Techinside Google News
Ana Sayfa Blog Sayfa 1784

Çevrimiçi davranışlarımız değişiyor mu?

2

Financial Times (FT) yaptığı bir araştırmanın alt başlıklarından bir tanesinde ABD hükümetinin Silikon Vadisindeki şirketler üzerindeki gözetim rolü ve müşterilerin verilerini nasıl kullandığı ile ilgili artan endişelere odaklandı. Araştırmanın amacı bu endişelerden dolayı kullanıcıların çevrimiçi davranışlarında bir değişiklik olup olmadığını ortaya çıkartmaktı.

Bu nedenle FT, okuyucularının geçen yıl gizlilik endişeleri nedeniyle online alışkanlıklarını nasıl değiştirdiklerine dair hikayelerini içeren bir anket düzenledi.

Şimdiye kadar ankete 1.423 kişi katıldı. Ankete göre, her 5 kişiden 4’ü, alışkanlıklarının değiştiğini söyledi. Avrupalı katılımcılara göre, ABD’li katılımcıların alışkanlıkları daha fazla değişti. İşte Avrupalı ve Amerikalı katılımcıların davranış farklılıkları:

FT1

Araştırmaya göre FT okuyucularının neredeyse üçte biri sosyal medyayı kullanmayı bıraktıklarını söylemişler. Sadece dörtte biri arama motorlarını değiştirdiklerini söylemişler ve kullanıcıyı takip etmeyen arama motorlarını tercih etmeye başlamışlar.

FT2

Oranlar Amerika ve Avrupa arasında aynı kalmış. Ancak FT’ın 65 yaş üstü okuyucuları ile 25 yaş altı okuyucuları arasında, online davranışları açısından büyük bir fark ortaya çıkmış.

FT3

Anketin diğer başlıkları gelecek günlerde yayınlanacak. Bu başlıklarda, NSA skandalının dünyadaki online özgürlüğe karşı nasıl bir rol oynayacağı ve Google’ın Avrupa’daki yumuşak gücü incelenecek.

Bu araştırmalar gösteriyor ki, günümüzde internet kullanıcıları günden güne gizliliklerine daha çok önem veriyorlar. Ülkemizdeki bilinçli internet kullanıcısı her geçen gün artıyor. Bu nedenle Amerika ve Avrupa’da gözlenen gizlilik ihlali endişesi, ülkemize de yansıyacaktır. Bu durum Türkiye’de geliştirilecek güvenliğe yönelik yerli yazılımlar için de bir fırsat oluşturuyor diyebiliriz.

Tehlikelerden korunmanın incelikleri

2

McAfee Türkiye ve Azerbaycan Direktörü İlkem Özar ile bireylerin ve kurumların online güvenliğini sağlamalarının ipuçlarını konuştuk.

İlişkisel veritabanları sahneye çıkar

0

1970’li yıllar veritabanları açısından iki önemli gelişmeye sahne oldu: OLTP sistemlerin ilkelerinin ortaya çıkıp örneklerinin oluşmaya başlaması ve SQL dilinin yaratılması.

Tüm bunlar relational (ilişkisel) database kavramı üzerine oturdu. Aslında veri tutmanın tek yolu ilişkisel veritabanları değil. Sırasal erişilen dosyalar, veriyi hiyerarşik tutan yapılar gibi farklı yaklaşımlar geçmişte oldu. Günümüzde de ilişkisel veritabanının ötesinde yaklaşımlar çıkmaya devam ediyor.

Ama ilişkisel veritabanlarının tablo ve ilişkilerden oluşan temel yapısı ve bu yapıyı sorgulamak için kullanılan SQL dili, 40 yıldır özü itibariyle çok başarılı bir süreklilikle hayatta.

İşin sırrı çok basit ve insan algısına iyi oturan bir kavramsallaştırma ya da modelleme sunması.

OLTP’nin kelime anlamına daha sonra değiniriz, bu yazıda ilişkisel veritabanlarının bu çok dayanıklı modelinden bahsedelim.

Temel olarak, hayatın içinde yer alan nesneler veritabanlarında tablolar olarak temsil edilir. Tablonun metadatası nesnenin kavramsal ifadesidir. Metadatayı data hakkında data diye düşünebiliriz. Tablonun adı, kolon sayısı, kolonların adları, kolonların veri tipleri gibi konular metadatadır. Bir tablo metadatasıyla bir nesnenin kavramsallaştırılmasını, modellenmesini sağlamış olur. Tablonun her bir satırı ise o nesnenin bir örneğini ifade eder.

Mesela çalışanlar tablosu her bir kolonuyla çalışanlara ait bir özelliği tutabilir. Çalışanın no’su, adı, soyadı gibi. Her bir kolonun veri tipleri ve alabileceği değerlerle ilgili birtakım kısıtlar da bulunabilir.

Bu tabloya kayıt olarak eklenen her bir satır ise bir çalışana karşılık gelir.

Tablonun özü budur ve tablo ilişkisel veritabanının temel nesnesidir.

İlişkisel kelimesiyle vurgulanan ise tablolar arasındaki ilişkilerdir. Nesnelerin gerçek hayatta aralarında bulunan ilişkiler, tablolar arasında da kurulur. Bunu sağlamak için tablolarda kendi satırlarını birbirinden ayırmak üzere birincil anahtarlar ve bir tablonun başka bir tablonun alt öğelerini içerdiğini belirlemek üzere ana tablonun genelde birincil anahtarını referans alan yabancı anahtarlar kullanılır.

Bu basit yapı 40 yılı aşkın bir süredir kullanılmaktadır. Ve ne yazık ki bu kullanımda pek çok hatalar ve özensizlikler 40 yıldır devam etmektedir. O yüzden bu yazıyı zaten bilindik şeyler diye kulak ardı etmeyin. Birkaç örnekle sıklıkla yapılan hatalardan bahsedersek:

  • Boş olmasına izin verilmemesi gereken kolonlara dikkat edilmemesi yüzünden yapılamayan ya da eksik yapılan analizler.
  • Veri içerikleriyle ilgili kısıtların iyi düzenlenmemesi sonucu oluşan hatalı bilgiler.
  • İlişkisel veritabanı adından da anlaşılacağı üzere ilişkilerin kurulması en temel kurallardan biriyken yabancı anahtar ilişkilerinin hiç kurulmadığı durumlar…

Gördüğünüz gibi en temel konularda bile hala hatalar yapmaya devam ediyoruz. Yukarıdaki örneklerin her biri olası ayrı yazı konuları. Gelecek yazılarda tekrar buluşmak üzere şimdilik noktalayalım.

Bir siber saldırı hikayesi

1

Siber suçlular, devletin vergi dairesinden gelen bir mesaj izlenimi veren zararlı bir eklenti içeren bir e-posta göndererek şirketin bilgisayarlarına virüs bulaştırmışlardı. Kurumsal ağ içinde muhasebe bilgisayarına erişim sağlamak için kullanıcılar, yasal bir programın değiştirilmiş bir sürümünü kullandı.

Parayı çalmak içinse zararlı yazılım programı kullanıldı. Bu yazılım, kaynak kodu halka açık olan bankacılık Trojanı Carberp öğelerini içeriyordu. Siber suçlular C&C sunucularını yapılandırırken bir hata yapmış ve Kaspersky Lab uzmanlarının virüs bulaşan diğer bilgisayarların IP adreslerini keşfetmesine ve tehditle yüz yüze olan diğer kişileri uyarmasına olanak tanımıştı.

