Techinside Google News
Ana Sayfa Blog Sayfa 1776

Popüler yayıncılardan çevrimiçi master programı

1

18-24 aylık eğitim süresi ile 2015 – 2016 akademik yılında başlayacak olan programda, entegre dizayn, iş ve teknoloji alanında dünyayı değiştirecek yaratıcı düşünce ve teknoloji insanları yetiştirilecek.

Yüksek öğretimde bir ilk olacak programın müfredatı USC Roski eğitmenleri tarafından özel olarak hazırlandı. USC Roski Sanat ve Dizayn Enstitüsü dekanı Eric Muhl; ‘‘Teknolojinin gelişme hızı yüksek öğretimi daha esnek ve adapte edilebilir programlar hazırlayarak geleceğin liderlerinin ihtiyaçlarını karşılamaya zorlamaktır’’ diye konuştu.

WIRED’ın baş editörü Scott Dadich ise ‘‘Yıllarca WIRED ile hazırlanmış bir müfredatın nasıl olabileceği konusunda kafa yorduk ve şimdi bunu mükemmel bir partner ile gerçekleştirme fırsatı bulduk. USC ve WIRED’ın en iyi yanlarını alarak disiplin ve yenilikçiliği, iş modellerini ve Silikon Vadisi’ndeki en son yenilikçi modellerini öğretebileceğiz. Bu çok heyecan verici olacak’’ dedi.

USC bugün 80’den fazla programı içerisinde barındırıyor. Bu programın katılımcıları ise WIRED ofislerinde konaklama, yöneticiler, saygın editörler ve yazarlar ile tanışma gibi çeşitli fırsatlar bulacaklar.

Eğer bu programa katılma şansını yakalayacak nadir kişilerden biri olmak istiyorsanız USC’nin sitesine göz atabilirsiniz.

ITP’14 Bilişim Profesyonelleri Semineri

2

Dokuz yıldan bu yana Semor tarafından gerçekleştirilen bilişim sektörünün en kritik konuları olan sanallaştırma, bilişim güvenliği, iş zekası , bulut bilişim, mobil yaşam gibi ana temaların işlendiği ITP’14 Bilişim Profesyonelleri Seminerinin bu yılki ana teması “Sosyal Medya“dır.

Etkinlik 30 Ekim – 2 Kasım Kasım 2014 tarihleri arasında Sirene Deluxe Belek Antalya’da gerçekleştirilecektir.

Sosyal Medya ana temalı etkinliğimizde; Sosyal CRM, Sosyal Medyada İtibar Yönetimi, Güvenlik, Sosyal Medyada Kurumsal Kimlik ve Sosyal Medyada Felaket Yönetimi konuları tartışılacaktır. UNDP Türkiye İletişim Koordinatörü Dr. Faik Uyanık ve Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi – TV Habercisi Gökmen Karadağ‘ın çağrılı konuşmalarınında yer alacağı etkinlik detaylarına www.itp.web.tr adresinden ulaşılabilmektedir.

Sponsorlar

Ana Sposor                                : Intel

Etkinlik Sponsorları                 : Avea, Asus, İde Danışmanlık, Oki, Yeni Hayat

Destek Sponsorlar                    : Bites, Skynet

Basın Sponsorları                     : Bookmark, BiltekHAber, Kobiefor, ShiftDelete.Net, TechInside, Telepati

Destekleyen Kuruluşlar          : Bilişim Muhabirleri Derneği, Türkiye Bilişim Derneği, Tosyöv

30 Ekim – 2 Kasım Kasım 2014 tarihleri arasında Sirene Deluxe Belek  Antalya’da gerçekleştirilecek “Sosyal Medya “ Ana Temalı ITP’14 Bilişim Profesyonelleri Semineri ‘ne 200 Bilişim Uzmanı ve Üst Düzey Yöneticinin katılımı beklenmektedir.

webposter

Katılım ve Bilgi İçin www.itp.web.tr veya www.semor.com.tr

CSC Artık Türkiye’de

1

Yeni nesil BT servis ve çözümlerinde dünya lideri konumunda bulunan CSC, Türkiye ofisi aracılığıyla kurumsal müşterilerinin teknoloji yatırımlarından en yüksek kazanımı elde etmelerine yardımcı olmayı hedefliyor.

CSC’nin küresel çaptaki faaliyetleri hakkında bilgi veren Doğu Avrupa ve Avusturya Genel Müdürü Norbert Haslacher, 76 bin çalışanla sigortacılık, bankacılık, kamu, sağlık ve üretim gibi birçok sektöre çözüm ürettiklerini söyledi. 55’i yılı aşkın bir süredir hizmet veren CSC’nin temel misyonunun, müşterilerinin teknoloji yatırımlarından en iyi geri dönüşü almasını sağlamak olduğunu kaydeden Haslacher, “Tüm dünyada sadece 4 bin bilgisayarın bulunduğu bir dönemde kurulan şirketimizin yarım asrı geçen sürede edindiği deneyim ve uzmanlığı, yeni ofisimizle Türkiye’ye taşımaktan büyük heyecan duyuyoruz” dedi.

Norbert Haslacher sözlerine şöyle devam etti: “Nüfusunun yüzde 65’i 20-60 yaş arasında olan ve nominal GSYİH bakımından dünyada 17’nci sırada bulunan Türkiye’nin sahip olduğu potansiyele inandığımız için, stratejik bir kararla buradaki operasyonlarımızı Avrupa’dan yönetmek yerine, ülke ofisi ile ilerlemeye karar verdik. BT hizmetlerinin dünyadaki önde gelen oyuncularından biri olarak, küresel deneyimimizi Türkiye’deki tüm sektörlere artık çok daha yakından sunabileceğiz. Buradaki öncelikli hedefimiz, şirketlerin süreçlerini daha çevik kılmak ve bilişim yatırımlarından en iyi geri dönüşü almalarını sağlamak.”

Haslacher, hisseleri New York Borsası’nda işlem gören ve 2013 yılında 13 milyar Dolar gelir eden CSC’nin 100’ü aşkın küresel marka ile iş ortaklığı bulunduğunu belirtti. “Bu iş ortaklıklarımızı, bulut, büyük veri ve analitik, mobilite, uygulama modernizasyonu ve siber güvenlik gibi beş ana başlıktan oluşan geniş çözüm yelpazemizle birleştirerek Türkiye’deki müşterilerimize sınıfının en iyisi çözümleri sunacağız” diye konuşan Haslacher, “BT bir dönüşüm yaşıyor. CSC olarak, ‘Daha az donanım, daha çok bulut’ şeklinde özetleyebileceğimiz bu dönüşümün öncüleri arasında yer alıyoruz. Buradaki güçlü konumumuzu kullanarak, Türkiye’deki şirketlerin hem yerel hem de küresel çapta daha rekabetçi bir pozisyona gelmelerini sağlayacağız” ifadelerini kullandı.

