Twitter suçu polisten önce tespit ediyor

0

İşlenen suçları ve aniden gelişen halk olaylarını hızlıca tespit etmek için Twitter’a güvenebilir miyiz? İngiltere’de Cardiff Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre, Twitter’ı sürekli tarayacak bir yapay zekanın, şehirdeki suçları, halk ayaklanmalarını veya toplumsal olayları, polisten 1 saat önce tespit etmesi mümkün.

Üniversite’nin 2011’de Londra Ayaklanması sırasındaki tweet’leri inceleyen çalışmasına göre, Twitter üzerinde camların kırılması, araçların hasar görmesi, kavga, gürültü, bağrışma gibi eylemleri anlatan paylaşımlar, bir bölgede olay çıktığının anlaşılması için yeterli olabiliyor. Üstelik bunu neredeyse anı anına tespit eden bir yapay zekanın bölgeye acilen güvenlik güçlerini sevk etmesi de mümkün oluyor.

Bu tür bir yapay zekanın ayrıca güvenlik güçlerini planlanan halk ayaklanmaları veya toplumsal eylemler konusunda uyarması ve bu tür bir girişimin nerede ne zaman olacağını çok önceden tespit etme yeteneği de olacak. Bu araştırma yakın gelecekte toplumları kontrol altında tutmak için halkı sürekli izleyen ve analizler yapan yapay zeka uygulamalarının hizmete gireceğini de ortaya koyuyor.

Apple’ın otonom filosunu Hertz yönetecek

0

Google’ın otonom araç kolu Waymo’nun 600 araçlık filosunun yönetimini Avis’e bırakan anlaşmanın ardından şimdi de Apple Hertz ile benzer bir anlaşma yaptı.

Kiralık otomobil servisi Hertz ile Apple arasında varılan anlaşmaya göre, Apple otonom sürüş teknolojisini test edeceği araçları Hertz’in filo kiralama bölümünden temin edecek. Bu da Apple’ın otonom araçlarının yasal prosedürlerini ve bakımlarını Hertz’in üstlenmesi anlamına geliyor.

Apple ilk aşamada Hertz filosundaki Lexus RX450h hibrid SUV’ları kiralayacak ve bu araçları kendi geliştirdiği otonom sürüş donanımları ile birleştirecek. Ancak Google 600 aracını Avis’e emanet etmişken Apple’ın ilk aşamada kiralayacağı araç sayısının bir düzineyi geçmeyeceği düşünülüyor. Ancak sayının zaman içinde artması bekleniyor. Apple’ın şimdiye kadar otonom araç olduğu düşünülen beş kadar aracı SanFrancisco yollarında halk tarafından tespit edilmişti.

Yeni bir fidye virüsü dünyaya yayılıyor

0

Fidye virüsü WannaCry ‘ın dünya çapında yarattığı şokun etkisi henüz geçmişti ki, Petya isimli yeni bir fidye virüsünün bugün dünyada hızla yayıldığına dair raporlar gelmeye başladı.

Güvenlik şirketlerinin uyarılarına göre, dünyanın pek çok ülkesinden, PC’lerinin kilitlendiğini ve ekranda fidye mesajı çıktığını haber veren şikayetler duyuluyor.

Rusya’nın en büyük petrol şirketlerinden birisi, dev bir Ukrayna bankası ve çok sayıda lojistik ve ticaret şirketinin bilgisayarlarına bulaştığı kesinleşen yeni fidye virüsünün WannaCry ile bağlantısının olup olmadığı şimdilik bilinmiyor.

Şimdilik, Asya ve Avrupa’da hızla yayıldığı gözlenen virüsün, ABD’de mesai saatlerinin başlaması nedeniyle Türkiye saatiyle gece yarısı ve sonrasında, ABD’de de şikayetlere konu olacağı düşünülüyor. Dijital güvenlik uzmanları bunun yeni bir WannaCry felaketine dönüşmemesi için tüm IT görevlilerini dikkatli olmaya çağırırken virüs bulaşmış bilgisayarlarda çıkan mesajda hacker’lar kurbanlardan 300 dolar değerinde Bitcoin talep ediyorlar. Virüsün özellikle güvenlik alt yapısı çok sağlam olmayan Ukrayna’da birkaç saat içinde çok büyük hasar yarattığının da altı çiziliyor.

Yeni virüsün dünya çapında yeni bir krizi mi tetiklediği yoksa sadece birkaç ülke ile sınırlı bölgesel bir saldırı olarak mı kaldığı Çarşamba günü belli olacak.

Türkiye’deki şirketlerin İK karnesi

0

Personel yönetim yazılımı Kolay İK, Türkiye’deki şirketlerin insan kaynakları (İK) ve personel yönetimi alanındaki yetkinliklerini ölçebilmesi için bir test aracı tasarladı.

 Testi tamamlayan şirketler, bu alandaki uygulamalarının başarılı olup olmadığı konusunda bir değerlendirmeye ulaştı. 15 Mart’tan itibaren toplam 553 şirketin uyguladığı test sonuçlarına göre, “Dijital İK 2017 | İnsan Kaynakları Dijitalleşme Raporu”nu hazırladı.

