Microsoft Windows 10’u Echo ile rekabete sokacak

Akıllı ev asistanlarının yakın geleceğin en önemli teknoloji ürünleri olacağını artık tüm teknoloji dünyası kabul etti. İnsanların evinde otururken sesli komut vererek akıllı ev özelliklerine, elektronik cihazlara müdahale edebilmesini, web’de arama yapabilmesini, sipariş verebilmesini mümkün kılan akıllı ev asistanları, şimdiden sadece ABD’de 60 milyondan fazla insan tarafından kullanılıyor.

Apple, iOS uygulaması Siri’yi Echo’ya rakip bir asistana dönüştürmeye çalışırken Microsoft da Windows 10’u Echo’ya rakip bir platform haline dönüştürmek için yoğun olarak çalışıyor.

Microsoft HomeHub

Microsoft’un HomeHub adını verdiği yeni yapay zeka platformu, Echo kadar Google’ın Home ürününe de rakip olacak. Yazılım devi HomeHub ile bir Windows 10 PC’yi, tüm aile bireylerini ayrı ayrı tanıyabilen ve onları randevuları, işleri hakkında bilgilendiren, akıllı ev cihazlarını kontrol edebilen, sesli komutlarla web’de sörf yapmaya imkan veren, yine sesli komutla sipariş alabilen bir asistana çevirebilecek.

Amazon da Microsoft’un yeni ürünü ile rekabet edebilmek için dokunmatik ekranı bulunan bir Echo ürününü henüz tanıtmışken yakın gelecekteki akıllı ev asistanları konusunda Microsoft’un en avantajlı şirket olabileceği beklentisi yükseliyor zira halihazırda PC’ler sayesinde tüm evlerde bulunan Windows’un bir yapay zekalı asistan hizmetine dönüştürülmesiyle Echo veya Google Home’un ikinci plana atılabilmesi riski bulunuyor.

Microsoft ise Windows 10’u bir akıllı asistan olarak konumlandıracağı HomeHub servisini 2017’nin Eylül ayındaki lansmana yetiştirmeye çalışıyor. 

Nvdia 100 bin yapay zeka uzmanı yetiştirecek

0

Yapay zeka ve otonom sürüş alanında önemli yatırımları olan Nvidia, 2017 yılında 100 bin yeni geliştiriciyi öğrenen makineler konusunda yetiştireceğini açıkladı.

Nvidia Deep Learning Institute dahilinde 2016’da 15 bin yapay zeka uzmanını eğiten Nvidia, 2017’de bu rakamı altıya katlamış olacak. Nvidia Deep Learning Institute yazılım mühendislerine yapay zeka ve öğrenen makineler hakkında son teknoloji araçları kullanarak pratik yapma imkanı tanıyor. Böylece yazılım geliştiriciler, dev bir teknoloji şirketinde çalışmak zorunda kalmadan yapay zeka konusundaki son gelişmeleri takip ederek deneyimleme imkanı buluyorlar.

IDC’nin raporlarına göre, 2020’ye ulaştığımızda yazılım ve uygulamaların %80’i yapay zeka teknolojisini kullanacak. Nvidia, yapay zeka eğitimleri sayesinde çok sayıda geliştirici için ücretli eğitimler sunarak hem önemli bir gelir elde ediyor hem de piyasanın ihtiyaç duyduğu yapay zeka uzmanlarını sağlamak konusunda önemli bir kaynak oluşturuyor.

 

 

Yapay zeka şirketi çalışanlarına ölümsüzlük vadediyor

0

Yapay zeka uzmanları tarafından kurulan ve yine yapay zeka girişimlerine yatırım yapan bir hedge fonu, çalışanlarını cezbetmek için çok ilginç bir özel sağlık sigortası seçeneği sunmaya başladı.

Şirketin sağlık sigortası anlaşmasına göre, şirkette çalışırken ölen ve sağlık sigortası kapsamında olan çalışanları, hastalıklarına veya ölüme çare bulunana kadar dondurulacaklar. Bunun için hizmet veren bir cyrogenic dondurma servisi ile anlaşan şirket, böylece teroik olarak çalışanlarına ölümsüzlüğü vadetmiş oldu.

Şakaydı gerçek oldu

Şirketin yöneticisi Richard Craib’a göre bu fikir önce bir şaka olarak ortaya çıksa da yönetim kurulunun daha yetenekli yapay zeka uzmanlarını şirkete çekmek için konuyu ciddi şekilde gündeme getirmesi de uzun zaman almamış. 

Yapay zeka uzmanları şu anda dünyadaki en değerli çalışanlar arasında yer alıyor. Deneyimli yapay zeka uzmanlarını işe almak isteyen büyük teknoloji şirketlerinin CEO’ları, bu uzmanlarına evlerine kadar giderek, yüz yüze teklifte bulunmak hatta maaşın yanında şirket hisseleri teklif etmek durumunda kalabiliyorlar. Ayrıca şirketlerin, birbirlerinin yapay zeka uzmanlarını çalmak konusunda da gizlice rekabet ettikleri biliniyor. Başka şirketlerde çalışan yapay zeka uzmanlarını diğer şirketlerde işe girmeye ikna etmek için cazip teklifler sunan özel insan kaynakları uzmanlarının yapay zeka uzmanları arasında mekik dokuduğu biliniyor.

