Dijital çok güzel gelsenize

0
Dünyada 42 ülkede faaliyet gösteren ve dijital reklamcılığın, internetin gelişmesi için çalışan Interactive Advertising Bureau’nun (IAB) Türkiye’deki temsilcisi IAB Türkiye,22 Haziran – 3 Temmuz tarihleri arasında, Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü’nde, Cornetto’nun sponsorluğunda yeni bir eğitim çalışması başlatıyor: CornettoUniChallenge+ Dijital Öğrenci İşleri Eğitim Kampı Türkiye’deki tüm üniversitelere açık olan eğitim kampında iletişim, işletme, ekonomi bölümlerinde okuyan 3. ve 4. sınıf öğrencileriyle yeni mezunların dijital sektörü tanımaları, sektörde neler olup bittiğini birebir sektör profesyonellerinden öğrenerek dijital iş dünyasına ısınmaları hedefleniyor. Katılımcılar, bu kampta,dijital dünyayı daha yakından tanırken başarılı markaların öykülerini ajans ve reklamverenlerin ağzından dinleme şansı yakalayacaklar. Ajansları, yayıncı kuruluşları ziyaret etme imkanı elde edecek olan katılımcılar, proje üretmek için aldıkları briefin ardından, 5’er kişilik gruplar halinde briefte verilen soruna çözüm bulacaklar. Son başvuru tarihi 12 Haziran Gençlerin, dijital ünlülerle tanışabilecekleri, 15 gün sürecek eğitim kampına katılım 50 kişi ile sınırlı. İki hafta boyunca bir yandan dijital dünyanın keşfedileceği öte yandan projelerin üretileceği kampta, derslerin yanı sıra ekip çalışmasını destekleyen aktiviteler ve dijital ünlülerle sohbetler de düzenlenecek.Her grubun dijital dünyanın tecrübeli isimlerinden bir mentor ile çalışacağı CornettoUniChallenge+ Dijital Öğrenci İşleri Eğitim Kampı’nda projesi ilk 3’e giren ekip üyeleri Eylül ayında dijital alanda faaliyet gösteren bir kuruluştastaj imkânı elde edecek. Ayrıca birinci olan ekip üyeleri, Pegasus’tan uçak bileti kazanacak.

Sony ve LG, Office ve Skype diyor!

0
SkypeforBusinessSony ve LG, Android tabletlerini Microsoft’un önde gelen uygulamalarından bazılarını ön yüklü olarak son kullanıcılarına sunacak. Bahsi geçen uygulamalar arasında, Word, Excel, PowerPoint, Skype, OneNote ve OneDrive gibi örnekler bulunuyor. Bu sayede Skype, Office ve Microsoft’un güçlü bulut hizmetleri birinci elden Android kullanıcılarının eline ulaşarak kitlesini de genişletecek. Sony ve LG’e ek olarak, Microsoft toplamda 18 yeni partner daha duyurdu. Hainer gibi isimlerin yanı sıra, katılan diğer markalarla birlikte iş ortaklarının sayısı 31’e kadar yükseldi. Microsoft daha önce böyle bir girişimi Samsung, Dell ve Pegatron ile gerçekleştirmiş ve uygulamalarını bu üreticilerin tabletlerine sunmuştu. Hatta Samsung’un yeni amiral gemisi Samsung Galaxy S6, bazı önemli uygulamalarla ön yüklü olarak satışa sunulmuştu. Microsoft, yeni iş ortakları ile olan birliktelikleri hakkında detaylı veri paylaşmazken, ortaklıklar için “yeni kazanç olasılıkları” tanımlamasında bulundu.

Android Auto, Hyundai ile geliyor

0
Android Auto
Android Auto
Android akıllı telefon kullanıcıları artık 2015 modet Sonata model araçları için satıcılara, şayet navigasyon sistemleri varsa, Android Auto’yu ücretsiz yükleme talebi verebilecek. Sistem sürücünün akıllı telefonu ve aracı birbirine bağlayarak, Google Maps gibi uygulamaları kullanmak, dokunmatik ekran üzerinden direksiyon kontrolü gibi olasılıkları mümkün kılıyor. Google ilk olarak 2014 yılında duyurulan projenin Hyundai, Audi ve Honda gibi otomobil üreticileri ile ortak olarak yürütüleceğini söylemişti. Şirketin söylediğine göre sistem 2016 yılında 28 farklı markada kullanılabilir olacak. Bu süreçte Apple da, BMW, GM ve Honda gibi isimler ile ortak çalışacak. Apple’ın CarPlay’i ile çalışan otomobiller üzerinde de çalışan Hyundai, Kia Motor bünyesinde ve dünyanın en büyük 5 otomobil üreticisinden bir tanesi. Her şeyden önce kullanıcı güvenliği diyen Android Auto, Euromonitor International adlı tüketici elektroniği araştırma şirketine göre Hindistan gibi otomotiv sektörünün hızla yükseldiği selktörlerde yüzde 85’lik akıllı telefon kullanım oranıyla Google için büyük bir şans. BBC’ye göreyse, Hyundai Sonata adlı orta segment araçlar, belli bir kitleyi hedefliyor ve bu pazardaki yüzde 5’lik iPhone kullanıcılarını merkezine almıyor.

Alibaba destekli MYbank operasyona geçiyor

0
mybankÇin’in bankacılık sektörüne bağlı yasama organı, Alibaba Group Holding ile ortaklığıyla hayat bulacak MYbank operasyonuna yeşil ışık yaktı. Alibaba bağlantılı Ant Financial’ın olan banka, Çin’in klasikleşmiş bankacılık anlayışını parçalayan internet yapılanmalarından biri olarak Haziran ayı içerisinde hayata geçecek. MYbank’ın başındaki isim Yu Shengfa ise, şirketlerinin Ant Financial’ın küçük ve mikro firmalar ve ortakları için sunacağı hizmetin gelişimi için önemli bir adım olduğundan bahsediyor. Ant Financial,1.6 milyondan fazla küçük firmaya toplamda 400 milyar Yuan (64.5 milyar dolar) kredi vermiş bir isim olarak biliniyor ve Alibaba Yönetim Kurul Başkanı Jack Ma’ya bağlı olarak işliyor. Son olarak Ant Financial’ın MYbank’ın yüzde 30 hissesine sahip olduğu not düşülürken, Fosun International ve Wanxiang Group ise yüzde 25 ve 18’lik paylarla ortaklık yürütüyor.

