NetApp, Dünya Yedekleme Günü’nü kutladı

0
WorldBackupDayVeri yedekleme konusu önemini her geçen gün artırıyor. Büyük Veri ve beraberinde getirdikleriyle birlikte değeri daha da artan yedekleme alanı için 31 Mart tarihi Dünya Yedekleme Günü (World Backup Day) olarak belirlenmiş durumda. Bu konuyla ilgili bir açıklama yayınlayan NetApp, bu tarihin hem müşteriler hem de işletmeler için bir dönüm noktası olması gerekliliğine değindi. NetApp Bulut Çözümleri Pazarlama Direktörü Martin Warren imzasıyla yayınlanan açıklamada veri ve bulut hizmetlerinin, işletmeler için avantajları da beraberinde getirdiğine dikkat çekilerek, gerçek zamanlı olarak toplanan ve ileri teknoloji araçlarla analiz edilen verilerin doğru kararlar alınmasında yöneticilere yardımcı olduğu dile getirildi. Martin Warren, açıklamasında, “Daha etkin veri depolama yöntemleri daha fazla sorumluluk anlamına gelir. Veri günümüzde işletmeler için her zamankinden çok daha değerli olduğu için de, gerektiği gibi korunması ve yönetilmesi gerekir. Pek çok işletme için yedekleme, her gün yapılan rutin ve gerekli operasyonlardan biridir. Fakat aynı zamanda zaman, kaynak ve depolama kapasitesini zorlayacak işlemlerin başında gelir. İşletmelerin göz önünde bulundurması gereken en önemli konular, hassas ve kritik verilerin kaybı sonucunda oluşabilecek finansal kayıplar, müşteri ve iş ortaklarının güvenini sarsma ihtimali veya şirketin büyümesine engel oluşturabilecek önemli operasyonel sorunların ortaya çıkmasıdır.” sözlerine yer verdi. “Tüm bu nedenlerden dolayı 31 Mart Dünya Yedekleme Günü hem müşteriler hem de işletmeler için bir dönem noktası olmalıdır. Yöneticiler ve BT çalışanları, yedekleme politikalarını gözden geçirerek süreçlerini iyileştirmeli, yalnızca verilerini yedeklemekle yetinmeyip herhangi bir yangın veya ciddi kesinti durumunda, hızlı ve güvenilir bir kurtarma çözümünün sunduğu gönül rahatlığıyla, yalnızca birkaç saat içinde işlerine kaldıkları yerden devam edebilmeliler. Bugün verileri otomatik olarak bulut üzerinde yedekleyebilen, zamanı ve mevcut kapasiteyi en iyi şekilde kullanabilmek için süreçleri düzenleyebilen ve felaket kurtarma operasyonlarını zahmetsiz ve sade bir işleme dönüştüren çözümler elimizin altında.” diyen Warren, daha gelişmiş, güvenli ve verimli bir yedekleme polikitası oluşturan işletmelerin, en değerli varlıklarını ve kurumsal kimliklerini ortaya koyan hassas verilerini en iyi şekilde koruyabileceğine ve zamandan tasarruf sağlayarak çalışanların kendi işlerine odaklanmalarına olanak sağlayabileceğine değindi.

En İyi 10 Pazarlama Lideri ödüllendirildi

0
Turkcell_CMOClubCapital ve Ekonomist dergileri ve Turkcell işbirliği ile iş dünyasına kazandırılan CMO Club’ın dördüncü buluşmasına “En İyi 10 Pazarlama Lideri”nin ödüllendirildiği tören damgasını vurdu. 31 Mart Salı günü Ritz-Carlton’da düzenlenen CMO Club buluşmasının açılışını Turkcell Kurumsal Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Yiğit Kulabaş ile Capital ve Ekonomist dergileri Yayın Direktörü M. Rauf Ateş gerçekleştirdi. Buluşma, ödül törenin ardından pazarlama yöneticilerinin başarı sırlarını ve yeni dönem ajandalarını paylaştığı panelle devam etti. CMO Club buluşmasında Capital dergisinin 2014 yılında yaptığı en iyi 30 CMO anketinde ilk 10’da yer alan CMO’lara ödülleri takdim edildi. Anket sonucunda ödül alan isimler; Akbank Kobi Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz, Yemeksepeti.com Pazarlama Müdürü Barış Sönmez, Samsung Türkiye Pazarlama Direktörü Can Emci, Mavi Jeans Pazarlama Direktörü Serpil Bekan, Mey İçki Pazarlama Direktörü Levent Kömür, Pegasus Pazarlama Direktörü Onur Dedeköylü, LC Waikiki Üründen Sorumlu Genel Müdür Maria Comfort, Yıldız Holding Pazarlama Direktörü Nilhan Gülbahçe, IKEA – Pazarlama Direktörü Senem Sadıklar, Vestel Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tunç Berkman oldu. Dördüncüsü gerçekleştirilen CMO Club buluşmasında pazarlama profesyonelleri bu kez 2014 yılındaki başarılarını ve 2015 ajandalarını konuştu. Dünyadaki gelişmeler ışığında bu yılki planlarını ve vizyonlarını paylaşan pazarlama direktörleri birbirleriyle fikir alışverişinde bulundular. “CMO’nun 2015 Ajandası” başlıklı panelde ödül alan CMO’lar Bülent Oğuz, Barış Sönmez, Serpil Bekan, Tunç Berkman ve Can Emci başarı sırlarını paylaşırken, yeni dönemle ilgili beklentileri, pazarlama stratejileri, yeni nesil tüketiciler, yeni trendler ile gelecek vizyonları üzerine konuştu. Turkcell Kurumsal Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Yiğit Kulabaş, CMO Club’ın açılışında yaptığı konuşmada katılımcılara pazarlama konusunda 2015’le ilgili öngörülerini anlattı: “Pazarlama dünyasına kazandırdığımız CMO Club’ın 4.’sünü gerçekleştirmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Teknoloji tüm dünyayı, günlük hayatımızı, iş dünyasını ve tabii ki pazarlamayı değiştiriyor. Bu değişimin ana başlığı ise akıllı cihazlarda gizli. Artık kişiler için birinci ekran, cep telefonları oldu. Pazarlama dünyasının yatırımları ve bütçeleri de bu yönde hızla yoğunlaşıyor. Tüm şirketlerin patronları dijitalleşme, mobil ve teknolojiden bahsediyor. Pazarlama dünyasına bir yandan da mikro lokasyon, üç boyutlu tarayıcılar ve beacon gibi yeni kavramlar giriyor. Teknoloji, pazarlamanın 4P’sini değiştiriyor ve 4D oluyor. Yani doğru kişi, doğru zaman, doğru teklif ve doğru yer. Bu dört doğruyla gerçek zamanlı işletmeler dönemi başlıyor. Bizler de Turkcell olarak işletmelere doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişiyi yakalamaları için teknolojimizle hizmet vermekten büyük mutluluk duyuyoruz.”

