Yemek dağıtımı yapan 2.000 yeni robot geliyor

0

Uber’ın alt şirketlerinden Serve Robotics, otonom kaldırım teslimat robotları üretme konusunda uzmanlaşmış bir şirket olarak faaliyet gösteriyor ve Los Angeles’taki ilk işletme yılından sonra büyük bir başarı elde ettiği için hizmetlerini genişletmeye karar verdi.

Genişleme kapsamında, Serve Robotics, Uber Eats ile işbirliği yaparak Amerika genelindeki sokaklara 2.000 ek robot getirecek.

Nvidia destekli olan bu startup şirketi, dolaşan robotlarının trafik sıkışıklığını ve hava kirliliğini azalttığını, aynı zamanda verimliliği artırdığını ve devam eden iş gücü eksikliği baskılarını hafiflettiğini belirtiyor. Serve ayrıca robotlarının 4. seviye otonomiye ulaştığını söylüyor, bu da robotların insan müdahalesi olmadan sürüşün tüm yönlerini tamamlayabildiği anlamına gelir.

Serve’ye göre, 2022 yılında teslimatlar başladığından beri, robotik hizmeti aylık olarak %30’dan fazla büyüdü ve şu anda Los Angeles’ta 200’den fazla restoran bu hizmete katılıyor.

Serve’ın robotik kaldırım teslimatını içeren hizmeti aynı zamanda 7-Eleven tarafından da kullanılıyor ve son zamanlarda Los Angeles’ta Serve robotlarıyla başlatıldı.

Serve Robotics CEO’su Ali Kashani, “Uber ile ortaklığımızı büyütmekten çok heyecanlıyız. Bu ortaklık, otonom teslimat için robotiklerin kitlesel ticarileşmesine doğru büyük bir adımdır,” dedi.

Bu haber, Uber’ın işletmelerin her alanında otonom araçları tanıtmaya devam etme misyonunu sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıkmakta. Şirket, Nisan ayında Virginia’da robot teslimat hizmetini genişletme duyurusunu yapmış ve geçen Aralık ayında Motional ile birlikte robotaksi hizmetini başlatmıştı.

Audi’nin 150 yıllık yenilik ve dönüşüm macerası

Audi Tradition, 2023’teki yıldönümü için AUDI AG’nin tarihi araç koleksiyonundan bazılarını ortaya çıkarıyor. Audi Tradition ile Alman Bisiklet ve NSU Müzesi arasındaki işbirliği projesi olan “İnovasyon, Cesaret ve Dönüşüm” özel sergisinin kurulumu da devam ediyor. 

Geleneksel NSU markası doğum gününü kutluyor. 1873’te Christian Schmidt ve Heinrich Stoll tarafından, örgü makineleri üretimi için Riedlingen’de “Mechanische Werkstätte Schmidt & Stoll” kurulan şirket, daha sonra NSU Motorenwerke AG’ye ve nihayetinde günümüzde Neckarsulm’daki Audi fabrikasına dönüştü. Neckar ve Sulm nehirleri üzerindeki Neckarsulm şehrinde kurulmasından ötürü NSU’nun adını alan şirket bisiklet ve motosikletlerden otomobillere kadar ulaşımın gelişimini gözler önüne seriyor.

Audi Tradition, NSU’nun köklü geçmişiyle ilgili anlatılacak birçok hikayeyi, şirket, ürünleri, yarışlara katılım ve çok daha fazlası hakkındaki hikayeleri yıl boyunca aktarmayı planlıyor.

Bu çalışmalardan ilki Audi Tradition’ın hazırladığı on bölümlük bir dizi olacak. Mart’tan Aralık’a kadar, iki veya dört tekerlekli klasiklerden prototiplere ve egzotik modellere kadar her ay bir NSU modeli tanıtılacak. 

Geleneksel NSU markasının tarihi

Christian Schmidt ve Heinrich Stoll, şirketi 1873 yılında Riedlingen’de örgü makineleri üreticisi olarak kurdu. Şirket, 1880’de Neckarsulm’a taşındı ve 1884’te anonim şirkete dönüştürüldü. Neckarsulm şirketi, 1886 yılında tam da zamanında harekete geçti. Bisikletler giderek daha popüler hale geliyordu. Böylece NSU daha fazla bisiklet üretmeye ve satmaya başladı. 1900’den itibaren şirket motosiklet üretimine de başladı. Yeni N.S.U. (NeckarSUlm’dan) markası tüm dünyada popüler olmaya başladı. 1906’da, su soğutmalı dört silindirli motora sahip küçük orta sınıf otomobil Orijinal Neckarsulmer Motorwagen halka tanıtıldı. 1909’da 1.000 çalışan 450 otomobil üretti. Neckarsulm merkezli otomobil üreticisi, ilk kez 1914 yılında mühendislerin alüminyum gövdeli NSU 8/24 PS modelini üretmesiyle hafif yapı konusunda otomotivde yeni bir tarih yazılmış oldu. 

Birinci Dünya Savaşı, derken hiper enflasyonlu 1923 yılındaki devalüasyona rağmen, NSU mali açıdan iyi durumdaydı. 1923’te 4.070 çalışan, bir saatte bir otomobil, 20 dakikada bir motosiklet ve beş dakikada bir bisiklet üretiyordu. Şirket, 1924’te, daha fazla alan kazanmak için Heilbronn’da otomobil üretimi için yeni bir fabrikaya yatırım yaptı. Ancak iki yıl sonra satışlar ilk kez düştü ve bu da nakit sorunlarına neden oldu. NSU, 1929’da otomobil üretimini durdurmak ve Heilbronn’daki yeni fabrikayı Fiat’a satmak zorunda kaldı. Fiat, 1966 yılına kadar burada NSU-Fiat adı altında otomobiller üretti. Neckarsulm iki tekerlekli araçların üretimine odaklandı. 1929’da Wanderer’in motosiklet bölümünün çoğunluğunu devraldı ve 1932’de Berlin’de D-Rad markasıyla satış ortaklığı kurdu. BMW ve DKW’nin yanı sıra NSU, 1930’ların en önemli Alman motosiklet markalarından biriydi. 1936 sonunda Opel’in bisiklet üretimini devraldı. Böylece Almanya’nın en büyük iki tekerlekli araç üreticilerinden biri oldu. NSU, 1933/34’te Ferdinand Porsche tarafından tasarlanan, arkada hava soğutmalı 1,5 litrelik boxer motora sahip bir aracın üç prototipini üretti. Temel konseptiyle bu otomobil daha sonraki VW Beetle’a benziyordu. Ancak mali sebeplerden dolayı seri üretime geçilmedi. Savaş sonrasında Mayıs 1945’te Neckarsulm fabrikası büyük oranda harabe halindeydi.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden toparlanan şirket, popüler NSU bisikletleri ve 98 cc NSU Quick mopediyle üretime devam etti. Bunu 125 ve 250 cc’lik bir model takip etti. Daha sonra 500 cc motor hacmiyle NSU Fox, NSU Lux, NSU Max ve NSU Konsul geldi. Yılda yaklaşık 300 bin motorlu iki tekerlekli araç (moped, motosiklet ve scooter) üreten Neckarsulm merkezli şirket, 1955 yılında küresel motosiklet endüstrisinin zirvesine ulaştı. Dünyanın en büyük iki tekerlekli fabrikasıydı. NSU motosikletleri; 1953 ile 1955 yılları arasında beş motosiklet dünya şampiyonasında kazandığı zaferler ve çok sayıda dünya hız rekoru ile dünya çapında ün kazanmıştı. Ancak şirket yönetimi, 1950’lerin ortalarından itibaren azalan motosiklet talebine çözüm üretmek zorundaydı. Artan refahla birlikte müşteriler otomobil kullanmak istiyordu. Bu nedenle NSU için yeniden otomobil üretme zamanı gelmişti.

NSU, 1958 yılında kompakt Prinz modeliyle, otomobil üretimine devam etti. Kısa sürede teknik yenilikler de yaptı. NSU, 1950’lerin başından itibaren Felix Wankel ile tamamen yeni bir motor konsepti üzerinde çalışıyordu. 1957’de Wankel tipi bir döner pistonlu motor, ilk kez bir NSU test istasyonunda çalıştı.

Neckarsulm merkezli şirket, 1963 yılında Frankfurt Otomobil Fuarında NSU Wankel Spider’ı tanıttı. Böylece otomotivde tarih yazdı. 497 cc ve 50 hp ile tek rotorlu döner motorla çalışan dünyanın ilk seri üretim otomobiliydi. Bir sonraki çığır açan hamle, 1967 sonbaharında Neckarsulm merkezli şirketin Frankfurt Otomobil Fuarında otomotiv dünyasını heyecanlandıran NSU Ro 80’i tanıtmasıyla geldi. Otomobil, çift rotorlu bir NSU/Wankel döner motorla (115 hp) çalışıyordu. Devrim niteliğindeki tasarımı çok dikkat çekti. Ayrıca 1967’de NSU Ro 80, Yılın Otomobili seçilen ilk Alman otomobili oldu.

10 Mart 1969’da NSU Motorenwerke AG ile Ingolstadt merkezli Auto Union GmbH’yi Volkswagen Grubu çatısı altında birleştirmek için bir sözleşme imzalandı. 1 Ocak 1969’dan itibaren, genel merkezi Neckarsulm’da olan AUDI NSU AUTO UNION AG kuruldu. Volkswagenwerk AG çoğunluk hissesine sahipti. Yeni şirketin model yelpazesi, teknik açıdan da çok çeşitliydi. NSU Prinz ve NSU Ro 80’e ek olarak, Audi 100 de Neckarsulm tesisinde üretildi. Ancak 15 yılın ardından 1973’te Prinz ve on yılın ardından 1977’de Ro 80 olmak üzere iki NSU modeli 1970’lerde aşamalı olarak üretimden kaldırıldı. Son olarak 1 Ocak 1985’te AUDI NSU AUTO UNION AG’nin adı AUDI AG olarak değiştirildi ve şirketin merkezi Neckarsulm’dan Ingolstadt’a taşındı. 

Dönüşüm, kendini ve ürünlerini sürekli olarak yenileme NSU ve Audi’nin Neckarsulm fabrikasının tarihinin bir parçası. Hızla hem de sürekli olarak gelişti. Büyük ve küçük ölçekli üretim konusundaki uzmanlığıyla Neckarsulm fabrikası şu anda Avrupa’nın en kompleks fabrikaları arasında yer alıyor ve Volkswagen Grubu’nun en büyük ürün çeşitliliğine sahip lokasyonlarından biri. Tesis akıllı bir fabrikaya dönüşüyor ve elektrikliye geçişe hazırlanıyor. Aynı zamanda yüksek voltajlı batarya konusunda da uzman. Amiral gemisi Audi A8, süper spor Audi R8 ve B, C ve D serilerindeki modellere ek olarak, sportif RS modelleri de Neckarsulm’da geliştirilip üretiliyor. Ayrıca kökleri 1983’te quattro GmbH’nin kuruluşuna kadar uzanan Audi Sport GmbH’nın da merkezi yine burası. 2023’te 40. yılını kutluyor. 2020’nin sonundan bu yana Almanya’da üretilen ilk tamamen elektrikli Audi modeli de burada üretiliyor: Audi e-tron GT quattro. AUDI AG, Neckarsulm fabrikası, yaklaşık 15.500 çalışanı ile şu anda Heilbronn-Franken bölgesinin en büyük şirketlerden biri. Oysa her şey 150 yıl önce on çalışanla başlamıştı.

