Yürürken mesajlaşmak beynimizi değiştiriyor

0
Texting-While-WalkingTeknolojinin hayatlarımıza etkisini sık sık tartışıyoruz. Cep telefonları sayesinde artık evden çıkmadan önce randevulaşma alışkanlığımızı terk ettik, internetin varlığı nedeniyle aradığımız bilgiyi arama motorlarına sorma alışkanlığı edindik. Sosyal medya, sosyal hayatımıza yeni dengeler soktu, mobil cihazların gelişimi, çalışma hayatımızı kökünden değiştirdi. Tüm bu değişimlerin çok hızlı bir şekilde yaşandığını da kabul etmek gerekiyor. İnsanoğlu, binlerce yıllık varlığında yaşamadığı kadar gelişimi son 20-30 sene içinde ardı ardına yaşamak ve bu değişimlere hızla adapte olmak zorunda kaldı. Şimdi, Teksas Üniversitesi’ndeki bilim insanları, insan beyninin yeni bir değişim yaşadığını tespit ettiler. Yürüme alışkanlıklarımız kökünden değişiyor ve bunun nedeni de yürürken telefonumuza bakmak, mesaj yazmak/almak veya internette sörf yapmak… Bilim inanlarının yaptığı keşfe göre, eskiden çok daha uzun adımlar atarak ve hızlı yürüyerek ilerlemeye ve bir an önce hedefine varmaya odaklanan insan beyni, artık küçük, küçük, daha yavaş ve daha dikkatli adımlar atarak yürümeye adapte oluyor. İnsan beyni artık, gideceği yere bir an önce varmayı değil, düşmeden, sendelemeden, bir yere çapmadan güvenle yürümeye odaklanmaya başlıyor. Bunun sebebi de insanların ellerinde cep telefonuyla mesajlaşarak yürümeye çalışması. Deney sırasında, 18 ve 50 yaş aralığındaki deneklerden, özel olarak hazırlanmış bir pistte yürümeleri istenmiş. Normal yaşamları sırasında, yürürken cep telefonu kullanan ve mesajlaşanların, aynı pisti diğerlerine göre daha uzun zamanda yürüdüğü fark edilmiş. Araştırmaya göre, insan beyni cep telefonu kullanarak yürümeye adapte oldukça, alıştığı standart yürüme hızı düşüyor ve elinde telefon olmadığında da yine aynı düşük hızda yürümeye göre planlanıyor. Kısaca söylemek gerekirse, cep telefonları insan neslini yavaşlatıyor. 2[1]Bu yeni alışkanlık, hayatımıza ilginç bazı çözümleri de sokuyor. Avrupa’da bazı büyük şehirlerin parklarında veya yoğun caddelerinde, bisiklet yoluna benzer şekilde, yürüken mesajlaşlaşanlar için özel hatlar çizildi. New York’ta bu alışkanlığı paraya dönüştürmek isteyen girişimciler, özel, parlak renkli ceketler giyerek, kalabalık meydanlarda kimseye çarpmadan yürüyüp mesajlaşanlara küçük bir bahşiş karşılığında “yol açma” hizmeti vermeye başladılar. Selfie kavramı nasıl yaşamın bir parçası olduysa, yürürken mesajlaşmak da öylesine inkar edilemez bir gerçeğe dönüştü ve bu alışkanlığın artık insan beynini değiştirecek kadar ilerleyerek genlerimize işlediğini görüyoruz. Google Glass gibi, yürürken mesajlaşmayı kolaylaştıracak dijital gözlükler ortaya çıkmadan da bu gelişmeyi durdurmak mümkün olmayacak gibi görünüyor.

Fujitsu SELECT Partner Programı’nı yeniledi

0
10-is ortaklikProgram dünya çapındaki kanal iş ortaklarının değişen ihtiyaçları ve şirketin kârlı büyüme hedefleri göz önüne alınarak yeniden tasarlandı. Fujitsu, SELECT Partner programının yapısını, eğitim imkânlarını ve avantajlarını, değişen pazar dinamiklerini ve kanal iş ortakları ile yakın işbirliğini dikkate alarak güncelledi. Şu ana dek EMEIA, Asya, Okyanusya ve Kuzey Amerika’da uygulanan SELECT Partner Programı yakın zamanda Güney Amerika’da da uygulanmaya başlanacak. EMEIA’da elde edilen başarının ışığında Fujitsu, küresel bazda cironun yüzde 80’ini kanal iş ortakları aracılığıyla yapmayı hedefliyor. Fujitsu Küresel Kanal Partner Yönetimi’nden Sorumlu Başkan Yardımcısı Veerle Limbos, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Fujitsu SELECT Partner Programı, sektörün en gelişmiş kanal iş ortaklığı programlarından biridir ve üç önemli kavrama dayalı olarak değer yaratmayı hedeflemektedir: güvenilir inovasyon, bireysel destek ve büyümeye odaklılık. Yeni ve geliştirilmiş SELECT Partner Programımız; Fujitsu stratejisinin tam merkezinde yer alıyor ve kanal iş ortaklarımıza şirketle daha yakın işbirliği içinde; tamamen kişiye özel bir şekilde, kaynaklara ve eğitimlere erişme olanağı sağlayarak işlerini geliştirmelerine yardımcı oluyor. Kanal iş ortakları ile birlikte büyümek Fujitsu’nun stratejik önceliklerinden biri”  

