WhatsApp’ın şifreleme sisteminde arka kapı mı var?

Bir güvenlik uzmanının, WhatsApp’ın kullandığı uçtan uca şifreleme algoritmasında arka kapı bulduğunu açıklaması, teknoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı.

Bugüne dek, kırılamayacak kadar güçlü bir şifreleme sistemine sahip olduğu vurgusuyla kendini pazarlayan WhatsApp’ın uçtan uca şifreleme sisteminde açık bulunması, güvenlik endişelerini de beraberinde getirdi. WhatsApp, pek çok ülkede muhalif politikacılar arasında veya muhalif gazeteciler tarafından da, özel mesajlaşmalarını korumak için yoğun olarak kullanılıyor. WhatsApp’taki açık bulunması riski, çoğu muhalif insanın ölüm riskiyle karşılaşması anlamına da geliyor.

Göründüğü kadar güvenli olmayabilir mi?

Tobias Boelter isimli güvenlik araştırmacısı, WhatsApp yöneticilerinin bile okumasının mümkün olmadığı kullanıcılar arasındaki mesajları okuyabilmenin bir yolunu bulduğunu açıklayarak, büyük ilgi çekti.

Kaliforniya Üniversitesi’nde görevli araştırmacı, WhatsApp’ı offline moddayken şifreyi kırmaya zorlamanın ve bu şekilde iki kullanıcı arasındaki mesajlaşmaları okumanın mümkün olduğunu açıkladı.

WhatsApps ise bu iddiayı yalanlayarak, bu yaklaşımın kasıtlı olduğunu ve WhatsApp kullanıcılarını korkutmaya yönelik bir plan olduğunu iddia etti ve ne WhatsApp yöneticilerinin ne de devlet kurumlarının WhatsApp mesajlarını okuyabilmesinin mümkün olmadığını, sistemde de bu tür bir arka kapı bulunmadığını vurguladı. 

Bakalım bu iddialar ve tartışmalar, WhatsApp’ı nereye götürecek, çünkü Kaliforniya Üniversitesi’ndeki araştırmacı da iddialarını ispatlayacağının altını çiziyor.

 

Sağlık sektöründe giyilebilir teknoloji devrimi

Sağlık alanında giyilebilir teknolojiler, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizin de gündeminde. Özellikle 2014 yılından itibaren akıllı giyilebilir teknoloji ürünleri, hızla gelişim göstererek üretici firmalara büyük karlar sağlarken, kullanıcıların da hayatını oldukça kolaylaştırıyor. Ve küresel ölçekte giyilebilir tıbbi cihaz pazarının 2022 yılına kadar 27,8 milyar dolar hacme ulaşacağı tahmin ediliyor.

Hareketsiz yaşam tarzından doğan; obezite, diyabet ve hipertansiyon hastalıklarının artmasına bağlı olarak gelişen giyilebilir teknoloji sektörü, insanların daha bilinçli olma yolunda gelişim kazanması için son teknolojiyi kullanarak ürünler geliştiriyor.

Basit fitness cihazlarından, adım sayma cihazlarına, kan basıncı görme niteliği ve vücut sıcaklığı gibi temel verileri ölçebilen karmaşık cihazlardan mobil uyumlu işitme cihazlarına kadar birçok heyecan verici ürününe ev sahipliği yapacak olan fuar, sağlık teknolojileri pazarın geleceğin gözler önüne seriyor.

Giyilebilir teknolojideki son yenilikler için EXPOMED…

Sağlık sektöründeki giyilebilir teknolojideki son gelişmeler ise 30 Mart-2 Nisan 2017 tarihleri arasında 24. kez sektör profesyonellerine kapılarını açacak olan EXPOMED’de yer alıyor.

Sağlık sektöründeki giyilebilir teknoloji ürünlerinin günlük hayatımız için kolay ve etkili çözümler sunduğunu söyleyen REED TÜYAP Genel Müdür Ali Muharremoğlu, hareketsiz yaşamdan kaynaklanan hastalıkların yeni nesil teknoloji sayesinde daha kolay kontrol altına alınabileceğini belirtti. 

Facebook dinamik reklamlar ile ilgi alanına dayalı eşleşmeyi hedefliyor

0

Facebook, dinamik reklamlar olarak adlandırılan reklam hizmetlerini genişleterek, daha çok kullanıcı odaklı hale getirecek.

Facebook tarafından yapılacak yenilikte en büyük odak noktası kullanıcılar olacak. Kullanıcıların ilgi alanları, web sitesi çerezlerinde hangi sitelerde ürünlerin arandığı otomatik reklam hedeflemenin en önemli noktası. Bu bakımdan kullanıcılardan elde edilecek verilerin yeniden yorumlanması ile birlikte tüketiciler ile üreticileri bir araya getirmeyi hedefleyen Facebook, böylece reklam servisinden elde edilecek dönüşleri de arttırmayı planlıyor.  Özellikle Facebook’un haber akışına yerleştirdiği reklamlarda uzun süreden beri benzer bir değişim amaçlandığı biliniyordu.  Mevcut çalışmaları bir adım daha ön plana çıkaran Facebook, kullanıcıların bilgilerinizi daha detaylı bir şekilde analiz edilecek. Bu kapsamda ise kullanıcıların tarama geçmişi, beğenileri, reklam tıklamaları ve demografik bilgileri gibi faktörler sonucunda farklı bir reklam stratejisi yürütülecek.

Dinamik Reklamlar İçin İlk Testler Olumlu

Facebook’un yeni reklam servisinin Kuzey Amerika’daki testlerinin başarılı olduğu açıklanmış durumda. Önemli firmalara tanınan bu imkan ile Dynamic Ads (Dinamik reklam) üzerinden müşteri kazanımları yüzde 20’ye kadar arttırılmış durumda. Güncelleme önümüzdeki birkaç ay içinde daha fazla reklam verene ve işletmeye sunulacak ve böylece dinamik reklamlardaki duvarlar kaldırılacak açık hale getirilecek.

Facebook cephesinde yaşanan bu değişim, reklam verenler ve buna bağlı olarak Facebook yönetimi için önemli bir gelişme olarak görülse de işin diğer ayağında Avrupa Komisyonu var. Kullanıcıların internet gizliliği konusunda sıkı yaptırımlar uygulayan birim, Facebook için kötü haberlerle kapıyı çalabilir.

