Techinside Google News
Ana Sayfa Blog Sayfa 1703

Samsung’tan KOBİ’lere güzellik

0

Samsung Electronics, küçük ve orta boy işletmelere (KOBİ) ve küçük ofis/ev ofisi   sahiplerine yönelik olarak tasarlanmış devrim niteliğinde   yeni nesil televizyon  tasarımındakiSamsung Smart Signage TV’yi tanıttı. Samsung Smart Signage dijital ekranların bilgilendirme ve tanıtım açısından sunduğu faydaları canlı televizyonun eğlencesi ile bir araya getiriyor.

Kullanıcıların ihtiyaçlarına yönelik olarak optimize edilen Samsung Smart Signage TV konvansiyonel televizyondan farklı olarak, görüntüleme ekranını birkaç bölüme ayırarak birden fazla görüntünün sergilenmesine olanak sağlıyor. Ekranda  video, resim ve metinkullanılarak tanıtım başlıkları ve menüler görüntülenebiliyor. Samsung Smart Signage’a Gömülü olarak gelen içerik yönetim sistemi; içeriklerin mobil cihazlardan bile yönetilmesine olanak sağlıyor. Sistem, ticari ekran, içerik yönetim yazılımı, ayak ve duvar askı aparatıyla kullanıma hazır olarak teslim ediliyor.

Samsung Smart Signage TV,  küçük ve orta ölçekli işletmelere ileri seviyede güvenilirlik ve ticari sınıfta bir işletim sunuyor.  Uzun süre kesintisiz olarak çalıştırılabilecek şekilde tasarlanan sistem sayesinde işletmeler tanıtım malzemelerini günde 16 saate kadar ve haftada 7 gün görüntüleyerek optimal bir görüntüleme deneyimi yaşayabiliyorlar.

Kolay kurulumu ile dikkat çeken Samsung Smart Signage TV, mağaza sahiplerinin iş içeriğini hızlı bir şekilde oluşturmak, programlamak ve görüntülemek için ihtiyaç duydukları her şeyi içeriyor. Samsung Signage TV iş içeriğini depolamak ya da yürütmek için ek bir ses ya da görüntü cihazı ihtiyacını ortadan kaldırarak işletmeler için maliyetleri de azaltıyor.

Mağaza sahiplerinin müşterilerine indirimler, çalışma saatleri, özel etkinlikler ve müşteriye ulaşmak amaçlı tüm  tanıtım bilgilerini kolayca iletmelerini sağlayan bir içerik yönetimi yazılımı çözümü olarak MagicInfo Express kullanan Samsung Signage TV; içeriklerin istenen sırada, istenen süreyle, günün istenen saatinde ve haftanın istenen gününde kolayca oluşturulmasını, yayınlanmasını, yönetilmesini ve programlanmasını sağlıyor.

Tüm bunlara ek olarak Samsung Smart Signage TV, MagicInfo Mobile sayesinde işletmelerin mobil uygulama ile mobil cihazlarından (Android ya da iOS) tanıtım malzemelerinde hızlı güncellemeler yapmalarına  aynı zamanda fotoğraf yüklemelerine de olanak sağlıyor. Benzer şekilde, yerleşik bir WiFi’la sağlanan kablosuz iletişim özelliği sayesinde kablo dağınıklığını önleyerek harici cihazlarla sorunsuz bağlantı ve kablosuz içerik aktarımına olanak sağlıyor.

Samsung Smart Signage TV Ekim sonunda Türkiye’de de satışa sunulacak.

Microsoft ‘teknoloji kampı’ başvuruları başladı

1

Tüm dünyada Microsoft’un, üniversitelerin herhangi bir bölümü ve sınıfında okumakta olan teknoloji meraklısı, bilgi seviyesi ne olursa olsun, öğrenme ve öğrettiklerini paylaşma tutkusu olan üniversite öğrencilerini davet ettiği, Microsoft Student Partners programına başvurular başladı.

Öğrencilerin kendilerini birçok alanda geliştirebilecekleri ve Microsoft teknolojileri konusunda bilgi edinebilecekleri program, 21-23 Eylül tarihlerinde Microsoft yetkilileri tarafından düzenlenecek eğitim kampıyla başlayacak. Programa kabul edilen öğrenciler daha sonra aldıkları eğitimler kapsamında Microsoft’un akademik alanlarda yürüttüğü projelerde görev alabilecek.

Program kapsamında öğrenciler, dönem içinde takımlar halinde gerçekleştirecekleri projelerde takım ruhunu kavramak ve sorumluluk almak konularında kendilerini geliştirirken, Microsoft teknolojilerini yakından tanıma olanağına sahip oluyor. Yeni dönem başvuruları kabul eden programa dileyen üniversite öğrencileri MSP program başvuru formu ile (http://aka.ms/msptr) kayıt olabiliyor.

Bu tarz programlar Microsoft gibi büyük işletmelerin başarılı öğrencileri cezbedip kazanması için büyük önem taşıyor.

TechInside Podcast – Bölüm 8

0

[soundcloud url=”https://api.soundcloud.com/tracks/165297303″ params=”auto_play=false&hide_related=true&show_comments=false&show_user=true&show_reposts=false&visual=false” width=”100%” height=”100″ iframe=”true” /]

Bu hafta ele aldığımız başlıklar;

– Fikri mülkiyet kaybına dikkat
– BTK-Twitter görüşmelerinde son nokta
Amazon Twitch ile ne yapacak?
– Mobil robot devrimi geliyor
İnternet kullanım oranı yüzde 53,8
– Terkedilen sepetlerde 4 trilyon dolar var

iTunes üzerinde Podcast yayınlarımıza buradan abone olabilirsiniz.