DorukNet ve Microsoft Türkiye bulut için kolları sıvadı

0
Microsoft Türkiye’nin 2013 yılında lansmanını gerçekleştirdiği ve bulut teknolojilerine özel hazır çözümler sunan Microsoft Cloud OS Network Programı hızlı büyüme performansını değerli iş ortaklarından DorukNet’in başarısı ile taçlandırdı. 90 farklı sektörde, 3 milyondan fazla müşteriye ve 100’den fazla iş ortağına ulaşan program kapsamında DorukNet, birinci seviyede ilk ve tek Cloud OS Network iş ortağı seviyesine ulaştı. Türkiye’de Cloud OS Network Programı’na ilk giriş yapan DorukNet, kalitesi ve yüksek standartları sayesinde Microsoft’un KOBİ segmentinde yer alan müşterileri için tavsiye edilen birinci seviye ana iş ortağı ortağı oldu. İş ortaklığı doğrultusunda DorukNet, Microsoft’un bulut bilişim danışmanlığından yararlanarak Azure mimarisi üzerinde şekillenen Azure Pack teknolojisi ile kendi veri merkezinde bulut bilişim hizmeti sunacak. Microsoft Türkiye ve DorukNet tarafından yapılan ortak basın toplantısında duyurulan iş ortaklığı, bulut tabanlı projelerini  yurtiçindeki veri merkezlerinde geliştirmek isteyen tüm firmaların ihtiyaçlarını karşılıyor. DorukNet tarafından verilecek olan bu hizmet, Microsoft’un bulut bilişim platformu Azure’un sağladığı olanaklardan yararlanılarak, DorukNet’in veri merkezinde hayata geçirilecek.  DorukNet, Azure Pack olarak tanımlanan bu çözüm ile bulut servisi projelerinin hızlıca ve kolayca hayata geçirilmesini sağlayacak. Microsoft çözümleri ile servis veren iş ortakları, gerek altyapı kaynaklarının verimli kullanılması gerek operasyonel maliyetlerin azalması sayesinde rekabet avantajı elde ediyor. Bunun yanısıra Cloud OS Network Programı ile Microsoft, iş ortaklarına, hizmetlerinin pazara sunulmasında destek oluyor. İş ortaklarının doğru hedef müşteriye doğru mecralarda mesajlarını iletmelerini sağlayan pazara gidiş stratejilerini geliştirmeleri konusunda danışmanlık sunuyor.

ÇMD etkinliği için geri sayım

0
Çağrı Merkezleri Derneği (ÇMD), her yıl geleneksel olarak düzenlediği sektör buluşması etkinliğini bu yıl 10 Nisan 2015 tarihinde İstanbul’da, Shangri-La Bosphorus Otel’de gerçekleştirecek. Etkinlik öncesi ÇMD Başkanı Metin Tarakçı’dan görüşlerini aldık.

IdeaSoft 10 Milyon TL’lik e-Ticaret ekosistemi oluşturuyor

0
IdeaSoft_bayiE-ticaret yazılımı sektöründe 10 yılı aşkın deneyimiyle sektöründe lider olan IdeaSoft, 2015 yılı hedefleri odağında mevcut bayilerine güç vermek ve bünyesine yeni bayiler katmak için İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa olmak üzere 4 büyük şehirde toplantılar düzenledi. 21 Şubat – 25 Mart arasında gerçekleştirilen ve geniş katılımın olduğu etkinliklerde, katılımcılara yazılım dünyasının güncel değişkenlerine yönelik eğitim verilmesinin yanı sıra, e-ticaret alanında detaylı bilgiler ve IdeaSoft’un 2015 vizyonu ile gelecek planları aktarıldı. IdeaSoft Genel Müdürü Seyhun Özkara, “IdeaSoft olarak e-ticaret alanında 10 yıllık bir tecrübemiz var. 5000’den fazla KOBİ’nin e-ticaret alanındaki gücünün ve başarısının arkasında biz varız. E-ticaret sitelerine, ihtiyaçlara yönelik hızlı ve etkili çözümler sunan IdeaSoft, 4 büyük şehirde gerçekleştirdiğimiz bayi toplantılarıyla, e-ticaret sektörünün nabzını tutup, bünyesine yeni bayiler katarak sektördeki lider konumu güçlendirdi. Çok büyük olan pazarda bayi ve iş ortaklarımızla beraber büyümeye devam edip, yeni birçok ilde bayilik vereceğiz. IdeaSoft çözümlerini sunan ve buna kendi sunduğu yan servisleri de ekleyen bayilerimizle birlikte 10 Milyon TL’ye varan bir ekosistem oluşturmayı hedefliyoruz.” dedi.