IoT 101 raporu: nesnelerin interneti 2020’de nasıl olacak?

Basitçe belirtmek gerekirse IoT, cihazların (bilgisayarlar ve akıllı telefonlar hariç) internete bağlanmasını ifade eder. Otomobiller, buzdolapları, evdeki aydınlatma ve ısıtma sistemleri, fırınlar, saatler ve daha fazlası. Evlerde kullandığımız her nesnenin internete bağlanması ile daha pratik bir kullanım sunması aslında artık çok daha kolay.  

Business Insider’ın Çarpıcı IoT Raporu

Business Insider’ın araştırma hizmeti BI Intelligence’den yayınlanan IoT 101: Things Internet adlı yeni rapor oldukça dikkat çekti. Rapor, IoT temellerini ve bu yeni teknolojinin günlük bireyler için ne anlam ifade ettiğini anlatırken özellikle teknolojiye yabancı olan kişiler için de IoT konusunda kolay bir giriş yapılmasını sağlıyor. Rapor dahilinde ele alınan başlıklar ise şöyle;

  • Önemli terimler,
  • Önümüzdeki beş yıl içinde sektöre yönelik tahminleri ve trendler,
  • En çok etkilenecek sektörler,
  • Çalışmalarda karşılaşılan zorluklar.

Paylaşılan raporda ön plana çıkan detaylar ise şöyle;

IOT, önümüzdeki on yılın sonunda 24 milyar cihazda yer alacak ve insan yaşamı için önemli bir yere sahip olacak. Bu rakamlar ve öngörüler ise dünyadaki her insan için yaklaşık dört yüksek teknolojili cihazın olacağı anlamına geliyor.

Çalışmalar hükümetler alanında da ilgi çekecek. Yapılan tahminlerde hükümetler ve şirketler önümüzdeki yıllarda teknolojiye milyarlarca dolar yatırım yapacak. Ve bu yatırım, 2025’e gelindiğinde toplamda trilyonları aşacak.

Nesnelerin interneti günlük yaşamı etkileyecek. Hükümet işleri, genel tüketiciler ve işletmeler için kullanıcılar ve alışkanlıklar nesnelerin interneti ile birlikte değişecek. Bu değişiklikler ulaşım, tarım, kamu hizmetleri, akıllı şehirler ve çok geniş bir alanda karşımıza çıkacak.

Önümüzdeki yıllarda bu alanda faaliyet gösteren firma sayısı da artacak. Şu anda listede Apple, Cisco, Microsoft, Fitbit, IBM, Google, Amazon gibi dev markalar yer alsa da önümüzdeki yıllarda teknoloji orta ölçekli işletmelerde dahi kullanılabilir olacak.

Yeni rapor hakkında paylaşılan bu ön bilgiler, nesnelerin interneti konusunda çok önemli gelişmeler yaşanacağını gösterirken, kullanıcılar ya da işletmeler BI Intelligence üyeliği alarak tam rapora erişim sağlayabiliyor.

Yıllara göre yatırım tahminleri ise şöyle;

Nesnelerin interneti için 2015-2020 yılları arasındaki yatırım tahminleri: Mavi renk: girişimciler, özel firmalar, yeşil renk: tüketiciler gri renk: hükümetler

Apple MacBook ile 2016’da kaybetti

0

Analist firması IDC’nin yayınladığı son rapora göre, Apple MacBook serisi ile marka yüzde 9.8’lik bir pazar kaybı yaşadı.

2016 yılında bilgisayar sektörüne yönelik hazırlanan raporda, en çok kaybeden markanın Apple olduğu ortaya çıktı. 2016 yılında tanıtılan yeni Apple MacBook modelleri, çok daha iddialı sözlerle piyasaya sunulsa da sektörde beklenen ilgi görülmedi. 2015 yılında da satışların düştüğü Apple MacBook cephesinde, bugüne kadarki en ağır yenilgi 2016’da alındı.

Sektörün Galibi Dell

Dell ise bilgisayar sektörünün en büyük galibi oldu. Markanın yıl tablolarına bakıldığında yüzde 4.3 oranında artış yaşandığı ve operasyonların daha da arttırıldığı ortaya çıktı. Bu bakımdan Dell başta olmak üzere oranlarını yükseltmeyi başaran markaların piyasaya sunduğu ürünler, kullanıcıların daha çok ilgisini çekti ve 2016 yılının ortasından itibaren 2016, Apple için zorlu bir yıl olmaya başladı.

2016 yılının dördüncü çeyreği Apple için biraz daha iyi gitti. Ekim 2016’da tanıtılan MacBook Pro, Apple için işleri dengeledi ve IDC’ye göre 2015 yılının aynı dönemine göre düşüş yüzde 8’lere geriledi ve iyileştirme gösterdi. Fakat bu iyileşme de yıl genelindeki zararı kapatmaya yetmedi.

Bu arada, Apple adına yapılan değerlendirmeler ve kullanıcı görüşleri Apple cephesinde işlerin tersine gittiğini de açık bir şekilde gösteriyor. Öyle ki yeni bir cihaz satın alınmak istendiğinde 2016 yılından önce piyasaya sunulan ürünler daha çok ilgi çekiyor. Bu konudaki en önemli etken ise şirketin kişilerin ihtiyaçlarına uygun masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar sunamaması.

Kullanıcı görüşlerinden destek alarak yeni ürününü Apple MacBook’un önüne çekmek isteyen Microsoft dahi Apple taraftarlarının en yeni MacBook Pro’da bile hayal kırıklığı yaşadığını söylüyor.

Rakamlarla Apple’ın bilgisayar sektöründeki durumu;

2016’da gerçekleştirilen sevkiyat: 18,446

2016’da elde edilen pazar payı: Yüzde 7.1

2015’te gerçekleştirilen sevkiyat: 20,452

2015’de elde edilen pazar payı: Yüzde 7.4

Apple’ın 2015-2016 yılları arasındaki büyümesi: Yüzde 9.8

Lyft 600 milyon dolar zararda

0

The Information tarafından sızdırılmış yeni mali verilere göre Lyft, sadece 2016 yılında Uber rekabetinde 600 milyon dolar kaybetti. Bu kayıp özellikle pazara yeni giriş yapan bir marka adına oldukça yüksek. Fakat firma rekabette yeni dönem için yatırımlarını arttırarak önemli bir adım atmayı ve sektörde Uber ile daha iyi bir şekilde rekabet etmeyi başardı.

