Şirketlerin BT’deki yeni yol arkadaşı: Bulutistan

0
Gücünü işbirliği yaptığı yerli ve yabancı ortaklardan alan Bulutistan, sunduğu bulut çözümleriyle alanında fark yaratıyor. Bulutistan’dan faydalanan KOBİ’ler, bu alanda fark yaratan güvenilir hizmetlere en kolay yoldan erişerek rakiplerinden bir adım önde olacak ve yüzde 80’e varan bir oranda tasarruf sağlayacak. Şirket, özellikle Microsoft Ofice 365 ve Microsoft Azure platformlarında öncü çözümlerle sunduğu hizmetlerle öne çıkıyor. Bulutistan, Uzaktan Yedekleme, Veri Güvenliği, Müşteri İlişkileri Yönetimi, E-Fatura ve E-Defter başta olmak üzere teknoloji analizi sırasında ve sonrasında ortaya çıkabilecek ihtiyaçları tek noktadan karşılıyor.

Bulutistan’ın farkı ne?

Pek çok bulut sağlayıcısının aksine Bulutistan, şirketlerin bilişim ihtiyaçlarının belirlenmesi, sağlanması ve yönetilmesi aşamasında uzun süreli yol arkadaşı olarak hizmet veriyor. Bir diğer fark ise Bulutistan’ın sunduğu KOBİ dostu çözümler sayesinde, KOBİ’ler tüm servis paketine yüklü ödemeler yapmak yerine ihtiyaçları ve kullanımları doğrultusunda ödeme yapıyor. Tüm ihtiyaçların tek bir noktadan karşılandığı bu modelle, rekabet halindeki işletmeler, teknolojiye en kısa yoldan ve güvenli bir şekilde ulaşabiliyor. En önemlisi, şirketler, teknolojik prosedürler yüzünden işlerinden geri kalmıyor ve verimliklerini yüzde 50 oranında artırma imkanı yakalıyor.
Bulutistan Kurucu Ortağı Orçun Murat Özalp
Bulutistan Kurucu Ortağı Orçun Murat Özalp

“2020’de bilgilerin yüzde 40’ı bulutta olacak”

Türkiye’nin bulut alanında dünya standartlarını bir an önce yakalaması gerektiğinin altını çizen Bulutistan Kurucu Ortağı Orçun Murat Özalp, sözlerine şöyle devam ediyor: “Hepimiz farkındayız ki bulut teknolojileri, şirketlere, kurumlara ve hatta devlet organlarına büyük avantajlar sunuyor. Araştırmalar dünya genelinde şirketlerin bulut bilişim hizmetlerine yapacakları harcamanın 2016’da 207 milyar dolara yükseleceğini öngörüyor[1]. Diğer yandan, iki yıl önce dijital dünyadaki veri miktarının yüzde 20’sinden azı Bulut ile temas ederken 2020 senesinde bu oran iki katına çıkarak yüzde 40’a ulaşacak[2]. Bu öngörülerle, Bulutistan olarak yepyeni bir iş modeli geliştirdik. KOBİ’lerin ihtiyaçlarını ve kullanım miktarlarını gözeten bir fiyatlandırma politikamız var ve tüm çözümlerimizi tek bir noktadan kolayca sağlıyoruz. Müşterilerimizin verimliliklerini yüzde 50 oranda daha da artırmayı ve yüzde 80’e varan tasarruf sağlamalarını hedefliyoruz. Bulutistan olarak, büyük ortaklıklara imza atarak büyüyoruz. Özellikle tedarikçileri, bayileri ve üye işyerleri olan, ülkemizin önde gelen firmalarıyla başlattığımız çalışmalar sayesinde büyük farkındalıklar yaratmaya devam edeceğiz.”

Etiya, China Mobile ve Huawei ile Ar-Ge yapacak

0
Etiya Kurucu Ortağı Aslan Doğan
Etiya Kurucu Ortağı Aslan Doğan
Kurumsal yazılım sağlayıcılarından Etiya, yurtdışı yatırım ve ataklarını sürdürüyor. Şirket, son olarak, telekom ve eğlence sektöründeki lider firmaların bir araya geldiği TM Forum tarafından organize edilen “TM Forum Live” organizasyonuna davet edildi. Bu organizasyona davet edilen ilk Türk şirket olarak Etiya, China Mobile ve Huawei gibi Çinli dev firmalarla Ar-Ge çalışmaları yürütecek. Çalışmaların sonuçları, 1-4 Haziran tarihleri arasında Fransa, Nice’te gerçekleştirilen ve yılın en büyük network etkinliği olarak adlandırılan TM Forum Live’de sunulacak. Bu başarıyla ilgili olarak açıklama yapan Etiya Kurucu Ortaklarından Aslan Doğan; “Telekom sektöründe global bir oyuncu olma vizyonu ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bunun için yurtdışında ürün ve yetkinliklerimizi tanıtma ve yeni yönelimlere uygun Ar-Ge çalışmalarımıza uzun süredir devam ediyoruz” diyor. Doğan, “China Mobile ve Huawei gibi lider firmalarla işbirliği yaptığımız Ar-Ge çalışmalarının sonuçları, sadece Türkiye’de değil, uluslararası arenada da referans gösterilen çözümler olmayı başaracaktır” diye ekliyor. Etiya ekibi, TM Forum Live’de sunulmak üzere 2 ayrı proje üzerinde çalışacak. Projelerin amacı ise konsept ortaya çıkarmak ve bu konseptlerin standartlaşmasını sağlamak. İlk projede büyük veri analiziyle firmaların müşteri deneyimini artırmalarına ve rekabet gücünü yükseltmeyi amaçlayan çalışmalar yapılacağını aktaran Doğan, bu projede dünyanın lider teknoloji şirketlerinden China Mobile, Cox Communications, MTS Allstream ve Orange’ın da yer aldığını ekliyor. Diğer projede ise ağ fonksiyonları sanallaştırma (NFV) teknolojileriyle telekom şirketlerine daha akıllı ve yüksek etkili dijital bulut teknolojileri çözümlerine odaklanacaklarını aktaran Doğan, bu projedeki diğer firmaları China Mobile, Huawei, MyCom ve Indra olarak sıralıyor.

Avea’nın İş Bankası’ndaki hisseleri TT’de

0
Türk Telekomünikasyon A.Ş., Türkiye İş Bankası A.Ş., Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş., Trakya Yatırım Holding A.Ş., Anadolu Hayat Emeklilik A.Ş., Efes Holding A.Ş. ve Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi ile ellerinde bulundurdukları, Avea İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin çıkarılmış sermayesinin yüzde 10,0035’lik kısmını temsil eden payları, 875 milyon TL’ye satın almak üzere Pay Devir Sözleşmesi imzaladı. Anlaşmayla ilgili ödemeler Türk Lirası üzerinden gerçekleştirilecek olup, toplam ödemenin yüzde 6,3’ünün Ocak 2017’ye kadar iki eşit taksitle, kalan yüzde 93,7’lik kısmının ise 2017 yılında başlayıp 2020 yılında bitecek şekilde, yılda bir kez olmak üzere dört eşit taksitte gerçekleştirileceği bildirildi. İlgili kurum ve kuruluşlar nezdinde gerçekleştirilecek olan başvuru onay süreçlerinin tamamlanmasının ardından Türk Telekom, Avea’nın hisselerinin tamamına sahip olacak.
Türk Telekom Grubu CEO'su Rami Aslan
Türk Telekom Grubu CEO’su Rami Aslan
Türk Telekom Grubu CEO’su Rami Aslan, Avea’nın tüm hisselerinin Türk Telekom tarafından alınması yönünde anlaşma sağlanmış olmasından dolayı memnuniyetini dile getirirken bunun Grubun ileriye dönük büyüme hedeflerini destekleyecek önemli bir adım olduğunu söyledi. Aslan, “Entegrasyon çalışmaları kapsamında ürün ve hizmetlerimizin üç ana alanda pazara sunulması stratejisini belirledik: Kurumsal, Bireysel ve Toptan Satış. Bu yapıyla tek noktadan hizmet yaklaşımımıza paralel olarak müşterilerimize en iyi ve en kaliteli hizmetleri uçtan uca sunmayı amaçlıyoruz. Avea’nın hisselerinin tamamına sahip olmamız, operasyonları etkin ve verimli işleyen, tam entegre bir Grup olma yönünde atılmış çok önemli bir adım. Bu gelişmenin Türk Telekom Grubu’na güçlü kazanımlar sağlayacağına inancım tam. İş Bankası ile Türk Telekom Grubu arasında uzun yıllardır devam eden stratejik ticari işbirliğini önemsiyor, önümüzdeki yıllarda da süreceğine inanıyorum. İş Bankası ve ilgili iştiraklerine ortaklığımız süresince Avea’nın başarılarına yaptıkları değerli katkılardan dolayı teşekkür ederim” dedi.

