iyzico, Mypat’i satın aldı

0
iyzico önemli bir satın alma gerçekleştirerek iş ortaklarına sunduğu çözümleri genişletiyor. iyzico, e-ticarette alışverişi terk edenlerin oranını azaltma noktasında gerçek zamanlı ödeme sistemleri analitiği hizmeti veren mypat.co’yu satın aldı. Hakan Erdoğan tarafından kurulan, ödeme sistemlerindeki sorunlara odaklanarak e-ticarette kârlılığı artırmayı hedefleyen  mypat.co, gerçek zamanlı ödeme analitiği ile e-ticarette alışverişi terk edenlerin oranını azaltmak alanında verdiği hizmetle dikkat çekiyor. GittiGidiyor/eBay, Limango gibi e-ticaret şirketlerinde ürün ve yazılım geliştirme müdürü, BT direktörü gibi farklı kademelerde görev alan ve ödeme sistemleri konusunda 7 yılı aşkın tecrübesi bulunan Hakan Erdoğan, bu satın almayla birlikte iyzico ekibine dahil oldu. Hakan Erdoğan tarafından kurulan ve e-ticaret şirketlerine ödeme sistemleri alanında danışmanlık hizmeti veren mypat.co, sunduğu çözümlerle akıllı telefon ve tabletlerden gerçek zamanlı olarak müşteri takibi imkanı tanıyor ve ödeme sistemlerindeki aksilikleri anlık olarak takip ederek her türlü aksaklığın hızlıca giderilmesini ve satış oranının düşmesini engelliyor. Müşteri alışveriş davranışlarını, ödeme ve iade kayıtlarını, sanal POS ve sistem kesintilerini öğrenen bir yapıyla 7/24 takip eden ve bu bilgilerle proaktif alarmlar üreterek e-ticarette müşteri kaybını azaltan çözümler, artık iyzico çatısı altında sunulacak.  

En korkutucu 5 botnet

0
Botnet, bot ve net kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Bot, robot kelimesinin kısaltılmiş şekli. Net ise ağ anlamında. Botnet, uzaktan yönetilen ve kötü amaçlı yazılım bulaşmış çok sayıda bilgisayarın oluşturduğu ağı tanımlar. Sahibinin bilgisi olmadan uzaktan yönetilebilen bu bilgisayarlara bilişim çevrelerinde zombi makineler de denir. Botnetler de zombi ağlar olarak da tanımlanır. Botnet kullanımındaki yükseliş, ESET’in 8’inci sürüm ESET Smart Security ürününde Botnet Koruması özelliğini eklemesine neden oldu. ESET Güvenlik Araştırmacısı Lysa Myers ise botnetleri inceleyerek tarihteki en korkutucu 5 botneti inceledi: Botnet Storm – Listedeki en eski zararlı yazılım. Diğer botnetler tarafından çok sonraları bile kullanılacak birçok tekniğin öncüsüdür. Yaklaşık 10 milyon Windows makineyi içine alacak kadar geniştir. Ayrıca ilk kez finansal kazanç sağlamak amacı ile kullanılan en geniş botnet unvanına sahiptir. Conficker – Yaklaşık 15 milyon Windows sistemli bilgisayarı etkilediği düşünülüyor. Bu botnetin saldırıları o kadar organize oldu ki savaşmak için uluslar arası düzeyde bir Conficker Çalışma Grubu kuruldu. Yine de ortaya çıkışından 6 yıl sonra bile halen yaklaşık bir milyonun üzerinde etkilenmiş bilgisayar bulunuyor. Zeus – Bu zararlı yazılım yalnızca Windows makineleri etkilemekle kalmadı aynı zamanda çeşitli taşınabilir cihazlardan (Symbian, Windows Mobile, Android ve BlackBerry) online bankacılık şifrelerini çalan bir modülü de bulunuyordu. 2012 yılında ABD’de güvenlik güçleri bu botneti sona erdirdi. Fakat orijinal kodun yazarları daha sonra Gameover Zeus adı altında tekrar ayağa kaldırdılar. Bu botnet de FBI tarafından geçtiğimiz yaz kapatıldı. Ancak bunun canavarın sonu olduğunu düşünmeyin. Yaratıcıları bir kez daha ayağa kaldırmak için çalışıyor. Flashback – Mac’lere virüs bulaşmayacağını düşünenler için Flashback tam bir şok oldu. Mac’lere virüs bulaşabilir ve hatta botnetin parçası bile olabilirler. Flashback yaklaşık 600.000 kadar Apple makineyi etkisi altına aldı. Botnet şu an terkedilmiş durumda. Windigo – Yüzeysel olarak bakıldığında bu bot diğerlerinden farklı çalışmıyor. Etkilediği bilgisayarlardan gizli bilgileri çalıyor veya spam göndermek için işlemcilerini kullanıyor. Etkilediği onbinlerce makineye bakarsak öncekilerle kıyaslanmayacak kadar küçük. Fakat diğer taraftan bu yazılımın yaratıcılarının fark edilmemek için özellikle yavaş ilerlediğini görüyoruz. Üstelik bu onbinlerce bilgisayar, Linux işletim sistemine sahip ve çoğu sunucu, milyonların ziyaret ettiği web sitelerini barındıran sunucular.