Audi: Yaratıcı, yenilikçi, çığır açan ve heyecan verici NSU reklamcılığı

“Akıllı sürücüler Fox kullanır”, “Aklı olan Konsul alır”, “Koşmayı bırak – Quickly al” – bunlar efsanevi NSU reklam sloganları. NSU’nun eski Reklam Başkanı Arthur Westrup, “Prinz kullan ve Kral ol: NSU Tarihinden Hikayeler” adlı kitabında, NSU’nun 1950’lerde çok fazla parası olmadığını, bunun da kendisini ve ekibini daha yaratıcı olmaya yönlendirdiğini anlatıyor. Akılda kalıcı sözler dışında, pazarlama uzmanları özel kampanyalara imza attılar.

Örneğin, her Pazartesi BİLD gazetesinin arka kapağında NSU Quickly için özel bir ilan yayınlandı ve bazen güncel konulara değinildi. Almanya ile İngiltere arasındaki bir maçın ardından uygulanan reklamda şöyle yazıyordu: “Berlin’den evlerine dönen yenilmiş oyuncuları görüyorsunuz ve tüm forvetler ‘Ne mutlu bir Quickly olana’ diye inliyor.” 1971 yılında bir başka reklam hit haline geldi. “Ro 80. Teknolojiyle bir adım önde.” NSU Ro 80’in reklam afişinde büyük harflerle yazılmıştı. Böylece Audi’nin ünlü sloganı NSU’nun reklam departmanında yaratılmış oldu. Ve “Teknolojiyle bir adım önde” tüm dünyada insanların aklında yer etti.

Neckarsulm zaferler ve rekorlarla yarışlarda da önde

NSU, hem İkinci Dünya Savaşı’ndan önce hem de sonra köklü bir motorsporları geçmişine sahip. NSU, 500 cc yarış motosikleti ile İngiliz sürücü Tom Bullus, 1930’da Nürburgring’de Almanya Motosik Grand Prix’sini kazandı. Bullus’un, NSU 500 SSR ile çok sayıda yarış dışında Monza’daki Uluslar Grand Prix’yi rekor sürede kazanmasıyla motosikleti en başarılı Alman yarış motosikleti olarak ünlendi. NSU, 1931-1937 yılları arasında 11 kez Almanya, 5 kez İsviçre şampiyonluğu kazandı. Hayranların Bullus olarak adlandırdığı NSU 500 SSR, daha az güce sahip bir versiyon olarak cadde tipi spor motosiklet olarak da satıldı.

1950’lerde NSU aralıksız zaferlere imza attı. 1950’de Heiner Fleischmann (süper şarjlı 500 cc NSU yarış motosikletiyle) ve sepetinde Karl Fuchs’la Hermann Böhm (600 cc motosikletle) kendi sınıflarında Almanya şampiyonu oldular. 1951 sezonundan başlayarak, süper şarjlı motorlara artık motosiklet yarışlarında izin verilmedi, ancak süper şarjlı NSU motosikletleri yaşamaya devam etti. Rüzgar tünelinde optimize edilen aerodinamik kaplamalar ve uzatılmış şasi ile Wilhelm Herz, sırasıyla 290 km/s ile 1951 ve 339 km/s ile 1956’da iki tekerlekli bir araçla dünyanın en hızlı adamı oldu. Yunuslara ve balinalara benzerlikleri nedeniyle, NSU yarış motosikletler kısa sürede Rennfox Typ Delphin ve Rennmax Typ Blauwal olarak ünlendi. O dönem motosiklet yarışlarında kazanılabilecek neredeyse her şeyi kazandılar. NSU’nun 1954 Tourist Trophy’de (TT) kazandı. Man Adası’ndaki fabrika ekibinde Werner Haas, H.P. Müller, Hans Baltisberger ve Rupert Hollaus vardı. Hollaus, dünyanın en tehlikeli motosiklet yarışı olarak kabul edilen yarışı 125 cc sınıfında birinci olarak tamamladı. Haas, Hollaus, Armstrong ve Müller, 250 cc’ye kadar olan sınıfta birinciden dördüncüye kadar ilk sıralarda yer aldı.

NSU ayrıca dört tekerlek üzerinde de zaferler kazandı. Örneğin 1926’da, dört süper şarjlı NSU 6/60 PS yarış otomobili, Berlin’deki AVUS’ta Spor Otomobiller için Almanya Grand Prix’sinde dört galibiyet kazandı. 1960’larda ve 70’lerde, NSU Prinz, NSU Wankel Spider ve NSU TT, dünyanın her farklı yarış pistlerinde seyirciyi heyecanlandıran otomobil yarışlarında teknik becerilerini ortaya koydu. Ve küçük NSU Prinz TT çok kez zirveye çıktı. Bu model Avrupa ve Kuzey Amerika’da toplam 29 ulusal şampiyonluk kazanırken, Willi Bergmeister 1974’te Almanya tırmanma şampiyonu da oldu.

Nvidia GPU’ları yakında Intel üretebilir

0

Geçen yıl, Nvidia CEO’su Jensen Huang, şirketin gelecekteki GPU’larını üretmek için Intel ile görüşmelerde olduğunu doğrulamıştı. Şimdi, Taipei, Tayvan’da bir medya etkinliğinde Huang, Intel’in son nesil işlem düğümüne dayanan Intel tarafından üretilen bir Nvidia çipi için erken test sonuçlarının iyi sonuçlar verdiğini iddia etti ve her iki şirketin de “süreci değerlendirdiğini” ve nasıl ilerleyecekleri konusunda en iyi yol üzerinde çalıştığını belirtti.

Intel CEO’su Pat Gelsinger de Intel 3 düğümü için yeni bir müşteri eklediklerini doğruladı, ancak resmi olarak müşterinin adını açıklamadı. Gelsinger, bir açıklamada, “Intel 3 için öncü bir bulut, kenar ve veri merkezi çözümleri sağlayıcısını öncü müşteri olarak ekleyebildiğimiz için çok mutluyum” dedi. Intel 3 düğümüne dayalı son ürünlerin 2023’ün ikinci yarısında piyasaya sürülmesi bekleniyor.

Nvidia, ABD ve Çin arasındaki gerilimlerden dolayı tedarikçi tabanını çeşitlilik sağlanması için adımlar atılıyor. Bu gerilimler, bazı ABD yetkililerinin Çin’in Tayvan’ı işgal etmesi durumunda, ABD ordusunun Çin’in ileri teknolojiye erişimini engellemek için TSMC tesislerini bombalamayı önermesiyle ortaya çıktı. Bununla birlikte, Intel genellikle GPU’larını üretmek için TSMC ve Samsung fabrikalarını kullanıyor. Nvidia CEO’su Jensen Huang, uzun süredir “tedarik tabanını her katmanda çeşitlilik ve yedeklilikle diğer üretim hizmetleriyle bağlantı” konusunda konuşuyor.

Nvidia GPU

Intel ve Nvidia arasındaki iş birliği, coğrafi-politik perspektiften bakıldığında mantıklı görünse de, birkaç kişinin kaşlarını kaldırdı. İki şirket hem CPU hem de GPU alanında doğrudan rekabet halindedir ve birbirleriyle çip tasarımı hakkında bilgi paylaşmanın mantıklı olup olmadığı konusunda birçok kişi merak etti. Her durumda, Nvidia Intel’in fabrikalarını kullanarak GPU’larını üretirse, büyük olasılıkla bunlar ABD’de, Intel’in Arizona’daki yeni fabrikasında inşa edilecek.

Nvidia’nın işini almak, Intel için kritik öneme sahip çünkü şirket son bir yıl içinde sarsıntılı bir dönem yaşadı. İlk çeyrekte, şirket tarihinin en büyük üç aylık zararını rapor etti ve gelirler %36 oranında azaldı, hisse başına kazanç ise geçen yılın aynı dönemine göre şaşırtıcı bir şekilde %133 düştü.

Gelsinger, şirketin sorunlarıyla ilgili olarak sert eleştirilerde bulundu ve The Wall Street Journal’a verdiği demeçte çip üreticisinin “liderlik, insanlar, yöntem vb. konularda ciddi sorunlar yaşadığını” ifade etti. Ayrıca, şirketin fabrika işi de müşteri zorluğuyla karşılaştı, bu nedenle Nvidia gibi büyük bir müşteri yakalamak tam da ihtiyaç duyulan bir şey olabilir.

Girişimcilik stüdyosu Cerebrum Tech oyun sektörüne adım attı

0

Girişimcilik stüdyosu Cerebrum Tech faaliyet alanları arasına oyun sektörünü de ekledi. Hybrid casual tipi 3 mobil oyunu kullanıcılarla buluşturan Cerebrum Tech’in Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdem Erkul, “Vizyonumuza ortak olacak doğru ekiplerle büyümeyi sürdürüyoruz. Mobil oyun kategorisi, girişim ekosistemimizin önemli alanlarından biri olacak. PsyStorm Games adı altında çalışan ekibimizi genişleterek bu alandaki yatırımlarımızı artırmayı hedefliyoruz” dedi.    

Türkiye’nin ilk “yapay zekalı sanal karakteri” Cere’yi geçen martta kullanıcılarla buluşturan Cerebrum Tech, teknoloji alanında yatırımlarını hızlandırıyor. Akıllı şehirler, yapay zeka, web3 ve nesnelerin interneti (IoT) alanlarında Türkiye merkezli olarak dünyanın birçok ülkesinde faaliyet gösteren girişimcilik stüdyosu Cerebrum Tech oyun sektörüne de ilk adımını attı.

Cerebrum Tech Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdem Erkul
Cerebrum Tech Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdem Erkul

Geliştirdiği 3 mobil oyunla sektöre giriş yapan Cerebrum Tech Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdem Erkul, “İlk etapta hybrid casual tipi, oynanışı basit ve minimalist 3 oyunu tüm mobil platformlarda erişime açtık. Hybrid casual oyun kategorisi, casual türüne göre geliştirme süreci daha kısa, hyper-casual türüne göre ise kullanıcıların daha uzun süre oynayabileceği bir oyun kategorisi. Son yıllarda popülerleşen bu kategoride hem oyunların karlılığı hem de rekabet oldukça yüksek. PsyStorm Games adını verdiğimiz mobil oyun geliştirme ekibimizi önümüzdeki süreçte hızla genişleterek bu alandaki yatırımlarımızı artırmayı hedefliyoruz. Mobil oyun kategorisi girişim ekosistemimizin önemli alanlarından biri olacak” diye konuştu. 

İki yeni oyun

Cerebrum Tech tarafından kullanıma açılan “Core Quest” ve “Galactic Rush” adlı mobil oyunlar uzay temalı koşu ve kaçış tipi oyunlar. Core-Quest’te bir astronot, atmosferden yer altında magma seviyesine kadar inen kulvarda silahlı uzaylılardan aşağı doğru düşerek kaçmaya çalışıyor. Galactic Rush ise koşarak engellerin geçildiği ve puan topladığınız bir kurguya sahip. 

