Blippar Türkiye CEO’su Zehra Öney oldu 

0
2011 yılında Birleşik Krallık’ta kurulan Blippar Londra, New York, San Francisco, Chicago, Los Angeles, Toronto, Tokyo, Amsterdam, Yeni Delhi ve şimdi de İstanbul’da şube açarak hızla büyüyor. Dünyanın önde gelen markaları, yayıncıları, reklamcıları ve eğitimcileri için çalışan Blippar, artırılmış gerçeklik ve görsel tanıma teknolojileriyle, fiziksel dünyayı hareketlendiriyor. 15 yılı aşkın mobil ve dijital sektör deneyimiyle  Blippar’ın Türkiye CEO’luğu görevine getirilen Zehra Öney, daha önce  Turkcell’de Uluslararası İş Geliştirme, Avrupa Birliği ve Amerika İlişkileri’nde  üst düzey görevler üstlenmiş, ardın dan  çalıştığı dönemin önde gelen mobil-dijital pazarlama ve reklam şirketinde genel müdürlük görevi yürütmüştü. Blippar’ın yeni nesil görsel tarayıcı olma hedefini izleyecek, bu vizyona bağlı güçlü bir ekip oluşturan Öney, yeni görevinin yanı sıra 2011’de kurduğu mobil-dijital pazarlama, reklam, sosyal medya konularında faaliyet gösteren ve sektörün yakından tanıdığı 360+ Media Interactive’in Ajans Başkanlığı’nı da yürütmeye devam ediyor. Öney son yıllarda başta Yeditepe Üniversitesi olmak üzere çok sayıda üniversite ve yerli-yabancı organizasyonlarda mobil pazarlama ve ilintili dersler vermekte ve konferanslarda konuşmacı olarak bilgi ve deneyimlerini paylaşmaktadır.

Minik parmaklar geleceği programladı

0
Microsoft Türkiye, geleceğimizi bugünden ele almak adına önemli bir adım atarak 5-12 yaş aralığındaki çocuklara kod okuryazarlığı bilinci kazandıran Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor etkinliğini 8-13 Aralık tarihlerinde Türkiye genelinde hayata geçirdi. Etkinlik genelinde Microsoft’un üniversite öğrencisi temsilcileri bir hafta boyunca Türkiye’nin çeşitli illerindeki okullarda 1’er saatlik eğitimler düzenleyerek, TouchDevelop ve Kodu platformları aracılığıyla çocuklara basit ve eğlenceli programlarla ilk eğitimlerini verdiler. 1 haftada 5 bin çocuk kod yazdı Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor eğitimleri Elazığ, Kayseri, İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Muğla, Amasya, Kütahya, Siirt, Sakarya, Burdur, Erzurum, Tokat ve Şanlıurfa’nın da aralarında olduğu 35’ten fazla ilde, yüzlerde okulda gerçekleştirildi. Bu eğitimlere ek olarak Microsoft Türkiye İstanbul ve Ankara ofisleri de kapılarını 13 Aralık 2014, Cumartesi günü kod yazmayı öğrenmek isteyen Minik Parmaklara açtı. 400’den fazla çocuk velileri ile birlikte Microsoft’un İstanbul ve Ankara ofislerine gelerek 1’er saatte kendi isimlerini verdikleri oyunlar yazdılar. Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor etkinlikleri kapsamında 50 üniversitede gönüllü olarak çalışan Microsoft Student Partner’lar, bir hafta boyunca Türkiye’nin çeşitli illerinde 5 bin çocuğa ulaşarak ilk kodlarını yazdırdılar. Eğitimler açık akademi üzerinden devam edecek Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor eğitimlerine fiziksel olarak katılamayanlar ya da eğitimlerine devam etmek isteyenler, Kodu ve TechDevelop eğitimlerini www.acikakademi.com web sitesinden Türkçe olarak alabilecekler. Hour of Code etkinliklerinin dünya genelinde çok büyük bir yaygınlığa ulaştığına dikkat çeken Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç, “Günümüzdeki mevcut işlerin yüzde 50’den fazlası bir seviyeye kadar teknolojik yetenek gerektiriyor. Uzmanlara göre bu önümüzdeki 10 yılda yüzde 77’ye çıkacak. Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanında eğitim gören kızlar diğer disiplinlere göre yüzde 33 daha fazla kazanıyor. Teknolojinin getirdiği potansiyelden yararlanabilmek için teknolojinin dilinden anlayan gençlere ihtiyacımız var. Bugün teknoloji hayatımızı uçtan uca sarıyor, biyolojiden, sosyal bilimlere her alanda karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla yazılım eğitiminini de en az matematik, fizik ve sosyal bilimler kadar çocukların gelişiminde önemli olduğuna inanıyoruz. Kod yazmayı öğrenmek, analitik düşüncenin yanı sıra çocukların neden sonuç ilişkisi hakkında da bilinçlenmesine yardımcı oluyır. Teknolojiyi doğru kullananların yarının liderleri olacağı bu yenidünya düzeninde Hour of Code/Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor ile ilk kıvılcımı yaktığımıza inanıyorum. Türkiye’de de bu akımı çok daha geniş kitlelere yaymak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.