Yerli telefon tartışmaları boyut değiştirdi

2
user-mobile-phoneTürkiye’nin, özellikle cari açığa olumsuz etki yapan ürünlerin yerlileştirilmesi adına çalışmalar yaptığı bir gerçek. Medikal cihazlar, hızlı tren ve ara ara gündeme getirilen yerli otomobil için babayiğit arandığı haberlerinin bir benzeri Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın “Bir ton demir bir iPhone etmiyor” sözleriyle teknoloji sektörüne de yansıdı. Kimi yayınlarda “Yüzde 100 yerli telefon” olarak anılan bu girişim hakkında Bakan Işık özetle şunları söyledi: “Bugün bir ton demir, bir iPhone etmemektedir. Bu tablo bizim Ar-Ge, inovasyon ve katma değeri yüksek ürünler alanında gelişmemiz gerektiğine dair işarettir. Bu amaçla ilk adımımızı attık. TÜBİTAK Başkanlığımız yerli cep telefonu geliştirilmesi amacıyla çağrıya çıktı. Bu çağrıyla destek verdiğimiz özel sektör firmaları tarafından tüm alt bileşenleri yerli olan akıllı telefon geliştirilmesi çalışmasına başladık.” Bakan Işık’ın hemen her yaptığı açıklamada bu ve benzer konulara dikkat çektiğini rahatlıkla söylemek mümkün. Ancak iş, yansıdığı gibi “Yüzde 100 yerli” olunca iddialarla gerçekler arasındaki mücadelede gerçekler kolay bir galibiyet de alıyor. Yerli cep telefonu neye yarayacak? Cep telefonlarının ülkemiz sınırlarından ilk girdiği dönemden bu yana 20 yıldan fazla bir zaman geçti. Özellikle 90’ların sonu ve 2000’li yılların başlarında bilişim dünyasının yatırım yaptığı bir alan olan “mobil” konusu bugün ithalatta önemli bir yer tutuyor. Miktarlar nedir diye baktığımızda, 2009 yılında cep telefonu ithalatına 1,64 milyar TL harcarken, 2013’te bu tutarın 5,1 milyar TL’ye (2,7 milyar dolar) yükseldiği görülüyor. Bu da, sadece telefon ithalatının 2014 yılı verilerine göre 42,9 milyar dolarlık cari açığın yüzde 6,2’sine denk geldiğini gösteriyor. 2014’te 15 milyona yakın cep telefonu satıldığını ve tüketicilerin sadece ilk 9 ayda telefonlara 9,2 milyar TL para ödediğini ekleyelim. Bu konuya dair açıklamalar yalnızca Bakan Fikri Işık’tan gelmiyor. BTK Başkanı Dr. Tayfun Acarer de pek çok kez aynı noktaya dikkat çekerek, telefonlarının kılıflarının bile burada üretilmesinin önemli olduğunu söylemişti. Kısmen yerli olanların etkisi Özellikle operatör markalı modellerin tüketicilerce kabul görmesi yukarıda bahsettiğimiz cari açığın gerilemesi adına önemli bir adım. 2013’te Türkiye’de üretilen cep telefonu sayısı 350 bini bulurken, 2014’te model sayısının artmasıyla 1 milyonu geçti. Bu da, ithal edilen ürün sayısını azaltan yerli telefon sayısındaki artışın ekonomiye olan etkisini gösteriyor. Madalyonun karanlık yüzü Ancak iyice küçülen dünyada, sadece kendi halkına yönelik ürün sunan firmaların hayatta kalma olasılıkları da zayıflıyor. Güçlenmek ve büyümek isteyen şirketler farklı pazarlarda da etkin rol oynamak zorunda. Konuya bu açıdan bakıldığında ise yıllık 14 – 15 milyon adet bandına oturmuş gibi görünen cep telefonu üretiminde yerli firmaların rekabet için daha fazla çalışması gerekiyor. Üstelik bu yoğun çalışma bile Bakan Işık’ın açıklamasında yansıyan “yüzde 100 yerli telefon”un hayat bulmasına yetmiyor. Bakan Işık, her ne kadar alt komponentler dahil dese de, bugün basit bir cep telefonunda bile çok sayıda sayısız etken söz konusu. En basit tanımla bir telefonun akıllı olmasını sağlayan işletim sistemini “dışardan aldığınızda” iddia edilen hüviyete kavuşamıyor. İşletim sistemi ve alt uygulamaları bir kenara bıraktığımızda bile elektronik komponentler ve diğer aksamlar noktasında çeşitli sıkıntılar bulunuyor. İşlemci, RAM, Bluetooth ve Wi-Fi modülleri gibi dünyanın neredeyse tek bir bölgesinde üretilen ürünleri düşündüğümüzde üretilecek cihazların yerlilik oranı hızla geriliyor. Bunun bir alt kademesinde ise daha sonra ayrıntılı olarak ele alacağımız hammadde kriteri bulunuyor. Bugün, yalnızca cep telefonlarında değil hemen hemen tüm elektronik cihazlarda, hatta solar enerji panelleri gibi ürünlerde “nadir bulunan metaller” olarak sınıflandırılan bu hammaddelerden faydalanıyor. Çin’in dünyanın diğer ülkelerinden daha ucuza üretim yapabilmesinin sebeplerinden biri de hem bu hammaddeler yönünden daha zengin olması, hem de özellikle Afrika’daki madenlerin işletmesinde etkin rol oynaması yatıyor. Tüm bu tabloyu biraraya getirdiğimizde yüzde 100 yerli iddiasının hayat bulması mümkün görünmüyor. Bakan Fikri Işık, açıklamasının satır başları arasında 2023’te sektörün hacminin 34 trilyona ulaşması ve dünya ticaret hacminin yüzde 21’ini oluşturması da yer alıyor. Böyle büyük bir pastadan daha fazla pay kapmak elbette düşünülmeli, ancak bu işin daha önce de dile getirdiğimiz “Bilim, kiloyla satılır mı?” konusunda olduğu gibi popülist politikalarla ele alınmaması gerekiyor. Türkiye ne yapmalı? Henüz akıllı telefonların hayatımıza girmediği tarihlerde mobil yazılımın geliştirilmesi adına önemli çalışmalara imza atılmıştı. İlk akla gelen örneklerden biri olan Ericsson’un 2001’de açtığı Crea World, mobil teknolojilerde hem yazılım hem de donanım anlamında örnek olmayı başarmıştı. Zaman içinde finans sektöründeki mobil uygulamalar gibi spesifik alanlarda üretilen çözümlerde Türkiye’den oldukça başarılı olanlar çıktı. Bunların bazıları global şirketlerin bünyesine katılırken bazıları ise ya dönüşüme ayak uyduramadı ya da ilk yola çıktığı zamanki heyecanını kaybetti. Türk şirketlerinin bundan sonraki yol haritasında olmalı dediğimiz konular arasında elbette mobil teknolojiler yerini koruyor. Özellikle nesnelerin interneti ürünlerinin yaygınlaşmasıyla ihtiyaç duyulacak çözümler için halen fırsat var. Ancak bu girişimlerin, politik vaatler doğrultusunda hareket etmekten ziyade, dünyadaki ekonomik gerçeklere ve teknoloji trendlerine ayak uydurması gerekiyor. Aksi takdirde 2000’lerin başında yaşanılan mobil hayal kırıklıklarının bir benzerinin gerçekleşeceğini öngörmek çok da zor olmayacak…

