Emirates, Apple Watch uygulamasını duyurdu

0
Emirates_AppleWatchEmirates Havayolu, küresel çapta müşterilerine yüksek kalitede hizmet vermek amacıyla Apple Watch ile uyumlu uygulamasını duyurdu. Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nde Apple Watch uygulamasına sahip ilk havayolu olan Emirates, bu hizmetini 24 Nisan 2015 tarihinden itibaren kullanıma sunacak. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Emirates Dijital, Kıdemli Başkan Yardımcısı Alex Knigge: “Bugünün dünyasında mobil teknoloji, yolcularımızın seyahat deneyiminde giderek daha önemli bir rol oynuyor. Apple Watch uygulaması bize, yolcuların seyahatleriyle ilgili gerçek zamanlı bilgi sağlayarak onlara daha kişisel düzeyde bağlanmamız için imkan verecek. Ekibimiz, Apple Watch Emirates uygulamasını modern gezginleri de düşünerek basit bir şekilde bilgi erişimi sunan giyilebilir teknoloji ürünü olarak geliştirdi “dedi. Apple Watch Emirates uygulaması yine Emirates iPhone uygulamasının uzantısı olarak anlık uçuş durum güncellemeleri gibi dinamik ve belirli verileri yolcularla paylaşan bir yol arkadaşı şeklinde tasarlandı. Kullanıcılar, Apple Watch ve iPhonelarına yükledikleri Emirates uygulaması ile yaklaşan gezilerini gözden geçirme, gerçek zamanlı uçuş bilgilerine, terminal, kapı numarası, uçuş durumu ve bagaj ayrıntılarına erişebilme imkanına sahip olacak. Apple Passbook uygulamasıyla da uyumlu olan Emirates Apple Watch uygulaması ilk aşamada İngilizce, Fransızca ve Almanca dillerinde sunulacak.

B2B şirketlerinin pazarlama tercihleri belli oldu

0
digital-marketing-transformationRegalix’in dünya genelinde yaptığı bir araştırmaya göre B2B yapıların başındaki isimler, pazarlama söz konusu olduğunda çapraz kanallı pazarlamanın öne çıktığını dile getiriyor. Şubat 2015’te gerçekleşen çalışmada 300’ün üzerinde sektör lideri ve pazarlama yöneticisi ile görüşülmüş. Görüşülenlerin yüzde 86’sı ise pazarlama analizlerinin başarılı olmak için oldukça mühim olduğunu belirtmiş. Regalix’in paylaştığı verilere göre B2B yapıların yüzde 84’ü pazarlama için analitik yöntemlere yatırım yapıyor. Öne çıkan yöntemlerin başında ise çapraz kanallı pazarlama yöntemi göze çarpıyor. Katılımcıların yüzde 82’si bu yöntemi ilk sıraya yerleştirmiş. Pazarlama stratejilerine bakıldığında ise çapraz kanallı pazarlamanın neden bu derece önemli olduğu ortaya çıkıyor. Pazardaki tercih oranının bir hayli yüksek olduğu görülüyor. Katılımcıların tamamı e-posta temelli pazarlama yaptıklarını belirtirken, yüzde 84’ü içerikle pazarlamaya önem verdiğini dile getirmiş. 10 örnekten 8’i sosyal medya merkezli pazarlama ya da arama motoru optimizasyonunu hedef olarak seçtiğini, üçte biri ise web siteleri ve ücretli arama servislerine dikkat ettiklerini söylüyor.

iyzico ve Kliksa’dan önemli işbirliği

0
iyzico CEO’su Barbaros Özbugutu
iyzico CEO’su Barbaros Özbugutu
Türkiye’nin yenilikçi ödeme sistemleri platformu iyzico, Kliksa.com ile önemli bir işbirliği anlaşmasına imza attı. Tüketicilere, alternatif ödeme seçeneklerine daha kolay ulaşabilecekleri ve dünya standartlarında bir ödeme altyapısı sunmak isteyen Kliksa, bu doğrultuda iyzico platformunu tercih etti. iyzico CEO’su Barbaros Özbugutu, “Ödeme sistemleri sektörüne liderlik eden bir şirket olarak e-ticaret alanının öncü şirketlerinden Kliksa.com ile işbirliği yapmaktan mutluyuz. iyzico, uzman kadrosu ve yenilikçi yaklaşımıyla yaklaşık 2 yıllık kısa sayılabilecek bir süreçte 10 bini aşkın kayıtlı üye işyeri sayısına ulaştı ve TTNET gibi dikkat çeken iş ortaklarıyla önemli projelere imza attı. Kliksa gibi alanında güçlü bir şirketle çalışacak olmak da iyzico için ayrı bir gurur sebebi olacak” dedi. Kliksa’nın Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan ise, “Kullanıcılarımızın daha hızlı ve esnek platformlar üzerinden alışveriş yapmalarına olanak sağlayacak teknoloji yatırımlarımızla 5 yılda e-ticaret sektörünün lideri olmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda e-ticaretin temel ayaklarından birini oluşturan ödeme sistemleri altyapımızı iyzico ile güçlendirerek dünya standartlarında bir ödeme altyapısına sahip olacağız” şeklinde konuştu.

Öğrencilerin verileri ticarete alet olmayacak

0
studentsABD’de Pearson isimli bir eğitim yayıncılığı şirketi, geçtiğimiz hafta kendilerine yöneltilen bir soruyu yanıtlayarak ilginç bir gerçeği ortaya çıkarttı. Firma, sosyal medya sitelerini tarayarak, öğrencilerin davranışlarını ve araştırmalarını veri bankasına kaydediyordu. New York Times’ın haberine göre hem öğretmenleri hem de ebeveyleri sakinleştirmek içinse kısa bir süre önce yeni bir önerge sunuldu. Bu sayede eğitim teknolojileri markaları, anaokulundan 12. sınıf öğrencilerine kadarki kesimin kişisel verilerini sınırlı olarak elde edebilecek. Dijital Öğrenci Gizliliği ve Ebeveyn Hakları Yönetimi adı verilen çalışma ile birlikte, online ev ödevi portalları, sınıf öğretmenlerine özel dijital kitap çözümleri ve öğrenci e-posta programları artık ticari amaçlarla veri toplama işinde daha dikkatli olacak. Büyük Veri akımının okulları da vurduğu dile getirilirken, önerge sayesinde eğitim hizmetleri için yeni yönetmelikler geleceği, dolayısıyla bazı şirketler için de ekstra külfetler doğacağı ön görülüyor. Diğer yanda ise eğitim amaçlı ve veri de toplayan uygulamaların bazılarının gerçek anlamda işe yaradığı, bu gelişme ile birlikte bu akımın sekteye uğrayabileceği belirtiliyor. Uygulamalar daha az kişisel veri toplayacağı için, genele dair ortak kanıya varılamayacak, eğitim çözümleri üretmek daha zorlaşacak. Genellikle çoğu okulun, öğrencilerin dijital dünyadaki hareketlerini takip edemediğini düşünen aileler, büyük şirketlerin özel bilgilere erişmesinden de endişeli ve hatta başlarını maddi olarak belaya sokabilecek gelişmeler konusunda da korku içerisinde. Örneğin bir ilkokul öğrencisinin annesi olan Anna Shah-Bomba, çocuğunun akademik, fiziksel ve davranışsal bilgilerinin izinsiz olarak toplanmasından ve geleceğinin kötü anlamda etkilenmesinden korktuğunu dile getirmiş. Geçtiğimiz yıl ConnectEDU adlı bir kariyer planlama sitesi, milyonlarca öğrencinin akademik, kişisel ve kariyer bilgilerini satmış ve neticede dolandırıcılığa varan olayların önünü açmıştı. Son olarak bu önergeye karşı çıkan farklı şirketler ise tasarının çok sayıda açığa sahip olduğunu, bu sebepten hem öğrenci hem de velilerin büyük sıkıntılar çekebileceğini açıklıyor.