Yine kolay oynanan ve RPG tarzına yakın “Thief Adventure” adlı oyunda ise her bölümde değişen odalarda saklı anahtarı bulup silahlı düşmanların koruduğu kapıdan geçmek için mücadele veriliyor.

Cerebrum Tech girişimcilik stüdyosu modeliyle büyüyor 

Teknoloji girişimciliği ekosisteminin güçlenmesi için yeni yöntem ve yaklaşımlara ihtiyaç olduğunun altını çizen Dr. Erdem Erkul, start-up’ların ve girişimcilerin potansiyellerini daha iyi yansıtma şansı buldukları Venture Studio/Girişimcilik Stüdyosu modeliyle gerek Türkiye’de gerek yurt dışında yenilikçi fikirleri bulup desteklemeye çalıştıklarını da söyledi. Dr. Erkul, “Rekabetin her geçen gün daha da sertleştiği teknoloji sektöründe yaratıcı fikirlere sahip ekiplerimize, ekosistemimizdeki uzmanlarımız ve iş deneyimimizle, yazılım geliştirmeden tasarıma, satış stratejisinden büyüme modellemesine kadar her türlü desteği vererek hızlı ve sağlıklı gelişmelerini sağlıyoruz. Vizyonumuza ortak olacak doğru ekiplerle büyümemizi sürdürüyoruz. Mobil oyun sektörüne adım atmak için kurduğumuz ekibimiz de oldukça genç, umut vadeden ve dinamik bir ekip. Bu anlamda ülkemizdeki genç yazılımcı ve geliştiricilerimizi destekliyor olmaktan da büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz” diye konuştu.

Cerebrum Tech oyun geliştirme süreçlerini yapay zeka ile destekliyor

Üretici yapay zeka ile desteklenen oyun geliştirme süreçlerinin oyun dünyasında yeni bir dönem başlatarak özellikle senaryo, diyaloglar, konsept tasarımlar, animasyonlar ve müzikler olmak üzere pek çok konuda hızlı ve kaliteli sonuçlar ortaya çıkaracağına inanılıyor. Cerebrum Tech İnovasyondan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mustafa Furkan Örs, “Yapay zeka bugüne kadar oyun dünyasında özellikle oyunculara daha gerçekçi ve insansı deneyimler sunmak için oynanış mekaniklerinde etkin bir biçimde kullanılmaktaydı. İçinde bulunduğumuz dönemde yapay zekanın tasarım, programlama ve içerik üretme gibi yüksek yaratıcılık gerektiren alanlarda kullanımı ile oyun geliştiriciler bir ayda alabildikleri yolu bir haftada alabilir hale geldiler. Biz de Cerebrum Tech olarak oyun geliştirme süreçlerimizde üretici yapay zeka uygulamalarından sonuna kadar faydalanıyoruz” dedi.

Google, Gmail hesaplarını silmeye başlıyor! 

0

Google temel gereksinimleri karşılamadığını gördüğü milyonlarca Gmail hesabını silme kararı aldı. Hesabınızın silinmesini nasıl önleyebilirsiniz?

Dünya’nın en popüler arama motorunun e-posta sistemi olan Gmail, 2004 yılında kullanıma sunuldu ve hızla kullanıcılar tarafından benimsendi. Bugün dünyada en çok kullanılan e-posta sistemlerinden biri.

Popülaritesinin bir kurbanı olarak, her yıl milyonlarca yeni aboneye sahip olan şirket, kullanılmayan hesapları silmek zorunda kalıyor. Bu hesapların büyük çoğunluğu tek bir kullanım için oluşturulmuş ve ardından unutulmuş hesaplar. Bu durum, hizmetten faydalananlar arasında endişelere yol açtı, çünkü hesaplarının silinme korkusuyla yüz yüzeler. Google bu kararı sunucularında alan açmak ve kullanıcıların güvenliğini daha da güçlendirmek amacıyla aldığını söylüyor. Şirkete göre, terk edilmiş bir hesap, dolandırıcılar ve hackerlar için kolay bir hedef oluşturuyor. Gmail hesapları, günlük olarak aldığımız spam’ın büyük bir kısmını oluşturuyor.

İkinci neden ise depolama problemi – her bir kullanılmayan hesap silindiğinde, yeni bir hesap için fırsat doğacak.

Hedeflenen hesaplar, son iki yıldır kullanılmayanlar olacak. Dolayısıyla, hesabınız bu süre boyunca kullanılmadıysa silinebilir.

Gmail hesabınızın silinmesini nasıl önleyebilirsiniz?

En kolay yol, Gmail hesabınızın kullanımını yeniden etkinleştirmek. Bunun için gelen kutunuza gidip bir e-posta göndererek etkinliği yenilemeniz gerekiyor. 

Aşağıdaki seçeneklerden birini de uygulayabilirsiniz:

  • Gmail erişimi olan uygulamalardan birine bağlanmak (YouTube vb.),
  • Hesabınızla Google’a giriş yaparak Google’da arama yapmak,
  • PlayStore’a girerek bir uygulama indirmek,
  • E-postanıza gidip oturum açmak veya mesaj göndermek,
  • Gelen kutunuza giriş yaparak Google Drive’a erişmek.

Mastercard ve Les Benjamins’dan ‘Priceless’ iş birliği

0

Lüks sokak giyim markası Les Benjamins ve dünyanın en tanınan markalarından biri olan Mastercard, Inter Milan ve Manchester City arasında 10 Haziran’da İstanbul’da gerçekleşecek final maçı heyecanını kutlamak adına yaratıcı bir koleksiyon için iş birliği yaptı. İstanbul merkezli lüks sokak giyim markası, Mastercard’ın ikonik logosu ve kendine özgü canlı renklerinden ilham alan yeni kapsül koleksiyonu için global markayla iş birliğine imza attı. T-shirt, şort, ceket, pantolon ve aksesuarlardan oluşan yeni koleksiyonda Les Benjamins kurucusu ve kreatif direktörü Bünyamin Aydın, Mastercard logosundan ve markanın 25 yıldır kullandığı priceless söyleminden ilham aldı.

Les Benjamins, ikonik Mastercard markasından ilhamla final maçı heyecanını yansıtan kapsül koleksiyonunu tanıttı.

Mastercard’ın kullanıcılarına sağladığı güven ve sadelik hissinden ilham alınarak ortaya çıkarılan Priceless (paha biçilemez) koleksiyonu, maksimum rahatlık ve konforu temel alıyor. Koleksiyonda, kendisini insan merkezli bir teknoloji şirketi olarak tanımlayan Mastercard’ın logo tasarımındaki kırmızı ve turuncu renkleriyle iki marka değeri olan tutku ve iyimserlik temsil ediliyor. Yeni koleksiyonun en öne çıkan parçaları arasında siyah ve beyaz renklerdeki Mastercard logolu kıvrımlara ve rahat forma sahip gömlek ve şort seti, düz kısmına kıyasla Mastercard’ın etkileyici logosundan ilham alan çarpıcı arka kısmıyla Fransız havlu kumaş kullanılarak tasarlanan şık ve rahat siyah kapüşonlu sweatshirt tasarımının yanı sıra yıldız desenli kol kısmı ve Mastercard’ın sloganına sahip, markanın İstanbul’a olan sevgi ve minnet duygularına yaptığı göndermeyi sırtında taşıyan bomber ceket yer alıyor. Bu heyecan verici iş birliği kapsamında yaratılan koleksiyonda siyah beyzbol
şapkası, Mastercard markalı beyaz ve siyah çoraplar ve markanın adının yer aldığı kart askısı gibi aksesuarlar da yer alıyor.

Koleksiyonda tasarımlar, geleneksel Mastercard logosunun farklı ve eğlenceli bir yorumunu yansıtıyor; Les Benjamins logosu ikonik finans monikerinin yerini alıyor ve koleksiyonun dikkat çeken parçalarının üzerinde “Hiç uyumayan şehirde paha biçilmez olanaklar” logosu bulunuyor. Hazırlanan koleksiyonda %100 pamuklu, Fransız havlu karışımı ve Les Benjamins’in imzası olan jakarlı kumaşlar kullanılıyor.
Tanıtım etkinliğine Les Benjamins kurucusu ve kreatif direktörü Bünyamin Aydın ve Mastercard Doğu Avrupa İletişim ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Yasemin Develioğlu katıldı.

Develioğlu, “İstanbul’u ve kültürel zenginliğini temsil ettiğine inandığımız bu kapsül koleksiyonunu hem Paha Biçilemez Platformu’nun 25. yılı hem de İstanbul’da gerçekleşecek final maçının ev sahipliği heyecanı içerisindeyken tanıtmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Yaptığımız tüm iş birlikleri de markamızın ruhunu, hayal gücümüzü ve paylaştığımız ortak değerleri yansıtıyor” dedi. Aydın da çocukluğundan beri futbolun ve farklı spor dallarının içerisinde yer aldığını belirterek, “Mastercard’la gerçekleştirdiğimiz bu iş birliğinden büyük keyif aldık. Les Benjamins’in lokal hikayeleri, köklü kültürel etkileri taşıyan felsefesi ve lüks sokak modası kimliğiyle markanın logosu ve renklerini harmanladığımız bu yeni koleksiyonun beğeni kazanacağından hiç şüphemiz yok” diye konuştu.

Yapay zeka çip pazarı ne durumda?

0

Yapay zeka çip pazarı genel itibariyle üç kategoride toplanmış durumda. Eğitim, bulut ve edge bu sektöre yön veriyor.

Şu anda dünya, Nvidia’nın pazardaki baskın konumuna odaklanmış durumda ancak bunu biraz daha derinlemesine incelemek önemli. Nvidia, eğitim çipleri pazarında açık bir şekilde lider. Ancak bu, yapay zeka çiplerine olan talebin yalnızca yaklaşık yüzde 10-20’sini oluşturur. Eğitilmiş modelleri yorumlayan ve kullanıcı sorgularına yanıt veren çıkarım yongaları için oldukça büyük bir pazar var. Bu segment çok daha büyük ve tek başına Nvidia bile bu pazarda kilit sahibi değil.

Ayrıca, pazarı değerlendirmemiz gerekiyor. Kullanıcılar, hem uç hem de bulut ortamlarında çıkarım işlemeye ihtiyaç duyacak. Bulut çıkarımı , veri merkezi talebine bağlı olacak. Bugün veri merkezi yarı iletkenlerinin toplam pazarı yaklaşık 50 milyar dolar. Bu çıkarım piyasası sadece büyük değil, aynı zamanda oldukça parçalanmış.

Üç Pazar ön plana çıktı

GPU’lar üzerinde önemli miktarda yapay zeka çalışmasının yürütüldüğü göz önüne alındığında, Nvidia’nın tartışmasız büyük bir payı var, muhtemelen en büyüğü. AMD de bu pazarı hedefliyor, ancak Nvidia’nın önemli ölçüde gerisinde kalıyor. Üstelik bu, hiper ölçekleyicilerin kendi özel çiplerinin birçoğunu kullandığı bir alan. Bu işin çoğunun hala CPU’larda, özellikle de yetersiz tedarik edilen yüksek kaliteli GPU’larda gerçekleştirildiğini belirtmekte fayda var. Pazarın bu segmentinin öngörülebilir gelecekte oldukça rekabetçi olmaya devam etmesi bekleniyor. AMD gibi, bu da diğer tüm CPU, GPU ve hızlandırıcı satıcılarının sağlıklı bir ürün karışımıyla rekabet edeceği pazar.

