Trump siber savaşa hazırlanıyor

0

ABD Başkanı Donald Trump, devlet kurumlarının siber güvenlik alt yapısının güçlendirilmesini amaçlayan yeni bir kararnameyi imzaladı.

Trump’ın imzaladığı kararnameye göre, kritik alt yapı açıklarının belirlenmesi ve bunları koruyacak siber güvenlik önlemlerinin hayata geçirilmesi eylem planındaki ilk maddeyi oluşturuyor.

Obama sorunu küçümsedi

Ayrıca enerji ve finans alt yapısında ulusal risk oluşturan açıklara karşı da acilen önlem alınması planlanıyor. Barack Obama döneminde güvenlik danışmanlarının bu sorunları sık dile getirdiği ancak Başka Obama’nın sorunu çözmek için istekli olmadığı dile getiriliyor. Bunun sonucu olarak da Obama döneminde ülkeye karşı çok sayıda siber saldırının gerçekleştirildiği hatırlatılıyor. Hatta Obama son döneminde Çin başbakanı ile buluşarak birbirlerine karşı düzenledikleri siber saldırıları durduracaklarına dair anlaşmaya vardıklarını açıklamak durumunda kalmıştı.

Obama döneminde yaşanan saldırılarad yabancı ülkelerle bağlantılı hacker’lar on milyonlarca devlet memurunun özel bilgilerine ulaşmış bu da ABD’ye karşı gerçekleştirilecek casusluk girişimleri için büyük tehdit olarak algılanmıştı.

Yeni siber güvenlik hamlesinin ilk aşamasında National Institute of Standards and Technology tarafından 90 gün içinde hazırlanacak bir plan iskeleti güvenlik kurumları tarafından esas alınarak bu iskelet etrafında ortak siber güvenlik uygulamaları oluşturulacak.

Minority Report gerçek mi oluyor?

0

İngiliz polisi, nerede, ne zaman, kimin suç işleyebileceğine dair tahminde bulunacak bir yapay zeka uygulamasını teste hazırlanıyor.

Başrolünü Tom Cruise’ın oynadığı Minority Report isimli filmde de işlenen bu konu böylece gerçeğe bir adım daha yaklaşmış bulunuyor.

İngiltere’nin Durham kentinde uygulanacak testte, polis departmanı daha önce suça karışmış kişilerin tekrar nerede ve ne zaman saldırı düzenleyebileceğine dair yapay zekadan tahminler alacak. Böylece o süre zarfında şüpheliyi göz altına alarak suçun işlenmesinin önüne geçilmesi planlanıyor.

Suçluların tekrar suç işlemesi engellenecek

Harm Assessment Risk Tool (HART) adını alan yapay zeka, şüphelilerin tekrar saldırıya geçme ihtimallerini düşük, orta ve yüksek olarak üç farklı seviyede değerlendiriyor. Polis departmanına göre bu yeni sistem birkaç ay içinde testlere başlayacak ve sene sonu gelmeden ülkedeki tüm polis istasyonlarında hizmete girecek.

Cambridge Üniversitesi’nden Profesör Dr. Geoffrey Barnes tarafından geliştirilen yapay zeka eğer tutarlı sonuçlar verecek olursa, dünya Minority Report filmindeki gibi, suçların önceden tahmin edildiği bir döneme girmiş olacak. Anack Minority Report filminde güvenlik güçleri suçları önceden tahmin etmek için yapay zekayı değil, psişik güçlere sahip kahinleri kullanıyordu.

GoDaddy, yeni Web Sitesi Mimarı’nı duyurdu

0

GoDaddy, küçük işletmelerin Google, mobil ve sosyal medyada başarılı olması için tasarladığı Yeni Web Sitesi Mimarı’nın lansmanını yaptı. Uygun maliyetli ve kolay kullanılabilen yeni Web Sitesi Mimarı, küçük işletmeler ve fikirlerini hayata geçirmek isteyenlerin çok az teknik bilgiyle bir saatten kısa bir sürede, akıllı telefonlar üzerinden bile fonksiyonel ve profesyonel bir web sitesi kurmalarını sağlayan mobil dostu bir çözüm olarak dikkat çekiyor.

“Mobil öncelikli” tasarım

 Türkiye’de, tüketiciler telefonlarını günde 4 milyar kez kontrol ediyor. Her dört kişiden biri uyandığı anda telefonuna bakıyor. İnternete mobil ağ üzerinden akıllı telefonlarından bağlanan insanların oranı yüzde 65 iken, Wi-Fi üzerinden bağlananların oranı yüzde 35. Bu da ülkedeki akıllı telefon ve mobil kullanımının yükselişini gösteriyor. Bu da şu anlama geliyor: tüm işletmelerin hedef kitlelerine bulundukları ve zaman geçirdikleri cihazlar üzerinden ulaşması gerekiyor. GoDaddy’nin yeni Web Sitesi Mimarı bu bilgiler ışığında, mobil öncelikli bir ürün olarak tasarlandı. GoDaddy’nin yeni Web Sitesi Mimarı’yla kurulan tüm web siteleri özünde dizüstü ve masaüstü bilgisayarların yanı sıra telefon ve tabletlerle de uyumlu olacak şekilde geliştirildi. GoDaddy müşterileri, dijital varlıklarını oluştururken 1500’den fazla fikir ve sektör arasından temasını seçebiliyor ve GoDaddy’nin ödüllü müşteri desteğinden yararlanabiliyor.

GoDaddy’nin 2015’te yaptığı araştırmaya göre bir web sitesine sahip olmanın avantajları konusunda farkındalık olsa da, katılımcıların yüzde 27’si bir web sitesi kurmaya zamanları olmadığını söylüyor. Yüzde 26’sı ise gerekli teknik bilgiye sahip olmadığını düşünüyor.  

İş dünyasının Nesnelerin İnterneti’ne bakış açısı değişiyor mu?

Avrupa ve Orta Doğu’daki 11 ülkeden 1400 iş ve BT liderinin katıldığı yeni bir ankete göre, EMEA’da Nesnelerin Internet’i (IoT) pazarı, IoT’nin ne olduğu ve nasıl kullanılması gerektiği konusunda BT ve iş departmanları arasındaki kopukluktan dolayı bölünmüş durumda.