Turkcell İş’te Teknoloji Hamlesi bu kez Gaziantep’teydi

0
Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Yiğit Kulabaş
Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Yiğit Kulabaş
Turkcell, “İş’te Teknoloji Hamlesi” vizyonu doğrultusunda, şirketlerin büyümesine teknolojiyle destek olmak üzere ara vermeden yıllardır Anadolu turuna devam ediyor. Anadolu’yu adım adım gezerek, mobil ve sabit iletişim teknolojilerinin şirketlere sağladığı faydayı, teknolojik dönüşüm fırsatından yararlanmak isteyen şirketlerle bire bir temasa geçerek anlatan Turkcell, bu seneki organizasyonlarından beşincisini Gaziantep’te Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Yiğit Kulabaş’ın ev sahipliğinde, Kadir Çöpdemir’in moderatörlüğü ile gerçekleştirdi. Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Yiğit Kulabaş’ın, “Teknoloji ve İnovasyonla Yeni Bir Dünya” başlıklı konuşmasıyla başlayan toplantının sonunda Turkcell’in mobil ve sabit teknoloji çözümlerini kullanarak fark yaratan Festival İplik ve Halı’nın Satın Alma Müdürü Zeki Sümbül, Işık Ahşap Profil’in Dış Ticaret Sorulusu Harun Yaşar, Uğurlu Dahili’nin Finans Müdürü Servet Doğrusöz ve Havkar Güvenlik firmasının sahibi Murat Cengiz Hortoğlu katılımcılarla başarı hikayelerini paylaştı. Kulabaş :” Gaziantep’e son 5 yılda 165 milyon TL yatırım gerçekleştirdik” Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Yiğit Kulabaş, Gaziantep’te düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada şu sözlere yer verdi: “9 ülkede 71.5 milyon kişiye ve 520 bini aşkın şirkete hizmet veren şirketimiz bugün kurumsal pazarın lideri durumunda. Yoğun rekabetin yaşandığı iş hayatında fark yaratmak isteyen şirketleri üstün network altyapımız, ürün ve servislerimizle bir adım öne taşıyabilmek için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Tüm dünyada yaşanan büyük teknolojik dönüşümün gerisinde kalmak istemeyen bütün şirketlere güçlü altyapımızla, servislerimizle, en büyük saha ve çağrı merkezleri ekiplerimizle yol gösteriyor, başarıya giden yolda rehberlik ediyoruz. Bu gayret doğrultusunda iş süreçlerini mobil teknolojilerin katkısıyla sürdürerek yenidünyada kazananlar arasında olmak isteyen müşterilerimiz için Gerçek Zamanlı İşletme yaklaşımını hayata geçirdik. Gerçek Zamanlı İşletme yaklaşımı, şirketlerin 3 temel alanının yeni nesil teknolojilerle gerçek zamanlı olarak yönetilmesi anlamına geliyor. Bunlardan ilki Mobil İşletme olmak, yani firmaların operasyonlarının tamamını ya da bir kısmını mekân ve zaman bağımsız olarak yürütebilmesi. İkincisi, şirketlerin müşterileri hakkında kendi operasyonları ile bilmeleri mümkün olmayacak bilgileri de kullanarak iç görü sahibi olması, en doğru teklifi, en doğru kitleyle, en doğru zamanda buluşturabilmesini sağlayan Gerçek Zamanlı Pazarlama. Üçüncüsü ise, firmaların operasyonlarını yönetebilmeleri için kurmaları zaruri olan bilgi işlem altyapılarını, yatırım yapmadan, servis modeli ile edinmeleri anlamına gelen Sıfır Altyapılı İşletme.” Sunumda şirketlerin hayatını kolaylaştıran mobil saha çözümlerinden “Akıllı Araç Takibi”, “Ekip Mobil” ve “Akıllı Enerji Servisi”ne de değinen Kulabaş  şöyle devam etti: “Akıllı Enerji Servisi ile iş yerlerinin (mağaza, fabrika, okul, hastane, AVM, otel vb.) enerji tüketimi anlık izlenebiliyor, faturalarda yer alan reaktif cezaların ortadan kaldırılması ile yüzde 30’a kadar tasarruf sağlayabiliyoruz. Bir diğer uygulamamız Akıllı Araç Takibi de saha yönetimi ve yakıt optimizasyonu ile kurumsal müşterilerimizin operasyonel verimliliklerini artırıyor. Ekip Mobil servisi sayesinde ise yöneticiler, ekiplerinin nerede olduğunu, gönderdiği işe gidip gitmediğini, verilen işin hangi sürede tamamlandığını mekândan bağımsız takip edebiliyor.” Boyutu ve faaliyeti ne olursa olsun tüm şirketlerin Turkcell’in sunduğu bu fırsatları yakalaması için Anadolu’nun dört bir yanını gezerek binlerce şirketle bir araya geldiklerini belirten Kulabaş: “Turkcell olarak öncelikli hedefimiz Anadolu’daki şirketlerin teknik ekipleriyle birlikte çalışıp, Anadolu’da iş ortaklığı ekosistemini büyüterek yerel değerlerin Türkiye ekonomisini daha da güçlendirmesini sağlamak. Son 5 yılda 165 milyon TL yatırım gerçekleştirdiğimiz ülkemizin en önemli sanayi kentlerinden biri olan Gaziantep’te şirketlerin teknolojiyi işlerine çok çabuk entegre ettiğini görüyoruz.” şeklinde sözlerini sürdürdü. Gaziantepli şirketlerin %51’i her ay mobil internet kullanıyor İş’te Teknoloji Hamlesi toplantısında Gaziantepli şirketlerin yüzde 51’inin her ay mobil internet kullandığını ve bunun çok güzel bir oran olduğunu ifade eden Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Yiğit Kulabaş :”Çok değerli iş adamlarımızın yetiştiği, örnek yatırımlarla herkese ilham veren Gaziantep’in, öncüsü olduğumuz teknolojik dönüşümü önümüzdeki dönemde sistemlerine daha fazla entegre edeceğine, böylece çok daha başarılı ve verimli işlere imza atacağına yürekten inanıyorum.” dedi.