Akıllı ev asistanlarının önlenemeyen yükselişi

Amazon Echo ve Google Home ile oluşan akıllı ev asistanları pazarı, ABD’de büyük bir hızla büyüyor. Araştırma şirketi eMarketer’in çalışmasına göre ABD’de evinde akıllı asistan bulunan kişilerin sayısı 35.6 milyonu geçmiş durumda. Bu geçen yılın rakamının iki katı anlamına geliyor.

Yapay zeka ile çalışan bu platformların kullanıcı sayısının artması yapay zekanın da kendini geliştirmesi için büyük önem taşıyor. Daha fazla kullanıcı demek, yapay zekanın daha iyi öğrenmesi için daha fazla veri akışı anlamına geliyor. Ayrıca, kullanıcı sayısı arttıkça söz konusu platform, Microsoft’un Windows’u gibi, yapay zeka konusunda baskın platform haline dönüşüyor.

Amazon Echo yok satıyor

Amazon, Echo ürününün satış rakamları hakkında bilgi vermiyor ancak şirketin depolarında ürün bulmanın büyük bir problem olduğu biliniyor ve Echo satın almak isteyen müşteriler bazen yeni parti malların gelmesini beklemek zorunda kalabiliyorlar.

Hem cihaz satışından hem de bu cihazlar üzerinden verilen siparişlerden alınan komisyonla Amazon kendine büyük bir gelir kapısı yaratmış durumda. RBC Capital Markets’in araştırmasına göre, Amazon’un 2020 yılında sadece Alexa yapay zeka platformundan 10 milyar dolar kazanç sağlaması bekleniyor.

Google’ın Home ürünü de rakibi Echo’ya hızla yaklaşıyor. Google Home’un ABD’de Echo’nun marka bilinirliğinin %80’nine yaklaştığı tahmin ediliyor. Bu yıl piyasaya ayrıca yine çok güçlü markalar olan Apple Siri ve Microsoft Cortana tabanlı akıllı ev asistanları girecek ve evinde akıllı asistan kullananların sayısının bu sayede 60 milyonu geçeceği düşünülüyor.

TripAdvisor yemek siparişi almaya başlıyor

Online otel arama ve rezervasyon servisi TripAdvision ABD’de yemek sipariş servisi Grubhub ile işbirliğine giderek yemek siparişi de almaya başlıyor.

Yayın hayatına başladığında turistler için oteller hakkında önceki ziyaretçilerin yorumlarını ve tavsiyelerini yayınlayan bir servisken birkaç sene önce otellerde rezervasyon yaptırmaya da başlayan, ardından restoranları da hizmetine katarak restoranlar hakkında yorum ve tavsiye yayınladığı gibi yemek rezervasyonu da yapmaya başlayan TripAdvisor, artık restoranlardan eve sipariş de alacak.

Restoranda mı yiyelim, eve mi gelsin?

Yeni yemek siparişi sistemi TripAdvisor’daki tüm restoranlar için geçerli olmayacak. Sadece Grubhub ile anlaşmalı olan restoranlardan sipariş verilebilecek. Kullanıcı restorandan sipariş vermek istediğinde GrubHub’ın ara yüzü açılacak ve sipariş işlemleri bu arayüz üzerinden tamamlanacak.

TripAdvisor’ın bu hizmeti ABD’de denemesinin ardından başka ülkelerde Grubub veya rakip online sipariş servisleri ile benzer uygulamalara gitmesi bekleniyor.

IBM müşterilerine Blockchain tabanlı dijital kimlik ağı

0

IBM ve SecureKey Technologies, IBM Blockchain’i temel alan, yeni bir dijital kimlik ve öznitelik paylaşım ağı sağlamak üzere birlikte çalıştıklarını duyurdu. Tüketicilerin gizliliği geliştirilmiş, yüksek düzeyde güvenli ve verimli bir biçimde kimliklerini doğrulamalarını kolaylaştıracak şekilde tasarlanacak olan bu ağ, bu yılın sonlarına doğru kullanıma sunulduğunda tüketiciler tarafından yeni banka hesapları, sürücü ehliyetleri ya da kamu hizmetleri gibi alanlarda anında kimlik doğrulaması için kullanılabilecek.

Kimlik paylaşımı için yüksek düzeyde güvenli, küresel ve kurumsal kullanıma hazır bir ekosistem oluşturmak, hem denetlenen sektörler için özel olarak tasarlanmış blockchain teknolojisini hem de gelişmiş birleşik kimlik teknolojisini gerektiriyor. SecureKey ve IBM, Linux Foundation’ın açık kaynaklı Hyperledger Fabric v1.0 çözümünü temel alan IBM’in Blockchain hizmetini kullanarak bir dijital kimlik ve öznitelik paylaşım ağı geliştiriyor. İzin verilmiş bir blockchain olarak Hyperledger Fabric, veri koruması ve gizliliğin önemli olduğu yasal düzenlemelere uygun hizmetler sağlanmasında önemli bir bileşen olma özelliği gösteriyor.