TikoBus artık ClickBus ismiyle hizmet verecek

0
ClickBus’ın 2014 Temmuz ayında Türkiye‘de tanıtımı yapılan yatırımı TikoBus, küresel satışların yüzde 10’undan fazlasını temsil ediyor. Brezilya, Meksika, Tayland, Almanya, Polonya, Pakistan ile Türkiye’de hizmet veren firma, Türkiye’de faaliyet gösterdiği TikoBus ismini, küresel isimleri olan ClickBus olarak değiştirme kararı aldı. Türkiye’de yerel ve ulusal 80’den fazla otobüs firmasıyla iş birliği bulunan TikoBus, 24.11.2014 tarihi itibariyle ClickBus ismiyle hizmet vermeye devam edecek. Yedi ülkede, 180’den fazla otobüs firması iş birliğiyle 8 binden fazla rotaya otobüs bileti satışı gerçekleştiren ClickBus,  2014 yılı sonu itibariyle küreselde toplam 1 milyon otobüs bileti satışına ulaşmayı hedefliyor. Geçtiğimiz günlerde, LIH, Tengelmann Ventures, Holtzbrinck Ventures’dan 10 milyon dolar değerinde yeni bir yatırım alan ClickBus Türkiye’de 80’den fazla otobüs firması iş birliğiyle, 5 bin 300’den fazla güzergâha pratik ve kolay bir şekilde otobüs bileti alma imkânı sunuyor. ClickBus Türkiye Genel Müdürü Ömer Küçükdere “Türkiye’de tanıtımımızı yapmadan önce gerçekleştirdiğimiz analizlerde şehirlerarası otobüsle yolculuk pazarının oldukça yüksek bir potansiyele sahip olduğunu tespit etmiştik nitekim geçtiğimiz 4 ay da bizlere bunu ispatladı. Globalde ClickBus olarak yakaladığımız tüm eğilimlere Türkiye’nin de uyum sağladığını görmekteyiz. Bu da online otobüs bileti satışının seyahat severlerce ne kadar benimsendiğinin ayrı bir göstergesi. Türkiye Otobüsçüler Federasyonu’na (TOFED) göre her yıl 210 milyon otobüs bileti satılan Türkiye pazarı 4 milyar dolarlık oldukça büyük bir pazar. ClickBus’un Türkiye girişimi olarak, artık müşterilerimize global markamız olan ClickBus’la hizmet vermeye karar verdik” şeklinde konuştu.

Rockwell Automation mobil uygulamalarda

0
VantagePoint v6.0 uygulamasına VantagePoint mobil özelliği de eklendi. Bu komponentle kullanıcılara, tüm akıllı cihazlar üzerinde çalışabilen bir ekran sunuluyor.  Aynı zamanda kullanıcıların kendi izleme sayfaları oluşturmasını ve iOS ve Android gibi HTML5 uyumlu tarayıcı ve mobil platformlar üzerinden sahalarına ilişkin verilere erişebilmesini sağlıyor.  Kullanıcılar artık VantagePoint sistemine rahatça girerek, akıllı telefonlardan tabletlere ve bilgisayarlara kadar kullanmış oldukları cihaz ile uyumlu Web tabanlı KPI (Performans Indeksi) içeriğini otomatik olarak görüntüleyebilecek, tesislerini istedikleri her yerden izleyebilecekler. İmalat verilerine masaüstü ya da mobil cihazlardan erişim sağlayan geleneksel, yüksek maliyetli ve vakit alan yöntemler ile karşılaştırıldığında, bu özellik büyük bir değişimi de beraberinde getiriyor.  Ağ yöneticisi ya da Bilgi Teknolojisi personeli tarafından oluşturulan kullanıcı tanımlı konfigürasyonlara gerek kalmıyor. Böylece üreticiler daha fazla kullanıcıyı hızlı biçimde tanımlama ve sonuçta üretim verimini artırma olanağına sahip oluyor. Bir diğer yeni kilit özellik olan ‘composer’ sayesinde, VantagePoint v6.0 kullanıcıları veriler arasında dolaşabilme, kişilere bağlı haklar, öncelikler ve görüntüleme tercihlerine göre içeriği kolaylıkla özelleştirme imkânına sahip oluyor.  Kullanıcılar, en önemli bilgilere hızlı şekilde ulaşmak için programın sürükle-bırak özellikli interaktif araçlarını kullanarak kendilerine özel görüntüleme ekranı oluşturabiliyor. ‘Sık kullanılanlar’ özelliği ise, bar graflardan, gauge’lara kadar kullanıcılara tercih ettikleri görsel formatta KPI verilerini yapılandırma imkânı sunuyor. Ardından kullanıcılar, istedikleri verileri kaydedebiliyor ya da VantagePoint mobil uygulaması üzerinden istedikleri bir grup ile paylaşabiliyorlar. OEM’ler için ise bu geliştirilmiş bağlantı özelliği bilgi destekli bir makine üretmek için gerekli yapıyı sağlıyor. Ayrıca, özel programlamaya gerek kalmadan verileri görselleştirme özelliği kazanıyorlar.  VantagePoint v6.0 programının sunucu kısmına yerleştirilen gelişmiş tanımlama özellikleri ve uygulama merkezli veri kaynakları, sistem yöneticilerinin ve entegratörlerin genel sistem sağlığını ve belirli uygulamaları görüntüleyip ekrana taşımasına imkân tanıyor.  

Bilişim sektörüne eleman aranıyor

0
TÜİK istatistiklerine göre Bilgi ve İletişim Sektörü faaliyetleri 2014 yılı ikinci çeyreğinde cari fiyatlarla yüzde 8,8’lik artışla 8.415 Milyon TL, sabit fiyatlarla yüzde 5,7 ’lik artışla 814 milyon TL’lik büyüklüğe ulaştı. 2023 yılında GSYİH’nın 2 trilyon dolar olması hedeflenirken, Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) payının ise yüzde 8’lik oranla 160 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşması beklenmekte. Türkiye’de, çoğu KOBİ niteliğinde olan 1.600’ün üzerinde firmanın faaliyet gösterdiği sektörde yaşanan sorunlar incelendiğinde ilk sırada nitelikli iş gücü açığı yüzde 61 ile dikkati çekmektedir. 2014 yılı verilerine göre sektörde çalışan sayısının 215 bin’i aştığı tahmin edilmekte olup sektördeki büyümeyle birlikte nitelikli elemana duyulan ihtiyaç da her geçen gün artmaktadır. Diğer sektörlerle karşılaştırıldığında genç nüfus en fazla BİT sektöründe istihdam edilirken, aynı zamanda kadın ve engelli iş gücünün istihdamında da sektör önem kazanmaktadır. Sektördeki yazılım geliştiricilerin yaklaşık yüzde 47’sinin İstanbul’da, yüzde 33’ünün ise Ankara’da çalıştığı görülmektedir.  BİT alanında üniversitelerde ön lisans ve lisans düzeyinde eğitim görmüş insan kaynağı arzı son dönemde giderek artarken, yetkinlikleri sağlamayan ve yeni gelişmeleri yakalayamayan bireylerin iş bulma imkanı da azalmakta. Sektörde başta Yazılım Test Uzmanı olmak üzere farklı pozisyonlardaki iş gücü ihtiyacının yanı sıra nitelikli ara elemana da ihtiyaç duyduklarını belirten Vizyon Arge Proje Geliştirme Mühendisi Sibel Kocakuş Şengün; “Yeni nesil ağ teknolojileri ve ağ güvenliği üzerinde çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Sektörde başarılı ve kalıcı olmanın ilk şartının nitelikli ve sürdürülebilir iş gücüne bağlı olduğunun farkındayız.  Hem firmamızın ihtiyaç duyduğu nitelikli eleman ihtiyacını karşılamak, hem de nitelikli iş gücünün yetişmesini sağlamak amacıyla Vizyon Akademi Programımız kapsamında farklı çalışma modelleri ile üniversitelerle iş birlikleri geliştiriyoruz.  İstanbul Teknopark ’ta yer alan firmamızda çalıştığımız proje konularında yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tez çalışmalarına destek verirken, sunduğumuz staj imkanları ile de uygulamalı eğitime destek veriyoruz” diye belirtti. Şengün ayrıca, Vizyon Akademi kapsamında birlikte çalıştıkları öğrencilere yeni mezun iş alımlarında öncelik vermeyi amaçladıklarını da belirtti.