Samsung Electronics geleceğin liderlerinin yanında

0
Samsung_CareerPlusÇocukların ve gençlerin eğitimine destek olan projelere odaklanan Samsung Electronics; üniversite öğrenim hayatı boyunca fark yaratan adayları, sektörlerinin önde gelen şirketlerin yöneticileriyle buluşturan, iş ve staj amacı taşıyan kamp etkinliği Career Plus’taydı. İki gün boyunca gençlerin kariyer hedeflerini netleştirme ve iş hayatına giden yolda sektörleri yakından tanıyarak, iş ve staj imkanına sahip olmalarına olanak tanıyan etkinlikte Samsung Electronics, öncülük ettiği giyilebilir teknolojilerin geleceğine dair öğrencilerle birlikte çalıştı. Bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilen Career Plus kamp etkinliğinde, Samsung Electronics Türkiye yetkilileri geleceğin liderlerine, tüketicilerinin gerçek anlamda akıllı teknolojilerle donatılmış biçimde hayatın tadını çıkarmalarını sağlayacak yeni hizmetlerin geliştirilme sürecini ve giyilebilir teknolojilerin gelişim sürecini aktardı. İki gün boyunca devam eden etkinlikte öğrenciler, eğitim programları ve vaka çalışmaları ile kendilerini ve sektörünün lideri Samsung Electronics’i yakından tanıma fırsatı yakaladılar. Adaylar bu etkinliğin ardından kendilerine tanınan bir aylık sürede hazırlayacakları özel proje ve pazarlama stratejileri ile ise Samsung Electronics Türkiye bünyesinde staj yapma imkanı bulacaklar. Bir aylık süreç sonrası gerçekleştirilecek sunumda en başarılı projenin sahiplerine, Samsung Electronics Türkiye bünyesinde, kendilerine ve kariyer hedeflerine en uygun departmanlarda staj yapma imkanı sunulacak.

Veride düğümü çözen şirketler sıralandı

0
Teradata Turkiye Genel Müdürü Gamze Aydin
Teradata Turkiye Genel Müdürü Gamze Aydin
Uluslararası bağımsız araştırma kuruluşu Gartner’ın yayınladığı Magic Quadrant Raporu’nda bu kez veri ambarı, veri analitiği ve veri yönetimi alanında hizmet sunan şirketler mercek altına alındı.  Dünya çapında toplam 17 şirketin değerlendirmeye alındığı araştırmanın sonucunda Teradata birinci oldu. Konuyla ilgili olarak Teradata Türkiye Genel Müdürü Gamze Aydın, “Sunduğumuz çözümlerle şirketlere sürdürülebilir inovasyonun kapısını açıyoruz. Bu alanda en fazla çözüm seçeneğini ve en yüksek değeri sunuyoruz. Dolayısıyla sıralamada birinci olarak gösterilmek bizi şaşırtmadı.” dedi. “Veri karmaşıklığı ve pazar büyüklüğü arttıkça, teknoloji şirketlerinin vizyonu ve bunu hayata geçirme becerilerinin, kurumların veritabanı danışmanlığı ve platformu seçiminde çok değerli birer ölçüt haline geldiğini görüyoruz. Teradata, Bütünleşik Veri Mimarisi, Teradata Aster ve Hadoop çözüm yelpazesi ve büyük veri analizi yerleştirme / kurma servisleri ile şirketlerin tüm beklentilerini tek noktadan karşılıyor. Teradata’nın bu raporda altı çizilen, vizyon ve hayata geçirme becerilerindeki liderliği, şirketin güvenilir danışmanlık ve profesyonel hizmet kalitesinin bir yansımasıdır.” diyen Aydın,  Teradata’nın 2014’te kullanıma sunduğu Teradata QueryGrid ve Teradata Connection Analytics çözümleri ile büyük veri analitiği çözüm yelpazesine çok sayıda yenilikçi geliştirme eklediğine vurgu yaptı.