İşi bırakan spam yaptı

0

Her ne kadar yazın en sıcak günlerinde olsak ve şirketlerin çoğu doğal olarak durgun bir dönemden geçiyor olsa da Kaspersky Lab’ın uzmanları istenmeyen e-postalarla finansal kimlik avcılığında önemli bir artış olduğunu tespit ettiler. Tanınmış bankalar, ödeme hizmetleri, çevrimiçi mağazalar ve benzeri kurumların adlarını kullanan dolandırıcılık amaçlı e-postaların sayısında yüzde 7,9 oranında bir artış gerçekleşti. Bu tür mesajlar tüm kimlik avcılığı mesajlarının yaklaşık yüzde 42’sini oluşturuyor. Tüm ödeme sistemleri arasında siber suçlular en fazla PayPal’a ilgi gösterdi: bu hizmet ile ilgili referanslar, kimlik avcılığı önleme programlarından gelen uyarıların sayısında oldukça büyük bir artışı tetikledi.

 

KS Chart
Kurumlar, kimlik avcıları tarafında en sık kategorilere göre hedef alındı – Temmuz 2014

 

Toplam e-posta trafiğinde istenmeyen e-postaların oranı Temmuz ayında yüzde 2,2 artarak yüzde 67’ye yükseldi. ABD yine, istenmeyen e-postaların “lider” kaynak ülkesi olmayı sürdürdü: dünyadaki tüm istenmeyen e-postaların altıda biri (yüzde 15,3) bu ülkeden gönderildi. Tüm istenmeyen e-postaların yüzde 5,6’sının kaynağı olan Rusya uzun süredir bulunduğu ikincilik koltuğunu korudu; ancak bu oran Haziran ayına göre yüzde 1,4 puan düştü. Dünyadaki tüm istenmeyen e-postaların yüzde 5,3’ünün üreticisi olan Çin, listenin üçüncü sırasında.

İstenmeyen e-postaların konularına bakacak olursak, uzun süren sıcak yazın bıraktığı izleri görüyoruz. İnternetin özellikle Rusya segmentinde, güneşten koruma ve sıcakla mücadele ögelerinin reklamlarını yapan istenmeyen e-postaların sayısında bir artış görüldü. Yine Temmuz ayında Kaspersky Lab’ın uzmanları, klimalar, fanlar, pencereler için güneş perdeleri, şişelenmiş su ve güneş gözlükleri gibi yaz mevsimi ile ilgili çeşitli ürünler öneren istenmeyen e-postaların sayısında da bir artış belirledi.

Tijen Armağan Enocta genel müdürü oldu

0

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu olan Armağan, Microsoft Türkiye ve Microsoft EMEA’da yönetici görevlerde bulundu. Satış, Pazarlama, Yönetim, CRM alanlarında danışmanlık yapan Tijen Armağan, son olarak Dünyanın en büyük çağrı merkezi şirketlerinden Teleperformance’ın Türkiye Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcılığı görevini yaptı.

Teknoloji bağları, büklüm büklüm yolları…

1

Teknoloji ve kapsadığı hemen her şey çocukluğumdan beri değişmeyen tutkum. Ve ne mutlu ki mesleğim gereği son 20 yılımı bu sektörü inceleyip takip ederek geçirdim. Pek çok değişim ve dönüşüme şahit olduğum bu süre boyunca gündemden ve dillerden hiç düşmeyen iki klişe hala geçerliliğini koruyor:

  • Türkiye teknolojiyi üretemiyor. Teknolojiyle ilişkimiz tüketmekten ibaret.
  • Teknoloji harcamalarında donanımdan yazılıma / hizmete doğru bir geçiş gerekiyor.

Bu beklentilerin anıldığı her ortamda topraktan fırlayan ninja misali geliveren ‘her ülke kendi teknolojisini nasıl üretsin?’, ‘mevcut çözümleri kullanarak katma değerli hizmetlere yönelmek daha mantıklı’ türünden tartışmalara girmiyorum bile.

Evet, her ülkenin kendi teknolojisini üretmesi mümkün değil. Dahası uçtan uca bir ülkeyle özdeşleştirebileceğimiz bir ürün / hizmet / cihaz da kalmadı gibi. Popüler bir örnek olarak çoğu parçası Japonya, Güney Kore, Çin gibi ülkelerden toparlanıp Çin’de imal edilen iPhone herkesin gözünde bir Amerikan ürünü. San Fransisco’da tasarlandığı için mi dersiniz? Hiç sanmıyorum.

Gizemli bir maharetle zihnimize yerleşen bu klişelerin mağduruyuz. Öyle ki iPhone gibi iğneden otomobile nice arzu nesnesini üreten Çin dahi ‘çakma’ ya da ‘kalitesiz’ malların anavatanı algısından kurtulamıyor. Kalitenin beklentilerimize biçtiğimiz bedele paralel şekillendiğini kolayca unutuveriyoruz.

Demek ki bir ürünü geliştirmek, üretmek ve pazarlayıp satmak kendi içinde dahi son derece karmaşık ilişkilere sahip. Birbirleri arasındaki farksa tahminlerin ötesinde. Ses getiren her yeni teknolojik ürünü parçalarına ayırıp maliyetini çıkaran ifixit benzeri sitelerin ulaştığı sonuçlara bakınca (o meşhur tabirle) insan gerçekten hayret ediyor. Meseleyi sadece parçaları bir araya getirmeyi sananlar için tatlı bir tuzak.

Bu ‘üretici ülke / tüketici ülke’ tartışmalarında eli vicdana yerleştirebilmek için yakın geçmişine, teknoloji sektörünün durumuna ve ülke şartlarına bakarak bazı noktaları hatırlamakta fayda var:

  • Türkiye’de teknoloji geliştirmeyi dünyadaki lider ülkelerle rekabetçi kılabilmek mevcut yapıda mümkün değil. Pek çok meselenin içinde duymaktan bıkmış olabilirsiniz ama ‘ekosistem’ denen o sihirli ortam oluşmadıkça bu topraklarda birilerinin bir şeyler geliştirmesi ancak kişisel hırs, inat, sermaye ve sabrıyla mümkün.
  • Devletin sunduğu teşvikler 1960’lı yılların mantığını taşıyor. Bizdeki mevcut muafiyet ve teşvik adı altındaki devlet destekleri hala internet öncesi devirde (1960’larda) şirket ve çalışanların fiziki bir ortamda bir arada olmasını gerektiren çağın mantığını taşıyor. Bir alan belirlenecek, buraya teknoloji geliştirme bölgesi imtiyazı tanınacak ve insanlar fiziken o binalara toplanacak. Bunun karşılığında işveren vergi yükümlülüklerinde indirime tabi olacak. Peki evinde bir uygulama, oyun ya da benzeri bir hizmet geliştirecek kişinin bu denklemdeki yeri nedir? Ya da teknolojinin geliştirmek için fahiş fiyatlı teknoparklara mahkum olmanın mantığı?
  • Türkiye’deki teknoloji geliştirme bölgesi stratejisi uygulama tarzıyla üniversiteleri fahiş fiyatlarla emlakçılık hizmeti sunmaktan öteye götürebilmiş değil. O desteğe en çok ihtiyaç duyan genç girişimciler daha yolun başında oyun dışında kalmak zorunda. Pek çok büyük ölçekli firma hiçbir şey geliştirmeden personelinin büyük bölümünü bu alanlara taşıyarak karını şişiriyor sadece.
  • Teknoloji geliştirmeye aday girişimciler tanıtım eksikliği yüzünden kamunun artarak süren teknoloji  teşvik ve hibe programlarının çoğundan haberdar bile değil. Oysa devlet neredeyse kapıyı çalan herkese para saçıyor (abartı payımın ‘biraz’ olduğunu iddia ediyorum). Üniversite, vakıf ve özel grupların emsalleri de cabası.
  • Ne var ki desteklerin çoğu girişimcinin yapacağına değil yaptığına arka çıkmayı yeğliyor. Dolayısıyla fikir sahibinin şansı tutabileceği nefesle orantılı.
  • Kamu ve özel sektörün himayesindeki bütün bu cansuyu projelerinin bir çatı kurum ya da oluşum tarafından duyurulması, anlaşılır bir şekla sokulması ve yol-yordam gösterilmesi gerekiyor (girişimci adam uğraşır, bulur, yapar demeyin. Silikon Vadisi’ndeki risk sermayedarlarının anılarını okursanız orada dahi girişimcilerin çoğunun bu konularda ne denli beceriksiz olduğunu görürsünüz. Girişimcinin öncelikli işi teşvik taramak, şartname çözmek, başvuru danışmanları ayartmak değil; hayalini hayata geçirmek).
  • Türkiye’nin bilişim sektörü ağırlıklı olarak yabancı yazılım, donanım ve hizmetlerin pazarlaması üstüne kurulu. Bu dev sistemin cirosunu, istihdamını ikame etmek kısa vadede mümkün değil (üstelik bu yapı alanın da satanın da işine geliyor).
  • Birçok ışıltılı başarı öyküsüne sahip (ve bu yüzden gölgesindeki dev hüsranları gizleyebilen) internet sektörünün girişimcilerinin çoğunun hedefi tam zamanlı bir işte çalışmadan kısa yoldan para kazanmak. Oysa bugünün internetinde şartlar her zamankinden daha eşitsiz, zorlu ve yüksek çıtalı.
  • İnternet girişimcilerini destekleme (yani parlak fikirlere para yatırıp pay kapma) hevesiyle oluşan sermaye grupları tercihlerini neredeyse sadece e-ticaret sitelerinden yana yapınca Türk interneti mantar gibi açılan (ve aynı hızla kapanan) satış siteleriyle doldu. Ayakta kalabilen bir avuç örnek ise ilgiyi diri tutabilmek için varını yoğunu reklama yatırıyor. Kumarda kazanan hep masa; e-ticarette ise Google ve Facebook.
  • Lafı geçmişken varlık modelini reklam gelirine bağlamış binlerce siteden esirgenen bütçelerin Google, Facebook, Twitter, LinkedIN, Foursquare gibi mecralara kolayca akıvermesi de ayrı bir bindiği dalı kesme öyküsü.
  • Bütün bunlar yeterli gelmediyse unutmamamız gereken bir diğer gerçek de ‘Türk kullanıcısı’. Türk malını sevmez, tercih etmez, çok mecbur değilse kullanmaz. Acı ama gerçek. Garip geldiyse kendi hafızanızı yoklayın derim.

Maddeleri böyle uzatmak mümkün ama bu dozdan ötesi can yakmaz sanırım.

Devleti, üreticisi, tüketicisi, girişimcisi, yatırımcısıyla herkesin bu durumu oluşturan her bileşen için daha faydalı bir modeli nasıl kurgulayabileceğini düşünmesi gerekiyor. Her gün bir kayıp; ama aynı zamanda ilk adım için en iyi zaman.

Bu denklemde TechInside’a bir rol ya da vazife düşer mi bilmiyorum. Ama yardım taleplerinin karşılıksız kalmayacağına eminim.

Xerox sahte ürünlere savaş açtı

0

Xerox’ta 17 yıldır çalışan ve yaklaşık son altı aydır da Xerox Türkiye Genel Müdürü olarak görev yapan Burak Özer ile şirketin yasal olmayan sarf malzemeleriyle mücadelesini konuştuk.

Dünyada sosyal medya eğilimleri

0

Hepimiz insanların sosyal medyada paylaşım yaptığını biliyoruz ama neden? İnsanlar Johannesburg’da, Jakarta’ya oranla sosyal medyada ne gibi içerikleri daha fazla paylaşıyor? Sosyal medya kullanıcıları eğitici mi yoksa eğlendirici içerikler mi paylaşmayı tercih ediyorlar?

Şirketler, insanları paylaşmaya yönlendiren işe yarar içerikler bulmakta zorlanırken Social@Ogivlyve SurveyMonkey, sosyal medya kullanıcılarının neyi, neden ve nasıl paylaştıklarını incelemek için bir araya geldi.

16 ülkede 6 bin 500’den fazla kişinin sosyal medyada sosyal medya hesapları ile katıldığı ve SurveyMonkey ve Social@Ogivly’nin yönetiminde gerçekleşen çevrimiçi anketle, eğlendirici ve aydınlatıcı sonuçlara ulaşıldı. Ankete katılanlar, sosyal medyada herhangi bir içerik paylaşma arzularını en fazla tetikleyen sebep ve sorunları dile getirdi.