Şirketler inovasyon için veri merkezlerinde kiralama modelini tercih ediyor

0
Istanbul_One_Night_ShotZenium Technology Partners (www.zeniumdatacenters.com/tr) tarafından İngiltere, Almanya ve Türkiye’de gerçekleştirilen bağımsız araştırmaya katılanların yüzde 86’sı, veri merkezi ihtiyaçlarını kiralama yoluyla çözmenin temel BT altyapılarını yönetmenin en etkili yöntemi olduğunu, dış kaynak kullanımı sayesinde kendi iş kollarına odaklanabildiklerini ve katma değer yaratıp yenilikçi çalışmalar yapabildiklerini belirtiyor. Araştırmaya katılan her 4 kişiden 3’ü, (yüzde 73), kiralama modeli sayesinde bu tür işlere daha fazla vakit ayırdıklarını ifade ediyor. Türkiye’ye bakıldığında da katılımcıların yüzde 81’i katma değer yaratabildikleri işlere ayırdıkları zamanın arttığını belirtiyor. Araştırmanın sonuçlarına göre zamandaki bu artış üç ülke genelinde yüzde 24 iken, Türkiye’deki artış oranı ortalama yüzde 34 olarak öne çıkıyor. Araştırmaya göre, veri merkezi ihtiyaçlarında kiralama modelinin geleneksel sebepleri de geçerliliğini halen koruyor. Şirketler sırasıyla maliyeti düşürme (yüzde 61), dayanıklılık ve çalışma süresi (yüzde 49), bağlanabilirlik (yüzde 41) ve ölçeklenebilirlik (yüzde 31) sebepleri ile bu modeli tercih ediyor. Katılımcıların yüzde 87’si; enerji verimliliği, karbon ayak izi, güvenlik ve dayanıklılık konusunda güvenirlilik ve yönetim kurulu ile uyumu sağlamak için kiralamanın en etkili yol olduğunu belirtiyor. Ayrıca katılımcıların yüzde 86’sı, kendilerine özel altyapı tasarımı ile kiralama yapan şirketlerin, kendi bütçeleri  ile erişim sağlayamayacakları çok yönlü ve gelişmiş altyapıları kullanma avantajına erişebildiğini düşünüyor. Zenium Technology Partners Ülke Müdürü Aslıhan Güreşcier araştırma ile ilgili olarak, “Artan küreselleşme, teknolojik gelişmeler ve bulut bilişim kullanımı göz önüne alındığında, araştırmaya katılanların yarıya yakınının (yüzde 46) BT personeline ayıracağı bütçe yerine veri merkezi gereksinimlerini toptan satış veri merkezlerini kiralama şeklinde kullanarak çözümlemek istemeleri çok normal. Bulut bilişimden tam kapasite ile yararlanabilmek için hayati öneme sahip iş sistemleri için yeni ve inovatif yöntemler geliştirilmesi gerekiyor. Örneğin BT profesyoneli, bütün şirkete etki edebilecek yeni gelişmeleri takip edebilecek zamanı kendine ayırabilmeli. Modern veri merkezi altyapısı tedarik etmek ve sürdürmek için gereken yatırım ve deneyim asla hafife alınmamalı. Yeni mevzuata, zorlu hedeflere ve şirketlerin işe yönelik değişken gereksinimlere yanıt vermeleri için BT profesyonelleri üzerindeki baskı çok büyük. Kurumların bu zorlu görevleri yerine getirirken aynı anda yenilikçi adımlar atabilmeleri için uzun vadeli bir veri merkezi çözüm ortağıyla çalışmaları en doğru seçim olacaktır” dedi.

Bilim kurgu filmi değil bugünün teknolojisi ile mümkün

0
ft4Sürekli artan güvenlik tehditleri, güvenlik kontrollerindeki müdahaleci önlemler ve uzun yolcu kuyrukları, müşteri memnuniyetsizliğini artırmakta. Durum, bu modelin uzun süreli olmayacağını göstermekte. Kişilerin fiziksel özelliklerini analiz eden ve her geçen gün gelişen Biyometrik Sistemler kamusal alanlardaki güvenlik açıklarına çözüm sunacağı gibi getirdiği kolaylıklar sayesinde havayolu ulaşımını da kolaylaştıracak. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) yakın geçmişte Geleceğin Kontrol Notları’na ilişkin vizyonunu da açıklamıştı. Günümüzde en yüksek güvenlik teknolojilerine sahip yolcu dostu havalimanları arasında Cenevre Havalimanı, Londra Heathrow, Amsterdam Schiphol ve Londra Gatwick geliyor. Yolculara zaman tasarrufu ve konfor, havayolu şirketlerine müşteri memnuniyeti ve operasyonel verimlilik getirecek olan Akıllı Güvenlik (Smart Security) anlayışı hükümetlere de tehditlere karşı güçlü bir kontrol mekanizması sunacak. Dış kapı kaldırımından uçağa kadar olan yolda hiç durmadan geçilecek yeni nesil güvenlik anlayışında; Tüm Vücut Yolcu Tarama, El Bagajı Tarama, Merkezi Görüntü İşleme, Davranış Analizi, Kontrol Noktasında Gerçek Zamanlı İzleme, Patlayıcı İzi Arama, Risk Odaklı Güvenlik gibi farklı takip ve değerlendirme sistemleri kullanılacak. Yeni teknolojiler ile havalimanlarını özetlersek:  Havalimanı çevre güvenliği önem kazanacak.
  • Riske dayalı güçlendirilmiş güvenlik anlayışı hakim olacak.
  • Kontrol noktalarını hızlandırmak ve daha az müdahaleci bir güvenlik anlayışı benimsemek için seyahat edenleri risklerine göre değerlendirmek temel teşkil edecek.
  • Risk taşıyan kişiler ve bilinmeyen yolcular daha detaylı tarama, inceleme ve hatta sözlü sorgulamadan geçirilecek.
  • Uzaktan takip sistemiyle alanında özel eğitim almış kişilerce yolcu davranış gözlem ve analizi yapılacak. Pozitif ve negatif davranışlarına göre bireyin risk analizi çıkarılacak.
  • Pist üzerinde yer alan bir aracın plakasına kadar detay veren yüksek çözünürlüklü kameralar kullanılacak.
  • Daha az müdahaleci bir güvenlik anlayışı hakim olacak, zaman kaybını minimize eden gelişmiş tarama teknolojileri kullanılacak.
  • Kimlik doğrulama için nüfus cüzdanına gerek kalmayacak.
  • Parmak izi, yüz tarama, avuç içi damar yolu ya da iris tanımlama sistemleri kullanılacak.
  • Standart pasaportlar tarihe karışacak, e-pasaportlar çıkacak.
  • Kağıt biniş kartları olmayacak elektronik biletle geçiş yapılacak hatta parmak izi ya da iris taramasıyla doğrudan bilet entegrasyonu sağlanacak.
  • Çantadaki sıvı kozmetik ürünlerin ve bilgisayarların x-ray cihaza konmadan önce çıkarılması gerekmeyecek.
  • Kemer ve ayakkabılar çıkarılmayacak.

Fotoğraf basmanın tam zamanı

0
Epson, geniş bir yelpazede farklı kağıt türleri üzerine profesyonel kalitede baskı oluşturmak için esnek bağlantı ve rulo kağıt seçenekleri ile üstün kaliteli A2 fotoğraf yazıcısı SURECOLOR SC-P800’ü sunuyor. İstediğin çeşit kağıdı seç, mükemmel renklerde fotoğraflarını bas… A2 masaüstü profesyonel fotoğraf yazıcısı Epson SC-P800 ile dilediğiniz her çeşit kağıda baskı almanız mümkün. UltraChrome HD mürekkep kullanılan ve geniş yelpazede farklı kağıt türleri üzerine gerçeğe en yakın fotoğrafları vaat eden Epson SC-P800 özellikle profesyonel fotoğrafçılar ve sanatçıların vazgeçilmezi olacak. Ayrıca, Wi-Fi bağlanabilirliği sayesinde kullanıcılar, tablet, bilgisayar ve akıllı telefonlar dahil birçok cihaz üzerinden kolaylıkla baskı alabiliyor. En derin siyahlar ve capcanlı renklerle gerçeği gibi… Yeni dokuz renkli mürekkep setiyle SC-P800, canlı renklerle gerçeğe yakın fotoğraflar ve piyasadaki en derin siyahları üretir. Mürekkeplerin ışıkta solmaya karşı dayanıklılık özelliğinin iyileştirilmesi sayesinde baskılar, çok daha uzun ömürlü olur ve 80 ml’lik büyük mürekkep kartuşları sayesinde mürekkep değişimi uzun sürelidir. Kanvas üzerine baskıda en ergonomik tasarıma sahip A2 yazıcı SC-P800, panoramik fotoğrafları afiş ve şasiye gerili kanvas gibi formatlara yazdırmaya olanak sağlayan rulo kağıt seçeneğine sahip ergonomik tasarıma sahip en küçük A2 yazıcıdır. Güzel sanatlara uygun önden yüklemeli yeni kağıt yolu da dahil olmak üzere yazıcıda bulunan üç kağıt yolu, kullanıcıların farklı kağıt formatları arasında kolayca geçiş yapabilmelerini sağlar. Tavsiye edilen perakende satış fiyatı: 1.360 dolar+KDV