Pay TV de vergiden dertli

0

TELKODER, hazırladığı Ödemeli Yayıncılık Platformu Raporu ile ülkemizde D-Smart, Tivibu, Turkcell+, Digitürk, Teledünya, Doping, Filbox gibi markalar tarafından sunulan ÖYP (Pay TV) hizmetlerinin ve sektörünün daha güçlü bir hale gelmesi için ihtiyaç duyulan ve acilen atılması gereken adımları ortaya koydu. Raporda sektörün yaşadığı sorunlar ve bunlar için önerilen çözümler belirtilirken, ilgili düzenlemelerin yapılması halinde sonuçlarının ülkemize ne gibi getirilerinin olacağı da anlatıldı. Sektörün yaşadığı en büyük sıkıntının yüksek vergilendirme rejimi olduğunun dile getirildiği raporda, haksız kullanım ve iletimler, e-fatura imkanının tanınmaması ve telif hakları sorunlarının da ülkemizde ÖYP (Pay TV) işletmecilerinin önünde büyük engel olduğu vurgulandı.

 

Yüksek vergiler sektörün büyümesine engel

TELKODER raporda Türkiye’de yüksek vergilendirme rejimini ÖYP sektörünün üzerinde nasıl büyük bir yük olduğunu ve sektörün gelişmesini, dolayısıyla da vatandaşlara daha kaliteli hizmet verilmesini engellediğini belirtti.  ÖYP sektöründe, verilen hizmetler üzerinden toplam %33 (KDV %18 + ÖİV %15), hizmeti veren işletmeci üzerinden toplam %1,35 (BTK katkı payı %0,35 + evrensel hizmet fonu %1) ve platform cihazları üzerinden de toplamda %37,7 (ÖTV %6,7 + KDV %18 + Bandrol %10 + Kültür Bakanlığı Kesintisi %3) vergi alınmakta olduğu dile getirilen raporda TELKODER,  çok yüksek rakamlara ulaşan bu vergilerin hem tüketiciyi hem de hizmeti veren işletmeciyi büyük maddi sıkıntılar içerisine soktuğunu belirtti. Bu bağlamda, birçok eksiği bulunan mevcut mevzuatın mutlaka yenilenmesinin gerektiğini açıklayan TELKODER, bu yolla hem ÖYP sektörünü her açısından geliştirmenin yolunun açılacağını, hem de ülkemiz ekonomisinin gereksiz külfetlerden kurtarılmış olacağını vurguladı. Bunun yanı sıra son kullanıcıların beğendiği bir uygulama olan e-fatura uygulamasının, telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren operatörlerde olduğu gibi ÖYP hizmeti veren şirketler için de sağlanması gerektiği belirtildi. Sektörün karşılaştığı önemli sorunlardan birinin de haksız içerik kullanım, iletimi ve paylaşımı olduğunun belirtildiği raporda, bu sorunla ilgili teknik çözümler üzerine yoğunlaşılması gerektiği vurgulandı. Telif hakları konusunda da yayıncı statüsünde olmayan ödemeli yayıncılık platformlarının ekstra “yeniden iletim” bedeli ödemesinin önüne geçilecek düzenlemelerin yapılması gerektiği de TELKODER tarafından hazırlanan raporda yer aldı.

 

ÖYP (Pay TV) sektöründe ihtiyaç duyulan düzenlenmeler bir an önce hayata geçmeli

Ödemeli Yayıncılık Platformu (Pay TV) adlı rapor ile ilgili konuşan TELKODER ÖYP Komisyonu Başkanı Rifat Bayatlıoğlu, “Ödemeli Yayıncılık Platformu (Pay TV) sektörü çok önemli bir sektör olmakla birlikte, henüz ülkemizde gerekli büyüklüğe ulaşamamıştır. Bu konuda mutlaka yapılması gereken düzenlemeler mevcuttur. TELKODER’in birleştiriciliği ve liderliğinde bu konuda çalışma yapmak üzere TELKODERbünyesinde bir Ödemeli Yayıncılık Platformu (Pay TV) Komisyonu kurduk. Bu komisyonda TELKODER üyesi olan D-Smart’ın yanı sıra TELKODER üyesi olmayan TTNet gibi işletmeciler de bulunmaktadır. Ödemeli Yayıncılık Platformu (Pay TV) hizmetleri ile ilgili düzenlemeler hayata geçirilirken, ÖYP sektörünün yapısının bozulmaması da mutlaka dikkate alınmalıdır. Raporumuzda, bu amaca yönelik olarak, ÖYP sektörünün iyileşmesi için yapılacak olan düzenlemelere yönelik öneriler getirilmiştir” dedi.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

