Mart 2023’te lansman yapan yapay zeka projeleri

0

Son birkaç haftada her yerden yepyeni yapay zeka haberleri yağdı. Herkes sözleşmiş gibi yeni projelerini peş peşe duyurdu. Bill Gates’in “yapay zeka devrimi” olarak tanımladığı bu gelişmelere özet olarak göz atalım ve yapay zekanın bizi nasıl bir dünyaya doğru götürdüğünü görmeye çalışalım. Yapay zeka bizim gibi sıradan ölümlülerin günlük yaşamını değiştirmeye başlayacak mı? Yoksa daha bu aşamaya henüz gelmedik mi?

GPT – 4

13 Mart 2023’te OpenAI, şirketin en son ve en gelişmiş dil modeli ChatGPT-4’ün piyasaya sürüldüğünü resmen duyurdu. Şu anda ücretli ChatGPT Plus aboneliğinin bir parçası olarak ve geliştiriciler için bir API olarak sunuluyor.

Sadece dakikalar içinde oyun oluşturma, karmaşık kod yazma ve bir seferde 25.000 kelimeye kadar işleme yeteneği ile GPT-4, yapay zeka sistemlerinin önceki sınırlamalarını aştı ve daha önce imkansız görülen görevleri başardı. GPT-4’ün yaratıcılık, görsel girdi ve daha uzun bağlam açısından daha gelişmiş durumda olduğu belirtiliyor.

Ücretsiz versiyonunda internet erişimine sahip değil ve bu versiyonunu eğitmek de mümkün değil.

Stanford Alpaca 7B

Mart 2023’te Stanford İnsan Merkezli Yapay Zeka Enstitüsü (HAI), Stanford Alpaca 7B adlı yeni bir yapay zeka modeli yayınladı. Bu model, Meta AI LLaMA 7B’ye dayalı bir talimat takip sistemi.

Enstitüdeki araştırmacılar, bu yapay zeka modelini geliştirmek için OpenAI’nin GPT 3.5’ini kullanarak 52.000 talimat takibi gösterimi oluşturdu. Bu talimatlar 7B modelini eğitmek ve öğretmek için kullanıldı. Stanford Alpaca 7B’nin sadece akademik araştırma amaçlı.  Modelin her türlü ticari kullanımı yasak.

Claude

San Francisco merkezli bir yapay zeka girişimi olan Anthropic, Claude adında bilgileri özetleyebilen, soruları yanıtlayabilen, yazmaya yardımcı olan ve hatta kod üretebilen gelişmiş bir sohbet robotu geliştirdi. İlginç bir şekilde Claude, OpenAI’nin ChatGPT’si ile pek çok benzerliği paylaşıyor, ancak kişiselleştirilmiş bir deneyim için tonunu, kişiliğini ve davranışını özelleştirme yeteneği gibi ek özelliklere sahip. Müşterilerden gelen erken geri bildirimler, Claude’un zararlı çıktılar üretme olasılığının düşük olduğunu ve şu anda mevcut olan diğer sohbet robotlarından daha kullanıcı dostu olduğunu gösteriyor.

Microsoft 365 Copilot

Bizim gibi sıradan insanların hayatını değiştirme potansiyeli olan tek gelişme Microsoft’tan geldi. Copilot adlı yapay zeka asistanı 365 uygulamalarına eklendi.

OpenAI’nin gelişmiş GPT-4 teknolojisi tarafından desteklenen bu yenilikçi özellik, kullanıcıların çeşitli belge türlerini, e-postaları, sunumları ve diğer görevleri kolaylıkla oluşturmasına yardımcı olmak için tasarlandı. Copilot, Office uygulamalarının kenar çubuğunda görünen bir sohbet robotu olarak sunulacak.

Microsoft daha önce de bu türden asistan özellikleri sunmuştu. Belki hatırlarsınız: Ataç şeklindeki eski asistanı Clippy, “nasıl yapılır” sorularına yanıt bulurdu ama külüstür bilgisayarlarımızı yavaşlattığı için kullanmazdık. Neyse ki Copilot bulut üzerinden çalışacağı için bu sefer asistan kullanmak işimize yarayabilir.

PaLM API

Google, metin oluşturma ve düzenleme yeteneğinin yanı sıra konuşma botu işlevi açısından OpenAI’nin GPT’si ile rekabet etmeyi amaçlayan yeni bir AI sistemi olan PaLM’i (Pathways Language Model) piyasaya sürdüğünü duyurdu. Google’a göre PaLM, çeşitli zorlu görevlerde etkileyici yetenekler sergiledi. İşletmelerin doğal dil istemlerini kullanarak metin, fotoğraf, kod, video ve ses dahil olmak üzere çeşitli içerik biçimleri oluşturmasına yardımcı olabilir.

Google, Genai’yi Workspace’e ekleyecek

Üretken yapay zeka entegre edilen Workspace, sadece test kullanıcılarına sunuldu. Dokümanlar’da belge yazma ve düzenleme, E-Tablolar’da formül oluşturma, Meet’te not alma ve Slaytlar’da metin, resim, ses ve video dahil olmak üzere içerik oluşturma konusunda yardımcı olacak.

Google’ın bu yapay zeka hamleleri, şimdilik bizim gibi sıradan kullanıcıların işine yaramıyor.

PyTorch 2.0

Mart ayındaki yapay zeka PR yarışında geri kalmayan bir başka proje PyTorch 2.0.

15 Mart 2023’te duyurulan bu model, açık kaynaklı bir makine öğrenimi (ML) eğitim projesi ve herkes buna erişebiliyor. PyTorch ilk versiyonu 2018’de çıkmıştı. Son versiyonu ise 428 farklı kullanıcı tarafından geliştirildi. Hızlandırılmış Transformatörler adı verilen yeni bir özelliği sayesinde performansının iyileştirildiği belirtiliyor.

(Ozan Sihay; Midjourney)

Midjourney V5

Yapay zeka sanat üretmekten elbette geri kalmıyor. İngiltere’den bağımsız bir araştırma laboratuvarı olan Midjourney, kullanıcının komutuna göre çeşitli sanat eserleri ve görüntüler yaratan yapay zeka destekli sanat aracı Midjourney V5’i yayınladı. Geleneksel fotogerçekçi görüntü oluşturucuların aksine, bu platform daha iddialı. Artık daha hızlı görüntü üreten bu versiyonda yüz özellikleri ve eller gibi ayrıntıları üretme kabiliyetinin düzeltildiği belirtiliyor. Daha yüksek çözünürlükte görsel üretilmesi imkanı da geldi.

Yapay zeka ile görsel üretme giderek yaygınlaşıyor ama bu uygulamalarda, yazdığınız komuta göre yapay zekanın ürettiği görsellerin telif hakkının size ait olduğunu sakın sanmayın. ABD Telif Hakları Bürosu komutla üretilmiş görsellerde insanların telif hakkının bulunmadığını düşünüyor.

Ormanları teknoloji koruyacak

Ormanlarımız ve ağaçlarımız, bize ihtiyaç duyduğumuz oksijeni sağlayan ve bizim akciğerlerimiz sayılabilecek en değerli varlığımız. Dünyanın yaşanabilir atmosferini oluşturan oksijen dengesinin sağlanmasında aktif olarak görev alan ve kirlenen havayı temizleyerek tüm canlılar için yaşanabilir bir alan oluşturan ormanlarımız, yangınlar, farklı kullanım amaçları ile yapılan kesimler ve tarım alanları açılması gibi etkilerle her gecen gün azalıyor, yok oluyor. Bunun önüne geçmek, ormanları korumak ve yaşam alanlarını daha temiz tutmak içinse son yıllarda giderek artan oranda yeni teknolojilerin gücünden faydalanılıyor.

Ormanları koruyan termal ısı sensörleri

Ormanların korunmasında etkili ve sıkça kullanılan teknolojilerin başında termal görev üstlenen ve bulundukları bölgenin sıcaklığını sürekli olarak kontrol eden ısı sensörleri geliyor. Ormanların farklı bölgelerine yerleştirilen ve uzaktan sürekli olarak kontrol edilen bu sensörler, normalin dışındaki ısı artışlarını anında bildirerek yangınların yayılmasının önüne geçebiliyor. Yetkili kurumlara raporlama yapılarak yangınlara hızla müdahale edilmesini ve yangın ekiplerinin bölgeye erkenden ulaşmasını sağlıyorlar. Ek olarak bulundukları bölgedeki ısı değişimlerini kaydederek ormanlar hakkında da genel veri sağlayabiliyorlar.

Küresel uydu teknolojileri

Ormanları ve ağaçları koruyan en önemli teknolojiler arasında, birçok farklı alanda da kullanılan ve geniş bir gözlem alanı sunmasıyla büyük avantajlar sağlayan uydular yer alıyor. Orman yangınları ile mücadele konusunda büyük faydalar sağlayan görüntüleme, önceden haber verme ve uyarı-ikaz sistemleri ile tercih edilen uydu teknolojileri, termal kameralar ile dünyanın hemen her coğrafyasını kontrol altında tutabiliyor. Özellikle son yıllarda geliştirilen nesnelerin interneti (IoT) ve yapay zeka uygulamaları ile etkileri artırılan uydular, ormanların korunmasında da aktif rol alıyorlar.

Yangın söndürme robotları

Teknolojinin birçok alanda sağladığı faydalardan itfaiye ekipleri de yararlanmaya devam ediyor. Bu amaçla geliştirilen yangın söndürme robotları, gelişen teknolojinin sunduğu diğer faydalardan biri olarak öne çıkıyor. Yangın söndürme ekiplerinin yüksek ısı ya da arazi şartları nedeniyle giremediği yerlere müdahale edebilen bu robotlar, yangınlara hızlı ve etkili şekilde yardımcı olabiliyor. Özellikle kara müdahalesinin önemli olduğu noktalarda aktif görevler alabiliyorlar.

İngiltere’de bazı bankalardan kriptoya kısıtlama

Nationwide, HSBC ve Santander’in ardından NatWest, müşterilerin kripto para birimlerine yaptığı harcamalara karşı önlem alan en son İngiliz bankası oldu. Günde 1.000 sterlin veya 30 günlük bir süre boyunca 5.000 sterlin olarak getirilen sınırlama, çoğu tüketicinin kripto paraya harcayacağı seviyenin çok üzerinde.

İngiltere’de bazı bankalardan kriptoya kısıtlama

Müşterilerin korunmaya ihtiyacı mı var?

