Avea inTouch 4 ve Avea Smartband tanıtıldı

0
Avea, kendi markası altında geliştirdiği akıllı cihaz serisinin yeni üyeleri Avea inTouch 4 ve Avea Smartband’i, 16 Aralık’ta İstanbul’da Esma Sultan Yalısı’nda düzenlenen özel gecede tanıttı. Lansmanın ev sahipliğini Avea Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Dehşan Ertürk yaptı. Gecenin sunuculuğunu Burcu Esmersoy üstlenirken,  Sıla da davetliler için çok özel bir konser verdi. Gecenin sürpriz ürünü olan Avea Smartband, tüm konuklara hediye edildi. Avea Smartband’in tüm konuklara hediye edilmesiyle salonda heyacanlı bir yarışma başladı. DJ Oben Budak’ın sergilediği kısa bir müzik performansı esnasında, en çok kalori harcayan 4 konuğa da Avea inTouch 4 hediye edildi. Erkan Akdemir: “Milyonları akıllı telefonla tanıştırdık” Toplantının açılışında konuşan Avea CEO’su Erkan Akdemir, “Avea’nın teknolojik gücü, Avea inTouch 4 ve Avea Smartband ile bir kez daha ortaya çıktı. Müşterilerimize teknolojisi ve tasarımıyla öne çıkan böyle başarılı ürünler sunmaktan gurur duyuyoruz. Bugüne kadar müşterilerimizin önemli bir kısmı ilk akıllı telefon deneyimini Avea inTouch serisindeki cihazlarla yaşadı. Avea olarak milyonları akıllı telefonla tanıştırdık. Avea olarak akıllı telefon penetrasyonundaki liderliğimizi yeni akıllı cihazlarımızla daha da perçinleyeceğiz. Milyonları akıllı telefonlarla buluşturmaya devam edeceğiz. Avea inTouch 4 ve Avea Smartband’in müşterilerimiz tarafından büyük bir beğeniyle karşılanacağına inanıyoruz” dedi. Üç farklı konsept üzerinde tasarlandı Avea inTouch 4,  3 farklı konsept olan “Tarz, Teknoloji ve Eğlence” üzerinde geliştirilerek tasarlandı. Avea inTouch 4, “Tarzını Yakalamak” isteyenler için “Yenilikçi ve Şık Tasarım”a sahip. Avea inTouch 4’ün tasarımı ve renkleri tamamen Avea’ya özel olarak üretildi. Avea Mobil Bağlantı Direktörü Baran Yurdagül, Avea inTouch 4’ün benzerlerinde bulunmayan Carbon Siyah, Titanium Gri ve Gold renk seçenekleriyle yenilikçi bir akıllı telefon olarak herkesin dikkatini çekeceğini ifade etti. Yurdagül, “Avea inTouch 4 ile metalik görünümü, ele oturan, kavisli ve ergonomik tasarımıyla oldukça şık bir ürüne imza attık.  Yandex tarafından Avea inTouch 4 sahipleri için özel olarak geliştirilen Avea Tema arayüzü ile kullanıcılar daha kolay ve hızlı bir kullanıma sahip olacaklar” dedi. Avea Smartband ile hayatına hareket kat Yeni Avea markalı cihazların diğer yıldızı Avea Smartband akıllı bileklik ise sağlıklı yaşam tarzını kontrol altında tutmak ve hareketli bir yaşama ayak uydurmak için tasarlandı.  Avea Smartband; adım sayma, katedilen mesafe ve harcanan kalori gösterme özellikleriyle kullanıcıları, hayatlarına hareket katmaya davet ediyor.  Avea Smartband, ayrıca uyku kalitesini takip ederek, derin ve hafif uyku süresi hakkında kullanıcıya bilgi veriyor. Avea Smartband, saat özelliğinin dışında akıllı alarm özelliği ile uykunun hafif olduğu saatte titreşimle uyandırabiliyor.  Telefona indirilebilecek mobil uygulaması ile Avea Smartband senkronize edildiğinde; günlük hedefler belirleme ve hedefleri takip etme olanağı sağlanıyor.  Günlük, haftalık, aylık raporlar ile aktivite geçmişi de kolaylıkla takip edilebiliyor. Avea Smartband, Bluetooth 4.0 versiyonuna sahip Android 4.3 ve IOS 7 üzeri işletim sistemine sahip tüm akıllı telefonlarla uyumlu olarak çalışıyor. Avea inTouch 4 alan kullanıcılar, Avea Smartband’e çok daha avantajlı teklifler ile sahip olacaklar.

Teknoloji Melekleri aranıyor

0
Yüzde 75 istihdam garantisiyle ‘Teknoloji Uzmanları’ yetiştirmek amacıyla başlatılan ve İstanbul Ticaret Odası‘nın liderlik ettiği Teknoloji Melekleri Projesi start aldı. Projenin tanıtımı İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar ve TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Hatice Güner Kal‘ın katılımıyla gerçekleştirildi. Teknoloji Melekleri Projesi, İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve Türkiye Borsalar Odalar Birliği (TOBB) İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu işbirliği ile İstanbul Ticaret Üniversitesi ortaklığında, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle gerçekleştiriliyor. Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, İŞKUR ve 8 telekomünikasyon şirketi (Genpa Telekomünikasyon, Baltürk Elektronik, Global Bilgisayar, Kampanya Elektronik, Eko Telekomünikasyon, Ataçlar Center, Şengüller Telekomünikasyon, Teknoteks İletişim Hizmetleri) de iştirakçi olarak yer alıyor. Proje sayesinde 18 ile 25 yaş arasında, ilk etapta en az lise mezunu 90 genç kadının, ‘Teknoloji Uzmanı‘ olarak başladıkları kariyer yolculuklarına ‘girişimci’ olarak devam etmeleri hedefleniyor. Eğitimi başarıyla tamamlayan gençler, City & Guilds tarafından akredite edilecek olan uluslararası geçerliliğe sahip ‘Teknoloji Uzmanı’ sertifikasına hak kazanacaklar. İş fikri olan girişimci adaylarının KOSGEB Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi almaları sağlanacak ve bu katılımcılar KOSGEB Yeni Girişimci Desteği’ne başvurma hakkı kazanacaklar. Proje sonunda ‘Proje Pazarı’ etkinliği de düzenlenecek. İş fikrini hayata geçirmek isteyen kadın girişimciler, bu sayede projelerini akademisyenlere ve melek yatırımcılara sunma imkanı bulacaklar. İş fikrine sahip genç girişimciler arasından belirlenecek sayıda kadın kursiyer, ABD’deki Silikon Vadisi’ne gidecek.

