagiç Uyar şu açıklamalarda bulunuyor: “2014 hem küçük ve orta ölçekli işletmelere hem de büyük kurumlara yönelik güvenlik çözümlerimizin çok daha fazla talep edildiği bir yıl oldu. 2014 yılında cirosal anlamda %50’nin üzerinde bir büyüme gerçekleştirdik ve bu büyümede kurumsal taraf için gerçekleştirdiğimiz projelerin de ciddi bir katkısı oldu. 2015 yılında da aynı eğilim devam ediyor.  Turizm ve konaklama sektörü, artan müşteri talepleri doğrultusunda ciddi olarak yatırım yaptığımız ve yeni projelere imza attığımız alanlardan birisi. ZyXEL olarak çözüm ortaklarımızla birlikte, konaklama sektörümüzün ağ altyapılarını en modern çözümlere kavuşturmaktan ötürü büyük bir mutluluk duymaktayız ve bu projelerin önümüzdeki süreçte de artarak devam edeceğini düşünüyoruz.”

EMC, Virtustream’i satın alıyor!

0
EMCGörüşmeler tamamlandığında, Virtustream EMC’nin yeni yönetimli bulut hizmetleri iş birimini oluşturacak. Bu satın alma EMC’nin müşterilerinin tüm uygulamalarını bulut tabanlı BT ortamlarına taşımaya yardımcı olma stratejisinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Virtustream’in bünyesine katılmasıyla EMC, tüm uygulamaları, tüm iş yüklerini ve tüm bulut modellerini destekleyen sektörün en kapsamlı karma bulut portföyünü tamamlamış olacak. Virtustream CEO’su Rodney Rogers doğrudan EMC Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Joe Tucci’ye bağlı olacak. Konuyla ilgili açıklama yapan Joe Tucci, “Sektörün en hızlı büyüyen ve en önemli segmentinde Virtustream gibi olağanüstü bir şirketi satın alma EMC için kritik önem taşıyor. Virtustream, EMC’nin tüm karma bulut altyapıları ve hizmet ihtiyaçları için en kapsamlı kaynak haline gelmesini sağlayacak. Virtustream’in EMC Federation ailesine katılmasından dolayı çok mutluyuz. Oyunun kurallarını değiştirecek bir gelişme yaşandığını düşünüyoruz” dedi. Dünyanın en hızlı büyüyen bulut yazılım ve hizmet şirketlerinden biri olan Virtustream, bulut ortamında kritik misyonlu kurumsal uygulamaları taşımak, yönetmek ve çalıştırmak konusunda SAP de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki birçok büyük işletmenin güvendiği bir şirket. Virtustream’in müşterileri arasında Coca-Cola Company, Domino Sugar, Heinz, Hess Corporation, Kawasaki, Lexmark, Scotts Miracle-Gro gibi dünyanın en büyük markaları yer alıyor. Ayrıca, dünyanın dört bir yanında bulut hizmet ve çözümlerini sunmak için Virtustream yazılımını kullanan hizmet sağlayıcı iş ortakları bulunuyor. Virtustream’in ürün portföyü, müşterilere hem doğrudan hem de EMC’nin global iş ortakları aracılığıyla sunulacak Virtustream’in bulut yazılımı ve Hizmet Olarak Altyapı (IaaS) portföyü müşterilere doğrudan ve iş ortakları aracılığıyla sunulacak. EMC Federation’ın hizmet sağlayıcı iş ortakları Virtustream’in xStream bulut yönetimi yazılım platformuna erişim hakkına sahip olacak ve kendi markalı hizmetlerini bu platform üzerinde uyarlayarak müşterilerine sunabilecek. Şu an EMC, VMware vCloud Air gibi açık bulut hizmetlerine geçişe imkan tanıyan yerinde (işletme sistemleri içinde) özel bulut çözümü ‘Federation Kurumsal Karma Bulut Çözümü’nü sunuyor. Virtustream yerinde ya da işletme dışında yönetimli bulut yazılımı ve hizmetlerini EMC portföyüne katıyor. EMC bu yazılım ve hizmetleri Federation Kurumsal Karma Bulut çözümüne entegre etmeyi planlıyor. EMC, Virtustream’i bünyesine katarak, işletmelerin tüm uygulama portföylerini bulut ortama taşımalarına olanak sağlayacak.

Türkiye’de 11 bin e-mağaza var!