Finans odaklı siber suçlular tarafından hedeflenen şirkete hizmet veren banka, 130.000 $ çekme denemesini engelledi. Bununla birlikte siber suçlular, bankada herhangi bir alarmı tetiklemeyecek kadar küçük ve müşterinin muhasebesinden ek onay gerektirmeyen 8.000 $ tutarında bir ödemeyi başarıyla gerçekleştirdiler.

Kaspersky Lab’ın Global Acil Durum Yanıtlama Ekibi (GERT), saldırıya uğrayan kurumdan saldırıya uğrayan bilgisayarın sabit diskinin bir görüntüsünü elde etti. Bunun üzerinde çalıştılar ve kısa sürede devlet vergi dairesi adına gönderilen şüpheli bir e-posta mesajını tespit eder etmez kurumdan bazı belgeleri sağlamalarını istediler.Gerekli belgelerin bir listesi ekli bir Word belgesiyle gönderildi. Belgede, açıklardan yararlanma amaçlı kod CVE-2012-0158 bulunuyordu; Bu kod belge açıldığında etkinleşiyor ve kurban bilgisayara başka bir zararlı yazılım programı indiriyordu.

Virüs bulaşan bilgisayarın sabit diskinde GERT uzmanları, bilgisayarlara uzaktan erişmek için tasarlanmış yasal bir programın değiştirilmiş bir sürümünü tespit etti. Bu programlar muhasebeciler veya sistem yöneticileri tarafından yaygın olarak kullanılır. Ancak programın kurban bilgisayarda tespit edilen bu sürümü, virüs bulaşmış sistemde kendi varlığını gizleyecek şekilde değiştirilmişti: Windows Görev Çubuğunda simgesi gizlenmiş, ayarlarının depolandığı kayıt anahtarı değiştirilmiş ve GUI ekranı devre dışı bırakılmıştı. Kaspersky Lab ürünleri bu programı ‘Backdoor.Win32.RMS’ kararı ile engelledi.

Ancak bu, kurban bilgisayarda tespit edilen yegane zararlı yazılım programı değildi. Sonraki araştırmalar, siber suçluların kurban bilgisayara uzaktan Sanal Ağ Bilgi İşlem (VNC) erişimi sağlamak için kullandıkları Backdoor.Win32.RMS arka kapı kodunun yardımıyla kurban bilgisayara bir diğer arka kapı kodunun (Backdoor.Win32.Agent) indirildiğini gösterdi. İlginç bir biçimde Backdoor.Win32.Agent kodunun içinde bankacılık Trojanı Carberp’in öğeleri tespit edildi. Carberp’in kaynak kodu bu yıl içinde yayınlanmıştı.

Backdoor.Win32.RMS kodunun yardımıyla siber suçlular, Trojan Backdoor.Win32.Agent kodunu kurban bilgisayara indirdi. Backdoor.Win32.Agent kodu ile bilgisayarın kontrolünü ele geçirebildiler. Böylece siber suçlular, uzak banka sisteminde yasa dışı bir ödeme emri oluşturdu ve banka tarafından güvenli görünen muhasebe bilgisayarının IP adresiyle bu emri onayladı. Ancak siber suçlular muhasebe tarafından işlemi gerçekleştirmek için kullanılan şifreleri ele geçirmeyi nasıl başarmıştı? Uzmanlar araştırmalarına devam etti ve bir diğer zararlı yazılım programı tespit etti; Trojan-Spy.Win32.Delf. Bu program, klavyeden girilen verileri ele geçiren tuş kaydediciydi. Bu yolla siber suçlular, muhasebe şifresini çaldı ve yasa dışı işlemi gerçekleştirdi.

Araştırma sona ererken uzmanlar, bir diğer ilgi çekici gerçeğin farkına vardı: saldırıda kullanılan tüm zararlı yazılım programları, IP adresleri aynı alt ağa ait olan C&C sunucularından yönetiliyordu. Bu alt ağı kullanan siber suçlular, Kaspersky Lab uzmanlarının Trojan-Spy.Win32.Delf tarafından etkilenen diğer bilgisayarların adreslerini bulmalarını sağlayan bir hata yaptılar. Bu bilgisayarların çoğunlukla küçük ve orta ölçekli işletmelerin bilgisayarı olduğu görüldü. Kaspersky Lab derhal virüs bulaşan bilgisayarların sahipleriyle temasa geçti ve onları tehdit hakkında uyardı.

Kurumsal hesaplardan paralarının çalınması riskini en aza indirmek için Kaspersky Lab uzmanları, uzak bankacılık sistemleri kullanan kurumlara güvenilir bir çok faktörlü kimlik denetimi oluşturmalarını (simgeler, banka tarafından sağlanan tek seferlik şifreler, vb), kurumsal bilgisayarlar da kurulu yazılımların hızlı bir şekilde güncellendiklerinden emin olmalarını (bu özellikle finans departmanlarında kullanılan bilgisayarlar için geçerlidir), bu bilgisayarları güvenlik çözümleriyle korumalarını, personeli saldırıların işaretlerini fark edebilmeleri ve bu olaylara hızlı bir şekilde yanıt verebilmeleri için eğitmelerini tavsiye ediyor.

Google’ın sizi sevmesi için üç önemli kural

2

17 Eylül’ün erken saatlerinde ilginç bir olay yaşandı. Türkiye’nin en büyük bazı haber siteleri Google arama sonuçlarından çıkartıldı. Yaklaşık 1-2 saat süresince bu yayınları isimleri ile aratsanız dahi sonuçlarda yer alamadılar. Bu durum haber sitelerinin son zamanlarda sadece arama motorlarını kandırarak link almaya yönelik gayretlerine karşı Google’ın “Ayağınızı denk alın yoksa akibetiniz bu olur” şeklinde bir ikazı olarak değerlendirildi.

Peki, benzer bir durumun başınıza gelmemesi için ne yapmalısınız? Başka bir deyiş ile Google’ın sizi sevmesi için dikkat etmeniz gereken kurallar var mı? Elbette var. Bu kuralları yine Google’ın yayınladığı webmaster forumlarında yetkili bir Google çalışanı olan Murat Yatağan‘ın bir mesajında buluyoruz. Aşağıda bir kısmına yer verdiğimiz bu mesajın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Kullanıcılarınız ile etkileşimlerinizi başarılı kılmanın 3 kuralı

Hepinizin kullanıcılara anlatacak hikayeleri ve onlarla paylaşacağı bilgiler mutlaka vardır.  Bu paylaşımları yaparken takipçileriniz ile süregelen etkileşimi destekleyen “sihirli anlar” yaratarak platformunuzu izleyen topluluğu daha da büyütmek istersiniz.

Bu “sihirli anlar”ı yaratıp daha geniş ve sadık bir kullanıcı tabanına ulaşmanızı sağlamada yardımcı olacak 3 ipucunu sizler ile paylaşmak isteriz:

İpucu 1. Yalnızca marka değerinizi güçlendiren ve sitenizin ziyaretçilerini etkileyecek bir içerik yaratın. İyi bir içerik:

  • güvenilir ve doğru bilgi içerir.
  • kullanıcıya başka yerlerde bulamayacağı artı bir değer sunar
  • kullanıcılar farklı platformdan erişebilmeli (kullanıcıların birden fazla ekran kullandığını ve özellikle de mobili akılda tutun!

İpucu 2. Site yaratmanızda size yön gösterecek olan Teknik ve Kalite Yönergeleri hakkında bilgi sahibi olun.

İpucu 3. Arama motoru optimizasyonu stratejinizi belirleyin.