Makinedeki Hayalet

1
Uykumun arasında, yatağın konumu gereği güneşin direkt gözüme girmemesi gerektiğini hayal meyal anımsamam aklımı karıştırdı ve yeniden uykuya dalmamı engelledi. Çünkü zihnime beni uyanmaya zorlayan bir dizi soru doluşmaya başlamıştı ama en ürpertici olanı şuydu: “İyi de ben kendi yatağımda uyumadım mı gece?”
Günlerdir hastaydım, çoğunlukla kesintisiz öksürüğe bağlı ciddi bir baş ve boğaz ağrısına bağlı yorgunluk, bazen de yükselen ateşim beni yanıltıyor olabilirdi, belki de rüya görüyor ama kendimi uyumuyor sandığım için algım bozuluyordu.
Uyanmış olup olmadığımı anlamak için gözlerimi açarak üzerimi örten yorganı kaldırmaya yeltendim ve şaşkınlık… Yorgan gece yatağa girdiğimde açık mavi renkteydi ama o anda kahverengi bir yorgandı elimde tuttuğum.
Odaya göz gezdirdim korkuyla: “Yatağın ve daha da anlamsızı pencerelerin yeri değişmiş…”
Yatağa girme yönüme göre her zaman terliklerimi bıraktığım noktaya ayaklarımla bastığımda terlikler de yerinde değildi, yeri değişmiş olan kapının yanındaki yeri değişmiş komodinin dibindeydi ve terlikler artık önceki renklerinde değillerdi.
“Saçmalık bu” diye söylenerek, desenleri ve rengi değişmiş halıya basıp, tedirgin adımlarla terliklere ulaştım ama içimi kaplayan tedirginlik paniğe doğru gitmeye başladı: “Beni birileri kaçırmış olabilir mi?” Hemen vücudumu kontrol ettim, neyseki göbeğim yerindeydi, demek ki bendim… Sonra sertçe öksürdüm, ellerimle hızla gövdemi kontrol ettim, böbrekler, ciğerler, dikiş izi ya da acı hissi yok… Rahatlasam mı bilemediğim o an çok ürkütücüydü, hala yarı uykulu bir sersemlik içinde olduğumdan, yeri ve kapı kolu değişmiş olan kapıya yöneldim korkmaya devam ederek…
 Bütün kazazedelerin ilk sorusu: “Neden ben?” olmuştur, doğal olarak içimden durmaksızın tekrarlıyordum: “Neden ben? Neredeyim? Burası neresi? Neden ben?” Emin olduğum tek şey; kendim kendimdim ve gövdemde, zaten olmayanlar dışında anlayabildiğim bir eksiklik yoktu…
Uyanmaya en yakın olduğumu sandığım anda şunu fark ettim, evdeki bütün kapılar ve pencerelerin yeri ve açılma yönleri değişmişti, kütüphanenin yeri, koltuklar… Ama yine de burası benim evimdi, kitaplarımı tanıdım ve ben neden böyle olduğunu anlamak için çabalamaktan iyice bunaldığım için kabus gördüğüm fikrine kapılmak üzereydim ki, ayağımı sert bir şeye çarptım. Kontrolsüz biçimde bağırarak küfür ettim, ayağımdaki acının sahiciliği beni tamamen uyandırdı. Çaresizce şunu anladım, ev kendini  otomatik olarakgüncellemişti.
Bu yalnızca benim kabusum mu?
Yüklü miktarda ödeme yapıp bir cihaz alıyorsunuz ve 16 GB sınırı var, sistem güncellemesi geliyor ve 5,9 GB “boş alan” gerekiyor… Sadece taşıdığınız bir ağırlığa dönüşmek üzere mi yani?
Yüklediğiniz uygulamalar, gece gündüz durmaksızın size bir şeyler yolluyor, onaylatmak istiyor ya da 1 $ daha öderseniz hayatınızı değiştireceğini iddia ediyor.
Hepsi nerede olduğunuzu bilmek ve bütün arkadaş ve adres listelerinizi takip etmek istiyor?
Bir kaç mobil cihaza sahipseniz ve -çoğu sadece meraktan ve ücretsiz olduğundan- yüklediğiniz çok uygulama varsa, ki çoğunu ilk kurulduğu andan sonra neredeyse hiç kullanmamıştınız, her gün onlarca yeni güncelleme = ağ trafiği + o sırada cihazın çalışmaması, asli işini yapamaması ve benzeri bir yığın sıkıntı…
Beğenerek kullandığınız ve size günlük karmaşada biraz eğlence üreten her hangi bir uygulama aniden iki ayrı uygulamaya dönüşüp sizi, kendi kendine diğerinin üyesi yapıyor, aralıksız olarak, istenmeyen = talep edilmemiş “Ali yeni uygulamayla şunu yaptı” şeklinde mesajlar yollamaya başlıyor…
Açmazlardan biri de şu, bütün bu cihazları ve bağlı sayısız “uygulama”yı bu denli sürekli kullanmak için, ekonomik sorunlarının çok olmaması gerekiyor, fakat eğer zamanını iş ile geçiriyorsan, bütün bunları -hele hele üreticilerinin istediği sıklıkta- kullanman asla mümkün olmayacak.
Gelelim sadede…
Benim türümden, teknoloji “meraklısı” ve teknolojinin “uzun vadede” insanlığı kurtaracak olan tek çözüm olduğunu düşünenlerin bile bıkmasına ramak kalmışken biraz farklı düşünmeye başlamak belki ruh sağlığımız açısından yararlı olabilir.
Çözüm vazgeçmek değil elbette, ama sıkı bir temizlik şart gibi duruyor. Uzak olmayan bir gelecekte “akıllı evler” de günlük hayatımızı ele geçirirse olacakları düşünmek bile oldukça korkutucu görünüyor. Başka hiçbir nedenden olmasa bile, zaman kaybı açısından… Biraz da sinir bozukluğu elbette…
Teknolojiyi yaşamak mı? Pazarlama araçları arasında boğulmak mı?
Kendimizi kandırmayalım, üzerimize gelen ve işgale dönüşen bu kısım aslında  teknolojiyle ilgili değil, öncelikle ticaretle ilgili ve sektörleşmenin yeni oturmaya başlaması nedeniyle varolan acemilikler üzerinden de hedefi şaşırmış olabiliriz anlık olarak. Bunlara sabır göstermek değil, düzenleyici ve anlamlı taleplerimizi, bu işin ticaretini yapan ve piyasayı düzenleyen kurumlara  anlatacak yeni yollar aramakla ilgili.
Tıpkı; emniyet kemerleri, patlamayan lastikler, sis lambaları ya da kar zincirleri gibi, güvenliğimize ve huzurumuza destek sağlayacak bir takım araçlar olmalı.
Geleceğe giderken 
Bilgi Toplumu yanılsaması altında “teknoloji bağımlısı sürüler” haline getirilmeye karşı bir şeyler yapabilmenin yollarını aramanın zamanı yaklaşıyor gibi görünüyor…
Merakla yaşıyoruz; gelecek bize rüya ile kabus arasındaki bu salıncakta kim bilir daha neler gösterecek?

Apple, Rusya’da satışlarını durdurdu

2
Apple, dövizde dalgalanma azaldığında satışları devam ettirecek. IDC raporlarına göre Rusya pazarında 2013 yılında 1.6 milyon adet iPhone satan Apple, 2013 yılında dünya genelinde 153.4 milyon adet iPhone satmıştı. Dünya satışlarına göre çok yüksek bir yere sahip olmasa da, azımsanmayacak bir pazar olan Rusya pazarı, dövizin son yılların en sert dalgalanmaya başlaması neticesinde sıkıntıda. Apple, yaşanan döviz dalgalanması durulmadan satışlarını durdurma kararı aldı. Rusya’da neler oldu? Son yıllarda Rusya, para birimi rubledeki en büyük çöküşü yaşıyor. Rusya’nın faiz artırımı rubledeki düşüşü frenleyemedi ve dolar/ruble oranı ilk kez 80 seviyesini aşarak yeni bir rekor kırdı. Rusya’nın risk primini gösteren 5 yıllık CDS’leri de 34 baz puan artışla 581 puanla 5,5 yılın zirvesine yükseldi. Rusya Merkez Bankası, bugün yani 17 Aralık günü dolara sert bir müdahale yaptı. Merkez Bankası’nın 7 milyar dolarlık döviz rezervini satmaya hazır olduğu belirtildi. Bu gelişmeler sonrası dolar, rubleye karşı 80 seviyesinden 62 seviyesine düşmüş oldu. Bakalım şimdilik yükselişi frenleyen Rusya, önümüzdeki günlerde rublenin değerini artırabilecek mi? Ayrıca Apple, satışlarına tekrar devam edecek mi merakla bekleniyor. Kaynak: www.shiftdelete.net

