Google sahibi Alphabet’in hikayesi

Google sahibi Alphabet dünyanın en büyük şirketlerinden biri konumunda. Peki bu başarının arkasındaki hikaye ne?

Alphabet, Inc., merkezi Mountain View, California, ABD’de bulunan bir Amerikan holding şirketi. Lawrence E. Page ve Sergey Brin tarafından 2 Ekim 2015’te kuruluyor. Şirket, Google’ı yeniden düzenlemek ve alt grup şirketleri bir araya toplayabilmeyi amaçlıyor.

Böylelikle Alphabet’in kuruluşu, temel Google İnternet hizmetleri işini “daha temiz ve daha hesap verebilir” hale getiriyor. Grup şirketlerine özerklik sağlayan teknoloji şirketi olma arzusu Google’ı tetikledi. Bu bilinçle şirket, farklı şirketlerin satın alınması ve işletilmesi işleriyle uğraşıyor.

Böylelikle şirket, Google segmenti üzerinden ve İnternet hizmetleri segmenti dışında faaliyet gösteriyor. Google segmenti, Arama, Reklamlar, Ticaret, Haritalar, YouTube, Uygulamalar, Bulut, Android, Chrome, Google Play gibi ana İnternet ürünlerinin yanı sıra Chromecast, Chromebook’lar ve Nexus gibi donanım ürünlerini içeriyor. Ayrıca internet hizmetleri dışındaki segment Access veya Google Fiber, Calico, Nest, Verily, GV, Google Capital, X gibi işletmeleri ve diğer girişimleri kapsıyor.

Alphabet’in en büyük yan kuruluşu Google. Calico, DeepMind, GV, CapitalG, X, Google Fiber, Jigsaw, Makani, Sidewalk Labs, Verily, Waymo, Wing ve Loon gibi başka yan kuruluşlar da bu alanda dikkat çekiyor. Gelire göre en büyük teknoloji şirketleri listesinde yer alıyor. Ayrıca birincil iş faaliyetleri teknoloji endüstrisi ile ilişkili şirketleri içeren listede yer alıyor. Bu yönüyle Alphabet dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri diyebiliriz.

Böylelikle şirketin en büyük gelir kalemini reklamlar oluşturuyor. Reklam endüstrisi analistleri, YouTube’un reklam gelirinin geçen yıl yüzde 40,6 artarak dünya çapında 4.28 milyar dolara ulaştığını tahmin ediyor. eMarketer analisti Martin Utreras: “Google, reklam tekliflerini çeşitlendirmeye devam ettikçe, YouTube’un Alphabet’in kazançlarında giderek daha önemli bir rol oynamasını bekliyoruz” diyor.

Alphabet şirketi hakkında ilginç gerçekler

  • 2018’de Alphabet, dünya çapında çalışılabilecek en iyi 500 şirketten biri oldu.
  • Piyasa değeri açısından, Alphabet dünyanın en büyüklerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu göstergeye göre, Apple’ı bile geçti.
  • 2017 yılında şirket, arama hizmetleri pazarındaki lider konumunu kötüye kullandığı gerekçesiyle ceza aldı. Böylelikle Avrupa Komisyonu tarafından 2.42 milyar Euro para cezası ödedi.
  • Google’dan Alphabet’e yeniden yapılanma, BT alanındaki en büyük prosedür olarak kabul ediliyor. PayPal’ın eBay’den bağımsız bir şirkete bölünmesinden bile daha büyüktü.

IoT cihazlar Cyber Trust Mark programı ile korunacak

Biden yönetimi, Amerikalıları internete bağlı cihazlarla ilişkili sayısız güvenlik riskine karşı korumayı amaçlayan uzun zamandır beklenen Nesnelerin İnterneti (IoT) siber güvenlik etiketleme programı Cyber Trust Mark‘ı başlattı.

Resmi olarak “U.S. Cyber Trust Mark” olarak adlandırılan program Amerikalıların siber saldırılara karşı güçlü siber güvenlik korumaları içeren internete bağlı cihazlar satın almalarını sağlamalarına yardımcı olmayı amaçlıyor.

Bebek monitörlerinden akıllı buzdolaplarına kadar her şeyi kapsayan bir terim olan Nesnelerin İnterneti, uzun zamandır zayıf bir siber güvenlik bağlantısı olarak kabul ediliyor. Birçok cihaz, tahmin edilmesi kolay varsayılan şifrelerle birlikte geliyor ve düzenli güvenlik güncellemeleri eksikliği dolayısıyla tüketicileri saldırıya uğrama riskine sokuyor.

Biden yönetimi, Energy Star‘dan etkilenen etiketleme sisteminin, Amerikalıların satın aldıkları internete bağlı cihazların güvenlik kimlik bilgileri hakkında bilinçli kararlar vermelerini sağlayarak IoT güvenliği için “çıtayı yükselteceğini” söylüyor. ABD Cyber Trust Mark, belirlenmiş siber güvenlik kriterlerini karşılayan ürünlerde görünecek farklı bir kalkan logosu şeklini alacak.

Standartları enstitü belirleyecek

Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST) tarafından oluşturulan bu kriter, örneğin; cihazların benzersiz ve güçlü varsayılan şifreler gerektirmesini, hem depolanan hem de iletilen verileri korumasını, düzenli güvenlik güncellemeleri sunmasını ve olay algılama yetenekleriyle gönderilmesini gerektirecek.

Standartların tam listesi henüz kesinleşmedi. Beyaz Saray, NIST’in “yüksek riskli” tüketici sınıfı yönlendiriciler, saldırganların şifreleri çalmak ve dağıtılmış hizmet reddi (DDoS) saldırılarını başlatmak için kullanılabilecek botnet’ler oluşturmak için sıklıkla hedeflediği cihazlar için siber güvenlik standartlarını tanımlamaya hemen başlayacağını söyledi. Bu çalışma, girişimin 2024’te piyasaya sürüldüğünde bu cihazları kapsaması amacıyla 2023 yılı sonuna kadar tamamlanacak.

Fidye yazılım saldırıları

Beyaz Saray, muhabirlerle yaptığı bir telefon görüşmesinde; markanın, sertifikalı cihazların ulusal bir kaydına bağlanacak ve yazılım güncelleme politikaları, veri şifreleme standartları ve güvenlik açığı düzeltmesi gibi güncel güvenlik bilgileri sağlayacak bir QR kodu da içereceğini doğruladı.

Beyaz Saray, ABD’li perakendecilerin de etiketli ürünleri mağazalara ve çevrimiçi olarak yerleştirirken önceliklendirmeye teşvik edileceklerini ve Amazon ve Best Buy da dahil olmak üzere bir dizi girişimi zaten imzaladığını söyledi. Gönüllü etiketleme girişimini zaten kabul eden diğer büyük isim teknoloji firmaları arasında Cisco, Google, LG, Qualcomm ve Samsung yer alıyor.

Girişim başlangıçta yüksek riskli tüketici cihazlarına odaklanacak olsa da, ABD Enerji Bakanlığı Salı günü yaptığı açıklamada, akıllı sayaçlar ve güç invertörleri için siber güvenlik etiketleme gereksinimleri geliştirmek üzere endüstri ortaklarıyla birlikte çalıştığını duyurdu.

Martı’nın sahibi kim?

0

Martı ABD’de borsaya açıldıktan sonra yoğun gündem oluşturdu. Peki Martı’nın sahibi kim ve nasıl bir hikayeye sahip?

İstanbul, 15 milyonu aşan nüfusuyla dünyanın en büyük şehirlerinden ve Avrupa’nın en kalabalık şehirleri arasında yer alıyor. İstanbul’un en büyük sorunu ulaşım. Şu anda, scooter şehirdeki en yaygın ulaşım araçları arasında bulunuyor.

Kısa mesafeler için tercih edilen yeni nesil ulaşım araçları bir süredir yurt dışında da kullanılıyor. Türkiye’de scooter kiralama fikrini hayata geçiren Oğuz Alper Öktem son günlerde gündem oluyor. Böylelikle Martı’nın sahibi olan 28 yaşındaki CEO, ABD’DE bir seyahat sırasında ulaşım sistemiyle yeni bir girişim fikrine sahip oluyor. Oğuz Öktem, paylaşımlı bir scooter fikrinden yola çıkıyor. Gerekli araştırmalar ve 8 aylık finansman prosedürlerinden sonra 2018 yılının Ekim ayında Martı’yı kuruyor. Böylelikle Mart 2019’da İstanbul sokakları Martı elektrikli scooter’lara ev sahipliği yapıyor. Böylelikle Martı’nın sahibi olan Öktem, örnek bir girişim faaliyeti gösteriyor.

Martı ile ulaşım

Trafikteki araçların yüzde 40’ının 5 kilometreden kısa mesafelerde kullanıldığını kaydeden girişimci bu veriden yola çıkıyor. Sürücülerin scooter ile seyahat etmeleri halinde çevre için önemli bir iyileşmenin yanı sıra çok büyük bir azalma olacağını belirtiyor. Öktem, bu scooterların yazılımı, elektroniği ve şasisi dahil tüm sisteminin Türkiye’de üretildiğini gururla ifade ediyor.

Öktem’e göre Martı’nın markasını kısa sürede birçok farklı şehre yayma başarısının anahtarı doğru ekibi kurabilmek. Şirket bünyesinde yazılımcılardan scooterların bakımına kadar büyük bir ekip var. Böylelikle sorumlu personele kadar pek çok farklı üyeden oluşan yetkin ve dinamik bir ekip görev alıyor. Martı’nın başarısının bir diğer nedeni de Martı’nın şu anda yurt dışındaki rakiplerine kıyasla tam zamanında Türkiye’ye geelmesi.

İlham veren genç girişimciler

Kullanıcı deneyimlerine ve görüşlerine önem veren şirket, kullanıcılarından aldığı geri bildirimlere göre sürekli olarak güncellemeler yapıyor. Scooterların birçok parçasının üretiminin Türkiye’de gerçekleşmesi, ürünün ihtiyaca göre hızlı bir şekilde tasarlanıp yenilenebilmesini sağlıyor.

Girişim, Wamda Capital’den 25 milyon dolarlık yatırım alıyor. Böylelikle Haziran 2021’de Actera ve EBRD’den aldığı B serisi yatırımla hızla büyümesini sürdürüyor. Ayrıca güncel verilere göre 5 milyondan fazla kullanıcısı olan Martı, yurt dışında daha çok varlık göstermeyi hedefliyor. Türkiye’de daha fazla şehirde ve gelecekte uluslararası pazarda yer almayı hedefliyor. Martı, kurulduğu günden bu yana hızla büyüyor ve yeni yatırımlara imza atıyor. ülkenin girişimcilik ekosisteminde yerli girişimcilere ilham vermeye devam ediyor.

Microsoft Bing verilerini yapay zeka ile koruyacak

Microsoft, veri koruma endişelerini gidermek, yapay zekaya olan ilgilerini arttırmak ve Google ile daha fazla rekabet etmek amacıyla Bing arama motorunun daha güvenli bir sürümün işletmelerin kullanımına sunacağını söyledi.

Salı günü Microsoft, yaygın olarak kullanılan ofis yazılımındaki yeni yapay zeka özelliklerine erişmek için en az %53 daha fazla ücret alacağını açıkladı.

Şirket, Inspire konferansında, müşterilerin Microsoft 365’teki yapay zeka destekli yardımcı pilotu için kullanıcı başına 30$ ödenmesi gerektiğini söyledi.

İsteğe bağlı yükseltme, kullanıcı başına 12,5 dolar ile 57 dolar arasında değişen, halka açık aylık planların başında geliyor; bu, yardımcı pilotun bazı microsoft müşterileri için maliyetleri üç katına çıkarabileceği anlamına geliyor.

Kurumsal başkan yardımcısı Jared Spataro, bir röportajda, aracın zaman tasarrufu ve üretkenlik kazanımlarıyla kendi masrafını çıkaracağını söyledi. Örneğin, yardımcı pilot Teams konuşmalarının özetini çıkarıyor.

