İhracat desteğinde e-imza kolaylığı

0

Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle ihracata destek ödemeleri başvurularında e-imza kolaylığı getirildi. İhracat yapan firmalar tarafından destek ödemesine ilişkin belgelerin elektronik ortamda e-imza uygulaması ile gönderilmesiyle orijinal evrakların başvuru yapılan kurum ve kuruluşlara ibrazına gerek kalmayacak. Zaman tasarrufu ve güvenlik avantajları sağlayan e-imza ile başvuru işlemleri daha hızlı ve kolay şekilde yapılacak.

İhracata destek ödemeleri başvurularında yeni bir döneme girildi. Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlanan “İhracata Yönelik Devlet Yardımları Kapsamında Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan Yapılan Ödemelere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yeni uygulamayla destek ödemesine ilişkin belgelerin elektronik ortamda otomasyon sistemlerine firmalar tarafından e-imza uygulaması çerçevesinde yüklenmesi durumunda, orijinal evrakların başvuru yapılan kurum ve kuruluşlara ibrazına gerek kalmayacak.

Zaman ve maliyet tasarrufu sağlanacak

İhracata destek ödemeleri ihracatçılar açısından büyük öneme sahip. Destek ödemesiyle ilgili belgelerin elektronik ortamda e-imza uygulaması kullanılarak gönderilebilmesi, zamandan tasarruf elde edilmesini sağlayacak. Firmalar tarafından e-imza uygulaması çerçevesinde otomasyon sistemlerine yüklenen destek ödemesine konu belgelerin eksiksiz bir şekilde muhafaza yükümlülüğü ve denetime karşı sorumluluğu, destek başvurusunda bulunulmasından itibaren 10 yıl boyunca firma yetkililerine ait olacak.

İşlemler daha hızlı ve kolay yapılacak

Uygulamanın ihracata destek başvuruları alanında büyük kolaylık sağlayacağını söyleyen E-GÜVEN Genel Müdürü Can Orhun, “Elektronik ortamda gerçekleşen işlemlerde kişilerin kimlik bilgilerinin doğruluğunu garantileyen e-imza, ıslak imza ile aynı hukuki geçerliliğe sahip. E-imza, zaman ve maliyet konularında sunduğu faydaların yanı sıra, ticari işlemlerin geçerliliğini ve inkâr edilemezliğini sağlıyor ” dedi.

Sözlerine “ E-imzanın ihracat alanında yaygınlaşması, iş süreçlerinde iyileşme ve maliyet tasarrufuyla birlikte işlemlerin daha hızlı ve kolay bir şekilde yapılmasını beraberinde getirecek. İhracat yapan işletmeler, kırtasiye, yol, kargo masraflarını ve bürokratik işlemlerden kaynaklanan zaman kayıplarını geride bırakıyor. E-imza, aynı zamanda kağıt masraflarından tasarruf etmeyi sağlarken, arşivleme kolaylığı da getiriyor.” dedi.

Logitech, konsol kulaklığı üreticisi Astro’yu satın alıyor

0

Logitech, oyuncu kulaklığı üreticisi Astro Gaming firmasını 85 milyon dolarlık bir anlaşma ile satın alıyor. Son yıllarda rekabetçi oyuncular arasında önemli bir popüleriteye ulaşan Astro Gaming firması, 2008 yılında A40 Audio System ürünü ile Major League Gaming lisansı almıştı.

Yapılan açıklamada bu satın alımın şirketin oyun pazarında uzun soluklu  büyüme hedefini desteklediği belirtildi. 85 milyon dolarlık anlaşmanın önümüzdeki ay başı itibarıyla tamamlanması bekleniyor.

İlginizi çekebilir: Amazon Alexa cephesinde büyük kavga çıkacak!

Logitech’in son yıllardaki satın alımları

2016 yılında 50 milyon dolar ile son kullanıcı elektroniği şirketi Jaybird‘ü satın alan Logitech, bu satın alımdan beş ay sonra 13 milyon dolarlık bir satın alımla Saitek markasını da bünyesine katmıştı.

Özellikle PC kategorisinde uzun yıllardır faaliyet gösteren ve güçlü bir pazar payı bulunan şirket, bu satın alımla birlikte konsol tarafında da elini güçlendirmek istiyor. Bakalım yakın zamanda konsol özelinde yeni ürünler görebilecek miyiz.

Amazon Alexa cephesinde büyük kavga çıkacak!

0

Amazon’un yapay zekalı ev asistan servisi Alexa,  kısa süre sonra kullanıcı mahremiyeti konusunda çok büyük kavgalara konu olacak gibi görünüyor. 

Bu gelişmenin sebebi ise Amazon’un, tüm gün boyunca kullanıcıların evindeki sesleri dinleyen Alexa servisindeki ses kayıtlarına erişim için Amazon uygulama geliştiricilerine izin vermeye hazırlanıyor olması.

Diğer bir deyişle, birkaç yüz dolar ödeyip Amazon uygulama geliştiricisi hesabı alan herhangi birinin, istediği Amazon Alexa kullanıcısının evindeki sesleri 7/24 dinleyebilecek olması, büyük bir tartışma başlatacak.

Amazon, rakiplerine oranla daha fazla uygulama ve fırsat yaratarak Alexa’yı daha çekici hale getirmek isterken bu verilere ulaşacak olan uygulama geliştiricilerinin yetkinlikleri ve disiplinleri kullanıcılar açısından en büyük endişe konusu.