Asseco SEE’den yurtdışı proje

0
Güvenli e-ödeme çözümleri alanında uzman ve deneyimli kadrosuyla hizmet veren Asseco SEE, bankalara güvenli e-ödeme alanında komple bir elektronik ticaret altyapısı sunuyor. Dış kaynak kullanımı servisi olarak sunulan bu yapıyla, bankalar herhangi bir yatırım yapmadan ve kısa sürede e-ödeme altyapısına sahip olma avantajı elde edebiliyorlar. Türkiye’nin önde gelen bankalarına hizmet, ürün satış, bakım ve 7×24 operasyonel teknik destek hizmeti sağlayan Asseco SEE, Türkiye’deki bilgi birikimini ve deneyimini Azerbaycan’a taşıdı. Yapı Kredi Bank Azerbaycan’ın sanal POS altyapısını hayata geçiren Asseco SEE, sunduğu hizmet ile katma değerli avantajlar yaratıyor. E-ödeme sistemlerinde Asseco SEE dönemi 2000 yılından bu yana e-ticaret sektörüne güvenli e-ödeme çözümleri ve sanal POS altyapı hizmetleri sunan Asseco SEE, Yapı Kredi Bank Azerbaycan’ı yeni teknolojileriyle bir adım öne taşıyor. Üye iş yerlerinin kredi kartı ile online ödeme kabul etmelerine olanak sunduklarını belirten Asseco SEE Grup Yöneticisi Burak Kutlu, “Asseco SEE olarak fiziksel dünyada yapılan tüm ödeme işlemlerinin sanal dünyada da güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlıyoruz. Dış kaynak hizmeti olarak sunduğumuz bu çözüm, banka ortamında değil, Asseco SEE bünyesindeki alt yapı üzerinde çalışıyor. Yapı Kredi Bank Azerbaycan’a sunduğumuz hızlı ve güvenilir hizmetlerimiz ile ödeme sistemleri alanında yeni bir dönemin kapılarını aralamış oluyoruz. Yapı Kredi Bank Azerbaycan müşterileri, kurduğumuz sanal POS sistemi ile e-ödeme hizmetlerinden kolay, hızlı ve güvenli bir şekilde yararlanabilecekler” dedi. Güvenli e-ödeme çözümü Nestpay, Asseco SEE tarafından geliştirildi Asseco SEE tarafından geliştirilen güvenli e-ödeme çözümü NestPay, başta bankalar olmak üzere, online ödemeler pazarında, müşterilerine tahsilat çözümü sunmak isteyen finansal kurumların ihtiyaçlarını karşılıyor. Türkiye pazarının yanı sıra, uluslararası pazara da sunulan NestPay, binlerce iş yerine sanal POS’larını merkezi bir lokasyondan yönetebilme olanağı sağlıyor.

EMC uyarıyor, veri kaybına dikkat

0
EMC, veri koruma konusunda Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 24 ülke genelinde gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Türkiye’de, veri kaybı ve veriye tekrardan erişebilme süresindeki aksaklıklar, işletmelere ortalama yılda 10 milyar TL’ye mal oldu. Bu zararın yüzde 60’ı veri kaybı, yüzde 40’ı ise veriye tekrardan erişebilme süresindeki kayıp olarak belirlendi. Dünya genelinde ise işletmelerin zararı, 1,7 trilyon dolar. Türkiye, veri koruma konusunda pazar olgunluğu sıralamasında 24 ülke arasında 23. sırada yer aldı; listenin başında ise Çin, Hong Kong ve Hollanda yer alıyor. EMC sponsorluğunda, Vanson Bourne tarafından gerçekleştirilen Global Veri Koruma Endeksi’ne göre, dünya genelinde 2012’den bu yana veri kayıpları yüzde 400 artarken, son 12 ay içerisinde Türkiye’deki şirketlerin yüzde 75’i veri kaybı ve kaybolan veriye erişebilme süresinde aksama yaşadı. Buna rağmen araştırmada, işletmelerin yüzde 50’sinin veri yedekleme yapmadığı ve kaybolan veriye ancak ortalama 32 saat sonra yeniden erişebildikleri ortaya çıktı. EMC Türkiye Genel Müdürü Önder Sönmez, yaptığı değerlendirmede “Bu araştırma veri kaybının ve veriye erişmede beklenmedik aksamaların, dünyanın dört bir yanında, her sektörden işletmeye olağanüstü büyük maddi kayıplara neden olabileceğinin altını çiziyor. Dünya çapında araştırmaya katılan yetkililerin yüzde 62’si karma bulut, büyük veri ve mobil ortamlardaki verilerini koruma konusunda zorlandıklarını ifade etti. Buna bağlı olarak da hemen hemen hepsi veri koruma sistemlerinin gelecekte işle ilgili karşılaşacakları zorlukları aşmada yeterli olacağı konusunda kendini güvensiz hissediyor. Global Veri Koruma Endeksi’nin, BT liderlerini, mevcut veri koruma çözümlerinin uzun vadeli hedeflere uygun olup olmadığını yeniden değerlendirmeye iteceğini umuyoruz” dedi. Veri kaybında en çok sorun yaşayan sektörler: kamu, enerji ve BT Araştırma sonuçlarına göre, herhangi bir vaka sırasında kaybolan veri miktarı her geçen gün artıyor:
  • Araştırmaya katılan işletmelerin yüzde 75’i, son on iki ay içinde veri kaybı ya da veriye erişebilme süresinde beklenmedik bir aksaklık yaşamış.
  • Sorun yaşayan sektörler arasında yüzde 88 ile kamu birinci, yüzde 87 ile enerji sektörü ikinci olurken, BT sektörü ise, yüzde 80 ile 3. sırada yer aldı.
  • Aksaklıkların ticari sonuçları çalışan verimliliği kaybı (yüzde 51), gelir kaybı (yüzde 41) ve ürün-hizmet geliştirmede gecikmeler (yüzde 39) olarak sıralandı.
Veri korumada şirketler kendine güvensiz, enerji sektörü bilinçli Birçok şirket veri koruma konusunda karşılaştıkları zorlukları aşmak için birden çok BT ürün ve çözüm tedarikçisinden yararlanmayı seçiyor. Ancak, bu tür bir çoklu çözüm yaklaşımı riskleri de artırabiliyor. Veri koruma çözümlerini iki ya da üç tedarikçi firmadan temin eden işletmeler veri koruma stratejilerini tek bir tedarikçi üzerinden uygulayan işletmelere göre üç kat daha fazla veri kaybetti.
  • Ortalama bir şirket BT’ye yılda 168 milyon TL bütçe ayırıyor, veri korumanın bu bütçede yeri ise 11,5 milyon TL.
  • Şirketlerin yüzde 85’i, veri kurtarmada kendine güvenmiyor.
  • Katılımcıların yüzde 66’sı, veri korumanın işletmelerinin başarısında çok kilit bir rol oynadığına inanıyor. Bu oran veri korumaya en fazla yatırımı yapan enerji sektöründe yüzde 92, perakende de ise yüzde 24.
Her 9 işletmeden biri, verilerini bilgisayar veya mobil cihazlarında saklıyor Araştırmaya göre, veri koruma için Türkiye’deki işletmelerin çoğu, işletme içerisinde yer alan fiziksel sunucuları tercih ediyor (yüzde 35). Açık bulut çözümlerini kullananlar yüzde 19; özel bulut çözümlerini kullananlar ise yüzde 8’lerde yer alıyor. İşletmelerin yüzde 9’u ise, halen verilerini bilgisayarlarında ve mobil cihazlarında saklıyor. İşletmelerin yüzde 49’u büyük veri, yüzde 46’sı mobil cihazlar, yüzde 31’i ise karma bulut uygulamalarındaki verilerini koruma konusunda zorlandıklarını ifade ediyor. Gelişmiş veri koruma teknolojilerinin benimsenmesi ve kullanılması aksaklıkların ortaya çıkma ihtimalini önemli düzeyde azaltıyor.