Veeam 30 Mart’ı Dünya Erişilebilirlik Günü ilan etti

0
veeam_cloudŞirketler için artık sadece yedeklemenin yapılıp yapılmadığı değil, her zaman bu verilere erişilebilmesi önem taşıyor. Veeam Software, bu gerçekten hareketle 30 Mart‘ı Dünya Erişilebilirlik Günü olarak ilan ettiğini duyurdu. Verilere 7 gün 24 saat erişimin önemli olduğunu kaydeden Veeam Software, BT departmanlarının uygulamaların kullanılamaz hale gelmesi durumunda hızlı bir şekilde yeniden çalışır hale gelmesinin önemine dikkat çekti. Veeam’in gerçekleştirdiği güncel sektör araştırmasına göre CIO’ların yüzde 82’si bu beklentiyi karşılayamadığını belirtiyor. Bu durum, ayrıca neden şirketlerin yüzde 81’inin BT hizmetlerine ve uygulamalara 7/24 erişebilmek amacıyla artan talepleri karşılamak için veri merkezi modernizasyonuyla ilgilendiğini ve kesintisiz çalışma sağlamaya çalıştıklarını açıklıyor. Veeam’in verilerine göre yeni başlayanlar için BT’nin iş kritik uygulamaları kurtarması ortalama 2,9 saat sürüyor. Diğer uygulamaların kurtarılması ise ortalama 8,5 saat sürüyor. CIO’lar eğer bir felaket olursa ve veriyi kurtarmak zorunda kalırlarsa, ortalama her 6 yedeklemeden 1’inin başarısız olduğunu ve bunun bir sürpriz sayılmaması gerektiğini söylüyorlar. Çünkü kurumlar her çeyrek, yedeklemelerinin sadece yüzde 5’ini herhangi bir sorun olmaması için test ediyorlar. Çalışanların, iş ortaklarının ve müşterilerin şahit olacakları basit rahatsızlığın ötesinde bu durum pahalıya mal olabiliyor. Arıza zamanı ve kaybedilen verinin ortalama bir işletmeye maliyeti ise yıllık 10 milyon doları bulabiliyor.

Xerox müşteri hizmetleri trendlerini açıkladı

0
sanal+cagri+merkeziXerox’un araştırma şirketi WDS, dünyanın farklı ülkelerinde çeşitli sektörlerden yüzlerce şirket yöneticisi ile yaptığı global araştırma sonuçları ile şirketlerin önem verdiği, üzerinde çalıştığı ve kendi iş süreçlerine eklemek istediği müşteri hizmetleri trendlerini ortaya koydu. Mobil destek artıyor 2015’in sonuna kadar dünya nüfusunun yüzde 42’sinin akıllı telefon sahibi olması bekleniyor. Akıllı telefonlar, sosyal hayatımızda ve iş süreçlerimizde olduğu kadar markalarla olan iletişimimizde de en çok tercih ettiğimiz araçların başında geliyor. Xerox WDS araştırmasına göre markalar bunu dikkate alarak müşterilerine mobil araçlar yoluyla verilecek hizmetler üzerinde çalışıyor. Sanal çağrı merkezleri Bir müşteri çağrı merkezini aradığında yüzde 90 oranında, sosyal medya veya web tabanlı servisleri kullandığında ise yüzde 70 oranında sorununu çözüyor. Çoğu müşteri dijital ortamda verilen ve sesli olmayan müşteri hizmetini kişisel görmüyor ve karşılıklı konuşma imkanı bulamamaktan yakınıyor. Xerox WDS’e göre, yeni dönemde müşterilerin ne söylediğini anlayarak onlara doğru ve ikna edici cevaplar verecek sanal çağrı merkezi temsilcileri sesli konuşma ihtiyacını karşılayacak. Terabaytlarca veriden bilgi alan, soruna anında yanıt üreten, gerçek bir kişi gibi hizmet verecek sanal marka temsilcileri yakın bir gelecekte adından oldukça söz ettirecek. Darwinci müşteri deneyimi sona erecek Bugün 10 iş liderinden 7’si müşteri deneyiminin başarılarında anahtar rol oynadığını belirtiyor. Darwin’in teorisine göre doğanın gücü, türleri ortam koşullarına zaman içinde uyum sağlamaya itiyordu. Ancak günümüzde markalar için bu uyum süreci çok daha kısa olmak zorunda. Bugün internet üzerinden markalar hakkında yapılan yorumlar, satın alma kararlarını belirliyor. Dolayısıyla markaların, müşterilerin eleştirdiği hususları çok kısa bir sürede tespit ederek düzeltmeleri gerekiyor. Proaktif müşteri hizmetleri yaygınlaşıyor Markanın kârlılığının müşteri deneyimine bağlı olması, müşteriler sorun yaşadığında o sorunu çok hızlı çözmeyi zorunlu kılıyor. Bugüne kadar markalar, müşterinin sorununu kendisinin çözmesini ister ve onları belli prosedürleri takip etmeye zorlardı. Xerox WDS’in araştırmasına göre bu durum değişiyor. Markalar müşterilerine daha proaktif yaklaşacak ve sorunu müşteri adına marka temsilcileri ile hızlıca çözecekler. Büyük/küçük veri analizi önem kazanıyor En iyi müşteri hizmeti her müşteriye benzersiz olduğunu hissettirerek ve kişiye özel çözüm yolları sunarak yapılır. Günümüzde akıllı makineler müşteriye ait yüksek boyutlarda veri ve işlemi depolayabiliyor. Böylece markalar her bir müşterisiyle daha yakın bir ilişki kurma şansına sahip oluyor. Xerox WDS, önümüzdeki dönemde markaların, verilerini müşterilerine daha kişiselleştirilmiş bir hizmet sağlamak için işleyeceğini, büyük ve küçük veri analizlerinden yararlanacağını söylüyor. Birebir iletişim öncelikli tercih Xerox WDS’in araştırmaları en iyi iletişimin bire bir iletişim olduğunu, ister makine ister insan olsun genel ve kitlesel yapılmayan, doğrudan kişiye özel kurgulanacak iletişimin en etkili yol olduğunu gösteriyor. Xerox WDS’e göre marka temsilcilerinin müşterilerle bire bir iletişime geçme sıklığı artacak. Marka temsilcileri, müşterilerin sorunlarına empatiyle yaklaşacak, marka ve müşteri arasında duygusal bir ilişki kurmaya çalışacak. Siri gibi dijital asistanların kullanımı artıyor Mobil müşterilerin sayısının artmasıyla kişisel cihazlar üzerinden hizmet veren dijital asistanların kullanımı da yaygınlaşacak. Echo (Amazon), Now (Google), Cortana (Microsoft) ve Siri (Apple) gibi dijital asistanlar kullanıcılar tarafından kabul görecek ve kullanımı yaygınlaşacak. Mağazalar çok amaçlı kurgulanıyor Şirketler mağazalarını yalnızca ürün satılan yerler olmaktan çıkaracak. Markalar mağazalarını satış yapmak için kullanmanın yanı sıra ürün desteği vermek, farklı hizmet ve müşteri deneyimleri yaşattırmak amacıyla kullanacak. Sohbet servisi yaygınlaşıyor Xerox WDS’in görüştüğü şirket yöneticileri önümüzdeki dönemde sohbet servisinin yaygınlığının artmasını beklediklerini söylüyor. Sohbet servisleri, hızlı ve pratik oluşuyla yeni nesil müşterilerin isteklerini tam olarak karşılıyor. Xerox WDS’e göre markaların internet sitelerinde problemlere çözüm arayan müşterilere anında sohbet hizmetiyle sunulan çevrim içi çözümler artacak. Sanal gerçeklik uygulamaları çoğalıyor Sanal gerçeklik kavramı ilk olarak 1990’larda ortaya çıksa da geçtiğimiz 20 yıl boyunca bu alanda büyük gelişmeler kaydedildiğini söyleyemeyiz. 2014, sanal gerçekliğin ayak seslerini tekrar duymaya başladığımız yıl oldu. Xerox WDS’e göre, önümüzdeki aylarda markalar ve müşterileri arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirecek, markaların pazarda farklılaşmalarını, öne çıkmalarını sağlayacak sanal gerçeklik uygulamaları göreceğiz. Xerox WDS, dünya üzerinde Müşteri Deneyimi Yönetimi, Müşteri Hizmetleri ve Müşteri Hizmetlerindeki Dönüşüm, Öz Hizmet Araçları, Sosyal Medya ve Teknoloji Araçları gibi konularda gerçekleştirdiği sektörel araştırmalarla iş dünyasının çözüm aradığı sorunlarla ilgili kamuoyu yaklaşımlarını ve bakış açılarını ortaya koymaya çalışıyor. Xerox WDS, müşteri isteklerine göre araştırmalar yaptığı gibi, Xerox çözüm ve hizmetlerini daha iyi konumlamak üzere farklı konularda de 1000 kişiyi aşkın çalışanı ile global araştırmalar yapıyor.

