Google, yabancı e-posta hesaplarını FBI’a açtı

0

Google ile FBI arasında devam eden, “yabancı kullanıcı verileri” çekişmesi FBI’ın zaferiyle sonuçlandı. 

FBI, Google’ın yabancı ülkelerdeki sunucularında bulunan e-posta hesaplarının verilerinin incelemeye açılması için mahkemeye başvurmuş ve karar çıkarmıştı.

Ancak Google bu karara bir süre direndikten sonra uymak zorunda kaldı. Microsoft, benzer bir kararı temyize götürüp iptal ettirmişken, Google çok direnmeden verileri FBI’a açtı.

ABD tüm dünyayı dinliyor

Böylece artık FBI, Google’ın ABD dışındaki sunucularına da erişim hakkı kazanmış oldu. Bu kararla birlikte, özellikle Avrupa’da Google’a karşı büyük tepkinin oluşması bekleniyor.

Avrupa Birliği halihazırda Google’a Avrupa kıtasında iş yapmayı çok zorlaştıracak kararlar dayatmış bulunuyor ve en ufak hatasında bile milyar dolarlık cezalar keserek, Prism skandalında Avrupalı liderlerin dinlenmesinde başrollerden birine sahip şirketi ağır bedel ödetiyorlar.

Amazon’un çalışan sayısı 341 bin’e çıktı

Elektronik ticaret devi Amazon, 2016 yılında işe aldığı 110 bin kişiyle, 341 bin kişilik bir orduya dönüştü. Şirket, 2917’de de 100 bin yeni iş pozisyonu açacak.

Başkan Trump’ın ABD’de yeni iş pozisyonlarının açılmasını istemesinin ardından Amazon’un patronu Jeff Bezos, Amazon’un 2017’de de 100 bin kişiyi işe alacağını duyurmuştu. 

2016 kargo uçakları alarak kendi kargo hava yolunu kuran Amazon böylece 120 bine yakın Microsoft ve 75 bine yakın Google’dan çok daha fazla çalışana sahip bir deve dönüşmüş durumda.

32 binden 341 bine

Beş yıl önce toplam 32 bin çalışanı olan Amazon’un yeni açıklanan 2016 yılı raporuna göre çalışan sayısı bir yılda net 100 bin kişi artmış bulunuyor. 

Şirketin 2016’da çalışan sayısının artmasındaki önemli etkenlerden biri de 26 yeni mal deposu açmış olması. Bu depolar, bulundukları bölgede Amazon’un online satışlarını ivmelendiriyorlar ve depoların lojistik ihtiyaçları ile birlikte şirket çok sayıda işe alım gerçekleştiriyor.

2017’de yapay zeka eğitim sektörüne nasıl etki yapacak?

1

Eğitim çoğunlukla yüzyıllar boyunca aynı yapıyı takip etmiştir. Son dönemlerde farklı eğitim metotları geliştirilmiş olsa da eğitimdeki devrim yapay zeka ile birlikte yaşanabilir. 

Yapay Zeka Eğitim İçin Neden Önemli?

Eğitim, insanları diğer tüm alanlarda ilerleme kaydetmeye hazırlayan temel yapı olduğundan, yapay zekanın en etkili olması gereken alanlardan birisi de aslında eğitim.  Son günlerde çeşitli araştırma firmaları tarafından yapılan araştırmalar ile birlikte eğitimde yapay zekanın nasıl kullanılacağı ve hangi değişikliler yaratacağı detaylandırılırken, oldukça önemli veriler de ortaya çıkarılmış durumda.

Yapay Zeka Eğitim İçin Nasıl Bir Rol Alacak?

Eğitim sisteminin üretkenliğini ve verimliliğini artırmak için teknolojideki ilerlemelerden yararlanmamız aslında bir zorunluluk. Yapay zeka özellikle, eğitimin kalitesini ve ekonomikliğini arttırmada önemli bir rol oynayabilir. 2017’de diğer pek çok sektörde olduğu gibi yapay zekanın eğitimdeki etkilerini de göreceğiz ve çeşitli uygulamalar eğitim sistemine birer birer dahil edilecek. Bu konudaki öngörüler ve hedefler ise şöyle;

  • Öğrencilerin yazılı sınavlarını detaylı bir şekilde analiz etmek ve sınıflandırmak
  • Öğrencilerin sorularını cevaplayan otomatik botlar
  • Öğretmen ve öğrencilere yönelik sanal kişisel asistanlar
  • Sürükleyici bir eğitim için sanal gerçeklik sistemleri
  • Zengin ve daha derin öğrenme analitiği için simülasyonlar ve oyunlar

Yapay zeka, bir öğrencinin cevabını güvenilir bir şekilde analiz etme ve derecelendirme üzerine eğitilebilir. Bu bakımdan yapay zeka ile birlikte daha düşük bir büyüklükte bir maliyetle sınavların dışında farklı soru cevap etkinlikleri yapılabilir.

