Techinside Google News
Ana Sayfa Blog Sayfa 1680

IBM mikroişlemci işinden çıkıyor

1

IBM kendisi için her geçen gün daha fazla zarar yazmasına neden olan mikroişlemci üretim işinden çıkmaya karar verdi. Bu işi devralacak firma ise Globalfoundries Inc. olacak.

Her iki şirkette anlaşmanın finansal detayları hakkında açıklamada bulunmazken isminin açıklanmasını istemeyen, sürece yakın bir kaynağa göre IBM bu devir işlemi için Globalfoundries’e 1,5 milyar dolar ödeyecek.

IBM’in uzun süredir ürettiği sunucu ve bilgisayarlar için mikroişlemci sağlayan bu biriminin zarar ettiği bilinen bir gerçekti. Özellikle IBM’in sunucu işinden de çıkıyor olması artık bu bölüme olan ihtiyacını tümüyle ortadan kaldırmış oldu.

Yaklaşık altı ay önce bu satış için medyada dile getirilen söylentilerde ise IBM’in satış için 2 milyar dolar arasında bir ödeme beklediği ama 1 milyar doların üstünde ödeme yapan kimsenin çıkmadığı yönündeydi. IBM’in altı ay içinde 2 milyar dolarlık satıştan devralacak firmaya 1,5 milyar dolar ödeyecek noktaya gelmesi için bu bölümden cidden büyük zarar ettiği gerçeğini ortaya çıkartıyor.

VLSI Research için çalışan analist G. Dan Hutcheson‘a göre IBM Globalfoundries’e (GF) iki nedenden dolayı ödeme yapıyor olabilir; bunların ilki GF’nin IBM’in ihtiyaç duyduğu işlemcileri üretmeye devam etmesi için tesisleri işletme maliyetlerini karşılaması veya ikincisi GF’nin mevcut yapısını bu şekilde revize etmesi.

Bu süreç için GF’nin seçilmesinin arkasındaki neden ise IBM’in mevcut operasyonlarına yakın coğrafi konumda olması olarak yorumlanıyor.

IBM son yıllar içinde önce PC sonra Sunucu ve nihayetinde mikroişlemci üretiminden çıkarak fiziksel üretim süreçlerinden kurtuluyor. Öte yandan akıllı şehirler, akıllı dünya, büyük entegrasyon projeleri ve benzeri katma değeri yüksek danışmanlık ve proje yönetimi gibi işler ile yazılım alanında sunduğu çözümler IBM’in yeni dönem stratejisinde katma değeri yüksek işler olarak karşımıza çıkmakta.

Masaüstü sanallaştırmada yeni dönem

0

ViewSonic, masaüstü sanallaştırma ile ilgili ürün yelpazesini hızlı performansı ile dikkat çeken SC-Z56 Quad DP Zero Client (sıfır istemci) ile genişletti. Birden fazla yüksek çözünürlüklü monitörde hızlı performans sağlayan SC-256 Quad Output Zero Client, yüksek görüntü kalitesini çoklu ekranda yaşamak isteyenler için ideal.

Sahip olduğu VMware Horizon sertifikası ile VMware teknolojisini temel alan ağlarda ultra yüksek güvenlik ve yönetilebilirlik sağlayan SC-256, 4 dijital çıkışı, 6 USB girişi ile çoklu ekran kullanımını desteklerken verimliliğe katkıda bulunuyor.

ViewSonic SC-Z56 Zero Client aynı anda 4 x (1920×1200) monitörü ya da 2x (2560×1600) monitörü destekleyerek en son teknolojiyi kullanan kamusal alanlar ve kurumsal şirketlerin yanısıra sağlık ve güvenlik sektörleri için ideal çözümler sunuyor.

Tam bir Zero Client ürünü olan SC-Z56, yüksek enerji tasarrufu ve güvenilirlik için yerel bir bellek veya hareketli parça içermeyen kompakt bir parça halinde kullanıcıya ulaşıyor.

Tasarımı sayesinde masaüstüne uzaktan bağlanabilen ya da monitöre doğrudan monte edilebilen SC-Z56, kullanıcılarına yüksek hızlı sanal masaüstü performansı sunarken, 2D/3D grafik uygulamalarını destekliyor.

Gaziantep büyümesini mobilite ile sürdürecek

0

Türkiye’nin en yenilikçi mobil iletişim operatörü Avea, müşteri odaklı yatırımlarıyla Anadolu’daki büyümesine hız kesmeden devam ediyor. Avea, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük, Türkiye’nin ise 8. büyük şehri Gaziantep’te yaptığı toplantıda hem Gaziantep hem de bölgeye yönelik çalışmalarını değerlendirdi.

Toplantıda iş ortakları ve bayileriyle Gaziantep’in Avea’nın büyümesindeki güçlü bölgelerin başında geldiğine dikkat çeken Avea Satış Direktörü Tarık Duvan: “Avea olarak, müşteri odaklı yatırımlarımızla Anadolu’da büyümeye hız kesmeden devam ediyoruz. Buradaki iş ortaklarımız ve bayilerimizle Gaziantep Avea’nın büyümesindeki en güçlü bölgelerin başında geliyor. Sahip olduğumuz abone bazında değerlendirdiğimizde Gaziantep, GAP bölgesindeki abonelerimizin yüzde 36’sını; tüm Türkiye’deki abonelerimizin ise yüzde 3’ünü oluşturuyor” dedi.

Tarık Duvan, Gaziantep’in hem bireysel hem kurumsal bazda teknolojiyi yakından takip eden bir şehir olduğunu ve bölgedeki pek çok işletmenin yeni nesil teknolojileri kendi bünyesine uyarlama konusunda atak davrandığını vurgulayarak şunları söyledi:

“Bu, iletişim çağının yakalanması açısından çok sevindirici. Gaziantep’e baktığımızda, buradaki büyük sanayi işyerleri sayısının Türkiye genelinin yüzde 4’ünü, küçük sanayi işyerleri sayısının ise Türkiye’nin yüzde 6’sını oluşturduğunu görüyoruz. Bunlar oldukça dikkat çekici oranlar. Diğer illerle karşılaştırıldığında, Gaziantep sanayisinin bu kadar güçlü olmasında en gelişmiş iletişim teknolojilerin kullanılması kuşkusuz büyük önem taşıyor. Burada bine yakın KOBİ ile yakın temas halinde çalışıyor; onların verimliliğini artırıp işlerini hızlandırmaktan dolayı da gurur duyuyoruz.”

Dell Çözüm Günü için geri sayım

0

Uçtan uça sunduğu çözümler ile dikkat çeken Dell; tümüyle sanallaştırılmış bir ortam oluşturmak için gerekli olan tüm kurumsal portföyü ile müşterilerinin tüm ihtiyaçlarına yanıt veriyor.

Dell Türkiye Ülke Müdürü Didem Duru, “BT altyapılarını yenileyen şirketlerin ihtiyaç duydukları tüm ürünleri tek bir üreticiden alma eğilimi olduğunu görüyoruz. Özellikle BT bütçelerinden en yüksek verimi almak isteyen müşteriler için, tedarikçi sadakati de önemli bir konu. Dell olarak bu ihtiyaçlara yönelik esnek çözümler sunmak için çalışıyoruz. Uçtan uca bir ürün ve çözüm sağlayıcı olarak, müşterilerimize ihtiyaçları olanı, en kısa sürede, en düşük fiyat ve mümkün olan en yüksek verimle sunabiliyoruz. Türkiye, Dell için çok önemli bir pazar ve Dell olarak Türkiye’yi bir merkez olarak konumlandırmak istiyoruz. Son dönemde Türkiye’de müşteri portföyümüzü iki katına çıkardık. Gelecekte de bu alanda yatırımlarımız devam edecek.”