A-Serisi işlemcisinde yapay zeka çekirdeklerine önemli bir çip alanı ayıran iPhone, en iyi örnek diyebiliriz. Bazı ölçütlere göre yapay zeka içeriği, A Serisi yongaların yüzde 20’sini kapsıyor. Bu, kalan yüzde 80’in telefondaki diğer tüm işlevleri çalıştırması gerektiğini kabul ettiğimizde dikkate değer bir oran. Diğer birçok şirket de SoC AI stratejilerini benimsiyor.

Yapay zeka alanında yaygın olan bir soru, GPT ve Stable Diffusion gibi en son büyük dil modellerini (LLM) çalıştırmak için gereken bilgi işlem gücü miktarı.

Daha önce belirtildiği gibi, yapay zeka silikon pazarının boyutu için güvenilir tahminler elde etmek şu anda çok zor. LLM’lerin ve diğer modellerin gerçek iş için pratik kullanımını çevreleyen belirsizlik bu duruma yardımcı olmuyor. Örneğin, bir hiper ölçekleyici, geleneksel iş yüklerinin yanı sıra sinir ağlarını da çalıştıracak birkaç yüz bin CPU satın alırsa veya birisi SoC’sine birkaç düzine milimetrekare yapay zeka bloğu eklerse, bunları nasıl hesaba katarız? Şu anda kabaca tahmin, yapay zeka silikon pazarının yaklaşık yüzde 15’ini eğitim, yüzde 45’ini veri merkezi çıkarımı ve yüzde 40’ını edge için oluşturacağını gösteriyor.

Atlas Space’e Amerika’dan en iyi XR/AR/VR ödülü

0

100’den fazla şirketin 19 ayrı kategoride yarıştığı The American Metaverse Summit şirketlerin yoğun katılımıyla Miami’de gerçekleşti. Web3 ve Metaverse’i benimseyen şirketlerin katılım sağladığı etkinlikte, Atlas Space ‘En İyi XR/AR/VR’ firması ödülünün sahibi oldu. Metaverse kavramını ‘Deneyimsel Mimari’ olarak markalara aktaran ve 50’den fazla projeye imza atan Atlas Space; yeni dünyanın altyapısını sunarken, tasarım ekipleri ile görselleştirme, deneyim ekipleri ile bu dünyaların yeniden tasarlanmasına olanak sağlamaya devam ediyor. 

53 şirketin yer aldığı ‘XR/AR/VR’ kategorisinin kazananı: Atlas Space

Bu yıl ilk kez düzenlenen The American Metaverse AwardsWeb3 ve Metaverse’i benimseyen, gelecek vaat eden yeni şirketler, markalar ve büyük şirketler arasında bağlantı kurmak amacıyla Miami’de gerçekleşti. Yeni ve köklü markalar için Metaverse’deki fırsatların yanı sıra, ortaya çıkan yeni iş modelleri ve gelir artırma stratejilerinin keşfedildiği etkinlikte, 100’den fazla şirket 19 ayrı kategoride yarıştı. Dünya çapındaki firmaların kıyasıya rekabet ettiği ödül töreninde, 53 şirketin yer aldığı ‘XR/AR/VR’ kategorisinin kazananı, Atlas Space oldu.

En İyi XR/AR/VR Firması Ödülü’ ortaya koyduğumuz çalışmaların globaldeki karşılığı oldu

Atlas Space CEO’su Ahmet Burçin Gürbüz: ‘Sadece bölgesel değil, global ekosistemi yakından takip etmemizi gerektiren bir alanda işler üretiyoruz. İçinde bulunduğumuz Web3 sektörü, birçoğuna kıyasla çok daha dinamik. Bir ayın bir yıl değerinde olabileceği gelişmeleri yaşıyoruz. Ve bir ayağımız Miami’de. Dolayısıyla işimiz ve ilgimiz gereği sektörel etkinlikler ve ödüllerin nabzını tutuyoruz. American Metaverse Awards & Summit ile de kendi araştırmalarımız sırasında karşılaştık. Ödül için açık başvurulara katıldık ve 100’ün üzerinde marka ile beraber finale kaldığımızı öğrendik. Sonra hayat normal akışında devam etti ve biraz komik ama tesadüfen bir Linkedin paylaşımı ile karşılaşarak En İyi XR/AR/VR firması ödülünü aldığımızı öğrendik. Belki de en değerli taraflarından biri, ödüle yönelik herhangi bir özel bir çalışma yapmadan, ortaya koyduğumuz işlerin hem kitleler hem de özel jüri tarafından değerlendirilerek seçilmesi oldu. Sevindirici bir sürpriz oldu, gerçekten emek emek ortaya koyduğumuz çalışmaların dünya tarafından görülmesi ve ödüllendirilmesinin gururunu yaşıyoruz.’ açıklamasında bulundu.

MediaMarkt’tan Alanya’ya önemli yatırım!

0

Tüketicileriyle yeni mağazalarda buluşmaya devam eden, Avrupa’nın açık ara 1 numaralı elektronik perakendecisi MediaMarkt, Alanya’da mağaza açmaya hazırlanıyor. Eğriköprü Caddesi üzerinde 2 Haziran Cuma günü açılacak olan mağazada açılışa özel kampanyalar da gerçekleştirilecek.

Geniş ürün yelpazesiyle teknolojiseverlere konforlu alışverişin keyfini sunan, Türkiye’nin en geniş satış alanına sahip elektronik perakendecisi MediaMarkt, Alanya’daki 2.150 metrekarelik yeni mağazasının açılışını 2 Haziran Cuma günü gerçekleştirecek.

On binlerce elektronik ürünün sergileneceği yepyeni mağazada, akıllı telefonlardan hoparlör ve kulaklıklara, akıllı bileklik ve saatlerden bilgisayar ve tabletlere, elektrikli ev aletlerinden beyaz eşya, televizyon, ses sistemleri ve oyun konsollarına kadar birçok kategoriden ürün, ziyaretçilerle buluşmaya hazırlanıyor.

MediaMarkt Türkiye, Alanya mağazasının açılışına özel çeşitli kategorilerde, 2 gün sürecek bir açılış kampanyası da gerçekleştirecek. 

2-3 Haziran tarihlerinde geçerli olacak açılış fırsatları kapsamında; 

  • Apple iPhone 11 64GB Akıllı Telefon 15.799 TL’den,
  • Apple AirPods 2. Nesil Kablosuz Kulaklık 2.499 TL’den,
  • LG OLED55CS6LA.APD     SS5 OLED TV 24.999 TL’den,
  • JBL Flip Essential 2 Bluetooth Hoparlör 1.499 TL’den,
  • Xiaomi Air Fryer 6L Fritöz 3.199 TL’den,
  • Philips HD 7546/20 CAFE GAIA Filtre Kahve Makinesi 999 TL’den,
  • Roborock Q7 Max Robot Süpürge 9.999 TL’den,
  • Philips GC9315/30 Buhar Kazanlı Ütü 2.799 TL’den satışa sunulacak.

Selüloz film soğutma teknolojilerinde kullanılabilir

Cambridge Üniversitesi’nde geliştirilen yeni nesil selüloz film soğutma teknolojilerinde önemli bir değişim sağlayabilir.

İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nden araştırmacılar, doğrudan güneş ışığına maruz kaldığında soğuyan bitki bazlı, iki katmanlı bir malzeme olan PDRC özelliklerine sahip yeni bir selüloz film üzerinde çalışıyor. Film ayrıca parlak, canlı renkler ve malzemenin ev mobilyaları veya otomotiv uygulamalarına entegre edilmesine yardımcı olacak çeşitli dokular sağlamak için işlenebilir. Selüloz film soğutma konusunda önemli bir başarı yakalamış durumda.

İngiliz bilim insanları sonuçlarını ACS İlkbahar 2023 hibrit toplantısında sunarak selülozun nasıl bir PDRC etkisini teşvik edebilen doğal olarak oluşan birkaç bileşikten biri olduğunu açıkladı. Bir malzemeye renk pigmenti eklemek, yukarıda belirtilen PDRC etkisine zararlı. Çünkü pigmentler görünür ışığın belirli dalga boylarını emer ve yalnızca gördüğümüz renkleri yansıtıyor. Emilen elektromanyetik radyasyon daha sonra ısıya dönüşüyor.

13 santigrat derece daha soğuk

Isınma sorununu çözmek için araştırmacılar, pigment varlığını gerektirmeyen renkli bir etki gösterebilen doğal yapılara odaklandı. Sabun köpüğünde görülen prizmatik etki; görünür ışığın mikroskobik düzeyde balonun yüzeyiyle etkileşiminin bir sonucu diyebiliriz.

Etki, yapısal renk olarak biliniyor ve Ph.D. Silvia Vignolini (projenin baş araştırmacısı), bitki kaynaklı selüloz nanokristallerin (CNC’ler), harici renk pigmentleri eklenmeden yanardöner, renkli filmler üretmek için kullanılabileceğini buldu.

Vignolini’nin ekibi, etil selülozdan yapılmış beyaz renkli bir malzeme kullanarak canlı renklere sahip, CNC tabanlı filme ikinci bir katman ekledi ve son olarak PDRC özelliklerine sahip renkli, iki katmanlı bir film oluşturdu. Doğrudan güneş ışığı altına yerleştirildiğinde, film çevreleyen havadan neredeyse 13 santigrat derece daha soğuktu. Bilim insanları, iki selüloz tabakasını birbirine yapıştırmanın araştırmanın en zor kısmı olduğunu, ancak nihai sonucun seri üretim için standart bir üretim hattına uyarlanabileceğini söyledi.

Freelance Çalışanların Karşılaştığı 10 Temel Zorluk

Günümüz iş dünyasında freelance diğer bir deyişle serbest çalışma modeli giderek popüler hale geliyor. İşletmelerin ve bireylerin esnek çalışma düzenlerine olan talebinin artırmasıyla birlikte, freelancer’ların sayısı ve bu alanda yapılan işlerin hacmi artıyor. Dünya Bankası verilerine göre dünyada toplam 3,38 milyar insandan oluşan küresel işgücünün 1,57 milyarı serbest çalışıyor. Türkiye’de de freelancer ekonomisi, son yıllarda hızla büyüyen bir sektör haline geldi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2020 yılı itibarıyla Türkiye’de serbest çalışanların sayısı 1 milyonun üzerinde.

Freelancer ekosisteminin büyümesi dijital teknolojilerin gelişmesiyle birlikte hız kazandı

Pandemi freelancer ekosistemi için bir dönüm noktası olsa da, bu çalışma modeli özellikle dijital teknolojilerin gelişmesiyle birlikte hızla büyüdü. İnternet üzerinden bağlantı kurma ve uzaktan çalışma imkanları, freelancer’ların iş bulma ve global projelerde yer alması açısından büyük kolaylıklar sağlıyor. Dijital platformlar ve iş bulma siteleri, freelancer’ların iş fırsatlarına erişimini artırıyor ve işverenlerin ihtiyaçlarına uygun uzmanları bulmalarını sağlıyor. Dünyanın her yerinde birçok farklı iş kolunda freelancer’lar tercih ediliyor ve çeşitli pozisyonlar için çalıştırılıyorlar. Özellikle yazılım geliştirme, grafik tasarım, dijital pazarlama, danışmanlık gibi alanlarda freelancerl’ar büyük bir paya sahip.