Facebook hakkında bilmediğiniz beş şey

0
TechInside Analizi:  Sanıyoruz dünyanın en büyük sosyal ağı Facebook ve kurucusu aynı zamanda CEO’su olan Mark Zuckerberg hakkında hda çok yazıp, çizeceğiz. Yüz milyarlarca dolar değerindeki bir şirketin kurucusunun söyledikleri çok ilginizi çekmeyebilir ama stratejik yaklaşımını gözden kaçırmamanız lazım.
Geçtiğimiz hafta içinde Facebook Kurucu ve CEO’su Mark Zuckerberg ilk kez basın mensupları ve kullanıcılar ile karşılıklı soru ve cevap oturumu gerçekleştirdi. Bu oturumda öne çıkan bazı başlıklar dikkat çekiciydi. Bunlardan beş tanesini paylaşıyoruz. Wallpaper-For-Facebook-Free 1. Zuckerberg Facebook’un “havalı” olmasını asla istemedi Zuckerberg gençlerin artık sosyal ağı kullanmadığı bir araştırmaya atıfta bulunan Facebook’un artık sıkıcı olup olmadığı konusundaki bir soruya şöyle cevap verdi: “Sosyal ağ işe yarayan bir araç ve işe yarayan araçlar tabiatı gereği çok havalı değiller.” Zuckerberg “Facebook’u havalı yapmak asla gerçekten hedefim olmadı. Ben havalı bir insan değilim ve hiç havalı olmaya çalışmadım” diye konuştu. Ek olarak belirttiğine göre Facebook’un aynı bir ampul veya çevrilen bir vana gibi işlemesi yeterli. Bu işlemler de “havalı” değiller fakat insanların bel bağlayabilecekleri şeyler. Social Networks Facebook WhatsApp. 2. Facebook’un Messenger’ı zorunlu yapmasının sebebi Zuckerberg Messenger’ın ana uygulama içindeki özellikten daha iyi bir deneyim olduğunu söyledi. Sadece arkadaşlarınızın tamamı da uygulamayı kullandığı sürece daha hızlı, dolayısıyla şirket sohbet etmek isteyen herkes için onu zorunlu hale getirmiş. Zuckerberg “Topluluğumuzdaki herkesten yeni bir uygulama indirmelerini istemek büyük bir talep. İnsanlardan başka bir uygulama daha indirmelerini istemek ise kısa vadede oldukça acı verici fakat servis üzerine yoğunlaşmak istiyorsak adanmış ve odaklı bir deneyim inşa etmek zorundaydık. Yaptığımız en zor işlerden biri de bu kararları vermek. Bu bağımsız uygulama deneyiminin çok iyi olduğunu ispatlamak için daha çok güven kazanmamız gerektiğinin farkındayız.” şeklinde konuştu. mark-zuckerberg 3. Zuckerberg’in her gün aynı tişörtü giymesinin bir sebebi var. Steve Jobs siyah yüksek yakalı kazağıyla ünlüyken Zuckerberg denince de akla kot ve gri tişört geliyordu. Peki, neden? Bu konu ile alakalı detaylı haberimizi buradan okuyabilirsiniz. facebook-new-news-feed 4. Facebook’un yeni haber kaynağı algoritması üzerinde çalışıyor Zuckerberg her kullanıcının haber kaynağının günde 1500’den fazla hikaye barındırdığını ancak bunun sadece 100 kadarını görebildiğimizi söyledi. Facebook’un en ilgi çekici ve önemli bulacağımız haberleri süzerek bize ulaştırdığı haber kaynağı algoritması da tam bu noktada devreye giriyor. Zuckerberg’in söylediğine göre o ve takımı bu algoritmayla sürekli oynayarak onun bir gün “dünyadaki herkes için mükemmel bir kişisel gazete” haline geleceğini umuyorlar. Tesadüfen, şirketler tam da bu yüzden giderek daha az kişiye ulaşabildiklerinden şikayet ediyorlar. Zuckerberg bunun hakkında da “Şirketler Facebook kullanıcılarına faydalı olacak içerikler paylaşıyor olsalardı onları gösterirdik. Fakat bu, şirketlerin kullanıcılar için faydalı olmayan şeyler paylaştıkları anlamına geliyorsa onları göstermeyebiliriz zira arkadaşlarının sağlıklı bir bebek sahibi olduğunu öğrenmek kullanıcılar için daha önemli olabilir” diye konuştu. Jesse-Eisenberg-The-Social-Network 5. The Social Network Zuckerberg’i üzmüş  Zuckerberg’e The Social Network filminin hayatını ve Facebook’un yükselişini yansıtmada ne derece başarılı olduğu soruldu ve o da bazı elementler gerçekler üzerine kurulu olsa da çoğunun gerçek olmadığı cevabını verdi. Konu hakkında “Oldukça bir süredir bunun üzerine düşünmek için zaman harcamıyordum, unutmuş gibiydim. Gerçek şu ki kod yazmak ve bir ürün inşa etmek bir film yapmak için yeterince cazibeli değil. Muhtemelen pek çok şeyi süslemek ve uydurmak zorunda kalmışlardır. Eğer gerçekten bir film yapıyor olsalardı sadece ben bilgisayarın karşısında iki saat boyunca kod yazarken görünürdüm” dedi. Zuckerberg ayrıca ofis dizaynı gibi bazı detayların isabetli olduğunu söyledi ancak “Facebook’u neden ve nasıl yaptığımız hususundaki genel hikayede incitici bulduğum bazı şeyler uydurmuşlardı” diye ekledi.

İndirilen uygulamalar neden kullanılmıyor?

0
TechInside Analizi:  Akıllı mobil cihazların içine girmek pek çok şirket için bir hedef hatta çılgınlığa dönüşebiliyor. Gerçekten buna ihtiyacınız var mı? Alternatif bir çözüm olabilir mi? İki kez düşünmeniz gerekiyor.
Nielsen’in araştırmasına göre akıllı telefon kullanıcıları rekor sayıda uygulama indiriyorlar ancak çok azını kullanıyorlar. Peki, bu veriye göre pazarlamacılar uygulamalarını kullanıcılara olmazsa olmaz kılmak için ne yapabilirler? Ortalama bir akıllı telefon kullanıcısı cihazında yaklaşık 42 uygulama tutuyor. Fakat geçtiğimiz 30 günde telefonuna uygulama yükleyen 3.743 akıllı telefon ve tablet kullanıcısının yüzde 84’ü günde 10 uygulamadan az kullandığını, yüzde 55’i ise her gün bir ile dört arasında bir sayıda uygulama kullandığını söylüyor. Tüketiciler aynı zamanda uygulamalar için ödeme yapmaktan kaçınıyor. Ankete katılan kullanıcıların yüzde 40’ı sosyal ağ, indirim/kupon veya ödeme uygulamalarına para vermeyeceğini söylüyor. Lokanta rezervasyonu uygulaması Resy’nin kurucu ortağı ve CEO’su Ben Leventhal, uygulamaların kullanıcılardan para alabilmesi hatta sadece ilgilerini tutabilmesi için bile olağanüstü olması gerektiğini söylüyor. Leventhal aynı zamanda kullanıcıların uygulamalarını görmezden geldiklerini çünkü çok azının gerçek değer sunduğunu söylüyor. “Her uygulama muhteşem bir şekilde ilginç şeyler yapmayı ve bize geleceği göstermeyi vadediyor” diyen Leventhal, “ancak çoğu yapabileceklerinden fazlasını vadettikleri için bizi hayal kırıklığına uğratıyorlar ve sonra onları unutuyoruz” diye ekliyor. Saatchi & Saatchi Wellness’te inovasyondan ve etkileşim stratejilerinden sorumlu müdür yardımcısı Jason Levy’ye göre üçüncü veya dördüncü sayfalara düşen uygulamaların bazısı mobil site olarak daha iyi hizmet verebilir ve telefonlardaki kıymetli yeri tutmadan da kolaylıkla erişilebilir. Levy; “İnsanlar ya hiç gereği olmayan kötü uygulamalar, ya da mobil web sitesi olsa daha iyi olacak uygulamalar yapıyor.” diyor. Örnek olarak bir arabanın kullanım kılavuzunun akıllı telefonda yer tutmaması gerektiğini ancak bir mobil web site olarak değer sağlayabileceğini söyleyen Levy; “Bu bilgiye o kadar nadiren ihtiyaç oluyor ki eğer silinmezse arka sayfaların birinde oturup kalacak. Eğer çevrimiçi olsaydı ona ihtiyaç duyacağınız nadir anlarda oradaki bilgiler bir mobil web sitesi olarak daha mantıklı gözükürdü.” diyor. Levy aynı zamanda markaları sadece vakit öldüren uygulama yapmamaları konusunda uyarıyor. Nielsen raporuna göre insanların yüzde 70’i yalnızken ve başka bir yüzde 68’i sıkıldıklarında ve vakit öldürmek için uygulama kullanıyor olsalar bile markalar bir sonraki Angry Birds’ü yapmak için yarışmamalı. Levy burada “Eğer tüketicinin her gün kullandığı bir ürünseniz ve vakit öldürücü bir uygulama yapmaya çalışıyorsanız esas işi vakit öldürücü uygulama çıkarmak olup bunun üzerinden para kazanmaya çalışan insanların yoluna çıkıyorsunuz ve yakın zamanda ezileceksiniz demektir.” diyor. Levy’e göre özel olarak marka ile ilgili bir değer sunmayan uygulamalar çıkarmaya çalışmak yerine mobil web sitesini mükemmelleştirmeye çalışmak daha güvenli. Raporun tamamını buradan indirebilirsiniz.

