
Turkcell data gelirleri ile kazandı

Şirketlerin BT’deki yeni yol arkadaşı: Bulutistan
Bulutistan’ın farkı ne?
Pek çok bulut sağlayıcısının aksine Bulutistan, şirketlerin bilişim ihtiyaçlarının belirlenmesi, sağlanması ve yönetilmesi aşamasında uzun süreli yol arkadaşı olarak hizmet veriyor. Bir diğer fark ise Bulutistan’ın sunduğu KOBİ dostu çözümler sayesinde, KOBİ’ler tüm servis paketine yüklü ödemeler yapmak yerine ihtiyaçları ve kullanımları doğrultusunda ödeme yapıyor. Tüm ihtiyaçların tek bir noktadan karşılandığı bu modelle, rekabet halindeki işletmeler, teknolojiye en kısa yoldan ve güvenli bir şekilde ulaşabiliyor. En önemlisi, şirketler, teknolojik prosedürler yüzünden işlerinden geri kalmıyor ve verimliklerini yüzde 50 oranında artırma imkanı yakalıyor.
“2020’de bilgilerin yüzde 40’ı bulutta olacak”
Türkiye’nin bulut alanında dünya standartlarını bir an önce yakalaması gerektiğinin altını çizen Bulutistan Kurucu Ortağı Orçun Murat Özalp, sözlerine şöyle devam ediyor: “Hepimiz farkındayız ki bulut teknolojileri, şirketlere, kurumlara ve hatta devlet organlarına büyük avantajlar sunuyor. Araştırmalar dünya genelinde şirketlerin bulut bilişim hizmetlerine yapacakları harcamanın 2016’da 207 milyar dolara yükseleceğini öngörüyor[1]. Diğer yandan, iki yıl önce dijital dünyadaki veri miktarının yüzde 20’sinden azı Bulut ile temas ederken 2020 senesinde bu oran iki katına çıkarak yüzde 40’a ulaşacak[2]. Bu öngörülerle, Bulutistan olarak yepyeni bir iş modeli geliştirdik. KOBİ’lerin ihtiyaçlarını ve kullanım miktarlarını gözeten bir fiyatlandırma politikamız var ve tüm çözümlerimizi tek bir noktadan kolayca sağlıyoruz. Müşterilerimizin verimliliklerini yüzde 50 oranda daha da artırmayı ve yüzde 80’e varan tasarruf sağlamalarını hedefliyoruz. Bulutistan olarak, büyük ortaklıklara imza atarak büyüyoruz. Özellikle tedarikçileri, bayileri ve üye işyerleri olan, ülkemizin önde gelen firmalarıyla başlattığımız çalışmalar sayesinde büyük farkındalıklar yaratmaya devam edeceğiz.”Etiya, China Mobile ve Huawei ile Ar-Ge yapacak

