Eğer birileri API ekosistemi hakkında konuşmaya başlarsa aklınıza ilk olarak ne gelir? API dünyası çok sayıda oyuncunun, teknolojinin ve bu sektöre yön verenlerin yöneldiği, yeniliğe müsait olduğu kadar riskli de olan bir diyar. Peki bu evrende kimler ve neler var? InfoWorld’de konuyla ilgili bir yazı kaleme alan Serdar Yegulp, konuyla ilgili grupları şu şekilde özetliyor.
1) İş dünyasını tamamen kapsayan API bazlı uygulamalar! Box, Dropbox, Salesforce, GitHub, Slack, Twilio gibi örnekler ise başı çekenler.
2) Yeni bir API yaratılacağı zaman yeni yazılım dilleri ve çatıları gerekir. Akla ilk gelenler ise Node.js (runtime), JavaScript, kitaplıkları ve çatılarıyla hız konusunda dikkat çeken Google’ın Go’su, kolaylıklar sağlayan Python ve Nginx.
3) Uygulama API’lerinin geliştirilme sürecinde önemli rol oynayan container’lar. İlk olarak bu sistemde en çok bilinen ve hızla güçlenen Docker ve Node.js desteği veren, Joyent. Diğer örnekler arasında ise CoreOS ve Red Hat bulunuyor.
4) Platform hizmet sunucuları. Örneğin IBM’in BlueMixi ve Watson’ı. Amazon’un AWS Lambda’sı ve ya Algorithmia ve pek tabii Microsoft’un Azure uygulama hizmetleri!
5) Yönetim, takip ve toolset’ler. WSO2 API yöneticisi hizmetleri, analiz veri sağlayıcısı ve yönetim araçları sunan 3Scale, API’ler için hizmet sunan Apigee gibi örnekler.
6) Gizli ortaklar! API sağlayıcıları ve sahip oldukları veri bankaları. ABD hükümeti ve Twitter bunların başında gelen önemli örneklerdir.
Özellikle kırsal bölgelerde, altyapının olmadığı veya yetersiz kaldığı her bölgede sınırsız internet imkânı sunan dünyanın önde gelen uydu operatörlerinden Eutelsat’ın genişband IP erişim teknolojisi tooway ile uydudan internet ve data hizmetini geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Anzak Günü etkinliklerinde deneyimleme imkanı sunuyor.
25 Nisan’da, Avustralya’dan gelecek binlerce ziyaretçinin katılımıyla gerçekleşecek olan Anzak Günü için Çanakkale’deki etkinlik alanına Eser Telekom işbirliği ile tooway terminalleri kuruluyor. Bu terminallerden aynı zamanda görevli basın mensupları da haber geçişleri için faydalanacaklar.
Özellikle dijital süper kullanıcılar ve Küçük Ölçekli Ofis/Ev Ofis işletmeleri’nin işlerini kolaylaştıran sınırsız internet paketi INFINITE ile uzaydan kesintisiz imkânı yakalayacak olan ziyaretçiler, 22 Mbps’ye kadar olan indirme ve 6 Mbps’ye kadar olan yükleme hızlarıyla Avrupa’daki en hızlı geniş bantlı uydu internet erişim hizmetlerinden birini deneyimleyecek. 19 Nisan – 27 Nisan arasında 7/24 kesintisiz hizmet verecek olan terminalleri kuran ve teknik destek veren Eser Telekom ve VSAT Uydu Haberleşme Şirketi, sahada konuşlandırdığı karavanla yerinde destek de sağlayacak.
Avustralya ve Yeni Zelanda adına savaş ve çatışmalara katılan ve bunlarda yaşamını yitiren asker ve sivillerin anıldığı bir ulusal gün olan Anzak Günü, her yıl nisan ayının 25’inde I. Dünya Savaşı’nın Çanakkale Cephesi’nde Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaşan ANZAC kuvvetlerinin anısına düzenleniyor. 2015’te 100. Yılı gerçekleşecek olan törenlere Avustralya’dan önemli protokolün katılımıyla 40 bine yakın ziyaretçi gelmesi bekleniyor.
Google, Microsoft ve Yahoo gibi bilişim dünyasının yakından tanıdığı şirketler, Avrupa Birliği tarafından ciddi bir soruşturmaya tabi tutulacak. Hedef ise arama sonuçlarındaki şeffaflık ve dürüst listeleme politikası. Soruşturmanın başlangıç sebeplerinden bir tanesi de ABD’li büyük teknoloji firmaları ve diğer markaların, AB üyesi şirketler karşısında “daha öncelikli” olup olmadığının belirlenmesi.
Gelecek yıl başlaması planlanan soruşturmada ilk olarak ödeme yapılmış linkler ve reklamlar ile platformların bunları nasıl kullandığı, son kullanıcıya nasıl “gösterdiği” öne çıkarılacak. AB Başkan Yardımcsı Andrus Ansip‘in yeni stratejiyi 6 Mayıs tarihinde duyurması da bekleniyor.
Google’ın rakip şirketler arasında haksızlığa sebep olacak şekilde arama sonuçları sunduğu söylenirken, Facebook ve Amazon’un sahip olduğu kullanıcı verilerinin de kullanım şeklinden endişe duyulduğu belirtiliyor.
Araştırmaya ön ayak olan iki isim ise Fransa ve Almanya oldu. İki ülke de, haksız rekabete sebebiyet verecek arama algoritmalarını kanıt olarak sundu.