Medya satınalmanın sonu mu geldi?

2
Bob Garfield 2009 senesinde Dijital Dünya kavramına odaklanan Reklamcılık Derneği Dijital Medya Zirvesi‘nin açılış konuşması yaptığı sırada sektörün yöneticilerine pek de hoşlarına gitmeyecek şeyler söylemişti. O dönemlerde, Garfield sayısallaştırmadaki hızlı gelişimi, analogdan dijitale dönüşümün esasını vurguluyordu. Bu durum geleneksel medya kanallarını süpürmek demekti. Aslında, dijitalleşmenin tek parça halindeki televizyonu, radyo ve gazeteleri bir tsunami gibi yok ederken aynı zamandı yeni medya modellerini de yaratıyordu. Hiç şüphe yok ki dijital medya görünümünü sonsuza dek değiştirdi ve dört yıldan daha fazla bir süre sonra bu değişim dalgası ileriye doğru çağıldamaya devam edecekti.
Görünüyor ki neredeyse hiç kimse dijitalleşmekten gerçekten sakınamıyor.
Seyahat acentesi sahibi olmanın doğru kariyer yolu olarak kabul edildiği zamanı hatırlayın. Artık hiç de öyle değil. Medya satınalma için uzun süre güvenli olacağı düşünülen iş koşulları değişiyor. Pazarlama danışmanı ve Z.E.R.O.: Zero Paid Media As The New Marketing Model’in Yardımcı Yazarı Maarten Albarda’ya göre, eğer şu anda medya satınalıcısı olarak çalışıyorsanız, ya algoritmik programlama bilgisini içeren yeni analitik becerilere sahip olmanız gerekir, ya da farklı bir kariyer yolu düşünün. “Eğer hayatınız Excel hesap çizelgeleri arasında boğuşmak, program satınalmak, sipariş vermek, deftere kaydetmek ve verileri değerlendirmekten ibaretse şanslı bir medya satınalıcısısınız zira işinizin soyu bir hayli tükendi” diyor Albarda. Medya Satınalmacılar Kenara: Programa Dayalı Satınalma Zamanı Son zamana dek çoğu medya satınalımı müzakere edilerek gerçekleşmişti; ancak medya günümüzde veriye dayalı analiz yazılımları tarafından yönetiliyor. Şirketler iletişim aracı satınalmayı daha etkili hale getirmenin yollarını arıyorlar, bu yüzden çözümler programa dayalı sistemlere yöneldi. Programa dayalı satınalma –otomatikleştirilmiş satınalma olarak da biliniyor- tüm medya satınalma aktivitesinin nispeten küçük bir yüzdesini yansıtıyor ama kullanımı çok daha yaygın hale geliyor. Programatik satınalma gerçek zaman veri teminini analiz etme ve otomatikleştirme için algoritmayı kullanarak çevrimiçi reklam hedefleme işlemini modernleştirdi. Ama teknoloji aynı zamanda konum tabanlı mobil telefon reklamcılığı ve mekan tabanlı dijital ev dışı medya gibi başka medya kanallarına da baskın yapıyor.
Bir sürü bağıran, işlem yapan, sallanan, birbirinin sözünü kesen insan vardı. Tam bir kargaşaydı ve buna insanlar arasındaki ticaret deniliyordu
Albarda’ya göre Madison Bulvarı da yakın gelecekte Wall Street gibi işleyecek. “Borsadaki otomasyona geçme devrimi 1970’ler sırasında başladı. Bir arkadaşım 80’lerin sonunda medya işinde yola koyulduğum sırada beni Wall Street’teki piyasa işlemlerinin yürütüldüğü bölüme koydu. Bir sürü bağıran, işlem yapan, sallanan, birbirinin sözünü kesen insan vardı. Tam bir kargaşaydı ve buna insanlar arasındaki ticaret deniliyordu” diyor Albarda ve ekliyor; “Bugün, çoğu ticari yoğunluk otomasyona geçmiş ticaretin tekelinde, otomasyona geçmiş derken, insanlar arasında yapılan ticaretten değil, algoritmalar tarafından yapılan ticaretten bahsediyorum. Bu zemindeki bilfiil ticaretçilerin sayısı son on yılın sonunda 3000’e, günümüzde 1000’e kadar düştü ve düşmeye devam ediyor.
Büyük ihtimalle tüm büyük acenteye bağlı gruplar kendi sunucu uygulama sistemlerini otomasyona geçirecekler.
Albarda`ya göre WWP, Interpublic, Omnicom, Publicis and Dentsu/Aegis gibi ajansa bağlı kuruluşlar kitle iletişim araçları satınalmada, rezervasyon ve faturalamayı içeren rutin hizmetler için akıllı sistemler geliştirmede işletme giderlerini düşürmeye çalışıyorlar. Interpublis Group’s Magna Global önümüzdeki 3 yıl içinde kitle iletişim araçları satınalma işleminin yüzde 50’den fazlasının otomasyona geçeceğini açıkça söylüyor. Büyük ihtimalle tüm büyük ajansa bağlı gruplar kendi sunucu uygulama sistemlerini otomasyona geçirecekler. Aslında, reklamcılık alanındaki bir çok insan Omnicom ile Publicis arasında önerilen birleşmenin programatik satınalma trendinin bir parçası olarak ileri sürüldüğünü düşünüyor. Stratejiye Odaklanın Açık ki geri dönüşü olmayan yoldayız. Acentelerin yanında çok daha az sayıda kitle iletişim araçları bulunacak ve muhtemelen çok daha az satış temsilcisi bu mecraya ait kişilerin yanında duracak. Veri ve tahliller medya stratejisinde önemli bir rol oynayacak, ama bu konu yenilikçi açılar ve değerinin altında fırsatlar bulmaya ve geliştirmeye geldiğinde algoritmalar insanların yerine geçemeyecek. Bu yüzden stratejik planlamacılar daha büyük görünürlük kazanacaklar. Peki, kitle iletişim araçlarının yüzde kaçı programa dayalı satınalmayla geleneksel sözleşmeli satınalma arasında yön değiştirecek?
Medyanın büyük çoğunluğu gelecekte programa dayalı olacak.
Hiçbir zaman tamamen programatik olmayacak ama programa dayalı satınalma ve anlaşmalı iletişim araçları arasındaki denge yön değiştirecek” diyor Albarda ve devam ediyor; “Şu anda medyanın büyük bir kısmında anlaşma sağlandı, ama büyük çoğunluğu gelecekte programa dayalı olacak. Anlaşmalı medyanın nerelerde önemli rol oynayacağını söyleyebilirim; muhtemelen peşin satınalmayı aşan ve sponsorlukları içeren Dünya Kupası, Oscar Ödül Töreni ve Emmy Ödül Töreni gibi canlı organizasyonlarda büyük rolü olacak. Bu tarz organizasyonlar anlaşmalı olarak devam edecek. Günümüzde, bu tarz anlaşmalar büyük markalarda kitlesel iletişim araçları satınalmada kaybı telafi ediyor, ama tarifeyle işleyen diğer her şey programa dayalı hale gelecek.” MediaPost Justin Evans yazılı “80/20 Reklamcılık Ekonomisi” isimli farklı bir bakış açısı sunan bir makale yayınladı. MediaPost’un makalesine göre, 2004’te başlayan dijital programa dayalı satınalmanın toplam online reklam hasılatının yüzde 20’sine ulaşması 10 yıl sürdü. Makalenin ortak noktası televizyon, ama benzer paralellikler DOOH/DPB reklam alanında da yapıldı. Televizyonun önemli bir bölümünün programlanabilir bir biçimde satınalınması uzun zaman önceydi, ve aynı şey ev dışı kitle iletişim araçları için de geçerli olacak. Belki de programa dayalı satınalma kitle iletişim araçları satınalıcılarına bize yutturulduğu kadar büyük bir tehdit değildir, en azından yakın gelecekte.

