TechInside basılı dergisi çıktı

3
TechInside-Dergi-Sayi-001Değerli TechInside Takipçileri ve Ziyaretçileri, Henüz yayın hayatımıza başlayalı üçüncü ayımızı yeni dolduruyoruz. TechInside markası ile sitemiz sadece üç aydır sizlere hizmet veriyor. Üstelik fark ettiğiniz gibi Beta sürecimiz devam ediyor zira sürekli yeniliklere imza atıyoruz. İşte bu yeniliklerden birisi daha karşınızda; artık basılı bir dergimiz var. TechInside Basılı Dergisi aylık olarak ve her ayın 15’inde yayınlanacak. Bayilerde satışı olmayacak ve kontrollü bir abonelik ile 3 binden fazla C seviye yöneticiye ve sektör çalışanlarına ücretsiz olarak gönderilecek. Yüzlerce sayfalık, sadece bakıp geçeceğiniz bir içerik yerine, işinize yarayacak, size fazla zaman kaybettirmeden bilgi sahibi olmanızı sağlayacak, size vizyon kazandıracağını düşündüğümüz bir dergi hazırlamaya çalıştık. İlk kapak konumuz oldukça yeni, hatta bize ait olan bir kavram üzerine: Rekaberlik. Size burada içerik ile alakalı bilgi vermeye gerek görmüyoruz zira TechInside Basılı Dergi‘mizi ücretsiz olarak indirebilir ve kendiniz okuyabilirsiniz. Eğer herhangi bir işletmede yönetici, medya veya PR ajansı çalışanı iseniz ücretsiz olarak dergimize bu formu doldurarak abone olabilirsiniz. Henüz kaydolmadıysanız haftalık e-posta bültenimize de kaydolmanızı tavsiye ediyoruz. Umarız okurken keyif alır ve faydalanırsınız. Lütfen bizimle görüşlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin. Kısa sürede bize hızla ivme veren sizlere, desteğiniz ve ilginiz için tekrar teşekkür ediyoruz.

Garaj ruhuna karşı balo salonu ruhu

1
The Startup Owner’s Manual (Girişimcinin Rehberi – Boyut Yayıncılık 2014) isimli kitabında Steve Blank girişimciliğin uzun ve keşifler ile dolu bir yolculuk olduğunu anlatır. Bu yolculukta tek bir kahraman hikayesinin binlerce farklı yüz ile tekrardan yaşandığını anlatır. Ancak bu süreç sonu için Blank kitabında; girişimcilik süreci ile başarıya ulaşan girişim dönüşümü için oldukça dikkat çekici bir tanım yapar. “Shakesparevari bir trajedidir” der ve ekler; “Aniden tutkulu girişimci artık başarıyı yakalamış şirketi yönetmek için doğru kişi olmaktan çıkar. Veya daha acı verici bir şekilde çok daha basmakalıp bir yapının içinde kendini bulur.” Şöyle devam eder yazısına; “Artık girişimci operasyonlardan sorumlu bir yönetici olmuştur. Şirketin yakaladığı başarı girişimciliğin pırıltılı heyecanını gölgeler.” Geçen hafta birden fazla girişimcilik ile alakalı etkinliğe katılma şansım oldu. Her ikisinde de sahneye çıkan konuşmacılar bir dönemde sıfır noktasından (bazısı kısmen sıfır noktasından) başlayarak işlerini büyütmüş, başarıya ulaşmış, şirketini büyük bedeller ile satmış veya satmak istese oldukça büyük rakamların konuşulacağı bir konumda bulunuyor. Kısacası Blank’in kitabında bahsettiği girişimcilik macerası biteli çok uzun zaman olmuş. Bu değerli insanların tecrübeleri, tavsiyeleri ve görüşleri şüphesiz ki girişimcilik kültürü için çok fazla değer içeriyor. Ancak her zaman olduğu gibi bir ama var! Girişimciliğin bitip bir iş adamlığının veya klasik yöneticiliğin başladığı noktada “Girişimci” unvanını terk etmek istemiyorlar. Onlar yaşı 35’i geçtiği halde kendisini 18’inde gibi gören orta yaş krizine girmek üzere yaşamlara benzetiyorum. İş adamlığının getirdiği olgun yönetici ile içi kıpır kıpır, arayışı devam eden, girişimci arasındaki araf bölgesinin belirsizliğinde tercih yapmakta zorlananlar. Tam bu noktada bir ikilem ortaya çıkıyor; başarılı girişimciler ve iş adamlarını çekecek etkinlikler için pahalı otellerin, lüks balo salonlarında düzenlenen toplantılar. Maalesef bir dirhem şeker için bir çuval keçiboynuzu çiğnemeye benzeyen içerikler. Madalyonun diğer tarafında ise ülkemiz şartlarında bir garaj bile bulamamış girişimciler. İki soru sormak lazım, birincisi unvanından vazgeçmek istemeyen başarılı (eski) girişimcilere; acaba yolun başında olsalar bu tarz bir etkinliğin kendilerine ne kattığını düşünürlerdi? İkincisi ise başarıyı arayan girişimcilere; acaba bu lüks salonlarda düzenlenen etkinliklerin onlara ne kattığını düşünüyorlar? İki cevap arasındaki farkın bize girişimciliğin kutsal toprakları olan Silikon Vadisindeki garaj ruhu ile ülkemizdeki balo salonu ruhu arasındaki farkı anlamakta yardımcı olacağına inanıyorum. Ancak şüphesiz bir diğer gerçek şu ki iyi bir girişimci mekanın neresi olduğuna asla bakmadan, yılmadan yoluna devam edenlerden çıkıyor.