Avea’nın İş Bankası’ndaki hisseleri TT’de

Pay TV de vergiden dertli
TELKODER, hazırladığı Ödemeli Yayıncılık Platformu Raporu ile ülkemizde D-Smart, Tivibu, Turkcell+, Digitürk, Teledünya, Doping, Filbox gibi markalar tarafından sunulan ÖYP (Pay TV) hizmetlerinin ve sektörünün daha güçlü bir hale gelmesi için ihtiyaç duyulan ve acilen atılması gereken adımları ortaya koydu. Raporda sektörün yaşadığı sorunlar ve bunlar için önerilen çözümler belirtilirken, ilgili düzenlemelerin yapılması halinde sonuçlarının ülkemize ne gibi getirilerinin olacağı da anlatıldı. Sektörün yaşadığı en büyük sıkıntının yüksek vergilendirme rejimi olduğunun dile getirildiği raporda, haksız kullanım ve iletimler, e-fatura imkanının tanınmaması ve telif hakları sorunlarının da ülkemizde ÖYP (Pay TV) işletmecilerinin önünde büyük engel olduğu vurgulandı.
Yüksek vergiler sektörün büyümesine engel
TELKODER raporda Türkiye’de yüksek vergilendirme rejimini ÖYP sektörünün üzerinde nasıl büyük bir yük olduğunu ve sektörün gelişmesini, dolayısıyla da vatandaşlara daha kaliteli hizmet verilmesini engellediğini belirtti. ÖYP sektöründe, verilen hizmetler üzerinden toplam %33 (KDV %18 + ÖİV %15), hizmeti veren işletmeci üzerinden toplam %1,35 (BTK katkı payı %0,35 + evrensel hizmet fonu %1) ve platform cihazları üzerinden de toplamda %37,7 (ÖTV %6,7 + KDV %18 + Bandrol %10 + Kültür Bakanlığı Kesintisi %3) vergi alınmakta olduğu dile getirilen raporda TELKODER, çok yüksek rakamlara ulaşan bu vergilerin hem tüketiciyi hem de hizmeti veren işletmeciyi büyük maddi sıkıntılar içerisine soktuğunu belirtti. Bu bağlamda, birçok eksiği bulunan mevcut mevzuatın mutlaka yenilenmesinin gerektiğini açıklayan TELKODER, bu yolla hem ÖYP sektörünü her açısından geliştirmenin yolunun açılacağını, hem de ülkemiz ekonomisinin gereksiz külfetlerden kurtarılmış olacağını vurguladı. Bunun yanı sıra son kullanıcıların beğendiği bir uygulama olan e-fatura uygulamasının, telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren operatörlerde olduğu gibi ÖYP hizmeti veren şirketler için de sağlanması gerektiği belirtildi. Sektörün karşılaştığı önemli sorunlardan birinin de haksız içerik kullanım, iletimi ve paylaşımı olduğunun belirtildiği raporda, bu sorunla ilgili teknik çözümler üzerine yoğunlaşılması gerektiği vurgulandı. Telif hakları konusunda da yayıncı statüsünde olmayan ödemeli yayıncılık platformlarının ekstra “yeniden iletim” bedeli ödemesinin önüne geçilecek düzenlemelerin yapılması gerektiği de TELKODER tarafından hazırlanan raporda yer aldı.
ÖYP (Pay TV) sektöründe ihtiyaç duyulan düzenlenmeler bir an önce hayata geçmeli
Ödemeli Yayıncılık Platformu (Pay TV) adlı rapor ile ilgili konuşan TELKODER ÖYP Komisyonu Başkanı Rifat Bayatlıoğlu, “Ödemeli Yayıncılık Platformu (Pay TV) sektörü çok önemli bir sektör olmakla birlikte, henüz ülkemizde gerekli büyüklüğe ulaşamamıştır. Bu konuda mutlaka yapılması gereken düzenlemeler mevcuttur. TELKODER’in birleştiriciliği ve liderliğinde bu konuda çalışma yapmak üzere TELKODERbünyesinde bir Ödemeli Yayıncılık Platformu (Pay TV) Komisyonu kurduk. Bu komisyonda TELKODER üyesi olan D-Smart’ın yanı sıra TELKODER üyesi olmayan TTNet gibi işletmeciler de bulunmaktadır. Ödemeli Yayıncılık Platformu (Pay TV) hizmetleri ile ilgili düzenlemeler hayata geçirilirken, ÖYP sektörünün yapısının bozulmaması da mutlaka dikkate alınmalıdır. Raporumuzda, bu amaca yönelik olarak, ÖYP sektörünün iyileşmesi için yapılacak olan düzenlemelere yönelik öneriler getirilmiştir” dedi.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
En çok çalışılmak istenen teknoloji şirketleri

Küçük işletmelere ücretsiz e-Fatura

Yenilenen e-Ticaret yasası 1 Mayıs’ta yürürlükte

Tüketiciler rahat edebilecek mi?
Yenilenen e-Ticaret kanunundaki değişikliklerin amacı özellikle daha önce kayıt bırakılmamasına rağmen mesaj alınan ve spam niteliği taşıyan mesajların önüne geçilmesi. Kanun, bununla ilgili çeşitli yaptırımları da beraberinde getiriyor. Kanun’un “Cezai hükümler” başlığı altında ilgili fıkralara aykırı hareket eden hizmet sağlayıcılar ile aracı hizmet sağlayıcılara 1000 TL’den 5000 TL’ye kadar para cezası verileceği belirtiliyor. Bu tutarlar ihlalin türüne göre 15 bin TL’ye kadar çıkabiliyor. Yine bu başlık altındaki bir diğer madde ise Kanun’un 6. maddesi ile ilgili. Ticari elektronik ileti gönderme şartlarını düzenleyen bu maddeye aykırı hareket edenler arasında “bir defada birden fazla kimseye ileti gönderen” olursa belirtilen para cezası 10 kata kadar artırılabiliyor.Dünya liderlerinin Twitter karnesi