Kuluçka merkezinde anlayış değişiyor

0
GD Holding Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Duyarlar
GD Holding Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Duyarlar
Telekom sektörüne Global Teknoloji, güvenlik ekipmanları sektörüne Pro- Safe, internet, bilişim ve e-ticaret sektörlerine TRCRM ile dersverir.com’u kazandıran, eleman.net markasına, sarı sayfaları internet ortamına taşıyan serielaman.net platformunu da ekleyerek insan kaynakları sektöründe uzmanlaşan GD Holding, girişimcileri destekleyen bir melek yatırımcı platformu kurdu. Holding, kendi bünyesinde oluşturduğu “Kuluçka Merkezi” aracılığıyla girişimcilerin projelerini olgunlaştırmaları için her türlü alt yapı olanaklarını devreye alacak. Girişimciler, Kuluçka Merkezi’nde marketing, yazılım, donanım, operasyon, lojistik, hukuk, vergi, muhasebe, ve PR hizmetinden faydalanarak projelerini geliştirme fırsatı bulurken, holdingin çalışanı gibi maaş alacaklar. Girişimciler, bilinen Melek Yatırımcı platformlarında olduğu gibi, bu süreçler içerisinde projelerini geliştirebilmek için yatırımcı teşviki beklemek zorunda kalmayacaklar. Projelerin tüm finansal sorumluluğunu üstlenen holding, girişimcilerin en çok zorluk yaşadığı risk yönetimini de üstlenecek. Telekom, internet, bilişim, e-ticaret, insan kaynakları alanlarında faaliyet gösteren şirket gruplarını içerisinde barındıran bir holding olarak Türkiye’ye yeni markalar kazandırmayı hedeflediklerini, “Kuluçka Merkezi”nin de bu hedefin bir parçası olduğunu ifade eden GD Holding Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Duyarlar, konuya ilişkin şu açıklamada bulundu: Maaşlı girişimci “Türkiye’de Melek Yatırımcı platformunu temsil eden eko sistemin başarı oranı ne yazık ki yüzde 2’lerde kalıyor. Platformun başarı oranını artırabilmesi için eko sistemi geliştirmemiz gerekiyor. Biz bugün holding bünyemizde kurduğumuz “Kuluçka Merkezi” aracılığıyla bunu yapmayı hedefliyoruz. Bu merkez aracılığıyla seçeceğimiz projelere ilk etapta ortak olacağız. Projeler hayata geçtiğinde de elde ettiği başarı oranına göre ortaklık hisselerimizi geri vereceğiz. Bütün bu süreç içerisinde girişimcilerimiz, holding bünyesinde her türlü marketing, operasyon, lojistik, hukuk, muhasebe, yazılım, donanım ve PR hizmetinden faydalanırken, diğer çalışanlarımız gibi bizden maaş da alacaklar.” “Geleceğin yeni markası olabilir mi?” “Holdingimiz adına ortaya konan her fikre “Geleceğin yeni markası olabilir mi?” gözüyle bakıyor, gerçekleştirme noktasında anlamlı bulduğumuz her fikre GD Holding değeri kazandırmaya çalışıyoruz.” diye belirten Duyarlar, “Bugüne kadar sürdürdüğümüz projelerimiz aracılığıyla Türkiye’ye değer katan markaları hayata geçirdik. Bundan sonra gerçekleştireceğimiz tüm projelerimizde de aynı hedefle yol alacağız. Türkiye’ye yeni markalar kazandırma noktasında çalışmalarımızı hızlı bir şekilde sürdürüyoruz. Doğru saha analizleri yaparak yatırımlarımıza yön veriyoruz. Kuluçka Merkezi aracılığıyla da aynı yol haritasıyla hareket ederek Türkiye’ye yeni markalar kazandırmayı hedefliyoruz” dedi. “Eko sistemi bekleyemedik, kendi merkezimizi kurduk” Türkiye’de Melek Yatırımcı platformunu oluşturan eko sistemin girişimcileri yatırımcı koltuğuna oturtabilecek donanıma sahip olmadığını vurgulayan Duyarlar, “Eko sistemin olgunlaşmasını beklemek yerine, kendi Kuluçka Merkezimizi kurduk. Çok sayıda girişimciyle kontak halindeyiz Merkezimizin şu aşamada 60 kişilik bir kontenjanı var. Projeler geldikçe merkezi büyütmeyi hedefliyoruz” diye belirtti.

Ford, otomobil ağını Microsoft’a emanet etti

0
Ford_MondeoFord, Microsoft ile ortak bir projeye imzasını atıyor. Anlaşmaya göre Microsoft, Ford Service Delivery Network adlı bulut tabanlı otomobil sanal ağ platformunu kendi bulut platformu ile güçlendirecek. Şirketin açıklamasına göre Ford’a sağlayacakları hizmet sayesinde küresel bazda olmak üzere dış mekanlarda gerçekleşecek otomatik yazılım güncellemeleri, MyFord ve MyLincoln Mobile servisleri çok daha güçlü bir forma kavuşacak. MyFord ve MyLincoln Mobile, uzaktan çalıştırma, araç bulma ve otomobil bilgilerini sunma gibi içerikler sağlıyor. Birbirine bağlı otomobillerden oluşacak olan ağ, Microsoft Azure tabanlı teknoloji sayesinde Azure ve Ford veri merkezlerinde hayatını sürdürecek. Microsoft’tan Sanjay Ravi yaptığı açıklamada, Ford Service Delivery Network yapısının stratejik bir yaklaşım sunarak araçları güncel tutacağı, bir yapı haline getirerek müşterilerin bulut tabanlı hizmetlere daha çok yöneleceğini söylüyor. Ford’un güncellemeler hazır olduğu anda istediği gibi yollayabileceği ve müşterilerin de en son teknolojiye anında ulaşabileceğini de dile getiren Sanjay Ravi, bu yıl her şeyin start alacağını müjdeliyor.

Nesnelerin interneti İngiltere’ye 100 milyar pound kazandıracak

0
IoT_GenericCisco’nun “The Internet of Everything: Unlocking the Oppurtinity for UK Startups” adlı raporuna göre, nesnelerin interneti (IoT) üzerine odaklanan yeni girişimler, 10 yıllık süreç içerisinde sadece İngiltere’de 100 milyar pound getiri sağlayacak. Buna rağmen şirketin iş geliştirme yetkililerinden Tom Kneen öncelikle aşılması gereken bariyerler olduğunu ve ancak bu şekilde bu sektörün yeşereceğini söylüyor. Mevcut rapor nesnelerin internetinin sağlık, perakende, enerji ve ulaşım alanlarında güçleneceği ve atılımların ağırlıklı olarak bu noktalardan geleceğini iddia ediyor. Buna göre sağlık sektörü bunlar arasında önde gelen başlık olacak ve önümüzdeki 10 yılda 48 milyar pound getirecek. Perakende sektörünün 27 milyar, nakliye ve taşımanın 11 milyar ve enerjinin ise 7 milyar pound gelir sağlayacağı da not düşülmüş. Cisco’dan gelen bilgiler ise şayet İngiltere’deki büyük firmalar, KOBİ’ler ve hükümet organizasyonları internet tabanlı cihazların getireceği kârı arzu ediyorlarsa ortaklık konusunda ve inovasyon için daha dostane bir anlayış içinde olmalı.  Şirketin İngiltere ve İrlanda bölge yöneticisi Phil Smith, ülkede irili ufaklı pek çok firmanın nesnelerin interneti uygulamaları geliştirdiğini ve sadece insanlarla iletişimde bulunma, işleme, veri paylaşımı değil, tedarik zinciri ve müşteri arasındaki köprüyü de bu sayede sağlayabildiklerini söylüyor. Tom Kneen ise tekrar bariyerleri dile getirirken, günümüzün teknoloji devi isimlerinin nesnelerin interneti atılımlarının kod yazmak ya da yeni yapılar oluşturmaktan öte, bunları işler hale getirmekte sıkıntı çektiğini ekliyor. Kneen’e göre geleneksel teknoloji şirketleri, ücretsiz geliştirici araçları ve kiralanmış sunucu alanlarından öte daha geniş iş dünyası merkezli yeteneklere ihtiyaç duyuyor.