Norbert Haslacher, CSC’nin ülkemizde ilk olarak hedeflediği sektörler arasında finans ve sigortacılığın öne çıktığını belirtti. Çözümlerinin dünyanın en büyük sigorta şirketleri tarafından yaygın olarak kullanıldığını kaydeden Haslacher şu bilgileri verdi:

“Ana sigortacılık ve talep yönetim sistemleri, dolandırıcılık tespit çözümleri, BT ve iş süreçleri dış kaynak kullandırma çözümleri gibi birçok farklı alanda sunduğumuz hizmetleri şimdi Türkiye’ye taşıyoruz. Sigortacılık alanındaki deneyim ve uzmanlığımızı Türkiye’deki şirketlerle de paylaşmak ve bu şirketlerin hem teknik hem de iş süreçleri bakımından çok daha etkin bir altyapıya sahip olmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Operasyonel harcamaların çok yüksek olduğu bu sektörün gelişim potansiyeline inanıyoruz.”

CSC Türkiye Genel Müdürü Alev Alp Esen ise, Türkiye’deki kurum ve kuruluşların teknoloji altyapılarını yenilemelerinin gerekliliğine dikkat çekti. CSC olarak sundukları çözümlerle şirketleri mali açıdan daha etkin olan bulut altyapısına hazır hale getirebileceklerini belirten Esen, “Planlama, modernizasyon, buluta taşıma, bulut altyapısı sağlama ve kullandığın kadar öde modeli dahil olmak üzere, bu yolculuğun her aşamasında müşterilerimizin yanında olacağız. Türkiye’deki BT pazarını incelediğimizde hâlâ donanım yatırımlarının ağır bastığını görüyoruz. ABD ve Avrupa Birliği’nde yüzde 30’lar civarında olan donanım yatırımları, ülkemizde yüzde 70’in üzerinde bulunuyor. Gelişmiş ülkelerde donanıma bağlı sabit yatırımdan daha esnek modellere geçiş var. Yapılan araştırmalar, AB’nin bulut bilişiminin önümüzdeki 5 yıl içinde ekonomiye yaklaşık 350 milyar Avroluk bir katkı sağlayacağını öngörüyor. Türkiye’nin de bulut mimarisi ile bu yola girmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Türkiye’nin bu alanda yapacağı yatırımlar, tıpkı AB’de olduğu gibi, ülke ekonomisine katkıda bulunacaktır ve biz CSC olarak küresel deneyimimizi kullanarak şirketlerimize bu yolda destek olmak amacındayız ” dedi.

Alev Alp Esen, BT sektörünün GSYİH içindeki payı incelendiğinde, Türkiye’nin geride kaldığını kaydetti. Gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelere oranla daha fazla BT harcaması yaptığını söyleyen Esen, “ABD’de BT harcamaları GSYİH’nin yüzde 4’ünü oluştururken, bu oran Almanya, Fransa ve İrlanda’da yüzde 3 seviyesinde bulunuyor. Türkiye, ne yazık ki yüzde 1’e bile ulaşmayan payı ile Rusya, Brezilya ve Hindistan’ın da gerisinde kalıyor” diye konuştu.

Şirketlerin bugünkü işletme modellerinde BT bütçelerinin yaklaşık yüzde 80’ini mevcut sistemlerini işletmeye ayırdıklarını vurgulayan Alev Alp Esen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Maddi kaynakların ağırlıklı olarak var olan yapıyı sürdürmeye ayrıldığı böyle bir ortamda, bütçenin sadece yüzde 20’sinin yeni projelere ve inovasyona ayrıldığını belirtebiliriz. CSC’nin küresel deneyimini kullanarak, inovasyonun bütçeden aldığı payı yükseltirken, genel bütçe maliyetlerini düşürmeyi hedefliyoruz. Hangi sektörde olursa olsun bunu başaramayan şirketleri gelecekte zor günler bekleyecektir. CSC Türkiye olarak, kurum ve kuruluşlara sunacağımız bulut ve dış kaynak servislerinin yanı sıra kullandığın kadar öde modeli ile dünya genelinde olduğu gibi, Türkiye’de de öncülük edeceğimize inanıyoruz” dedi.

 

Mobil veri kullanımında yeni eğilimler

1

Citrix, 2014 yılının ikinci yarısı için Citrix Mobil Analiz Raporu’nu yayınladı. Mobil Analiz Raporu, mobil veri hizmetleri deneyimi kalitesini (QoE) belirleyen abone davranışları ve ilgili faktörlere ilişkin bilgiler veriyor.

LTE’de mobil video 3G’ye üstün geldi

Son raporda LTE ağlarındaki mobil abonelerinin 3G ağlarındaki abonelerden 1,5 kat daha fazla video izlediği görülüyor. LTE ağlarında gezinen bu aboneler ayrıca daha uzun süre video izliyor ve daha yüksek çözünürlük tercih ediyor; Netflix aboneleri arasında yüzde 76’sı LTE üzerinden beş dakikanın üzerinde video izlerken sadece yüzde 65’i 3G üzerinden beş dakikanın üzerinde video izliyor.

Aboneler mobil ile sosyalleşiyor

Mobil abonelerinin yüzde 40’ının her gün kullandığı sosyal ağlar en popüler mobil uygulama kategorisi. Rapora göre sosyal ağlardaki verilerin yüzde 47’si videolar ve yüzde 40’ı görüntülerle bağlantılı. Bölgesel olarak ele alacak olursak Kuzey Amerika ve Orta Doğu’daki aboneler, toplam hacmin sırasıyla yüzde 59 ve yüzde 62’sini oluşturan video veri hacmiyle sosyal ağlardaki en büyük video tüketicileri. Bununla birlikte video tüketimi Avrupa’da, mobil sosyal ağ verileri kullanımının 39’u ve biraz gerisinden takip eden Asya-Pasifik bölgesinde yüzde 35’e karşılık gelmekte.

 

Mobil Reklamlar

Bir gün içinde mobil veri abonelerinin yarısı mobil ağ üzerinde reklamlarla karşılaşıyor ve bu reklamların türleri hızla değişiyor. Son raporda, 2014 yılının başından itibaren mobil video reklamlarında yüzde 20 artış olduğu ve markaların, insanları ikna etmek için klasik reklam bantlarının yerine bu ortamı gün geçtikçe daha fazla tercih ettiği görülmekte. Geçtiğimiz yıl Citrix, mobil üzerinde 20 reklam bandına karşılık bir videolu reklam bulunduğunu gördü. Bu yıl bu oran her 16 reklam bandına karşılık bir videolu reklama yükseldi.