Buna göre, Türkiye’deki şirketler İK uygulamalarında genel olarak başarılı olmaya çok yakın. İK ve personel yönetimi süreçlerinin dijitalleşmesi konusunda ise halen kat edilmesi gereken önemli bir mesafe bulunuyor.

Dijital İK 2017 raporu vesilesiyle bir açıklama yapan Kolay İK Kurucu Ortağı Efecan Erdur, “Şirketlerin yüzde 54’ü, İK ve personel yönetimi için yazılım kullanmıyor. Oysa 250 çalışanı olan ve personel yönetim yazılımı kullanmayan bir KOBİ’nin yıllık mesai kaybı 500 saat. Bu şirkette yılda ortalama 375 hatalı işlem yapılıyor. Tüm bunların şirkete yarattığı ortalama zarar ise yılda 80.555 TL” dedi.

Testini uygulayan şirketlerin yüzde 77‘sini, 250’ye kadar çalışanı bulunan KOBİ’ler oluşturuyor. Şirketlerin yarısı 0-12 yaş aralığında yer alıyor ki ülkemizde ortalama şirket ömrü 12 yıl. Çalışanlarının yarısı, en az 2 yıl süreyle şirkette görev alanların oranı ise yüzde 41. Şirketlerin yüzde 35’inin İK yöneticisi bulunmuyor.

İK süreçleri çoğunlukla genel müdür gözetiminde

Bu şirketlerde İK süreçleri, yüzde 60 oranında şirket sahibi ya da genel müdür tarafından takip ediliyor. İK yöneticisi bulunan şirketlerde, rapor edilen kişi yüzde 84 oranında şirket sahibi ya da genel müdür. Şirketlerin yüzde 42’sinin İK kadrosu var, bunların yüzde 33’ü 1-5 kişilik ekiplerden oluşuyor.

Dijital İK 2017 raporuna göre, şirketlerin yaklaşık yüzde 30’u, işe alımda çalışanlarının referansına başvuruyor. Danışmanlık firmalarıyla çalışanların oranı ise yüzde 12. Şirketlerin yüzde 39’unda bordrolama için kurum dışından hizmet alınıyor. Şirketlerin yalnızca yarısı performans değerlendirmesi yapıyor. Her 10 şirketten 3’ünde çalışanlar eğitim programlarına katılmıyor. yüzde 32’si yılda 1 kez, yüzde 39’u ise yılda 3 kez eğitimlere katılıyor. Her 10 şirketten 5’i, çalışanlarına yönelik iletişim çalışmaları yapıyor. Bunların 4’ü kurum dışından profesyonel destek alıyor.

Avrupa, Google’a 2.7 milyar dolar ceza kesti

0

Avrupa Birliği’nin 7 yıldır süren Google soruşturması, 2.7 milyar dolarlık rekor ceza ile son buldu. Google, Avrupa Komisyonu’nun, arama motorunu kendi satış servislerinden ayırmasına yönelik kararını uygulamayarak cezaya da davetiye çıkarmış oldu.

Avrupa Birliği, Google’ın arama motorunu insanları kendi satış servislerine yönlendirmek için kullandığını ve bu nedenle hakim konumunu kötüye kullanıp küçük alışveriş şirketlerinin rekabet şansını yok ettiğini dile getiriyordu. 

Ancak Google cezayı ödemekle kurtulamayacak. Google’ın şimdi rama motorunu ve satış servislerini ayırmak ve Avrupa kanunlarına uygun hale getirmek için 90 gün vakti var. Bu arada, 60 gün içinde de bu operasyonu nasıl gerçekleştireceğine dair bir planı Avrupa Komisyonu’na teslim etmek zorunda. Google bu şartlara uymazsa, şartları uygulamadığı her gün, günlük gelirinin %5’ini ceza olarak ödemek zorunda kalacak.

Apple, yeni bir şirket satın aldı

0

Apple’ın sanal gerçeklik alanındaki eksikliğini kapatmak üzere gizli gizli ürün geliştirdiğini herkes tahmin ediyor ancak bu konuda henüz elle tutulur bir ispat ortaya çıkmış değildi. Şimdiyse aranan delil bulunmuş olabilir. Teknoloji devi, göz takip sistemleri geliştiren Alman SensoMotoric Instruments’ı (SMI) satın aldı. 

1991 yılında kurulan Alman şirketi, göz hareketlerini takip edebilen özel artırılmış gerçeklik gözlükleri üretebiliyor ve bu alanda önemli patentlere sahip bir şirket.

Apple’ın bu yeni satın almayla beraber, Microsoft’un Hololens’si gibi, kullanıcının baktığı yönü tespit edebilen gelişmiş bir VR/AR gözlüğü geliştirme planları yaptığı da anlaşılmış oldu.

Apple ise satın alma konusunda medyaya bilgi vermiyor. Apple’ın zaman zaman küçük teknoloji şirketlerini satın almasının şirketin olağan politikası olduğunu vurgulayn Apple sözcüleri, başka bir detay açıklamaktan kaçınıyorlar. Dolayısıyla yeni şirketin ayrı bir şirket olarak çalışmaya devam mı edeceği yoksa çalışanları ve patenleri ile beraber Apple’a entegre mi olacağı şimdilik bilinmiyor. Apple satın almanın fiyatı hakkında da bilgi vermiyor.