Lyft için 2015 yılında yapılan açıklamalarda 200 milyon dolar gelire karşılık 360 ​​milyon dolarlık bir işletme kaybının yaşandığı belirtilmişti. 

The Informance tarafından 2014 yılına yönelik yapılan derlendirmelerde ise markanın 31.6 milyon dolar gelire karşılık 199.4 milyon dolar kaybettiği açıklanmıştı. 2016 yılındaki gider, 600 milyon dolar olarak Lyft tarihinin en yüksek zirvesine çıktı.

Rakip Uber’de ise yine benzer bir durum yaşanıyor. Yayınlanan son raporlara göre Uber sadece 2016 yılının üçüncü çeyreğinde 800 milyon dolardan fazla kaybetti. Üstelik 2016 yılı geneline bakıldığında Uber’in 2,8 milyar dolarlık bir kayıp yaşadığı tahmin ediliyor.

Firmaların bu alanda yüksek ücretleri ve maliyetleri karşılamasının en önemli nedeni ise sürücülere ve araçlara yapılan yatırımlar. Bu kadar yüksek harcamalar, yatırımcıları da tedirgin ederken, Lyft tarafından yapılan basın açıklamalarında yıl için 600 milyon doların aşılmayacağının garantisi verilmişti. Nitekim yıl sonunda da 600 milyon dolar seviyelerinde bir harcama yapıldığı görüldü.  

Lyft İçin Ekonomik Stratejisi Sürdürülebilir Mi?

Tüm bu yüksek harcamalar markanın geleceğine yönelik soru işaretleri oluştursa da finansal tablolar konusunda yönetimin son derece emin olduğu ve gelecek adına iyimser bir görüşe sahip olduğu belirtildi.

Firmaların 2017 yılı itibari ile sektörde kara geçmeyi hedeflediği biliniyor ve tüm bu harcamalar sonrasında gelecek raporlar oldukça merak ediliyor.

Yeni araç alanlar Tesla Supercharger için ücret ödeyecek

0

Tesla tarafından satışı gerçekleştirilen araçlar için Tesla Supercharger adı verilen şarj istasyonlarında ücretsiz hizmet verilse de yeni duyuru artık Tesla’nın maliyet konusunda farklı bir strateji izleyeceğini gösterdi. Yeni Tesla sahipleri araçlarını şarj etmek için Tesla Supercharger işlemlerinde az da olsa ücret ödemek zorunda.

Tesla tarafından farklı bölgelerde kurulan Supercharger istasyonları sayesinde şu anda sürücüler sadece 30 dakika içinde 170 km’lik menzil sağlayabiliyor. Yüksek hızlı şarj imkanının stratejik bölgelerde sunulması, yolculukların kesintisiz ve elektrik enerjisi sorunu yaşanmadan yapılmasını sağlıyor. Özellikle bugüne kadar yeni Tesla sahibi olan kişiler için ücretsiz olarak bu şarj istasyonlarının kullanımı sağlansa da artık Supercharger kullanımı ücretli olacak.

15 Ocak Sonrasında Tesla Supercharger Ücreti Ödenecek

Tesla, 15 Ocak’tan sonra yeni araç alacak kişilerin Supercharger kullanımlarında ücret ödeyeceğini duyurdu. Fakat şartları iyileştirmek isteyen Tesla, her araç sahibine bir yıl boyunca kullanabileceği 1000 mil değerinde ücretsiz Supercharger kredisi verecek. Yıl içerisinde 1000 milin aşılması halinde ise ücretli olarak kredi satın alınacak ve araçlar bu kredi ile şarj edilecek.

Tesla, yeni fiyatlandırma hakkında detaylı bir şekilde ücretleri açıklamamış olsa da verdiği örnek ile fiyatların uygun olacağını gösterdi. Maliyetleri düşürmek adına yapılan bu çalışma sonrasında ücretli olarak aracını şarj edecek kişilerin Los Angeles ile New York arasındaki yolculuğunda 120 Dolar elektrik tüketimi olacak.

Tesla Supercharger İçin Hedef Kar Değil

Konuyla ilgili Tesla resmi blog adresinden yapılan yazılı açıklamada, mevcut düzenlemenin sadece maliyetleri düşürmek ve yeni araç sahiplerine yönelik olduğu vurgulandı. Böylece 15 Ocak’tan önce araç sahibi olanlar ücretsiz bir şekilde sistemden yararlanmaya devam edecek. Ayrıca Tesla açıklamasında, Supercharger istasyonlarının hiçbir zaman kar amacı taşımayacağı açıkça vurguladı. 

Savcı Lily’nin peşine düştü

0

İki yıl önce, Kickstarter üzerinde büyük yankı uyandıran, sahibi takip eden akıllı drone Lily’nin geliştiricilerinin peşinde San Francisco savcıları düştü.

Kikcstarter’da 2 milyon kişiden ön sipariş toplayan proje büyük bir heyecanla karşılanmıştı. 

Kullanıcının yönetimi olmaksızın, otomatik olarak havalanıp kullanıcısını kendi başına takip edebilen, engellerin çevresinden dolaşabilen, yapay zekalı ve kameralı drone projesi, kısa süre önce, iptal edildi.

Sahibi takip eden robot drone

Ancak iptalden sonra gelen şikayetler, projenin geliştiricilerini, para toplayıp kaçan üçkağıtçı durumuna düşürdü ve şimdi San Francisco savcılığı, sahte reklamla tüketicileri aldatmak suçundan, geliştiriciler aleyhine dava açtı.

Dava nedeniyle açıklama yapan geliştirici ise, geri ödemelerin birkaç hafta içinde başlayacağını duyurdu. Ancak, aradan geçen iki yıl ve yapılan harcamalardan sonra şirketin kasasında tüm geri ödemeleri yapmaya yeterli para kalıp kalmadığı büyük bir soru işareti. 

İşte Lily’nin, 2 milyon ön sipariş toplamasını sağlayan ve bugün yanıltıcı reklam suçlamasına neden olan tanıtım filmi:

Amazon 180 bin kişiyi işe almaya hazırlanıyor

0

Başkanlık seçim tartışmaları sırasında Cumhuriyetçilerin başkan adayı Trump ile kişisel olarak kavga ederek Trump’ın öfkesini üzerine çeken Amazon’ın CEO’su Jeff Bezos, şimdi seçilmiş başkan adayı ile arasını düzeltmek için her fırsatı değerlendiriyor.