Dell Solutions Tour 2014, 25 Kasım’da İstanbul’da

Dell’in global dönüşümünün ve uçtan uca çözüm sağlayıcısı olma vizyonunun paylaşıldığı, dünya çapında 76 ülkede gerçekleştirilen “Dell Çözüm Günü”, geçtiğimiz yıl ilk kez İstanbul’da da gerçekleştirilmişti. Bu yıl da 25 Kasım’da İstanbul Levent’te bulunan Wyndham Otel’de gerçekleştirilecek organizasyonda; ağ altyapıları, sanallaştırma, yazılım ve veri merkezlerinin değişimi gibi konular ön planda olacak.

Dell’in hizmet merkezli bir BT modeli ile çalıştığını söyleyen Duru; “Kurumsal ağlardan tabletlere, PC’lerden BT danışmanlığa kadar uzanan geniş bir alanda sunduğumuz ürün ve çözümler ile kullanıcılarının hayatlarını kolaylaştırmayı amaçlıyoruz. Sağlık, otomotiv, perakende, finans, üretim ve eğitim sektöründe faaliyet gösteren müşterilerimiz Dell’in uçtan uca BT modelleriyle hem iş süreçlerini kolaylaştırıyor hem de müşteriden gelen isteklere yanıt verme süresini ciddi oranda azaltıyorlar. 25 Kasım tarihinde Levent’teki Wyndham Otel’de gerçekleştireceğimiz “Dell Çözüm Günü”nde de tüm bu çözümlerimizi müşterilerimiz ile paylaşacağız” dedi.

Dünyamızı geleceğe taşımak için

1

Dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinden Xerox, iş hedefleri ile çevre ve toplumsal sorumluluklarını bir arada nasıl yürüttüğünü açıklayan, 2014 yılı Küresel Vatandaşlık Raporu’nu yayınladı. Xerox’un 2006 yılından itibaren her yıl düzenli olarak duyurduğu “Küresel Vatandaşlık Raporu”, kurumun yönetim ve çalışan değerlerini, çevre politikalarını, sürdürülebilir iş yaklaşımlarını ve sosyal sorumluluklarını ortaya koyuyor.

Küresel Vatandaşlık Raporu ile ilgili açıklamada bulunan Xerox Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO Ursula Burns; “Dünyadaki birçok şirkete sürdürülebilirlik konusunda rehber oluyor, kendimize koyduğumuz hedeflerle sınırlarımızı zorluyoruz. Daha iyi bir dünyada, sürdürülebilir bir çevrede yaşamak için etik yönetim ve toplumsal katılım anlayışı ile hareket ediyor, bu bakış açısını iş süreçlerimizin her aşamasında tavizsiz bir şekilde uygulamaya çalışıyoruz. Her koşulda Xerox için, dünya için ve müşterilerimiz için en iyi olanı sürdürülebilir kılmaya çalışıyoruz” dedi.

Xerox 2014 yılı küresel vatandaşlık raporunda, Xerox’un kendisine, müşterilerine, ve etkileşimde bulunduğu çevreye fayda sağlayan çalışmalar örneklerle anlatılıyor. 2014 yılı raporu, müşterilere destek, çalışma yerinin iyileştirilmesi, gezegenin korunması, sürdürülebilir şirket ve toplumsal gelişime katkı olmak üzere 5 ana başlık altında değerlendiriliyor.

Xerox’un 2014 Küresel Vatandaşlık Raporu’nda öne çıkan çalışmalar ve elde edilen sonuçlar şu şekilde sıralanıyor:

  • Son 5 yılda sera gazı emisyonları yüzde 24 oranında azaltıldı.

 

  • Xerox’un 2009 yılında konulan sıfır atık hedefi içinde 2015 yılında yüzde 50’ye ulaşmak planlanmıştı. Ancak Xerox 2013 yılı sonunda atık miktarını yüzde 60 azaltarak 2015 hedefine 2013 sonunda aştı.

 

  • Su koruma programı ile son 3 yıl içinde su tüketimi yüzde 17 oranında azaltıldı.

 

  • Yüzde 27 oranında kadın yönetici istihdamı ile kadınların çalışma hayatında daha fazla yer alması sağlanırken, yüzde 12 oranında başka ülkelerden gelen farklı kültüre sahip yönetici istihdamı ile de kültürel çeşitliliği destekliyor.

 

Raporun tamamı http://www.xerox.com/corporate-citizenship/2014/enus.html bağlantısından incelenebilir. Xerox’un çevresel sürdürülebilirlik faaliyetleri hakkında daha fazla bilgi almak için  www.xerox.com/environment bağlantısı ziyaret edilebilir.

Unify, yeni kanal iş ortağı programını duyurdu

0

Unify, yeni “İş Ortağı Programı” ile iş ortaklarına özel fırsatlar sunarak iş ortağı olanaklarının gelişimini hızlandırıyor. Program, küresel çaplı iş ortaklarının Unify’ın tümleşik iletişim çözüm portföyüne erişmelerini sağlarken, aynı zamanda yoğun rekabet şartlarında bir adım önde başlamalarını da beraberinde getiriyor.

Unify, iş ortaklarını ayrıcalıklı konuma taşıyor

Yeni İş Ortağı Programı hakkında bilgi veren Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu, şu açıklamalarda bulundu: “Unify İş Ortağı Programı, satış kanalları üzerine odaklanma sürecimize olan bağlılığımızın bir adımı. Unify, sınıfının en iyisi olan iş ortaklarıyla anlaşma sağlayıp bu anlaşmaları sürdürmeye odaklanıyor. Çok yönlü satış yaklaşımına geçiş sürecimiz devam ediyor ve satışların aktif olarak iş ortakları tarafından desteklendiği, Unify’ın müşteriyle birebir temas halinde olduğu iş ortağı öncelikli bir yapıyı hedefliyoruz.” dedi.

Yüksek kârlılık ve hızlı yatırım geri dönüş olanağı

Unify İş Ortağı Programı, temel bir iş ya da teknik yeterlilik yerine, uzmanlık ve konuyla ilgili özelleşmeye dayalı bir işleyiş sayesinde kâr öngörülebilirliğini mümkün kılıyor. Verimli bir şekilde tasarlanmış teşvikler sunan program, yüksek kârlılık ve hızlı yatırım geri dönüşü imkânları sunuyor. Ayrıca iş ortakları, inovatif çözümler ve gelecek vizyonu ile yeni fırsatlara da erişebiliyorlar. Unify, iş ortaklarının pazarlama opsiyonlarını genişletebilmek ve potansiyel pazarlama çözümlerini zenginleştirebilmek için tümleşik iletişim portföyünün daha büyük bir kısmını iş ortaklarına sunuyor. Bu portföy, kuruluşlar için uyumlu olan OpenScape Voice, OpenScape ve 1.000’den fazla kullanıcıyı destekleyebilen OpenScape Business’ı içeriyor. Ayrıca program, gelecekte yeni ürün ve çözümlerin eklenmesini de kolaylaştırıyor.

Instagram’dan çıkartılacak kurumsal dersler

3

IRC kanalında 10 kişiyi gördük mü “HERKES GELMİŞ!” dediğimiz zamanların üstünden 20 yıl geçmiş. İnsanlık tarihinde son derece önemsiz, mikron boyutunda bir sekans. Ama bir insan ömrü için hiç de kısa sayılmaz. Her duyduğumda tüylerimi diken diken eden Y kuşağı unvanına layık görünenler bile 34 yaşına gelmiş düşününce.