Şirket henüz endişelere cevap verecek bir açıklama yapmamış olsa da daha önce Samsung’un, üzerinde mikrofon olan akıllı televizyonlarına uygulama geliştiren üçüncü parti bir şirketin izinsiz olarak bazı evleri 7/24 dinlediğini itiraf etmiş ve bu geliştiriciyle bağlarını kestiklerini açıklamıştı. Dolayısıyla, Alexa benzeri hizmetlerden gelen verilere kimlerin rahatça erişebileceği konusu, sadece Alexa’ya özel değil, dijital çağın en büyük tartışmalarından biri olacak. Üstelik sadece Alexa ev asistanı veya üzerinde mikrofor ya da kamera olan akıllı televizyonlar değil, akıllı telefonlarımız da 7/24 içinde bulunduğumuz ortamdaki sesleri dinleyen cihazlar olarak, uygulama ve sistem geliştiricilerine veri aktarabiliyor. Dijtital pazarlama için çok kritik veriler üreten bu cihaz ve servisler reklamverenlerin hedef kitleye ulaşmasında yardımcı olurken mahremiyet açısından büyük riskler yaratıyorlar. Bu ürün ve hizmetlerin etik kullanımını denetleyen yasal bir düzenleme ise bulunmuyor. 

Google’dan sürpriz backup uygulaması

0

Fidye virüslerinin saldırılarıyla şok yaşayan dünyada backup almak yeniden önem kazanmaya başladı. Bulut çağında ise bu işlemin artık çok daha kolay olduğu inkar edilemez. Bireyler ve işletmeler, backup almak yerine, dosyalarını bulut üzerinde saklayarak, teknik problemler veya dijital saldırılar sırasında önemli verilerin kaybetme riskini bertaraf ediyorlar.

Google şimdi bu süreci çok daha kolaylaştıracak bir masa üstü uygulamasını duyurdu. Google’ın Backup and Sync ismini verdiği yeni masa üstü uygulaması hem Windows hem de Mac sistemleri üzerinde çalışıyor ve dosyaların bulut üzerinde depolanmasını ve senkronize edilmesini çok kolaylaştırıyor.

Uygulamayı bilgisayarınıza kurduktan sonra, Google Drive hesabınızın şifresini girmeniz ve senkronize edilecek klasörlerinizi seçmeniz yeterli oluyor. Bu noktadan sonra seçtiğiniz klasörlerdeki tüm dosyalar buluta yükleniyor ve klasörlerde her değişiklik yaptığınızda, bir dosyayı save ettiğinizde, uygulama değişen dosyaları otomatik olarak senkronize ediyor. 

İhracatçılara e-imza dopingi geliyor

0

İhracata destek ödemeleri başvurularında yeni bir döneme girildi. Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlanan “İhracata Yönelik Devlet Yardımları Kapsamında Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan Yapılan Ödemelere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yeni uygulamayla destek ödemesine ilişkin belgelerin elektronik ortamda otomasyon sistemlerine firmalar tarafından e-imza uygulaması çerçevesinde yüklenmesi durumunda, orijinal evrakların başvuru yapılan kurum ve kuruluşlara ibrazına gerek kalmayacak.

Zaman ve maliyet tasarrufu sağlanacak

İhracata destek ödemeleri ihracatçılar açısından büyük öneme sahip. Destek ödemesiyle ilgili belgelerin elektronik ortamda e-imza uygulaması kullanılarak gönderilebilmesi, zamandan tasarruf elde edilmesini sağlayacak. Firmalar tarafından e-imza uygulaması çerçevesinde otomasyon sistemlerine yüklenen destek ödemesine konu belgelerin eksiksiz bir şekilde muhafaza yükümlülüğü ve denetime karşı sorumluluğu, destek başvurusunda bulunulmasından itibaren 10 yıl boyunca firma yetkililerine ait olacak.

Trend Micro’dan, 100 milyon dolarlık yeni girişim fonu

0

Trend Micro gelişmekte olan teknoloji pazarlarını keşfetmek için oluşturduğu kurumsal girişim fonunu duyurdu. Trend Micro, 100 milyon dolarlık başlangıç yatırım fonu ile Nesnelerin İnterneti (IoT) gibi çok hızlı büyüyen alanlarda fikir üreten startupları destekleyecek.

Gartner’ın tahminlerine göre 2020 yılına kadar 26 milyar cihaz internete bağlanacak. Trend Micro’nun kurucusu ve CEO’su Eva Chen,  “Cihaz sayısındaki hızlı artış, dünyanın çalışma, düşünme ve davranış şeklini değiştiriyor. Ekosistemin halen gelişmekte olduğu açık… Kurumların ve bireylerin bu yeni gerçeklikte güvenli bir şekilde faaliyet gösterebilmelerini ve yaşamalarını sağlamak için yapılması gereken şeyler var.” açıklamasında bulundu.

Trend Micro’nun bu girişimi, start up şirketlere finansal destek sağlamanın yanı sıra küresel tehdit istihbaratına, stratejik işbirliklerine ve dünya genelinde 28.000’den fazla iş ortağının yer aldığı kanalına erişim imkânı sunacak.