Obama, Francis, Modi, Erdoğan…
En çok takip edilen liderlere bakıldığında, 24 Mart 2015 itibariyle ABD Başkanı Barack Obama’nın ilk sırada olduğu görülüyor. 57 milyon takipçisi bulunan Obama’yı, dokuz farklı dildeki hesaplarıyla 20 milyon takipçisi bulunan Papa Francis Francis izliyor. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Hükümeti’nin resmi hesaplarından WhiteHouse ilk beşte yer alan diğer isimler. Araştırma sonuçlarında dikkat çeken bir nokta, en çok takip edilen isimlerin az sayıda mevkidaşını takip etmesi oldu. Örneğin Barack Obama ve Beyaz Saray’ın hesapları sadece Norveç’ten Erna Solberg, Rusya’dan Dimitri Medvedev, Birleşik Krallık Hükümeti ve Estonya Dışişleri Bakanı Keit Pentus’a ait dört hesabu takip ediyor.Liderler Vine’ı sevdi
Twiplomacy 2015’e göre, dünya liderlerinin büyük kitlelere temel mesajlarını iletebilmek için tercih ettiği bir numaralı sosyal medya kanalı haline gelen Twitter’da hükümetler, daha fazla görsel ve video kullanmaya başladı. Örneğin @Elysee Sarayı resmi ziyaretleri özetlemek, Alman Dışişleri Bakanlığı Dünya Kupası sırasında ulusal takımını teşvik etmek için düzenli olarak altı saniyelik Vine videoları yayınlıyor. Twitter’ın yeni canlı yayın uygulaması olan Periscope’u ilk benimseyenler ise yine @Elysée sarayı ve Kremlin oldu. Bu kanalı kullanan Kolombiya Başkanı Juan Manuel Santos yakın zamanda Periscope’da canlı yayına girerek FARC gerillalarına karşı hava saldırılarının tekrar başlatılacağını duyurdu.Twiplomacy 2015’te öne çıkanlar
– Günde ortalama 4 tweet atan dünya liderleri, 24 Mart 2015 itibarıyla toplam 2 milyon 653 bin 876 tweet göndermiş durumdalar. – Tüm 669 hesabın toplu olarak 212 milyon 283 bin 753 takipçisi var. Medyan ortalama değer ise 14 bin 207 takipçi. – Biri hariç tüm G20 hükümetleri resmi olarak Twitter’a dahil olmuş durumda ve altı G7 liderinin kişisel Twitter hesabı var. – Kendi tweet’ini kendi atan dünya liderleri oldukça az. Dikkate değer istisnalar arasında Estonya Başkanı Toomas Henrik Ilves @IlvesToomas, Avrupa Konseyi Başkanı @DonaldTusk, Letonya Dışişleri Bakanı @EdgarsRinkevics ve disleksiden muzdarip olduğu için ara sıra yazım hataları yapan Norveç Başbakanı @Erna_Solberg yer alıyor. – @BarackObama en çok takip edilen dünya lideri olmasına rağmen, tweet başına gerçekleşen bin 210 retweet ile Papa Francis’in İspanyolca hesabından gönderdiği tweet başına aldığı ortalama 10 bin retweet’in gerisine düşüyor. – Twitter’e kaydolan ilk dünya lideri 5 Mart 2007’de 813 bin 286 sayılı kullanıcı olarak giriş yapan Barack Obama oldu. O tarihte senatördü. Diğer erken başlayan kullanıcılar Meksika Başkanı Enrique Peña Nieto (@EPN), Kanada Başbakanı Stephen Harper (@PMHarper) ve ABD Dışişleri Bakanlığı @StateDept idi. – Meksika devlet başkanlığı (@PresidenciaMX) her gün atılan ortalama 68 tweetle en üretken hesaba sahip, Meksika hükümetinin hesabı da her gün atılan 60 tweetle yakından takip ediyor. İki hesap da farklı zamanlarda farklı kitlelere ulaşmak amacıyla tweetlerini genellikle birkaç gün içinde yeniden tweetliyor. – Sadece az sayıda politikacı Twitter’ı seçim kampanyaları sırasında kullanıyor. Endonezya Başkanı Joko Widodo (@Jokowi_do2) Ağustos 2014’te seçildikten sonra 2,7 milyon Twitter kullanıcısını bıraktı. Şili Başkanı Michelle Bachelet @PrensaMichelle de 11 Mart 2014’te seçildikten sonra aynı yolu seçti. – Ruanda’lı @PaulKagame Kenya’lı Uhuru Kenyatta’nın (@UKenyatta) önünde 842 bin 260 takipçiyle Afrika’nın en çok takip edilen başkanı oldu. – Ruanda’lı @PaulKagame aynı zamanda tweetlerinin yüzde 86’sı diğer Twitter kullanıcılarına yanıt olduğu için en konuşkan dünya lideri durumunda.Türkiye’deki şirketler güvende mi?
Motor değil, vizyon mükemmeliyet merkezi gerek