Bu zaman dilimine pek çok şey sığdırdık. Hatta bazılarının iddiasına göre 20 ve 21. yüzyıllar insanlık tarihinin toplamından daha fazla şeye sahne oldu. Fakat sosyal ağların hayatımıza girişiyle -ayak uydurma telaşı yüzünden- yaşadığımız dönüşümün hacmi ve hızını çok azımız gözlemleme fırsatı bulabildik.

Bu sürecin en önemli belirleyicileri arasında zihinlerin yeniden kodlaması, evrensel davranış kodları ve sembollerin yaygınlaşması, cihazları biyolojik uzantılarımız haline gelmesi ve her şeyin birbiriyle ilişkili hale getirmesi bulunuyor.

Fotoğraf odaklı sosyal ağ Instagram’ı düşünelim. Kendisini satın alan Facebook’tan 8 kat hızlı büyüyen bir cüce. 2013’teki son resmi açıklamaya göre 150 milyon aktif kullanıcıya sahip. Geçen sene kendi çapında önemli bir karar alarak video paylaşım özelliğini kullanıma sundu. Bu sayede üyeler 15 saniyelik hareketli görüntüleri paylaşabilir hale geldi.

-Aynen Twitter’ın 140 karakteri gibi- yeni bir algı kalıbına dönüşen bu 15 saniyeyi anlamlı hale getirmek yaratıcı zihinlerin yeni rekabet alanına dönüştü. Yemek tarifleri verenler, haber sunanlar, promosyon yapanlar ve dahası. Hisse değerinin anında %37 artması da cabası.

Fakat esas önemli konu bu ve benzeri gelişmelerin arka planda tetiklediği olaylar zinciri. Örneğin istatistiklere göre her Instagram kullanıcısı ayda ortalama 1 video yüklüyor. Her Instagram videosu da ortalama 10MB yer kaplıyor. Kabaca bir hesapla sadece Instagram videoları mobil veri yığınında aylık 1,5 milyar gigabaytlık paya sahip (Vine, Twitter, Facebook ve türevlerini düşünün bir de).

Ve bunun bulut depolama altyapısı sunanlara, yedekleme sektörüne, veri merkezi hizmetlerine, mobil şebeke altyapılarına bindirdiği yükü hayal edin. Bu sayede satılan ek veri paketleri, kota aşım bedelleri ve bunlara bağlı yükseltme satış gelirlerini (upsell) de unutmayın sakın.

Yani bir popüler uygulamanın basit görünen bir hizmeti kendisiyle doğrudan hiçbir ilişkisi olmayan birçok farklı yapıyı kapsayan milyarlarca dolarlık bir pazar yaratıyor. Yazının başında değindiğim ‘herkesin ve her şeyin diğer herkes ve her şeyle ilgili olması’ tespitinin kurumsal boyutu bu işte.

Operatörlerin yerinde olsam Instagram’ın video süresini 5 saniye daha uzatması talebiyle çantaya birkaç milyar doları koyup masasına otururdum.

Hayata geçen (ve tutan) her yeni hizmet onlarca farklı sektörü büyütüyor; ve elbette batan da küçültüyor. Her fırsatta yüzümüze vurulan büyük veri ve bulut bilişim rakamlarının içinde ördek suratlı videolarımızın, ‘ortaya karışık’ adlı facebook albümlerimizin azınlıkta olduğunu sanmayın sakın. Dijitalde (kem gözler hariç) herkes mazrufa değil; zarfa bakıyor neyse ki.

Gelelim işin kullanıcı tarafına. Bütün bu yapılar tüketici ve çalışanlarda yeni bir beklenti silsilesi yaratıyor. Müşteriler de çalışanlar da kurumların hizmetlerinden her an ayakta, her an çalışan, alabildiğine kolay kullanımlı ve güvenilir çözümler bekliyor.

Tam da bu sebepten saha ekibinin elindeki cihazlara bir uygulama geliştirecek ekibin Facebook uygulamasını temel alması gayet zekice bir başlangıç olabilir. Ya da kurum içi iletişim için Twitter modelini düşünmesi.

Fakat -nedense- genel eğilim hep tekerleği yeniden keşfetmekten yana.

Öğreneceğiz.

İnternet İnternet olalı, böyle data görmedi

1

Her şey pek güzel, internet icat olalı, dünya tepeden tırnağa değişti ve bu değişim hız kesmeden sürüyor. Başlangıçta ihmal edilebilir gibi görünen bazı durumlar artık bizzat sorunun kendisi haline gelmek üzere ve günlerdir, bunu nasıl yazabileceğimi düşünüyorum.

1 milyar adet web sitesini kim yapıyor?

Eğer linkteki siteye gidecek olursanız, benim burada vereceğim rakamın yükselmekte olduğunu kendiniz de göreceksiniz, evet tabii ki, bu site web sitelerini tek tek saymıyor ama artık ortalama “yeni web sitesi yapma hızı” var ve nerede yavaşlayacağını halen bilmiyoruz: http://www.internetlivestats.com/

Ben bu yazıyı yazarken, ikinci kutudaki sayı: 1,078,433,132 idi.

Durumun ciddiyeti ve vehametini tanımlamak gerektiğine göre, ilginizi çekebilmeyi umarak temel başlığı açayım: Bu noktada alttaki grafikler Ağustos 2014 verileri üzerinden kurgulanmıştır. Verilerdeki değişimin hızı bile nasıl bir yoğunlaşma olduğunu anlatmaya yeter aslında.

Piyasanın günbegün geliştiği ve durmaksızın genişlediği, ama sektörleşmenin gerçekleşmediği “web sitesi” alanındaki son üç yılın verilerine göz atalım:

2012 – 2013 ve 2104 verilerine yanyana baktığımızda bile durum ortada. **

2012 : “In the December 2012 survey we received responses from 633,706,564 sites”

2013 : “In the June 2013 survey we received responses from 672,985,183 sites, 148k more than last month.”

2014 : “In the August 2014 survey we received responses from 992,177,228 sites — four million fewer than last month.”

 Websitesi_Sayisi.jpg

2014 yılı rakamlarını doğru kabul edeceksek, 992 milyon küsür site yayında bulunuyor. En az ilgili bir kişiye bile şu soruyu sorduğumuzda çoğunlukla olumsuz yanıt alıyoruz: “Sizce dünyada iyi çalışan, sahibinin ve kullanıcılarının memnun olduğu, 1 milyon (yazıyla bir milyon) tane web sitesi var mıdır?”

Yukarıdaki sayıları bilgi olarak aktarmadığımızda bu yanıt genel olarak: “Yoktur” biçiminde oluyor.

Sayı bilgilerini aktardığımızda oluşan tereddüt sonrası, yanıt: “E o zaman belki vardır” biçimine dönüşüyor.

Bu durumda en iyimser rakamlara zorlasak: Örneğin, 92 milyon iyi web sitesi vardır türünden, neredeyse imkansız bir önermeyi doğru bile kabul etsek, 900 milyon çöp site -an itibarıyla artmış olacak- olduğunu da kabul etmiş oluyoruz.

 Büyük Verinin Görünmeyen Maliyeti: Büyük Çöplük

 

TW_İW.jpg

Peki bu soruna dair olası çözümler neler olabilir ya da olmalıdır?

Piyasanın “para etmeyen veri” kısmını görmezden gelmesinin maliyeti, giderek altından kalkılması olanaksız bir yüke dönüşüyor gibi görünüyor.

Para etmeyen veri yok mu demektir?

Eğer siteleri daha az kaynak tüketen yollarla yapamazsak, sadece hayatta kalmaya çalışan ve her herhangi bir anda sürdürülemez noktaya gelecek olan bir süreçten sözediyoruz demektir. Donanım tarafında, işlemci ve depolama kapasitelerinin de belli bir tempoda artması, sorunu bir yandan görünmez hale getirirken, bir yandan veri büyüklüğünün hızını arttırdığından tuhaf bir açmaza girmiş oluyoruz.

