ZyXEL, yeni duyurduğu XS3700-24 Switch ile kurumların iş süreçlerini hızlandırmaya ve güçlü ağ altyapılarını kolayca oluşturabilmelerine olanak tanıyor. Yeni ürün sayesinde özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin ihtiyaç duyduğu üst düzey kurumsal özellikler tek bir cihaz içerisinde sunulmuş oluyor. Yeni 10 Gigabit L2+ yönetilebilir switch XS3700-24, dayanıklı malzemeden geliştirilen tasarımı, üzerinden bulunan 8 adet 10G Base-T, 10 Gigabit uplink için 12 SFP+ ve 4 adet 10G combo konfigüre edilebilir portları ile kurumların yüksek performans ve geniş cihaz desteğine çözüm sağlıyor.
Özellikle yüksek bant genişliği gerektiren ses ve video iletiminin çok yapıldığı, bulut uygulamalar üzerinden sürekli veri transferinin gerçekleştirildiği ağ altyapılarından IEEE 802.11ac gibi gelişmiş network standartlarının kurulması ve artan bant genişliği ihtiyacının karşılanması için yeni nesil cihazlara olan ihtiyaç artmaya başlıyor.
Sunucu sanallaştırma ve tekilleştirmeyi desteklemek için 10G hat hızı performansını destekleyen, ZyXEL One Network özelliği sayesinde daha akıcı bir ağ altyapısı oluşturabilen XS3700-24, küçük ve orta boy ölçekli işletmelerin ağlarını kurumsal sınıfa terfi ederek genişleyen teknoloji ve altyapı ihtiyaçlarına tam çözüm sağlıyor.
Layer 2 ağ yönetim fonksiyonları ile Layer 3 temel ve statik policy yönlendirme yeteneklerine ek olarak XS3700-24 aynı zamanda IPv4 ve IPv6 özellikleri için çift yığın kabiliyetine sahip olarak geliyor. XS3700-24’ün tam donanımlı IPv6 özellikleri, küçük ve orta boy işletmelerin yalnızca bugün değil gelecek ihtiyaçları için de çözüm sunarken, ekstra yatırım maliyetlerini de ortadan kaldırıyor.
İşletmelerin hızla dijital verilere ihtiyaçları artarken, ağ altyapısında gerçekleşecek bir kesintiye olan tahammülleri de azalıyor. ZyXEL’in NSPOF (no single point of failure) yaklaşımı ile sunduğu yeni switch XS3700-24, kesintisiz çalışmayı sağlamak için ekstra özellikler ile birlikte geliyor.
XS3700-24’ün güç birimi ve fan modülleri cihaz çalışırken bir başka 3700 serisi switch’in yedek parçaları ile değiştirilebiliyor. Buna ek olarak hem önde hem de arkada bulunan hava çıkış kanalları sayesinde maksimum soğutma sağlanmış oluyor. XS3700-24’ün sahip olduğu VRRP (Virtual Router Redundancy Protocol) yazılım protokolü, ve çift imaj özelliği, yönetim veya bakım zamanında bile ağ altyapısının sorunsuz bir şekilde çalışmaya devam etmesine olanak tanıyor.
ZyXEL’in yeni switch’i XS3700-24’ün sunduğu benzersiz esneklik ve performansa ek olarak kullanıcılara çok daha basit bir arabirim içerisinde yönetim seçenekleri sunuyor. XS3700-24’ün komut arabirimi, birden çok switch’in konfigüre edilebilmesine imkan tanıyor ve ZyXEL’in yönetilebilir switch serisi ile uyumlu bir şekilde çalışıyor. ZyXEL One Network bağlantısı ve ZyXEL ZON Utility ile birlikte ağ yöneticileri tek bir platform üzerinden ağ üzerindeki tüm cihazların konumlarını belirleyebiliyor, IP atayabiliyor, tekrar başlatabiliyor ve switch’ler üzerinde firmware terfileri gerçekleştirebiliyorlar.
ZyXEL One Network’ün sunduğu akıllı bağlantı özellikleri sayesinde XS3700-24 ağ üzerinde bulunan tüm diğer ZyXEL cihazlarını ve Link Layer Discovery protokolünü destekleyen aygıtları bulabiliyor. Böylece yöneticiler ağ üzerinde bulunan tüm cihazları tek bir noktadan yöneterek iş gücünden tasarruf sağlıyor.
Kadınların sosyal ve ekonomik hayattaki varlıklarını artırmak için “Girişimcilikte Önce Kadın Projesi” başlıyor. Ürettiği ürünleri gelir getirici bir faaliyete dönüştürmek isteyen kadınları bilgi iletişim teknolojilerinin sunduğu imkânlarla tanıştırarak, kadınların ekonomik hayata katılımlarını ve girişimcilik kapasitelerini artırmak amacıyla TC Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü (HBÖGM), Türkiye Vodafone Vakfı ve Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) işbirliğiyle hayata geçirilen “Girişimcilikte Önce Kadın” projesinin duyurusu, Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Muhterem Kurt, Vodafone Türkiye CEO’su Gökhan Öğüt ve Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı’nın katılımlarıyla gerçekleştirilen toplantı ile yapıldı. Proje kapsamında 10 ilde 100 danışman yoluyla 10.000 kadının, halk eğitim merkezlerinde bilgi iletişim teknolojileri ve girişimcilik üzerine eğitim almaları sağlanacak. Eğitim alan kadınlar, kendileri için özel olarak oluşturulan oncekadin.gov.tr adresindeki dijital mağaza üzerinden ürünlerini satışa sunarak, el emeklerini kazanca dönüştürebilecek.
Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Muhterem Kurt, açılış konuşmasında şunları söyledi: “Kadınların sosyo-ekonomik olarak güçlendirilmesi düşüncesiyle hayata geçirilen ‘Ürün Satış Portalı’ndan daha fazla kadının yararlanmasını sağlamak amacıyla, Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü iş birliğiyle kadınların ürettikleri el emeği ürünleri web üzerinden pazarlamaları için gerekli alt yapı oluşturulmuştur. Bu kapsamda halk eğitimi merkezlerinde yetiştirilen danışmanlar aracılığıyla kursiyerlere dijital ve mobil teknolojiler, pazarlama, mali yükümlülükler, iletişim becerileri ve girişimcilik konularında eğitimler gerçekleştirilecektir. 10 ilimizde başlatılan projenin daha sonra ülke geneline yaygınlaştırılması öngörülmektedir. Proje kapsamında yetiştirilen 100 danışman aracılığıyla 10.000 kadına girişimcilik konusunda eğitimler verilecek sonrasında başarılı kursiyer ve kurumlar ödüllendirilecektir. Proje özellikle ev hanımlarının aile yaşantılarından fedakârlık yapmadan ev ekonomilerine katkı sağlaması ve üreten kadınlarımıza yeni fırsatlar sunmak üzere yapılandırılmıştır. Ayrıca proje kadınların halk eğitimi merkezlerindeki ücretsiz eğitim fırsatlarını tanımasına öncülük ederek hayat boyu öğrenme faaliyetlerine kadınların katılımını desteklemektedir. Bu nedenle projenin geliştirilmesinde ve uygulanmasında emeği geçen herkese teşekkür eder, çalışmalarında başarılar dilerim.”
