IBM’in birçok ülkede düzenlediği Think zirveleri, COVID-19 salgını nedeniyle bu yıl dijital olarak yapıldı. Zirvenin Türkiye ayağı Think
Digital Türkiye, IBM’in ülkemizdeki faaliyetlerinin
82. yıl dönümünü kutladığı 11 Kasım Çarşamba günü gerçekleşti.
Akbank Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Binbaşgil, FutureBright ve Davranış Enstitüsü Kurucusu Akan Abdula, IBM Küresel Pazar Kıdemli Başkan Yardımcısı Bridget Van Kralingen’in yer aldığı etkinliğe; farklı sektör temsilcileri ve iş dünyasının önde gelen isimleri katıldı. “Nasıl ilerleyeceğimizi yeniden düşünelim” ana temasıyla düzenlenen zirvede, IBM’in yılın ilk yarısında Türkiye’de kullanıma sunduğu dijital eğitim platformu
Open P-TECH’in, sistemine Türkçe’yi de eklediği duyuruldu.
‘’Bu dönemde çeviklik ve esnekliğin önemi öne çıkıyor’’
Salgın sebebiyle dijitalleşmenin benimsenme hızının ivme kazandığını belirten IBM Türkiye Genel Müdürü Volkan Sözmen; yıllar alabilecek süreçlerin, artık birkaç aya sığdırılabildiğini vurguladı: “82 yıldır Türkiye’de var olmanın bilinci ve güveniyle, tarihin, geriye dönüp bu dönemi; dijital dönüşümün hızlandığı ve hep birlikte, ülkemizin yeni teknolojik atılımının, temellerini attığımız dönem olarak göreceğine inanıyorum. Belirsizliği ve sürekli değişimi dikkate alarak yıllardır çeviklik ve esneklik ihtiyacından söz ediyoruz ve içinde bulunduğumuz dönem, kuruluşlarımızda bu yetenekleri oluşturmamızın ne kadar önemli olduğunu net bir şekilde gösteriyor.”
IBM’in Türkiye’de iyi teknoloji alanındaki liderliğini güçlendirmeyi amaçladıklarını belirten Sözmen; dijital dönüşümün ortaya çıkaracağı fırsatların değerlendirilmesi için gerekli en önemli adımın, geleceğin teknik ve profesyonel becerilerine hazırlıklı bir neslin yetiştirilmesi olduğunun da altını çizdi.
Fiziksel ve dijital arasındaki denge değişiyor
IBM Küresel Pazar Kıdemli Başkan Yardımcısı Bridget Van Kralingen salgının iş dünyasındaki etkilerine değindi. Bu dönemde yöneticileri bekleyen zorluğun, doğru kararları alabilmek ve gereken cesur adımları atmak olduğunu belirten Kralingen sözlerine şöyle devam etti: “İşletmelerin ve hükümetlerin virüsün ilk etkisine ne denli hızlı tepki verdiklerini gördük. Ekonomilerdeki iyileşmenin yavaş yavaş olacağı belli oluyor. Ancak dünyadaki birçok sektörden iş liderleriyle konuşurken, bir şeyin çok net olduğunu görüyorum. Bu dönem dijitalliğe geçiş hızlanacak.”
Fiziksel ile dijital arasında dengenin büyük ölçüde değiştiğini belirten Kralingen, cümlesini şu örneklerle açıkladı: “Büyük bir sağlık kuruluşunun sağlık hizmeti için aldığı telefon sayısı
günde bin 500’den 43 bine yükseldi. 60 yaş üzeri tüm bankacılık müşterileri de artık dijitale erişebildikleri için bankalar, birçok şubenin yeniden açılamayacağını öngörüyor.”
Dijital hizmetleri daha önce hiç kullanmamış kişilerin de internet alışverişi, görüntülü aramalar ve diğer çevrimiçi deneyimlere yoğun bir şekilde yöneldiğini belirten Kralingen; algılarının ve tercihlerinin kalıcı olarak değişeceğini vurguladı.
Kralingen, son olarak dijitalleşmenin hız kazandığı bu dönemde iş liderlerine gereken üç ana eylem önerisinde bulundu:
- Müşterilerle iletişimde yeni yollar bulmak ve müşteri deneyimini geliştirmek
- Her sektöre özel uyarlanmış açık bir iş mimarisi ve teknik mimariye sahip olmak
- Ölçeklendirilmiş bir girişimci zihniyetiyle iş esnekliği ve çevikliği oluşturmak
Ücretsiz dijital eğitim platformu Open P-TECH artık Türkçe
Bu yılın ilk yarısında IBM tarafından Türkiye’de kullanıma sunulan dijital eğitim platformu Open
P-TECH sistemine, Türkçe dil seçeneği eklendi. Platform gençleri ve eğitimcileri, yapay zeka, bulut bilişim ve siber güvenlik gibi teknolojiler ile tanıştırmanın yanı sıra, tasarım odaklı düşünme, çeviklik gibi profesyonel beceriler konusunda bilgilendirmek amacıyla kullanıma sunuldu. Bu teknik ve profesyonel beceriler, ayrıca
“yeni yaka meslekler” olarak adlandırılan doğru becerilere sahip olmanın; belirli bir diplomaya sahip olmaktan daha önemli olduğu iş kollarını da kapsıyor. IBM Hibrit Bulut teknolojisi üzerine kurulan Open P-Tech, üçüncü partiler tarafından sağlanan
mikro hizmetler aracılığıyla da kullanıcılarına, kolay oturum açma ve farklı eğitim içeriklerinden de faydalanma olanağı sağlıyor.