TechInside’ın 4. sayısı çıktı

0
TechInside-Dergi-Sayi-004-Kapak Değerli TechInside Takipçileri ve Ziyaretçileri, TechInside Basılı Dergimizin dördüncü sayısı ile karşınızdayız. Her geçen sayı ile birlikte kendimizi biraz daha geliştirip size daha iyi içerik ve daha iyi tasarım ile hazırlanan ücretsiz bir dergi sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. TechInside Basılı Dergi aylık olarak ve her ayın 15’inde yayınlanıyor. Bayilerde satışı olmuyor ve kontrollü bir abonelik ile 3 binden fazla C seviye yöneticiye ve sektör çalışanlarına ücretsiz olarak gönderiyoruz. Yüzlerce sayfalık, sadece bakıp geçeceğiniz bir içerik yerine, işinize yarayacak, size fazla zaman kaybettirmeden bilgi sahibi olmanızı sağlayacak, size vizyon kazandıracağını düşündüğümüz bir dergi hazırlamaya çalışıyoruz. Dördüncü sayımızın kapak konusu: Şirketlerde e-Dönüşüm ve Uygulamalar Size burada içerik ile alakalı daha fazla bilgi vermeye gerek görmüyoruz zira TechInside Basılı Dergi‘mizi ücretsiz olarak indirebilir ve kendiniz okuyabilirsiniz. Eğer herhangi bir işletmede yönetici, medya veya PR ajansı çalışanı iseniz ücretsiz olarak dergimize bu formu doldurarak abone olabilirsiniz. Henüz kaydolmadıysanız haftalık e-posta bültenimize de kaydolmanızı tavsiye ediyoruz. Umarız okurken keyif alır ve faydalanırsınız. Lütfen bizimle görüşlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin. Kısa sürede bize hızla ivme veren sizlere, desteğiniz ve ilginiz için tekrar teşekkür ediyoruz.

HP’den devrim yaratacak teknoloji geliyor

1
HP bugünün sistemlerinden çok daha hızlı ve çok daha verimli yeni bir tür bilgisayar üzerine çalışıyor. Teknolojiye “The Machine” ismini vermiş. Şirket projeyi geçtiğimiz haziran ayında duyurmuştu ancak MIT Technology Review tarafından yayınlanan bir rapora göre ilk işlevsel prototip 2016 yılında görücüye çıkacak. The Machine BT endüstrisi için geliştirilmiş ve dev şirketlerin kullandığı devasa veri merkezlerinin yerini alacağı öngörülen yeni bir tür bilgisayar mimarisi. MIT’nin belirttiği üzere yeni teknoloji özellikle Google gibi operasyonlarını yürütmek için inanılmaz derecede çok sayıda bilgisayar sunucusuna ihtiyaç duyan dev şirketlerin ilgisini çekebilir.
TechInside Analizi:  Daha önce HP Moonshot isminde bir ürün ailesi tanıtmıştı. Moonshot ile HP tek bir sunucu kasası içinde Intel Atom ve ARM gibi işlemcilerden yüzlercesini barındırabiliyor ve özellikle özel fiziksel sunucu ihtiyacı duyan müşterileri için veri merkezlerinin eşsiz bir çözüm sunmasını sağlıyordu. Görünen o ki HP veri merkezlerinin geleceğinin kullanılan alanı küçültümekten geçtiğini düşünüyor ve stratejisini bu yönde belirlemiş.
Öyle ki Businessweek’ten Aslee Vance’in The Machine ilk tanıtıldığında yazdığı gibi, yeni bilgisayar dev bir veri merkezine eşdeğer çoklukta makineyi bir buzdolabı büyüklüğünde bilgisayara indirgeyebilir. hp-the-machine Rapora göre HP, güçlü yeni bilgisayarıyla çalışması için yeni bir tür yazılım platformu geliştirmekle meşgul. İşletim sisteminin ilk versiyonu bildirildiğine göre Linux++ olarak adlandırılacak ve geliştiricilerin alışması için 2015 yılında yayınlanacak. Yazılımın son hali ise Carbon olarak adlandırılacak. HP’nin bu yazılımı sıfırdan yazacağı söyleniyor. Görünüşe göre Carbon direkt olarak Windows ile rekabet edecek. HP CTO’su Martin Fink Haziran ayında “bilgisayar işletim sistemleri piyasası on yıllardan beri durgun veya sönük” demişti. HP’nin yeni süper bilgisayarını diğerlerinden ayıran iki temel fark bulunuyor. Bunlardan birincisi HP’nin üzerinde çalıştığı hem geçici hem de uzun vadeli veri depolayabilen yeni bir tür bilgisayar hafızası. MIT’nin açıklamasında belirttiği gibi şimdiki bilgisayarlar iki farklı türde hafıza kullanıyor. İşletim sistemlerini, dosyaları ve programları ya sabit disklerde ya da flash disklerde tutuyorlar. Bilgisayar çalışıyorken ise uygulamaları çalıştıracak verileri veya dosyaları bu disklerden alıp farklı bir tür hafıza olan RAM’e yüklüyor. Fakat RAM’ler yoğun bir şekilde veri depolayamıyor ve bilgisayar kapatıldığında üzerindeki veriler siliniyor. İkinci olarak HP’nin yeni bilgisayarı bilgiyi bakır tellerden ziyade optik fiber kablolar ile taşıyacak. MIT’ye göre (bilgisayar hafızası ve iletim hızlarındaki) bu iyileştirmelerle birlikte The Machine şimdiki sistemlerden 6 kat kadar daha güçlü olabilirken onların sadece yüzde 1,25’i kadarı enerji tüketecek. The Machine ile alakalı HP’nin tanıtım videosunu aşağıda seyredebilirsiniz. http://www.youtube.com/watch?v=tL9zJ2gYMOI