Turkcell Kurumsal Satış Direktörü Çağatay Aynur
Turkcell, “İş’te Teknoloji Hamlesi” vizyonu doğrultusunda, şirketlerin büyümesine teknolojiyle destek olmak üzere ara vermeden yıllardır Anadolu turuna devam ediyor. Anadolu’yu adım adım gezerek, mobil ve sabit iletişim teknolojilerinin şirketlere sağladığı faydayı, teknolojik dönüşüm fırsatından yararlanmak isteyen şirketlerle birebir temasa geçerek anlatan Turkcell, bu seneki organizasyonlarından altıncısını Samsun’da Turkcell Kurumsal Satış Direktörü Çağatay Aynur’un ev sahipliğinde, Kadir Çöpdemir’in moderatörlüğü ile gerçekleştirdi.
Turkcell Kurumsal Satış Direktörü Çağatay Aynur‘un, “Teknoloji ve İnovasyonla Yeni Bir Dünya” başlıklı konuşmasıyla başlayan toplantının sonunda Turkcell’in mobil ve sabit teknoloji çözümlerini kullanarak fark yaratan Yeşilırmak Çalık Elektrik’in Perakende İl Koordinatörü Fahrettin Tun, Samsun Pro.Ulaşım’ın Genel Müdürü Kadir Gürkan ve Samsun Çarşı Büyük Mağaza Kuyumculuk’un Genel Koordinatörü Timur Yeten katılımcılarla başarı hikayelerini paylaştı.
Çağatay Aynur: “Son 5 yılda Samsun’da 66 milyon TL’lik yatırım gerçekleştirdik”
Turkcell Kurumsal Satış Direktörü Çağatay Aynur gerçekleştirdiği sunumda “Turkcell, bugün kurumsal pazarın lideri ve 520 bini aşkın şirkete hizmet veriyor. 2014 yılında ülke ekonomisine 1,8 milyar TL katkı sağladığımız makineler arası iletişim teknolojisiyle kurumsal müşterilerimize hesaplı, pratik, hızlı ve faydası kanıtlanmış çözümler sunuyoruz. Bugün Türkiye’de makineler arası iletişim teknolojisinin kullanıldığı yaklaşık her 3 makineden 2’si Turkcell’li ve M2M konusunda uzman 40 iş ortağımızla 1500’ü aşkın proje gerçekleştirdik. 33 bin 500 km’lik fiber altyapımız, tek noktadan toplu iletişim çözümlerimiz, kurumsal müşterilerimize hizmet veren 1000 çağrı merkezi çalışanımız ve 2200 kişilik kurumsal satış ekibimizle müşterilerimize en iyi hizmeti götürüyoruz. Geçtiğimiz aylarda, şirketlerin bilişim teknolojilerini etkin kullanımı için Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek yeni bir model geliştirdik. İş’te Teknoloji Hamlesi adını verdiğimiz bu model ile sektörlerin ve şirketlerin ihtiyaçlarına özel çözümleri kategorize edip, Turkcell güvencesi ile müşterilerimize sunuyoruz.” dedi.
Turkcell olarak iş süreçlerini mobil teknolojilerin katkısıyla sürdürerek yeni dünyada kazananlar arasında olmak isteyen müşterileri için “Gerçek Zamanlı İşletme” yaklaşımını hayata geçirdiklerini söyleyen Aynur: “Gerçek Zamanlı İşletme yaklaşımı şirketlerin 3 temel alanının yeni nesil teknolojilerle gerçek zamanlı olarak yönetilmesi anlamına geliyor. Bunlardan ilki Mobil İşletme, yani firmaların operasyonlarının tamamını ya da bir kısmını mekan ve zamandan bağımsız olarak yürütebilmesi. İkincisi, şirketlerin müşterileri hakkında kendi operasyonları ile bilmeleri mümkün olamayacak bilgileri de kullanarak içgörü sahibi olması, en doğru teklifi, en doğru kitleyle, en doğru zamanda buluşturabilmesini sağlayan Gerçek Zamanlı Pazarlama. Üçüncüsü ise, firmaların operasyonlarını yönetebilmeleri için kurmaları zaruri olan bilgi işlem altyapılarını, yatırım yapmadan, servis modeli ile edinmeleri anlamına gelen Sıfır Altyapılı İşletme” olduğunu ifade etti.
Samsun için yapılan yatırım miktarına da değinen Aynur: “Anadolu’nun her köşesine önemli yatırımlar gerçekleştiriyoruz. Bu yatırımlarımız hem şehrin gelişimine hem de ülke ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Yatırım konusunda önem verdiğimiz illerimizden bir tanesi olan Samsun’da son 5 yılda yaptığımız toplam yatırım miktarı 66 milyon TL’yi buldu. Yatırımın yanında Samsun’a istihdam konusunda da katkı sağladık. Bugün 1000’in üzerinde kişiye iş imkanı sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.” dedi.
ABD’deki Penn State Üniversitesi’nden Prof. Heng Xu, son günlerde ilginç bir proje üzerinde çalışıyor. Xu, online dünya üzerindeki sınırsız bilgiyi kullanarak, geleceğin moda akımları üzerine tahminlerde bulunuyor. Yarı zamanlı moda modelliği de yapmış olan ve moda dünyasına yakın duran Xu’nun hedefi, sıradan insanların da modayı belirleyebilmesi ve rahatça takip etmesi yönünde.
Style.com sitesinin yanı sıra, en meşhur moda dergileri, ünlü moda tasarımcıları ve benzeri nice başlıkta sanal dünyadan yıllardır birikmiş verileri toplayan Xu ve ekibi, dönemsel olarak mevcut moda anlayışı ve müşteri taleplerini şema olarak yapılandırıyor. The Devil Wears Prada adlı 2006 yapımı filmi izleyen ve buradaki bir sahneden sonra aklına böyle bir proje geldiğini söyleyen Xu, Twitter gibi gerçek zamanlı mecraları da takip ederek içerik topluyor.
