Mail.ru CEO’su: e-posta ölmedi!
Bazı insanlar sizi sosyal ağların, mesajlaşma uygulamalarının ve Asana ile Slack gibi ortak çalışma uygulamalarının yükselişiyle birlikte e-postanın sonunun yakında geleceğine veya hali hazırda geldiğine ikna etmeye çalışacaktır. Dmitry Grishin gibi birine sorarsanız bunların hepsi palavra.
Elbette Grishin tarafsız değil. Kendisi 100 milyon aktif hesap ile Rusya’nın en büyük e-posta sağlayıcısı Mail.ru grubunun CEO’su ve kurucu ortağı. O henüz kendi şirketinin temeli olan e-posta teknolojisinden ümidi kesmemiş. Aksine bu konuda gayet inatçı.
Grishin bir söyleşide ‘‘E-posta evrenseldir’’ diyor.
Mail.ru e-postayı kucaklayan ve onu geliştirmeye çalışan teknoloji devlerinden biri. Google yakın zamanda Gmail’in mobil sürümünün yeniden keşfedilmiş bir hali olan Inbox’ı yayınladı. Microsoft geçtiğimiz haftalarda e-posta girişimi Acompli’yi satın aldı. Ve şimdi Mail.ru kendi e-posta uygulaması olan, sadece mobil destekleyen ve modern çağda e-postanın nasıl olması gerektiğini yeniden düşünen myMail’i çıkartıyor.
MyMail sadece Mail.ru hesap sahipleri için değil. Mail.ru grubu Rusya’nın dışına yoğunlaştıkça (şirket geçtiğimiz sene California Mountain View’de bir ofis açmıştı) hali hazırda insanların kullandığı Google Mail, Yahoo, Microsoft Outlook, Microsoft Windows Live Hotmail ve AOL gibi değişik e-posta sağlayıcılarını destekliyor.
Grishin’in temel fikri e-postanın inanılmaz bir şekilde hâlâ temel iletişim aracı olması. Örnek vermek gerekirse hayatınızdaki herkes aynı sosyal ağı veya mesajlaşma uygulamasını kullanmıyor. Bu da e-postaya öteki servislere göre bazı kesin avantajlar veriyor, bu servislere Mail.ru grubunun yönettiği VKontakte ve Odnoklassniki sosyal ağları da dahil.
Grishin ‘‘Eğer sana bir şey yazmak istersem e-posta ile yazarım çünkü e-postan olduğuna eminim. Ama bir Slack hesabın olup olmadığına emin değilim’’ diyor.
myMail ile Mail.ru grubu bazı ilginç şeyler yapmış. Şifreleri tamamen devre dışı bırakmış. Kullanıcılara her bir e-posta hesabı için ayrı ayrı push bildirimlerini yönetme imkanı vermiş. Ayrıca eğer Mail.ru e-postayı gönderen kişinin herkese açık bir fotoğrafını bulabilirse o kişiye küçük bir profil resmi olarak atıyor, böylece siz mail yazarken bu profil resmini görebiliyorsunuz.
Grishin ‘‘Birinin sadece e-posta adresini ve resmini göstermek inanılmaz karmaşık bir teknoloji. Fakat kullanıcılar için bu, basitlik anlamına geliyor’’ diyor.
Ek olarak Grishin size myMail uygulamasının sevenin sadece kendisi olmadığını söyleyecektir. Söyleşide uygulamasının popülaritesini göstermek için iPhone 6 Plus’ını çıkartan Grishin onun Apple App Store’da üretkenlik kategorisindeki en iyi ücretsiz uygulamalar sıralamasında Asana ve Trello’dan daha yüksekte olduğunu gösterdi. Gerçekçi olmak gerekirse uygulama Gmail ve Yahoo mail uygulamalarını koltuğundan etmeyi başaramamıştı. Tabii SnapChat, WeChat, ve WhatsApp gibi büyük sosyal uygulamalarını da. Fakat myMail Google’ın yeni Inbox uygulamasının bir adım gerisindeydi.
Grishin, Apple’ın standart e-posta uygulamasını da açarak myMail gibi bir uygulama varken kimin böyle birşey ile e-posta yazacağı düşüncesini sesli bir şekilde dile getirmekten de çekinmedi. Son olarak myMail hakkında ‘‘bunun gerçekten havalı bir şey olduğuna inanıyorum’’ diye konuştu.
Uğur Geyik tekrar Arena’da
Türkiye BT ve telekomünikasyon sektöründe toplamda on beş sene sayılı dağıtıcı şirketlerde profesyonel hizmetlerde bulunan Uğur Geyik, 1995-2001 yılları arasında kariyerine başladığı Arena’ya geri döndü. Uğur Geyik, 1 Aralık tarihinden bu yana Arena’da KOBİ İş Çözümleri Satış Müdürü olarak görev yapıyor.
Kariyerine Arena’da başlayan Uğur Geyik sonrasında, sırasıyla, Beko Elektronik, Sanko Holding, Tekofaks, Hayat Bilgi Teknolojileri, Turkcell Superonline ve Gold Bilgisayar’da çeşitli görevlerde bulundu.
Foxconn’un robotları iPhone’lar için yetersiz
Foxconn, fabrikalarında çalışan 1 milyonun üzerinde insanla birlikte dünyanın en büyük elektronik üreticisi. Daha fazla ürünü daha hızlı ve daha ucuza üretme çabası kötü çalışma şartları ve düşük maaşlara, dolayısıyla kötü bir baskıya sebep olsa da şirket bu probleme bir çözüm üretmek için çalışıyor: robot iş gücü. Foxconn bu yılın başında insan işçilerin yerine geçecek olan birkaç bin robot kuracağını açıklamıştı ancak yayınlanan yeni bir rapor böyle bir planın uygulanabilirliği hakkında şüphe uyandırıyor. Foxconn robotları (foxbotlar) Apple için yeterince hassas değil ve dolayısıyla iPhone üretiminde kullanılamayacaklar. Bu da Foxconn’un planlarını büyük oranda zedeleyecek.