Ayrıca Trend Micro’nun bu fonundan faydalanabilecek firmalar; gelişmekte olan ekosistem fırsatlarını değerlendirmek, talepleri karşılayamayan iş modellerinin yerini alacak yeni iş modelleri yaratmak, pazardaki ihtiyaçlara göre yeni çözümler sunmak ve talepler için yeterli bir çözüm sunulamadığında gerekli olan bilgi birikimini yanlarında bulmak gibi sayısız faydalardan yararlanabilecekler. Edinilen bu bilgiler ve faydalar sayesinde Trend Micro da, şirket içindeki siber güvenlik çözüm planlamalarını da geliştirme imkanına kavuşacak.

 

Shoe4All ile mültecilere yardım sağlanacak

0

Shoe4All projesi teknoloji ile insanlığı bir araya getiriyor. Suriye mültecileri için 3D baskı teknolojisi ile düzenlenen bir yardım çalışması oldukça ses getirecek gibi görünüyor. Londra’da faaliyet gösteren Brunel Üniversitesi’nden bir öğrenci bu sürecin başlamasını sağladı.

Shoe4All ile Suriye mültecilerine teknolojik destek

Son yılların en büyük olaylarından biri olan Suriye iç savaşından sonra milyonlarca insan evlerinden ve yaşadıkları şehirlerden ayrılıp mülteci kamplarında yaşamaya başladı. Bu süreçte ciddi anlamda, her türlü yardıma muhtaç hale gelen insanlar için birbirinden farklı çalışmalar yapıldı. Bunlardan biri ise 3D baskı teknolojisinin yardımıyla hayata geçecek. 

Shoe4All

Shoe4All adı verilen bir proje kapsamında, Suriye mültecileri için 3D baskı teknolojisinden faydalanılarak kişiye özel ayakkabılar üretilecek. Bunu gerçekleştirmek için ise her kampa bir 3D tarayıcı ve baskı makinesinin verilmesi planlanıyordu ancak projenin şekli daha farklı olacak.

Bu haber de ilginizi çekebilir!

Ofiste kablo karmaşası bitiyor!

Faisal Tayan isimli bir endüstriyel tasarım öğrencisi, Yunanistan ve Ürdün’deki mülteci kamplarında gönüllü oldu. Suriye asıllı Tayan, mültecilerin ayakkabı konusundaki ihtiyacını canlı canlı gözlemledi. Geliştirdiği fikir ise bir hayli ilginç oldu. Tek boyut herkese uymalı teması ile geliştirdiği tasarıma göre 3D baskı ile üretilecek olan ayakkabılar, giyen kişinin ayak boyutuna göre şekil alacak. Shoe4All adı altında tasarladığı bu ayakkabı, yetişkinlerde 6-11 numara arasında boyut değiştirebilecek. 

Henüz prototip aşamasında olan bu projenin maddi destek ile birlikte çok büyük kitlelere ulaşabileceği tahmin ediliyor. Milyonlarca insanın tamamı olmasa bile belki de büyük bir kısmı orta vadede bu tip bir destek ile bir nebze de olsun mutlu edilebilir düşüncesi ile yola çıkan Faisal Tayan’ın projesi gerçek anlamda hayata geçerse dikkat çekici bir çalışma olarak hem insanlık hem de teknoloji için bir kilometre taşı olabilir. 

3D baskı teknolojisinin hayatın her noktasına farklı ilham kaynakları ile dokunması, bu teknolojinin ne derece önemli olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor. Şu ana kadar sağlık, tasarım, inşaat gibi alanlarda çok sık gördüğümüz bu teknolojinin ne gibi yeni alanlarda karşımıza çıkacağı ise merak konusu.

Hepsiburada’nın CEO’su değişti

0

Halen Hepsiburada Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Hein Pretorius, şirketin yeni CEO’su oluyor. Pretorius, Hepsiburada’nın hedefleri doğrultusunda büyümesine CEO olarak liderlik edecek.

Birçok ülkede internet ve e-ticaret markalarında üst düzey yöneticilik deneyimine sahip ve internet sektöründeki 23 yıllık deneyiminin 17 yılını e-ticaret sektöründe geçiren Hein Pretorius’un, Türkiye’deki gerekli bürokratik işlemlerin tamamlanmasının ardından göreve başlaması planlanıyor.

Kariyeri boyunca birçok uluslararası kuruluşta görev alan Hein Pretorius, Güney Afrika’nın ilk e-ticaret markası Kalahari.com’u kurdu. İnternet ve teknoloji grubu Naspers’da çeşitli üst düzey yöneticilik görevlerinin ardından Naspers Avrupa’nın CEO’su olan Pretorius, bir diğer teknoloji şirketi The Allegro Group’ta da CEO olarak hizmet sundu.

Seamless Distribution AB, PhotoBox Group, The Cloakroom, Mail.ru, Allegro Group, Nimbuzz, Netretail, eMag ve Ricardo Group gibi birçok teknoloji şirketinin yönetim kurullarında görev alan Hein Pretorius, halen Spil Games Group ve e-ticaret platformu Wehkamp’ta yönetim kurulu başkanlığı ve üyeliği görevlerini sürdürmekte.

Ödeal POS farklı avantajlar sunacak!