Gökhan Öğüt: “10 bin kadının emeği, gelire dönüşecek” Vodafone Türkiye CEO’su Gökhan Öğüt, şu şekilde konuştu: “Türkiye’nin bölgesel ve küresel güç olma yolunda belirlediği hedeflerin gerçekleşmesi, kadınların ekonomiye aktif katılımının artırılmasına bağlı. Vodafone Türkiye olarak, bu inançla; kadınların üretime katılan, ekonomik ve sosyal yaşamda eşit, kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler olabilmeleri için üzerimize düşüne görevleri yerine getirmeye özen gösteriyoruz.
Dijital dönüşümde toplumsal değişimin ve gelişimin öncüsü olmak için gerçekleştirdiğimiz sosyal ve hizmet yatırımlarımızda kadınlar önemli bir yere sahip. Türkiye Vodafone Vakfı çatısı altında geliştirdiğimiz projelerin odağını da kadınlar oluşturuyor. Girişimcilikte Önce Kadın Projesi ile kadınlarımızın girişimcilik kapasitelerini farklı eğitim programları ile artırmayı ve el emeği göz nuru ürünlerinin satışını mobil iletişim ve internet teknolojilerinin sunduğu imkanlarla kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Proje kapsamında ulaşmayı hedeflediğimiz 10.000 kadının alacağı teorik ve uygulamalı bilgilerin, hobi olarak başladıkları birçok çalışmayı gelir getirici bir faaliyete dönüştüreceğine ve kendi kişisel başarı hikayelerini oluşturacağına inanıyoruz.”
Girişimcilik ve teknoloji eğitimleri verilecek
Projenin ilk aşamasında 100 danışman öğretmen, uzman eğitmenler tarafından, bilgi teknolojileri ve girişimcilik konularında eğitim alacak. Eğitimi tamamlayan öğretmenler, Nisan ayı itibariyle Ankara, Antalya Bursa, Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Giresun, İstanbul, İzmir ve Samsun’da bulunan halk eğitim merkezlerinde 100’er kadına eş zamanlı olarak eğitim verecekler. Sertifikalı eğitim olarak tasarlanan ve Mayıs ayının sonuna kadar tamamlanması hedeflenen eğitimler; bilgi iletişim teknolojileri ve girişimcilik alanlarında uygulamaya yönelik, kolay anlaşılır ve kısa içerikler barındıracak. Eğitim alan kadınlar, proje kapsamında özel olarak oluşturulan oncekadin.gov.tr adresindeki dijital mağaza üzerinden ürünlerini satışa sunabilecek.
Başarılı projeler ödüllendirilecek
Eğitimler tamamlandıktan sonra ortaya çıkan projeler Girişimcilikte Önce Kadın Ödülleri kapsamında da değerlendirilecek. Başvuruların değerlendirilmesinde, katılımcıların proje öncesindeki durumları, projeyle yaşanan değişim, proje sonrasına yönelik beklentileri dikkate alınacak. Proje tarafı yetkililerinden oluşan danışma kurulu tarafından yapılacak değerlendirme sonucu en başarılı 5 kadına ödül verilecek. Birinciye 10.000 TL, ikinciye 7.500 TL, üçüncüye 5.000 TL ve iki kişiye jüri özel ödülü olarak 2.000 TL olmak üzere para ödülü verilecek. Ayrıca, 300 kadının KOSGEB uygulamalı girişimcilik eğitimlerinden yararlanabilmeleri sağlanacak. Projeye dahil olan 10.000 kadının tamamı katılım sertifikası alacak.
Yeni nesil IP çözümlerini kurumsal pazara sunan Brocade ; Avnet ile küresel tedarik kanalı iş ortaklığı kapsamını genişleterek Türkiye pazarında da Avnet ile çalışacağını duyurdu. Dünya genelinde ethernet yapıları ve yazılım tanımlı ağ oluşturma çözümleri de dâhil olmak üzere yeni nesil veri merkezleri için, servis olarak altyapı (IaaS) ve Bulut Servis Sağlayıcı (CSP) çözümleri sağlayan Brocade, benzer çözümlerini Avnet işbirliği ile Türkiye pazarına da sunmaya baslayacak.
Avnet ditiribütörlük anlaşması kapsamında Avnet, Brocade`in tum IP çözüm portföyünü satış ve satış sonrası destek servisleri ve kurumsal hizmetleri ile birleştirerek kurumsal projelerde konumlandırmak için yetkilendirilmiş olacak ve kanal iş ortaklarına sunmaya başlayacaktır.
Anlaşma ile ilgili Brocade Türkiye Ülke Müdürü Feyyaz Atalay, “Tüm dünyada hızla önem kazanan Her şeyin İnterneti-Internet of Things–IoT Buyuk Veri (Big Data), Servis olarak Altyapı ( IaaS) ve Bulut (Cloud) gibi teknolojik gelişim alanları, yıllardır kullanmakta olduğumuz Network çözümlerine yeni ve farklı bir açı ile yeniden bakılmasını gerektiriyor. Son 20 yıldır degişmeyen bu teknolojilere, 3. Nesil (3rd generation) bakış açısıyla yaklaşan Brocade, veri merkezleri ve yerleşke projeleri için geliştirdiği SDN ve NFV çözümleri ve bu konuda dünya çapında yaptığı ortaklıklar ve satın almalarla adından söz ettiriyor. Bu amaçla yeniden yapılanmaya gittigimiz Turkiye pazarında da Avnet ile imzaladığımız anlaşma, bize hedefimize ulaşmak icin çok degerli bir kanal sunacak” açıklamasında bulundu.
Avnet Türkiye Genel Müdürü Hakkı Eren, anlaşma ile ilgili görüşlerini “Uçtan uca tüm çözümlerde büyümeyi hedefleyen Avnet Türkiye için, EMEA’nın devamında Brocade ile iş birliği yapmayı değerli buluyoruz.İşbirliğimiz müşterilerimizin özgün ihtiyaçlarına göre uyarlanmış ağ altyapısı ürünleriyle hitap etme fırsatını vermektedir. Avnet’in kanal iş ortaklarının ve katma değerli hizmetlerinin de gücü ile Brocade’in Türkiye pazarında gerçekleşecek önemli projelerin parçası olacaktır” şeklinde ifade etti.
Değişen çalışma şekilleri ve çalışan beklentileri, kurumsal haberleşme pazarına çözüm sunan firmaları değişime zorluyor. Connect Solutions tarafından yapılan “The Remote Collaborative Worker Survey” araştırmasına göre, çalışanların yüzde 39’u sıklıkla veya ayda birkaç kez uzaktan mesai yapıyor. Çalışanların yüzde 77’si uzaktan daha verimli bir şekilde işlerini sürdürdüklerini ve ofis dışından çalıştıklarında işlerini yüzde 30 oranında daha hızlı tamamladıklarını söylüyor.