Eğitim için botlar da internet üzerinden öğrenmede önemli bir rol oynayacak. Üstelik bu konuda yapılan ilk testler de oldukça verimli sonuçlar verdi. Yapılan ilk denemelerde görev alan Georgia Tech profesörü Ashok Goel, yapay zekanın kullanıldığı bir sınıfta, öğrencilerin sorularının başarılı bir şekilde cevaplandığını ve projenin öğrenciler adına çok olumlu olduğunu belirtti. Üstelik öğrenciler öğretmenlerine soru sormaya çekinse de bu yeni makinelere ilgi duyuyor. Böylece merak ettiği her şeyi sorarak yanıt alabiliyor ve kendini bu alanda geliştirebiliyor.

Yapay zeka, eğitim ekosisteminin tüm paydaşlarına fayda sağlayacaktır. Öğrenciler anında geribildirim alabilecek, rehberlikle daha iyi öğrenecek, öğretmenler eğitimi kişiselleştirerek öğrencilerin tüm eksiklerini görerek başarıyı arttırabilecek ve ebeveynler de çocuklarının gelişiminde daha iyi destek sağlayabilecek.

Spotify halka arzı 2018 yılına erteleyebilir

0

Spotify 100 milyondan fazla kullanıcısıyla müzik alanında en iddialı şirketler arasında. 2017’de halka açılma olasılığı yüksek görülen markanın planını değiştirebileceği konuşuluyor.

Geçtiğimiz günlerde yabancı portalların büyük bir bölümünde yer alan haberlerde Spotify için oldukça iddialı ve güvenilir kaynaklara dayandırılan bilgiler yer aldı. 2018 yılına kadar halka arz konusunda erteleme kararının yönetim tarafından tartışıldığı ve bu yönde kararın alınmasının yüksek ihtimalli olduğu ifade edildi. Gecikmenin nedeni ise Spotify’ın daha iyi bir bilanço oluşturmak için daha fazla zaman kazanmak istemesi. Aynı zamanda bu süre içersinde yapılacak iyileştirmeler ile birlikte halka arz için firmanın daha iyi ve iddialı bir hale gelmesi de amaçlanıyor.

Spotify Halka Arzı İçin Resmi Açıklama Gelmedi

Her ne kadar son dönemlere halka arz edeceği yönünde haberlerle gündemde yer aldı. Fakat Spotify tarafından henüz net bir açıklama yapılmadı. Halka arz ile birlikte 13 milyar dolarlık bir değerleme hedefleyen marka kuşkusuz itici bir güç elde etmek istiyor. Fakat Spotify halka arzı zamanında yaparak çok daha iyi bir sonuç almak istiyor.

Özelikle Facebook ve Twitter gibi markaların ardından Snapchat’in de halk arazının konuşulduğu bugünlerde Spotify de bu modaya katıldı. Bu durum markaların bu konuda oldukça iyimser düşündüğünü ve uygun bir zamanda halka arz noktasında çekinmediğini de gösteriyor.

Hükümet destekli Startup Cafe açıldı

0

Startup son dönemlerde daha fazla önemsenerek, gündeme gelirken hükümetler de bu konuda sorumluluk almaya başladı. Tokyo Hükümeti, daha fazla insanın girişimcilerin hayata dönüşmesine yardımcı olmak için startup cafe açtı

Perşembe günü düzenlenen açılış töreni ile Tokyo Marunouchi’de girişimciliği teşvik etmek için Tokyo startup ​​İstasyonu’nu ülkenin bir üssü olarak duyurularak açıldı. Tokyo İstasyonu yakınlarındaki Meiji Yasuda Yaşam Merkezi Binası’nın (Marunouchi My Plaza) 1. ve 2. Katlarındaki alanlar Startup Hub Tokyo olarak kurularak faaliyete geçti.

Startup Cafe’de Neler Var?

Startup Cafe’nin birinci katında etkinlik alanı ve bir salon var. İkinci kat ise daha hareketli. Girişimcilerin iş kurma prosedürleri ve finansman konusunda danışmanlık alabileceği bölümün yer aldığı ikinci kat, bu sayede genç ve yeni girişimciler için de önemli bir merkez olacak.

Daha önce de ülkede farklı startup alanları açılırken, buralardan elde edilen sonuçların iyi olması daha fazla girişim için alanın yaratılmasında da destekledi. Yeni girişim alanında Tokyo vatandaşı olmayan kişiler de hizmetleri ücretsiz olarak alabilecek. Etkinliklere katılma durumlarında ise çeşitli kayıtlar ve resmi prosedürler geçerli olacak.

Startup Cafe’nin başlangıçtaki hedefi ise yıl sonuna kadar 20 bin kullanıcı ve 2 bin kayıtlı üyeye ulaşmak.

Polis drone üreticisinin ofisini bastı

0

Kickstarter’da iki sene önce ortaya çıkan akıllı drone Lily’nin öyküsü, şirketin ofisine yapılan bir polis baskını ile son buldu.