Cepte POS uygulaması ile Türkiye’de ilk kez, işletmelere cep telefonları üzerinden banka ve kredi kartlarıyla ödeme ve tahsilat yapma kolaylığı sağlayan Ödeal, geliştirdiği yeni ürünü Ödeal POS ile, ödeme sistemlerine hem yeni bir bakış getiriyor ve hem de pazardaki faaliyet alanını genişletiyor.

Güngör: “Ödeal POS ürünümüzün, diğer cihazlarda kullanılan sistemlere göre çok önemli ve farklı avantajları var.”

Fevzi Güngör Ödeal POS hakkında konuştu

Şirketin yeni çıkardığı ürünle ilgili bilgi veren Ödeal Kurucu Ortağı Fevzi Güngör:

“Yeni ürünümüz sayesinde, ödeme sistemleri pazarında yeni bir alana girerek, pazar payımızı genişletmeyi hedefliyoruz. Ödeal POS ürünümüzün, diğer cihazlarda kullanılan sistemlere göre farklı avantajları var. Örneğin; Ödeal POS ile, anlaşmalı tüm bankaların kredi kartları için tek cihaz üzerinden taksit işlemi yapılabilirken, her banka için farklı komisyon oranları ödemenize gerek kalmıyor. Yapılan anlaşmalar dahilinde, şu an için, World, Maximum ve Paraf markalı kredi kartları ile taksitli işlem yapılabiliyor. Üstelik Ödeal POS için, ‘verimsizlik ücreti’, ‘minimum ciro şartı’ ve ‘kullanım taahhüdü’ de bulunmuyor. Ödeal POS, ilk etapta planda belirli sayıda yazar kasada kullanılacak ama yakın bir zamanda, diğer yazar kasalarla da kullanılması için çalışmalarımız devam ediyor.” şeklinde konuştu.

Profilo Ödeme Sistemleri ile birlikte yürütülen proje kapsamında, masaüstü yazar kasalara bağlanma özelliğine sahip ilk POS cihazı olma özelliğine sahip Ödeal POS ilk etapta, “Profilo YK-8200”, “YK PS-300”, “Telestar TLS-8100” ve “Farex FR-8300” cihazları ile kullanılacak.

Ekonominin geleceği “paylaşım”da

0

Mastercard’ın, dünyanın en önemli FinTech buluşması Money 20/20 Europe’da açıkladığı rapora göre, “Paylaşım Ekonomisi”nin gelişimini sürdürmesi için, teknolojik gelişmelerin devam etmesi, müşteri deneyiminde ve yasal düzenlemelerde iyileştirmelerin yapılması gerekiyor.

FinTech ile ilgili birçok önemli ismi bir araya getiren, yeni çözümlerin anlatılıp, farklı düşüncelerin tartışıldığı bir platform olan Money 20/20 Europe, 26-28 Haziran tarihleri arasında Danimarka’nın Kopenhag şehrinde gerçekleştirildi. Money 20/20 Europe kapsamında ödeme teknolojileri devi Mastercard da daha akıllı, güvenli ve pratik bir alışveriş deneyimi yaşatan çözümlerini katılımcılarla paylaşma fırsatı buldu. Mastercard akıllı şehirlere yönelik sistemleri ve iş sahiplerine yönelik avantajlı çözümleri hakkında bilgi vermenin yanı sıra, paylaşım ekonomisinin mevcut durumu, zorlukları ve fırsatları konusunda da bir rapor paylaştı. Rapora göre, ortak tüketimin artması ve varlık paylaşım modellerinin yaygınlaşması ile paylaşım ekonomisinin hızlı bir yükselişe geçti. Paylaşım ekonomisinin büyüme ivmesini koruyabilmesi için teknoloji entegrasyonunun yanı sıra yasal düzenlemeler ve müşteri deneyimi başlıklarının da önemine vurgu yapılıyor.

Yeni ekonomik trend: Paylaşmak

Mastercard’ın konuyla ilgili yaptırdığı bir araştırmayı baz alan ve “Paylaşma Ekonomisi: Büyüme Fırsatlarını Anlamak” adını taşıyan rapor, konaklamadan ulaşıma, alım-satımdan profesyonel hizmetlere ve eşyaların kiralanmasına kadar farklı ekosistemlerdeki paylaşım dinamiklerini inceliyor. Rapor ayrıca, geleneksel anlayışın dışına çıkan ve hızlı bir büyüme trendi içinde olan Paylaşım Ekonomisinin geleceğini masaya yatırıyor ve yaşanılan sıkıntıların altını çizerken, fırsatlara ve çözüm önerilerine de değiniyor.

Rapora göre, geleneksel DVD kiralama, araba kiralama gibi sektörlerin yavaşlama trendi içinde olduğu ancak araba paylaşma, müzik ya da video paylaşma, ev değiş tokuşu gibi bambaşka sektörlerin ortaya çıktığı paylaşım ekonomisinde, gelir bazında 2014 yılından 2015 yılına yüzde 97’lik bir büyüme gerçekleşmiş. Paylaşma ekonomisinin önümüzdeki 5 yılına baktığımızda, sadece ulaşım ve konaklamanın 500 milyar dolarlık bir potansiyel oluşturduğu hesaplanıyor.