Kurumların büyük çoğunluğu birbirine uzak ve dağınık ofislerdeki ekiplerden oluştuğunu belirten Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu, iş yapış modellerinin kullanıcı odaklı bir şekilde değiştiğine dikkat çekiyor: “Yapılan araştırmalar, yeni nesil çalışma modellerinin geleneksel yapıları zorladığını gösteriyor. Connect Solutions tarafından gerçekleştirilen araştırma da bu eğilimi doğruluyor. Araştırmaya katılan kişilerin yüzde 24’ü dışarıdan çalıştıklarında daha az sürede görevlerini bitirdiklerini ifade ederken, yüzde 23’ü mobilken normalden daha uzun süre iş yapabildiklerini ve yüzde 52’si ise daha az mola verdiklerini belirtiyor. Bu ve buna benzer verilerden yola çıkarak iş yapış modellerinin kısa ve orta vadede dönüşeceğini söyleyebiliriz.”
Mobilite binlerce dolar tasarruf sağlıyor
Uzaktan çalışmanın çalışan hayatını olumlu yönde doğrudan etkilediği de görülüyor. Yapılan araştırmalar, uzaktan çalışan kişilerin daha mutlu daha az stresli ve daha sağlıklı olduklarını, büyük kurumlar için kişi başı yıllık ortalama 5 bin 250 dolar tasarruf sağlandığını ortaya çıkarıyor.
Uzaktan çalışmanın kişisel tatmin ve hayat kalitesine etkisi de fark ediliyor; araştırmaya katılan çalışanların yüzde 45’i daha fazla uyuyabildiğini, yüzde 35’i daha fazla fiziksel egzersiz yapabildiğini, yüzde 42’si de daha sağlıklı beslendiğini söylüyor. Katılımcıların yüzde 44’ü daha pozitif, yüzde 53’ü ise daha az stresli olduğunu dile getiriyor.
Dağıtık hizmet engelleme (DDoS) saldırıları bir yandan şirketlerin İnternet üzerinden sundukları hizmetleri engellerken, bir yandan da ağdaki bant genişliği tüketimini artırıyor. DDoS’un etkilerini azaltma adına güvenlik çözümleri sunan sağlayıcıların değerlendirildiği Frost&Sullivan raporunda, Amerikan siber güvenlik kuruluş Arbor Networks lider seçildi.
Arbor’un dünya genelinde 1. katman İnternet servis sağlayıcılarının neredeyse tümünü koruduğuna vurgu yapılan raporda, bu noktadan hareketle Arbor’un çok büyük, karmaşık ve dağınık DDoS saldırılarının etkisini azaltmada kazandığı deneyimle öne çıktığı yazıldı. Arbor Networks Türkiye Ülke Müdürü Serhat Atlı da, DDoS saldırılarına karşı mücadelede İnternet servis sağlayıcılarıyla çalışma konusunda daha fazla deneyim sahibi bir çözüm sağlayıcının bulunmadığını kaydetti. Atlı, “Günümüzde DDoS saldırılarının boyutu en büyük İnternet servis sağlayıcı ağları için bile bir tehdit. Verilerimiz saldırı boyutunun son on yılda yüzde 4900 arttığını ve 2014’te 400 saniyede Gb’ın üzerine çıktığını gösteriyor. Bu, DDoS saldırılarına karşı çok güçlü bir savunma oluşturulması gerektiği anlamına geliyor.” şeklinde konuştu.
Gartner tarafından dünya genelinde gerçekleştirilen ve 2 bin 800 CIO tarafından verilen yanıtlarla oluşturulan rapora göre, kamuda görev alan CIO’lar, eski teknolojileri dijital dünyaya taşımak istiyor. Gartner Araştırma Direktörü Rick Howard‘a göre çevik ve hızlı hareket etmek gerektiğinde eski tip teknolojiler yola taş koyuveriyor. Howard, dijitale geçiş sürecinde çok atak davranmak gerektiğini dile getirirken, CIO’ların yaklaşımının eski çözümlerden uzak bir bakış açısı üzerinden gerçekleşmesi gerektiğini savunuyor.
CIO’ların 2015 yılı içerisinde en önemli beş kamu merkezli teknolojik önceliğine rağmen, federal ve ulusal bağlamda teknolojilerin modernize edilmesi için ayrılan bütçelerde değişim görülebiliyor. Fedaral ve ulusal CIO’ların yüzde 30’u BT bütçesini kısmayı tercih ediyor. Bu oran ise devlet, yerel ve bölgesel hükümet mecralarındaki CIO’ların yüzde 15’i ile karşılaştırılmış. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesi CIO’larının da yüzde 27’si BT bütçelerinde düşüşün sinyallerini veriyor. Kuzey Amerika yetkili CIO’larında ise bu oran yüzde 9.
Özel sektör ve hükümet CIO’larının odak noktaları altyapı ve veri merkezi teknolojileri üzerine olmuş. Buna rağmen, tedarikçilerin bireysel bulut kullanım pazarına hakim olması, kamudaki BT yapılarının, hizmet sunucu ve veri merkezi operatörü görevini yavaş yavaş ardında bırakmasına sebep oluyor. ABD’de yerel CIO’lar ise özel, genel, topluluk ve hibrit bulut çözümleri etrafında stratejiler geliştiriyor.
BT tedarikçileri bulut bazlı hizmet modelinde hızlı biçimde ilerlerken, aynı zamanda kamu kurumları da yerel ve ulusal ücretlendirme seçenekleri çerçevesinde bulut çözümlerini inceliyor. İngiltere, ABD ve Avustralya da, agresif bir anlayışla buluta öncelik veren stratejilere yöneliyor.
BlackBerry geçtiğimiz günlerde BES12 Cloud hizmetini tanıttı. Tamamı bulut tabanlı olan, iş dünyasını hedef alan mobil yönetim çözümü BES12 Cloud sayesinde iş sahipleri, BYOD (Bring Your Own Device) akımı ile başlayan veri güvenliği endişelerini bir kenara bırakabilecek.
Şirketin amiral gemisi yazılım çözümleri olan Secusuite ve BlackBerry 10 OS’a katılan yeni hizmet aynı zamanda Samsung’un Knox destekli cihazlarında da destek sunacak. Android for Work, iOS ve Windows akıllı telefon ile tabletler de bu hizmeti alabilecek.
Tamamı bir tarayıcı arayüzünden kontrol edilebilen BES12 Cloud, kurumsal mobil yönetim çözümleri içerisinde, genel bulut hizmetlerini kullananlar için tam güvenlik vaad ediyor. Site sunucuları üzerinden aktif ve inaktif konuma getirilebilen sistem ekstra masrafa da gerek bırakmıyor.
BES12 Cloud, her dönem yenilenen hizmet anlaşmaları çerçevesinde 23 dolar ile 90 dolar arasında değişen fiyat aralığı ile dikkat çekiyor.