KOBİ’ler güvende olacak

0
CR10wiNGDünyanın önde gelen ağ güvenliği çözümleri üreticisi Cyberoam, küçük ölçekli işletmeler, şubeler ve ev ofislere yönelik sınıfının en performanslı ve uygun fiyatlı birleşik tehdit yönetimi çözümü CR10wiNG’i duyurdu. Kurumsal nitelikteki güvenlik standartlarını küçük işletmelerin hizmetine sunmak için tasarlanan CR10wiNG, kablosuz bağlantı özelliği sayesinde kablosuz cihazları da koruma altına alıyor. 802.11 n/b/g kablosuz bağlantı standartlarını ve 8 adede kadar sanal erişim noktasını destekleyen CR10wiNG, bağlantı noktasından itibaren sağladığı güçlü korumayı kablosuz bağlantıya sahip cihazlara doğrudan yansıtabiliyor. CR10wiNG, böylece ofisteki tüm kablolu ve kablosuz cihazlar için tehditlere karşı en iyi korumayı sağlıyor. Kablosuz ağınızda misafirlerinizi güvenle ağırlayın Çoğu şirketlerdeki kablosuz ağların, özellikle misafir kullanıcıların bağlantılarını takip etme konusundaki yetersizliğinden dolayı veri hırsızlığı ve benzer risklere açık olduğuna dikkat çeken Cyberoam Türkiye Ülke Müdürü Emre Aktaş, şunları söyledi: “Küçük ofis veya ev ofise sahip olan çoğu şirket, kablosuz bağlantıların güvenliğini sağlayacak bilgi birikimine sahip değil ve bu alana kaynak ayırmakta zorlanıyor. Özellikle de farklı bölgelere yayılmış ofis ve mağazalara sahip işletmeler, hem kendi çalışanlarına, hem de müşterilerine ve misafirlerine güvenli kablosuz erişim sunmak için uygun çözümler arıyor. Cyberoam CR10wiNG’i tüm bu ihtiyaçları karşılamak üzere tasarladık.” CR10wiNG, çalışanların ağ aktivitelerinin kimlik bazlı olarak düzenlenmesine izin vermenin yanı sıra, ağ üzerindeki misafir kullanıcıların internet erişimini de denetim altına alabiliyor. Ayrıca sahip olduğu çoklu sanal erişim noktası desteği sayesinde aynı ağ üzerinde satış, pazarlama, destek, misafir ve diğer amaçlar için ayrılmış, her biri kendi kurallarına sahip bağımsız erişim alanları oluşturabiliyor. Böylece erişim güvenliğini garanti altına alınırken, her türlü yetkisiz erişimin önüne geçiyor. Binlerce kişilik şirketlerin güvenliğinden ilham aldı Kurumsal şirketlerin ihtiyaçlarına cevap vermek üzere kurgulanmış özelliklerden ilham alan CR10wiNG, küçük işletmeleri ve ofisleri kurumsal nitelikte güvenlik çözümleriyle tanıştırmak için tasarlandı. CR10wiNG, kablosuz bağlantı özelliği sayesinde Wi-Fi yönlendirici ve firewall uygulamalarını tek bir kutuda birleştiriyor. Ayrıca uzak konumlardaki sınırlı bağlantı olanağına sahip ofisler için USB aracılığıyla 3G/4G bağlantı özelliğini de destekliyor. CR10wiNG küçük şirketlerin daha büyük şirketlerle işbirliği yapmak için ihtiyaç duyduğu güvenlik standartlarına uyumluluğunu sağlamanın yanı sıra, sahip olduğu yüksek performans sayesinde yatırımın geleceğini de garanti altına alıyor. Saniyede 400 megabit hızında firewall korumalı bağlantıya izin veren CR10wiNG, saniyede 60 megabit veriyi gerçek zamanlı olarak tehditlerden arındırabiliyor.

Kurumsalda mobil dönüşüm

0
Aruba GörselBir HP şirketi olan Aruba Networks (NYSE: HPQ), Aruba 320 Serisi erişim noktaları (Access Point-AP) tanıtarak dijital işyeri için daha iyi ağ performansını müjdeliyor. 2018 itibariyle büyük işletmelerdeki çalışanların yüzde 75’inin günde üç kereden daha fazla video etkileşiminde bulunacağı öngörülmektedir. Dolayısıyla, Bilgi İşlem departmanları artan Wi-Fi kapasite performans gereksinimlerini desteklemekte güçlük çekiyor. Buna ilave olarak, daha yüksek performansa sahip 802.11ac Wave 2 altyapısının çıkmasıyla birlikte, MU-MIMO destekli yeni mobil cihazları yönlendirerek ve gruplandırarak bu cihazlardan faydalanabilmek için doğru ağ istihbaratına gereksinim duyulmaktadır. 320 serisi, sektörün çok kullanıcı çoklu giriş/çoklu çıkış (MU-MIMO) gruplama destekli ilk 802.11ac Wave 2 AP’sidir, bunun sonucunda ağ kapasitesi önemli ölçüde güçleniyor. Aygıt yazılımı güncellemeleri, batarya ömrünün izlenmesi ve konfigürasyon değişiklikleri için bataryayla çalışan Aruba İşaretleyicilerinin (Beacons) yönetilmesine yardımcı olan bir BLE işaretleyicisini entegre eden sınıfının tek Wave 2 AP’sidir. Aruba Wave 2 beta tüketicisi olarak, 50’den fazla ülkede 62 milyondan fazla üyesiyle dünyanın lider internet televizyon ağı olan Netflix Inc., yeni geliştirilen uygulamaların bant genişliği ve kapasite gereksinimlerini desteklemek amacıyla 802.11ac teknolojisindeki gelişmeleri yakından takip ediyor. Dijital çalışma ortamında #GenMobile’ı desteklemek için Wave 2 güçlendiriliyor Wave 2 cihazlarının öngörülen tsunami etkisine hazırlanmak için; Aruba, başlangıçta “sticky client” (yapışkan müşteri) sorununa çözüm getiren patenli ClientMatch teknolojisine yeni inovasyonlar getirmiştir. Aruba’nın geliştirilmiş yeni ClientMatch teknolojisi, Wave 2 MU-MIMO müşterileri için akıllı farkındalık özeliğini içermektedir, bu sayede MU-MIMO cihazlarını Aruba 320 Sersi AP’ler üzerinde otomatik olarak yönlendirip gruplandırılıyor. Bu sayede 320 serisi, birden fazla Wave 2 destekli cihaza aynı anda veri iletebiliyor ve dolayısıyla genel ağ kapasitesini artırıyor. Bu Wave 2 geliştirmeleri sayesinde, ClientMatch teknolojisi sadece bireysel cihaz performansını iyileştirmekle kalmayacak, aynı zamanda 802.11ac Wave 2 için genel ağ kapasitesini de güçlendirecektir. Bu sonuç, geliştirilmiş ClientMatch teknolojisi kullanılmayan diğer rakip Wave 2 çözümleriyle karşılaştırıldığında performansta yüzde 42’ye kadar bir iyileşmeye tekabül etmektedir. “802.11ac Wave 2 çözümlerinin daha hızlı benimsenmesi için; Qualcomm Atheros, yeni nesil Wi-Fi ekipmanı üretmek için Aruba gibi ağ kurma liderleriyle birlikte çalışmaktadır,” diyen Qualcomm Incorporated iştiraki Qualcomm Atheros Inc. Ürün Yönetimi Başkan Yardımcısı Irvind Ghai sözlerine şu şekilde devam etmiştir: “Aruba, geliştirilmiş ClientMatch dinamik MU-MIMO gruplandırmasıyla Wave 2 performansını maksimize etmek için inovatif bir yaklaşım benimsemiştir. Bu teknoloji, MU-MIMO destekli mobil cihazları otomatik olarak belirleyip işletme ölçeğinde performans ve kapasite sağlamak için en yakın Wave 2 destekli erişim noktasına yönlendirmek üzere tasarlanmıştır.” Fiyat ve satışa sunulma Aruba 320 serisi Erişim Noktaları (AP), 2015 takvim yılının üçüncü çeyreğinde satışa sunulacaktır. 320 serisi AP fiyatları, ABD listesinde 1,395$’dan başlamaktadır. Enhanced ClientMatch de yeni ArubaOS 6.4.4 geliştirilmiş yazılımının bir parçası olarak Haziran itibariyle satışa sunulacaktır.