Facebook Bing’i bırakıyor

1
Facebook Microsoft’un Bing arama motorunu kendi motorunu ön plana çıkarmak için bıraktı. Daha önceleri Facebook aramalarında Bing sonuçlarını görüntülemek için bir seçenek bulunuyordu ancak birkaç günden beri bu seçenek kaybolmuş durumda. Facebook’un kendi teknolojisi olan Social Graph’ı temel alan arama motoru sonuçlarda yorumlara, fotoğraflara ve Facebook ekosistemindeki diğer bilgilere odaklanmayı sağlayacak. Diğer bir deyişle dev sosyal ağ sınırlarını duvar ile örecek. Her iki taraf da geçtiğimiz Cuma günü Reuters tarafından verilen haberi doğruladı. Bir Facebook sözcüsü “Şu an Facebook Search’te web sonuçları göstermiyoruz çünkü insanlara kendileriyle Facebook üzerinden paylaşılan bilgileri aramaları için yardım etmeye odaklanmış durumdayız. Microsoft ile çok farklı alanlarda müthiş ortaklıklarımız devam ediyor.” diye konuştu. Microsoft da söz konusu kararın “bir süre önce” alındığını, buna rağmen sonuçların geçen hafta kaybolmaya başladığını onayladı. facebook-bing Facebook CEO’su Mark Zuckerberg geçmişte Facebook üzerinde aramanın bir gün Web üzerinde aramaları geçebileceğine inandığını söylemişti. Site üzerinde günde bir milyardan fazla arama yapıldığını işaret eden Zuckerberg bu sayının küçük bir arama motorunun seviyesinde olduğunu belirtmişti. Microsoft sosyal ağ ile hala az miktarda ancak etkili bir ilişkiye sahip. Şirket aynı zamanda 2010 yılında Facebook reklamları kendi bünyesine çekene kadar sosyal ağa banner reklamları sağlıyordu. Facebook’un arama fonksiyonunun arkasındaki Social Graph teknolojisi geçtiğimiz hafta gelen iOS güncellemesiyle birlikte ilk defa mobil kullanıcıların hizmetine sunulmuştu.

Gençler analitik dünyasına hazırlanıyor

1
SAS’ın akademik çalışmaları desteklemek, analitik bakış açısının önemini geleceğin liderlerine anlatmak ve geleceğin veri analistlerini yetiştirmek amacıyla üniversite öğrencilerine sunduğu Analytics U programının lansmanı 16 Aralık 2014’te İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Toker’in de katılımıyla Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşti. Üniversite öğrencileri ve akademik kadrolarına 3 farklı paket alternatifi sunan Analytics U programı, yazılımların ücretsiz ya da ileri versiyonlarda çok düşük ücretlerle kullanımına olanak tanıyor. Bunun yanı sıra SAS, programdan faydalanan öğrencilere sunacağı staj olanaklarıyla ve gerek öğrenci gerekse akademik kadrolara vereceği eğitimlerle geniş kapsamlı bir destek sunuyor. Bu kapsamda SAS Türkiye ekibi, 16 Aralık 2014 Salı günü Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyeleri ile bir araya gelerek programın lansmanını yaptı. İİBF Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Toker’in açılış konuşmasıyla başlayan etkinlik, SAS Türkiye Pazarlama Müdürü Nurcan Bıçakçı Arcan’ın veri analitiğinin iş dünyasındaki yeri ve Analytics U programın detaylarını içeren sunumuyla devam etti. Etkinlik boyunca öğrencilerin dünya analitik lideri SAS ile ilgili yanıt aradıkları sorular cevaplanarak, SAS’ın öğrencilere sunduğu imkânlar ve sektöre hazırlık aşamasında atabilecekleri adımlara değinildi.  Prof. Dr. Toker, konuyla ilgili açıklamasında verinin doğru analiz edilip karar süreçlerine entegre edildiğinde şirketlerin iş sonuçlarına doğrudan etki yaptığını vurguladı. Artan rekabet ortamında şirketlerin analitiğe olan ihtiyacının daha da artacağını belirten Toker, bu alandaki kalifiye işgücü ihtiyacının da doğru orantılı olarak artmakta olduğunu söyledi. Toker, pazardaki bu gerekliliği gören ve bu alana yatırım yapan SAS’ın Analytics U programını önemli bir girişim olarak gördüklerini belirtti. SAS Türkiye Pazarlama Müdürü Arcan ise analitiğin hangi sektörde olurlarsa olsunlar tüm firmalar için bir değer yarattığını ve bunun farkında olan şirketlerin gün geçtikçe arttığını belirtti. Bu noktada tüm dünyada yetişmiş kalifiye işgücünün arttırılması gerektiğine vurgu yapan Arcan şöyle devam etti: “Analytics U programının temel amaçları arasında akademik çalışmaları desteklemek, geleceğin liderlerine analitik bakış açısının işlerine neler katabileceğini anlatabilmek ve artan veri analisti ihtiyacını adresleyebilecek kalifiye iş gücünün yetişmesine destek olmak var. Burada sunulan hizmet sadece ücretsiz yazılım değil; program kapsamında öğrencilerin eğitim ve staj olanaklarıyla deneyim kazanmalarını sağlıyoruz. SAS’ın bugün Türkiye’de bankacılık, sigortacılık, telekom, enerji, perakende gibi öğrencilerin kariyer hayatlarında ilgilerini çekebilecek sektörlerdeki artan varlığı, öğrencilik hayatında SAS yazılımlarıyla tanışanlar için şüphesiz bir avantaj yaratacak. Biz bu program hakkında çok heyecanlıyız. Heyecanımızı paylaşan ve bugün bizi Boğaziçi Üniversitesi’nde ağırlayan değerli hocamız Prof. Dr. Ayşegül Toker’e ayrıca teşekkür etmek isteriz.”