Brezilya, Fransa, Almanya, Meksika, Polonya, Rusya, Güney Afrika, İngiltere, ABD, Endonezya, Japonya, Güney Kore ve Singapur’dan kullanıcıların katıldığı anket, Türkiye’de 409 kişilik örnekleme grubu ile gerçekleştirildi. Ankete katılan kişilerin yüzde 51’ini kadın, yüzde 49’unu ise erkek sosyal medya kullanıcıları oluşturdu.

sinai_mulkiyet1

Sosyal medyada içerik paylaşmamıza sebep olan en önemli faktör: Duygusal sebepler

Katılımcıların yüzde 13’ü paylaştıkları içeriklerin kişiliklerini tanımladığını düşünüyor. Bu sonuç daha çok geleneklerin hala güçlü bir rol oynadığı ülkelerdeki kullanıcılar için geçerli: Hong Kong (yüzde 24), Çin (yüzde 22), Polonya (yüzde 20), Türkiye (yüzde 18) ve Japonya (yüzde 15). Anket sonucuna göre, katılımcıların yüzde 36’sı ise bir düşünceyi desteklemek veya bir sorunu gündeme taşımak için içerik paylaşıyor.

Ve buna karşın anketin yapıldığı ülkelerin neredeyse yarısında (yüzde 49), sosyal medya kullanıcıları faydalı ve düşünceli olmak adına içerik paylaşıyor. Çin’de ise katılımcıların yüzde 30’unun kendilerini en yaratıcı hissettikleri an, sosyal medyada paylaşım yaptıkları zamanlar.

Paylaşılan içerikler genellikle aynı zamanda hem eğlenceli hem eğitici

Sanal ortamda eğlendirerek eğitmek ise ne paylaştığımız konusunda başı çekiyor.

Anket çalışmasına göre, eğitici içeriklerin paylaşımı, gelişmiş ülkelerde daha yüksek oranda görülüyor (yüzde 43). Buna karşın gelişmekte olan ülkelerde komik ve eğlendirici içeriklerin daha popüler (yüzde 40).

Endonezya ve Meksika ise 68yüzde ve 58yüzde gibi yüksek oranlarla, eğitici içeriğin en çok paylaşıldığı en çok paylaşılan içeriğin bilgilendirici içerik olduğu ülkeler oluyor. Hong Kong, yüzde 52’lik oran ile komik içeriklerin en çok paylaştığı ülkelerde tüm dünyada başı çekiyor. Hong Kong’u sırasıyla İngiltere (yüzde 44), Japonya (yüzde 43), ve Polonya (yüzde 43) izliyor.

leadership liderlik

Kullanıcılar içeriğin kaynağıyla değil, ilginç olup olmadığıyla ilgileniyor

10 katılımcıdan 4’ü (yüzde 40) ilginç olduğu sürece paylaşılan içeriğin kaynağının çok önemli olmadığını belirtiyor. Paylaşımlarda içeriğin miktarları da önemli rol oynamıyor. Anketi yapanların yalnızca yüzde 7’si çok yoğun içeriğin enteresan olduğundan bahsediyor.

Bir ülkede basın ve kendini ifade özgürlüğü kısıtlamaları olması, kullanıcıların güveneceği kaynaklar üzerinde büyük rol oynuyor. Asya’da kişilerin yüzde 27’si istikrarlı medya organlarından alınmış içerikleri kendi bakış açılarını paylaşmak için kullanırken, Avrupa’da bu oran yüzde 19’da kalıyor.

 Kullanıcıları memnun etmek için çevrimiçi reklamlarda kaliteli içerik paylaşımı çok önemli

Gelişmekte olan ülkelerde sosyal medya kullanıcıları, çevrimiçi reklam oranının aynı kalması veya artmasının kendileri için problem olmayacağını belirtiyor. Meksika, Polonya ve Çin, bu sıralamada yüzde 55, yüzde 51 ve yüzde 51’lik oranlarla başı çekiyor.

Japonya (yüzde 74), Güney Kore (yüzde 73) ve ABD’de (yüzde 83) ise kullanıcılar çevrimiçi reklamlardan çok yorulduklarını ve daha fazla çevrimiçi reklam görmek istemediklerini belirtiyor! Ayrıca Amerikalı ve Japon kullanıcılar, çevrimiçi reklam içeriklerinin, kalite açısından çok yetersiz olduğunu düşünüyor ve ankete katılan diğer ülke kullanıcılarına göre, çevrimiçi reklamları en az izleyen ve paylaşan kullanıcılar oldukları ortaya çıkıyor.

Nesnelerin İnterneti sizi çağırıyor

0

Nesnelerin İnterneti (Internet of Things – Iot) ile alakalı bu güne kadar pek çok yazımız oldu. Bu yeni ekosistemin hızla büyüme kaydedeceğini, büyük bir ekonomi yaratacağını ve şirketlerin bu alana yatırım yaptığını sizler ile paylaştık.

Bu konu üzerinde biz gelecek yıllarda çok fazla yazıp, değerlendirme yapmaya devam edeceğiz. Ancak isteğimiz ve arzumuz henüz başlangıç aşamasında olan bu devrim için yerli girişimci ve şirketlerimizin adım atarak bu gelişmeyi kaçırmaması ve hem ülkemiz için hem de küresel ölçekte bir başarıya imza atması.