AWS Türkiye’de

1
Amazon Web Services (AWS), 190 ülkede aralarında büyük firmaların, start-up’ların ve kamunun da olduğu 1 milyonun üzerinde müşterisine maliyetlerini düşürmede ve inovasyon süreçlerini hızlandırmalarında büyük katma değer sağlıyor. Amazon Web Services Türkiye Ülke Lideri Murat Yanar, AWS hakkında detaylı bilgiler verirken Türkiye pazarındaki hedeflerini TechInside mikrofonlarına anlattı.

Android Pay neden başarılı olsun ki?

0
pay-fullbleedApple’ın dijital ödeme servisi Apple Pay geçen yıl servise girdiğinde, Google başını duvara çok vurmuş olmalı çünkü yıllardır Android telefonlarında bulunan Google Wallet hizmeti atıl durumda beklerken Google bu ödeme servisi hakkında neredeyse hiç adım atmadı, kullanıcıları sahip olacakları kolaylıklar konusunda bilgilendirmedi. Ancak Apple, ödeme servisi işine çok iyi hazırlanarak giriş yapmıştı. ABD ekonomisinde çok önemli yer tutan sayısız mağazayı kendi renklerine katarak açılış yapan Apple, daha ilk günden iPhone sahiplerine alış veriş yapabilecekleri binlerce mağaza hediye etmişti. Google şimdi, geliştiriciler konferasında Android Pay hizmetini duyurdu. Bu yeni servis isim olarak Apple Pay’ı anımsatsa da aslında hepimiz onun Google Wallet’ın devamı olduğunun farkındayız. Peki, Google şimdi ne yapacak da insanların Android Pay’ı kullanmasını sağlayacak? Farkı nerede yaratacak? 2015 sonuna doğru hizmete başlayacak olan Android Pay için en önemli yenilik, ABD’deki büyük operatörlerin çoğuyla anlaşmaya varmış olması. AT&T, Verizon ve T-Mobile artık satacakları telefonlara Android Pay’ı yükleyecekler ve kullanıcılar daha telefonu aldıkları anda Android Pay’ı kullanmaya başlayacak. Hatta bu operatörler, bu servisi kullanan müşterilerinin telefon faturalarını da Android Pay üzerinden otomatik olarak tahsil edecekler. Yani çok sayıda kullanıcı, otomatik olarak Android Pay’ı kullanmaya başlayacak. Android Pay’i aktif olarak kullananların sayısı arttınca da, mağazaların Android Pay ödeme sistemlerine geçişi hızlanacak ve Google 2016 içinde ABD içinde hızla pazar payı kazanacak. Tabi Apple da bu sırada boş durmayacak ve Avrupa’daki varlığını güçlendirmek için Avrupalı ve Uzak Doğulu mağazaları kendine bağlamaya çalışacak ancak Apple’ın ve Google’ın yapılan her alışverişten vergi keser gibi komisyon alıp devletlerin maliye bakanlıklarına ortak olmasına diğer ülkeler ne kadar sıcak bakar bilemiyoruz. Avrupa Komisyonu’nun, ABD istihbarat ajansları ile çalıştıkları tescillenen ABD teknoloji şirketlerinin ayağını Avrupa’dan kesmek için her türlü imkanı kullandığını biliyoruz. Dolayısıyla, bu sistemlerin Avrupa’ya yayılması biraz daha zaman alabilir.

E-GÜVEN’den, herkese e-imza daveti

0
E-GUVEN+Genel+Muduru+Can+OrhunE-GÜVEN, yalnızca iş süreçlerini kolaylaştırarak maliyetleri azaltmak ve zamandan kazandırmakla kalmıyor, çevrenin korunmasına da katkı sağlıyor. e-fatura, e-tebligat, e-devlet, e-defter ve KEP başta olmak üzere pek çok projede birey ve kurumlar için gerekli e-imza altyapısını sağlayan, e-imza kullanım alanlarını geliştirmek üzere yeni projeler geliştiren E-GÜVEN, bugüne kadar 10 binden fazla ağaç kurtardı. E-GÜVEN’in imza süreçlerini kağıt üzerinden elektronik ortama taşıyan ürün ve uygulamalarının ekolojik sistem için de anlam taşıdığını vurgulayan E-GÜVEN Genel Müdürü Can Orhun şunları ifade etti: “Düşük kağıt tüketimi ülkeler için önemli bir gelişmişlik, şirketler içinse önemli bir modernleşme simgesi. Bir insanın yıllık ortalama oksijen ihtiyacını karşılamak için 7 – 8 ağaç gerekiyor. E-GÜVEN olarak şirketlerin e-imzalı projeler üretmesine destek olarak ve bireylerin e-imza edinmesini sağlayarak kurtardığımız 10 binden fazla ağaçla ortalama 1500insanın oksijen hakkını elinden almamış olduk. Bu değerli kazanımı, doğaya saygılı ve teknolojiyi yakından takip eden şirket ve bireylerin bilinçli tutumuyla elde ettik. Henüz e-imzaya geçmemiş tüm birey ve kurumları bu duyarlılığın bir parçası olmaya davet ediyoruz.” Nüfus artışı ve ekonomideki büyümenin doğal kaynakların üzerindeki baskıyı artırarak çevrenin doğal yapısını bozmaya yönelik tehdit oluşturduğunu belirten Orhun, “Diğer yandan yaşanan hızlı teknolojik dönüşüm ve eskiden kağıt üzerinde yapılan işlemlerin elektronik ortama taşınması doğa üzerindeki bu tahribatı azaltmak için bize ciddi bir fırsat sunuyor” dedi.