 

Dijital reklam yatırımları yüzde 20 arttı

0

IAB Türkiye’nin yaptığı açıklamaya göre, display reklam yatırımları 6 aylık toplamı 247 milyon TL oldu. Display yatırımlardaki artış yüzde 14.8 düzeyinde gerçekleşti. Display reklamlar kategorisinde en büyük artış yüzde 38.4 ile video reklam yatırımlarında görüldü. Video reklam yatırımları 43 milyon TL oldu. Gösterim ya da tıklama bazlı reklam yatırımları yüzde 10,2 oranında büyüyerek 172 milyon TL’ye ulaştı. Sponsorluk dijital reklam yatırımları ise yüzde 11,4 artarak, 19 milyon TL’ye çıktı. Gelir paylaşımlı reklam yatırımları ise yüzde 21,2 büyüme ile 13 milyon TL’ye erişti.

2014 yılı AdEx-TR verilerine göre, 6 aylık dönemde en yüksek pay 335 milyon TL’lık yatırım ile arama motoru reklamlarının oldu. Arama motoru reklam yatırımları, 2013’ün aynı dönemine göre yüzde 25,4 oranında arttı. Arama motoru reklam yatırımlarının alt kategorilerinde yer alan ücretli sıralama yatırımları yüzde 24,5 oranında artarak 221 milyon TL olurken, arama motoru görüntülü reklam yatırımları yüzde 27,3’lük artışla 114 milyon TL oldu.

Mobil reklam yatırımlarının 6 aylık dönemdeki artışı ise yüzde 25,1 oldu. yatırım toplamı 25 milyon TL’ye çıktı. Bu kategoride yer alan, mobil gösterim reklam yatırımlarında yüzde 37,1; mobil opt-in SMS/MMS yatırımlarında ise yüzde 18.3 büyüme gözlemlendi.

IAB’nin 2014 ilk 6 aylık dijital reklam yatırımları verilerine göre, internet ilan sayfası reklam yatırımları 37 milyon TL’ye ulaştı. Giderek büyüyen e-posta ve oyun içi reklamlar ise altı aylık dönemde 3’er milyon TL oldu.

Nesnelerin İnterneti’ne giriş için SAM

0

Elektroniğe başlangıç yapmak pek çok çevrimiçi kaynak ve değişik kitler sayesinde eskisine göre çok daha kolay hale geldi. Elbette ‘kendin yap’ toplulukları sayesinde dünyada yaratıcı zekalar için bolca yer olduğu görüldü.

Elektronik kit ve kaynak sırasına bir Kickstarter projesi ile yeni katılan SAM, bugüne kadar görülmüş en erişilebilir ve esnek örnek. Londra merkezli üreticisi SAM Labs’a göre de kendisiyle her şeyi yapmak mümkün.

Takımı ürün hakkında yaptığı açıklamada ‘‘SAM bir oyun, ürün, uygulama yapmak isten ve nesnelerin internetine hızlı bir giriş yapmaya niyetli herkes için ideal bir kit. Yeni başlayanlar teknolojiyi, kod yazmayı ve mühendisliği öğrenebilir, deneyimli mucitler buluşlarını hızlandırabilir’’ deniliyor.

Kit birbirleriyle düşük enerjili bluetooth ile haberleşen birçok SAM – Alıcı Modüllerinden oluşuyor. Değişik kitlerde butonlar, ışıklar, sürgülü makaralar, servolar, motorlar, bulut modülleri, ışık-sıcaklık ve eğim sensörleri ve benzeri pek çok modülü bulunuyor.

SAM Lab’s CEO’su Joachim Horn, ‘‘SAM’in bluetooth modülleri ile Pazar listesi çıkartan buzdolaplarına, hareketleri kaydedip internete yükleyen kaykaylara, bisiklet sinyal parçalarına kadar her şey programlanabilir. İnovatif ürünlerin üretimini milyonlarca dolarlık şirketlerden alarak çocuklara ve genç tasarımcılara vermeyi amaçlıyoruz’’ diyor.

sam-application

Her kit bir Bluetooth 4 teçhizatı, mikro USB kablosu ve sürükle-bırak mantığı ile oldukça kolay bir şekilde çalışan uygulamasıyla geliyor.

Geleceğin en önemli kavramlarından birisi olan nesnelerin internetine diler kendiniz, diler şirketiniz dilerseniz çocuklarınızın veya eğitim kurumlarının adım atması için eşsiz çözümlerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Üstelik proje daha ilk günlerinden amaçladığı kaynağı da toplamış durumda.

BT’den Afrika’ya internet hizmeti

0

Coca-Cola South Africa, şişeleme ortağı CocaCola Fortune ve BT Global Services şirketleri, Coca-Cola soğutucularına WiFi özelliği ekleyerek Güney Afrika’daki maddi olanakları kısıtlı topluluklara ücretsiz internet erişim hizmeti sunmak için ortak bir proje başlattı. Proje kapsamında, Coca-Cola soğuk içecek dolaplarının kurulumunu üstlenirken, BT bağlantı, internet erişimi ve mesleki eğitim hizmeti sunuyor.

Pilot proje, Doğu Cape bölgesindeki Umtata ve Mpumalanga eyaletindeki Nelspruit’te olmak üzere iki kilit alanda hayata geçirildi.

Coca-Cola South Africa Bilgi Teknolojileri Direktörü David Visser bu girişimle ilgili şunları kaydetti: “Bu girişim, Coca-Cola’nın ilgili toplulukların bireylerini  güçlendirerek sürdürülebilir topluluklar oluşturma konusundaki kararlı duruşunun bir parçasıdır. Bölgedeki öğrencilere ve okul çağındaki çocuklara ücretsiz WiFi erişimi sağlayarak onlara araştırma yoluyla bilgi dağarcıklarını genişletme imkânı tanırken, bir yandan da topluluktaki girişimci ve küçük boy işletme sahiplerine işle ilgili faaliyetlerinin bazılarını internet üzerinden yönetme imkânı tanıdığımıza da inanıyoruz.”

BT Global Services Afrika Bölgesi Direktörü Oliver Fortuin ise görüşlerini şöyle dile getirdi: “Coca-Cola ile işbirliği yapmaktan ve sınırlı hizmet götürülmüş topluluklara, bilgi ve eğitim olanaklarına çok daha ileri düzeyde erişim imkânı verecek bu projede yer almaktan çok mutluyuz. BT olarak benimsediğimiz “Connected Society” Bağlantılı Toplum vizyonumuza göre, dijital bağlantıların gücünden faydalanılarak insanların yaşan koşullarının iyileştirilebileceğine inanıyoruz. Bilgiye ve internete erişim imkanı sunmanın yanı sıra, insanların teknolojiyi yaratıcılıklarını geliştirmeleri ve günümüzün bağlantılı dünyasının olanaklarından faydalanmaları için kullanmalarına yardımcı olmak istiyoruz.”