Sosyal medyayı kullanarak tüketicinin alışkanlıkları ve yerel tercihleri takip edebileceğimizi söyleyen isim, moda herkes için olmalı diyor.
Bazı moda sektörü çalışanlarının bu gibi projelere mesafeli olduğunu ve sanat anlayışlarının, rakamlar ile karşılaştırılmasından rahatsızlık duyduklarını da ekleyen Heng Xu, durumun geçerliliğini kabul etmediklerini dile getiriyor.
Turkcell’in Anadolu’daki şirketlere dijital dünyayı anlatmak için düzenlediği İş’te Teknoloji Hamlesi etkinliklerinin yeni durağı bu kez Samsun oldu.
22 Nisan Çarşamba günü Sheraton Samsun’da düzenlenen etkinlik, Turkcell Kurumsal Satış Direktörü Çağatay Aynur’un ev sahipliğinde düzenleniyor.
Turkcell’in, mobil teknolojiler ile şirketlerdeki dijital dönüşümü nasıl sağladığının örneklerle anlatıldığı etkinlikler bugüne kadar 21 ilde 6 binin üzerinde kurumsal müşteriye ulaşmıştı.
Turkcell İş’te Teknoloji Hamlesi etkinlikleri önümüzdeki dönemde farklı illerle devam edecek.
“6 Saniyede 1 Fikir” isimli yarışmayla Logo, genç girişimcileri, yazılım/internet alanındaki yeni iş fikirlerini 6 saniyelik Vine videoları ile en etkili ve yaratıcı şekilde anlatmaya ve Twitter’da “#6saniyede1fikir” hashtag’i altında paylaşmaya davet ediyor.
Yarışmanın jüri üyeliğini Logo Yazılım’ın Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Tekbulut, Webrazzi’nin kurucusu ve CEO’su Arda Kutsal, Ajans 41?29!’un kurucusu ve Alemşah Öztürk ile Arya WIP’nin kurucusu ve Galata Business Angels üyesi Ahu Serter üstleniyor.
Seçilecek en iyi 10 Vine videosunun sahipleri, jüri üyelerine iş fikirlerini sunabilecekleri ve onlarda öneri ile yorum alabilecekleri bir workshop’a katılma imkânı buluyor.
Jüri üyeleri tarafından workshop sonunda belirlenecek 2 kişi katılımcı, teknolojinin dünyayla buluşturulduğu Dublin’de düzenlenecek teknoloji sektörünün popüler etkinliklerinden biri olan WebSummit’e katılma hakkı kazanıyor.
Teknoloji alanında yeni bir iş fikri olan genç girişimcilerin kendilerini duyurabilmeleri, iş bağlantıları geliştirebilmeleri ve teknoloji sektöründeki son gelişmeleri yakalayarak yeni kapılar açabilmeleri için destek vermek üzere düzenlenen yarışmaya, 31 Mayıs günü saat 23.59’a kadar başvurulabiliyor. Yarışmaya katılan projeler ve kampanya ile ilgili tüm detaylara, kampanya süresincewww.6saniyede1fikir.com adresinden ve Logo Yazılım Facebook sayfasından ulaşılabiliyor.
İster çalışıyor ya da fit kalmak için egzersiz yapalım; ister öğreniyor, oynuyor, internetten alışveriş yapıyor ya da TV seyredelim, etkileşim içinde olduğumuz her tür kurum ya da kuruluştan yeni dijital taleplerde bulunuyoruz. “Bilgi Nesli: Geleceği Dönüştürme” isimli yeni bir araştırma, dijital vatandaşlardan oluşan global bir toplumun etkisini araştırdı. Bu bireyler daima internete bağlı halde ve internet üzerinde etkileşim halinde. Dünyanın bilgisi parmaklarının ucunda. Bu bireyler dünyayı da çok farklı bir şekilde görüyor. 18 ülkeden direktör seviyesinden CEO, CFO, COO seviyesine kadar toplam 3 bin 600 yöneticinin katıldığı araştırma, bu bireylerin yeni beklentilerini ortaya çıkarıyor ve bu yeni ortamda işletmelerin başarılı bir şekilde çalışabilmeleri ve rekabet edebilmeleri için sahip olmaları gereken en önemli nitelikleri tanımlıyor.
Beklendiği gibi, araştırmaya katılan iş liderlerinin neredeyse hepsi (yüzde 96) yeni teknolojilerin iş ve ticaret kurallarını sonsuza dek değiştirdiğine inanıyor. Bunun yanı sıra katılanların yüzde 93’ü teknolojideki son gelişmelerin müşteri beklentilerini tamamen değiştirdiğini ve hemen hemen hepsi de bu değişimin önümüzdeki on sene içinde daha da hızlanacağını belirtiyor. Müşteri beklentileri arasında en üst sıralarda hizmetlere daha hızlı erişim; 7/24 “her yerde” erişim ve bağlanırlık; daha fazla cihaza erişim ve daha benzersiz kişiselleştirilmiş deneyim yer alıyor.