Güneş sisteminin en küçük üyesi olan Merkür, sahip olduğu kuyruklu yıldızlardan gelen tozlar sayesinde karanlık bir yapıya sahip olarak tanınıyor. Bugüne kadar ise neden olması gerekenden daha karanlık olduğu sorusu akıllarda dolaşmaktaydı. Yeni bir çalışma bu soruya da cevap veriyor.
Güneşe en yakın gezegen olan Merkür’de atmosfer yok, solar rüzgarlar çok güçlü ve uzaydan gelen artıklar en çok bu gezegene düşüyor. Bunlar arasında ise ışığı rahatlıkla yutan demir parçacıkları bulunuyor. Lakin Ay, Merkür’e göre bu konuda çok daha zengin ve buna rağmen çok daha parlak bir yapıya sahip.
Araştırmacıların cevabı ise karbonda yatıyor. Milyarlarca yıllık süreçte gezegenin yüzeyine düşenlerin oluşturduğu karbon yapı, gezegenin yüzde 6’sı haline gelmiş! Bu ada Ay’ın yüzeyine gelen miktarın tam 50 katı anlamına geliyor.
Lawrence Livermore National Laboratory‘de gerçekleşen bir deneyle kanıtlanmaya çalışılan teori şimdiye kadarki en doğru çalışma olarak görülüyor. Yapılan testte ise saatte 16 mil hızında ilerleyen partikülleri simüle eden bir cihaz kullanılmış ve uzaydaki mevcut çarpışma düzeneği hayata geçirilmiş. Karbon, tüm partiküller içerisinde en çok yapışan örnek olurken, ışığı en çok yutan madde olarak gözlemlenmiş.
Amazon yepyeni bir sektöre daha adım atıyor. Kitapçıların hakimiyetini elinden alan ve dünyanın pek çok bölgesinde aktif olarak yer alan şirket, daha sonra akla gelebilecek her türlü ürünün satışına girişti. E-okuyucu, bulut bilişim ve tablet bilgisayar işine de giren Amazon şimdi de esnaf ve müşteriyi buluşturuyor.
Şirket geçtiğimiz gün yaptığı duyuruda, Amazon Home Services adlı projesinin start aldığını açıkladı. Bu sanal pazarda muslukçu, boyacı, müzik öğretmeni ya da akla gelebilecek çok sayıda esnaf ya da serbest çalışan, platform sayesinde müşteri ile biraraya geliyor.
Bu servis, Amazon Local Services adı altında 2014’ün sonlarından beri test amaçlı kullanımdaydı. Ancak bu test sadece birkaç şehri kapsıyordu. Yeni çalışma ile birlikte 40 ayrı eyalette, Amerika’nın en büyük 30 metropolünde sınırsız hizmet alternatifi sitenin ziyaretçileriyle buluşuyor. Amazon bu süreçte küçük bir pay almayı da ihmal etmiyor.
Windows 10’u daha kişisel bir Windows deneyimi sunmak üzere tasarlayan Microsoft ekibi, üründe bir dizi “kişisel bilgi işlem” unsuru geliştirdi. Bu unsurların en dikkat çekicilerinden biri olan “Windows Hello”, Windows 10 üzerinde çalışan bir biyometrik kimlik doğrulama sistemini kullanıcılara sunuyor. Konu hakkında bilgi veren Microsoft Türkiye Windows İş Grubu Yöneticisi Kadir Şener, “Windows Hello ile Windows 10’la çalışan yeni cihazlarınıza yalnızca yüzünüzü gösterir ya da parmağınızla dokunursunuz, cihazınız sizi hemen tanır” dedi.
Parola yazmaya kıyasla Windows Hello’nun yalnızca daha kolay değil, aynı zamanda daha güvenli olduğuna dikkat çeken Şener, “Sistemimiz uygulamalarınızda, kurumsal içeriklerinizde, hatta belli çevrimiçi deneyimlerinizde, parolanızın hiçbir şekilde cihazınızda ya da ağ sunucusunda saklanmasına gerek olmadan kimlik doğrulaması yapmanızı mümkün kılar.” diye konuştu.
Kadir Şener, Windows Hello’nun çalışacağı cihazlar konusunda da şu bilgileri verdi: “Windows Hello’yu destekleyen, kullanıcının aralarından seçim yapabileceği Windows 10′lu birçok yeni, heyecan verici cihaz olacak. Mevcut cihazında parmak izi okuyucusu zaten varsa, bu cihazın kilidini Windows Hello kullanarak açabileceksiniz. Windows Hello, oturum açan kişinin siz olduğunuzu, fotoğrafınız ya da sizin yerinize geçmeye çalışan biri olmadığını kesin olarak doğrulamak amacıyla yüz ve göz bebeği algılama için özel bir donanım ve yazılım birleşimi kullanıyor. Cihaz üzerindeki kameralar, yüzünüzü veya göz bebeğinizi tanımlamak için infrared teknolojisi kullanıyor ve sizi çeşitli ışık ortamlarında tanıyabiliyor.”
Yakın dönemde web sitelerinden 1,2 milyar kullanıcı adı ve parolanın hack’lendiğine dikkat çeken Kadir Şener, dünyada her an benzer bir tehlikeye karşı kurumların yeni siber güvenlik çözümleri aradığını belirtti. Şener şu bilgileri verdi: “Windows Hello, hız ve konforun yanında güvenlik ve gizlilikten ödün vermemek üzerine geliştirildi. Windows Hello, en katı koşul ve kurallara tabi kuruluşların gereksinimlerini karşılayacak kurumsal sınıf güvenlik sağlamayı taahhüt ederek kamu, savunma, finans, sağlık ve üstün güvenlik ihtiyacı olan diğer kurumların genel güvenlik sistemlerini basit bir deneyimle yükseltmek için kullanabilecekleri bir çözüm olarak öne çıkıyor.
Passport’la sanal dünyada güvenlik
Microsoft’un BT müdürleri, yazılım geliştiriciler ve web sitesi yazarlarının, site ve uygulamalara daha güvenli yolla giriş sağlamak için kullanabilecekleri bir programlama sistemi olan Passport Windows 10, parola bilgisi olmaksızın kimlik doğrulama imkanı sunuyor. Dolayısıyla, bunların sunucularda saklanması gerekliliğini ve bilgisayar korsanlarının kırma olasılığı bulunan parola paylaşımını ortadan kaldırıyor. “Windows 10, kullanıcı adınıza kimlik doğrulaması yapmadan önce PIN girişi ya da biyometrik sensörlü cihazlarda Windows Hello yoluyla cihazı kullanıcının doğrulanmasını isteyecek” diyen Kadir Şener, sistemin detaylarını da açıkladı. Şener, “Passport ile kimlik doğrulaması yapıldıktan sonra, beğenilen ticaret siteleri, e-posta, sosyal ağ hizmetleri, finans kurumları, iş ağları gibi birçok web sitesine ve hizmete hemen erişim sağlanacak.” dedi.