Apple’ın titizlik isteyen standartları parçaların 0,02 milimetre hata payı ile kurulmasını gerektiriyor. Bu da bir insan saçından daha ince. Foxbotlar ise 0,05 milimetrelik hassasiyet ile çalışıyor. Aslında bu rakam robotlar ile üretimde oldukça etkileyici ancak Foxconn’un beslenme veya barınma ihtiyacı taşımayan bir işgücü hayali şimdilik suya düşmüş gibi görünüyor. Neyse ki Foxconn ‘‘bir milyon (kullanışsız) robot’’ projesinde çok fazla ilerlememişti.
Öteki donanım üreticileri Apple ile aynı standartlara sahip olmayabilirler ancak Samsung ve Motorola gibi şirketlerin Apple’ın reddettiği üretim teknolojileri ile ilgilenmesi zor olacaktır. Fakat düşük maliyetli ve markasız ürünler ile sahte iPhone’lar yapan küçük Çinli şirketlerin ilgisini çekebilir.
Çoğu telefon ve tabletin gerekli hassasiyet sebebiyle büyük bölümü insanlar tarafından montajlanıyor. Çoğu robot küçük parçaları cihazlara endüstriyel ölçekte monte edecek becerikliliğe sahip değil. Teknolojiyi gerçeğe dönüştürmek için çalışmalar mevcut ancak bunun olması için sıfırdan yeni endüstriye robotlar tasarlamak gerekiyor. Bu da ekonominin dengesini kaybetmesine sebep oluyor. Yani öyle değilmiş gibi gözükebilir ancak cebinizdeki telefon el işi olmasaydı daha pahalı olabilirdi. Foxconn hızlıca para kazanmaya bakıyor dolayısıyla Foxbotların tasarımını otomotiv robotlarını baz alarak tasarlamıştı.
Maliyetleri 20.000 dolar ile 25.000 dolar arasında değişen robotlar iPhone seviyesinde hassasiyete sahip olmasalar bile Foxconn tesislerinde kullanılıyorlar. Tüm zor işler ise halen insanların hünerli parmakları tarafından yapılıyor. Foxbotların sadece vida sıkmalarına, metal parlatmalarına ve paketleme yapmalarına izin veriliyor zira bu görevler birkaç milimetrenin fark etmeyeceği kolay görevler.
Raporlara göre Foxconn robot kollarını daha hassas olacak şekilde yeniden tasarlıyor ve böylece Apple’ın onayını almayı umuyor. Bu iş birkaç yıllık araştırmaya mal olabilir ancak sonunda ortaya çıkacak robotlar çok daha yetenekli olacaktır. Hatta otomotiv robotlarını tamamen göz ardı edilerek insan koluna benzer bir kola ve birden çok parmağa sahip yeni robotlar tasarlanacağı yönünde söylentiler mevcut. Bu durum makineleri çok daha yetenekli yapabilir ama aynı zamanda daha pahalı yapacaktır. Otomasyonda genellikle maliyet vardır – araştırma ve kurma maliyetlerini kurtarması için birkaç sene geçmesi gerekebilir. Görünen o ki Foxconn bu maliyetten otomotiv sektöründe kullanılan robotları yeniden düzenleyerek kurtulamayacak.
Microsoft Android’e çalışıyor!
Linus Torvalds meşhur olan ‘‘Eğer Microsoft bir gün Linux için yazılımlar yaparsa bu ben kazandım demektir’’ sözünü söylerken muhtemelen bugün içinde yaşadığımız dünyayı hayal etmemişti. Microsoft henüz temel Linux kanallarına kayda değer bir efor harcamasa da Android’e oldukça katkıda bulundu. Gerçek şu ki Google Play Store’daki 40’dan fazla uygulamasıyla Microsoft dünyanın en popüler mobil işletim sistemine girmek için büyük adımlar atıyor.
Microsoft CEO’su Satya Nadella’nın sahneye çıkıp gelecek için ‘Önce bulut, önce mobil’ hedefini açıklamasından çok önce Google’ın Play Store’unda Microsoft’un birkaç uygulaması bulunuyordu. Başlangıçta bu uygulamalar ya küçüklerdi ya da bir amaca yönelik tasarlanmışlardı. Geçtiğimiz sene boyunca Google Play Store’da yer alan Microsoft uygulaması sayısı çarpıcı bir şekilde arttı. Yeni uygulamalar arasında Office Mobil paketinin tamamı ve uygulamalarınıza ve takvim verilerinize hızlıca ulaşabileceğiniz bir kilit ekranı bulunuyor. Android’de var olan bu uygulamaların en iyi kısmı ise neredeyse tüm modern cihazlarda çok iyi bir şekilde çalışması. Android, pek çok kullanıcı için Microsoft’un uygulamalarının Google’ın uygulamaları yerine geçebileceği bir konuma doğru yaklaşıyor.
Microsoft’un uygulamalarının tüm mobil cihazlardaki en iyi seçenekler olması için zorladığını hayal etmek güç değil, Google’da geçtiğimiz yıllarda Chrome ve Gmail’de aynısını yaparak iyi para kazanmıştı. Rekabet son kullanıcılar için her zaman iyidir, özellikle gizli saklı değil de böyle herkese açık bir şekilde olduğu zaman. Umarız Microsoft’tan 2015 yılında daha çoğunu göreceğiz.
Video trafiğinin yüzde 27’si mobilden
Büyük ekranlara ve akıllı cihazlara doğru olan geçiş tüketicilerin çevrimiçi video içeriği tüketim şeklinde önemli değişikliklere sebep olacak. 2016 yılının başından itibaren izlenecek videoların yarısının mobil cihazlar üzerinden izleneceği tahmin ediliyor, bu da artık çevrimiçi video yayıncılarının yüksek sayıda kullanıcılara erişmesi için ‘önce mobil’ stratejisine yönelmelerinin zamanının geldiği anlamına geliyor.
239 ülke ve bölgeden anonim izleme davranışı verisi toplayan Ooyala’ya göre 2014 yılının ikinci çeyreğinin sonuna doğru mobil video trafiğinin payı neredeyse yüzde 27’ye erişmiş durumdaydı. Ooyala’nın Global Video Index Q2 2014 raporunda belirttiğine göre mobil videodaki büyüme yeni bir durum olmamasına rağmen büyüme hızı dikkat çekici boyutlara erişmiş durumda.