Vizyon ArGe 2015’e hazır

0

Vizyon ArGe Yönetim Kurulu Başkanı Murat Balaban ile Comodo-Surgate birleşmesini ve 2015 hedeflerini konuştuk.

IBM, Microsoft ve Apple’dan HP’ye dersler

4

Yazının geçmiş ve bugünden oluşan iki ana ekseni var. İlk kısmı için tarihte biraz geriye gitmek gerekiyor. Robert Cringely imzalı Triumph of the Nerds belgeselinde de ayrıntılarıyla anlatılan IBM’in PC pazarına giriş öyküsüyle başlayacağız.

Üniversite öğrencisi Bill Gates’in elinde meşhur Popular Electronics dergisiyle yurt odasındaki arkadaşlarını “Geç kalıyoruz, dünya değişecek!” diye heyecana getirdiği yıllar. Geç kalıyoruz derken yanlış anlaşılmasın dünyada henüz bir adet kişisel bilgisayar var daha.

İçinden nice bilişim projesi, yazılımı, donanımı ve şöhreti çıkarmış Homebrew Computer Club’ın yeşerdiği dönemler. Herkes heyecanla PC denen cihazlarla anlamlı bir şeyler yapmak, faydalı olmak ve bunu başkalarıyla paylaşarak büyütme derdinde (Bill Gates zehri enjekte etmeden önceki naif zamanlar). Wozniak ve Jobs hayallerini gerçeğe dönüştürmek için çırpınıyor (sermaye toplama yöntemi olarak ülkenin en büyük telekom operatörü AT&T’nin altyapısını alt edip bedava konuşturan aletler yapıp satmayı seçiyorlar. En komik ayrıntılardan biri de aletin ilk testini yapmak için Wozniak’ın Vatikan’da Papa’yı araması).

Harvard’dan iki öğrenci -yıllar sonra Microsoft’un gelirinin yarısını oluşturacak Office setinin DNA’sı- ilk dijital hesap tablosu (spreadsheet) uygulamasını geliştirmiş.

Özetle her şeyin harika gittiği düşünüldüğü bir dönemde bir devin genel merkezinde alarm çanları durmaksızın çalıyordu. Bilişim dünyasının (hala) en büyüklerinden IBM o yıllarda 60 yaşlarındaydı. Büyük şirketlere ‘mainframe’ adı verilen devasa bilgisayar sistemleri satıyor ve çılgınlar gibi para kazanıyordu. Fakat PC denilen kişisel bilgisayar işinde kelimenin tam anlamıyla ‘yoklardı’.

IBM-univac

Bunu anlayışla karşılayabiliriz. O dönemin IBM’ini hatırlamak yeterli:

  • Tüm çalışanların giymesi zorunlu, kendine has renklerden oluşan takım elbiseleri var (şirket o dönem tarihinde sadece kıyafet yönetmeliğine uymadığı için çalışanlarını işten çıkartmış).
  • Şirket için bestelenmiş özel marş her sabah işbaşı yapmadan önce coşkuyla söyleniyor (Japonya için sıradan ama ABD için hayli sıradışı). Sabah marşının dışında özel günler için farklı -ve epey milliyetçi- şarkılardan oluşan bir katalogları da var.
  • Çalışma saatleri sabah 9, akşam 5 arası ve personelin Cumartesi günleri arabasını yıkama mecburiyeti var.
  • Bu gibi uzayıp giden garipliklerine ve Vogonları aratmayan bürokrasisine rağmen her parlak üniversite mezununun rüyasında ilk sıralarda.

Bu çerçeveden bakınca gırtlağına kadar paraya gömülmüş IBM’in ter kokulu, mantarlı hippilerin üniversite amfisinde toplanan Homebrew Computer Club’ını ciddiye almamış olmasını anlayabiliriz.

Fakat 70’lerin sonuna doğru rüzgarın yönü değişmekteydi ve IBM Başkanı bunu fark etmişti. Müşterileri evlerine Apple bilgisayar almaya ve IBM yöneticilerine ne kadar faydalı, keyifli olduğunu anlatmaya başlamışlardı. Eğer bu keyfi işyerlerinde de sürdürmeye karar verirlerse IBM biterdi. Apple reklamlarında doğrudan IBM’i hedef alıp kendi iğneleyici üslubuyla dişlemeye başlamıştı.

Steve P. Jobs; John Sculley

Görev Bill Lowe’a verilir. Lowe getirdiği ‘açık mimari’ adlı bir teklifle her şeyi IBM’e ürettirmek yerine mümkün olan her bileşeni başka firmalardan alıp hızlıca birleştirip satmayı önerir. Dönemin Başkan’ı kabul edince çalışmaya başlarlar.

IBM böylece büyük bir pazarda silinmekten kurtulur (ve Microsoft’un ortaya çıkmasını sağlar).

Bugüne gelelim.

IBM an itibariyle teknoloji şirketlerinin gelir bazlı sıralamasında Samsung, Apple, Foxconn ve HP’nin ardından beşinci sırada (yılda 8 milyar dolar zarar yazdığı doksanları düşününce inanması güç). Ve listenin ilk 15’indeki sadece bilgisayar hizmeti veren tek şirket. 91’de Lexmark’ı satarak yazıcı pazarından, 2005’deyse Lenovo’yu Çin’e satarak PC pazarından çıktı. Bu arada 2002’de danışmanlık şirketi PwC’yi satın alarak tarihinin en başarılı hamlelerinden birini yaptı (gelir anlamında).

PwC-Cairo-Egypt

Bugüne dair ilginç ayrıntılardan biri IBM’in kurumsal sunucu bakım hizmetlerde rakiplerinin platformlarından dahi ciddi gelir eder hale gelmiş olması. Bir diğer ilginçlik kaderin garip bir cilvesi olarak da adlandırılabilir. IBM bugün Apple’ın kurumsal dünyaya yönelik Truva Atı görevini üstlenmiş durumda. Apple CEO’su Tim Cook Bloomberg Businessweek’teki beyanında bunu ‘her iki şirketin de güçlü olduğu yönlere hitap eden ve rekabet için kesişen çok küçük alana sahip’ bir anlaşma olarak özetliyor. Kesinlikle öyle.