0
ideasoft_GM_Seyhun_Ozkara1e-ticaret altyapı sağlayıcısı IdeaSoft tarafından yapılan pazar analizine göre,  ülkemizde e-ticaret paket yazılımlarını kullanarak e-ticaret yapan KOBİ sayısı 2015 yılı Haziran ayı itibariyle 11.000’e ulaştı. On binlerce lirayı bulan fiziki mağaza yatırım maliyetlerinin çok yüksek olması ve ilgili yatırımların geri dönüşünün uzun zaman alması sebebiyle, küçük ve orta ölçekli perakendeciler, yeni fiziki mağaza veya şube yatırımı yapmak yerine e-ticaret’e yöneliyor. Yaklaşık 42 milyon genişbant İnternet kullanıcısının büyüttüğü e-ticaret pazarının sunduğu fırsatlar da e-ticarete ilgiyi artırıyor. IdeaSoft’un e-ticaret altyapısı sunduğu 5000’i aşkın KOBİ üzerinde yaptığı detaylı araştırmaya göre, KOBİ’lerin %75’i sahip oldukları fiziki iş yeri-mağaza dışında aynı zamanda e-ticaret sitesi üzerinden de ürün satışı gerçekleştiriyor. Bu çalışmaya göre son 5 yıl içinde hem fiziki mağaza hem de e-ticaret sitesi sahibi olan KOBİ’lerin % 18’inin online satış gelirlerinin, fiziki mağaza cirolarının üzerine çıktığı ortaya kondu. E-ticaretten önemli kazanç elde eden bu KOBİ’lerin başarısında ise, dikey e-ticaret olarak ifade edilen sadece iç çamaşırı, butik pasta, düğün ürünleri, özel tasarım yüzük tespih vb. tek bir alana odaklanan işletmeler olmaları ön plana çıkıyor. IdeaSoft Genel Müdürü Seyhun Özkara, Türkiye’de İnternet’in yaygınlaşması ile  son yıllarda hızlı büyüyen e-ticaret pazarının KOBİ’ler için önemli fırsatlar sunduğuna dikkat çekerek, “2015 yılı başlarında yaptığımız KOBİ e-ticaret araştırmasında e-ticaret yapan KOBİ’lerin geçtiğimiz yıla göre %30 büyüdüğünün ortaya çıkması da bunu net biçimde destekliyor. KOBİ’ler için gelecek e-ticarette diyoruz ve IdeaSoft  olarak 10 yıllık sektör uzmanlığımızla akıllı e-ticaret yazılımları geliştiriyoruz. Bu sayede, 2-5 bin TL arasında fiyatlarla işletmeler kolaylıkla e-ticaret sitesi sahibi oluyor. Bu makul sayılabilecek bütçeler, on binlerce lirayı bulan fiziki mağaza açma yatırımları yanında çok daha düşük bir maliyet olarak göze çarpıyor. Bu sebeple hazır sunulan akıllı e-ticaret paketleri mevcut ekonomik şartlarda KOBİ’lerin işlerini İnternet’e  taşırken önemli bir avantaj sunuyor” dedi.

Akbank NCR’ın Interaktif Teller çözümünü seçti

0
NCR_AKBANK_TURKEY_IMG_0322Akbank, NCR Video bankacılık teknolojisinin kullanıldığı, Bahariye Şubesi Cevahir Alışveriş Merkezi ve Gültepe semtinde açtığı mini şubesiyle üç lokasyonda, farklı iş modelleri ile 2015 yılbaşından itibaren hizmet vermeye başladı. Akbank Direkt Bankacılık’tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Orkun Oğuz, “Müşteri memnuniyetini ve hizmet kalitemizi daha da arttırmak için teknolojiyi bir kaldıraç olarak kullanıyoruz. NCR Interactive Teller uygulamasını hayata geçirerek, müşteri hizmetlerinde yüz yüze insan etkileşiminin avantajlarını kaybetmeden teknolojinin bankacılık sektörü için sağladığı verimlilik ve etkinlik arttırıcı faydalarını kullanmış oluyoruz. Müşteri odaklılık yaklaşımımıza uyumlu bu uygulama ile çalışanlarımızın müşterilerimizin danışmanlık gerektiren kompleks bankacılık ihtiyaçlarına daha da çok zaman ayırmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. ” dedi. NCR Türkiye Genel Müdürü Yalçın Orhon, “Interaktif Teller gibi destekli servis bankacılık çözümleri, şubelerdeki gişecilerin, video gişecilerine dönüştürülmesine, işlemlerin bu kanala kaydırılarak şube personelinin gişe arkasından kalkmasına ve daha büyük uzmanlık ve danışmanlık gerektiren ihtiyaçları olan müşterilere daha iyi hizmet verilmesine olanak tanıyabilir. ” dedi. NCR Interactive Teller, mesai saatleri dışında da gişe hizmetlerine erişim sunuyor, yeni mini şubeler oluşturuyor ve şubelerin hizmet vermediği yerlerde bankacılık hizmetleri sunuyor ve bütün bunları NCR ITM’inin gelişmiş özelliklerinden yararlanarak, para yatırma, çekme, fatura ödeme, yeni hesap açma ve kredi başvurusu gibi işlemleri yaparak sağlıyor.