¨Artık toplantılarda not tutmuyorsunuz, bazı toplantılara katılmıyorsunuz¨ dedi. ¨Sadece çalışma şeklinizi değiştirir.¨

Spataro, Mart ayındaki lansmanından bu yana en az 600 işletmenin test ettiği yardımcı pilot için yapılan zararı görmezden geliyor. Çalıştırılması potansiyel olarak pahalı olan yapay zeka programı henüz genel kullanıma açılmadı. Bu arada Microsoft, işletmeleri, arama motorunda içerik oluşturabilen ve interneti anlamdırabilen, yaklaşık 160 milyon  çalışan tarafından kullanılan aboneliklere dahil olan bir bot olan Bing Chat Enterprise’a yönlendiriyor.

Son aylarda milyonlarca web sörfçüsünün eriştiği halka açık olan Bing’in aksine, kurumsal sürüm, altta yatan teknolojiyi eğitmek için kullanıcı verilerinin görüntülenmesine veya kaydedilmesine izin vermeyecektir. Bir çalışanın korumaları kazanmak için iş kimlik belgesiyle oturum açması gerekiyor. 

Kullanıma sunma, personelin gizli bilgileri insanlar tarafından okuyabileceği veya yapay zekanın dikkatli yönlendirmeyle çoğaltabileceği halka açık sohbet robotlarına girmesiyle ilgili artan endüstri endişesini takip ediyor. 

Bing kullanıcıların şu ana kadar korumasız olup olmadığı sorulduğunda Spataro, Microsoft’un gizlilik politikalarını netleştirdiğini ve yapay zekayı tüketicilere ulaştırmak için istekli olduğunu söyledi. Şirket ayrıca, Google ‘ın izin verdiği gibi, resim yükleme ve ilgili içeriği arama yeteneğini de duyurdu.

Bing’e yönelik kurumsal hamlesi, Google’ın Arama ağı reklamcılığı payını yüzde puanlık kazanç başına 2 milyar dolar olarak alma çabalarına yardımcı olabilir. Ayrıca müşterileri, iş verilerine ve uyumluluk denetimlerine erişim sağlayan bir yapay zeka yükseltmesi olan Microsoft 365 Copilot’a çekebilir.

Spataro, ¨Bu bizim için çok stratejik bir hareket¨ dedi.

Intel Raptor Lake güncellemesi sızdı!

Piyasadaki en iyi CPU’larla rekabet etmek için Intel Core kampından iki aday olacak. Raptor Lake Refresh işlemcilerinin Ekim ayında piyasaya sürüleceği söyleniyor; bu arada Arrow Lake işlemcileri 2024’te gelecek. Alman yayın kuruluşu Igor’s Lab’in, Intel’in gelecek her iki işlemci serisi için dahili performans projeksiyonlarını satın aldığı bildirildi.

Hatırlanması gereken tek şey, performans tahminlerinin, Raptor Lake Refresh ve Arrow Lake’ten görebiliyor olmamız, yükselme seviyesinin kaba tahminleri olduğudur. Nihai ürün performansını göstermez, bu nedenle sayılar tam olarak net değil.

Intel, performans projeksiyonlarının temeli olarak Core i9-13900K’yı kullandı. Yonga üreticisinin Raptor Lake ve Raptor Lake Refresh adlı iki işlemcilerinin PL1 ve PL2’sini 253W ve Arrow Lake bölümünü 250W ile sınırladığı bildirildi. İşlemci üçlüsü aynı çekirdek yapılandırmasını paylaşıyor gibi görünüyor: 8+16+1. Ama ilginç olan güç tüketimi. Bu ön verilere göre Arrow Lake, Raptor Lake kadar güce ihtiyaç duyabilir. Intel, sonuçları Core i9-13900K ve %100 işaretine göre normalleştirdi.

Grafiklere göre, Raptor Lake Refresh işlemcileri, mevcut Raptor Lake yongalarına göre %1 ila %3 arasında performans artışı sağlıyor. Sonuçta bir yenileme olduğu için sonuçlar doğru görünüyor. Geçmişteki yenilemelerde olduğu gibi, yeni işlemciler daha iyi saat hızlarıyla gelecek. Intel 7 düğümünde ne kadar optimizasyon kaldığı görülmeye devam ediyor. Beklentilerimizi kontrol altında tutan Raptor Lake Refresh, muhtemelen 6 GHz bariyerini aşmayacak. Şu anda Intel’in başka bir KS modelini pazara sunup sunmayacağı belirsiz. Igor’s Lab, böyle bir çipin 6.2 GHz’lik bir hızlandırma saatine sahip olacağına inanıyor.

Tahminler, Raptor Lake Refresh’te herhangi bir iGPU performans artışı beklemememiz gerektiğini gösteriyor. Entegre grafiklerin, değişmesi muhtemel olmayan 1,65 GHz tepe saat hızıyla maksimum yürütme birimi (AB) sayısı 32 olan aynı Intel UHD Graphics 700 serisi birimler olduğu bildiriliyor.

Görünüşe göre Intel’in Arrow Lake konusunda daha iyimser olduğu iddia ediliyor. Sızan grafikler, çok çekirdekli işlemcilerde önemli performans artışları ile Arrow Lake’in Raptor Lake’ten %3 ila %21 daha hızlı olabileceğini ortaya koyuyor. Arrow Lake, kayan nokta performansında görünüşte üstün. Intel kısa bir süre önce Arrow Lake ve Arrow Lake’in ağırlıklı olarak AI ve karma işlevlerine odaklanan AVX-VNNI-INT16, SHA512, SM3 ve SM4 talimatlarını desteklediğini doğrulayan bir belge yayınladı. AVX-VNNI talimatı, sinir ağlarındaki çıkarım görevleriyle ilişkili performansı geliştirmeye yardımcı olduğundan hayati önem taşır. Bu nedenle yapay zeka, makine öğrenimi ve derin öğrenme ile ilgili iş yükleri Arrow Lake ve Lunar Lake’in avantajlarından yararlanır.

Arrow Lake’in en büyük aydınlatıcı özelliği entegre grafiklerdir. Intel Core, 3DMark Time Spy ve 3DMark Wild Life Extreme gibi sentetik kıyaslamalarda Raptor Lake’e göre %220 ila %240 GPU performansı iyileştirmesi öngörüyor. Arrow Lake, Meteor Lake gibi Intel’in yonga setlerini dikey olarak istifleyen 3D Foveros paketleme teknolojisine sahip olacak. Alchemist tabanlı Xe-LPG iGPU’nun kendi döşemesi olacak, ancak AB sayısı ve saat hızları bir sır olarak kalacak.

Raptor Lake Refresh, akrabaları gibi LGA1700 soketini kullanmaya devam edecek, yani Intel 700 serisi anakartlarınızı geri dönüştürebilirsiniz. Satıcılar, bir ay önce Raptor Lake Refresh’i desteklemek için yeni bellenimi dağıtmaya başladı. Bununla birlikte, bazı üreticiler Raptor Lake Refresh için aynı çip setlerini temel alan yeni anakartları piyasaya sürme fırsatını değerlendirecekler.

Arrow Lake ise yeni bir soket gerektirecek. Mevcut söylentiye göre çipler, mevcut LGA1700 soketinden %9 daha fazla pine sahip olan LGA1851 soketinde yer alacak. Bu, LGA1851 soketine eşlik edecek yeni Intel 800 serisi çip setlerinin tanıtımını göreceğimiz anlamına geliyor.

Igor’s Lab’in Arrow Lake hakkında LGA1851’in özellikleri ve diğer şeyler gibi daha ayrıcalıklı bilgilere sahip olduğu iddia ediliyor. Raptor Lake’in gerçek halefi olan Arrow Lake’i daha yakından tanımamız için çok uzun bir süre geçmesine gerek yok.

Google’da ücretsiz reklam vermek

Google’da ücretsiz reklam verebileceğiniz birçok yöntem bulunuyor. Görüntülü veya kelime odaklı ön plana çıkabilirsiniz.

Her şeyden önce, reklamlarınızın nerede görünmesini istediğinize karar vermeniz görüyor. Google Arama Ağı ve Google Görüntülü Reklam Ağı, Google reklamları için kullanabileceğiniz iki ağ arasında yer alıyor.

İlk olarak Google Arama Ağı, sektörünüze veya ürününüze ilgi duyacak müşterileri hedeflemek için mükemmel çözüm. Reklam kampanyanıza atadığınız anahtar kelimelerden veya uzun kuyruklu anahtar kelimelerden biri için çalışabiliyorsunuz. Arama yapan tüketicilerin arama sonuçları sayfalarında reklamlarınızı görüntüleyebiliyorsunuz. Buna dahil olan siteler Google Alışveriş, Google Haritalar ve Google Play diyebiliriz.

Google Görüntülü Reklam Ağı ise ideal müşterilerinizi hedeflemek için hizmet veriyor. Google Görüntülü Reklam Ağı Youtube, Gmail, Blogger ve belirli içeriğe sahip olanları hedefleyebileceğiniz diğer Premier Google İş Ortağı siteleri gibi birçok kanalı kapsıyor. Reklam hedefleriniz için kullanabileceğiniz çeşitli kampanya türleri bulunuyor. Kullanmayı seçtiğiniz kampanya türü, nerede reklam yaptığınıza ve ne tür bir reklam kullanmak istediğinize bağlı olarak değişiyor.

Google’da ücretsiz reklam vermek için gerekenler

Arama kampanyaları

Reklam kampanyalarının ilk kategorisi Arama Ağı Kampanyası. Google Arama ağında reklam vermeye ve metin reklamlardan yararlanmaya karar verdiyseniz arama kampanyalarını kullanabilirsiniz. Birisi alakalı anahtar kelimelerinizi aradığında, metin reklamınız açılıyor. Arama Ağı reklamlarında, arama sonuçlarının ilk sayfasının üst kısmına olabildiğince yakın olabiliyorsunuz.

Görüntülü kampanyalar

Bir görüntülü reklam, Google Görüntülü Reklam Ağı’nın herhangi bir yerinde gösterilebiliyor. Ürününüz veya sektörünüzle ilgili belirli ilgi alanlarını veya siteleri hedeflemek istiyorsanız, bunu bir görüntülü reklam kampanyasıyla kolayca yapabiliyorsunuz. Zengin medya ve resim reklamlarınız, hedeflediğiniz sitelerde gösteriliyor.

Video kampanyaları

Bunlar, Google Görüntülü Reklam Ağı ve Youtube’da yayınlanan videolar biçimindeki reklamları içeriyor. Resim veya zengin medya reklamı sizin için yeterli değilse, Video Reklamlar iyi bir seçenek olabilir.

Alışveriş kampanyaları

Bu kampanyalar, ürünlerini tanıtmak ve daha nitelikli müşteri adaylarıyla daha fazla satış elde etmek isteyen perakendeciler için mükemmel çözüm sunuyor. Reklamlarınız Google Alışveriş’te veya muhtemelen diğer Google Arama sitelerinde gösterilebiliyor.

Jeotermal teknolojisi ile temiz enerji elde etmek mümkün

Fervo Energy, jeotermal teknolojide bir atılım gerçekleştirdiğini söylüyor. Kuzey Nevada‘daki tesisinde 30 günlük bir kuyu testi gerçekleştirdi ve “3,5 megavat elektrik üretimi sağlayan yüksek sıcaklıkta saniyede 63 litre akış hızı” elde edebildiğini söyledi. Şirket, testin gelişmiş bir jeotermal sistem (EGS) için akış ve güç çıkışı kayıtlarıyla sonuçlandığını ve olaysız tamamlandığını söylüyor.

Bir megawatt aynı anda yaklaşık 750 eve güç sağlayabiliyor. Fervo’nun Project Red sitesini bu yıl şebekeye bağlaması bekleniyor. Google veri merkezlerine ve şirketin diğer Nevada altyapılarından bazılarına güç sağlamak için kullanılacak. Google ve Fervo, 2021’de “yeni nesil jeotermal güç projesi” geliştirmek için bir anlaşma imzaladı.