Bir HP Enterprise şirketi olan Aruba’nın EMEA IoT Karşılaşması: İş vs BT raporunun bulgularına göre, 2019 yılına kadar bölge genelinde yüzde 50 olan IoT’nin benimsenme oranının yüzde 82’ye yükselmesi beklenirken, IoT’nin ne olduğu, nasıl kullanılacağı ve hatta kullanılması gerekip gerekmediği konularında bile iş ve BT liderleri arasında açıkça bir uyum eksikliği olduğunu gösteriyor.

Bu, EMEA genelinde oldukça parçalı bir manzara yarattı; ülkeler için, IoT’nin benimsenmesi, IOT anlayışı ve sunduğu güvenlik seviyeleri açısından önemli derecede farklı sonuçlar rapor edildi.

Bir dizi önemli trend, BT ve iş dünyasındaki liderlerin IoT konusunda bir çıkmaza girdiğini göstermektedir:

Farklı Tanımlar: Temel olarak BT ve iş birimleri, IoT’nin ne olduğuna henüz karar veremediler. BT liderlerinin yaklaşık üçte ikisi (%65) IoT’yi ‘günlük nesnelere internet eklemek’ olarak tanımlarken, iş liderlerinin yaklaşık yarısı (48%) IoT’ye ters bir tanım getiriyorlar: bina servisleri otomasyonu.

Çelişkili Öncelikler: Benzer şekilde IoT için olan kullanım örnekleri, departmanlar arasında değişiklik göstermektedir. BT liderlerine göre, şimdi ve gelecekte IoT için bir numaralı kullanım durumu, kritik ekipmanların izlenmesi ve bakımıdır. İş dünyası liderleri için IoT’nin tercih edilen kullanımı, konuma dayalı hizmetler sunmaktır.

Kabul Algıları: IoT’nin kullanılıp kullanılmayacağı konusunda da anlaşmazlıklar var. İş liderlerinin yaklaşık onda altısı (%58) kurumlarında IoT teknolojisinin benimsendiğine inanıyor, bu oran BT karar merciileri arasında yarının altında (%47).

Gelecekteki Planlar: Avrupalı BT departmanı IoT’ye karşı daha fazla tereddüt gösteriyor. Benimsenme oranları sorulduğunda, BT liderlerinin %13’ü IoT’yi uygulamak için ‘planlarının olmadığını’ söylüyor. Tersine, iş liderlerinin %93’i IoT teknolojisine sahip olduklarını veya IoT teknolojisini benimseyeceklerini bildiriyorlar.

Bununla birlikte, EMEA’daki işletmeler ve BT liderleri, IoT hizmetlerini satın alırken, geliştirilmiş işgücü üretkenliği, daha az operasyonel risk ve daha yüksek verimlilik ve daha iyi maliyetler gibi iş sonuçlarına bakarken iyimser hissediyorlar.

Aruba’nın EMEA Başkan Yardımcısı Morten Illum, bulgular üzerine şunları söyledi: “IoT konusunda departmanlar arasında çelişkili görüşlerin bulunduğu açıkça görülmesine karşın, IoT’nin kabullenilmesinin benzeri görülmemiş bir hızda ilerlemesi ve iş dünyasının IoT’den bir iş değeri elde ettiklerini rapor etmesi ile birlikte, IoT’nin benimsenmesi konusunda uyumu sağlamak için IoT etrafında açık bir diyaloğun olması da önemlidir. Çelişkili öncelikler, organizasyon içindeki başarıda bozulma anlamına gelebilir.”

EMEA’da IoT haritası

Avrupa ve Ortadoğu’da IoT kullanımı, şu an için değişken bir durumdadır ve ülkeler IoT için çok fazla farklı anlayış, benimseme ve hazırlık seviyeleri sergilemektedirler.

İspanya IoT’nin benimsenmesinde lider, İngiltere ve Norveç geride kalıyor

Fransa ve İtalya %61 ile nispeten yüksek bir IoT benimseme oranı rapor ederken, İspanya, katılımcıların %69’unun teknolojiyi kullandıklarını bildirmeleri ile birlikte Avrupa’da IoT lideri konumunda.

Almanya’da benimseme oranı %54 iken, Suudi Arabistan’da %53 ile onun biraz gerisinde.

BAE (%48), Türkiye (%44) ve Hollanda (%43) ile %50’nin altındalar.

İngiltere, İsveç (her ikisi de %37) ve Norveç (%34) tüm global çalışmalarda IoT teknolojisinin benimseme oranı en düşük ülkeler, neredeyse Avrupa lideri, İspanya’nın yarısı kadar.

İspanya, IoT’yi en yüksek algılama anlayışına sahip, onu İtalya izliyor

Meslektaşlarının IoT’yi ne kadar iyi anladığı sorulduğunda, İspanya (%68) ve İtalya (%67) en olumlu yanıtı veriyor

Almanya‘nın (%65) bu konuda oranı da oldukça yüksek, Fransa’nınki de (%61) öyle

Hollanda (%58), İsveç (%55) ve BAE (%54), araştırmanın global ortalamasının (%58) altındalar

Suudi Arabistan (%45) ve Norveç (%40) nispeten düşük bir IoT anlayışına sahipler

Türkiye (%37) için düşük bir sonuç rapor edilirken, İngiltere (%35) yine Avrupa listesinin altlarında yer alıyor.

İtalya, IoT’nin güvenli olduğuna inanırken, Norveç ve Suudi Arabistan ise daha az

İtalya’dan yanıt verenlerin %96’sı IoT’nin uygun şekilde güvenli olduğuna inanıyor, bu da onları bu konuda en güvenli bölge yapıyor

%90 ile İspanya katılımcıları IoT güvenliğinde yüksek güven gösteriyor, onu Almanya (%85), BAE, Fransa (her ikisi de %83) ve İsveç (%82) izliyor.