Trump’ın teknoloji şirketleri ile toplantısına daveti kabul edip barışmak istediğini gösteren Bezos, şimdi de Trump’ın ekonomik vaatleri doğrultusunda, ABD’de 100 bin yeni iş pozisyonu açacağını duyurdu.

Önümüzdeki 18 ay içinde 100 bin kişiyi işe alacağını duyuran Amazon, ayrıca orta vadede, işe alımların toplamda 180 bin kişiye ulaşacağını açıkladı.

30 bin kişiden 300 bin kişiye

2011’de henüz sadece 30 bin çalışanı olan Amazon böylece 2017 ve 2018 içinde toplamda 280 bin kişilik bir çalışan ordusuna sahip olacak. 

180 bin kişilik dev çalışan sayısı ile ABD’nin ve hatta dünyanın en büyük şirketlerinden birine dönüşecek olan Amazon için, bu aşamadan sonra, ani bir krizde büyük nakit sıkıntısı yaşama riski de oluşacak. Tarihsel olarak, IBM, Intel, Microsoft, Nokia, HP gibi dev şirketler, dünyadaki ekonomik krizler sırasında veya teknolojiye/pazara ayak uyduramadıkları için yaşadıkları ani nakit sıkıntısında, çok yüksek sayıdaki çalışanların yarattığı baskı yüzünden zor zamanlar yaşamışlardı.

Henüz çok genç bir şirket olan Amazon için de, 100 bin kişiyi geçen çalışan sayısıyla, yakın gelecekte böyle bir krizin yaşanması riski çok yükselmiş bulunuyor.

Akıllı cam devri başlıyor

0

20. yüzyılın teknolojik dönüşümü olarak adlandırılan Endüstri 4,0, Akıllı Cam Teknolojisi adı altında, sektörlerin geleceğe dönük yeni endüstriyel strateji planı olarak kullanılıyor.

Temel olarak bilişim teknolojileri ile endüstrinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan Akıllı Cam Teknolojisi, bugünün klasik donanımlarından farklı olarak, az yer kaplayan, az enerji harcayan ancak bir o kadar da yüksek güvenilirlikte çalışan donanımlar yaratıyor.

Yarattığı bu donanımları çalıştıracak işletim ve yazılım sistemlerinin kaynak ve bellek kullanımı açısından da tutumlu olmasını hedefleyen bu yeni teknoloji Türkiye’de yeni nesil üretimin temellerini atıyor.

Yeni Akıllı Cam Teknolojisi’yle tasarımcılar binanın içine ne kadar ışık gireceğini, ne kadar ısıyı, soğuğu ve gürültüyü keseceğini önceden kontrol edebiliyor. Camın performansını kullandıkları malzemelerle şekillendirebilen firmalar, yeni Akıllı Cam Teknoloji’siyle yapıların dış ve iç estetiğinden ısı ayarına, yıllık enerji maliyetinden kullanıcı konforuna kadar her bir ayrıntıyı önceden düşünüyor.

Yaşamın her alanında

İlerleyen yıllarda yapı kabuğunu tespit etme, ısı tasarım ve parlaklık performansı, ince film teknolojisi, estetik ve kimyasal alandaki gelişimlerini sürdürmeye devam edecek olan Akıllı Cam Teknolojisi, duvarlar, pencereler, kapılar, mağazalar, otomobiller ve elektronik tüketim cihazları gibi çevreyi oluşturan tüm kentsel öğelerde kullanılarak yaşamın her alanında kolaylık sunuyor.

Cam profesyonelleri buluşuyor

Cam üretiminde yeni teknolojilerin sergileneceği, yerli ve yabancı lider firmaların yenilikçi ürünleriyle yer aldığı, bölgenin en büyük ve en prestijli organizasyonu Avrasya Pencere, Cam ve Kapı Fuarı 2017, 8 – 11 Mart 2017 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek.

Apple 2017’de 1 trilyon dolara ulaşacak

0

Apple’ın dünyada devrim yaratan iOS cihazları, 2017’de önemli bir kilometre taşına ulaşacak.

Bugüne kadar 1.75 milyar adet iOS cihazı satan Apple’ın, tüm bu satışlardan kazandığı para, 2017’de 1 trilyon doları geçecek.

10 yılda sadece 1,2 milyar adet iPhone satan Apple, 2017’nin ortasına ulaştığımızda, kümülatif olarak 980 milyar dolar gelir elde etmiş olacak.

Bir telefon icat etti 1 trilyon dolar kazandı

Şirketin 1 trilyon dolara ulaşması için ihtiyacı olan 200 milyon doları da senenin ikinci yarısında rahatlıkla kazanması ve sadece iOS ürünlerinden, son 10 yılda 1 trilyon dolar kazanmış olması bekleniyor.

Ayrıca Apple’ın 2017 ortasında, iOS uygulama ve abonelik satışlarından elde ettiği kümulatif gelir de 100 milyar dolara ulaşacak. Yani, teorik olarak Apple’ın 2017’nin erken döneminde, toplam iOS gelirleri 1 trilyon dolara ulaşacak.

Facebook’un ortaklarından Peter Thiel, Apple’ın artık eskimiş ve zamanı geçmiş bir şirket olduğunu iddia etse de rakamlar pek öyle göstermiyor. Piyasada kullanımda olan 600 milyon iPhone üzerinde hergün 48 milyar uygulama açılıyor. Tüm bu ekosistemin yarattığı müthiş ekonomik büyüklük ise daha uzun yıllar Apple’ın banka hesabına para akacağını gösteriyor.

Opera geleceğin tarayıcısını yaratıyor: Neon

0

Avrupa teknoloji şirketi Opera Software hem Mac hem de Windows için yeni bir tarayıcı geliştirdiğini duyurdu. Neon adı verilen yeni tarayıcı, konsept tarayıcı olarak tanıtıldı ve farklı özellikleri ile adeta yeni bir dönem başlatacağını da gösterdi.