Şu anda gelişecek her hangi bir metodun, sistemde -örneğin- %20 verimlilik sağlayacağını varsayabilseydik, bu yaklaşımla 200 milyon sitenin, bugün için anlık olarak ne tüketiyorlarsa, hepsinin geri kazanılacağı anlamına geleceğini görebilecektik, bu yönde düşünülürse büyük fotoğraftaki sorunun anlamını kavrayabiliriz.

Bu türden bir verimlilik sürecinin, enerji, insan kaynağı, depolama, mekan ve sistem giderleri yanısıra marjinal maliyetler açısından nasıl bir bütçeye denk geldiğini hesaplamak gerektiğini sanmıyorum.

Bir yol bulunmalı

Vikipedya’da şu bilgiler var: “Büyük veri; toplumsal medya paylaşımları, ağ günlükleri, bloglar, fotoğraf, video, log dosyaları vb. gibi değişik kaynaklardan toparlanan tüm verinin, anlamlı ve işlenebilir biçime dönüştürülmüş biçimine denir. Olageldiği gibi, ilişkisel veri tabanlarında tutulan yapısal verinin dışında kalan, son dönemlere dek çok da kullanılmayan, yapısal olmayan veri yığınıdır. Artık yıkılmış olan yaygın bilişimci inanışına göre, yapısal olmayan veri, değersizdi, ama büyük veri bize bir şey gösterdi o da günümüzdeki bilgi çöplüğü diye adlandırılan olgudan muazzam derecede önemli, kullanılabilir, yararlı yani çöplükten hazine çıkmasına neden olan yegane sistemdir. Büyük veri; web sunucularının logları, internet istatistikleri, sosyal medya yayınları, bloglar, mikrobloglar, iklim algılayıcıları ve benzer sensörlerden gelen bilgiler, GSM operatörlerinden elde edilen arama kayıtları gibi büyük sayıda bilgiden oluşuyor.”

Benim burada anlatmaya çalıştığım ise bunun da ötesinde, bu Big Data’yı oluşturan ve “data” sayılmayan ama olağanüstü bir kaynak verimsizliği yaratan, çalışan kod tabir edebileceğimiz, sunucu taraflı kodlar, html, css, JS türünden, emek maliyeti de içeren kısım. Yani daha Big Data’ya gelemedik…

Sonuç niyetine…

Müşterinin çözüm sanabileceği “şey”leri anlamaya çalışıp yeni çözümsüzlükler üretmek ve varolan çöp yığınını büyütmek yerine, gerçekten çözüm olan ve verimliliği arttırıp sorunları azaltacak iş modellerini geliştirmeye çalışmak gerekli.

 

** Kaynaklar

http://royal.pingdom.com/2013/01/16/internet-2012-in-numbers/

http://news.netcraft.com/archives/2012/12/04/december-2012-web-server-survey.html

http://news.netcraft.com/archives/2013/06/06/june-2013-web-server-survey-3.html

http://news.netcraft.com/archives/2014/08/27/august-2014-web-server-survey.html

 

Meraklısına notlar:

http://www.internetlivestats.com/

http://pennystocks.la/internet-in-real-time/

http://www.retale.com/info/retail-in-real-time/

Hayatın her alanında SAS etkisi

0

Yeni yapılanmasıyla Türkiye pazarındaki büyümesine hız katan SAS Türkiye, düzenlenen basın toplantısında SAS çözümlerinin nasıl hayatın her alanına etki ettiğini vurguladı. SAS Türkiye Genel Müdürü Hakan Erdemli yaptığı konuşmada “Sunduğumuz analitik temelli çözümlerle müşterilerimizin önündeki fırsatları ya da riskleri farkedip, ona göre harekete geçmelerine yardım ediyoruz. Biz bu anlamda kurumsal müşteriyle birebir ilişki içindeyiz ve onların hayatlarını kolaylaştırmak ve iş sonuçlarına pozitif değer katmak için uğraşıyoruz. Ama elbette onlar vasıtasıyla sokaktaki insanın hayatına da bankadan kredi alırken, en sevdiği mağazadan alışveriş yaparken, en sevdiği restoranda yemek yerken, cep telefonu operatöründen tam da onun alışkanlıklarına göre bir kampanyayla indirimli paket teklifi alıp mutlu olurken veya internette gezinirken etki ediyoruz.”

Tüm bunları yapmanın temelinde “Analitik” olduğunu belirten Hakan Erdemli ayrıca analitiğin giderek farkedilen önemine paralel olarak, bu alanda yetkin iş gücü gelişmesi için uğraştılarını, Türkiye’de 20’den fazla üniversite ile işbirliği yaptıklarını ve önümüzdeki dönemde üniversitelerle yapacakları yeni projeleri de açıklayacaklarını bildirdi. SAS Türkiye’nin 2014 ve 2015 beklentilerini de anlatan Erdemli, “SAS Türkiye olarak, ülkemizde telekom, bankacılık, sigorta, perakende, kamu ve enerji sektörlerinde çok önemli projelere imza atıyoruz. Geçtiğimiz yıl üç haneli rekor büyümeden sonra bu yılın ilk üç çeyreğinde de büyümemizi sürdürdük. 2014’ü SAS Türkiye tarihinin en yüksek rakamlarıyla kapatmayı öngörüyoruz. 2015’te de yeni sektörler ekleyerek, müşterilerimizin karar süreçlerine ‘Analitik’ temelli yaklaşımla değer katmaya devam edeceğiz. Çünkü biz inanıyoruz ki kararlar dünyayı döndürür ve en doğru kararlar analitik hayat döngüsünün süreçlere dahil edilmesiyle alınır” dedi.

SAS Türkiye ekibi güçleniyor

SAS Türkiye ekibi, son 1 ay içinde göreve başlayan üç yeni yönetici ile gücüne güç kattı. Pazarlama Müdürü pozisyonuna getirilen Nurcan Bıçakçı Arcan, PricewaterhouseCoopers’ta iş hayatına başladıktan sonra Turkcell ve Türk Telekom Grubu’nda çeşitli kademelerde pazarlama ve iş geliştirme görevlerinde bulundu. Bilişim sektöründe pazarlama alanında 10 yılı aşkın deneyime sahip olan Arcan, Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu ve Oxford Brookes Üniversitesi’nde Executive MBA programına devam ediyor.

SAS Türkiye kıdemli müşteri yöneticisi olarak göreve başlayan Burcu Çakır, EMC Türkiye’de genel sektör müşteri yöneticiliği ve bilgi güvenliği çözümleri ürün yöneticiliğinin yanı sıra Symantec Turkiye’de de 8 yıl boyunca müşteri yöneticiliği yaptı.  Işık Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümü mezunu olan Çakır, SAS’ın finans sektörüne sunduğu lider analitik ve iş zekası ürünleriyle ilgileniyor olacak.

SAS Ankara Bölge Müdürü olarak göreve başlayan Tansel Okay, ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği bölümünden lisans ve yüksek lisans derecelerini aldı. Sun Microsystems, Software AG, OYAK Teknoloji, SAS ve Oracle firmalarında Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgelerinde farklı görevler alan Okay, bilişim sektöründe 24 yıllık deneyime sahip.

TechInside Podcast – Bölüm 12

0

[soundcloud url=”https://api.soundcloud.com/tracks/172696940″ params=”auto_play=false&hide_related=true&show_comments=false&show_user=true&show_reposts=false&visual=false” width=”100%” height=”100″ iframe=”true” /]

Bu hafta ele aldığımız başlıklar;

TechInside Basılı Dergi 2. Sayısı
Youtube’un yayıncılara yönelik sunduğu yeni araçlar ve arkasında yatan nedenler.
– 4G ihalesi yapılmadan Türkiye’de 4G servisi nasıl kullanabiliriz?
Mikro uyduların gözü sürekli dünyanın üzerinde olacak.
3D yazıcılar bir bebeğin hayatını nasıl kurtardı? Ne gibi fırsatlar bizi bekliyor?

iTunes üzerinde Podcast yayınlarımıza buradan abone olabilirsiniz.