Bu bölümde iş bulma sorunu yok

0
Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Çizgi Film – Animasyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fethi Kaba, Fakültenin animasyon bölümünün 24 yıl önce kurulduğunu ve bugüne kadar 304 mezun verildiğini söyledi. Öğrencilerinin henüz okuldayken freelance olarak çalışmaya başladıklarını belirten Kaba, daha mezun olmadan öğrencilerin rahatlıkla iş bulduklarını bildirdi. ‘’Anadolu Üniversitesi çizgi Film Araştırma Geliştirme Merkezi’’ projesi için yaklaşık 1 milyon 480 bin TL destek kredisi aldıklarını ve kredi ile öğrencilerin iş yaşamlarını çok etkileyecek olan Wacom Laboratuvarı kurduklarını belirtti. Açılmış olan Wacom laboratuvarı için 18 Mart tarihinde Wacom Küresel PR Müdürü Jens Kellersmann, İllüstratör Burak Şentürk ve Pepe’nin Anadolu Üniversitesindeki geliştiricisi Düşyeri Stüdyosundan Mustafa Bilgiç’in katılımıyla öğrenciler için bir atölye çalışması gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen bu atölye çalışmasında Wacom’un duyurusunun yeni yapmış olduğu Wacom Cintiq 27QHD ve Cintiq Companion 2 ile İllüstratör Burak Şentürk’ün “Fikrin hızla tasarıma aktarılması” konulu sunumuyla öğrencilere sektör hakkında bilgiler verildi. Cintiq 27HD ve Cintiq Companion 2 Tanıtıldı Wacom yaratıcı profesyonellerin artan taleplerini karşılamak üzere Wacom, Cintiq 27QHD ile Cintiq 27QHD touch ürünlerini piyasaya çıkarıyor. Gelmiş geçmiş en iyi pen-on-screen performansına sahip, Wacom’un yeni ana ürünü Cintiq geniş, edge-to-edge cam çalışma yüzeyiyle, göz alıcı renkleri ve ergonomiye gösterdiği özenle sanatçıları ve tasarımcıları mest edecek. 27” ekranı sonsuz bir yüzey hissi uyandırırken, sanatçıların ve tasarımcıların gerçek anlamda büyük resmi görebilmelerini sağlıyor. Cintiq Companion 2, benzeri görülmemiş bir özgürlük ve esneklik sunarak, kullanıcıların her yerde keşfe çıkmasına ve yaratıcı izlerini oluşturmasına imkân tanıyor. Wacom’un yeni mobil çözümü, bir Cintiq’in sunduğu tüm yaratıcı girdi kapasitesiyle beraber tam özellikli bir Windows 8 tablet olarak çalışabilir ya da ihtiyaç olduğunda, Cintiq Connect ile ev veya ofisteki Mac veya PC’ye bağlanarak, yaratıcı profesyonellerin yıllardır güvendiği, kalem performansıyla ünlü birincil veya ikincil bir Cintiq ekranı olarak işlev görebilir.      

Takvimlerin Gösteremediği “Kırmızı Pazartesi”

1
19-YY-Makine
19. Yüzyıl İngiltere
Ta ki adamın biri kumaş dokuyan tahta mekiklerin yerine “çelik iğ” geliştirene dek. Sonra herşey değişti… Çelik iği yapan adam sadece işleri kolaylaştırmaya ve dokunan kumaşların daha sağlam olmasını sağlamaya çalışıyordu. Tabii uluslararası sömürgeciliği başlatan kişi olarak anılacağını bilse belki de buluşunu kimseye göstermezdi. Fakat her dönüşüm süreci kendini yeni bir takım isimlere adlandırır: Bilgi Çağı ya da Endüstri Devrimi gibi… Bu bağlamda, her yeni süreç ya da dönem, kendini bir “mal” ile var edebilir. Örneğin Sanayi Devrimi: “Hollanda’ya dayalı dünya sistemini yıkıp İngiltere’ye bağlı yeni bir sistem kurma çabasıdır. İngiltere bunu yünlü̈ dokuma ile denemiş̧, başaramamıştır. Sonuca pamuklu dokuma ile ulaşmıştır.” cümleleriyle de ifade edilmektedir. [Kaynak:  İngiliz Endüstri Devrimi Öncesinde Avrupa’da Yünlü Dokuma Sanayii- 1979  – Doç. Dr. Y. Küçük, AİTİA Maliye Fakültesi] Bugün her birimizin önünde birden çok ekran var ve herşey sonsuz bir hızda değişiyor… Her hikâye taraflıdır Tarihçi Merry E. Wiesner-Hanks “Erken Modern Dönemde Avrupa” adlı kapsamlı çalışmasının ilk sayfalarında söylüyor bunu: “Her insan gibi her tarihçi de geçmişe kendi perspektifinden bakar. Bu perspektif kişinin ilginç bulduğu konuları, bilgiye ulaşmak için kullandığı yöntemleri ve bulgularını anlattığı dili biçimlendirir. Bazen bir bakış açısı “önyargı” olarak tanımlanır; ancak bu sözcük çok olumsuz bir anlamla yüklüdür ve sanki “önyargısız” tarih, yani geçmişte meydana gelen gerçekleri olduğu gibi anlatmak mümkünmüş hissini uyandırır. Ancak, bu gerçekler insanlar tarafından toplandığı ve bu gerçekleri ortaya çıkaran kaynaklar da büyük oranda insanlar tarafından oluşturulduğu için, her hikâye taraflıdır.” Tarihi, olan biten herşeyin, hakikati gösteren, kusursuz ve eksiksiz anlatımı ve tarihçiyi herşeyi tarafsızca kaydededen uslu bir memur sanmak, 17. yüzyılda belki geçerli bir varsayım ve tanımlama olabilirdi, günümüzde; özellikle yeni gelişmelere yeni bakış açıları getirilmezse, insanlık tarihinin anlaşılmaz hale gelme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu görebilmek için kâhin olmaya gerek var mı? chronicle1Hepimiz aslında biliyoruz da söyleyecek söz arıyoruz… 20. yüzyılın en önemli yazarlarından birisi olarak nitelendirilen, 1982 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi, tüm Latin Amerika’da Gabo olarak tanınan ve 2014 yılında sonsuzluğa uçan Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez “Kırmızı Pazartesi” adıyla Türkçeleşen, “Chronicle of a Death Foretold / İspanyolca: Crónica de una muerte anunciada” adlı ölümsüz eserinde, Kolombiya’da, çocukluğunu geçirdiği kasabada işlenen gerçek bir cinayetin öyküsünü anlatır. Roman’ın ilk cümlesiyle, kimin ne zaman öldürüleceğini okuruz. Sorgulama/mülakat tekniği ile yazılmış bu kısa romanda sadece okuyucu değil, tüm kasaba ahalisi de kimin ne zaman öldürüleceğini önceden bilmektedir. “Geleneksel Basın” için “Kırmızı Pazartesi” hızla yaklaşırken… 17. yüzyıla gelindiğinde tek yapraklı ve gazete diyebileceğimiz basılı ürünler çıkmaya başlamıştı, daha düzenli, kapsamlı ve çok sayfalı yayınlar için 18. yüzyıl başlarını beklemek gerekecekti. Ya bugün? İki saat önce basılmış bir gazete bile artık bize “eskimiş” geliyor… En doğru habere ulaşmak için neden bir mikro blog sitesine bakıyor herkes? Neden çoğu zaman hiç bir yerle ilgisi olmayan insanların yazdıklarını izliyor? Demek ki bizler, yani kasaba ahalisi de olacakları ve/veya olmakta olanı aslında biliyoruz… Geleneksel basının 300 yıldan biraz fazla zamana yayılan doğuşu ve yükselişi, 21. yüzyıl tüm etkilerini göstermeye başladığında bir tür darmadağın olma noktasına hızla yaklaşmakta… Bütün bunları “basılı bir dergi”nin kağıttan sayfalarında yayınlanacağını bilerek yazıyorum ama kalıcı olacak içeriğe dönüşümünün internette olacağını artık biliyorum. Basılacağı derginin dışındaki varlığının ve okunmasının sosyal medyada paylaşımla mümkün olacağını ve ilerde arama motorları üzerinden erişileceğini de biliyorum. Her şey hızla hikâye olurken ya da her şey “Kırmızı Pazartesi” Böylece şunu gözlemleyebiliyoruz, geleneksel basını hala çok önemsiyoruz; ama artık, yolun sonuna yaklaştığımızı da biliyoruz. Peki ne yapmalı? Her şey o kadar hızlı oluyor ki, anlamak için belki onlarca yıl gereken dönüşümler bazen bir kaç hafta sürüyor. Benim kuşağım, evlerde telefon ve televizyonun olmadığı bir dünyanın çocukluğunu temsil ediyor. Şimdi ise, internetin olmadığı bir dünyayı bilmeyen insanlarla aynı koşullarda yaşıyoruz ve onların yükselişini kimimiz tedirgin, kimimiz korkulu, çoğumuz şaşkın, küçük bir kümemiz de övgü ve saygıyla izliyor. Bu yazının ulaşmasını umduğumuz kümenin, övgü ve saygıyla izleyenleri kapsadığını umarak yazıyorum hepsini… Değişim ve Dönüşüm mü? Yıkım ve Yeniden Yapılanma mı? Teknoloji her yerde; evet, geçen yazıda Eric Emerson Schmidt’e atfen, teknolojinin görünmez olacak kadar yaygın hale gelmek üzere olduğundan söz etmiştik. Bu konunun bir de diğer yüzü var: Her yerde/ Her zaman olmakla birlikte teknoloji; erişilmesi giderek zorlaşan, karmaşıklaşan ve denetimi konusunda egemenlerin kaygılarının hudutsuz taleplere sürüklendiği bir olguya doğru evrilmekte… Demokrasinin beşiği kabul edilen Büyük Britanya Krallığında sosyal medya sitelerine yasaklama getirme konusu ciddi ciddi tartışıldı: “İngiltere hükümeti dört gün boyunca ülkeyi kasıp kavuran yağma ve kundaklama olayları ardından kriz zamanlarında Twitter ve Facebook gibi sosyal iletişim ağlarını kapatıp kapatmamayı değerlendiriyor. Başbakan David Cameron, istihbarat servisleri ve polisin, şiddet planlayanların iletişimlerinin engellenmesinin “doğru ve mümkün” olup olmadığını araştırdığını açıkladı.” [Kaynak] Teknoloji her zaman herşeyi değiştirdi, bu dönüşüm ilk kez yaşanmayacak: İki taşı birbirine vurarak yakılan ilk ateşle başlayan bu değişim, geçtiğimiz binyıllarda uzun ve yavaş dönemlere kültürleşerek yayılır ve böylece dönüşüm süreçleri yönetilebilir hale gelerek kuşaklar arasında özümsenerek aktarılırdı. Şimdi artık durum çok vahim: Eğitim kurumları verili durumun neredeyse 15 yıl gerisinden gelmekte… Öğrendiğiniz ve öğreneceğiniz hiç bir şeyin hükmü yok… Biri hariç: Öğrenmeyi öğrenmek…