Bloomberg’e göre, bir enerji şirketi ilk kez bir EGS’nin ticari ölçekte çalışabileceğini gösterdi. Bilim adamları 1970’lerden beri EGS’yi gerçeğe dönüştürmeye çalıştıkları için bu noktaya ulaşmak uzun süreç oldu.

Bloomberg’in de belirttiği üzere, doğal bir jeotermal sistemin elektrik üretmesi için ısı, sıvı ve kaya geçirgenliğinin bir kombinasyonuna ihtiyacı var. Birçok alanda, kaya gerekli ısı seviyelerine sahip, ancak sıvının içinden akması için yeterli geçirgenlik yok.

Bir EGS, bu geçirgenliği yapay olarak yeraltının derinliklerine deler ve kayada kırıklar oluşturmak için sıvı enjekte ederek yaratır. Bu yaklaşım, bir jeotermal enerji santrali için potansiyel saha sayısını büyük ölçüde artırabilir.

Fervo, “ticari jeotermal üretim için yatay bir kuyu çiftini başarıyla delip 3.250 fit yanal uzunluklara ulaşan, 191°C sıcaklığa ulaşan ve titiz izleyici testleri ile kontrollü akışı kanıtlayan” ilk şirket olduğunu söylüyor.

Jeotermal enerji santrallerinin en büyük avantajlarından biri tamamen karbonsuz olmaları. Google, 2030 yılına kadar tüm ofislerini ve veri merkezlerini karbonsuz enerji konusunda çalıştırmayı hedefliyor.

Bu tesisler ayrıca herhangi bir zamanda (güneş ve rüzgarın aksine) çalışabilir ve jeotermal enerjiyi zorlayıcı bir yenilenebilir enerji kaynağı haline getirir. Bununla birlikte, Fervo CEO’su Tim Latimer’e göre, maliyet düşüşleri ve düzenleyici bürokrasi, EGS’yi daha geniş çapta kullanılabilir hale getirmenin önündeki en büyük engeller. 

Şirket, Utah’taki bir tesiste başarısını çoğaltmayı umuyor. Latimer, Fervo’nun orada benzer sonuçlar görmesi ve çıktıyı en üst düzeye çıkarmak için tasarım yükseltmelerini başarıyla uygulaması durumunda, sitenin aynı anda 300.000 eve güç sağlamak için yeterli elektrik üretmesinin beklendiğini söyledi. Bu, Utah’taki tüm evlerin yaklaşık dörtte biri.”

Google‘ın enerji ve iklimden sorumlu kıdemli direktörü Michael Terrell yaptığı açıklamada, “24/7 karbonsuz enerjiyle çalışma hedefimize ulaşmak, rüzgar ve güneş gibi değişken yenilenebilir enerjileri tamamlamak için yeni sağlam, temiz güç kaynakları gerektirecektir.” dedi. “2021’de Fervo ile ortaklık kurduk çünkü jeotermal teknolojilerinin kritik bir 7/24 karbonsuz enerji kaynağının geniş ölçekte kilidini açması için önemli bir potansiyel görüyoruz ve Fervo’nun bu önemli teknik dönüm noktasına ulaştığını görmekten heyecan duyuyoruz.”

TikTok skandalı: 700 bin Türk kullanıcının hesabı çalındı!

Popüler sosyal medya platformu TikTok’ta Nisan ayında 700 bin Türk kullanıcının hesabının çalındığı ortaya çıktı.

Son yılların en popüler sosyal medya platformu TikTok, beklenmedik bir gelişmeyle gündeme oturdu. Amerikan medyasının haberlerine göre, Türkiye’de 700 bin TikTok hesabı çalındı. Bu çarpıcı olay, seçimlerden hemen önce meydana geldi. İşte TikTok hesap hırsızlığı ile ilgili ayrıntılar!

TikTok, dünya genelinde en çok kullanılan platformlardan biri olma özelliği taşıyor. Platform, özellikle Çin-ABD rekabeti nedeniyle sıkça güvenlik tartışmalarının merkezine yerleşiyor. Bugün ortaya çıkan haberler, TikTok’un Türkiye’deki popülerliğini açıkça gözler önüne seriyor.

TikTok hesap açığını biliyormuş

Forbes’ın haberine göre, Nisan 2023’te Türkiye’deki 700 bin TikTok hesabı çalındı. TikTok’un güvenlikten sorumlu yöneticisi Kim Albarella, sistemdeki bu açığın geçen yıl bildirildiğini, ancak maliyet sorunları nedeniyle herhangi bir eylemde bulunulmadığını belirtti.

Haberlere göre İngiltere merkezli istihbarat şirketi GCHQ da TikTok’u bilgilendirdi. Nisan 2023’te Türkiye’de meydana gelen bu saldırının, TikTok’taki en büyük güvenlik zaafiyeti olduğu belirtildi. Daha önce platformda bu ölçekte bir hesap hırsızlığı yaşanmamış olduğu ortaya çıktı.

Konuyla ilgili olarak TikTok sözcüsü Alex Haurek bir açıklama yaptı. Açıklamasında şunları söyledi: “TikTok, Nisan ayında sayıları etkileyen olağandışı bir etkinliğin farkına vardı. Özellikle bazı kullanıcıların hesaplarında görülen beğeni ve hesap sayısı üzerinde belirgin bir etkisi oldu. Bu durumu geri çevirmek ve sonlandırmak için hemen adımlar attık, etkilenen kullanıcıları bilgilendirdik.”

NASA, 51 yılın ardından astronotlarını Ay’a hazırlıyor

NASA‘nın Artemis II görevinde Ay’ın uzak tarafının ötesine geçmekle görevlendirilen dört astronot, geçen ay Houston’daki Johnson Uzay Merkezi‘ne yerleşti. NASA, 1972’den beri Ay’ın etrafında uçan ilk insanlar olacak astronotların isimlerini açıkladığından beri dört kişilik mürettebat için geri sayım başladı.

Mürettebatın önümüzdeki 18 ayda günlerinin çoğu sınıflarda, uçaklarda veya simülatörlerde geçirilecek ve eğitmenler Artemis II misyonunun başarısı için çok önemli gördükleri bilgileri onlara aktaracak. Simülatörde; eğitim ekibi, uzayda görevi kısa kesebilecek veya en kötü durum senaryosunda onları öldürebilecek bir arızayı çözme yeteneklerini test etmek için astronotlara arızalar ve anormallikler yaşatacak.

NASA’nın Artemis II görevinin önde gelen eğitim sorumlusu Jacki Mahaffey “..mürettebatı araç maketlerinde ekranların önüne ne kadar çok getirebilirsek ve gerçekten o ortama dalmış olursak, o kadar erken, o kadar iyi.” dedi.

Komutan Reid Wiseman, Pilot Victor Glover, Görev Uzmanı Christina Koch ve Kanadalı Astronot Jeremy Hansen 3 Nisan’da Artemis II mürettebatına seçildi.

Ay için uygulanan eğitim

Artemis II ekibi ilk resmi eğitim gününü 21 Haziran’da kutladı. Birçok üniversite kursunun başlangıcı gibi, müfredatın bir önizlemesi ile başladı. Ardından, öğleden sonra, Mahaffey’e göre astronotlar ay yörünge mekaniği üzerine bir ders aldılar.

Mürettebatın Haziran ve Temmuz aylarındaki derslerinin çoğu, astronotlara görevin uçuş planı, Orion uzay aracı ve onları yörüngeye itecek Uzay Fırlatma Sistemi roketi hakkında bir fikir vermek için “temellere” odaklandı. Mahaffey,” tüm bunların ne olduğuna dair üst düzey bir genel bakış, her şeyin neye benzediğine dair genel bir aşinalık ve yönlendirme, ekranlarla etkileşim kurmanın temel yolları ve uzay aracının diğer bazı uygulamalı parçaları.” dedi.

Artemis II görevi, NASA’nın Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’nden Orion kapsüllerini geminin yaşam destek sistemlerinin kritik kontrolleri ve uzay aracının uzaydaki başka bir nesneye yaklaşma yeteneğinin bir testi için Dünya etrafında neredeyse bir gün süren yüksek irtifa yörüngesine yerleştirecek bir fırlatma ile başlayarak yaklaşık 10 gün sürecek. Yaşam destek sistemi, geçen yıl SLS Moon roketi ve Orion uzay aracıyla pilotsuz Artemis I test uçuşunun bir parçası değildi ve gelecekteki Artemis görevleri, derin uzayda bir ay iniş aracıyla Orion buluşmasına güvenecek.

Mahaffey, NASA’nın Artemis II astronotlarını mümkün olan en kısa sürede “operasyonel odaklı” eğitime sokmak istediğini söyledi. Bu, Orion uzay aracının nasıl çalıştırılacağına dair derslerle başlayacak, ardından mürettebat üyelerinin uzaydayken kapsül içinde yerine getirmeleri gereken görevleri uygulamalarını sağlamak için simülasyonlar gelecek.

Bu görevler, kritik motor yanıklarını yürütmekten yemek hazırlamaya ve banyoyu kullanmaya kadar uzanıyor. Mürettebat, uzay aracının tasarımını ve yeteneklerini iyi anladığında, dikkatini acil durum eğitimine yöneltecek.

Antrenman sırasında test edilenler sadece astronotlar olmayacak. Houston’daki görev kontrol ekibi de Artemis II ekibiyle simülasyonlara dahil edilecek.

“Uzay Yürüyüşü” planlanmıyor

Artemis II eğitiminin çoğu astronotların Houston’daki ana üssünde gerçekleşecek. Mürettebat üyeleri, sınıf ve simülatör çalışmalarının yanı sıra, daha yaygın olarak uzay yürüyüşü eğitimi için kullanılan Johnson Uzay Merkezi yakınlarındaki dev bir havuz olan Nötr Yüzdürme Laboratuvarı’na gidecekler. Artemis II’de planlanan uzay yürüyüşleri yok, ancak astronotlar Orion uzay aracından denizde nasıl çıkacaklarını uygulamak için havuzu kullanıyorlar.

Artemis II mürettebatı için Houston dışındaki ilk eğitim gezilerinden biri, astronotların görevin sonunda Pasifik’te onları karşılayacak olan ABD Donanması kurtarma ekibiyle buluşacakları San Diego’ya olacak.

Kesin uçuş planı netleştikçe Mahaffey, NASA‘nın astronotlara Ay’ın uzak tarafı hakkında hangi bilimsel gözlemleri yapabilecekleri konusunda bilgi vereceğini söyledi. “Göreve yaklaştığımızda ve uçuşun tam olarak nasıl görüneceğine dair biraz daha fikir sahibi olduğumuzda, özellikle Ay’ın uzak tarafına bakma şansımız olan bu kısa süre boyunca ne yapmamız gerektiği hakkında konuşacağız.”

Artemis III görevi, yeni Ay programının insanları ay yüzeyine indirmeye yönelik ilk girişimiyle Artemis II’yi takip edecek. Artemis II gibi, Artemis III’teki dört astronot da bir SLS roketi ve Orion uzay aracıyla havalanacak, ardından SpaceX’in Starship roketinden türetilen ticari bir insan-rated iniş aracına bağlanacak. Starship daha sonra astronotlardan ikisini, Dünya’ya geri dönüş yolculuğu için Orion ile buluşmak üzere uzaya geri dönmeden önce bir dizi ay yürüyüşü için Ay’ın Güney Kutbu yakınlarındaki bir iniş alanına götürecek.

Artemis III, NASA’nın sonunda Ay’a yıllık mürettebat uçuşları olmasını umduğu şeylerin ilki olacak. Ancak NASA’nın bu hedefe ne zaman veya ne zaman ulaşabileceği belirsizliğini koruyor. NASA’nın genel müfettişi, yer sistemi masrafları da dahil olmak üzere tamamen harcanabilir SLS roketi ve Orion uzay aracının bir uçuşunun, 2028’de fırlatılması öngörülen Artemis IV aracılığıyla görev başına 4,2 milyar dolara mal olacağını söyledi.