Hollanda ve İngiltere’den yanıt verenlerin yaklaşık dörtte üçü (%76) ve Türkiye’den yanıt verenlerin biraz daha azı (%74), IoT’nin kurumlarında yeterince güvenli olduğuna inanıyorlar, bu da çalışanların dörtte birinin güvenlik endişeleri olduğu anlamına geliyor.

Norveç ve Suudi Arabistan, IoT’nin güvenliği konusunda en yüksek korku seviyesine sahipler – %72’si uygun şekilde güvenli olduğuna inanırken, %28’i öyle olmadığını düşünüyor.

Bütün ülkeler yaygın bir şekilde IoT’den olumlu sonuçlar bildirmekteler

BAE (%90) ve Suudi Arabistan’da (%72) çoğu yöneticinin, IoT’ye girişin ardından organizasyonlarının BT birimlerinde verimliliğin arttığını rapor ettiği görüldü

Çoğu Fransız (%76), İngiliz (%80), İspanyol (%90) ve İtalyan (%87) liderler, inovasyon seviyelerinde iyileşme bildirdiler

Alman iş liderleri, IoT’nin organizasyonlarında BT departmanlarının görünürlüğünün artmasına neden olduğunu söylediler (%57)

Türk (%80) ve Hollandalı (%74) kurumlar, IoT’nin iş verimliliğini artırdığını söylediler.

İsveçli yöneticilerin %81’si de müşteri deneyimlerinde artış bildirdiler.

Illum son olarak şunları söyledi: “EMEA, IoT ile büyük bir fırsata sahip. Bölgedeki yöneticiler, artan müşteri deneyimleri ve daha iyi inovasyon gibi büyük iş kazanımlarını zaten bildirmişken, IoT’yi uygulamada iç yapılarını başarılı bir şekilde hizalayıp birbirine bağlayabilen bu kişiler, rekabet avantajı elde etmek için iyi konumlanmış durumdalar”.

BTK’dan 5G ve otomotiv sektörünü birleştirecek etkinlik!

Geçtiğimiz yıl Türkiye’yi 5G ve ötesine hazırlamak üzere, kamu, üniversite, üreticiler, işletmeciler ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının işbirliğini ve tüm çalışmaların koordinasyonunu sağlamak için kurulan Yeni Nesil Mobil Haberleşme Teknolojileri Türkiye Forumu kısaca 5GTR Forumu 2017’de bu kez farklı bir alanda bizlerle olacak.

5GTR Forum çalışmaları kapsamında, 5G’ye Giden Yolda Otomotiv Sektörü Çalıştayı, 11 Mayıs 2017 tarihinde Ankara’da BTK merkez binasında gerçekleştirilecek.

5G yolunda Otomotiv sektörü!

5G teknolojisini en çok kullanacak sektörlerden biri olan otomotive ayrılan bu çalıştay ile 5G otomotiv vizyonuyla ilgili eğilimlerin, çalışmaların, planların ve karşılaşılan zorlukların görülmesi ve elektronik haberleşme sektörü ile otomotiv sektörü arasında ortak bir çalışma platformu oluşturmayı amaçlıyor.

Çalıştayda yeni nesil iletişim teknolojileri ile otomotiv sektörünün buluştuğu nokta masaya yatırılacak, nerede olduğumuza ve önümüzdeki günlere nasıl hazırlanacağımıza ilişkin fikir alış-verişinde bulunulacak ve ileride daha sık karşılaşacak iki sektörün temsilcileri buluşacak.

Tesla’nın güneş paneli çatıları siparişe açıldı

0

Tesla’nın evlerin çatılarına yerleştirmek için geliştirdiği kremit görünümlü Solar Roof güneş panelleri ilk tanıtıldığında büyük heyecan yaratmıştı. Evlerin çatılarına dev, çirkin ve kaba güneş panelleri yerleştirmek yerine alışılmış çatı kaplama materyali görünümündeki güneş enerjisi panelleri üretmeye başlayan Tesla, bu panellerin fiyatlandırması konusunda bilgi vermemişti.

Fakat arık yeni güneş panellerinin ne kadara mal olacağı ortaya çıktı. Güneş enerjisi panellerin siparişe açan Tesla, güneş enerjili çatı kaplamasının normal çatı kaplama materyalinden daha ucuza mal olacağını açıkladı.

Gerçek maliyet nedir?

Ancak Elon Musk’ın bu vurgusu, ilk inşaat maliyeti açısından değil, güneş enerjisi panellerine sahip çatı kaplamalarının üreteceği enerji ile elektrik faturasından yapılacak tasarrufu da hesap ederek dile getirilmiş bir vurgu. Sitede tam olarak fiyat bilgisi bulunmuyor ancak sipariş vermek isteyenler adres bilgisi bırakarak Tesla çalışanlarının eve gelip teklif vermesini isteyebiliyor.

Tesla ayrıca, çatıları kaplayacak bu yeni güneş enerjisi panellerinin ömür boyu garantili olduğunun da altını çiziyor. Tesla web sitesi ayrıca evlere entegre edilecek Powerwall pil sistemiyle çatılardan gün boyu toplanacak enerjinin, akşam saatlerindeki tüketim için de kullanılabileğini vurguluyor. Böylece, geçtiğimiz yol SolarCity ile birleşen Tesla artık ABD’nin en önemli enerji şirketlerinden birine dönüşmeye bir adım daha yaklaşmış bulunuyor.

Uçakta laptop yasağı Avrupa’ya genişleyebilir

0

ABD’nin Türkiye dahil olmak üzere bazı Müslüman ülkelerden ABD’ye yapılan direkt uçuşlar için getirdiği kabinde elektronik eşya yasağı yakında Avrupa’ya da genişleyebilir.

ABD yönetimi içindeki güvenlik endişeleri, yasağı sadece Müslüman ülkeler için uygulamanın yeterli olmayacağı fikrinin tartışılmasına neden oluyor.

Yasak her an açıklanabilir

Bazı ABD ve Avrupa hava yolu şirketlerinin yöneticileri de ABD’nin bu yasağı her an devreye alabileceğini ancak zamanının belli olmadığını dile getiriyorlar. Trump yönetiminin, kargo bölümünde patlayabilecek pillerin uçağa verebileceği zararı engellemek için hava yollarından çözüm üretmelerini istedikleri konuşuluyor. Bu sırada ABD güvenlik görevlilerinin hava yolu şirketleri ile sürekli toplantılar düzenledikleri de dile getiriliyor.