Kickstarter’da yayınladığı etkileyici video ile 1000 dolarlık akıllı drone’lardan toplam 34 milyon dolarlık ön sipariş toplayan ve parayı önden tahsil eden Lily Robotics, iki yıl geçmesine rağmen drone’u geliştirmeyi başaramayınca, projenin başarısızlığa uğradığını açıklamıştı.

Bu gelişme üzerine paralarını geri bekleyen müşterilerine ödeme yapma sözü veren şirket, hala ödeme yapmayınca, savcı şirketin ofisini bastı ve ofisteki tüm donanıma el koydu.

Dolandırıcılık davası mı açılıyor?

Şirketin sahibi hakkında dolandırıcılık suçundan dava açılmak üzere olduğunu düşündüren baskın sonrasında savcı basına bilgi vermedi. Savcının harekete geçmesindeki en büyük etken ise Lily’nin CEO’sunun, tanıtım filmini hazırlayan yapımcıya gödnerdiği e-mail’de “filmi hazırlarken GoPro lenslerini kullandığımızı kimsenin anlamaması gerekiyor, halka yalan söyleyeceksek buna çok iyi hazırlanmamız gerekiyor,” yazdığının ortaya çıkması oldu.

Lily, Kickstarter için hazırladığı tanıtım filminde, robot drone’un prototipi sanki hazırmış ve çalışıyormuş gibi bir imaj yaratmıştı. Ancak basına sızan e-mail’de bunun başka drone’lar ile çekilmiş sahte bir video olduğu anlaşılmıştı. Diğer bir deyişle, Lily Robotics, aradan geçen 2 senede robot drone’u geliştirmek için hiç çaba sarf etmemiş bulunuyor ve Kikcstarter’ı insanları dolandırıp paralarını almak için kullanmışa benziyor.

Robot dönüşümü üretimi yüzde 250 destekledi

0

Çin’de yer alan bir fabrikada insanların yüzde 90’ı robotlarla değiştirildi. Tüm bu değişimin sonrasında ise üretimde % 250 artış, üretim hatalarında ise yüzde 80 oranında azalma meydana geldi.

Tüm dünyanın yakından takip ettiği önemli bir değişim programı Çin’in Dongguan kentinde yaşandı. Bir fabrikanın işçilerinin yüzde 90’lık bölümü robotlarla değiştirdikten sonra, üretkenlikte çarpıcı bir artış yaşandı

Robotlar Giderek Cazibesini Arttırıyor

Uzun zamandır robotların ve bilgisayarların “yakın gelecekte” işlerimize başlayacakları tartışılıyordu. Pek çok proje önemli bir deney olarak da görülürken, Çin’deki bir fabrikada elde edilen veriler, oldukça etkileyiciydi.

Changying Precision Technology Company adı verilen firma tarafından gerçekleştirilen değişiminde 650 çalışanın sadece 60 tanesi fabrikada bırakıldı. Cep telefonu üretiminin yapıldığı fabrikada bu dönüşüm sonrasında tamamen otomatik üretim hatlarına geçiş yapıldı. Üstelik fabrikanın genel müdürü Luo Weiqiang yaptığı son açıklamada, raporların olumlu olması sayesinde eleman sayısında düşüşe devam edileceğini ve 40 kişinin daha işten çıkartılarak üretimlere 20 kişi ile devam edileceği belirtildi.

Böyle bir karar alınmasındaki en önemli etken ise fabrikadaki üretimlerin daha sorunsuz bir şekilde gerçekleşebilmesi oldu. 610 personel maliyeti ortadan kalktığı gibi fabrikada üretim sorunsuz ve aralıksız bir şekilde devam ettirildi. Yapılan araştırmalarda ise üretimlerde yüzde 250 oranında bir artış yaşandığı belirtildi. Raporlarda dikkat çeken diğer bir nokta ise hata payının azalması oldu. Öyle ki yapılan hatalarda yüzde 80 oranında düşüş yaşandı ve daha hatasız bir şekilde üretimler yapılmaya başlandı.

Bu durum robota dönüşüm konusunda hızlandırıcı gelişimlerden birisi olurken, robotlu otomasyon sistemlerinin sağladığı avantajlar nedeniyle geleceğin üretim teknolojisi olacağı noktasında da çoğu kişi hemfikir.

Trump’tan güneş enerjisine 30 milyon dolar

0

Donald Trump, başkanlığı döneminde nasıl bir enerji politikası izleyeceğini, son kararıyla belli etti.  Trump’ın yeni enerji bakanı, güneş enerjisinin ülkenin elektrik altyapısına adaptasyonu için yapılacak ar-ge çalışmaları için 30 milyon dolarlık fon ayırdığını duyurdu.

Yeni fon, güneş enerjisinin maliyetinin düşürülmesi ve ülkenin elektrik alt yapısında daha fazla güneş enerjisi kullanılmasını hedefliyor.

Bilimsel kuruluşlar fon için sırada

30 milyon dolarlık fon, tek bir projede değil, bilim insanlarının yürüttüğü dokuz farklı projede kullanılacak.