Servis sağlayıcılar mobil video izleyicilerinin giderek artan taleplerine cevap vermek için sürekli yeni teknolojiler kullanıyor ve yeni çözümler arıyorlar. Raporun sunduğu verilere göre kullanıcılar 10-30 dakika arasındaki videoları diğer her şeyden çok tüketiyorlar ve bunları 30-60 dakikalık videolar izliyor. Fakat internete bağlı televizyonlar gibi büyük ekranlı cihazlar daha uzun süreli videolar için tercih ediliyor, böylece hem ekran boyutu hem içerik önemli faktörler haline geliyor.
Video izleyicilerinin mobil cihazlar arasında favorisi ise tabletler. 60 dakikadan fazla süren uzun video içeriklerine bile tablet kullanıcıları vakitlerinin yüzde 20’lerini ayırıyorlar. Bunun yanında 60 dakikadan az olan içerikler için zamanlarının yüzde 20’sinden fazlasını ayırıyorlar. Fakat mobil cihazlara bakıldığında kullanıcılar vakitlerinin yüzde 23’ünü 30 dakikadan kısa videolar için ayırırken 30 dakikadan uzun videolar için vakitlerinin yüzde 17’sinden az kısmını ayırıyorlar. Bu bulgular kısa videoların daha çok mobil izlenme sayısı getireceğini açıkça ortaya koyuyor.
Video içeriği gelir getiren aracın ötesinde bir şey gibi görülüyor
Kullanıcılara gün içerisinde daha cazip içerikle erişebilme kabiliyetiyle videolar e-ticaret sektöründe her zaman diğer araçlara oranla avantaja sahip oldular. Akıllı telefon ve tabletlerin kullanım oranlarının artması sebebiyle mobil servis sağlayıcılar da kâr stratejilerini gözden geçirmek zorunda kaldılar. Video içeriğine artık sadece bir gelir kaynağına bakılandan farklı bir gözle bakılıyor. Online video artık şirket stratejilerinin temel parçalarına dahil ediliyor.
Ooyala raporlarına göre mobil video izleme oranı son 12 ayda iki katından fazla artarak tüm çevrimiçi izleme trafiği içinde yüzde 25 paya sahip oldu. Mobil video içeriğinin popülaritesi şu gerçekten anlaşılabilir: mobil videoların payı son 8 çeyrekte yüzde 400’den fazla artarak 2012’nin ikinci çeyreğindeki yüzde 5 değerinden Haziran 2014’te yüzde 27’ye geldi.
Günümüzün çoklu-cihaz dünyasında cihazların arasındaki sınırlar bulanıklaşırken mobil video kullanıcılarında rapor edilen bu artışın sebepleri değişiyor. Ana sebeplerden bir tanesi bire çok yayınların içeriğin web üzerinden bire bir dağıtımı şekline dönüşmesi. Geçmişteki pek çok yılda, mobil videonun büyümesi ittifak ile artan kullanımına işaret eden raporlar ile analiz edilmişti.
Video fırtınası bekleniyordu
GoTV hizmeti ile Sprint Corporation bu alanda bir öncüydü. Mobil video mobil kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamaya uzun süre devam etti ama teknoloji durağan kalamayacak bir şeydir. İnovasyon oranındaki artışla birlikte mobil geniş bant ağlarında bir gelişme oldu. Mobil webde yüksek kaliteli video içeriği çoğalıyor. Şirketler kullanıcılarına ulaşmada videonun potansiyelinin farkına varıyorlar. Video içeriği şirketlerin onu daha çok insanın ilgisini çekmek için bir araç olarak kullanmasıyla bize kusursuz bir ekran sağladı. Bu veri tabanı şirketlerin daha hızlı ağlar, daha fazla bant genişliği ve daha akıllı cihazlar üzerinde çalışmak için geçerli sebepler sağladı. Bu müthiş büyümenin yolunu açan bu çabalar oldu. İstatistikler bile kuvvetli bir şekilde kullanıcının yararına. Sonuç olarak mobil video payı yıldan yıla yüzde 127 ve son iki yılda yüzde 400 arttı.
Ekran büyüklüğü ve içerik uzunluğu bu devamlı büyümenin ana sebebi olmaya devam edecek
Telekomünikasyon şirketleri tüketici pazarına girmede görsel içeriğin potansiyelinin farkına vardılar. Araç ve çözüm depolarına bakıldığında servis sağlayıcıların artan talebe karşılık vererek yüksek kalitede video hizmetlerini dağıtımına devam etmelerinin zor olduğu görülüyor. Bununla beraber daha iyi servisler için analiz edilen şey tablet ve akıllı telefonlarda video izlemeye ayrılan zamanın oranı. Mobil izleyiciler zamanlarının yüzde 45’ini 6 dakika veya daha kısa süren videoları izlemeye harcıyor. Fakat 10 dakikadan daha uzun içerikler için çevrimiçi video izlemeye harcanan zamanın yüzde 81’ini internete bağlı televizyonlar ve yüzde 70’ini tabletler alıyor.
Rapor ayrıca mobil video izlenmeleri hakkında başka bir ilginç faktörü ortaya çıkartıyor: mobil kullanıcılar 3 dakikadan az videolara bayılıyorlar. 2014 yılının ikinci çeyreğinde izlenen videoların yüzde 70’e yakını 3 dakikadan kısa süre tutuyor, bu oran tabletlerde biraz daha azalarak yüzde 62’ye iniyor. Bu da mobil telefon ve tablet kullanıcılarının 3 dakikadan daha kısa süren videoları daha çok izlemelerine rağmen iş etkileşime ve zaman harcamaya geldiğinde 10 dakika veya daha uzun süren videoların daha etkili olduğu anlamına geliyor.