Yeni nesil asansörler geliyor!

0
Alman teknoloji firması ThyssenKrupp, gökdelenlerin üzerinde kendi kendine yatay ve düşey olarak hareket edebilen asansörlerin olduğu bir gelecek hayal ediyor. Maglev (manyetik kaldırmalı) trenlerde görülen lineer motor teknolojisini kullanan MULTI asansör sistemleri aynı zamanda türünün kablosuz çalışabilen ilk örneklerinden olacak. ThyssenKrupp yöneticisi Andreas Schierenbeck, yaptığı bir açıklamada “Bina inşa etme yöntemleri geliştiği için asansör sistemlerinin de yüksek yolcu hacmi bulunan binaların gereksinimlerine uyacak şekilde yeniden ayarlanması gerekiyor” diye konuştu. MULTI yatay hareket etmek için bir motor, dikey hareket etmek için ise başka bir motor kullanıyor. Sistem bir döngü içerisinde saniyede 5 metre hızla hareket eden birden çok kabinden oluşuyor. Kullanıcıların bir kabine erişmesi 15 -30 saniye sürüyor. Rope-free-elevator   Schierenbeck New York City’deki çalışanların toplam 16,6 yılı asansör bekleyerek ve yaklaşık 6 yılı da asansörlerin içinde geçirdiklerini söylüyor. Zaman israfını önlemesinin yanı sıra MULTI sistemleri asansörün kapladığı alanı yüzde 50 oranında düşürebiliyor ve binanın sahip olduğu kullanılabilir alanı yüzde 25 arttırabiliyor. İlk MULTI ünitesinin 2016 yılında test edilmesi planlanıyor. Çığır açıcı bir yenilik olarak ifade edilmesine rağmen ThyssenKrupp bu fikri deneyen ilk şirket değil. Kablosuz kaldıraçlar bir Amerikan şirketi olan MagneMotion tarafından patentlenmiş durumda, Hitachi de çok kabinli bir asansör sistemi geliştiriyor. http://www.youtube.com/watch?v=KUa8M0H9J5o

Callpex’te yeni isim

0
Çağrı merkezi sektöründe uzun yıllar çalışan ve Callpex’te satış pazarlama direktörü olarak görev alan Tuna Baliç, Callpex’in yeni Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. Çağrı merkezi ve müşteri hizmetleri alanının öncü ve lider firması Callpex, Tuna Baliç’i yeni Genel Müdür Yardımcısı olarak atadı. Callpex’in yeni Genel Müdür Yardımcısı olarak atadığı Tuna Baliç, firma bünyesinde satış pazarlama direktörü olarak görev alıyordu. Callpex’teki görevinden önce CMC’de Outbound Operasyonlar Direktör Yardımcısı olarak büyük ölçekli operasyonların sorumluluğunu da üstlenen Baliç, çağrı merkezi sektörüne 2000 yılında adım attığı Demirbank’ın daha sonra HSBC tarafından satın alınmasıyla birlikte HSBC Bank’ta sırasıyla Şube Koordinasyon, Satış Yönetimi ve Operasyon birimlerinde yönetici olarak çalıştı. Yeni göreviyle ilgili yaptığı açıklamada çağrı merkezi sektörünün son yıllarda hızla büyüyerek Türkiye için stratejik sektörlerden birisi haline geldiğini söyleyen ve toplam pazar büyüklüğünün 1,8 milyar Doları geride bıraktığına dikkat çeken Callpex’in yeni Genel Müdür Yardımcısı Tuna Baliç “Callpex’te Outbound Operasyonlar Direktörü ve satış pazarlama direktörü olarak görev aldığım süre zarfında, şirketimiz dışkaynak hizmet alanına yönelerek büyümesini hız kesmeden sürdürmeyi başardı. Önümüzdeki dönemde de stratejik hedeflere yönelerek hızla büyüyen Türkiye çağrı merkezi pazarında şirketimizin öncü ve lider pozisyonunu pekiştireceğiz,” dedi. Uludağ Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü mezunu olan Tuna Baliç, İngilizce biliyor.

Apple, Steve Jobs’un kemiklerini sızlatacak

6
Apple yakın zamanda Steve Jobs’un hayatta olsa nefret edeceği bir ‘stylus’ (dokunmatik kalem) patentledi. Steve Jobs tüm dokunmatik kalemlerden nefret ediyordu. iPhone’u ilk tanıttığı Macworld 2007 organizasyonunda dokunmatik kalemlerle oldukça sağlam bir şekilde dalga geçmişti. “Kim bir dokunmatik kalem ister ki?” dediği zaman kalabalık gülmüş, o da “Gidip bir tane edinmek zorundasınız, bir yerlere koymak zorundasınız, kaybedersiniz, iğrenç. Kimse dokunmatik kalem istemez” diye devam etmişti. Daha sonrasında biyografisini yazan Walter Isaacson’a Microsoft’un dokunmatik kalemli tablet fikrini “Dokunmatik kalemin olduğu an öldün demektir” diyerek kötülemişti. Jobs bunların yerine el ile kullanılabilen ekranları tercih edip dünyayı değiştirmişti. Apple’ın patenti inanılmaz derecede karmaşık bir şey değil ancak yine de ekrana el haricinde dokunulabilecek bir aletten bahsediyoruz.
TechInside Analizi:  Neden şimdi? Apple için bu güne kadar bu patenti almamasının tek sebebi Steve Jobs mıydı? Belki de Apple bizim düşündüğümüzün veya beklediğimizin dışında bir yaklaşım ile bu patenti almış olabilir. Bekleyip yenilikçi bir ürünle mi karşıyız yoksa artık Apple yenilikçilik yerine rakiplerinin ürünleri üzerinden mi bir saldırı stratejisi belirliyor göreceğiz.
Apple yıllarca dokunmatik kalemlerden kaçınsa da internette birçok üçüncü parti kalemler bulunabiliyordu. Elbette Apple’ın patentini alıp üretmediği şeyler var dolayısıyla Apple’ı dokunmatik kalem satarken göremeyebiliriz. Fakat muhtemelen dokunmatik kalemler Apple’ın iPad’i okullara sokmasına zarar vermeyecektir. Aynı zamanda Apple’a kurumsal alanda da yardımcı olabilir – zira dokunmatik kalemler bazı veri girişlerinde veya diğer tekrarlanan görevlerde ellerden daha iyi bir seçenek olabiliyor. stylus