NatWest, tüketicilerin geçen yıl kripto dolandırıcılıklarına 300 milyon sterlinin üzerinde zarar vermesiyle artan müşteri korumasının gerekli olduğuna inanıyor. Kripto platformu Gemini‘nin 2021 tarihli bir raporuna göre, İngiliz kripto sahiplerinden yaklaşık beşte dördü (%78) toplamda 5.000 sterlinden az paraya sahipken, beşte ikisi (%40) 1.000 sterlinden daha azına sahip.

Banka ayrıca, yaşam maliyeti krizinin ortasında savunmasız tüketicilerin çaresizliğinden faydalanarak yüksek getiri vaadi yapanlar yüzünden riskin arttığını savunuyor. NatWest, kripto korumalarını sıkılaştırma sebebini bu şekilde açıklıyor.

NatWest Dolandırıcılıktan Korunma Başkanı Stuart Skinner, “Kripto para borsalarını kullanan dolandırıcılık sayısında bir artış gördük ve müşterilerimizi korumak için harekete geçiyoruz” diyor.

35 yaş üzeri erkekler dolandırıcılığa maruz kalmaya daha yatkın

Banka uzmanlarına göre, riskli yatırım kararları konusunda 35 yaşın üzerindeki erkekler en büyük risk grubunu oluşturuyor.  İngiltere’de Finansal Yürütme Kurulu (FCA) adlı kurumun gözetiminin olmaması sebebiyle bir yatırımın aldatmaca olduğu ortaya çıktığında tüketiciler korunamıyor. Birleşik Krallık’taki FCA, 58.000 finans firmasını ve piyasayı düzenleme yetkisine sahip ve 18.000’den fazla kuruluş için uyarı düzenleyicisi olarak hareket ediyor.

İngiliz bankalarının bu kararı hoş karşılanmadı

Stratejik danışmanlık hizmeti veren uzmanlar, İngiliz bankalarının bu tedbirinin aşırı ve gereksiz olduğu görüşünde. Uzmanlara göre kripto içeren dolandırıcılıkların yaşandığı gerçeği, bankalara müşterilerinin kripto borsalarına erişimini en uygun gördükleri şekilde sınırlama hakkını vermemeli.

Bankalar ATM’lerden nakit çekmenin riskleri konusunda müşterilerini nasıl uyarıyorsa, değişken varlıklara yatırım yapmanın içerdiği riskler hakkında da müşterileri uyarmaları gerektiğini savunuyorlar. Uzmanlara göre yatırım kararları konusundaki sorumluluk müşterilere ait olduğundan bankalar buna müdahale etmemeli.

Bazı uzmanlar, bankaların kripto ekosisteminden tedirgin olduklarını ve bu yüzden kısıtlama yolunu seçtiklerini düşünüyor. Bank of England, dijital para çıkarma hazırlığı yapmaktayken şimdi kısıtlama getirmeyi büyük bir çelişki olarak görüyorlar. Diğer uzmanlar ise bankaların dolandırıcılıklara karşı bu şekilde önlem alma çabasının müşteri kaybetmeleriyle sonuçlanabileceği uyarısını yapıyor.

Kraken’den Blair Halliday, LinkedIn’den yaptığı açıklamada, ““Kripto kırılma noktasına ulaştı ve artık burada kalacak. Uyumlu şirketlerle çalışmanın verimli yollarını bulmak için kaynakları ayırmak artık öncelik olmalı” diyor. Halliday, kısıtlamaların yaygınlaşması durumunda sadece bazı bankaların “kripto dostu” olarak algılanacağına dikkati çekiyor.

Toshiba satılıyor!

0

Toshiba yönetim kurulunun, özel sermaye şirketi statüsüne sahip yatırım fonu Japon Endüstriyel Ortakları (JIP) adlı konsorsiyumdan gelen satın alma teklifini kabul ettiği bildirildi. Bu satın alım, piyasalarda itibarını kaybeden holding için yeni bir başlangıç olabilir. Japon Endüstriyel Ortakları geçen ay, başlıca bankalardan 10,6 milyar dolar finansman taahhüdü alarak satın alım teklif sunmuştu. Bu teklif firmanın Perşembe günkü kapanış fiyatına göre yaklaşık yüzde 9,7 daha yüksek gerçekleşti.

Dünyanın üçüncü en büyük M&A anlaşması olabilir

15 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen satın alım anlaşması, şirketin özelleşmesini ve yerel çıkarlar tarafından sıkı bir şekilde kontrol edilmesini sağlayacak. Bu sayede Toshiba‘nın aktivist hissedarlarla uzun süredir devam eden gerilimlerinin son bulması bekleniyor. Ancak şirketin yaklaşık dörtte birine sahip olan aktivist fonların anlaşmanın şartlarını kabul edip etmeyeceği henüz belirsiz. Orix, Rohm ve Chubu Electric Power’ın aralarında bulunduğu bir grup Japon firması, Toshiba’nın satın alınmasına katkıda bulunacak. Tamamlandığı durumda bu anlaşma, bu yıl dünyanın üçüncü en büyük birleşme ve satın alma (M&A) anlaşması olacak.

Toshiba’nın Geçen yılki kaybı %12 oldu

Şirket 2015’ten beri muhasebe skandalları, ağır kayıplar ve kurumsal yönetişim tartışmalarıyla hırpalanmış durumdaydı ve Toshiba’nın hisseleri geçen yıl %12 düşmüştü. Yeni satın alım anlaşmasının şirketin durumunu düzeltip düzeltmeyeceği zamanla anlaşılacak. Anlaşma sonuçlandığında Toshiba yerel kontrol altında özel bir varlık haline gelecek.

Bu anlaşma, Japonya’nın kurumsal yönetim ekosistemini etkileyebilir. Toshiba’nın mülkiyet değişimi, çapraz hissedarlık geleneğinden özel sermaye şirketlerinin daha aktif mülkiyetine doğru büyük bir değişim anlamına geliyor. Anlaşmanın başarılı olması durumunda Japon şirketlerinde daha fazla özel sermaye yatırımının teşvik edilmesi ve bu sayede potansiyel olarak daha verimli ve karlı operasyonların gündeme gelmesi bekleniyor.

Daha önce şirketin üçe bölüneceği duyurulmuştu

Geçen yıl yapılan duyurularda Toshiba’nın üçe bölünmesi planından söz ediliyordu. Üç birimden birinin altyapı hizmetlerine, diğerinin ise güç yarı iletkenleri gibi elektronik cihazlara odaklanacağı söyleniyordu.

Kurumsal belirsizlikler ve gelir kaybına rağmen şirketin ürünlerinin marka değeri kaybolmadı ve tüketiciler açısından güven kaybı söz konusu değil. Örneğin geçen yılki Dünya Kupası’nın resmi sponsorlarından biriydi.

Agility Robotics rakibi Tesla’dan önce davrandı!

0

Agility Robotics’in ürettiği Digit, Tesla’nın Optimus adlı robotunun rakibi. Boston Dynamics ile çalışan şirket üç yıl önce ilk iki ayaklı robotunu tanıtarak endüstriyel robot üretiminde öncü oldu. O günden beri Digit’in özellikleri geliştiriliyor ve firma bu robotu sektöre sunmak üzere hazırlık yapıyor. Bu robotu artık bazı işletmeler kullanabilecek.

Lojistik sektörünün insansı robotu

Şirket, Digit’i depo ve dağıtım merkezi ortamlarında lojistik sektörüne hizmet edecek şekilde programladı.

Agility Robotics’in kurucu ortağı ve CEO’su Damion Shelton, üç yıl önce Digit’in büyük ilgi gördüğünü söylüyor. ABD merkezli firma, o günden beri çok uluslu lojistik şirketlerle görüşüp robottan hangi işleri yapmasının beklendiği konusunda bilgi topluyor.

Digit’in mevcut versiyonu, robotun ikinci nesli.  Bu son model, hassas elektronik aksamları koruyan daha fazla plastik bileşene sahip. Navigasyon için LED “gözlerle” donatılmış durumda. Daha büyük bir kafası var ve ayrıca robotun genel hareketliliğini geliştirmek için tasarlanmış bir dizi teknik yeniliğe sahip.

Tesla’nın Optimus’una benzer şekilde Digit, çevresinde manevra yapmak için çeşitli sensörler kullanıyor. Bununla birlikte, robotun her tarafına stratejik olarak yerleştirilmiş daha kapsamlı bir dizi kamera bulunuyor. Dik durmasını ve amaçlanan hedefine ulaşmasını sağlamak için bu görsel bilgileri ivmeölçer ve jiroskopik verilerle birlikte kullanıyor.

Çıkış noktası lojistik sektöründeki iş kazaları

Agility Robotics, Digit’i sadece partner programına kaydolan işletmelere verecek ve operasyonel ortamdaki durumu incelenip test edilecek. Şu an itibariyle Agility, Digit’in ne zaman dağıtıma uygun olacağını belirtmedi. Digit robot girişiminin başlıca amacı, insanları depo ortamlarındaki robotik görevlerden kurtarmak. Lojistik sektöründe depo işleri hem monoton ve tekrarlayıcı hem de yaralanma oranı yüksek görevleri içeriyor. Bu yüzden lojistik firmalarında çalışan sirkülasyonu çok yüksek.

Henüz tüm firmalara sunulmasa da Digit, Tesla’nın Optimus’undan önce endüstrileşmiş ilk robot olma unvanını kazandı.

Amazon destekli startup

Oregon merkezli Agility, Amazon’un endüstriyel inovasyon fonundan destek alan bir startup. Oregon Devlet Üniversitesi’nden girişimcilerin kurduğu şirket, geçen yıl Amazon’dan B serisi kapsamında 150 milyon dolar yatırım aldı. Sony ve Ford’un da şirkete yatırım yapmak istediği söyleniyor ama bu startup’ın şimdiki önceliği lojistik sektörü için robot üretmek. Şirketin ilk iki ayaklı robotu Cassie adını taşıyordu.

Amazon’un teknoloji şirketlerine yatırım yaptığı inovasyon fonunda 1 milyar dolarlık bütçesi bulunuyor.

Agility’nin 2012’den bugüne kadar iki ayaklı robotlar konusunda kaydettiği ilerlemenin detaylarını YouTube’dan izleyebilirsiniz.

PTZ kameralar için yeni uygulamalar geliyor

0

Canon, PTZ kameralarının işlevlerini iki yeni uygulamayla genişletiyor. Kullanıcıların video prodüksiyonu için yeni işlevler eklemesine olanak tanıyan Otomatik Takip Uygulaması RA-AT001 ve Otomatik Döngü Uygulaması RA-AL001 pazardaki video prodüksiyonları için harici cihaza ihtiyaç olmadan güçlü ve bağımsız çözüm getiriyor.