Dersimiz: Girişim dili ve edebiyatı 101

0
Girişimcilik dünyasından insanlarla takılmaya başladığınızda onların farklı bir dille konuştuğunu görebilirsiniz. “Hayır dostum, o talep üzerine yemek alanında bir SaaS. Glutensiz Whole Foods dağıtımının Uber’i gibi düşün mesela!” Sonu gelmek bilmeyen cümleler, “Yatırım alıyoruz ancak yatırımcı-yönetim kurulu uyumunu ürün-pazar uyumundan önce yakaladığımızdan emin olmalıyız tamam mı?” Biraz kafa karıştırıcı olabilir. İşte duyduğunuzda Fransız kaldığınız bu cümleleri anlamak için yönergeler. Ne de olsa bu girişimciler anlaşılmaya değer çocuklar, hatta işe yarar bir iki şey yapmış bile olabilirler. Acqui-hire: Google tarafından 2000’lerin ortasında başlatılan yetenekli insanları şirkete katmak için geliştirilen bir taktik. Daha büyük bir şirket takımızın iyi ancak fikrinizin inanılmaz kötü olduğunu düşündüğünde kullanılır. “İmza bonusu” olarak da adlandırılır. Başarısızlık: Silikon Vadisinin kutlanacak bir şey olduğunu esas aldığı, aslında kötü olan şey. Pozitif nakit akışı: Biri bize para verdi! Water tap dripping dollar bills, Water waste concept Pivot: Bir şirketin gittiği yolun yol olmadığını anladığında aldığı aksiyon. En meşhur örneği Chicago’daki binasındaki bir pizza dükkanına kupon dağıttıktan sonra Groupon adını alan The Point’tir (bkz. Başarısızlık) SaaS: Para kaybeden şey. Yatırım öncesi değerleme: Uydurduğunuz bir rakam. Yatırım sonrası değerleme: Risk sermayesi yatırımcınızla birlikte bir miktar parayı işin içine dahil ederek uydurduğunuz bir rakam. Para yakma hızınız muhtemelen çok yüksektir. “Halkla ilişkilerde çalışıyorum”: Elimde birkaç gazetecinin e-posta adresi var. Hisseleri elden çıkarmak (Çıkış – Exit): Çıkışlar girişimciler için iki şekilde gerçekleşir: iyi yada kötü. İyi çıkışlar “başarılı olduğunuz” zamanlarda gerçekleşir – şirketiniz henüz sizi tüketmemiştir ve başka bir şirket sizi satın almaya gelir (ayrıca bkz. Acqui-hire). Kötü çıkışlar risk sermayedarınızın portfolyosundan başka herhangi bir şeyi değiştiremediğiniz anlamına gelir. “Ben bir seri girişimciyim”: İki fikri olup ikisini birden batıran bir kişi. Alan: Girişimciler faaliyet gösterdikleri bölgeyi bir sektör, bir dikey veya bir tür olarak tanımlamakta zorlandıkları için şirketlerini ‘alan’ içindeki bir ‘oyuncu’ olarak tanımlarlar. Özellikle kalabalık bir pazarda oldukları zaman bunu yapmayı severler. Kendileri de bunu neden yaptıklarını bilmez. Risk Sermayedarı: 1) Zengin şirketlerden veya kurumlardan para alarak bu paraları genç şirketlere bir kısım hisse karşılığında boca eden insanlar. 2) Opium satıcısı (bkz. Opium) 1362396810347.cached Opium (OPM, other people’s Money, tr. başkasının parası): Suyunu çekene kadar değeri anlaşılmayan inanılmaz derecede bağımlılık yapıcı bir madde. “İyi gidiyoruz”: İyi gitmiyoruz. SF/Vadi: Risk sermayedarlarının ve teknolojinin önde gelen isimlerinin eğer orada değilseniz derhal oraya gitmeniz gerektiğini düşündüğü ve dünyadaki en iyi yer olarak tanımladığı mekan. “Haftada yüzde 500 büyüyoruz”: Geçtiğimiz hafta bir kullanıcımız vardı, bu hafta beş kullanıcımız var. “Henüz yatırım aramıyoruz”: Yatırım arıyoruz. UI/UX: UI (user interface – kullanıcı arayüzü) ve UX (user experience – kullanıcı deneyimi) kelimelerinden türetilmiş, özellikle tasarım alanında zorlanan girişimcilerin ürünlerinin iyi tasarım anlayışından yoksun olduğunu belirtmek için kullandıkları bir bileşik kelime. Cümle içinde kullanımı: “Nickelodeon’un VHS kasetleri için geliştirdiğimiz Pizza uygulaması başarısız oluyor çünkü tasarımcımız UI/UX’i beceremiyor.” “Tasarım odaklı bir şirketiz”: Kod yazmayı bilmiyoruz. Non-GAAP Profitable: Üst seviyede kar ettirmeyen şirketlerin kendilerine yakıştırdıkları sıfat. Nakdi olmayan maliyetlerin sayılmaması fikri burada görülür. “Ben işleri yöneten kişiyim”: (bkz. Growth Hacker). Çekim kuvveti: Silikon Vadisi’nde olmayan şey. 32 milyon dolarlık seri A yatırımı: Başarısız olacağı kesin olan şey. Growth Hacking: Satış, pazarlama ve benzeri aktivitelerin “hacking” kelimesi ile ifade edilen ama aynı anlama gelen hali. Nedeni teknik bilgisi olmayan insanların da kendilerini “hacker” olarak tanımlamak istemesidir. growth-hackin “İnanılmaz bir brüt kara sahibiz ve güçlü SaaS getirisi potansiyelimiz dolayısıyla büyümemize yatırım yapıyoruz”: Para kaybediyoruz. “Güçlü SaaS getirisi potansiyelimizden ötürü gaza basmış durumdayız ve sektör lideri büyümemizi sürdürmek için ek sermaye arayışı içindeyiz”: Tüm paramızı kaybettik ve sizin paranıza ihtiyacımız var. “Resmen ezip geçiyoruz!”: Muhtemelen hayalleriniz ve yatırımcınızın paraları eziliyor.

EWE Turkey’de yeni yedekleme altyapısı

0
Holding bünyesinde bulunan tüm firmaların ortak bir BT yapısına kavuşması için önemli bir adım atarak öncelikle dağıtık yedekleme altyapısını merkezileştirme kararı alan EWE Turkey Holding, GlassHouse Türkiye’nin desteğiyle yeni nesil teknolojilere yaptığı yatırımlara bir yenisini ekleyerek yedekleme altyapısını yeniden yapılandırdı. Mevcuttaki dağıtık yedekleme ortamının oluşturduğu maliyet ve risklerin iş süreçlerini olumsuz etkilediğini belirten EWE Turkey Holding BT Müdürü Hüseyin Kara, süreçle ilgili şu bilgileri verdi: “3 firmada 5 farklı yedekleme yazılımı kullanıyorduk. Her yedekleme yazılımının yönetimi ile takibi ayrı ayrıydı. Kartuş kullanımından dolayı her lokasyonda yedekleri ve kartuş operasyonunu takip eden farklı Backup yöneticilerimiz vardı. Yedekleme politikaları farklı farklıydı ve bir standardı yoktu. Benzer SAP verilerinin saklama süreleri lokasyondan lokasyona farklılık gösteriyordu ve kriz anında elimizde yedek olup olmadığını, çalışır olup olmadığını bilmiyorduk. Şimdi ortak bir adet yedekleme yazılımımız var. 3 farklı lokasyonun takip ve yönetimi tek bir merkezden yapılıyor. Diske yedeklemeye geçtiğimiz için lokasyonlarda günlük kartuş değiştirecek çalışanlara ihtiyaç ortadan kalktı. Yedekleme politikamız tek ve tüm lokasyonlarda aynı politika uygulanıyor.” Projenin tamamlanmasıyla yedekleme sürelerinde görünen ciddi düşüşün kendilerini fazlasıyla şaşırttığını ve veri kaybı riskinin de ortadan kalkmasıyla güvenilir bir yedekleme ortamına sahip olduklarını da belirten Kara, GlassHouse Türkiye ekibinin uzman tavsiyelerinden faydalanmaya devam ettiklerini sözlerine ekledi. Grup şirketlerinin ortak bir IT yapısıyla işlerini sürdürmelerinin önemini vurgulayan GlassHouse Türkiye CEO’su Emre Pekar EWE Turkey Holding ile gerçekleştirdikleri projenin başarıyla sonuçlanmasından karşılıklı olarak memnun olduklarını belirtti.

Powermill, Autodesk ürün ailesine katıldı

0
Autodesk, bilgisayar destekli üretim (CAM) konusunda yatırımlarına devam ediyor. 2012 yılında üretim çözümlerine bulut tabanlı çalışma yeteneğine sahip CAM ürünü HSMWORKS’ü dahil eden Autodesk, son olarak Delcam şirketini de satın aldı. Böylece Türkiye’de yaygın bir CAM çözümü olan Powermill, Autodesk ürün ailesine katıldı.  

2014’te Google’da neleri aradık?