Özetle IBM Başkanı’nın 80’li yıllarda gördüğü kabus gerçeğe dönüşüyor. İnsanlar kendi özel hayatlarında kullandığı becerikli, albenisi yüksek, esnek, birçok şey yapabilen cihazları kurumlarında da görmek istiyor. Ardından beraber çalıştığı kurumların da bu standarda yükselmesini istiyor. Teknoloji dünyasında önümüzdeki 10 yıl bu trendi iyi okuyup pozisyon alabilen şirketlerin parlayışına, alamayanların batışına sahne olacak.

Üstelik bu yeni düzende kimse sanıldığı kadar avantajlı değil. Rakip adayını küçükken yutma ya da rakibi yutmadan mideye indirme yarışı bile bir ölüm-kalım oyunu.

HP’nin ortadan ikiye ayrılma kararını bütün bunların ışığında yorumlayabilmek gerekiyor. Gönülsüz bir poker oyuncusu gibi HP. Kartları karıştırmaktan dağıtıp oynamaya bir türlü başlayamıyor.

Hewlett Packard Automation

Qualcomm yapay zekayı telefonlara getirecek

0

Qualcomm’dan Charles Bergan, MIT Technology Review’in EmTech konferansında yaptığı sunumda gelecekteki telefonların neyin fotoğrafını çektiğinizi anlayacağını ya da yüzünüzü tanıyacağını açıkladı. Bergan’ın takımı bu hedefi gerçekleştirmek için yapay zeka alanındaki yeni ve çok güçlü bir yaklaşım olan ‘derin öğrenme’ metodunu kullanıyorlar.

Akıllı telefonların kamera uygulamaları çeşitli sahneler için ayrı modlar sunarak bu sahnelerde çekilen fotoğrafın en kaliteli şekilde çıkmasını sağlayabiliyorlar. Qualcomm ise bu farklı sahneleri otomatik olarak tanıyan bir uygulama geliştirdi. Bu, gelecekte telefonların internet üzerinde veri alış verişi yapmadan kendilerini ayarlayabileceğini gösteriyor. Bergan, aynı yaklaşımın bir fotoğrafı çekmek için en uygun anı yakalamada kullanılabileceğini de söyledi.

Ek olarak bir geliştirdikleri yüz tanımlama uygulaması da tanıtan Bergan, programın yüzünü kötü ışıkta ve titrek bir şekilde çekilmiş fotoğrafına rağmen tanıyabildiğini gösterdi.

Her iki uygulama da ‘derin öğrenme’ tekniği kullanılarak üretilmiş ve örneğin sahne tanıma programında taklit nöronlar binlerce sahne fotoğrafı gösterilerek eğitilmiş.

Bergan, Qualcomm’un böyle bir projeyi üretmesinin bir sebebinin de mobil cihaz üreticilerinin daha akıllı kamera talepleri olduğunu belirtti. Şirket daha önce devreleri nöron şeklinde dizilmiş ‘neuromorphic’ çiplerle bazı testler yapmıştı. Ancak bu teknoloji hala araştırma safhasında bulunuyor.

Görünen o ki Qualcomm sadece frekans ve işlemci gücüne dayanan ürünlerin de ötesine geçerek işlemci gücünün çok daha verimli ve anlamlı kullanılmasına yönelik bir ürün stratejisi izleyecek. Bu durum daha önce ele aldığımız “Görüntü algılama teknolojileri neden önemli?başlıklı yazımız ile paralel şekilde değerlendirildiğinde, gelecek yıllarda karşılaşacağımız uygulama ve ürünlerin takip edeceği yol için bize bir harita sağlayabilir.

Estap’tan yeni kabinler

0

Estap, duvar tipi kabinet grubundan yeni Proline serisini görücüye çıkardı. Seri, gelişmiş yapısal üstünlükleri ve sunduğu kullanım kolaylıklarıyla kabinet kavramını kökünden değiştiriyor. Estap, bu yeni seri ile mühendislik çözümlerinin sınır tanımadığını kanıtlıyor.

Seri, Proline ve Proline+ olarak kendi içinde ikiye ayrılıyor. Kullandığı teknoloji sayesinde kapılar, yan paneller birlikte açılarak çok daha iyi erişim olanağı sunuyor. Olağanüstü açılım yeteneği, ön kapılar ve yan panellerin kolaylıkla birbirinden ayrılıyor olması ve taşıyıcı profilsiz yapısıyla Proline serisi, sistem odalarının yanı sıra küçük ofislerde ve görünür yerlerde kullanılıyor. Yeni Proline serisi,  taşıyıcı profillere ihtiyaç duymadan 300 kg’a varan taşıma kapasitesi, olağanüstü erişim/kablolama yetenekleri ve dekoratif özellikleriyle, daha etkili bir havalandırma için birçok özellikle donatılmış. Kabin içinde optimum hava sirkülasyonu sağlayan dolaşım sistemiyle cihazlar çok daha verimli ve güvenli.

Tüm bu yeniliklerin yüzde 50 daha az yer kaplayan demonte (flatpack) ambalajda sunulması taşıma kolaylığının yanı sıra, sevkiyat ve stokta yüzde 50 yerleşim avantajı sunuyor. Tek kişi ile 10 dakikanın altında montaj süresi ve küçük boyutları sayesinde kapılardan rahat geçiş sayesinde zamandan da tasarruf ettiren seri, son yıllarda sektörde yaşanmamış bir yeniliğe imza atıyor.

Facebook’ta havale dönemi başlayabilir

0

Paypal, Venmo, Square ve hatta Clickle bile yakında yeni bir rakiple karşılaşacak olabilir: Facebook Messenger.

Andrew Aude adlı Stanford’lu bir bilgisayar bilimi öğrencisi, Facebook’un Messenger programını kırarak programın aynı fotoğraf gönderildiği gibi para da gönderebilecek şekilde kodlandığını keşfetti ve bulgularını ekran görüntüleriyle paylaştı. Detaylara göre Messenger’a banka kartı ekleyebilecek, Facebook’ta olanı kullanabilecek ve ek olarak bir PIN tanımlayabileceğiz. Bu, programın ilk açığı değil. Geçtiğimiz ayda güvenlik araştırmacısı Jonathan Zdziarski de benzer bulgulara rastlamıştı.

Aude’nin anlattığına göre bir ödeme yapmak için sadece bir butona basmak ve gönderilecek miktarı girerek gönder tuşuna basmak yeterli. Facebook bu gönderimi gizli tutacak ve haber kaynağına bir bilgi gitmeyecek. Sistem sadece banka kartlarıyla çalışacak ve en azından ilk başlarda ücretsiz olacak.

CA16667

Haziran ayında PayPal başkanı David Marcus görevinden ayrılarak Facebook’a katılmış, bu da mobil ödemelerin yakın zamanda Messenger’a gelebileceği hakkında dedikodulara sebep olmuştu. Messenger veya Facebook’un satın aldığı Whatsapp ödemelere izin vermezken rakipleri WeChat ve Line veriyor.