Accenture Dijital, dijital dönüşümü hedefliyor

0

Accenture, dijital alanındaki yetkinliklerini, küresel bilgi birikimi ve uluslararası ağıyla birleştirerek kurduğu Accenture Digital’ı Türkiye’de de faaliyete geçiyor. Dünya genelinde dijital alanındaki 28 bin profesyoneli ile bu yeni birimin hedefi, işletmeler için yeni değer kaynağı yaratarak büyümelerini sağlamak.  Alanında uzman ekiplerin özel dijital dönüşüm uygulamaları ile farklı alanlarda faaliyet gösteren işletmelere milyonlarca dolar ek kazanç yarattıkları belirtildi.

Accenture Digital, yeni birimin ve sunacağı hizmetlerin şirketlerin dönüşümüne katkısını  şöyle tarif ediyor: “İşletmeler, dijital hizmetlerin gücünden yararlanarak  yeni gelir kaynakları yaratabilecek ve büyüme sağlayacak. Dijital platformun; işletmelerin; müşteriler ve tedarikçilerle etkileşimlerini temelden değiştirerek geleneksel iş yapış biçimlerini yeniden şekillendireceğine vurgu yapılıyor.

Dünya ve Türkiye’den Öne Çıkan Başarı Hikayeleri

Bugüne kadar çok sayıda başarılı dönüşüm projesine imza atan Accenture Digital, 2014 finansal yılında 5 milyar Dolarlık bir iş hacmine ulaşmış durumda. AccentureDigital’ın dünya çapında gerçekleştirdiği bazı projeler ve bu projelerden elde edilen sonuçlar şöyle:

  • Tüketiciler, Accenture tarafından geliştirilen dijital platformlar, siteler ve uygulamaları kullanarak yıllık 100 milyar dolarlık para akışı sağladılar.
  • Accenture’ın yapmış olduğu dijital uygulama ile 8 milyon eş zamanlı video akışı gerçekleştirilerek tarihin en önemli pazarlama kampanyalarından birine imza atıldı.
  • Dünyanın en önemli otel zincirlerinden biri için geliştirilen uygulama ve site aracılığıyla saniyede bir rezervasyon gerçekleşmesi sağlandı.
  • Dünyanın önde gelen, Amerika merkezli perakende liderlerinden biri için analitik teknikleri kullanılarak 300 milyon Dolarlık yıllık gelir artışı elde edildi.
  • Accenture Digital ekibi tarafından geliştirilen dijital uygulama ve araçlarla dünyanın lider bankalarından biri tüketicilerin dikkatini çekmeyi başararak, kullanıcılardan gelen talepleri %290 oranında artırdı ve böylece müşterilerinin beklentilerini daha iyi anlayarak onlara daha iyi bir hizmet sunmaya başladı.
  • Dünyanın önde gelen elektronik şirketlerinden birinin geliri Accentureanalitik hizmetinin kullanılması ile %14 artış gösterdi.
  • Accenture dünyanın önde gelen otel zincirlerinden biri için 4 farklı ülkede kendi dillerinde website geliştirerek zincirin 7 milyar Dolarlık online satış elde etmesini sağladı.

Türkiye’nin önde gelen telekomünikasyon şirketlerinden birine yapılan mobil uygulamada sadece 2 hafta içerisinde elde edilen sonuçlar ise şöyle;

  • Uygulamayı indiren kullanıcıların %75’i uygulamaya kayıt yaptırdı.
  • Yaklaşık 40.000 kullanıcı üye oldu ve hizmeti 170.000 kez kullandı. Her bir kullanıcı 2 haftada ortalama 4 defa uygulamaya girdi.
  • Kullanıcılar tarafından 75.000 üzerinde badge (uygulamadaki bazı görevleri tamamlayınca verilen sanal rozet) kazanıldı.
  • Anlık konuşma desteği günde 2500 kez kullanıldı.

Dijital Çağ’ın Kuralları

Accenture Türkiye Genel Müdürü Tolga Ulutaş , Accenture Digital’ın tüm dünya ile aynı anda Türkiye’de de faaliyete geçmesiyle ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Dijital, dünyaya bin yılda bir gelebilecek bir fırsattır ve Türkiye dahil her ülkeye eşit imkanlar sunmaktadır. Türk şirketler bu fırsatı değerlendirirse dünya ligine çıkıp global firmalarla rekabet edebilecek duruma gelebilirler. Şirketlerin, Dijital Çağ’ın doğurduğu yeni rekabet ve zorluklara hazır olabilmek için dijital dönüşüme hız vermeleri gerekiyor.

Accenture olarak biz de değişen talepleri karşılayabilmek ve müşterilerimizi bu dalgadan etkilenenden çok bu dalgayı yaratan haline getirmek amacıyla AccentureDigital’ı kurduk. Accenture olarak dijitalleşmeyi iki temel yaklaşım üzerinden tanımlıyoruz. İlki, yeni teknolojileri kullanarak dijitaldeki müşterilerle doğru kanal ve pazarlar üzerinden bağlantı kurmak. İkinci yaklaşım ise dijital imkanlar sayesinde şirketin modelini değiştirip yeni ürün ve hizmetler meydana getirerek, söz konusu işletmeyi  daha verimli hale getirmek. Dijital bizim için en stratejik alanlardan biri. Bu alandaki çalışmalarımız ve yatırımlarımız devam edecek.’

Yılda 5 Milyar Dolarlık İş Hacmi

Accenture Digital Türkiye Lideri Cenk İkiz ise dünyada lansmanı gerçekleşmekte olan Accenture Digital hizmetleri kapsamında 28 binin üzerinde dijital platform profesyonelinin bir araya geldiğini belirtti. Accenture Digital hizmetleri ile 2014 finansal yılında dünyada yüzde iki haneli büyüme göstererek 5 milyar USD’lik bir iş hacmine ulaşıldığını belirten İkiz şunları söyledi:

‘Türkiye’deki şirketlerin büyümelerini sağlamak için, bu şirketlere özel olarak tasarlanacak dijital hizmetler sunmak ve onların dönüşerek yeni fırsatlar yaratmalarını sağlamak amacıyla Accenture Digital’ı dünyayla aynı anda Türkiye’de de uygulamaya geçirdik.  Accenture Digital olarak, müşterilerimiz için  dijital stratejiler geliştirecek, dijital teknolojileri uygulayacak, kısacası şirketlerin  dijital yolculuğunun her aşamasında yanında olacağız. 2015’in ilk yarısında ise şirketlerin dijital haritalarını çıkaracağız ve Accenture Digital Index sonuçlarını yayınlayacağız. Böylelikle şirketlere dijital dünyadaki fırsatların büyümeleri için  önemini vurgulamak ve dolayısıyla Türkiye’nin bu dijital dalgayı yakalamasında da doğrudan etkili olmayı hedefliyoruz.

Lider Firmaların Tercihi Accenture Digital

İkiz’in verdiği bilgiye göre Accenture, dijital alanda 49 ülkede 4 binden fazla şirkete hizmet veriyor. Bu müşteriler arasından; tüketici ürünleri sektöründe dünyada ilk 10’da yer alan şirketlerin 9’u, bankacılık alanında ilk 10’da bulunanların 7’si, perakende sektöründe ilk 10’da yer alan firmaların  6’sının Accenture Digital hizmetlerinden yararlanarak  büyüdükleri belirtildi.