Opera tarayıcısı ile aynı yapı üzerine inşa edin Neon, yeni özellikleri ile Opera’dan ayrılıyor. Tarayıcılarda üstte görmeye alışkın olduğumuz sekmeler bölümü, Neon’da sağ tarafa alınmış ve adres küçük daireler ile gösteriliyor. Sol bölüm ise indirmeler, resim galerisi ya da video oynatıcı gibi görevler için ayrılmış. Bölünmüş ekran modu ile tek ekranda farklı web sayfalarının ziyaret edilmesi, video oynatılabilmesi de mümkün.

Yeni tarayıcının çalışma sistemi

Neon Geleceğin Tarayıcısı Olarak Tanıtıldı

1995 yılında piyasaya çıkan Opera, web tarihinin en eski tarayıcılardan biri olmaya devam ediyor. Norveç şirketi tarayıcı sektöründe fark yaratmayı başararak kullanım oranlarının arttırırken, 2016 yılında sadece Opera tarayıcısı üzerinden dahi pek çok yeni özellik sunulmuştu. Masaüstü tarayıcısı için yerleşik VPN hizmeti, yerleşik reklam engelleme sistemi ve batarya performans özellikleri ile kullanıcılara yönelik yenilikler geliştirilen Opera, Neon projesi ile birlikte geleceğin tarayıcısını şimdiden bizlere gösteriyor.

Neon’un iki farklı bölüme ayrılan yeni özelliğinden ekran görüntüsü

Şu an için gelişmelerin devam ettiği tarayıcıda bazı özelliklerin bu yıl Opera masaüstü uygulamasına da gelebileceği konuşuluyor. Konuyla ilgili değerlendirme yapan Opera tarayıcı şefi Krystian Kolondra,  web tarayıcıların genel olarak artık yeterli olmadığını söylerken Opera’nın yeni projesiyle, insanların webin geleceği konusunda Opera’nın vizyonunu ve getireceği yenilikleri görebileceğini söyledi. Şu anda konsept tarayıcı olarak tanıtılan yeni tarayıcı, resmi site üzerinden indirilebilir durumda.

Deutsche Telekom’dan Roambee için 4.1 milyon dolar yatırım

Nesnelerin interneti, 2016 yılında bizlere çok farklı gelişmeler sunarken, 2017 ve ileri yıllar için beklentiler çok daha fazla. Bu alanda faaliyet gösteren en önemli markalardan birisi olan Roambee de yaşanan bu gelişim sayesinde iyi bir yatırım almayı başardı. Nesnelerin interneti alanında faaliyet gösteren firma, bugüne kadar önemli başarılara imza atarken, ortaya çıkardığı projelerle de Deutsche Telekom’un dikkatini çekti. Yapılan resmi açıklamalarda Deutsche Telekom tarafından 4.1 milyon dolarlık bir yatırımın yapıldığı belirtilirken yatırım sonrasında resmi açıklamalar yapılarak geleceğe yönelik planlar aktarıldı.

Yatırımlar Artacak!

Deutsche Telekom yatırımı sonrasında açıklama yapan Roambee CEO’su ve kurucusu Sanjay Sharma, yatırımın çok önemli olduğunu söylerken, elde edilen ek kaynak sayesinde yeni bölgelere giriş yapılacağını ve daha farklı ülkelerde Roambee’nin var olmaya başlayacağını söyledi. Açıklamaya göre Roambee, bu yeni fonu; küresel satış, pazarlama ve IoT teknolojisinde gelişmeler için kullanacak.

Roambee Logosu

Roambee Projeleri Neler?

Orta ve yüksek ölçeli kurumsal firmalara yönelik hizmet sunan Roambee, donanım, yazılım ve sensör bağlantılarını kullanarak firmaların ürünlerini izlemesini sağlıyor. Detaylı analitik, raporlama ve açık uygulama programı arabirimleri ile sağlanan bu destek sayesinde pek çok farklı iş platformuna uyum sağlamasıyla en uygun iş çözümünü sunan firma, şirketin varlıklarının anlık olarak nerede olduğunu, malların bir yere gönderilip gönderilmediğini ya da bir depoda olup olmadığının öğrenilmesini sağlıyor. Ayrıca geliştirilen bu sistemler sayesinde pek çok farklı ürün ve malzemeye yönelik de nesnelerin interneti entegrasyonu yapılabiliyor.

Deutsche Telekom Neden Yatırım Yaptı?

Deutsche Telekom bugüne kadar farklı teknolojilere yaptığı yatırımlar ile adından sıkça söz ettirmeyi başardı. Teknoloji, medya ve telekomünikasyon endüstrilerindeki en büyük kurumsal girişim fonlarından birisi olarak görülen Deutsche Telekom şu anda 200’den fazla yatırım yaparak yaklaşık 70 şirketten oluşan bir portföy yönetimine de sahip.

ElliQ: yaşlılara özel robot tanıtıldı

0

Intuition Robotics yaptığı son tanıtımlarda özellikle yalnız yaşayan yaşlı insanlara yardımcı olacak robotu tanıttı. Yapay zeka ile desteklenen ürün, öğrenebilir yapısı ile kullanıcıya yönelik daha iyi bir destek verme imkanına sahip. Masaüstünde duran bir abajur gibi görünen ElliQ, yetenekleri ile ön planda. Tasarımında Yves Béhar’ın imzası olan robot, iletişim konusunda oldukça başarılı. Robot iletişim kurmada sesin yanı sıra ışığı da kullanıyor. Böylece yaşlıların görme ya da işitme konusundaki sorunlarda da farklı duyu organlarına yönelik bildirimler, sinyaller göndererek iletişim problemlerini ortadan kaldırıyor.

Özel Ekran Ve Robotik Bölüm

Robot tasarımında iki farklı bölüm hazırlanmış. Hareket edebilen ışıklı bir bölüm ve bildirimlerin görüntülendiği ekran. Bu iki bölüm arasında yakalanan uyum sayesinde robot ile sağlanan destek, ekrandaki görüntüler ile birleştiriliyor.

ElliQ Robot

Robot Ne Yapacak?

Oyunlar, sosyal medya takibi, görüntülü sohbetler başta olmak üzere internet ve uygulamalar ile yapılabilen tüm işlemlerde ElliQ destek verebilecek. Böylece evde tek başına kalan yaşlı kişiler, teknoloji kullanımındaki temel sorunları ortadan kaldırarak, komutlarla ihtiyaçlarını giderebilecek.  Üstelik ElliQ öneri sunma ve alternatif etkinlikler hakkında bilgi verme yeteneğine de sahip. Uzun süre evde duran kullanıcı için yürüyüş ya da spor önerileri, yakınlardaki sinemalar için film alternatifleri robot sayesinde kullanıcılara sunulacak.