Bununla birlikte serbest çalışmak, bağımsızlık, esneklik ve kendi işinizin patronu olma gibi fırsatları sunarken, bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. Freelance çalışanlar, kendilerine özgü birtakım sorunlarla karşılaşabiliyor. Serbest çalışanların global finans ve çalışma partneri Ruul’un Kurucu Ortağı Mert Bulut, şu ana dek hizmet verdikleri binlerce serbest çalışanla ilgili gözlemlerinden yola çıkarak freelancer’ların sıklıkla karşılaştığı 10 temel zorluğu bir araya getirdi.

Freelance

İstikrarsız Gelir

Freelance çalışanlar için düzensiz gelir elde etmek en önemli sorunların başında geliyor. Bu çalışma düzeninde gelir dalgalanmaları yaşanabiliyor ve bazı aylar beklenenden daha düşük bir gelir elde etmek mümkün olabiliyor. Bu sorunu çözmek için gelirinizi planlamak ve acil durumlar için bir kaynak oluşturmak büyük önem taşıyor.

Müşteri Bulma ve İlişki Yönetimi

Freelance çalışanların sıklıkla karşılaştığı bir diğer sorun, müşteri bulmak ve müşteri ilişkilerini yönetmek. Serbest çalışanlar, bu noktada müşteri edinmek için çeşitli kanalları kullanmalı, pazarlama becerilerini geliştirmeli ve işletme ağını genişletmeli. Müşterilerle düzenli olarak iletişim kurmak, onların ihtiyaçlarını anlamak ve beklentilerini karşılamaya çalışmak bu işin temel formülü.

Proje Yönetimi

Birden fazla proje üzerinde çalışmak, takvimleri organize etmek ve teslim tarihlerine uymak freelance çalışanlar için bir diğer önemli zorluk. Bu noktada freelancer’ların proje yönetimi becerilerini geliştirmeleri, işlerini takip etmek için proje yönetimi yazılımları ve takvim araçları gibi teknolojik çözümlerden yararlanmaları gerekiyor.

Ödeme Gecikmeleri ve Küresel Ödeme Tahsilatı

Müşterilerin ödemelerinde gecikme veya tamamen ödeme yapmama durumu, freelance çalışanlar için ciddi bir sorun olabiliyor. Türkiye’deki freelance çalışanlar, çoğu zaman yurtdışından müşterilerle çalışıyor, uluslararası ödemeler alıyor veya gönderiyorlar. Ödeme yöntemi, para birimi dönüşümü, ödeme güvenliği, ödeme takibi, geciken ödemeler, fatura takibi, yüksek işlem ücreti alan ödeme yöntemleri akla gelen ilk zorluklar olarak dikkat çekiyor. Bu tür durumlarla karşılaşmamak için önceden net bir ödeme politikası belirlemek, müşterilerle yazılı bir anlaşma yapmak ve en önemlisi bu konuda doğru bir partner ile çalışmak hayat kurtarıcı olabiliyor

Sınır ötesi faturalandırma

Freelance çalışanların gelirlerini düzenli olarak rapor edebilmeleri ve vergi yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için faturalandırma en önemli iş süreçlerinden biri olarak karşımıza geliyor. Özellikle global çapta iş yapan serbest çalışanlar için bu süreci yönetmek çok daha zor bir hal alıyor. Bu noktada küresel faturalandırma konusunda profesyonel hizmet almak çalışanlara önemli avantajlar sunuyor. Bu sayede uluslararası müşterilerle çalışırken, doğru para birimlerinde, vergi uyumlu faturalar göndermek, gelir takibi yapmak ve profesyonel bir imaj oluşturmak mümkün hale geliyor. Küresel faturalandırma, uluslararası müşterilerle iş birliği yapmak ve başarılı bir şekilde küresel pazarda rekabet etmek için de öne çıkıyor.

Ücret ve sözleşme müzakereleri

Serbest çalışanlar genellikle ödeme koşulları ve sözleşme anlaşmalarıyla ilgili zorluklarla karşılaşıyorlar. Müşteriler ödemeleri geciktirebiliyor veya anlaşılan koşullara uymayabiliyor, bu da serbest çalışanlar için mali ve hukuki zorluklara yol açabiliyor. Ayrıca, çıkarlarını koruyan kapsamlı sözleşmeler hazırlamak için yasal kaynaklara veya uzmanlığa erişim eksikliği yaşayabiliyorlar. Serbest çalışan pazarındaki yoğun rekabetin fiyat baskısına yol açtığını da söylemek gerek. Bu durum, serbest çalışanların daha yüksek fiyatlar üzerinde müzakere etmelerini ve sürdürülebilir gelir seviyelerini korumalarını zorlaştırıyor.

Regülasyon uyumluluğu

Türkiye’deki freelance çalışanların en temel sorunları arasında regülasyon uyumluluğu konusu da yer alıyor. Bu sorun ülke sınırlarının ötesinde, global pazarlarda iş yaparken daha önemli bir bariyer olarak kendini gösteriyor. Vergi ve sosyal güvenlik yükümlülükleri, ticaret sicili ve ruhsat işlemleri, iş hukuku, sözleşmeler, kişisel verileri koruma, iş sağlığı ve güvenliği gibi konularda serbest çalışanlar zorluklar yaşayabiliyorlar. Bu noktada uluslararası pazarlardaki regülasyonlara göre işinizi yönetmenize yardımcı olarak bir çözüm ortağı edinmek büyük önem taşıyor. Ruul çok yakında sunacağı “Akıllı Vergi Asistanı” çözümü ile Türkiye’deki serbest çalışanların uçtan uca finans yönetimi ve yasalarla uyumlu çalışmaya dair tüm ihtiyaçlarını tek bir platformda karşılamayı hedefliyor.

İş ve Özel Hayat Dengesi

Freelance çalışanlar, iş ve özel hayat dengesini sağlamakta zorlanabiliyorlar. Bu noktada çalışma saatlerini belirlemek ve bu saatlere uygun olarak çalışmak ilk çözüm olarak akla geliyor. Aynı zamanda, mesai sırasında düzenli molalar vermek ve tatil yapmayı ihmal etmemek daha motive ve verimli çalışmayı mümkün kılıyor. Bununla birlikte serbest çalışmak bazen sosyal bağlantı eksikliği ve izolasyon hissi de yaratabiliyor. Bu sorunu çözmek için, freelance topluluklarına katılmak, meslektaşlarla iletişim kurmak ve işbirliği yapmak işe yarayabiliyor.

Yeteneklerin Geliştirilmesi

Freelance çalışanların, rekabetçi bir ortamda iş bulabilmek ve müşterilerin beklentilerini karşılayabilmek için sürekli olarak yeteneklerini geliştirmeleri gerekiyor. Eğitimler, seminerler veya online kurslar aracılığıyla çalışanların kendilerini sürekli olarak yenilemelerinin bu işin püf noktasını olduğunu söylemek mümkün. Yeni teknolojileri ve trendleri takip etmek ve müşterilerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek becerileri edinmeye çalışmak gerekiyor.

Sağlık Sigortası ve Emeklilik Planı

Freelance çalışanlar genellikle kendileri için sağlık sigortası ve emeklilik planı düzenlemek zorunda kalıyorlar. Bu, ek maliyetler ve bürokratik süreçlerle birlikte biraz dertli bir hal alabiliyor. Sağlık sigortası ve emeklilik planları için seçenekleri iyi araştırmak ve bütçenize uygun olanı seçmek biraz vakit alan bir işe dönüşse de üzerinde durulması gereken bir mesele olduğunu söylemek gerek.

Ruul, 2017 yılından beri  global finans ve çalışma alanında çözümleriyle serbest çalışanların yanında

Ruul, 2017 yılından bu yana modern ve bağımsız çalışma düzeni için faturalandırma, iş sözleşmeleri ve ödeme özellikleriyle “freelance” çalışanlara ve onları istihdam eden kurumlara hizmet veriyor. Ruul’un Company-as-a-Service modeli sayesinde freelance çalışanlar şirketleşmenin sabit ve düzenli maliyetlerine ve yüksek eforlu evrak işlerine katlanmadan 150’den fazla ülkede kurumsal müşterilerini faturalandırabiliyor. Ayrıca dilediği kur ve ödeme metoduyla ödeme tahsilatı gerçekleştirebiliyor; sözleşme ve diğer yönetim araçlarıyla işlerini daha düzenli ve verimli yönetebiliyorlar. Öte yandan kurumlar hizmet aldıkları esnek iş gücünün takip, yönetim ve ödeme süreçlerini bu platform aracılığıyla gerçekleştirebiliyor. Ruul, 120’yi aşkın ülkede yerel yasal düzenlemelerle uyumlu şekilde çalışıyor; ana marketi ise Avrupa Birliği’nde bulunan freelancer ve kurumlardan oluşuyor. Şu ana dek, 70’i aşkın ülkede bulunan 50.000’i aşkın freelancer ve 10.000’den fazla kuruma hizmet veren Ruul çatısı altında en çok öne çıkan 3 hizmet alanı yazılım, kreatif hizmetler ve dijital pazarlama olarak öne çıkıyor.

Popile, 4 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım aldı

Yarkın Sakuçoğlu, Siret Ünsal ve Kıvanç Ünal gibi isimlerin de olduğu melek yatırım turuyla 4 Milyon Dolar değerlemeye ulaşan Popile, güçlü bir şekilde pazarı büyütmeye odaklandı. Popile ünlülere ulaşmanın ve onlarla çalışmanın uzun, eforlu ve pahalı olmasını sağlayan tüm etmenleri ortadan kaldırarak şeffaf ve demokratik bir düzenle, ünlülerin tüm gelirlerini kendileri üzerinden kazandığı noktaya ilerliyor.

Popile

2021 yılının ilk çeyreğinde Kemal Tepret, Ertuğrul Uçar, Mete Acar, İsmet Berkay Çelik ve Oğulcan Tümdoğan tarafından faaliyete geçirilen Popile, 2 senede büyük bir ivme yakalayarak kendi pazarını yarattı. Aralarında Fenerbahçeli futbolcuların, ünlü oyuncu ve sanatçıların, Twitch yayıncılarının ve influencer’ların olduğu 500’den fazla isimle, ünlüye ulaşabilmeyi kolay ve standart bir hale getirdi.

Popile

Bireysel satışlarda yarattığı bu standardizasyonu 2023 yılının ilk çeyreğinde kurumsal satışlara da açtı. Markalar ve şirketler, arada hiçbir aracı olmadan, yalnızca ünlünün telefonundaki uygulama ile reklam ve tanıtım videoları alabiliyor. Popile bu süreci şirketler için pratik, hızlı ve büyük-küçük olmaktan bağımsız hale getirdi.

Popile, bireysel ve kurumsal video satışlarının ardından yeni yatırım turuyla beraber, sonraki hedef olarak etkinlik pazarına adım atmaya hazırlanıyor. 2 senede hızlı ve agresif bir büyüme yakalayan Popile’de amaç, ünlü portföyünü yıl sonuna kadar birkaç kat artırmak. Yeni yatırım turunun ardındansa hedef, Türk ünlülerin oradaki popülaritesini değerlendirip Orta Doğu pazarına açılmak ve oranın yerel ünlülerini de platforma dahil ederek Orta Doğu’daki en büyük ünlü etkileşim platformu, ünlüye ulaşmanın tek ve en makul yolu olmak.