Artık Nesnelerin İnterneti dünyasına girmek daha da kolay

Öncelikle bu dünyaya girebilmeniz için günlük yaşantımızda kullandığımız nesnelerin internete bağlanmasına yönelik iyi bir fikir geliştirmeniz veya hayatımıza internete bağlanabilen yeni bir nesne kazandırmanız gerekiyor. Bunun için internete bağlanabilen arabirimlere ihtiyacınız var ve bunları kendiniz geliştirmek zorunda değilsiniz. Gelin bu bileşenlere birlikte bakalım;

Broadcom WICED Sense Geliştirme Kiti

Büyüklüğü yaklaşık bir araba anahtarı kadar ancak yetenekleri şaşırtıcı derecede güçlü. Bu minik geliştirme platformu içinde şu teknik özellikleri barındırıyor;

290_Broadcom

  • Broadcom yeni nesil Bluetooth bağlantı işlemcisi (BT 4.1 desteği)
  • Beş adet mikro elektronik algılayıcı
    • G-Sensor (hız ve ivme ölçer)
    • Gyroscope (yönelim ölçer)
    • E-compass (pusula)
    • Baramotre (basınç ölçer)
    • Nem ve ısı ölçer
  • iOS ve Android için ücretsiz uygulama
  • iBeacon teknoloji desteği
  • Kablosuz şarj
  • NFC
  • Geliştirme yazılım kiti

Bu minik geliştirme kiti ile kafanızda planladığınız IoT uygulamaları için hızlıca prototipler geliştirebilirsiniz. Üstelik ABD için 20 dolar gibi komik bir fiyatı var. Ürün sayfası için buraya bakabilirsiniz.

Intel Mikro 3G Modem

Intel 6255 Board

Mobil dünya devrimini kaçıran Intel Nesnelerin İnterneti için geliştirdiği ürünler ile bu dünyaya tekrardan giriş yapmak istiyor. Bu çerçevede Intel yaklaşık bir kuruş büyüklüğündeki 3G modemi tanıttı. Yukarıda bahsettiğimiz araba anahtarı büyüklüğündeki herhangi bir cihazdan bile daha ufak yapılar içine rahatlıkla entegre edilerek GSM şebekesi üzerinden nesnelerin interneti için geliştirilen cihazların gerçek anlamda internete bağlanmasını mümkün kılabilir. Bu ürünün teknik detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Sonuç

CISCO’nun yayınladığı bir rapora göre Nesnelerin İnterneti ekonomik olarak 2020 yılında 19 trilyon dolarlık bir pazar yaratacak. Umuyoruz ki bu yönlendirmelerimiz ile bir şeyler yapmak isteyen firma ve girişimcilerimizin haberlerine gelecek zaman dilimi içinde sayfalarımızda yer verebilir ve onlar ile röportaj yapabiliriz.

BT çalışanları güvenlik konusunda bilgili değil!

0

Ankete katılanların yaklaşık üçte biri, aracılı veya aracısız sanallaştırma güvenliği modellerini “açıkça anladığını” ifade ediyor (sırasıyla yüzde 34 ve yüzde 30). Bu katılımcıların sadece dörtte biri ise (yüzde 27) aracısız güvenlik modellerini “açıkça anladığını” ifade ediyor. Sonuçlara göre; BT sektörünün bu konuda bilinç ve eğitim düzeyini yükseltmek için halen yapacak çok işi olduğu anlaşılıyor.

Katılımcıların yüzde 40 ila yüzde 50’si ise sanallaştırma güvenlik modellerini “makul düzeyde anladığını” belirttiği görülmekte. Bu, teknolojiler hakkında en azından temel düzeyde bilgi sahibi olunduğu anlamına geliyor. Ancak ne yazık ki bu oran, BT güvenlik uzmanlarının yüzde 25-yüzde 31’nin bu sanallaştırma güvenliği platformları hakkında “hiç bilgi sahibi olmadığı” veya “çok az bilgi sahibi olduğu” anlamına da geliyor.

Sanal makineler için klasik güvenlik

Kaspersky Lab’ın 2014 Sanallaştırma için BT Güvenlik Riskleri özet raporunda bulunan anket sonuçları, bu bilgi eksikliğinin gerçek dünyadaki yansımasına da işaret ediyor.  Ankete katılan BT çalışanlarından oluşan iki grup arasında bir fark görülebilir: sanallaştırma güvenliğini tam anlamıyla uygulamış olanlar ve sanallaştırma güvenliği çözümlerini kısmen uygulamış olanlar. Tamamen uygulanmış olan sanallaştırma güvenliği çözümlerinin büyük çoğunluğu (yüzde 58) fiziksel uç noktaları korumak için kullanılan çözümler. Ancak, sanallaştırma güvenliği çözümünü kısmen uygulamış olan BT çalışanlarına sorulduğunda, klasik aracı tabanlı çözüm kullanım oranının yarı yarıya (yüzde 29) azaldığı ve hafif aracılı ve aracısız güvenlik gibi daha yeni ve daha verimli teknolojilerin daha sık kullanıldığı yanıtı alındı. Bu bize, şirketlerin yeni sanallaştırma güvenliği teknolojilerini benimsemeye başladıklarını ve uygulamaların yavaş yavaş devreye alındığını göstermekte.

Kurumsalda dev işbirliği

0

VMware, NVIDIA ve Google, bugün VMworld 2014 konferansında, Google Chromebook ürünlerine yüksek performanslı sanal masaüstü ve iş istasyonu sınıfında grafikler sunmak üzere işbirliği çalışmalarını duyurdu. Teknolojisinin ön gösterimi olarak sergilenen çözüm, VMware Blast Performance ve NVIDIA GRID vGPU teknolojisinin yeni neslinin, müşterilerin en zorlu görsel bilgi işlem ihtiyaçlarını karşılayacağını gösterdi. Ortak çalışmanın, yüksek performanslı sanal masaüstü için donanım seçeneklerini artırarak, müşterilerin sistem tercihlerini ödün vermeden yapmalarına olanak vermesi bekleniyor. “Sanal masaüstünü benimsemek ve bulut bilişimin gücü sayesinde grafik-yoğun uygulamaların temini için yeni ekonomi sunmak üzere geleneksel engelleri yıkıyoruz,” diyen VMware Son Kullanıcı Bilişimden sorumlu İdari Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Sanjay Poonen, şöyle devam etti: “Tüm endüstrilerin organizasyonu ve ihtiyaçları, çok yakında kendini kanıtlamış üç sektör liderinin yeni bir yol sunan çözümünü kullanan mobil bulutu benimsemeye hazır olacak.”