Nesnelerin interneti ile pazarlama eğitimi

0
Social-media-conceptDijital şehirler, akıllı evler, sizin yerinize düşünen, plan yapan, üreten, birbiri ile iletişime geçebilen ve en önemlisi sizin adınıza karar verebilen “şeylerle” birlikte yaşamaya hazır mısınız? “Nesnelerin İnterneti”, big data ve makinalar arası iletişim; internetin keşfinden bu yana yaşanan en büyük paradigma kaymasının habercisi. Kadir Has Üniversitesi bünyesinde kurulan #IoTAkademi, tüketicileri ve iş süreçlerini temelinden etkileyecek ve dijital dönüşümü hızlandıracak olan bu yeni paradigmaya karşı kurumları hazırlamak için yola çıktı. Toplamda 10 farklı konuşmacının yer aldığı eğitimde; 6 farklı atölye çalışması ile katılımcılar; iBeacon – Oculus Rift – Akıllı Saatler – Google Glass – 3D Printer – Drone – Mobil Sensörler ve Robotlar ile tanışma ve akıllı nesneleri birebir deneyimleyerek proje geliştirme şansı bulacak. 13 Haziran – 27 Haziran tarihleri arasında her cumartesi; günde 7 saat (09.00-18.00) olmak üzere toplamda 21 saat olarak planlanan bu eğitime; özellikle pazarlama çalışanları, FMCG, perakende, mağazacılık, B2B sektörlerde odaklanmış yöneticiler, reklamcılar, yazılım geliştiricileri, akademisyenler ve öğrenciler başta olmak üzere; günümüzün ve geleceğin teknoloji entegreli pazarlama süreçlerini öğrenmek ve deneyimlemek isteyen herkes katılabilir. Daha fazla bilgi almak isterseniz, #IotAkademi internet sitesini ziyaret edebilirsiniz: http://www.iotakademi.com

İstanbul İhracatçılar Birliği, Azure’a taşındı

0
MicrosoftAzureBannerMicrosoft Türkiye Sunucu ve Bulut Platformu Grup Müdürü Mehmet Üner,“Mevcut sunucu sahasının yetersizliği nedeniyle sanallaştırma, iletişim ve finansal yazılımlardaki geliştirmelerden ve güncellemelerden yararlanamayan ve verimlilik kaybı yaşayan İİB, Microsoft Azure platformuna geçişten sonra maksimum erişilebilirlik ve noktadan noktaya özel ağ özelliği ile mevcut sistemde 7/24 kesintisiz iş sürekliliği sağladı. Böylece sistem transformasyonu geçiren İİB, kendi bulut ortamını oluşturmak gibi ileriye dönük genişletilebilir ve yönetimi kolay bir platforma geçmiş oldu” dedi. Ayrıca iş gücünü daha verimli kullanmak ve uzmanlık alanlarına odaklanmayı amaçlayan BT müşterilerini gelecek teknolojilerle tanıştıran Adeo’nun İİB’ye sağladığı IT transformasyonu sonucunda Microsoft’un Office 365 ürününden de hizmet almaya başlayan İİB, ek güvenlik, raporlama, yönetim, bakım ve güncelleştirme gibi maliyetler gerektirmeden yüksek depolama alanlı posta kutularının yanı sıra hızlı ve kesintisiz bir iletişim sistemine sahip oldu. Microsoft’un “kullandığı kadar öde” prensibi ile sunduğu hizmetler sonucunda, İİB, her yerden erişim ve ISO9001 sertififikasına sahip veri merkezleri aracılığı ile Azure ve Office 365 kullanırken yüksek oranda maliyet tasarrufu elde ederek maksimum verimlilik sağladı. İİB Bilgi İşlem Sorumlusu Cihan Hoş konuya dair şunları söyledi: “Ar-Ge çalışmalarımız sonucunda bulut hizmetlerini mevcut pazarda yaygın, güvenli ve maksimum verimlilik sunarak bize sağlayabilecek olan markanın Microsoft olduğuna karar verdik ve Adeo’nun danışmanlığı ve desteğiyle yola çıkaraj Microsoft ‘un Azure ve Office 365 ürünleri ile tanışma imkanına sahip olduk.”

Zoru başardı, ödül aldı

0
2- LearningPartneroftheYearTurkey-BT EgitimTürkiye’de ilk 500 şirketin yüzde 70’e yakınının BT altyapı kurulum ve eğitim hizmetlerini sağlayan BT Eğitim, geçen yılın en büyük ve zorlu bilişim projelerindeki çalışmaları nedeniyle Yılın Eğitim İş Ortağı Ödülü’ne layık görüldü. BT Eğitim’e ödülü, 8-10 Mayıs 2015 tarihleri arasında Çeşme’de gerçekleştirilen Cisco Türkiye İş Ortakları Zirvesi’nde verildi. Yıl boyunca başarılı çalışmaları ile dikkat çeken iş ortaklarının ödüllendirildiği etkinlikte, teknolojik yatırımlar, Cisco mimarilerinde gerçekleştirilen başarılı projeler, problem çözme ve satış yaklaşımları baz alınarak yapılan seçimde, BT Eğitim gerçekleştirdiği başarılı çalışmalar nedeniyle “Yılın Yetkili Eğitim İş Ortağı” oldu. Cisco olarak 19 yıldır Türkiye’de iş ortakları ile gerçekleştirdikleri etkin çalışmalarla fark yarattıklarının altını çizen Cisco Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Işıl Hasdemir “İş ortaklarımızın başarılı projelerini takdir ediyoruz ve onlarla birlikte büyüyeceğimize inanıyoruz. BT Eğitim ile sürdürdüğümüz verimli iş ortaklığını “Yılın Yetkili Eğitim İş Ortağı” ile ödüllendirmekten mutluluk duyuyoruz” dedi. Türkiye’nin ilk ve tek “Uygulama Merkezli Altyapı Yetkili Teknoloji İş Ortağı” Sektörde Cisco ile birlikte değer yaratma üzerine kurulu bir çalışma yürüttüklerini belirten Cumhur Kızıları, bunun sonucunda BT Eğitim’in mayıs ayı itibariyle Cisco’nun “Uygulama Merkezli Altyapısı” (Application Centric Infrastructure –ACI) için Türkiye’deki ilk ve tek “Yetkili Teknoloji İş Ortağı” (Authorized Technology Provider –ATP) olarak atandığını açıkladı. Cumhur Kızıları, “Cisco’nun yeni nesil uygulama ihtiyaçları düşünülerek yaratılmış bir veri merkezi ve bulut çözümünü olan ACI, yakın gelecekteki BT projelerinin merkezinde yer alacak. Bu nedenle Cisco tarafından ACI için Türkiye’nin ilk ve tek ATP olarak atanmamız, önümüzdeki dönemde de EMEAR bölgesindeki önemli eğitim ve projelerde yer alacağımız anlamına geliyor” dedi. Cisco eğitimlerine sınıf atlattı Üst üste yılın en iyisi seçilmenin büyük bir onur olmakla birlikte, büyük bir sorumluluğu da beraberinde getirdiğini dile getiren BT Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Kızıları, ”Türkiye’nin ve EMEAR bölgesi ülkelerinin medar-ı iftiharı olacak, zorlu bilişim projelerinin hayata geçirilmesinde başarıyla destek vermek, yıllara dayanan bir deneyim ve güçlü bir kadronun sonucu. BT Eğitim olarak, 14 yıldır Cisco müşterileri ve iş ortaklarının hedeflerine ulaşması için mümkün olan en iyi eğitim ve hizmetleri sunuyoruz. Cisco müşterileri ve iş ortaklarının değişen teknoloji ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla biz de dünyayla paralel bir şekilde eğitim ve hizmetlerimizi sürekli yeniliyor ve geliştiriyoruz. Bu çerçevede ACI için ATP olarak atanmamızın yanı sıra geçtiğimiz ay Cisco’nun Borderless, Collaboration ve Data Center alanlarında Uzman Eğitim İş Ortağı olmayı başararak Türkiye’deki Cisco eğitim deneyimine sınıf atlattık” dedi.