İşletmeler Yeni Bilgi Nesli’nin taleplerine bağlı olarak dönüşümün kritik öneme sahip olduğunu kabul ediyor. Liderler, yeniliklere hızlı bir şekilde ayak uydurmak ve işleyişlerinde aksama yaşamamak için temelinde bilgi olan beş gerekli niteliği tanımladı:
Pazarlardaki yeni fırsatları önden tespit etmek
Şeffaflık göstermek ve güven aşılamak
Çevik şekilde yeniliklere imza atmak
Benzersiz ve kişiye özel deneyimler sunmak
Gerçek zamanlı çalışmak
İş liderleri bu niteliklerin yüksek öncelikli nitelikler olduğunu kabul etseler de, yalnızca çok az işletmenin bu niteliklere tam anlamıyla sahip olduğunu ve işletme içinde benimsendiğini de itiraf ediyor. İşletmelerin yalnızca yüzde 12’si yeni fırsatları önsezili bir şekilde tespit edebiliyor; yalnızca yüzde 9’u çevik yöntemlerle yeniliklere imza atabiliyor; yalnızca yüzde 14’ü şeffaflık gösterebiliyor ve güven aşılıyor, yalnızca yüzde 11’i benzersiz ve kişiye özel deneyimler sunabiliyor ve yalnızca yüzde 12’si gerçek zamanlı çalışabiliyor.
Gartner ve IDC’nin raporlarına göre 2020 senesine kadar 7 milyardan fazla insan en az 30 milyar cihaz üzerinden 44 zetabayt veri (44 trilyon gigabayt) yaratacak. Bu da hızla yaşamın neredeyse her unsurunun veriler tarafından yönlendirileceği, veri merkezli olacağı bir dünyaya dönüşüme neden oluyor. İşletmeler bu verilerden değer elde edebileceklerini biliyor, ancak yüzde 49’u bunu nasıl gerçekleştirebileceklerini bilmiyor:
Yüzde 70’i verilerden bilgi ve içgörü elde edebileceklerini söylemelerine karşın, yalnızca yüzde 30’u bunu gerçekleştirebilmek için gerçek zamanlı bilgilerine dayanarak hareket edebiliyor.
Yüzde 52’si verilerini etkin biçimde kullanmadıklarını ya da verilerle ilgili işyükü dağı altında ezildiklerini itiraf ediyor.
Yalnızca yüzde 24’ü kendilerini veriyi faydalı içgörü ve bilgilere dönüştürme konusunda “çok iyi” görüyor.
Şirketler değişen müşteri beklentilerini karşılamak için kendilerini hazırlasalar da, dünya da aynı yüksek hızda değişmeye devam ediyor. Institute For The Future, bu araştırmada, teknolojinin 2024 senesinde kadar dünyayı nasıl dönüştüreceğine dair önemli makro değişimlerle ilgili tahminlerde bulundu. Yaşamın neredeyse her unsurunun veriler tarafından yönlendirileceği bir dünyaya doğru bir kayma olduğuna dair güçlü işaretler var. Bireyler ve kurumlar açık bilgi alış verişleri yoluyla bilgileri satacak, bağışlayacak ya da takas edecek.
Cansız nesneler etrafımızda hayat bulacak, daha bilinçli, duyarlı ve bağlı olacak. Karar verme süreci yapay zeka tarafından hiç olmadığı kadar daha kapsamlı bir hal alacak. Bilgiler karşılıklı iletilebilecek ve birden çok duyuyla algılanabilecek. Tüketiciler yeni araçlar sayesinde kendi gizli bilgilerini daha etkin biçimde kontrol edebilecek. Bu yeni dünya düzeninde, değer kavramı ürün ve hizmetlerden bu ürün ve hizmetlerin ürettiği bilgilere kayacak.
Devletin zirvesine ev sahipliği yapan etkinliğe Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, devlet erkânının önemli temsilcilerinin yanı sıra, eski bakanlar, Türk Telekom’un geçmiş dönem yöneticileri, çalışanları, çok sayıda bürokrat ve gazeteci katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, törende yaptığı konuşmada Türk Telekom Grubu’nun 175 yıllık geçmişiyle Türkiye iletişim tarihindeki önemine dikkat çekerek, Türkiye’nin iletişim altyapısına ve dijital dönüşümüne katkılarından dolayı teşekkür etti.
Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanı Mohammed Hariri ise törende yaptığı konuşmada Türkiye sevdasını ve bu ülkeye yatırım yapmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek “Tam 10 yıl önce, Oger Telekom olarak Türk Telekom’un özelleştirme ihalesini kazandığımızda, Türkiye tarihindeki en prestijli ve en büyük özelleştirilmiş şirketi işletecek olmanın doğru bir karar olduğunu biliyordum. Türk Telekom’un ilk halka arzında yakaladığı büyük başarının ardından bu kararın ne kadar doğru olduğu görüldü. Türk Telekom, yaptığımız büyük yatırımlar sayesinde internet ve iletişim sektörüne liderlik ediyor. Türkiye’nin telekomünikasyon altyapısına yapılan toplam yatırımın yüzde 50’sinden fazlasına karşılık gelen bu yatırımlar, bu yılın sonunda 22 milyar TL’ye ulaşacak.” dedi.
“Türkiye’nin teknolojik ve inovatif gücüyüz”Türk Telekom Grubu CEO’su Rami Aslan ise Türkiye’yi en son teknolojilerle donanmış, akıllı ve çığır açıcı bir dijital ortama dönüştürmeyi hedeflediklerini belirterek “Türk Telekom, ses hizmetlerinden genişbanta, fiberden IPTV’ye, uçtan uca kurumsal çözümlerden, son olarak akıllı şehir uygulamalarına kadar, iletişim ve teknoloji alanında daima yeni ve cesur atılımlara öncülük eden teknolojik ve inovatif bir güç.” yorumunu yaptı.