Geleceğin patronlarına büyük fırsat

1

Finansbank, yenilikçi ve istihdam yaratma potansiyeli olan proje sahibi girişimcileri desteklemek üzere Bilkent Üniversitesi işbirliğiyle Geleceğin Patronları’nı arıyor. İlki geçtiğimiz yıl düzenlenen “Geleceğin Patronları” yarışması bu yıl da istihdam ve katma değer yaratma potansiyeli olan orijinal projelerin hayata geçmesini sağlamayı hedefliyor.

Geleceğin Patronları yarışmasına başvuran proje sahiplerine, Bilkent Üniversitesi tarafından iş modeli oluşturmaları ve projelerini melek yatırımcılara doğru şekilde sunabilmeleri adına bir eğitim desteği verilecek; ayrıca yarışmanın sonunda başarılı olan girişimcilere para ödülü ile sermaye desteği sağlanacak.

Yarışmada ilk elemeyi geçen katılımcılar, Bilkent Üniversitesi ile Fikirden Değere Girişimcilik Eğitimi’nin “İş Modeli Oluşturma” eğitim programına katılacak. Bu eğitimi başarıyla tamamlayan 10 girişimci, yine Bilkent Üniversitesi tarafından verilecek olan FİDE İş Planı ve Yatırımcı Sunumlarına Hazırlık eğitimini alarak iş dünyasının önde gelen isimlerinden oluşan Büyük Jüri karşısında projelerini birebir anlatma fırsatı bulacak. Jüri tarafından birinci seçilen finalist, geri ödeme talep edilmeksizin şirket kurulumunda kullanılmak üzere sermaye desteği olarak 50.000 TL’lik işletme sermaye destek ödülünün sahibi olacak. Ayrıca ilk 10 finalist projelerini anlatmak üzere melek yatırımcılarla bir araya gelme fırsatı yakalarken, Finansbank’tan da özel koşullar ile kredi kullanma hakkı, ve bunun yanı sıra iletişim, network ve hukuki danışmanlık desteği kazanacak.

Tüm katılımcılara fikirlerini hayata geçirmek üzere eşsiz bir fırsat sunan Geleceğin Patronları yarışmasına, geliştirmek istediği bir projesi olan veya kurduğu işini geliştirmek isteyen tüm üniversite ve yüksekokul mezunları katılabiliyor. Başvuru süreci 18 Ağustos’ta başlayan Geleceğin Patronları yarışmasına kayıtlar 21 Eylül 2014 tarihine kadar geleceginpatronlari.com üzerinden yapılabilecek. Finale kalan 10 proje, 17 Kasım’da açıklanacak. Yarışmanın ödül töreni ise iş dünyasının ve finans sektörü temsilcilerinin de katılımı ile 19 Aralık’ta gerçekleştirilecek.

Panasonic Toughbook CF-53 ’ü duyurdu

1

Otomotiv sektöründe yoğun bir şekilde tanılama aracı olarak kullanılmasının yanında, küçük ve orta ölçekli şirketlerde mobil çalışan tüm profesyoneller için tasarlanan Toughbook CF-53’ün en yeni versiyonu dünyanın önde gelen otomotiv ticareti fuarları arasında yer alan ve Almanya’nın Frankfurt şehrinde gerçekleştirilen Automechanika 2014’te gün yüzüne çıktı. Önceki Toughbook modellerinde yer alan girişlere ve tanılama tabanlı ara yüzlere sahip olan CF-53’ün yeni versiyonu otomotiv, telekomünikasyon, inşaat, üretim, sigorta ve savunma sanayii alanlarında ideal bir kullanım sunuyor.

Cihaz üç konfigürasyonda sunuluyor: Toughbook CF-53 Otomotiv Modeli önceki versiyonlardan kalma seri port ve çift PCMCIA girişleri gibi giriş özellikleriyle endüstri standartlarını yakalıyor. Toughbook CF-53 Dokunmatik Ekranlı Model dış mekânlarda kolaylıkla okunabilen, parlaklık değeri yüksek dokunmatik ekrana ve gün ışığı yansımasını en düşük seviyeye indiren Dairesel Kutuplayıcı özelliğine sahip. Cihazın sunulduğu üçüncü konfigürasyon ise Toughbook CF-53 Standart Model.

Toughbook CF-53 sayesinde masa başından uzak olmak iş için kritik öneme sahip olan veri ve uygulamalardan da uzak olmak anlamına gelmiyor. Intel Core  i5-4310U vPro işlemci (3MB önbellek, Intel Turbo Boost teknolojisi ile 2.0GHz 3.0 GHz’ye kadar) ve DirectX 11 desteği eşliğinde Intel® HD 4400 grafikler sayesinde ürün en zorlu ofis uygulamalarını sahada rahatlıkla çalıştırabiliyor.

Saha ekiplerinin diledikleri yerden rahatlıkla çalışabilmeleri için tasarlanan CF-53’ün en yeni versiyonu 15 saate kadar pil ömrü sunuyor. Eski versiyonda 11 saate kadar olan pil ömrünün bu şekilde artmasıyla saha ekiplerinin de mobil çalışma performansları artıyor. Cihazın pil gücü yalnızca bir saatte yüzde 80’e ulaşırken iki saat içerisinde yüzde 100 güç elde ediliyor.

Askeri Standartlar geleneğini devam ettiren yeni Toughbook CF-53 her zamankinden daha dayanıklı. 76 cm yükseklikten düşmelere, titreşime ve neme karşı dayanıklılık gösteren ürün sahada çalışmanın cilveleri olan çarpmalara ve çiziklere karşı da megnezyum çelikmenteşeleri, esnek monte edilmiş dayanıklı tuş bileşenleri ve suya karşı korumalı klavyesi ile direnç gösteriyor.

Mobil çalışanların Toughbook CF-53’ten en yüksek randımanı alabilmeleri için Panasonic’in iş ortaklarından sertifikalı masaüstü kızağı, araç yuvası ve taşıma kılıfları gibi amaca uygun tasarlanmış birçok aksesuar bulunuyor.

Tüm Toughbook’lar tasarlandığı gibi kullanılan sistemlerdeki donanım hatalarını kapsayan 3 yıllık garanti ve 5 yıllık yedek parça garantisi (96 saatlik tamir taahhüdü) ile birlikte geliyor. Bunlara ek yükseltme servisleri de bulunuyor: Uzatılmış Ürün Garantisi (4./5. yıl), Kaza Hasarı Garantisi, Pil Garantisi (3/4/5 yıl) ve HDD garantisi.

Toughbook CF-53 mk4 Eylül 2014’ten itibaren satışta olacak.

“Bulut Bilişim Uzmanlığı” eğitimi başlıyor

0

İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral İstanbul kampüsünde gerçekleşecek olan eğitim günümüzün en ilgi çekici ve teknolojik olarak en çok konuşulan konularından olan Bulut Bilişim kavramını, teknolojilerini, uygulama alanlarını, çalışma alanlarını tanıtmayı, bu alanda çalışmak isteyen üniversite mezunlarına ve bilişim sektörü çalışanlarına yönelik detaylı bilgi vermeyi ve uzmanlık kazandırmayı amaçlıyor.

Akademik alandaki lisans ve lisansüstü eğitim programlarında, üniversitelere ve farklı seviyelerdeki eğitim birimlerine danışmanlık yapan ve Bilişim Teknolojileri, Yaratıcılık-İnovasyon ve Pazarlama İletişimi alanlarında uzmanlık eğitimleri veren Master Institute, İstanbul Bilgi Üniversitesi ile ortak Türkiye’de ilk kez verilecek olan Bulut Bilişim Uzmanlığı sertifika programını düzenleyecektir. Aralarında Turkcell, Türk Telekom, Oracle gibi bu alanda uzmanlaşmış firmalardan eğitmenlerin de bulunduğu program katılımcılarına bu alanda verilebilecek en kapsamlı teknik uzmanlık eğitimini vermeyi hedefliyor.