Intel, Altera’yı satın aldı!

0
  2015’in en büyük şirket satın almalarından biri, dün gerçekleşti. Intel’in duyurusuna göre, mikro işlemci devi, rakibi Altera’yı 16,7 milyar dolar ödeyerek satın aldı. Altera, otomotiv, giyilebilir cihazlar, medikal cihazlar ve havacılık/uzay alanında kullanılan işlemcileri üretmesiyle tanınıyor. Dev üreticilerle büyük hacimli anlaşmaları bulunan Altera’yı satın alarak Intel artık sadece masa üstü pazarında değil, yeni çağda otomobillerden evlerimizdeki akıllı cihazlara kadar çok yoğun olarak talep görecek mini işlemcilerin üreticisi konumuna yükselmiş durumda. Aslında Altera ve Intel zaten uzun zamandır çok yakın çalışıyordu ve Altera’nın tasarladığı işlemciler Intel’in fabrikalarında üretiliyordu. Intel şimdi bu satın alma ile birlikte Altera’nın geliştirdiği çok önemli işlemci teknolojilerine de sahip oldu. Altera’nın teknolojileri ayrıca Intel’in lider konumda olduğu sunucu işlemcilerini güçlendirmek için de kullanılacak. Intel’in kolayca modifiye edilebilen Altera çipleri sayesinde, sunuculara ve veri merkezlerine çok güçlü bulut yetenekleri kazandırması bekleniyor. Intel halihazırda sunucu işlemcileri pazarında %95 pazar payına sahip. Altera’yı satın alan Intel bir anlamda, bu pazardaki konumunu pekiştirip geleceğini de garanti altına almış oldu.

Windows 10’un çıkış tarihi kesinleşti

1
terry_myerson_silhouette_PrintWindows 10, Microsoft tarihindeki en sansasyonel işletim sistemi olacak denilebilir. Windows 8 ile aradığını bulamayan, üstelik de Windows 8’in başarısızlığının sorumluluğunu üzerine alan CEO Steve Ballmer’ın istifa etmesiyle CEO’su da değişen Microsoft, Windows 8’den sonra nasıl bir işletim sistemi geliştireceği üzerine çok kafa yordu. Yeni CEO başa geçtiğinde, Steve Ballmer zamanında geliştirilmeye başlayan Windows 9’u da tamamen çöpe atarak, Windows 10’u sıfırdan geliştirmeye başladı. Kısa sürede ve test kullanıcılarının yoğun katılımıyla inşaa edilen Windows 10’u şu anda milyonlarca test kullanıcısı aktif olarak kullanıyor ve işletim sistemi resmen yayınlandığında bu kullanıcılar Windows 10’u ücretsiz olarak kullanmaya devam edecekler. Yani Windows 10, daha ilk günden milyonlarca kullanıcıya kavuşacak. Peki ama Windows 10 ne zaman piyasaya çıkacak? Microsoft’un bugün yaptığı duyuruya göre, Windows 10’un resmi çıkış tarihi 29 Temmuz olacak. Ayrıca test kullanıcılarının yanı sıra, geçen 6 ay içinde Windows 7 ve üstü işletim sistemli yeni PC veya tablet satın alanlar da ücretsiz olarak Windows 10’a geçiş yapabilecek. Windows 10’un son büyük Windows lansmanı olması da bekleniyor. Microsoft artık yeni bir Windows üretmeyecek, işletim sistemi küçük güncellemelerle zaman içinde evrilecek. Yani Windows 11 olmayacak. İşletim sistemi yoluna Windows ismiyle devam edecek ve Microsoft, düzenli ve sık aralıklarla işletim sistemini güncelleyerek yenileyecek. Ancak bu sistemin tam olarak nasıl işleyeceği ve Microsoft’un nasıl gelir elde edeceği şimdilik net değil. Umarız bu yeni Windows da, Windows 8 gibi hayal kırıklığı yaşatmaz ve yeni CEO Satya Nadella’yı da koltuğundan etmez.

Apple’ın harita merakının arkasındaki sebep

0
apple-street-view-maps-ios-9-Google’ın aksine Apple uzun yıllardır haritalandırma servisine çok özen göstermedi. Google hem uydudan hem de sokaklara saldığı otomobillerle insan gözü seviyesinden dünyanın bütün şehirlerini harıl harıl kayıt altına alırken, Apple telefonlarında kullanılacak harita uygulamaları için veriyi başka şirketlerden satın almayı tercih etti. Sokak seviyesindeki üç boyutlu görüntüler ise ilgi alanına bir türlü giremedi. Hatta Apple’ın bu umursamazlığı sonucunda, iki gün boyunca Apple Map’ın gösterdiği yöne gidip sonra da ters yöne iki üç bin kilometre yol almış olduklarını fark eden yaşlı ABD’li çiftin hazin öyküsü gibi haberlerle karşılaşmak olağan hale geldi. Öyle ki, bazı durumlarda iPhone kullanıcılarına, Apple’ın harita uygulamasını kullanmamaları bile tavsiye edildi. 121214-Samsung-AppleMapsApple’ın harita uygulamasındaki hataları rakipleri de affetmedi ve Samsung kendi telefonlarının reklamlarını, Apple harita hatalarıyla alay eden kurgular üzerine geliştirdi. Şehirlerin en işlek merkezine, iPhone haritaları ile geziye çıkıp kaybolan maceracıların öykülerini anlatan enstalasyonlar yerleştirdi. Apple şimdi, haritalandırma faaliyetine önem vermeyişinin büyük bir hata olduğunu anlamış olacak ki, gizemli otomobillerle ABD sokaklarını karış karış dolaşmaya başladı. Üzerine özel kamera sistemleri yerleştirilmiş otomobillerin Apple’a ait olduğu bir süre önce ortaya çıkmıştı. Peki Apple’ı bir anda haritalandırma faaliyetine yönelten asıl sebep nedir? maxresdefault (1) Yeni gelişen teknolojilerin büyük oranda harita sistemlerine ihtiyaç duyması, Apple’ı bu alandaki açığını gidermeye mecbur bırakmış görünüyor. Artık sadece mobil cihazlardaki harita uygulaması veya navigasyon uygulamaları değil, sürücüsüz otomobiller, akıllı gözlükler, sanal reklam ve ödeme servisleri, büyük oranda harita verisine dayanacak. Gözünüzdeki dijital gözlükle sokakta yürürken, yanından geçtiğiniz veya yaklaştığınız bir mağaza sizi fark ederek hemen gözlüğünüze sanal bir reklam gönderecek. Siz mağazaya bakarken belki de sadece sizin görebileceğiniz, sadece size özel bir indirim veya kampanya teklifi, mağazanın camında yanıp sönmeye başlayacak. Bu indirimi çevredeki diğer insanlar göremeyecek veya onlara da başka teklifler görünecek. Ya da sürücüsüz otomobilinizle ilerlerken, otomobilin çok doğru hesaplanmış harita ve navigasyon bilgilerine ihtiyacı olacak. Akşam vakti ailesiyle birlikte sürücüsüz otomobiline binip “KİT, bizi pizzacıya götür,” diyen bir babaya otomobilinin “şu pizzacıda süper indirimler var,” teklifi götürebilmesi ve Apple’ın o pizzacıdan reklam ve komisyon alabilmesi için de sürücüsüz otomobilin hangi sokakta, hangi köşede, hangi pizzacının bulunduğunu çok iyi bilmesi gerekecek. Kısacası Apple, yakın gelecekteki teknolojik hizmetlerden ekmek yemek istiyorsa, harita işinde rakiplerini yakalamak zorunda. Dolayısıyla, Apple’ın bu ani haritalandırma telaşı, dijital gözlük ve sürücüsüz otomobil teknolojileri üzerindeki çalışmalarının da ispatı kabul edilebilir. Tabi, Apple her zaman için sürpriz yaparak, herkesi ters köşeye yatırabilecek potansiyele sahip ancak haritaları küçümseyerek zamanında yeterince yatırım yapmadığı için şu anda pişman olduğunu tahmin etmek zor değil. ABD sokaklarını karış karış dolaşan kameralı özel Apple otomobilleri de bu pişmanlığın ispatı olarak karşımızda duruyor.