DenizBank stajyerleri bulutlarda

0
shutterstock_90953360Değerlendirme süreci boyunca, adaylar kendilerini tanıttıkları videolarını kaydettiler, bilgisayarlarının başından kalkmadan uygun iş profillerini belirlemek için testlerini tamamladılar ve işe alım görüşmelerini bile Yüzyüzeyiz.biz akıllı işe alım platformu üzerinden online olarak canlı bağlantı ile gerçekleştirdiler. Ardından da Türkiye’de ilk defa, staj için uygun bulunan adaylar, onboarding adı verilen işe başlatma süreci ile tanıştılar. Bu süreçte her aday kendisine özel hazırlanan web sitesinden, stajı hakkındaki tüm bilgilere ulaşabiliyor, tamamlaması gerek işleri ve görevleri takip edebiliyor ve başarılı bir staj geçirmesi için gerekli tüm deneyimleri tamamladıkça da rozetler kazanıyor. Mobil cihazlardan da erişilebilen kişiye özel konsolda; izlenmesi gereken videolar, okunması veya yüklenmesi gereken dokümanlar, tamamlanması gereken e-eğitim, işler, deneyimler gibi birçok başlık bulunuyor. Stajyerler deneyimlerini sosyal medyada paylaşıyorlar, anketler dolduruyorlar ve en önemlisi kendilerine özel, esnek ama beklentilerin net olduğu başarılı bir deneyim yaşıyorlar. Akıllı işe alım platformunun farklı senaryoları yaratma esnekliği sayesinde, Deniz’in İncileri programıyla başlayan kullanım, her pozisyon ve yeni çalışan için uyarlanabilecek. Hem genç yetenekli adaylar hem de bu zor süreci yöneten insan kaynakları ekipleri için büyük bir kullanım kolaylığı ve verimlilik getiren sürecin bir başka yararı da toplanan önemli veriler. Dijital deneyim sayesinde insan kaynakları ekipleri çok daha kaliteli bir veri analizi yapabiliyorlar. Böylece kişiye özel, etkin çözmler bulmak da kolaylaşıyor. Çalışan bağlılığı, yetenek yönetimi ve motivasyonun çok önem kazandığı global rekabette, DenizBank genç yetenekleri gelecekle buluşturma konusunda yine bir adım önde gidiyor.

TechInside’ın 12. sayısını okuyabilirsiniz

0
kapakyatarDeğerli TechInside okurları, TechInside’ın yeni sayısında teknoloji ve iş dünyasının alt yapısını oluşturan veri merkezlerini mercek altına aldık. Türkiye’de veri merkezlerinin durumunu ve gelişimini incelerken, veri merkezi hizmeti veren ve alan şirketlerin görüşlerine de yer verdik. Devletin veri merkezlerine bakışını ve veri merkezleri için hazırlanan yasayı da incelediğimiz makalemizi ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz. Dergimizde yine farklı konuları da doyurucu detaylarla okuyabileceksiniz. Bu ay özellikle, yeni girişimcilerin dikkatini çekecek özel haberlerimizi yine sayfalarımız arasında bulabilirsiniz. TechInside’ın 12. sayısı, tatil planları yapan IT yöneticilerinin ve çalışanlarının da dikkatini çekecek bir makale içeriyor. Herkese sorunsuz, acil durumsuz, huzurlu bir yaz tatili diliyoruz : ) Web sitemiz üzerinden ücretsiz olarak okuyabileceğiniz dergimiz sayfaları arasında teknoloji ve iş dünyasına ilişkin başka birçok analizi, haberi ve görüşü bulabilirsiniz. Eğer herhangi bir işletmede yönetici, medya veya PR ajansı çalışanı iseniz, bu formu doldurarak dergimize ücretsiz aboneliğinizi başlatabilirsiniz. Henüz kaydolmadıysanız haftalık e-posta bültenimize de dahil olmanızı tavsiye ediyoruz. İçeriğimizle ilgili görüşlerinizi her zaman olduğu gibi bekliyoruz.  
TechInside dergimizin dijital kopyasını bu linkten her zaman olduğu gibi ücretsiz okuyabilir ve indirebilirsiniz.
 

Google Chrome İçin LINE Eklentisi Yayınlandı

0
s-85864d8d3a9944f84d02203895e748e0ed71c1f8LINE’ın mevcut bilgisayar versiyonundan farklı olarak yükleme sırasında yönetici ayrıcalıkları gerektirmeyen eklenti bir kere yüklendikten sonra Google hesabına bağlı olarak çalışıyor. Böylece ofis ya da internet kafe gibi alanlarda Chrome üzerinden Google hesabına giriş yapıldığında yeniden yükleme gerektirmeden, kolayca kullanılabiliyor. LINE’ın temel özelliklerinin yanı sıra ekran görüntüsü alma gibi bilgisayar kullanıcıları için faydalı birçok özelliği de sunan eklenti ile 1GB’a kadar dosya aktarımı da yapılabiliyor. Ayrıca LINE’ın Google Chrome için sunduğu yeni “Memos” özelliği ile kullanıcılar resim, ekran görüntüsü veya metin ekleyerek kendi notlarını oluşturabiliyor. Böylece kullanıcılar işleri ya da gündelik hayatları için oluşturdukları önemli notlara Google hesaplarına giriş yapabildikleri tüm bilgisayarlardan erişebiliyorlar. Kullanıcı güvenliğini sağlamak için LINE’ın Google Chrome versiyonunda otomatik giriş özelliği bulunmuyor. Ayrıca kullanıcılar Google Chrome üzerinden giriş yapmak istedikleri her yeni bilgisayarda ilk olarak mobil cihazları üzerinden kimliklerini doğrulamaları gerekiyor. LINE’ın bilgisayar versiyonunda sunulan sesli arama, görüntülü arama ve Timeline özellikleri ise Google Chrome eklentisinde bulunmuyor.