Çocuklarımızı programcı olarak büyütmek

2
Şu anda dünyanın en büyük ekonomik gücüne sahip küresel teknoloji firmalarının hepsinin temelinde çok basit bir mantık yatıyor; bir klavye ile yazılmış bilgisayar kodları. Çok istisnai durumlar hariç ülkemizde gençlerin bilgisayar kodları ile resmen tanışma dönemi üniversite yıllarında başlıyor. Oysa dünyanın gelişmiş ülkelerinde artık bu süreç neredeyse anaokulu dönemine kadar inmiş durumda. Code.org küresel dev teknoloji firmalarını kuran Bill Gates, Mark Zuckerberg gibi isimlerin desteği ile başta çocuklara ve dileyen herkese eğlenceli şekilde programlamayı öğretmek için hayata geçirilmiş bir internet projesi. Şimdi bu projenin çatısı altında Code Studio adında bir uygulama hayata geçirildi. Code Studio çok basit bir şekilde komutlar vererek Angry Birds karakterleri ile oyun oynarcasına programlamanın temellerini öğrendiğiniz bir platform sunuyor. Bu platform sayesinde çocuklar eğleniyor, oyun oynuyor ve farkında olmadan bilgisayar programlamayı öğreniyor. code studio eğitim videosu Üstelik bu eğitim sisteminin Türkçe (videolar altyazılı) desteği olduğunu da belirtmek lazım. Şimdi sorulması gereken soru şu; Henüz çok erken yaşlarda bu tarz uygulamalar ile programlama öğrenen genç bir nesle karşı tüm öğrencilerimizin eline birer tablet versek, tüm sınıflarımızın tahtalarını akıllandırsak ve onları internete bağlasak sizce başarı şansımız ne olur?

400 dolara kendi Uber servisinizi kurun

1
Uber hızlı yükselişi dikkatleri üstüne çektiği kadar dünyanın çeşitli yerlerinde protestolar ile karşılaşan bir servis. Başarısının arkasında dileyen herkesin aracını bir taksiye dönüştürmesine izin veren ve bunu konum tabanlı mobil uygulamaları ile destekleyerek doğrudan servis sağlayan kişi ile müşteriyi buluşturması oluşturuyor. Bu güne kadar toplam 1,5 milyon dolar yatırım alan Uber hızla büyümeye devam ediyor. Uber Öte yandan Uber’in iş modeli pek çok yeni iş modeline ilham oluyor. Farklı girişimciler Uber benzeri servisler kurabilecekleri iş planları hazırlıyor. Ama bir problem var; bu uygulamayı kime yazdıracaklar? Mowares isimli firmanın sizin için bir çözümü var. Sadece 400 dolar vererek kendi Uber benzeri servisinizi hemen hayata geçirebilirsiniz. Tamirciler için Uber, sürüş dersi için Uber, hayat kadınları için Uber ve benzerleri… (bunların hepsi de gerçek Mowares müşterileri). Mowares Eğer bu işi kendi başınıza yapmaya kalkarsanız en az 6 ay geliştirme süresi ve 400 dolardan çok daha fazla sermayeye ihtiyaç duyacaksınız. Ancak Mowares size bu fiyata iki tane markasız iOS uygulaması, iki tane markasız Android uygulaması, barındırma ve altyapı hizmetini sunuyor. Şu anda 100’den fazla müşterileri var. Dikkat! 2009 Groupon kurulduğunda inanılmaz bir ilgi görmüş ve pek çok kopyası ortaya çıkmıştı. Şu anda 6000’den fazla Groupon kopyası bulunuyor ancak pek çoğu başarısız oldu, olmaya devam ediyor. Bu noktayı göz önüne almanız gerekli aksi takdirde 400 dolarınızı da boşa harcamış olabilirsiniz.

RSA’den mobil koruma

1
EMC’nin Güvenlik Bölümü RSA, internetteki tehditleri tespit etme çözümünün son sürümünü tanıttı. Yeni sürüm, işletmelere web oturumlarında uçtan uca görünürlük sağlıyor. Çözüm aynı zamanda, tüketicilere yönelik internet sitelerinin karşı karşıya kalabileceği siber suçlar ve  kullanıcı arayüzü ile veri tabanı arasındaki veri alışverişini sağlayan algoritmanın kötü amaçlı kullanımı gibi riskleri azaltmaya yardımcı oluyor. RSA’in, internetteki tehditleri tespit etme çözümü “RSA Web Threat Detection”ın en yeni versiyonu 2014’ün 3.çeyreğinden itibaren satışa sunulacak. Tüketiciler, alışverişten fatura ödemeye ve bankacılık işlemlerine kadar birçok işlem için her geçen gün daha yaygın biçimde interneti ve mobil cihazlarını kullandıkça, bu platformlar dolandırıcılar için de daha çekici hale geliyor. RSA’in teknoloji departmanı tarafından toplanan istatistiklere göre, 2013’te internet üzerinden yapılan tüm işlemlerin yüzde 27’si mobil cihazlar üzerinden gerçekleşti. Bu oran bir önceki seneye göre yaklaşık yüzde 54 arttı. RSA’in tespitine göre; 2014 senesinin ilk yarısındaki tüm dolandırıcılık işlemlerinin yaklaşık yüzde 32’si, mobil cihaz kaynaklı. RSA Güvenlik Analitiği Bölümü Başkan Yardımcısı Grant Geyer, RSA’in çözümünü şöyle anlatıyor: “Internet portallarına ve mobil kanallara odaklı tehditlerin yaygınlaşmasına bağlı olarak, işletmelerin sistemlerinin de müşterilerini ve markalarını korumak için uçtan uca görünürlük özelliğine sahip olması gerekiyor. RSA Web Threat Detection çözümü bu görünürlük özelliğini internet ve mobil internet üzerinde açılan oturumlardaki tıklama akışını analiz ederek ve bu analizleri işletmelerin yasal ve yasal olmayan kullanımı ayırt etmelerine yardımcı olacak verilere dönüştürerek sunmak için tasarlandı. Kimlik doğrulama işleminden önce ve sonra kullanıcının internetteki hareketlerini tam olarak görüntüleyebilen işletmeler, dolandırıcılık girişimlerini, kullanıcı arayüzü ile veri tabanı arasındaki veri alışverişini sağlayan algoritmanın kötü amaçlı kullanımını ve diğer kötü niyetli işlemleri gerçek zamanlı olarak tespit edebilecek ve aynı zamanda da işletmelerinin güvenlik operasyonlarını da güçlendirecek.”