CEO ve Intuition Robotics’in kurucusu Skuler, yeni sistem hakkında yaptığı açıklamada robot çalışmasının sezgisel olduğunu söylerken, robotun sahibini anlama noktasında hiçbir handikaba sahip olmadığını ve iletişimin sorunsuz bir şekilde kurulabileceğini belirtti. Yaşlıları yalnız yaşarken sağlıklı ve aktif tutmada önemli bir motivasyon sağlaması düşünülen ElliQ bu açıdan gelecek robot ve yapay zeka teknolojileri içni de önemli bir örnek.

ElliQ için yapılan resmi tanıtım ise şöyle;

Apple orjinal TV şovları için yatırım planlıyor

0

Şu anda yatırımcılar Apple’ın geleceği konusunda iyimser bir tavır sergiliyor gibi görünse de son satış rakamları Apple adına çok umut verici değil. Ayrıca piyasalarda yaşanan Çin etkisi de mobil sektörü giderek daha da etkiliyor. Böyle bir durumda farklı bir strateji oluşturan Apple, orjinal TV şovlarına yönelik önemli bir adım atmaya hazırlanıyor.

Apple Music gibi servisleri ile iyi sayılacak bir başarı yakalayan markanın bundan sonraki süreçte hedefinin filmler ve özel TV içerikleri olacağı noktasında önemli verilere sahibiz. Öyle ki geçtiğimiz günlerde Wall Street Journal’da yayınlanan bir haberde Apple ile ilgili detaylı yeni bilgiler paylaşıldı.

Apple Görüşmelere Başladı!

Haberde Apple’ın televizyon programlarının haklarının satın alma noktasında görüşmelere başladığı belirtildi. Üstelik bu konuda sektördeki tecrübeli pazarlama yöneticileriyle de görüşmelerin yapıldığı açıklandı.

Apple Orjinal TV Şovları  İle Rekabete Dahil Olacak!

Apple orjinal TV şovlarına yönelik yapacağı yatırım sonrasında sektördeki Netflix, Amazon Prime ve HBO gibi şirketlerle rakip olacak. Özelikle HBO ve Netflix tarafından son dönemlerde Apple orjinal TV şovları gibi benzer bir strateji yürütülürken, pek çok özel film sadece platformlarda üyelere yayınlanıyor. Bu açıdan TV’den bağımsız olarak servislerin ön plana çıktığı sektörde Apple Orijinal TV ile birlikte Apple’ın da giriş yapması oldukça makul.

Apple Kaynakları Daha Büyük

Mevcut firmalar göre Apple oldukça güçlü bir rakip olabilecek düzeyde. Üstelik maddi kaynaklara bakıldığında ciddi yatırımlar ile sektöre girilmesi, pazarın önemli bir payının Apple’a ayrılmasına sebebiyet verebilir. Bu açıdan gündeme gelen iddialar şu anda biraz huzursuzluk da yaratmış durumda. Apple orjinal TV şovları için yapılacak çalışmalar hali hazırda kullanımda olan Apple TV için önemli destek verecek.

İddialar çok kısa süre içerisinde pek çok farklı ülke basın ve internet sitelerinde yayınlanırken, şimdi gözler Apple’dan gelecek cevaba çevrildi. Bakalım, Apple stratejilerini ve yeni yatırımlarını ne zaman açıklayacak.

Google sesli konuşma analizinde hata oranı yüzde 30 düşürüldü

0

Google tarafından sunulan Google sesli konuşma tanılama, artık pek çok farklı serviste kullanılıyor. Bu konuda uzun zamandan beri çeşitli geliştirmeler yaparak yazılımı destekleyen Google, 2017 yılı itibari ile yüzde 30’luk bir gelişme kaydederek, daha az hatalı çeviriler yapmayı başardı.

Özel Konferansta Konuşuldu

Kaliforniya’daki Mountain View’de düzenlenen 2016 Google I / O geliştirici konferansında Google için genel bir değerlendirme yapılırken, servislere ve uygulamalara yönelik de bilgiler verildi. Özellikle Google’ın Kıdemli Araştırmacısı Jeff Dean tarafından yapılan açıklamalarda konuşma tanıma konusunda iyi bir gelişme yaşandığı belirtilirken, doğruluk konusunda sistemin artık daha başarılı olduğu ifade edildi.

Google Sesli Konuşma’da Yanlış Kelime Yazımı Azaldı

Sesin anlaşılarak metne aktarıldığı sistemde, özelikle başlangıçta kelimelerin yanlış algılanması ve yazıya aktarılması en çok sorun yaratan bölümdü. Fakat özel bir öğrenme sisteminin yer aldığı uygulama, giderek daha da başarılı bir hale gelerek bu konuda kendini geliştirdi.

Google Sesli Konuşma, Yazmayı Sevmeyenler İçin Alternatif

Google servisi sağladığı bu başarı ile artık yazmayı sevmeyen kişiler için de önemli bir alternatif oluşturdu. Öyle ki yazılmak istenen tüm içerikler için artık sesli bir şekilde konuşarak Google servisi ile metinleri hazırlamak mümkün.

Uygulama Nerelerde Kullanılıyor?

Google’ın ses tanıma sistemi özelikle son olarak piyasaya sunulan Google Home akıllı hoparlöründe kullanıldı. Bunun yanı sıra hem Android hem de iOS için geliştirilen Gboard sanal klavyesinde bile Google mikrofon simgesini görmek mümkün.

Google Konuşma Tanıma Yazılımı Ne?

Google tarafından sesli konuşmaların ve komutların yazılı bir şekilde aktarılabilmesi adına kullanılan konuşma tanıma yazılımı, Google klavyede dahi bulunuyor. Özellikle Google Dokümanlar gibi alanlarda kişilerin konuşarak içerik yazmasına imkan sağlayan özellik, son dönemlerde kullanıcılar tarafından daha çok benimseniyor. Türkiye’de daha çok sesli yazma özelliği olarak da bilinen yenilik için buradaki resmi Google sayfasından bilgi alabilirsiniz.