Ölçsan satış ekibini güçlendiriyor

0
Ölçsan Satış Müdürü Tunç Pınar
Ölçsan Satış Müdürü Tunç Pınar
Türkiye ve EMEA bölgesine akıllı kart, biyometri ve güvenlik çözümleri, uygulama geliştirme ve teknoloji entegrasyonu alanlarında 1984 yılından bu yana hizmet sunan ileri teknoloji şirketi Ölçsan’ın satış ekibi yeni atamalarla genişliyor. Yeniden yapılanma kapsamında kurulan yeni satış ekibinin başına teknoloji sektöründe 20 yıla yakın tecrübeye sahip Tunç Pınar getirildi. Ölçsan’ın yeni satış müdürü Tunç Pınar, siber güvenlikten güvenlik algoritmalarına, tehdit yönetiminden kimlik ve sertifika yönetimine, parmak izi, parmak damar izi, göz damar izi, iris tanıma ve 3 boyutlu yüz tanımanın da dahil olduğu biyometrik çözümlerden kurumsal ve ulusal kimlik kartlarına kadar geniş bir yelpazede ürün ve çözümler sunan şirketin satış ve bayi ağını yönetecek. 1971 yılında doğan Tunç Pınar, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. Kariyerine Besaş’ta Satış Temsilcisi olarak başlayan Pınar, 2002 yılında bünyesine dahil olduğu Pancom’da sırasıyla Ürün Müdürü ve Bayi Kanal Müdürü olarak görev yaptı. 2004 – 2006 yılları arasında Expo Channel TV’de program yapımcılığı ve sunuculuğu yapan Tunç Pınar, 2006 – 2009 yılları arasında görüntü ve ses otomasyon sistemleri alanında faaliyet gösteren Prokare’de Satış Müdürü olarak görev yaptı. 2009- 2012 yılları arasında  Hitachi Türkiye Distribütörü EMN ‘de iş geliştirme müdürü  görevini yapan Tunç Pınar, Ölçsan’daki yeni görevine başlamadan önce bir kez daha bir araya geldiği Panasonic Distribütörü  Pancom AŞ de Satış  Müdürü görevini yürütüyordu. Evli ve 2 kız çocuk babası olan Tunç Pınar, kariyerine Ölçsan Satış Müdürü olarak devam ediyor.