Yodiviki yayına başladı

0
Türkiye’nin ilk sesli içerik platformu Yodiviki, yayına başladı. Her geçen gün daralan ve bize yetmeyen zamanı, teknolojiyi doğru ve yerinde kullanarak genişletmenin mümkün olduğunu kanıtlayan Yodiviki,  takipçilerine zamandan ve mekandan bağımsız katma değer sunan yeni bir platform. Akıllı telefon ve tabletlerden erişilen Yodiviki, zengin ve eğlenceli içeriğinin yanı sıra kuralları değiştiren telif modeliyle de dikkat çekiyor.  Uygulamanın Android versiyonu Google Playstore’da yerini aldı. iOS uygulaması da 2014 yılı sonunda çıkıyor. Yodiviki, gitmeye vakit bulamadığınız kişisel gelişim seminerini arabada dinlemenize, hafta sonu müzeye gittiğinizde o müzeye özel hazırlanmış sesli rehberi yüklemenize, takip ettiğiniz köşe yazarlarını işe giderken yazarın sesinden dinlemenize, fakültede kaçırdığınız ders notlarına metroda kulak vermenize hatta uçakta giderken yeni öğrendiğiniz lisanın pratiğini yapmanıza imkân tanıyor. Platformdaki içerikleri 1 TL’den başlayan fiyatlarla cihazınıza indirmek mümkün. Yodiviki Kurucu Ortakları Göksenin Göksel ve Doruktan Türker, yaklaşık dört senedir üzerinde çalıştıkları platformu “yeni nesil bir proje” olarak tanımlıyorlar. Vestel tarafından Türk mühendislerle geliştirilen ve yerli malı ilk akıllı telefon olarak tanıtılan Venüs X ve Venüs V model  cep telefonları  Yodiviki uygulaması yüklü şekilde piyasaya sunuldu. Vestel kullanıcılarına özel içeriklerin de yer alacağı projede Anne-Baba-Çocuk, İş Dünyası, Sivil Toplum, Kişisel Gelişim, Sağlıklı Yaşam, Edebiyat, Sanat, Mesleki Gelişim gibi ana kategoriler altında pek çok ilgi çekici işitsel eser yer alıyor. Yazıya hatta çizgiye sesle hayat veren Yodiviki ekibi için eserin sadece roman olması gerekmiyor, örneğin onlar, çizgi romandan radyo tiyatrosu yapabiliyorlar. En büyük hedefleri ise bu coğrafyada üretilmiş Türkçe içerikleri farklı dillerde tüm dünyaya açmak. “Telifte adil paylaşım dönemini başlatıyoruz” Yodiviki’nin yayıncılık alanında birçok ilk’e aynı anda imza attığına dikkat çeken Yodiviki Kurucu Ortağı Göksenin GÖKSEL “Bunlardan ilki ve en önemlisi eser sahiplerinin sistemden doğan teliflerini anlık ve şeffaf biçimde görebilecekleri teknolojik altyapımız. Buna göre yazar, çevirmen ya da seslendirme sanatçılarımız bizim platformumuzda hak sahibi oldukları eserlerin telif gelirlerini çevrimiçi olarak doğrudan takip edebiliyorlar. Telif ödemelerini de doğrudan eser sahibine yapıyoruz.” dedi. Göksel “Ayrıca lisans sözleşmelerimiz tüm hak sahipleri için standart ve tek taraflı bir “hak alma” üzerine değil, “paylaşma” esası üzerine kurulu. Yerküre üzerinde “adalet”, “sağduyu” ve “vicdan” kavramlarının içinin boşaldığı bir devirde “adil paylaşım” bizim için çok önemli bir etik değer“ dedi. Yodiviki Kurucu Ortağı ve Teknoloji Danışmanı Doruktan Türker “Bir sesli içerik platformu olan Yodiviki’nin diğer bir güçlü yanı da gündelik hayatınıza eşlik etmek üzere tasarlanmış içerikleri. Giderek mobil hale gelen bir dünyada aktivizimden hamileliğe, permakültürden futbol yorumlarına zengin dijital sesli içeriklere birkaç adımda kolayca ulaşabileceksiniz. Bu dijital platformda sanattan bilime, edebiyattan kişisel gelişime kadar farklı alanlarda güçlü bir içerik sunacağız” dedi.