Akıllı cihaz ve internet kullanıcılarının sayısı arttıkça rekabet de katılaşacak
İnternet kullanıcılarının yüzde 7,9 artmasıyla mobil video izlenme sayılarının da sarsıcı bir şekilde artması bekleniyor. Cisco Visual Networking Index (VNI)’ye göre küresel internet video trafiği 2018 yılında tüm tüketici internet trafiğinin yüzde 79’unu oluşturacak. Bu oran 2013 yılında yüzde 66’ydı. İşte mobil servis sağlayıcılarının kâr marjlarının büyük oranda bu videolara dayanmasının ve böylece daha iyi hizmetler sunmalarının altında bu oran yatıyor. Reklamlar zamanla şirket kârlarının yükselmesinde kritik bir faktör haline geldi. Eğer kullanıcılar bu oranda artmaya devam ederse pazar araştırmacıları giderek daha fazla markanın kullanıcılarına erişmek için bu alana yönlenmesiyle birlikte daha sert bir rekabetin olacağını öngörüyorlar.
Akıllı telefon sayısındaki artışla birlikte tüketiciler istatistikleri arttırıyorlar. Gelir optimizasyonu küresel devlerin her zaman akıllarındaydı. Apple ve Android cihazlarının yeni ve inovatif teknolojileriyle birlikte (farklı ekran büyüklükleri, gelişmiş güvenlik önlemleri vb.) tüketiciler hiç kuşkusuz gelişmiş mobil video deneyimi için akıllı cihazlara itimat edeceklerdir.



“Watson’a Sor Söylesin” devri başlıyor
“Bu duyuru aynı zamanda IBM’in Twitter ile yakın dönemde yaptığı küresel çaplı işbirliğini de destekler nitelikte. Twitter ve IBM işbirliği; bulut bilişimin küresel bir işbirliği için nasıl kullanılabileceğini ortaya koyan bir örnek. IBM ve Twitter, mevcut kurumsal veri akışlarını zenginleştirerek iş kararlarını iyileştirmeyi hedefliyor.
Örneğin, kurumsal verilerle sosyal verilerin bütünleştirilmesi uzun vadeli eğilimlerin tahmin edilmesiyle yeni ürünlerin geliştirilmesine katkıda bulunacak; ya da hava durumları gibi gerçek zamanlı değişimlere dayalı olarak gerçek zamanlı karar verme süreçlerini iyileştirecek. Bu anlaşma kapsamında IBM, Twitter verilerini Watson Analitik kullanarak sunacak.
İşletmelerin güçlü öngörüsel ve görsel analitik araçlara anında erişim kazanmasını sağlayan Watson Analitik, iş hayatındaki profesyonellerin öngörüler elde etmek için verileri ayıklama, analiz etme ve görsel anlatıma uygun hale getirmek gibi ihtiyaç duydukları zaman alıcı görevleri otomatikleştiriyor.
Watson Analitik ürününü masaüstü ve mobil aygıtlarda çalışmak üzere tasarlanmış, buluta dayalı bir hizmetin freemium (ücretsiz olan ve farklı özellikler istendiği taktirde satın alma opsiyonu sunan) sürümüne kullanıcılar artık herhangi bir masaüstü veya mobil cihazdan erişebilecek.
Özellikle görselleştirmeye odaklanan veri bilimcileri ve analistleri temel alarak tasarlanmış analitik yeteneklerin aksine IBM Watson Analitik; pazarlama, satış, operasyon, finans ve insan kaynakları gibi veriyi yoğun olarak kullanan işlerdeki profesyoneller için veriyi hazırlama, öngörüsel analiz yapma ve görsel hikaye anlatımı gibi adımları otomatikleştiriyor.
16 Eylül’de ilk duyurusu yapıldığından bu yana 22.000’den fazla kişi Watson Analitik beta versiyonu için kayıt yaptırdı. Teknik destek, en iyi uygulama örnekleri ve eğitim çalışmalarıyla ilgili paylaşımların yapılacağı Watson Analitik Topluluğu kullanıcı grubuna da bugünden itibaren erişim mümkün olacak.
Xerox’ta Londra’dan Connecticut’a transfer
Xerox’taki çalışma yaşamını 1996 yılından beri sürdüren Verda Erdener, Aralık 2014 itibarı ile Xerox’un A.B.D Norwalk Connecticut’taki genel merkezinde çalışmaya başladı. Verda Erdener’in Mart 2013’den beri Xerox Avrupa İç Kontrolörü ve Kurumsal Risk Müdürü olarak gerçekleştirdiği başarılı çalışmalar yeni bir uluslararası göreve atanmasını sağladı. 3 yıllık bir sözleşme ile Xerox’un genel merkezine (Xerox Corporation Headquarter) Kurumsal Finansal Planlama ve Analiz Müdürü olarak atanan Verda Erdener 2018 yılına kadar bu görevini sürdürecek.
Daha önce sadece Avrupa bölgesi ülkelerinden sorumlu olan Verda Erdener’in yeni görevindeki sorumluluk bölgesi Xerox’un faaliyet gösterdiği dünya üzerindeki tüm ülkeler olacak.
Verda Erdener yeni görevinde, Xerox’un tepe yönetimine, Xerox’un faaliyet gösterdiği ülkelerdeki satış aktiviteleri, kar-zarar hesapları ve potansiyel beklentilerle ilgili stratejik karar alma süreçlerine temel olacak bilgi ve raporları hazırlayacak. Sorumlu olduğu ülkelerin yıllık ve üçer aylık hedeflerini, gerçekleştirme durumlarını dönemsel olarak takip edecek.
İstanbul Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu olan Verda Erdener, Marmara Üniversitesi’nde Finans ve Muhasebe konusunda yüksek lisans yaptı. 1975 İstanbul doğumlu olan Verda Erdener’in Pamir adında bir oğlu var.
Emarsys’te yeni isim
2006 yılında Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Şahin, ardından Boğaziçi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği yüksek lisans programını tamamladı. Profesyonel kariyerine 2008 yılında Techneon firmasında İş Geliştirme Müdürü olarak başladı.