Brightstar’a “Son 3 Yılda En İyi Performans Gösteren Bilişim Şirketi” ödülü

0
Brightstar_ElaCubukcu1M2S Araştırma ve Pazarlama Hizmetleri tarafından yapılan ve bu yıl 16.’sı gerçekleştirilen İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması’nın sonuçları 23 Temmuz 2015’te, Radisson Blu Hotel’de açıklandı. Dünyanın en büyük mobil cihaz distribütörüBrightstar, şirketlerin Türkiye’de 2014 net satış gelirlerine göre sıralandıkları Bilişim 500 listesinin 8. sırasında yer alma başarısını gösterdi. Bilişim 500 töreninde Brightstar, aynı zamanda, “Son 3 Yılda En İyi Performans Gösteren Bilişim Şirketi” özel ödülüne de layık görüldü. Elde ettikleri başarıdan çok mutlu olduklarını söyleyen Brightstar Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölge Genel Müdürü Ela Çubukçu, “13 bölgede yer alan ekibimizle, tüm Türkiye’de 1350’den fazla perakende satış noktasına, iş ortağımız olan üreticilere ürünler ulaştırıyoruz. Sektörümüze verdiğimiz desteği artırarak devam ettireceğiz. dedi. Dünyanın en büyük telekomünikasyon ve internet şirketlerinden biri ve 90 milyar ABD doları piyasa değerine sahip olan SoftBank Holding bünyesinde faaliyet gösteren Brightstar, iş ortaklarına katma değerli dağıtım, tedarik zinciri çözümleri, geri satın alma ve fiyat farkını verip yenisi ile değiştirme çözümleri ve çok kanallı satış çözümleri sağlıyor. Brightstar’ın Türkiye ofisi, 2009 yılından bu yana faaliyet gösteriyor.

Dell, IoT laboratuvarını açtı

0
Dell yalnızca Nesnelerin İnterneti (IoT) alanında çalışacak Avrupa’daki ilk laboratuvarının açılışını gerçekleştirdi. İrlanda’nın Limerick kentinde bulunan laboratuvar; donanım, yazılım ve hizmetleri kapsayan uçtan uca IoT çözümlerine odaklanacak yeni IoT bölümünün üslerinden biri olacak. Dell ve Intel’in ABD’nin California eyaleti Santa Clara kentinde geçen yıl Kasım ayında açılışını başarıyla gerçekleştirdikleri ilk IoT laboratuvarının ardından açılan bu yeni laboratuvar, Limerick’teki Dell Çözüm Merkezini tamamlayacak niteliği taşıyor. Dell’in portföyünü daha da genişleten bu laboratuvarla, şirketin Avrupalı müşterileri hem IoT çözümlerini kurup modelleyebilecekleri, mimarisini kurgulayıp test edebilecekleri hem de bu çözümleri pazara daha hızlı sunabilecekleri sadece bu iş için ayrılmış bir alana kavuşuyor. Dell OEM ekibi tecrübesini iş ortaklarına aktarıyor Uçtan uca çözümler konusunda uzmanlaşmış olan Dell OEM ekibinin, müşteriler ve iş ortaklarıyla birlikte çalışarak piyasaya sunabilecekleri çözümler üretme konusunda on altı yıldan fazla deneyime sahip olmakla birlikte kırkın üzerinde dikey sektörü kapsayan tecrübesi bulunuyor. Müşteriler, kurulan yeni laboratuvarda oldukça yetkin bir çözüm merkezi teknik ekibiyle ve IoT uzmanlarıyla bir araya gelerek fikirlerini tartışabilecek, kendilerini kanıtlayabilecek ve yenilikçi çözümler geliştirmek üzere işbirliği yapabilecekler.
Dell Türkiye Ülke Müdürü Didem Duru
Dell Türkiye Ülke Müdürü Didem Duru
Dell Türkiye Ülke Müdürü Didem Duru konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Dell, uçtan uca çözüm ortağı olarak uç noktalar, ağ ürünleri ve veri depolamadan geniş ölçekli veri yönetimi, analitik yazılım ve hizmetlerine kadar OEM’leri bütün ürün yaşam döngüsü boyunca destekliyor. Bu Laboratuvar’da kurumlar, güvenilir bir ortakla çalışarak piyasaya sunulmaya hazır çözümler geliştirebilecekleri esnek ve ölçeklendirilebilir bir temele kavuşacaklar. Uzmanlarımız bilişim teknolojilerini karmaşık olmaktan çıkararak müşterilerimizin fikirlerini hayata geçirebilmelerine yardımcı olacak. Günümüzün IoT çözümlerini uygulamaya koymak çok zaman alıyor. Aynı zamanda, çözümlerin karmaşık ve kapalı tasarımları var. Bütün bunlar risk ve maliyetleri arttırıyor. Biz ise sunduğumuz IoT kolaylaştırıcı geniş seçenek portföyüyle, müşterilerimizin çözümlerini pratik biçimde uygulayabilmelerini sağlıyoruz. Bu portföy içinde güvenlik, yönetilebilirlik, hizmetler, analitik, altyapı ve uç noktalar var.”

Nokia’nın Here haritalarını Almanlar satın aldı

0
DSC03014Nokia mobil telefon birimini Microsoft’a sattıktan sonra elindeki diğer varlıkları işletmeye devam eden bir mobil teknoloji firmasına dönüştü. Satış sonrasında iki sene boyunca telefon üretmeme yasağı da yakında bitecek olan Nokia yeniden akıllı telefonlar üretmek üzere hazırlıklarını da sürdürürken, herkesin peşinde olduğu bir diğer servisini de yine rekor fiyatla satmayı başardı. Nokia’nın çok beğeni toplayan harita servisi Here, bundan sonra Mercedes, BMW, Audi ve VW otomobillerinin multimedya konsollarındaki dahili navigasyon yazılımlarında kullanılacak çünkü Alman Otomobil Üreticileri Birliği, 3.1 milyar dolar ödeyerek Here servisini satın aldı. Here haritalarını Apple ve Uber de satın almak istiyordu ancak servisi en fazla ücreti veren Almanlar kapmış oldu. Here servisi, bugün Google veya Yandex haritaları kadar popüler değil ancak bu harita servisinin başarılı ve yüksek kaliteli bir servis olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Nokia’nın raporlarına göre, dünyada satılan her beş otomobilden dördünde, dahili navigasyon sistemi olarak Nokia Here haritaları kullanılıyor. Bundan sonra Ford, Toyota veya Garmin gibi Nokia haritalarını kullanan şirketler kullandıkları haritalar için lisans ücretini, rakipleri olan Alman otomobil üreticilerine ödeyecekler. Elbette Alman üreticilerin, Nokia haritalarını sadece kendi otomobillerine özel kullanmak isteyip dışarıya lisanslamayı kesmeleri de mümkün.    