Telematics, Autonomy, Mobility
Başlığın İngilizce olmasının sebebi bu ana başlıklar altında düzenlenecek önemli bir organizasyonun temelini içermesi. 3-4 Haziran 2015’te, ABD’de otomotivin kalbi kabul edilen Detroit’te gerçekleştirilecek olan bu etkinlik, yeni otomobil modellerini değil, doğrudan bu alanda kullanılacak teknolojilerin masaya yatırıldığı bir organizasyon olacak. Örneğin; Connected Car Data başlığı altında, otomobillerin birbiriyle haberleşmesi yoluyla özellikle istenmeyen kazaların önüne geçilmesi konuşulacak. Safety, ADAS, Autonomous başlığı altındaysa teknolojinin yardımıyla otonom sürüşe giden yol haritası şekillendirilecek. Smart Mobility bölümünde; her geçen gün yaygınlaşan araç paylaşım platformlarının, 21. yüzyılın yeni trendi olmasındaki rolü değerlendirilecek. Legislation vs. Technology ise yoğun teknoloji kullanımıyla dönüşecek sektörün ve günlük mobil yaşamın hukuki boyutu ele alınacak. Son başlık olan Cyber Security, yani siber güvenlik ise adeta teknolojik oyuncaklara dönüşen araçların siber tehditlerden nasıl uzakta tutulacağını inceleyecek.
Huzur Azure’da