Aynı yıl, TÜBİTAK ile Techneon arasında gerçekleştirilen ve yaklaşık bir yıl süren Elektromanyetik Girişim ve Uyumluluk Test Sistemleri İçin Sinyal İşleme Algoritmalarının Geliştirilmesi projesinin danışmanlığını yürüttü. 2012 yılında Emarsys Türkiye’nin bünyesine katılan Şahin, İş Geliştirme Müdürü olarak göreve başladı. Yeni iş alanlarının tespiti, müşteri süreçlerinin yönetimi, kurumun dijital pazarlama stratejilerine göre uygun tavsiye ve e-posta araçlarının sunulması alanlarını yöneten Şahin, 2014 yılı sonunda Emarsys Türkiye’nin Satış Direktörlüğü görevine atandı.
12-17 yaş gençlerin video izleme oranı arttı
IAB Türkiye İnternet Ölçümleme Araştırması Eylül 2014 verilerine göre 17-24 yaş grubu toplam internet nüfusunun yüzde 28’ini oluşturuyor. Türkiye’deki yaş grupları incelendiğinde, internet kullanım oranı yüzde 78 oranıyla en fazla 17-24 yaş aralığındaki gençlere ait. 12-16 yaş grubunun yüzde 73’ü, 25-34 yaş grubu yüzde 58’i, 35-44 yaş grubunun yüzde 41’i internet kullanırken 45-54 yaş grubunun yüzde 28’i ve 55 ve üzeri yaş grubunun ise yüzde 14’ünün online olduğu görülüyor.
17-24 yaş arası kullanıcıların tamamı arama motorlarını ziyaret ederken, yüzde 88’i Facebook, Twitter gibi sosyal ağ sitelerinde vakit geçiriyor. Ayrıca bu kullanıcıların, yüzde 76’sı video-TV sitelerini, yüzde 59’u kültür-eğlence sitelerini ve yalnızca yüzde 55’i haber sitelerini ziyaret ediyor.
Araştırmaya göre 17-24 yaş aralığındaki internet kullanıcılarının yüzde 58’ini erkek, yüzde 42’sini ise kadın kullanıcılar oluşturuyor. Türkiye’deki Gençleri Anlama Kılavuzu** araştırmasının sonuçlarına göre de internet kullanan gençlerin yüzde 40’ı akıllı telefon kullanıyor. Gençler arasında tablet sahiplik oranı ise yüzde 13 civarında seyrediyor.
Araştırmaya katılan 17-24 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 68’i her gün internete bağlanıyor. Bu yaş grubundaki gençlerin yüzde 65’i internete evden bağlanırken, yüzde 37’si ise internetten alışveriş yapıyor.
Mobilde Google büyürken Apple para basıyor
Ezeli rakipler Apple ve Google uygulama marketlerinde rekabet etmeye devam ediyorlar. App Annie Index: Market Q3 2014, 150’den fazla ülkeden toplanan verilere dayanan 2014’ün üçüncü çeyreğinde küresel uygulama pazarını analiz eden son raporunu yayınladı. Verilere göre Google Play uygulama mağazalarındaki indirmelerin yüzde 60’ını alarak iOS App Store’u büyük farkla geride bıraktı. Bu liderlik geçtiğimiz sene aynı periyottaki performansın devamı zira orada da iOS App Store yüzde 25 ile Google Play’i takip ediyordu.
Fakat, iOS uygulama mağazası gelirlerinde kalesini korudu. Şaşırtıcı derecede bir tesadüfün eseri olarak aynı yüzde 60 oran ile Apple ABD’de Google Play’i geride bırakarak liderlik koltuğunu korudu.
Rapordan öne çıkanlar:
Bir önceki çeyrekteki muhteşem performansının ardından Brezilya’nın pazar payı maksimum büyüme gösterdi. Hindistan ve Endonezya onu yakından takip ediyor. Bu büyüme Asya Pasifikteki en hızlı büyüyen akıllı telefon pazarı olan Hindistan’dan bekleniyordu. Son dokuz çeyrekte de iki haneli büyüme oranı yakalayan Endonezya’nın ise uygulama pazarındaki büyüme haberi umut verici. Bu ülkenin patlayan bir akıllı telefon pazarıyla önümüzdeki dört yılda akıllı telefon penetrasyonunu ikiye katlayarak yüzde 40’ın üzerine çıkarması bekleniyor. Genç nesil yeni ve inovatif teknolojiler için can atıyor, yeni çıkan yüksek hızlı 4G ağları da büyümedeki esas sebep olarak gösteriliyor.
Oyunlar uygulama kazançlarındaki büyümede başı çekiyor
2014’ün üçüncü çeyreğinde Oyun, Sosyal Ağ ve Eğlence kategorilerinden uygulamalar hem indirme sayılarında hem de gelirlerde açıkça en iyi sonuçları elde ettiler. Hem App Store’da hem de Google Play’de gelirleri ve indirme sayıları en büyük 5 kategori içinde Oyun uygulamaları uygulama mağazalarını tartışmasız bir şekilde domine etti.
Akıllı telefonlardaki çözünürlük ve grafik geliştirmeleri sayesinde oyun geliştiricileri çok şey kazandı. ABD ve Güney Kore gibi ülkelerdeki gelir artışı Game of War – Fire Age, Boom Beach ve Clash of Clans, Monster Taming, Summoners of War ve Dragon Guard gibi oyunlarla birlikte en çok yükselenlerden oldu. Özellikle FIFA ONLINE 3 M ve Everybody’s Marble gibi oyunlar Güney Kore’de popüler olarak 2014’ün üçüncü çeyreğinde büyük etki yaptılar. Gerçek zamanlı oyunlara yönelik tercihler oyunculara kendilerini oyunun bir parçasıymış gibi hissettirdikleri için artış gösterdi. Kullanıcılar tarafından tercih edilen üstün grafiklere sahip oyunlar arasında FIFA 14 ve Asphalt 8 sonuncu oldu.
Gelişen pazarların uygulama mağazalarındaki yükselişiyle birlikte uygulama geliştiricilerinin kaybedecek bir şeyleri bulunmuyor. Yine de Amerika gibi uzun süreden beri güçlü bir şekilde pozisyonunu koruyan devlere meydan okuyan hızlıca büyüyen pazarlara dikkat etmeleri gerekecek.
- Google Play uygulama indirme sayılarında yüzde 60 ile iOS’i geçerken, uygulama gelirlerinde iOS’in gerisinde seyrediyor.