Teleperformance Türkiye EN 15838:2009 sertifikasını aldı

0

EN 15838:2009 Çağrı Merkezi İletişim Merkezleri Hizmet Sertifikası’nı almaya hak kazanan Teleperformance Türkiye, böylece Avrupa Birliği (AB) standartlarında çağrı merkezi hizmet kalitesini tescillemiş oldu.

Teleperformance Türkiye, çağrı merkezi hizmetlerine yönelik yönetim stratejileri, altyapı, süreç etkinliği, yenilikçi uygulamalar, anahtar performans göstergeleri, sosyal sorumluluk, müşteri ilişkileri ve müşteri memnuniyetini etkileyen unsurlar gibi kritik faktörlerin yönetimini başarılı bir şekilde gerçekleştirmesi nedeniyle, Vericert Belgelendirme ve Gözetim Hizmetleri Şirketi tarafından yapılan denetimle EN 15838: 2009 Çağrı Merkezi İletişim Merkezleri Hizmet Sertifikası’nı almaya hak kazandı.

Teleperformance Türkiye Genel Müdürü Engin Utkan, EN 15838:2009 sertifikası ile  stratejik yol haritasında çok büyük bir adım attıklarını vurguladı. Utkan, Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN) tarafından hazırlanan bu sertifika sayesinde Teleperformance Türkiye’nin çağrı merkezi sektöründe müşteri ilişkileri ve memnuniyeti yönetiminde uzmanlığını ve ulaştığı kriterleri bir kez daha kanıtlamış olduğunun altını çizdi.

Profesyonel bilgisayarınız artık avucunuzun içinde

0

Windows 8.1 işletim sistemli yeni ThinkPad Tablet 8, özel portföy ve müşteri yönetimi sağlayan emlak uygulaması ile ilanları emlak portallarında yüzbinlere sunmak artık sadece bir kaç dakikada mümkün.

Yeni Dell Precision iş istasyonları ses getirecek

0

Intel’in en yeni Xeon işlemcileri ile birlikte, DDR4 bellek, NVIDIA ve AMD tarafından sunulan grafik teknolojisi ile güncellenen ve önceki nesil iş istasyonlarında kullanılan bellek miktarının iki kat artırıldığı bu güçlü sistemler, en zorlu uygulamaları çalıştıracak şekilde optimize edildi. Bağımsız yazılım satış kurumu (ISV) sertifikalı olan seri, Dell uygulama performansını en üst düzeye çıkarmak için iş istasyonu ayarlarını otomatik olarak yapılandıran Dell Precision Optimizer v2.0’ın yeni sürümünü de içeriyor.

Dell EMEA Kurumsal Ürün Pazarlama Müdürü Burak Ereren, yeni seriyle ilgili olarak; “Dell Precision müşterileri, karmaşık görsel efektlere sahip projeler yaratırken, Dell’in güçlü iş istasyonlarına güveniyor. Yeni iş istasyonlarımızın tüm önemli bileşenleri güncellendi. Üstün performansa sahip bu yeni seriyle, müşterilerimizin sınırlamalar olmaksızın özgürce tasarım yapabilmelerine yardımcı olacak, olağanüstü performans kazanımları elde ettik” dedi.

Üst düzey performans ve ölçeklendirilebilirlik

Güncellenen Dell Precision kule iş istasyonu portföyünde, her ikisi de kompakt bir alan içerisinde yenilikçi tasarım özellikleri sunan tek soketli Tower 5810 ile yüksek güce sahip çift işlemcili Tower 7810 yer alıyor. Ek olarak, en üst düzeyde iş istasyonu performansı ve ölçeklendirilebilirlik sunan, genişletilebilir Tower 7910 da portföyün diğer üyesi.

Yenilikçi kasa tasarımıyla hemen çıkarılabilen disk sürücüler, ek aparat gerektirmeden dışarıdan erişilebilen güç kaynağı ve daha fazla güvenlik için kilitlenebilir ön kenarlar, sistemin önemli unsurları arasında yer alıyor.

M2M’de yeni işbirliği

0

Vodafone Türkiye, Danone Hayat İçecek için özel olarak geliştirdiği “Akıllı Dolap Takip Sistemi” ile Türkiye pazarında önemli bir projeye imza attı. Danone Hayat İçecek’in ilk etapta 1.000 dolabına uygulanan bu sistem sayesinde yıllık ortalama yüzde 25 oranında olan dolap kayıplarının önüne geçildi. Soğuk dolapların lokasyon, kapının açılıp kapanması, batarya, sıcaklık seviyesi, stok seviyesi gibi her türlü verinin anlık olarak uzaktan takip edilmesini sağlayan Vodafone’un M2M teknolojisi sayesinde, arıza tespiti, ürün kalitesi ve stok yönetimi gibi alanlarda önemli avantajlar sağlanıyor. Vodafone’un geliştirdiği bu sistem, yakın zamanda Danone Hayat İçecek’in 7 bin adet dolabına uygulanacak.

Türkiye’de işletmelerin dijital dönüşümüne liderlik etmeyi hedefleyen Vodafone, ambalajlı su sektörünün en köklü firmalarından Danone Hayat İçecek ile birlikte Türkiye’de ilk kez uygulanan “Akıllı Dolap Takip Sistemi”ni hayata geçirdi. Vodafone İş Ortağım çatısı altında gerçekleştirilen makinelerarası iletişim (M2M) teknolojisi çözümü, Danone Hayat İçecek’in ilk etapta 1.000 adet dolabına uygulandı. Sistem yakın zamanda Türkiye genelinde 7 bin adet Hayat Su dolabına uygulanacak.