BT’ye ayrılan kaynak 180 milyon dolar

0
money-paraCSC tarafından hazırlanan Küresel CIO Araştırması’nın 2014-2015 edisyonu yayınlandı. Bu yıl altıncısı gerçekleştirilen araştırma, özel şirketlerde ve kamu kurumlarında görev yapan CIO’ların teknolojik trendlere bakışını ortaya koyarken, tehdit ve fırsatlara ilişkin planlarına da ışık tutuyor. CSC Küresel CIO Araştırması’na bu yıl 590 yönetici katıldı. 5 kıtadan 23 ülkeyi kapsayan araştırmaya, çalışan sayısı 250 ve üzerinde olan şirket ve kurumlar dahil edildi. 3 bini aşkın çalışanı bulunan organizasyonlar katılımcı havuzunun yüzde 46’sını oluştururken, araştırmaya katılan şirketlerin ortalama BT çalışanı sayısı 697 oldu. Araştırmadan öne çıkan bazı başlıklar ve elde edilen sonuçlar ise şu şekilde sıralanıyor; BT bütçelerinde artış Katılımcıların yüzde 64’ü, geçen yıla oranla daha fazla BT harcaması yapılacağını belirtti. Bu oran bir önceki yıl yüzde 46’da kalmıştı. CIO’lar özellikle inovasyonun önünü açacak bulut, büyük veri ve mobilite gibi yeni nesil çözümlere ilişkin harcamalara ayrılan bütçelerde artış olacağı görüşünde. İnovasyon için önce siber güvenlik BT yöneticileri, süregelen inovatif çalışmalara temel oluşturacak çalışmaların öncelikli olduğunu düşünüyor. Bu kapsamda, katılımcıların yüzde 82’si gelecek 12 ay içinde önceliklerinin siber güvenlik olduğunu belirtiyor. Uygulama modernizasyonu (yüzde 70), Büyük Veri (yüzde 69), mobilite (yüzde 67), özel bulut (yüzde 64) ve hibrit bulut (yüzde 59) CIO’ların diğer öncelikleri olarak öne çıkıyor. Yatırım öncelikleri değişken Sektörler bazında bakıldığında, CIO’ların yatırım önceliklerinin farklı olduğu görülüyor. Örneğin sağlık sektöründe görev yapan CIO’ların yüzde 74’ü için büyük veri yatırımları öncelikli ve kritikken, finansal hizmetler alanındaki yöneticilerin yüzde 91’i siber güvenlik yatırımlarının önceliğe sahip olduğunu söylüyor. Siber güvenliğin oranı, üretim sektöründe yüzde 86’ya, perakende/teknoloji/medya sektörlerinde yüzde 85’e düşüyor. BT’ye ayrılan kaynak 180 milyon dolar Araştırmaya göre, bir mali yıl içindeki ortalama BT bütçesi 179 milyon Dolar seviyesinde. Kuzey Amerika’daki katılımcılar ortalama 196 milyon Dolar’la en yüksek bütçeye sahipken, ardından 177 milyon Dolar’la Asya-Pasifik-Afrika’daki şirketler ve 165 milyon Dolar’la Avrupa’daki şirketler geliyor. Katılımcıların yüzde 28’i yıllık BT bütçesinin 15-70 milyon Dolar arasında olduğunu belirtirken, yüzde 23’lük kesim 70-150 milyon Dolar aralığını söylüyor. En büyük gider kalemi ücretler BT bütçesi içindeki en büyük gider kalemini çalışan ücretleri oluşturuyor. 2013’te tüm bütçe içindeki oranı yüzde 23 olan ücretlerin 2014’te yüzde 36’ya yükseldiği görülüyor. İkinci sıradaki siber güvenlik harcamalarının oranı yüzde 28, üçüncü sıradaki BT üretim maliyetlerinin oranı ise yüzde 27 seviyelerinde bulunuyor. Büyük Veri üretkenlik sağlıyor CSC’nin araştırmasına göre, “Hangi teknolojiler üretkenlik ve proje verimliliğinde daha etkili?” sorusunun yanıtları arasında ilk sırayı yüzde 75’le veri analitiği ve Büyük Veri seçeneği alıyor. Benzer şekilde, CIO’lar inovasyonu tetikleyen en önemli teknolojinin de büyük veri olduğu görüşünde birleşiyor. Yakın geleceğin trendi mobil uygulamalar Trendlerle ilgili olarak da görüş bildiren CIO’lara göre, önümüzdeki üç yılın en stratejik teknoloji trendi mobil uygulamalar olacak. Web ölçekli BT, kurumsal varlık yönetimi ve nesnelerin interneti de öne çıkan diğer trendler olarak dikkat çekiyor.