Bilgisayar kuramcıları gelecekte Hard disklerin yerini çevrimiçi bulut teknolojilerinin alacağını ve çevrimiçi ağ vasıtasıyla işlevsel uygulamalara ulaşılacağını öngörüyorlar. Programın koordinatörü Gülhan Ertürk Akgül, Bulut Bilişimin önemine vurgu yaparak “Gelecekte birçok uygulama Bulut Bilişim sistemleri ve servisleri ile sunuluyor olacak. Bu sayede maliyetler düşecek ve teknolojik gelişmeler daha hızlı olacak. Kişiler ve kurumlar ihtiyacı olan güncel servislere, uygulamalara çok daha hızlı ve daha uygun maliyetler ile erişebilecek.” dedi ve bu programın öncü olacağını ve sektörde yetkin uzman açığını tamamlamaya yönelik başlangıç olduğunu belirtti.

Bulut Bilişim Uzmanlığı eğitimi 48 saat sürecek olup katılımcılar sektörün önde gelen firmalarından eğitmenlerle tanışacak ve eğitim sonunda bu alanda uzmanlık sertifikasına sahip olacaklar. Eğitim 22 Kasım 2014 gününe kadar devam edecek.

Bu eğitim KOSGEB Genel Destek Programı Eğitim Desteği kapsamında KOBİ katılımcıları desteklenmekte ve KOSGEB tarafından eğitim ücretinin %50’si mevcut mevzuat çerçevesinde karşılanabilmektedir.

Bulut bilişim alanında uzmanlaşmış ve öncü firmalardan katılımcıların da bulunduğu Bulut Bilişim Uzmanlığı Programının uzman eğitmenleri;

  • Murat Küçüközdemir, Turkcell
  • Murat Numan, Oracle
  • Egemen Yılmaz, EMC
  • Müfit Süer, Teletek Bulut Bilişim
  • İlyas Turgut, Teletek Bulut Bilişim
  • Bülent Yıldız, Türk Telekom
  • Aykan Raşitoğlu, Symantec
  • Fatma Küçüktaş, CloudVision
  • Demet Güdül, Teknora
  • Tansel Akgül, ArtGe Teknoloji
  • Gülhan Ertürk Akgül, TanSistem

Eğitim Yeri ve Tarihi:

11 Ekim – 22 Kasım 2014

Cumartesi günleri: 09.30 – 17.30

Eğitim süresi: 48 saat

İstanbul Bilgi Üniversitesi (Bilgi-Eğitim) Santralİstanbul Kampüsü

Eski Silahtarağa Elektrik Santralı Kazım Karabekir Cad. No: 2/13 34060 Eyüp/İstanbul

Webit’in konuşmacıları belli oldu

1

Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Asya’nın teknoloji ve dijital sektörlerini bir araya getiren 6. Webit Global Kongresi, 1-2 Ekim tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek.

Yapılan oylama sonucunda seçilen 5 isim, dijital ve teknoloji duayenlerinin, medyadaki en önemli basın mensuplarının, dijital, reklamcılık, teknoloji, ödeme sektörlerindeki dünyada en önemli uzmanlarının önünde konuşma fırsatının yanı sıra 2000 Avro değerindeki tüm  network alanlarından faydalanma, tüm kongrelere katılma gibi haklar tanıyan Webit Platinum Pass’e sahip oldu.

Segments Web Strateji Uzmanı ve Yatırımcı Ivo Radulovski, The Dijital Loop Kurucu Ortağı Ivan Hernandez, Cisco Systems Her şeyin İnterneti, Sağlık, Finans ve Perakende Birimleri Genel Müdür ve Başkan Yardımcısı Vishal Gupta, Coca Cola Company’den Avrasya ve Afrika Dijital Grup Direktörü Mariano A. Bosaz, profesyonel konuşmacı Igor Beuker seçilen 5 isim arasında yer alıyor.

  1. Webit Global Kongresi seçilen kişilerin yanı sıra birçok sektörde lider isimlerin de konuşmalarına sahne olacak. MasterCard CMO’su Raja Rajamannar, Nestle Dijital Marketing ve Sosyal Medya Global Lideri Pete Blackshaw, LEGO Sosyal Medya ve Araştırma Direktörü Lars Sillerbauer Andersen, SAP Pazarlama Başkan Yardımcısı Julie Roehm ve Ubuntu’nun kurucusu Mark Shuttleworth gibi isimlerle beraber çok sayıda üst düzey konuşmacı 6. Webit Global Kongresi’nde sahne alacak.

Akıllı binaya Türk imzası

0

Avrupa Birliği’nin ITEA2 kümesi (Information Technology for European Advancement) çerçevesinde 2013 yılında onaylanan; Türkiye’de ise TÜBİTAK TEYDEB tarafından desteklenen BaaS (Building As A Service) projesinin tüm paydaşları, 08-10 Eylül 2014 tarihlerinde projeyi değerlendirmek üzere İTÜ Arı Teknokent’te bir araya geldi.

Türkiye’den Defne Telekomünikasyon, KoçSistem, Bor Yazılım ve Cardtek Group firmalarından SmartSoft şirketlerinin yer aldığı BaaS’ta, dünya genelindeki akıllı binaların bulut üzerinden, tek merkezden yönetilmesi amaçlanıyor.

TEYDEB tarafından, “Tesis İşletmeci, Kullanıcı ve Hizmet Sağlayıcıları için Değişken Talebe Bağlı Açık Servis/Kaynak Platformu” olarak tanımlanan BaaS projesi için ITEA2 yönetimi, 7.8 milyon avroluk bir bütçe öngörüyor.

“Amaç; Akıllı Bina altyapılarını ortaya çıkarmak”

Proje kapsamında Avrupa Birliği’nin atadığı Proje Koordinatörü Franz-Josef Stewing, İTÜ Arı Teknokent gezisi sırasında BaaS hakkında şu açıklamalarda bulundu: “ITEA2 BaaS projesinin amacı; bina otomasyon ve yönetimindeki mevcut silo yaklaşımlarını ortadan kaldırmak ve daha verimli, iyi mühendisliğe, işletim ve yönetime izin veren akıllı bina altyapılarını ortaya çıkarmaktır. Türkiye dahil üç ayrı ülkede birbirine müteakip kavram kanıtlama çalışmaları yapılacaktır. ITEA2 BaaS projesinde uygulanması planlanan katma değerli servisler arasında; enerji yönetimi ve kontrolü, akıllı aydınlatma, erişim kontrolü, oda kapasite yönetimi ve bina sakinlerinin güvenlik gözetimi ve tahliye desteği gibi iş kolları bulunmaktadır.”

2016’da tamamlanması planlanıyor!

ITEA2 BaaS projesi Türkiye Konsorsiyumu projede hemen hemen tüm iş paketleri içerisinde yer alacak. Projedeki iş paketi 4’ün liderliğini yürütecek olan Türkiye Konsorsiyumu, yapılacak tüm geliştirmelerde aktif rol oynayacak, aynı zamanda bu konuda uluslararası düzeyde önemli çalışmaları bulunan büyük firmalar ve üniversitelerle iş birlikteliği yapmış olacak. ITEA2 kapsamında toplam 7,8 milyon avro proje bütçesi olan BaaS’ın 31 Ekim 2016’da tamamlanması planlanıyor.