“Passport”un piyasaya sunulmasıyla birlikte, binlerce kurumsal Azure Active Directory hizmetiyle de birlikte çalışacak. Microsoft, giderek artan sayıdaki finans, tüketici ve diğer güvenlik hizmetlerinde parolaların zaman içinde değiştirilmesini desteklemek amacıyla FIDO Alliance’a katıldı. Kurumlar, Windows 10′lu yeni cihazlar ve Windows Hello kullanımını destekleyen donanımları kurarak iş uygulamalarını daha güvenli parolasız kimlik doğrulama sistemiyle kullanabilecek ve endüstri lideri güvenlik ve kimlik koruma özelliklerine de sahip olacak.
Türkiye’nin ilk sosyal e-ticaret platformu olma unvanına sahip incir.com, Hasan Aslanoba ve Kaan Karamancı’dan aldığı 3 milyon dolar değerindeki yatırımla hızlı büyümesine devam ediyor. Aldığı son yatırımla 57 milyon dolar şirket değerlemesine ulaşan incir.com, e-ticaret hacmi olarak her türlü ürünün satıldığı yatay e-ticaret siteleri arasında ilk 5, tüm e-ticaret pazarında ise ilk 10 marka arasında yer alıyor.
incir.com’un Kurucusu ve CEO’su Yusuf Yıldırım yaptığı açıklamada “Son yıllarda gerçekleşen sosyal medya devrimiyle birlikte e-ticaret ve sosyal medyanın birleşerek müthiş bir sosyal e-ticaret akımının doğacağı ve çok büyük sosyal e-ticaret platformlarının ortaya çıkacağı düşünülüyordu. Evet, sosyal medyanın e-ticarete ve e-ticaret firmalarının büyümesine ciddi katkısı oldu. Fakat bu güne kadar ne fonksiyonel bir sosyal e-ticaret modeli ortaya konulabildi ne de beklendiği gibi bir platform ortaya çıktı. Biz incir.com olarak yalnız online değil offline kanalı da içine alan ve sosyal e-ticaret tanımını tam anlamıyla dolduran bir model oluşturduk. Sosyal e-ticaret modeliyle faaliyete başladığımızdan bugüne kadar geçen bir yılda ciddi bir büyüme grafiği yakaladık. Bu büyüme doğal olarak yatırımcıların da dikkatini çekiyor. incir.com olarak e-ticaret alanında Türkiye’nin ilk milyar dolarlık web girişimi olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. 2017 yılına kadar 50 bin e-ticaret mağazasına ulaşmayı ve ölçeklenmenin gücüyle daha da gelişen bir altyapı ile iş modelimizi yurt dışına taşımayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
incir.com’a üçüncü kez yatırım yapan Aslanoba Capital Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Aslanoba, “incir.com benim en çok heyecan duyduğum ve şu ana kadarki performansıyla en başarılı yatırımım oldu. İnanılmaz büyümesiyle ilk etapta Türkiye’de ve 2-3 sene içinde yurt dışına açılabilecek seviyede büyük bir başarı hikayesine doğru ilerleyen incir.com’un önümüzdeki 15-20 sene boyunca büyümesini hızla sürdüreceğine inanıyorum. Yurt dışına yapacağı açılımın başarılı olması halinde incir.com, Türkiye’den çıkmış en büyük ve en başarılı internet şirketi olacak.” şeklinde konuştu.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın hazırladığı “More Data, Less Energy” başlıklı bir rapor yakın gelecekte karşılaşılabilecek enerji sıkıntısında teknolojinin rolüne dikkat çekiyor. Rapora göre, 2013 yılına ait veriler baz alındığında dünya nüfusunun sadece küçük bir kısmının kullandığı ağ tabanlı 14 milyar cihazın neredeyse daimi olarak enerji tükettiği ortaya çıkıyor. İlerleyen yıllarda, 2020’de ise bu sayının 50 milyar cihazı bulacağı söyleniyor. İnanılmaz bir enerji tüketim potansiyeline sahip bu elektronik araçlar atıl durumdayken bile enerji tüketiyor ve pek çok sektörde kullanılabilecek gücün harcanmasına sebep oluyor. Bu durumu tersine çevirmenin anahtarı ise teknoloji araçlarının kullanımına dair kuralların baştan sona güncellenmesi olarak görülüyor.
Ağ bağlantıları her türlü ürün üzerinde kendini gösterirken, bilgi ve iletişim teknolojileri kusursuz bir potansiyel olarak karşımıza çıkıyor. Üretim ve lojistik gibi alanlarda büyük fark yaratabilecek olan bu potansiyel, bireysel bazda ise çok sayıdaki günlük teknoloji ürünleri ile kendini gösteriyor. Ağa bağlı cihazları sürekli olarak “bağlı” konumda bırakmak ise 2030’da 100 milyar ve ilerleyen on yıllarda ise 500 milyarlık bir seviyeye ulaşabilir.
Bahsi geçen sistemler ise ağ ekipmanları, ağ yapıları ve akıllı network sistemleri olarak sıralanıyor. İkinci seviyede ise set-top box’lar ve yazıcılar gibi örnekler yer alıyor. Bunların çok büyük kısmı ise ana ağlara daimi olarak bağlı oluyor ve sürekli olarak enerji tüketimine sebep oluyor. Yüzde 80’lik tüketimin başında ise bekleme konumunda olan ağa bağlı cihazlar yer alıyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) verileri doğru kullanım ve yeni kurallar sayesinde yüzde 60’tan fazla enerji tasarrufu yapılabileceğini gösteriyor. Bunun içinse donanım, yazılım, iletişim protokolleri ve teknik standartlarda ciddi bir değişiklik gerektiği belirtiliyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın tavsiyeleri
Uluslararası Enerji Ajansı, bu tehlikeyi azaltabilmek için çeşitli öneriler de sunuyor. Bu önerilerin başlıkları ise şu şekilde sıralanıyor;
– Yeni kurallar oluşturmak, değer zinciri analizlerinde doğru tüketim yöntemleri belirlemek.
– Yeni standartlar ve organizasyonlar ile enerji tasarrufu için yazılım ve donanım parçalarında yeni çözümler bulmak.
– Ürünlerin üreticileri tarafından kullanılabilecek çözümler planlamak.
– Üreticilerin yazılım ve donanımı bir araya getirerek alternatifler üretmesini sağlamak.
– Ağlara bağlı kalma kurallarında yeniliğe gitmek.
– Hizmet sağlayıcıların, son kullanıcı için daha mantıklı satış politikaları izlemesini ve satılacak ürün sayısında dengeyi kurmalarını sağlamak.
– Tüketicilerin ise bu konuda neler yapabileceklerine dair kararlar verebilmelerini sağlamak.
Huffington Post’a hikayesini anlatan Chrisfino Kenyatta Leal, teknolojinin tüm bir hayatı baştan sona değiştirebileceğinin kanıtı. Şu an RocketSpace’te Kampüs Hizmetleri yöneticisi olarak görev yapan Leal, 1994 yılında işlediği ciddi suçlar sebebiyle ömür boyu hapse mahkum edilmiş. Yıllarını hapishanede geçiren isim, 20 ay önce ise bambaşka bir hayata merhaba demiş.