Kurumlara finansal çözümler

0
Acron Finansal Uygulamalar, İş Analitikleri ve Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Özgür Yavuzkara
Acron Finansal Uygulamalar, İş Analitikleri ve Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Özgür Yavuzkara
Birçok sektör gibi finans sektörü de bugünün teknolojik imkânlarından payına düşeni alıyor. Kısa süre öncesine kadar basit tablolarla karmaşık şekilde yapılan birçok işlem, bugünün SAP ürünleriyle çok daha hızlı verimli bir şekilde gerçekleşiyor. Acron Finansal Uygulamalar, İş Analitikleri ve Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Özgür Yavuzkara ve Finansal Uygulamalar Direktörü Mete Çağlayan, değişimin şifrelerini ve finans sektöründe iş süreçlerinin geldiği noktayı paylaştılar. Bütçe takibi için SAP’nin BPC (Business Planning and Consolidation) ürünü ön plana çıktı. Ayrıca hazine takibi için, TRM (Hazine ve Risk Yönetimi) modülü de tercih edilen bir çözüm. Nakit akış takibi şirketler için önemli hale geldi. Şirketlerin günlük kazançlarının ve harcamalarının takibi de birçok konuda belirleyici. Özetle; nakit akış, bütçe ve hazine ürünlerinin takibi, Hedge ürünleri ve IFRS’e göre muhasebe, sektörde son dönemde öne çıkan konular. Son iki yıl içinde ortaya koyduğumuz projeler; müşterilerimizin, daha önce Excel üzerinde takip ettikleri, hazine ürünlerinin ve nakit akış takibinin, BPC’ye ve SAP içindeki TRM modülüne adapte edilmesi olarak özetlenebilir. Bu projelerle, sektörde daha önce örneği olmayan iş süreçlerine ve sonuçlara imza attık. Şirketler, günlük olarak otomatik şekilde nakit akışını BPC üzerinden alabiliyor. Bu projeler, SAP Türkiye tarafından da birçok ödüle layık görüldü. Kapsamlı ve kesintisiz destek SAP projeleri canlı kullanıma alındıktan sonra kullanıcıların desteklenmesi, yeni iş taleplerinin modellenip devreye alınması, ek taleplerin yönetilmesi gibi konu başlıkları; “Acron SAP Destek Hizmetleri” ekibi tarafından yönetiliyor. Oluşturulan destek modelleriyle, müşterilerimizin SAP sistemlerinde kesintisiz yardım alması ve profesyonel bir ekip tarafından iş süreçlerinin desteklenmesi sağlanıyor. Uzaktan, yerinde, tam/yarı zamanlı gibi farklı kriterler ölçümlenerek sunulan hizmetler çerçevesinde, müşterilerimize hızlı dönüş sağlıyoruz. Bunun haricinde alınan talepler ise gerçekleştirilen projeleri üzerine yeni katmanlar ekleyerek, geliştirmek yönünde oluyor. Veri analizi son derece önemli Piyasadaki kur ve faiz dalgalanmaları, nakit akışı ve likiditeyi etkilediği için, şirketlerin yatırımları da teknoloji özelinde artıyor. BPC -Business Planning and Consolidation, TRM–Hazine ve risk yönetimi, Hedge yönetimi, Commodity yönetimi gibi sistemler, her geçen gün daha fazla tercih ediliyor. Finans sektörünün BT odaklı bu yatırımları, sektör için önemli kazanımlar anlamına geliyor. Şirketler, verilere anlık olarak ulaşabiliyorlar, analizlerini anlık olarak yapabiliyorlar, veri analizini iş gücü değerlerine daha iyi kanalize edebiliyorlar ve güvenilir veriye ulaşabiliyorlar. Sistemden otomatik olarak çıkan ve işlenen veri, ilgili CFO’nun önüne sorunsuz şekilde geliyor. Sonuçta şu bir gerçek ki teknolojiden uzak sistemlerde kullanıcının manuel olarak yapabileceği bir hata, raporlamada ciddi sonuç hatalarına da yol açabilir.

Elde taşınabilir çalışma masası

0
BooknitureMobil çalışanların artışı, çalışma mekan ve durumlarını da dönüştürüyor. Ancak her mobil çalışan, istediği rahatlığı sunan yerlerde bulunamayabiliyor. Bookniture isimli bir ürün, ilginç tasarımıyla bu eksikliği giderme yolunda önemli bir adım atıyor. Aykırı bir tasarımcının işi olarak lanse edilen Bookniture adlı ürün dışardan bakıldığında sıradan bir kitap gibi duruyor. İçerisine not kağıtlarınızı koyabileceğiniz ürünü masaya çevirdiğinizde dizüstü bilgisayarınızı rahatça taşıyabiliyor. Birden fazla nesneye dönüşebilme yeteneğine sahip olan Bookniture’un sahip olduğu yetenekler arasında küçük bir yan masa, ayak dinlendirme yüzeyi, dikey masa ya da mini bir pufa dönüşebilme bulunuyor. Hong Kong’lu tasarımcı Mike Mak tarafından geliştirilen ve hayata geçirilen Bookniture, Mak tarafından “süper güçlü bir origami yapı” olarak tanımlanıyor. Hem bir not defteri, klasör oluyor hem de akla gelebilecek nice eşyaya dönüşüyor.
Ürünün Mayıs ayından itibaren 90 dolarlık bir etiketle satışa sunulması planlanıyor. Yolculuğuna KickStarter’da başlayan Bookniture, 4 binin üzerinde destekçiden yaklaşık 450 bin dolar toplamayı başarmış.

Yeni bir arama motoru geliyor

0
Araturka.com adresinde yayın yapan arama motoru konusunda bazı ödüller de almış. Konunu detaylarını Araturka Genel Müdürü İsmail Hakkı Yıldız ile konuştuk.

Çalışanların rüyalarını süsleyen 10 BT şirketi

0
community-employeeSeattle merkezli Poachable adlı girişimin paylaştığı bilgilere göre, iş dünyasının “en çok çalışılmak istenen şirketleri“nin başında Google geliyor. İşçi ve işvereni aynı platformda buluşturan, personel arayanlara, çalışanların kimliklerini gizleyip, sadece özelliklerini bildiren Poachable aynı zamanda bir bakıma yetenek avcısı platformu olarak da görülüyor. Network World’ün haberine göre Poachable’ın sisteminde şu an 25 bin pasif iş arayan insan bulunurken, 200 aktif çalışan sistemi kullanıyor. Şirketin kullandığı yöntemin meyveleri ise, az önce belirttiğimiz gibi sonuçlarda kendini gösteriyor. Girişimin topladığı verilere göre iş arayan kitlenin en çok arzu ettiği marka tahmin edilebileceği gibi Google iken, ikinci sırada Apple ve üçüncü sırada ise online alışveriş devi Amazon bulunuyor. Açıklanan ilk 10 ise şu şekilde; Google, Apple, Amazon, Facebook, Microsoft, Uber, Twitter, LinkedIn, Airbnb, Netflix. Bu sıralama son iki aydır hiç değişikliğe uğramamış. Teknoloji dünyasının dışından ilk 40’a girmeyi başaranlar arasında ise Tesla Motors, Nike ve Disney gibi firmalar bulunuyor. Poachable’ın uzun listesindeki en çok talep gören BT şirketlerinin de, 1. Microsoft 2. IBM 3. Salesforce.com 4. Oracle 5. Cisco 6. HP 7. Dell 8. VMware 9. SAP 10. EMC 11. Siemens 12. Citrix 13. Symantec şeklinde olduğu görülüyor.