ABD’nin Avrupa’dan gelen direkt uçuşlarda kabin içine elektronik cihaz yasağı getirmesinden sonra sıranın Asya ve Avustralya’ya geleceği de vurgulanıyor. Bir diğer deyişler, çok yakında ABD’ye giden uçuşlarda hiçbir şekilde kabin içinde telefondan büyük elektronik cihazları bulundurmak mümkün olmayacak.

Uzay İstasyonu çöpe mi atılıyor?

0

Uluslararası Uzay İstasyonu için sonun başlangıcına gelmiş olabilir miyiz?

NASA’nın bütün odağını Mars’a ulaşmaya yönlendirmesi gerektiğini düşünen bazı bilim insanları ISS’in yıllık 3,5 milyar dolarlık masraflarından kurtulmak gerektiğini dile getirmeye başladı.

Bu görüşü dile getiren en ünlü isim, Ay’a ayak basan Apollo 11 astronotlarından Buzz Aldrin. NASA içinde önemli bir etkisi ve aktif bağlantıları olduğu bilinen eski Astronot, NASA’nın ISS için harcadığı yıllık 3,5 milyar dolarlık bütçenin çok ağır bir fatura olduğunu düşünüyor. ISS’de yapılacak deneylerin, çalışmaların sonuna gelindiğini düşünen Aldrin, NASA’nın Mars’a insan göndermek için gerekli çalışmalara başlamak için odağını ISS üzerinden çekmesi gerektiğini hatırlatıyor.

Peki ISS ne olacak?

ISS’nin NASA gibi dev bir devlet kurumunun elinde işletilen bir kamu malı olmasına gerek olmadığının altını çizen Aldrin bu istasyonun SpaceX, Boeing gibi uzaya çıkmay kabiliyetine sahip özel şirketlere satılabileceğini ve dileyen herkesin ücretini ödeyerek ISS’i hem turistik hem de bilimsel amaçlarla kullanılabileceğini hatırlattı.

Aldrin’in bu fikri dile getirmesiyle beraber, ISS’i özel şirketlere satma fikrinin artık NASA yönetimi içinde de sesli dile getirilmesi bekleniyor. ABD Başkanı Trump’ın da önceliği Mars’a ulaşmaya vermek istediği bilindiğinden ABD yönetiminin de ISS’i satarak elde edeceği geliri Mars görevine aktarabileceği ayrıca ISS’in masraflarından kurtulmaktan da memnun olabileceği düşünülüyor.

Windows 10 kullanıcıları 500 milyonu geçti

0

Microsoft’un Build 2017 geliştiriciler konferansında Windows 10’un gelişimi hakkında önemli rakamlar açıklandı.

21 ay önce piyasaya çıkan Windows 10 artık 500 milyondan fazla kullanıcıya ulaşmış durumda. Microsoft’un kurucularından Steve Ballmer’ı koltuğundan eden Windows 8 fiyaskosundan sonra yine Ballmer önderliğinde geliştirilen Windows 9 tamamen iptal edilmiş ve Microsoft’un yeni CEO’su Satya Nadella’nın yönetiminde şirket Windows 10’u geliştirmeye başlamıştı. İlk hafta 75 milyon PC’ye kurulan Windows 10 on hafta sonra 110 milyon, altı ay sonra ise 200 milyon PC’ye yerleşmişti.

1 milyar kullanıcıya az kaldı

Microsoft şimdi 1 milyar PC’ye kurulma hedefinde yarı yola ulaşmış durumda. Şirketin 1 milyar PC’ye kurulma hedefine yaklaşması ise bundan sonra daha kolay olacak çünkü eskiden Windows 7 ve Windows 8.x sistemlerinin yanında yeni PC alan kullanıcıların da kendini sürekli güncelleyen Windows 10’a geçmesiyle kalan 500 milyon PC hedefine kısa sürede ulaşılması bekleniyor.

Microsoft’un, bulut destekli ve modern teknolojilerle sürekli güncellenen Windows 10 platformunda 1 milyar kullanıcıya ulaşması şirketin özellikle reklam pazarlama konusunda Facebook ve Google’a büyük rakip olarak yeniden ringe dönmesi anlamına geliyor.

Arçelik’ten tedarikçilerine inovasyon programı

0

Arçelik A.Ş. Satınalma birimi, Arçelik A.Ş. Buzdolabı İşletmesi Ar-Ge birimleri ve ARİNKOM TTO iş birliğiyle hayata geçirilen ‘Tedarikçi İnovasyon Programı’ çerçevesinde düzenlenen etkinliğe, Anadolu Üniversitesi akademisyenleri, Arçelik A.Ş. Ar-Ge çalışanları ve yetkilileri, ARİNKOM TTO ekibi ve Arçelik Yan Sanayi Kuruluşları temsilcileri katıldı. Etkinlik, yan sanayi kuruluşlarının inovasyon yeteneklerinin güçlendirilmesi ve Arçelik – Tedarikçi- Araştırmacı üçgeninde proje geliştirilmesi amacıyla düzenlendi.

Etkinlikte, Arçelik A.Ş. Ar-Ge Direktörü Cem Kural ve Arçelik A.Ş. Satın Alma Direktörü Emin Bulak’ın açılış konuşmalarının ardından, ARİNKOM TTO Üniversite Sektör İş Birlikleri Koordinatörü Gülçin Avul ‘Arçelik Anadolu Üniversitesi Tedarikçi İnovasyonu Programı’, Arçelik A.Ş. Proje Yöneticisi Çağdaş Fidan ise ‘Geleceğin Buzdolabı’ konulu konuşmalarını gerçekleştirdiler. Arçelik Garage Takım Lideri Celal Vatansever’in Arçelik Garage tanıtım sunumu ve workshop hakkındaki kısa bilgilendirmesi ardından workshop çalışmaları başlatıldı.