Instagram henüz yeni kurulurken ve Facebook tarafından satın alınmamışken, uygulamanın geliştiricileri şirkette çalışması için Amanda Wixted’e teklif götürdü. Şirketten hisse de alacak olan Wixted ise Instagram’ı ciddiye almadı ve o yıllarda daha büyük bir şirket olan Zynga’dan gelen teklifi kabul etti. Zynga da bir oyun geliştiricisi olarak büyük paralar kazandı ve işe girerken Zynga hisseleri almış olan Wixted de milyoner oldu ancak Instagram’a girmiş olsaydı Wixted’in şu anda yüz milyonlarca doları ve hatta milyar doları olabilirdi.
Ali ismi sizi yanıltmasın, Fedotowsky şu anda ABD’de çok iyi tanınan, çok güzel bir kadın ve aynı zamanda ünlü bir TV sunucusu olarak çalışıyor. Ancak hayatının acıklı öyküsü şu ki, Facebook yeni kurulduğunda satış uzmanı olarak Facebook’un ilk çalışanları arasında görev yapan Fedotowsky, televizyon kanalı ABC’de yayınlanacak bir evlilik yarışmasına katılma hakkı kazanınca Facebook’tan istifa etti. Aslında yıllık iznini kullanarak deneme çekimlerine katılabilecekken izin günlerini kullanmış olan Fedotowsky, deneme çekimlerine katılıp yarışmaya seçilerek milyoner olma fırsatını kaçırmamak için Facebook’tan istifa etti. Ne var ki, güzel satış temsilcisi Fedotowsky yarışmada çok yakışıklı bir damat adayı ile nişanlanmasına rağmen, yarışma bittikten sonra sevgilisinden ayrıldı ve yarışmadan da umduğu milyon dolarları kazanamadı. Bu arada Facebook bir anda aşırı değer kazanarak bütün çalışanlarını milyoner yaptı. Facebook’ta tekrar işe girmek için başvuru yapsa da kabul edilmeyen Fedotowsky ise NBC’de yayınlanan bir programın sunuculuğunu yapmaya başladı.
Instagram’ın ilk dönemlerinde, 2011 yılında uygulamanın kurucuları Julian Targowski’ye Instagram’da çalışması için teklif götürdü. Ancak o dönem kendi uygulamasını geliştirmek için çalışan Julian Targowski bu teklifi ciddiye bile almadı ve Instagram’ı geri çevirdi. Kısa süre sonraysa Instagram milyarlarca dolara Facebook’a satıldığında, hayatının hatasını yaptığını fark etti.
Üniversitede Mark Zuckerberg’ün oda arkadaşı olan Joe Green aynı zamanda Facebook’un yaratıcıları arasında yer alıyor. Zuckerberg ile Facebook’un temelini oluşturan Face Mash uygulamasını geliştiren Green, ne var ki, Facebook’un milyar dolarlarından ve dünyanın en güçlü insanlarından biri olma fırsatını kaçırdı çünkü babası Green’e, “Zuckerber denilen çılgın” ile çalışmaması konusunda baskı yaptı. Zuckerberg bunun üzerine Green’e, Face Mash’ın satış bölümünü kurarak babasını mutlu edecek daha klasik bir göreve geçmesini teklif etti ancak babasının baskısına dayanamayan Green Zuckerberg ile ortaklığını bitirerek Facebook’tan alacağı %4 hisselerinden vazgeçti. Green babasını dinlemeseydi şu anda 4-5 milyar doların sahibi olarak ABD’nin milyarderleri listesinde yer alacaktı ve Facebook’un kurucusu olarak, dünyanın en güçlü iş adamlarından biri olarak kabul edilecekti. Green hala elindeki çok az miktardaki Facebook hissesiyle milyoner bir iş adamı olarak kendi küçük şirketini yönetiyor ve aynı zamanda Facebook yönetimine danışmanlık yaparak şirketten maaş alıyor. Babasıyla küs olup olmadığı ise bilinmiyor.
Zuckerberg’ün sınıf arkadaşı olan Joe, Facebook kurulurken Zuckerberg tarafından şirkete ortak olmak ve beraber çalışmak için teklif aldı. Ancak Jakson o dönemde, “eşofman ve terlikle toplantılara katılan” Zuckerberg’ün bu teklifini kabul etmeyip, yatırım bankası JP Morgan Chase’de stajyer bankacı olarak işe girdi. Bugün ona bu kararı sorulduğunda, pişmanlığını açıkça dile getiren Jackson “gemiyi kaçırdığını” da üzülerek dile getiriyor.