En çok çalışılmak istenen teknoloji şirketleri

0
genc-calisanlarDünya genelinde “En çok…” ifadesi ile başlayan listeler her zaman ilgi çekiyor. Business Insider tarafından insan kaynakları sitesi PayScale işbirliğiyle hazırlanan ABD özelindeki bir liste, en çok çalışılmak istenen şirketleri ortaya çıkarttı. Toplam 50 şirketten oluşan listedeki teknoloji şirketlerini sizin için derledik. İsimlerin başındaki sayılar, genel liste içindeki sıralamalarını gösteriyor.   47. AMD Mikroişlemci dünyasının tanınmış isimlerinden AMD, yani Advanced Micro Devices, listede kendisine 47. sırada yer bulabilmiş. Dünyanın pek çok ülkesinde faaliyet gösteren Kaliforniya merkezli şirkette beş yılını dolduranlar ortalama yıllık 112 bin dolar maaş alıyor. 46. Motorola Solutions Mobil dünyanın tanınmış isimlerinden olan Motorola, eski gücünde olmamakla birlikte listenin 46. sırasında yer alıyor. Şirketin yaklaşık 21 bin çalışanı uzaktan çalışma yöntemiyle mesaisine devam ederken, şirkette 5. yılını dolduran bir çalışan ortalama yıllık 112 bin dolar kazanıyor. 43. General Electric Doğrudan bir teknoloji şirketi olmamakla birlikte faaliyet gösterdiği enerji, su, havacılık, ulaşım ve sağlık gibi alanlardaki çözümlerini teknolojiyle bütünleştiren General Electric, listenin 43. sırasında. Dünyanın en büyük 27. şirketi olan GE’de beş yıl sonundaki ortalama maaş seviyesi ise 91 bin 600 dolar. 41. eBay Uzaktan çalışan personel sayısında yüzde 44 ile üst sıralarda bulunan eBay’in toplam çalışan sayısı 33 bin 500. Kaliforniya merkezli şirkette beş yıl geçirenler yıllık ortalama 118 bin dolar kazanıyor. 31. Medtronic Geçtiğimiz günlerde IBM ve Apple’la birlikte, IBM’in yeni sağlık bulut platform ortaklarından biri olarak adından söz ettiren Medtronic’te çalışan memnuniyet oranı yüzde 90’lara ulaşıyor. Toplam 84 bin çalışana sahip olan şirkette beş yıl kalanlar yıllık ortalama 91 bin 800 dolar maaş alıyor. 28. EMC Kurumsal teknoloji dünyasının yakından tanıdığı isimlerden biri olan EMC, Business Insider’ın listesinde 28. sırada kendine yer bulmuş. Çalışanlarının kariyer gelişimi için özel eğitim programları uygulayan şirkette beş yıl çalışanların yıllık ortalama geliri 111 bin doları buluyor. 24. Intel İlk 25’e baktığımızda karşımıza çıkan ilk isim 24. sırada yer alan Intel. 2013’te hazırlanan listeye göre 16 sıra birden yükseleen şirketteki yıllık ortalama maaş tutarı 109 bin dolar olarak açıklanmış. 23. Apple Listenin üst sıralarında olması beklenen ama 23. sırada kendine yer bulabilen Apple, toplamda 92 bin çalışana sahip. Şirket çalışanlarının ortalama yıllık maaş tutarı ise 118 bin dolar olarak belirtiliyor. 22. MasterCard Finans dünyasının önde gelen şirketlerinden olan MasterCard, artık iyice içiçe geçen teknoloji ve finans dünyasının bileşiminin başarılı örneklerinden biri konumunda. New York merkezli şirketteki ortalama maaş tutarı ise 112 bin dolar. 19. Symantec Güvenlik teknolojileri dendiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan Symantec, listenin bir önceki versiyonuna göre 13 basamaklık yükselişle kendine 19. sırada yer bulmuş. Yüzde 57’lik bir oranla evden çalışmayı destekleyen şirkette beş yıl görev alan bir çalışan yıllık ortalama 110 bin dolar gelir elde ediyor. 17. Qualcomm Mobil dünyanın gelişimiyle etkisini giderek artıran Qualcomm, çalışılmak için en uygun 50 şirket listesinde ise geriliyor. 2013’te ilk 5’te yer alan Qualcomm, 2014’te 13.lüğe düşmüş. Bu yıl ise 17. olabilen şirket buna karşın yüzde 76’lık bir çalışan memnuniyetine sahip. Çalışan gelirlerine bakıldığında ise yıllık ortalama maaş tutarının 115 bin doları bulduğu görülüyor. 14. Microsoft Uzun yıllar dünyanın piyasa değeri en yüksek teknoloji şirketi ünvanını elinde bulunduran Microsoft, Business Insider’ın listesinde üst sıralarda yer almaya devam ediyor. 14. sırada karşımıza çıkan şirketin çalışanlarının yüzde 41’i evlerinden de çalışabiliyor. Microsoft, yıllık ortalama maaş tutarındaki 123 bin dolarla da diğer teknoloji şirketlerinin önünde yer bulmayı başarıyor. 10. NetApp İlk 10’a girdiğimizde karşımıza çıkan ilk teknoloji firması ise NetApp. Kaliforniya merkezli şirketin yaklaşık 13 bin çalışanının yüzde 42’si merkezde bulunuyor. Şirketteki yıllık ortalama maaş tutarı ise 123 bin dolarla Microsoft’la eşit. 7. Cisco 2013 listesinde 29. sırada bulunan, 2014’te ise ilk 50’ye girmeyi başaramayan Cisco, 2015 listesinde oldukça iyi durumda bulunuyor. Bir önceki yıl ilk 50’de olmamasına rağmen 2015 listesine 7. sıradan girmeyi başaran Cisco Systems yaklaşık 74 bin çalışana sahip. Çalışanların yüzde 75’i uzaktan da işlerini yürütebilirken, bir çalışan beş yıl sonunda yıllık ortalama 123 bin dolar kazanıyor. 2. Google Listede inişli çıkışlı bir görünüm sergilese de ilk 10’dan çıkmamayı başaran Google, güncel listede ikinci sırada yer alıyor. Çalışan memnuniyetinde yüzde 84 ile oldukça başarılı bir göstergeye sahip olan şirketteki ortalama yıllık maaş tutarı 133 bin dolar seviyesinde. 1. Facebook Facebook, sunulan imkanlar açısından en iyi durumda olmayabilir. Ancak çalışan memnuniyetinde yüzde 93 ile neredeyse memnun olmayan hiçbir çalışana sahip olmayan şirket hem teknoloji şirketleri arasında hem de genel listede ilk sırada yer almayı başarıyor. Facebook’un önde olduğu bir diğer alan ise ödediği maaş tutarları. Şirkette beş yıl çalışan biri, yıllık ortalama 135 bin dolar kazanıyor.

Küçük işletmelere ücretsiz e-Fatura

0
Paraşüt Kurucu Ortağı Sean X. Yu
Paraşüt Kurucu Ortağı Sean X. Yu
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansal operasyonlarını verimli yönetebilmesini sağlamak amacıyla geliştirilen web tabanlı finansal yönetim uygulaması Paraşüt, e-Fatura hizmeti sunmaya başladı. İşletmelere maliyet avantajı sağlayan e-Fatura hizmeti, aynı zamanda fatura yazdırma, kurye ile gönderme ve takip sürecini ortadan kaldırarak operasyonel verimliliği de artırıyor. Paraşüt kullanıcıları, herhangi bir teknik entegrasyon çalışmasına gerek kalmadan Paraşüt’ün arayüzü üzerinden kolayca e-Fatura gönderip almaya başlayacak. Küçük işletmelerin bütçelerine ve ihtiyaçlarına uygun fiyat ve paketlerle sunulan e-Fatura hizmetinden yararlanmaya başlayan ilk 1000 kullanıcı, kampanya kapsamında 2015 yılı sonuna kadar ücretsiz e-Fatura gönderip alabilecek. Paraşüt Kurucu Ortağı Sean X. Yu, konuyla ilgili olarak şu sözleri aktardı: “Paraşüt olarak, finansal kontrol paneli niteliği taşıyan uygulamamızda; fatura yazdırma, kredi kartı ile online tahsilat ve cari hesap yönetimi gibi temel finansal hizmet ve bilgileri gerçek zamanlı ve kolay anlaşılır şekilde sunuyoruz. Nisan 2015 itibariyle kullanıcılarımıza e-Fatura hizmetini sunmanın gururunu yaşıyoruz. Uygulamamızı, müşterilerimizden gelen talepler ve yeni teknolojiler doğrultusunda geliştirmeye devam edeceğiz.”

Yenilenen e-Ticaret yasası 1 Mayıs’ta yürürlükte

0
eticaretTürkiye’de gücü giderek artan e-Ticaret sektörü, 5 Kasım 2014’te çıkartılan Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’la önemli bir dönüşüm gerçekleştirecek. 1 Mayıs 2015 itibariyle yürürlüğe girecek olan ve kamuoyunda “yeni e-Ticaret Yasası” olarak tanımlanan yeni yasanın getirdiği en dikkat çekici nokta ise izinli pazarlama noktasında kendini gösteriyor. Yasayla birlikte, telefon, çağrı merkezleri, faks, otomatik arama makineleri, akıllı ses kaydedici sistemler, elektronik posta, kısa mesaj gibi hizmetler ile yapılan ve “ticari nitelik” taşıyan içerikler kullanıcının izni olmadan gönderilemeyecek. Yasa, yeni alınacak izinlerin dışında daha önce bu tip gönderimlerde bulunanların da mevcut kayıtlı müşterilerinden izin almasını gerektiriyor. Bir zorunluluk olmamakla birlikte, özellikle kurumsal çalışan firmalar bugüne kadar gönderim yaptıkları müşterilerine “bilgilendirme mesajı almaya devam etmek ister misiniz?” sorusu yöneltiyor. Bu soruların adedi 1 Mayıs tarihinin yaklaşmasıyla iyice artmış durumda. Türkiye’nin bilişim hukuku alanındaki ilk akla gelen isimlerden biri olan Avukat Gökhan Ahi, onay alınmasına gerek olmayan durumlar olduğunu da ifade ediyor. Bunları; – Esnaf ve tacirlere ticari ileti gönderimi – Temin edilen mal ve hizmetlere ilişkin değişiklikler – Bir mal veya hizmetle ilgili alıcının bilgi talebi doğrultusunda verilen yanıtlar – Devam eden abonelik, üyelik vb. durumlarla ilgili tahsilat, borç hatırlatma, bilgi güncelleme başlıklarıyla özetliyor.

Tüketiciler rahat edebilecek mi?

Yenilenen e-Ticaret kanunundaki değişikliklerin amacı özellikle daha önce kayıt bırakılmamasına rağmen mesaj alınan ve spam niteliği taşıyan mesajların önüne geçilmesi. Kanun, bununla ilgili çeşitli yaptırımları da beraberinde getiriyor. Kanun’un “Cezai hükümler” başlığı altında ilgili fıkralara aykırı hareket eden hizmet sağlayıcılar ile aracı hizmet sağlayıcılara 1000 TL’den 5000 TL’ye kadar para cezası verileceği belirtiliyor. Bu tutarlar ihlalin türüne göre 15 bin TL’ye kadar çıkabiliyor. Yine bu başlık altındaki bir diğer madde ise Kanun’un 6. maddesi ile ilgili. Ticari elektronik ileti gönderme şartlarını düzenleyen bu maddeye aykırı hareket edenler arasında “bir defada birden fazla kimseye ileti gönderen” olursa belirtilen para cezası 10 kata kadar artırılabiliyor.