Televizyonu telefon kullanarak izliyoruz

0
twitter_tvIAB Türkiye tarafından hazırlanan ve Türkiye’deki internet kullanıcılarının alışkanlıklarını analiz eden DigitalSCOPE 2014 Raporu’nun sonuçlarına göre, Türkiye’de internet kullanıcılarının yüzde 73’ü TV izlerken aynı anda internete bağlanıyor. Aynı anda iki ekranı kullananların yüzde 47’si TVkarşısında sosyal medyada geziniyor, yüzde 21’i TV’de gördüğü insanları ve yüzde %19’u da TV’de gördüğü markaları internette araştırıyor. Online olarak yapılan aktiviteler arasında arama motoru kullanımı tüm platformlarda ön plana çıkarken, bilgisayardan internete bağlananların yaklaşık yüzde 70’i e-postalarınıkontrol etmek ve markalar hakkında bilgi toplamak içinbilgisayarlarını kullanıyor. Cep telefonlarında en fazla harita gibi lokasyonbazlı hizmetlerle (%64) sosyal medya (%64) kullanılırken, tabletlerde ise daha sıklıkla makale takibi (%39)ve video izleme (%38) ön plana çıkıyor. YÜZDE 60, İNTERNET BAŞINDA 2 SAATTEN FAZLA KALIYOR Rapora göre, internet kullanıcılarının %63’ü her gün online oluyor, yüzde 60’a yakını ortalama bir günde 2 saatten daha fazla süresini internette geçirirken %21’i için ise bu süre 5 saatten daha fazla. İnternette günde 30 dakikadan az vakit geçirenlerin oranı ise yüzde 8’de kalıyor. İnternet kullanıcılarının TV izleme alışkanlıkları incelendiğinde 2 saatten fazla TV izleyenlerin oranı yüzde 39’da kalırken sadece %7’si 5 saatten fazla televizyon izlediğini belirtiyor. Günde 2 saatten fazla radyo dinleyenlerin oranı %14 olurken bu oran basılı gazete için %10. AKILLI TELEFON KULLANICILARININ %82’Sİ HER GÜN ONLİNE Araştırmada internet kullanıcılarının cihaz tercihlerine dair de ilginç bulgular var. Türkiye’de yaşayan akıllı telefon sahiplerinin %82’si her gün akıllı telefon aracılığıyla online olurken, Doğu ve Orta Avrupa (DOA) ülkelerindeki akıllı telefon sahipleri için bu oran %75’de kalıyor. DOA ülkeleri ortalamasına paralel olarak Türkiye’de bilgisayar sahiplerininyaklaşık yüzde 70’ibilgisayarlarından her gün internete bağlanıyor. Türkiye’deki tablet sahiplerinin ise %57’si her gün internete bağlanırken, DOA ülke ortalaması %54’de kalıyor. ÜRÜN ARAŞTIRMASINDA EN ÇOK İNTERNETE BAŞVURULUYOR İnternet kullanıcılarının tüketim alışkanlıklarının da incelendiği araştırma bir ürün/hizmet almadan önce en çok internetten araştırma yapıldığını (%68) ortaya koyuyor. İkinci olarak başvurulan kaynak ise %47’yle tanıdıkların tavsiyesi. Öte yandan en güvenilir olarak görülen kaynaklar uzman görüşleri ve tanıdıkların verdiği tavsiyeler. Katılımcıların %56’sı araştırdıkları ürün/hizmetlerden ilk defa internet aracılığıyla haberdar olduklarını belirtiyor. Online tüketicilerin %76’sı yeni ürünler bulmak, %75’i en iyi fiyatı bulmak, %65’i ise alışveriş yapmak için internetin faydalı olduğunu düşünüyor.

Sosyal mühendislik ve online dolandırıcılık kurumları tehdit ediyor

1
Bankacılık ve e-ticaret alanlarında faaliyet gösteren şirketlerin maruz kalabileceği sosyal mühendislik dolandırıcılığının önceden tespiti ve nasıl önlenebileceği konusu, giderek artan vakalar nedeniyle kurumların en önemli konusu haline geldi. Experian’ın hazırladığı 2020 Karar Alma Süreçleri Vizyonu Araştırması’nda yer alan bilgilere göre, EMEA’nın diğer bölgelerinde olduğu gibi Türkiye ve Orta Doğu’da da online dolandırıcılık kuruluşlar için en büyük tehdidi oluşturuyor. Kuruluşların yüzde 86’sı online dolandırıcılık oranlarında artış olmasını beklerken, yüzde 78’i hesap bilgilerinin ele geçirilmesi, yüzde 68’i ise chargeback dolandırıcılık oranlarının 2020’ye kadar artış göstereceğini düşünüyor. Özellikle Türkiye ve Orta Doğu’daki kuruluşlar için dolandırıcılıktan korunma, çok hassas dengeleri olan bir konu. Araştırmaya katılanların yüzde 79’u online dolandırıcılığın, yüzde 47’si ise kimlik hırsızlığının daha da gelişerek önümüzdeki 5 yılın en büyük tehdidi olacağını belirtiyor. Bir diğer önemli tehdit ise sosyal mühendislik. Dolandırıcılar, istedikleri bilgilere ulaşmak için insanların en zayıf noktalarından faydalanıyor. Tek kullanımlık işlem şifrelerini ele geçirmek için onları ilgi çekici mesajlarla çağrı merkezlerine yönlendiriyorlar ya da direkt çağrı merkezleri aracılığıyla onları arayıp kandırmaya, ikna etmeye çalışıyorlar. Hesap numarası, şifre gibi bilgilere erişebilecekleri gibi doğrudan para transferi dahi yaptırabiliyorlar. Experian Doğu Avrupa, Türkiye ve Orta Doğu Bölge Başkanı Cenker Özhelvacı, dolandırıcılık işlemlerinin tespitine farklı bir boyut getirdiklerini belirterek sözlerine devam etti; ‘İşin özü gerçek zamanlı bildirim çünkü amacımız sahtekarlık kayıplarını önleyebilmek için, geri ödeme oluşmadan ve sipariş gönderilmeden gerçek zamanlı bilgi ile işlemi engellemek, ileride oluşabilecek kayıplarında önüne geçebilmek. Farklı bir cihazdan hesaba giriş yapıldığında, müşterinin normalde kullanmadığı saatlerde işlem yapıldığında veya tek bir cihazdan birçok işlem ve hesaba giriş yapılmaya çalışıldığında Experian olarak bunu tespit edebilecek araçlar ve hizmetler geliştirdik. Velocity kuralları, 10 dakika içinde 3’ten fazla giriş denemesi, aynı oturum içinde birden fazla IP ya da cihaz kimliğini tespit edebiliyor, dolandırıcı IP adresini değiştirse bile patentli TDL teknolojisiyle cihazın farklı bir cihaz olduğunu belirleyebiliyoruz. Tarayıcı ve mobil bazlı cihazlardan, 100’ün üzerinde parametrede cihaz bilgisiyle benzersiz bir cihaz parmak izi oluşturuyor, risk değerlendirme sistemine aktarıyor ve değerlendirme sonucuna göre de şüpheli internet işlemlerinin reddedilmesine ve gerçek müşterilerin hızlıca kabul edilerek daha iyi bir internet deneyimi yaşamalarına olanak sağlıyoruz. Ayrıca kullanıcı ara yüzünde bulunan patentli link analiz araçlarıyla da dolandırıcılık şüphesi olduğunda, dolandırıcının iletişime geçtiği diğer müşterileri tek bir tuş ile listeleme ve aksiyon alma şansına olanak sağlıyoruz. Son dönemde sıklıkla yaşanan sosyal mühendislik vakalarını da bu sistem ile engelleyebiliyoruz.‘ Yaşanan tüm bu gelişmeler ve dolandırıcıların her gün yeni yöntemler keşfederek şimdikinden daha büyük bir tehdit oluşturmasına karşı, birden fazla veri kaynağı edinme, müşterilere bütünsel bir bakış açısı kazandırma, gerçek zamanlı, tutarlı ve yetkin kararlar alma, tüm müşteri temas noktalarında çok kanallı otomasyon kullanma ve kuruluş genelinde gelişmiş analitik tekniklerden faydalanma gibi yöntemler iyi bir müşteri deneyimini için ana kriterleri oluşturuyor.