- İletişim ve Sosyal ağ uygulamaları hem indirme sayıları hem de gelirlerde etkileyici bir büyüme sergiliyor. Facebook Messenger ve Hike en başarılı uygulamalar.
- Brezilya, Google Play’in indirme sayılarının 2014’ün üçüncü çeyreğinde büyümesine Hindistan ve Endonezya ile birlikte destek oluyor.
- Google Play’in dünya çapındaki gelirlerde oyunlar aslan payını almaya devam ediyor.

Gençler artık Microsoft Word kullanmıyor
Eğer yaşınız 30 ve üstü ise muhtemelen okula gittiğiniz dönemlerde ödevlerinizi bir masaüstü veya taşınabilir bilgisayarda Microsoft Word ve Excel kullanarak yaptınız. Ama artık bu durum değişiyor.
Business Insider Ignition konferansına konuşmacı olarak katılan Smarty Pants’den Stephanie Retblatt New York City’li lise öğrencileri arasında yaptığı bir araştırma ile gençlerin verimlilik ve çalışma alışkanlıklarını sorgulamış. Yaşları 13 ila 19 arasında değişen gençler ile yapılan araştırmanın sonucu ise oldukça ilginç; öğrencilerin çoğunluğu artık ödevlerini okula giderken telefonlarında yapıyor.
TechInside Analizi: Henüz öğrencilerin kolaylıkla mobil cihazlarda ödevlerini yapmalarını ve paylaşmalarını sağlayan bir mobil uygulama ile karşılaşmadık ancak bu yakın gelecekte gerçekleşebilir ve bu durumda eğitimcilerin ödevlerin kopyalamasına karşı bir çözüm geliştirmek için düşünmesi gerekecek.
Şunda fikir birliği var ki: Gençler yolda ve beraberce çalışmayı seviyor. Ayrıca neredeyse tüm okul işleri internet üzerinden yürüyor.
Öğrencilere işlerini halletmeleri için hangi programı kullandıkları sorulduğunda en çok Google Drive cevabı verildi.
Bir genç “Drive okulumuzda oldukça popüler” dedi. “Pek çoğumuz Google Drive kullanıyoruz ve böylece aynı anda belgelerimizi düzenleyebiliyoruz.”
Bir diğer kız öğrenci “Google geçtiğimiz birkaç yılda çok öğrenci dostu haline geldi” diye ekledi. “Google Drive bizim için işleri kolaylaştıran pek çok kaynağa sahip.”
Öğretmenler ödevleri ödevlere özel web sitelerinde yayınlıyor. Görülen o ki bazıları ödevleri tweetliyor. Diğer sınıflar projeler üzerinde konuşmak için Facebook grupları oluşturuyor. Gençlerden bazıları ödevlerini genellikle okul yolunda bitirdiklerini veya otobüs ve metroda eve giderken başladıklarını anlatıyor.
Bir öğrenci “makalelerimi iPhone’umun Notlar uygulamasında yazmaya başlıyorum” diyor. Çünkü Apple’ın Handoff adını verdiği özelliği sayesinde bilgisayarında kaldığı yerden devam edebiliyor.
Geçtiğimiz sene benzer bir panelde bir öğrenci Siri’ye bir not almasını söyleyip sonra da 30 dakika boyunca konuşarak makale yazdığını söylemişti.
Geriye gençler tarafından açıkça görmezden gelinen tek bir program kalıyor: Microsoft Word.
Microsoft yakın zamanda Office’in üzerinde belge oluşturup düzenlenebilen ücretsiz bir versiyonunu yayınladı. Program yakın zamanda iOS uygulama mağazasında bir numaraya yerleşti. Yine de tek bir çocuk bile okul ödevlerini yapmak için Office kullandığını söylemedi. Günümüzün çocukları bildiklerinden şaşmıyor gibi görünüyor: Google dünyasından.
Çocukların sözünü ettiği bir diğer verimlilik uygulaması öğrencilerin ve öğretmenlerin dijital bilgi kartları oluşturabildikleri Quizlet ve öğrencilerin ders kitaplarını indirip onlara notlar alabildikleri ve önemli yerleri işaretleyebildikleri PDF Notes.
Bir çocuk insanların telefonlarını sadece aptalca şeyler için kullandıklarını düşündüğünü ancak onların gerçekten çalışma şekillerini değiştirdiğini söylüyor. Astel’den lazer fosfor projektörler
Astel Elektronik, projeksiyon dünyasında çığır açacak Christie GS Serisi’nde yer alan lazer fosfor teknolojisine sahip projektörleri, Türkiye’de ilk kez satışa sunduğunu açıkladı. Geçtiğimiz Temmuz ayında Christie Digital tarafından Las Vegas’ta düzenlenen InfoComm 2014 fuarında ilk kez görücüye çıkarılan ve büyük beğeni toplayan GS Serisi serisi, Astel Elektronik’in katma değerli hizmetiyle dağıtımını üstlendiği birçok üründe olduğu gibi global pazarlarla aynı anda Türkiye’deki tüketicilerle buluşuyor.
Özellikle “toplam sahip olma maliyeti” (Total cost of ownership) olarak da adlandırılan, cihaz satın alındıktan sonraki kullanım ve bakım maliyetlerinde olağanüstü bir düşüş yaratan GS serisi, 5000-5400 bin lümen parlaklık seviyesiyle de dikkatleri üzerine çekiyor.
Geleneksel lambalı projektörlerin aksine aydınlatma gücünü lambadan değil lazer fosfor teknolojisinden alan Christie GS serisi’nin bu özelliği sayesinde satın alma kararı üzerinde büyük bir etkisi olan kullanım ve bakım maliyetleri görülmemiş seviyeler iniyor. 20 bin saate varan oldukça uzun bir kullanım ömrüne sahip lazer fosfor aydınlatma ile lamba değişikliği, filtre değişikliği ve yüksek enerji tüketimi tarih oluyorken, 20 bin saatlik kullanım sonunda “toplam sahiplik maliyeti” yüzde 50 düşüyor.