0
Yılın Arama Trendleri 2014’ün Türkiye’de farklı kategorilerden oluşan trend listelerinde kişilerde Nejat İşler, dizilerde Kiraz Mevsimi, şarkılarda da “Bu Şarkı Kalbimin Tek Sahibine” (İrem Derici) ilk sıralarda yer aldı. Türkiye’de en çok aranan sözcükler ise sırasıyla “Seçim Sonuçları”, “Dünya Kupası 2014” ve “Soma” oldu. ·         Google’da  2014’te Türkiye’de en çok aranan filmler listesinde “Recep İvedik 4”, TV programlarında ise “Arkadaşım Hoşgeldin” başı çekerken, ·         2014’ün en çok aranan kişiler listesinde ilk sıralarda “Nejat İşler”, “Berkin Elvan” ve Ekmeleddin İhsanoğlu yer aldı. ·         Yemek tarifinde “Mercimek Köftesi”, ‘nasıl yapılır?’ sorgularında ise “Baklava Nasıl Yapılır?” liste başına çıkarak Türk insanının yemek konusuna olan ilgisini net şekilde ortaya koydu. ·         Dünya listelerinde, geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz ünlü aktör “Robin Williams” en çok aranan kişi olarak konumlanırken, Türkiye’de olduğu gibi “Dünya Kupası 2014” ve Ice Bucket Challenge viral videosu sayesinde tüm dünyada bilinirliği artan “ALS” hastalığı da en çok aranan terimler oldu. Türkiye’de Trend Olan İsimler 1.       Nejat İşler 2.       Berkin Elvan 3.       Ekmeleddin İhsanoğlu 4.       İrem Derici 5.       Kenan Işık 6.       Nur Bozar 7.       Robin Williams 8.       Mehmet Pişkin 9.       Murat Göğebakan 10.    Deniz Seki Türkiye’de En Çok Arananlar 1.       Seçim Sonuçları 2.       Dünya Kupası 2014 3.       Soma 4.       Flappy Bird 5.       Kobani 6.       IŞİD 7.       ALS Hastalığı 8.       Selfie 9.       Torba Yasa 10.    Gazze Türkiye’de Trend Olan Şarkılar 1.       Bu Şarkı Kalbimin Tek Sahibine- İrem Derici 2.       Vaziyetler- Sıla 3.       Yeniden- Yalın 4.       Naber- Hande Yener 5.       Koltuk- Demet Akalın 6.       Kanatlarım Var Ruhumda- Nil 7.       Nerdesin Aşkım- Hadise 8.       Ayy- Oğuzhan Koç 9.       Hop De- Tarkan 10.   Saki- Sıla Türkiye’de Trend Olan Diziler 1.       Kiraz Mevsimi 2.       Güneşi Beklerken 3.       Kaçak Gelinler 4.       Kardeş Payı 5.       Medcezir 6.       Ulan İstanbul 7.       Güllerin Savaşı 8.       Küçük Ağa 9.       Kara Para Aşk 10.    Reaksiyon Türkiye’de Trend Olan Filmler 1.       Recep İvedik 4 2.       Düğün Dernek 3.       Eyvah eyvah 3 4.       Nymphomaniac 5.       Hükümet Kadın2 6.       İncir Reçeli2 7.       İnterstellar 8.       Mandıra Filozofu 9.       Çılgın Dersane3 10.   Unutursam Fısılda Türkiye’de Trend TV Programları 1.       Arkadaşım Hoşgeldin 2.       Bu Tarz Benim 3.       Survivor 2014 4.       Canım Kardeşim 5.       Güldür Güldür 6.       Niloya 7.       X Factor 8.       Ütopya 9.       O Ses Çocuklar 10.   Peppe Türkiye’de En Çok Aranan Yemek Tarifleri 1.   Mercimek Köftesi 2.   Çıtırbörek 3.   Yalancı Baklava 4.   Helva 5.   Cordon Bleu 6.   Osmanlı Şerbeti 7.   Saç Kavurma 8.   Firik Pilavı 9.   Pırasa Yemeği 10.  Ağlayan Pasta Türkiye’de En Çok Aranan “Nasıl Yapılır?” Başlıkları 1.       Baklava nasıl yapılır 2.       Squat Nasıl Yapılır 3.       Ombre nasıl yapılır 4.       Makaron nasıl yapılır 5.       Kürdan nasıl yapılır 6.       Vals nasıl yapılır 7.       Kolye nasıl yapılır 8.       Patchwork nasıl yapılır 9.       Lolaz nasıl yapılır 10.   Mıhlama Nasıl yapılır Dünyada Trend Olan Aramalar 1.       Robin Williams 2.       Dünya Kupası 3.       Ebola 4.       Malezya Havayolları 5.       ALS Ice Bucket Challenge 6.       Flappy Bird 7.       Conchita Wurst 8.       IŞID 9.       Frozen (“Karlar Ülkesi” filmi) 10.   Soçi Olimpiyatları İnsanlar her gün dünyanın dört bir yanında önemseyip merak ettiği kişiler, keşfetmek istediği yerler ya da dostlarla bir araya geleceği sofraları donatacak yemekler hakkında bilgi edinmek, bazen de bir elmada kaç kalori olduğunu öğrenmek için internette arama yapıyor. Google’ın her yılın sonunda açıkladığı yılın arama trendleri listesi kapsamında açıklanan çeşitli kategorilerdeki binden fazla Trend ve En Çok Aranan “Top10” listesi, 72 ülkede o yıl boyunca dünyanın ilgisini en çok çeken kişiler, olaylar, mekanlar ve anlarla ilgili durumu net biçimde ortaya koyuyor.

Çalışanlar ne kadar sosyal medyada?

0
19 Kasım–10 Aralık 2014 tarihleri arasında yapılan anket çalışmasına 11 bin 300 aday katıldı. Anket sonuçları hayatımızın her alanında olan sosyal medyanın mesai saatlerinde de bizi yalnız bırakmadığını ortaya koyar nitelikte. Sosyal medyada en çok neyi takip ediyorsunuz? Sorusunun sorulduğu adaylar, yüzde 48 ile “işimle ilgili gruplar ve sayfalar” yanıtını verdi. “Arkadaşlarımı” takip ediyorum diyen aday sayısı yüzde 25 olurken, “Moda,Trendler ve Hobiler”le ilgili sayfaları takip edenler yüzde 24 oldu. yüzde 3’ü ise “Ünlüler ve hayran olduğum kişileri” takip ediyorum yanıtını verdi. Bu sonuçlarda gösteriyor ki yoğun iş temposundan nefes almak isteyen adaylar soluğu sosyal medyada alıyor. Adaylara, “Mesai saatlerinde iş harici konularla ilgili internette kaç saat vakit geçiriyorsunuz?” diye sorulduğunda ise yüzde 53’ü 0 ila 1 saat yanıtını verdi. İnternette 1 ila 3 saat geçiren adayların oranı yüzde 30 olurken, 3 saatten daha fazla internette zaman harcayan adayların oranı yüzde 17 oldu. Mesai saatlerinde iş dışı konulara eğilimi anlamak için sorulan internette en çok hangisine vakit harcıyorsunuz sorusuna ise adaylar, yüzde 54 ile “haberler”, yüzde 35 ile “sosyal medya” yanıtını verdi. Adayların sadece yüzde 7’si “alışveriş yapıyorum” derken, yüzde 4’ü de “dizi izliyorum” dedi.

Facebook’un kurumsal hamlesi doğru mu?