ABD’deki adalet sistemi ve hükümlülerin tekrar sosyal çevreye adaptasyonu üzerine konuşan Leal, sistemin yeterli olmadığını ve kamuya kazandırılması gereken kişilerin bu konuda yetersiz destek aldığını belirtiyor. 2010 senesinde Chris Redlitz ve Beverly Parenti tarafından kurulan The Last Mile adlı oluşum ise, 6 ay süren iş ve girişimcilik programı sayesinde bahsi geçen isim gibi nicelerinin hayatını değiştirmiş.
Üç bölüme ayrılan programda sosyal medya ve mevcut teknoloji ile iş çevresi hakkında bilgi ediniyor, daha sonra sektörel fikirler ve planlama, nihayette de bu fikirlerin hayata geçirilmesi konusunda eğitiliyorsunuz. 17 yıl boyunca kilit altında kalan Chrisfino Kenyatta Leal, program sayesinde bambaşka bir kişiye dönüşmüş. 2012’de Kaliforniya’nın değişen yasaları sayesinde tekrar değerlendirmeye alınanan Leal, kendisini ömür boyu hapse mahkum eden hakim tarafından tekrar gözden geçirilmiş.
İkinci bir şans verilen eski suçlunun blog’unu, fikirlerini, hayata bakış açısındaki yenilikleri internet üzerinden inceleyen ve bunu daha sonra Leal’e anlatan hakim, hayat boyu hükmünü bozmuş ve önemli bir örneğin doğmasına vesile olmuş.
3 Temmuz 2013’te salıverilen Leal, 17 Temmuz’da RocketSpace‘teki işi için ilk adımı atmış, The Last Mile programının da desteği ile 2014’te yönetici pozisyonuna kadar yükselmiş.
Her gün evinizle, işiniz ya da okulunuz arasında mesafe katediyorsunuz. Bu yolculuklarda otobüse ya da tramvay, metro gibi raylı ulaşım araçlarına biniyor, yolda ilerlerken etrafınızdaki yeşil alanları sakince izliyorsunuz.
Siz, her gün bu rutin işlemi tekrarlarken, arka planda kapsamlı bir teknolojik altyapı sorunsuz ve verimli bir şehir yaşamı için çalışıyor olabilir. Bunun güncel örneklerinden biri Gaziantep’te kendini gösteriyor. Turkcell’le birlikte Akıllı Şehir olma yolunda önemli adımlar atan Gaziantep’in Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, gerçekleştirdiğimiz röportajda sundukları hizmetin hem günlük hayatta hem de iş yaşamında kendilerine önemli avantajlar getirdiğinden bahsediyor.
“Akıllı şehir olabilmemiz için teknolojiyi ve insanı çok iyi planlamamız gerekiyor.” diyen Fatma Şahin, toplumun kendilerinden beklediği sorun alanları üzerinde önceliklerini belirledik ve ulaşımla işe başladıklarını ifade ediyor. 27 kavşakta tek noktadan kontrol edilebilen, izlenebilir bir altyapı oluşturulduğunu söyleyen Şahin, ikinci aşamada akıllı durakları devreye alarak tramvaylarda ücretsiz internet hattını oluşturduklarını ifade ediyor.
Yeni hedefleri de olduğunu söyleyen Şahin, Kent Bilgi Sistemi ile beraber, vatandaşların istediği her türlü bilgiye ulaşacağı bir teknolojik altyapıya sahip olacaklarına dikkat çekiyor.
En önemli harcama kalemlerinden birini su olarak tanımlayan Şahin, 120 kilometre uzaklıktan su getirdiklerini ve bunu verimli kullanmanın, su tasarrufunun önemli olduğunu dile getiriyor. Peyzajda ve çevrede suyla yapılabilecek her şeyi teknolojik olarak kurguluyoruz diyen Şahin, bu altyapıyı verimlilik dışında vatandaşları bilinçlendirmek için de kullandıklarının altını çiziyor.
Çevre ve görüntü kirliliğini, hava kirliliğini önleme noktasında da teknolojiden faydalandıklarını söyleyen Şahin, bir sanayi şehri olarak KYOTO sözleşmesine uygun çalışmalar yaptıklarını söylüyor. Hava kontrol sistemini de devreye aldıklarını söyleyen Şahin, sürdürülebilir kalkınma için adımlar attıklarını ve bu bakışla akıllı şehir olmayı amaçladıklarını söylüyor.
Sıfır kayıp, sıfır kaçakla tüm sayaçları elektronik okuduklarını söyleyen Şahin, bu sayede yüzde 25’e varan bir tasarruf elde ettiklerini söyledi. Şehrin rekabet edebilme gücünü artırdıklarını söylüyor.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve Turkcell Kurumsal Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Selen Kocabaş
Türkiye gerçeklerine uygun bir Akıllı Şehir vizyonu
Turkcell’in Gaziantep’te sunduğu Akıllı Şehir çözümleri sekiz ana başlık altında onlarca çözümden oluşuyor. Bir yılda ulaşılan tasarruf miktarı ise 30 milyon TL’ye ulaşmış durumda.
Turkcell Kurumsal Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Selen Kocabaş, Akıllı Şehir’i bir hedef değil, hiçbir zaman bitmeyecek bir inovasyon yolculuğu olarak tanımladıklarını ifade ediyor. “Dünyada birçok teknoloji şirketi ve şehir kendi gerçeklerine göre vizyonlarını oluşturuyor. Biz de vizyonumuzu belirlerken bu gerçeklerden yola çıkıyoruz.” diyen Kocabaş, sosyo ekonomik yapı ve kentleşmenin dünyadaki birçok bölgeye göre farklılıklar içerdiğini, bu yüzden Türkiye’nin ihtiyaç ve önceliklerine uygun bir Akıllı Şehir vizyonu geliştirdiklerinin altını çiziyor.
Turkcell’in Gaziantep’e sunduğu Akıllı Şehir çözümleri neler?
Gaziantep’te bulunan dört Organize Sanayi Bölgesi’nde 900 adet elektrik sayacı Turkcell teknolojisiyle gerçek zamanlı olarak okunabiliyor, anlık enerji tüketimi ve güç bilgileri abone bazında alınabiliyor. Bu sayede anlık ihtiyaç kadar elektrik üretilmesi-iletilmesi ve verimli kullanılması sağlanıyor.
Akıllı Sayaç sayesinde elektrik şebekesindeki kaçak kullanım yaklaşık yüzde 90 oranında önlenmiş durumda. Eskiden yüzde 4 olan kayıp-kaçak oranının ise yüzde 0,5’e düşürüldüğü belirtiliyor. Bütün ülkenin elektrik şebekesinde yük dengesizliğine yol açan reaktif tüketim kontrol altına alınırken, elektriğin yanı sıra su yönetiminde de Turkcell teknolojisi kullanılıyor. Su konusunda kısıtlı kaynaklara sahip Gaziantep’te 50’ye yakın derin su kuyusu ve su depoları uzaktan izlenerek doğal kaynakların daha verimli kullanılması sağlanıyor.