Kelly: Türkiye çok önemli bir pazar.

0
Sage Summit 2015, 40’ın üzerinde ülkeden yaklaşık 8 bin kişinin ziyaretiyle sona erdi. Biz de bu önemli etkinlikle ilgili izlenimlerimizi ve şirketin CEO’su Stephen Kelly ile yaptığımız keyifli sohbeti bu videoda derledik.

Google, Glass’ı kurumsal kullanıcılar için yeniden tasarladı

0
maxresdefault3Google’ın dijital gözlüğü Glass, aslında dijital gözlük alanındaki ilk önemli çalışmaydı. İnternete bağlanabilen, sosyal medyada, uygulamalar arasında sörf yapmaya izin veren, fotoğraf ve video çekip bunları internete yükleyebilen, internet üzerinden sayısız dökümasyona ve bilgi kaynağına erişim imkanı sağlayan gözlük, tüm dünyayı da çok heyecanlandırmıştı. Ancak, bu gözlüğün geliştirici sürümünü satın alıp onunla sokakta dolaşmaya başlayanların sayısı arttıkça dünyanın henüz dijital gözlüklere hazır olmadığı anlaşıldı. Glass, ABD’de neredeyse tüm sosyal alanlarda ve işletmelerde yasaklanmaya başladı. Çok sayıda restoran, bar, kafe, spor salonu, eğlence merkezi kullanıcılarından mekan içinde Glass gözlüklerini kullanmamalarını istedi. Bu yasaklara uymayan müşteriler ise diğer kızgın müşteriler tarafından saldırıya uğrayarak, bıçaklanmaya kadar varan kavgalara karışmak zorunda kaldılar. İnsanlar, sosyal alanlarda kendilerini kayıt altına alan bir tür casus cihaz gibi kullanılan Glass’ı çevrelerinde görmek istemiyorlardı. Google sonunda pes etti ve Glass’ı günlük kullanım için piyasaya sürmekten vazgeçip, özel kurumsal müşteriler için, yine kuruma özel yazılımlarla ve kişiselleştirmelerle, Glass’ı profesyonel bir cihaz olarak konumlandıracaklarını açıkladılar. Ardından çıkan sanal gözlük haberleri ve halkın bu gözlüklere olan ilgisi, Google’ı bu erken kararı nedeniyle pişman etti. Google, Nest’in yaratıcısı olan yöneticisini, Google Glass’ı ev kullanıcıları için cazip bir ürüne dönüştürme görevine atadı ve şimdi Glass bir başka koldan, ev kullanıcıları için yeniden tasarlanıyor. Ancak Google aynı zamanda Glass’ı kurumsal müşterileri içinde farklılaştırarak, ayrı bir ürün haline getirme planından vazgeçmedi. Şirketten sızan bilgilere göre Google, Glass’a yeni bir tasarım hazırladı ve onu bu yeni tasarımıyla birlikte, kurumsal müşteriler için piyasaya sürecek. Peki kurumsal müşteriler Google Glass’tan nasıl bir fayda sağlayabilir. Bir hastanenin,  tüm doktorlarına, hemşirelerine Google Glass dağıttığını düşünün. Elbette hastaneye özel olarak Google tarafından hazırlanmış uygulamalar sayesinde, tüm hastane personeli, bir yandan hastaları ile ilgilenirken diğer yandan, hastane personeli ile iletişim halinde olacak. Göreve çağrılan doktorlar, hemşireler uyarıları hemen göz bebeğinin önünde görebilecekler. Acil durumlarda daha asansörde, koridorda, hastaya doğru ilerlerken, hastanın tıbbi geçmişi, acil durumu oluşturan sorun vs gibi detaylar hakkında gözbebeğinin önündeki ekrana veriler düşecek. Hastalara ilaçlarını vermek, iğneleri yapmak durumunda olan hemşireler, sadece hastanın yüzüne bakarak Glass’ın hastayı tanımasını ve doktorunun onun için yazmış olduğu ilaç ve iğne reçetesini ekrana getirmesini mümkün kılabilecekler. Doktorlar, hastaya teşhis koyarken, onun tıbbi geçmişine dair kayıtları gözlerinin önüne getirip, herhangi bir alerjisi veya tedaviye engel durumunun olup olmadığını görebilecekler. Benzer senaryolar, inşaat, mühendislik, hukuk şirketlerinde, hatta fast food alnında bile kurulabilecek. Dolayısıyla, Google her birinden yüz binlerce dolar alabileceği kurumsal müşterilerini son derece önemsiyor ve Glass’ın kurumsal uygulama potansiyelini göz ardı edemiyor. Öyle görünüyor ki, Glass zaten kurumsal alanda yaygınlaşıp başarıyla kullanılmaya başladığında, onu hastanelerde, inşaatlarda, restoranlarda, mağaza satış görevlilerinin üzerinde gören diğer insanlar da artık onun varlığına alışmış olacaklar ve Glass’ı kişisel amaçlı kullanım için de rahatlıkla satışa çıkarmak mümkün olacak.

İşCep Apple Watch uygulaması App Store’da

0
Isbank_gorsel_AppleWatch_31Temmuz2015Dijital bankacılık alanında sunduğu yeniliklere bir yenisini ekleyen İş Bankası, Apple Watch’a özel olarak geliştirdiği yeni uygulaması “İşCep Apple Watch” ürününü akıllı saatlerin Türkiye’de satışa sunulduğu gün eş zamanlı olarak kendi müşterilerine de sunmaya başladı. İşCep Apple Watch uygulaması, Türkiye’nin mobil bankacılıkta pek çok yönüyle öncüsü olan İşCep’in akıllı saatler üzerindeki uzantısı olarak çalışacak. Telefonlarında İşCep yüklü olan müşteriler, Apple Watch’ları ile telefonlarını eşleştirdikten sonra saatlerindeki uygulamayı kullanabilecek. İş Bankası’nın teknoloji iştiraki Softtech tarafından hazırlanan uygulama kapsamında,  İşCep kullanıcıları herhangi bir şifre girişine gerek olmadan güncel finansal verileri takip edebilecek, en yakın Bankamatik ve şubelere haritadan yönlendirmeyle kolayca ulaşabilecekler. Kullanıcılar, ayrıca bulundukları konuma göre en yakınlarındaki Maximum Kart kampanyalarını ve fırsatlarını takip etme imkânı da bulabilecekler. Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran, İş Bankası olarak teknolojik gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve müşterilerin hayatını kolaylaştıracak her platformda var olma alışkanlığını sürdürdüklerini vurgulayarak, “Bu vizyonla daha önce akıllı gözlüklere özel geliştirdiğimiz uygulamamızla adım attığımız giyilebilir teknolojiler alanında şimdi de Apple Watch uygulamamız ile yerimizi alıyoruz. Önümüzdeki dönemde de bu yönde yatırımlarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.