Kimlik doğrulamasında yeni dönem

Kanada’da şu anda test aşamasında olan ağ, 2017’de uygulamaya geçtiğinde Kanadalı tüketiciler, bir mobil uygulamayı kullanarak yeni, blockchain tabanlı hizmeti seçebilecekler. Tüketiciler (ya da ağ üyeleri) seçtikleri kuruluşlarla güvenli kimlik bilgilerinden hangi bilgilerin paylaşılacağını kontrol edebilecek, bu sayede bu kuruluşlar da tüketicinin kimliğini anında ve verimli bir biçimde doğrulayabilecek ve yeni hizmetleri düzenleyebilecekler. Örneğin, bir müşteri, bankası ve kredi kurumuyla kimliğini doğrulamışsa, bankanın ve kredi kurumunun, yeni bir hesap oluşturacak bir kamu hizmeti kuruluşuyla verilerini paylaşmasına izin verebiliyor. Banka ve kredi kurumu müşterinin kimliğini doğrulamak için zaten yoğun bir araştırma yaptığından kamu hizmeti kuruluşu bilgilerin doğrulandığına güvenebiliyor ve müşteriye yeni hizmetler için onay verilebiliyor.

IBM Blockchain Genel Müdürü Marie Wieck bu konuyla ilgili yaptığı açıklamada: “IBM’in SecureKey ve Kanada’daki büyük bankalar, telekomünikasyon şirketleri ve resmi kurumlar dahil olmak üzere dijital kimlik ekosistemi üyeleri ile gerçekleştirdiği iş birliği, kimlikle ilgili en büyük engellerin üstesinden gelinmesine yardımcı olacak. Bu yöntem kimlik doğrulamasıyla ilgili bambaşka bir yaklaşım sunuyor ve SecureKey ile birlikte blockchain teknolojisinde bunu başlatıyoruz. Bu, izin verilen blockchain ağlarının hızlandırabileceği inovasyon türü için harika bir örnek.“ dedi.

BMO, CIBC, Desjardins, RBC, Scotiabank ve TD gibi Kanada’nın önde gelen bankaları, SecureKey’e toplam 27 Milyon ABD Doları yatırım yaparak Ekim 2016’da dijital kimlik ekosistemine katıldı. ABD İç Güvenlik Bakanlığı Bilim ve Teknoloji Başkanlığı tarafından finanse edilen mükemmeliyet araştırma merkezi Command Control and Interoperability Center for Advanced Data Analytics (CCICADA) ve Digital ID and Authentication Council of Canada (DIACC) dijital kimlik alanındaki bu yeni yaklaşımın pazarda yerini bulması için finansman sağladı. SecureKey’in kimlik alanındaki liderliği DIACC, Privacy By Design, NIST, FIDO, OIX, Kantara ve Linux Foundation gibi sektörün liderleri ve düzenleyicileriyle iş birliği sayesinde kanıtlandı.

FBI iPhone’u kırmak için 900 bin dolar ödemiş

0

2015 sonunda ABD’nin San Bernardino şehrinde yaşanan terör saldırısı sonrası saldırganın üzerinde ele geçirilen iPhone’un ekran şifresinin kırılması Apple ve FBI arasında büyük bir kavgaya neden olmuştu.

FBI, Apple’ın şifreyi kırması için mahkemeden emir çıkarmış ancak Apple başkanı Tim Cook kameralar önüne çıkarak, Apple’ın böyle bir yeteneği olmadığını, mahkeme kararını uygulamalarının mümkün olmadığını anlatmıştı. 

Telefonun şifresinin kırılması konusu uzun süre tüm dünyada mahremiyet tartışmalarının yaşanmasına neden olmuş sonunda ise FBI artık Apple’a ihtiyacı kalmadığını duyurarak telefonun şifresini çözdüğünü açıklamıştı.

900 bin doları olan istediği şifreyi çözer

Şimdi ABD’li Demokrat Parti Senatörü Dianne Feinstein, FBI’ın hacker gruplarına 900 bin dolar ödeyerek satın aldığı hacking araçları sayesinde Apple telefonunun şifresini kırdığını açıkladı. Bu da, Apple’ın kırılamaz diyerek övündüğü iOS sitemini hacker’ların kolayca kırabildiği gerçeğini gün yüzüne çıkardı.

FBI, bu bilginin açıklanmamasını istese de senatörün ulusal güvenlik konusunda önemli bir açık oluşturduğunu düşünerek konuyu medyaya götürdüğü anlaşılıyor. ABD’deki çoğu politikacıya göre, iOS gibi işletim sistemlerinin hackerlar tarafından kırılabiliyor olması, yabancı devletlerin kritik noktalarda görev yapan bürokrat ve askerlerin telefonlarına, yazışmalarına ulaşabilmesi anlamına geliyor. 

FBI konu hakkında açıklama yapmazken senatör de FBI’ın söz konusu hack yazlımını kimden aldığını açıklamadı ancak aynı hacker grubunun iOS’u kıracak yazılımları Rusya’ya, Almanya’ya, Çin’e, Kuzey Kore’ye veya başka yabancı ülkelere satabilme olasılığı ülkenin güvenlik kurumlarında endişe uyandırıyor.

Felaket anında şirket verilerini kim kurtaracak?

0

Microsoft Türkiye’de Azure servisinin Pazarlama Müdürü Selma Karaca ile bulut sistemlerinin gelişimini konuştuk ve Microsoft’un bulut çözümleriyle firmalara sağladığı hizmetler üzerine örneklerin üzerinde durduk.

Bulut servisleri, şirketlerimize ne kazandırıyor, şirketlerimiz bulut bilişim çözümleriyle nasıl imkanlara sahip olabiliyorlar? 