Artemis fırlatma aracını ve mürettebat kapsülünü finanse etmeye devam etmek, NASA’nın ay programının diğer unsurları için bütçesini zorlayabilir. Ve NASA’nın SLS roketi ve Orion uzay aracı, on yıldan fazla bir süre sonra geçen yıl Artemis I test uçuşunda iyi performans gösterirken, ajansın ay iniş sağlayıcıları SpaceX ve Blue Origin, Ay’da yürüyen astronotlar tarafından giyilecek yeni uzay kıyafetleri gibi tasarım ve testin daha erken bir aşamasında.

Thunes, 900 milyon doların üzerinde değerleme aldı

Büyüyen mobil cüzdanlar ve banka hesaplarına alternatif olarak uluslararası işletmelerin birbirlerine para göndermeleri için bir ödeme platformu oluşturan Singapur ve Londra merkezli Thunes, işini genişletmek için C Serisi finansman turunu kapattı.

Başlangıç, ağına daha fazla sağlayıcı eklemeye devam etmek ve platformuna daha fazla müşteri getirmek için kullanacağı parayla 72 milyon dolar topladı. Thunes‘un bu son turla şu anda 900 milyon doların üzerinde bir değerlemeye sahip olduğunu doğrulandı.

Platform, 2021’deki son büyük finansman turundan bu yana hızlı bir büyüme eğrisinde. Thunes‘un şu anda 3 milyar mobil cüzdan hesabı (daha önce 720 milyona kıyasla) ve Kenya’daki M-Pesa, Asya’daki WeChat, Uber, PayPal, MoneyGram, Remitly ve müşterilerinin Thunes‘un raylarını kullanarak ödeme yapmasını ve almasını sağlayan daha fazlasını içeren ortaklar ağı aracılığıyla bağlanan 4 milyar banka hesabı daha var. Toplamda, Thunes şu anda 80 para biriminde yaklaşık 300 ödeme yöntemini kapsıyor ve 70 pazarda tahsilatla 132 ülkede ödemelere izin veriyor. Ve bugüne kadar 50 milyar dolardan fazla işlem gerçekleştirdi.

Havaleler, cep telefonlarının ve cüzdanların yükselişi, dijitalleştirilmiş ödeme rayları ve fiyatlandırmayı, hızı ve şeffaflığı artırmak için çalışan sağlayıcıların rekabetçi bir ortamı ile on yılda çok uzun bir yol kat etti.

Ancak işletmeler söz konusu olduğunda, pazarın çoğu daha erken bir çağda sıkışıp kalıyor: KOBİ’ler ve daha büyük kuruluşlar genellikle hala bankalar aracılığıyla çalışıyor ve değişen ücretler, değişen oranlar ve belirsiz zaman dilimleri ile zorluklarla karşı karşıya.

CEO Peter De Caluwe bir röportajda verdiği demeçte, ”2016’da işe başladığımızda, bunun nedeni sınır ötesi ödemelerde, özellikle bir işletmenin bir tedarikçiye veya başka bir işletmeye nasıl ödeme yapabileceği konusunda bir verimsizlik görmemizdi.” dedi. Bir bankaya gidip 100 sterlin havale etmek istemek o kadar basit ya da ucuz değildi, diye devam etti. “Kablo ücretleriniz, havale ücretleriniz, gönderenin veya alıcının ödeyip ödemediğine dair sorularınız, döviz kuru var. Ve paranın ne zaman gelebileceğini bilmiyorsun. Bir gün ya da yedi gün olabilir.”

Yani esasen şirketin düzeltmek için yola çıktığı şey bu. Mobil cüzdanlar Thunes aracılığıyla kullanılabilen tek kanal değil, ancak ödeme yapmak ve almak için bir kanal olarak dünyanın belirli bölgelerinde ne kadar popüler oldukları için denklemin önemli bir parçası. Özellikle geleneksel banka hizmetlerinin erişilmesi zor ve pahalı kaldığı ve bu nedenle çok fazla kullanılmadığı, gelişmekte olan pazarlar ve cep telefonları birçok insan ve işletme için bilgisayarlar için vekil haline geldi.

De Caluwe, McKinsey’in şu anda mobil ve dijital cüzdan kullanan yaklaşık 3,5 milyar bireysel kullanıcı veya işletme olduğunu tahmin eden rakamlara atıfta bulundu, bankalar yerine bunları kullanan insanların birkaç yıl içinde 6 milyar ile 7 milyar arasında yükseleceği tahmin ediliyor.

Bu bağlamda Visa, bu yatırımla büyük ölçüde stratejik bir ortak. İkisi, Thunes‘un sadece 1,5 milyar dijital cüzdana bağlı olduğu Ekim 2022’den beri birlikte çalışıyor. Visa, müşterilerinin 78 dijital cüzdan sağlayıcısını kapsayan Thunes’un “cüzdana gönder” işlevi yoluyla fon transfer etmesine izin vermek için Thunes‘un platformunu kullanıyor; ve Thunes ayrıca Visa’nın ticari müşterilerinin (bunlar daha büyük neobanklar, para transferi operatörleri, hükümetler ve diğer finans kurumları) kendi küçük işletme müşterilerine Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki gelişmekte olan pazarlarda dijital cüzdanlara para gönderme olanağı sunabilmesi için Visa Direct ile bir API entegrasyonuna sahip.

Visa Direct’in küresel başkanı Ruben Salazar Genovez yaptığı açıklamada ”Dijital cüzdanlar, daha önce ulaşılmamış bölgelere nüfuz ederek yetersiz hizmet alan topluluklara daha fazla ekonomik güçlendirme ve finansal katılım sağlamada kilit bir rol oynamaktadır. ” dedi. “Visa, Thunes’in C Serisi yatırım turuna katılmaktan gurur duyuyor ve dünya çapında daha fazla müşteriye dijital cüzdanlar aracılığıyla finansal sisteme hızlı ve basit erişim sağlamayı amaçlayan işbirliğimizi sürdürmeyi dört gözle bekliyoruz.”

Intel’in yapay zekası kanser tanısı koyuyor!

ASUS ve Intel tarafından geliştirilen yapay zeka destekli bir çözüm, adenomları yalnızca milisaniyeler içinde tespit etmeye yardımcı oluyor.

World Cancer Research’e göre kolorektal kanser, 2020’de tespit edilen yaklaşık 2 milyon yeni vaka ile dünya çapında en yaygın üçüncü kanser türü.

Kolonla ilişkili kanserleri teşhis etmek nispeten basit bir prosedür olsa da (çoğu yetişkin 60 yaşına geldiğinde kolonoskopi yaptırmış oluyor) kalın bağırsak boyunca anormallikleri tespit etmek hala emek yoğun bir süreç. Yılların deneyimiyle desteklenen, prosedürü uygulayan doktorlar, sağlam bir ele, keskin görüşe ve ayrıntılara gösterilen sarsılmaz dikkatlere güveniyor.

Ama hala insanlarla uğraşıyorsunuz ve bu hatalar anlamına geliyor. Kolon duvarı boyunca bir büyüme türü olan adenomların saptanma oranları gün içinde azalma eğilimindedir. 2018’de yapılan bir araştırmaya göre, operatörlerin prosedürleri aceleye getirmesi veya basit insan yorgunluğu nedeniyle bunun büyük ölçüde insanlarla ilgili nedenleri var.

CNN’e göre ABD’de her yıl 15 milyon kadar kolonoskopi yapıldığını düşündüğünüzde, vakaların küçük bir yüzdesinde bile gözden kaçırma riski endişe veriyor.

ASUS ve Intel arasındaki işbirliği bu riski ortadan kaldırmayı hedefliyor. Yapay zeka destekli bir çözüm, adenomları yalnızca milisaniyeler içinde, genellikle insan gözünden önce tespit etmeye yardımcı oluyor.

Kasım ayında piyasaya sürülen ASUS EndoAim Yapay Zeka Endoskopi Sistemi, avuç içi boyutunda. Kolonoskopi odasında göze çarpmayacak şekilde oturuyor, arka plana ve diğer daha büyük tıbbi ekipmanın arasında saklanıyor. Kolonoskopi kamerasından video verilerini 11. Nesil Intel® Core™ işlemci üzerinde çalışan bir ASUS Mini PC aracılığıyla besliyor ve sonucu saniyede 60 kare gibi pürüzsüz bir hızda veriyor.

Çözüm, şüpheli polipleri ve diğer anormallikleri ekranda yeşil parantez içine alarak etiketler ve polipleri anında sınıflandırarak sağlık personelini tahminde bulunmaktan kurtarıyor ve her seferinde sadece tek bir polipi etiketlemiyor. ASUS, klinik deneylerde EndoAim’in gerçek zamanlı olarak 50 adede kadar polipi gruplayabildiğini iddia ediyor.

Geçen yılın sonlarında, EndoAim’in eski bir sürümünü kullanan Tayvanlı bir doktor , bunun rutin bir kolonoskopi sırasında aynı anda sekiz polip saptamasına nasıl yardımcı olduğunu açıkladı. Mart 2023’ün başlarında başka bir doktor, bir hastanın kalın bağırsağının en derin kısmında gizlenmiş 0,3 santimetrelik bir adenomu bulmasına yardım ettiği için EndoAim’e teşekkür etti.

Tayvan’da aktif olarak kullanılıyor

ASUS EndoAim, Kaohsiung Veterans General Hospital, National Yang Ming Chiao Tung University Hospital, Dianthus Medical Group, Dr. LEE Clinic ve Ansn Clinic dahil olmak üzere Tayvan’daki beş tıbbi tesiste kullanılıyor.

Başarısı, yalnızca kompakt bir kasadaki akıllı silikondan kaynaklanmıyor.

Intel mühendisleri, OpenVINO™ araç takımı da dahil olmak üzere çok çeşitli Intel açık kaynak yazılımındaki en küçük polipleri algılaması için AI çözümlerinde ASUS’a yardımcı oldu. ASUS EndoAim proje yöneticisi April Yang, sistemin gelişimini hızlandırmak ve iki yıldan kısa bir süre içinde piyasaya sürmek için sorunsuz ve hızlı bir şekilde kod yazabilme yeteneğinin “vizyonumuzu hayata geçirmede çok önemli bir rol oynadığını” söylüyor.

“Amacımız, Tayvan’da EndoAim’in etkinliğini sergilemek ve yapay zekanın doktorlara gerçekten nasıl yardımcı olabileceğini vurgulamak. Tıpkı arabalardaki gelişmiş sürücü destek sistemleri gibi, yapay zeka da doktorların yerini almaz, güvenilir bir yedek görevi görerek yüksek kaliteli denetimler sağlar. Yang, EndoAim’in %95’e varan hassasiyetle gerçek zamanlı polip tespiti ve polipleri %95’e varan AUC ile sınıflandırma yeteneği sunarak yapay zeka destekli diğer çözümlerden ayrıldığını sözlerine ekliyor

Yang, rakip çözümlerin gerçek zamanlı polip tespitini sağlamak için pahalı eklenti kapsamları gerektirdiğini söylüyor. EndoAim, Mini PC’yi oskop kamerasına takmanın ötesinde herhangi bir ek donanım gerektirmiyor

“Nihayetinde, doktorların kapsamla ilgili prosedürler sırasında polip saptama oranını artırmalarına ve gereksiz doku biyopsilerinden kaçınarak doğru değerlendirmeler yapmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz.”

Intel Destekli Mini PC

Boyut, özellikle küçük hastane prosedür odalarında önemlidir.

ASUS mühendisleri, 2021’de kule tabanlı büyük bir PC kasasına entegre edilmiş gelişmiş AI bilgi işlem teknolojisiyle bu çözümü geliştirmeye başladığında, alanın çok büyük bir kısıtlama olduğunu hemen anladılar.

Intel, 11. Nesil CPU ailesini önerdi. Intel CPU’lar, ayrı düzeyde tümleşik grafikler sağlayan Intel® Iris® Xe Graphics teknolojisine sahiptir.