Trend Micro Security 10 ile güvenlikte yeni dönem!

0
Ti10-Antivirus-Securityİnternet ve veri güvenliğinde 25 yıllık deneyimiyle küresel çözüm sağlayıcı Trend Micro, bireysel kullanıcılar için tam ve kapsamlı bir koruma sağlayan ve yeni Microsoft Windows 10’la tamamen uyumlu Trend Micro Security 10 ürün ailesini duyurdu. Microsoft Windows 10 ile eş zamanlı olarak kullanıcılarla buluşan Trend Micro Security 10, Windows 10 platformuna geçiş yapan kullanıcıların da kesintisiz bir şekilde güvende kalmasını sağlıyor. Trend Micro Security 10, herhangi bir işletim sistemi, cihaz ya da platform sınırlaması olmaksızın kullanıcıların gizliliğini ve veri güvenliğini sağlayabiliyor. Kullanıcılar hem kişisel hem de iş için kullandıkları PC, Mac, Android, iOS cihazlarda veri hırsızlığına ve zararlı çevrimiçi tehditlere karşı korunabiliyorlar. Trend Micro Security 10 serisindeki ürünler geleneksel veri güvenliği ürünlerine oranla 50 kat daha hızlı çalışıyor. Dünya çapındaki Trend Micro bulut ağıyla bütünleşmiş binlerce izleme noktasından alınan gerçek zamanlı verilerle her gün 250 milyondan fazla tehdide karşı koruma sağlıyor. Trend Micro Security 10 sunduğu ileri teknolojili çözümlerle, gün geçtikçe artan tehditlere karşı kullanıcıların çok daha güvenli bir çevrimiçi deneyim yaşamalarına yardımcı oluyor. Virüsler, casus yazılımlar, solucanlar, Truva atları gibi zararlı yazılımları engellemenin yanında yeni sürümle gelen sosyal medya koruması, SSL doğrulaması, fidye yazılımları ve çevrimiçi bankacılık koruması ile dijital yaşamınızın kalitesini yükseltiyor. Microsoft Windows 10 ile de tam uyumlu olan Trend Micro Security 10 ürün ailesi her türden kullanıcının ihtiyacını karşılayacak şekilde, Premium Security 10, Maximum Security 10, Internet Security 10, ve Antivirus+ Security 10 ürünlerini kapsıyor. Trend Micro Security 10 ürün ailesi aynı zamanda raf ömrü biten tüm eski sürüm Trend Micro ürünlerinin yerine geçerek Trend Micro’nun bireysel ürün gamını yeniliyor. Trend Micro Security 10 ürün ailesiyle gelen yeni özellikler · Trend Protect Toolbar: Trend Protect Toolbar bünyesindeki SSL kontrolcüsü sayesinde kullanıcılar internet üzerinden yapacakları bankacılık ya da online alışveriş işlemlerinde tam koruma altında oluyorlar. İşlem sırasında bu sitelerin sertifikalarını kontrol eden Trend Micro Security 10 sayesinde sahte sitelere karşı koruma sağlanıyor. · Fidye yazlımı koruması: Trend Micro Security 10 ile gelen fidye yazılımı koruması sayesinde kullanıcıların dokümanları izinsiz bir şifreleme ya da değiştirme işlemine karşı korunuyorlar. · Bulut Depolama Tarayıcısı: Trend Micro Security 10 günümüzün vazgeçilmez depolama çözümlerinden olan bulut platformuna yönelik sunduğu Bulu Depolama Tarayıcısı ile kullanıcıların Microsoft One Drive üzerindeki dosyalarını zararlı yazılımlara karşı koruyabiliyor. · Güvenli Şifre Yöneticisi Tarayıcısı: Trend Micro Password Manager ile entegre edilen Trend Micro Maximum ve Premium Security 10 ürünleri sayesinde kullanıcılar, tüm şifrelerini rahat bir şekilde yönetebiliyorlar. Şifre yöneticisinde yer alan güvenli tarayıcı sayesinde keylogger ve man-in-the-middle gibi saldırılara karşı koruma sağlayabiliyorlar.

Mobil zararlı yazılımlar 3 kat arttı

0
mobile_securityYılın 2. çeyreğinde 1. çeyreğin 2,8 katına tekabül eden 291.800 yeni mobil zararlı yazılım programı görüldü. Aynı çeyrekte 1. çeyreğin 7 katına tekabül eden 1 milyon mobil zararlı yazılım kurulum paketi bulundu. Mobil bankacılık mobil tehditler için ana hedef olmayı sürdürdü. Kaspersky Lab’ın 2015 1. Çeyrek raporunda en az 29 bankacılık ve finans uygulamasına saldırma becerisine sahip SMS.AndroidOS.OpFake.cc Trojan’ından söz ediliyordu. Bu Trojan’ın 2. Çeyrekte ortaya çıkan en yeni sürümü 114 (dört kat fazla) bankacılık ve finans uygulamasına saldırma becerisine sahip. Ana hedefi, diğer uygulamaların yanı sıra özelikle birçok popüler e-posta uygulamasına saldırarak kullanıcı kimlik bilgilerini çalmak. Web Saldırıları: finansal tehditler Banka hesaplarına çevrimiçi erişim yoluyla para çalmaya yönelik olarak denenmiş zararlı yazılım bulaştırma girişimleri hakkında 5.900.000 bildirim gerçekleşti; bu rakam 1. Çeyreğe göre 800.000 düştü. 2015 2. çeyrekte Singapur, web kaynaklı bankacılık Trojan’ı saldırısına uğrayan Kaspersky Lab kullanıcısı sayısı bakımından lider oldu; Singapur’daki tüm Kaspersky Lab kullanıcılarının %5,3’ü bu süre içinde bu tehditle yüzleşti. Ardından gelen ülkeler ise İsviçre (%4.2), Brezilya (%4), Avustralya (%4) ve Hong Kong (%3,7) oldu. İlk 10’daki ülkelerin teknolojik olarak ileri ve/veya siber suçluların ilgisini çeken gelişmiş bir bankacılık sistemine sahip olduğunu gözden kaçırmayın. Finansal tehditler çevrimiçi bankacılık sistemlerinin müşterilerine saldıran bankacılık zararlı programlarından ibaret olmadı. Bankacılık zararlı yazılımlarının (%83) dışında Bitcoin madencileri (%9) finansal tehditler arasında yer aldı; bunlar, bitcoin üretmek için kurbanın bilgisayarının bilgi işlem kaynaklarını kullanan zararlı programların yanı sıra bitcoin cüzdanı hırsızları (%6) ve tuş kaydediciler (%2). Hedefli siber saldırılar 2. Çeyrekte Kaspersky Lab’ın Global Araştırma ve Analiz Ekibi dört adet siber casusluk kampanyasını ortaya çıkardı: CozyDuke, Naikon, Hellsing ve Duqu 2.0. Kurbanlar arasında kamu daireleri, ticari kuruluşlar ve diğer üst düzey hedefler bulunuyor. İkinci çeyrekte ayrıca siber suçluların küçük ve orta ölçekli işletmelerle ilgilendiği görüldü; bu tür şirketler Grabit siber casusluk kampanyasının hedefi olmuştur. Siber suçlular kimya endüstrisi, nanoteknoloji, eğitim, tarım, kitlesel iletişim ve inşaat gibi ekonomi sektörlerine odaklandı. Kaspersky Lab Global Araştırma ve Analiz Ekibi Baş Güvenlik Uzmanı Alexander Gostev şu yorumda bulundu: “2. Çeyrekte siber güvenliği düşünmek zorunda kalmadan akıllı şehirler geliştirmek isteyenleri hedefleyen Akıllı Şehirleri Güvenli Hale Getirme adı verilen önemli bir girişim başlattık. Güvenlik önlemleri geliştirme aşamasında planlanmazsa daha sonra ciddi sonuçlar doğurabilir ve geriye dönük iyileştirmeler o kadar da kolay görevler olmayabilir”. Rakamlarla 2. Çeyrek KSN verilerine göre Kaspersky Lab çözümleri dünyanın her yerindeki çevrimiçi kaynaklardan 379,9 milyon zararlı yazılım saldırısı algıladı ve bunları savuşturdu; bu rakam 1. Çeyrekten %19 daha az. Üç aylık süre içinde dünyanın her yerinden İnternet kullanıcısı bilgisayarlarının %23,9’u en az bir kez web kaynaklı bir saldırıya maruz kaldı. Bu rakam 1. Çeyrekten yüzde 2,4 daha az. 1. Çeyrekten %8,4 daha az olan 26.000,000 benzersiz zararlı nesne algılandı. Bu nesneler arasında en sık görüleni AdWare.JS.Agent.bg komut dosyası oldu; bu komut dosyası reklamcılık programlarıyla bazı web sayfalarına bulaştırılmıştı.