Çalışmada, “Paylaşım Ekonomisi”nin geleceği ile ilgili 3 ana tema öne çıkıyor:

Güvenlik ve şeffaflık

Paylaşım ekonomisi için raporun öne çıkardığı kritik noktalarından biri, dijital ödemelerde olduğu gibi, emniyet ve güvenlik. Kullanıcılar verilen hizmet kadar onları ve haklarını koruyan, güvenilir platformların beklentisi içinde. Bu da ancak ileri teknoloji entegrasyonu ve gerekli yasal altyapının oluşturulmasıyla mümkün.

Daha iyi bir tüketici deneyimi

Raporda, tüketicilerin yaşamını kolaylaştırmak, onlara sorunsuz bir deneyim yaşatmak için firmaların teknoloji entegrasyonunun yanı sıra işin insani ve duygusal yönünü de dikkate almaları gerektiği belirtiliyor. Bunun için kullanıcı geri bildirimlerine ve kişisel verilerin korunmasına önem verilmesi gerektiğinin altı çiziliyor.

Erişilebilirlik

Blockchain, Nesnelerin İnterneti ve Yapay Zeka gibi kavramlar yaygınlaştıkça tüketicilerin ürün ve hizmetlere her an her yerden erişebilmesinin önemi de giderek artıyor. Bu sebeple paylaşım ekonomisinin de erişilebilirlik konusuna çözüm getirmesi önemli.

Raporda güven sağlamanın, müşteri deneyimini iyileştirmenin ve bir değer yaratmanın paylaşım ekonomisinin büyümesinde itici rol oynayacağı sonucuna varılıyor.

Mastercard’dan paylaşım ekonomisi girişimcilerine Start Path ile destek

Mastercard, Money20/20 Europe’da girişimci destek programı olan Start Path Global’de fintech ve teknoloji alanlarında yeni katılan şirketler hakkında da bilgi verdi.

Programa dahil olan yeni katılımcılar, fiziki ve dijital perakendecilik arasındaki boşluğu kapatmaya yönelik farklı çözümler sunan firmalardan oluşuyor. Paylaşım ekonomisinin geleceğinde, ticaret ve ödemeler dijital platforma kaydıkça, tüketici talebini karşılamak için akıllı ve sorunsuz deneyim yaşatacak fintech çözümler daha da önem kazanıyor. Mastercard, Start Path programı ile bu boşluğu doldurmaya yönelen start up şirketlere ihtiyacı olan araçları ve danışmanlığı sunarak daha hızlı büyümelerine destek oluyor.

Botnet her yıl 500 milyon bilgisayarı etkiliyor!

0

Botnet son dönemde görülen WannaCry ve Petya olayları nedeniyle biraz arka planda kaldı. Ancak ESET Güvenlik Uzmanlarına göre, botnet fidye yazılımlarından çok daha tehlikeli.

Fidye yazılımı WannaCry, son verilere göre yaklaşık 350 bin bilgisayarı etkilemişti, botnetler ise ABD polisine göre her yıl yaklaşık 500 milyon bilgisayar etkiliyor.

Botnet nedir?

Botnet, uzaktan yönetilen ve kötü amaçlı yazılım bulaşmış çok sayıda bilgisayarın oluşturduğu ağı tanımlar. Sahibinin bilgisi olmadan uzaktan yönetilebilen bu bilgisayarlara bilişim çevrelerinde zombi makineler de denir.

Botnetlerin internette fidye yazılımlarından daha büyük bir tehdit oluşturmasının nedeni, siber suçluların bunlar aracılığı ile neredeyse her görevi %100’lük başarı oranı ile yürütebilmesidir.

Botnet

Botnetler neler yapabiliyor?

Küresel bilgi güvenliği şirketi ESET’in güvenlik uzmanlarına göre botnetler sadece etkiledikleri bilgisayarların sahibine zarar vermezler, istenmeyen e-posta (spam), dolandırıcılık mesajları ve hatta fidye yazılımları gönderebilirler, DDoS saldırıları düzenleyebilir ve reklam ağlarını aldatabilirler. Bunların hepsi tüm e-posta trafiğinin %50-70 arasında spam olarak gerçekleşmesine neden olur. Bunun yanında e-posta eklentilerinin neredeyse %85’i fidye yazılımı içerir.

Botnetler ayrıca banka hesaplarına sızabilir, sosyal medya, e-posta gibi hesaplara ait kullanıcı adı ve parolaları çalabilir veya en azından sistem kaynaklarını bitcoin madenciliğinde kullanabilirler. Bunun yanında botnetlerin en önemsenmeyen ve fakat en son görevi ise etkiledikleri bilgisayarları şifreleyebilmeleridir.

Ne yapmalı?

Hem bireysel hem de kurumsal kullanıcılar, botnet zararlılarına karşı dikkatli olmak durumunda.Elbette öncelikli hedef, herhangi bir zararlı yazılımın sınırı geçmesini ve kötü niyetli görevlerini yerine getirmesini engellemek olmalıdır. Bu amaca ulaşmak için – duruma göre – güvenlik eğitiminden tutun da uç birim ve ağ güvenlik çözümlerinin uygulanması, yedekleme ve kurtarma çözümlerinin kullanılmasına kadar birçok çeşitli güvenlik önlemi bir arada kullanılmalıdır.

Ayrıca botnetlerden korunma ve bu tür saldırılara kurban gitmeyi önleme konusunda özel bir koruma katmanı konuşlandırılmalıdır. ESET gibi önde gelen üreticiler, ek güvenlik katmanı olarak Botnet Koruması sunuyor.