Blesh küresel olma yolunda

0
Geçtiğimiz yıl kurulan Türk mobil teknoloji şirketi Blesh, iBeacon teknolojisi üzerine geliştirdiği ürün ve Ar-Ge çözümleriyle Türkiye’de önde gelen marka ve şirketlere lider rolüyle danışmanlık ve hizmet sunuyor. 33 ilde 30’u aşkın AVM; mağaza, restoran ve şube gibi 2000’den fazla noktada 3000’i aşkın iBeacon cihazı ile iş ortaklarına anlık konum bazlı iletişim ve pazarlama yapma imkânı sağlıyor. Blesh’in çözümlerini kullanan markalar mobil uygulamaları üzerinden tüketicilerin akıllı telefonlarına kampanya mesajları yollayarak satış ve karlılıklarını artırabiliyor. Ayrıca, iBeacon cihazları ile sürekli etkileşimde olan Blesh’in yazılım çözümü, tüketicilerin mağaza içindeki gezinti rotasını ve sürelerini belirleyerek ortaya koyduğu verilerle iş geliştirme ve strateji oluşturma noktasında şirketlere önemli kazanımlar sunuyor. Bluetooth teknolojisinde uzmanlık sağlayan ve iBeacon cihaz üretimi ve mobil yazılımları alanında çalışmalar yürüten Blesh, Türkiye’deki ilk Apple onaylı iBeacon teknoloji sağlayıcısı olarak dikkat çekiyor. Blesh’in kurucuları olan Devrim Sönmez, Uğur Gökdere ve Selçuk Kızılkaya, Blesh’in küresel bir şirket olmasını hedefliyor.

Beş milyon dolarlık bir şehir: Baskı Şehri

0
Türkiye’nin üç büyük kopyalama merkezi Cemil Ozalit, Deha Ozalit ve Seda Ozalit‘in birleşmesiyle ortaya çıkan Baskı Şehri en son Fespa Eurasia Fuarı’nda Xerox iGen 150 ile Fujifilm Uvistar 5mt yatırımı yaparak benzersiz bir makina parkına sahip oldu. Bugün makine parkına yapılan yatırımı, teknolojik altyapısı ile sektörde benzersiz bir üretim ve iş modelinin de temsilcisi konumundalar. Beş milyon dolarlık bir yatırıma sahip olan Baskı Şehri’nin Genel Müdürü Haldun Ezer, “Satın alma kararında yüzde 60 oranında Türkiye’de faaliyet gösteren dağıtıcı etkili oldu. İş hedeflerine doğrudan etki eden zamanın baskı sektöründe telafisi yok” diyerek yatırım yapmayı düşünen girişimcilere ürün satın alırken arkasındaki servis gücüne bakın uyarısında bulundu. Baskı Şehri, 2012 yılında sektörün yakından tanıdığı üç patron tarafından kuruldu ve 1 Ekim 2013 yılında Haldun Ezer’in Genel Müdürlüğünde profesyonel bir yönetime geçti. Bugün çok uluslu markalarla çalışan, uluslararası gıda zincirlerine hizmet üreten şirket, adı gibi bir baskı şehri gibi faaliyet gösteriyor. Durst Rho 1000 ve Esko Kongsberg XP serisi kesim masaları varken Fujifilm Uvistar ve Xerox İGen 150 yatırımı yapan Baskı Şehri, 2014 yılını dikkat çeken bir yatırımla kapadı.

Logitech’ten yeni kurumsal ürün

0
Logitech Türkiye Ülke Müdürü Mustafa Uyar ile yeni ürün CC3000E hakkında sohbet ettik.  

Yeni nesil çalışanlardan verim almanın yolu

3
Bağımsız, vefasız, tembel, nankör. Tüm bu sıfatlar iş yerlerinde milenyum jenerasyonu çalışanlar için kullanılabiliyor. Fakat sevilseler de sevilmeseler de milenyum jenerasyonu bireyleri şirket sahiplerinin işe alım yapmak için ilk bakmak zorunda kaldığı yetenek havuzunu oluşturuyor. Peki milenyum jenerasyonu çalışanlarınızdan maksimum verimi nasıl alabilirsiniz? Tutkulu olduklarını ama çok az deneyimleri ve neyin nasıl yapılacağı hakkında daha da az bilgileri olduğunu farz edin ve sonra onlara şirketinizde başarılı olabilmeleri için temel şeyleri öğretmeyi planlayın. Ders 1: Nasıl davranmaları gerektiğini öğretin. Milenyum jenerasyonu genellikle iş yerlerinde kabul edilemeyecek şekillerde davranmakla ünlüdür – kişisel zaman ile iş zamanını birbirine karıştırmak, sonuçlarına dikkat etmeden kısa yolu izlemek ve bilgiyi kullanarak hareket etmek yerine tepkilerle hareket etmek gibi. Fakat bu alışkanlıklarının pek çoğu içinde büyüdükleri dünyadan geliyor. Bağlantı kurmanın Facebook veya Linked-in’deki arkadaşlık sayıları anlamına geldiği ve sınırların “limitleri” ima ettiği için kötü bir kelime olduğu “kalıcı ulaşılabilirlik” kavramı üzerine yetiştirilmişlerdir. Bu tamamen yeni bir işletim sistemi olmasına rağmen çoğu başarılı olmayı gerçekten ister ve neyin kabul edilebilir neyin de kabul edilemez davranış olduğu hakkında temel kuralları belirlerseniz bunları hızlıca öğreneceklerdir. Örnek olarak Metal Mafia’da bu cep telefonlarını kapamak, iş saatleri içinde sosyal medyayı terk etmek ve genel olarak profesyonellik ve kişisellik arasındaki sınırı tam olarak belirlemektir – bir fuarda müşterilerle içki içmek kabul edilebilir ancak sarhoş olmak kabul edilemez veya hastayken izin almak kabul edilebilir, akşamdan kalmayken kabul edilemez gibi. Millennials_at_work-1 Ders 2: Nasıl düşüneceklerini öğretin. Milenyum jenerasyonu için “Googlelama” yeteneği problem çözme yeteneğine eşdeğerdir. Onlara bir şeyi nasıl yapacaklarını sorduğunuzda “Googlelardım” cevabını alırsınız. Biraz daha derine dalarsanız çoğunlukla neyi “Googlelayacaklarına” dair çok basit fikirleri olduğunu görürsünüz. İlk jenerasyon tamamen internet üzerine yetiştiği için bilginin kolay bir şekilde elde edilebildiğine inanır. Ne yazık ki bilgi sadece birisi onunla ne yapacağını bildiği zaman kıymetlidir. Metal Mafia’da keşfedilmiş ki; milenyum jenerasyonu çalışanlarına işledikleri bilgi hakkında nasıl düşüneceklerini öğretmek bir zorunluluk. Bu büyük şeyler için olduğu kadar küçük şeyler için de önemli. Mesela paketinin kredi kartının faturalandırma adresinden farklı bir adrese kargolanmasını isteyen bir müşteri için yapılması gereken şey hesaba yeni bir adres eklemek değil, yeni adres hakkında sorular sorup tam olarak ne olduğunu öğrenmektir. Müşteri dükkan zincirlerine yeni bir mekan mı eklemiş, dolayısıyla daha çok veya farklı ürünlere mi ihtiyacı var? Müşteri sahte bir ödeme yöntemi mi kullanıyor, dolayısıyla siparişi iptal mi edilmeli? Paketinin farklı bir yere gönderilmesini istemesinin sebebi geçici olarak farklı bir yerde bulunması mı? Kapsamı düşünmek en az veriyi işlemek kadar önemlidir. SAP Coding Masters Ders 3: Nasıl davranmaları gerektiği öğretin. Milenyum jenerasyonunun proaktif olmaktan ziyade tepkici olmaya eğilimleri vardır. Teknolojinin “itme” etkisiyle şekillendirildikleri için girdiyi aktif olarak aramak yerine girdinin onlara verilmesine alışmışlardır. Bu durum iş yerinde onların bir şeyler “yapmaktan” ziyade bir şeylerin olacağını “beklemeleri” anlamına gelir ve bu da sonucu büyük ölçüde etkileyebilir zira yeni tedarikçi bulmadan satış sonlandırmaya kadar her şeyin gecikmesi demektir. Metal Mafia’da milenyum jenerasyonuna nihai kararlar almanın her zaman başarıya giden en hızlı yol olduğu öğretiliyor. Örnekler ve problem çözme teknikleri rol yapma yöntemi ile modelleniyor ve böylece milenyum jenerasyonu karşılaşacakları gerçek durumlarda tam olarak nasıl davranmaları gerektiğini öğreniyorlar. Mesela milenyum jenerasyonundan biri kendisine aranacak bir müşteri listesi verildiğinde kapalı olduğu düşündüğü şirketleri aramak için bekleyecek ve sadece artık açıldıklarına kanaat getirdiğinde o şirketleri arayacaktır. Neden yaptığını sorduğunuzda “bunun daha az vakit israf ettiğini” söyleyecektir. Fakat mesaj bırakmak da müşterileri bilgilendirmenin bir yoludur, dolayısıyla mevzubahis şirketi eğer kapalı olsalar bile arayıp onlara mesaj bırakmanın aramadan önce bir gün daha beklemekten daha değerli olduğunu anlatmak gerekir. Milenyum jenerasyonu önceki jenerasyonlardan farklı olsalar bile takımınızın önemli bir parçası olabilirler – tabii eğer hırslarını yönlendirecek “eski usul” teknikleri öğretmek için zaman harcamaya hevesliyseniz.