Rami Aslan, 2015 yılının sonuna kadar Türkiye’ye 22 milyar TL yatırım yapmış olacaklarını belirterek, “Bu, sektöre yapılan en büyük yatırım olmasının yanı sıra gelir akışları karşılaştırıldığında Avrupa, Orta Doğu ve Çin dışında Asya’daki en büyük yatırım miktarı. Başka bir ifade ile; bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla 6.500 okul, 16.000 km otoban ve 3 Boğaz köprüsü inşa edebilirsiniz.”
“4G Türk Telekom’un güçlü ve yaygın fiber altyapısı üzerinde hayata geçecek”
4G için tüm enerjileriyle hazır olduklarını ifade eden Aslan sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece ülkenin en gelişmiş ve kaliteli 4G ağını değil, dünyadaki tüm benzerlerini kalite ve dayanıklılık yönünden geride bırakacak bir 4G ağını oluşturup, geliştireceğimizin sözünü vermek isterim. Geçtiğimiz günlerde mobil operatörümüz Avea ile gerçekleştirdiğimiz 4G hız testlerinde 3.6 Gbps hıza ulaşarak bunu ispatladık. Türkiye’de bir hız rekoruna daha imza attık. 5G için ise, dünyanın saygın ve önde gelen küresel kuruluşlarıyla çalışmaya başladık bile.”
İnternet aboneliği bulunmayanlara ücretsiz internet
Türk Telekom Grubu olarak yatırımlarını sürdürdüklerini ifade eden Aslan konuşmasında özel bir duyuru da yaptı. Bugüne kadar evine internet bağlatmamış herkese iki yıl boyunca interneti ücretsiz sunacaklarını açıklayan Aslan, buradaki paketin 4 GB kotalı 4 Mbps hızındaki tarife olacağını belirtti.
Türkiye, yaklaşık 5 yıl gecikmeyle 4G’ye geçiş için gün sayarken Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ilginç bir açıklama geldi. Türk Telekom’un Ankara’da düzenlenen 175. kuruluş etkinliğine katılan Erdoğan, konuşmasında kısa bir brifing aldığını, buradan aldığı bilgilerle 4G’ye hiç başlamadan 5G’ye geçmenin daha iyi olacağını ifade etti.
Konuşmasında, “Gündemde 4G ihalesi var. Ama dünya 5G’yi konuşuyor. 4G’yle hiç zaman kaybetmeyelim. O zaman 3G’de 2 yıl daha sabredersek, 5G’ye geçeriz. Aksi takdirde 4G’ye geçersek Türkiye çöplük haline döner.” yorumunu yapan Erdoğan, 2 yıl daha beklenirse 5G’ye geçilebileceğini belirtti.
5G’ye geçiş mümkün mü?
Dünyada 5G’nin sektörler arasındaki özel etkinlikler haricinde kullanıcıların karşısına ilk çıktığı etkinliklerden biri Mart ayında Barselona’da düzenlenen Mobil Dünya Kongresi oldu. Henüz çok taze olan bu konu hakkında bir yandan standartları geliştirme çalışmaları sürerken, diğer yandan üreticilerin de gerek altyapı gerekse ürün bazında ciddi hazırlık yapması gerekiyor.
Şu an için yolun oldukça başında olan 5G için gereken bu yeniliklerin tamamına yakını test aşamasında. Bu tarz testlerin tamamlanması ve gerek telekom operatörlerine gerekse son kullanıcılara ürün olarak sunulabilmesi için yıllar gerekiyor. Diğer yandan 5G’ye uyarlanmış telekom yönetim yazılımlarının da aynı titizlikle hazırlanması gerekmekte.
Bu açıdan bakıldığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasında yer alan “2 yıl bekleyelim” ifadesi karşılığını bulmuyor. Bununla birlikte üretici şirketlerin ve tabii telekom operatörlerinin 4G için belirlediği ticari kaygıları da hesaba katmak gerekiyor. Ticari kaygılar demişken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “4G nedeniyle ülkeyi çöplüğe çevirmeyelim.” cümlesini de irdelemek gerekiyor. Tüm teknik engeller aşılsa, altyapı hazırlansa bile satışta bulunan ürünler 5G değil, 4G uyumlu olacağı için çöplüğe dönüştürüleceği söylenen ürünler yine satılacak. Bu nedenle lisans verilse dahi lisans sonrası kullanım için 2020 sonrasının beklenmesi gerekecek.
5G’ye geçiş için sektörün ve ülkelerin planları neler diye baktığımızda ise karşımıza 2020 tarihi çıkıyor. Bazı Avrupa ülkeleri, ABD, Çin ve Japonya bu tarihte 5G’yi aktif hale getirmeyi planladıklarını açıklamışlardı.
Özetle, kısa bir brifing sonrası yapılan bu açıklamayı talihsiz ve karşılığı olmayan bir ifade olarak yorumlamak mümkün. Henüz oldukça sıcak olan bu gündemin, gerçeklerin anlaşılmasıyla yerini yeniden 4G ihalesine bırakacağını öngörebiliriz.
1922’de kurulan ve asıl işi ordulara füze ve yan sistemleri satmak olan Raytheon, siber güvenlik alanının tanınmış şirketlerinden Websense’i bünyesine kattığını açıkladı.
ABD merkezli şirket, bu hamleyle savunma alanındaki iş sınırlarını siber dünyaya da taşırken, nispeten zayıf olan bu alandaki faaliyetlerini ciddi oranda güçlendirmiş oldu. Öncesinde de bu alanda bazı girişimleri olan şirketin Websense alımı yaptığı en büyük yatırım anlamına geliyor. Websense’e 1.57 milyar dolar yatırım yaptığını açıklayan şirket, Websense’in TRITON platformunu kendi geliştirdiği sistemler için kullanacağını belirtti.