Tayfun Acarer’in BTK’daki 10 yılı

1
Dr. Tayfun Acarer
Dr. Tayfun Acarer
Türkiye, özellikle telekom sektörü Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Tayfun Acarer ile deyim yerindeyse dolu dolu bir 10 yıl geçirdi. Göreve geldiği günden bu yana pek çok ilke imza atan Acarer ve ekibi, kimi zaman çok eleştiri alsa da önemli yenilikler gerçekleştirdi. 2005’te göreve başlayan ve ilk beş yılın sonunda görev süresi Bakanlar Kurulu kararıyla uzatılan Dr.Tayfun Acarer’in yerine geçecek isim resmen açıklanmasa da 27 Mayıs’ta Kurul 2. Başkanlığı görevine atanan Dr. Ömer Fatih Sayan en güçlü isimlerden biri. Acarer’in 10 yılı 2005’te göreve geldiği günlerde bugünkünden oldukça farklı bir tablo çizen Türkiye bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü 10 yılda önemli bir mesafe katetti. BTK’nın düzenli olarak yayınladığı Türkiye Elektronik Haberleşme Sektörü Raporu ile yıllık faaliyet raporları (2005 / 2013) bu mesafeyi ölçmek için en geçerli gösterge konumunda. Öncelikli olarak kurumun 2000 yılında Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde Telekomünikasyon Kurumu olarak kurulduğunu ve 2008 yılında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu olarak faaliyetini sürdürdüğünü ekleyelim. Bu isim değişikliğiyle aynı tarihte yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Kanunu çerçevesinde görev ve yetkileri yeniden belirlenen BTK’nın personel sayısı da buna paralel olarak artış göstermiş. 2005 sonunda 311’i merkez, 142’si bölge müdürlüğü olmak üzere 453 kadrolu personele sahip olan BTK’da bu sayılar 2013 faaliyet raporunda -2014 faaliyet raporu henüz yayınlanmadığı için- 648’i merkez, 183’ü bölge olmak üzere 831’e yükselmiş. Kurumun yalnızca 2013’te kadrosuna eklediği personel sayısı ise 64. Bu sayının 20’si İletişim Uzman Yardımcısı, 10’u Teknik Uzman Yardımcısı ve 16’sı da İletişim Uzman Yardımcısı olarak göreve başlamış. Gelirlerdeki değişim BTK ismi, medyada yıllar içinde operatörlere kestiği yüksek bütçeli cezalarla da anılmıştı. 2005’te 735 milyon TL gelir elde eden kurum bu gelirlerin yüzde 57’sini kullanım ücretlerinden sağlarken, yüzde 20’si ruhsatlardan, yüzde 13’ünü temsil eden yaklaşık 100 milyon TL ise kayıt dışı cihazların kayıt altına alınmasından elde edilmiş. 2013 sonundaki duruma baktığımızda ise BTK’nın gelirlerinin 2005’e oranla iki kattan fazla artarak 1 milyar 723 milyon TL’ye yükseldiği görülüyor. Bu gelirlerin 1 milyar 333 milyon TL’sini kullanım ücretleri, 211 milyon TL’sini ise ruhsatname ücretleri oluşturuyor. BTK, elde ettiği gelirlerin yaklaşık yüzde 90’ı olan 1 milyar 552 milyon TL’yi Evrensel Hizmet Fonu ile Ar-Ge Fonuna aktarırken bir bölümünü de üye olduğu uluslararası kuruluşların üyelik aidatı olarak ve çalışanlarıyla ilgili primler için Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) aktarmış. İşletmeci sayıları Yine 2005 ve 2013 tarihli raporları karşılaştırdığımızda 2004’te 192 olan toplam işletmeci sayısının 2005’te 218’e, 2013 sonunda ise 500’e çıktığı görülüyor. Yine güncel raporda toplam 808 adet yetkilendirme verildiği belirtiliyor. Kurumun Mart 2015’te yayınladığı ve 2014 sonunu baz alan sektör raporuna göre elektronik haberleşme sektöründe yetki alan 672 işletmeci bulunuyor. Yetkilendirme adedi ise 1127’ye ulaşmıştı. Bu sayının aslında daha fazla olduğunu, ancak Ocak ayı başında alınan kararla sabit telefon hizmeti veren 23 firmanın yetkilendirilmesinin iptal edildiğini ekleyelim. 3G ve sonrası BTK’nın Tayfun Acarer başkanlığındaki önemli hamlelerinden biri kuşkusuz 3G ihalesi oldu. Kasım 2008’de gerçekleşen bu ihale sonrası sektörde yaşanan ciddi hareketlenme ekonominin geneline de yansımıştı. Üç operatörün ödediği lisans bedeli ise 970 milyon Avro’ya (o dönemdeki karşılığıyla 1 milyar 970 milyon TL’ye) ulaşmıştı. Eğer 4G ihalesi, önceden belirlendiği gibi gerçekleşseydi Acarer hem 3G hem de 4G ihalesini gerçekleştiren kurumun başkanı olarak anılacaktı. 4G ihalesinin 26 Ağustos’a ertelenmesi ve geçen hafta bahsettiğimiz ikinci bir erteleme ihtimalinin doğması Acarer’in bu ünvanı almasına engel oldu. 3G’de 970 milyon Avro gelir elde eden hükümetin, 4G’den en az 2,3 milyar Avro beklediğini de sözlerimize ekleyelim. Güncel verilere göre Aralık 2014 itibariyle Türkiye’de yaklaşık yüzde 92,5 penetrasyon oranına denk gelen 72 milyona yakın mobil abone bulunurken; yine aynı dönem için mobil genişbant abone sayısı ise 32 milyonu aşmış durumda. e-İmza dönemi 2005 yılı, aynı zamanda Türkiye’nin e-imza ve e-dönüşüm ile tanıştığı yıl olma niteliği de taşıyor. Bu alanda hizmet vermek için yetki alan ilk üç kurum olan E-Güven, TÜBİTAK-UAKAE Kamu Sertifikasyon Merkezi ve TürkTrust’ın incelemeler sonrası hizmet vermeye başlaması Acarer’in göreve başladığı ay gerçekleşiyor. 