Bu gelişme sadece çevrimiçi mecrada para transferi yapmaya olanak sağlayan PayPal ve benzeri servisleri değil doğrudan yerel ve küresel bankacılık sistemini etkileyebilecek bir gelişme olarak değerlendirilmeli. Ülkemizdeki bankaların en ufak EFT ve Havale işlemlerinden aldığı ücretler ve diğer masraflar göz önüne alındığında Facebook milyarlarca müşterisi, bu müşteriler hakkında sahip olduğu derin veriler ile dünyanın tek ve en eşsiz üstelik en sağlam dijital bankasına dönüşebilir. Aslında resmileşmemiş bu haber çerçevesinde söylenebilecek tek şey var; Artık bankalar düşünsün.

Tüketiciler ücretsiz WiFi için her şeyi yapıyor

0

Kullanıcılar, ücretsiz WiFi üzerinden kişisel bilgilerini paylaşmaktan çekinmiyor. Ücretsiz WiFi sağlayıcılarının anlaşmalarını okumuyor. F-Secure’un, Londra sokaklarında WiFi üzerine yaptığı anlaşma korkunç bir gerçeği ortaya çıkardı. Kullanıcılar ücretsiz İnternet bulunca kişisel bilgilerinin güvenliğini önemsemiyor. Deney için haklayıcı standartlarında ücretsiz bir WiFi noktası oluşturuldu, kullanıcılar ücretsiz İnternet’i bulunca hiç şüphelenmeden faydalanmaya başladılar, aslında okumadan kabul ettikleri kullanım anlaşması yüzünden kişisel bilgilerini, e-posta hesaplarının içeriklerini, İnternet’te yaptıkları işleri ve hatta doğmamış çocuklarını bile bedel olarak vermeyi kabul ettiler.

Avrupa Birliği’nin desteklediği bağımsız araştırma İngiltere Siber Güvenlik Enstitüsü için, SySS,  F-Secure ve bağımsız bir Alman penetrasyon test şirketi tarafından gerçekleştirildi. Araştırma için, SySS 200 avrodan fazla tutmayan, kurması ve kullanması çok basit bir portatif WiFi istasyonu kurdu. Araştırmacılar cihazı özellikle, Londra’nın iş ve politika merkezlerine yerleştirdiler. Ücretsiz İnternet hizmeti sunulduktan sonra, insanların cihaza bağlanıp bilgilerini nasıl kaptırdıklarını gözlemlemeye başladılar.

Sadece yarım saatlik zaman dilimi içerisinde 250 cihaz hotspot noktasına bağlandı, büyük ihtimalle bu cihazların çoğunun sahipleri fark etmeden otomatik WiFi’ya iletişime geçmişti. 33 kişi aktif olarak ücretsiz İnternet üzerinde, sitelere girdi, e-postalarına baktı ve veri yolladılar. 32 MB dosya trafiği araştırmacılar tarafından kaydedildi. Araştırmanın en şaşırtıcı noktası verilerin çoğu açıkça okunabiliyordu, üstelik POP3 ağı üzerinden yollanan e-postalara erişebilmek mümkündü, yollayan ve ileten bilgileri açıkça belli oluyordu, kullanıcının tüm şifrelerini bu ağ üzerinden görebiliyordu.

Deneyin içerisinde yer alan F-Secure Güvenlik Danışmanı Sean Sullivan konuyla ilgili şu açıklamada bulundu; “ Kullandığımız veri başına servis ücreti ödemeden ücretsiz olarak WiFi kullanmayı hepimiz seviyoruz. Araştırmamız bize, hotspot noktalarının kurulmasının çok basit olduğunu gösterdi. İsteyen herkes, bu noktaya bağlanan kişileri İnternet aktivitelerini gözetleyebiliyor. Hotspot resmi bir kurumdan gelse bile bunun tamamen güvenli olduğunu söylemek mümkün değil. Ücretli WiFi servislerinde bile haklayıcılar sistemi ele geçirip bağlı olan herkesin bilgilerine erişebiliyor.

Google, Chrome açıkları için 75 bin dolar dağıttı

1

Google, Chrome’un iOS versiyonu ile birlikte Windows, Mac ve Linux için Chrome 38’i yayınladı. Beta versiyonunda pek az değişiklikle gelen tarayıcının stabil sürümü çok sayıda güvenlik yamasını içeriyor.

Chrome 38, 113’ü görece olarak daha az önemli toplam 159 güvenlik açığını yamıyor. Tüm açıklar için açıkları bulan kişilere ödenen toplam para 75 bin doları biraz geçiyor. Bu rakam Chrome kullanıcılarının tarayıcılarını son sürüme yükseltmeleri gerekliliğinin de altını çizecek boyutta.

Eğer 64 bit versiyonu bekleyen bir Mac kullanıcısıysanız Google’ın Kasım ayındaki Chrome 39’una kadar sabretmeniz gerekecek. Hatta 39’uncu versiyondan sonra Windows için 32 ve 64 bit sürümler beraber sunulurken Mac için sadece 64 bit sürümler yayınlanacak ve 32 bit sürümler kaldırılacak.

Bu sürüm için Google, Chrome içinde açık keşfeden kişilere 500 ile 23 bin dolar arasında değişen miktarlarda para ödülü verdi. Toplamda 75 bin dolar ödül veren Google bu şekilde kendi kaynakları ile elde edemeyeceği bir yöntem kullanmış ve ödüller sayesinde güvenlik açıklarını da ortadan kaldırmış oldu.

Bu yöntem belki de diğer şirketlere bir örnek olmalı ve kendi başınıza altından kalmadığınız sorunlar için bir çözüm yolu teşkil etmeli.

Nesnelerin İnterneti için özel işletim sistemi

0

Pek çok cep telefonu modelinde bulunan çipleri üreten ARM, nesnelerin internetine geçişi hızlandırmak amacıyla yeni ve ücretsiz bir işletim sistemi olan Mbed’i geliştirdiğini duyurdu. Hedeflerini çeşitli şirketlerin geliştireceği internete bağlı cihazların arasındaki iletişimi kolaylaştırmak olarak açıklayan ARM, bu amaca hizmet eden Mbed Device Server adındaki yazılımını da tanıttı. Sunulan çözüm ek olarak IBM gibi bulut servisi sağlayıcıların toplanılan veriyi analiz etmesini de sağlayacak.