Waymo ve Avis otonom araç kiralayacak

0

Google’ın otonom araç kolu Waymo, ünlü otomobil kiralama servisi Avis Budget ile otonom araç kiralama servisi kurmak üzere anlaşma imzaladı.

Anlaşmanın detayları ise ilginç. Sanıldığının aksine, anlaşmaya göre Avis Waymo araçları kullanmayacak, aksine Waymo’nun otomobil filosunu yönetecek ve araçların ihtiyaçları ile ilgilenecek, yasal prosedürleri, bakım süreçlerini yönetecek.

Böylece Waymo’nun, dışarıdan profesyonel destek almayı gerektirecek kadar büyük bir otonom araç filosu kurmak üzere hazırlık yaptığı da bir kez daha gündeme gelmiş oldu. Waymo daha önce de 600 adet Chrysler Pacifica’yı otonom araç filosuna katarak, araç paylaşım modeliyle çalıştırmayı planladığını açıklamıştı. Avis’in bu 600 araçlık filonun bakım onarım işlemlerini yöneteceği anlaşılıyor.

John McAfee, Ethereum madenciliğine başlıyor

0

Blockchain para birimlerine karşı yükselen ilgi, ünlü programcı ve yatırımcı John McAfee’yi bu alanda adım atmaya yönlendirdi. Dijital para madenciliği yapacak olan McAfee’nin yatırım şirketi MGT Capital, bu amaçla 60 yüksek performanslı bilgisayar satın aldıklarını açıkladı.

McAfee’nin madenciliğini yapacağı para birimi ise Ethereum olacak. Son bir yıl içinde %4000 değer kazanan Ethereum şu anda madencilik açısından en performanslı para birimi olarak görülüyor. McAfee’nin güvenlik teknolojileri konusundaki deneyimi nedeniyle daha çok dijital güvenlik alanına yatırım yapan MGT Capital ise bu deneyimi ile birlikte blockchain teknolojisi üzerinde de önemli bir deneyim kazanacak. 

Dijital para birimlerinin değerindeki yüksek dalgalanma ise yatırımcıların bu alana yönelmesine neden oluyor. Birkaç ay içinde 1500 dolardan 3000 dolara kadar değerlenen Bitcoin tüm dünyanın dikkatini çekerken, dev bankaların ve finans kurumlarını Bitcoin’in değerlenmesinin bir balon olduğunu açıklamasının ardından Bitcoin’in değeri 2000 doların altına kadar indi. Ardından tekrar 2900 dolar seviyelerini gördü. 

Ethereum ise bir ay içinde 20-30 dolar seviyesinden 400 dolar seviyesine kadar çıktı, ardından 250 dolara inip tekrar 400 dolar seviyesine yaklaştı.

Öte yandan, bazı büyük bankalar da artık kripto para teknolojisiyle para transferi yapmaya başlayacağını duyurdu. Özellikle finans kurumlarının ve bankaların düşük maliyetli para transferi yapabilmesi için oluşturulan Ripper, aralarında Akbank’ın da yer aldığı bazı dev bankaların Ripper’ı kullanmaya başladığının altını çizmişti. Dijital bir para birimi olan ve serbestçe alınıp satılan Ripper’ı kullanan bankalar, bu sistemin gelişmesiyle para transferi maliyetlerini yılda yarım milyar dolara kadar düşürebilecekler.

Samsung Akademi yeni mezunlarını verdi

Samsung Electronics’in “Dünyaya ilham ver, geleceği tasarla” vizyonu doğrultusunda, gençlerin eğitimine destek olma amacıyla hayata geçirdiği uygulamalı eğitim programı “Samsung Akademi”, mesleki ve teknik anadolu lisesi öğrencilerini geleceğe hazırlamayı sürdürüyor.

2012 yılında hayata geçen Samsung Akademi, bu yıl İstanbul’da 161, Ankara’da 167 ve İzmir’de 139 olmak üzere toplam 457 mezuna ulaştı. Samsung tarafından kurulan 12 laboratuvarda Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri bilişim, mobil cihazlar, görüntü ve ses sistemleri ile beyaz eşya alanındaki en son teknolojileri deneyimleme ve öğrenme imkanı yakaladılar.

Kalifiye eleman ihtiyacı var

Samsung Electronics Türkiye Kamu Sektörü ve Dış İlişkiler Direktörü Dr. R. Erdem Erkul,  “Türkiye’de hızlı bir büyüme içinde olan bilişim ve tüketici elektroniği alanında sektörün ihtiyaç duyduğu kalifiye elemanların yetiştirilmesine katkı sunabilmek amacıyla başlattığımız Samsung Akademi’ye her yıl daha fazla sayıda öğrencinin ilgi gösterdiğini görmek bizi mutlu ediyor” dedi. 