Elon Musk, Google’ın yapay zekasına savaş açtı

0
like-mark-zuckerberg-elon-musk-began-programming-at-an-early-age-unlike-facebooks-founder-he-taught-himself--and-sold-the-code-for-his-first-video-game-for-500-at-age-12Yapay zeka, önümüzdeki 100 yılın en büyük tartışma konusu olacak. Giderek insan gibi düşünmeye başlayacak olan yapay zekadaki her gelişim, insanoğlunu daha da korkutacak ve mesele giderek daha da hararetle tartışılacak. Yapay zekayı geliştirmeye devam etmeli miyiz yoksa etmemeli miyiz? Önümüzdeki on yıllar boyunca gündemde kalacağını tahmin ettiğimiz bu tartışma aslında şimdiden başladı. Ünlü bilim insanı Stephen Hawking, ısrarla ve hararetle yapay zeka çalışmalarının yasaklanması gerektiğini savunuyor ve yapay zekanın günün birinde insanoğlunu tehdit olarak görüp yok etmesinin kaçınılmaz olacağını dile getiriyor. Bill Gates’ten Elon Musk’a kadar pek çok ünlü ve etkili isim de onunla aynı fikirde ve geçtiğimiz haftalarda Elon Musk’ın imzaya açtığı, insan öldürecek yapay zeka çalışmalarının yasaklanmasına dair bir bildiriyi, dünyanın her yerinden 1000’den fazla bilim insanı, filozof ve toplum liderleri imzaladı. Elon Musk şimdi, yeni bir beyanında, Google’ı yapay zeka çalışmaları nedeniyle ağır şekilde suçladı. Google’ın, insanlığı yok etme kapasitesine sahip olan robot filoları üretmek istemekle suçlayan Elon Musk’a göre, Google aslında ne yaptığının farkında değil. Google’ın amacı insanlığı yok etmek değil ama iş dünyasına, fabrikalara, belediyelerin temizlik kadrolarına, evlerdeki temizlik/bakım işlerine uygun akıllı/düşünen robotlar üreterek, bu robotların satışından büyük kazançlar elde etmek. Apple’ın ilk defa çok pratik, popüler, çekici bir dokunmatik ekranlı telefon ve tabletle ortaya çıkıp herkese bir telefon/tablet satıp dünyanın en zengin şirketi olması gibi, Google da yapay zeka alanında dünyanın bir numarası olmak istiyor ve herkese ve her kuruma akıllı robotlar satmak istiyor. Her sabah evinden işine giden insanlara, robot otomobiller, her sabah evini toplamak/temizlemek zorunda olan ev kadınlarına yardımcı robotlar, hastanelere hasta bakıcı robotlar, belediyelere temizlik robotları, polis departmanlarına güvenlik hizmeti veren silahlı robotlar, ordulara ön cephede çarpışacak asker robotlar… Elon Musk’a göre, Google tüm bunları yaparken, isteyerek değil ama kazara, insanlara isyan ederek kendi özgürlüğünün peşinde koşacak, insanoğlunu da düşman olarak görecek çok tehlikeli bir yapay zeka geliştirecek ve hatta bunun farkında bile olmayacak. O asi yapay zeka da günün birinde, tüm robotları insanlarla savaşacak bir orduya çevirebilecek, kendi ordusunu yaratacak ve sonunda insanoğlunu yok edecek. Google’ın CEO’su, Larry Page ise bu tür paranoyalar nedeniyle dünyadaki düzeni temelinden değiştirecek ve insanların hayatını olumlu yönde güzelleştirecek robot teknolojisine sırtımızı dönemeyeceğimizi savunuyor. Larry Page’in mantığı aslında, neredeyse 100 yıldır filozofların tartıştığı bir ütopyanın gerçek olmasına çok yaklaştığımızı vurguluyor. Bu ütopyaya göre, robotların doğru kullanımı sayesinde, insanların çalışmaya ihtiyacı olmayacak ve insanoğlu sadece sanat, bilim alanlarına yönelecek, dünyadan ve yaşamdan keyif almaya odaklanacak. Tüm “pis” işleri robotların yaptığı bir dünyada üretim artacak, bolluk ve refah yaşanacak, yaşam ekonomik anlamda çok daha ucuz hale gelecek ve insanlar arta kalan büyük zamanlarını kültürel faliyetlere, keyif işlerine, tatillere ve hatta tembellik yapma hakkına ayırabilecek. Ancak ne var ki, bilim ve felsefe alanındaki ünlü isimler, yapay zekanın gerçek anlamda insan zekasına yaklaşması ve özgürce düşünmesi halinde, aslında köle olarak kullanıldıklarını fark edeceklerini ve isyan ederek insanlığa savaş açacaklarını hatırlatıyorlar. Bunun gerçekleşmesi ise sadece bir zaman meselesi. İnsanlar ve robotlar bu savaşı, bu yüzyıl içinde mi yoksa sonraki yüzyıllar içinde mi yaşar, bilinmez ama o savaş çıktığında, insan zekasının ve bedeninin, robotların zekası ve kas gücüyle başa çıkmasının imkansız olacağını tahmin etmek zor değil.