Google’dan TV ekranında kişiye özel reklam

0
googleGoogle bilindiği gibi sunduğu neredeyse her bir hizmet üzerinden veri topluyor. Topladığı bu verilerle de hem hizmet stratejisi ve kalitesi üzerinde çalışıyor, hem de reklamlar konusunda izleyeceği yolu düzenli olarak yeniliyor. Şirket bu veri toplama işini ise Google Chrome adlı web tarayıcısı, Gmail, YouTube ve Maps hizmeti üzerinden gerçekleştiriyor. Şirketin yeni hedefi ise televizyon dünyasında kişiye özel reklam çalışması. Nasıl sanal dünyada daha önce girdiğimiz ve ilgi gösterdiğimiz içeriklere uygun ve yakın reklamlar ile karşılaşıyorsak, televizyonlarda da aynı tecrübeyi yaşayabiliriz. İlk olarak Kansas City bölgesinde hayata geçirilen projede Google, şimdilik yerel reklamları işin merkezine oturtuyor. Lokal reklamverenler ise Google’a ve ilgili TV mecrasına ödeyecekleri reklam paralarını çok daha akılcı biçimde kullanabiliyor. Anlaşmaya göre reklamveren isimler sadece gösterilen reklamları için ücret ödeyecek, isterse gösterimi yapılacak tanıtımların sayısını kısıtlayabilecek. Böylece belli kanallarda, belli reklamlar, belirlenen sayıda gösterime geçirilecek. Google bu alanda yalnız değil. Kısa bir süre önce Comcast ve Dash adlı TV hizmet sağlayıcıları da set top box türü cihazlar üzerinden veri toplamaya ve reklam stratejilerini buna göre şekillendirmeye başladı.

Ortaöğretim öğrencilerinin TÜBİTAK projeleri İTÜ’de

0
TUBITAK_ITUTÜBİTAK Ortaöğretim Öğrencileri Arası Proje Yarışması bu yıl 46. kez düzenleniyor. Yarışmanın İstanbul Avrupa Bölge Finali, 4. kez İTÜ ev sahipliğinde düzenlenecek. İstanbul Avrupa Yakası, Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli’ndeki okullardan yarışmaya katılan öğrenciler, 4 gün boyunca İTÜ Ayazağa Yerleşkesinde projelerini sergileyecek. Süleyman Demirel Kültür Merkezinde 30 Mart – 2 Nisan 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilecek yarışmada, hem sözel hem de sayısal derslere ilişkin projeler yer alıyor. Madenci tespit sisteminden, leap motion aracılığıyla işaret dili tercüme cihazına kadar yaratıcılığın sınırlarını zorlayan birbirinden başarılı 100 proje bir araya gelecek. Öğrenciler, prototipler, maketler, afişler, sunum dosyaları aracılığıyla çalışmalarını tanıtacak ve bizzat anlatacak. Yarışmanın büyük finali mayıs ayında Ankara’da yapılacak. Bölge finallerinde seçilen öğrenciler, büyük finalde yarışacak. İstanbul Avrupa Bölge Finalinde sergilenecek projelerden bazıları şöyle: * Madenci Tespit Sistemi * Pekmek: Pektinli Uzun Ömürlü Ekmek * Terminatör: Ter Kokusuna Son * Ekolojik Ve Ekonomik Yönleriyle Sürdürülebilir Balıkçılık * Elektronik Cihaz Kaynaklı Radyofrekans Alanlarının Kan Hücreleri Üzerine Etkileri * Leap Motion Aracılığıyla İşaret Dili Tercüme Cihazı * Uzun Mesafeli Kablosuz Yeni Nesil Şarj Cihazı * Soğuk Buhar Etkili Güneş Enerjili Alternatif Güneş Kliması * Sentetik Ve Doğal Maddelerden Su Tutmayan Hidrofobik Cam Yüzey Tasarımı * 10 – 15 Yaş Aracı Çocuklarda Şiddet Algıları Ve Şiddete Eğilim Düzeylerinin Araştırılması * Koku Alma Duyusunun İnsan Psikolojisi Üzerine Etkisi Ve Koku Psikolojisinin Scent Marketing Alanında Kullanılması * Bir Benlik Arayışı Olarak “Selfie” * Büyükşehirlerde Çocuk Suçlarnın Sebeplerinin Araştırılması * Türk Misafirperverliği ve Suriyeli Mülteci Algısı * Bir Dönüşüm Projesi Olarak Yedikule Surları Ve Bostanları

Gündem: Performans testi

0
Yazılım testi ve kalitesi alanında Türkiye’nin en büyük etkinliği olan Testİstanbul, sektör profesyonellerini ve BT uzmanlarının katılımıyla 27 Mart’ta İstanbul Dedeman Otel’de gerçekleştirildi. Yazılım Test ve Kalite Derneği tarafından düzenlenen ve bu yıl altıncısı gerçekleştirilen Testİstanbul 2015’in ana konusu, özellikle finans, telekom ve sigortacılık sektörlerini yakından ilgilendiren “Performans Testi” oldu. Önemli temsilcilerin konuşmacı olarak katıldığı Testİstanbul 2015, bir Netflix çalışanının Türkiye’de konuşmacı olarak katıldığı ilk etkinlik olma özelliği taşıyor. Netflix Kıdemli Performans Mühendisi Martin Spier’ın yanı sıra, Facebook Kapasite Mühendisi Goranka Bjedov, Oracle Teknik Ekip Danışmanı Alexander Podelko ve Intechnica Performans Başkanı Ian Molyneaux da etkinlikte söz alan isimler oldu. Biz de sizler için etkinlikte Yazılım Test ve Kalite Derneği Başkanı Koray Yitmen ile sohbet ettik.