IPv6’ya merhaba

0
Sibel_Kocakus+Sengünİnternet üzerinden iletişim kurabilmek, bir ağda kullanılan cihazların birbirini tanıması ve veri alışverişinde bulunulabilmesi için, IP adresi adı verilen ve her cihaza tahsis edilen benzersiz bir numaradan oluşan adrese ihtiyaç duyulmaktadır. İstatistiklere göre dünya genelinde internet kullanıcı sayısının 3 milyarı aşmış olduğu görülmektedir. 1995’te dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1’inden daha azı internet kullanıcısı iken günümüzde bu oranın yüzde 40’ı geçtiği tahmin edilmekte olduğu göz önüne alındığında, iletilen bilginin doğru adrese gönderilmesi veya verinin doğru adresten alınması için gerekli benzersiz adres sayısının tahmin edilenin çok üzerinde olduğu kolayca anlaşılmaktadır. IP adresi, suçluların takibinden kredi kartı dolandırıcılığının önlenmesine, ziyaretçilerin bulundukları coğrafi bölgelere göre farklı sayfalara yönlendirilmesinden online satış ve pazarlamaya, satışların ve bağlantı tıklanma oranının arttırılması için coğrafi hedeflemeye kadar farklı amaçlarla kullanılabilmektedir. IP adreslerinin üretilmesinde IPv4 adı verilen standart internet protokolü kullanılırken artan kullanım oranıyla birlikte 90 yılların başında bu protokolün gelecekte yetersiz kalacağı ve yeni bir protokole ihtiyaç duyulduğu görülmüş, çok daha fazla sayıda adreslemenin yapılabileceği, bu sayede daha fazla sayıda kullanıcı ve cihazın Internet üzerinde iletişim kurmasını sağlayacak IPv6 adresleme protokolünün temelleri atılmıştır. IPv4 protokolü ile 4,3 milyar benzersiz adres üretilebilirken IPv6 protokolü ile yaklaşık “Üç yüz kırk trilyon” benzersiz IP adresi üretilebilmektedir. Günümüzde IPv4 ve IPv6 protokolleri birlikte kullanılmakta olup çoğu durumda bilgisayarlar ve uygulamalar kullanıcıların herhangi bir işlem yapmasına gerek kalmadan IPv6 özellikli ağ ve hizmetleri algılayarak kullanıma olanak tanımaktadır. IPv6 protokolüne geçiş planları son 10 yıldır hazırlansa da günümüzde bu protokole geçiş oldukça küçük bir oranda gerçekleşmiştir. IPv6 protokolüne geçişin sağlanması için yazılımların ve dağıtıcıların bu teknolojiyi destekleyecek şekilde değiştirilmesi bunun da zaman ve maliyet gerektirmesi nedeniyle geçiş sürecinin ne kadar zaman alacağı ise belirsizliğini sürdürmektedir. Yakın gelecekte İnternete sadece IPv6 adresleri ile erişmek zorunda kalınabileceği için internet üzerinden sunulan hizmetlerdeki altyapının IPv6’ya uygunluğu öne çıkmaktadır. Vizyon Arge Teknoloji A.Ş. Proje Geliştirme Mühendisi Sibel Kocakuş Şengün; IPv6 protokolüne geçiş ile İnternette yakalanacak yüksek kapasitenin yanı sıra özellikle gelişmiş IPv6 özellikleri kullanılarak ağ katmanında güvenlik sağlanması ile bazı saldırı türlerinin gerçekleştirilmesinin de zorlaşacağına dikkat çekti. Şengün; 2015 yılı itibariyle altyapılarını tamamen IPv6’ya geçirdiklerini, Yeni nesil ağ teknolojileri ve ağ güvenliği üzerine geliştirdikleri ürünlerin IPv6’yı destekler hale getirilmesi konusunda çalışmalarına hız verdiklerini belirterek, “IPv6’ya geçişin hizmet kalitemize sağladığı katkının yanı sıra ürünlerimizin IPv6’yı desteklemesi ve katma değeri yüksek yeni ürünlerin geliştirilmesi için Ar-Ge çalışmalarımıza üniversite-sanayi işbirliği kapsamında devam ediyoruz” diye ekledi.