Proje Sonuçlarına göre tedarikçilere ödül verilecek

Atölye çalışması Design Thinking inovasyon metodu ile gerçekleştirildi. Çalışmanın sonunda gruplar hazırladıkları proje sunumlarını gerçekleştirdiler. Ana Sanayi-Tedarikçi-Üniversite İş Birliği çerçevesinde proje odaklı somut çıktılar elde edilen ve sonrasında farklı projelerin doğacağı etkinlik, katılımcılara belgelerinin verilmesi ile sona erdi.

Arçelik A.Ş., hayata geçirdiği Tedarikçi İnovasyon Programıyla, tedarikçileri ile birlikte ortak Ar-Ge faaliyetlerinde bulunmayı, bu faaliyetler neticesinde kurumları ve toplumu geleceğe taşıyacak ürünler, teknolojik yenilikler, hizmetler tasarlamayı amaçlıyor. Şirket, tüm süreçte üniversitelerin araştırma sonuçlarını ve bilgi birikimlerini de çalışmalarına entegre ederek, Arçelik A.Ş.’yi geleceğe taşıyacak yenilikler yaratmayı hedefliyor.

Tedarikçi İnovasyon Programı’na ilk olarak buzdolabı ürünü ile başlandı. Arçelik A.Ş. ve Anadolu Üniversitesi ortak atölye çalışmaları neticesinde buzdolabında ‘Kalite Algısı ve Ergonomi’, ‘Soğutma ve Verimlilik’ ve ‘Elektronik’ olmak üzere üç ana konu başlığı belirlendi.

Bu üç konu başlığı altında yürütülen program 4 aşamadan oluşuyor:

1. Fikir geliştirme
2. Fikirlerin değerlendirilmesi
3. Seçilen fikirlerin projelendirilmesi
4. Proje yönetimi
5. Yeni ürünlerin pazara sunulması

Fikir Geliştirme aşaması Tedarikçi İnovasyon Programı 1. Atölye Çalışması ile gerçekleştirildi. Belirlenmiş olan ana konu başlıkları dikkate alınarak karma gruplar oluşturuldu ve bu gruplar Arçelik Garage ve Anadolu Üniversitesi mentorları eşliğinde atölye çalışmasını gerçekleştirdi. Atölye çalışması sonrası oluşan fikirler Arçelik Satınalma ve Arçelik Buzdolabı İşletmesi teknik ekipleri tarafından değerlendirilerek önceliklendirilecek. Seçilen her bir proje için çalışma grupları oluşturulacak ve projelendirme aşamasına geçilecek. Ayrıca elde edilen proje sonuçları dikkate alınarak 2018 yılında Arçelik tarafından Tedarikçi İnovasyon Ödülü verilecek.

Red Hat konteynerlara standart getiriyor

0

Red Hat, kurumsal sınıf Linux konteynerlere yeni bir standart getiren, sektörün ilk Konteyner Sağlık Endeksi’nin (Container Health Index) duyurusunu yaptı.

Dünyanın lider kurumsal Linux platformu da dahil olmak üzere Red Hat’in kurumsal sınıf açık kaynak teknolojileri sağlama alanındaki uzmanlık ve deneyimine dayanan Konteyner Sağlık Endeksi, her türlü kurumsal konteyner hizmetine yönelik olarak en kapsamlı görsel detayları sunuyor.

Endeks, Red Hat’in konteynerleştirilmiş ürünlerini ve sertifikalı bağımsız yazılım sağlayıcılardan gelen temel katman konteynerleri sınıflandırıyor. Red Hat, önümüzdeki 90 gün içerisinde 20 bağımsız yazılım sağlayıcıdan gelen konteynerleştirilmiş ürünü sertifikalandırmayı planlıyor.

Konteyner tabanlı uygulamalar üretime girmeye başlasa da her konteynerin oluşturulması ve bakımı aynı olmayabiliyor. Konteynerlerin her birinin başlangıç noktasını Linux temel katmanı oluşturuyor; bir diğer deyişle konteyner görseli yapan her bağımsız yazılım sağlayıcı, Linux içeriklerin dağıtımını yapıyor.

Bu konteynerlerin üretim ortamlarında kullanılabilmeleri için bu içeriğin bilinen zaaflardan arındırılması gerekiyor. Birçok Red Hat iş ortağı da dahil olmak üzere diğer şirketler de güvenlik kusurlarını saptamaya yardımcı olan konteyner tarayıcılar sunuyor olsa da Red Hat bundan bir adım daha ileriye giderek kapsamlı bir güvenlik etki ölçümü olan Konteyner Sağlık Endeksinin yanı sıra bilinen güvenlik meselelerine yönelik olarak güncelleştirilmiş konteyner görsellerine erişim sağlıyor.

Lider yazılım güvenlik uzmanlığıyla desteklenen sağlıklı konteynerler

Red Hat’in ürün güvenlik ekibinin araştırma, takip ve müşterilere güvenlikle ilgili meselelerin açıklanması konusunda geniş kapsamlı uzmanlığını temel alan Konteyner Sağlık Endeksi, bu çalışmaları konteyner bakımının güçlüklerini de içerek şekilde genişletiyor.

Anlaşılması kolay (A-F arası) bir sınıflandırmayla görsellerin prodüksiyon sistemlerinde nasıl değerlendirileceğine dair detaylar veriyor; sistem, bir konteynerin tüm bileşenlerinde, uygulanmamış güvenlik hatalarının yaşını ve etkisini temel alıyor.

Konteynerler, işlevsel açıdan statik içerik kümeleri olduğundan ve sıklıkla güvenlik sorunları çıkabildiği için yaş, kilit bir rol oynuyor; daha yaşlı ve güncel olmayan konteyner görselleri güvenlik açısından daha zayıf (ihmal ve kötü bakım nedeniyle), yeni görseller daha güvenli oluyor.

Konteyner Sağlık Endeksiyle bulunan toplu sıralama puanları, sadece ölçüp değerlendirmenin çok daha ötesine geçiyor. Bir Linux konteyner görselinin neden olduğu etki net ve öz bir resmini veriyor. Bu işlemler Red Hat’in Ürün Güvenlik Ekibinin daha güvenli ve kurumsal sınıf açık kaynak yazılımı alanındaki kapsamlı bilgi ve teknik becerileriyle destekleniyor.