Akıllı durak: Gaziantep tramvay hattında aylık 1,5 milyon kişiye taşıma hizmeti veriliyor. Gaziantep sınırları dahilinde 28 adet Akıllı Durak ile toplu taşımada vatandaşın tramvay bekleyerek duraklarda geçireceği zaman günlük ortalama 20 dakika kısaltılıyor, seferler buna göre planlanıyor ve günlük yaşamda zaman daha verimli kullanılıyor. Yol durumundan kaynaklanan gecikmeler ve duraklarda oluşabilecek yığılmalar görülerek zamanında müdahale edilebiliyor. Tramvayların konum bilgisine göre güzergâhlarındaki sinyalizasyonlar da kontrol edilerek şehir içi araç trafiğinin akışı düzenleniyor, trafik ışıklarında bekleme süreleri minimuma indiriliyor ve olası kazalar önleniyor.
Tramvay ve otobüslerde ücretsiz Wi-Fi: Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nde hizmet veren 93’ü otobüs ve 28’i tramvay olmak üzere toplam 121 adet toplu taşıma aracında Gazianteplilere ücretsiz 3G internet hizmeti veriliyor. Üstün Turkcell 3G altyapısı sayesinde Gaziantepliler şehir içi seyahatleri esnasında hizmet aldıkları operatörden bağımsız olarak hızlı internet hizmetinden faydalanabiliyor. Hizmetinin halka sunulduğu 10 ayda, ücretsiz wi-fi imkânından 400 bin kişi yararlandı.
Etkileşim Merkezi: Turkcell Global Bilgi tarafından 153, 185, 188 numaralı hatlar dahil olmak üzere vatandaşların talep ve şikayetlerini dile getirdiği çağrı merkezi yapısı oluşturuldu. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi için hizmet veren Alo 153 çağrı merkezi ile aylık ortalama 40 bin çağrı alınıyor. Belediyenin faaliyet alanları ve hizmetleri hakkında vatandaşlara 7/24 hizmet veren Etkileşim Merkezi, aynı zamanda belediyenin sosyal medya hesaplarını da yönetiyor. Vatandaşın ihtiyaç ve şikayetleri, gerçek zamanlı olarak ilgili birimlere iletiliyor ve mümkün olan en kısa sürede çözüme ulaşması için koordinasyon sağlanıyor.
Hafriyat araçlarının takip edilmesi: Belediye, taşeron firmalara ait 900’ü aşkın hafriyat kamyonunu takip edebiliyor ve harfiyatların daha önce belirlenen alanlara boşaltılması sağlanıyor.
Araç İzleme ve Yönetimi: Şehirde can ve mal güvenliğini sağlamak için 300’den fazla Belediye aracı (itfaiye, çöp kamyonu, zabıta) uzaktan izlenerek yönetiliyor.
Fiber internet altyapısı: Turkcell Superonline tarafından kurulan 950 km fiber internet altyapısı ve 32 bin kullanıcı bulunuyor. Bu altyapı sayesinde 12 ayrı bölgede 100 bin ev ve iş yerine hizmet veriliyor, vatandaşların kesintisiz ve son teknoloji fiber altyapı ile internet hizmeti alması sağlanıyor.
Park ve bahçe sulama: 17 dönümlük bir alanda yer alan Botanik Park, topraktaki ve havadaki nem oranı ölçülerek otomatik olarak sulanıyor. Toprağın ihtiyacı kadar sulama yapılmasıyla su tasarrufunun yanı sıra bitkiler de sağlıklı olarak yetiştiriliyor. Ayrıca, ortalama yüzde 15 su tasarrufu sağlanmakla birlikte, bitkilerin ihtiyacı olan rutin bakımlar daha verimli yapılıyor. Bu sayede yıllık 400 bin metreküp su tasarrufu bekleniyor.
Isı takibi: Doğal Yaşam Parkı ve Hayvanat Bahçesi’nde yaşayan Afrika ve tropik bölgeden gelmiş hayvanlar için ısı takibi yapılıyor. Bu sayede her bir hayvanın fizyolojik özelliklerine göre ısı değerleri ayarlanabiliyor. Bunun için her bir hayvan barınağının ısısı anlık olarak ölçülüyor ve istenen her yerden izlenebiliyor. Ayrıca sıcaklığın istenen değerlerin dışına çıkması durumunda da SMS ile ilgili bakıcıları anlık uyarı gönderilebiliyor.
Turkcell En Yakın Uygulaması: Vatandaşlar, konumlarına göre en yakın eczane, hastane, ATM vb. gibi noktaları cep telefonuna yüklediği uygulama üzerinden görüntüleyebiliyor.
Zürafa Şakir’e teknolojik barınak: Avrupa’nın en büyük üçüncü hayvanat bahçesi olan “Gaziantep Hayvanat Bahçesi”nin en ünlü sakinlerinden biri olan zürafa Şakir’in yaşadığı alanın ısı kontrolü de Turkcell’in M2M servisleriyle anlık olarak takip ediliyor. Güney Afrika kökenli “Şakir”in bulunduğu alanının ısısının 15 derecenin altına inmemesi gerektiğinden, yaşadığı alan sürekli kontrol altında tutuluyor. Isı 15 derecenin altına indiğinde sistemde oluşan alarm sayesinde, gerekli müdahaleler yapılarak alanın ısısı yükseltiliyor. Bu sayede 15 yaşında, 5 metre boyunda, 1350 kilo ağırlığındaki zürafa Şakir, barınağında sorunsuz bir şekilde yaşamını sürdürüyor.
Aramex’in bir iştiraki olan ve aynı zamanda Orta Doğu ile Afrika’nın önde gelen bilgi ve belge yönetimi çözümleri sağlayıcısından InfoFort, CBKSoft’un yüzde 51’lik hissesini satın aldı. Türkiye’de, elektronik doküman ve süreç yönetimi alanlarında öncü firmalardan biri olan CBKSoft, işletmeleri güçlendirmek ve sektörü ileriye taşımak için yazılım çözümleri sunuyor.
Türkiye pazarına 1998 yılında giren Aramex, farklı illerde toplam 12 ofise sahip. CBKSoft satın alması; Aramex ve InfoFort’a, yenilikçi bilgi yönetimi ve iş çözümlerine yönelik her geçen gün artan taleplerden yararlanma imkanı sunarken; şirketlerin bölgedeki büyümelerine devam etmelerinde önemli fırsatlar sağlayacak.
Anlaşmayla, CBKSoft’un Türkiye’de üretilen yenilikçi BT çözümlerinin daha geniş bir küresel pazara ulaşması da amaçlanıyor. Şirketin gelişmiş belge ve süreç yönetim sistemi enVision da dahil olmak üzere çeşitli teknolojileri, InfoFort’un yer aldığı Orta Doğu ve Afrika pazarlarına ihraç edilecek. enVision’ın beş ayrı dilde sunulması ve mevcut işleyişlere etkin bir şekilde entegre olabilmesi sayesinde farklı pazarlara kolayca adapte edilebilecek. CBKSoft’un yönetim kadrosu satın alma sonrasında da aynı kalarak şirketi idare etmeye devam edecek.