Şifre yerine beyin dalgası dönemi başlıyor

2
brainwavesŞifreler dijital güvenliğimizi sağlamak için çok önemli araçlar ancak ne yazık ki yeterince güvenli değiller. Kötü niyetli biri şifrelerimizi çalabilir, ele geçirebilir, şifreleme sürecini kırıp online hesaplarımıza girebilirler. Parmak iziyle kimlik doğrulama sistemi de son derece güvenli sayılmaz zira birinin parmak izi taklit edilebilir ve bir parmak izi bir kez hacker’ların eline geçince, onu değiştirmek de mümkün olmadığından artık o kullanıcı için parmak iziyle kimlik doğrulama işlemi sonsuza dek kapanmış demektir. Oysa Binghamton Üniversitesindeki araştırmacılar, çok daha güvenli ve pratik bir şifreleme ve kimlik doğrulama yöntemi keşfettiler: Beyin dalagaları. Her insanın, farklı düşünceler anındaki beyin dalgalarının birbirinden faklı izler bıraktığını tespit eden araştırmacılar, bu dalgaların kimlik doğrulamak için kullanılabileceğini fark ettiler. Buna göre, bir kullanıcı belli bir kelimeye, kavrama, nesneye odaklandığında oluşturduğu beyin dalgasının manyetik izi bir başka kişinin izine benzemiyor. Dolayısıyla Facebook’a girerken kendinize belirlediğiniz şifre kelimeye odaklanarak oluşturduğunuz beyin dalgasını okuyacak bilgisayarınız veya telefonunuz kimliğinizi doğrulayarak hesabınıza girmenize izin verecek. Aynı şekilde, eğer bu biyometrik iz hackerların eline geçecek olursa, hemen şifrenizi değiştirip başka bir kelimeye odaklanarak giriş yapmaya devam edebileceksiniz. Üstelik bu yöntemde, şifre olarak belirlediğiniz kelimenin başkaları tarafından bilinmesinde de sakınca yok, zira siz “otomobil” kelimesini düşünürken ürettiğiniz beyin dalgasının manyetik izi ile başkasının aynı kelimeye odaklanmışken ürettiği manyetik iz aynı olmuyor. Elbette bu yeni yöntemin kullanılabilir bir sisteme dönüşüp hayatımıza girmesine henüz yıllar var ancak bu keşif sayesinde sadece şifreleme değil, düşünce gücüyle iletişim gibi yeni imkanların da yakın gelecekte hayatımıza gireceğini tahmin edebilirsiniz. On sene sonra çok farklı bir gelecek bizi bekliyor. Hazır mısınız?

“Dünyanın en hızlı büyüyen şirketleri arasındayız”

0
Türkiye’deki faaliyetlerine başlayan Simplivity, İstanbul Deniz Müzesi’nde Simplivity Customer Forum adlı bir etkinlik düzenledi. Yeni dönemde hızla büyümekte olan Hyper Converged kategorisine dair birçok gelişmenin de paylaşıldığı etkinlikte Simplivity CEO’su Doron Kempel ile bir araya geldik.