Xiaomi 2017’de 14,5 milyar dolar satış hedefliyor

0

Çin’in en değerli start-up’ı olarak tanınan elektronik üreticisi Xiaomi, 2016’da büyümek ve şirketi makyajlamakla geçirdiği dönemden sonra 2017’yi kasasını doldurmaya adayacağını açıkladı.

Çin’in Apple’ı olarak da ün yapan, 7 yaşındaki firma, dikkat çekici ürünleriyle bir anda hem Çin’de hem de dünyada ilgi toplamayı başarmıştı. 

İkincilikten liste dışına

Ancak 2015’de Çin’in en çok satış yapan telefon üreticileri arasında ikinci olduktan sonra 2016’daki büyüme ve değişim çabaları sırasında ilk beşin dışına düştü. 

Global akıllı telefon pazarında Çin’li rakipleri Huawei, Oppo ve Vivo ile rekabet etmek durumunda kalan Xiaomi bu yıl Çin’deki 54 mağazasına 200 yeni mağaza daha eklemeyi planlıyor. Üç yıllık süreçte ise toplam 1000 mağazaya ulaşmayı hedefleyen Xiaomi, bu perakende mağazaların sağladığı güçle, kısa sürede Çin’in en büyük markası haline gelmeyi umut ediyor.

Çin’in akıllı telefon pazarında internet satışları sadece %20 oranında ağırlık kapladığı için satış kanalını fiziksel mağazalar üzerine kurmayı tercih eden Xiaomi, planlarını gerçekleştirmeyi başarırsa, birkaç sene içinde, sadece Çin’in değil, dünyanın da en önemli telefon üreticileri arasına katılabilir.

 

 

İnterpol’ün kullandığı Threat Lookup büyük işletmelerin hizmetinde

0

Kaspersky Lab, büyük kurumların siber güvenlik olaylarına doğru müdahale etmelerini ve genel olarak siber güvenlik alanındaki adli yetenekleri geliştirmeyi amaçlayan bir güvenlik istihbarat servisi olan Kaspersky Threat Lookup’ın küresel olarak kullanıma açıldığını duyurdu.

Kaspersky Threat Lookup, neredeyse gerçek zamanlı olarak güncellenen petabaytlarca küresel güvenlik istihbaratı verisine erişim sağlıyor. Sürekli açık olan web servisi, işletmelerin bir güvenlik olayı ışığında dijital delilleri gerektiği şekilde analiz etmelerine, tespit etme ve iyileştirme süreçlerini hızlandırmak için gereken bilgileri sağlamalarına yardımcı oluyor.

Geç tespit, 1 milyon doların üzerinde maliyete sebep olabiliyor

2016 yılında Kaspersky Lab ve B2B International tarafından yürütülen, Türkiye dâhil, dünya genelinde 4000’den fazla iş dünyası temsilcisiyle yapılan ankete göre, olay tespiti ve müdahalesinde, zaman en önemli faktör olarak karşımıza çıkıyor. Araştırma bulguları, güvenlik ihlalleri kısa bir sürede tespit edilmediği takdirde işletmelerin kurtarma maliyetlerinin %100’den fazla arttığını gösteriyor. Bir hafta veya daha uzun bir süre içerisinde tespit edilemeyen bir ihlalin ortalama kurtarma maliyeti 1 milyon doların üstünde bir seviyede iken, anında tespit edilen olaylarda ise bu miktar sektör ortalamasının neredeyse yarısı olan 400 bin dolara kadar indirilebiliyor. Tespit etmek ve yanıt vermek, tüm kuruluşlardaki güvenlik operasyonu merkezlerinin (Security Operation Centers – SOCs) gündemindeki en kritik faaliyetlerindendir ve her ikisi de güvenilir güvenlik istihbaratı gerektirir.

Kaspersky Threat Lookup, kurumsal BT güvenlik ekiplerinin siber güvenlik olaylarına müdahale ve adli yeteneklerini hızlandırmak için tercih edecekleri bir çözüm. Bir BT güvenlik sorumlusu tarafından IP, URL veya benzeri şüpheli göstergeler belirlendiğinde, bunlar servisin web arayüzüne girilebiliyor. Buna karşılık servis, kullanıcılara potansiyel bir tehdit hakkında anlamlı ve yapılandırılmış bilgiler veriyor ve sürmekte olan hedefli bir saldırıyı tanımlamaya yardımcı olacak, küresel çapta bilgiler sunuyor.

Kaspersky Lab’ın güvenlik istihbaratı, Kaspersky Lab’ın bulut güvenlik ağı, spam tuzakları, botnet izleme girişimleri ve ağ gezginleri (crawler) gibi çeşitli kaynaklardan toplanıyor. Daha da önemlisi, bu verilerin Kaspersky Lab’ın araştırma ekibi tarafından sürekli olarak sağlaması yapılıyor ve otomatik olarak ilişkilendiriliyorlar. Çözüm, kurumsal güvenlik görevlilerine bağlamsal istihbarat olanakları sunarken; sorunun kaynağını hızla araştırmalarını, potansiyel olarak kötü amaçlı ve iyi huylu eylemleri ayrıştırabilmelerini, hızlı ve etkili olay araştırması için veri elde etmelerini sağlıyor. Kaspersky Threat Lookup genel olarak, SOC operatörlerinin her gün alınan yüzlerce ve binlerce tipik uyarı senaryosunu önceliklendirmesine ve etkin bir şekilde hareket etmesine izin veriyor.


Kaspersky Threat Lookup şirketlere, Kaspersky Lab uzmanlarının en sofistike tehditleri analiz etmek için kullandıkları istihbaratla aynı seviyede istihbarat sağlıyor ve yeni saldırılar için tehdit göstergelerini de içeriyor. Kötü niyetli nesneler hakkında geniş çaplı bilgiye sahip olunduğundan, çözüm, bir araştırma sırasında elde edilen verilerin eşleştirilmesini mümkün kılarken, aynı zamanda, Kaspersky Whitelist hizmetinin bir parçası olan ve zararsız, yani temiz nesnelerin bulunduğu veritabanına erişilmesine de olanak sağlıyor.

INTERPOL de kullanıyor…

Kaspersky Threat Lookup hizmetinin ilk kullanıcılarından biri INTERPOL’dur. Kaspersky Lab, siber suçların araştırılmasına yardımcı olmak adına, uzmanlık paylaşımı anlaşmasına göre kuruluşun tehdit istihbaratına erken erişim sunuyor.