Güvenlik ayağınıza geldi

0

Trend Micro, siber tehditlere yönelik PC, Mac, Android ve iOS’a yönelik en kapsamlı korumayı sağlayan en yeni ürünlerini duyurdu. Trend Micro Security 2015 ürün gamı, internette güvenlik ve mahremiyeti hedef alan tüm tehditlere karşı kullanıcıların ihtiyacı olan tüm çözümleri içinde barındırıyor. Trend Micro Antivirus for Mac, Trend Micro Antivirus+ Security, Trend Micro Internet Security, Trend Micro Maximum Security, Trend Micro Premium Security’den oluşan Trend Micro 2015 çözüm paketi, geliştirilen ve yeni eklenen özellikleriyle her türlü güvenlik ihtiyacına cevap veriyor.

Sosyal ağlarda gizliliğinizi güvence altına alın

Trend Micro Security 2015, sosyal ağlara yönelik Privacy Scanner özelliğiyle, LinkedIn, Facebook, Twitter, Google+, MySpace, Pinterest, Mixi ve Sina Weibo gibi birçok popüler siteyi zararlı içeriklere karşı tarayabiliyor. Kullanıcılar Trend Micro teknolojisi sayesinde siber güvenliklerini sağlarken aynı zamanda online ortamda olumlu bir itibara sahip oluyorlar. Trend Micro Security 2015 tüm internet kullanıcılarını online tehditlere karşı koruyor. Bu yeni çözüm serisi endüstri lideri anti-virüs yazılımıyla birlikte zararlı web sitelerini, sosyal ağları, e-postaları ve anlık mesajlaşmaları algılayıp engelleyen web tehdit korumasını birlikte sunuyor. Trend Micro Security 2015, aynı zamanda kullanıcıları aldatarak kişisel bilgilerini ele geçirmeyi amaçlayan olta (phishing) saldırılarını da engelliyor.

Şifrelerinizi kaptırmayın

İnternet kullanıcılarının üçte ikisinden fazlası internet tarayıcılarının şifrelerini kaydetmesine izin veriyorlar. Trend Micro Security 2015 şifre ve kişisel veri hırsızlığıyla mücadele etmek için kullanıcıların günlük girdiği sitelerdeki şifreler de dahil olmak üzere bütün hepsini kontrol eden uygulaması Password Manager ile kişisel bilgileri koruyor. Password Manager aynı zamanda güçlü şifreler üretmek için de kullanılıyor. Bu sayede üretilen birbirinden farklı ve özel şifrelerle farklı platformlarda aynı şifreyi kullanma yanlışının da önüne geçiliyor.

Sisteminizi optimize edin

Yeni ürün gamında yer alan PC Health Checkup özelliği ile kullanıcılar bilgisayarlarındaki yazılımsal problemleri tarayarak düzeltme imkânına da sahip olacaklar. Kullanıcılar en iyi performansı elde etmek için sistem optimizasyonu yapmanın yanında Smart Schedule Scan özelliği sayesinde bilgisayarın en çok kullanıldığı saatlere göre virüs taramasını otomatik olarak yapabilecekler.

Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Müdürü Yakup Börekcioglu konuyla ilgili şunları söyledi: “Trend Micro Security 2015 serisi, işletim sistemi ayırmadan her zaman ve her yerde tehditlere karşı koruma sağlıyor. Bu çözümlerle kullanıcıların kişisel bilgilerinin siber korsanlar tarafından ele geçirilmesine engel olunurken online kullanımlarda gizlilik ve koruma da tam anlamıyla sağlanmış oluyor. Internet üzerinde güvenliğimizi ve gizliliğimizi sağlamak için atılacak en basit adım burada karşılaşabileceğimiz tehlikeler hakkında fikir sahibi olmaktan geçiyor.”

Parmak iziyle bankacılık

0

Türkiye İş Bankası, mobil bankacılık uygulamasına girişte müşteri şifresi tuşlama ihtiyacını ortadan kaldıran parmak izi tanıma (TouchID) teknolojisini Türkiye’de ilk kullanan banka oldu. İş Bankası, bu teknoloji ile Bankamatiklerdeki biyokimlik uygulamasının ardından, İşCep ile de müşterisini parmağından tanıyabilecek.

Monitise ve SoftTech işbirliği ile geliştirilen, İşCep’e Touch ID ile giriş özelliği sayesinde iOS 8 işletim sistemli ve parmak izi tanıma özelliğine sahip iPhone 5S ve üzeri mobil cihazlardan, İş Bankası mobil bankacılık uygulaması İşCep’e giriş yapmak için müşteri şifresi tuşlamaya gerek kalmıyor. Ekstra bir şifre girme işlemine gerek bırakmayan teknoloji sayesinde güvenlikten taviz verilmeden müşteriye kullanım kolaylığı ve zaman tasarrufu sağlanıyor.

Banka müşterilerinin, sadece bir defaya mahsus olmak üzere aktivasyon işlemini gerçekleştirmesi yeterli oluyor. İşCep üzerinden gerçekleştirilen aktivasyon sırasında müşterinin tarayıcıya okuttuğu parmak izi bilgisi, telefona kayıtlı olan parmak izi bilgisiyle karşılaştırılıp doğrulanarak işlem tamamlanıyor. Aktivasyonunu tamamlayan müşteriler, müşteri şifresini tuşlamak yerine İşCep’e parmağını okutarak hızlı ve kolay bir şekilde giriş yapabiliyor.

İşCep’te parmak izi aktivasyonu ile birlikte “müşteri numaramı hatırla” ve cep anahtar uygulaması için “anahtar kodumu hatırla” seçenekleri de kullanıldığında, İşCep’e girişte müşteri numarası, müşteri şifresi ve tek kullanımlık şifre tuşlamaya gerek kalmadan sadece parmak izi ile giriş yapılabiliyor.

FBI’ın dijital yetkilerinde sınırlar kalkabilir

0

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Adalet Bakanlığı bir yasa değişikliği üzerinde çalışıyor. Suçların Ulusal Takip Süreçleri (Federal Rules of Criminal Procedure) kanunundaki bu değişiklik önerisi yerel kanun koruyucuların gerekli görüldüğü takdirde kaynağı belirsiz (anonim) bilgisayarlara uzaktan müdahale etme hakkını tanıyor. ABD’de ulus içindeki yasal suçların takibini FBI yapmakta ve FBI’ın ABD sınırları dışında herhangi bir yetkisi bulunmuyor. Üstelik ABD Adalet Bakanlığı yaptığı bir açıklama ile bu kanun değişikliğinin kesinlikle FBI’a yurt dışında faaliyet hakkı vermeyeceğini belirtiyor. Ancak bu yetki eğer geçerli olursa pratikteki uygulaması kesinlikle ABD sınırlarının dışına çıkacak. Neden mi? İşte cevabı;

Yasa düzenlemesi kimliği belirsiz bilgisayarlara uzaktan erişim hakkı tanıyor. Bu hak ile FBI yetkilileri şüpheli gördükleri herhangi bir bilgisayara geleneksel hackleme yöntemleri ile sızma hakkına sahip olacaklar. Anonim bir bilgisayarın ise konumunu tespit etmek pratikte her zaman mümkün olmayabiliyor. VPN veya TOR ağı üzerinden kullanılan bir bilgisayar rahatlıkla ABD’de gibi görünmesine rağmen dünyanın herhangi bir yerinde olabilir.