Bulut bilişim servisleri hem şirketin ürün ve hizmetlerinin kesintisiz olarak devam etmesini sağlarken hem de felaket kurtarma senaryolarında büyük rol oynuyor. Şirketler dilerse verilerini farklı lokasyonlarda da konumlandırabiliyorlar. Tüm bu detayları röportajımızda dinleyebilirsiniz.

Ofis çalışanlarının yerini yapay zeka mı alacak?

0

Yapay zekanın insanların işlerini elinden alacağı endişesi hızla yükselirken Romanyalı bir startup’ın geliştirdiği servis şimdiden ofis çalışanlarını işlerinden etmeye başladı.

Daha önce yapay zeka nedeniyle IT çalışanlarının büyük kısmının işlerini kaybedeceğine dair açıklanan araştırmalar artık gerçeğe dönüşmek üzere. 

Romanyalı startup UiPath’ın geliştirdiği yeni yapay zeka servisi, ofiste tekrarlanan işleri yapan ofis çalışanlarının görevlerini yapabilecek seviyeye ulaştı. Ürününü pazarlamaya başlayan startup, sattığı her bir lisansla, beş çalışanın işini yapabiliyor.

Sekreterlerin işleri tehlikede

Sigorta, sağlık, muhasebe, IT gibi alanlarda hizmet verebilecek olan yapay zeka, kontrol ettiği bilgisayarlara gelen e-postaları okuyabiliyor, bu e-postalardan ataşlanmış dosyaları çıkarıp analiz edebiliyor ve e-mail’i konularına göre, şirket içinde ilgili uzmanlara yönlendirebiliyor. Örneğin sigorta sektöründe, hasar tahsili için gönderilen e-postaları tespit edip hasar analiz uzmanına yönlendirirken, şikayet mektuplarını PR uzmanına, ürün ve hizmet teliflerini satın alma müdürlerine yönlendirebiliyor. Bu görevler, özellikle birden çok sekreterle çalışan yöneticilerin veya yoğun müşteri talebiyle karşılaştığı için müşteri ile şirket uzmanları arasında tampon çalışanlar istihdam eden şirketlerin maliyetlerini düşürebilecek nitelikler taşıyor.

UiPath aynı zamanda IT çalışanlarının görevlerini de üstlenebiliyor ve bilgisayarlara Windows veya farklı işletim sistemlerini ya da ihtiyaç duyulan yazılımları kendi başına kurabiliyor. Bu sırada bilgisayardaki dosyaların yedeklerini alabiliyor, kurulum aşamasındaki pencerelere tıklayabiliyor ve kullanıcıların ihtiyaç duyduğu şekilde yazılım kurumlarını hızla gerçekleştirip kullanım ayarlarını yapabiliyor.

UiPath’ın hizmeti, yıllık cirosu 1 milyon dolara kadar olan şirketler için de ücretsiz sunuluyor. Yani küçük şirketlerin bu yazılım sayesinde, ağır mali yük oluşturabilecek bazı ofis çalışanlarından tasarruf etmesi mümkün hale geliyor.

Şu anda ABD ve Avrupa’da müşterileri bulunan UiPath, birkaç yıl içinde 10 kişilik bir startup’tan 150 kişilik bir şirkete dönüşmüş durumda ve kazancını her yıl katlayarak büyüyor. Dolayısıyla, bu hızlı büyümeyle beraber rakiplerinin de ortaya çıkması kaçınılmaz görünüyor. Şimdiden Automation Anywhere and Blue Prism isimli iki rakip şirket, benzer hizmetler geliştirmeye başlamış durumda. Bu da dünyanın her yerinde uzmanlık gerektirmeyen hafif görevlere sahip ofis çalışanlarının çok yakın zamanda yapay zeka tarafından işsiz bırakılma riski altında olduğunu gösteriyor.

Hindistan elektrikli otomobillere geçiyor

0

Dünyanın en hızlı büyüyen otomobil pazarlarından biri olan Hindistan’da hükumet ülkenin benzinli ve dizel otomobil çöplüğüne dönüşmesini engellemek için radikal bir karar almak üzere.

Hükumetin hazırladığı yasaya göre, elektrikli otomobillerin alımı için kullanılacak kredilerde daha düşük faiz oranları işletilecek. Böylece halkın elektrikli otomobilleri alması için maliyet avantajı yaratılacak. Öte yandan benzinli ve dizel araçlara da ekstra vergiler getirilerek bu kaynaktan elde edilecek gelirle ülke çapında elektrikli otomobiller için şarj istasyonları kurulacak.

Ayrıca hem Hindistan vatandaşlarının hem de Hintli otomobil üreticilerinin ithal pillere mahkum kalmaması için 2018’in sonunda ülkede bir pil fabrikası kurularak üreticilerin ve araç sahiplerinin ihtiyacı olacak piller yerli üretimden sağlanacak.

Petrolden kaçış o kadar kolay olacak mı?

Yeni yasa tasarısı, ülkenin önemli düşünce kuruluşlarının da katkısıyla oluşturulup başbakana sunuldu. Hindistan hükumeti, 2032 yılından itibaren ülkede benzinli ve dizel otomobillerin satışını yasaklayarak yollardaki araçların büyük çoğunluğunu elektrikli otomobillere çevirmek istiyor. Hindistan bu plan çerçevesinde ülkenin petrol ithalatını da 2030’a kadar yarı yarıya düşürmeyi umut ediyor.