Güneş enerjisini evlerde bağımsız olarak kullanmak zor değil ancak şehir gibi sürekli yüksek seviyede enerji ihtiyacı duyan büyük elektrik alt yapılarına güneş enerjisi sistemlerini adapte etmek için, dikkatli bir planlama ve zorlu bir teknik uygulama gerekiyor.

Silikon Vadisi’nde Trump paniği!

0

Silikon Vadisi’nde şu aralar en çok konuşulan konulardan bir tanesi, yeni başkanın göçmenlere yönelik tutumu. Zira Silikon Vadisi’nde küresel bir iş gücü kullanılırken, dünyanın her bölgesinden insanı burada bulmak mümkün. Genç işletmelerden dev markalara kadar yeni düzenlemelerden etkilenecek kişiler bulunurken, tüm dünyada bu düzenlemelerle tepki de gecikmedi.

Tepkiler gösterilse de Silikon Vadisi’ndeki firmalar adına şu anda işler biraz ağır ilerliyor. Zira düzenleme kapsamına giren personellerin geleceği noktasında belirsizlik hakim. Silikon Vadisi’nde yer alan firmaların temsilcileri tarafından yapılan açıklamalarda 2017’de kaçırılmış büyük iş planlarının en önemli nedeninin bu yeni düzenlemeler olacağını söylerken, ABD’de bu düzenlemelerden geri adım atılmadığı gibi bu yönde bir sinyal de verilmedi.

Silikon Vadisi’nde Kriz Modu

Silikon Vadisi’ne yönelik en dikkat çeken açıklamalardan birisi Amerikan Göçmenlik Avukatları Birliği başkanı Bill Stock’tan geldi. “Silikon Vadisi’nde panik yaşanıyor” diyen Stock, şu anda gündemdeki düzenlemelerin öngörülemezliğinden dolayı özellikle yeni kuruluşların ciddi bir güven sorunu yaşadığını belitti.

Son noktada ise şu anda genellikle bir erteleme planı uygulanıyor. Pek çok yeni Startup için planlar askıya alınırken, önümüzdeki günlerde ABD cephesinden atılacak bir adım ile birlikte bu alandaki yeni yol haritaları da çizilecek.

Google’ın Bug Bounty programında 3 milyon dolar dağıtıldı

0

Hata bulan kişilere yaptığı ödemeler ile oldukça cömertçe davranan Google, 2016 için bug bounty etkinliklerine dair önemli bir rapor paylaştı. Geniş bir yazılım ağı bulunan Google’da yazılımlar fazla olduğundan dolayı ödenen miktar da yüksek oldu. 2010 yılında başlatılan ve daha yaygın olarak bir hata ödül programı olarak bilinen bug bounty kapsamında 2016 yılında 3 milyon dolar ödendi.

En Fazla 100 bin Dolar Verildi

Bug bounty kapsamında verilen ödüller bulunan açığa göre belirlenirken, en büyük tek ödül 100 bin dolar olarak kayıtlara geçti.  Android için de ödül havuzundan geniş bir pay ayrılırken, raporda yer alan önemli noktalar şöyle oldu;

  • Google, araştırmacı Tomasz Bojarski’ye, events.google.com’da belirlenen bir XSS güvenlik açığı nedeniyle 3,134 dolar ödül verdi.
  • Google hesap kurtarma sayfasını hedefleyen bir JavaScript açığı için 5,000 Dolar öderken, daha sonrasında belirlenen diğer bir hata zinciri için 7,500 Dolar daha ödedi.
  • 2010 yılından itibaren aktif olan programda verilen toplam ödül 9 milyon dolar oldu.
  • 2016 yılı boyunca 350’i aşkın kullanıcıya ödül verildi.
  • Ödüller 1000 farklı açık için verildi.
  • Programa 59 farklı ülkeden katılım sağlandı.

Snapchat halka arzından önce Facebook ve Twitter ile karşılaştırıldı

0

Snap için yapılan son açıklamalarda halka arz edileceği net bir şekilde belirtildi. Bu hamle sonrasında tartışılan en önemli konulardan bir tanesi Snapchat’in bir Facebook mu yoksa Twitter mi olacağıydı. Yatırımcılar için en büyük çıkmazlardan birisi olan bu detay, yatırımcıların bu konuda karar vermesini sağlayacak.

Twitter çok fazla beklentileri veremeyen bir platform olarak görülürken, Facebook özellikle halka arzı ile birlikte bu konuda daha da hızlı ve uzun bir yolu geride bırakmış durumda. Statista’da yer alan yeni grafikte ise halka arz öncesinde Snapchat’in diğer platformlarla karşılaştırılması yapıldı.

Facebook’un halka arzının kuruluşundan sekiz yıl sonra, Snapchat’in ise sadece beş yıl sonra gerçekleştirileceği söylenebilir. Farklı şekillerde kullanıcılara odaklanan bu sosyal ağlar, halka arz ile birlikte iyi bir ivme kazanma imkanına sahip olsa da her şey planlandığı gibi de gitmeyebilir. Bu bakımdan halka arz noktasında en önemli soru, Snapchat’in ilerleyen dönemlerde de büyümeye devam edip edemeyeceği.