Mobil cihaz kaybı işletmelerin derdi

0
Kaspersky Lab tarafından BT güvenlik uzmanları arasında küresel çapta yapılan bir araştırma, çalıntı mobil cihazların oranındaki artışın, BT departmanlarının bu güvenlik tehdidine verdiği yanıt süresini de artırdığını gösterdi. Bu gecikmenin nedeni çalışanların kayıp cihazlarla ilgili işverenlerini bilgilendirmek konusunda yavaş davranması ve çalışanların yalnızca yarısının hırsızlığı rapor etmesi. Mobil cihaz hırsızlığına maruz kalmış işletmelerin, yüzde 19’u bu hırsızlığın kurumsal verilerin kaybı ile sonuçlandığını belirtiyor. Buna göre, kurumsal bir mobil cihazın çalınması durumunda işletmelerin veri kaybı deneyimleme ihtimalinin yaklaşık beşte bir olduğunu söyleyebiliriz. Kaspersky Lab‘ın 2014 BT Güvenlik Riskleri araştırmasının bir parçası olarak dünya genelindeki binlerce BT güvenlik yöneticisinden topladığı veriler, çalışanların üçte birinden fazlasının çalıntı cihazla ilgili işverenlerini bilgilendirme sürelerinin iki günü bulabildiğini, yüzde 9’unun ise bilgi vermek için üç ila beş gün arasında beklediğini göstermekte. İşverenlerini olayın yaşandığı gün haberdar eden çalışanların 2013’te yüzde 60 olan oranı, 2014’te yüzde 50’ye düşmüş. Bu gecikme güvenlik açısından önemli bir açık oluştururken hassas kurumsal verilerini kaybetme olasılığı da artıyor. Anket sonuçları ayrıca, mobil cihaz hırsızlığının tırmanmaya devam ederek 2011 yılında yüzde 14 olarak bildirilen mobil cihaz hırsızlığına maruz kalan şirket oranının 2014’te yüzde 25’e yükseldiğini de ortaya koydu. Türkiye’de de artış üst boyutta, 2011’de yüzde 6’dan 2014’te yüzde 24’e yükseliş var. Mobil cihaz hırsızlık oranları bölgeler arasında önemli ölçüde değişiklik gösteriyor. Mobil cihaz hırsızlığına maruz kalan işletmelerin yüzde 8 oranda olduğu Orta Doğu açık ara en düşük yüzdeye sahipken bunu yüzde 15 ile Japonya ve Rusya takip etmekte.

Servis sağlayıcılar müjde

0
Servis sağlayıcılar için 802.11 ac, 4×4 MIMO ve fiber ile aynı kapasitede hız ve güvenlik sunan Mimosa B5 ve B5C, dünya ile anda Net Vizyon güvencesiyle Türkiye’de. Fiber kablonun yüksek hızlı bağlantı için en iyi yöntem olduğu düşüncesi Mimosa B5 ve 5C ile tarihe karışıyor. Mimosa, Gigabit bağlantı hızıyla uzun mesafeler ve dış mekân kullanımı için tasarlanmış kablosuz cihazlarıyla evlere ve iş yerlerine güvenilir bağlantı sağlıyor. Fiber kablo kurulumunun pahalı ve yavaş olduğu yerlerde Mimosa ürünlerinin avantajı daha belirgin şekilde ortaya çıkıyor. 1.7Gbps PHY ve güvenilirlikteki yüksek performansıyla Mimosa B5, Gigabit kablosuz teknolojileri yeniden tanımlıyor. 1Gbps performansa, sadece 2 ms gecikme süresiyle tepki verebilen ve 25dBi entegre dual polarize antene sahip olan Mimosa B5, 5150-585 0 MHz frekans spektrumunda kullanılabiliyor. Dış mekân kablosuz çözümler alanında daha önce hiç görülmemiş bir çok yeniliği beraberinde getiren Mimosa B5, müdahaleden doğacak arızaları engellemek için birbirlerini takip etmeyen kanalları dengeleyerek Dual bağlantı sunuyor. Kanallardan birine müdahale olduğundaysa, radyo kanala yeni yer ararken bağlantıyı sağlayabiliyor. Her Şey Otomatik Ağınız bir anda değişebilir ve ağınızı ayarlamaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Mimosa B5, doğru kararları hızlıca verebilmek için geçmiş ve gerçek zamanlı veri ile sabit spektrum analizi sunuyor. “Her Şey Otomatik” özelliğiyle frekans, kanal genişliği ve güç seviyeleri otomatik olarak düzenlenebiliyor.