Pizza ve ERP bir arada

0
dm_acron007
Acron Bilişim Satış ve İş Geliştirme Direktörü Ayşegül Tüfekçioğlu ve Domino’s Pizza IT Direktörü Gökhan Yoluaçık
Acron, Domino’s Pizza SAP ERP projesi kapsamında kurumun iş süreçleri özelinde hayati önem taşıyan birçok yönetim uygulamasını hayata geçirdi. Proje çerçevesinde “FI, CO-CCA, MM, PP, SD ve BW” modüllerinin implementasyonu gerçekleştirilirken, canlı kullanımda olan HR modülü ile SAP – ERP arasında entegrasyon da yine bu süreç içinde sağlandı. Acron Bilişim, tarafından hayata geçirilen projeyle, Domino’s BT yönetimine, SAP sistemi üzerinden son derece güçlü bir finansal raporlama kabiliyeti kazandırıldı. Domino’s şube kar-zarar raporlarının SAP üzerinde takibi için gerekli altyapı kurularak, banka entegrasyonları ile muhasebe işlemlerinde verimlilik ve güvenilirliğin artırılması sağlandı. Satın alma onay süreçleri ve merkezi fiyatlandırma akışları kurularak, lojistik operasyonlar daha etkin ve yalın hale getirildi. Bu şekilde, ürünlerin izlenebilirliği de sağlandı ve ürünler SAP üzerinden takip edilebilir duruma geldi. Fatura talep, masraf girişi, e-fatura talebi, yatırım, satın alma gibi fonksiyonlar da SAP ile entegre hale getirilerek, bu süreçlerde de önemli oranda iyileştirme sağlandı. Domino’s Pizza IT Direktörü Gökhan Yoluaçık, projeyi şöyle değerlendirdi; “Şirketimizin hızlı büyümesi iş süreçlerinin bilgi teknolojileriyle iyileştirilmesini gerektiriyordu. Finans, lojistik, insan kaynakları ve pazarlama süreçlerimizde toplu bir iyileştirme ihtiyacı duyduk. Bu süreçlerin hayata geçirilmesi noktasında da ACRON Bilişim’le tercih ettik. Proje öncesinde beşten fazla sistemle işimizi yürütmeye çalışıyorduk. Süreçler birbirinden kopuk olarak ilerliyordu. Birinci hedefimiz, sistemleri konsolide etmek daha entegre çalışan, daha doğru ve zamanında işlem yapmamızı, kolaylıkla rapor almamızı sağlayan bir altyapıya geçiş yapmaktı. Bu hedefimizi gerçekleştirdik. SAP ve Acron, birçok karmaşık sistemi ortadan kaldırdı ve tekilleştirdi. İşlerimizi sahadaki mağazalarımızı gözlemleyerek yönetiyoruz. Bunun için de mağaza rakamlarının en net şekilde görülüyor olması gerekir. Bu proje, sektörde bir ilk olarak, mağaza bazlı karlılığı ayın sonunda çok hızlı bir şekilde almamızı sağladı. Bu projenin bir diğer başarısı da Domino’s yönetimini ihtiyaç öncelikleri konusunda yönlendirmesiydi. Muhasebe, finans süreçleri, lojistik süreçleri gibi öncelikli alanların belirlenmesi ve sonrasında üzerine yeni sistemler geliştirilmesi yönünde ilerledik. Proje, bu açıdan da son derece başarılı. Domino’s merkez IT yönetimi de ACRON’la yaptığımız SAP projesinin başarısını gördü. Bu projeyi, Türkiye’yi merkez alarak bölgede yönettiğimiz diğer ülkeler olan Rusya, Azerbaycan ve Gürcistan’da da uygulanabilecek şekilde yapılandırdık. Bu noktalarda da ACRON’la işbirliğimiz devam edecek.” Acron Bilişim Satış ve İş Geliştirme Direktörü Ayşegül Tüfekçioğlu ise projenin hayata geçirilmesi ile ilgili yaptığı değerlendirmede; “Finansman, maliyet muhasebesi uygulamaları, lojistik modüller, satın alma, stok yönetimi gibi uygulamalar, projenin genelini oluşturdu. Bunun yanı sıra, ERP bacaklarından biri olan insan kaynakları uygulaması ise burada hali hazırda kullanımda olan SAP modülüne destek olarak geliştirildi. Proje kapsamında bu SAP ürününün de ana proje içine entegrasyonunu gerçekleştirdik. Ayrıca veri ambarını da etkinleştirerek, oluşan işlem verilerinin veri tabanı ve raporlama altyapısını oluşturduk. Proje, oldukça kısıtlı bir zaman içinde hayata geçirildi diyebiliriz. Sonuç olarak 4 ayrı sistemin entegrasyonunu da kapsayan bir süreçten bahsediyoruz. Canlı kullanıma geçtiğimiz zaman, herhangi bir açık konu olmaksızın, oldukça yumuşak bir geçiş sürecine imza attık. Daha sonra canlı kullanım desteği de planlandığı gibi uygulanarak, proje kapanışı gerçekleştirildi. ACRON’da 12 kişilik ana ekip olmak üzere, yaklaşık 30 danışmanımız projeye katkı sağladı. Proje aynı zamanda QSR (Hızlı Servis Restoran) projeleri özelinde, Türkiye’deki tek uygulama olma özelliğine sahip” dedi.