Tüm mekânlar için ideal çözüm: Christie GS, daima parlak ve görüntü kalitesi hep yüksek
Piyasadaki rakiplerinden birçok özelliğiyle sıyrılmayı başaran Christie GS Serisi projeksiyon cihazları, ışık kaynağı olarak lazer fosfor teknolojisini kullanıyor. Lazer teknolojisine sahip olmayan lambalı projektörlerin parlaklıkları bin saat sonunda yüzde 50’lere inerken, lazer teknolojisi ile 20 bin saatlik bir ömür söz konusu oluyor. 20 bin saat sonunda ise cihazın parlaklığı sadece yüzde 80’lere inmiş oluyor. Böylece, kullanım ömrü boyunca aynı seviyede seyreden parlaklığa sahip projektörler, yüksek görüntü kalitesiyle de tüm mekanlar için ideal bir çözüm haline geliyor.
Emin Hitay, girişimcilere başarının formülünü verdi
Girişimcinin iyi bir fikre sahip olabilmesi için mutlaka vizyon sahibi olması gerektiğini belirten Hitay Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Emin Hitay, “Ancak ilk girişimini hayata geçirecek birinin fikirlerinin, bugünün on adım ötesinde değil, bir adım ötesinde olması pratikte başarıyı yakalamak açısından önemli. İnsanların 15 yıl sonra adapte olup kullanacağı bir ürün veya hizmet için bugünden yatırım yapılmaz” diye konuştu.
Eyleme dönüşmeyen veya dönüştürülemeyen bir fikrin hiçbir öneminin olmadığına dikkat çeken Emin Hitay, “Başarıyı nasıl ölçümleyeceksiniz? Fikrin er meydanı eylem ve onun uygulamaya geçirilmesidir. Ancak iyi bir fikir eyleme dönüştüğünde, değer yaratan bir iş oluşmayabilir. Bunun için fizibilite çalışması ve detaylı bir araştırma yapmak gerekir. Girişimci kendisine şunu sormalı: Satacağım ürünü ya da hizmeti ben satın alır mıydım? Eyleme geçirdiğiniz fikir veya olgunlaştırdığınız projenizden değer yaratmanız, yani bu işi paraya çevirebilmeniz gerekir” dedi.
Emin Hitay, 1980 yılından bu yana devam eden girişimcilik serüveni boyunca, çok sayıda yenilikçi proje ve iş fikrinin oluşturulmasını, hayata geçirilmesini ve şirketleşmesini sağlayan isim olarak tanınıyor.
Uzaydan sınırsız internet paketi Türkiye’de
Şehrin dışında, çep telefonu’nun bile çekmediği bir yerde sınırsız internet keyfi sürmek artık çok kolay. Dünyanın lider uydu operatörlerinden biri olan Eutelsat’ın genişband IP erişim teknolojisi tooway’in Türkiye pazarına sunduğu yüksek hızda sınırsız uydu internet paketi Infinite, dijital süper kullanıcılar ve Küçük Ölçekli Ofis/Ev Ofis işletmeleri’nin yüzünü güldürecek. Türkiye’de abonelik yaptıran ilk bin kişinin hizmetine sunulacak olan internet paketinde kullanıcılar, 22 Mbps’ye kadar olan indirme ve 6 Mbps’ye kadar olan yükleme hızlarıyla Avrupa’daki en hızlı geniş bantlı uydu internet erişim hizmetine kavuşacak.
Bir küçük çanakla dünyaya bağlanın
Her an kullanıma hazır olan tooway Infinite, küçük bir uydu çanağı ve bilgisayara bağlı bir modem yardımıyla çalışıyor. Kullanıcının kendisinin de yapabileceği kadar kolay olan çanak kurulumu, Eutelsat Broadband tarafından eğitilmiş ve sertifikalandırılmış size en yakın tooway yetkili satıcıları tarafından gerçekleştiriliyor. Ayrıca, paket kapsamında bir adet Sabit Gerçek IP adresi ve eklenecek bir aparatla aynı çanak üzerinden çok kanallı televizyon izleme imkânı da sunuyor. Standart IP erişim imkânı sağlayan tooway Infinite, dileyenler için ek cihazlarla internet üzerinden telefon görüşmesi (VoIP) ve evin her köşesinden internet erişimi için kablosuz ağ gibi ek hizmetlere de destek vermektedir.
İnternet erişimi yavaş olan ya da hiç olmayan ev çalışanları veya aileler için mükemmel bir tercih olan tooway Infinite’nin iş, haberleşme, eğitim ya da eğlence amacıyla internete bağlananlar için ideal bir çözüm olduğunu söyleyen Eutelsat Bölge Satış Direktörü Ömer Karataş “Bu sınırlı sürüm kampanyamızla kullanıcılarımızın yüksek hız- sınırsız erişim imkânına en rekabetçi fiyatlarla sahip olmaları temin edilecektir” diyor.
Mobbing’le karşı karşıya kaldığınızda susmayın
Küçük düşürücü, taciz içeren, ulaşılması zor hedef ve proje vererek yıldırmaya yönelik yaklaşımlar olarak bilinen Mobbing, Türkiye’de de artık çok iyi biliniyor. Yasayla desteklenmesi doğrultusunda Türkiye’de güncel ve bilinir bir nokta haline gelen Mobbing için dava süreçleri bile oluşuyor.
Mobbing’le karşılaşan bir çalışanın sessiz kalmayıp olayı bir üstüne veya yetkili merciye rapor etmesi gerektiğini vurgulayan Hugent İş Geliştirme Direktörü Özlem Veryeri Taşkaya, sürecin uzaması ve devam etmesi durumunda psikolojik destek alınıp ilerleyen süreçte mahkemede delil olarak sunulabileceğini belirtiyor.
Mobbing’e göz yuman şirketlerin olumsuz algılanması riski olduğunu belirten Taşkaya: “Mobbing’in uzun süre devam etmesi ve örgüt yönetiminin bunu hoş görmesi, desteklemesi ya da teşvik etmesi, kurumun bir parçası olarak algılanmasına, piyasa repütasyonunun düşmesine ve hukuki süreçlerle karşı karşıya kalınmasına sebep olabilir” diyor.