Kaspersky Lab 1000+ Kullanıcılı İşletmeler Bölüm Başkan Yardımcısı Veniamin Levtsov, konuyla ilgili olarak: “2016 yılında Tehdit Verisi Beslemeleri dâhil olmak üzere, Güvenlik İstihbaratı Hizmetleri yelpazemizi hızla genişlettik ve saldırıların daha hızlı tespiti için gerekli olan eyleme geçirilebilir istihbaratı almalarını sağladık. Ancak kurtarma maliyetlerini önemli ölçüde düşürmek için işletmelerin yanıt verme ve adli becerilerinin yanı sıra, tespit etme yeteneklerini de geliştirmeleri gerekir. Yani, sorunun kapsamını anlamalı, güvenlik olayının kaynağını belirlemeli ve tehdidi hafifletmek için gerekli istihbarat toplanmalıdır. Kaspersky Threat Lookup portalı, bu zorlukları doğrudan hedefleyen Güvenlik İstihbaratı Hizmetleri ailesine önemli bir katkıdır. Portal, Kaspersky Lab’ın tehdit istihbaratına bulut kaynaklarından doğrudan ve anında erişmenizi sağlar ve istenen dosya karması, URL veya IP hakkında kapsamlı bilgi içerir” diyor.

2017’de akıllı otomobiller fidye mi isteyecek?

Soğuk bir sabah telefonunuzdaki uygulama ile kapınızın önünde duran internet bağlantılı akıllı arabanızı uzaktan, konforlu mutfağınızdan çalıştırmak istiyorsunuz, ancak araç çalışmıyor. Bunun yerine telefonunuzda, aracınızı yeniden etkinleştirmek için X miktar dijital para birimi ödemeniz gerektiğini söyleyen bir metin ile karşılaşıyorsunuz. ESET Güvenlik Araştırmacısı Stephen Cobb, yeni dönemde olabilecekleri böyle özetliyor.

Bu tespitler, global antivirüs yazılım kuruluşu ESET’in dijital güvenlik konusunda hangi konuların ön plana çıkacağını irdeleyen “2017 Trendleri: Güvenlik ve fidye“ başlıklı raporunda yer alıyor.

RoT (Ransomware of Things): Nesnelerin Fidye Yazılımı

Cihazların internet bağlantılı olarak akıllanmasını ifade eden Nesnelerin İnterneti’den (Internet of Things – IoT) sonra şimdi de Nesnelerin Fidye Yazılımlarının (Ransomware of Things – RoT) ortaya çıkması bekleniyor. Taktik ve tekniklerini sürekli geliştiren siber suçlular; bilgisayarlar, telefon ve tabletlerden sonra bu kez internet bağlantılı akıllı cihazları siber suç nesnesi olarak kullanmayı hedefleyecek.

Saldırı yüzeyi genişliyor

ESET Güvenlik Araştırmacısı Stephen Cobb, bu konudaki endişelerini şöyle aktarıyor: “2016 yılı fidye yazılımlarının doruk noktasına ulaştığı bir yıl oldu. 2017’de bunların artık daha farklı biçimlerini göreceğiz. Nesnelerin interneti insanlık adına pek çok kolaylık sunarken, ne yazık ki siber suçlular için de daha geniş bir saldırı yüzeyi oluşmasına yardımcı oluyor. Aslında bu anlattıklarımıza ilişkin örnekler de var. Geçtiğimiz yıllarda Wi-Fi bağlantılı çeşitli önde gelen Alman ve Japon otomobil üreticilerinin radyo sistemleri hacklenmiş ve kontrol edilemez hale getirilmişti. Bu örnek masum olmakla birlikte, gelecekte olabileceklere ilişkin güçlü bir ipucu vermektedir.“

Çapraz etkileşimler

2017’de çapraz etkileşim olasılığının da artacağına dikkat çeken Stehen Cobb, siber saldırganların, virüs bulaştırılmış IoT cihazlarını kilitleyerek çalışamaz duruma getirip fidye talep edebileceği gibi yine bu cihazlar yoluyla bir DDoS saldırısı düzenleyebileceğini ve bu yolla web siteleri ele geçirebileceklerini belirtiyor.

Bağlantılı hayat gelişiyor

2020 yılında 50 milyar cihazın internete ve birbirine bağlantılı hale gelmesi bekleniyor. Yine aynı dönemde otomobillerin de yüzde 90’ının internet bağlantılı hale dönüşeceği öngörülüyor. Ödeme işlemleri ise artan miktarda online ve mobil alanda geliştirilen finansal teknolojiler (fintech) üzerinden yapılacak.

Diğer tehditler

ESET raporunda yer alan diğer bilgilere göre, mobil cihazlara ilişkin koruma refleksinin henüz PC’ler düzeyinde olmaması nedeniyle 2017’de mobil cihazlara ilişkin tehditlerin artarak devam etmesi bekleniyor. Önemli bir başka saldırı noktası ise kritik altyapılar. Enerji santralleri, ulaşım ve sağlık sistemleri olağan hedeflere dönüşmüş durumda ve bu tür tehditler geniş kitlesel etkiye sahip olmaları nedeniyle büyük önem taşıyor.

Oyun konsolları da cazip hedef haline geldi

Yeni nesil video oyun konsolları artık nesnelerin interneti (IoT) kategorisine dahil ediliyor. Bu alan, büyük işlem kapasiteli cihazlarla birlikte, siber suçlular için geniş kullanıcı yelpazesine sahip çekici bir hedef haline geliyor. Oyun konsollarının masaüstü cihazlarla entegrasyonu da hesaba katılırsa, güvenlik hakkında yeni saldırı türlerinin ortaya çıkacağı öngörülüyor.

İnsan faktörü belirleyici

Tüm güvenlik tehdit ve önlemlerine karşın, siber güvenlik konusunda ‘insan faktörü‘ belirleyici olma özelliğini koruyor. Bu faktör, siber suçlular tarafından tehditleri yaygınlaştırmak amacıyla aktif olarak kullanılıyor ve kullanılmaya da devam edecek. Bu gerçekler doğrultusunda kullanıcıların ve işletmelerin güvenlik tehditlerine ilişkin mevcut bilgi ve bilinçlilik seviyesinin yükseltilmesi, 2017’de sıkça gündeme gelecek konulardan biri olacak.