SAS bir kez daha liderler arasında

0
İş analitiği yazılım ve servislerinde dünyanın lider çözüm sağlayıcısı olan SAS, Gartner’ın Magic Quadrant değerlendirmesinin Entegre Pazarlama Yönetimi kategorisinde üst üste dördüncü kez “Liderler” bölümünde yer almayı başardı. Tüm dünya tarafından kabul gören yetkinliği ile vizyoner ürün geliştirme stratejileri sayesinde SAS, bir kez daha alanında liderliğini kanıtladı. 10 yıldır SAS’ın pazarlama çözümlerinin organik büyümesini sağlayan en önemli etkenlerden biri entegre bir çözüm sunuyor olması. Strateji ve operasyonlar, pazarlama analitiği, çok kanallı uygulama ve dijital zeka olarak dört ana bileşenden oluşan SAS Entegre Pazarlama Yönetimi (IMM), bağımsız sektör uzmanları tarafından da lider olarak kabul ediliyor. Gartner, entegre pazarlama yönetimi alanında lider pozisyonunda yer alan şirketleri şu şeklide tanımlıyor: “Liderler bölümünde yer alan şirketlerin sundukları çözümler, müşterileri tarafından pazarlama faaliyetlerinde pekçok pazarlama rol ve fonksiyonunu destekleyen ana platform olarak kullanılıyor. Bu platformlar entegre pazarlama alanında kapsamlı ve derin işlevler sunuyor. CMO ve pazarlama yöneticilerinin taleplerine uygun,  kolay anlaşılır iş modelleri kuruyor.” SAS bu yıl ayrıca Gartner Magic Quadrant değerlendirmesinde CRM Çok Kanallı Kampanya Yönetimi/CRM Multichannel Campaign Management ve Pazarlama Kaynak Yönetimi/Marketing Resource Management alanlarında da “Liderler” bölümünde yer aldı. SAS bunların yanı sıra 2014’ün üçüncü çeyreğinde The Forrester Wave: Kanallar Arası Kampanya Yönetimi Platformları/Cross-Channel Campaign Management Platform alanında da lider seçildi.  

Yahoo!’nun kurucusu Jerry Yyang, Lenovo yönetim kurulunda

0
Lenovo, teknoloji duayeni, Yahoo’nun deneyimli kurucusu ve eski CEO’su Jerry Yang’ın bağımsız danışman üye olarak Lenovo yönetime katıldığını duyurdu. Lenovo Group Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Yuanqing Yang, atamanın ardından yaptığı açıklamada düşüncelerini şöyle ifade etti: “Jerry danışman olduğundan beri şirkete büyük katkılarda bulundu. Şimdi kendisini tam zamanlı olarak yönetim kurulunda görmek bizi mutlu ediyor. Jerry, girişimciliği, kendisini has küresel perspektifi ve Lenovo’da ön plana çıkan internet çağının inovasyon ruhu özellikleri ile kendini kanıtlamış bir yöneticidir. Yönetim kadromuza farklı bir ses getirecek olan Jerry ile Lenovo’yu büyütmeye devam edeceğiz.” Yang’ın Lenovo’nun yönetim kadrosuna atanması, Lenovo’nun küresel yükselişini ve farklı alanlardaki ilgisini destekliyor. Bugün Lenovo, PC’deki birinciliğini yüzde 20 gibi rekor bir oranla korurken, akıllı telefon alanında ise Motorola’nın Google’dan alınması ile üçüncülüğe yerleşti. PC+Tablet pazarında ise birinciliği, IBM anlaşmasının tamamlanmasının ardından x86 Server’larda üçüncülüğünü korumaya devam ediyor. Lenovo güçlü ve büyüyen PC sektöründe gelecekteki pozisyonunu ‘İşletimler’, ‘Mobil sistemler’ ve ‘Ecosystem/Bulut Depolama Sistemleri’ ile üç ayrı alanda şimdiden alıyor.

Turkcell Teknoloji Zirvesi sahne alıyor

0
Kurumlar açısından Turkcell Teknoloji Zirvesi’ni Yiğit Kulabaş’a  sorduk.

Sensormatic’te organizasyonel büyüme

0

Sensormatic Güvenlik Hizmetleri’nin Pazarlama Organizasyonundan Sorumlu “CMO” (Chief Marketing Officer) görevine teknoloji sektörünün deneyimli isimlerinden Pelin Yelkencioğlu getirildi. Sensormatic’de Kasım 2014 itibarıyla CMO olarak göreve başlayan Yelkencioğlu, Pazarlama Organizasyonu bünyesinde yer alan Ürün Yönetimi, Pazarlama İletişimi ve Kurumsal İletişim bölümlerinin yönetimini üstlendi.

 

Boğaziçi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Bölümü mezunu olan Pelin Yelkencioğlu lisans eğitimi sonrası Illinois Üniversitesi’nde İşletme MBA’ini tamamladı. Profesyonel iş yaşamına 1999 yılında Xerox’da İş Servisleri Satış Uzmanı olarakbaşlayan Yelkencioğlu, 2000 yılında Xerox İsrail’de Satış ve Pazarlama Müdürü olarak görev yaptı. Kariyerine Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Ermenistan ve Gürcistan’dan oluşan Xerox Avrasya’da İş Geliştirme Müdürü olarak devam eden Yelkencioğlu, 2002’den 2011 yılına kadar yine Xerox bünyesinde Satış Müdürlüğü Satış Direktörlüğü ve Pazarlama Direktörlüğü görevlerinde bulundu. Pelin Yelkencioğlu 2012 yılında kayıtlı elektronik posta hizmet sağlayıcısı olarak Türkiye Noterler Birliği tarafından kurulan TNB KEB’de başladığı Pazarlama Direktörlüğü görevini 2014 yılına kadar sürdürdü.