Yandex 2014’te kendi kategorisinin en popüleri

0
Yandex, iOS platformunda 2014’ü zirvede kapatıyor. Türkiye’de 2014’te App Store’da yer alan en popüler ücretsiz uygulamalar sıralamasında, navigasyon kategorisinde Yandex’in iki uygulaması ilk üç sırada yer alıyor. 2014’ün başından bugüne kadar App Store’dan  1,059,909 kez indirilen Yandex.Navigasyon, navigasyon kategorisinde en popüler ücretsiz  uygulamalar sıralamasında liderlik koltuğunda oturuyor. Yandex.Navigasyon, App Store’daki tüm ücretsiz uygulamalar arasında ise sekizinci sırada yer alıyor. Google Play platformunda da yıl başından bugüne kadar 2,574,691 kez indirilen Yandex Navigasyon her ay milyonlarca kişiyi gideceği noktaya en kısa yoldan ulaştırmaya devam ediyor. App Store’un en popüler ücretsiz navigasyon uygulamaları arasında üçüncü sırada ise Yandex.Haritalar yer alıyor. Büyük şehirlerde trafik durumunu da anlık olarak gösteren Yandex.Haritalar, 2014’ün başında bugüne kadar App Store üzerinden 189,848 kez indirildi. Aynı dönemde Google Play üzerinden 522,242 kez indirilen Yandex.Haritalar yüzbinlerce kişinin hayatını kolaylaştırıyor.

Platin Bilişim’e yeni marka ve pazarlama müdürü

0
2001 yılından bu yana Türkiye’nin önde gelen kurumlarına “Veri Koruma”, “Arşivleme”, “İş Sürekliliği”, “IT Altyapı yönetimi” ve “Güvenlik” konularında profesyonel çözümler sunan Platin Bilişim, kurumsal iletişim ve pazarlama çalışmalarını sektörün deneyimli ismi Çiçek Doğan’a emanet etti. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi’nde tamamlayan Çiçek Doğan,  Marka ve Pazarlama Yönetmeni olarak Platin Bilişim bünyesinde yeni görevine başladı., lisansüstü eğitimini ise İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı’nda tamamladı. Doğan, halen Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde Halka İlişkiler dalında doktora eğitimine devam ediyor. Çalışma hayatına Accenture Türkiye’de iç iletişim uzmanı olarak başlayan Çiçek Doğan, bu alandaki tecrübelerini hem bilişim hem de farklı sektörlerde devam ettirdi. Uzun süre ZyXEL’de kurumsal iletişim ve reklam uzmanı olarak çalışan Çiçek Doğan, kurumsal iletişim stratejisi ve pazarlama yönetimi konusunda projeler geliştirdi.