3D yazıcı ile hayat kurtarmak

1

Haziran ayında doğan bir bebeğin hayatı 3D yazıcı sayesinde kurtarıldı. Elbette 3D yazıcıdan gerçek dokulara sahip bir kalp çıktısı alınmadı ancak bebeğin beklenmedik şekilde anormallikler içeren kalbine ait bir model bire bir oluşturularak cerrahların gerçek ameliyat öncesinde planlama yapmasına olanak sağlandı.

babyBebeğin kalbindeki anormallik sıra dışı bir durumdu. Aort ve atardamarları yanlış yerlerde olduğu ve aynı zamanda kalp üzerinde çeşitli deliklerin bulunduğu durumda doktorların işi gerçekten güçtü zira bebeğin kalbi sadece bir ceviz büyüklüğündeydi. Cerrahların mevcut durumu anlaması için bir keşif operasyonu yapması ve akabinde bir kaç farklı operasyon ile müdahale etmesi gerekiyordu ancak bu durumda bebek bu sürece dayanamayıp hayatını kaybedebilirdi.

Bu risk yerine bebeğin anormal kalbinin bir kopyası modellenerek 3D yazıcıdan elastik bir malzeme ile çıktısı alındı. Cerrahlar bu model üzerinde çalışarak operasyonu planladılar ve tek seferlik bir müdahale ile bebeğin kalbini onarmayı başardılar. Bebek şu anda sağlıklı ve umuyoruz ki mutlu bir yaşama doğru yol alıyor.

Sağlık alanında fırsatlar doğuyor.

Bu tarz gelişmeler son dönemin popüler ve hatta magazinsel konuları arasında yer alıyor. Öte yandan yeni bir fırsatlar pazarı da yaratıyor. Türkiye’de sağlık sektörü genel yargının aksine dünyadaki pek çok gelişmiş ülkeye yakın standartlara sahip. Bu durum, bu tarz yenilikçi projelerin hayata geçirilmesi için büyük bir fırsat zemini oluşturuyor. Uzun yıllar boyu tıp eğitimi almadan, sadece teknolojinin yenilikçi yaklaşımlarını kullanmanın doğru yöntemlerini geliştirebilecek girişimler, sağlık kurumları ile işbirliği yaparak küresel başarılara imza atabilirler.

KOBİ’lere SEO Tavsiyeleri

0

SEOZEO Kurucusu ve Genel Müdürü Yiğit Konur, KOBİ’ler için inbound pazarlamada başarının sırlarını anlattı. Günümüzde internette varlık göstermek isteyen tüm şirketlerin birer yayıncıya dönüştüğünden söz eden SEOZEO Kurucusu Yiğit Konur, “Artık sürekli tüketiciyi satın almaya zorlayan eski usul pazarlama kavramı güncelliğini yitirdi” dedi. Inbound Marketing’in temelde, hedef kitleyi ya da potansiyel alıcıyı kendinize çekmek anlamına geldiğinden söz eden Konur,  giderek yaygınlaşan bu yeni pazarlama anlayışında başarılı olabilmek için iyi içerik yaratmanın önemine vurgu yaptı.  Konur’a göre internette öne çıkmayı hedefleyen şirketler, nasıl iyi içerik hazırlayacaklarını öğrenmek durumunda. İyi içerik hazırlamanın başlıca püf noktaları ise yaratıcılık, özgün olmak, yazıları belirli bir takvimle güncellemek, imla ve gramer kurallarına dikkat etmek, samimiyet ve hepsinden önemlisi sitenizi takip edenlere yepyeni bilgiler vermek.

SEOZOE Kurucusu ve Genel Müdürü Yiğit Konur’un KOBİ’lere tavsiyeleri şöyle:

1- Alan Adı: SEO,  alan adınızı seçerken başlar. Mutlaka alan adınızda sektörünüze yönelik bir kelimeyi bulundurun.

2-Başlıklar Önemlidir:  Google, sayfalarınızla ilgili ilk tanıma işlemini başlıklarınız üzerinden yapar. Doğru başlıkları belirlemeyi unutmayın.

3-Sorunsuz Görüntülenme: Sitenizi Google tarafından sorunsuz görüntülenecek biçimde iyileştirin. Flash ve resim odaklı tasarımdan kaçının.

4-İyi Örneklerden İlham Alın: Kullanıcı deneyimi yüksek bir sayfa için mutlaka yurtdışındaki iyi örnekleri inceleyin. İçerik odaklı bir site yaratın.

5-İçerik Her Şeydir: Hedef kitlenizin ilgisini çekebilecek, kendi alanınızla ilgili uzmanlık içeren yazıları bir blogda paylaşın.

6-Güncel ve Özgün: Blog içeriğinizi mutlaka istikrarlı bir güncellikte ve tamamen özgün olarak hazırlamayı göz ardı etmeyin.

7-Sektörel Platformlardan Sitenize Yönlendirme Sağlayın: Sayfanıza daha fazla bağlantı edinmek sizi üst sıralara taşır. Sektörünüzle ilgili sitelerde, yayınladığınız içeriklere bağlantı verilmesini sağlayın.

8- Bağlantılar: Bağlantılarınızı satın almayın! Sitelerin sizden bahsetmesi için ilgi çekici olabilecek içerikleri üretin.

9-Link Değişimi: Link değişimleri yapmayın! Sitelerin size bağlantı vermesini sağlamak için yaratıcı yollar bulabilirsiniz.

Intel’in büyümesi nereden geliyor?

0

Intel 2014 yılının üçüncü çeyrek mali verilerini açıkladı. Bu verilere göre bu yılın üçüncü çeyreğini 14,6 milyar dolar gelir ile kapattı. Bu gelir geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 büyüdüğünü gösteriyor. Kârlılık ise 3,3 milyar dolar olarak gerçekleşti ve Intel geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12‘lik bir sıçrama yakalamış oldu.

Intel’in ana gelir kaynağı hâlâ mobil değil

Ancak Intel bu büyümeyi son yılların popüler akımı olan mobil pazardan elde etmiyor. Tam aksine Intel’in gelirlerine baktığımızda Mobil ve İletişim Bölümünün son çeyreği 1 milyar dolar zarar ile kapattığını görüyoruz. Aynı bölüm geçen yılın üçüncü çeyreğinde 810 milyon dolar zarar açıklamıştı. Üstelik Intel bu bölümden bu yılın üçüncü çeyreğinde sadece bir milyon dolar gelir elde edebildi. Bu rakamın geçen yılın aynı dönemi için 353 milyon dolar olduğunu göz önüne alırsak çok ciddi ve büyük bir düşüş söz konusu.

Peki, Intel gelirlerini toplamda nerede büyüttü?

Bu sorunun cevabı Intel’in ana uzmanlık alanında saklı. Intel’in PC İstemci bölümü yüzde 9 büyüme ile 9,2 milyar dolar ciroya ulaştı. Veri Merkezi Grubu ise yüzde 16’lık büyüme ile 3,7 milyar dolar bütçe elde etti. Özetle Intel büyümesini ana faaliyet alanlarında sağlamaya devam ediyor.

Intel mobilde arenada kazanabilecek mi?

Bir analiz ve araştırma firması olan J. Gold Associates uzmanlarından Jack Gold bu soruyu şöyle yanıtlıyor; “Ellerinde çok sayıda güzel ürün varken Intel’in mobil arenada bu denli düşük satış yapmış olması şaşırtıcı oldu. Ancak Intel’in gelecek 3-4 çeyrek dönem içinde sonuçları düzelteceğine inanıyorum.