Eğitimleri başarıyla tamamlayan öğrencilere Milli Eğitim Bakanlığı ve Samsung onaylı eğitim sertifikaları verilirken başarı derecesiyle mezun olan öğrencilere Samsung tablet hediye ediliyor. Bunların yanı sıra Samsung, program akabinde üstün başarı gösteren öğrenciler için staj imkanları yaratılmasına da destek oluyor.

“Geleceğin dili olan kodlama konusunda çok şey öğrendik”

Beyaz Eşya Laboratuvarı Öğrencisi olan Erkan İslamcan Aşık, Samsung Akademi’deki deneyimini şöyle anlattı: “Beyaz eşya işi baba mesleğimiz.  Akademi eğitimleri sonrasında kendime güvenim arttı.”

Bilişim Laboratuvarı öğrencisi olan İbrahim Varola ise Samsung Akademi’de geleceğin dili olan kodlama konusunda çok şey öğrendiklerini kaydederek “Cep telefonu uygulaması yazabilecek düzeye geldik. Not hesaplaması yapan veya telefonu sallayınca ekran rengini değiştirebilen uygulamalar gibi farklı denemelerimiz oldu” dedi.

Ses ve Görüntü Laboratuvarı’nda 160 saatlik eğitimden sonra Samsung Merkez Servisi’nde stajyer olarak çalışmaya başlayan Onur Gülkırmaz ise “Bu imkanı bulduğum için çok mutluyum.” diyerek duygu ve düşüncelerini paylaştı.

E-ticarette teslimat modelleri de değişiyor

E-ticaretle birlikte toplumun alışveriş algısı da değişti. Müşteriler artık mağazada ödeme kuyruğunda beklemek istemiyor. E-ticaret sistemleri toplum tarafından kabul edilirken, bazı problemleri de beraberinde getiriyor. Bu problemlerin başında kargo ücretleri geliyor.

Markaların dijitalleşme süreçlerinde teknolojik ve inovatif çözümler sunan Positive’in Kurucu Ortağı Caner Istı, son kullanıcı tarafında en önemli beklentinin lojistiğe ilişkin olduğuna dikkat çekerek, rapor ve araştırmalara göre, tüketicilerin satın alma tercihlerini etkileyen başlıca faktörlerin kargo ile ilgili olduğunu söyledi.

TÜSİAD’ın ‘Dijitalleşen dünyada ekonominin itici gücü: E-ticaret’ raporuna göre, online alışveriş yapan tüketicilerin kendilerine sunulan en cazip değer teklifinin ücretsiz teslimat olduğunu söyleyen Istı şunları söyledi: “ 2016’nın son çeyreğini kapsayan verilere göre, Amazon müşterileri, kendilerini satın almaya teşvik eden faktörlerde ilk sırada yüzde 63’le ücretsiz teslimatın geldiğini söylüyor. Sonraki gün teslimat seçeneği de kargo ile ilgili öncelikli faktörlerden bir diğeri olarak dikkat çekiyor” dedi.

İnternette hafta sonu yok

Caner Istı, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Online siparişlerin markanın fiziksel mağazasından teslim alınmasını sağlayan Click & Collect yöntemini tercih eden tüketicilerin önemli bir kısmı, ürünü alırken mağaza içinde de ayrıca harcama yapıyor.”

Istı’nın verdiği bilgilere göre, kullanıcıların ürünlerini hafta sonu da dahil istedikleri zaman istedikleri mağazadan, kasada sıra beklemek zorunda kalmadan teslim alabilmeleri, mağazada anında iade edebilmeleri gibi olanaklar kesintisiz müşteri deneyimini de artırıyor. Elde edilen veriler sayesinde, markalar mağazalarında hangi ürünlerden, ne sıklıkta stok bulundurulacağına da karar verebiliyorlar.

 

Pandora’nın CEO’su da istifa ediyor

0

2017 yazı teknoloji CEO’larına hiç iyi gelmedi. Uberi’in kurucusu ve CEO’su Travis Kalanick’in şirketteki görevlerinden istifa etmeye zorlanmasının ardından şimdi de ünlü müzik servisi Pandora’nın kurucusu ve CEO’su görevinden ayrılmaya hazırlanıyor.

Spotify’ın en önemli rakiplerinden olan Pandora, Haziran ayı başında Sirius XM’den 480 milyon dolar yatırım almıştı. Bunun karşılığında Pandora’nın %19’una ve yönetim kurulunda 3 koltuğa sahip olan Sirius XM şimdi CEO’yu kendisi belirlemek istediği için Tim Westergren’in istifa etmeye hazırlandığı anlaşılıyor.

2016’da 1.9 milyar dolar ciro yapan Pandora ne var ki 343 milyon dolar zarar ederek büyük hayal kırıklığı yaşatmıştı. 76.7 milyon kullanıcıya sahip olan Pandora Spotify ve Apple Music’e karşı en büyük rakip müzik servisi olarak görülüyor.

Ancak şirket’in Mart ayındaki son raporlarına göre, geçen yılın Mart ayına oranla 2.7 miliyon kullanıcı kaybı yaşadığı görülüyor. Yaşanan bu kan kaybı, Sirius XM’in yönetimi ele almasının asıl nedeni olarak ortaya çıkıyor. Bakalım, güçlü mali yapısı ve medya alanındaki deneyimi ile Sirius XM Pandora’yı Spotify ve Apple Müsic karşısında ayakta tutmayı başarabilecek mi?