Dünya liderlerinin Twitter karnesi

0
TwiplomacyDünyanın önde gelen halkla ilişkiler ve iletişim firmalarından Burson-Marsteller, dünya liderlerinin ve hükümetlerinin Twitter kullanımlarını değerlendiren Twiplomacy araştırmasının 2015 sonuçlarını açıkladı. 166 ülkede bulunan 669 hükümet hesabı analiz edilerek yapılan araştırmaya göre, Birleşmiş Milletler’e (BM) üye toplam 193 ülkenin yüzde 86’sının Twitter’da hesabı var. 172 devlet ve hükümet başkanının kişisel Twitter hesabı bulunurken, ağırlıklı olarak Afrika ve Asya-Pasifik’te yer alan 27 ülke Twitter’da varlık göstermiyor. Araştırma, Twitonomy kullanılarak 50’den fazla değişkene bakılmasıyla sonuçlandırılmış. Araştırmanın sosyal medyanın gücü ve kapsamı hakkında fikir edinebilmek için vazgeçilmez bir ölçü haline geldiğini belirten Burson-Marsteller Dünya Başkanı ve CEO’su Donald A. Baer, “Dördüncüsü yapılan Burson-Marsteller Twiplomacy Araştırması iletişim uygulamaları ve dünya liderlerinin ihtiyaçları hakkında kritik öneme sahip bulgular sağlıyor” dedi.

Obama, Francis, Modi, Erdoğan…

En çok takip edilen liderlere bakıldığında, 24 Mart 2015 itibariyle  ABD Başkanı Barack Obama’nın ilk sırada olduğu görülüyor. 57 milyon takipçisi bulunan Obama’yı, dokuz farklı dildeki hesaplarıyla 20 milyon takipçisi bulunan Papa Francis Francis izliyor. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Hükümeti’nin resmi hesaplarından WhiteHouse ilk beşte yer alan diğer isimler. Araştırma sonuçlarında dikkat çeken bir nokta, en çok takip edilen isimlerin az sayıda mevkidaşını takip etmesi oldu. Örneğin Barack Obama ve Beyaz Saray’ın hesapları sadece Norveç’ten Erna Solberg, Rusya’dan Dimitri Medvedev, Birleşik Krallık Hükümeti ve Estonya Dışişleri Bakanı Keit Pentus’a ait dört hesabu takip ediyor.

Liderler Vine’ı sevdi

Twiplomacy 2015’e göre, dünya liderlerinin büyük kitlelere temel mesajlarını iletebilmek için tercih ettiği bir numaralı sosyal medya kanalı haline gelen Twitter’da hükümetler, daha fazla görsel ve video kullanmaya başladı. Örneğin @Elysee Sarayı resmi ziyaretleri özetlemek, Alman Dışişleri Bakanlığı Dünya Kupası sırasında ulusal takımını teşvik etmek için düzenli olarak altı saniyelik Vine videoları yayınlıyor. Twitter’ın yeni canlı yayın uygulaması olan Periscope’u ilk benimseyenler ise yine @Elysée sarayı ve Kremlin oldu. Bu kanalı kullanan Kolombiya Başkanı Juan Manuel Santos yakın zamanda Periscope’da canlı yayına girerek FARC gerillalarına karşı hava saldırılarının tekrar başlatılacağını duyurdu.

Twiplomacy 2015’te öne çıkanlar

– Günde ortalama 4 tweet atan dünya liderleri, 24 Mart 2015 itibarıyla toplam 2 milyon 653 bin 876 tweet göndermiş durumdalar. – Tüm 669 hesabın toplu olarak 212 milyon 283 bin 753 takipçisi var. Medyan ortalama değer ise 14 bin 207 takipçi. – Biri hariç tüm G20 hükümetleri resmi olarak Twitter’a dahil olmuş durumda ve altı G7 liderinin kişisel Twitter hesabı var. – Kendi tweet’ini kendi atan dünya liderleri oldukça az. Dikkate değer istisnalar arasında Estonya Başkanı Toomas Henrik Ilves @IlvesToomas, Avrupa Konseyi Başkanı @DonaldTusk, Letonya Dışişleri Bakanı @EdgarsRinkevics ve disleksiden muzdarip olduğu için ara sıra yazım hataları yapan Norveç Başbakanı @Erna_Solberg yer alıyor. – @BarackObama en çok takip edilen dünya lideri olmasına rağmen, tweet başına gerçekleşen bin 210 retweet ile Papa Francis’in İspanyolca hesabından gönderdiği tweet başına aldığı ortalama 10 bin retweet’in gerisine düşüyor. – Twitter’e kaydolan ilk dünya lideri 5 Mart 2007’de 813 bin 286 sayılı kullanıcı olarak giriş yapan Barack Obama oldu. O tarihte senatördü. Diğer erken başlayan kullanıcılar Meksika Başkanı Enrique Peña Nieto (@EPN), Kanada Başbakanı Stephen Harper (@PMHarper) ve ABD Dışişleri Bakanlığı @StateDept idi. – Meksika devlet başkanlığı (@PresidenciaMX) her gün atılan ortalama 68 tweetle en üretken hesaba sahip, Meksika hükümetinin hesabı da her gün atılan 60 tweetle yakından takip ediyor. İki hesap da farklı zamanlarda farklı kitlelere ulaşmak amacıyla tweetlerini genellikle birkaç gün içinde yeniden tweetliyor. – Sadece az sayıda politikacı Twitter’ı seçim kampanyaları sırasında kullanıyor. Endonezya Başkanı Joko Widodo (@Jokowi_do2) Ağustos 2014’te seçildikten sonra 2,7 milyon Twitter kullanıcısını bıraktı. Şili Başkanı Michelle Bachelet @PrensaMichelle de 11 Mart 2014’te seçildikten sonra aynı yolu seçti. – Ruanda’lı @PaulKagame Kenya’lı Uhuru Kenyatta’nın (@UKenyatta) önünde 842 bin 260 takipçiyle Afrika’nın en çok takip edilen başkanı oldu. – Ruanda’lı @PaulKagame aynı zamanda tweetlerinin yüzde 86’sı diğer Twitter kullanıcılarına yanıt olduğu için en konuşkan dünya lideri durumunda.

Türkiye’deki şirketler güvende mi?