“Geleceğin reçetesi mobilde”
Online alışveriş alışkanlıkları değişiyor

Tüketicilerin çeşitlilik beklentisi artıyor
Tüketiciler aynı markanın farklı kanallarında da tutarlı, tamamen entegre ve bağlantılı bir alışveriş deneyimi bekliyor. Ürün çeşitliliği, promosyon ve fiyatların hem mağaza, hem de internette aynı olmasını bekleyenler çoğunlukta. Yine de Avrupa tüketicisine kıyasla önemli bir kesim hala fiziksel mağazaların internet mağazalarına kıyasla daha çok çeşite ve promosyona sahip olması gerektiğini düşünüyor. Perakende tüketicileri, özellikle kıyafet ve tüketici elektroniği kategorilerinde mağazaya gitmeden önce istedikleri ürünü internetten ayırmak istiyor, ancak mağazada deneme opsiyonuna da hala sıcak bakıyor. Tüketici beklentisinin yanında tüketici algısına baktığımızda ise mağazalarda bulduğu taze ve kaliteli ürünleri internet mağazasında da bulabileceğini düşünenler sadece yüzde 31.Kişiye özel beklentiler
Perakendecilerin mağaza içinde veya elektronik posta aracılığıyla iletişim kurması, Türk tüketicilerin en çok tercih ettiği iletişim kanalları arasında. Türk tüketiciler bu kanallar vasıtasıyla en çok sırasıyla genel indirim promosyonları, yeni ürün bilgisi, ödül puan iletişimleri ve satın alma geçmişine göre düzenlenmiş özel promosyonlar hakkında bilgi edinmek istiyor. Araştırmaya katılanlar arasında seçtiği perakendecinin geçmiş satın alma verisine göre kişiye özel ürün önermeleri yaptığını düşünenlerin yüzdesi ise 41.Fiyat, ödeme ve teslimat saati hala önemli
Accenture’ın yapmış olduğu araştırmaya göre tüketici sadakatini artıran başlıca faktörlerin makul fiyat ve ödeme kolaylığı, ürün çeşitliliği ve kalitesi olduğu görülüyor. Türk tüketicilerin sadakatleri karşılığında bekledikleri hizmetler arasında ise ücretsiz nakliye ve sadakate bağlı ekstra indirim öne çıkıyor. Aynı gün içinde teslimatı öncelikli tercih edenlerin oranı yüzde 70. Türk tüketicilerin büyük bir bölümü satın almaya karar verdiği bir ürünü ilgili perakendecinin çalışma saatleri dışında bile ya aynı perakendecinin internet sitesinden ya da sonrasında yine mağazasından satın almayı tercih ediyor. Yine de yüzde 10 olan Avrupa ortalamasıyla karşılaştırıldığında, bu durumda ürünü en uygun fiyata veren herhangi bir perakendeciden satın almak isteyen Türk tüketicilerin oranının hiç azımsanmayacak ölçüde yüzde 25 olduğu görülüyor. Bu oranlar fiyat hassasiyetinin Türkiye’de ne kadar yüksek olduğunun da bir göstergesi. Türk tüketiciler Avrupalı tüketicilere kıyasla dijital deneyime daha yakın. Araştırmanın öne çıkan diğer başlıkları ise şu şekilde sıralanıyor; • Türk tüketicilerin yüzde 50’si mobilden alışveriş yapmanın kolay olduğunu düşünürken bu oran Avrupalı tüketicide yüzde 34, • Türk tüketicilerin yüzde 70’i internetten alışveriş yapmayı kolay bulurken Avrupalı tüketicide bu oran yüzde 62, • Gerçek zamanlı stok bilgisini kullanma eğilimi Türkiye’de yüzde 91, Avrupa’da ise yüzde 81, • Türk tüketicilerin yüzde 64’ü özellikle online mağazaların anlık tekliflerinin satın alma kararı üzerinde etkili olduğunu ifade ederken Avrupa’da bu oran yüzde 32, • İstenilen ürün, seçilen perakendecide varsa fakat alışveriş yapılmak istenen saat mesai saatleri dışındaysa, bu ürünü internette bulunabilecek en iyi fiyatı veren perakendeciden satın almayı tercih edenler Türkiye’de yüzde 25, Avrupa’da yüzde 10, • Ürünler hakkındaki görüş ve önerileri mobil uygulamalar aracılığıyla üretici firmalara iletmek isteyenler Türkiye’de yüzde 90, Avrupa’da ise yüzde 62.Mobil çalışanlar için ses konferans cihazı
4G ihalesinde son durum

4G ihale takvimi değiştirilmedi
Tüm bu yukarıdaki tablonun diğer tarafında yaşanan bir başka gelişme ise Cumhurbaşkanı’nın Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin tarafından “ikna edildiği” ve 4G ihalesinin planlandığı gibi 26 Mayıs 2015’te gerçekleştirileceği oldu. Konuya dair asıl resmi kurum olan BTK’dan ise net bir açıklama henüz yapılmış değil. Bir açıklama yapılmadan da 4G ihalesi yapılacak ya da yapılmayacak demek maalesef mümkün değil. Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…Mikroskobik yaşama üç boyutlu bakın

Apple, lobi faaliyetleri bütçesini artırdı
Bloomberg’in paylaştığı verilere göre Apple, 2015 yılı 1. çeyreğinde birden fazla başlıktaki lobi çalışmaları için 1.24 milyon dolar harcamış. Mobil pazarın da dahil olduğu konular için ayrılan lobi çalışmaları bütçesi böylece geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16’lık bir yükselişe sahne olmuş.
Yürütülen lobi çalışmalarının vergi reformları, spektrum sözleşmeleri, akıllı telefon hırsızlığı engellemeleri ve ilgili konularda olduğu, open internet, yeşil teknoloji, medikal uygulamaların regülasyonu ve tüketici gizliliği üzerine olduğu tahmin ediliyor.
ABD Başkanı Obama, geçtiğimiz Şubat ayında yaptığı açıklamada Apple Pay’in resmi federal ödeme kartları gibi örneklerde de aktif olarak kullanılabileceğini söylemişti.
Apple her ne kadar bu süreçte bütçesinde artışa gitse de, Google’a yetişebilmiş değil. Google’ın 2015’in ilk çeyreğindeki lobi bütçesi 5.47 milyon dolar olarak açıklanmıştı.