Instagram’a gizli paylaşım özelliği geliyor

0

Instagram, kullanıcılarının sadece belli bir gruba yönelik paylaşım yapabilmesini sağlayacak yeni özelliğini test etmeye başladı.

Instagram kullanıcıları şimdiye dek sadece ya herkese açık ya da profilini gizliye alarak sadece arkadaş listesine aldığı kişilerin görebileceği şekilde yayın yapabiliyordu. Fotoğraf ve video paylaşım servisi yeni özelliği ile kullanıcıların profilini kapamasına gerek kalmadan sadece belli kitleler tarafından görülebilecek yayınlar yapmasını mümkün kılacak.

Kullanıcılar arkadaş listesi içinden belli kişileri özel gruplara alarak bu grupların görebileceği şekilde paylaşım yapabilecek. Böylece profili tamamen dışarı kapamak yerine, Facebook’ta olduğu gibi, farklı arkadaş listelerine, farklı paylaşımların gösterilebileceği bir kişiselleştirme mümkün olacak.

Intagram’ın yeni özelliğinin ne zaman devreye gireceği şimdilik belli değil. 

Softbank ABD’ye 50 milyar dolar yatıracak

0

Japonya’nın dev yatırım fonu Softbank, önümüzdeki birkaç sene içinde özellikle yapay zeka alanında yeni satın almalar planladıklarını ve bunun için 50 milyar dolar ayırdıklarını vurguladı. 

Fonun yöneticilerinden ve kurucularından olan Ron Fisher’in açıklamalarına göre Softbank ABD’de 50 bin yeni iş pozisyonu yaratacak şekilde, ülkenin her yerindeki şirketlere yatırım yapacak. Bu noktada Silikon Vadisi ile sınırlı olmadıklarının da altını çizen Fisher, Silikon Vadisi çevresinde yaşayan mühendislerin ve profesyonellerin, bu insanları işe almak isteyen şirketler için önemli olduğunu, büyük bir şirketin 2-3 bin kişiyi işe alırken Silikon Vadisi’nde yaşayan çok sayıda uzman sayesinde ayakta kalabildiğini ancak küçük startup’ların ülkenin her yerinde ayakta kalabildiğini hatırlattı.

Dolayısıyla, bölge hedefi gözetmeksizin yatırım yapmayı hedeflediklerini, bunun da ABD ekonomisi için önemli bir fırsat olduğunu vurgulayan Fischer kendisinin de kısa süre satın aldıkları GSM operaötrü Sprint’in Kansas’ta bulunan merkezine sık sık gittiğini hatırlattı.

Softbank’ın elindeki nakit yatırım gücü 100 milyar doları geçiyor ve şirket 2016’da mobil cihaz işlemcilerinin teknolojisini geliştiren dev İngiliz şirketi ARM’ı 31 milyar dolara satın almasıyla gündeme gelmişti. Türkiye’de 3 yıldızlı bir sahil otelinde tatil yapan Softbank CEO’sunun 31 milyar dolarlık bu dev satın almaya dair son imzaları, otelin restoranında atması da medyanın gündemine taşınmıştı.

Waymo, Tesla mühendisini işe aldı

0

Tesla’nın donanım departmanının başındaki mühendis Satish Jeyachandran, Waymo’da otonom sürüş bölümünün başına geçti.

Google’ın kendi otomobilini üretmek üzere hazırlık yaptığı söylentilerini yükselten bu gelişmeyle Waymo artık sadece otonom sürüş teknolojisi geliştiren bir yazılım şirketi değil, kendi otomobilini ve donanımlarını da geliştiren bir araç üreticisine dönüşebilir.

38 yaşındaki Satish Jeyachandran yaklaşık 7 yıldır Tesla da çalışıyordu ve Tesla’nın bel kemiklerinden biri olarak kabul ediliyordu. Satish Jeyachandran’ın Tesla’nın otonom sürüş teknolojisini geliştirmesine büyük katkısı olduğunun altı da çiziliyor.

Böylece otonom sürüş teknolojisi alanında süren “yetenek kapma” yarışında yeni bir örnek yaşanmış oldu. Daha önce de Waymo’nun ve Tesla’nın bazı üst düzey mühendisleri işlerinden istifa edip kendi şirketlerini kurmuştu. Bu şirketlerden biri olan Argo AI’ya ise Ford büyük yatırım yaparak, teorik olarak Waymo’dan ayrılan mühendisleri kendi bünyesine almıştı.

Snapchat haritaları tacizcilerin işine mi yarayacak?

0

 Snapchat kısa süre önce, Harita özelliğini yayına açarak, tüm kullanıcılarının harita üzerinde aranabilecek şekilde, lokasyonlarını halka açık şekilde paylaşmaya başladı. Bu özellik ilk aşamada gençlerin çok hoşuna gitse de, Snap’in dikkatsizce uyguladığı bu yeni özellik, güvenlik endişelerini de beraberinde getirdi.