Boğaziçi Ventures’tan yeni yapay zeka yatırımı: Artiwise

0

Boğaziçi Ventures, kurumlarda yapay zeka ile sürdürülebilir müşteri memnuniyeti sağlamayı hedefleyen Artiwise ile yeni bir yatırıma imza attı. 

2022 yılını dikkat çeken yatırımları ile başarılı bir şekilde tamamlayan Boğaziçi Ventures,   2023’ün dördüncü yatırımını da tamamladı. Hem maddi hem de tecrübe aktarımına dayalı faaliyetleri ile Türkiye girişim ekosistemini destekleyi misyon edinmiş olan Şirket, BV Growth fonu ile erken büyüme aşamasında, yetenekli ekiplere sahip ve uluslararası pazarlarda yüksek sayıda kullanıcıya ölçeklenme potansiyeline sahip teknoloji girişimlerine yatırım yapmaya devam ediyor. Yatırımlarında oyun, Web 3.0, fintek, perakende teknolojileri, sağlık ve eğitim teknolojileri gibi dikeylerde, yenilikçi teknolojilerle geliştirilen ürün ve hizmetleri önceliklendiren Boğaziçi Ventures’ın yeni yatırımı, yapay zeka ile müşteri memnuniyeti odaklı çözümler üreten Artiwise oldu.

Boğaziçi Ventures Yönetici Ortağı ve CEO’su Barış Özistek
Boğaziçi Ventures Yönetici Ortağı ve CEO’su Barış Özistek

Son dönemin en çok ilgi çeken teknolojilerinden biri haline gelen yapay zeka teknolojisi ve Artiwise yatırımı ile ilgili olarak Boğaziçi Ventures Yönetici Ortağı ve CEO’su Barış Özistek şu açıklamaları yaptı: “Yapay zeka bizim her zaman odağımızdaki teknolojilerden biri idi. Her ne kadar son dönemde Chat GPT’nin yarattığı farkındalık ile bu teknolojiye ilgi artmış olsa da, bizim portföyümüzde yıllardır yapay zeka teknolojileri üzerine çalışmalar yapmakta olan 5 adet şirketimiz bulunuyor. Şimdi ise Artiwise ile yapay zekayı müşteri memnuniyetinde kullanan bir ürünü portföyümüze katıyoruz. Türkiye’de özellikle metrikleri ve ürünü ile en iyi “Voice of the Customer (Müşterinin Sesi)” şirketi olan Artiwise ile büyüme ve uluslararası rekabette güçlenme hedefi ile çıktığı yolculukta beraber olacağımızdan dolayı çok mutluyuz.” 

“Müşterilerini en iyi anlayan firmalar, müşterilerini en iyi dinleyen firmalardır” mottosunu benimseyen Artiwise, müşteri memnuniyetini yapay zeka, doğal dil işleme, duygu analizi ve kök analizi teknolojileriyle sağlamaktadır. Artiwise Platformu sayesinde çağrı merkezi aramaları, çevrimiçi yorumlar, anket sonuçları, chatbot sohbetleri, marka haberleri ve sosyal medya gibi iletişim kanallarından gelen veriler tek bir platformda toplanarak yapay zeka ile analiz edilebilmektedir. Yapay Zeka ile analiz edilen bu verilerden müşteri içgörüleri ve müşteri memnuniyet skorları çıkarılmakta, problemlerin kök nedenleri adreslenerek proaktif aksiyon alınması sağlanmaktadır.

Artiwise Kurucu Ortağı ve CEO Tanel Temel,
Artiwise Kurucu Ortağı ve CEO Tanel Temel

Artiwise Kurucu Ortağı ve CEO Tanel Temel, görüşlerini şu şekilde belirtti: ‘‘CTO’muz Fatih Samet Çetin ile 2 kurucu ortak olarak Artiwise’ı kurduğumuzda müşteriye yatırım yaparak büyümeyi kendimize strateji olarak benimsemiştik. Boğaziçi  Ventures bu stratejimizi büyümemizin önünü sağladıkları güven ve yatırım ile açarak destekledi. Artiwise sadece sağladığı çözümde değil kendi müşterileri için de memnuniyete çok önem veren bir firmadır. Uzun yıllardır Artiwise kullanan değerli müşterilerimizin yanında, olgunlaşmış yapay zeka süreçleri, ürün, sektör odağı, güçlü yönetim ekibi ve uzman kadrolarımız bu yatırımı almamızda etkili olmuştur. 2 kişi ile başladığımız bu yolculukta şimdi Artiwise’a inanan yüzlerce hayal ortağı var. Sürdürülebilir müşteri memnuniyeti misyonumuzla hedefimiz net; ülkemizin bu değerini yurt dışına hızla taşıyacağız.’’

2023 yılının ilk yarısında 4 adet yeni yatırımını tamamlayan Boğaziçi Ventures, grup şirketi olan BV Portföy ile bu yıl 2 yeni fon daha kurdu. Yapay zeka teknolojisini farklı fonlarında da kullanmaya devam eden Boğaziçi Ventures yıl boyunca yeni fonlar kurmaya ve teknolojiye yatırım yapmaya devam edecek. 

TD SYNNEX her ay ortalama 75 bin cihazı çöp olmaktan kurtarıyor

0

Akıllı telefonlar, akıllı saatler, elektrikli diş fırçaları ve tabletler gibi küçük elektrikli cihazlar, kullanılmadıklarında ya da tamamen kullanılabilir durumda olsalar bile çöpe atıldıklarında e-atık haline gelerek çevreye büyük zararlar veriyor. Bu zararları bertaraf etmek için perde arkasında çalışan büyük teknoloji markaları da var. Dünyanın önde gelen markaların teknoloji çözümlerinin küresel çapta dağıtımını yapan TD SYNNEX de bu alanda sektörde dikkat çeken çalışmalar yapıyor.
 
TD SYNNEX, çevrimiçi takas portalı TD Yenileme Programı kapsamında her ay ortalama 75 bin cep telefonu, tablet, akıllı saatin yeniden işleme geçirilmesini sağlayarak ekonomiye geri kazandırıyor. 2021 yılında TD SYNNEX, yeniden kullanılan ya da bayilerden gelen 351.699 mobil telefonu da geri dönüştürme işleminden geçirdi. Böylelikle şirket, 33 tondan fazla atık malzemenin çöplere gitmesini engelledi ve 42 kg’dan fazla değerli malzemenin e-atık haline gelmesini önledi.
 
Tüm dünyanın sorunu haline gelen iklim krizi çerçevesinde, Türkiye de dâhil birçok ülke 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde farkındalık yaratmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenliyor ve sürdürülebilirliğe dikkat çekiyor. Çevrenin korunması konusunda dünya çapında etkinlikler yapılırken e-atıkların çevreye etkisi konusunda farkındalık çalışmaları da daha fazla önem kazanıyor. Akıllı telefonlar, akıllı saatler, elektrikli diş fırçaları ve tabletler gibi küçük elektrikli cihazlar, kullanılmadıklarında ya da tamamen kullanılabilir durumda olsalar bile çöpe atıldıklarında e-atık haline geliyor.

Her ay ortalama 75 bin cihazı çöp olmaktan kurtarıyor

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından sonuncusu 2020’de açıklanan Küresel E-atık İzleme Raporu’na göre ise 2019’da dünya genelinde toplam 53,6 milyon ton yani kişi başı yaklaşık 7,3 kilogram elektronik atık üretildi. Bu rakamın beş yılda yüzde 21 arttığı belirtilen raporda, dünya genelinde değeri 57 milyar doları bulan elektronik atıkların yalnızca yüzde 17,4‘ünün kayıtlı olarak toplandığı ve geri dönüştürüldüğü vurgulanıyor. Rapora göre, Türkiye’de toplam elektronik atık miktarı 847 bin ton, kişi başına düşen elektronik atık miktarı ise yaklaşık 10,2 kilogram.
 
Dünyanın önde gelen dev teknoloji şirketlerinden bazıları müşterilerinin eski cihazlarını yenilemek, geri dönüştürmek ve yeniden kullanmak üzere takas etmelerine yardımcı olarak perde arkasındaki karbon ayak izlerini sessizce azaltıyorlar. Dünyanın önde gelen markaların teknoloji çözümlerinin küresel çapta dağıtımını yapan TD SYNNEX de bu alanda sektörde dikkat çeken çalışmalar yapıyor. TD SYNNEX döngüsel ekonomi ilkelerini ürün yaşam döngüsü yönetimi stratejisine dâhil ederek ve onarım, yenileme ve geri dönüşüm yoluyla atıkları en aza indirmek için paydaşlarla ortaklık kurarak küçük e-atıkların uygun şekilde bertaraf edilmesini basit ve kolay hale getiriyor.
 

Sürdürülebilirlik konusunda 360 derece bir strateji izliyoruz


Konuyla ilgili açıklamada bulunan TD SYNNEX Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı, “Sürdürülebilirlik kendi ihtiyaçlarımızı karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama fırsatlarını ortadan kaldırmamaktır. TD SYNNEX olarak biz de sürdürülebilirlik konusunda 360 derece bir strateji izliyoruz. Doğaya bakışımız canlı veya cansız dünyamızdaki her varlığın birbirine bağlı olduğu vizyonumuza dayanmaktadır. Bu nedenle çözüm ve hizmetlerimizi sunarken doğayı korumaya büyük önem veriyoruz. Küresel karbon ayak izimizi azaltmaya, emisyon azaltımı için hedefler belirlemeye, sürdürülebilirlik girişimlerimizi artırmaya ve müşterilerimizi ve tedarikçilerimizi bu konularda desteklemeye dönük çalışmalar yapıyoruz. Çevreye sadık kalarak çalışma arkadaşlarımızın, müşterilerimizin, tedarikçilerimizin, iş ortaklarımızın kısacası tüm paydaşlarımızın ihtiyaçlarına karşılamak için en iyi uygulamaları, çözümleri, hizmetleri sunmaya devam ediyoruz. Örneğin küresel çaplı TD Yenileme Programımız ile her ay on binlerce cihazın yenileme işleminden geçerek ekonomiye kazandırılmasını sağlıyoruz. Diğer yandan Hizmet Olarak Teknoloji iş modelimizle müşterilerimizin kendi kaynaklarını tüketmek zorunda kalmadan en son teknolojilere erişmelerini, gizli maliyetlerden kaçınmalarını ve tüm bunları çok cazip ücretlerle yapabilmesine yardımcı oluyoruz. Müşterilerimiz sadece birkaç adımda tüm abonelik hizmetlerinden hemen faydalanabilir, süreç oldukça hızlı ve kolaydır. Teknolojiden aldığımız güç ve birlikte çalışmanın verdiği feyz ile sürdürülebilirlik yolunda emin adımlarla ilerlemeyi sürdüreceğiz.” dedi

Her ay ortalama 75 bin cihaz çöpe gitmekten kurtuluyor

Akıllı telefonlar, akıllı saatler, elektrikli diş fırçaları ve tabletler gibi küçük elektrikli cihazlar, kullanılmadıklarında ya da tamamen kullanılabilir durumda olsalar bile çöpe atıldıklarında e-atık haline gelerek çevreye büyük zararlar veriyor.