Facebook’ta beğendirmek artık daha zor

0
TechInside Yorumu: Facebook’ta beğeni almak modern çağın kutsal bir ayinine dönüştü. İşletmeler daha fazla beğeni almak için ruhlarını satmaya ve cüzdanlarını boşaltmaya çok meraklılar. Öte yandan Facebook ziyaretçilerin yanıltılması veya kandırılmasına neden olabilecek tüm uygulamaları yasaklamaya kararlı. Aksi takdirde bir iPad mini kazanmak için kapısının önünden bile geçmeyeceğiniz bir şirketi beğenmiş olabilirsiniz. Artık bu dönem sona erdi.
Geride bıraktığımız hafta pazarlamacıların içerikleri veya yarışma kayıtlarını kullanarak Facebook beğenileri elde edebilecekleri son haftaydı. FacebookLike Kapısı” olarak da bilinen uygulamaya Facebook’ta yazılım mühendisi olan Harshdeep Singh’in Ağustos blogunda yazdığı bir yazıda da belirttiği üzere “kullanıcıların markaların sayfalarını yapay teşviklerle değil, onlarla iletişime geçmek ve haberlerini takip etmek amacıyla beğenmelerini sağlamak” amacıyla son verdi. Bu haftadan itibaren belirli bir sayfa beğenmeyenlerin görüntüleyemediği içerikler herkese açık hale gelecek. Edelman’da dijital müdür yardımcısı ve grup direktörü olan Marko Muellner; “beğeniler bir zamanlar organik olarak erişilebilecek kişileri temsil ediyordu ve markalar onları kapabilmek için her şeyi yapıyorlardı. Tüm bunlar tarih oldu. Markalar her bir gönderilerinin organik erişiminin yüzde 5’in altına düştüğünü ve izleyici kitlesinin kalitesinin şüpheli olduğu gerçeğini görünce beğenilerin Facebook üzerindeki pazarlama stratejileri üzerindeki önemini tekrar düşünmek zorunda kaldı” diyor. Agent-cy kurucusu ve CEO’su olan Jasmine Sandler’a göre “Like Kapısı”nın sonunun gelmesi markalara müşterileri ile iletişime geçmek için daha yüzeysel yollar bulma zorunluluğunu getiriyor. Konu hakkında konuşan Sandler; “Ajanslar etkileşimi yönetmek için daha organik bir yol bulmak zorundalar. Bu kitlenize karşı ‘gerçek’ olmak ile alakalı. Sosyal medya gerçek ilişki geliştirmek içindir. Bu durum perakendede aşırı satışın işe yaramayıp müşteriyi eğitmenin, ona ücretsiz deneme veya test sürümleri vermenin daha faydalı olduğu durumla benzeşiyor” dedi. Muellner de muhteşem içerik yayınlayıp popüler olanları güçlendirerek doğal olarak beğeni kazanmaya çalışmanın doğru yol olduğuna katılıyor; “Kayda değer sayıda kaliteli beğeni toplasanız bile onlara ulaşmak için para ödemeniz gerekiyor. Zamandan tasarruf edin ve onlara ulaşmak için başlangıçta ödeyin. ‘Like Kapısı’nın sonunun gelmesi sürpriz değil ve pazarlamacılar da buna üzülmemeli. Facebook ilk olarak dünyanın en hedeflemeli mobil reklam platformu, ikinci olarak da popülaritenin arttırılabileceği muhteşem bir yerdir.” diyor.

Mark Zuckerberg’ün tişörtlerinin sırrı

1
TechInside Analizi: Mark’ın giydiği tişörtün neden hep aynı olduğu magazin açısından renkli bir haber. Soru ve cevabı arkasında yatan nedenler farklı ve planlanmış olabilir ancak Mark gibi bir kişinin sürekli aynı tişörtü giyerek akıllarda yer edici bir imaj oluşturması gözden kaçmıyor. Böyle bir algı ortamında Mark’ın giydiği farklı bir kıyafet bile haber değeri taşıyor ki bu da Facebook gibi dünyanın en büyük dijital şirketlerinden birisini konumlandırırken nasıl bir çalışma yapıldığına dair bize ipuçları veriyor.
Facebook CEO’su Mark Zuckerberg geçtiğimiz hafta ilk kez gazeteciler ile yüz yüze soru cevap oturumu gerçekleştirdi. Pek çok farklı soruya cevap veren Zuckerberg’e sorulan sorular arasında en çok ilgi çekeni ise “Neden her gün aynı tişörtü giyiyorsunuz?” oldu. Henüz fark etmeyenler için açıklamak gerekirse, Zuckerberg neredeyse tüm etkinliklerde aynı gri tişörtü giyiyor. Pek çok kişi şakayla karışık bir cevap beklerken Zuckerberg aynı gri tişörtü giyme alışkanlığı ile ilgili oldukça ciddi bir cevap verdi. Zuckerberg “aynı tişörtten birkaç tane olduğunu” belirttikten sonra “Hayatımı bu topluluğa nasıl en iyi şekilde hizmet edebileceğim hariç her şey hakkında en az seçim yapmak zorunda kalacağım şekilde sadeleştirmeyi istiyorum” diye konuştu. Ne giyeceği ve kahvaltıda ne yiyeceği gibi küçük seçimlerin bile yorucu ve enerji tüketici olduğunu söyleyerek bunların üzerinde zaman kaybetmek istemediğini dile getirdi. Her sabah uyanıp bir milyar insana hizmet etmeme olanak tanıyan şanslı bir pozisyondayım. Hayatımda böyle saçma veya anlamsız şeylere enerji harcarsam işimi yapmıyormuş gibi hissediyorum” diyen Zuckerberg Apple kurucusu Steve Jobs ve Başkan Barack Obama gibi pek çok etkili insanın da kıyafetlerini seçmede aynı şekilde düşündüklerini işaret etti. Hatta Walter Isaacson’un biyografisinde belirttiği gibi Steve Jobs tüm Apple çalışanlarının aynı yeleği giymesini bile istemiş.
Bu haberin orjinali BusinessInsider’da yayınlanmıştır.