Güvenlikte “damar izi” dönemi

0
Güvenli şehirler için sürdürülebilir çözümler sunan NEC, güvenlik ürünlerine bir yenisini daha ekledi. “Damar izi okuyucusu” olarak adlandırılan sistem sayesinde kişilerin parmak ve damar izleri alınarak tüm biyometrik bilgilere ulaşılıyor ve olası suçların önüne geçiliyor. Ankara’da UBM ve güvenlik sektörünün lider firmalarından olan NEC işbirliğiyle düzenlenen “Daha Güvenli Şehirler İçin Güvenlik Çözümleri” seminerinde tanıtımı yapılan “Damar izi okuyucusu” sistemi, katılımcılardan oldukça ilgi gördü. Aynı sensör üzerinde iki farklı verinin değerlendirildiği söyleyen NEC Ön Satış Yöneticisi Hüseyin Yeter, sistemin yalnızca birkaç saniye içinde tanımlama yaparak verilere ulaşılmasını sağladığını söyledi. Bu sistemle özellikle bankacılık uygulamalarında kolaylık sağlanacağının altını çizen Yeter, “Yüksek meblağlı para transferlerinde çok sayıda kişinin işini kolaylaştıracak bir sistemi hayata geçirdik. Sistem sayesinde belirli bir miktarın üzerinde gerçekleştirilen bankacılık işlemlerinde kişilerin biyometrik bilgilerine ulaşılıyor ve transferin güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesi sağlanıyor” dedi. Bankaların yanı sıra 5-6 bin kişinin çalıştığı büyük şirketlerin de bu sistemden faydalanabileceğini vurgulayan Yeter, çalıştıkları iş yerlerinde özellikle giriş şifrelerini unutan çok sayıda kişinin, damar izi okuyucusu sayesinde biyometrik bilgilere ulaşarak yeni şifreler üretebileceklerini kaydetti.

Şifre değiştirmenin tam zamanı

0
Ünlülerin iCloud sisteminde bulunan özel resimlerinin yayılmasıyla ilgili tartışmalar sona ermeden şimdi de 5 milyon Gmail hesap bilgisinin açık hale geldiği ortaya çıktı. ESET Kuzey Amerika’dan Kıdemli Güvenlik Uzmanı Stephen Cobb, tüm kullanıcılara seslenerek, “Ben değiştirdim, siz de hesap bilgilerinizi hemen değiştirin“ açıklamasını yaptı. ESET’in Kuzey Amerika ofisinde görev yapan Kıdemli Güvenlik Uzmanı Stephen Cobb’ın verdiği bilgiye göre yaklaşık 5 milyon Gmail Kimlik Bilgisi yani email adresi ve şifreleri, Rusya merkezli çeşitli siteler ve forumlar üzerinden internet ortamına salındı. Stephen Cobb’a göre, yaşananlar yıllardır devam eden kimlik avı hırsızlığı ya da kötü amaçlı yazılım saldırıları ile kimlik bilgisi toplama amaçlı çalışmanın bir sonucu. Bilgiler değerlidir Cobb, şu bilgileri paylaştı: “Gmail hesap bilgileri oldukça değerli bilgilerdir. Bu bilgiler ile Google+ ve Google Maps gibi bir çok Google servisine erişim sağlanabilir. Sadece bu iki servise erişmek bile ev adresinizin ve arkadaşlarınızı yabancıların görmesini sağlayacaktır. Son gelişmede bir Rus web sitesi, kimlik bilgileri ile bilgi aktardı ardından bir başka site İspanyol, İngiliz ve Rus kullanıcılara ait olan sızmış kimlik bilgilerinin ekran görüntüsünü yayınladı. Rusya’daki Google ve Yandex temsilcileri, kendi sistemlerinin tehlike altında olmadığı açıklamasını yaptı. Ancak sonuç değişmiyor. Şifreler ele geçirilmiş ve kullanıcıların hesaplarına izinsiz erişim sağlanmıştır.“ Ben değiştirdim siz de değiştirin Gmail hesap şifresini değiştirdiğini duyuran Stephen Cobb, “Size de aynısını tavsiye ederim“ açıklamasını yaptı. Cobb, çift katmanlı doğrulama sistemi (2FA) kullanmanın da faydalı olduğunu söyledi: “Ben iki katmanlı kimlik doğrulama sistemi kullanıyorum ve hem Google hem de diğer hesaplarınız için size de aynısını tavsiye ederim“ Çift katmanlı servisler Şu popüler servisler iki katmanlı kimlik doğrulama sistemi sağlıyor: Google, Facebook, Twitter, Dropbox, Lastpass. Apple.