Bu satın alma, InfoFort’un Türkiye’deki müşterilerine teknoloji merkezli çözümleri için daha iyi bir erişim sunarken; şirketin bölgedeki büyümesini destekleyecek. Fiziksel belge yönetimi, e-belge yönetimi, medya ve bant yedekleme ve dönüştürme, güvenli veri imha hizmetlerini de kapsayan InfoFort hizmetleri adım adım Türkiye pazarına sunulacak.
Geçtiğimiz günlerde ABD’nin önde gelen pek çok güçlü markasının, Amerikan hükümetine yaptığı baskı gündeme gelmişti. Aralarında Apple, Facebook, Google ve Microsoft’un da olduğu bu şirketler yaptıkları açıklamalarda, müşterilerinin bilgilerinin güvenlik altına alınması gerektiğini ve NSA’in bu verileri daimi olarak sakladığını belirtmiş ve müşterilerinin kendilerine olan güvenlerini kaybetmeye başladıklarından yakınmıştı. Bu kişisel verilerin güvenliği konusu, Avustralya’da ise meta data yasa tasarılarının tamamlanmasıyla kendini göstermişti.
Bu arada Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ise dijital kişilik haklarının korunması için adımlar attı. ABD Federal Ticaret Komisyonu, nesnelerin interneti üzerine çalışan şirketleri ve hatta hizmet sağlayıcılarının daha dikkatli olması gerektiği uyarısında bulundu. Cisco Systems, iOS bazlı router’lar için güvenlik yaması gerçekleştirdi, PoSeidon adlı tehlikeli bir malware ile ilgili uyarılar da kamuoyu ile paylaşıldı.
Bir başka örnekte ise Twitch, güvenlik ağlarının ihlal edildiği ve veri hırsızlığına uğramış olabileceklerini açıklarken, özel bir araştırma, şirketlerin siber saldırıya uğradıklarını saatler, günler ve belki de haftalar sonra farkedebileceklerine inandıklarını ortaya koydu.
Kişisel verilerin güvenliğini merkeze alan bu olaylar 2015’in kalanında da bizlerle birlikte olacağını söylemek mümkün. Zira, hemen her hafta farklı bir ülkenin aldığı kararlar ya da yapılan global saldırılar haberlere çıkıyor. Anlaşılan o ki, bu tür haberler yapmaya uzun bir müddet devam edeceğiz.
Turkcell Superonline, Türkiye internet pazarını geliştirmenin yanı sıra müşterilerinin hızlı ve kaliteli şekilde dünyaya ve yurtdışındaki içeriğe erişmesini sağlamak amacıyla yatırımlarını sürdürüyor. Turkcell Superonline bu amaçla yurtdışı çıkış kapasitesini 1,5 Tbps’ye ulaştırdı.
Turkcell Superonline Genel Müdürü Murat Erkan, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, fiber yatırımlarına başladıkları günden bu yana internet ağlarının geçiş noktasında yer alan Türkiye’nin bu pazarda oynadığı rolü pekiştirecek bir vizyon çerçevesinde yatırımlarını sürdürdüklerini vurguladı. Erkan; “Turkcell Superonline olarak yurt dışına bağlantı otoyollarında şerit sayımızı artıracak ve trafiği daha da rahatlatacak adımları sürekli ve kararlı şekilde atıyoruz. Bu sayede yurtdışı çıkış kapasitemizi son beş yılda yaklaşık 400 kat artırarak 1,5 Tbps’ye çıkardık” dedi.
“Ortadoğu’nun artan internet talebini karşılamayı hedefliyoruz”
Kapasite artışının Avrupa, Ortadoğu ve Afrika (EMEA) bölgesindeki ülkelerin erişim ihtiyaçları ve internetin büyük oyuncuları açısından faydalar getireceğini belirten Erkan, bölgede bunu sağlamaya yönelik üstlendikleri rolü güçlendirecek bir adım daha attıklarını belirtti ve şunları aktardı:
“Kapasite artışıyla birlikte özellikle Ortadoğu bölgesinde artan internet talebini karşılamada önemli bir rol üstleniyoruz. Aynı zamanda stratejik işbirliklerimizle Ortadoğu ve Kafkaslar’daki operatörlerin ve müşterilerimizin İstanbul’dan hızlı ve kaliteli şekilde Dünyanın en büyük operatörlerine ulaşmasını sağlıyoruz. Bununla birlikte Avrupa’nın önemli altyapı ve kapasite sağlayıcı operatörleriyle yaptığımız iş ortaklıkları sayesinde güzergah çeşitliliği oluşturuyor ve Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin ‘kesintisiz internet‘ deneyimi yaşamasına katkı sağlıyoruz.”
Yurt dışıyla bağlantı kapasitesindeki artışın Türkiye’deki müşterileri ve ülke ekonomisi, açısından sağlayacağı katkıları vurgulayan Erkan, söz konusu kapasite üzerinden taşınan veri trafiğinin büyüklüğüne işaret etti. Bu kapasitenin Turkcell Superonline’ın bölgede Türkiye’nin internet üssü olması için harcadığı çabanın bir işareti olarak okunabileceğini kaydeden Erkan, “Bu trafik büyüklüğü, yeni küresel operatörlerin ve yatırımcıların Türkiye pazarına girmesini ve bu trafiğin yarattığı ekonomiye dahil olarak pazarın daha da büyümesine katkıda bulunmalarını teşvik ediyor” dedi.
Epson, profesyonel kullanıma özel yüksek kalitede bağlanabilirlik ve WUXGA çözünürlüklü parlak projektörü EB-1985WU’yu sundu. Ürün, yüksek çözünürlüklü görüntüleri, kolay içerik paylaşımını ve parlak sunumları tüm toplantı odalarına getirmeyi vaat ediyor. Ürünün öne çıkan özellikleri arasında WUXGA çözünürlük, 4.800 lümen parlaklık ve Epson’un 3LCD teknolojisi bulunuyor.
Epson’un ‘çoklu bilgisayar’ yazılımı 50 cihaza kadar içerik paylaşımını destekliyor. Epson EB-1985WU modelindeki iProjection¹ uygulaması ise akıllı cihazları kullanarak içerik paylaşmayı ve açıklama eklemeyi kolaylaştırıyor. Çok kaynaklı video konferans ve sunum gibi içerikler bölünmüş ekranda görüntülenebiliyor.
İki adet HDMI port, Wi-Fi ve kablolu LAN özelliği dışında odak yardımı, trapezoid düzeltme ve otomatik ekran yerleşimi özellikleri sunan yeni model kolay kurulum desteği sunuyor. Ürün, ayrıca Miracast ve WiDi kablosuz ekran aktarımı ile tablet veya akıllı telefondan ekran ya da içerik paylaşımına da olanak tanıyor.
Türkiye’de elektronik sistem tasarım ve üretimi gerçekleştiren kurumlarla Ar-Ge merkezlerine tasarım otomasyonu çözümleri sunan CDT Bilgi Teknolojileri, 2014 yılını büyüyerek pazar payını artırarak kapattı. Şirket ve gelecek planlarıyla ilgili Alpay Göğüş ile sohbet ettik.