0
Alanında uzman üç markanın birlikte gerçekleştireceği çalışma ile Türkiye’de şirketlerin veri güvenliğine bakış açısı analiz edilecek. Haziran ayı sonunda sonuçlanacak çalışma, kendisini siber saldırılara karşı güvende hisseden şirketlerin gerçekten önlem aldığını mı yoksa bu güvenin sadece bir algı olduğunu mu gözler önüne serecek. Günümüzde sürekli değişen ve gelişen tehditler kurumların bilişim altyapılarını ciddi şekilde tehdit ediyor. Ülkemizde de pek çok kurum farkında olmadan bu tehditlere maruz kalabiliyor. Bu alana odaklı 6 bin küresel çalışanı, 20’ye yakın Siber İstihbarat Merkezi ile firmaların siber güvenlikle ilgili sorunlarına çözüm sunan, alanında lider profesyonel hizmetler firması Deloitte, internet ve veri güvenliğinde küresel çözüm sağlayıcı Trend Micro ve TechInside, Türkiye’deki şirketlerin potansiyel riskler karşısındaki hazırlık seviyeleri ve algılarıyla, mevcut durumlarını karşılaştıracak bir araştırma için kolları sıvadı. Birçok farklı sektörden katılımcı kurumun güvenlik algısı değerlendirilecek Araştırmaya tüm Türkiye’den bankacılık, finans, bilişim, lojistik, perakende, üretim, ulaşım gibi önde gelen sektörlerde faaliyet gösteren birçok kurum katılacak. İsimleri tamamen gizli tutulacak katılımcı kurumlar, üç aşamalı bir süreçten geçecekler. Araştırmanın birinci aşamasında, kurumların kurumsal ağlarına yönelik siber güvenlik risklerine ilişkin algılarını ve riskler karşısındaki hazırlık seviyelerini değerlendirmek amacıyla bir anket gerçekleştirilecek. Bu sonuçlar, Deloitte tarafından değerlendirilecek. Bunun ardından katılımcılara Trend Micro tarafından güvenlik açıklarının, tehditlerinin ve zafiyetlerinin tespit edilmesine yönelik bir saha hizmeti sağlanacak. Son olarak araştırmadan elde edilen veriler derlenerek “Türkiye’deki İşletmelerin Güvenlik Algısı ve Gerçek Durum” başlığı altında bir sonuç raporu yayınlanacak. Araştırmaya katılmak isteyen şirketler ise Trend Micro, Deloitte ve TechInside ile iletişime geçerek hem güvenlik algılarını sınama hem de Türkiye için önemli bir kaynak çalışmada yer alma imkânına sahip olacaklar. Siber saldırılarda ciddi oranda artış var Deloitte Türkiye Kurumsal Risk Hizmetleri Direktörü Ali Yılmaz Kumcu konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Güvenlik bütçelerinin sürekli arttığı bu dönemde, alınan önlemlerin etkisini ölçme ve firmaların risk iştahını sorgulama ihtiyacı çok hissedilir durumda. Biz de, bu çalışma ile yönetim kurulu gündeminde önemli bir başlık olarak yer alan siber güvenlik konusunda küresel dinamikleri kaçırmadan yerel gerçekleri anlamayı ve yöneticilerin risk iştahını ölçmeyi amaçladık. Kurumlarımız kendilerini güvende hissediyor ancak bu güven yanıltıcı bir güvenlik algısına mı yoksa etkili önlemlere mi dayanıyor? Bu sorunun yanıtının tüm üst düzey yöneticiler ve güvenlik birimleri için aydınlatıcı olacağını düşünüyoruz.” Şirketler güvenlik algılarını yeniden şekillendirecekler Yapılacak araştırmanın Türkiye’deki kurumların güvenlik algısını ölçmek için eşsiz bir fırsat olduğunu ifade eden Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Genel Müdürü Yakup Börekcioğlu konuyla ilgili şunları söyledi: “Bu proje ile Türkiye’de genel anlamda “Siber Güvenlik” konusunda ilk kez yerel ve önemli bir çalışmaya imza atılacak. Proje kapsamında katılımcı kurumlara kendi bilgi teknolojisi altyapılarını değerlendirme fırsatı sunmanın yanında karşılaşabilecekleri tehditlere yönelik bilgilendirme yaparak veri güvenliği konusundaki algılarını da güçlendireceğiz. Araştırma ile kurumlar, günümüzde sürekli karşılaştığımız gelişmiş sürekli tehditler ve hedefli saldırılardan tutun, sistem içine yerleşerek fark edilmeden iş süreçlerini kesintiye uğratan birçok zararlı yazılıma kadar, farkında olmadan sırtlarına binen bu yükleri açıkça görebilecekler. Bu sayede güvenlik algılarını tekrardan şekillendirmek için oldukça yararlı bir kaynak ortaya çıkacak”. Deloitte,Trend Micro ve TechInside, Türkiye için siber güvenliğin öneminin anlaşılmasını hedefledikleri bu araştırmayla kurumların veri güvenliği algısını ortaya koyarak bu alanda önemli bir kaynak oluşturmayı hedefliyorlar.

Motor değil, vizyon mükemmeliyet merkezi gerek

0
continental-connected-cars
Görsel: Continental
TechInside’da otomotiv teknolojileri üzerine çok sayıda yazı hazırladım. Kendi kendine giden otomobiller, bunların yazılımları, kullanılacak sensör ve kameraların maliyeti, tüketicilerin bunlara ne kadar ek ücret ödeyebileceği araştırmaları gibi pek çok yazı. Bu yazıların hemen hepsinde ise yerli otomobil kavramının yalnızca kaporta ve biraz da yedek parça anlamında düşünülmesini eleştirdim. TechInside dergimizin son sayısında da bundan yakınmış, siteye aldığım yazımda Sakarya’nın Karadeniz kıyısındaki Karasu bölgesinin otomotiv vadisi ilan edilmesinin lokasyon yönünden olumsuz etkilerini sıralamış ve yine kaporta motor ikileminde kalındığı eleştirisini yöneltmiştim. Bugün, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın Twitter’dan paylaştığı “yerli dizel motor için Motor Mükemmeliyet Merkezi kuruyoruz.” mesajı çarptı gözüme. Bu tip bir motorun Türk mühendisler tarafından geliştirilecek olması önemli olmakla birlikte, yakın gelecekte ayrılmaz ikili haline gelecek otomotiv ve teknolojinin yine birbirinden uzak kaldığını görmek üzücü oldu. Maalesef Türkiye’de şu anki kamu yöneticilerinin vizyonu, ille de yerli olsun bakışıyla dünyaya orta ve uzun vadede satamayacağı ürünler geliştirme konusunda ısrarlı. 2050’ye kadar fosil yakıt kullanan araçların kalmayacağı araştırmalarla ortaya çıkmış durumda. Bir umut, dünyanın nerede olduğunu ve nereye gittiğini yazarsam belki birilerinin kararı değişebilir.

Telematics, Autonomy, Mobility

Başlığın İngilizce olmasının sebebi bu ana başlıklar altında düzenlenecek önemli bir organizasyonun temelini içermesi. 3-4 Haziran 2015’te, ABD’de otomotivin kalbi kabul edilen Detroit’te gerçekleştirilecek olan bu etkinlik, yeni otomobil modellerini değil, doğrudan bu alanda kullanılacak teknolojilerin masaya yatırıldığı bir organizasyon olacak. Örneğin; Connected Car Data başlığı altında, otomobillerin birbiriyle haberleşmesi yoluyla özellikle istenmeyen kazaların önüne geçilmesi konuşulacak. Safety, ADAS, Autonomous başlığı altındaysa teknolojinin yardımıyla otonom sürüşe giden yol haritası şekillendirilecek. Smart Mobility bölümünde; her geçen gün yaygınlaşan araç paylaşım platformlarının, 21. yüzyılın yeni trendi olmasındaki rolü değerlendirilecek. Legislation vs. Technology ise yoğun teknoloji kullanımıyla dönüşecek sektörün ve günlük mobil yaşamın hukuki boyutu ele alınacak. Son başlık olan Cyber Security, yani siber güvenlik ise adeta teknolojik oyuncaklara dönüşen araçların siber tehditlerden nasıl uzakta tutulacağını inceleyecek.
Detroit’teki otomotiv teknolojileri etkinliğinin konu başlıkları.
Etkinlikteki konuşmacılar arasında teknik ünvanlı kişilerin çokluğu, sektörün ne yöne gideceğini gösteriyor. Örneğin Nissan “Bağlantılı Araçlar Hizmetleri Direktörü” Dan Teeter ile katılırken; General Motors’tan Otonom Sürüş Uzmanı Priyantha Mudalige ile yer alacak. Subaru’nun konuşmacısı, Kuzey Amerika’daki Başkan Yardımcısı ve CIO’su Brian Simmermon olurken, aynı ünvana sahip yöneticisiyle katılan bir başka şirket ise Volvo. Volvo Otomobil Grubu’nun CIO’su Klas Bendrik, bağlantılı araçların otomotiv sektörünü nasıl dönüştürdüğü üzerine bir konuşma gerçekleştirecek. Elbette yalnızca otomotiv üreticilerinin temsilcileri yok. Örneğin navigasyon teknolojileri geliştiren TomTom‘un Yönetim Kurulu Üyesi Alain De Taeye, MIT AgeLab adına biliminsanı Bryan Reimer, Microsoft Başkan Yardımcısı Bryan Biniak ve animasyon filmleriyle tanıdığımız Dreamworks‘ten yine başkan yardımcısı Jim Mainard sektör dışı isimlerden bazıları. 3000’den fazla orta ve üst düzey yöneticinin katılacağı açıklanan etkinliğe Türkiye’den – en azından izlemek için – giden sektör yöneticileri olacak mı bilemiyorum. Ancak Silikon Vadisi’ne gidip yeni teknolojileri incelemekten kaçınmayan özellikle kamudaki üst düzey yöneticilerin de, Türkiye’nin güçlü olduğu bu alanda “otomotiv sektörü nereye gidiyor?” sorusunun yanıtını öğrenebilmeleri için yerlerini almaları gerektiğini düşünüyorum.