FIT Solutions’a yabancı yatırım

0
FIT Solutions, pazardaki büyümesini hızlandırmak amacıyla, Türkiye’deki teknoloji şirketlerine yatırım yapan Hollanda merkezli yatırım fonu Revo Capital ile güçlerini birleştirdi. Revo Capital’in FIT Solutions’a yüzde 20 ortak olmasıyla sonuçlanan bu birliktelik, aynı zamanda, kurumsal dijital servisler, internete bağlı cihazlar ve yeni ticaret platformlarına odaklanan Revo Capital’in bugüne dek gerçekleştirdiği en büyük yatırım. KOBİ’lere çözüm sunacak FIT Solutions, yatırımdan aldığı güçle, büyük ölçekli firmaların ardından KOBİ’ler için de dijital dönüşümde ilk adres olmayı hedefliyor. Devlet tarafından bugün 30.000 firma, yakın gelecekte ise tüm firmalar için zorunlu hale getirilen e-Fatura ve e-Defter süreçlerindeki teknoloji ve süreç konularındaki bilgi liderliğini, stratejik işbirlikleri ile daha genişe yaymayı amaçlıyor. Yatırım sonrası FIT Solutions’ın hedefleyeceği alanlar arasında, özellikle e-ticaret firmalarının müşterilerine dijital fatura göndermesini kolaylaştıran e-Arşiv servisleri, tebligatları kolaylaştıran Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) ve benzeri servisler bulunuyor. Avrupa ofisi ile yurtdışı operasyonunu genişletecek Buna ek olarak yurtdışı operasyonlarını yeni bir Avrupa ofisi ile hızlandırmayı planlayan FIT Solutions, Shell, BP, Total, Exxon Mobil, Peugeot, P&G ve Unilever gibi onlarca küresel müşterisine yenilerini katmayı ve mevcut müşterilerine yeni çözümler sunmaya devam etmeyi planlıyor. “Küresel BT sektörüne yön veren aktörlerden olacağız” FIT Solutions CTO’su Koray Gültekin Bahar, yatırım için kendilerini seçen Revo Capital ile işbirliğine karar verme sebeplerini şu şekilde özetledi: “Kuruluşundan bugüne dek, FIT Solutions’ın bir tek odak noktası var: Teknoloji. Hedefimiz teknolojiyi takip etmek değil, her zaman ona yön vermek oldu. Revo Capital ile birlikte de, bulut çözümlerimizde hedeflediğimiz hızlı büyümeyi güçlendirerek devam ettireceğimize; yurt dışı operasyonlarımıza odaklanıp, küresel BT sektöründe teknolojiye yön veren önemli aktörlerden olacağımıza inanıyoruz.” Revo Capital Yönetici Ortağı Cenk Bayrakdar, yapılan yatırım için duyduğu heyecanı paylaşarak şunları belirtti: “Türkiye, gelişmiş internet ve teknoloji altyapısı ile dünyada ilk sıralarda olmasına rağmen, bu altyapılar üzerinde koşan servisler anlamında henüz çok gerilerde. Önümüzdeki senelerde rahatlıkla 10-20 katına çıkmasını beklediğimiz kurumsal servisler pazarında FIT Solutions, kaliteli ekibi, geliştirmiş olduğu teknoloji, iş tecrübesi ve markası ile ayrışıyor. Mevcut büyüme ivmesini ortaklığımız sürecinde de kat kat artıracağına inanıyoruz.”

Aileler ve çocuklar için güvenli internet rehberi

1
İçinde bulunduğumuz teknoloji çağında tüm çocuklar vakitlerinin büyük çoğunluğunu bilgisayar ve internet başında geçiriyor. Çevrimiçi oyunlar oynamak, sosyal medya sitelerini kullanmak, müzik dinlemek ve okul ödevleri için araştırmalar yapmak için internete giren çocuklar, farkında olmadan birçok tehlikeyle karşı karşıya kalıyorlar. Çocukları dolandırıcılığın yanı sıra hakaret ve arkadaşça yaklaşan kötü niyetli kişiler tarafından kandırılarak ailesiyle ilgili özel bilgilerin sızdırılması gibi önemli tehlikeler bekliyor. Çocukları bu tehlikelerden korumak için onları bilinçlendirmek ve doğru yönlendirmek büyük önem taşıyor. Trend Labs Direktörü ve Trend Micro’nun Çocuklar ve Aileler için İnternet Güvenliği isimli sosyal sorumluluk projesinin yöneticilerinden Myla Pilao, Trend Micro’nun bu alandaki önerilerini tüm ailelerle paylaşıyor:

Trend Labs Direktörü Myla Pilao 

  • Açık bir iletişim geliştirin: Çocuklara her şeyin sebebini açıklayın. Çocuklar bir şeyin kötü olduğunu, bir şeyi yapmamaları gerektiğini bilirler. Bilmedikleri, bunun neden kötü olduğu, bunu neden yapmamaları gerektiğidir. Onları “Çünkü” kelimesiyle başlayan açıklamalara alıştırın. Çocuğunuz yanlışlıkla görülmemesi gereken bir içeriğe ulaştığında, onu bununla ilgili bilgilendirin ve ona verebileceği zararları mantıklı bir şekilde anlatın.
  • Henüz fikren hazır olmadıkları içeriklere bakmamaları gerektiğini söyleyin: İnternette şiddet, cinsellik, alkol ve uyuşturucu maddeler başta olmak üzere online ortamda müdahale edilebilecek çok fazla kategori mevcut. Çocuklarınızın yaşlarına uygun ve anlayabilecekleri bilgilere erişimlerine izin verin. Çocukları en çok etkileyen şey fikren henüz hazır olmadıkları bir içerikle karşılaşmalarıdır.
  • Yasaklamayın ama sınırları belirleyin: Yasaklar her zaman çok çekicidir. Çocuklar her zaman kendilerine söylenenin tam tersini yapmaya çalışır. Bu nedenle onları negatif bildirimlerle değil, olumlu mesaj ve bilgilerle, pozitif yönde teşvik edin. Onlara yasaklar koymayın, internetin kendilerine sağladığı kolaylıkları ve internetten ne şekilde doğru ve etkin yararlanabileceklerini gösterin. Çocuklarınıza ziyaret edebilecekleri ve edemeyecekleri siteleri öğretin. Bazı sitelere girmenin neden uygunsuz olduğunu anlatın. Çocuklarınızın sevdiği zararsız siteleri yer imlerine kaydederek dikkatlerini o yöne kaydırın.
  • Alternatifler üretin: Çocukların aklında “Bu siteyi ziyaret etmeyeceksem ya da bu uygulamayı kullanmayacaksam, bunun yerine neyi kullanabilirim?” sorusu vardır. Alternatifler yaratarak çocukların merak duygusunu dizginleyip, onları doğru kaynaklara yönlendirebilirsiniz. Görmemeleri gereken bir içerikle ilgili internet sitesini doğrudan yasaklamak yerine, onları farklı alternatiflere, doğru ve kendileri için uygun sitelere yönlendirin.
  • Mahremiyet ve başkalarının haklarına saygıyı öğretin: Çocukların mahremiyet algısı yoktur. İnternetteki tuzaklara düşmesinin en önemli nedeni de, internette hangi bilgileri paylaşacaklarını bilmemeleridir. Yüz yüze konuşulan her şeyin online ortamda da söyleyebileceğini düşünürler. Onları internette gerçek hayatta tanıdığı kişileri arkadaş olarak eklemesi yönünde motive edin. İnternette özellikle tanımadıkları kişilerle bilgi alışverişinde bulunmamaları, kendileri ve aileleriyle ilgili özel paylaşım yapmamaları gerektiğini anlatın. İnternetteki diğer kişilerin mahremiyetine saygılı olmalarını öğütleyin. Ödevlerinde kullandıkları görsel ve bilgilerin kaynağını belirterek başkalarının haklarına saygılı olması gerektiğini anlatın.
  • Mobil uygulamalarla ilgili bilinçlendirin: Birçok kullanıcı, mobil dünyadaki tehlikelerin halen bilincinde değil. Tehlikenin sadece mobil olmayan dünyada, masaüstü ve dizüstü bilgisayarda olduğunu düşünüyor, cep telefonunu sürekli yanında taşıdığı için güvenli ve kontrol altında olduğunu sanıyor. Oysa bugün dünyada 2,7 milyon mobil zararlı ve yüksek riskli uygulama bulunuyor. Bu tehlikelere karşı çocuklara mobil cihazlarını nasıl güvenli bir şekilde kullanacaklarını öğretin. Mobil uygulamaların kullanıcı izinlerini kontrol ederek ve mobil veri güvenliği yazılımı kullanarak veri sızıntısı olmasına engel olun. Bunun yanında örneğin Temple Run, Candy Crush gibi popüler mobil oyun ve uygulamaların taklitlerine karşı dikkatli olun.
  • Gizlilik ayarlarını kontrol edin: Çocuğunuzun internette ne kadar kişisel bilgi paylaştığını görmek için sosyal ağlardaki profillerini ve bu bilgilerin açık ortamda ne kadar görünebilir olduğunu gizlilik ayarları kısmından kontrol edin. Gizlilik kontrol yazılımlarıyla sosyal ağlar üzerindeki gizlilik ayarlarını takip ederek ne kadar kişisel bilgi paylaştığını kontrol edin.
  • Veri güvenliği programları ve ebeveyn kontrol mekanizması kullanın: Çocuğunuzun kullandığı cihazın güvenli olduğundan, güvenilir güvenlik ve antivirüs yazılımları kullandığınızdan emin olun. Bunu internete bağlanabilen her cihaz için yapın. Birçok web tarayıcısı, kendi içinde hazır gelen filtreleme sistemine sahiptir. Bu filtreleri aktif hale getirerek çocuğunuzun girdiği sitelerin uygun yaş aralığına hitap ettiğinden emin olun. Ayrıca ebeveynler için web trafiği izleme yazılımları kullanın. Bu sayede çocuğunuzun girdiği sitelerdeki ve kullandığı cihazlarda gerçekleşen aktivitelerini gözlemleme şansı elde edebilirsiniz.

ZyXEL 25. yılını kutluyor

0
1989 yılında, Dr. Shun-I Chu tarafından kurulan ZyXEL, kısa süre içerisinde dünyanın lider ağ ve genişbant teknolojileri şirketi haline geldi. Kuruluşunun 25. Yılını kutlayan ZyXEL, bu süre zarfında geliştirdiği yeni teknolojiler ile büyürken, her yıl sektörün en değerli iş ortakları, yayınları ve organizasyonları tarafından sayısız kere ödüllendirildi. 25. yıl kutlamasında konuşan ZyXEL Başkanı Gordon Yang şöyle dedi: “25 yıllık geçmişimize baktığımızda inanıyorum ki başarıda ki en büyük anahtar inovasyona olan inancımız olmuştur. Bunun haricinde sürekliliğimiz ve güvenilirliğimiz ZyXEL başarısının altındaki en önemli etkenlerdir. ZyXEL her zaman en iyi ekiplerle birlikte çalıştı ve şu anda da birbirine güvenen ve ortak amaca odaklanmış harika bir ekibimiz var. Her zaman müşterilerimizi ilk sırada tuttuk. Bir teknoloji şirketi vizyonuyla başlayan yolculuğumuz bir marka firmasına doğru gitmektedir. Ve kesinlikle eminim ki bu ekibimiz ile başarıya ulaşacağız.” logo_25 25 Yılın Kilometre Taşları ZyXEL, kurulduğu 1989 yılında henüz bilgi yalnızca televizyon, dergi ve gazeteler ile yayılırken, internet ve kablosuz ağlar hayatımızda yok denecek kadar azdı. Böyle bir dönemde halen inşaatı devam eden bir apartman dairesinden Dr. Shun-I Chu ve birkaç arkadaşı tarafından ZyXEL isminde bir firma kuruldu. Yalnızca iletişim odaklı çalışan ekip ZyXEL’i  25 yıl içerisinde, holding yapısıyla 3 binden fazla çalışanı, 35’den fazla ülkede şubesi, 150’den fazla ülkede temsilcisi olan dünyanın lider genişbant ağ teknolojileri şirketine dönüştürdü.