Bulut verilerini proaktif şekilde korumalısınız

0
TechInside Analizi: IBM’in son yıllarda donanım işinden tümüyle uzaklaşarak yazılım ve servis merkezli alanlara odaklanması gözden kaçırılmamalı. Bulut bu yeni alanların ilk sıralarında yer alıyor ve her geçen gün işletmelerin hayatında daha fazla önem kazanacak. İhtiyaç duyduğunuz çözümler için IBM’in stratejik yaklaşımı alternatifler için size sağlıklı bir kriter listesi oluşturabilir.
Verilerinin en iyi şekilde korunması için şirketlerin sadece verilerini gözlemleyen değil aynı zamanda bilgilerini proaktif olarak koruyan bir çeşit çözüm veya servis kullanmaları kaçınılmaz hale geldi. IBM yakın zamanda Dynamic Cloud Security olarak adlandırdığı veri ve uygulamaları koruyan yeni, akıllı bir güvenlik servisi duyurdu. IBM’in Dynamic Cloud Security servisi geliştiriciler ve şirket yöneticisi benzeri kişilerin de dahil olduğu pek çok seviyede kullanıcı profili düşünülerek yapılandırıldı. Yeni çözüm şirketlerin en hayati veri ve uygulamalarını kurum çapında, özel ve genel sunucular üzerinde ve mobil cihazlarda yapılacak gelişmiş analizleri kullanarak korumak için tasarlandı. Dahası Dynamic Cloud Security şirketlerin verilerini korumaya yardımcı olmak için onlara bulut üzerindeki verilerini otomatik olarak keşfedebilecekleri, sınıflandırabilecekleri ve değerlerini belirleyebilecekleri proaktif araçlar kurma imkanı tanıyacak. IBM Security Systems’in genel müdürü Brendan Hannigan konu hakkında “Müşteriler artık ciddi iş yüklerini bulut ortamına taşıyorlar ve kurumsal seviyede güvenlik bekliyorlar. Tüm bulut güvenliği portföyümüzü müşterilere kullanıcı yetkilerini kısıtlamada, veriyi kontrol etmede ve görünürlüğü devam ettirmede yardımcı olacak şekilde yönendirdik. Tehlikelere doğru bir bakış ile şirketler artık kişilerini, verilerini ve işlemlerini buluta daha güvenli bir şekilde bağlayabilecekler.” diye konuştu.

TechInside Podcast – Bölüm 14

0
[soundcloud url=”https://api.soundcloud.com/tracks/175906307″ params=”auto_play=false&hide_related=true&show_comments=false&show_user=true&show_reposts=false&visual=false” width=”100%” height=”100″ iframe=”true” /] Bu hafta ele aldığımız başlıklar;Apple Pay’in bankalara maliyeti Mobil ödemede Starbucks’dan alınacak dersler Dijital iş dünyasına yön verecek üç başlık Nesnelerin İnterneti’ne hazır mısınız? iTunes üzerinde Podcast yayınlarımıza buradan abone olabilirsiniz.

İş zekası teknolojileri neden önemli?

0
İş Zekası bir kurumun elindeki verilerin, kurumun daha etkin, daha karlı ve daha başarılı olmasını sağlamak için kullanılmasıdır. İş Zekası, bir kurumun performansının, finansal, müşteri memnuniyeti, çalışan memnuniyeti kategorilerindeki çeşitli bazlarda izlenmesini ve performans artırıcı proaktif aksiyonlar alınmasını sağlamaktadır. Bu aksiyonlar genellikle finansal durumu iyileştirmek için (çapraz satış, ayrılmanın önlenmesi, yeni müşteri kazanımı, karlılık) alınsa da, müşteri ve çalışan memnuniyetini artırmak da son yıllarda büyük önem kazanmış durumda. İnsan Kaynakları Departmanları İş Zekasını, performans yönetimi, işgücü planlama, çeşitli risklerin analizi, anahtar performans kriterlerinin analizi ve raporlanması için kullanıyor. Ana amaçları ise, çalışan performansını ve memnuniyetini artırarak kurumu daha etkin bir hale getirmek. Çalışanların ve başvuru yapanların demografik verileri, CV bilgileri, hedefleri, performansları, maaş/primleri, harcamaları, eğitimleri, tecrübeleri, izin kullanımları, yaptıkları işler ve bunların değerlendirmeleri, periyodik performans ölçümleri, çalışanların ve çalışma arkadaşlarının yorumları, çalışanların şikayetleri gibi verilerin çoğu insan kaynakları uygulamaları tarafından toplanabilmektedir. Bunların dışında sosyal medya (mesela LinkedIn) verileri de çok değerli veriler olabilir. Bu veriler kullanılarak önemli ölçümler ve kategorizasyonlar yapılarak çeşitli analizlerde kullanılabilir. İş Zekası uygulamalarını kullanabilmek için en önemli girdi tabii ki veridir. Verilerin kaydedilmesi, yani sözel veya kağıt ortamı yerine elektronik ortamda saklanması bazı departmanlar için zor olabilir. Ama daha da önemlisi bu verilerin organize ve yapısal bir şekilde tutulmasıdır. Bunun için de bir insan kaynakları uygulaması kullanılmasını şiddetle tavsiye ediyoruz. Buna rağmen yapısal olmayan bazı veriler söz konusu olabilir. Bunları da büyük veri teknolojileri sayesinde anlamlandırıp İş Zekası ortamlarında kullanabiliyoruz. Intellica olarak İş Zekası, Büyük Veri ve Müşteri İlişkileri Yönetimi konularında hizmet verirken, oluşturduğumuz ‘Intellica Akademi’ bünyesinde müşterilerimize ve çalışanlarımıza İş Zekası ile ilgili konularda eğitimler veriyoruz.

Melek yatırımcı nasıl para kazanır ?

0
Girişimcilere yönelik olarak Boğaziçi Üniversitesi ile birlikte StartNowHow eğitim seminerlerini başlatan BIC Angel Investments sektörün deneyimli ve yetkin isimlerini bu kez yatırımcılar için bir araya getiriyor. 13 Kasım Perşembe Günü Divan Brasserie Beyoğlu’nda gerçekleşecek etkinlikte MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Erhan Erkut katılımcılara Melek Yatırımcılığın Tanımı ile ilgili bilgiler sunacak. Melek yatırımcılar için yeni fırsatlar sunan Borsa İstanbul Direktörü Dr.Recep Bildik dinleyicilere Özel Pazar ile ilgili bilgiler aktarırken, BIC Angel Investments kurucusu Dr. Joachim Behrendt Türkiye’de Melek Yatırımcı Olmakla ilgili 5 Teorem’i paylaşacak. Sınırlı sayıda katılımcıya açık ve ücretsiz olarak gerçekleştirilen seminer kapsamında Pilott Hızlandırma Programı Koordinatörü Duygu Öktem koordinatörlüğünde bir de panel gerçekleştirilecek. “Melek Yatırımcı Nasıl Para Kazanır” konusunun irdeleneceği panelde deneyimli melek yatırımcı ve Markafoni eski yöneticisi Sina Afra, Revo Capital kurucusu Cenk Bayrakdar, MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Erhan Erkut ve BIC Angel Investments kurucusu Joachim Behrendt’in görüşlerini paylaşacak. Etkinliğe katılmak isteyen melek yatırımcılar ve yatırımcı adayları https://melekyatirimciseminerleri.eventbrite.com linkine tıklayarak veya n.balkanci@bicangels.com adresine e-mail göndererek kayıt yaptırabilirler.        