Ancak bu plan kolaylıkla hayata geçecek bir plan değil. Hindistan gibi, bir milyarın üzerinde nüfusu olan bir ülkenin elektrikli otomobillere yoğun talep göstermesiyle dünyadaki pil fiyatlarının çok yükseleceği ve hem dünyada hem de Hindistan’da elektrikli otomobillerin fiyatının pahalı seviyesinde kalacağı tahmin ediliyor. Zira aynı dönemde Avrupa ve ABD’de de elektrikli otomobillere geçişi ön gören uygulamalar planlanıyor. Elon Musk’ın Gigafactory’lerinin bile dünyadaki bu ağır talebe yetişemeyebileceği endişesi şimdiden dillendiriliyor.

Android Pay yüz tanımaya hazırlanıyor

0

Google’ın mobil ödeme çözümü Android Pay’in, yakında yüz tanıma teknolojisiyle ödeme yapması mümkün olabilir. Android Pay’in 1.22 sürümü içinde bulunan ancak henüz aktif olmayan bazı kodların, yüz tanıma teknolojisine işaret ettiği tespit edildi.

Buna göre, Android Pay kullanıcısı bir markette veya başka bir mağazada ödeme noktasına ulaştığında, herhangi bir şey yapmasına gerek kalmadan, kasadaki kameraya bakması yeterli olacak. Böylece Android Pay ile entegre olmuş kasa kullanıcıyı yüzünden tanıyarak ödemeyi alacak. Google belki bu uygulama için son bir onay aşaması da getirebilir. Böylece kameranın yanlış kişiden hesap kesmesinin önüne geçilebilir.

Görüntüler kaydedilmeyecek

Ayrıca, kasalardaki kameraların kullanıcıların fotoğraflarını kayıt etmeyip sadece yüz analizi için kullandıktan sonra görüntüyü sileceği de anlaşılıyor. Böylece kullanıcıların mahremiyet endişelerinin de ortadan kalkacağı düşünülüyor. 

Google henüz bu uygulamaya dair bir açıklama yapmış değil. İlgili kodların Android Pay 1.22 içine test amacıyla konulmuş olduğu ve bir yerlerde bu sistemin test edildiği düşünülüyor. Ancak test aşamasından sonra uygulamanın yayına girmesinin garantisi de yok. Google geçen yıl da küçük bir bölge de sesli komutla ödemeyi test etmişti. Test kullanıcıları “Google ile ödemek istiyorum,” cümlesini kasaya doğru seslendirdiğinde uygulama kullanıcının sesini tanıyarak ödemeyi kullanıcının Androdi Pay cüzdanından çekkiyordu. Fakat Google bu uygulamayı kısa sürede sonlandırıp testleri bitirmişti. 

BKM’den anlamlı girişim

0

Bankalararası Kart Merkezi‘nden dijital teknoloji ve sosyal sorumluluğu buluşturan girişim geldi. Yeni uygulamayla okuyucular yerli ve yabancı birçok esere, sivil toplum kuruşlarına yapacakları 1 TL bağış karşılığında ulaşılabilecekler.
Aralarında Serkan Ünsal’ın son kitabı “Dijital Girişimci İçin Ürün Yönetimi”nin de bulunduğu yayınlara erişim için yapılan bağışlar farklı birçok sivil toplum kuruluşuna (STK) ulaşıyor.

Dijital yayıncılık aracılığıyla TEGV’e Destek

Dijital girişimci olan Serkan Ünsal‘ın yeni kitabı “Dijital Girişimci İçin Ürün Yönetimi” e-kitabının QR kodu okutularak yapılan 1 TL değerindeki bağış Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na (TEGV) ulaşacak.

BKM‘nin sivil toplum kuruluşlarına desteğini sürdüreceğini belirten BKM Genel Müdürü Dr. Soner Canko “Biz de BKM olarak yayınlarımızda, pek çok alanda kendini geliştirmek isteyenlere doğru içeriği sunarken sosyal faydayı da gözetiyoruz. Yuvarla, Givin ve AskıdaNevar gibi sosyal girişimlere verdiğimiz destek ve Facebook Messenger üzerinden chatbot teknolojisi ile e-bağış uygulamamız da bu vizyonun ürünleridir.”

 

 

Spam e-postalar 5000 kat azaldı

2017’nin ilk aylarında dünyanın en büyük spam botnetinin gönderdiği toplu zararlı e-postaların sayısında 5000 kat düşüş yaşanırken, suçlular saldırılarında başarılı olmak için spam filtrelerini atlatmanın yeni yollarını öğreniyor.

2017’nin İlk Çeyreğinde Spam ve Oltalama” başlıklı raporuna göre, dünyanın en büyük spam botneti Necurs’un yarattığı zararlı e-posta trafiğinde bir düşüş görüldü. Kaspersky Lab’ın spam tuzakları Aralık 2016’da 35 milyondan fazla hileli gönderi tespit ederken, Mart 2017’de bu rakam neredeyse 7000’e düştü.

Rapora göre 2017’nin ilk çeyreğinde  eğilimler aşağıdaki gibi:

•   Spam gönderiler birinci çeyrekte dünya çapındaki e-posta trafiğinin yaklaşık yüzde 56’sını oluşturdu.Bu oran 2016’nın son çeyreğinde yüzde 59.9’du.