Cisco Connect 2014 gerçekleştirildi

0
Cisco’nun en önemli teknoloji etkinliklerinden biri olan Cisco Connect Türkiye 2014, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde iş dünyasından ve kamu kurumlarından teknoloji karar alıcılarını bir araya getirdi. “Yarın burada başlıyor” temasıyla düzenlenen Cisco Connect Türkiye 2014, en güncel teknoloji trendlerinin yanı sıra Cisco’nun kuruluşunun 30’uncu yılı kutlamalarına da sahne oldu. Intel’in ana sponsorluğu, Netaş’ın platin, Biltam ve Sekom’un ise altın sponsorluklarıyla düzenlenen Cisco Connect Türkiye 2014’ün ziyaretçileri, interaktif bir sergi alanı olan “Çözümler Dünyası”nda ürün ve teknoloji demoları ile Cisco ve iş ortaklarının üstün çözümlerini deneyimleme fırsatı buldu. Cisco Connect Türkiye 2014’te düzenlenen basın toplantısında bir konuşma yapan Cisco Global Başkanı & Operasyondan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi (COO) Gary Moore, Her Şeyin İnterneti (IoE) dönemine girdiğimiz şu günlerde hem bireyler hem de işletmeler için ortaya çıkacak eşi görülmemiş fırsatlarla ilgili bilgi verdi. Cisco, Her Şeyin İnterneti kavramını; ülkeler, bireyler ve işletmeler için yeni yetenekler, daha zengin deneyimler ve daha önce görülmemiş ekonomik fırsatlar yaratmak üzere veriyi hayatımıza katacak şekilde, insanları, süreçleri, veriyi ve nesneleri biraraya getirerek ağ bağlantılarını daha önce olmadığı kadar amacına uygun ve değerli hale getirmek olarak tanımlıyor. Önümüzdeki yıllarda Her Şeyin İnterneti; iş inovasyonu, üretkenlik ve müşteri etkileşiminin yeni belirleyicisi olacak. Gary Moore, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Dünyanın işleyişinin, yaşamın, oyunların ve öğretilerin yöntemini değiştirme vizyonu; kurulduğu günden bu yana devam eden otuz yıllık yolculuğunda Cisco’nun temel taşını oluşturuyor. Vizyonumuz; müşterilerimiz ve iş ortaklarımızla yeni piyasalar yaratmak ve endüstrideki dönüşüme liderlik etmek için geçmişin üzerine inşa edilen geleceğin öngörülmesi prensibine odaklanmamıza rehberlik ediyor.” Cisco, Türkiye’deki dönüşümün ana paydaşı olma konusunda kararlı Türkiye’de 1997 yılında faaliyete geçen ve bugün hem İstanbul hem de Ankara’da ofisi bulunan Cisco, bölgedeki operasyonlarında sürekli büyüme kaydediyor. Basın toplantısında bir konuşma yapan Cisco Türkiye Genel Müdürü Cenk Kıvılcım, şunları söyledi: “Cisco’nun Türkiye’nin yerli kuruluşları ve kamu kurumlarıyla işbirliğine olan bağlılığı, bilgi ve iletişim teknolojileri, kritik ulusal altyapılar, sağlık, finans ve servis sağlayıcı piyasalarındaki gelişimi hızlandırmaya yardım edecek.” Bugün Cisco’nun sayıları artmaya devam eden çalışanları ile iş ortaklarından oluşan 650 kişilik bir ekosistemi ve 3 binden fazla Cisco Sertifikalı İnternet Uzmanı bulunuyor. Türkiye’nin hedeflerine paralel olarak çalışmalarını sürdüren Cisco, her geçen gün işgücüne katılan vatandaşlar için daha fazla iş fırsatı yaratmayı hedefliyor. Türkiye’de vasıflara ve yeteneklere yatırım 2013 yılında IDC’nin Türkiye özelinde hazırladığı bir rapor, Türkiye’nin 37 bin ağ uzmanı açığıyla, ihtiyaç duyulan ağ kurulum vasfının yüzde 37.8 altında olduğunu ortaya koydu. Cisco, Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ile yürütmekte olduğu farklı eğitimlerle, yerel pazardaki artan ağ uzmanlığı ihtiyacını karşılamak üzere küresel ağ kurulumu uzmanlığı ve bilgi birikimini, Türkiye’nin gençlerine, onları kalifiye hale getirmek için aktarıyor ve Türkiye’deki BİT sektörünün gelişimine katkıda bulunuyor. Örneğin Türkiye’de 16’ncı yılını kutlayan Cisco Networking Academy’de bu yıl, 136’dan fazla eğitim kurumunda 5 bin 800’den fazla öğrenci eğitim aldı. Cisco Networking Academy, Türkiye’de lider yükseköğrenim enstitüleri, meslek liseleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla kurduğu iş ortaklıklarıyla yetişmiş işgücünün oluşturulması için çalışmalarını sürdürüyor. Program Türkiye’de uygulanmaya başladığından bu yana 41 binden fazla kişiye ulaştı. İşgücüne yeniden katılmak isteyen ancak devlet hizmetlerinden yeteri kadar yararlanamayan kişiler, mahkûmlar ve öğrenciler gibi; her yaştan ve ekonomik durumdan katılımcının yer aldığı programa katılan kadınların oranı, programa dünya çapında kadınların ortalama katılım oranı olan yüzde 27’nin üzerinde gerçekleşti.

Türkiye’yi GSMA’de Turkcell temsil edecek

0
Turkcell, dünyadaki mobil operatörlerin haklarını temsil eden GSM Association (GSMA) Yönetim Kurulu’na seçildi. Turkcell, 2015-2016 döneminde Türkiye’yi temsilen GSMA Yönetim Kurulu’nda hizmet verecek ve Turkcell CEO’su Süreyya Ciliv tarafından temsil edilecek. Süreyya Ciliv, 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren yeni yönetim kurulu ile birlikte görevine başlayacak. Dünyada 800’den fazla GSM operatörünü, ilgili yan sektörlerdeki 250’den fazla şirketle bir araya getiren GSMA, 1995 yılından beri faaliyet gösteriyor. GSMA Yönetim Kurulu, GSMA Genel Müdürü Anne Bouverot ve 25 mobil operatörün yöneticisi olmak üzere toplam 26 temsilciden oluşuyor. GSMA, mobil iletişim sektörünün en büyük etkinliği olan Mobil Dünya Kongresi (GSMA Mobile World Congress) başta olmak üzere ses getiren birçok zirve ve etkinliğin organizasyonuna da ev sahipliği yapıyor. Mobil operatör istatistikleri, sektör öngörüleri ve çeşitli raporlar konusunda da çalışmalar yürüten GSMA sektörün durumunu özetleyen araştırmalar da yayınlıyor. Referans kabul edilen bu araştırmalarda sektörün şu anki durumuna ışık tutularak geleceğe yönelik politikaların belirlenmesine katkı sağlıyor.