Baskıda Ultra HD kalite

1
Xerox’un  baskıyı Ultra HD kalitede yapmayı sağlayan yeni dijital baskı sistemi Xerox Versant 2100 Press, Türkiye’de kullanıma sunuluyor. Dijital baskı pazarına yeni bir soluk getirmesi ve önemli bir boşluğu doldurması beklenen Xerox Versant 2100 Press, hızı, medya kullanım çeşitliliği, uygulama zenginliği ve çarpıcı baskı kalitesi ile dikkat çekiyor. Dakikada 100 sayfa üretime yönelik baskı yapabilen Xerox Versant 2100 Press, çok yönlülüğünü hızla birleştiriyor. Xerox Versant 2100 sektörde ilk defa Ultra HD olarak tanımlanan yüksek baskı kalitesi ve otomasyonu bir arada sunuyor. Xerox Versant 2100 Press, fotoğraf baskılarını, broşürleri, cam çıkartmalarını, etiket, kartvizit ve tebrik kartı baskılarını; farklı gramajlardaki parlak kâğıtlara, dayanıklı sentetik kağıtlara, kulakçıklı kağıtlara, kabartmalı fantezi kağıtlara yapabiliyor. Ayrıca polyester baskılar ile grafik tasarımla oluşturulmuş karışık desenli baskı uygulamalarının sıradışı bir baskı kalitesinde yapılmasını sağlıyor.   Daha fazla performans daha fazla kalite Kesintisiz üretim performansı sunan Xerox Versant 2100 Press, otomatik renk kontrolü ve medya hizalama profilleriyle daha az zamanda minumum atıkla  birbirinden farklı uygulamalar yapabilmeyi sağlıyor. Baskı miktarının büyüklüğünden bağımsız, önlü ve arkalı baskıları, sorunsuz ve kusursuz bir şekilde yapabiliyor. Ard arda verilen önlü arkalı farklı baskı emirlerinde bile hatasız iş üretiyor. Xerox Versant 2100 Press, baskı endüstrisinde bir ilk olan pürüzsüz doku, gradyen geçiş sağlayarak görsel, grafik ve metinleri Ultra HD baskı kalitesiyle sunuyor. Xerox Versant 2100 Press, uygulamaları Fiery opsiyonu ile 10 bit derinliğinde 1200 x 1200 dpi çözünürlükte işleyerek basıyor. Bu, benzeri diğer dijital baskı makinelerindeki standart 600 x 600 dpi çözünürlükten yüzde 300, bir başka deyişle 3 kat daha fazla piksel ve renk hassasiyeti anlamına geliyor. Ayrıca tasarruflu Xerox EA kimyasal kuru toneri sayesinde düşük erime sıcaklığında parlak ve canlı renkler sunuyor.

Perakendede teknolojiyi kucaklayan şirketler kazanacak

2
Türkiye’de girişimciliği özendirme ve destekleme misyonuyla kurulan ve girişimcileri bir araya getirerek vizyon paylaşımlarına olanak sağlayan Girişimci Kulübü’nün bu yılki ikinci toplantısı, Avea Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Balcı, Girişimci Kulübü Başkanı Nevzat Aydın ile Ekonomist ve Capital Dergileri Yayın Direktörü M. Rauf Ateş’in ev sahipliğinde ve Doğa Koleji Yönetim Kurulu Üyesi Göktekin Dinçerler’in de katılımıyla gerçekleşti. ‘Gelenekselden Dijitale Perakendecilik Sektörü’ ana temasıyla Levent Erden’in moderatörlüğünde düzenlenen toplantıda; Lidyana.com Kurucu Ortak ve CEO’su Hakan Baş, Hizlial.com Genel Müdürü Kaan Dönmez, Makromarket Genel Müdürü Mehmet Songör, Markafoni Kurucu Ortağı ve Türkiye Girişimcilik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra, Tekin Acar Yönetim Kurulu Başkanı Tekin Acar ve Tekzen Yönetim Kurulu Başkanı Murat Gigin;  perakende sektöründeki gelişmelerle sektörün bugününü değerlendirirken; geleceğini de masaya yatırdı.