•   E-posta trafiği dahilindeki zararlı posta eklerinin miktarı bir önceki çeyreğe kıyasla 2,4 kat azaldı.

•   Oltalama (kimlik avı) saldırılarının yarısından çoğu, bankalar (yaklaşık yüzde 26), ödeme sistemleri (yüzde 13’ten fazla) ve online alışveriş siteleri (yaklaşık yüzde 11) olmak üzere finans sektörünü hedef aldı.

Araştırmacılar 2016’da zararlı ekler, özellikle de şifreleyiciler içeren e-postaların sayısında keskin bir artış tespit etmişti. Söz konusu trafiğin büyük bir kısmı, şu anda dünyanın en büyük spam botneti sayılan Necurs’tan geliyordu. Aralık 2016’da bu ağdan gelen spam postalar bitti denebilecek kadar azaldı ve 2017’nin ilk çeyreği boyunca da çok düşük bir seviyede seyretti.

Görünüşe göre suçlular şifreleyicilerin çok konuşulan bir konu olmasından rahatsız olarak toplu gönderimlere bir süre de olsa ara verdiği düşünülüyor.

Şifre korumalı dokümanlar içeren zararlı e-postalar

Suçlular, tespit edilmemek üzere kullandıkları teknikleri 2017’nin ilk çeyreğinde daha da karmaşık bir hale getirme eğilimi gösterdi. Kullandıkları yöntemlerden biri de, zararlı yazılımları şifreyle korunan dokümanların içine gizlemek oldu.

Kullanıcılar söz konusu e-postayı aldıktan sonra şifreli dosyaları açmaları ve bilgisayarlarına kaydetmeleri için teşvik etmek, en sık başvurdukları yollardan biri.

Büyük online alışveriş sitelerinden gelen sipariş onayı bildirimlerini ve çeşitli işlemleri taklit etmek ve büyük miktarda para vadetmek, bilinen küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin adına sahte e-postalar göndermek gibi yöntemlerle de sıkça karşılaşılıyor.

Kurbanlar ilgili dokümanları açar açmaz zararlı bir kod işlemeye başlayarak zararlı yazılımı bilgisayarlara indiriyor. İndirilen yazılımlar, fidye yazılımları, casus yazılımlar, arka kapılar veya meşhur Zeus Truva atının yeni bir modifikasyonunu içeriyor.

Kullanıcılara tavsiye

Bireysel ev kullanıcılarına, zararlı ekleri tespit ederek engelleyebilen ve masaüstü e-posta uygulamalarındaki spam postaları da filtreleyebilen bir güvenlik çözümü kullanmaları tavsiye ediliyor. 

İş yerlerinde ise özellikle zararlı e-posta ekleri ve spam tespitini hedefleyen özelliklere sahip güvenlik çözümlerinin kullanılması öneriliyor.

 

Star Wars Apple’ın mı olacak?

0

Apple, kasasında birikmiş 250 milyar dolar ile tam anlamıyla bir atom bombasına dönüşmüş durumda. Kasasındaki para hızla büyüyen ancak uzun zamandır büyük bir satın alma gerçekleştirmeyen Apple hakkında piyasada önemli söylentiler dolaşmaya başladı.

Apple’ın önemli rakiplerini veya dev içerik şirketlerini satın almak için hazırlık yaptığını dile getiren söylentilere göre şirketin hedefinde ilk olarak içerik şirketleri bulunuyor. 

Star Wars Apple’ın olacak

Dijital dünyada içeriğin reklam geliri elde etmek için çok önemli olduğunun farkına varan Apple’ın, Netflix ve Disney’i satın almak için hazırlık içinde olduğu dile getiriliyor. Netflix, internet üzerinden film ve dizi izleyenlerin mabedi konumundayken, Disney ise içerik üretimi konusunda dünyanın en önemli şirketlerinden biri Star Wars markasını da satın alarak içerik dünyasındaki yerini güçlendiren Disney’in özellikle Star Wars sayesinde önümüzdeki 100 yıllık geleceğini garanti altına aldığının altı çiziliyor.

Apple bu iki şirketi satın almayı başarırsa, sahip olduğu dev iOS ekosistemi sayesinde, içerik üretimi ve dağıtımı konusunda durdurulamaz bir deve dönüşecek. Silikon Vadisi’ndeki profesyonellerin, 250 milyar doların nereye harcanabileceğine dair duyumlarına ve yorumlarına göre dile getirilen diğer şirketler ise Electronics Arts, Tesla,  Activision Blizzard, Take-Two Interactive ve Hulu.

Porsche, Silikon Vadisi’nde ofis kuruyor

0

Alman spor otomobil üreticisi Porsche, Silikon Vaidisi’ne adım atıyor. Son derece lüks ve spor otomobiller üreten marka, doğal olarak otomobillerinde son teknoloji ürünü özellikler kullanmak zorunda. Şirket şimdi bu son teknolojilere daha kolay erişmek için Silikon Vadisi’nde bir teknoloji şirketi kuracak.

Porsche’nin Silikon Vadisi’nde kuracağı şirket, Silikon Vadisi’nde diğer şirketlerle ortaklıklar kuracak, yeni teknolojiler geliştiren Start-up’lara yatırım yapacak ve daha gelişmiş Porsche otomobilleri üretmek için gerekli teknolojileri araştıracak.