Detaylara bakıldığında ise Websense’in sahibi Vista Equity Partners’le bir iş ortaklığı gerçekleştirilmiş olduğu da görülüyor. Raytheon’un kurulacak yeni şirkete yaptığı yatırım yeni şirketin yüzde 80’ini temsil ederken, kalan kısım için Vista Equity Partners’ın 400 milyon dolarlık bir yatırımı söz konusu. Bu da, siber güvenliğe odaklanmış yaklaşık 1,9 milyar dolarlık yeni bir şirket anlamına geliyor. Raytheoncyber.com adresinde yeni bir site de açan şirketin bu sitesinde 2020’de 25 milyar birbiriyle bağlantılı cihaz olduğu vurgusu, özellikle nesnelerin interneti güvenliğine odaklanacaklarını gösteriyor.
Raytheon kimdir?
1922’de kurulan ve 1959’da kurulan şirketin aralarında Türkiye’nin de olduğu çok sayıda toplamda 63 bin çalışanı bulunuyor. Şirketin 2013 mali yılındaki geliri olan yaklaşık 24 milyar doların yüzde 90’lık kısmı askeri ürün ve sistemlerden geliyor. Yaklaşık 30 yıldır kendi içinde siber güvenlik çözümleri geliştiren şirket, Websense ile teknoloji dünyasına hızlı bir giriş yapmış oldu.
15 saate varan pil ömrü, neredeyse çerçevesiz ekranı ve en yüksek performanslı en küçük PC olmasıyla tanıtıldığı ilk günden bu yana büyük ses getiren Dell’in 13 inçlik dizüstü bilgisayarı XPS 13, Türkiye’de piyasaya sürüldü. Kurumsal kullanıcılar için de alternatif olacak ürünle ilgili Dell Türkiye Ülke Müdürü Didem Duru ile konuştuk.
İş dünyası, özellikle pazarlama departmanlarıyla müşterilerine sosyal medya üzerinden ulaşma gayretinde. Bu iletişimi kolaylaştırmak için kurulan dijital iletişim hizmeti veren ajanslar ise önemli bir sektörün doğmasını sağladı.
Twitter’ın bugün başlattığı, “takip zorunluluğu olmadan herkese doğrudan mesaj gönderebilme” özelliği en çok bu kanal üzerinden müşteri hizmetlerine ulaşılma olanağı sunan şirketlerin işine yarayacak.
Bugüne kadar kendisine Twitter yoluyla ulaşan kişilere geri dönebilmek için resmi hesaplarından o kişiyi takip etmek zorunda kalan ve “Konuyla ilgili size geri dönebilmemiz için DM yoluyla iletişim bilgilerinizi yollayın” mesajını adeta kopyala yapıştır metoduyla kullanan şirketler, yeni olanakla birlikte artık bu takip zorunluluğundan kurtulacak.
Ancak gerek bu şirketlerin gerekse şirketlere hizmet veren ajansların dikkat etmesi gereken önemli bir detay var. Twitter’ın bu özelliği yalnızca izin veren kullanıcılar için geçerli. Yani doğrudan mesaj almak isteyenlerin, Twitter’daki ayarlar bölümünde bulunan Gizlilik ve Güvenlik sekmesine giderek bu seçeneği aktif hale getirmesi gerekiyor.
Software AG, veri analitiği firması Evalueserve’un Partner Ekosistemi’ne katıldığını duyurdu. Veri Analitiği danışmanlık hizmetleri ve çözümlerinde uzmanlaşan Evalueserve, Software AG’nin katma değer yaratan iş ortaklarından biri olarak, işletmelerin büyük ve hızlı veriden en üst düzeyde faydalanmasına ve rekabet üstünlüğü sağlayan gerçek zamanlı içgörüler elde etmesine yardımcı olacak.
Software AG ile güçlerini birleştiren Evalueserve, iş dünyasının ihtiyaç duyduğu veri akış analitiği hizmetlerine yönelik olarak tasarladığı kapsamlı süreçler ile tanınıyor. Tüketici tercihleri ve pazar koşullarındaki değişimleri, “mind+machine” yaklaşımıyla gerçek zamanlı olarak takip eden Evalueserve, 360 derece veri analitiği hizmetlerinde işletmelerin mevcut konjonktürler karşısında aksiyona dönüştürülebilir içgörüler edinmesini sağlıyor. Yüksek teknolojiyi temel alan “mind+machine” uygulamasının ardında ise, araştırma ve veri yönetimi alanında yenilikçi hizmetler geliştiren, işletmelerin sorunları doğrultusunda iş zekâsı sistemleri tasarlayan dünya çapındaki uzman analistler var.
Evalueserve, işbirliği kapsamında mevcut hizmetlerini çeşitlendirmek ve iyileştirmek amacıyla bundan böyle Software AG’nin Apama Akış Analitiği Platformu’ndan faydalanacak. Platform, şirketin Risk ve Uyumluluk, Müşteri İçgörüleri, Nesnelerin İnterneti gibi karmaşık süreçlerde veri akışlarını yönetmesine yardımcı olacak. İşletme için kritik bileşenlerdeki herhangi bir sorunu öngörme ve proaktif şekilde aksiyon alma konusunda hizmet mühendislerine yol gösteren Apama, cihazlardan ve makinelerden durmaksızın gelen verileri gerçek zamanlı analizler ile değerlendirerek beklenmedik aksaklıkların ve maddi kayıpların önüne geçiyor.