Snapchat’in harita özelliği sayesinde, bir snapchat kullanıcısının yaşadığı veya o anda bulunduğu adresi tespit etmek kolaylaşıyor. Bu da tacizcilerin veya saldırganların hatta ev soymak isteyen hırsızların işini son derece kolaylaştırıyor.

Öte yandan, Snap bu özelliğin opsiyonel olduğunu ve sadece isteyen kullanıcıların özelliği açtığını savunarak, sorumluluğun kullanıcılara ait olduğunun altını çiziyor. Ancak bu açıklama, çocuklarının online tacizciler tarafından gerçek dünyada da kolayca bulunmasından endişe eden aileleri rahatlatmıyor. ABD ve İngiltere’de bazı yerel yönetimler şimdiden aileleri uyararak, Snapchat’in bu özelliğini kapatmalarını tavsiye etmeye başladılar.

Girişimler destek almaya devam ediyor

0

Yatırımcılar, iş geliştirme uzmanları, girişimler ve girişimcilik ekosisteminin birçok paydaşını bilgi ve veri odaklı bir platformda buluşturarak Türkiye’de bir ilke imza atan Startups.watch, 40’a yakın ülkeye Türkiye’deki girişimleri tanıtıyor.

Kurum içi ve kurum dışı girişimlere verdiği geniş kapsamlı destekle “startup dostu şirket” akımını başlatan Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) desteklediği Türkiye’nin ilk dijital girişim ve yatırım analiz platformu Startups.watch ikinci yaşına girdi.

Yatırımcıların, iş geliştirme uzmanlarının ve girişimcilerin, girişim ekosistemindeki paydaşlarla ilgili son altı yılda oluşturdukları tüm analizleri tek çatı altında toplayan platform, üyelerine teknoloji tabanlı girişimleri takip etmenin yanı sıra web trafiği, mobil uygulama indirme oranları ve sosyal medya performansları gibi bilgilere 7/24 web ve mobil ortamdan erişme imkânını sunuyor. 

Platform geride kalan iki yılda 15 ülkeden bine yakın profesyonele farklı kategorilerde hazırlanmış detaylı raporlarını ulaştırdı. Türk girişimlerinin dünyaya tanıtılmasında da önemli rol oynayan Startups.watch, Şikago’dan Dubai’ye kadar birçok ülkedeki müşterilerinin yanı sıra Wall Street Journal, Bloomberg, Wamda ve Hybe’ın da aralarında bulunduğu pek çok yerli ve küresel yayın organına 6.000’e yakın Türk girişimiyle ilgili detaylı bilgi sundu.

Girişimci-yatırımcı buluşması

Startups.watch kurucusu Serkan Ünsal konuyla ilgili şunları söyledi: “Girişimcilik ve yatırımcılık ekosistemlerinin merkezinde yer alan bilgi ve veri kavramını ekosistemdeki tüm paydaşların yararlanabileceği bir platformda kullanılabilir hale getirerek bu alandaki büyük bir ihtiyacı karşılamış olduk.

Henüz iki yaşında genç bir girişim olarak, hedefimiz uzun vadede dijital yatırımcılığın bilgi havuzu olma misyonumuzu daha da ilerletmek ve Türk girişimlerini uluslararası yatırımcılarla buluşturmak. Türkiye’deki girişimleri destekleme kararlılığıyla birlikte bu yolculukta bizimle olan BKM’ye de çok teşekkür ediyorum.”

BKM’nin, Startups.watch’a desteğine ilişkin, “Startup dostu şirket” olma misyonunu hatırlatan BKM Genel Müdürü Dr. Soner Canko : “Destek verdiğimiz bir girişimin ikinci yılına girmesi ve girişimcilik ekosisteminin çok önemli bir ihtiyacını büyük bir özveriyle karşılaması bizi çok mutlu ediyor. BKM olarak Startups.watch platformundan son iki yılda çok faydalandık.

Startups.watch, girişimciliğin en popüler alanlarından Fintech’e ilişkin birçok bilgi ve veri içeren aylık raporlarını 39 ülkeden 500 profesyonele ulaştırıyor ve Fintech ekosisteminin tanıtımına katkı sağlıyor. BKM olarak Startups.watch’ın yanı sıra girişimcilik ekosistemine verdiğimiz destekleri sürdüreceğiz.”

Dijitalleşen dünyada başarının temeli: Sanal depolama

Çok uzun süredir, birçok kişi depolamayı rekabette avantaj sağlayacak bir etken olmaktan çok ticari bir gereklilik olarak gördü. Ancak son yıllarda bu bakış açısının değiştiğini görüyoruz.

Depolamaya, doğru yatırım yapmayı veya veri merkezlerini doğru şekilde modernize etmeyi başaramayanlar, uzun vadede kaybetme riski ile karşı karşıya kalırken rakipleri BT’de her geçen gün artan zorlukların üstesinden gelmelerini sağlayacak şekilde kendilerini donattı.