1
Tarih kendi uzmanlık alanlarından çıkıp işleri yüzüne gözüne bulaştıran şirketlerle dolu. Colgate bir defasında ara sıcak yemekler sunmuş, Coors birasının yanında şişe su satmaya karar vermiş ve ESPN bir mobil telefon satmaya kalkışmıştı. Bu hataları tasvip etmemek çok kolay. Fakat tehlikeler bu kadar barizse neden teknoloji şirketleri arasında çeşitlilik bu kadar yaygın? Amazon, Google ve Microsoft çok defa kendi uzmanlık alanlarının dışına çıkan yerlere girdiler. Şimdi bu listeye yakın zamanda Facebook at Work isimli hizmetini yayınlayacağını duyuran Facebook’u da ekleyebiliriz. Teknoloji şirketleri diğer şirketlerden farklı değiller ve uzmanlık alanlarının dışına çıktıklarında farklı sonuçlar elde ettiler. Amazon’un çeşitlilik açgözlülüğünü çıkardığı Chromecast rakibi cihazıyla hepimiz öğrenmiştik ve şimdi bundan dolayı başı ağrıyor; pek çok teknoloji otoritesi Amazon’un yakın zamanda düşen hisse değerlerini bu çeşitliliğine bağlıyor. Öte yandan Apple yaptığı birkaç şeyi çok iyi yapmaya devam ediyor. Apple’ın astronomik hisse değerlerinden öteki teknoloji şirketlerinin ibret alması beklenebilirdi. Facebook ise ibret almamış gözüküyor. Facebook at Work şirket için radikal bir değişiklik olarak gözüküyor. LinkedIn ile kurumsal sosyal ağ pazarındaki ana oyuncu haline gelmek için rekabet etmek Facebook için mantıklı gözükse de sosyal ağ devinin amacı bu değil. O bir kurumsal takım çalışması çözümü sunmayı hedefliyor. facebook1 Facebook at Work kişisel bir Facebook sayfası gibi gözükecek ancak güvenlik sebeplerinden ötürü tamamen ayrık olacak. Takım arkadaşlarının sanal olarak bir araya gelmelerine, proje hakkında görüşmelerine ve belki de dosya paylaşmalarına imkan tanıyacak. İşlerin yolunda gitmemesi için sebep var mı? Aslında var ve bunu Cosmopolitan yoğurduna bakarak görebiliriz. Başarılı kadın dergisi markası 1999 yılında yoğurt satmaya karar verdi. Cosmopolitan için yeni pazar oldukça kalabalıktı, aynı Facebook için olduğu gibi. Nasıl o zaman marketlerde yoğurt markası ve çeşidi kıtlığı yoktuysa, bugün de kurumsal şirketlerde bilişimden sorumlu müdürler birçok takım çalışması çözümü arasından isterlerse çevrimdışı tabanlı isterlerse SaaS olan birini seçebilirler. Cosmopolitan okuyucularının yoğurdu sevdiğini ve çok yoğurt tükettiğini biliyordu. Facebook da kullanıcılarının kendisine aşina olduğunu ve kendi ara yüzünü kullanmayı sevdiklerini biliyor. Bir sonraki adım açık gözüküyor değil mi? Ancak Cosmopolitan yoğurdu başarısızlıkla sonuçlanmıştı ve 18 ayda raflardan kaldırıldı. Bunun sebebi müşteri sadakatinin markanın uzmanlığı ile ilgili olmasıydı. Cosmopolitan okuyucuları için dergi, makyaj veya diyet tavsiyeleri almak için en iyi yer olabilirdi ancak derginin yiyecek üretimi ile hiçbir ilgisi olmadığını biliyorlardı. İnsanlar bir alandaki uzmanlığın başka bir alanda uzmanlık anlamına gelmeyeceğini bilebilecek kadar zeki. slide_343394_3564042_free İlk bakışta Facebook’un bu problemle karşılaşmayacağını düşünebilirsiniz. Ne de olsa hala yazılım yapıyor. Fakat Facebook’un kullanıcıların her şeyi paylaşabileceği bir platform yapabiliyor olması onun iş yeri takım çalışması platformu yapabileceği anlamına gelmiyor. Hatta teknoloji müdürleri ve diğer IT yetkilileri Facebook’un her şeyi paylaşma platformunun iş dünyası için zararlı olduğunu düşünüyorlar. Güçlü bir markaya sahip olmak bir şirketi her şeyi başarabileceğine inandırabilir. Fakat tarihteki başarısız olmuş ürünler ve saçma çeşitlilik denemeleri gösteriyor ki markalar her şeye kadir değil. Facebook at Work’ün geleceği ne olur bilemiyoruz ancak şu kesin ki şirketler kendi uzmanlık alanlarından uzaklaştıklarında genellikle pazara karşı rezil oluyorlar.

Blippar Türkiye CEO’su Zehra Öney oldu 

0
2011 yılında Birleşik Krallık’ta kurulan Blippar Londra, New York, San Francisco, Chicago, Los Angeles, Toronto, Tokyo, Amsterdam, Yeni Delhi ve şimdi de İstanbul’da şube açarak hızla büyüyor. Dünyanın önde gelen markaları, yayıncıları, reklamcıları ve eğitimcileri için çalışan Blippar, artırılmış gerçeklik ve görsel tanıma teknolojileriyle, fiziksel dünyayı hareketlendiriyor. 15 yılı aşkın mobil ve dijital sektör deneyimiyle  Blippar’ın Türkiye CEO’luğu görevine getirilen Zehra Öney, daha önce  Turkcell’de Uluslararası İş Geliştirme, Avrupa Birliği ve Amerika İlişkileri’nde  üst düzey görevler üstlenmiş, ardın dan  çalıştığı dönemin önde gelen mobil-dijital pazarlama ve reklam şirketinde genel müdürlük görevi yürütmüştü. Blippar’ın yeni nesil görsel tarayıcı olma hedefini izleyecek, bu vizyona bağlı güçlü bir ekip oluşturan Öney, yeni görevinin yanı sıra 2011’de kurduğu mobil-dijital pazarlama, reklam, sosyal medya konularında faaliyet gösteren ve sektörün yakından tanıdığı 360+ Media Interactive’in Ajans Başkanlığı’nı da yürütmeye devam ediyor. Öney son yıllarda başta Yeditepe Üniversitesi olmak üzere çok sayıda üniversite ve yerli-yabancı organizasyonlarda mobil pazarlama ve ilintili dersler vermekte ve konferanslarda konuşmacı olarak bilgi ve deneyimlerini paylaşmaktadır.

Minik parmaklar geleceği programladı

0
Microsoft Türkiye, geleceğimizi bugünden ele almak adına önemli bir adım atarak 5-12 yaş aralığındaki çocuklara kod okuryazarlığı bilinci kazandıran Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor etkinliğini 8-13 Aralık tarihlerinde Türkiye genelinde hayata geçirdi. Etkinlik genelinde Microsoft’un üniversite öğrencisi temsilcileri bir hafta boyunca Türkiye’nin çeşitli illerindeki okullarda 1’er saatlik eğitimler düzenleyerek, TouchDevelop ve Kodu platformları aracılığıyla çocuklara basit ve eğlenceli programlarla ilk eğitimlerini verdiler. 1 haftada 5 bin çocuk kod yazdı Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor eğitimleri Elazığ, Kayseri, İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Muğla, Amasya, Kütahya, Siirt, Sakarya, Burdur, Erzurum, Tokat ve Şanlıurfa’nın da aralarında olduğu 35’ten fazla ilde, yüzlerde okulda gerçekleştirildi. Bu eğitimlere ek olarak Microsoft Türkiye İstanbul ve Ankara ofisleri de kapılarını 13 Aralık 2014, Cumartesi günü kod yazmayı öğrenmek isteyen Minik Parmaklara açtı. 400’den fazla çocuk velileri ile birlikte Microsoft’un İstanbul ve Ankara ofislerine gelerek 1’er saatte kendi isimlerini verdikleri oyunlar yazdılar. Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor etkinlikleri kapsamında 50 üniversitede gönüllü olarak çalışan Microsoft Student Partner’lar, bir hafta boyunca Türkiye’nin çeşitli illerinde 5 bin çocuğa ulaşarak ilk kodlarını yazdırdılar. Eğitimler açık akademi üzerinden devam edecek Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor eğitimlerine fiziksel olarak katılamayanlar ya da eğitimlerine devam etmek isteyenler, Kodu ve TechDevelop eğitimlerini www.acikakademi.com web sitesinden Türkçe olarak alabilecekler. Hour of Code etkinliklerinin dünya genelinde çok büyük bir yaygınlığa ulaştığına dikkat çeken Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç, “Günümüzdeki mevcut işlerin yüzde 50’den fazlası bir seviyeye kadar teknolojik yetenek gerektiriyor. Uzmanlara göre bu önümüzdeki 10 yılda yüzde 77’ye çıkacak. Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanında eğitim gören kızlar diğer disiplinlere göre yüzde 33 daha fazla kazanıyor. Teknolojinin getirdiği potansiyelden yararlanabilmek için teknolojinin dilinden anlayan gençlere ihtiyacımız var. Bugün teknoloji hayatımızı uçtan uca sarıyor, biyolojiden, sosyal bilimlere her alanda karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla yazılım eğitiminini de en az matematik, fizik ve sosyal bilimler kadar çocukların gelişiminde önemli olduğuna inanıyoruz. Kod yazmayı öğrenmek, analitik düşüncenin yanı sıra çocukların neden sonuç ilişkisi hakkında da bilinçlenmesine yardımcı oluyır. Teknolojiyi doğru kullananların yarının liderleri olacağı bu yenidünya düzeninde Hour of Code/Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor ile ilk kıvılcımı yaktığımıza inanıyorum. Türkiye’de de bu akımı çok daha geniş kitlelere yaymak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.