GD Holding Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Duyarlar
İnsan kaynakları, telekom, internet, bilişim, e-ticaret sektörlerinde gerçekleştirdiği yatırımlarla holdingleşme sürecini tamamlayan GD Holding’in başarı hikâyesinin arkasındaki isim olan Gökhan Duyarlar’ın “internetten Türkiye’nin yeni markalarını yaratmak” hedefiyle kurduğu “Kuluçka Merkezi” çeşitli nedenlerden ötürü projesini hayata geçiremeyen girişimcilerin imdadına yetişiyor. Merkezde GD Holding’in yarım milyon TL’lik yatırım desteği ile geliştirilen Mobil Takip projesi, özellikle pazarlama ve satış temsilcileri gibi saha çalışanlarının hangi lokasyonda olduklarını görmelerine ve birbirleriyle internet üzerinden anında iletişim kurmalarına olanak sağlıyor.
Holding bünyesinde marketing, yazılım, donanım, operasyon, lojistik, hukuk, vergi, muhasebe, ve PR gibi her türlü alt yapı hizmeti sağlanarak olgunlaşan projede, girişimcilerin en büyük sorunu olan risk yönetimi de yine GD Holding tarafından sağlandı. Gökhan Duyarlar’ın bir seri girişimci misyonuyla hayata geçirdiği “Kuluçka Merkezi”nin ilk ürünü olan proje, internetten mobil uygulama olarak cep telefonu ve tabletlere indirilebiliyor. Uygulama, açık olduğu her an boyunca çalışanların hangi lokasyonda yer aldığı görülebiliyor. Çalışanlar uygulama aracılığıyla birbirleriyle kesintisiz iletişim kurabiliyor.
Telekom, internet, bilişim, e-ticaret, insan kaynakları alanlarında faaliyet gösteren şirket gruplarını içerisinde barındıran bir holding olarak Türkiye’ye yeni markalar kazandırmayı hedeflediklerini, “Kuluçka Merkezi”nin de bu hedefin bir parçası olduğunu ifade eden GD Holding Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Duyarlar, merkeze ve merkezin ilk projesi olan Mobil Takip hakkında şu değerlendirmede bulundu:
Maaşlı girişimci
“Türkiye’de Melek Yatırımcı platformunu temsil eden eko sistemin başarı oranı ne yazık ki yüzde 2’lerde kalıyor. Platformun başarı oranını artırabilmesi için eko sistemi geliştirmemiz gerekiyor. Biz bugün holding bünyemizde kurduğumuz “Kuluçka Merkezi” aracılığıyla bunu yapmayı hedefledik. Bunu yaparken de girişimcilerimizi kendi çalışanımız gibi görerek onlara maaş bağladık. Bu merkez aracılığıyla seçtiğimiz ilk proje Mobil Takip oldu.”
Lokasyona göre iş bölümü
“Bugüne kadar özellikle sahada çalışanların takibi ve iletişimi noktasında geliştirilen projelerden farklı bir proje geliştirdik. Mobil Takip aracılığıyla cep telefonları ve tabletlere indirilen bir uygulama ile çalışanların nerede olduğunu görebiliyoruz. Bu sahada çalışanların zaman ve emek kaybını ortadan kaldıran bir proje. Özellikle büyük şehirlerde yaşanan trafik kaosu, saha çalışanlarını olumsuz etkiliyor. Mobil Takip ile çalışanlar kendi aralarında lokasyona göre iş bölümü yapabilme fırsatı yakalayacaklar.”
Arena, Dell tarafından satın alınan SonicWALL‘un güvenlik cihazları ve bu cihazlara bağlı yazılım ürünlerinin distribütörü olduğunu açıkladı. Sonicwall ürünlerinin Türkiye çapında daha çok müşteriye ulaştırılmasını sağlayacak olan bu anlaşma ile tüm iş ortakları yeni ve katma değerli satın alma olanaklarına sahip oldu.
Anlaşma sonrası görüşlerini açıklayan Arena Genel Müdür Yardımcısı Atıf Büyüksoy, katma değerli iş modelleri ile hizmet vermenin heyecanı içinde olduklarını ifade ederken sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyanın önde gelen markası Dell’in; server storage, network ve Dell Wyse’ın da thin client çözümleri ile Dell çatısı altında müşterilerimize değer sunuyoruz. Bunun yanı sıra günümüzün en önemli ihtiyacı olan güvenlik alanında önemli bir markayı daha portfoyümüze katmaktan mutluluk duyuyoruz. Dell markasının uçtan uca tüm çözümlerini iş ortaklarımıza ve iş ortaklarımzın müşterilerine sunmak, Arena Value değerini bir kez daha ön plana çıkarıyor. Dell Sonicwall işbirliğimiz tüm iş ortaklarımıza hayırlı olsun.”
SonicWall’un kurulduğu 1991 yılından bu yana Gartner’ın raporlarında sınıfında lider markalar arasında yer aldığını belirten Dell Software İş Geliştirme Müdürü Özben Miçooğulları ise konuyla ilgili şunları söyledi:
“Başta güvenlik duvarı olmak üzere çeşitli güvenlik ürünleriyle tanınan SonicWALL, kurumsal çözümler pazarındaki bu başarısını daha da ileriye taşımak için konusunda uzman iş ortaklarıyla faaliyetlerine devam etmektedir. Bu kapsamda güvenlik cihazları ve bu cihazlara bağlı yazılım ürünlerinin dağıtıcısı olarak Arena ile gerçekleştirdiğimiz stratejik iş ortaklığından doğan sinerji ile, müşterilerimize doğru ürünleri doğru zamanda ve uygun finansal modeller ile ulaştırmayı hedefliyoruz.”