Bu durum, IDC’nin yaptığı araştırmada birleşik veya entegre sistem pazarı içerisinde en hızlı büyüyen segmentin neden hiper-bütünleşik altyapılar (HCI) olduğunu açıklıyor. Veri merkezi altyapılarında ortaya çıkan bu yeni yaklaşım, daralan veya durağan bütçeler ve BT ekiplerinin üzerine binen aşırı iş yükü nedeniyle daha da güçleniyor. İşte tam bu noktada, sanal depolama devreye giriyor.

Sanal depolama, modern rekabetçi avantajların elde edilebilecek temel etkenlerin başında geldiğini kanıtlıyor. Bu depolama, “sürekli” çalışabilir olması, güvenliği arttırması ve yatırım getirisiyle (ROI) geleceğin dinamik ticari faaliyetleri için kurumları hazırlıyor. Bu depolama olmadan kurumlar rekabette geride kalacak.       

İş sürekliliğini sağlamak

Bazı kurumlar iş sürekliliğini basit sanma yanılgısına düşüyor. Oysaki iş sürekliliği, işletmenin dijital dönüşümü sürecinde, kolayca bir soruna dönüşebilir. Kurumlar birden çok veri merkezi kurarken iki lokasyon arasında bir bağlantı kopması yaşayabilir.

Bu da işlerin devam etmesi için bir yedeğin gerekli olması anlamına gelir. Sanal depolama çözümlerinin sunduğu genişletilmiş kümeler, çoklu veri merkezlerinde bu sorunun yaşanmasının önüne geçmeye yardımcı olur. Eğer bir veri merkezinde kesinti yaşanırsa diğer veri merkezi müdahale olmaksızın çalışmaya devam eder. Bunun da nedeni veri merkezinin çalışırken aynı anda yedekleme yapmaya devam ediyor olmasıdır.

Örneğin Danimarka’nın market zinciri Coop, doğrudan bu kolaylıktan faydalanıyor. Tüm sunucularını tek bir fiziksel sunucu platformuna taşıyan Coop, kısa bir süre sonra bir sorunla karşılaştı. Her hafta Perşembe günü saat 12.00’da tüm sistemleri iki dakika boyunca tamamen kapanıyordu.

Şirketin bunun nedeninin antivirüsten kaynaklandığı bulması ise birkaç haftayı buldu. Tam bu saatte antivirüs, virüs tanımlama dosyasını bin 300 sunucuya aynı anda indirerek altyapının tamamen kapanmasına neden oluyordu. Bu süre boyunca alışveriş işlemleri yapılamadığından market zincirinde işler duruyordu. Bu nedenle Coop, bazı sistemlerini ayrı depolama platformlarına taşımıştı ki bu ise pahalı bir çözümdü.

Coop, sanal depolama platformumuz vSAN’i kullanmaya başladıktan sonra iş sürekliliğini de garanti altına almış oldu. Sanallaştırılmış depolamanın üstün performansı sayesinde antivirüs tanımlama dosyasını indirmeye devam etse de sistem performansı bu durumdan etkilenmiyordu. Ayrıca market zincirinin, depolama ihtiyaçları için tek çözüm olarak vSAN’i kullanması da uygun maliyet anlamına geliyordu.  

Bugün Coop mağazalarının tüm işlerine güç veren depolama bu nedenle yazılım-tanımlı depolama. Mağazalardaki raflardan depolardaki ürünlerin dağıtımına ve merkezdeki işlemlere kadar tüm alanlarda artık bu depolama kullanılıyor.

Sanal güvenlik bölgeleri ile gelişmiş koruma

Yazılım tanımlı depolama ayrıca günümüzdeki kurumlar tarafından BT için önemli bir konuda da kullanılıyor. Bu konu, her geçen gün artış gösteren sofistike siber saldırıların bir adım önünde olma zorunluluğu. vSAN, verileri durağan olduğu zamanda da şifreleyebilen araçlar barındırıyor. Bunun haricinde, sanal depolama platformları ağa sorunsuz bir şekilde bağlanıyor ki bu da verilerin güvenliğini ve verimliliğini ciddi seviyede arttırıyor.

Maliyet tasarrufundan tam istifade

Sanal depolamanın bir diğer faydası ise yatırımların geri dönüşü ve maliyetlerde tasarruf. Örneğin New College Durham Üniversitesi bu avantajdan faydalanan bir kurum. İngiliz hükümetinin maliyetleri düşürme kararı ardından bu üniversite, mevcut depolama alan ağına (SAN) alternatif aradı ve nihayetinde yazılım tanımlı bir alternatife geçti. Bu geçiş sonrasında üniversite, fiziksel depolama alan ağlarını yenilemeden 100 ila 120 bin sterlin arasında maliyet tasarrufu elde etti.    

Platformun kurulmasıyla ayrıca servis seviyesini modifiye etme ve iş yüklerinin konfigürasyonunu hızlandırma gibi operasyon maliyetlerinde de önemli tasarruf sağlandı. İnsan kaynağına yapılan harcamaların önüne geçen sanal depolama çözümü, uygun maliyetli sanal katman kullanarak, insan müdahalesi olmaksızın, veri merkezi içerisindeki bileşenlerin tek tek yönetilmesini mümkün kılıyor.