TikoBus artık ClickBus ismiyle hizmet verecek

0
ClickBus’ın 2014 Temmuz ayında Türkiye‘de tanıtımı yapılan yatırımı TikoBus, küresel satışların yüzde 10’undan fazlasını temsil ediyor. Brezilya, Meksika, Tayland, Almanya, Polonya, Pakistan ile Türkiye’de hizmet veren firma, Türkiye’de faaliyet gösterdiği TikoBus ismini, küresel isimleri olan ClickBus olarak değiştirme kararı aldı. Türkiye’de yerel ve ulusal 80’den fazla otobüs firmasıyla iş birliği bulunan TikoBus, 24.11.2014 tarihi itibariyle ClickBus ismiyle hizmet vermeye devam edecek. Yedi ülkede, 180’den fazla otobüs firması iş birliğiyle 8 binden fazla rotaya otobüs bileti satışı gerçekleştiren ClickBus,  2014 yılı sonu itibariyle küreselde toplam 1 milyon otobüs bileti satışına ulaşmayı hedefliyor. Geçtiğimiz günlerde, LIH, Tengelmann Ventures, Holtzbrinck Ventures’dan 10 milyon dolar değerinde yeni bir yatırım alan ClickBus Türkiye’de 80’den fazla otobüs firması iş birliğiyle, 5 bin 300’den fazla güzergâha pratik ve kolay bir şekilde otobüs bileti alma imkânı sunuyor. ClickBus Türkiye Genel Müdürü Ömer Küçükdere “Türkiye’de tanıtımımızı yapmadan önce gerçekleştirdiğimiz analizlerde şehirlerarası otobüsle yolculuk pazarının oldukça yüksek bir potansiyele sahip olduğunu tespit etmiştik nitekim geçtiğimiz 4 ay da bizlere bunu ispatladı. Globalde ClickBus olarak yakaladığımız tüm eğilimlere Türkiye’nin de uyum sağladığını görmekteyiz. Bu da online otobüs bileti satışının seyahat severlerce ne kadar benimsendiğinin ayrı bir göstergesi. Türkiye Otobüsçüler Federasyonu’na (TOFED) göre her yıl 210 milyon otobüs bileti satılan Türkiye pazarı 4 milyar dolarlık oldukça büyük bir pazar. ClickBus’un Türkiye girişimi olarak, artık müşterilerimize global markamız olan ClickBus’la hizmet vermeye karar verdik” şeklinde konuştu.

Rockwell Automation mobil uygulamalarda

0
VantagePoint v6.0 uygulamasına VantagePoint mobil özelliği de eklendi. Bu komponentle kullanıcılara, tüm akıllı cihazlar üzerinde çalışabilen bir ekran sunuluyor.  Aynı zamanda kullanıcıların kendi izleme sayfaları oluşturmasını ve iOS ve Android gibi HTML5 uyumlu tarayıcı ve mobil platformlar üzerinden sahalarına ilişkin verilere erişebilmesini sağlıyor.  Kullanıcılar artık VantagePoint sistemine rahatça girerek, akıllı telefonlardan tabletlere ve bilgisayarlara kadar kullanmış oldukları cihaz ile uyumlu Web tabanlı KPI (Performans Indeksi) içeriğini otomatik olarak görüntüleyebilecek, tesislerini istedikleri her yerden izleyebilecekler. İmalat verilerine masaüstü ya da mobil cihazlardan erişim sağlayan geleneksel, yüksek maliyetli ve vakit alan yöntemler ile karşılaştırıldığında, bu özellik büyük bir değişimi de beraberinde getiriyor.  Ağ yöneticisi ya da Bilgi Teknolojisi personeli tarafından oluşturulan kullanıcı tanımlı konfigürasyonlara gerek kalmıyor. Böylece üreticiler daha fazla kullanıcıyı hızlı biçimde tanımlama ve sonuçta üretim verimini artırma olanağına sahip oluyor. Bir diğer yeni kilit özellik olan ‘composer’ sayesinde, VantagePoint v6.0 kullanıcıları veriler arasında dolaşabilme, kişilere bağlı haklar, öncelikler ve görüntüleme tercihlerine göre içeriği kolaylıkla özelleştirme imkânına sahip oluyor.  Kullanıcılar, en önemli bilgilere hızlı şekilde ulaşmak için programın sürükle-bırak özellikli interaktif araçlarını kullanarak kendilerine özel görüntüleme ekranı oluşturabiliyor. ‘Sık kullanılanlar’ özelliği ise, bar graflardan, gauge’lara kadar kullanıcılara tercih ettikleri görsel formatta KPI verilerini yapılandırma imkânı sunuyor. Ardından kullanıcılar, istedikleri verileri kaydedebiliyor ya da VantagePoint mobil uygulaması üzerinden istedikleri bir grup ile paylaşabiliyorlar. OEM’ler için ise bu geliştirilmiş bağlantı özelliği bilgi destekli bir makine üretmek için gerekli yapıyı sağlıyor. Ayrıca, özel programlamaya gerek kalmadan verileri görselleştirme özelliği kazanıyorlar.  VantagePoint v6.0 programının sunucu kısmına yerleştirilen gelişmiş tanımlama özellikleri ve uygulama merkezli veri kaynakları, sistem yöneticilerinin ve entegratörlerin genel sistem sağlığını ve belirli uygulamaları görüntüleyip ekrana taşımasına imkân tanıyor.  

Bilişim sektörüne eleman aranıyor

0
TÜİK istatistiklerine göre Bilgi ve İletişim Sektörü faaliyetleri 2014 yılı ikinci çeyreğinde cari fiyatlarla yüzde 8,8’lik artışla 8.415 Milyon TL, sabit fiyatlarla yüzde 5,7 ’lik artışla 814 milyon TL’lik büyüklüğe ulaştı. 2023 yılında GSYİH’nın 2 trilyon dolar olması hedeflenirken, Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) payının ise yüzde 8’lik oranla 160 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşması beklenmekte. Türkiye’de, çoğu KOBİ niteliğinde olan 1.600’ün üzerinde firmanın faaliyet gösterdiği sektörde yaşanan sorunlar incelendiğinde ilk sırada nitelikli iş gücü açığı yüzde 61 ile dikkati çekmektedir. 2014 yılı verilerine göre sektörde çalışan sayısının 215 bin’i aştığı tahmin edilmekte olup sektördeki büyümeyle birlikte nitelikli elemana duyulan ihtiyaç da her geçen gün artmaktadır. Diğer sektörlerle karşılaştırıldığında genç nüfus en fazla BİT sektöründe istihdam edilirken, aynı zamanda kadın ve engelli iş gücünün istihdamında da sektör önem kazanmaktadır. Sektördeki yazılım geliştiricilerin yaklaşık yüzde 47’sinin İstanbul’da, yüzde 33’ünün ise Ankara’da çalıştığı görülmektedir.  BİT alanında üniversitelerde ön lisans ve lisans düzeyinde eğitim görmüş insan kaynağı arzı son dönemde giderek artarken, yetkinlikleri sağlamayan ve yeni gelişmeleri yakalayamayan bireylerin iş bulma imkanı da azalmakta. Sektörde başta Yazılım Test Uzmanı olmak üzere farklı pozisyonlardaki iş gücü ihtiyacının yanı sıra nitelikli ara elemana da ihtiyaç duyduklarını belirten Vizyon Arge Proje Geliştirme Mühendisi Sibel Kocakuş Şengün; “Yeni nesil ağ teknolojileri ve ağ güvenliği üzerinde çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Sektörde başarılı ve kalıcı olmanın ilk şartının nitelikli ve sürdürülebilir iş gücüne bağlı olduğunun farkındayız.  Hem firmamızın ihtiyaç duyduğu nitelikli eleman ihtiyacını karşılamak, hem de nitelikli iş gücünün yetişmesini sağlamak amacıyla Vizyon Akademi Programımız kapsamında farklı çalışma modelleri ile üniversitelerle iş birlikleri geliştiriyoruz.  İstanbul Teknopark ’ta yer alan firmamızda çalıştığımız proje konularında yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tez çalışmalarına destek verirken, sunduğumuz staj imkanları ile de uygulamalı eğitime destek veriyoruz” diye belirtti. Şengün ayrıca, Vizyon Akademi kapsamında birlikte çalıştıkları öğrencilere yeni mezun iş alımlarında öncelik vermeyi amaçladıklarını da belirtti.