Perakendeciler, satıcılar ve mobil operatörler, B2B ve B2C son kullanıcı müşterilerinin eski/ömrünü tamamlamış cihazlarını yenilenmek, geri dönüştürülmek ve yeniden kullanılmak üzere takas etmelerine yardımcı olarak perde arkasındaki karbon ayak izlerini sessizce azaltıyorlar. Çevrimiçi takas portalı TD Yenileme Programı’nda şu anda EMEA genelinde 18 ülkede 5.000’den fazla kayıtlı satıcısı ve 500’den fazla perakende ortağı bulunuyor. Cihaz takası, daha fazla ürün yenileme fırsatı sunarken müşterilerle yakın bir ilişki sürdürmek için uygun maliyetli bir yol sağlıyor. Bu program sayesinde her ay ortalama 75 bin cep telefonu, tablet ve akıllı saati yenileme işleminden geçiyor.
 
TD SYNNEX, ikinci bir yaşam süresi verilemeyen cihazlar için geri dönüşüm sürecine yardımcı olan bir geri dönüşüm teknolojisi şirketi olan UltraRecycle ile de iş birliği yapıyor. Bu şirket cihazları ham maddelerinden arındırıyor ve tesislerinde işleme tabi tutuyor. 2021 yılında TD SYNNEX, yeniden kullanılan ya da bayilerden gelen 351.699 mobil telefonu geri dönüştürme işleminden geçirdi. Sonuç olarak TD SYNNEX 33 tondan fazla atık malzemenin çöplere gitmesini engelledi ve 42 kg’dan fazla değerli malzemenin e-atık haline gelmesini önledi.
 

NomuPay, 53,6 milyon dolar yatırım aldı

NomuPay, büyük global işletmelere Güneydoğu Asya, Türkiye ve Avrupa’daki ödemeler için ‘tam erişim’ sunmak üzere 53,6 milyon dolar yatırım aldı.

Sınır ötesi ve e-ticaret büyüme potansiyeli olan bölgelere genişlemek amacıyla tasarlanmış modern bir uçtan uca ödeme platformu olan NomuPay 53,6 milyon dolar yatırım aldı. Finch Capital ve Neuberger Berman’ın bir yatırım platformu olan Outpost Ventures tarafından ortaklaşa yönetilen tura şahıslar da katıldı.

Peter Burridge,/ NomuPay CEO
Peter Burridge,/ NomuPay CEO

NomuPay CEO’su Peter Burridge, “Büyüyen her uluslararası işletme, ödemeler söz konusu olduğunda ‘birden çok’ sorununu bilir. Birden fazla ülke, birden fazla ödeme türü, her ülkede farklı ödeme uygulamaları, çeşitli kanallar ve değişen düzenlemeleri kapsayan sonsuz bir liste vardır. Sonuç olarak, global yayılma yavaşlar. Şirketler, küresel ödemelere yönelik mutabakat sağlarken, pek çok teknik entegrasyon ve satıcı ilişkisini sürdürmek zorundadır. NomuPay olarak, parçalanmış ödeme ağlarını birleştirerek ‘birden çok’ gerekli olan yükümlülükleri ortadan kaldırıyoruz. Teknoloji, pazar, yöntem ve veri parçalanması karşısında, şirketlere küresel ödemelere ‘tam erişim opsiyonu’ sunarak, işletmelerin küresel olarak genişlemeye devam etmesini ve ödeme stratejilerini geleceğe hazırlamasını sağlıyoruz” dedi.

NomuPay’in Birleşik Ödemeler (uP) Platformu, tek bir API entegrasyonu aracılığıyla çok kanallı ödeme kabulü ve ödeme imkanı sağlıyor. Güneydoğu Asya, Avrupa ve Türkiye’deki parçalı ödeme altyapısını basitleştirmek için tasarlanan uP Platformu, ölçeklenebilir ödeme çözümleri ve sağlam veri yönetimi ve raporlama yetenekleri sağlamaktadır. Ödemelere yönelik bir ‘tam erişim çözümü’ olan NomuPay’in uP Platformu, ödeme geçidi bağımsız olarak çalışmakta ve mevcut ödeme altyapısını kolaylıkla artırabilmektedir.  

NomuPay’den Bütünleşik Ödeme Platformu

Finch Capital Yönetici Ortağı Radboud Vlaar, “Peter Burridge’in liderliğinde NomuPay, şirketi bir sonraki seviyeye taşımaya yardımcı olan bir dizi lisans alımı ve üst düzey işe alım gerçekleştirdi. Bunun da ötesinde şirket, uzun süredir bütünleşik bir sistemden yoksun olan coğrafyalarda basit ve tek bir entegrasyon yoluyla yerel ödeme kabulünün ve para transferi çözümlerinin kilidini açan bir Bütünleşik Ödeme Platformu oluşturdu. NomuPay’in bu temel pazarlardaki müşterilerin temel ihtiyaçlarını nasıl karşıladığını göreceğimiz için çok heyecanlıyız.” dedi.

Outpost Ventures Ortağı David Dubick ise “NomuPay’deki son derece deneyimli ekiple ortaklık kurmaktan ve büyümenin bir sonraki aşamasında onlarla birlikte olmaktan heyecan duyuyoruz. NomuPay ile yaptığımız görüşmeler boyunca uP Platformunun teknolojik uygulamasından, küresel ödemelerde işletmelerin ve pazar yerlerinin karşılaştığı çok çeşitli sorunları çözme becerisinden, dağıtım yaklaşımlarından ve platformu geniş ölçekte kullanan ilk ortaklardan çok etkilendik” dedi.

NomuPay, 2022’nin 4. çeyreğinden itibaren yeni müşterileri başarıyla bünyesine katmaya başladı ve şu anda ana pazarlarında işi aktif olarak ölçeklendiriyor. Ekip, uP Platformuna yeni pazarlar eklemeye ve ürün geliştirmeye yatırım yapmaya devam ediyor.

Bankalar stratejilerini iklim risklerine göre uyarlamalı

0

Bain & Company ve Jupiter Intelligence’ın ortak araştırması, bankaların kredilendirme stratejilerini küresel ısınma kaynaklı risklerdeki artışı göz önüne alarak uyarlaması gerektiğini ortaya koyuyor.

Bain & Company tarafından, dünya çapında toplam varlıklar bakımından en büyük 50 banka üzerinde gerçekleştirdiği değerlendirme, mortgage kredisi verme stratejilerinde iklim değişikliğine bağlı fiziksel riskleri göz önüne alan bankaların azınlıkta olduğunu gösteriyor. Söz konusu çalışma, halihazırda Finansal İstikrar Kurulu’nun (FBS) İklimle İlgili Mali Beyan Görev Gücü’ne (TCFD) bağlı bankaları içeriyor.

Avrupa bankalarına ilişkin analizde, yalnızca %18’inin mortgage verme stratejilerine fiziksel riskleri entegre ettiğini ortaya koyuyor. Başka bir deyişle, Avrupa bankalarının büyük çoğunluğu strateji tanımlarına, denetleme süreçlerine, hedef belirleme sürecine, ürün arzına veya müşteri angajmanına fiziksel riskleri henüz katmamış durumda.

Bain & Company ve Jupiter Intelligence tarafından gerçekleştirilen global fiziksel risk etkisi analizi, iklim değişikliğini titizlikle hesaba katmamanın bankalar ve genel anlamda finansal kurumlar için ne gibi tehlikeler oluşturduğuna ışık tutuyor. Araştırmada, dünya çapında fiziksel risk tehlikeleriyle karşı karşıya kalması beklenentoprakların gitgide arttığı görülüyor.

ABD topraklarının %43’ü halihazırda fiziksel tehlike altında, bu oranın 2050’de %65’i bulması bekleniyor. Endonezya’da ise şu anda %31 olan bu oranın 2050’de %97’ye yükseleceği tahmin ediliyor. Avrupa ülkeleri de aynı zaman aralığında benzer bir artış gösteriyor. Almanya’nın risk altındaki topraklarının %33’ten %68’e, İtalya’daki risk altındaki toprakların ise %40’tan %62’ye yükseleceği öngörülüyor. 

Bain ve Jupiter, Avrupa merkezli bir banka için olası finansal sonuçları simüle ederek söz konusu değişimlerin bankaların varlıkları ve karlılığı üzerinde oluşturabileceği etkileri ortaya çıkardı. Hafifletici önlemlerin alınmaması durumunda, söz konusu örnek bankanın mortgage teminat değerlerinin %10-15 oranında düşebileceği görüldü.  Bu durum söz konusu bankaların mortgage karlılığını %7-10 oranında düşürebilir.

Bain & Company kıdemli ortağı ve firmanın Sürdürülebilir ve Sorumlu Finansal Hizmetler departmanı yöneticisi Camille Goossens, konu hakkında şu yorumlarda bulundu: “İklim değişikliği, dünya çapında menkul ve gayrimenkul mallar üzerinde derin bir etki bırakırken hiçbir pazarın buna karşı bir bağışıklığı söz konusu olmayacak. Halihazırda bankaların iklim değişikliği risklerine çözüm bulma stratejileri oldukça sınırlı durumda.”

“Birçok banka, iklim değişikliğine bağlı risklerle karşı karşıya bulunduğunu bilmekle birlikte, gelecekteki söz konusu riskleri hafifletmek üzere iş stratejilerini uyarlamaya yönelik değişiklikleri gerçekleştirmiş durumda değil. Portföylerindeki risklerle başa çıkmak üzere bütüncül bir yaklaşım oluşturmamaları durumunda kendilerini büyük ölçüde tehlike altında bulabilirler.”

Bain İstanbul OrtaklarındanOnur Kayahan ise konuyla ilgili görüşünü şu sözlerle özetliyor: “Türkiye’de bankacılık sektörü, söz konusu dönüşüme ve iklim risklerine giderek daha fazla ilgi gösteriyor. Mevzuat tarafında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 2021’de iklim risklerinin kredi taahhütve denetleme süreçlerine entegre edilmesi hakkında kapsamlı bir uygulama rehberi yayınladı; ayrıca 2022 Aralık ayında bir etki değerlendirmesi gerçekleştirdi.

Orta vadeli sürdürülebilir bankacılık strateji planı göz önüne alındığında, bankacılık sektöründe bu konunun daha fazla ön plana çıkmasını, rehberlik ve yönlendirmelerin artmasını bekliyoruz. Ayrıca, kredi ve teminat portföylerindeki yüksek riskli sektörler ve coğrafyalar göz önüne alındığında, hem geçiş hem de fiziksel riskler bankalar için kritik önem taşıyor. Bankaların önündeki sınav, doğru verilere ulaşmak ve risk sayısallaştırma alanında ileri görüşlü bir metodoloji uygulamak.”

Bankalar mortgage portföylerine yönelik tehditlere nasıl yanıt vermeli?

Bain’in raporu, bankaların iklim değişikliğinin etkilerini sınırlandırmanın ötesinde savunma taktikleri, hücum taktikleri ve yeni tekliflerin kombinasyonu ile genel karlılığı artırmaya yönelik stratejileri nasıl uygulamaya koyabileceğini ortaya koyuyor.