Bu düşüncenin arkasında yatan neden ise Intel’in hızlı ve kararlı bir şekilde Nesnelerin İnterneti için ciddi yatırımlar yapması. Ayrıca LTE teknolojilerinin gelişmesi, Intel’in dahili 3G modem ile pazara sunduğu Atom işlemciler, 2015 yılının ilk yarısında dahili LTE modemler ile pazara sunacağı işlemciler ve 2018 yılında satılacak taşınabilir bilgisayarların yüzde 15’inin dahili LTE bağlantısının olması yönündeki beklentiler Intel için gelecek günlerin çok zor geçmeyeceğinin göstergesi gibi.

Türkiye’de ilk 4G servisini Vodafone verebilir

1

Türkiye’de henüz 4G ihalesi gerçekleşmedi. Söylentiler ve beklentiler ihale sürecinin 2015 yılının sonuna doğru tamamlanıp servisin ilk kez 2016 yılı içinde kullanılmaya başlaması yönünde. Ancak bu kadar çok beklemeniz gerekmeyebilir.

Bu hafta Pazartesi günü Yunanistan Ulusal Telekomünikasyon ve Posta Komisyonu (EETT) daha önce gerçekleşen 800 MHz ve 2600 MHz (4G) frekans ihalesine ait sonuçları açıkladı. Bu sonuçlara göre Vodafone her biri 4,70 milyon Euro bedel 4 adet çift kanal ve her biri 1,3 milyon Euro bedel ile iki adet tek kanal frekans kullanım hakkını kazandı.

Yunanistan hükümeti bu ihale ile birlikte Vodafone dahil olmak üzere toplam üç operatörden (diğerleri Cosmote ve Wind Hellas) 381,1 milyon Euro gelir elde etmiş oldu. Vodafone tüm kazandığı ihaleler için (800 MHz frekansları da dahil olmak üzere) toplam olarak 124,50 milyon Euro ödeyecek.

Türkiye’de 4G nasıl çalışacak?

Türkiye’nin batı sahil bölgelerinde ve Yunanistan sınırındaki bazı bölgelerde Yunanistan’daki Vodafone servisine ait sinyaller alınabiliyor. Bu durumda Türkiye’deki GSM hatlarınız ile roaming statüsünde Yunanistan üzerinden GSM servisini kullanabiliyorsunuz. Vodafone Red tarifesi aboneleri ise günlük 10 TL ödeyerek, tarifeleri dahilinde olan servislerden, yurt dışında Vodafone servislerinden faydalanabiliyorlar ve bunlara 4G hizmetleri de dahil. Bu durumda Vodafone Türkiye aboneleri eğer Red tarifelerinden birini kullanıyorlarsa, 4G destekli telefonları ile, Türkiye’nin batı kesimlerinde Vodafone Yunanistan servisi üzerinden roaming yaparak ve günlük 10 TL ödeyerek Vodafone 4G servisini kullanabilecekler.

Türkiye’de 4G geç mi kaldı?

Bu sorunun cevabı maalesef evet. Artık dünyada genişbant internet erişiminin bir gelişmişlik göstergesi olması, her ne kadar ülkemizdeki 3G servisleri teknolojik açıdan oldukça gelişmiş dahi olsa, 4G için geç kaldığımızı söyleyebiliriz. Üstelik tek problem 4G ihalesinin yapılıp, 4G destekli baz istasyonlarının kurulmasından ibaret değil. Bu istasyonlar arasında yeterli trafiği sağlayabilecek fiber hatların da kurulması gerekiyor. Ancak Türkiye’de fiber altyapının gelişmesi yeterince hızlı değil.

Geleceğin TV’si burada

1

Turkcell’in, mobil uygulamalar ile akıllı cihazlar, web sitesi üzerinden bilgisayarlar ve TV Plus kutusu ile televizyonlar üzerinden kullanıcılarla buluşan kişisel televizyon platformu Turkcell TV Plus, üstün teknolojisiyle fark yaratıyor. Turkcell’in güçlü 3G ve Turkcell Superonline’ın fiber altyapısı üzerinden hizmet veren platform ile sıradışı bir televizyon izleme deneyimi akıllı telefon, tablet ve bilgisayarların yanı sıra televizyonlar üzerinden de kullanıcılarla buluşarak, 4 ekran teknolojisini eşsiz bir kullanıcı deneyimine dönüştürüyor.

Kullanıcılarına Turkcell’in benzersiz teknoloji yeteneği ile izlenilen herhangi bir kanalı 12 saat geriye sarabilme olanağı sunan Turkcell TV Plus platformu, ayrıca istenilen programı buluta kayıt edebilme özelliği ile de fark yaratıyor. TV Plus sayesinde Türkiye’de ilk defa akıllı telefonunuzda izlemeye başladığınız bir filmi kaldığınız yerden evdeki televizyonunuzdan izlemeye devam edebilir, tabletiniz veya bilgisayarınız üzerinden TV izleme keyfine devam ederek gerçek çoklu ekran özelliğini yaşayabilirsiniz. Sınırsız sayıda kanalın eklenebileceği geleceğin TV platformu Turkcell TV Plus, kullanıcılarına seç-izle özelliği ile kişisel izleme listesi oluşturma olanağı da sunuyor.

Türkiye’nin lider iletişim ve teknoloji şirketi Turkcell, kişisel televizyon platformu Turkcell TV’yi bir üst seviyeye taşıyor ve benzersiz özellikleri ile kullanıcılarına geleceğin TV izleme deneyimini bugünden yaşatmayı vaat ediyor. Turkcell TV Plus gerçek çoklu ekran özelliği ile Türkiye’de ilk defa akıllı telefon, tablet, bilgisayar veya televizyonunuzun herhangi birisi üzerinden izlemeye başladığınız bir programı, diğer cihazlarınız üzerinden kaldığınız yerden izlemeye devam etmenize olanak tanıyor. Turkcell’in üstün 3G altyapısı üzerinden mobil internet kullanıcılarının kullanımına sunulan Turkcell TV Plus platformu, Turkcell Superonline fiber internet kullanıcılarının ise TV Plus kutusu ile geleceğin TV platformunu televizyonlarında deneyimlemelerine fırsat veriyor.

TP Vision Türkiye’den yurtdışına transfer

0

Son yıllarda, Türkiye’de başarıyla görev yapan birçok Türk yönetici yurtdışına transfer oluyor ve firmalarında çok kritik görevler üstleniyor. Bu başarı öykülerine yeni bir halka da; dünyada ve Türkiye’de Philips markalı TV’leri pazara sunan TP Vision şirketinde eklendi.

2012 yılında Türkiye ofisi açılan TP Vision’da kuruluşundan bu yana Pazarlama Müdürü görevini yürüten Ayşegül Çekiç, artık şirketin Hollanda ofisinde Avrupa ve Rusya Bölgesel Ürün Müdürü olarak görev yapacak. Çekiç, yeni görevinde Avrupa ve Rusya bölgesinde tüketici teknoloji trendlerinin takip edilmesi; geniş, rekabetçi ve son teknolojileri barındıran Philips markalı televizyon ürün gamının geliştirilmesi ve sorumlu olduğu pazarlarda sunulmasından sorumlu olacak.

Ayşegül Çekiç, 1980 İzmir doğumlu. Lise eğitimini Bornova Anadolu Lisesi’nde tamamlayan Çekiç, sonra ise Boğaziçi Üniversitesi Makine Muhendisliği bölümünden mezun oldu. 2003 yılında Philips Türkiye’de iş hayatına atılan Çekiç, ilk 5 yıl içinde Aydınlatma Ürünleri bölümünde çok çeşitli satış ve pazarlama görevlerinde bulunduktan sonra 2010 yılında Philips Tüketici Elektroniği departmanında TV Pazarlama Müdürü oldu.  Çekiç, 2012 Nisan ayından itibaren TP Vision Elektronik A.Ş. şirketinde Ülke Pazarlama Müdürü olarak çalışıyordu. Ayşegül Çekiç, evli ve 1 çocuk annesi.