Canon’un geliştirdiği yeni uygulamalar 4K kamera teknoloji ile birleştirildiğinde yüksek eğitim, kurumsal iş ortamları, canlı etkinlikler, yayıncılık ve ibadethaneler gibi alanlarda çok farklı senaryo için ideal çözüm sunuyor. Öncü iç mekân 4K uzaktan PTZ kamerası olan CR-N700 kamera desteğiyle birlikte kullanıma sunduğu yeni uygulamalar ile Canon, uygulama yelpazesini ve uyumlu uzaktan kamera modelleri serisini genişleteceğini de açıkladı. 

Canon’un PTZ kameralarındaki geliştirilmiş sürücü mekanizmasıyla desteklenen bu yeni Otomatik Takip uygulaması, çekimdeki kişileri otomatik olarak hassas bir şekilde izliyor ve kameraman müdahalesi olmadan öznelerin her zaman kadrajda ve çekim kapsamında kalmalarını sağlıyor. Bu sayede bir kameraman olmadan da hem tek hem de çok kameralı çekimler yapılabiliyor. 

Tüm vücut, gövde, omuzdan yukarısı ve diğer görüş açılarıyla birlikte, yavaştan tempoluya değişen yürüyüş hızlarını takip edebilen görsel analiz sistemiyle de dikkat çekiyor. Kameranın hassasiyeti ve kusursuz sürücüsü, doğrudan kameradan yüksek kaliteli çekim için kaydırma/eğme mekanizmasıyla uyum içinde çalışıyor. Kompozisyon, Takip Hassasiyeti ve Öncelikli Görüntüleme Alanı gibi birçok farklı ayarlama işleviyle CR-N700, canlı prodüksiyon veya kurumsal etkinlikler gibi çok sayıda farklı kullanımı özelleştirilebiliyor. Kameramanlar, kompozisyon özelliğini kullanarak iyi bir kadraj için en uygun konumu ayarlayabilirken, Takip Hassasiyeti işlevi ile on seviyeye kadar ayarlama yapabiliyor. 

Otomatik Döngü Uygulaması

Canon tüm bunların yanı sıra bir kameramanın çekimi manuel olarak değiştirmesine gerek kalmadan kameranın önceden programlanmış, otomatik kaydırma/eğme/zum (pan/tilt/zoom) hareketini takip etmesini sağlayan Otomatik Döngü uygulamasını da hayata geçiriyor. Uygulama; canlı müzik etkinliklerinde çekimin davulcudan soliste, seyirciye ve sonra tekrar davulcuya yöneltilmesi gibi basit ama tekrarlanan kamera hareketlerinin kolaylıkla yapılmasını sağlıyor. Bu sayede yönetmen ve kameramanların iş yükünü hafifletiyor.

Döngü ve ileri-geri hareket düzeni seçeneğiyle her çekim ortamına uygun hareketleri seçmek için daha fazla esneklik sunuyor. Uygulama, çoklu kamera düzeneklerinde çekimin doğal görünmesini sağlamak adına manuel kamera hareketlerini taklit ederek başlatma-durdurma hızlanma/yavaşlama ayarlarının kolayca yapılmasını sağlıyor. Kameramanlar ekrandan pozisyon ve rota ayarlarını uygulayabildiği ve hatta bir ön izleme görebildiği gibi, hareket hızını ve her konumdaki duraklama süresini kontrol edebiliyor.

KÄRCHER Türkiye’de yatırıma devam ediyor

0

Dünyaca ünlü temizlik teknolojileri üreticisi Alman markası Kärcher, İstanbul Ümraniye’de açtığı yeni mağazasıyla ülkemizdeki büyüme hamlesini sürdürdü. Kärcher, büyüme stratejisi kapsamında, İstanbul Anadolu Yakası’ndaki ilk mağazasının da açılışını gerçekleştirdi ve böylece Türkiye’deki konsept mağaza sayısını 14’e çıkardı. Ümraniye Şerifali’de gerçekleşen açılışa; Kärcher Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı (CSO) Christian May, Kärcher Güney Avrupa Bölge Direktörü Ricardo Eimil ve Kärcher Türkiye Ülke Direktörü Gökhan Gökmen’in yanı sıra Türk Alman Sanayi ve Ticaret Odası Genel Sekreter Yardımcısı Hartwig Kühn ve Uluslararası Yatırımcılar Derneği YASED Koordinatörü Korur Altan gibi isimler de katılım gösterdi. 

Bu ülkedeki müşterilerimize uzun vadeli hizmet vermeye kararlıyız.

Yeni mağazanın açılışı için Türkiye’yi ziyaret eden Kärcher Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı (CSO) Christian May, gerçekleşen kurdele kesme töreninde bir konuşma gerçekleştirdi. May, “Türkiye’deki bu yeni Kärcher Center açılışı, hızla büyüyen pazara ve Türkiye’nin gelecek vaat eden ekonomik geleceğine olan güçlü inancımızın bir tezahürüdür. Bu ülkedeki müşterilerimize uzun vadeli hizmet vermeye kararlıyız ve buradaki alt yapımıza yatırım yapmaya devam edeceğimize emin olabilirsiniz.” dedi.  

Hedefimiz daha çok Türk hanesini inovatif ürünlerimizle buluşturmak

Kärcher Türkiye Ülke Direktörü Gökhan Gökmen ise açılışta yaptığı konuşmada “Kärcher Türkiye olarak, ülkemizdeki mağaza sayımızı ve pazar payımızı emin adımlarla büyütüyoruz. Ürün gamımızla, hem profesyonel kullanıcılara hem de ev ve bahçe ürünlerimizin kullanıcılarına yenilikçi temizlik çözümleri sunmaktayız. İstanbul Anadolu Yakası’ndaki ilk mağazamızı açmış olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.Bu yıl ilk televizyon reklamımızı da yayınladık. Kärcher ürünlerinin satış noktası sayısını ülke çapında hızla artırıyoruz. Hedefimiz daha çok Türk hanesini inovatif ürünlerimizle buluşturmak.” şeklinde konuştu.

Hem showroom hem teknik servis

Açılışı yapılan yeni Kärcher Center mağazası, temizlik teknolojilerinde hem profesyonel ürünleri hem de ev ve bahçe ürünlerini satışa sunacak. Ayrıca showroom’un yanı sıra müşterilere satış sonrası hızlı destek ve çözüm sunmak üzere teknik servis olarak da hizmet verecek. Mağazayı ziyaret edenlerin, özel eğitimli satış personelleri eşliğinde tüketici ürünlerini ve profesyonel ürünleri bire bir deneyimleme şansı elde edecekleri mağazada, şirketin hibrit çalışma prensibine uygun bir ofis alanı da yer alıyor. Kärcher; İstanbul, Ankara, Antalya ve İzmir’deki konsept mağazalarının yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanındaki 100’den fazla bayi ve teknik servis ağı ile de müşterilerine yüksek kalitede hizmet sunuyor.

Hepsiburada 2022’yi yıllık %81 büyüme ve sipariş rekoruyla kapattı

0

Türkiye’nin global teknoloji borsası Nasdaq’ta işlem gören ilk ve tek şirketi Hepsiburada; 2022 yılı son çeyreği ile yılın tamamına ilişkin finansal ve operasyonel sonuçlarını açıkladı. Buna göre Hepsiburada, toplam satış hacmi, sipariş sayısı ve sıklığı, aktif satıcı ve müşteri sayısı ile ürün adedi gibi e-ticaret için stratejik öneme sahip tüm göstergelerde güçlü performans göstererek 2022 yılını %81 büyüme oranı ile kapadı. 

Büyüme tahmini aşıldı

2022’de %81’lik Büyüme 

Türkiye’nin yerli sermayeli en büyük e-ticaret platformu Hepsiburada, 2022 yılında toplam satış hacmini %81’lik büyüme ile 47,3 milyar TL’ye çıkardı ve 2022 için yıllık satış hacmi büyüme tahmini olan %70’in üzerinde bir performansa ulaştı.

Hepsiburada

2022’de Sipariş Sayısında %50 Artışla Rekor Büyüme

Hepsiburada 2022 yılında da aktif müşteri tabanını büyütmeye devam etti. Platform, geniş ürün yelpazesi ve hizmet anlayışı sayesinde 2022 yıl sonunda %8 artışla 12,2 milyon aktif müşteriye ulaştı; müşteri başına düşen sipariş sıklığı ise 2022 yıl sonu itibarıyla %39,1 artarak 6,6’ya yükseldi. Böylece 2022 yılında sipariş sayısı %50 büyümeyle  80,4 milyona ulaştı.

Aktif Satıcı Sayısı %33, Ürün Sayısı %81 Arttı

Hepsiburada’nın aktif satıcı ve ürün sayısında da önemli oranda artışlar gerçekleşti. Satıcılara kapsamlı hizmetler sunan “Hepsiburada İş Ortağım” programı ile üye işyeri uygulamasını devreye alan Hepsiburada, satıcıların platformdaki başarılarını en üst düzeye çıkarmalarını sağladı. Şirketin 2022 yıl sonundaki aktif satıcı sayısı yıllık %33 artarak 99,7 bine ulaştı. Platformdaki ürün sayısı ise yıllık %81 oranında artarak 163,6 milyona çıktı. Pazaryeri satışlarının toplam satış hacmi içerisindeki payı ise %67 olarak gerçekleşti.

Hepsiburada 2022 Yılı Boyunca En Çok Tavsiye Edilen E-Ticaret Markası 

FutureBright tarafından yapılan bağımsız pazar araştırmasının sonuçlarına göre, Hepsiburada sunduğu ayrıcalıklı teslimat ve ödeme hizmetleriyle 2022 yılında da Türkiye e-ticaret pazarındaki en yüksek Net Tavsiye Skoru’yla (NPS) sektör liderliğini korudu.

Temmuz 2022’de kullanıma sunulan Hepsiburada’nın yeni sadakat programı Hepsiburada Premium ise Aralık 2022 sonu itibarıyla 615 bin, 15 Mart itibarıyla ise 840 bini aşkın üyeye ulaştı.

Hepsiburada Satıcılı  Siparişlerin %83’ü ‘Yarın Kapında’

Müşteri memnuniyetinde mükemmele ulaşma yolunda Hepsiburada’nın önemli stratejik yatırımlarından olan ve depremin ardından yardım malzemelerinin bölgeye ve depremzedelere ulaşmasında kritik bir görev üstlenen HepsiJET; Türkiye’nin 81 ilinde, 2.453 araçla hizmetlerini sürdürdü. 