Konteyner Sağlık Endeksi ile Red Hat’in kurumsal sınıf ürünlerinin bir araya gelişi ve şirketin bağımsız yazılım sağlayıcı ekosistemi, konteynerlerinin daha emniyetli, istikrarlı ve destekli bir şekilde prodüksiyonlarda kullanılabileceğine dair müşterilere güvence veriyor.

 

Snapchat’in CEO’su sahneye çıkacak mı?

Kısa sürede Facebook’a rakip bir sosyal medya servisine dönüşen Snapchat’e milyarlarca dolar yatıran yatırımcılar için en büyük soru işaretlerinden biri, şirketin kurucusu ve CEO’su Evan Spiegel’in karakteri ve insanlarla iletişim kabiliyeti… Borsada Snap’e miyarlarca dolar yatırım yapmış olan küçük yatırımcılar bu sorunun cevabını bulmak için şimdi merakla Snap’in finansal raporlarını açıklayacağı toplantıyı bekliyor.

Halka açık bir şirkete dönüştüğü için artık finansal raporlarını açık şekilde duyurması gereken Snap’in bunu diğer büyük teknoloji şirketlerinde olduğu gibi bir CEO şovuyla mı yapacağı yoksa bir basın açıklamasıyla mı yetineceği sorusu teknoloji piyasasında önemli bir gündem maddesi oldu.

Kim bu Evan Spiegel?

26 yaşındaki Evan Spiegel’in Snapchat konusundaki vizyonu, servisin 20 milyar doların üzerinde değer kazanmasının en önemli nedeni olarak gösteriliyor. Henüz kayda değer bir kazanç elde edememiş olmasına rağmen şirket değerinin 20 milyar doların üzerine çıkması, Evan Spiegel’in yatırımcıları ikna edebilme başarısına bağlanıyor. Küçük yatırımcıları da şimdi para yatırdıkları şirketin medya önüne çıkmayı çok sevmeyen, rakiplerine oranla çok daha gizemli hareket eden CEO’nun kim olduğunu görmek istiyorlar. 

Evan’ın, Steve Jobs, Tim Cook, Mark Zuckerberg gibi sahnede karizmasını konuşturabilen bir CEO olduğunun hissedilmesi durumunda Snap hisselerinin hızla değer kazanacağı düşünülüyor. Ancak madalyonun öteki yüzünde ise Evan Spiegel’in sahnede silik, sönük, zayıf bir profil sergilemesi halinde Snap hisselerinin hızla değer kaybetmesi riski bulunuyor. 26 yaşında genç bir CEO olarak Spiegel’in bu günlerde uykularının kaçması büyük sürpriz olmasa gerek.

Microsoft Windows 10’u Echo ile rekabete sokacak

Akıllı ev asistanlarının yakın geleceğin en önemli teknoloji ürünleri olacağını artık tüm teknoloji dünyası kabul etti. İnsanların evinde otururken sesli komut vererek akıllı ev özelliklerine, elektronik cihazlara müdahale edebilmesini, web’de arama yapabilmesini, sipariş verebilmesini mümkün kılan akıllı ev asistanları, şimdiden sadece ABD’de 60 milyondan fazla insan tarafından kullanılıyor.

Apple, iOS uygulaması Siri’yi Echo’ya rakip bir asistana dönüştürmeye çalışırken Microsoft da Windows 10’u Echo’ya rakip bir platform haline dönüştürmek için yoğun olarak çalışıyor.

Microsoft HomeHub

Microsoft’un HomeHub adını verdiği yeni yapay zeka platformu, Echo kadar Google’ın Home ürününe de rakip olacak. Yazılım devi HomeHub ile bir Windows 10 PC’yi, tüm aile bireylerini ayrı ayrı tanıyabilen ve onları randevuları, işleri hakkında bilgilendiren, akıllı ev cihazlarını kontrol edebilen, sesli komutlarla web’de sörf yapmaya imkan veren, yine sesli komutla sipariş alabilen bir asistana çevirebilecek.

Amazon da Microsoft’un yeni ürünü ile rekabet edebilmek için dokunmatik ekranı bulunan bir Echo ürününü henüz tanıtmışken yakın gelecekteki akıllı ev asistanları konusunda Microsoft’un en avantajlı şirket olabileceği beklentisi yükseliyor zira halihazırda PC’ler sayesinde tüm evlerde bulunan Windows’un bir yapay zekalı asistan hizmetine dönüştürülmesiyle Echo veya Google Home’un ikinci plana atılabilmesi riski bulunuyor.

Microsoft ise Windows 10’u bir akıllı asistan olarak konumlandıracağı HomeHub servisini 2017’nin Eylül ayındaki lansmana yetiştirmeye çalışıyor. 

Nvdia 100 bin yapay zeka uzmanı yetiştirecek

0

Yapay zeka ve otonom sürüş alanında önemli yatırımları olan Nvidia, 2017 yılında 100 bin yeni geliştiriciyi öğrenen makineler konusunda yetiştireceğini açıkladı.

Nvidia Deep Learning Institute dahilinde 2016’da 15 bin yapay zeka uzmanını eğiten Nvidia, 2017’de bu rakamı altıya katlamış olacak. Nvidia Deep Learning Institute yazılım mühendislerine yapay zeka ve öğrenen makineler hakkında son teknoloji araçları kullanarak pratik yapma imkanı tanıyor. Böylece yazılım geliştiriciler, dev bir teknoloji şirketinde çalışmak zorunda kalmadan yapay zeka konusundaki son gelişmeleri takip ederek deneyimleme imkanı buluyorlar.

IDC’nin raporlarına göre, 2020’ye ulaştığımızda yazılım ve uygulamaların %80’i yapay zeka teknolojisini kullanacak. Nvidia, yapay zeka eğitimleri sayesinde çok sayıda geliştirici için ücretli eğitimler sunarak hem önemli bir gelir elde ediyor hem de piyasanın ihtiyaç duyduğu yapay zeka uzmanlarını sağlamak konusunda önemli bir kaynak oluşturuyor.