Bağlantılı dolap” konseptine dayanan sistem, Danone Hayat İçecek’in Türkiye geneline yayılan soğuk dolaplarının anlık olarak uzaktan görüntülenmesini ve yönetilmesini sağlıyor. Dolaplara ilişkin lokasyon, kapının açılıp kapanması, batarya, stok seviyesi ve sıcaklık gibi her tür veriye özel bir arayüz aracılığıyla tek bir merkezden ulaşılabiliyor. Kayıp dolap oranı yıllık yüzde 25 olan Danone Hayat İçecek, bu sistemin uygulandığı 1.000 dolapta kayıp oranını sıfıra indirdi. Vodafone Akıllı Dolap Takip Sistemi, firmaya ayrıca, iş gücü ve maliyet tasarrufu, arıza tespiti, yüksek ürün kalitesi, etkin stok yönetimi ve pazarda farklılaşma gibi önemli avantajlar sunuyor.

Mobil para İstanbul’a taşınıyor

0

Mobil ödeme konusunda uzmanlar, acil ödeme sorunlarını tartışmak üzere 18-20 Kasım tarihinde İstanbul’da Wyndham Grand Oteli’nde “Mobil Para ve Dijital Ödemeler Global 2014” etkinliğinde bir araya gelecek. Bu yıl sekizincisi gerçekleştirilecek olan etkinlik, sektördeki yenilikçi teknolojilerde ön sıralarda konumlandırılan Türkiye’de ilk defa düzenlenecek.

 Nakitsiz dünyanın yol haritası çıkarılacak

Bankalar, mobil ağ operatörlerinin temsilcileri, işadamlarının da aralarında bulunduğu 500’ten fazla küresel ödeme lideri, 19-20 Kasım tarihlerinde düzenlenecek konferansta bir araya gelerek bir ağ oluşturabilme ve kendilerini geliştirme fırsatı elde edecekler. Endüstri panelleri, en ileri teknoloji ile hazırlanmış sunumlar ve workshoplardan meydana gelecek olan etkinlik, nakitsiz bir dünyanın meydana getirilmesi için ödeme kanallarının piyasaya sürülmesi, ölçeklendirilmesi ve yol haritasının çıkartılmasına yönelik yöntemleri tartışmaya sunacak. Bu yıl ilk defa, konferans delegeleri canlı anketler ve kamuoyu yoklamaları aracılığıyla görüşlerini paylaşabilecek, tartışma forumları sayesinde etkinlik ile etkileşimde bulunabilecek ve tartışmalara yön verebilecekler.

Bunun yanı sıra etkinlikte, alanlarında lider konuma sahip geliştiriciler, yazılım ve güvenlik tedarikçileri dahil olmak üzere 40’dan fazla katılımcıyı bir araya getiren geniş kapsamlı bir sergi de yer alacak.

Startup İstanbul’a Growth Hacking damga vuracak

0

30 Eylül’de Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşecek olan Startup Istanbul, bu yıl 40 ülkeden 1000 katılımcıyı ağırlayacak. 100 girişim ve 200 yatırımcının katılacağı konferans, girişimcilik dünyasının son yıllarda gözde kavramlarından biri olan Growth Hacking ön plana çıkıyor.

Dünyada ve Türkiye’de Growth Hacking deyince akla ilk gelen isimlerden biri olan dünyaca ünlü analitik servisi KISSmetrics’in kurucu ortağı Neil Patel, kısaca “düşük bütçeli online pazarlama” olarak tanımlanabilecek bu yöntemi ayrıntıları ve örnekleriyle katılımcılara anlatacak. 2010 yılında ortaya atılan ve erken aşama internet girişimleri için ideal bir kavram olan Growth Hacking, çevrimiçi pazarlamadan farklı olarak, avantaj sağlayan her türlü metriği dikkate alıp kısıtlı bütçelerle eldeki verileri analiz etme, test etme ve ölçümleme prensibine dayanıyor. A/B testinden Google Analytics’e, SEO’dan viral pazarlamaya kadar pek çok uygulama, Growth Hacking sürecinde kullanılıyor ve Facebook, Twitter, AirBnB, Dropbox, LinkedIn gibi dev şirketler de bu yeni kavramın getirilerinden faydalanıyor.

IBM Smart Camp finalleri Startup İstanbul’da

2010 yılından bu yana dünya çapında gerçekleştirilen IBM SmartCamp, bu yıl finallerini Startup İstanbul’da gerçekleştirecek. Dünyanın enerji, sağlık, ulaşım, e-devlet hizmetleri gibi temel alanlarda karşı karşıya olduğu sorunlara çözümler sunan yeni nesil yenilikçi şirketlere odaklanan IBM, bu yıl Genel Kategori ve Sağlık Bilişimi Kategorisi başlığı altında iki ayrı kategoride en iyileri Startup İstanbul’da belirleyecek. IBM Türkiye’nin içinde olduğu EMEA bölgesinin Startup İstanbul’da belirlenecek olan birincileri ise, Kasım ayında Londra’da dünya finalleri için yarışacak.

Microsoft ofisinde “Startup Challenge”

Startup İstanbul, zorlu Etohum süreçlerinden başarıyla geçen seçilmiş girişimlere de kapılarını açıyor. 27 Eylül’de İstanbul’daki Microsoft ofisinde gerçekleşecek iki günlük yoğun eğitim ve mentorluk programını tamamlayacak olan girişimciler, 29 Eylül’de Startup İstanbul programları kapsamında dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen yatırım ve risk sermayesi şirketlerine sunum yapacaklar. Etohum, teknoloji girişimcilerinin sayısını artırmak amacıyla geçtiğimiz yıl Microsoft ile işbirliği sözleşmesine imza atmış, bu iş ortaklığı çerçevesinde her iki kurumun, mentorluk, iş geliştirme ve ofis alanlarının kullanımı konusunda birbirine karşılıklı destek vermesi için ilk adımları atmıştı.

Amerika ve Avrupa’dan yatırımcıların ve konuşmacıların katılacağı konferansta, dünyanın en büyük hızlandırıcıları olarak bilinen 500 Startups, YCombinator, Blablacar, Twitter, Udemy, Qualcomm Ventures, Endeavor, Wayra, Startup Wise Guys, Plan9, Flat6labs, Eleven gibi şirketler de çeşitli oturumlar ve speednetworking etkinliği aracılığıyla girişimcilerle buluşacak. Google’daki başarılı çalışmalarıyla tanınan moda ve pazarlama gurusu Marion Gamel ile melek yatırımcılık ve startup hızlandırıcıları konusunda uzmanlaşan Microsoft Ventures Genel Müdürü ve ortaklarından Rahul Sood da konferansın beklenen isimlerinden.