Vestel’de yeni isim

1

Vestel, kurumsal iletişim departmanında yenilenmeye giderek Vestel Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevini Aslı Evren Eskibatman’a emanet etti.

Vestel Kurumsal İletişim Müdürü Aslı Evren Eskibatman, Hacettepe Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü’nden mezun olduktan sonra International Data Group Türkiye bünyesindeki Computerworld’de gazetecilik hayatına başladı. Informationweek’in Ankara Temsilciliği sonrasında 6 yıl Interpromedya Ankara Bölge Müdürlüğü ve BT Haber Ankara Temsilciliği görevini yürüttü. 2004-2008 yılları arasında Türkiye Bilişim Derneği Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevini üstlenen Eskibatman, iletişim alanında verdiği özel danışmanlıkların ardından Zarakol İletişim’de HP, TeliaSonera, Yandex ve Sony Ericsson markalarından sorumlu direktör olarak çalıştı. Eskibatman, 2013-2014 yıllarında desiBel Ajans’ta Türk Telekom, Digitürk, TeknoSA ve Microsoft’tan sorumlu direktör olarak görev aldı.

TechInside’ın 2. sayısı çıktı

2

TechInside-Dergi-Sayı-002-KapakDeğerli TechInside Takipçileri ve Ziyaretçileri,

Geçtiğimiz ay ilk sayısını yayınladığımız TechInside Basılı Dergimizin ikinci sayısı ile karşınızdayız. Zamanın hızla akıp geçtiği bir dönemde, yoğun şekilde çalışarak, sizlere dergimizin ikinci sayısını sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

İlk sayımız için pek çok okuyucumuzdan aldığımız güzel yorumlar, bize bu sayı için çıtayı biraz daha yükseltip, kendini bir adım öteye taşıyan bir iş çıkartmamız için motive etti.

TechInside Basılı Dergisi aylık olarak ve her ayın 15’inde yayınlıyoruz. Bayilerde satışı olmuyor ve kontrollü bir abonelik ile 3 binden fazla C seviye yöneticiye ve sektör çalışanlarına ücretsiz olarak gönderiyoruz.

Yüzlerce sayfalık, sadece bakıp geçeceğiniz bir içerik yerine, işinize yarayacak, size fazla zaman kaybettirmeden bilgi sahibi olmanızı sağlayacak, size vizyon kazandıracağını düşündüğümüz bir dergi hazırlamaya çalışıyoruz.

İkinci sayımızın kapak konusu: Kurumsal Mobil Tarifeler

Size burada içerik ile alakalı daha fazla bilgi vermeye gerek görmüyoruz zira TechInside Basılı Dergi‘mizi ücretsiz olarak indirebilir ve kendiniz okuyabilirsiniz.

Eğer herhangi bir işletmede yönetici, medya veya PR ajansı çalışanı iseniz ücretsiz olarak dergimize bu formu doldurarak abone olabilirsiniz.

Henüz kaydolmadıysanız haftalık e-posta bültenimize de kaydolmanızı tavsiye ediyoruz.

Umarız okurken keyif alır ve faydalanırsınız. Lütfen bizimle görüşlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin.

Kısa sürede bize hızla ivme veren sizlere, desteğiniz ve ilginiz için tekrar teşekkür ediyoruz.

Ölümcül rakipler: Dijitalleşme ve Otomasyon

1

Bir ürün üretiyorsunuz, yıllardır üretiyorsunuz, iyi de para kazanıyorsunuz. Bu durum, işin hep böyle sürüp gideceği anlamına gelmeyebilir.

Bir işiniz var, uzmansınız. Başarılı ve aranan bir kişisiniz. Bu durum, geleceğinizin hep böyle devam edeceği anlamına gelmeyebilir.

Aslında bazı mesleklerin ortadan kalkıp yeni mesleklerin oluşması, alışık olduğumuz bir süreç. Mesela santrallerin otomatikleşmesiyle birlikte santral operatörlüğü mesleği yok oldu. Burada tuzağın otomasyon olduğunu biliyoruz. Çok manüel, otomasyona rahat sokulabilecek bir işiniz varsa tehlikedeydiniz. Eskiden 3.000 kişi çalıştıran bazı fabrikalar artık 30 kişiyle dönebiliyor. Bunları hep duyduk.

Ama yeni bir şey var: Otomasyon artık manüel olmayan işleri de kapsıyor. Teknoloji kullandığı için otomasyona alınabileceğini düşünmediğimiz bazı şeyler de artık otomasyona alınıyor.

Ara kademe yöneticilerinin sayısı azaldı

Mesela standart bir veritabanı yöneticisini (Database Administrator – DBA) düşünün. Eskiden yapıyor olduğu işlerin pek çoğunu artık bir takım otomasyon araçları gerçekleştirebiliyor. DBA rolünün ortadan kalkması pek olası değil, ama ihtiyaç duyulan toplam DBA sayısı çok hızlı artmayabilir, hatta zamanla azalabilir. Belki de ara katman ortadan kalkabilir, daha önce yöneticilerde olduğu gibi. Tepe yönetim önemini korudu, alt seviye yönetenlere de ihtiyaç azalmadı, ama ara kademe yöneticilerinin sayısı azaldı. Ara kademe yöneticiler de otomasyona kurban gittiler. Hala varlar, ama otomasyon yüzünden, sayıları olması gerekenden çok daha az. DBA’lerde de üst seviye yetkinliklere sahip, kendini farklılaştırmış kişiler için hiçbir tehdit yokken, daha orta kademe DBA’ler, iş bulma ve işten tatmin olma konusunda giderek zorluklarla karşılaşabilir.

Yazılımcılar için de benzer bir durum söz konusu. Giderek daha fazla kod bloğu otomatik yazılır ya da bir yerden alıp kullanılabilir hale geliyor.

İnsanların hoşuna gidecek reklam cıngılları bile otomasyonla üretilebilir.

Ya da tercümeyi düşünün. Bu işi yapabilen uygulamalar giderek daha akıllanıyor.

Teknolojinin kendisiyle ortaya çıkmış ve manüel işleri ortadan kaldırmış çeşitli işlerin kendileri de otomasyona kurban gitme yolunda.

Daha ilginci, sadece işler değil, ürünler de dijitalleştikçe dünya değişiyor.

Kitap dağıtıcıları, CD üretimi/dağıtımı yapan şirketler vb… Daha ne kadar yaşayabilirler sizce? Yazı, müzik, resim, film bunların tamamı dijitalleştirilebilir durumda. Dijital bir ürünün dünyanın bir ucundan öbür ucuna ulaşım maliyeti neredeyse sıfır, ulaşım süresi ihmal edilebilir seviyelerde.

Acaba başka hangi ürünler dijitalleşebilir? Plastik döküm makinelerinin yerini 3 boyutlu yazıcıların alması da dijitalleşme değil mi? Ürün 1’ler ve 0’lara dönüştürülerek modelleniyor, hammaddenin bulunduğu yerde 3 boyutlu bir yazıcı ürünü basıyor.

Işınlama hala bilim kurgu romanlarında ve filmlerinde yer alan uzak bir konu mu sizce?

Aslında onlarca yıldır ışınlamayı yapıyoruz. 1’lere ve 0’lara dönüştürebildiğimiz, dijitalleştirebildiğimiz, en saf haliyle veri haline sokabildiğimiz her şeyi, elektronların müthiş hızıyla dünyanın bir başka tarafına ışınlayabiliyoruz.

Sizin ürünleriniz de ışınlanabilir ürünler mi? Ya kariyeriniz?