Bu gelişme kurulduğu günden bu yana FBI için dijital arenada, teoride öyle olmadığı halde, pratikte sınırsız bir yetki alanı tanıyacak.

Eğer bu yasa değişikliği geçerli olursa önümüzdeki günlerde ABD’de FBI ve CIA arasında nasıl tartışmalara yol açacağını hep birlikte göreceğiz. Öte yandan bu gelişme bize internetin sınırları ortadan kaldırıp bu güne dek yasaların çizdiği çerçevelerin giderek belirsizleşeceğini de gösteriyor.

“Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu’nun veri merkezi olmaya aday”

1

Enerji yönetiminde dünya çapında uzman Schneider Electric, geleneksel olarak Dubai’de düzenlediği ‘Power to the Cloud – Veri Merkezi Çözümleri Konferansı’nı bu yıl ilk kez İstanbul’a taşıdı. 500’ün üzerinde Bilgi Teknolojileri ve enerji sektörü profesyoneli, konferans için Hilton İstanbul Kongre ve Sergi Merkezi’nde buluştu.

“Türkiye’nin en büyük veri merkezi etkinliği” olarak gerçekleşen Power to the Cloud için Schneider Electric Veri Merkezlerinden Sorumlu Global Başkan Yardımcısı Paul-Francois Cattier de İstanbul’a geldi. Cattier, “BT sektörünün geçirdiği evrim, iş modeli değişimleri ve hızla artan internet kullanımı, dünyada veri merkezi sektöründe tam anlamıyla bir devrim yaratıyor. Türkiye de konumu itibarıyla Avrupa ve Ortadoğu’nun veri merkezi olmaya aday” şeklinde konuştu.

Schneider Electric Türkiye Genel Müdürü Bora Tuncer ise “Küreselleşmenin rekabetin boyutunu değiştirdiği günümüzde ve sürekli gelişen dijital dünyamızda, dünyaya, artık enerjiyi verimli kullandıran, inovatif çözümler barındıran bir bilişim teknolojisi gerektiğini gördük. Enerji yönetimindeki uzmanlığımızı, BT sektörüne de taşımak istedik. Potansiyeline inandığımız Türkiye’de, bu alanda 4 yılda 3 kat büyümeyi hedefliyoruz” dedi.

 

Schneider Electric’in her yıl Dubai’de gerçekleştirdiği geleneksel ‘Power to the Cloud-Veri Merkezi Konferansı, bu yıl bilişim ve enerji sektörünün nabzını İstanbul’da tuttu. Hilton İstanbul Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleşen konferansta 500’ün üzerinde profesyonel, bilişim sektöründeki son gelişmeleri tartışma ve kurulan stantlarda yerinde izleme fırsatı buldu.

 

Türkiye’nin en büyük veri merkezi etkinliği olarak gerçekleşen konferans için Schneider Electric bünyesindeki Veri Merkezi İşkolu Global Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Paul-François Cattier de İstanbul’a geldi. Cattier, “Ekonomilerin daha büyümesiyle birlikte sürdürülebilir akıllı şehirler ön plana çıkmaya başlıyor. Daha verimli ve etkili akıllı şehirler kurmanın yolu veri merkezlerinden geçiyor. Veri merkezlerinin etkin yönetilmesi ve işletilmesi önümüzdeki birkaç yıl içinde büyük önem kazanacak” dedi.

Küçük alanda büyük işler

0

Xerox,  çok fonksiyonlu ofis cihazlarına yenilerini ekledi. Xerox WorkCentre 5022/5024 küçük bir alanda fotokopi, tarama, yazdırma ve faks gibi ofis işlerini yapıyor, B5 ile A3 ebat arası her boy kâğıda baskı yapabiliyor. Düşük maliyetlerde hız ve kullanım kolaylığı sunan Xerox WorkCentre 5022/5024 ile küçük bir alanda standart ofis dokümanları dışında broşür, kitapçık gibi dokümanlar da düzenlenebiliyor.

Kesintisiz iş akışı ve verimlilik sunuyor

Xerox WorkCentre 5022/5024 yazıcı, faks, tarayıcı ve fotokopi işleri için ayrı ayrı cihaz kullanmadan, kişiye özel kullanılan masa üstü yazıcıları azaltarak ofislere tek bir cihaz üzerinden çok daha düşük maliyetlere, iş akışını kesintiye uğratmadan daha verimli çalışma imkanı sağlıyor. Küçük bir alanda A3 ebat büyük boy baskı işlerini de yaparak, A3 ebat baskıların ofis dışında yaptırılması ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Dakikada 22 – 24 sayfa baskı hızlarıyla Xerox WorkCentre 5022/5024, kesintisiz bir performansla az zamanda çok iş yapmayı sağlıyor.

Kitapçık ve broşürler ofis içinde basılıyor

Yüksek miktarda kağıt yükleme kapasitesi Xerox WorkCentre 5022/5024’ün, kağıt yüklemek için işlerin sık sık duraksamasını önlüyor. Yüksek hacimli baskı işlerini de kolaylıkla yapabilen Xerox WorkCentre 5022/5024, çoklu kâğıt türleri ve ayarları ile kitapçık, broşür gibi tanıtım dokümanlarının da ofis içinde yapılmasını sağlıyor.

Xerox WorkCentre 5022/5024, iki yıl Xerox güvencesiyle yetkili Xerox iş ortakları üzerinden satışa sunuluyor.

Takım oyununu şirkete taşımak

0

Inveon’un yönetici ortaklarından Emir Alkaş, 12 yıllık basketbol antrenörlüğü deneyiminin ardından Inveon’da aktif görevine başladı ve şirkete ‘takım oyunu’ stratejisini taşıdı. Teknoloji şirketlerinin basketbol takımları ile benzerlik gösterdiğini dile getiren Alkaş, “Şirketler, basketbol takımlarına benzer. Başarı ve başarısızlık herkesin ortak sorumluluğundadır” diyor.

Inveon’a 2008 yılında stratejik ortak olarak katılan Emir Alkaş, Efes Pilsen, Galatasaray, Anadolu Efes takımlarında yardımcı antrenörlük yaptı. ‘Takım ruhu’ yakalandığında beklentilerin üzerine çıkmanın hayal olmadığını ifade eden Alkaş şunları söyledi: “Bill Taylor’ın da dediği gibi ‘Maçları oyuncular kazanır, şampiyonlukları ise takımlar.’ Inveon’un başarısı, çalışanlarının adanmışlığına, iş yerini sahiplenmelerine, kendilerinden beklenen profesyonel taleplerinin ötesine geçmelerine, takımlarına değer katma kaygısı taşımalarından kaynaklanıyor. İyi takımların değeri, oyuncuların tek tek değerlerinin toplamından fazladır.”

Inveon’da, farklı renkleri bir araya getirerek yaratılan ahengin çok değerli olduğuna inandıklarını vurgulayan Alkaş, “Bir takımın parçası olabilmenin en gerçek koşulu kendini öyle hissetmektir. Takımın vizyonunun sağlıklı bir şekilde tanımlanmış olması, aidiyet hissini harekete geçirir. Inveon ekibindeki herkes için bu vizyon son derece net ve herkes bu yaklaşımın, vizyonun ve dolayısı ile takımın bir parçası. Bunu temin etmek biz yönetici ortakların –antrenörlerin– en temel görevi” diyor.