2006’da dördüncü bir şirket bu sürece dahil olurken bu alanda yetkilendirilen şirketler 2014 sonu itibariyle 1 milyon 290 bin’i e-imza ve 357 bini mobil imza olmak üzere 1 milyon 647 bin elektronik sertifika oluşturdu. Nesnelerin interneti ve M2M Yine son 10 yılda tanıştığımız kavramlardan biri de nesnelerin interneti ve onun bir alt dalı olarak kabul edilen makinelerarası iletişim, yani M2M. BTK verilerine göre 2014 sonu itibariyle M2M abone sayısı 2,5 milyona ulaşmış durumda. Özellikle 5G ve nesnelerin interneti kapsamındaki cihazların hayatımızın tümüne yayılmasıyla bu sayının milyarlarla telaffuz edilmesi öngörülüyor. Fiber altyapı İletişim teknolojilerinin yer aldığı her alanda olmazsa olmazlardan biri haline gelen fiber altyapı da gelişme yaşanan önemli bir konu. BTK’nın güncel verilerine göre 192 bin 671’i Türk Telekom’un, 52 bin 176’sı alternatif işletmecilerin olmak üzere yaklaşık 250 bin kilometre uzunluğunda fiber altyapıya ulaşılmış durumda. Ancak bu alanda yapılan yatırımların yetersiz olduğuna dair Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği’ni (TELKODER) uyarılarına da kulak asmakta fayda var. Telkoder Başkanı Yusuf Ata Arıak’ın açıklamaları, İstanbul başta olmak üzere bazı yerel yönetimlerin kazı izni konusunda sıkıntı yaşattıkları ya da sadece seçtikleri bir firmaya izin verdiği yönünde. Mahkeme kararıyla da tescillenen bu durum, Tayfun Acarer’in yönetimindeki BTK’nın çözüm bulamadığı konular arasında yer alıyor. Sektörle barışık bir bürokrat
Dr. Tayfun Acarer'in koltuğu için en güçlü aday, kısa süre önce ikinci başkanlık görevine getirilen Dr. Ömer Fatih Sayan
Dr. Tayfun Acarer’in koltuğu için en güçlü aday, kısa süre önce ikinci başkanlık görevine getirilen Dr. Ömer Fatih Sayan
Bugün, özellikle telekom sektöründeki hangi yöneticiyle konuşursanız konuşun, tamamına yakını Dr. Tayfun Acarer’in BTK’nın başında olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirecektir. Bu memnuniyette, Acarer’in sektörü her daim dinleyen, önerilerine kulak asan tavrı bulunuyor. Bununla birlikte kimi zaman TBMM’de alınan kararlarla hem sektör hem de tüketiciler için TİB’deki yapılanma, dinlemelere dair gelişmeler, Twitter gibi sosyal medya sitelerinin kapatılması, yüklü miktardaki cezalar gibi olumsuz adımlar attığı da görülen BTK için her şey bu 10 yılın sonunda toz pembe değil. Ancak sektör içinden tabloya baktığımızda BTK için “sektörün öneminin farkında olan ve değerini bilen bir düzenleyici kurum” tanımı yapmak yanlış olmayacak. Acarer’in ardından Görev süresinin dolmasıyla koltuğundan ayrılan Acarer’in yerine gelecek isim, bu yazıyı hazırladığımız sırada netleşmemişti. Ancak, 27 Mayıs günü alınan kararla ikinci başkanlığa getirilen Dr. Ömer Fatih Sayan, 2014’ten bu yana BTK üyesi olarak görev alıyor. 2007-2014 arasında Başbakanlık bünyesinde Başbakanlık Müşavirliği ve Başbakan Başmüşavirliği görevlerinde bulunan Sayan, 1995’te İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde başladığı çalışma hayatında Türkiye dışında Almanya ve ABD’deki özel şirketlerde çip üretimi, cep telefonu dizaynı, Ar-Ge gibi konularda görev almış bir isim.

Dell’den yazılım etkinliği

0
Dell’in, Türkiye, Dubai ve Polonya olmak üzere üç ayrı ülkede yazılım odaklı gerçekleştirdiği 1. Kullanıcı Grubu Konferansı’nın (1st User Group Conference-UGC)  Türkiye ayağı, 28 Mayıs Perşembe günü gerçekleştirildi. Dell Software yazılımı uzmanlarınca geliştirme projeleri ve dağıtım stratejilerinin paylaşılacağı konferansta; Bilgi Güvenliği, Bilgi Yönetimi ve Sistem Yönetimi alanlarında ortaya konan en iyi yayılma stratejilerinden de örnekler sunuldu. Diğer kullanıcılarla deneyimlerini paylaşma imkanı bulacak olan kullanıcılar, en iyi uzmanlardan tavsiyelerin yanı sıra Dell ürünleri, Software, yeni teknolojiler ve iş süreçlerine ilişkin ayrıntılı bilgi alma fırsatı da bulacaklar. Alanında bölgede bir ilk Kullanıcı Grup Konferansı, 300’ü aşkın Dell Software son kullanıcısı, iş ortakları ve distribütörlerine ev sahipliği yaptı. Ünlü sunucu Burcu Esmersoy’un sunumuyla renk kattığı etkinlikte, katılımcılar üst düzey Dell yöneticilerinden IDC analistlerini, güvenilir güvenlik danışmanlarından Fortune 500 listesindeki şirket temsilcilerini, dünyanın alanında önde gelen uzmanlarını dinleme olanağı buldular. Dell’in son 3 yıl içerisinde önemli bir satın alma süreciyle birlikte dönüşüme girdiğini belirten Dell Kurumsal Yazılım Direktörü Brent Schroeder, kurumların ihtiyaçlarını baştan uca karşılayabilmek için gerekli tüm yatırımları gerçekleştirdiklerini vurguladı. Schroeder, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Dell yazılım olarak sistem yönetimi, ağ yönetimi, kimlik erişim yönetimi, bilgi yönetimi, mobil işgücü yönetimi ve güvenlik alanında tüm ihtiyaçları tek bir marka altında sağlıyoruz. Vizyonumuza paralel olarak kurumların sürekli karmaşıklaşan BT altyapılarını nasıl daha basitleştireceğinin, zamanlarını nasıl daha değerli kılacağının, veriyi en verimli nasıl yöneteceklerinin yanıtını veriyoruz. İster en karmaşık bulut yapısına ya da mobil iletişime sahip olun isterse de düzenlemeler karşısında uyum sağlamaya çalışın Dell Software olarak yanınızda olacağız.” “Veri kralsa güvenlik de kraliçedir” Etkileyici sunumuyla dinleyicilere keyifli dakikalar yaşatan Dell Yazılım Güvenlik Stratejisti Ramses Gallego, “Günümüzde inanılmaz hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşümde veriyi en iyi kullananlar bir adım öne çıkıyor. Veri çağımızın vazgeçilmez bir parçası. Ancak burada unutulmaması gereken konu tam anlamıyla şu: Veri kralsa, güvenlik de kraliçedir! Güvenliği tüm BT çözümlerinden ayrı düşünmek imkansızdır. Dell de baştan uca sunduğu çözümlerde hiçbir güvenlik şirketinin sahip olmadığı avantajla kusursuz bir güvenlik çözümü sunabiliyor” dedi.