Hepsiburada’dan teknoloji üssü

1
ThoughtWorks ile işbirliği yapan hepsiburada.com, büyük bir yatırımla kendi bünyesinde yeni bir teknoloji üssü yaratıyor. Hem bu işbirliği çerçevesinde, hem de ThoughtWorks’ün İstanbul ofisinin açılmasını kutlamak amacıyla 10-11 Eylül tarihlerinde İstanbul Hilton Otel’de, “Contunious Delivery and Design” adlı bir etkinlik düzenledi. Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin farklı illerinden yazılımcıları ve iş dünyasından profesyonelleri buluşturması planlanan etkinliğe iki gün boyunca toplam 500 kişi katılması bekleniyor. Hepsiburada.com’un ana sponsorluğunu üstlendiği etkinliğin açılış konuşmasını, dünyada yazılım mühendisliği denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri olan ve yazılım dünyasında bilinen birçok yöntemin de yaratıcısı kabul edilen  Martin Fowler yaptı. Fowler’ın başarılarını ve tecrübelerini paylaştığı konuşması katılımcılar tarafından ilgiyle takip edildi. Katılımcılar Fowler ile birlikte workshop deneyimi de yaşama fırsatı buldular. Martin Fowler, hepsiburada.com ve ThoughtWorks’un işbirliği hakkında verdiği mesajda şunları söyledi: “Türkiye’de e-ticaret sektörünün önünün açık olduğunu görüyoruz. Bu nedenle sektörün lider e-ticaret platformu hepsiburada.com ile yaptığımız bu işbirliğini çok önemsiyoruz.” Martin Fowler yazılım alanında yeni bir dönem başlatan “Agile” dönüşüm felsefesinin detaylarını da katılımcılarla paylaştı. Fowler, “Agile” felsefesinin daha iyi yazılımlar geliştirme hedefiyle ortaya çıktığını söyledi. Günümüzde şirketler için insan kaynağını doğru kullanabilmek ve değişim ihtiyaçlarına hızlı bir şekilde yanıt verebilmenin büyük önem taşıdığını vurgulayan Fowler, “Agile” ilkelerinin bu doğrultudaki ihtiyaçlara, yenilikçi çözümler sunmaya olanak tanıdığını söyledi.

Mobil internet kullanımı artıyor

1
Mobil internet kullanımı her geçen gün artıyor. Mobilike & Wonk şirketinin yaptığı araştırmaya göre; 2011 yılından günümüze Türkiye’de mobil internet kullanıcı adedinin önemli seviyede arttığı görülüyor. 2011’de 1 milyon 862 bin olan kullanıcı adedi 2014’te 26 milyon 444 bin seviyesine ulaştı. Trafik hacmi ise 2014 yılı itibariyle 52 milyon 359 bin seviyesinde. Aynı araştırmaya göre gençlerin akıllı telefon kullanımının daha fazla olduğu göze çarparken; erkeklerin kadınlara göre daha fazla akıllı telefon ve tablet kullandığı da ortaya çıkıyor. Türkiye’de mobil kullanıcıların yüzde 88’i gün içinde mobil internet kullanıyor. Mobilde harcanan günlük zaman ortalama 2 saat 42 dakika olarak belirlenirken; aylık zaman ise 37 saat olarak yansıyor.

Bilgisayardan Önce

3
Bilgisayar hayatımıza o kadar girdi ki, bilişim teknolojisinin gelişmesinden önce iş dünyası yoktu, veriler depolanmıyordu, iş zekası yoktu gibi düşünmek gayet olası. Oysa insan medeniyeti bildiğimiz kadarıyla en az beş bin yıldır kayıtlar tutuyor, karmaşık organizasyonlar yaratıp yönetiyor. Orta Asya’dan kavimler halinde göçen toplulukları düşünün. Doğru düzgün bir organizasyon becerisi olmadan, lojistik yönetimi olmadan yapılamazdı. Büyük İskender lojistik yönetimini başaramamış olsa, Makedonya’dan Hindistan’a kadar o zamanlar bilinen dünyanın çok büyük bir kısmını istila edemezdi. Emeviler ve Abbasiler döneminde o büyük genişleme gerçekleştirilemezdi. Bilgisayardan önce kayıtların yönetimi nasıl yapılıyordu?  Bu soru için kendi kimliğinizden bakabileceğiniz bir bilgi aktarayım size: Cilt no, aile sıra no, sıra no bilgileri vardır. Bunlar eskiden nüfus bürolarının tüm arka duvarlarını kaplayan raflarda gördüğünüz kocaman defterlerdeki bilgilere ulaşmak için referanstır. Kayıtlarınız bilgisayarlardan önce bu defterlerdeydi. Cilt no ile hangi deftere bakacağını bilirdi memur. Aile sıra no ve sıra no ile de defterdeki kaydınızın yerini bulurdu. İş zekası da bilgisayardan önce de yapılıyordu. Çok uluslu şirketler de, çok şubeli mağazalar da yüzyıllardır var. Bu şirketlerin ve mağazaların ve daha pek çok başka kurumun işlerinde neler olup bittiğiyle ilgili raporlara önceden beri ihtiyaçları vardı. Peki, bu ihtiyaçlar nasıl karşılanıyordu? Cevap: Computer’larla. Yani aslında Türkçe’de bilgisayar olarak adlandırdığımız computer’lar bilişim devriminden önce de vardılar. İnsan bilgisayarlar olarak! Üstelik parallel computing bile yapılıyormuş! : ) Bağlantıdaki Wikipedia makalesinden alıntı: Uzun ve yorucu hesaplamaları yapmak için sıklıkla insanlardan oluşan ekipler kullanılırdı; iş bölümlere ayrılır böylelikle paralel olarak yapılabilirdi. Bu yazıda belki çok gerilere daldık. Ama en az beş bin yıldır yazılı kültür üreten ve bunu dünyanın pek çok farklı bölgelerinde yapan atalarımızın hatırasını bir yad etmiş olalım. Gelecek yazılarda daha yakınlara doğru geleceğiz.

Röportaj: Natali Yeşilbahar – Vitringez

0
Kuruluşu üzeriden henüz bir yıl dahi geçmeden hızla büyüyerek başarı elde eden ve çeşitli ödüller kazanan Vitringez.com kurucu ortağı ve CEO’su Natali Yeşilbahar ile konuştuk.