2016, DDoS’ta dönüm noktası oldu

0

2016’nın son üç ayında DDoS saldırılarının kayda değer bir biçimde gelişim gösterdiği tespit edildi. Kullanılan yöntemler gün geçtikçe daha sofistike bir hale gelip botnetler tarafından kullanılan cihazlar giderek çeşitlenirken, saldırganlar da artık daha büyük ve tanınmış hedefler seçerek yetenekleriyle gösteriş yapıyor. Kaspersky Lab uzmanları, konuyla ilgili tüm detayları 2016 Son Çeyrek DDoS Saldırıları raporunda paylaştı.

Kaspersky Lab’ın DDoS İstihbarat sistemi, geçtiğimiz yılın dördüncü çeyreğinde 80 ülkede bot destekli DDoS saldırıları tespit etti. Saldırılar bir önceki çeyrekte 67 ülkede gerçekleşmişti. Dördüncü çeyrekteki en uzun saldırı 292 saat (12.2 gün) sürdü ve 2016 için bir rekordu. Yılın son çeyreği, tek bir günde gerçekleştirilen DDoS saldırılarının sayısında da bir rekora şahit oldu. 5 Kasım 2016’da 1915 adet saldırı gerçekleşti.

2016’nın son çeyreğinde saldırılar arttı

2016’nın son üç ayı, geniş bir yelpazedeki çeşitli hedeflere karşı düzenlenen, kayda değer DDoS saldırıları açısından da oldukça yoğundu. Bunlardan en öne çıkanlarıDyn’in DNS sistemini, Deutsche Telekom’u ve Rusya’nın önde gelen bankalarından bazılarını hedefleyen saldırılar oldu. Söz konusu şirketler yeni bir trendin ilk kurbanları oldular; korunmasız IoT (Nesnelerin İnterneti – “Internet of Things”) cihazlarından oluşturulan devasa botnetler (zombi bilgisayar ağları) üzerinden düzenlenen DDoS saldırıları. Bunun ilk akla gelen örneği olan Mirai’nin yaratıcılarının kullandığı yaklaşım, IoT cihazlarından faydalanan birçok botnet için temel oluşturdu.

IoT cihazlarını kullanan saldırıların sayısındaki artış, son çeyrekte görülen başlıca trendlerden sadece bir tanesiydi. Çeyrek boyunca, 2016’nın ilk yarısında popüler olan bant genişliği yükseltme (amplification) temelli DDoS saldırılarında olumlu anlamda bir düşüş tespit edildi. Bunun öncelikli sebebi, bu tarz saldırılara karşı korunma yöntemlerinin gelişmiş olması ve dolayısıyla siber suçluların saldırabileceği savunmasız sunucuların sayısında da kayda değer bir azalma görülmesi.

Yükseltme saldırılarının azalmasıyla oluşan boşluğu, WordPress Pingback saldırılarını da içeren uygulama katmanı saldırıları doldurmaya başladı. Gerçek kullanıcıların davranışlarını taklit ettikleri için bu tarz saldırıların tespit edilmesi çok daha zordur. Bu saldırıların sıklıkla şifreleme kullanıyor olması, risk seviyesinin yükselmesi anlamına gelir. Şifreleme, DDoS saldırılarının etkisini çarpıcı bir biçimde artırarak, sunuculara gelen ve deşifre edilmesi gereken taleplerin gerçek mi sahte mi olduğunu ayırt etme işlemini zorlaştırıyor.

Kaspersky Lab uzmanları, giderek daha da karmaşıklaşan DDoS saldırıları ve sayıları artan IoT botnetleri yönünde ilerleyen trendin 2017’de devam edeceğini öngörüyor.

Google, uydu görüntülerini hergün güncelleyecek

1

Dünyanın yörüngeden çekilen uydu görüntüleriyle haritalandırılması ve isteyen herkesin de bu uydu görüntülerini dilediği an inceleyebilmesi, dünyanın sadece son 15 yılda sahip olabildiği bir lüks.

Daha önce sadece askeri kurumların erişebildiği uydu görüntülerini, tüm insanlığa açan Google, bu servisini önceleri 4-5 yılda bir güncellerken şimdi her yıl yeniden güncellenen uydu haritası kimseye garip gelmiyor. Ancak şimdi uydu haritasının hergün yeniden güncellemesi gündemde.

Google, harita servisini sattı

Uydu haritalandırma servisi Terra Bella’yı, harita servisi Planet’e satan Google, satış işlemleri bittiğinde ihtiyacı olan uydu görüntülerini Planet’ten satın alacak. Ancak Planet’in planı, uydu görüntülerini hergün yeniden güncellemek. Böylece, tüm dünya, birgün önceki dünyayı internette, Google Earth servisi üzerinden inceleyebilecek.