Depolama artık bir işletmenin eski verilerini saklamak ile sınırlı sıradan bir şey değil. Bütçe kısıtlamaları, güvenlik ve iş sürekliliğinin sağlanması gibi sorunlarla karşı karşıya kalan BT departmanları, bu sorunların üstesinden gelmek için sanal depolamadaki yeni geliştirmelerden faydalanabilir.

Artık, depolamayı “veriyi saklamaya yarayan bir teknoloji” olarak görmekten vazgeçip “bir şirketin rekabette öne geçmesini sağlayacak yazılım tanımlı bir temel” olarak görme zamanı.

Bu yaklaşımı benimsemeyen şirketler daha hızlı, daha çevik ve daha güvenli rakipleri karşısında kaybetme riski ile karşı karşıya kalacaktır. Artık veride de modernizasyon yaşanıyor. Bu değişimin gerisinde kalacak işletmeler her zaman rakiplerine yetişmeye çalışmak zorunda kalacaktır.

Zaman değiştikçe şirketlerin de tasarruf yaptıkları alanlarda değişmeler gözlemleniyor. VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler tarafından kaleme alınan yazıyla sunucu masraflarının da sanallaşma yoluna gidilerek azaltılmaya çalıştıldığını görüyoruz.

 

Amazon her şehre drone kubbesi kuracak

0

Dev online alışveriş servisi Amazon, kargoları müşterilere dronelar ile ulaştırmak konusunda son derece kararlı. Bu amaçla Amazon Prime Air servisini bir süredir işleten ve satın alınan malı gün içinde müşteriye teslim eden Amazon, yakın tarihte, tüm siparişleri kargo ile yarım saat içinde müşterinin kapısına bırakmak istiyor.

Bu amaçla bütün şehirlere kubbe şeklinde dev depolar kurmayı planlayan Amazon’un yaptığı patent başvurusu, şirketin planlarını ve yakın geleceğimizin drone’lar ile nasıl değişeceğini ortaya koydu.

Buna göre, Amazon her şehre inşa edeceği kubbe şeklindeki dev depolardan malları drone’lar ile alacak. Drone’lar binaya dik kubbenin üzerindeki onlarca pencereden girecek ve çıkacak. Deponun zemin katına ise mal teslimatı için tırlar yanaşacak. Amazon bu plan sayesinde, yüzlerce drone’u aynı anda çalıştırıp, müşterilerinin siparişine olabildiğince hızlı cevap verebilecek.

Bu plan aynı zamanda, perakendecilik sektörünün de ölüm fermanı olabilir zira artık internetten satın aldığı ürünü yarım saat sonra kapısına gelecek olan tüketicinin, markete/pazara/avm’lere gitmek için fazla bir sebebi kalmayacak. Amazon’un, taze gıdadan, elektroniğe kadar neredeyse her tür ürünü sattığını da düşünürsek, yakında ABD ve Avrupa’da Amazon’un dünya tarihinde görülmemiş kadar dev bir tekele dönüştüğünü görebiliriz.

Tesla Çin’de otomobil fabrikası mı kuruyor?

0

Çin’deki ucuz iş gücü ve dev pazar, Tesla’yı da Çin’de fabrika kurmaya ikna etmiş olabilir. Bir süredir Çin’e daha fazla otomobil satmak için Çin hükumeti ile pazarlık yapan Tesla, Çin’de otomobil fabrikası kurmak üzerine hükumetle anlaştığını açıkladı.

Buna göre, Tesla Çin’de otomobil fabrikası kurmasıyla beraber Çin’deki otomobil satışlarında ödediği vergide %25 indirim alacak. Bu da otomobil fiyatlarında önemli bir indirim yaparak Çin’de rakiplerine oranla daha uygun fiyatlı otomobiller satabilmesi anlamına geliyor.

“Made in China” Tesla otomobil

Öte yandan Çin’deki fabrikayla, Tesla ucuz Çin işgücü ile tanışacak . Bu da otomobillerin maliyetlerinde ayrıca bir kesinti anlamına geliyor. Tesla’nın burada ürettiği düşük maliyetleri otomobilleri yurt dışına pazarlayarak daha fazla kazanç sağlaması, Apple gibi, kısa süre sonra tüm üretimini Çin’e kaydırmak istemesine neden olabilir.

Yılda toplam 80-90 bin otomobil üreten Tesla, üretim kapasitesi bakımından rakiplerinin son derece gerisinde bulunuyor. Ancak toplam şirket değeri açısından Ford’dan daha değerli olan Tesla’nın üretim kapasitesi handikabını Çin’de fabrikayla yenmesi bekleniyor. Şirketin ABD’de kurduğu dev Gigafactory’de üretilecek piller de, Çin’deki yüksek üretim kapasitesini mümkün kılmak için kilit rol oynayacak zira şu anda dünyadaki düşük pil üretim kapasitesi daha fazla elektrikli otomobil üretilmesinin önündeki en büyük engel. Tesla, ABD’deki ilk Gigafactory’nin ardından pil üretmek için Avrupa ve Asya’da da 5 yeni Gigafactory daha kuracak.