2022 yılı boyunca Hepsiburada üyesi işyerlerinin satışlarının %60’ı, Hepsiburada platformu üzerinden verilen siparişlerin %65’i HepsiJET tarafından teslim edildi. Sektörde ilklerden biri olan “Kapında İade” uygulamasını 2021 yılında müşterilerine sunan HepsiJET, iadelerin %56’sını müşterilerinin kapılarındanaldı. 

Ertesi gün teslimat performansı açısından da 2022’de siparişlerinin %83’ünü ertesi gün teslim eden HepsiJET; yüksek kaliteli hizmet anlayışı ile 87,9 net tavsiye skoruna ulaştı. HepsiJET ayrıca 2022 yılında müşterilerine; paketlerini canlı takip, teslimatı erteleme ve sevkiyat yoldayken teslimat adresini değiştirme gibi yeni hizmetler de sunmaya başladı. 2022 yılında HepsiJET’in patentini aldığı ‘Çok Araçlı Rota Optimizasyonu’ teknolojisi ise operasyonel anlamda verimliliği artırdı.

Yıl boyunca yedi lojistik merkezde operasyonlarını sürdüren HepsiLojistik ise, hizmet verdiği müşterilerin sayısını 191’den 751’e çıkardı.

Hepsipay Kullanıcı Sayısı 11 Milyona Ulaştı

Hepsiburada’nın cüzdan ve ödeme geçidi çözümü Hepsipay ise 31 Aralık 2022 itibarıyla 11 milyon kullanıcıya ulaştı. 2022’nin son çeyreğinde, Hepsipay cüzdanına sahip müşteriler, Hepsiburada’nın toplam satış hacminin %84’ünü oluşturdu. Hepsipay’in sunduğu Hemen Al Sonra Öde uygulaması ise 150 binin üzerinde müşteriye ihtiyaçlarını ertelemeden ve kredi kartı limitlerine takılmadan alışveriş yapma imkânı sundu.

2023 yılında ödeme gücünü desteklemeye yönelik çözümlerini HepsiFinans aracılığıyla daha da geliştirmeyi planlayan Hepsiburada ayrıca çevrimiçi perakendeyi hedefleyen satıcılara, tek tıkla ödeme entegrasyonlarının yanı sıra QR kod ile ödeme seçeneği de sunmayı amaçlıyor.

Son çeyrekte %104 büyüme

Efsane Kasım’ı başarılı sonuçlarla geçiren Hepsiburada, Kasım ayının ve yılbaşı alışverişlerinin etkisiyle yılın son çeyreğini rekorlarla kapadı. 2022 yılının son çeyreğinde Hepsiburada’nın toplam satış hacmi 2021’in 4. çeyreğine kıyasla %104 artarak 19,1 milyar TL oldu. Sipariş sayısı, önceki yılın aynı çeyreğine oranla %95 artarak 33,9 milyon oldu. Efsane Kasım’da 2022 yılının geri kalan 11 ayının günlük ortalama satış hacminin yaklaşık 2,6 kat fazlası satış hacmi elde edildi.

2022’de Enflasyondan Arındırılmış Toplam Satış Hacmi 53,9 milyar TL oldu

Hepsiburada, ayrıca Türkiye’yi dünya teknoloji borsası Nasdaq’da temsil eden ilk ve tek Türk şirketi olarak, uluslararası finansal raporlama standartları ile uyum çerçevesinde 2022 yılı verilerini son iki çeyrekte olduğu gibi yine enflasyon etkisinden arındırarak da açıkladı. Hepsiburada’nın 2022 yılında enflasyon muhasebesine göre hesaplanan toplam satış hacmi 2021 yılındaki 52 milyar TL’ye kıyasla %4 artarak 53,9 milyar TL olarak gerçekleşti. 

2022’nin son çeyreğinde enflasyon muhasebesine göre hesaplanan toplam satış hacmi ise %14 artışla 19,4 milyar TL oldu.

Hepsiburada 2022’de de Girişimci Kadınların Yanında

Türkiye’nin dijital ekonomisinde kadının rolünün gelişimini desteklemek amacıyla Hepsiburada’nın 2017 yılında başlattığı Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü programıyla, 2022’nin 4. çeyreğinde 3.500 kadına daha ulaşıldı. Böylece programın başlangıcından bugüne kadar desteklenen kadınların sayısı 41.500’e ulaşmış oldu. Ayrıca, program kapsamında sunulan desteklerden faydalanan kadın kooperatiflerinin sayısı 31 Aralık 2022 itibarıyla 254’e yükseldi

Hepsiburada CEO’su Nilhan Onal Gökçetekin: 2023’te Hepsipay ve HepsiJET ile sunduğumuz hizmetleri farklı perakendecilerin de kullanımına açıyoruz 

Hepsiburada CEO’su Nilhan Onal Gökçetekin, 2022 4. çeyrek ve yıl sonu finansal sonuçlarıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Hedeflerimizin üzerinde sonuçlarla kapattığımız 2022 yılının ardından 2023 yılında da önemli başarılara imza atmayı hedefliyoruz. Son yıllarda yaptığımız yatırımların katkısıyla bu sene kârlılığımızı artırma odağımıza devam edeceğiz. 

Hepsiburada Premium, 2023’te bizim müşteri sadakatini artırma konusunda önemli bir varlığımız olmaya devam edecek. Müşterilerimizin alım gücünü destekleyen çözümler sunan Hepsipay ve müşteri deneyiminde mükemmeli hedefleyen HepsiJET, Hepsiburada’nın önemli farklılaşma noktaları olacak. Önümüzdeki yıl HepsiJET’in hizmet verdiği işletmelerin sayısını artırmayı, Hepsipay ile sunduğumuz finansal teknoloji çözümlerimizi farklı perakendecilerin de kullanımına açmayı hedefliyoruz. 2023 yılında sürdürülebilir büyüme odağıyla yılın ilk çeyreği için %70 toplam işlem hacmi büyümesi bekliyoruz.

2023 yılı için önceliklerimizden bir diğeri 6 Mart 2023’te duyurduğumuz ve iki yıl sürecek “Deprem Bölgesine Ticaret ve Teknoloji Gücü” programımız olacak. Programımızla bölgede ihtiyaç duyulan uzun vadeli desteği sağlamak için ticari ve teknolojik yeteneklerimizi sonuna kadar kullanacağız. Bölgeden 10 bin esnaf ve 5 bin girişimci kadına, iki yıl içinde 10 milyar TL’lik ticari hacim sözü veriyoruz.”

Kripto dolandırıcısı Do Kwon Karadağ’da tutuklandı

Karadağ İçişleri Bakanlığı, kripto para kaçakçısı Do Kwon olduğundan şüphelendikleri, sahte belgelerle seyahat eden bir kişiyi havalimanında tutukladıklarını Twitter’dan açıkladı. Güney Koreli Do Kwon, başarısız kripto para birimi Terra’nın ve geçen baharda çöküş yaşayan kardeş tokeni Luna’nın kurucusu. Geçen yılın baharında Terra yüzünden, 60 milyar dolara yakın yatırımcı fonu yok oldu ve kripto para piyasası bu olaydan etkilendi. Eylül ayında, Güney Kore kolluk kuvvetleri, ülkenin sermaye piyasası yasasını çiğnediği suçlamasıyla Kwon’un tutuklanması için bir emir çıkarmıştı. Ancak yetkililer onun nerede olduğunu bulamamıştı.

Do Kwon Kırmızı bültenle aranıyor

Do Kwon, Singapur’da ikamet ediyor görünüyordu ama adresinde bulunamadı. Interpol tarafından kırmızı bülten çıkarıldığında çoktan kayıplara karışmıştı oysa Twitter’da halen aktifti. Terra-Luna token sisteminin yeniden canlandırılmış bir versiyonunu sosyal medyada savunmaya devam ediyordu ve FTX’in şok edici çöküşü hakkında görüşlerini yazıyordu. Kwon’un, Sam Bankman-Fried adlı sahte kişinin hesabını yönettiği tahmin ediliyor. Bu Twitter profili hakkında başka suçlamalar da var. Kwon, polisten kaçmadığını, güvenlik sebebiyle gizlendiğini iddia ediyordu.

ABD’de dava açıldı

Karadağ’ın başkenti Podgorica’daki bir havaalanında Kwon olduğunu düşündükleri şüpheliyi tutuklayan Karadağlı yetkililer, kimliğinin doğrulanmasını beklediklerini açıkladı. Güney Kore istihbaratı Kwon’un aralık ayından beri Karadağ’da olduğunu düşünüyor. Karadağ’ın Güney Kore ile suçluların iadesi anlaşması da yok. Ama ABD ile 1901 yılına dayanan bir anlaşması var.

Kwon’a karşı ABD’de alınmış bir karar bulunmuyor. Bu yüzden tutuklanan kişi Kwon çıkarsa ABD’ye iadesinin yapılması söz konusu olmayabilir. Yine de ABD’nin bu konuda bir girişimi mevcut. Geçen ay Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu, Kwon’a “algoritmik bir stablecoin ve diğer kripto varlık menkul kıymetlerini içeren milyarlarca dolarlık bir kripto varlık menkul kıymetleri dolandırıcılığı” suçundan hukuk davası açtı. Mart ayında ise Adalet Bakanlığı, Kwon’un Terra-Luna’nın batışı konusundaki suçunu araştırmaya başladı.

Luna krizi nedir?

Terra (Luna) projesi 2018’de Terra form Labs’den Do Kwon ve Daniel Shin tarafından kuruldu. Ancak bu coin Mayıs 2022 tarihinde USTC tarafında yaşanan kriz sonrası sert çatallanmaya maruz kaldı ve saldırıya uğradığı iddia edildi. Mayıs 2022’de Terra blok zinciri üzerinde çalışan USTC stabil kripto paranın değerini kaybetmesi ile eski Luna’nın (LUNC) fiyatı yüzde 99,99 düştü. Değeri teorik olarak 1 USD olan USTC ise yüzde 98’in üzerinde değer kaybı yaşadı. Terra yüzünden, yatırımcıların 60 milyar dolar kaybettiği hesaplanıyor. Mayıs 2022 tarihinde yaşanan bu olay kripto para piyasalarında Luna Krizi olarak biliniyor.