SUS küresel hesap ekibi, Intel Tayvan yöneticisi Tasha Chuang, “OpenVINO ile ASUS, kompakt bir Intel CPU’da saniyede 60 kare algılama hızına ulaşabildiklerini keşfetti. Bu aynı zamanda daha düşük maliyet anlamına geliyor ve fansız bir tasarımın yanı sıra daha küçük bir ayak izi sağlamayı başardılar, bu da taşınabilirlik mümkün” diyor.

ASUS ve Intel, ekran çıkışını ve bilgi işlem becerisini artırarak EndoAim’i daha da geliştirmek ve teknolojiyi diğer tıbbi alanlara genişletmek için yeni fırsatlar keşfediyor.

E-ticarette rekor geldi!

iyzico, ETİD ve Dogma Alares tarafından hazırlanan Türkiye E-Ticaret Ekosistemi Raporu’na göre e-ticaret sektörünün büyüklüğü 2022 yılında Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’nın yaklaşık yüzde 6’sına karşılık gelen 801 milyar TL’lik bir ekonomik büyüklüğe ulaştı. Ayrıca e-ticaret işlem sayıları 2020 yılındaki değerinin 2 kat üzerine çıkarak 4.8 milyar adede yükseldi.

E-ticaret dünyasının geldiği noktayı, alternatif ödeme yöntemlerinin katkısını ve e-ihracatın önemini, iyzico CEO’su Orkun Saitoğlu ile konuştuk.

Rapora göre; ortalama sepet tutarlarında da 2020’den 2021’e 13 TL, 2021’den 2022’ye 79 TL’lik bir yükseliş görüldü. Raporda, ilerleyen dönemde kredi kartı, banka kartı ve kapıda nakit ödeme gibi geleneksel ödeme yöntemlerine ek olarak, ön ödemeli kartlar, A2A (hesaptan hesaba) ödemeler, dijital cüzdanlar, alışveriş kredileri, kripto paralar ile gerçekleştirilen ödemeler ve şimdi al sonra öde (BNPL) gibi alternatif ödeme yöntemlerinin de payının artması beklendiği kaydedildi.

Türkiye E-Ticaret Ekosistemi Raporunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Pandemi döneminde artan E-ticaret ivmesi devam ediyor

Rapor,  pandemi döneminde artan e-ticaretteki büyüme ivmesinin kısmen yavaşlatmış olsa da hem Türkiye’de, hem de  dünyada gücünü korumayı sürdürdüğünü ortaya koydu. Özellikle pandemi döneminin tüketicilerde alışveriş alışkanlıklarında kalıcı bir değişiklik yarattığını vurgulayan rapora göre; 2022 yılında dünya ölçeğinde 5.7 trilyon ABD doları değerinde pazar payı elde eden e-ticaret, 100.2 trilyon ABD doları değerindeki küresel gayri safi hasılanın yüzde 5,7’sini temsil etti. E-ticaretin global perakende satışlar içindeki payı ise  yüzde 22 oldu.

Rapora göre; Türkiye’de rakamlara bakıldığında; e-ticaret sektörünün büyüklüğü, 2022’de Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYİH) yaklaşık yüzde 6’sına karşılık gelen 801 milyar TL’lik ekonomik hacme ulaştı.,Son 5 yılın verilerine bakıldığında ise  e-ticaretin GSYİH’den aldığı pay düzenli bir artış göstererek yüzde 2,8’ e yükseldiği kaydedildi. Bu yükselişin yüzde 1,6’sı 2019 yılından bu yana pandemi etkisiyle kaydedilen büyümeye yönelik olarak kayıtlara geçti.

Türkiye’deki e-ticaret faaliyetlerinin, toplam perakendeden aldığı yüzde 16,5’lik pay ile piyasa dinamikleri açısından benzer ülkelere göre daha büyük bir ağırlığa sahip olsa da, raporda  sektörde önemli bir büyüme potansiyeli olduğu vurgulandı .

Rakamlar etkileyici

  • Türkiye’de e-ticarette ortalama sepet tutarlarında 2020’den 2021’e 13 TL, 2021’den 2022’ye 79 TL’lik bir yükseliş gözlendi. Aydan aya yıllık en büyük hacim artışı Temmuz ve Ağustos aylarında yüzde 200 seviyelerinde gerçekleşti.

En çok alışveriş Black Friday’de. Okula dönüş ile başlayan sonbahar dönemi ve Black Friday, Cyber Monday gibi özel kampanya dönemleri, alışverişlerin sonbahar ve yılbaşı arasındaki zaman diliminde en yüksek seviyesine ulaşmasını sağlıyor.  Günlük işlem sayılarının ortalamaya göre değeri açısından ilk sırada ortalamanın 1,3 katı işlemin gerçekleştiği ‘Okula Dönüş’ dönemi, hemen ardından ise ‘Black Friday haftası’ geliyor.

Rapor, e-ticaret platformlarını kullanan kullanıcı sayısının bir önceki yıla göre yüzde 2,2 arttığını gösteriyor. Ayrıca 2022 itibarıyla kadın ve erkek kullanıcıların oranı sırasıyla yüzde 58 ve yüzde 42 olarak kayıtlara geçerken, kadınların payının 2021’e göre yüzde 10 artış kaydettiği görüldü.

  • E-ticarette satış hacmi ve işlem sayısı bazında en yüksek Pazar payına sahip ürün kategorileri 2022 yılında sırasıyla moda ve aksesuar, elektronik ve teknoloji, kozmetik ve kişisel bakım, hizmet, turizm ve seyahat olarak gerçekleşti. Bu beş sektör, satış hacmi bakımından e-ticaret sektörün yüzde 63’ünü ve işlemlerin yüzde 66’sını oluşturdu. En dikkat çeken büyüme kozmetik ve kişisel bakım kategorisinde yaşandı. Küresel e-ticarette 2022 yılı yapılan işlemlerin üçte ikisi alternatif ödeme yöntemleri ile gerçekleşti. Türkiye’de ise geleneksel yöntemler küresel ortalamanın iki kat üzerinde tercih edildi. Kredi kartı en çok tercih edilen ödeme yöntemi olurken, banka kartı mikro işletmeler dışındaki tüm işletmelerde en çok tercih edilen ikinci ödeme yöntemi oldu.
  • Satıcıların en yoğun bulunduğu üç coğrafi bölge Marmara, İç Anadolu ve Ege olurken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde en çok satıcıyı barındıran illerin bölgesel hacimden en yüksek payı almadığı kaydedildi.
  • Ayrıca iyzico’nun e-ticaret müşterilerine ödeme güvenliği sunmak ve satış sonrası hizmetlere ulaşmalarında kolaylık sağlayan ürünü Korumalı Alışveriş ile tamamlanan işlemlerin payı  2021’de yüzde 1,5 iken 2022’de yüzde 1,7’ye yükseldi. Bugüne kadar 5 milyondan fazla tüketici tarafından kullanılan iyzico Korumalı Alışveriş, özellikle iyzico ile Öde ve havale/EFT yöntemleriyle yapılan alışverişlerde tercih ediliyor.
e-ticaret

iyzico CEO’su Orkun Saitoğlu, Türkiye E-Ticaret Ekosistemi Raporu çıktılarına göre Türkiye’deki e-ticaret hacminin yukarı yönlü bir trend sergilemeye devam ettiğini belirtti. Saitoğlu, Pandeminin sona ermesiyle küresel ölçekte e-ticaret sektörünün büyümesinin yavaşladığını ancak dijitalleşmenin hızlanması ve tüketici deneyimlerinin kusursuzlaştırılmasının da etkisiyle internetten alışveriş tüketicilerde kalıcı bir davranış halini aldığının görüldüğünü belirtti. Türkiye’nin ve dünya ticaretinin önemli bir payını korumaya devam ettiğini de vurguladı. Saitoğlu; “Türkiye’deki e-ticaret sektörü 2020’den 2021’e gerçekleşen yüzde 69’luk artışı takiben 2021’den 2022’ye yüzde 110’luk bir artışla 801 milyar TL’lik satış hacmine ulaştı. İyzico’nun güvenli ödeme altyapısı sayesinde alışverişin etrafında demokratik bir ekosistem varlığı sağlarken, geliştirdiğimiz “iyzico Korumalı Alışveriş” çözümü ile güvenli ödeme altyapısını kullanıcılarla buluşturduğumuzu ve bu sayede bilinirliği az olan markalar için bir güven simgesi haline geldiğimizi söyleyebilirim. ‘iyzico ile Öde’ seçeneği ile kullanıcılarımıza hızlı, kolay ve güvenli bir şekilde işlem sağlayabilme imkanı sunuyoruz.  Herhangi bir bankacılık hizmeti almayan milyonlarca kullanıcıya da online alışveriş imkanı sağlıyoruz. E-ticaret ve ödeme sistemleri alanındaki trendlerin de etkisiyle önümüzdeki yıllarda “iyzico ile Öde” ve diğer alternatif ödeme yöntemlerinin kredi ve banka kartı harcamalarından alacağı pay artacaktır” dedi.

Dogma Alares Kurucu Ortağı Erdal Güner ise şunları söyledi; “Dünya genelinde e-ticaret, perakende sektörüne getirdiği pratiklikle birlikte hizmet sektörü için de önemli bir alışveriş kanalı haline geldi. Türkiye, dinamik nüfusu ve dijital çözümlere yatkınlığı sayesinde e-ticaret hacimleri ve işlem sayılarının yıldan yıla sürekli artışına şahit oluyor. Coğrafi konumu itibarıyla küresel ticaret için bir köprü ve lojistik merkez konumunda bulunan Türkiye, e-ihracat teşvikleriyle sektördeki satıcıların ve pazaryerlerinin küresel boyutta rekabete dahil olabilmelerine imkan tanıyor. Yapay zeka, günümüz e-ticaret deneyimini iyileştirmek için etkin bir biçimde kullanılıyor. E-ticarette maliyet ve süre yönetimi daha da fazla önem arz ediyor. Yayınladığımız bu rapor, yerel ve küresel ölçekte istatistikler ve eğilimlerin ışığında, Türkiye’deki e-ticaret faaliyetinin bugünü ve yarınını anlamak adına önemli bir kaynak oluşturacak.”

Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD) Başkanı Emre Ekmekçi de Türkiye’deki e-ticaret payının genel ihracat içindeki payının yüzde 1’den yüzde 4’lere çıkarılması gerektiğini söyledi. Ekmekçi; “Artık yabancı müşterilere nasıl ürün satabileceğimiz, pazar çeşitlendirmesi konuları sektörde en çok konuşmamız gereken konular olmalıdır” dedi. “E-ticarette faaliyet gösteren işletme sayısında pandemi döneminde 7 kat artışın yaşandığı belirtilirken, bu yıl itibarı ile e-ticarete giriş yapan KOBİ’lerde yavaşlama olduğuna dikkat çekildi. Sektöre dair açıklanan destek kararlarının yeni iş modellerinin önünü açmasını beklediklerini dile getiren Ekmekçi, sözlerine şöyle devam etti; “Aynı zamanda bu desteklerin aracı, toplayıcı, e-ihracatçı modellerini ortaya çıkaracağını öngörüyoruz. Bundan sonra bize düşen, destekleri doğru kullanıp ihracatı artırmak. Destekler kapsamında yararlanıcılar için pazara giriş rapor desteği, dijital pazaryeri tanıtım desteği, e-ihracat tanıtım desteği, sipariş karşılama hizmeti, depo kira desteği, yurt dışı pazaryeri entegrasyon desteği, çevrim içi mağaza ve hedef ülke e-ticaret paydaşlarından alınan hizmet desteği ile pazaryeri komisyon gideri desteği sektör açısından değerli.”

Türk start-up WearTechClub, spor fuarı ISPO’dan ödülle döndü!