Terra Bella’nın satışı konusundaki detaylar belli değil ama Google’ın tüm uydu servisini elinden çıkarmadığı Planet’e ortak olduğu düşünülüyor. Planet’in, Şubat sonunda 88 yeni uyduyu yörüngeye gönderecek olması da, bu büyük operasyonda Google’dan destek aldığı şüphelerini güçlendiriyor.

Nesnelerin internetinde güvenlik tehditleri neler olacak?

Nesnelerin interneti kuşkusuz pek çok fayda sağlayacak. Ancak aynı zamanda tüm dikkatleri yaşam ortamlarına çeken bu yenilik, güvenlik noktasında da pek çok mağduriyet yaratabilecek potansiyelde. Bu bakımdan teknoloji dünyasının son dönemlerdeki en büyük sorularından bir tanesi de nesnelerin internetinde güvenliğin nasıl sağlanacağı.

IDC tarafından yapılan araştırmalarda bu konuda detaylı bilgiler sunulurken, özellikle araştırma direktörü olarak firmada çalışan Duncan Brown, son araştırmasında yeni teknolojiye yönelik önemli uyarılar yaptı. Ampullerden nükleer güç istasyonlarına kadar her şeyin nesnelerin interneti kapsamında olduğunu söyleyen Duncan, internete bir şey bağladığınızda hemen devre dışı bırakılabilme riskinin olduğunu ve aynı zamanda bunun hedef olarak görüldüğünü belirtiyor.

Nesnelerin İnternetinde Nüfus Artıyor!

Şu anda Türkiye’de çok fazla tanık olmasak da internete bağlı olan şeylerin sayısı dünya genelinde oldukça fazla. Araştırmalara göre her gün beş milyondan fazla yeni cihaz eklenen nesnelerin internetinde 2016’nın 6.4 milyar cihaz ile geride bırakıldığı belirtiliyor. Üstelik bu sayı, 2020’ye kadar en düşük ihtimalle 20 milyara çıkacak. Fakat böylesine büyük bir zincirde yeni riskler de beraberinde gelecek ve geldi.

Tüketiciler için sadece mahremiyet noktasında dahi ciddi tehlikeler var. Cihazlar kişilerin günlük hayatlarıyla ilgili sürekli veri kaydedecek. İşin kurumsal ayağında ise yeni cihazların her biri, bilgisayar korsanlarının yararlanabileceği ve gerçek hasar yaratacağı kontrol sistemlerine erişime izin verecek kapasitede. Bu nedenle de nesnelerin interneti yeni bir dönem başlattığı gibi aynı etki güvenlik bölümünde de yaşanacak.

Nesnelerin İnternetindeki Potansiyel Tehlikeler Neler?

Veri hırsızlığı IoT için en büyük güvenlik endişesi olmayı sürdürüyor. Fakat tehlikeler sadece veri hırsızlığı ile sınırlı kalmayacak ve yeni, çok farklı tehditler de görülecek. Sahte algılayıcılar, sistemlerin tamamen çökmesine neden olacak donanımsal saldırılar, tehlikelerden sadece bazıları.

Yeniden IDC’nin raporuna dönülecek olursa, güvenlik noktasında şu anda temel düzeyde olduğu özellikle vurgulanıyor. Özelikle nesnelerin internetinde güvenlik için 5 yıllık bir sürenin öngörülmesi bu süre içerisinde tehlikeler açık olunacağının da en önemli göstergesi. Bu açıdan 5 yıllık geçiş süresinde minimum zararla çıkılması, güvenlik noktasında oldukça umut verici.  

Türkiye’nin 5G tarihi belli oldu

0

2015 yılında 4G ihalesinin iptal edilip, 4.5G ihalesinin açılmasıyla, 5G de Türkiye gündemine girmişti. 4.5G’nin, 5G’ye geçiş için ara çözüm olduğunu vurgulayan hükumet yetkilileri, şimdi 5G’nin hazırlığına başlamış görünüyorlar. GSM operatörleri de bir yandan 4.5G’nin kapsama alanını genişletirken, diğer yandan mevcut 4,5G donanımları ile verebilecekleri 5G hizmeti için çalışmalara başladılar.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ise, yaptığı açıklamada Türkiye’nin 5G konusunda dünya ile eş zamanlı hareket edeceğinin altını çizdi.

5G teknolojisinin uygulamaya girmesi ile birlikte endüstri uygulamalarının çok daha gelişeceğini ve akıllı ulaşım sistemleri için çalışmaların hızlanarak uygun bir altyapı kurulacağını vurgulayan Bakan Arslan, 2020’de 5G teknolojisini Türkiye’ye getirmeleri gerektiğini belirtiyor.

51 milyon hatta 4,5G kullanılıyor

Ülkemizde 4.5G’yi kullanan yaklaşık 51 milyon abone bulunduğunu belirten Arslan, 5G konusunda artık dünya ülkelerinin peşinden gitmeyi değil, dünya ile eş zamanlı olarak uygulamayı ve gerektiğinde yurt dışına ihraç edecek hale gelebilmeyi hedeflediklerini belirtiyor.