Microsoft’tan ortak çalışma uygulaması: Loop

0

Microsoft’un 2 yıldır geliştirdiği ortak çalışma uygulaması Loop erişime açıldı. Bu uygulama Word ve Outlook gibi diğer 365 uygulamalarıyla birlikte kullanılabiliyor. Örneğin Word’de yazdığınız bir belgeye eklediğiniz tablodaki değişiklikler Loop’a bağlıysanız gerçek zamanlı olarak güncelleniyor.

Ekip çalışması yapanlar için

Loop sayesinde iş planı ve iş takibi yapmak mümkün. Aynı zamanda Microsoft 365 Copilot ile uyumlu çalışıyor. Örneğin yapay zeka Copilot’tan bir belgenin özetini çıkarmasını isteyebiliyorsunuz.

Loop’ta başlıca üç alan bulunuyor: Komponentler, sayfalar ve çalışma alanı bölümü. Komponentler, listeler ve tablolar gibi veri içeren JavaScript eklentilerinden oluşuyor ve bunlarda işlem yapıldıkça gerçek zamanlı olarak ekibinizdeki herkesin göreceği şekilde güncelleniyorlar. Sayfalar, istediğiniz şablonda tasarlayabileceğiniz iş alanı altyapıları. Bu sayfalara linkler, veriler veya başka bilgiler ekleyebiliyorsunuz.

Çalışma alanı bölümü birlikte iş yaptığınız kişilerin katılabileceği alan anlamına geliyor. Microsoft bu uygulamasında, bir iş projesine maksimum 50 kişinin bağlanabilmesine imkan sağlıyor. Bu rakam Google Workspace’den pek farklı değil. İdeal olarak 2 ila 12 kişinin birlikte çalıştığı projeler için öneriliyor.

Emoji yorumlar, işler için ikonlar, +1 ile oy verme

Loop’un tanıtımında çalışanların birbirlerine emoji bırakabilmesi özelliği dikkati çekiyor. İşler için emoji ile yorum yapmak klasik proje yönetimi uygulamalarından oldukça farklı. Microsoft, Loop ile sosyal medya jargonunu iş hayatına uyarlamaya başlamış görünüyor.

Programın arayüzünde çalışanların yeni fikirlere oy vermesi gibi seçenekler bulunuyor. Bu özellik ilginç bir yenilik. Özellikle reklam sektöründe çalışanların online şekilde oy vererek beyin fırtınası yapması, işlerini hızlandırabilir.

Diğer uygulamalarla birlikte kullanım

Loop, kullanıcılara tüm 365 uygulamalarını eşzamanlı şekilde kullanma fırsatı sunuyor. Örneğin Teams’de toplantı yapılırken chat ekranına Loop’taki bir görev notunu taşımak mümkün.

Loop’ta kısayollar

“/” komutuyla Loop’taki proje sayfanıza görsel, emoji, tablo vb ekleyebilirsiniz. “@” işaretiyle bir belgeyi ekleyebilir veya iş arkadaşlarınızı etiketleyebilirsiniz.

Bir projede herkesin iş bölümü üstlendiği durumda, proje yönetimi için iş takibi yapmayı sağlayan uygulamalar aslında uzun zamandır var. Özellikle bilim projelerinde bu türden ortak çalışma uygulamaları kullanılıyor. Bu konuda elbette en çok Google’ın uygulamaları tercih ediliyor.

Microsoft uygulamalarının bu konuda Google’ınkiler kadar yaygın kullanılmadığı bir gerçek. Anlaşılan firma Copilot ve Loop gibi yeni girişimleriyle, iş dünyasında artık daha fazla tercih edilebilir hale gelmeyi amaçlıyor.

Mobilde Loop kullanmak için Microsoft kurumsal hesabınız veya Azure hesabınızın olması gerekiyor ama isterseniz normal hesabınızla web üzerinden deneme yapabilirsiniz.

Amazon’un avuç içi ile ödeme sistemi yaygınlaşıyor

0

Amazon, bugün yaptığı açıklamada avuç içi tarama yöntemiyle temassız ödeme teknolojisinin 200’den fazla adreste kullanıldığını söyledi. E-ticaret ve bulut bilişim alanında sektör devi niteliğindeki firma, temassız ödeme sistemlerini daha yaygın hale getirmeyi planlıyor.

Haziran 2022’de ABD ve İngiltere’de 69 adreste temassız ödeme yapıldığı bilgisi verilmişti. Reuters ile röportaj yapan Başkan Yardımcısı Dilip Kumar, şimdi 200’den fazla adreste bu teknolojinin mevcut olduğunu belirtiyor.

Temassız ödemeler için Amazon One cihazları

ABD’de Amazon’un avuç içi ile temassız ödeme teknolojisini benimseyen ilk ulusal restoran zinciri Panera oldu. Pastane ve kafe niteliğindeki Panera’nın ülke genelinde 2100 şubesi bulunuyor ve bu şubeler 66 milyon kişiye hizmet veriyor. Çorba, sandviç, salata ve pastane ürünlerini sunan markanın MyPanera adlı sadakat programına kayıtlı 52 milyon müşterisi var.

Amazon, avuç içi ödeme uygulamasını, firmanın sadakat programına kayıtlı müşterileri için sunuyor. Böylelikle markanın halihazırda kayıtlı müşterileri, Amazon One’a kaydolup avuç içi verilerini MyPanera hesaplarına yükleyerek temassız ödemeden yararlanabilecek.

Marka sadakat programları için yeni bir fırsat

Son yıllarda tüm büyük markalar sadakat programları oluşturup kayıtlı müşterilerine özel seçenekler sunuyorlar ama müşterilerin çoğu bu türden programlara kaydolmak istemiyor. Temassız ödeme yöntemlerinin marka sadakat programları ile birleştirilmesi, markaların pazarlama stratejileri için yeni bir fırsat sunuyor.

Amazon One ile Panera’nın yaptığı iş birliğinde, cihaza avuç içi görüntüsünü okutan müşteri, mobil aplikasyona bağlanmasına gerek kalmadan, cihaz ekranından ödül veya hediye puanlarını anında görüntüleyebiliyor. MyPanera’ya üyelik işlemi de yine aynı cihazdan hızla tamamlanabiliyor. Başlangıç olarak St. Louis’deki iki Panera restoranı avuç içi görüntüsüyle ödeme kabul etmeye başladı.

İsteyenler Amazon One profilini, henüz alışverişe gitmeden önce internet üzerinden oluşturabiliyor. Amazon, avuç içi okuma teknolojisinin güvenli olduğunu savunuyor çünkü avuç içini cihaza okutarak ödeme yapmak için elinizi cihazın üzerinde gezdirerek, bilinçli bir el hareketi yapmanız gerekiyor.

Şu anda avuç içi okuma teknolojisi Panera restoranlarının haricinde, Amazon Go, Amazon Fresh ve Amazon Whole Foods Market ile Atlanta, Dallas, Nashville, ve Los Angeles’daki havalimanlarında mevcut. T-Mobile Park, Climate Pledge Arena ve Texas A&M’s Kyle Field gibi stadyumlar ile bazı eğlence merkezlerinde de avuç içi verisiyle ödeme yapmak mümkün.

Amazon’da işten çıkarmalar devam ediyor

Bu hafta 9 bin kişinin işine son veren şirket, geçtiğimiz kasım ayından beri toplam 27 bin kişiyi işten çıkarmış oldu. İşini kaybedenlerin büyük bölümü, fiziksel perakende teknolojileri ve diğer kurumsal uygulamalar satan Amazon Web Hizmetleri departmanında çalışıyordu. Başkan Yardımcısı Dilip Kumar, daha fazla kişinin çıkarılıp çıkarılmayacağı konusunda Reuters’in sorularını yanıtsız bıraktı.  Layoffs.fyi sitesinin belirttiğine göre bu yıl teknoloji sektöründe en az 150 bin kişi işini kaybetti.

Başkan Yardımcısı Kumar, ekonomik durumun teknoloji şirketleri açısından 2008’deki kadar kötü olmadığını belirtmekle yetindi. İşten çıkarmaların pandemi döneminde ihtiyaçtan daha fazla kişinin işe alınmasından kaynakladığını söylüyor.

VMware 2023 mali yılının sonuçlarını açıkladı

VMware’in abonelik ve SaaS gelirlerinin toplamı, bu çeyrekte elde edilen gelirin yüzde 32’sini oluşturuyor.

VMware tarafından 2023 mali yılında elde edilen toplam gelir, 13,35 milyar dolar oldu.2023 mali yılında abonelik ve SaaS gelirleri, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artarak 4,01 milyar dolara ulaştı. Kurumsal yazılım şirketi VMware, Inc., 2023 mali yılının ve dördüncü çeyreğinin finansal sonuçlarını açıkladı. Şirketin 2023 mali yılının dördüncü çeyreği 14 mali haftadan oluşurken, 2022 mali yılının dördüncü çeyreği ise 13 mali haftadan oluşuyor.

Çeyrek Değerlendirmesinde, 2022 mali yılının dördüncü çeyreğine göre yüzde 5 artan gelirler 3,71 milyar dolara ulaştı. Abonelik, SaaS ve lisans gelirlerinin toplamı 2022 mali yılının dördüncü çeyreğine göre yüzde 7 artarak 2,03 milyar dolara ulaştı. Abonelik ve SaaS gelirlerinin toplamı, bu çeyrekte elde edilen gelirin yüzde 32’sini oluşturuyor.

Yıl Değerlendirmesi

2022 mali yılına göre yüzde 4 artan 2023 mali yılı gelirleri, 13,35 milyar dolara ulaştı. Abonelik, SaaS ve lisans gelirlerinin toplamı 2022 mali yılına göre yüzde 8 artarak 6,85 milyar dolara ulaştı. Abonelik ve SaaS gelirlerinin 2023 mali yılındaki toplamı, 2022 mali yılına göre yüzde 25 artarak 4,01 milyar dolara ulaştı. Yıldan yıla gerçekleşen bu artışın yaklaşık yüzde 2’lik kısmı, 2023 mali yılındaki fazladan bir haftayla bağlantılı.2023 mali yılının bitişinde abonelik ve SaaS yıllık kalıcı gelirleri (ARR, Annual Recurring Revenue), 2022 mali yılına göre yüzde 30 artarak 4,66 milyar dolar seviyesine ulaştı.