Konuya yönelik hukuki altyapı ve örnek uygulamalar ile ilgili seminer ve bilgilendirme toplantıları düzenlendiğine dikkat çeken Taşkaya: “Bilinç seviyesinin artırılmasına yönelik sosyal medya üzerinden de çalışmalar yürütülüyor” diyor.
Defne izinsiz SMS’lere dur diyor
TBMM’de görüşülen Elektronik Ticaretin Düzenlenmesine ilişkin yasa tasarısı kapsamındaizinsiz olarak gönderilen pazarlama ve tanıtım amaçlı SMS ve e-maillere denetimler sıkılaştırılıyor. Toplu SMS gönderimlerinde, bu yasa kapsamında izinsiz pazarlama yapan firma ve şahıslara büyük cezalar geliyor. Defne Telekomünikasyon Genel Müdürü Oğuz Haliloğlu GSM şirketlerinin mevcut düzeni içerisinde, cezadan kurtulabilmeleri için özel filtreleme yazılımlarını kullanmaları gerektiğini belirterek: “Bu hizmetlerin altyapı sağlayıcıları olan mobil operatörlerin ve SMS lisansıyla faaliyet gösteren STH’ların bu cezalara maruz kalmamaları için altyapılarında iyileştirme çalışmaları yapmaları ve önlemler almaları gerekmektedir.” dedi.
Havada karada tablet!
TNT’nin başvurusunun ardından, tüm güvenlik koşul ve gereksinimlerinin sağlanıp sağlanmadığının denetleyen Belçika Sivil Havacılık Kurumu, uçuş bilgilerini içeren dijital yazılım anlamına gelen Elektronik Uçuş Çantası (EFB) olarak iPad Air tablet kullanımını onayladı.
TNT bünyesinde faaliyet gösteren hava filosunun tamamında “kağıtsız kokpit” uygulamasının başlamasıyla her bir iPad, uçuş mürettebatı tarafından her uçuşta taşınıyor olan 50 kilo matbu doküman ve el kılavuzunun yerini alacak. Tüm uçuş mürettebatını kapsayan kağıt üzerinden elektronik ortama geçiş, uçuş dokümanlarının güncellenmesini sadeleştirip kolaylaştırırken aynı zamanda, merkezi ve elektronik olarak yapılmalarını mümkün kılarak kağıt kullanımını da ciddi ölçüde azaltıyor.
TNT uçaklarının kokpitleri, havalanma ve iniş dahil, uçuşun her aşamasında kullanılan cihazların yerleştirilebilmesi için modifiye edildi. Aralarında TNT Türkiye’ye hizmet veren ve günlük hava kargo kapasitesi 45 ton olan iki uçağın pilotlarının da bulunduğu 274 TNT pilotu, iPad’lerini teslim aldı. TNT pilotları, 1 Ocak 2015’ten itibaren harita, navigasyon bilgileri ve el klavuzlarına yalnız iPad üzerinden erişebilecekler.
Microsoft Ankara’da zirveye çıktı
4 Aralık’ta Ankara’da düzenlenen Microsoft Bilişim Zirvesi 2014, “Kurumunuzu Dijital Dünyada Yeniden Şekillendirin” temasıyla başkentte 1.000’in üzerinde kamu yöneticisini ve bilişim profesyonelini bir araya getirdi. Zirvede kamuya yönelik çözümler, bulut, mobilite, üretkenlik, modern veri merkezleri, güvenlik, sosyal ağ ve iş zekası gibi bireyleri ve kurumları geleceğe taşıyacak, gerçek potansiyellerini ortaya çıkaracak teknolojilerin ve Microsoft’un bu çerçevede sunduğu çözümlerin detayları katılımcılarla paylaşıldı.
Microsoft Bilişim Zirvesi 2014’ün açılış konuşmalarını Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru gerçekleştirdi. Microsoft’un teknolojisiyle bireyleri ve kurumları değer verdikleri şeylere yakınlaştıran, üretkenliği artıran çözümler sunduğunu ifade eden Özmen, şunları söyledi:
“Günümüzde büyük teknolojik değişimlerin gerçekleşme aralığı 20 yıldan 7 yıla kadar düştü. Önümüzdeki birkaç yılda 3 milyar kişi akıllı kullandığı cihazlarla internete bağlanacak, 24 milyar cihaz birbiriyle konuşacak ve veri üreten cihazların toplam sayısı 212 milyarı bulacak. Biz böyle bir dünyada platform ve üretkenlik şirketi olmak için çalışıyoruz. Ar-Ge için yılda 10 milyar doların üzerinde para harcayarak, dünyanın en büyük Ar-Ge yatırımını yapıyoruz.”
Bilgi teknolojilerinde kaynakların yüzde 70’inin sistemleri çalışır tutmak, yüzde 20’inin büyümek ve yüzde 10’unun dönüşüm için harcandığına işaret eden Özmen, “Bulut bu dengeyi büyüme lehinde değiştirecek. Biz 5 mega trend olan bulut, mobil, sosyal ağ, büyük veriye dayalı iş zekası ve güvenlik özelinde en ideal çözümleri ortaya koymak için çalışıyoruz” dedi.
14 yaşındaki arda, yaşının iki katı yazılım geliştirdi
Açılışta Tamer Özmen’le gerçekleştirilen söyleşi sırasında, Microsoft’un herkese açık yazılım geliştirme okulu Açık Akademi’nin en genç öğrencileri arasında yer alan 14 yaşındaki Arda Özkal da sahneye davet edildi. Açık Akademi’den aldığı eğitimler eşliğinde Windows Phone 8 ve Windows 8.1 için uygulama geliştirdiğini söyleyen Özkal, toplamda 30’a yakın uygulama geliştirdiğini ve bunların yarısının Windows Mağaza’da yayınlandığını anlattı.
Açık Akademi’nin yazılım geliştirme konusundaki becerilerinin gelişiminde çok faydası olduğunu söyleyen Özkal, bu işe ilgi duymasındaki en büyük motivasyonun gelirden öte insanların mutluluğunu olduğunu söyleyerek izleyicilerden büyük alkış aldı.