Botnet Koruması özelliği, ESET’in 8’inci sürümden bu yana bireysel ve kurmsal ürünlerinin temel parçalarından biri. Ağ katmanında çalışır ve ana işlevi, botnetler tarafından kullanılan kötü amaçlı veya şüpheli iletileri tespit etmektir. Böyle iletişim bloke edilir ve kullanıcıya bildirilir.

Twitter 22 milyon dolar verip muhasebe müdürü transfer etti

0

Twitter, mevcut CFO’sunu (Chief Financial Officer) yeni bir isimle değiştirdiğini duyurdu. Şirket içinde iki görevi yürüten ve aynı zamanda COO olarak görev yapan Anthony Noto, CFO görevini yeni transfer edilen Ned Segal’a bıraktı.

Yazılım geliştiricisi Intuit’in yöneticisi olan ve buraya da yatırım bankası Goldman Sachs’tan transfer olan Ned Segal’ın Twitter’a geçmek için 22 milyon dolar değerinde hisse senedi ve performans bonusu almak üzere anlaştığı da açıklandı.

Segal yıllık 500 bin dolarlık maaşının yanında, 5 yıllık çalışmasının sonunda 22 milyon dolarlık bonusunu da alacak. Segal ayrıca, Ağustos ayında işe girişi sırasında, gerekli taşınma ve transfer işlemleri için de 300 bin dolarlık ayrı bir bonus alacak. 

Bu transferin duyurulmasının ardından Twitter’ın hisselerinde %3 artış olması da yatırımcıların yeni ismin şirketin gelirlerine yapacağına katkıya inandığının işareti olarak kabul edildi.

Google, yapay zeka Startup’larını satın alacak

0

Google, büyük bir rekabetin söz konusu olduğu yapay zeka alanında, neredeyse kurulan her startup’ı satın almak üzere özel bir fon ayırdığını duyurdu.

Buna göre dev şirket, yapay zeka alanında ürün geliştirmek üzere kurulan, çalışmaları meyve vermeye uygun görülen, henüz erken aşamada bulunan startup’ları daha büyümeden, yani fiyatları artmadan satın alarak bünyesine katacak. Şirket böylece piyasada değerleri hızla artan yapay zeka uzmanlarını da kendi renklerine bağlamış olacak.

Silikon Vadisi’nde yapay zeka uzmanları şu anda altından daha değerli görülüyor ve deneyimli bir yapay zeka uzmanını işe almak için bizzat şirketin CEO’su veya kurucusu, uzmanın evine kadar gidip kendi şirketinde işe girmesi için dil dökerek ikna etmek durumunda kalıyor.

Google’ın Gradient Ventures adını verdiği yeni şirket içi fonu, şirketin yapay zeka konusundaki deneyimli mühendisi Anna Patterson tarafından yönetilecek. Google fonun büyüklüğü konusunda bilgi vermedi ancak söz konusu yapay zeka olunca dev teknoloji şirketlerinin milyar dolarları harcamaktan çekinmedikleri biliniyor.

Facebook, Messenger’da reklam göstermeye başlıyor

0

Facebook, ana platformundan sonra en fazla kullanıcıya sahip olduğu ikinci platformunu da reklama açıyor. Facebook’un mesajlaşma uygulaması Messenger, bugünden başlayarak 1.2 milyar kullanıcısına reklam göstermeye başlıyor.

Reklamlar, kullanıcıların sohbet penceresinde görünmeyecek ancak sohbet penceresini kapatıp ana ekrana ulaşan kullanıcılar reklamları görecekler.

ABD’den başlayıp dünyaya yayılacak

Facebook’un açıklamasına göre reklamlar bir anda tüm dünyaya yayılmayacak. İlk aşamada ABD’deki küçük bir kullanıcı grubuna yönelik reklam çalışması yapılacak ancak yavaş yavaş tüm dünyadaki kullanıcılar reklam görmeye başlayacak.

Reklam verenler, Facebook’un reklam yönetimi platformundan Messenger reklamları ile beraber Facebook ve Instagram reklamları da satın alabilecekler. Böylece Facebook’un tüm platformlarında aynı anda reklamları göstermek mümkün olacak.

Microsoft’un popüler fontu Pakistan liderini yaktı

0

Pakistan’ın başbakanı Navaz Şerif, politik liderlerin usulsüzlük ve rüşvet gibi kaynaklarla elde ettikleri paraları gösteren Panama Belgeleri skandalında en ağır darbeyi alan devlet liderlerinden biriydi. Navaz Şerif hakkında Panama Belgeleri’nde yer alan bilgiler nedeniyle ülkede açılan soruşturma ise tüm Şerif ailesinin savunma yapmak amacıyla seferber olmasına neden olmuştu.

Ailenin hazırladığı ve kamuoyuna sunduğu, Navaz Şerif’in masum olduğunu gösteren “kanıtları” içeren belge ise şimdi başbakanın başını yaktı.