Bankalara tek noktadan kart stok takibi

0

Bankaların kart stoklarını takip ederken karşılaştıkları zorlukları ortadan kaldırmak amacıyla geliştirilen Stoknow, kart stoklarının tek noktadan takip edip stok bilgisini kart basım ofislerine ve banka şubelerine doğru şekilde aktarmanın yanı sıra, hem güncel, hem geçmişe ait raporlama yapıyor, kart adedi azaldığında uyarı veriyor ve anlık karar üretip kart siparişi verebiliyor.

Bankaların kart üretici kuruluşlardan satın aldıkları ham kartların sayı takibini kolayca yapabileceği bir sistem olan Stoknow ile şubelerde teslim bekleyen kart stokları görülebiliyor, transfer halindeki kolilerin teslim ve zayi bilgisini verilebiliyor.

Web tabanlı yapısıyla, bankaların kullandıkları tüm kart paketlerine uyum sağlayabilecek parametrik bir sistem olan Stoknow, ürün, marka, kart tipi gibi kart niteliklerinin yanı sıra, nokta bazında stok sorgulama yapabiliyor.

Genel Müdürlük, toplu ve anında basım noktaları için üç farklı web uygulaması ile çalışan Stoknow’ın kullanıcı dostu web ekranı da kolaylık sağlıyor.

Fikri mülkiyet kaybına dikkat

1

Kaspersky Lab ve B2B International ortaklığıyla 27 ülkeden yaklaşık 4 bin BT yöneticisi arasında yapılan bir ankette üretici firmaların yüzde 21’inin geçtiğimiz yıl içinde güvenlik ihlalleri nedeniyle fikri mülkiyet kaybı yaşadığı görüldü.

Her ne kadar zararlı yazılımlar en sık karşılaşılan veri kaybı nedeni olsa da yazılımların zayıf noktaları, mobil cihaz hırsızlığı, ağa yetkisiz giriş gibi diğer tür siber saldırılar da fikri mülkiyet sızıntılarına neden oldu.

Son derece rekabetçi bir global ekonomide şirketler, çok küçük kar marjlarıyla liderliğe yükselebilir veya iflasa sürüklenebilir. Genellikle bir şirketin en belirleyici avantajı Ar-Ge bilgisi ve kendilerine ait bir yüksek teknoloji çözümüdür. Üreticiler söz konusu olduğunda ise bu avantajlar, şirketlerin ürünlerini rakiplerinden daha verimli bir şekilde üretmesine yardımcı olabilir. Rakiplerden biri, özellikle ilk Ar-Ge maliyetleri olmadan bu bilgileri elde edebilirse, önemli bir avantaja sahip olmuş demektir.

Geçtiğimiz 12 ay içinde yaşadıkları en ciddi veri kaybının ne olduğu sorulduğunda üreticilerin yüzde 23′ünün yanıtı olan “Zararlı yazılımlar” ilk sırayı aldı. Üreticiler ayrıca, veri kaybına yol açan diğer kaynakları da şu sırayla belirttiler: “Yazılımların Zayıf Noktaları” (yüzde 8), “Ağa Yetkisiz Giriş” (yüzde 8), “Mobil Cihazlardan Sızdırılan Bilgiler” (yüzde 5) ve “Hedefli Saldırılar” (yüzde 3).

Peki şirketler için korunma önlemleri nedir?

Kaspersky Lab uygulamaları; kontrol etmek, yazılımların zayıf noktalarını kapatmak ve mobil cihazlar üzerinde kontrol sağlamak için çok sayıda güvenlik teknolojisinin yanı sıra endüstriyel kontrol sistemlerini hedefleyen siber saldırılar hakkında eşsiz bilgiler sağlıyor.

Sosyal mecralar pilimizi tüketiyor

0

Günümüzde neredeyse herkesin bir akıllı telefonu ya da tableti olması, sosyal mecralarda da patlama yarattı. Dünyada sosyal mecraları en fazla kullanan ülkeler arasında yer alan Türkiye’de, sosyal platformları takip eden yaklaşık 36 milyon kişi var. Nüfusun yüzde 36’sı sosyal mecraları mobilden takip ederken, bu oran hızla yükseliyor.

Ancak sosyal mecraları mobil cihazlardan takip eden birçok kişi, akıllı cihazların şarjının çabuk tükenmesinden muzdarip. Sosyal platformların yaygın kullanımı, cihazların şarjının çok çabuk bitmesine ve birçok kişinin gün ortasında telefonsuz kalmasına neden oluyor.

Taşınabilir şarj aleti satışı 5 ayda 4 kat arttı

Şarj aletini sürekli yanında taşımak istemeyen, her gittiği yerde priz aramaktan sıkılan ya da elektrikler kesildiğinde telefonsuz kalmaktan korkan birçok kişinin hayatını kolaylaştıran taşınabilir şarj aletlerine ilgi giderek artıyor.İnternetten alışverişin favori adreslerinden Hizlial.com’dataşınabilir şarj aleti satışı son 5 ayda 4 kat arttı.Özellikle tatil sezonu öncesi Nisan ve Mayıs ayları, satışların patlama yaptığı dönem oldu.

Teknolojide son eğilimlerden biri olan taşınabilir şarj aletleri, özellikle günün büyük bölümünü dışarıda geçirenler, çalışanlar, öğrenciler ve interneti sık kullananlar için hayat kurtarıcı bir ürün. Her yaştan insanın satın aldığı taşınabilir şarj aletlerinin fiyatı 20 ila 150 TL arasında değişiyor. Batarya kapasitesi güçlü olan son teknoloji taşınabilir şarj aletleri ise, özellikle teknoloji meraklıları ve teknolojideki yenilikleri yakından takip edenler tarafından büyük ilgi görüyor.