 

 

Yapay zeka şirketi çalışanlarına ölümsüzlük vadediyor

0

Yapay zeka uzmanları tarafından kurulan ve yine yapay zeka girişimlerine yatırım yapan bir hedge fonu, çalışanlarını cezbetmek için çok ilginç bir özel sağlık sigortası seçeneği sunmaya başladı.

Şirketin sağlık sigortası anlaşmasına göre, şirkette çalışırken ölen ve sağlık sigortası kapsamında olan çalışanları, hastalıklarına veya ölüme çare bulunana kadar dondurulacaklar. Bunun için hizmet veren bir cyrogenic dondurma servisi ile anlaşan şirket, böylece teroik olarak çalışanlarına ölümsüzlüğü vadetmiş oldu.

Şakaydı gerçek oldu

Şirketin yöneticisi Richard Craib’a göre bu fikir önce bir şaka olarak ortaya çıksa da yönetim kurulunun daha yetenekli yapay zeka uzmanlarını şirkete çekmek için konuyu ciddi şekilde gündeme getirmesi de uzun zaman almamış. 

Yapay zeka uzmanları şu anda dünyadaki en değerli çalışanlar arasında yer alıyor. Deneyimli yapay zeka uzmanlarını işe almak isteyen büyük teknoloji şirketlerinin CEO’ları, bu uzmanlarına evlerine kadar giderek, yüz yüze teklifte bulunmak hatta maaşın yanında şirket hisseleri teklif etmek durumunda kalabiliyorlar. Ayrıca şirketlerin, birbirlerinin yapay zeka uzmanlarını çalmak konusunda da gizlice rekabet ettikleri biliniyor. Başka şirketlerde çalışan yapay zeka uzmanlarını diğer şirketlerde işe girmeye ikna etmek için cazip teklifler sunan özel insan kaynakları uzmanlarının yapay zeka uzmanları arasında mekik dokuduğu biliniyor.

Akıllı ev asistanlarının önlenemeyen yükselişi

Amazon Echo ve Google Home ile oluşan akıllı ev asistanları pazarı, ABD’de büyük bir hızla büyüyor. Araştırma şirketi eMarketer’in çalışmasına göre ABD’de evinde akıllı asistan bulunan kişilerin sayısı 35.6 milyonu geçmiş durumda. Bu geçen yılın rakamının iki katı anlamına geliyor.

Yapay zeka ile çalışan bu platformların kullanıcı sayısının artması yapay zekanın da kendini geliştirmesi için büyük önem taşıyor. Daha fazla kullanıcı demek, yapay zekanın daha iyi öğrenmesi için daha fazla veri akışı anlamına geliyor. Ayrıca, kullanıcı sayısı arttıkça söz konusu platform, Microsoft’un Windows’u gibi, yapay zeka konusunda baskın platform haline dönüşüyor.

Amazon Echo yok satıyor

Amazon, Echo ürününün satış rakamları hakkında bilgi vermiyor ancak şirketin depolarında ürün bulmanın büyük bir problem olduğu biliniyor ve Echo satın almak isteyen müşteriler bazen yeni parti malların gelmesini beklemek zorunda kalabiliyorlar.

Hem cihaz satışından hem de bu cihazlar üzerinden verilen siparişlerden alınan komisyonla Amazon kendine büyük bir gelir kapısı yaratmış durumda. RBC Capital Markets’in araştırmasına göre, Amazon’un 2020 yılında sadece Alexa yapay zeka platformundan 10 milyar dolar kazanç sağlaması bekleniyor.

Google’ın Home ürünü de rakibi Echo’ya hızla yaklaşıyor. Google Home’un ABD’de Echo’nun marka bilinirliğinin %80’nine yaklaştığı tahmin ediliyor. Bu yıl piyasaya ayrıca yine çok güçlü markalar olan Apple Siri ve Microsoft Cortana tabanlı akıllı ev asistanları girecek ve evinde akıllı asistan kullananların sayısının bu sayede 60 milyonu geçeceği düşünülüyor.

TripAdvisor yemek siparişi almaya başlıyor

Online otel arama ve rezervasyon servisi TripAdvision ABD’de yemek sipariş servisi Grubhub ile işbirliğine giderek yemek siparişi de almaya başlıyor.

Yayın hayatına başladığında turistler için oteller hakkında önceki ziyaretçilerin yorumlarını ve tavsiyelerini yayınlayan bir servisken birkaç sene önce otellerde rezervasyon yaptırmaya da başlayan, ardından restoranları da hizmetine katarak restoranlar hakkında yorum ve tavsiye yayınladığı gibi yemek rezervasyonu da yapmaya başlayan TripAdvisor, artık restoranlardan eve sipariş de alacak.

Restoranda mı yiyelim, eve mi gelsin?

Yeni yemek siparişi sistemi TripAdvisor’daki tüm restoranlar için geçerli olmayacak. Sadece Grubhub ile anlaşmalı olan restoranlardan sipariş verilebilecek. Kullanıcı restorandan sipariş vermek istediğinde GrubHub’ın ara yüzü açılacak ve sipariş işlemleri bu arayüz üzerinden tamamlanacak.

TripAdvisor’ın bu hizmeti ABD’de denemesinin ardından başka ülkelerde Grubub veya rakip online sipariş servisleri ile benzer uygulamalara gitmesi bekleniyor.

IBM müşterilerine Blockchain tabanlı dijital kimlik ağı

0

IBM ve SecureKey Technologies, IBM Blockchain’i temel alan, yeni bir dijital kimlik ve öznitelik paylaşım ağı sağlamak üzere birlikte çalıştıklarını duyurdu. Tüketicilerin gizliliği geliştirilmiş, yüksek düzeyde güvenli ve verimli bir biçimde kimliklerini doğrulamalarını kolaylaştıracak şekilde tasarlanacak olan bu ağ, bu yılın sonlarına doğru kullanıma sunulduğunda tüketiciler tarafından yeni banka hesapları, sürücü ehliyetleri ya da kamu hizmetleri gibi alanlarda anında kimlik doğrulaması için kullanılabilecek.