Google’ın yeni algoritması ve düşündürdükleri

3
dijital dünya
Dijital Dünya
Son 15 gündür çok çeşitli kaynaklarda haberi çıktı. Belki sizin de gözünüze ilişmiştir. Google, arama sonuçlarında çıkan sitelerin sıralama algoritmasında bir değişikliğe gitmeye hazırlanıyor. Google arama sonuçları algoritmasında çok sıklıkla değişiklik yaptığı için ilk bakışta bu haberi çok önemli görmeyebilirsiniz. Hatta sadece arama motoru optimizasyonu uzmanlarına uyum sağlamak zorunda oldukları bir yeni değişiklik gibi de görünebilir. Ancak bende bir takım farklı düşüncelerin oluşmasına da yol açtı bu yeni algoritma. Sizlerle de paylaşmak istedim. Öncelikle neymiş bu yeni algoritma, ona bir bakalım. Google, arama sonuçlarını sıralarken bir çok farklı kritere bakıyor. Yine de hepsinin içerisinde en öncelikli olanı bir sitenin aldığı link sayısı. Yani bir siteye diğer sitelerden ne kadar link verildiyse Google bu siteyi o kadar muteber kabul ediyor. Ancak bu metodolojinin sakıncalı yanı, manipüle edilebiliyor olması. Her ne kadar Google çeşitli kontrol mekanizmaları ile gelen bu dış linklerin sağlıklı olup olmadığını kontrol etmeye çalışsa da her zaman başarılı olamayabiliyor ve bazı art niyetli siteler bu linkleme algoritmasından kendi faydaları için yararlanabiliyorlar. Google da daha sağlıklı ve hakkaniyetli bri arama sonucu site listesi oluşturabilmek için yeni bir yöntem oluşturmuş. Buna da ‘fact based’ adını vermiş. Türkçede ‘doğruluk/hakikat tabanlı’ diye anmak en iyisi olacak sanırım. Algoritma şöyle çalışıyor. Bir sitedeki içerik Google araştırmacılarının geliştirdiği Bilgi-Tabanlı Doğruluk (Knowledge-Base Trust) skoruna göre sıralanıyor. Yani bir sitede ne kadar yanlış içerik varsa o sitenin değeri o kadar düşüyor. Google, bu skoru oluşturabilmek için içeriğe bakıyor ve bunu Google Bilgi Kasası’ndaki (Knowlege Vault) bilgiler ile kıyaslıyor. Bilgi Kasası’ndaki bilgiler İnternet’ten toplanan hakikatlerden oluşuyor. Yani İnternet’te üzerinde yaygın bir şekilde uzlaşılmış bir bilgi doğru olarak kabul ediliyor. Örnek vermek gerekirse 1982 Dünya Kupası’nın kazananı 1000 kaynakta İtalya, 50 kaynakta Almanya olarak gözüküyorsa, Bilgi Kasası, İtalya’yı doğru bilgi olarak kabul ediyor. Daha yaşayan bir bilgi üzerinden örneklemek gerekirse, Doruktan Türker’in yaşadığı yer 20 kaynakta İstanbul, 2 kaynakta Londra gözüküyorsa, İstanbul doğru bilgi olarak kabul ediliyor. Son olarak da eğer bir site Bilgi Kasası tarafından yanlış kabul edilen bir bilgiyi barındırıyorsa o site sıralamada aşağılara itiliyor. Teorik olarak baktığınızda iyiniyetli ve doğru bilgiye erişimi kolaylaştıracak bir algoritma gibi gözüküyor. Ancak bir de madalyonun öbür yüzü var. Bir bilginin daha çok kaynakta aynı şekilde yer alıyor olması o bilginin doğruluğunun kanıtı mıdır? Belki aradığınız bilgi Edgar Allen Poe’nun doğum tarihiyse Google’ın Bilgi Kasası’na güvenmek hayatınızı kolaylaştırabilir. Ancak ya aradığınız bilgi daha felsefi, ideolojik ya da siyasi bir içerik ise? O zaman çoğunluğun tekrarladığı bilgiyi doğru mu kabul etmek durumunda kalacağız? Gerek Türkiye’de gerekse Dünya’da, son 5 yıl içerisinde tüm mass medya tarafından aynı anda yayınlanmış ve savunulmuş yüzlerce haberin yanlış ya da yalan olduğu defalarca ortaya çıkmadı mı? Ötesi Zaytung ya da TheOnion gibi varlığının nedeni bilgiyi esnetmek olan mizah ya da eleştiri sitelerini yok mu sayacağız? İşte beni düşündüren kısım da tam burası. Google, Yahoo, Bing, Yandex ya da diğer arama motorlarının görevi nedir? Benim için aradığım bilgiyi Web’de tarayıp, sonuçları tarafsız bir şekilde karşıma çıkartmak mı yoksa benim adıma doğrunun ne olduğuna karar vermek mi? Açıkçası iyiniyetli olduğuna canı gönülden inanmak istesem de manipülasyona bu kadar açık yöntemlerin, artık toplumsal yönelimlerde çok etkili olan arama motorları tarafından devreye sokulması damağımda buruk bir tat bırakıyor. Google henüz doğruluk/hakikat tabanlı algoritmasını devreye sokmadı. Şu an test çalışmaları sürüyor. Benim ümidim, en azından bu algoritma devreye alındığında Google’ın kullanıcılara manuel olarak bu yöntemi arama sonuçlarının dışında tutma opsiyonunu sunması.

TechInside’ın 7. sayısı çıktı

0
TechInside-Dergi-Sayi-007-1Değerli TechInside okurları, Her geçen gün geliştirdiğimiz TechInside basılı dergimiz bu ay MWC 2015 özel ekiyle birlikte hazırlandı. Mart ayı başında Barselona’da düzenlenen Mobile World Congress – Mobil Dünya Kongresi’ni yerinde takip ederek size özel içerikler hazırladık. Dergimizin bu sayısında artık yalnızca bilişim sektörünü değil, tüm sektörleri ilgilendiren bulut bilişim konusunu masaya yatırdık. Bulut bilişimin geldiği noktayı paylaşırken ileride nasıl bir bulut ortamıyla karşılaşacağımıza da yer vermeye gayret ettik. Bununla birlikte, artık kamunun da ileriye yönelik planları arasına giren bu konuda verilecek teşviklere de değindik. Yedinci sayımızda sinema dünyasının vazgeçilmez ekipmanlarından biri olan tripoda dair teknolojik gelişmelere de değindik. Bu ay ayrıca, otomotiv sektörünün geleceğini temsil eden kendi kendine gidebilen, yani otonom sürüş yeteneğine sahip araçları üretmeye ne kadar hazır olduğumuzu da sorguladık. TI7_MWC15TechInside’ın bugüne kadarki en kapsamlı içeriklerinden birine sahip olan yedinci sayımızın dijital kopyasını her zamanki gibi ücretsiz indirebilirsiniz. MWC 2015 özel ekimize ise bu linkten ulaşabilirsiniz. Eğer herhangi bir işletmede yönetici, medya veya PR ajansı çalışanı iseniz, bu formu doldurarak dergimize ücretsiz aboneliğinizi başlatabilirsiniz. Henüz kaydolmadıysanız haftalık e-posta bültenimize de kaydolmanızı tavsiye ediyoruz. Umarız okurken keyif alır ve faydalanırsınız. Lütfen bizimle görüşlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin.