ARM’nin CTO’su Mike Muller;Birbirine bağlı, güvenli ve basit sistemlerin yapılmasını kolaylaştırmak istedik” diye konuştu. ARM, Mbed’in sokak lambalarından ev aletleri ve giyilebilir teknoloji aletlerine kadar her yerde kullanılacağına ve yüksek miktarda enerji tasarrufu sağlanacağına inanıyor. 2030 yılında Nesnelerin İnterneti ekosisteminde tam 26 milyar (muhtelif diğer analizlere göre rakam 50 milyar ve üstü de olabilir) cihazın olması bekleniyor.

arm-cortex-a15

Linux tabanlı olarak geliştirilen işletim sisteminin bazı kısımlarının açık kaynak olacağı, diğer kısımlarının ise kontrol altında tutulabilmesi için ARM tarafından kontrol edileceği bilgisi paylaşılıyor. İşletim sistemi Bluetooth, Wi-Fi, 2G, 3G, LTE ve CDMA teknolojilerini destekliyor. ARM işletim sisteminin düşük enerji tüketimi üzerine optimize edildiğini, öyle ki bazı aletlerin pil ömürlerinin saatler yerine yıllar ile ölçülebileceğini açıkladı.

Mbed işletim sisteminin dördüncü çeyrekte, kullanan cihazların ise bir sonraki seneye çıkması bekleniyor.

Türkiye için ne anlama geliyor?

Daha önce Nesnelerin İnterneti kavramı için pek çok yazı yayınladık ve tümünde bu yeni kavramın tam başlangıç noktasında olduğunu, bu dünyaya girmenin kolay olduğunun altını çizdik. Nesnelerin İnterneti kavramı altında yer alacak gelişmelerin Türkiye açısından küresel dev bir başarı çıkarmak için kaçırılmaz bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. Ancak her geçen gün yeni gelişmeler bu alandaki çıtayı hızla yükseltiyor. ARM’in Mbed sistemi de bunlara bir örnek. Türkiye’deki girişimci ve işletmelerin gecikmemesi lazım.

Bill Gates: Apple Pay fantastik bir fikir!

2

Bill Gates, Bloomberg televizyon kanalında Erik Schatzker ile yaptığı röportajında mobil ödeme sistemlerini geliştirerek fakir ülkelerde kullanılmak üzere çok daha kolay ve ucuz bir hale getirmek istediğini söyledi. Ancak Windows işletim sistemli telefonlar ilginç olarak Google Wallet veya Apple Pay gibi bir sisteme sahip değiller. Dolayısıyla Schatzker mobil ödeme sistemleri konusunda Tim Cook’tan yardım almayı düşünüp düşünmediği sorduğunda Gates’in cevabı; “Hayır, çünkü Apple Pay üzerinde çalıştığım düşük maliyet problemini çözemedi” oldu.

apple-pay-cards

Ancak Gates, Apple’ın Apple Pay hizmetinin fantastik bir fikir ve gerçek bir katkı olduğunu düşünüyor. Bir gün tüm telefonların mobil ödeme sistemine sahip olacağını ve üreticilerin Apple’a bunu popülerleştirdiği için teşekkür edeceğini savunan Gates, şöyle konuştu: “Apple Pay cep telefonunun sahibini nasıl tanıdığına ve çok çok ucuz olması gereken bir ödeme işleminin nasıl güzelce yapılabileceğine iyi bir örnek. Aynı zamanda herhangi bir uygulamanın içinde istediğimi alabilecek olmam fantastik. Artık bir kredi kartına ihtiyacımın olmayacak olması ve diğer tarafta kimin olduğuna emin olacak olmanız, işte bu gerçek bir katkı. Bir zaman sonra Apple, Google veya Microsoft fark etmeksizin tüm platformlarda mobil ödeme özelliğini göreceksiniz. Elbette bu endüstri standardı olan NFC’nin üzerine inşa edilecek. Apple bunu kritik kitleye yaymakta yardımcı olacaktır.

Fotoğraflarınızı sosyal ağlarda nasıl korursunuz?

0

Geçtiğimiz haftalarda İsveçli modellerin fotoğrafları kullanılarak oluşturulan sahte Twitter hesapları aracılığıyla bir İngiliz parlamento üyesine kurulan tuzak, kamuoyunun dikkatini yeniden internet üzerinde bir başkasının fotoğrafları ile sosyal profil oluşturmanın ve etik olmayan amaçlar için kullanmanın ne kadar kolay olduğuna çekti. Peki, fotoğrafınız izinsiz bir şekilde sosyal ağlarda kullanılırsa kişi olarak ne yapabilirsiniz?

Fotoğrafınızın internet üzerindeki milyonlarca siteden birinde kullanılıp kullanmadığını anlamanın kolay yolu ‘reverse image search’ adı verilen teknolojiyi kullanmaktır. Google’ın aracı sayesinde yüklediğiniz herhangi bir fotoğraf internet üzerinde başka bir sayfada kullanılmışsa bunu rahatlıkla tespit edebilirsiniz.

Fotoğrafınızı hangi mecrada bulduğunuza göre şunları yapmalısınız:

Twitter: Taklit, Twitter kurallarına aykırı bir davranış olduğundan eğer sizi ‘‘kötü gösterici veya yanlış bir şekilde’’ gösteren hesaplara denk gelirseniz bunu şikayet ile kolayca kaldırtabilirsiniz. Twitter’ın bu kuralı parodi hesaplar için geçerli değil ancak bu hesapların da parodi olduklarını ve gerçek kişi ile hiçbir bağlantısı olmadığını açık bir şekilde vurgulamaları gerekiyor.

Twitter Privacy

Facebook: Facebook’ta insanlar çok tartışıldığı üzere gerçek isimlerini kullanmak zorundalar, dolayısıyla sahte hesap oluşturmak yasak. Eğer isminizi ve resminizi kullanarak sizi taklit eden bir Facebook hesabına denk gelirseniz şikayetinizin işleme konulması için devlet tarafından verilmiş bir kimliğin taranmış resmine (kimlik veya ehliyet), kim olduğunuzu kanıtlayan bir noter belgesine ve isteğiniz hakkında tutulmuş polis raporuna ihtiyacınız var.

facebook-atlas

Instagram: Instagram da taklit konusunu ciddiye alan şirketlerden. Bu adresten bir şikayet raporu doldurabilirsiniz.

Google Plus: Google da Twitter gibi parodi hesapları dışında başkalarını taklit eden hesaplara izin vermiyor. Bu adres üzerindeki yönergeleri izleyip şikayette bulunabilirsiniz ancak kendinizi tanıtacak bir kimliğe de ihtiyacınız olacak.

Tinder: Tinder de kurallarına göre kişi taklit etmeyi yasaklıyor. Buradan iletişime geçip sizi taklit eden hesapları kapatmalarını isteyebilirsiniz.