Emir Alkaş, basketbol takımları ile şirketleri başarıya götüren ortak 5 anahtarı şöyle sıralıyor:

  1. Doğru takımla çalışmak, doğru bireylerden takım kurmak, işe alım süreçlerine önem vermek
  2. Temel çalışma ilkelerini erken aşamada belirlemek, bu konuda minimum esnekliği yakalamak
  3. Rol ve pozisyondan bğımsız bir “dinleme kültürü” oluşturmak, herkesin konuşabileceği rahatlığı yaratmak
  4. Temel tekniğe hakim olmak, burada iyi olmanın belirleyici olduğunu kavramak
  5. Ahenk ile çalışmak, bunu yaparken kişisel özellikleri yitirmemek

 

BNTPRO Semih Yüksel’e emanet

0

Juniper Networks’ün Türkiye’deki tek yetkili eğitim ve en yetkin destek merkezi olan BNTPRO, yönetici kadrosunda değişikliğe gitti. Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin ve kamu kurumlarının ağ sistemleri altyapılarını kuran BNTPRO’nun başına, Semih Yüksel getirildi. Eylül 2014 itibariyle Genel Müdür Yardımcısı olarak atanan Yüksel, Juniper Networks ile birlikte uygulanan yepyeni bir iş modeliyle BNTPRO’nun dünya çapında başarıya ulaşmasında önemli bir rol oynamıştı.

2014 yılı ve sonrasını büyüme dönemi olarak gördüklerini belirten BNTPRO Kurucusu Bülent Morten bu önemli atama hakkında şöyle konuştu: “Bugün Juniper Networks ile kurduğumuz benzersiz iş ortaklığı modeli ile hem yerel hem de küresel pazarda önemli başarılara imza atmış bulunuyoruz. Kurduğumuz bu model, Juniper’ın tüm dünya ofislerine örnek gösterildi ve halen uygulanması gereken bir model olarak diğer ülkelere önerilmektedir. Bir Türk teknoloji şirketi olarak dünya çapında örnek gösterilmemizde çok önemli bir rolü olan Semih Yüksel’in ilk BNTPRO Genel Müdür Yardımcısı olarak atandığını duyurmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Yüksel’in, önümüzdeki yıllarda BNTPRO’yu daha da büyük başarılara taşıyacağına eminim.”

 

Türkiye ağ teknolojileri alanında bölge üssü olacak

Yeni göreviyle ilgili olarak konuşan Semih Yüksel, gelecekteki hedefleri hakkında şunları söyledi: “BNTPRO’yu büyüterek Türkiye’nin vazgeçilmez şirketlerinden biri arasına yerleştirmek, önümüzdeki 10 yılın en önemli hedefi olarak önümüzde duruyor. Bunun için öncelikle, 2 yıl içerisinde Juniper Networks’ün EMEAR bölgesindeki Professional Service Center’ı olmayı planlıyoruz. Halen Türkmenistan, Dubai, Bosna, Azerbaycan gibi bölge ülkelerinde işler yapıyor ve eğitimleri bu bölgeye veriyoruz. Gelecekte de eğitimi profesyonel hizmetlerle birleştirerek bölgeye daha fazla hakim olmayı ve Türkiye’yi ağ teknolojileri alanında bölge üssü yapmayı hedefliyoruz. BNTPRO organizasyonumuzu bu vesile ile büyütmeye başladık bile. Amacımız doğrultusunda ikinci adım olarak bu bölge ülkelerinde temsilcilikler ve ülke ofisleri de açıyor olacağız. Önce Türkiye’yi, daha sonra da EMEAR bölgesini çok güçlü bir destek operasyonu bulunan bir ağ teknolojileri merkezine dönüştüreceğiz.”

“Yeniliklerdir Bizi Dinç Tutan”

0

Organizasyonumuzun iş ortaklarımıza daha iyi hizmetler verebilmesi için sürekli fikir alışverişinde bulunuyor ve sektörümüzün ihtiyaçları doğrultusunda kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Kurulduğumuz 1991 yılından bugüne, bilişim sektöründe birçok uluslararası markanın Türkiye pazarında başarıyla yer almasına ve son kullanıcıya ulaşmasına  aracılık ediyoruz.

Bu açıklamamız ile Arena’daki son gelişmeleri sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Takip ettiğiniz üzere 2013 yılı, Arena  ailesi olarak iki yeni yatırımımızı hayata geçirdiğimiz bir dönem oldu.  Ülkemizin istikrarlı ve sürdürülebilir gelişimine katkı sağlamak amacıyla çalışırken, ekonomik büyümemize ivme kazandıracak niş alanlara yatırım yapıyor; sunduğumuz teknolojileri, finansman ve verimlilik araçlarıyla iş ortaklarımızla paylaşıyor ve ekonomimizin güçlenmesine katkı sağlıyoruz.

Birincisi; katma değeri yüksek olan hizmet ve çözümler alanlarında odaklanma stratejimiz ışığında; 2008 yılından beri sektörümüzün danışmanlık, ileri düzeyde eğitim, sistem kurulumu ve güvenliği alanlarında önde gelen danışmanlık şirketi olan ADEO Bilişim’e hissedar olarak yatırımımız ve

İkincisi; elektronik güvenlik sektörünün lider firması olma misyonu ile yola çıkan, zayıf akım tedarikçisi  Sensonet Teknoloji ‘nin kurulması ve faaliyetine başlaması.

Her ikisi de faaliyetlerini, profesyonel yönetim organizasyonları ile 2013 yıl sonu ve 2014 yarı yıl hedeflerine paralel ve Arena konsolide sonuçlarımıza katkı sağlayarak sürdürdüler.

Nisan 2014 itibarıyla, son kullanıcıya giden ürünlere ait dağıtım tecrübemizin yanında, iş ortaklarımızın kamu ve kurumsal projelerinde, klasik marka distribütörlüğü sorumluluğumuza ek olarak yazılım, donanım ve servis ile satış öncesi ve sonrası danışmanlık, demo, teknik destek ve eğitim imkanları sunmayı hedeflediğimiz bir kurgunun temellerini attık.

Bugün ise en yeni yatırımımız; geçtiğimiz altı ayda yapılanma ve hazırlık sürecini tamamladığımız İş ortaklarımızın kamu ve kurumsal projelerinde Katma Değerli Hizmetler ilkesiyle çalışan ‘’Arena Value’’yi sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.

Arena Value’nın bu kısa hazırlık sürecindeki hamlelerinin yarattığı etki ve verdiği sinyallere dayanarak söyleyebiliyorum ki; ekibi ve projeleriyle önümüzdeki dönemde kendinden çokça söz ettirecek ve başarılarını hep beraber gururla izleyeceğiz.

ARENA VALUE

Kurumsal pazardaki iş ortaklarımıza güçlü bir tedarikçi olmayı hedefleyerek, hızlı karar alma gerektiren, pazar dinamikleri farklı, Katma Değerli Ürün Grupları ve Satış Kanalları için çevik bir organizasyon yapısına sahip “Arena Value”, sektör beklentilerine göre şekillenmiş yeni bir iş modelidir.

İş ortaklarımıza eğitim, satış öncesi destek, satış sonrası destek, servis, kurulum ve danışmanlık alanlarında geniş çaplı bir hizmet ağı sunmayı hedefleyen Arena Value, %80’i mühendislerden oluşan uzman kadrosu ile, istenirse iş ortaklarımızın müşterilerine de danışmanlık ve eğitim hizmeti sağlayacaktır. Tüm bunların yanında, distribütör olarak iş ortaklığı yaptığımız markalarımızda demo ürünlerimizi de bugün itibariyle iş ortaklarımızın  ve müşterilerinin hizmetine açıyoruz. Arena iş ortaklarına, kendilerini evlerinde gibi hissedebilecekleri  bir demo ortamı sunmaktan onur duyuyoruz.