Buna göre; Potansiyel savunma taktikleri arasında farklılaşan kredi-teminat oranı uygulamaları ve kredi ve teminat koruma sigortaları aracılığıyla banka için risk maliyetini azaltmak sayılabilir. Daha ofansif bir yaklaşımda, düşük riskli varlıklar için indirim oranlarını artırmak veya sadece iklim riski korumasına yönelik özel sigorta yapılması söz konusu olabilir. Özellikle piyasaların yeni olgulara uyum sağladığı erken dönemlerde tersine etki yapabileceği için bu tür adımlarda sınırların zorlanmaması gerekiyor.

Raporda son olarak bankaların, müşterilerini iklim değişikliği etkilerine karşı korumak adına yeni ürün ve hizmetler geliştirmesi tavsiye ediliyor. Bunlar arasında iklime adaptasyon çözümlerinin finansmanı ile kurumsal varlık ve tesislerinin dayanıklılık değerlendirmesi de yer alıyor. Analizde hafifletme önlemleri ile değer yaratma hamlelerini bir arada uygulamanın, 2030’da bankaların net operasyon gelirinde yüzde 15 ila 20 puanlık bir artış sağlayabileceği ortaya konuyor. Hızlı takipçiler arasında yer alan bankaların bile, geleceğe hazırlıklı olmak adına portföylerinin risk maruziyetini analiz etme ve şeffaf hale getirme becerilerini geliştirerek bir an önce harekete geçmeleri gerekiyor.

JioCinema dünya yayın rekoru kırdı

0

JioCinema, yayınladığı kriket müsabakası sırasında Dünya yayın rekoru kırdı. Turnuva yayınında eş zamanlı 32 milyon izleyici yer aldı.

JioCinema, 29 Mayıs günü düzenlenen Hindistan Premier Ligi (IPL) kriket turnuvasının 16. finali için etkileyici bir şekilde32 milyon eşzamanlı izleyici kaydetti. Böylelikle canlı bir etkinliğin en çok eşzamanlı görüntülenmesi için resmi olarak yeni dünya rekoru kırıldı. Akış etkinliği ücretsizdi ve Gujarat Titans takımlarına karşı Chennai Super Kings’i içeriyordu. JioCinema dünya yayın rekoru kriket maçı ile kırılmış oldu.

Eş zamanlı izlenme rekoru

Dünyanın en popüler yayın etkinliğinin bir önceki rekoru, Temmuz 2019’da bir kriket maçı için 25.3 milyon eşzamanlı izleyici çekti Hindistan merkezli bir çevrimiçi platform olan Disney Hotstar bu rekoru kırmıştı

Asyalı işadamı Mukesh Ambani’nin ile ortaklaşa sahip olduğu JioCinema, şimdi Disney Hotstar’ın izlediği aynı stratejiyi ücretli, ek “premium” içerik sunarak deniyor. . Bu arada, IPL etkinliği JioCinema’nın resmi uygulaması aracılığıyla ücretsiz olarak sunulmaya devam ediyor.

Viacom18, son derece popüler spor turnuvasının yayın haklarını 2027’ye kadar almak için kısa süre önce Disney ile 3 milyar dolarlık bir ihale rekabetini kazandı. Analistler, Hindistan ve diğer Güney Asya ülkelerinde IPL maçlarının ücretsiz akışını sağlamanın, dijital içerik pazarını yeniden şekillendirebileceğini söylüyor.

Jio telekom ağ hizmetinin aboneleri için ücretsiz içeriğinin ve IPL eşleşmelerinin yanı sıra, JioCinema artık yılda 999 Hint rupisi (12 dolar) ödeyecak müşterilere premium bir plan sunuyor. Premium teklif, Viacom18’in yakın zamanda Warner Bros. ve NBCUniversal ile kapattığı anlaşmalarla destekleniyor.

Tüm bunlara rağmen Disney hala Hindistan’da çok popüler bir içerik platformu. ABD medya şirketi, kriket turnuvasını uydu televizyonu aracılığıyla yayınladı ve ilk 66 maç boyunca kümülatif 482 milyon görüntüleme topladı.

Trendbox ve Octopus bakkal ve marketlerde kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimi yaşatacak

0

Perakende sektörünün alışveriş datasını gerçek zamanlı olarak toplayan Trendbox, yerli girişim Octopus ile iş birliğine imza attı. Yapılan iş birliğiyle yapay zekâ ve makine öğreniminde işlenen geçmiş dönem verileri satış esnasında tüketicinin ilgisini çekebilecek, alışverişini tamamlayabilecek en uygun ürünleri tavsiye edecek.

Bakkal, büfe, küçük marketler gibi perakende sektörünün ölçümlenmesi zor noktalarında IOT (nesnelerin interneti) teknolojisi aracılığıyla Türkiye’nin dört bir yanından yapılan alışverişlerin verilerini gerçek zamanlı olarak toplayan ve analiz eden Trendbox, perakende sektörü için geliştirdiği AI modülüyle ekrana bakan kişileri analiz eden ve sonrasında yapay zekâ desteğiyle kişiye özgü oluşan içerikleri gösteren Octopus ile alışveriş deneyimini kişiselleştiren bir iş birliğine imza attı. Bu iş birliğiyle sayesinde yapay zekâ ve makine öğrenmesi yardımıyla tüketiciler, yaptıkları alışverişlerine uygun olabilecek ürün önerileri alabilecek. Barkod okuyuculardan geçen ürünler; sepetteki ürünleri, geçmiş satış trendlerini, bölgedeki satışları ve zamanı analiz ederek kasa önüne yerleştirilen akıllı ekranlarda alışverişe uygun ürün önerileri gösterilecek.

Bu verimli iş birliği iki markayı da globale taşıyacak

Trendbox ve Octobus iş birliği kapsamında değerlendirmede bulunan Trendbox Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bilgen, bu verimli iş birliğinin iki markayı globale taşıyacağını vurgulayarak, şöyle konuştu: “Geleneksel perakende satış noktalarına yeni bir satış kanalı açmanın ve müşteri deneyimini iyileştirmenin yanı sıra bu iş birliğiyle global pazarlara açılmayı hedefliyoruz. Türkiye’de sunacağımız hizmetle elde edeceğimiz deneyimi hızlı bir şekilde globale uygulayabilecek donanıma sahibiz.”

Satış noktalarının kârlılığını artıracağız

Trendbox Genel Müdürü Ozan Tezer ise şunları söyledi: “Yenilikçi bakış açısıyla sürekli olarak gelişmeye ve erişim noktalarımızı artırmaya devam ediyoruz. Trendbox olarak 2023’ün ilk çeyreğinde 3 binin üzerinde erişim noktasına ulaşarak geçen yıla kıyasla ulaştığımız perakende satış noktası sayımızı iki katına çıkardık. Şimdi ise eriştiğimiz noktaların verimliliğini artırmak, tüketici alışveriş deneyimini çeşitlendirmek için Octopus ile önemli bir iş birliğine imza attık. Hali hazırda online alışverişlerde alışkın olduğumuz kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimini fiziksel satışta bulmak neredeyse imkânsızdı. Octopus ile yaptığımız bu iş birliği sayesinde satış noktasındaki müşteri de satış esnasında, saniyeler içinde alışverişini tamamlayabileceği en doğru ürün için seçenekler görebilecek. Örneğin, kahve alan bir tüketici kasa önündeki ekranlarda alabileceği en uygun tatlı seçeneklerini bulabilecek. Böylelikle bakkal, büfe ve küçük marketler müşterilerine yeni nesil alışveriş deneyimi sunabilecek.”

Çapraz satışı bir adım öteye taşıyoruz

Satış noktalarının çapraz satışlarına sağladıkları katkıya dikkat çeken Octopus CEO’su Emre Yıldız ise şu değerlendirmede bulundu: “Trendbox ile perakendeciler için oldukça önemli bir iş birliğine imza attık. Geliştirdiğimiz teknoloji sayesinde topladığımız verilerle tüketicilere kişiselleştirilmiş ürünler sunuyoruz. Böylece satış elemanının performansından bağımsız, teknolojimiz sayesinde klasik yöntemlerle yapılan çapraz satışı modelini bir adım öteye taşıyoruz. Hali hazırda dijital pazarlama kanallarında yapılan kişiselleştirmeyi Trendbox ile iş birliğimiz sayesinde bakkal, büfe ve marketlerde yapılan fiziki satışlara taşıyoruz. Sunacağımız bu hizmetle “O2O” Online’dan Offline’a olarak ifade ettiğimiz ticaret modelini hayata geçiriyoruz. İleride geliştireceğimiz mobil sadakat programıyla alışverişi kusursuz bir hale getirmeyi hedefliyoruz.”

Akkuyu Nükleer Güç Santrali bir aşama daha ilerledi

0

Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) 1’inci güç ünitesinde temel inşaat aşamalarından biri olan ve reaktör binasının sızdırmazlığını sağlayan iç koruma kabuğunun (İKK) kubbesine beton dökme işlemi tamamlandı.  

İç koruma kabuğu kubbesinin en üst düzeyde dayanıklı olması için 422 ton donatı kullanıldı ve 3200 m3’ten fazla beton döküldü. Beton, bileşimin yüksek su tutma kapasitesini, güvenilirliğini, dayanıklılığını ve homojenliğini koruyarak kendiliğinden sızdırmaz hale gelmesine ve yapının alanını kendi ağırlığıyla tamamen doldurmasına imkân sunan yüksek bir akışkanlığa sahip. Beton dökme işleminin tamamlanmasıyla iç koruma kabuğunun kubbesinin üst noktası 61,7 metre yüksekliğe duvar kalınlığı ise 1,2 metreye ulaştı.

AKKUYU NÜKLEER A.Ş. Genel Müdürü Anastasia Zoteeva çalışmaların tamamlanmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Akkuyu NGS inşaat sahasında bir dizi kilit aşama devam ediyor. Gösterdikleri azami fedakarlıkları ve yüksek profesyonellikleri için her bir çalışana teşekkür ederim. Sıkı ekip çalışması, dört güç ünitesinin tamamının aynı anda inşa edilmesini mümkün kılıyor. 1’inci güç ünitesi için ilk parti nükleer yakıtın teslimatından sonra nükleer güç santralinin güvenlik sisteminin en önemli unsurlarından biri olan iç koruma kabuğuna beton dökme işlemini tamamladık. İleride 1’inci güç ünitesinin inşaatı tamamlanmadan dış koruma kabuğu montajı ile kabul işlemlerini de gerçekleştireceğiz.”

Akkuyu NGS’de beton dökme çalışmaları sırasında yüksek kaliteli özel beton karışımı kullanılıyor. Karışımın sıcaklık, oturma ve yoğunluk gibi özellikleri sürekli olarak kontrol ediliyor. Betonun her bir partisi, fabrikada ve doğrudan Akkuyu NGS inşaat sahasında yapılan denetimler de dahil olmak üzere bir dizi laboratuvar testine tabi tutuluyor. 

Yakın gelecekte 1’inci güç ünitesinde koruma kabuğunun ön gerdirme sisteminin halatları da monte edilecek. Koruma kabuğunun ön gerdirme sistemi, reaktör binasının sızdırmazlığını sağlayarak güç ünitelerini 9 büyüklüğüne kadar deprem, tsunami, kasırga ve benzeri gibi her türlü aşırı dış etkiye karşı koruyor.