Titiz anne 200 bin dolarlık Apple 1’i çöpe attı

2
Apple1Pek çok büyük kurumun depolarında, demirbaş olarak kayda geçtiği için çöpe atılamayan sayısız bilgisayar, yazıcı, faks, PC, MAC gibi teknolojik ürünler çürümeye terk edilmiştir. Zaman geçtikçe artık yetersiz kaldıkları için değiştirilen bu cihazlar, bir süre değersiz bir çöp gibi görülse de, belli bir süre sonra antika konumuna yükselebiliyorlar. Temiz veya iyi korunmuş olanlarının kolleksiyoncular tarafından büyük paralar ödenerek satın alındığını da, e-bay gibi servislerde sıkça görebiliyoruz. Ancak bu sefer karşılaştığımız bir olay, teknolojinin antika değerinin farkına varamadığımızda ne kadar büyük zarar edebileceğimizi de gösteriyor. Kaliforniya’da yaşayan bir ev kadını, eşinin ve çocuklarının evin garajına depoladığı eski teknolojik ürünlerin yarattığı karmaşadan o kadar rahatsız oldu ki, eline süpürgeyi alıp ne bulduysa çöpe attı. Ancak çöpe attığı ürünler arasında, 1970’li yıllarda bizzat Steve Jobs ve Steve Wozniak tarafından elle inşaa edilmiş ve bir şirkete satılmış ilk nesil Apple bilgisayar da bulunuyordu. Çok değerli bir antika olarak tanımlanan bu cihazlara kolleksiyoncuların 200 bin dolar ödediğini bilmeyen titiz ev kadını kocasının sakladığı bu eski Apple 1 bilgisayarı çöp olarak görüp mahalledeki çöp arabasına attıktan sonra, çöpleri ayrıştıran merkezdeki çalışanlara piyango vurmuş oldu. Geri dönüşüm merkezindeki çalışanların dikkatini çeken bilgisayar, çöpten kurtarılıp temizlenip tekrar çalışır hale getirildikten sonra bir kolleksiyoncuya tam 200 bin dolara satıldı. Şimdi herkesin aklındaki soru şu: Sayısız kurumun ve şirketin tozlarla kaplı depolarında, IT departmanlarının güneş görmeyen köşelerinde, kim bilir hangi gizli servetler yatıyor, kim bilir hangi hazineler tozlarla kaplı şekilde keşfedilmeyi bekliyor?  

Astel “PT-RZ12K” ile Türkiye’yi tanıştıracak

0
Astel Elektronik güvencesiyle yaz aylarında tüketicilerle buluşacak olan “PT-RZ12K”, dünyanın en hafif 3-çip DLP lazer projektörü olmasının yanısıra sağladığı üstün görüntü kalitesiyle “dijital signage” operasyonları için katma değerli bir çözüm olarak öne çıkıyor. 12,000 lümen parlaklığa ve WUXGA (1920×1200) çözünürlüğe sahip “PT-RZ12K”,  120Hz kare hızı ve yüksek kare hızlı içerik uyumu sayesinde, hareket bulanıklığını (motion blur) azaltarak çok daha net görüntüler sunuyor. Rakiplerinin bir adım ötesine geçen “20,000:1” kontrast oranını, “WUXGA” çözünürlüğün zengin detayları ile birleştiren “PT-RZ12K”; simülasyon merkezleri, kontrol odaları ve eğitim kurumlarının yanı sıra; büyük ölçekli mekanlarda, sanal gerçeklik uygulamalarında ve kurumsal uygulamalarda fark yaratacak üstün bir performans sergiliyor. Geometrik ayar özellikleri ile sistem ve kurulum esnekliği Lazer ışık kaynağına sahip yeni “PT-RZ12K”; yatay, dikey ve “360 derece” projeksiyon yapabiliyor. Çoklu ekranlı projeksiyon ve geometrik ayar özellikleri ile “PT-RZ12K”, büyük bir sistem ve kurulum esnekliği sağlıyor. 12,000 lümen parlaklığa ve SXGA+ (1400 x 1050) çözünürlüğe sahip “PT-RS11K” modeli de, “PT-RZ12K” ile eş zamanlı olarak 2015 yazında piyasaya sürülecek. Eşsiz bir lambasız projeksiyon alternatifi Dünyanın En Hafif ve Yüksek Kare Hızlı 3-Çip DLP Lazer Projektörü “PT-RZ12K”yı Türkiye pazarına sunacak olan Astel Elektronik’in Pazarlama Direktörü Kaan Kısakol, lazer ışık kaynağından güç alan lambasız projektörlerin görüntü sistemlerinin geleceğini tayin edeceklerine dikkat çekti. Kısakol, “Lazer teknolojisinin düşük sahibiyet maliyetleri, zahmetsiz bakım olanağı, düşük güç tüketimi ve çevre dostu materyal kullanımı gibi sayısız avantajı mevcut” dedi. Lazer teknolojisinin çığır açan yenilikleri PT-RZ12K’da PT-RZ12K lazer aydınlatma teknolojisinin bu avantajlarını üstün görüntü kalitesi eşliğinde sunarak farklılaştığını kaydeden Kısakol, “WUXGA (1920 x 1200) çözünürlüğe, 12,000 lümen gibi lazer projektörler arasında az bulunan bir ışık gücüne ve sonsuz kurulum esnekliği sağlayan özelliklere sahip PT-RZ12K ile kullanıcılar birbirinden farklı sayısız uygulamada lazer teknolojisinin çığır açan yenilikleri ile tanışacaklar” dedi.