Geliştirdikleri giyilebilir spor ürünleriyle ISPO Fuarı kapsamında düzenlenen, Spor ve Sağlık Zirvesi FitTech Summit’e katılım daveti alan tek Türk Start-up şirketi WearTechClub, 25 ülkeden 300’den fazla girişimci arasından birinci seçilerek ISPO Accelerator Ödülü’nü ülkemize getirmeyi başardı. Almanya’nın Münih şehrinde 1970 yılından bugüne, her yıl gerçekleştirilen ve dünyanın spor trendlerini belirleyen ISPO Fuarı’na bu yıl, İstanbul Teknik Üniversitesi teknoloji merkezi Arı Teknokent bünyesinde çalışmalarına devam eden Türk teknoloji ve spor start-up şirketi WearTechClub damga vurdu. 

Spor endüstrisine yön veren, spor dünyasının en büyük buluşması ISPO Fuarı kapsamında düzenlenen Spor ve Sağlık Zirvesi FitTech Summit’e katılım daveti alan tek Türk Start-up şirketi WearTechClub, geliştirdikleri yenilikçi giyilebilir spor ürünleriyle 25 ülkeden 300’den fazla girişimci arasından birinci seçilerek ISPO Accelerator Ödülü’nü ülkemize getirmeyi başardı. 

Özgül Dalkılıç, WearTechClub

WearTechClub, giyilebilir spor ürünleriyle kişiselleştirilmiş akıllı spor deneyimi sunuyor

WearTechClub, kumaşa entegre sensör teknolojisi aracılığıyla kullanıcıların sağlık verilerini takip eden ve gerektiğinde uyarı gönderen akıllı spor kıyafetleri ve akıllı telefon uygulamaları geliştiriyor. İstanbul Teknik Üniversitesi teknoloji merkezi Arı Teknokent iş birliğiyle çalışmalarını sürdüren WearTechClub, geleceğin teknolojilerini bugünden geliştirerek İTÜ Arı Teknokent vizyonunu da en iyi şekilde ortaya koyuyor ve Türk girişimciliğinin sesini, uluslararası arenada duyurmaya devam ediyor.

WearTechClub giyilebilir spor ürünleri; güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştürebilen, kalp atış hızı ya da kandaki oksijen miktarı gibi verileri ölçebilen, kişinin fiziksel hareketlerini anlamlı sağlık verilerine dönüştürebilen teknolojilerle donatılıyor. Sürdürülebilir kumaş teknolojisi ve akıllı sensörlerin entegrasyonu ile kullanıcılara benzersiz bir deneyim sunan WearTechClub giyilebilir spor ürünleri; sürekli takip edilen sağlık verilerini, bulut sistem aracılığıyla kullanıcısının telefon, bilgisayar ve akıllı saatine aktararak spor deneyimini kişiselleştiriyor ve spor deneyiminin kalitesini arttırıyor. Tekstil, elektronik ve bilgisayar mühendisleri, tasarımcılar, akademisyenler ve sporculardan oluşan güçlü ekibi ile performansı arttıran, inovatif ve yeni nesil bir spor giyim markası olmaya odaklanan WearTechClub, aynı zamanda karbon ayak izini düşürmek üzere geliştirdiği teknolojilerle sürdürülebilirliği de önceliklendiriyor. 

WearTechClub, Türk kadınının girişimciliğini ve yenilikçi vizyonunu tüm dünyaya duyuruyor!

İstanbul Teknik Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü’nden mezun olan ve 15 yıl boyunca Türkiye’nin en büyük reklam ajanslarında sanat yönetmeni görevini üstlenerek başarılı projelere imza atan Özgül Dalkılıç, 2017 yılında spor markası TightClub’ı kurdu. Sadece bir spor giyim markası olarak değil aynı zamanda bir performans hareketi olarak kurgulanan marka, her sporcunun ve hatta her bireyin hayattaki hedeflerine ulaşmak için kolektif güce ihtiyacı olduğu inancıyla hayata geçirildi. Genç Türk kadınının girişimciliğini ve enerjisini temsil eden, yenilikçi vizyonunu en iyi şekilde ortaya koyan TightClub bugün; İngiltere, Avusturya, İtalya, Almanya ve Lübnan’a ihracat yaparak 25.000’den fazla kullanıcıya ulaşıyor.

ISPO Fuarı spor trendlerinin nabzını tutmaya devam ediyor

ISPO spor fuarı, Almanya’nın Münih şehrinde ilk kez 1970 yılında gerçekleştirildi. O günden bu yana spor giyim ve spor malzemeleri markalarını buluşturarak, katılımcılara eşsiz bir deneyim sunan ISPO Fuarı’nı her yıl 40 binden fazla katılımcı ziyaret ediyor. Spor endüstrisindeki lider markaları, tasarımcıları, üreticileri, iş ve spor dünyasından profesyonelleri bir araya getirerek spor sektörüne yön veren ISPO Fuarı, spor alanında en büyük ve en ilham verici platform olmasıyla tüm dünyada önemli bir rol üstleniyor. ISPO Fuarı’nda katılımcılar; spor modası ve trendleri, spor ekipmanları, outdoor malzemeleri, sporcuların performansını artıran teknolojiler ve spor aksesuarları gibi birçok alanda yenilikleri keşfetme imkanı buluyor. 

Epson’dan akıllı kumaş üretimine yatırım!

0

Epson, iletken kumaşlar üreten Japon girişim şirketi AI Silk’e yatırım yaptı. AI Silk’in yüksek performanslı özel kaplama tekstil ürünü ‘LEAD SKIN’, herhangi bir kumaşı iletken hale getiriyor. Böylece ipek, süet, polyester veya dokuma kumaşlar giyilebilir cihazlarda, biyolojik ölçümlerde, tıpta veya otomotiv sektöründe kullanılabiliyor.

Seiko Epson Corporation (Epson) ve yan kuruluşu Epson X Investment Corporation, EP-GB Yatırım Ortaklığı adlı ortak bir fon aracılığıyla Japon girişim şirketi AI Silk Corporation’a yatırım yaptı. Tohoku Üniversitesi’nden çıkan bir girişim olan AI Silk, ‘LEAD SKIN’ adında yüksek performanslı bir iletken tekstil ürünü geliştirip üretiyor.

İletken tekstiller, biyolojik ölçüm ve elektriksel kas uyarımı (EMS) gibi uygulamalar, otomotiv parçaları ve giyilebilir cihazlar için malzeme olarak kullanılıyor. Ancak bu alanlarda birkaç sorun ortaya çıkıyor. İletken direnç iletkenlik hassasiyetini etkileyebiliyor. Dokunma hissi ve özelliklerdeki değişiklikler (paslanma) konforu ve güvenliği etkiliyor. Ayrıca, üretim maliyeti ve dayanıklılık konularında da sorunlar yaşanabiliyor.

AI Silk tarafından geliştirilen ve üretilen yüksek performanslı iletken tekstil olan LEAD SKIN, bu sorunları çözüyor. AI Silk, ipek, polyester, dokunmamış kumaşlar ve süet gibi çeşitli malzemeleri iletken hale getirmeyi başardı. Bu başarı, Tohoku Üniversitesi’nde icat edilen özel bir iletken polimer kaplama teknolojisini benimseyerek üretim sürecini önemli ölçüde iyileştirerek elde edildi. Bu teknoloji, ileten direnci azaltarak hassasiyeti artırıyor. Aynı zamanda tekstilin dokunsal hissini, dokusunu, konforunu ve dayanıklılığını iyileştirirken üretim maliyetini de düşürüyor.

Tıp sektörü büyüyor

AI Silk, bu hisse senedi tahsisatını kullanarak LEAD SKIN’in hacimli üretimini genişletmeyi hedefliyor. Şirket, Japonya’nın ötesine geçmeyi ve EMS ürünleri gibi otomotiv parçaları ve giyilebilir cihazlar için LEAD SILK’i bir malzeme olarak satmayı planlıyor. Ayrıca, tıp alanına da genişlemeyi hedefliyor.

Epson, insanlara fiziksel/zihinsel sağlık temelli zenginleşmiş yaşamlar sürmelerini sağlamayı amaçlıyor. Epson, biyolojik verileri günlük yaşam aracılığıyla yakalayarak yeni değerlere dönüştüren bir arayüz teknolojisi olarak LEAD SKIN’i gördüğü için AI Silk’e yatırım yapmaya karar verdi. Gelecekte Epson, özel teknolojileri, ürünleri ve hizmetleri temelinde çeşitli ortaklıklar ve sinerjiler yaratarak sürdürülebilir bir toplumun oluşturulmasına yardımcı olacak.

Microsoft yapay zeka desteği için kaç dolar alacak?

Microsoft, ürün yelpazesinde üretken AI yeteneklerini nasıl kullanıma sunduğuna dair yeni ayrıntılar sundu ve Copilot’un Microsoft 365 E3, E5, Business Standard ve Business Premium müşterileri için kullanıcı başına aylık 30 dolar karşılığında müşterilere sunulacağını duyurdu.

Copilot, şirketin iş verimliliği ve işbirliği uygulamaları paketinde yer alan ve Excel verilerini analiz etmek, PowerPoint sunumları tasarlamak ve Teams toplantılarını özetlemek de dahil olmak üzere görevleri otomatikleştirebilen ve içerik oluşturabilen bir üretken yapay zeka asistanı.

Microsoft, Copilot yaygın ve yerleşik bir kullanıma ulaştığında bu fiyatlandırmanın yürürlüğe gireceğini söyledi, ancak bunun ne zaman olabileceğine dair henüz bir zaman çizelgesi paylaşmadı. Şu anda, 600 küresel kurumsal müşteri erken erişim programına kaydoldu.

Şirket ayrıca Microsoft 365 ve Dynamics 365 tekliflerinin bir parçası olarak Sales Copilot adlı yeni bir rol tabanlı yardımcı pilot ekledi.

Daha önce piyasaya sürülen Microsoft 365 Copilot ve Dynamics 365 Copilot ile karıştırılmamalı, üretken AI asistanının bu yeni formunun işletmeler için tasarlandığını söyleyen Microsoft, asistana Outlook, Teams, Dynamics 365 Sales dahil olmak üzere işletmeler tarafından kullanılan araçlar aracılığıyla erişilebileceğini de sözlerine ekledi.

Microsoft’ta iş uygulamalarından sorumlu kurumsal başkan yardımcısı Emily He, Sales Copilot’un yeteneklerinden bazılarının Dynamics 365 Satış verilerine dayalı bağlamsal e-postalar oluşturmayı, satış toplantılarından önce Outlook, Teams ve Dynamics 365’ten müşteri verilerini birleştirdikten sonra özetler sağlamayı ve Teams toplantıları sırasında gerçek zamanlı ipuçları sağlamayı içerdiğini söyledi.

Sales Copilot’un Salesforce gibi diğer CRM sistemlerine konektörler aracılığıyla da bağlanabileceğini de sözlerine ekledi.

Şirket, Sales Copilot’un hem bağımsız bir abonelik olarak genel olarak kullanıma sunulduğunu hem de müşterilerin mevcut Dynamics 365 Sales Enterprise ve Premium lisanslarının bir parçası olarak hiçbir ek ücret ödemeden dahil edildiğini söyledi.

Ek olarak şirket, işletmelerin tüm ilgili pazarlama verilerini tek bir platformda almasına yardımcı olmak için Dynamics 365 Müşteri İçgörüleri teklifinde müşteri verilerini ve müşteri yolculuğu düzenleme yeteneklerini birleştirdiğini söyledi.

İşletmeler, doğal dil istemleri aracılığıyla pazarlama, satış ve hizmet genelinde bağlamsal olarak ilgili müşteri yolculuklarını düzenlemek için Dynamics 365 Customer Insights içindeki Copilot’u kullanabileceklerini söyledi.

Şirket, bu yeni Copilot yeteneklerinin bu yıl Eylül ayında genel kullanıma sunulmadan önce gelecek aydan itibaren önizlemede olacağını ve yeni özelliklerin 365 Customer Insights aboneliğinin bir parçası olarak dahil olacağını da sözlerine ekledi.

İnternetten ne satabilirim? E-ticaret istatistikleri

İnternetten ne satabilirim konusunda bu işe yeni başlamak isteyen kullanıcılar merakla aramalar yapıyor. Bu yazımızda basit ve temel önerileri listeledik.