Daha iyi sunum yapmanın sessiz sırları

0
Cisco’ya göre , vücut dili ve ses tonu iletişimin yüzde 63’üne tekabül ediyor. Şaşırtıcı olan şeyse çok azımız sunumlarda nasıl hareket edeceğini prova ediyor. Zamanımızın çoğu konuyu geliştirmekle ve sözlerimizi hatırlamakla geçiyor. Çoğu zaman güzel sunumlar ortaya çıkardığımızı ama fevkalade olmadığımızı gösteriyor ve bir başkası sahnede bizi kendine hayran bırakıyor, muhteşem duruşuyla seyirciyi kendine bağlıyor ve büyülüyor. Aslında biz birçok insanın bu yetenekler doğduklarını düşünürken, gerçekte bunların hepsi vücut dilinde yatıyor. Kalabalığın önünde karizmanınızı artırmak ve sunumunuzda iyi gitmek için bu 4 kuralı hatırlamaya çalışın.
  1. Hikayenizi Gözlerinizle Anlatın
İnsanlar iyi konuşmacılar hakkında konuşurken, konuşmacının kendi gözlerine baktıklarını hissettiklerini söylüyorlar. Çoğu zaman, garip bir durum olmadığı takdirde, olay bu değil. Büyük olasılıkla konuşmacı bakışlarıyla müthiş bir iş yapıyor. Bu birkaç basit kuralla elde edilebilir. Öncelikle, not kartlarınızdan ve konuşma kağıtlarından kurtulun. Onlar seyirciye odaklanmanızı zorlayacak ve siz de sıkıcı ve hazırlanmamış gibi görüneceksiniz. Onun yerine odanın arkasına doğru bakın. Bir taktik çok güzel işe yarıyor; gözlerinizi soldan ortaya sonra da sağa doğru gezdirin. Bunu yaparken bir nokta belirleyin, durun ve bakışlarınızla gezinmeye devam edin. Bu durduma hareketi etkili olur ve bir sonraki yapacağınız hareket seyirciyi heyecanlandırır. Gözleriniz asla seyirciyi bırakmamalı. Slaytlarınızı kullanırken bu son derece önemli. Ara sıra göz atabilirsiniz ama asla 1 ya da 2 saniyeden fazla bakmayın. Seyirciyi salonda sanki tek kişi oymuş gibi cezbetmeye çalışın.
  1. Ellerinizi de işin içine katın
Birini heyecanlı bir şeyi anlatırken duyduğunuzda ellerini ne kadar çok kullandıklarına dikkat ettiniz mi? El hareketleri heyecanı dindirmeye yardım eder ve konuşmacıya konuyu anlatmakta yardımcı olur. Sunum yaparken ellerinizin garip bir şekilde düz durmasına ve arkada bağlanmış şekilde durmamasına dikkat edin. Robot ya da heykel gibi durana herhangi bir ödül verilmiyor. Ellerinizin konuşmanızda size yardımcı olacak şekilde hareket etmesine izin verin. Vücudunuzu bu şekilde kullanmak hem size daha doğal bir görünüm verir hem de seyirciye kendinizden emin olduğunuzu da hissettirmiş olursunuz.
  1. Samimi olun
Seyirciye samimi olarak vücut dilinizi kullanabilirsiniz. Bunu yapmanın bir yolu sahnenin kenarına yaklaşmak. Dinleyicilerle aranızdaki boşluğu ne kadar azaltırsanız, onlar da kendilerini o kadar hareketin içindeymiş gibi hissedecekler. Bir başka taktik ise ellerinizi ya da ayaklarınızı bağlamadığınızdan emin olun. Açık bir duruşunuz olsun. İnsanlarla sosyalleşirken kollarınızı bağlamamanız gerektiğini hiç duydunuz mu? Aynı kural topluluk huzurunda konuşma sırasında da geçerli. Ellerinizi ve kollarınızı serbest bırakın. İzleyicilerinize daha samimi ve karizmatik görünürsünüz.
  1. Mümkün olduğunda gülümseyin
Mümkün olduğunca çok gülümsemenin çok fazla psikolojik avantajları var. Öncelikle, kendinize güveniniz artar. Sahneye çıkmadan önce aşırı şekilde heyecanlanırken bu özellikle size yardımcı olacaktır. Billirsiniz böyle zamanlarda kalbiniz patlayacakmış gibi olur ve korkunç bir ter dökersiniz. Bir daha böyle olduğunuz takdirde en büyük gülümsemeyi atın. Vücudunuz rahatlamaya başlayacak ve sunumunuza daha çok odaklanabileceksiniz. Seyirci sizi çok rahatlamış görecek. Mutlu olan ve kendine güvenen insanlar daha çok gülümser. Cem Yılmaz’ın şovlarında hiç somurttuğunu gördünüz mü?

2015 için CIO öngörüleri

0
IDC FutureScape CIO Agenda araştırması  2017 yılına kadar CIO’ların gündemine ışık tutuyor. Araştırmaya göre CIO’lar için ortaklar ile güvene dayalı çalışma, bulut ve küresel kaynak kullanımının yanında hizmet odağında rotasyon BT’de ivme kazanacak. IDC’nin öngörüleri şöyle;
  • 2017’ye kadar CIO’ların %80’inin zamanı dijital hizmetler boyunca matematiksel analize, siber güvenliğe ve yeni gelir akışı oluşturmaya odaklanmakla geçecek.
  • 2016’ya kadar küresel rekabetçi stratejilerinin %65’i gerçek zaman gerektirecek üçüncü parti servisler üzerinden sağlanacak.
  • 2016’ya kadar güvenlik CIO’ların global yatırımının %70’inin en öncelikli üçmaddesinden birisi olacak.
  • 2015’e kadar, CIO’ların %60’ı mobil telefonları, bulut ve açık kaynak uygulamalarını birincil araçları olarak kullanacaklar.
  • 2016’ya kadar CIO’ların %80’i yeniliğe olanak sağlayan ve gelişmiş iş kararı alan yeni mimarı yapılara geçecekler.
  • 2020’ye kadarküresel şirketlerde görevli CIO’ların %60’ının ünvanı, servis ve entegrasyondan sorumlu, Chief Digital Officer (CDO) olarak yeniden tanımlanacak.
  • 2018’e kadar CIO’ların %50’si kendi geleneksel tip teknolojilerden, açık standartlaşmış yapılar lehine vazgeçecekler.

Dell World’de teknoloji rüzgârı

0
Dell bu yıl 30.yılını kutlayan bir teknoloji şirketi. Michael Dell tarafından 1984 yılında temelleri atılan şirket her yıl kurulduğu şehir olan Austin’de Dell World etkinliği düzenliyor. Dell World 2014 ise 4-6 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirildi ve beş binin üzerinde Dell çözüm ortağı, müşteri ve basın mensubunu ağırladı. Dell World 2014’ün açılış konuşmasını her zaman olduğu gibi bu yıl da şirketin kurucusu ve CEO’su Michael Dell yaptı. Şirketin başarılarından bahseden Dell, “Geride bıraktığımız 30 yılda kişisel sistemlerden büyük sunuculara, depolamadan, BT altyapı çözümlerine kadar birçok alanda faaliyet gösteriyoruz. Bu alanların çoğunda ya lideriz ya da mutlaka ilk üçte yer alıyoruz. Yazılım tarafımız her yıl iki haneli büyüyor. Sunucu ve depolama tarafında dünya genelinde en hızlı büyüyen teknoloji şirketiyiz. Sağlık alanında başarılı işlere imza atıyoruz ve büyüme burada da devam ediyor. Ar-Ge tarafında ise çok önemli yatırımlar yapıyoruz” dedi. Büyük veri ile işletmelere avantaj Büyük veri çözümlerinin  çok önemli bir hal aldığını kaydeden Dell, “Artık köprülerin, yolların yapımında bile büyük veri çözümleri kullanılıyor ve bulut tüm işlere nüfus etmiş durumda. Dell World 2014’te 160 müşterimizin gerçek proje ve çözümlerini canlı göreceksiniz. PowerEdge sunucularımızın yeni nesillerini burada tanıtacağız. Depolama ve SDN taraflarından da bahsetmek lazım ki bu alanlarda da başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Burada bulut ve veri merkezleri tarafındaki çalışmalarımızı da sahneleyeceğiz. Otuzuncu yılımızda da burada ve sizlerle olmaktan son derece memnunuz” şeklinde görüş belirtti.