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan Twitter’dan yaptığı açıklamada ise “2020 yılında dünya ile eş zamanlı olarak 5G’ye geçiş yapacağız” ifadesini kullandı.

Amazon’un müşteri verileri ABD hükümetinin hedefinde

0

Amazon tarafından yayınlanan şeffaflık raporları yakından takip ediliyor. Özellikle ABD hükümetinin daha fazla kullanıcı bilgisine erişmek istemesi son dönemlerde dikkat çekiyor. Amazon tarafından açıklanan 4. şeffaflık raporunda ulusal güvenlik mektupları hakkında kısıtlı bilgi verilmesi ve çok fazla detay paylaşılmaması da bu konudaki tartışmaları hararetlendirdi.

2016’nın İkinci Yarısında Neler Oldu?

Amazon tarafından paylaşılan şeffaflık raporu 2016’nın ikinci yarısındaki durumu özetliyor. Perşembe akşamı yayınlanan 2016 son altı ay raporunda, yine pek çok önemli veriler sunuldu. Rapor, bir önceki çeyreğe göre biraz düşüş yaşandığına işaret ederken, 6 aylık süreçte Amazon’a toplamda 1,583 farklı talep geldi.

Ülkelere Yönelik Açıklama Yapılmadı

Şirket raporunda özelikle gelen taleplerin hangi ülkelerden geldiği detaylı bir şekilde açıklanmadı. Fakat özellikle ABD dışında yürütülen davalar ile ilgili Amazon için bilgi talebinin geldiği de üstü kapalı bir şekilde olsa da ifade edildi. Aynı zamanda şirket ilgili dönem içerisinde kaldırma emri almamasıyla da dikkat çekti.

Daha önceki raporlarda olduğu gibi yine dönem boyunca ulusal bir güvenlik mektubu gönderilip gönderilmediği noktasındaki sorular yanıtsız kaldı.

Fakat paylaşılan rapor ile birlikte özelikle ABD’de en çok konuşulan konuların başında Amazon için ABD hükümetinin giderek daha da istekli ve talepkar olmasıydı. Özellikle rapor detaylarının sızdırıldığı belirtilen (ve doğrulanmayan) haberlerde ABD’nin önceki dönemlere göre daha fazla kişisel veri talebinde bulunduğu ifade edildi.

MapAnything yeni turda 33 milyon dolar yatırım aldı

0

MapAnything, yeni konum tabanlı uygulamalar oluşturmak için ServiceNow gibi önemli yatırımcılardan 33 milyon dolar yatırım almayı başardı. Bugüne kadar alınan yatırımlar ile önemli bir gelişme sağlayan MapAnything, Salesforce Ventures, Greycroft Partners, Harbert Partners ve ServiceNow Ventures gibi çok önemli markalardan yatırım alarak, bu alanda geleceğinin parlak olduğunu da göstermiş oldu.

MapAnything kurumsal olarak sunduğu çözümler ile personellerin seyahatlerinin kolay bir şekilde ayarlanmasını, çalışanların konuma dayalı analizlerinin yapılması ve takip edilmesini sağlıyor. Sistemin nasıl işlediğini ve bu alanda ne kadar iddialı olduklarını her fırsatta dile getiren MapAnything CEO’su John Stewart, yatırım sonrasında yaptığı bir açıklamasında da tekrar aynı noktalara vurgu yaptı. “Kişisel hayatınızda, hayatınızı daha üretken ve verimli kılmak için Google Haritalar, Waze, Yelp ve benzer sistemler kullanılıyor. MapAnything ile birlikte aynı yaklaşımı kullanarak iş hayatınız için aynı şeyi, daha iyi yapıyoruz” diyen CEO Stewart yatırım almalarından dolayı oldukça mutlu olduklarını da ifade etti.

Yeni Yatırımlar Nerede Kullanılacak?

Şirket tarafından yeni finansmanlar, ek lokasyon tabanlı uygulamaların geliştirilmesinde ve şirketin nesnelerin interneti (IoT) platformu MapAnything Live’ın geliştirilmesinde kullanılacak.

Microsoft Azure sistemli droneleri ile havaalanlarına giriyor

0

Microsoft tarafından geliştirilen Azure bulut sistemi, farklı geliştirmelere açık olması sayesinde çok farklı alanlarda kullanılmaya başlandı. Madrid merkezli Canard, havaalanında kullandığı özel dronelerde Microsoft’un ürününü kullanırken, bu yeni sistemler sayesinde uçak inişlerinin güvenli bir şekilde yapılması amaçlanıyor.