Twitter takipçinizi artırmak için 10 teknik

0

1- Beklentiler oluşturun: Yeni bir ürün için beklenti oluşturmak Twitter’da size taze içerik olabileceği gibi gösterilen ilgiyi de arttırır. Eğer kullanıcılar yakında işleriyle alakalı faydalı bilgiler vereceğiniz düşüncesine kapılırlarsa sayfanızı daha çok ziyaret edeceklerdir. Bu taktiği ‘‘bu haftaki sürpriz hakkında ufak bir ipucu’’ gibi tweetler ile kullanın. Sürprizin tadını kaçırmayacak şekilde detay vererek kullanıcıları heyecanlı tutmaya devam edin.

2- Dışarı çıkıp etkinliklerden tweet atın: Endüstrinizdeki insanlar sizin pek çok etkinliğe düzenli bir şekilde katıldığınızı fark ettiklerinde sizin endüstride sözü geçen bir kişi olduğunuzu düşüneceklerdir. Yapamıyorsanız etkinliklere gidenlerin konuşmalarına katılın, Twitter herkesin konuşabildiği sosyal bir mekandır.

ces_conference

3- Güçlü arkadaşlar edinin: Viral pazarlamanın büyük bir kısmı büyük yerlerde arkadaşlara sahip olmaktır. Bir kampanyanın viral olması için geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşmak gerekir ve bu iş için 25 takipçi yetmeyecektir. Dolayısıyla endüstrinizde takipçisi bol olan kişiler ile ilişki kurmanız gerekir.

4- ‘Sosyal ispat’ kavramının gücünü öğrenin: ‘Kullanıcı kullanıcıyı çeker’ olarak da kısaltabileceğimiz bu kavram, daha çok takipçiniz olduğunda insanların sizi takip edilmeye değer biri olarak algılayıp daha kolay takip edeceklerini açıklar.

5- Sadece en iyi tweetleriniz için tanıtım parası ödeyin: Twitter’ın ‘sponsporlu tweetler’ hizmeti için para öderken en iyi tweetinizi seçin. Sadece basit bir blog gönderisini sponsorlu tweet olarak belirlemeniz çok işe yaramayacaktır. Bir sonraki büyük indiriminizi, etkinliğinizi veya hediyelerinizi öne çıkarmalısınız.

promoted-tweet-twitter

6- En iyi içeriğinizi tekrar tekrar gönderin: Bu elbette spam şeklinde olmamalı. En iyi videolarınızı, indirimlerinizi ve etkinliklerinizi farklı açılardan paylaşarak kaçırmış olabilenlere veya farklı zaman diliminde bulunanlara ulaştırmaya çalışın.

7- Twitter’a özel içerik: Twitter kullanıcıları için değer yaratmanın bir başka yolu da bu. Sonuçta insanlar Facebook veya web sitenizde yer alan içerikler, fırsatlar için kimse bir daha Twitter hesabınızı takip etme zahmetine girmez. Paylaşımlarınızın Twitter’a özel olduğunu belirterek onları şımartmak istediğinizi kullanıcılarınıza söylemeyi unutmayın!

8- ‘Flock to Unlock’ kampanyalarını kullanın: Bu çok yeni bir taktik olmasa da hala geçerliliğini koruyor. ‘x tane re-tweet geldiğinde şu olacak’ tarzda paylaşımlar yaparak içeriğinizin viral olmasını sağlayabilirsiniz.

retweet

9- Başkalarının içeriğini de tweetleyin: Her Twitter pazarlamacısının bildiği bir kural vardır: yüzde 80 oranda başkalarının içeriği, yüzde 20 orada da kendi içeriğiniz paylaşılmalıdır. Gerçek dünyada da kimse sadece kendi hakkında konuşanları sevmez. Bir Twitter hesabından @ işareti yardımıyla bahsederek içeriğini kendi kullanıcılarınıza yollayın. Belki o hesap da sizin bu tweetinizi retweetleyerek beklediğinizden fazla fayda sağlaybilir!

10- Twitter detaylı aramasını kullanın: Twitter’ın detaylı arama kısmı konuşacak doğru insanı bulma işini ciddiye alanlar için tasarlanmıştır. Sadece ‘trending topic’leri takip etmeyi bırakıp bu aracı kullanarak doğru insanlara ulaşabilirsiniz.

Yeni nesil güvenlik tehditlerine dikkat

0

Linux işletim sisteminin komut satırında ortaya çıkan güvenlik açığı nedeniyle PC, Mac, mobil cihazlar ve hatta bağlantılı medikal cihazlar dahi tehlike altında. Trend Micro özgün ücretsiz sanal yama uygulamasıyla tüm kullanıcılara etkili bir koruma sunuyor. Konu hakkında Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Genel Müdürü Yakup Börekcioğlu ile konuştuk.

Süreyya Ciliv ilk 100’e girdi

1

Teknoloji ve telekomünikasyon dünyasının en güçlü isimleri, sektörün en itibarlı yayınlarından Global Telecoms Business dergisi tarafından açıklandı. 2014 yılının en güçlü 100 teknoloji insanı listesinde Türkiye’yi temsil etme gururu, Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv’in oldu.

İngiltere merkezli Global Telecoms Business, Süreyya Ciliv’in liderliğinde Turkcell’in kendini yalnızca bir iletişim şirketi olarak değil aynı zamanda farklı ürün ve servisler sunan bir teknoloji şirketi olarak tanımladığını vurguladı. Turkcell Akademi ile milyonlara online eğitim imkanının sağlanması, Turkcell’in Türkiye’nin ilk akıllı otomobil platformunu hayata geçirmesi ve Turkcell T serisinin son akıllı telefonu T50’nin satışa sunulması derginin yer verdiği konular arasında yer aldı.

Telekomünikasyon sektörünün değişimi

2008’den bu yana her yıl yayınlanan listedeki isimler, bağımsız bir jüri tarafından seçiliyor. Turkcell CEO’su Ciliv daha önce de en etkili 100 isim arasında yer almıştı. Birinci sırayı Facebook’un kurucusu Marc Zuckerberg’in aldığı 2014 listesinde, bu yıl altyapı sağlayıcılar ve geleneksel telekom şirketlerinin yanısıra internet trafiği yaratan şirketlerin (OTT) ağırlığı dikkat çekti.Derginin editörü Alan Burkitt-Gray, listedeki değişimi, “Bu yıl jürinin tercihleri, gücün, geleneksel yöneticilerden trafik yaratan internet servis ve içerik sağlayıcılarına (OTT) geçtiğini ortaya koyuyor. Artık esas güç gerçek bir değişimin yaşanmasını sağlayan bu şirketlerin elinde”  ifadeleriyle açıkladı.

Matadorbet