Başarılı girişimciler için akşam tavsiyeleri

0
Girişimci verimliliği konusunun Amerika üzerindeki cazibesi her yıl yayınlanan birçok kitap ve her gün daha erken kalkma yolları bulma obsesyonu göz önüne alındığında sınırsız gibi gözüküyor. Fakat mesele sadece sabah alışkanlıklarını optimize etmek veya önemli olan iş günlerini düzene sokmaktan ibaret değil. Aslında en çok göz ardı edilen verimlilik ve takvim taktiklerinden birisi girişimcinin akşam rutinidir. İşte sizi akşam takvimlerinde uzmanlaştıracak ve ertesi güne odaklı ve yüksek enerjili bir şekilde başlamanızı sağlayacak 5 tüyo:
  1. Gününüzü değerlendirin: bugün iyi olan ne yaptım?
Ben Franklin titiz rutinleri ve takvimleri ile ünlüydü. Dikkatlice planlanmış her günü sadece tek bir soruyla bitirirdi: ‘‘Bugün iyi olan ne yaptım?’’ Bu hassaslık doğru olsa da girişimci olarak gününüzü gözden geçirmek için biraz daha yapılandırılmış bir yaklaşım izlemelisiniz. Takviminizi, projelerinizi ve sezgilerinizi gözden geçirmeye zaman ayırın. Kendinize üç soru sorun:
  • Bugün vizyonuma ve hedeflerime doğru nasıl bir ilerleme kaydettim?
  • Bugün özellikle ne için memnunum?
  • Son olarak, öğrendiklerimle nasıl gelişim gösterebilirim?
  1. Yarın için üç öncelik belirleyin
Akşamları yaptığınız şeyler ertesi günkü başarınızı sağlayabilir. Michael Lewis Vanity Fair’de başkan Obama hakkında yazdığı yazıda ‘‘başkanın günü aslında bir önceki gün başlıyor’’ diyor. Başkan akşamlarını bir sonraki günün takvimini ve özetini gözden geçirme ile geçiriyor. Benzer şekilde pek çok yazar günlük işlerini bir cümlenin ortasında bitirmeyi tercih ettiklerini dolayısıyla ertesi gün yazmaya tam olarak nereden başlayacaklarını bildiklerini söylüyor. Bu momentum oluşturma metodunu hedeflerinizi, görevlerinizi, takviminizi ve arzuladığınız sonuçları düşünmek suretiyle kullanın. Yatmadan önce ‘En önemli şey’ yaklaşımını kullanarak yarınki önceliklerinizi belirleyin. Temiz bir ajandayla ve daha çok şey başarmaya hazır bir şekilde uyanacaksınız.
  1. Rahatlamak için kesin sınırlar çizin
Girişimci olarak işinizin yaşamınız gibi olduğunu hissetmeniz oldukça kolaydır. Fakat iş saatlerinin bitip kişisel zamanın başladığı sınırları açık bir şekilde belirleyin. Psychology Today iş ortamından eve geçişte ritüellerin öneminden bahsediyor. Dünyadaki en stresli mesleklere sahip oldukları tartışılabilecek askeri profesyoneller üzerinde yapılan bir araştırma birkaç özel dakika geçirmek ve üniformaları çıkarmak gibi bir veya iki dakika süren basit bir iki adımın ev ortamına geçişi kolaylaştırdığını ortaya çıkardı. Bir yürüyüş yapın, sesli kitap dinleyin veya gerinerek gününüzü huzurlu bir şekilde bitirin. Eğer daha çok düzenden hoşlanıyorsanız bir yoga dersine katılın veya meditasyon yapın. Tüm bunlardan sonra eğer mümkünse bağlantınızı kesin ve arkadaşlarınız ve ailenizle zaman geçirin, rahatlayın, hobilerinizle ilgilenin veya eksik kalan dinlenmelerinizi tamamlayın.
  1. Uyku sağlığına hakim olun
70 milyon Amerikalı en az bir çeşit uyku bozukluğundan mustarip. Girişimciler ise diğer insanlardan daha fazla uykusuz gece geçiriyor. Stresle, yorgunlukla veya girişimcilik hayatının diğer zorluklarıyla mücadele ederken uyuyabilmek için uykuya öncelik vermek ve o zamanı korumak oldukça önemlidir. ABD’de Ulusal Uyku Vakfı uyku sağlığı için güzel bir plan hazırladı ancak temel noktalar oldukça basit. Sabit bir uyku planı belirleyerek ona uymaya çalışın. Yatakta televizyon seyretmeyin veya iş yapmayın, sadece uyku için kullanın. Yatak odanızı ekransız bölge haline getirerek ve panjurlar sayesinde mümkün olduğunca karanlık tutmaya çalışın. Isı ayarlarıyla oynayarak ortamı serin tutun. Konforlu bir yatağa yatırım yapın. Son olarak yatağa girmeden önce rahatlamak için kendinize zaman tanıyın.
  1. Zevk için bir şey yapın
Neden bu kadar çok çalıştığınızı unutmak kolay olabilir: finansal özgürlüğünüze kavuşmak, ailenize güvenli bir gelecek hazırlamak veya dünyayı değiştirmek. Her akşam size keyif veren bir şey yapın. Tabletler veya telefonlardan uzakta, ailenizle sakin bir akşam yemeği için vakit ayırın. Uzun bir yürüyüşle veya profesyonel bir masajla kendinizi şımartın. İçine dalmaya çok heves ettiğiniz bir kitabı okuyun veya filmi izleyin. Havuzu doldurmak için hafta sonlarını beklemek yerine her gün çalışmadığınız vakitleri maksimum değerlendirmeye çalışın. Sonuç Akşam planlarına dikkat etmek tipik yoğun bir takvime bir kademe daha kontrol ve mantık ekler. Aileniz veya sağlığınız gibi önemli şeyler için zaman ayırmanıza yardımcı olur (veya zorunda bırakır). Sonuç olarak bir sonraki gün en önemli iş önceliklerinizde maksimum verimliliği elde etmek için yüksek enerji ve odağınızı koruyabilirsiniz.