E-ticarette başarılı olmak için üç şeye ihtiyacınız var: satılacak yüksek talep gören ürünler, bunları pazarlama becerileri ve başarılı olma dürtüsü.

Ancak satılacak popüler ürünler bulmak zor olabiliyor. Çevrimiçi olarak trend olan ürünleri bulmanıza yardımcı olmak için bu listeyi paylaşıyoruz. Listede, 2023’te küçük işletme fikirlerini harekete geçirecek veya belki de mevcut çevrimiçi mağazanıza eklemek için harika bir ürün fikri verecek 17 trend ürünü bulunuyor. Her niş ürün farklı bir hedef kitleye yönelik olduğundan, yeni müşterilere ulaşmak için ilgili pazarlama ipuçlarını içeriyor. İnternetten ne satabilirim konusunda bu yazıda sizler için örnek ürünler listeliyoruz.

İnternetten ne satabilirim? Örnek ürünler

Elektrikli aksesuarlar

Keywords Everywhere’den alınan verilere göre, “elektrikli alet aksesuarları” terimi ayda 27.100 arama alıyor. “Alet aksesuarları” gibi alt kategoriler de ayda 1.300 aramaya sahip. “Alet kutusu aksesuarları” ayda 1.900 arama alıyor. İnternetten satabileceğiniz bazı ürünler şu şekilde:

  • Elektrikli matkaplar
  • Darbe sürücüleri
  • Daire testereler
  • Tablo testereler

Köpek oyuncakları

Şu anda trend olan ürünler listemizde ikinci sırada köpek oyuncakları yer alıyor. Değeri 8.1 milyar dolar olan küresel evcil hayvan oyuncak pazarı, 2023’ün ilk yarısında patlayıcı bir büyüme yaşadı.

Shot bardakları

Shot bardakları, Shopify’da 2023’te en çok satılan ürünlerden biri oldu. Shot bardakları, özellikle parti mevsiminden yararlanabileceğiniz yaz aylarında, yılın her zamanında satış yapmak için mükemmel çözüm sunuyor.

Kılıflar

Son zamanlarda ortaya çıkan trend ürünler arasında slipcovers yer alıyor. Ev eşyaları bölümündeki diğer trend ürünlere benzer şekilde, muhtemelen evden çalışma trendinden dolayı bir artış görüyoruz. Slipcovers, kanepeleri ve aşk koltuklarını evcil hayvanlardan, çocuklardan, kirden ve dökülmelerden koruyor. Kaliteli bir kılıf, mobilya değiştirmekten daha ucuz olması avantaj sağlıyor.

Duvar plakaları ve kapakları

Pek çok ev dekor ürünü gibi, duvar plakaları ve örtüleri de pandemi sırasında internette en çok satan ürünlerden biri haline geldi. Ne kadar çok insan evde kalırsa, evi çeki düzen vermeye ve rahat bir atmosfer yaratmaya o kadar eğilimli oluyor.

Perde ve örtü halkaları

Son aylarda perde halkası satışlarında artan bir trend var. İnsanlar evde daha fazla zaman geçiriyor ve ev tasarımları üzerine merakları artıyor. Shopify’da “Perde halkaları” ayda 22.200 aramaya sahip. Başarılı bir SEO stratejisi ön plana çıkmayı sağlayabiliyor.

Dolap düğmeleri ve kulpları

Ev tadilatı, e-ticaret mağazaları için en trend niş alanlardan biri olacak şekilde şekilleniyor. 2029 yılına kadar, kabin donanımı pazarının satışlarının 14.2 milyar doları aşması bekleniyor. Perakendeciler ayrıca mağazalarını bu nişte dolap kulpları, bağlantı elemanları, sürgüler, kilitler, menteşeler ve kulplar dahil olmak üzere en trend ürünlerle dolduruyor.

Yapay zeka Google’ın elektrik faturasını düşürüyor

Google, veri merkezlerine güç sağlamak için kullandığı elektrik miktarından tasarruf etmek için yapay zekayı kullanıyor.

Google’ın AI araştırma şirketi DeepMind tarafından geliştirilen makine öğrenimi sayesinde, merkezleri soğutmak için kullanılan enerjiyi şaşırtıcı bir şekilde yüzde 40 oranında azaltmak mümkün oldu.

Google Arama, Gmail, YouTube ve Google’ın tüm hizmetlerini destekleyen kendi merkezlerine makine öğrenimini uygulayarak verimliliklerini artırmayı başarıyor. Kullanılan algoritmalar ve yöntemler, büyük üretim tesislerinde veya daha büyük ölçekte enerji şebekesindeki israfı azaltmak için iklimlendirme sistemlerine de aktarılabilir.

DeepMind’in kurucu ortağı Mustafa Süleyman, “Yapmaya çalıştığımız şey, gelen bilgi işlem yükünün ne zaman ineceğini daha doğru bir şekilde tahmin ederek soğutma sistemine güç sağlamak için esasen daha az enerji kullanan daha iyi bir tahmin modeli oluşturmaktır” dedi.

“Ayrıca gerçek zamanlı olarak, soğutma sisteminin parametrelerini, bilgi işlemden gelen talebi daha yakından karşılayacak şekilde ayarlıyoruz.”

DeepMind'in kurucu ortağı Mustafa Süleyman
DeepMind’in kurucu ortağı Mustafa Süleyman

Sistem nasıl çalışıyor?

Temelde sistem, üzerine konulan talebe cevap vermek ve mümkün olduğunda ihtiyaç duyulan elektrik miktarını azaltmak için tasarlanmıştır.

Google’da doğrudan kullanım için DeepMind bina projeleri bölümü olan Süleyman’ın Dougal ekibi, derin sinir ağlarını kullanarak algoritmalar oluşturdu. Ağ türü, beynin işlevlerini taklit etmeyi amaçlar ve yapay bir Donald Trump karakteri yaratmaktan Alzheimer gibi ciddi hastalıkların tedavisine kadar birçok şeyde kullanılabiliyor.

DeepMind ekibi, veri merkezleri tarafından toplanan beş yıllık verileri topladı ve olası sunucu kullanım miktarına dayalı olarak veri merkezinin ne kadar enerjiye ihtiyaç duyacağına dair bir tahmin modeli oluşturdu. Her bir sinir ağı, sıcaklıklar, güç kullanımı, pompa hızları ve daha fazlası hakkında verilerle besleniyor.

Makine öğrenimi, büyük veri kümelerini kullanarak “eğitilebildi” ve merkezlerin nasıl çalıştığına dair bir insanın yapabileceğinden daha fazla örnek tutabildi.

Süleyman, “Geleneksel olarak bir insan, veri merkezinin çalışmasını kontrol eden birçok düğmeyi manuel olarak ayarlar,” dedi. “Her insan oldukça farklı performans gösterdiğinden, tüm veri merkezlerinde performansta bariz bir şekilde çok fazla değişiklik var.”

Google, son aylarda çalışan bir veri merkezini kontrol ederken, yapay zekanın “soğutma için kullanılan enerji miktarında sürekli olarak yüzde 40’lık bir azalma elde edebileceğini” söyledi.

Oluşturulan algoritmalar, genel öğrenen bir yapay zeka olacaktı. Bu, diğer senaryolara uygulamanın mümkün olabileceği anlamına geliyor. Süleyman, “Google dışında birçok uygulama var” dedi.

“Bunu büyük ölçekli enerji dağıtımına uygulamak için çok fazla potansiyel olduğunu düşünüyoruz, bu yüzden biraz düşünüyoruz ve bu konuda birkaç kişiyle erken görüşmeler yapıyoruz.”

Yeni Hyundai KONA satışa sunuldu!

0

Hyundai, B-SUV segmentine tasarımı ve teknolojileriyle bambaşka bir bakış açısı getiren KONA modelini Türkiye’de de satışa sundu. Bir önceki jenerasyona göre daha geniş, daha teknolojik ve daha dinamik olan model, tek bir gövde altında 3 farklı motor tipine yer veriyor. Her birinde farklı kullanım özellikleri ve görsellik sunan Yeni KONA, daha fazla sportif sürüş ve dinamizm isteyen tüketiciler için de N Line versiyonunu öne çıkarıyor. KONA N Line, dinamik ve agresif çizgilerle desteklenmiş dış görünüşünü 198 beygir gücündeki turbo beslemeli motorla perçinlemiş oluyor. İçten yanmalı benzinli motorların yanısıra geleceğin mobilitesi için de tamamen elektrikli KONA modelini de yılın son çeyreğinde satışa sunmaya hazırlanan Hyundai, tüm seçeneklerde en son teknolojilere, üst düzey konfora ve pratik kullanım özelliklerine yer veriyor.

• Hyundai, tasarımı, teknolojisi ve konforu artırılmış Yeni KONA ile B-SUV’da atağa kalkıyor.

• Baştan sona yenilenen Hyundai KONA, tek bir gövdede 3 farklı motor tipine yer verecek.

• Elektrifikasyon stratejisinde önemli bir rol oynayan KONA EV ise son çeyrekte geliyor.

• Yeni KONA, dinamik N Line versiyonuyla da performans tutkunlarına sportif bir sürüş sunuyor.

Şık tasarım öğeleri

Tüm dünyada hızla yükselen bir trend haline gelen B-SUV segmentinde tüketicilerin dikkatini farklı tasarım öğeleri ve üst düzey sürüş dinamikleriyle çeken Hyundai, Yeni KONA’nın ön ve arka bölümünde pürüzsüz bir görünüm sunuyor. Ön ve arkada yer alan çizgi şeklindeki aydınlatma grubu, köpekbalığını andıran burundan başlayarak yumuşak bir şekilde eğim gösteren bagaj kapağına kadar benzersiz bir silüet oluşturuyor. Yeni KONA, EV varyantında da piksel lambalarla daha da farklılaşıyor ve bu ikonik tasarım güzelliğini uygulayan ilk Hyundai modeli olarak bir adım öne çıkıyor.

B-SUV modelin sportif karakteri ise entegre ön ve arka lambalara sahip çamurluk eklentileriyle daha dinamik bir hale getiriliyor. Kama oranlarına sahip yan paneller de tavan hattından arka spoylere kadar uzanan karakteristik krom çıta ile vücut buluyor. Özel olarak tasarlanmış çok kollu 18 inç jant tasarımı ise KONA’nın tüm versiyonları için bir ilk.

İçten yanmalı benzinli motorlar ve hibrit versiyona ek olarak sunulan tamamen elektrikli KONA da  birçok tasarım özelliğini daha farklı bir dokunuşla ileriye taşıyor. KONA Elektrik, ön tampondaki radyatör ızgarası yerine üç boyutlu bir süsleme ile ayırt ediliyor. Benzinli ve hibrit seçenekler, daha fazla vurgu için siyah çamurluk kaplaması kullanıyor.

KONA Hibrit, üst ve alt aktif hava kanatçıklarını (AAF) kullanırken benzinli motorlar ise daha düşük bir sürtünme katsayısı için sadece üst hava kanatçığıyla donatılmış. Bu aktif hava kanatları, otomobilin aerodinamik performansını geliştirirken aynı zamanda benzinli ve hibrit versiyonlara EV benzeri bir görünüm kazandırıyor.

Performanstan ilham alan N Line versiyonu ise sportif görüntüsünü vurgulamak için kanat şeklindeki tampon, çift susturucu ve gümüş renkli marşpiyel kullanıyor. Daha agresif ön ve arka tasarım için plastik eklerden faydalanan N Line, 18 inçlik özel alaşım jant tasarımıyla da sportif görüntüsünü belirginleştiriyor. 