Yatırımlarınızı Google Wallet üzerinde saklıyorsanız artık daha güvenli bir sistemin içindesiniz. Yahoo Finance’ta yayınlanan habere göre Google, artık Wallet paralarını FDIC (Federal Deposit Insurance Corporation)’ın güvencesindeki bankalarda saklayacak.
Bir başka deyişle, şayet Google ya da bu bankalardan birinin başına kötü bir durum gelirse, paranız ABD hükümeti güvencesi altında olacak. Normalde ise Google Wallet gibi hizmetler FDIC garantisi taşımıyor.
1929’daki Büyük Buhran dönemi (ABD’nin en büyük ekonomik çöküşü) döneminde federal sistem, bankalardaki 250 bin dolar ve üstü birikim ile depozitoları güvence altına almış ve ABD vatandaşlarının yatırımlarını bankalarda saklaması için bir tür teşvik sağlanmıştı. FDIC ise 1933’te çıkartılan bir kanunla kurulmuştu.
Bu karar aynı zamanda bu alanda bir ilk olma niteliği de taşıyor. PayPal ve Google Wallet gibi hizmetler bugüne kadar “para saklamadığı” için de böyle bir güvenceye ihtiyaç olmamıştı.
Silikon Vadisi merkezli girişim sermayesi fonu Ribbit Capital, Paraşüt’e 3.7 milyon TL ile ikinci tur yatırım yaptığını açıkladı. Böylece Şubat ayında Revo Capital’ın yaptığı 1.5 milyon TL’lik ikinci tur yatırım ile Paraşüt, 2015 yılının ilk çeyreğinde toplamda 5.2 milyon TL yatırım aldı.
2013 yılında kurulan Paraşüt, ilk yatırımlarını Revo Capital ve Ribbit Capital’den toplam 1.650 milyon TL olarak almış ve büyümüştü. Paraşüt bu başarısı ile Türkiye’nin Silikon Vadisi’nden yatırım çeken ilk kurumsal teknoloji (B2B) şirketi oldu.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansal operasyonlarını daha verimli yönetebilmesini sağlamak amacıyla geliştirilen Paraşüt, 10 bini aşkın firma tarafından kullanılıyor. Tecrübeli kadrosuyla, sürekli yenilenerek ihtiyaçları karşılamayı başaran bir hizmet olmayı sürdürüyor.
Paraşüt, fatura oluşturma ve yazdırma, kredi kartı ile online tahsilat, ödeme takibi için otomatik hatırlatmalar, maaş takibi ve anında raporlama gibi pek çok hizmeti tek bir platform üzerinden veriyor. Yakın zamanda e-Fatura hizmeti de sunmaya başlayacak olan Paraşüt’ün bankalarla entegrasyon çalışmaları da devam ediyor.
Cyberoam, kimlik ve kural bazlı ağ güvenliği ve yönetimine dair yeni bir teknolojinin patentini aldığını duyurdu. Tamamen Cyberoam’a özgü olan bu yeni teknoloji, son kullanıcı kimliğiyle ağ güvenliği politikalarını etkin bir şekilde bir araya getiriyor. Böylece çalışanların erişim güvenliğini güçlendirirken, her bir çalışan için ayrılacak kaynakların ihtiyaca göre bağımsız olarak kurgulanmasını ve yönetilmesini kolaylaştırıyor.
Bu yeni teknoloji, Cyberoam’ın ağ güvenliğine yönelik sunduğu yeni nesil Firewall (NGFW) ve birleşik tehdit yönetimi (UTM) cihazlarının merkezinde yer alıyor.
Her bir kullanıcının erişim yetkileri bağımsız olarak tanımlanabiliyor
Geleneksel güvenlik yaklaşımları, herhangi bir ağ trafiğine izin vermek veya engellemek için kaynak ve erişim noktasındaki IP adreslerini karşılaştırma prensibiyle çalışıyor. Cyberoam’ın yeni patentli teknolojisi ise kaynak ve erişim noktasında her bir kullanıcı için özelleştirilebilen yeni kurallar tanımlanmasına olanak sağlıyor.
Layer 8 güvenlik teknolojisinin parçası olan bu yeni güvenlik yaklaşımı, her bir kullanıcının ihtiyacına özgü detaylı kuralların çok daha esnek bir şekilde kurgulanabilmesini sağlıyor. Böylece kullanıcıya özgü ağ ve uygulama erişim yetkileri, kullanılabilecek en yüksek bant genişliği ve bağlantı erişim sürelerinin kısıtlanması gibi kurallar kolayca hayata geçirilebiliyor.
Cyberoam Technologies CEO’su Hemal PatelUluslararası güvenlik regülasyonlarına uyumu kolaylaştırıyor
Cyberoam Technologies CEO’su Hemal Patel, güvenlik zincirinde en zayıf halkanın çalışanların ağ erişiminden kaynaklandığını, bu nedenle kullanıcı bazlı güvenliğin en önemli öncelikleri arasında yer aldığını ifade etti. Patel, “Ortaya koyduğumuz yeni teknolojiyle bu zayıf halkanın güçlendirilmesi adına sistem yöneticilerine ihtiyaç duydukları yeni yetenekler kazandırıyoruz. Ağ erişimine dair yönetim olanaklarını genişleten, güvenliği ve şeffaflığı artıran bu teknoloji sayesinde Cyberoam’ın kimlik bazlı ağ güvenliğindeki liderliğini daha da pekiştireceğiz” dedi.
Patel, ayrıca Layer 8 güvenlik standartlarına dayalı bu yeni patentli teknolojinin kurumların HIPAA, CIPA, PCI-DSS, GLBA gibi regülasyonlara uyumunu kolaylaştırdığına da dikkat çekti.