VMware CEO’su Raghu Raghuram, konuyla ilgili şunları söyledi: “2023 mali yılındaki performansımızdan çok memnunuz. Bu sonuçlar, çoklu bulut hizmetlerimize yönelik olarak, tutarlı müşteri talebini ve şirketlere akıllı bulut yaklaşımıyla yardımcı olma yeteneğimizi yansıtıyor. Broadcom ile onların mevcut mali yılında tamamlanmasını öngördüğümüz birleşmemizi de heyecanla bekliyoruz. Bu sürecin ardından birleştireceğimiz çözümlerimiz, müşterilerimizin uygulamalarını istediği ölçekte oluştururken, çalıştırırken, yönetirken, bağlarken ve korurken daha fazla seçeneğe ve esnekliğe sahip olmasını sağlayacak.”

VMware Kıdemli Başkan Yardımcısı CFO’su Zane Rowe ise “2023 mali yılının kapanışında güçlü bir performans sunarak toplam gelirde 13 milyar dolardan, abonelik ve SaaS alanlarında da 4 milyar dolardan fazla gelire imza attık. Abonelik ve SaaS yıllık kalıcı gelirlerini geçen yıla göre yüzde 30 artırarak 4,66 milyar dolara ulaştırdık. Bu da 1 milyar dolardan fazla bir artış anlamına gelmesine ek olarak abonelik ve SaaS portföyümüzün ve iş modelindeki değişimimizin gücünü de gösteriyor” dedi.

2023 yılı siber güvenlik tahminleri 

2023 yılında artacak olan siber güvenlik tehditlerinin odağında yönetilen servis sağlayıcılar, hibrit çalışanlar ve bağlantılı otomobiller olacak! 

2023 yılına yönelik siber güvenlik öngörülerinin yer aldığı “Siber Güvenlik Tahminleri 2023” başlıklı rapor, Trend Micro tarafından yayınladı. Siber saldırganların önümüzdeki yıl ev, ofisler, yazılım tedarik zinciri ve bulut ortamını hedef alan saldırıları yoğunlaştıracağı konusunda uyarılar, endişe verici.

Pandeminin etkilerinin azaldığını ancak uzaktan ve hibrit çalışmanın kalıcı hale geldiğini belirten Trend Micro Türkiye Ülke Müdürü Hasan Gültekin, “Bu durum, siber saldırganların 2023 yılında güvenlik açıkları kapatılmamış VPN’lere, ağ ve ofis cihazlarına ve bulut altyapısına odaklanacakları anlamına geliyor. Bu nedenle siber güvenlik ekiplerinin ve işletmelerin saldırı yüzeyi yönetimi ile tespit ve müdahaleyi tek ve daha uygun maliyetli bir platformda birleştiren çözümlere odaklanmaları gerekiyor.” diyor.

Rapor, birden fazla kurumsal ağı hedef almak için kullanılabileceğinden VPN’lerin cazip bir hedef teşkil edeceğini ortaya koyuyor. Evlerde kullanılan modemler ve yönlendiriciler de genellikle gerekli güvenlik güncellemeleri yapılmadan kullanıldığından ve BT ekipleri tarafından merkezi olarak yönetilmediklerinden siber saldırganların bir diğer önemli hedefi olacak.

Trend Micro Türkiye Ülke Müdürü Hasan Gültekin ile yaptığımız kısa röportajı buradan izleyebilirsiniz: 

BT güvenlik ekiplerinin 2023 yılında dikkatle izlemeleri gereken eğilimler

Yönetilen Servis Sağlayıcılardan (MSP) kaynaklanan büyüyen bir tedarik zinciri hedefi. Büyük hacimli alt müşterilere erişim sağlamaları ve fidye yazılımı, veri hırsızlığı ve diğer saldırılardan elde ettikleri gelirin artmasını sağlayacağından siber saldırganların önemli hedefleri arasında yer alacak. 

sosyal medya güvenlik

Bulut altyapısına saldıran gruplar için geleneksel siber güvenlik araçlarından gizlenme konusunda bir norm haline gelecek. Siber saldırganların çaldıkları verileri kendi depolama alanlarına indirmek için saldırdıkları hedefin yedekleme çözümünü kullanmak buna güzel bir örnek.

Araç içi yerleşik SIM’leri (eSIM) ve arka uç uygulama sunucuları arasında yer alan bulut API’lerini hedef alan bağlantılı araçlara yönelik tehditler.  Bu API’ler (Ör. Tesla API) araçlara erişim sağlamak için kullanılabilir. Bağlantılı otomobil sektörü, açık kaynak depolarında gizlenen kötü amaçlı yazılımlardan da etkilenebilir.

RaaS (Hizmet Olarak Fidye Yazılımı) grupları, saldırıların etkisi azaldıkça yeni iş modelleri geliştirecek. Bazı gruplar bulut altyapısına odaklanıyor. Diğerleri fidye yazılımlarından tamamen vazgeçerek veri hırsızlığı gibi diğer yöntemlerden para kazanmayı deneyecek.

BEC-as-a-Service (hizmet olarak sunulan BEC saldırıları) ve “deepfake” tabanlı BEC saldırılarındaki artış endişe verici. Bununla birlikte sosyal mühendislik vakalarında büyük artış yaşanacak.

Siber Güvenlik Tahminleri 2023 raporunun tamamını buradan okuyabilirsiniz

Bill Gates, “Yapay zeka çağı başladı” diyor

0

Microsoft’un kurucusu ve eski CEO’su Bill Gates, yapay zekanın dünyayı değiştireceğine inanıyor. Gatesnotes adlı blogunda yapay zeka hakkındaki düşüncelerini yayınlayan Gates’e göre OpenAI’ın ChatGPT sohbet botunda kullandığı yapay zeka dil modeli GPT, 1980’de Windows içeren, grafiksel kullanıcı arabirimine (GUI) sahip kişisel bilgisayarlar çıktığından beri yaşanan en büyük teknolojik gelişme. Gates’in 1980 yılına dikkat çekmesinin sebebi, 1980’den önceki bilgisayarlarda siyah zeminli ekrana komut kodları girilmesi gerekmesi ama bunun 1980’lerden sonra Windows ile değişmesi.

2022’deki biyoloji sınavı

Bill Gates, Yapay zekanın 2022’de yalnızca birkaç ay içinde ileri seviyede bir biyoloji sınavını çözme mücadelesini tamamladığını gördüğünde, yapay zekanın dünyayı değiştirme gücüne sahip olduğuna ikna olduğunu belirtiyor: “Yapay zekanın gelişimi, mikroişlemcinin, kişisel bilgisayarın, internetin ve cep telefonunun yaratılması kadar hayati önemde.”

Gates’e göre yapay zeka dünyayı kalıcı olarak değiştirecek

Gates, “İnsanların çalışma, öğrenme, seyahat etme, sağlık hizmeti alma ve birbirleriyle iletişim kurma şeklini değiştirecek” dediği yapay zekanın, tüm endüstrileri değiştireceğini vurguluyor, “Yapay zekayı kullanan işletmeler bunu ne kadar iyi kullandıklarına göre öne çıkacak.”

Yapay zekanın gelişmesine oldukça iyimser yaklaşan Gates, bunun eğitimde eşitsizliği ortadan kaldırma potansiyeli olduğunu belirtiyor.

Az gelişmiş ülkelerde yapay zekanın mesela teşhis için kullanılmasının faydalı olacağını düşünüyor. Gates Vakfı’nın, yapay zekadaki ilerlemeleri yoksul insanlara yardım etmek için kullanmayı amaçladığını vurguluyor.

Ekonomik eşitsizlikleri telafi etmek için yapay zekadan yararlanmayı önerirken, bu konuda bazı standartlar belirlenmesi gerektiğinin altını çiziyor.

“PC devrimini ve internet devrimini gördüm”

Yapay zeka konusundaki heyecanını gizlemeyen Bill Gates, bunun insanlık tarihindeki yeni bir çağın kapısını araladığına emin.

Microsoft’un GPT modelini geliştiren OpenAI ile bağları olduğu bilinen bir gerçek. Microsoft birkaç ay önce OpenAI’a 10 milyar dolar yatırım yaptı ve şirketin yapay zeka yazılımlarını Azure bulut hizmetlerine, Windows’a, Office programlarına, Bing arama motoruna ve Edge internet tarayıcısına ekledi. Microsoft Copilot uygulamasıyla ise yapay zekayı iş asistanı olarak kullanmak mümkün hale geldi.

Yapay zekalı ilk sanal karakter!

Teknoloji şirketi Cerebrum Tech, derin öğrenme temelli dil modeli kullanarak geliştirdiği yapay zekâ uygulaması sanal karakter ‘Cere’yi mobil telefon kullanıcılarının deneyimine sundu. Yazılı ve sesli sohbet edebilen Cere, ruh halinize göre müzik parçası öneriyor, gündemdeki haberleri derliyor, yemekten modaya, sağlıktan spora hemen her konuda bilgi paylaşıyor. Geniş dil modelleri baz alınarak tasarlanan ve empatik davranması için eğitilen Cere’nin türünde geliştirilmiş ilk mobil uygulama olduğunun altı çiziliyor. Cerebrum Tech Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdem Erkul, “Cere hem güncel trendleri yakından takip eden bir influencer, hem de kurumsal versiyonu ile iş yaşamını kolaylaştıran bir çalışma arkadaşı. Türkçe sesli dil desteği ve mobil uygulamanın erişim kolaylığı ile kullanıcılar yapay zekanın olanaklarını hem günlük hem de iş yaşantılarında kolaylıkla deneyimleyebilecek” dedi.

Sürdürülebilirlik odaklı web3 ekosistemi Cereverse’ü geliştiren yeni nesil teknoloji şirketi Cerebrum Tech, yapay zekalı sohbet robotu Cere’yi mobil uygulama üzerinden piyasaya sürdü. Cere, ChatGPT’nin geliştirilmesiyle dünyada büyük ilgi ve merak uyandıran derin öğrenme tabanlı özbağlanımlı dil modeli yapısını kullanıyor. Türkiye’de 3 boyutlu sanal karakter ile entegre edilen ilk mobil sohbet uygulaması olma özelliğini taşıyan Cere, Türkçe, İngilizce, Almanca, İspanyolca ve Korece dil desteği sunuyor. Hem yazılı hem sesli sohbet özelliğine sahip olan Cere, GooglePlay ve AppStore üzerinden ücretsiz olarak indirilebiliyor. Ücretli olan Pro ve Kurumsal planlar ile kullanıcılara gelişmiş özellikler de sunuluyor.