Kimlik paylaşımı için yüksek düzeyde güvenli, küresel ve kurumsal kullanıma hazır bir ekosistem oluşturmak, hem denetlenen sektörler için özel olarak tasarlanmış blockchain teknolojisini hem de gelişmiş birleşik kimlik teknolojisini gerektiriyor. SecureKey ve IBM, Linux Foundation’ın açık kaynaklı Hyperledger Fabric v1.0 çözümünü temel alan IBM’in Blockchain hizmetini kullanarak bir dijital kimlik ve öznitelik paylaşım ağı geliştiriyor. İzin verilmiş bir blockchain olarak Hyperledger Fabric, veri koruması ve gizliliğin önemli olduğu yasal düzenlemelere uygun hizmetler sağlanmasında önemli bir bileşen olma özelliği gösteriyor.

Kimlik doğrulamasında yeni dönem

Kanada’da şu anda test aşamasında olan ağ, 2017’de uygulamaya geçtiğinde Kanadalı tüketiciler, bir mobil uygulamayı kullanarak yeni, blockchain tabanlı hizmeti seçebilecekler. Tüketiciler (ya da ağ üyeleri) seçtikleri kuruluşlarla güvenli kimlik bilgilerinden hangi bilgilerin paylaşılacağını kontrol edebilecek, bu sayede bu kuruluşlar da tüketicinin kimliğini anında ve verimli bir biçimde doğrulayabilecek ve yeni hizmetleri düzenleyebilecekler. Örneğin, bir müşteri, bankası ve kredi kurumuyla kimliğini doğrulamışsa, bankanın ve kredi kurumunun, yeni bir hesap oluşturacak bir kamu hizmeti kuruluşuyla verilerini paylaşmasına izin verebiliyor. Banka ve kredi kurumu müşterinin kimliğini doğrulamak için zaten yoğun bir araştırma yaptığından kamu hizmeti kuruluşu bilgilerin doğrulandığına güvenebiliyor ve müşteriye yeni hizmetler için onay verilebiliyor.

IBM Blockchain Genel Müdürü Marie Wieck bu konuyla ilgili yaptığı açıklamada: “IBM’in SecureKey ve Kanada’daki büyük bankalar, telekomünikasyon şirketleri ve resmi kurumlar dahil olmak üzere dijital kimlik ekosistemi üyeleri ile gerçekleştirdiği iş birliği, kimlikle ilgili en büyük engellerin üstesinden gelinmesine yardımcı olacak. Bu yöntem kimlik doğrulamasıyla ilgili bambaşka bir yaklaşım sunuyor ve SecureKey ile birlikte blockchain teknolojisinde bunu başlatıyoruz. Bu, izin verilen blockchain ağlarının hızlandırabileceği inovasyon türü için harika bir örnek.“ dedi.

BMO, CIBC, Desjardins, RBC, Scotiabank ve TD gibi Kanada’nın önde gelen bankaları, SecureKey’e toplam 27 Milyon ABD Doları yatırım yaparak Ekim 2016’da dijital kimlik ekosistemine katıldı. ABD İç Güvenlik Bakanlığı Bilim ve Teknoloji Başkanlığı tarafından finanse edilen mükemmeliyet araştırma merkezi Command Control and Interoperability Center for Advanced Data Analytics (CCICADA) ve Digital ID and Authentication Council of Canada (DIACC) dijital kimlik alanındaki bu yeni yaklaşımın pazarda yerini bulması için finansman sağladı. SecureKey’in kimlik alanındaki liderliği DIACC, Privacy By Design, NIST, FIDO, OIX, Kantara ve Linux Foundation gibi sektörün liderleri ve düzenleyicileriyle iş birliği sayesinde kanıtlandı.

FBI iPhone’u kırmak için 900 bin dolar ödemiş

0

2015 sonunda ABD’nin San Bernardino şehrinde yaşanan terör saldırısı sonrası saldırganın üzerinde ele geçirilen iPhone’un ekran şifresinin kırılması Apple ve FBI arasında büyük bir kavgaya neden olmuştu.

FBI, Apple’ın şifreyi kırması için mahkemeden emir çıkarmış ancak Apple başkanı Tim Cook kameralar önüne çıkarak, Apple’ın böyle bir yeteneği olmadığını, mahkeme kararını uygulamalarının mümkün olmadığını anlatmıştı. 

Telefonun şifresinin kırılması konusu uzun süre tüm dünyada mahremiyet tartışmalarının yaşanmasına neden olmuş sonunda ise FBI artık Apple’a ihtiyacı kalmadığını duyurarak telefonun şifresini çözdüğünü açıklamıştı.

900 bin doları olan istediği şifreyi çözer

Şimdi ABD’li Demokrat Parti Senatörü Dianne Feinstein, FBI’ın hacker gruplarına 900 bin dolar ödeyerek satın aldığı hacking araçları sayesinde Apple telefonunun şifresini kırdığını açıkladı. Bu da, Apple’ın kırılamaz diyerek övündüğü iOS sitemini hacker’ların kolayca kırabildiği gerçeğini gün yüzüne çıkardı.

FBI, bu bilginin açıklanmamasını istese de senatörün ulusal güvenlik konusunda önemli bir açık oluşturduğunu düşünerek konuyu medyaya götürdüğü anlaşılıyor. ABD’deki çoğu politikacıya göre, iOS gibi işletim sistemlerinin hackerlar tarafından kırılabiliyor olması, yabancı devletlerin kritik noktalarda görev yapan bürokrat ve askerlerin telefonlarına, yazışmalarına ulaşabilmesi anlamına geliyor. 

FBI konu hakkında açıklama yapmazken senatör de FBI’ın söz konusu hack yazlımını kimden aldığını açıklamadı ancak aynı hacker grubunun iOS’u kıracak yazılımları Rusya’ya, Almanya’ya, Çin’e, Kuzey Kore’ye veya başka yabancı ülkelere satabilme olasılığı ülkenin güvenlik kurumlarında endişe uyandırıyor.