Huzur Azure’da

0
Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen
Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen
Göreve geldiği günden bu yana Microsoft Türkiye’de başarılı işlere imza atan Tamer Özmen, gazetecilere yaptığı sunuma 201-2015 yılları arasındaki teknolojik değişimleri anlatan bir sayfayla başladı. Özmen’in de belirttiği üzere 2010’da yeni yeni oluşmaya başlayan mobil uygulama kavramı henüz hayatımıza tam olarak girmemişti. Ancak bugün geldiğimiz noktada hepimizin akıllı cihazlarında esiri olduğumuz bir ya da birden fazla uygulama mevcut. Tamer Özmen sunumunu ilerleyen bölümlerinde Türkiye bilişim pazarının gelişiminden de bahsetti. Özmen’in verdiği rakamlara göre 2010-2015 yılları arasında yazılım pazarımız yüzde 33, donanım pazarımız yüzde 22, bulut bilişim pazarımız ise yüzde 1600 büyüme göstermiş. Tabii bu rakamlar açıklanınca toplantının odağının beş yılda yüzde 1600 büyüyen bulut alanına kayması da kaçınılmaz oldu. Azure var, huzur var Bu arada toplantıda Tamer Özmen’in verdiği bir detay toplantının keyifli havasını biraz daha keyifli hale getirdi. Microsoft’un bulut hizmeti Azure’u en yoğun kullanan  kurumların başında Diyanet İşleri Başkanlığı yer alıyormuş. Başkanlık Azure platformunu kullanmaya başladıktan sonra diyanet işleri başkanından gelen yorumu Tamer Özmen’in ifadesiyle paylaşıyorum: “Azure var, huzur var.” Tamer Özmen, bu sohbet toplantısını gelecek 5 yılın vizyonunu çizerek kapattı. Özmen, KOBİ, Eğitim ve Mobil Uygulama başlıklarının geleceğin başarı reçetesi olacağının da altını çizdi. Toplantı sonrasında Tamer Özmen ile yaptığımız video röportajı buradan izleyebilirsiniz.

“Geleceğin reçetesi mobilde”

0
Göreve geldiği günden bu yana Microsoft Türkiye’de başarılı işlere imza atan Tamer Özmen, gazetecilere yaptığı sunumda 2010-2015 yılları arasındaki teknolojik değişimleri anlattı.

Online alışveriş alışkanlıkları değişiyor

0
perakende-fmcgAccenture, ‘Kesintisiz Perakende Araştırması’nın Türkiye sonuçlarını açıkladı. Araştırma; Türkiye’de kıyafet, aksesuar, ayakkabı, tüketici elektroniği, market, çok katlı mağazalar, indirim mağazaları, kişisel bakım mağazaları, ev dekorasyonu ve sadece internette hizmet veren perakende zincirlerini kapsayacak şekilde hazırlandı. Tüketicilerin kesintisiz perakende deneyiminden ne bekledikleri ve perakendecilerin bu beklentileri ne kadar sağladığını analiz eden araştırmaya Türkiye’de 1,023 kişi katıldı. Araştırma sonuçlarına göre, tüketiciler satın alma kararını vermeden önce farklı kanallardan bilgi edinmek istiyor. Mağazadan satın almadan önce internette araştırma yapma sebepleri • Fiyatları diğer perakendecilerle karşılaştırmak için yüzde 53 • Daha fazla çeşit ve seçeneğe ulaşmak için yüzde 49 • Mağazayı ziyaret etmeden önce, ürünün bulunup bulunmadığını anlamak için yüzde 45 İnternette satın almadan önce mağazayı ziyaret etme sebepleri • Mağazada ürünlere dokunabilmek için yüzde 53 • Fiyatları diğer perakendecilerle karşılaştırmak için yüzde 32 • Mağaza lokasyonu yakın olduğu için yüzde 31

Tüketicilerin çeşitlilik beklentisi artıyor

Tüketiciler aynı markanın farklı kanallarında da tutarlı, tamamen entegre ve bağlantılı bir alışveriş deneyimi bekliyor. Ürün çeşitliliği, promosyon ve fiyatların hem mağaza, hem de internette aynı olmasını bekleyenler çoğunlukta. Yine de Avrupa tüketicisine kıyasla önemli bir kesim hala fiziksel mağazaların internet mağazalarına kıyasla daha çok çeşite ve promosyona sahip olması gerektiğini düşünüyor. Perakende tüketicileri, özellikle kıyafet ve tüketici elektroniği kategorilerinde mağazaya gitmeden önce istedikleri ürünü internetten ayırmak istiyor, ancak mağazada deneme opsiyonuna da hala sıcak bakıyor. Tüketici beklentisinin yanında tüketici algısına baktığımızda ise mağazalarda bulduğu taze ve kaliteli ürünleri internet mağazasında da bulabileceğini düşünenler sadece yüzde 31.

Kişiye özel beklentiler

Perakendecilerin mağaza içinde veya elektronik posta aracılığıyla iletişim kurması, Türk tüketicilerin en çok tercih ettiği iletişim kanalları arasında. Türk tüketiciler bu kanallar vasıtasıyla en çok sırasıyla genel indirim promosyonları, yeni ürün bilgisi, ödül puan iletişimleri ve satın alma geçmişine göre düzenlenmiş özel promosyonlar hakkında bilgi edinmek istiyor. Araştırmaya katılanlar arasında seçtiği perakendecinin geçmiş satın alma verisine göre kişiye özel ürün önermeleri yaptığını düşünenlerin yüzdesi ise 41.

Fiyat, ödeme ve teslimat saati hala önemli

Accenture’ın yapmış olduğu araştırmaya göre tüketici sadakatini artıran başlıca faktörlerin makul fiyat ve ödeme kolaylığı, ürün çeşitliliği ve kalitesi olduğu görülüyor. Türk tüketicilerin sadakatleri karşılığında bekledikleri hizmetler arasında ise ücretsiz nakliye ve sadakate bağlı ekstra indirim öne çıkıyor. Aynı gün içinde teslimatı öncelikli tercih edenlerin oranı yüzde 70. Türk tüketicilerin büyük bir bölümü satın almaya karar verdiği bir ürünü ilgili perakendecinin çalışma saatleri dışında bile ya aynı perakendecinin internet sitesinden ya da sonrasında yine mağazasından satın almayı tercih ediyor. Yine de yüzde 10 olan Avrupa ortalamasıyla karşılaştırıldığında, bu durumda ürünü en uygun fiyata veren herhangi bir perakendeciden satın almak isteyen Türk tüketicilerin oranının hiç azımsanmayacak ölçüde yüzde 25 olduğu görülüyor. Bu oranlar fiyat hassasiyetinin Türkiye’de ne kadar yüksek olduğunun da bir göstergesi. Türk tüketiciler Avrupalı tüketicilere kıyasla dijital deneyime daha yakın. Araştırmanın öne çıkan diğer başlıkları ise şu şekilde sıralanıyor; • Türk tüketicilerin yüzde 50’si mobilden alışveriş yapmanın kolay olduğunu düşünürken bu oran Avrupalı tüketicide yüzde 34, • Türk tüketicilerin yüzde 70’i internetten alışveriş yapmayı kolay bulurken Avrupalı tüketicide bu oran yüzde 62, • Gerçek zamanlı stok bilgisini kullanma eğilimi Türkiye’de yüzde 91, Avrupa’da ise yüzde 81, • Türk tüketicilerin yüzde 64’ü özellikle online mağazaların anlık tekliflerinin satın alma kararı üzerinde etkili olduğunu ifade ederken Avrupa’da bu oran yüzde 32, • İstenilen ürün, seçilen perakendecide varsa fakat alışveriş yapılmak istenen saat mesai saatleri dışındaysa, bu ürünü internette bulunabilecek en iyi fiyatı veren perakendeciden satın almayı tercih edenler Türkiye’de yüzde 25, Avrupa’da yüzde 10, • Ürünler hakkındaki görüş ve önerileri mobil uygulamalar aracılığıyla üretici firmalara iletmek isteyenler Türkiye’de yüzde 90, Avrupa’da ise yüzde 62.