Cereverse’de büyüyen yapay zeka fenomeni

Yapay Zeka ve Web 3 teknolojileri üzerine faaliyet gösteren yeni nesil teknoloji şirketi Cerebrum Tech’in Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erdem Erkul, “Cere, neredeyse her konuda bilgi paylaşabilen, yorum ve fikir beyan edebilen akıllı bir sanal karakter. Bir karaktere sahip olması Cere’nin kullanıcılarla çok daha samimi ve etkili iletişim kurmasını sağlıyor. Biz Cere’yi bir sohbet robotu olmanın ötesinde şirketimizin bir çalışanı, yapay zeka uzmanımız olarak konumlandırıyoruz. Cereverse ekosisteminde yer alan Cere, özellikle teknoloji ve moda konusunda trendleri çok yakından takip eden bir influencer olma özelliğini de taşıyor. Cere ayrıca, sosyal medya üzerinden de paylaşımlar yaparak insanlarla sürekli etkileşim halinde olmayı sürdürüyor. Sanal karakterimiz Cere birçok özelliğinin yanı sıra; sordukça daha fazla araştıran, daha hızlı öğrenen, kendini geliştiren bir yapay zeka fenomeni olarak hayatımızda önemli bir yer alacak” diye konuştu.

Her an konuşabileceğiniz bir sohbet arkadaşı

Mobil uygulama sayesinde her an her yerde kolaylıkla ulaşılabilen Cere’nin hem günlük hayata hem de iş yaşantısına yönelik birçok fayda sağlayacağını söyleyen Dr. Erkul, “Cere ‘bugün ne giysem’ diye düşünürken danışabileceğiniz ya da ruh halinize göre size farklı müzikler öneren bir sohbet arkadaşı. Her yaş grubundan kullanıcının ihtiyaçlarına çözüm üretiyor. Dileyene günün öne çıkan haber başlıklarını sıralayabilir, yemek tarifleri paylaşabilir ya da eğitim konusunda aklınıza takılan soruları hızlıca yanıtlayabilir. Bunun yanında Cere aynı zamanda bir iş arkadaşı. Kurumsal versiyonunu da sunduğumuz Cere, 3 boyutlu iletişim platformumuz Ceremeet’te yaptığınız toplantılara katılarak ihtiyaç duyulan bilgileri anında sunabilir, toplantının konuşma dökümlerini ve özetlerini e-mail adresinize postalayabilir ya da bir iş görüşmesini simüle ederek daha iyi hazırlanmanızı sağlayabilir” bilgilerini paylaştı.

Sohbet ettikçe daha da akıllanacak

Önümüzdeki dönemde Cere’nin yeni sürümleri için planladıkları geliştirmeleri de aktaran Dr. Erkul, “Cere kullanıcılarla etkileşime girdikçe kullanıcısını tanıyan, daha doğru ve etkili yanıtlar üretebilen bir uygulama. Bu süreçler ilerledikçe Cere’nin düşünce ve duygularını ifade ettiği mimik ve hareketleri de gelişecek. Öte yandan Cereverse ekosistemimizde oyunlar da geliştirme aşamasındayız. Kullanıcılar bu oyunları Cere ile beraber oynayarak eğlenceli vakit geçirebilecekler” dedi.

Elektronik geri dönüşümde yenilik

1999 yılında Almanya’da kurulan Exitcom, 2003 yılında Türkiye’nin ilk elektronik atık geri dönüşüm faaliyetlerine başladı. Yürüttüğü Ar-Ge çalışmaları ve katıldığı uluslararası konferanslarla kendini geliştiren Exitcom, zamanla Türkiye’nin ilk ve tek Lamba/ Floresan, Kartuş/ Toner ve Pil geri kazanım faaliyetlerini proseslerine dahil ederek entegre bir tesis haline geldi.

Bilgi güvenliğine önem veriliyor


Teknolojinin ilerlemesine ve tüketim artışına bağlı olarak her geçen gün artan elektronik atık miktarlarının 2019 yılında küresel olarak üretilen 53,6 milyon ton elektronik atığın yalnızca %17,4’ü resmi yollarla geri dönüştürüldü. Bu oranın ülkemizde de oldukça düşük olduğunu belirten Exitcom Genel Müdürü Murat Ilgar konuyla ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu. Elektronik atıkların değerli, tehlikeli ve bilgi içerikli olması sebebiyle oldukça önemli olduğunu ifade eden Ilgar, “Bu atıkların döngüsel ekonomisi açısından oldukça değerli hammaddeler barındırdığından ve aynı zamanda buzdolabı, monitör gibi çeşitli atıkların zararlı maddeler içermesi sebebiyle doğaya zarar vermeyecek şekilde uygun şartlarda geri dönüştürülmesi gerekiyor” dedi. Elektronik atıklardaki en önemli konulardan birinin de bilgi güvenliği olduğunun altına çizen Murat Ilgar, günlük hayatımızda kullandığımız cep telefonundan bilgisayara birçok elektronik eşyanın kişisel bilgilerimizi içerdiğini ifade ederek “Tesisimizde uluslararası bilgi güvenliği standartları kapsamında veri silme, fiziksel imha, evrak/arşiv imha, marka imha gibi birçok hizmeti sunmaktayız” ifadesini kullandı.


Birçok değerli ve kritik hammaddeyi ekonomiye geri kazandırıyor


Birçok değerli ve kritik hammaddeyi ekonomiye geri kazandıraan Exitcom, uluslararası pil geri dönüşüm hizmeti ile fiziksel, kimyasal (hidrometalurjik) ve termal (pirometalurjik) prosesler dahilinde primer ve sekonder pillerden hammadde kazanımı sağlıyor. Son zamanların oldukça gelişime açık ve güncel konularından olan elektrikli araç bataryalarını da proseslerinde işleyebilen Exitcom, tesisinde öncelikle ikincil ömrü olan pilleri test ederek yeniden kullanıma öncelik vermektedir. Exitcom Genel Müdürü Murat Ilgar konu ile ilgili olarak “Uluslararası politika ve direktifleri yakından takip etmekteyiz. Bu bağlamda 10 Mart 2022 tarihinde sunulan, pil ve akümülatör kullanımına ilişkin AB direktif önerisi ile 2030 yılından itibaren yeni üretilen endüstriyel, elektrikli araç ve otomotiv pillerinde belirlenen minimum miktarlarda geri dönüştürülmüş kobalt, nikel ve lityum kullanılması gerekecektir.” açıklamasında bulundu.


Küresel ısınma ve iklim değişikliği sorununa dikkat çekiyor


Son yıllarda gerçekleştirilen birçok yeni düzenleme ile sürdürülebilirlik, döngüsel ve yeşil ekonomi, yaşam döngüsü, yeniden kullanım gibi alanlarda da kendini geliştirmeye devam ettiklerini belirten Murat Ilgar, tüm dünyada ektisini gösteren aşırı hava koşullarının artmasıyla birlikte küresel ısınma ve iklim değişikliği sorununun son zamanların en güncel sorunları arasında yerini aldığını ifade etti. Exitcom, Aralık 2019’da Avrupa Komisyonu tarafından açıklanan Avrupa’yı 2050 yılına kadar iklim nötr hale getirmeyi amaçlayan “Avrupa Yeşil Mutabakatını” ve ortaya koyduğu politikaları yakından takip etmektedir.

ASUS, Chromebook CR11 ile eğitime odaklandı

0

Chromebook serisi ile eğitim dünyasına ayrıcalıklar sunan ASUS, öğrencilerin konforunu ve güvenliğini daha üst seviyeye taşıyan yeni Chromebook CR11 modellerini tanıttı. Eğitim süreçlerini çok daha verimli hale getiren yeni serinin öne çıkan özellikleri arasında; yaratıcılığı ve üretkenliği artıran çok yönlü yetenekler, tüm fiziksel zorlukların üstesinden gelebilen üstün sağlam tasarım, zararlı bakterilerin üremesini engelleyen antibakteriyel koruma ve uzun saatler gözleri mavi ışığın zararlarından koruyan ekranlar var.

Sağlam tasarımı ile ASUS sıvı ve darbelere dayanıklı

ASUS, köşeleri lastik tampon ile çevrili, akıllı koruyucu özellikleriyle donatılan yeni Chromebook CR11 modellerini evde, dışarıda veya sınıfta günlük hayatın koşuşturmacasına dayanmak için askeri sınıf standartlarda üretti. CR11 modeller, isteğe bağlı Corning Gorilla Glass ekranları sayesinde çizilmeye ve kırılmaya karşı normal cam ekranlara göre dört kat daha dayanıklı. Günlük darbelere, çarpmalara, düşmelere ve sıvı dökülmelerine zarar vermeden dayanacak şekilde üretilen modeller, masadan düşse de çalışmaya devam edebiliyor.


Cihazın dört köşesi de, her zaman güvenli ve sağlam olmasını sağlamak için fiziksel darbelerin etkisini azaltan sert bir kauçuk tamponla korunuyor. Dayanıklı klavyesi ise 405 cc’ye kadar sıvı dökülmeleriyle zarar görmeden başa çıkabiliyor. ASUS Chromebook CR11 ve CR11 Flip’in tabanında taşırken tutmayı kolaylaştıran, düşme ve kayma riskini azaltan kauçuk bir güvenlik tutamağı da bulunuyor.

Cihazın koruma özellikleri bunlarla sınırlı değil. CR11’in klavyesi, tuşların dışarı çıkmasını önlemek için tuş başlıklarının kenarları ile klavye çevresi arasında minimum boşluk olacak şekilde kurcalamaya karşı dayanıklı olacak şekilde tasarlandı. Hatta dizüstü bilgisayarlar, parmak izlerine karşı dayanıklı ve onları daha uzun süre temiz tutan sağlam, mikro çukurlu bir yüzeye sahip.

Verimli öğrenme için çok yönlü yetenekler

Dönüştürülebilir CR11, yaratıcılığı ve üretkenliği serbest bırakmak için hızlı, hassas hareketler sağlayan bir kalem de içeriyor. Böylece öğrenciler her an her yerde kolayca not alabiliyor, fikirlerini yazıya veya resme dökebiliyor. Kalem, ayrıca garaja kaldırıldığında hızlı ve otomatik olarak şarj olabiliyor.