Kanıtlar arasında Navaz Şerif’in 2004 yılında yaptığı yazışmaları gösteren kağıtların fotoğrafları da yer alırken, bu yazışmaların Microsoft’un standart fontlarından Calibri ile yapılmış olması dikkatlerden kaçmadı. Ancak ne var ki Calibri fontu 2006 yılında tasarlanmış ve ilk defa 2007 yılında kullanıma girmişti. Böylece Şerif ailesinin sahte belge oluşturduğu ortaya çıkarken, bu tartışma şimdi Pakistan kadar dünyanın da gündemine taşınmak üzere. Öyle görünüyor ki, teknoloji çağında suçların izini silmek artık eskisi kadar kolay değil.

 

Yaşlı bireyler için yardımcı robotlar geliyor

Batı dünyasında yükselen yaş ortalaması ve yalnız ya da çocuksuz yaşlı bireylerin bakımı yaklaşan bir problem olarak görülürken İsrailli bir robot şirketi, yaşlılara eşli edecek bir robot geliştirmek üzere harekete geçtiğini duyurdu.

Toyota’nın başını çektiği bir grup yatırımcıdan ilk aşama olarak 14 milyon dolar yatırım alan şirketin ilk hedefi, yaşlı bireylerin sosyal iletişim ihtiyacını karşılayacak akıllı bir robot yaratmak.

Daha önce de benzer bir ürün geliştirmiş olan Intuition Robotics’in ilk robotu, masa üstüne yerleştirilen ve salonda, oturma odasında, ekran yardımıyla karşısındaki yaşlı bireyle sohbet eden Elliq isimli bir chat bilgisayarından oluşuyordu.

Hayat arkadaşı olarak bir robot

Firmanın, Elliq markası ile yeni robotlar geliştirmeye devam etmesi ve fiziksel olarak da yaşlı bireylere yardımcı olacak robotlar üretmesi bekleniyor. Ancak bu yeteneklere sahip bir robotun, önümüzdeki on yıldan önce piyasaya çıkmasının kolay olmadığı da biliniyor. Yine de, yaşlılara hitap eden yardımcı robotlar alanında en bilinen ve en gelişmiş ürünleri sunan Intuition Robotics’in bu alanda devrimsel bir ürün ortaya çıkartmaya en yakın firma olduğu düşünülüyor.

Japonya’da da bazı şirketler robot hasta bakıcılar üzerinde çalışıyor ancak bu robotlar, bir hemşire kontrolünde, hastaları yataklarından kaldırıp taşıyan dijital bir hasta bakıcı olarak kullanılıyor.  Yapay zekaya sahip olmadığı için insan müdahalesine muhtaç bu robotlar yalnız yaşayan yaşlı bireyler için anlam taşımıyor. Robot mekaniği alanında yaşanacak gelişmelere paralel olarak teknoloji firmalarının hali hazırda onlarca milyar dolar yatırım yaptıkları yapay zeka alanındaki gelişmelerin birleşimiyle, önümüzdeki on yıl içinde, evlerde fiziksel bakım işlerini başarıyla yapacak, yemek hazırlayacak, temizlik yapacak, yaşlılara hizmet edecek bakıcı robotların ortaya çıkması bekleniyor.

Amazon Prime’ın önlemeyen yükselişi

Amazon’un müşterilerine özel indirimler, müzik ve TV yayınları, hava kargosu gibi imkanlar sunduğu Prime servisindeki hızlı büyüme, rakiplerini kıskandırırken Amazon’u da ABD’nin ve dünyanın en büyük şirketi olma yolunda hızla ilerletiyor.

Araştırma şirketi Morningstar’ın çalışmasına göre, 2016 sonunda ABD’de 66 milyon haneye ulaşan Amazon Prime üyeliği, bugün 79 milyon haneye ulaşmış durumda. Bu rakam, ABD’de çok popüler olan kablo TV servislerinin yakında tahtını Amazon Prime’a bırakacağını da işaret ediyor.

ABD’de 95 milyon hane kablo TV aboneliği üzerinden TV izlerken, TV yayınlarının yanında alışveriş indirimleri, müzik yayını ve çeşitli öncelikler sunan Amazon Prime kablo TV’yi geçmeye çok yakın görünüyor.

Prime abonelerinin avantajları neler?

Prime aboneleri kablo TV’ye alternatif olarak sadece TV hizmeti almak istediklerinde aylık 8.99 dolar ücret ödüyor. Bu ücret karşılığında istedikleri yer yerde HD TV yayınları, diziler ve filmler izleme imkanına kavuşuyorlar. Kablo TV aboneleri ise sadece evlerinde TV izleyebiliyorlar. Öte yandan Prime aboneleri 1 dolar daha fazla ödediklerinde, alışveriş indirimleri, hava kargo ile teslimat, çekilişler, müzik servisi, farklı kuruluşlarda öncelikler gibi imkanlara da kavuşuyorlar. Böylece Amazon, ABD halkının yumuşak karnı olan TV izleme alışkanlığı üzerinden insanları Amazon’un e-ticaret servislerini de kullanmaya da yönlendiriyor ve kasasında biriken dolarları katlayarak büyütüyor.

Amazon tekel mi olacak?

Öte yandan kablo TV üzerindeki yasal limitler henüz online servislere uygulanmıyor. ABD’de bir kablo şirketinin, kablo TV pazarının %30’undan fazlasına sahip olması yasak. Bu sayede uzun yıllar boyunca tekelleşmenin önüne geçmiş olan ABD yönetiminin, hızla yaygınlaşan online alışveriş, online servisler gibi konularda da anti tekel uygulamalarını hayata geçirmesi uzak görünmüyor.