Yeni internet yasası TBMM’de onaylandı

0
tbmmUzun bir süredir tartışmalara konu olan ve kamuoyunda “Yeni İnternet Yasası” olarak bilinen kanun TBMM’de dahil olduğu torba yasa kapsamında resmen onaylandı. Buna göre ilgili Bakanlıkların talebi üzerine Telekomünikasyon İdaresi Başkanlığı (TİB) tarafından internet ortamında yer alan yayınla ilgili içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararı verilebilecek. Kararın gerekçesinde belirli başlıklar öne çıkıyor. Resmi metinde bu başlıklar şu şekilde sıralanıyor; * Yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması, * Milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması, * Suç işlenmesinin önlenmesi * Genel sağlığın korunması Bu sebeplerden bir veya birkaçına bağlı olarak hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde erişimin engellenmesi kararı verilebilecek. Uygulama nasıl olacak? Bu tür bir engelleme söz konusu olduğunda karar, Başbakanlık tarafından hızlı bir şekilde erişim sağlayıcılara ve ilgili içerik ve yer sağlayıcılara bildirilecek. İçeriğin çıkartılması veya erişimin engellenmesi kararının gereği, derhal ve en geç kararın bildirilmesi anından itibaren 4 saat içinde yerine getirilecek. Erişimin engellenmesi, içeriğin çıkartılmasına kadar sürecek. Başbakanlık veya ilgili Bakanlıkların talebi üzerine TİB tarafından verilen içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararının Başkanlık tarafından 24 saat içinde sulh ceza hakiminin onayına sunulacak. Bu noktada hakime kararını 48 saat içinde açıklama zorunluluğu getiriliyor. Bu süre zarfında bir karar açıklanması mümkün olmazsa karar kendiliğinden kalkacak. Siteler tümden mi kapatılacak? En çok merak edilen konulardan biri olan sitede sadece o içeriğin mi yoksa sitenin tamamen mi kapatılacağı konusu. TBMM’de onaylanan kararda bu durum, “ihlalin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle” ifadesiyle yer alıyor. Öncelikli olarak içerik bazında bir engellemeye gidilmesi yoluna gidilirken, bunun gerçekleşmediği durumlarda erişimin sitenin tümü için geçerli olmasına karar verilecek. Ceza tutarları ne kadar? Bu madde kapsamındaki suça konu internet içeriklerini oluşturan ve yayanlar hakkında Başkanlık tarafından, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacak. Bu suçların faillerine ulaşmak için gerekli olan bilgiler içerik, yer ve erişim sağlayıcılar tarafından hakim kararı üzerine adli mercilere verilecek. Bu bilgileri vermeyen içerik, yer ve erişim sağlayıcıların sorumluları, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı  takdirde, 3 bin günden 10 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacak. Verilecek cezalar, içerik sağlayıcılar ile erişim sağlayıcı şirketlerinde ise miktar biraz daha farklı. Verilen içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararın gereğini yerine getirmeyen erişim sağlayıcılar ile ilgili içerik ve yer sağlayıcılara 50 bin liradan 500 bin liraya kadar idari para cezası verilecek. Ayrıca, içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararının uygulanmaması sonucunda devlet veya kişiler zarara uğramış ise zararın niteliği ve derecesine göre Başkanlığın talebi üzerine Kurum tarafından yetkilendirmenin iptaline de karar verilebilecek.

“İletişimin merkezi, istihdamın öncüsüyüz”

0
Çağrı Merkezleri Derneği Başkanı Metin Tarakçı
Çağrı Merkezleri Derneği Başkanı Metin Tarakçı
Çağrı merkezi sektörünün yaklaşık yüzde 90’ını temsil eden ÇMD tarafından her yıl düzenlenen ve geleneksel hale gelen sektör buluşması etkinliği bu yıl, “İletişimin Merkezi, İstihdamın Öncüsüyüz” temasıyla 10 Nisan tarihinde gerçekleşecek. İstanbul Shangri-La Bosphorus Otel’de düzenlenecek etkinlik kapsamında çağrı merkezi sektöründeki tüm paydaşlar önce bir konferans programında, ardından da bir akşam yemeğinde ile bir araya gelerek sektörün değerlendirme fırsatı yakalayacaklar. 10 Nisan tarihinde düzenlenecek olan etkinliğin açılışını, her yıl olduğu gibi bu yıl da BTK Başkanı Dr. Tayfun Acarer gerçekleştirecek. Konuşmacılar ve davetliler arasında BDDK, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı gibi önemli kurumlardan da yetkililer bulunacak. Shangri-La Bosphorus Otel’de gerçekleştirilecek olan etkinliğe yaklaşık 300 davetlinin katılımı bekleniyor. ÇMD Başkanı Metin Tarakçı bu etkinlikle ilgili olarak yaptığı değerlendirmede; “Çağrı merkezi sektörü, özellikle son yıllarda yaşanan atılımla birlikte ülkemizde 80 binin üzerinde istihdam sağlayan ve 1,6 milyar Doları geçen bir pazara dönüşmüş durumda. Yaratılan yüksek istihdam ve bölgesel kalkınmaya sağlanan katkılar nedeniyle bugün ülkemizin en stratejik sektörlerinden biri haline geldik. Sektörümüzün kendine has dinamiklerini, karşılaştığı sorunları ve olası fırsatları değerlendirebilmek açısından tüm paydaşlarımızı ve kamu kurumlarındaki değerli yetkilileri bir araya getirmek çok değer verdiğimiz bir buluşma. Derneğimizi kurarken sektörü tek çatı altında toplayarak, sektörün bilgi merkezi ve referans noktası olmak üzere edindiğimiz misyonun hayata geçmesinin en önemli göstergesi. Dernek olarak edindiğimiz bu misyon çerçevesinde, artık geleneksel hale getirdiğimiz sektör buluşmaları etkinliğimiz bu sene 10 Nisan tarihinde İstanbul Shangri-La Bosphorus Otel’de düzenliyoruz. Etkinliğimizde; çağrı merkezlerini etkileyen önemli yasal düzenlemeler hakkında ilgili yasa koyucular tarafından yapılacak bilgilendirmelere, e- devlet hizmetlerinin gelişim süreci ve bu süreçte çağrı merkezlerinin yerine, en büyük sorunlarımızdan biri olan çalışan sirkülasyonu ve çözüm önerilerine, yeni iş alanlarımızdan sosyal medyada en iyi müşteri yönetimi hizmetinin nasıl olması gerektiğine yer verirken önemli iş dünyasından önemli bir ismi de konuk konuşmacı olarak ağırlayacağız. Yaklaşık 300 davetlinin katılmasını beklediğimiz bu özel buluşmada sektörün geleceğine ışık tutmaya devam ederken tüm davetlileri iş ortamının dışında keyifli bir atmosferde bir araya getirmeyi hedefliyoruz.”

“Gelecek mobilde”

0
Univera Mobil Teknolojiler Günü Etkinliği, bu yıl 25 Mart’ta, İstanbul Marriott Hotel Asia’da 300 katılımcı ile gerçekleşti. Organizasyonu Cresga tarafından yapılan etkinlikte Univera Genel Müdürü Cüneyt Ersin’in görüşlerini aldık.