Ölçsan, biyometrik güvenliğin önemini vurguladı

0
Interpol-biometric-1Biyometrinin çalışma prensiplerinin ele alındığı etkinlikte, özellikle parmak izi, parmak damar izi, yüz, iris, göz damar izi ve hareket tanıma biyometrileri anlatıldı. “Eyeverify, Irience, Eyelock” gibi ürün ve çözümlerin de ele alındığı biyometri gününde ayrıca, yeni ürün K!M pozitif FP desktop da tanıtıldı. Masa üstü parmak izi okuma sistemi olan K!M pozitif FP desktop; kayıt, doğrulama ve tanımlamada yüksek güvenlik ve performans sağlıyor. FBI tarafından PIV IQS sertifikalı parmak izi görüntüsü üreten K!M pozitif FP desktop, şifreleme ve dijital imza içeren yüksek güvenlik özelliklerine sahip bulunuyor. Sahte parmak izine geçiş yok Cihaz, ‘sahte parmak algılama” özelliği sayesinde parmak izinin ne şekilde olursa olsun kopyalanmış olduğunu tespit ediyor. Böylece, lateks, jelatin, plastisin, kapton, şeffaf film, silikon, kauçuk, oyun hamuru, grafit veya kağıttan yapılmış kopya parmak izi K!M pozitif FP desktop’tan hiçbir şekilde doğrulama alamıyor. Bilgisayara bağlanan K!M pozitif FP desktop, yetkili kullanıcısı dışında başka birinin bilgisayarı kullanmasına engel oluyor. Böylece, bilgisayar içindeki dosyalar güvenlik altına alınmış oluyor. Biyometri Günü’ne katılan Ölçsan’ın teknoloji ortaklarından olan Fransız Şirketi Safran Morpho’nın Bölge Satış Müdürü Franck Geoffroy da Morpho ürünleri ve özellikleri hakkında detaylı bilgi verdi.

200 kişi aynı anda konuşmasın lütfen!

0
meeting-virtual-social-network-600x424Dünyanın önde gelen yaşam platformu LINE, 200 katılımcıya kadar eş zamanlı sesli görüşme imkanı sunan devrim niteliğindeki ücretsiz “Popocorn Buzz” uygulamasının Android versiyonunun piyasaya sunulacağını resmi olarak açıkladı. Popcorn Buzz her duruma uygun güçlü grup araması özelliği sunuyor. Popcorn Buzz kullanıcılara arkadaşları veya aileleriyle görüşme imkanı sunarken, şirketler için de ücretli konferans görüşme hizmeti sunan servislere mükemmel bir alternatif olacak. Aynı anda birden çok kişiyle görüşme ihtiyacı duyan kişi ve kurumlar için Popcorn Buzz tamamen ücretsiz bir hizmet. Popcorn Buzz’ı kullanmak isteyenlerin bir kullanıcı adı ve profil resmi belirlemesi yeterli. Kullanıcılar grup aramasının aramaya özel URL’sini görüşülmek istenilen gruba e-mail, SMS veya tercih ettikleri başka bir iletişim yöntemiyle göndererek anında grup aramasına başlayabilecek. Ayrıca LINE kullanıcıları mevcut arkadaş listelerini Popcorn Buzz ile senkronize ederek anında grup görüşmelerine başlayabilecek. Grup görüşmesi sırasında kullanıcılar görüşmeye katılan diğer üyelerin ikonlarını ve yanlarında beliren yeşil nokta ile hangi üyenin konuştuğunu görebilecek. iPhone versiyonuyla birlikte video arama, LINE gruplarıyla doğrudan bağlantı ve daha fazla ek özelliğin ileride sunulması planlanıyor. Popcorn Buzz akıllı telefon iletişiminin sınırlarını daha önceden hiç yapılmamış bir şekilde yeniden tanımlamayı hedefliyor.