Mobil çalışanlar için ses konferans cihazı

0
Yapılan tüm araştırmalar mobil çalışanların oranının hızla arttığını gösteriyor. İş dünyasına sunduğu çözümlerle yoğun olarak kullanılan Sennheiser, mobil çalışanların konferans görüşme talebindeki yüksek ses kalitesi ihtiyacını karşılamak üzere SP 20 isimli özel bir ürün geliştirdi. Sahip olduğu yeteneklerle yalnızca o ortamda bulunanları değil, farklı lokasyonlardaki iki kişinin birbiriyle ses kalitesinden feragat etmeksizin görüşebilmesini sağlayan ürünü, Sennheiser Telekom Ürünleri Ülke Müdürü Henri Çiprut‘tan dinledik.

4G ihalesinde son durum

0
4GTelekom sektörü kendi halinde 26 Mayıs’ta olacağı açıklanan 4G ihalesine hazırlanırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen haftaki Türk Telekom organizasyonunuda kısa bir brifing aldığını, 4G yerine 2 yıl sonra 5G’ye geçilmesinin daha iyi olacağını söylemişti. Akşam 22:00 sularında yapılan bu konuşma, sabaha kalmadan hem sektörün hem de ülkenin gündemi olmayı başarmıştı. Biz de TechInside olarak 5G’ye geçişin uluslararası platformlarda en erken 2020 olarak planlandığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirttiği gibi 2 yıl içinde bir geçişin mümkün olmadığını aynı saatlerde sizlere duyurmuştuk. O günden bu yana sektör ihaleye neredeyse tam anlamıyla hazırlanmışken, bir yandan da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri nedeniyle iptal korkusu yaşıyordu. Hatta bu sabaha kadar bu durumun devam ettiği yazılıyor, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin, “4G ihalesi hükümet tarafından değerlendiriliyor. 3G ve 4G arasında büyük bir fark var. Fakat 5G’yi gördükten sonra bu fark detay olarak kalacak. Cumhurbaşkanı’nın sözleri talimat niteliğinde. Kendisi yarı başkandır, yürütmenin başıdır.” sözlerine atıfta bulunuluyordu.

4G ihale takvimi değiştirilmedi

Tüm bu yukarıdaki tablonun diğer tarafında yaşanan bir başka gelişme ise Cumhurbaşkanı’nın Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin tarafından “ikna edildiği” ve 4G ihalesinin planlandığı gibi 26 Mayıs 2015’te gerçekleştirileceği oldu. Konuya dair asıl resmi kurum olan BTK’dan ise net bir açıklama henüz yapılmış değil. Bir açıklama yapılmadan da 4G ihalesi yapılacak ya da yapılmayacak demek maalesef mümkün değil. Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

Türkiye, mobil bankacılık kullanımında önde

0
ING_infografikING Grubu içinde “deneyim merkezi” haline gelen ING Bank Türkiye, geliştirdiği mobil bankacılık ürünlerini diğer ING ülkelerine ihraç etme noktasına geldi. Bu gelişmenin duyurusuya birlikte hazırladığı Mobil Bankacılık ve Tasarruf Eğilimleri araştırmasının sonuçlarını da açıklayan şirket, 13 Avrupa ülkesi ile ABD ve Avustralya’da yaptırılan bu araştırmayla Türkiye’nin durumunu da ortaya koydu. ING Bank olarak kendilerini bankacılık lisansına sahip teknoloji şirketi olarak konumlandırdıklarını belirten ING Bank Bireysel Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Barbaros Uygun, mobil cihazlar üzerinden bankacılık işlemlerini yapan ING Bank müşterilerinin dijital kanalları kullanan toplam aktif müşteriler içindeki oranının yüzde 66’ya yükseldiğine dikkat çekti. Dijital Bankacılık uygulamaları ParaMara’nın kısa sürede 65 bin aktif kullanıcıya ulaştığını kaydeden Uygun, “ParaMara aynı zamanda, ING Grubu’nun 2014 İnovasyon Fonu’ndan pay alan 5 projeden biri oldu. Şimdi ParaMara’yı Apple Watch üzerine taşıyoruz. Son olarak, ParaMara altyapısını kullanarak Avrupa’da da kullanılabilen bir mobil cüzdan uygulamasını hayata geçirmeye hazırlanıyoruz.” yorumunu yaptı.

Türkiye, Mobil Bankacılık kullanımında Avrupa ve ABD’nin önünde

Türkiye’deki internet kullanıcılarının yüzde 65’inin halihazırda mobil bankacılık uygulamaları kullandığını söyleyen Barbaros Uygun, yüzde 20’lik bir kesimin ise önümüzdeki 1 yıl içinde mobil bankacılık hizmetini kullanacağını söylediğini ifade etti. “Türkiye bu oranlarla mobil bankacılık kullanımında tüm Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin önünde yer alıyor.” diyen Uygun, araştırmada, Avrupa genelinde mevcut mobil kullanıcıların oranının yüzde 53, potansiyel kullanıcıların oranının ise yüzde 11 olarak görüldüğünü belirtti.”

Türkiye mobil alışverişin en yaygın olduğu ülke

Araştırma aynı zamanda, mobil cihazlar üzerinden alışveriş alışkanlıklarına ilişkin dikkat çekici veriler içeriyor. Buna göre Avrupa ve ABD’de her 2 kişiden biri son bir yıl içinde mobil cihaz üzerinden alışveriş yaptığını belirtirken, Avrupa genelinde mobil cihaz kullanıcılarının yüzde 58’i akıllı telefon veya tablet üzerinden satın alma gerçekleştiriyor. Türkiye’de ise bu oran yüzde 84’e ulaşıyor.

Mobil bankacılık kullanıcıları, mobil alışveriş yapmayı daha çok tercih ediyor

Bununla birlikte, mobil bankacılık kullanıcıları tablet ve akıllı telefonlarını paralarını yönetiminin yanı sıra online alışveriş için de kullanıyor. Sonuçlar, mobil bankacılık kullanıcılarının mobil alışveriş yapmayı daha çok tercih ettiğini ortaya koyuyor. Türkiye’deki mobil bankacılık kullanıcılarının yüzde 93’ü son 1 yıl içinde mobil cihazını bir şeyler satın almak için kullanmış. Avrupa genelinde ise bu oran yüzde 79’a iniyor.

Mobil alışveriş Avrupa’da erkekler, Türkiye’de ise kadınlar arasında revaçta

Mobil cihaz üzerinden alışverişte en çok rağbet gören ürünler ise elektronik ve giyim ürünleri. Avrupa’da online alışverişe en yatkın olan kesimi 35 yaş altı erkekler oluştururken; erkek kullanıcılar en fazla oyun ve elektronik cihaz; kadın kullanıcılarsa kıyafet satın alıyor. Barbaros Uygun, bu durumu şu şekilde özetliyor: Avrupalı erkeklerin yüzde 61’i, kadınların ise yüzde 54’ü son 1 yıl içinde akıllı telefon veya tabletleri üzerinden alışveriş yaptıklarını ifade ediyor. Buna karşılık Türkiye’de mobil alışveriş yapan erkeklerin oranı yüzde 80 iken kadınların oranı yüzde 87’ye yükseliyor. Türk kullanıcılar mobil cihazları üzerinden yüzde 56 ile en fazla giyim, yüzde 47 ile ikinci sırada elektronik alışveriş yapıyor.”

Mobil ödeme nakit kullanımını azaltıyor

Araştırmanın insanların nakit ödeme alışkanlıklarını da incelediğini belirten Barbaros Uygun, Türkiye’nin yüzde 68’lik oranla nakit kullanımının son bir yıl içinde en fazla azaldığı ülke olarak dikkat çektiğini belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: “Araştırmanın dikkatimizi çeken sonuçlarından biri de mobil ödeme uygulamalarına yönelik ilginin artması. Avrupa genelinde ve Türkiye’de önümüzdeki dönemde mobil ödeme uygulamalarının kullanımının artacağına işaret ediyor. Türkiye aynı zamanda yüzde 45’lik bir oranla, 15 ülke içinde dijital para birimlerinin en yüksek oranda kabul gördüğü ülke durumunda. Buna karşılık, Avrupalı tüketicilerin yüzde 28’i bitcoin benzeri dijital para birimlerini “online para harcamanın geleceği” olarak görüyor. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 9’u daha önce bitcoin kullandıklarını ifade ediyor. Bu oranla Türkiye, Avrupa ortalamasının 5 puan üzerinde yer alıyor. Tüketici mobil ödeme uygulamalarını hız ve kolaylık yönünden tercih ediyor.” Araştırma, aynı zamanda önümüzdeki 1 yıl içinde mobil ödeme uygulaması kullanmayı düşünenlerin oranını da ortaya koyuyor. Mobil ödeme uygulamalarının hala niş düzeyde olmasına karşın, mobil cihaz sahibi olan insanların çoğu önümüzdeki 1 yıl içinde bu teknolojiyi kullanacaklarını ifade ediyor. Mobil ödeme uygulamalarını kullanmayı düşünen veya kullanma ihtimali olduğunu belirtenler sıralamasında ise Türkiye yüzde 78’lik oran ile en üst sırada. Avrupa’da ise bu oran yüzde 51.