ARENA VOLUME

En Yaygın Teknoloji Dağıtıcısı olarak, 23 yıldır uzman olduğumuz son kullanıcı ürün grupları dağıtımında, Arena Volume çatısı altında aynı odak ve özenle, en yeni teknolojileri en uygun maliyetlerle sunmayı, alternatif finansal çözümler ve lojistik hizmetlerimiz ile iş ortaklarımızla çalışmamızı, işbirliğimizi daha da büyüterek devam ettirmeyi hedefliyoruz.

Value Grubunun Liderliğini, İcra Kurulu Üyemiz Atıf Büyüksoy,

Volume Grubumuzun Liderliğini de, yine İcra Kurulu Üyemiz Kenan Akbaş üstlenmişlerdir.

Arena’nın yatırımları ekonomik ve ticari açıdan verimli, etkin ve örnek bir yapılanmaya sahiptir. Bu son yapılanmamızın,  iş ortaklarımıza rekabet avantajı ve verimlilik getireceğine inanıyoruz. Tüm takım arkadaşlarım, Arena’nın öncü ve çevik yapısını korumak ve güçlendirmek için var güçleriyle çalışıyorlar.

Bu mesaj ile siz değerli basın mensuplarına yeni organizasyonumuzu duyuruyor, bugüne kadarki samimiyetiniz ve desteklerinize Arena A.Ş adına teşekkürlerimi sunuyorum. Hep birlikte sağlıklı ve huzur ile güçlenerek geleceğe umutla bakalım diyorum.

KOBİ’ler için ideal depolama cihazı

1

TechInside test merkezimizin bu seferki konuğu Synology’nin NAS ürünü DS214Play oldu.

Ne kadar reklam! O kadar ekmek!

1

Önceki yazımda, ucuz web sayfaları ile yüksek performans bekleyen yöneticileri eleştirmiş, 100 liraya sözde web sayfası yapan arkadaşlara az da olsa sitem etmiştim. Ufak tefek tepkiler almadı değilim, örneğin;

“Ya bizim firmamızın bütçesi bu!”

“100 liralık sayfada aynı işi görecek!, 1.000 liralık sayfada!”

Güzel tepkiler aslında, bunları okudukça konunun üzerine daha fazla gidesim gelmiyor değil. Vasat bir iş yapmaktansa, hiç yapmamak daha doğru geliyor bana.

Ancak durum bir tek web sayfaları ile sınırlı değil. İşim gereği, çevremdeki reklamlara çok dikkat ediyorum. Daha çok işim online reklamcılık olsa da, basılı medyadaki reklamları da takip ediyorum. Özellikle billboardlarda yayınlanan reklamlar beni bazen adeta çıldırtıyor.

Neden?

Bir iş seyahatim esnasında karşılaştığım billboard reklamından bahsetmek istiyorum. Devasa büyüklükte önemli bir noktada billboard kiralanmış. Büyük bir uçak resmi, bildiğiniz yolcu uçağı, ufak puntolarla yazılmış bazı cümleler. İlk baktığımda bir havayolu şirketi veya seyahat acentesi reklamına benzettiğim ancak yaklaştıkça evrim geçiren bir uygulama. Adeta karınca duası tarzındaki cümlede şu yazıyordu “Bu Ekmek Sizi Uçuracak!”. Yahu! Ne alakası var? Kim buldu bu reklamı? Bir ekmek fırınısın ve bu tarz bir reklam çıkıyorsun. Üstelik bütçem yetmedi deme hakkın yok çünkü kiraladığın nokta ve boyut oldukça pahalı. Nasıl bir ekmek satıyorsun, içinde ne var da uçuruyor, nasıl bir reklamcılıktır anlam veremedim. Firma sahibi görmüş müdür? Bilinmez.

Peki, ne yapmalıyız? Nasıl yapmalıyız?

Ufak tefek tüyolar lazım sanırım. Öncelikle, reklamınızı basan firmalara 50 lira karşılığında “hadi reklamı da sen tasarlayıver” demeyelim. Online reklamcılıktaki billboardlarınız banner tasarımlarınız olduğu için, mümkünse konuyu bu işin profesyonellerine bırakalım. Tabi ki yine bütçe denilecek, çok para isteniyor denilecek ancak unutmayın ki reklama harcamadığınız para size kötü imaj ve dönüşüm oranı düşük bir reklam olarak geri dönecektir.

Bütçeniz elverişli ise ve bir anda agresif reklamcılıkla ortalığı yıkmak istiyorsanız önemli sayfalarda homepage takeover reklamları yaparak markanıza katkı sağlayabilirsiniz. Önceki yazılarımda sosyal medya ve Google reklamcılığı konularının çok fazla üzerinde durduğum için tekrarlama gereği duymuyorum.

Önemli bir konuda aslında reklam malzemesi üretmek. Bu konuda çalışan çok ciddi firmalar var. Bazen markanızı tanıtmak için reklam malzemesi üretmek zorunda kalırsınız. Çünkü sunduğunuz hizmet veya sattığınız ürün piyasada çok fazla bulunan bir ürün veya hizmettir. Bu yüzden profesyonel ajanslar ürünlerinize veya hizmetlerinize bir reklam malzemesi bulup, diğerlerinden farklı hale getirmeye çalışırlar. Tabi ki bu uçuran ekmek gibi basit bir konuda değil.

Ucuza satmak her zaman istenilen etkiyi vermeyebilir.

Reklam malzemesi üretmek başlı başına bir meslek gibidir. Ayakkabı satan bir e-ticaret sitesine sahipseniz, rakiplerinizden sizi ayıran bir özellik bulmalısınız veya yaratmalısınız ki müşteriler sizi tercih etsin. Genelde bu tip durumlarda site sahipleri kampanyalardan destek almakta. 100 liralık bir ürünü rakiplerden 5 lira ucuza satarak müşteri çekmeye çalışmakta. Ancak, ucuza satmak her zaman istenilen etkiyi vermeyebilir. Bunun yerine, satın alma işlemlerini kolaylaştırmak, müşteri hizmetleri konusunda çok daha farklı yöntemler uygulamak, müşteriye kendini özel hissettirmek daha faydalı olabilir. Özellikle müşterinin kendini özel hissetmesi konusuna takılmanızı öneriyorum. Çünkü, kendini alışveriş yaparken farklı hisseden kişi markanızı benimser. Bunu uygulamanın bir çok yöntemi bulunuyor. Müşterinin doğum gününde ufak hediyeler göndermek, kendisine özel kampanyalar üretmek, seçtiği ürün tarzına göre yönlendirmeler yapmak gibi…

Özetlemek gerekirse, reklama para harcarken eğer profesyonel bir ajans ile çalışıyorsanız giden paralara üzülmeyin. Basılı medya olsun, görüntülü medya olsun, online mecralar olsun buralarda markanıza ait bir reklam verirken çok dikkatli olmalısınız. Her reklam faaliyeti bir risktir. Sadece bu riski göze alan firmalar pazarda tutunabilir. Reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığı ile yola çıkan bir reklam veren iseniz, bence hiç reklam vermeseniz markanıza daha faydalı olacaktır.

Kişisel bir tavsiye, yıllardır oyun sektörüne damga vuran FIFA serisinin son oyunu FIFA 15’in televizyon reklamını izlemenizi tavsiye ederim. Uzun süre hatırlayacağınızı düşündüğüm bir çalışma olmuş. İyi bir reklam nasıl yapılır konusunda fikir verebilecek nitelikte.

Matadorbet