Daha büyük ve daha ferah iç mekan

Çarpıcı tasarım, ileri teknoloji ve olağanüstü rahatlığı tek bir seferde sunan Hyundai KONA, daha fazla yolcu konforu ve depolama için daha geniş ve çok yönlü iç mekan sağlıyor. Ayrıca, önceki nesle kıyasla 60 mm daha uzun dingil mesafesi, 77 mm daha uzun diz mesafesi ve ikinci sıradaki koltuklarda 11 mm daha yüksek baş mesafesi ile sınıfının en iyi değerlerini sunuyor. Sınıfının en büyüğü olan ikinci sıradaki omuz mesafesi ise 1.402 mm. Böylece yolcular için “en iyi yaşam alanı” gibi bir unvana sahip. KONA’nın sadece 85 mm kalınlığındaki ince ve sert koltukları da arkadaki yolcular için daha fazla yaşam alanı anlamına geliyor. Yeni KONA, iki farklı döşeme seçeneğine sahip. Standart Siyah tek tonlu iç mekan, kırmızı dikiş detaylarıyla N Line versiyonda sunulurken diğer modeller ise gri iki tonlu seçenekle satışa sunuluyor. 

Heyecan verici dinamiklere sahip üst sınıf KONA, geniş iç mekanı ve sağlam duruşu, sofistike bir sadelikle birleştirirken tüm bu özelliklere ek olarak da direksiyon simidinin arkasına yerleştirilmiş sütun tipi elektrikli vites kolu, bardak tutucular, büyük çantalar için saklama gözleri ve geniş orta konsolla genişliği artırıyor. Tamamen katlanabilir ikinci sıra koltuk ve arka bölme de geliştirilmiş yükleme kolaylığını destekliyor. Bu sayede en yüksek düzeyde kullanıcı ihtiyaçlarını karşılamak için 466 lt (VDA’ya göre koltuklar yatıkken 1.300 litreye kadar) kargo alanı sağlıyor. Bu yeni boyutlar, etkileyici bir şekilde yüzde 30 oranında artan bir uzunluk ve bagaj kapasitesi anlamına geliyor.

Hyundai Yeni KONA, 12,3 inçlik entegre çift ekranıyla ergonomik olarak konforlu kullanımı desteklerken, özellikle uzun mesafeli sürüşlerde bir adım öne çıkıyor.

Yeni KONA, sürücü odaklı mimariyle tasarlanan geniş ve esnek iç yaşam alanı ile kendi segmentinde üstün konfor ve ferahlık sağlıyor. Açık modüler düzen ve yatay kokpit mimarisi, daha geniş kabin alanıyla birleştiğinde hem sürücünün hem de yolcuların ihtiyaçlarını karşılarken sadeliği ve ferahlığı da cömertce vurgulamış oluyor. 

Yeni genişletilmiş açılır tavan ise daha iyi bir araç içi deneyimi sağlıyor. İç mekana daha fazla ferahlık katan bu donanım, aynı zamanda temiz havanın ve güneş ışığının kabine dolmasına da izin veriyor.

Daha fazla rahatlık için sınıfının en iyisi teknolojiler

Yeni jenerasyon KONA’nın özelleştirilebilir akıllı elektrikli bagaj kapağı, kullanıcılar için ek bir kolaylık. Sürücüler, bagaj kapağının açılma yüksekliğini ve hızını bilgi-eğlence sistemi ekranından ve ayrıca bagaj kapağının tercih edilen yüksekliğinde üç saniye boyunca kapatma düğmesine basarak seçebiliyor. Ayrıca, KONA’nın koltuk konumu ayarları için de entegre bellek sistemi ve kablosuz şarj sistemi de dahil olmak üzere çoklu şarj bağlantı noktaları da daha fazla mobilite deneyimi sunuyor. Kullanıcılar, KONA’nın orta konsolunda bulunan kablosuz hızlı şarj pedi ile uyumlu cihazlarını hareket halindeyken de zahmetsizce şarj edebiliyor. Bu şarj sistemiyle beraber 15 W’a kadar performans sergileyen araç, ayrıca hem sürücü hem de yolcular için önde iki USB-C şarj portu ve bir de 12V elektrik prizi bulunduruyor. Arkadaki yolcular da iki adet USB-C şarj cihazını sürüş boyunca rahatlıkla kullanabiliyor.

Yeni KONA ile daha güvenli sürüş

Baştan sona yenilenen otomobil, daha dinamik bir sürüş ve yol tutuşu için geliştirilmiş özelliklerle birlikte geliyor. Geleneksel vites kolu yerine direksiyona entegre elektrikli vites değiştirme, hassas ve güvenli bir gelişmiş deneyim sunmak için daha hızlı ve sezgisel olarak görev alıyor. Direksiyon simidinin arkasına yerleştirilen bu vites kolu, eşyalar için daha fazla alan ve düzenli bir iç görünüm de sağlarken, dinamik kullanıma da olanak sağlıyor. Yeni KONA, Ön Çarpışma Önleme Asistanı (FCA), Şeritte Kalma Asistanı (LKA), Kör Nokta Çarpışma Önleme Asistanı (BCA), Güvenli Çıkış Uyarısı (SEW) gibi çeşitli gelişmiş sürücü destek sistemleriyle (ADAS) geliyor. Akıllı Hız Limit Yardımı (ISLA), Sürücü Dikkat Uyarısı (DAW), Kör Nokta Görüntüleme Asistanı (BVM), Uzun Far Yardımı (HBA), Akıllı Hız Sabitleme Kontrolü (SCC) ve Şerit Takip Asistanı (LFA) gibi çeşitli sürüş kolaylığı işlevleriyle sunuluyor.

Güvenli park menavrası için de Çevre Görüş Monitörü (SVM), Arka Çapraz Trafik Çarpışma Önleme Asistanı (RCCA), İleri/Yan/Geri Park Mesafe Uyarısı (PDW), Geri Görüş Kamerası gibi çeşitli gelişmiş teknolojiler sunuyor. KONA, hibrit versiyonda da Uzaktan Akıllı Park Yardımı (RSPA) özelliği sunuyor.

Motor ve şanzıman seçenekleri

Türk tüketiciler, Yeni KONA modelini dört farklı motor seçeneği ile tercih edebilecek. İçten yanmalı benzinli motor seçenekleri 120 beygirlik (200 Nm tork) 1.0 litrelik T-GDi Elite DCT ile başlarken, daha fazla performans için 198 beygir (265 Nm tork) gücündeki 1.6 T-GDi N Line öne çıkıyor. Kullanıcılar, yakıt ekonomisi için de 141 PS’lik kombine çıkış ve 265 Nm’ye kadar tork ile etkileyici hızlanma ve yüksek verimlilik sağlayan 1.6 lt GDi Hibrit versiyonu satın alabilecekler. Bu motor seçenekleri, turbo versiyonlarda 7 ileri Çift Kavramlı Şanzımanla (7DCT) kombine edilirken, hibrit versiyon ise 6 ileri Çift Kavramlı Şanzımanla (6DCT) ile geliyor. Hyundai KONA, N Line versiyonda dört tekerlekten çekişle sunulurken diğer seçenekler ise önden çekişli olarak satın alınabiliyor.

Hyundai, elektrifikasyonda standartları yeniden belirleyen tamamen elektrikli versiyonu ise 2023 yılının son çeyreğinde satışa sunacak. Tek bir gövde altında üç farklı motor tipini zengin donanım seçenekleri ve akıllı teknolojilerle sunan Hyundai, KONA modeliyle beraber B-SUV segmentinde daha fazla aktif olmayı hedefliyor.

Fiyatlar:

Hyundai Kona 1.0 T-GDi Elite 1.612.000 TL

Hyundai Kona 1.6 Hibrit 1.795.000 TL

Hyundai Kona 1.6 T-GDi N Line 1.826.000 TL

Meta’nın yapay zekası Llama 2, ChatGPT’ye meydan okuyor!

0

Meta, dil performansında önde gelen OpenAI GPT-4 modeline meydan okuyabilecek, Llama 2 olarak adlandırılan yeni dil modeli (LLM’ler) setini Microsoft Azure üzerinden yayınladı. Meta, şirketlerin kendi özel modellerini ücretsiz olarak üzerine oluşturabilmeleri için yeni modelleri açık kaynak olarak sunuyor.

Meta, Llama 2 modellerini Microsoft Azure bulutundan kolayca erişilebilir hale getirmek için Microsoft ile ortaklık kurduğunu söylüyor.

Önceden eğitilmiş ve ince ayarlanmış Llama 2 modellerinin boyutu 7 milyar ila 70 milyar parametre arasında değişiyor. Llama 2 araştırma makalesi özetinde, “Modellerimiz, test ettiğimiz çoğu kıyaslamada açık kaynaklı sohbet modellerinden daha iyi performans gösteriyor, yardımseverlik ve güvenlik için insan değerlendirmelerimize dayanarak, kapalı kaynaklı modeller için uygun bir alternatif olabilir.” ifadesi yer alıyor.

MetaFast Company’ye Llama 2 modellerinin orijinal Llama 1 modellerinden %40 daha fazla jeton (kelime veya kelime parçaları) üzerinde eğitildiğini ve 4.000 jetona kadar çok daha uzun istemleri okuyup hatırlayabildiğini söyledi.

Meta, çalışmalarını desteklemek ve en iyi AI yeteneklerini işe almak için büyük ve güçlü bir AI araştırma organizasyonuna ve bol miktarda paraya sahip. Şirket yıllardır kendi büyük dil modelleri üzerinde çalışıyor, ancak OpenAI’nin yaptığı gibi diğer şirketlerden bunlara erişim için ücret almak yerine modellerinin çoğunu açık kaynak kullanmayı seçti.

Mevcut AI silahlanma yarışının ortasında, çoğu AI geliştiricisinin yöntemleri hakkında giderek daha gizli hale geldiği zaman, Meta, modellerin çeşitli sürümleri için parametre ağırlıklarını ve başlangıç kodunu içeren Llama 2’nin geliştirilmesi hakkında araştırma makalesi yayınladı. Bununla birlikte, araştırma makalesi, geliştiricilerin Llama 2’yi eğitmek için kullandıkları tam eğitim ve insan koçluğu yöntemlerini tekrarlamaları için yeterli ayrıntı içermiyor.

Cisco yapay zekâ ile iş hayatını yeniden tasarlıyor.

Llama 2, performansı ve esnekliği nedeniyle açık kaynak topluluğundan şimdiden yüksek notlar alıyor.

Bununla birlikte, bazıları Llama’nın OpenAI‘in modellerine henüz tüm alanlarda (örneğin kodlamada) meydan okuyamayabileceğine dikkat çekti. Nvidia Kıdemli AI Bilimcisi Jim Fan, ”HumanEval’de, StarCoder veya kodlama için özel olarak tasarlanmış diğer birçok model kadar iyi değil.” diyor. “Bununla birlikte, Llama-2‘nin önemli ölçüde gelişeceğinden çok az şüphem var.”

Meta’nın Microsoft ile giderek daha yakın ilişkisi, kısmen Microsoft’a ait olan ve AI modellerini çalıştırmak için gereken devasa bilgi işlem gücü için büyük ölçüde Microsoft’un Azure sunucularına dayanan OpenAI için de etkileri olabilir.

Cisco, üstün hibrit iş deneyimini desteklemek ve her konum, cihaz ve uygulamada erişimi basitleştirmek için tasarladığı yeni güvenlik çözümü Cisco Secure Access’i tanıttı.

Geliştiriciler artık Azure AI model kataloğundan Llama 2’yi seçebilecek ve üzerine inşa etmeye başlayabilecek; ortaya çıkan özel modeller Microsoft bulutunda barındırılacak.

Meta, Azure bulutunda bulunan içerik filtreleme ve diğer güvenlik araçlarını kullanabileceklerini söylüyor ve Llama 2’nin “Windows’ta yerel olarak çalışacak şekilde optimize edilmiş” olduğunu da sözlerine ekledi. Ancak Llama 2, Azure’a özel değil; Amazon Web Services, Hugging Face ve diğerleri aracılığıyla da kullanılabiliyor.

Meta, geçen hafta metin istemlerinden yüksek kalitede görüntüler üreten ve mevcut görüntüler için altyazılar yazan CM3leon adlı yeni bir metinden görüntüye modeli duyurduğunda OpenAI ve Google’a ciddi bir şekilde meydan okuma hırsının sinyalini verdi.