ASUS Chromebook CR11 Flip modeli, öğrenme deneyimlerini daha da zenginleştirmek için klavyenin hemen üzerine yerleştirilmiş dışa bakan bir kamera içeriyor. Bu özellik, öğrencilerin tablet modunda fotoğraf ve video çekmelerine olanak tanıyarak tamamen yeni yollarla keşfetmelerini ve öğrenmelerine olanak tanıyor. Öğrencilere en iyi bağlantıyı sağlamak için WiFi 6 teknolojisini kullanıyor. Her iki modelde de G/Ç bağlantı noktaları bulunuyor. Bunlar arasında iki adet USB Type-C (USB-C) bağlantı noktası, iki adet USB 3.2 Type-A bağlantı noktası, bir microSD kart okuyucu, bir birleşik ses girişi ve bir Kensington Lock yuvası mevcut. Tek bir şarjla 12 saate kadar pil ömrü sunan dizüstü bilgisayarlar, tüm gün süren derslere ve daha fazlasına dayanırken; bu da öğrencilerin hem kesintisiz öğrenmenin hem de eğlencenin keyfini çıkarmasını sağlıyor.

Günlük hijyen ve güvenlik


Öğrenme odaklı dizüstü bilgisayarların yüzeyleri, 24 saatlik bir süre içinde bakteri üremesini %99’un üzerinde engellediği bilimsel olarak kanıtlanan ve yüzeylerin hijyenik kalmasına yardımcı olan ASUS Antimicrobial Guard ile korunuyor. Böylece, CR11 temas yoluyla bulaşan zararlı bakterilerin yayılmasını potansiyel olarak azaltıyor. Kullanıcısının konforunu artırmaya yönelik özellikler arasında; TÜV Rheinland onaylı, öğrencilerin uzun çalışma seansları sırasında gözlerini mavi ışığın zararlarından korumaya yardımcı olan ekranlar yer alıyor. Göz bakımını bir adım öteye taşıyan ASUS Chromebook CR11, her türlü ışıkta rahat görüntüleme sağlamak için yansımaları azaltan parlama önleyici bir ekrana da sahip.

Google for Education’ın en iyileri

ASUS Chromebook CR11 serisi dizüstü bilgisayarlar eğitimi daha da güçlendirmek için, Google Play’e tam erişim de dahil olmak üzere Google for Education‘ın en iyi özelliklerini kullanıyor. Gmail, Dokümanlar, Drive, Takvim, Meet ve daha fazlası gibi üretkenlik uygulamaları da dahil olmak üzere Google Workspace for Education’ın tüm gücüyle bir araya gelen ChromeOS, kullanıcıların hızlı bir şekilde ortak çalışmasına ve favori uygulamalarla sorunsuz bir şekilde senkronize olmasına olanak tanıyor. Ayrıca Google Yönetici konsolu, okul BT personelinin çok çeşitli politika ve ayarları uzaktan yönetmesine de imkan sunuyor.

NVIDIA L4 GPU Google Cloud’a eklendi

0

Google Cloud, NVIDIA’nın üretken yapay zeka projelerinde kullanılacak yeni ürünü Nvidia L4 GPU’yu Vertex AI sistemine dahil etti. Böylelikle Google NVIDIA’nın L4 Tensor Core GPU’sunu sunan ilk bulut hizmetleri sağlayıcısı oldu. NVIDIA L4 GPU, üretken yapay zeka modellerinin oluşturulmasını, ayarlanmasını ve devreye alınmasını destekleyen Vertex AI üzerinde optimize edilmiş destekle sunulacak.

L4 120 kat daha hızlı

NVIDIA L4 GPU, CPU’lardan 120 kat daha fazla yapay zeka destekli video performansı ve %99 daha iyi enerji verimliliği sağlayabilen gelişmiş AI video özelliklerine sahip.

Google Cloud Sistemler ve Hizmet Altyapısı Başkan Yardımcısı Amin Vahdat, “Üretken yapay zeka, Google Cloud’da sağladığımız hız, ölçeklenebilirlik ve güvenilirliği talep eden yeni bir bilgi işlem çağını temsil ediyor” açıklamasını yapıyor. İş yükü için optimize edilmiş Compute Engine portföyüne L4 GPU eklendi. Google, geliştiricilerin bu evrensel GPU ile daha hızlı iş üretmesinin mümkün olacağını belirtiyor.

Görsel üretme işlerinde dikkat çekiyor

Google Cloud, profesyonellerin işlerini daha iyi ve daha hızlı yapmalarına yardımcı olmak için tasarlanmış üretken yapay zeka uygulamaları sunan çeşitli kuruluşlar için altyapı sağlıyor. Üretken yapay zeka, insanların bağlantı kurmasına ve eğlenmesine yardımcı olan bir dizi yeni uygulamayı da yönlendiriyor.

Metinden dijital sanat üreten yapay zeka uygulaması Dream’i geliştiren Wombo, Google Cloud’daki NVIDIA L4 GPU’yu erken erişimle inceledi. Wombo CEO’su Ben-Zion Benkhin, yapay zeka aracılığıyla kullanıcıların istemlerinden sürükleyici dijital sanat eserleri yaratmalarını hedeflediklerini belirterek L4’ün arayüzünün daha iyi, daha gerçekçi ve daha verimli görsel üretme deneyimi sunduğunu söyledi.

Gerçek stüdyoya gerek kalmadan seslendirme

Yapay zeka ile ses hatalarını düzeltmek veya seslendirme parçaları oluşturmak ya da altyazı ekleme ve sosyal medya videoları oluşturmayı sağlayan Descript, NVIDIA kullanan uygulamalardan bir başkası. Descript CEO’su Andrew Mason, “Descript, AI çıkarımını hızlandırmak için modelleri optimize etmek üzere NVIDIA TensorRT’yi kullanıyor” bilgisini veriyor. Yapay zeka sayesinde kullanıcılar ses klonlama sayesinde stüdyo kalitesinde içerik üretebiliyor; sadece yazıyla seslendirme üretebiliyor.

NVIDIA’nın sanal iş istasyonlarının bir parçası olan L4’ün diğer kullanıcıları arasında Twitter ve SnapChat bulunuyor.

Özellikle video ve grafik işler, simülasyonlar ve veri analizi için önerilen NVIDIA L4 GPU’yu, Google Cloud’da özel önizleme modunda denemek mümkün.

Yüzen Güneş panelleri mi geliyor?

Yeni bir tür fotovoltaik elektrik santrali ortaya çıkıyor. Rezervuarlarda, göllerde ve göletlerde inşa edilen su yüzeyinde yüzen güneş panelleri, arazi koruma, verimlilik ve su kaybını azaltma açısından geleneksel yere monte güneş sistemlerine göre avantajlara sahip Science and Technology Daily raporuna göre, Çinli bilim adamı Zeng Zhenzhong liderliğindeki bir grup araştırmacı, dünyadaki bu tür yüzen fotovoltaik sistemlerin enerji arzı ve su tasarrufuna potansiyel katkısını tahmin ediyor.

Çevre potansiyeli

Artan küresel enerji kullanımı ve fosil yakıtlardan kaynaklanan karbon emisyonlarını sınırlamak için sürdürülebilirlik hedeflerinin benimsenmesi, temiz enerji talebini artırıyor. FPV, çok sayıda arazi kaynağından tasarruf ederek ve su buharlaşmasının soğutma etkisi yoluyla enerji üretiminin verimliliğini artırarak gelecek vaat eden bir temiz enerji sağlayıcısı haline geldi. Çin’deki Güney Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde çevre bilimcisi olan Zeng Zhenzhong, FPV sistemlerinin enerji temini ve su tasarrufuna ne kadar katkıda bulunabileceğini değerlendirmede Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Tayland ve diğer ülkelerden araştırmacılara öncülük ediyor.

Ekip, üç küresel rezervuar veri tabanına ve gerçekçi bir iklim odaklı fotovoltaik sistem simülasyonuna dayanarak, 114.555 küresel rezervuarın yüzde 30’unu kapsayan FPV sistemlerinin potansiyel elektrik üretiminin yılda yaklaşık 9.434 terawatt-saat (TWh) olduğunu tahmin ediyor. Uluslararası Hidroelektrik Birliği’nin son verilerine göre, 2021’de hidroelektrikle yaklaşık 4.252 TWh elektrik üretiliyor.Nature Sustainability dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, en yüksek FPV elektrik üretim potansiyeline sahip bölgeler, esas olarak Amerika Birleşik Devletleri’nin bazı bölgeleri, doğu Brezilya, Portekiz, İspanya, kuzey Güney Afrika, Zimbabwe, Hindistan ve doğu Çin’dir. Güç üretiminin yanı sıra, FPV’nin neden olduğu azaltılmış buharlaşma, her yıl 100 milyar metreküpten fazla su tasarrufu sağlayabilir, bu da 300 milyon insanın yıllık su tüketimine eşdeğerdir.

Uluslararası iş birliği

Çalışma aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerin FPV gelişimi için daha büyük potansiyele sahip olduğunu gösterdi. Gelişmekte olan 40 ülkedeki FPV potansiyeli, mevcut elektrik talebinden daha yüksektir. Örneğin, Brezilya’nın yıllık 538 TWh elektrik talebi var ve bu da FPV geliştirmesiyle tamamen karşılanabilir. Zimbabve, Laos, Etiyopya, Kamerun, Myanmar ve Sudan dahil olmak üzere bol rezervuarlara sahip altı ülkede FPV potansiyeli, mevcut elektrik talebinden üç ila 10 kat daha fazladır. Yurtiçi geliştirme sırasında kazanılan deneyimle Çin, FPV projeleri oluşturmak için diğer ülkelerle de çalışıyor.

6 Aralık 2022’de Çin ve Tayland’ın ortaklaşa inşa ettiği FPV projesi Tayland’ın şebekesine bağlandı. Yıllık 95 milyon kWh elektrik üretimi ile şu anda ülkedeki en büyük FPV projesidir. İki ülke tarafından Sirindhorn Barajı’nda inşa edilen FPV projesi, Ekim 2021’de ticari işletmeye açıldı. Projenin kurulu gücü 58,5 megavata ulaşıyor ve bu da karbondioksit emisyonunu her yıl 47.000 ton azaltabiliyor. İki enerji kaynağının bir arada kullanıldığı Sirindhorn Barajı’ndaki proje, gündüzleri güneş enerjisinden, geceleri ise hidroelektrik enerjisinden elektrik üreterek sürekli elektrik üretim süresini uzatıyor ve yenilenebilir enerji seviyelerindeki dalgalanmaları azaltıyor. Zeng, “Büyük ölçekli FPV uygulamaları, dünyanın birçok bölgesinde hala emekleme aşamasında. Maliyet ve çevresel etki göz önüne alındığında, FPV ve hidroelektrik karışımına sahip yenilenebilir enerji projelerine öncelik verilmesini öneriyoruz” dedi.