Volkswagen grubuna bağlı olan Porsche geçtiğimiz yıl Almanya’da mobil dijital hizmetler sunmak üzere bir dijital departman kurmuştu. Porsche şimdi bu girişimini Silikon Vaidisi’nde şirketleştirerek dijital hamlesini büyütmüş olacak.

Porsche Digital, otomobillerin yeni mobil dijital platformlar olduğunu dile getiriyor ve otomobillere yönelik uygulamaların sürüş deneyimini değiştirecek en önemli faktörler olacağının altını çiziyor.

VW 1000 yazılım mühendisini işe alacak

0

Dizel motor skandalı ile sarsılan ve hem prestij kaybına hem de ağır maddi kayba uğrayan Alman otomotiv devi Volkswagen, yeniden yapılandırmasını elektrikli ve otonom araçlar üzerine kuruyor.

Şirketin açıkladığı Transform 2025+ planına göre, Volkswagen 2025 yılına ulaştığında, 10’dan fazla elektrikli ve otonom araç modeline sahip olacak. Şirket 2025 yılında 2-3 milyon adet elektrikli otomobil satıyor olmayı kendine hedef olarak koymuş durumda. 

Otonom sürüş için 1000 yeni mühendis

Bu hedefe ulaşabilmek içinse Volkswagen’in çok hızlı şekilde elindeki teknolojileri iyileştirmesi gerekiyor. Bu amaçla kendi bünyesinde otonom sürüş teknolojileri geliştiren Volkswagen çalışmaları hızlandırmak için 1000 kadar yeni yazılım mühendisini de işe alacak. Volkswagen’in ilk tamamen otonom aracının 2021 yılında yollara çıkması bekleniyor.

VW CEO’su Matthias Müller ayrıca elektrikli otomobiller için stratejik değeri olan pil teknolojileri alanında da önemli geliştirmeler yapmayı planladıklarının altını çiziyor.

Volkswagen dizel motor skandalı nedeniyle ödemek zorunda kaldığı ve kalacağı milyarlarca dolar cezaya rağmen satışlarından büyük kazançlar elde etmeye devam ediyor. Şirketin bu yıl ilk çeyrek dönemindeki karı 4,3 milyar Euro’ya ulaştı. Bu geçen yılın aynı dönemine oranla %40 artış anlamına geliyor. Şirket ayrıca otomasyon teknolojileri sayesinde 2020’ye kadar 30 bin kişiyi işten çıkararak maliyetlerinde yıllık 3.7 milyar Euro tasarruf gerçekleştirmeyi planlıyor.

Veri artık petrolden daha değerli

0

Şirketlerin son çeyrek raporlarının açıklanmasıyla ortaya çıkan mali tablo, bir zamanlar altından bile değerli olan petrolün tahtını veriye bıraktığını ortaya koydu.

Mali raporlara göre, Dünyanın tepesinde oturan sadece birkaç teknoloji şirketinin son çeyrekteki toplam karları 25 milyar doları geçti. Öyle ki, bir zamanlar enerji ve petrol şirketlerinin yer aldığı dünyanın en değerli, en zengin, en çok para kazanan şirketlerinin tahtında artık Apple, Amazon, Google, Facebook, Microsoft, Oracle gibi teknoloji şirketleri oturuyor.

Son çeyrek raporlarına göre, şu anda ABD’de online olarak harcanan her doların yarısını Amazon’da yapılan satışlara harcanıyor. Yine ABD’de dijital reklamcılığa akıtılan on milyarlarca dolar bütçenin neredeyse tamamı Google ve Facebook arasında paylaşılıyor.

Büyük veri büyük para demek

Tüm bu başarının ardında ise büyük veri teknolojisi yatıyor. Dev teknoloji şirketleri, kullanıcılarından onlara akan veriyi doğru analiz ederek, doğru kişiye doğru ürünü satmak veya doğru reklamı göstermek gibi politikalarla giderek daha büyük kazançlar sağlıyorlar.

Öte yandan bu büyük kazançlar aynı zamanda tekelcilik endişelerini de beraberinde getiriyor. Offline dünyanın şartlarına göre hazırlanmış eski anti-tekel yasaları bugünün dünyasındaki dev online pazarların ihtiyaçlarına cevap veremiyor. ABD’nin dev teknoloji şirketleri, tüm dünyada rakiplerini kolayca ezecek bir boyuta ulaştığı için, yerel teknoloji şirketlerinin online dünyada var olabilmesi giderek zorlaşıyor. Avrupa Birliği bu sonucun önüne geçebilmek için Google gibi dev ABD şirketlerinin haksız rekabetini önleme amacıyla sürekli yeni kararlar alsa da çabaları çok tatminkar sonuçlar doğurmuyor. Veriler, dev şirketlerin sunucularına aktıkça, para da onların kasasına giriyor.

GM’den daha değerli butik otomobil üreticisi: TESLA

Bu konuda en ilginç örneklerden biri de Tesla. Son çeyrekte sadece 25 bin adet otomobil satabilen Tesla, her yıl yüz binlerce otomobil satan dev otomobil firmalarından daha değerli bir şirket olarak konumunu koruyor. Bu başarının arkasında ise piyasadaki Tesla otomobillerinden şirketin sunucularına akan veri var. Tesla bu veriyi kullanarak, hangi müşterisinin hangi saatte hangi yoldan geçtiğini, nerede oturduğunu, nasıl vakit geçirdiğini, hangi restoranlara, mağazalara uğradığını ve daha başka sayısız veriyi görerek, bu verileri paraya dönüştüren pazarlama kampanyaları için kullanabiliyor. Böylece dün kurulmuş olan Tesla, sadece otomobil satan dev ve köklü otomobil üreticisi GM’den çok daha değerli bir şirket konumuna yükselebiliyor.