Daha iyi para yönetimi

Dijital teknolojilerin insanlara her zaman her yerden finansal çözüm sunarak paralarını daha iyi yönetmelerine de katkı sağladığını ifade  eden Uygun, bu durumu şöyle özetliyor: “Avrupa genelinde kullanıcılarının yüzde 85 gibi önemli bir çoğunluğu, mobil bankacılığın para yönetimini iyileştirdiği görüşünü savunuyor. Türkiye’de ise mobil bankacılık kullananların yüzde 94’ü mobil bankacılık ile para yönetimlerinin gelişme kaydettiğini dile getiriyor. Avrupa genelinde kullanıcıların yüzde 48’i mobil bankacılık kullanımı sayesinde finansal durumlarını daha iyi kontrol ettiklerini söylüyor. Bu oran Türkiye’de de benzer bir şekilde yüzde 47’lerde seyrediyor. Bununla birlikte, Türkiye’de katılımcıların yüzde 38,4’ü hiçbir ödemeyi kaçırmadıklarını, yüzde 37.1’i faturalarını zamanında ödeyebildiklerini, yüzde 24,9’u ise daha az limit aşımı yaptıklarını söylüyor. Bu kolaylıklar doğrultusunda Türkiye’de yüzde 22,4 katılımcı daha çok tasarruf etmeye başladığını ifade ediyor.”

Mikroskobik yaşama üç boyutlu bakın

0
virtual-realityNanotronics Imaging tarafından hayata geçirilen nVisible adlı sistem artık herkesin üç boyutlu olarak, mikroskobik bir düzlemde dijital bir gezintiye davet ediyor. Sanal gerçeklik gözlükleri sayesinde çıkabileceğiniz yolculuk, şirketin 3D yazıcı üretimi özel mikroskobu ile gerçek oluyor. nSpec adlı cihaz farklı açılardan ışığı yakalıyor ve koordinatları haritalandırıyor. Nanotronics tarafından sanal gerçeklikte ışık noktalarınca yaratılan atmosfer sizi bambaşka bir dünyaya davet ediyor. Açıklamaya göre nVisible, Samsung Gear VR, Oculus ve Google Cardboard adlı sanal gerçeklik ürünleriyle tam uyumlu. Moleküler boyuttaki görseller içinde gezmenize olanak sağlayan sistemde 3D bir yolculuğa çıkmış oluyorsunuz. nVisible, bilim insanları ve mühendislerin, materyallerin yüzeylerini mikro seviyede gözlemlemesine yarayacak. Böylece nanobotlar ya da nanotube gibi ultra küçük objeler üzerinde çok daha rahat çalışılabilinecek. nSpec adlı sistem ise 40 bin ile 70 bin dolar arasında bir fiyat skalasına sahip. Şirket ise şimdilerde bu miktarı daha “mantıklı” hale getirmek için çabalıyormuş.

Apple, lobi faaliyetleri bütçesini artırdı

0

Apple-PayBloomberg’in paylaştığı verilere göre Apple, 2015 yılı 1. çeyreğinde birden fazla başlıktaki lobi çalışmaları için 1.24 milyon dolar harcamış. Mobil pazarın da dahil olduğu konular için ayrılan lobi çalışmaları bütçesi böylece geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16’lık bir yükselişe sahne olmuş. Yürütülen lobi çalışmalarının vergi reformları, spektrum sözleşmeleri, akıllı telefon hırsızlığı engellemeleri ve ilgili konularda olduğu, open internet, yeşil teknoloji, medikal uygulamaların regülasyonu ve tüketici gizliliği üzerine olduğu tahmin ediliyor. ABD Başkanı Obama, geçtiğimiz Şubat ayında yaptığı açıklamada Apple Pay’in resmi federal ödeme kartları gibi örneklerde de aktif olarak kullanılabileceğini söylemişti. Apple her ne kadar bu süreçte bütçesinde artışa gitse de, Google’a yetişebilmiş değil. Google’ın 2015’in ilk çeyreğindeki lobi bütçesi 5.47 milyon dolar olarak açıklanmıştı.

Evernote yakın gelecek için neler planlıyor?

0
evernoteAkıllı telefon, tablet, bilgisayar ve pek çok akıllı platformda yer alan Evernote, kendini geliştirerek yoluna devam ediyor. Son yılın trendi olan akıllı saatlere de gelen Evernote, Apple Watch ve Android Wear platformlarını da artık destekliyor. Peki Evernote’un geleceği ne olacak? Evernote gibi önemli bir yazılım firması ve ekibinin gelecekle ilgili öngörüleri neler? Merak ettiğimiz soruları Evernote Senior Yazılım Mühendisi Damian Mehers‘a sorduk. İşte o sorular ve cevapları. Evernote, Android Wear ve Apple Watch platformları için çıkmış durumda. Evernote’a göre giyilebilir teknoloji ne tarafa gidiyor? Önümüzdeki süreçte akıllı gözlüklerde Evernote uygulamalarını görmemiz ne kadar mümkün? Kullanıcı deneyimini saat gibi giyilebilir teknolojilerle minimize etmeye doğru giden bir akım var. İdeal bir deneyimde kullanıcı neredeyse hiçbir şey yapmak zorunda kalmadan, bir projede nerede oldukları, ne yaptıkları vb. bilgilere Evernote hesaplarından sıkıntısızca ulaşıyor. Örneğin, bir toplantı yaklaşıyorsa, Android Wear üzerinde sizin bir önceki toplantınızda aldığınız notlarınızı size hatırlatıyoruz. Genellikle, pil ve ekran büyüklüğüne bağlı olarak, giyilebilir teknolojileri kullanıcı etkileşiminde kısa ve hedef odaklı olarak öngörüyoruz. Birçok yönden, gözlük gibi giyilebilir teknolojilerin teknik özelliklerinden çok sosyal anlamda benimsenmesi söz konusu. Bluetooth kulaklıklara da görsel olarak alışmak biraz zaman aldı, diğer giyilebilir teknolojilerin benimsenmesi de uzun bir zaman alabilir. Galaxy Note ailesi gibi stylus kalem ve dahili uygulamaları kullanan cihazların artması, Evernote’u etkiliyor mu? Tüm ana işletim sistemleri (Windows, MAC OS, iOS, Android) not alma üzerine hazır uygulamalar içeriyor. Bununla birlikte Microsoft, Apple ve Google ile oldukça güçlü işbirliklerimiz bulunuyor. Güçlü senkronizasyonu, arama seçenekleri, sunum hazırlamayı ve birlikte çalışmayı kolaylaştıran özellikleriyle Evernote bizim için bir not alma uygulamasından çok daha fazlası. Kullanıcılar çoğunlukla cihazların içerisinde bulunan diğer hazır ve basit uygulamalarla başlayıp, bu uygulamaların kendilerine yetersiz kaldığı noktada Evernote’a geçiyorlar. Kitlelere yön veren mobil uygulamalar, sürekli bir değişim, yeni özellikler ve güncellemeler bizlere sunuyor. Evernote da bu uygulamalardan biri. Peki ileride hangi büyük değişiklikleri görebileceğiz? Bize bir kaç ipucu verebilir misiniz? Giyilebilir teknoloji, Evernote’ta yaptığımız iş açısından oldukça önemli bir konu. Bu pazar ile her zaman yakından ilgilendik ve yeni teknolojiler sunduk. Üzerinde çalışmaya devam ettiğimiz yeni teknolojilerimizi sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Kaynak: ShiftDelete.Net