Ancak teknoloji henüz çok yeniyken ve Amazon Prime’ın alternatifi yokken, bu alanda bir pazar sınırlaması getirmek mümkün olmuyor. ABD yönetimi yine de Amazon’un Prime servisini, hakim konumunu kullanarak, fahiş ücretlendirmesi veya farklı markaları kayırması gibi konularda denetleyebilir. 79 milyon haneye ulaşan Amazon Prime’ın yakında anti tekel uygulamalarıyla karşılaşacağına herkes kesin gözüyle bakıyor.

Kablo yayıncılığında sonun başlangıcı resmen ilan edildi

ABD’nin kablo yayın endüstrisi ise şu sıralarda sadece Amazon’la değil Netflix ve Hulu gibi online yayıncılık servisleriyle de boğuşuyor. Küçük yerel kablo TV şirketleri hesaba katılmadığında, büyük şirketlerin toplam 50 milyonu geçmeyen Kablo TV aboneliklerine rağmen Netflix’in sadece ABD’de 50 milyon üzerinde abonesi bulunuyor. Bir zamanlar Kablo TV seyreden bu 50+ milyon kişinin/hanenin artık dizilerini ve filmlerini Netflix’ten takip ediyor olması, kablo TV endüstrisinin ölmek üzere olduğunun işareti olarak kabul ediliyor.

Hololens içerik üreticileri için Mixed Reality Partner Programı

0

Microsoft, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik arasında yeni bir format olarak tanımladığı ve Hololens gözlüklerini konu alan Mixed Reality konusunda yeni bir ortaklık programı duyurdu.

Daha önce var olan Hololens Ajans Sertifikasyonu programını genişleten Mixed Reality Partner Program’ına üye olan şirketler artık Hololens konusunda sistem entegratörü olarak da çalışabilecekler. Böylece, başka kuruluşların ihtiyaçlarına uygun çözüm sunarken gerekli donanımları ve yazılımları sağlayabilme yetisine de kavuşacaklar.

Hololens kullanan şirketlerin sayısı artacak

HoloLens Agency Readiness Partner programı ise kuruluşların veya bireylerin, sadece Hololens benzeri sistemlerde uygulama geliştirme konusundaki uzmanlıklarını belgeliyordu. HoloLens Agency Readiness Partner programına üye olan toplam 30 ajans, şimdi ayrıca kısa bir eğitimin ardından Mixed Reality Partner Programı’na da üye olacak.

Tüm bu sertifikasyonlar sonrasında, farklı endüstrilerdeki kurumlar artırılmış gerçeklik uygulamalarını kendi iş süreçlerine entegre etmek istediklerinde, sertifika sahibi ajanslardan kolaylıkla hizmet alabilecekler.

Bu sürece örnek çalışmalardan birini kısa süre önce Toyota gerçekleştirmiş, Japon otomotiv devi Türkiye’de de hizmete sunduğu yeni uygulamasıyla, Hololens kullanan Toyota uzmanları sayesinde, internet üzerinden showroom’a bağlanan müşterilerine galerileri ve araçları sanal olarak gezdirip inceleme imkanı sunmaya başlamışlardı.

Microsoft, Azure Stack’e uygun donanımları duyurdu

Bulut servislerinde Google ve Amazon ile rekabet halinde olan Azure, 2015 yılında fark yaratacak önemli bir özelliğini duyurmuştu. Microsoft’un bulut servisi, Azure Stack isminde yeni bir yetenekle, şirketlerin kendi veri merkezlerine Azure sistemi içinde çalışacak özel donanımlar eklemesini mümkün kılıyordu.

“Şirket içinde Azure”  olarak tanımlanan Azure Stack için Microsoft şimdi uyumlu ağ donanımlarını duyurdu. Dell EMC, Lenovo ve HP Enterprise tarafından üretilecek bu yeni sistemleri satın alan şirketler, sadece kendilerine özel işlemci gücüne sahip olurken, işlemlerini hala Azure bulut servisi içinde gerçekleştirebilecekler. Donanımlar ise Eylül ayında piyasada olacak. Kısa bir süre sonraysa Cisco ve Huawei de kendi Azure Stack sistemlerini piyasaya sürecek.

Microsoft’un gizli silahı: Kurumsal müşteriler

Microsoft’un bu adımıyla beraber, çok güçlü olduğu kurumsal alanda, sistem kurulumu yapan donanım partnerlerinin de desteğiyle, Azure Stack’ı kullanarka sayısız şirketi Azure müşterisi yapması bekleniyor.  Bu gelişmenin yanı sıra, şirket hesapları Microsoft bulut servisi içinde bulunan çalışanların da özel hayatlarıyla iş hayatlarını daha rahat koordine edebilmeleri için, kişisel bulut hesaplarını Microsoft’a taşıyacakları düşünülüyor.

Azure Stack ayrıca, kendi veri merkezlerini bulut servislerine taşımaya hazır olmayan dev şirketlerin bulut servisi kullanmalarını da mümkün kılıyor. Bu sayede şirketler kendi veri merkezlerini bozmadan ve verilerini kendi sunucularından çıkarmadan Microsoft’un bulut servisinin nimetlerinden faydalanabilecekler.