Bu gerçeğin farkında olan tüm şirketler şimdi ürünlerine internet bağlantılı uygulamalar ekleyerek, verilerin kendi sunucularına akması için harekete geçtiler. Yakında aldığımız ekmeğin bile internete veri yüklemeye kalkıştığı bir dünya ile karşılaşırsak hiç şaşırmayacağız çünkü artık veri petrolden de altından da daha değerli bir kaynağa dönüşmüş durumda.

NASA süper bilgisayar yarışması açtı

0

Dünyada büyük bir değişime neden olabilecek tarihi bir dönemece girmiş olabiliriz. Bugün etkisini tahmin etmemiz zor olsa da 10-15 yıl içinde dünyanın çehresini tümden değiştirebilecek bir hamlenin ilk adımı için NASA harekete geçti.

NASA’nın bugün yaptığı duyuru ile tarihte ilk defa, süper bilgisayar geliştirmek için bir yarışma açıldı.

Aslında NASA’nın yeni yarışmasının tam ismi,  High Performance Fast Computing Challenge, yani Yüksek Performanslı Hızlı Bilgisayar Yarışması… NASA’nın hedefi ise kurumun sahip olduğu süper bilgisayarın performansını artıracak yeni bir yazılım geliştirmek. Böylece yüzlerce milyon dolarlık yeni bir süper bilgisayar inşa etmeden NASA elindeki süper bilgisayarların kapasitesini arttırabilecek. 

Ödül 55 bin dolar ama…

NASA’nın yeni yarışması sadece 55 bin dolarlık bir ödül içeriyor ancak yarışmayı kazanacak yazılımcının, NASA ile milyonlarca dolarlık sözleşmeler imzalamasına da kesin gözüyle bakılıyor zira yarışması kazanacak yazılımcı veya yazılımcılar, NASA’nın süper bilgisayarlarında kullanılan işletim sisteminin kontrolünü ve geliştirilmesini eline alacak.

ABD’nin uzay ajansının açtığı bu yarışma ise dijital dünya adına büyük önem taşıyor zira yarışma sonucunda ortaya çıkan yeni yazılım teknolojileri sadece NASA’nın bilgisayarlarını geliştirmek için kullanılmayacak, bilgisayar ve işlemci üreticileri de donanımlarının performansını artırmak için bu ekiplerin peşine düşecek. 

NASA’nın yarışmaları, dünyadaki teknolojik gelişmelerin hızlandırılması adına önemli görevler üstleniyor. Bugün otonom sürüş teknolojileri geliştiren pek çok firma, 15 sene kadar önce NASA’nın açtığı otonom sürüş yarışmalarında dereceye giren bilim insanları ve mühendislerin projeleri üzerinde şekillendi. Aynı şekilde, bugün uzaya yolculuk yapabilen veya uzay yolculuğu yapmak için hazırlık yapan özel şirketler yine 10 sene kadar önce NASA’nın açtığı uzay gemisi yarışmasında geliştirilen uzay gemileri sayesinde hayat buldular. Dolayısıyla, NASA’nın yeni yarışması sayesinde, pek çok yetenekli mühendisin ve bilim insanının bilgisayarları daha performanslı kullanmak üzere geliştirecekleri çözümlerin, 5-10 sene içinde dijital dünyaya etki etmesi bekleniyor.

NASA’nın yeni yarışması hakkında daha fazla bilgiyi yarışma sayfasında bulabilirsiniz.

Uzay uçuşlarına vergi geliyor

0

Vergisini ödemeden uzaya gidip gelebileceğinizi düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. ABD’de uzay uçuşlarının yapıldığı Kaliforniya eyaleti, uzaya insan ve malzeme götürüp getiren şirketlere uçuş başına vergi koymaya hazırlanıyor. 

Tasarı halindeki yasaya göre, sayıları giderek artan uzay şirketlerinin, uzaya yaptıkları her uçuş için vergi ödemeleri mecburiyeti doğacak. Bu yasa, aynı tren veya kamyon şirketlerinde uygulandığı gibi uygulanacak.

Eyalette yasalar gereği eyalet dışına ve içine mal veya insan taşımak vergiye tabi bulunuyor. Ancak uzayda mal ve insanların nereden nereye taşındığını tespit etmek mümkün olmadığından Kalifoniya eyaleti uzay şirketlerini uçuş başına vergilendirme formülünü uygulayacak.

Uzay şirketleri başka eyalete mi kaçacak?

Öte yandan bu vergilerin uzay şirketlerini Kaliforniya’dan kaçırma ihtimali de bulunuyor. Rakip eyaletlerin kendi kalkış rampalarını kurarak şirketleri kendilerine çekme ihtimali bulunuyor. Şimdilik, Ay’da maden aramak için kurulan Moon Express şirketi vergilendirme planları nedeniyle Florida’ya taşınma kararı almış durumda. Ancak Kaliforniya uzay endüstrisinin merkezi konumunda olduğu için büyük şirketlerin buradan ayrılmak istemeyeceği düşünülüyor.