E-imza kullanan her 10 kişiden 9’u memnun

0
Türkkep Genel Müdürü Yüksel Samast
Türkkep Genel Müdürü Yüksel Samast
BTK verilerine göre, Türkiye’de 2014 sonu itibariyle, toplam 1.647.085 adet e-imza ve mobil imza üretildi. Aktif olarak kullanılan e-imza sayısı 715.385 adete, mobil imza sayısı ise 21.473 adede ulaştı. E-imza sahiplerinin yüzde 19’unu 19-25 yaş arası, yüzde 40’ını 25-40 yaş arası, yüzde 41’ini 40 yaş ve üstü kullanıcılar oluşturuyor. E-imza ve KEP’in iş yapış yöntemlerini ve süreçlerini doğrudan etkilediğini belirten TÜRKKEP Genel Müdürü Yüksel Samast, “KEP kullanımı ülkemizde hızla yaygınlaşıyor. 2014 sonu itibariyle 95.624’i kurumsal, 12.806’i bireysel olmak üzere, toplam 108.430 KEP adresi kullanılıyor. KEP adreslerinin yüzde 88’ini kurumsal, yüzde 12’sini bireysel adresler oluşturuyor.” bilgisini verdi. KEP sisteminin, e-imza kullanımının yaygınlaşmasını sağlayan ve e-dönüşümün en önemli uygulamalarından biri olduğunu söyleyen Samast, “2014 sonu itibariyle, e-imza, ülkemizde yüzde 46 oranında başta MERSİS, EKAP, UYAP gibi yaygın kamu uygulamalarında, yüzde 54 oranında da başta bankacılık, finans ve ticari işlemlerde olmak üzere özel sektörde kullanılıyor.” dedi. E-imza kullanıcılarının yüzde 90’ı bu uygulamadan memnun olduğunu belirtirken, kadın kullanıcılarda bu oran yüzde 95’e ulaşıyor. E-İmza ve mobil imza sayılarının özellikle KEP sisteminin yaygınlaşmasıyla birlikte daha fazla artacağı öngörülüyor. 2014 yılında KEP’in e-imza sayısına katkısı 50 bin adetin üzerinde oldu. 2015 yılı içerisinde KEP kullanımı amaçlı e-imza veya mobil imza edinenlerin sayısının birkaç kat daha artacağı öngörülüyor. E-kimlik uygulamalarının önümüzdeki süreçte bireysel amaçlı e-imza kullanımını yaygınlaştırması bekleniyor. 5 yıl içinde de e-imza ve mobil imza sayısının 5 milyon adedi, KEP hesap sayısının da 8 milyon adedi aşacağı tahmin ediliyor.

“Türkiye biyometrik konusuna daha iyi hazırlanmalı”

0
1984 yılından bu yana faaliyet gösteren Ölçsan, Türkiye ve EMEA bölgesine ağırlıklı olarak akıllı kart, biyometri ve güvenlik çözümleri, uygulama geliştirme ve teknoloji entegrasyonu alanlarında hizmet veriyor. Ölçsan Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Burak Sondal ile yeni projelerini konuştuk.

Hindistan’daki mobil ihalede milyar dolarlar konuşuldu

0
hindistanHindistan, mevcut mobil frekans bandı yetkilendirmesi için hem yenileme hem de sıfırdan alım için yeni bir ihale düzenledi. Toplamda 8 gün süren ve 49 ayrı teklif sunulan frekans bandı ihalesinde toplam teklif değeri 16 milyar doları (1.02 trilyon Rupi) buldu. Açılan teklifler sonrası en çok ilgi gören teklif 900 MHz bandı için olurken, burada Bharti Airtel, Idea ve Vodafone arasında çetin bir savaş yaşandı. Bu yarışın sebebi ise önümüzdeki yıl bu bant için bitecek olan lisansın ele geçirilebilmesi. Bu bant sayesinde yeni kurallar altında, aynı zamanda da 3G servis seçeneği ile hizmet mümkün olacak. The Economic Times’ın haberine göre, ülkenin üç büyük telekom şirketinin 900 MHz bandına olan bu hırslı atağı sonrasında Reliance Jio Infocomm da 3G frekans bandına da yöneldi. Habere göre sektörün önemli şirketlerinden birinin yönetici üyesi, “Bizler için oldukça önemli olan 900MHz bandı için Jio meblağı arttırmaya devam etti” şeklinde konuşmuş. Bu isme göre şayet bu bant için böylesi bedeller öderlerse, 2.1 GHz için ellerinde yeterince “silah” kalmayacak. 3G bandına (2.1GHz) olan ilgi ise aslında pek beklendiği seviyede olmamış. Eldeki rezervlerin sadece dörtte biri bu frekans bandına kaydırılmış. Andhra Pradesh, Delhi ve Mumbai’de 3G bandına pek ilgi gösterilmezken, Bihar, Karnataka, Kolkata, Tamil Nadu ve Uttar Pradesh (doğu ve batı)’da da 800 MHz bandı pek fazla talep görmemiş. Türkiye’de Mayıs ayında gerçekleşmesi beklenen 4G ihalesi için hükümet en az 2,3 milyar avroluk bir gelir beklediğini resmi olarak duyurmuştu.

Xerox’tan Android cihazlar için ücretsiz baskı uygulaması

0
XeroxXerox, Apple iPad ve iPhone gibi mobil cihazlardan baskı almayı sağlayan Xerox Airprint uygulamasının bir benzerini Android işletim sistemli mobil cihazlar için de geliştirdi. Xerox’un yeni uygulaması ile Android cihaz kullanıcıları, ek bir yazılım yüklemesine ve kablo bağlantısına gerek kalmaksızın Xerox baskı cihazlarından çıktı alabilecek. Google Play Store’da “Xerox Print Service Plugin” adı ile yer alan uygulama ücretsiz yüklenebiliyor. Xerox Android Baskı Hizmeti uygulaması ile farklı tipte dokümanlar, web sayfaları, fotoğraflar ağ ortamına bağlı kablosuz baskıyı destekleyen Xerox baskı cihazları üzerinden kolayca yazdırılabiliyor. Yazdırılmak istenen dokümanın birden çok kopyayla ve çift taraflı basılmasına da imkan veren uygulama, baskı almak istediğiniz Xerox ofis cihazını otomatik olarak buluyor. Böylece Xerox baskı cihazını uygulamaya tanıtmak için herhangi bir ek yükleme ve kurulum işlemine gerek kalmıyor.