Microsoft’un Azure bulut sistemi ve sensörlerle donatılan droneler özellikle başlangıç aşamasında çok iyi sonuçlar vermesi ile dikkat çekerken, şu anda pek çok farklı ülkedeki havaalanlarında da benzer çalışmalara yer verilmeye başlandı. Canard CEO’su ve kurucusu tarafından yapılan açıklamalarda yeni fikrin nasıl ortaya çıktığı belirtilirken, CEO dronelerin bu alanda sağladığı avantajları açıkladı. Havaalanlarında uçakların güvenli bir şekilde iniş yapabilmesi adına gerekli olan kalibrasyonların uçaklarla yapıldığını söyleyen CEO, bu işlemlerin droneler ile daha kolay yapılacağını düşündüğünü ve ardından projenin geliştirilerek faaliyete sokulduğunu ifade etti.

Kontrollerde Kolaylık Sağlıyor

Havaalanı pist ışıklarının ve işaret sistemlerinin kalibre edilmesi için insanlı araç yerine droneleri kullanmak ekonomik açıdan da büyük bir tasarruf sağlıyor. Üstelik droneler sayesinde daha sık ve doğru kontrollerin yapılması da sağlanıyor.

Finodex projesi aracılığıyla Avrupa Komisyonu tarafından da projeye destek verilirken, kısa süre içerisinde proje resmen denenmeye başlandı. Projenin başlangıç aşamasında ise Madrid merkezli yeni şirket, sensör ve kendi yazılımını ile desteklediği droneleri ile hava limanının navigasyon cihazlarının hızlı ve güvenli bir şekilde kalibre edilmesini sağladı. Farklı platformların denendiği bu süreçte son olarak Microsoft’un Azure bulut platformuna geçiş yapıldı ve ihtiyaç duyulan ortama da böylece ulaşıldı.

Canard, Drone verilerini işlemek ve sorunsuz bir şekilde işlemleri yapabilmek adına Microsoft Surface Pro cihazlarını kullanıyor ve Azure sistemi sayesinde bugüne kadar iyi bir ilerleme de sağlanmış durumda. Tamamen Drone ve özel programlar üzerinden gerçekleştirilen yeni işlemlerde insanların yapabileceği hatalar da devreden çıkarılmış durumda.  Elde edilen bu başarılar ile gelişmesini sürdürecek olan firma, yatırım turuna hazırlanırken, önümüzdeki günlerde sistemin çok farklı havaalanlarında da denenmeye başlanması bekleniyor.

Snapchat, Google Cloud’a 5 yılda 2 milyar dolar harcayacak

0

Snapchat, halka arz süreci ile birlikte firma hakkında daha fazla detayı öğrenmemizi sağladı. Snap tarafından yapılan açıklamalarda firmanın en büyük iş ortaklarından birisinin Google olduğu belirtili.

Google Cloud sistemlerini kullanan Snapchat, uzun süreden beri Google ile bu konuda işbirliği içerisinde. Üstelik önümüzdeki beş yıl içinde arama devine 2 milyar dolar harcama yapılacağı da resmen duyuruldu. 5 yıllık süre için geçerli olan 2 milyar dolarlık ödeme, Snapchat’in sorunsuz bir şekilde hizmet vermesinde de oldukça önemli.

Zamandan Ve Masraftan Kurtarıyor

Snapchat tarafından yapılan Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na sunulan dosyalardaki bilgiler pek çok kaynak tarafından paylaşılırken dosyalarda Google Cloud’un Snap için önemine de vurgu yapıldı. Google Cloud’tan ayrılmak Snapchat için zaman ve masraf yaratacak. Bu bakımdan boş yere zaman harcamamak ve daha ekonomik bir çözüm bulmak adına Google ve Snapchat arasındaki ilişkiler 5 yıl daha sürecek.

Risk Faktörü Olarak Görüldü

Snapchat için bu durum sorunsuz bir şekilde hizmet verilmesinde gerekli olsa da aynı zamanda bir risk içeriyor. Zira 5 yıllık süre için önemli planlamalar yapan ve halka arz edecek olan firma için olumsuz bir durum yaşanması, büyük bir zarar yaratabilir. Resmi açıklamalarda “Google Cloud ile önümüzdeki beş yıl içerisinde 2 milyar dolar harcama taahhüt ettik. Yazılım ve bilgisayar sistemlerimizi, alternatifi olmayan Google bilgisayar, depolama kapasitesi, bant genişliği ve diğer hizmetlerini kullanacak şekilde inşa ettik.” Denildi. Bu bakımdan Snapchat 5 yıllık süre içerisinde tüm sistemlerini Google Cloud’a göre ayarlamış durumda. Bu durum için görülen riskler ise şöyle;

  • Olası arızalarda kullanıcı, reklam geliri ve ortaklık kayıpları yaşanabilir.
  • Google Cloud hizmet düzeyi tatmin edici olmazsa, Snapchat ciddi bir prestij kaybedebilir.
  • Kısa süreli kesintiler yaşanması halinde dahi yüksek zararlar yaşanabilir.

Bu tip sorunlar bugüne kadar çok fazla gündeme gelmedi ve büyük zararlar yaşanmadı. Fakat halka arz öncesinde geleceğe yönelik önemli planlar yapan Snapchat’in tüm şirket detaylarını yansıtması ve olası risklere işaret etmesi de bugünün dikkat çeken detaylarından birisi oldu.