Amazon kısa süre sonra kendini Microsoft’un en büyük rakibi olarak ilan edebilir. ABD’da Amazon’un eski bir çalışanına açtığı dava, şirketin Microsoft’a rakip olmak üzere gizli hazırlık içinde olduğunu gösterdi.
Amazon’un bulut servis sağlayıcı şirketi Amazon Web Services’in (AWS) eski yöneticisi şirketten ayrılıp ofis yazılımları geliştiren bir startup kurunca AWS de eski yöneticisini dava etti. AWS’nin iddiasına göre, eski yönetici şirkette henüz medyaya duyurulmamış çok gizli ofis yazılımları geliştiriyordu ve bu konuda AWS içinde edindiği birikimleri kendi şirketine taşıyarak haksız rekabet yaratmış oldu.
Amazon’un mahkemeye verdiği bu bildiri ile şirketin ofis verimlilik yazılımları geliştirdiği ortaya çıkmış oldu. Böylece Amazon’un Google gibi kendi ofis yazılımlarını hayata geçirmek üzere olduğu ve Microsoft’a rakip olarak ortaya çıkacağı anlaşıldı.
AWS halihazırda Microsoft ile bulut servisleri konusunda rekabet ediyor ancak ofis yazılımları alanı Microsoft’un en güçlü olduğu alan ve Microsoft bu alanda şimdiye dek Google dışında onu zorlayacak başka bir rakiple karşılaşmamıştı. Dünyanın en zengin insanı sıralamasında Bill Gates’i geçip birinci olmaya çok az bir farkı kalan Jeff Bezos şimdi bu hamlesi ile rakibinin elinden alacağı küçük de olsa pazar payı ile birinciliği garantileyebilir.
Bir dönem kurumsal kullanıcılar arasında çok popüler olan BlackBerry markasına ait anında mesajlaşma yazılımı BBM, yeniden kurumsal alanda popülerlik kazanabilir.
BlackBerry şirketi, Android ve iOS uygulama geliştiricileri için BBM’in kurumsal sürümü BBM Enterprise’ın SDK uygulamasını yayınladı. Böylece Android ve iOS için uygulama geliştirenler uygulamalarına BBM’in uçtan uca şifrelenmiş mesajlaşma yazılımını entegre edebilecekler. Bu da söz konusu kurumsal uygulamayı kullanırken yapılan yazışmaların üçüncü kişiler tarafından okunamayacağı anlamına geliyor.
BlackBerry popüler olduğu dönemlerde, şifrelenmiş e-posta hizmetiyle, özellikle kurumsal kullanıcılar arasında çok popüler olmuştu. Ancak şirketin şifreli yazışma teknolojisi, internet trafiğini izlemek isteyen devletler için ilk büyük kabus olmuş, çoğu devlet BlackBerry’den şifre anahtarlarını teslim etmesini istemişti.
BBM Enterprise uygulaması ayrıca kurumsal kullanıcılara dosya paylaşımı, aynı dosya üzerinde çalışma yeteneği gibi imkanlar sağlıyor. BlackBerry’nin bu yeni hamlesi, yıllar önce kurumsal pazara odaklanmayı bırakıp son tüketiciye ve gençlere yönelik ürünler geliştireceğini açıklayan firmanın yeniden kurumsal alana dönüşü olarak yorumlanıyor.
İnternet dünyasının en popüler içerik yönetim sistemi olan WordPress’in sahibi Automattic, San Francisco’daki ofisini kapatma kararı aldı.
Şirket bütün dünyada çok popülerken ve WordPress kullanıcılarının sayısı her sene katlanarak artarken bu kapatma kararını, işe gelmeyen çalışanları nedeniyle aldı. Şirketin CEO’su, “1500 metre karelik ofisimizde çalışması gereken yüzlerce insan olması gerekiyor ancak kimse işe gelmiyor. Çoğu zaman ofiste sadece 4-5 kişi oluyor. Kişi başına 300 metrekare düşen bir ofisi daha fazla açık tutmanın anlamı kalmadığını düşünüyoruz,” diyerek kapatma kararının nedenini açıkladı.
Çalışanlar işten çıkarılacak mı?
Elbette San Francisco’daki çalışanlar işten çıkartılmıyor. Tüm çalışanlar bugüne kadar yaptıkları gibi, evden çalışmaya devam edecekler. IBM gibi dev şirketler, evden çalışma formatını terk ederken Automattic’in kararı, evden çalışma taraftarı olan şirketler ve çalışanlar için önemli bir model olacak.
Automattic’in San Francisco ofisi aslında tam anlamıyla bir “zorunlu” ofis değildi. Şirket 550 çalışanını işe alırken evden çalışabileceklerii sözleşmelerinde belirtmiş bulunuyor. Ofis ise toplantıların veya ortak çalışmanın gerektiği dönemlerde çalışanların hizmetine sunuluyordu. Ancak yine de rağbet görmeyen dev ofisi şimdi kapatılacak. Automattic, 1500 metre karelik dev ofis yerine daha küçük bir yeni ofise taşınacak.
MediaMarkt, çevreyi ve iklimi korumaya yönelik hayata geçirdiği projelerle hem tüketicilerin hem de çalışanların sosyal sorumluluk bilincini artırmaya devam ediyor.
Çevreye verilen zararı en aza indirmeyi hedefleyerek geliştirdiği e-atık uygulamasıyla da mağazalarda toplanan kullanılmış elektronik ürünleri geri dönüşüme kazandırıyor.
Türkiye’de 2009 yılında başlattığı elektronik atık toplama projesiyle, her mağazaya belli büyüklüklerde üniteler yerleştirerek atıkların bu ünitelerde birikmesini sağlayan MediaMarkt, bugüne kadar toplam 106 ton elektronik atık topladı.
Hem tüketiciler hem çalışanlar bilinçleniyor
Çevreye karşı duyarlı davranarak toplumda bilinç yaratmayı amaçlayan MediaMarkt, mağazalarda tüketiciler tarafından ünitelere geri dönüştürülmesi amacıyla bırakılan telefon, beyaz eşya, televizyon, DVD ve pil gibi ürünlerin tehlikeli kısımlarını ayrıştırarak tekrar kullanılabilir hale getiriyor.
MediaMarkt Türkiye İcra Kurulu Başkanı Yenal Gökyıldırım, “2009 yılında başlattığımız elektronik atık toplama projemiz ile her mağazamızda belli büyüklüklerde üniteler yerleştirerek elektronik atıkların burada birikmesini sağlıyoruz. ” dedi.
Sözlerine “Aynı şekilde genel merkez binamız ve tüm mağazalarımızda Elektronik Ekipman Atık Yönetimi uygulamalarını hayata geçirdik. Bu sayede MediaMarkt olarak, çevreye verilen zararı hem tüketicilerimizin hem de çalışanlarımızın desteğiyle en aza indiriyoruz ” devam eden Yenal Gökyıldırım, “Elektronik atıklarla ilgili müşterilerimizi teşvik etmek ve bu işi sahiplendiğimizi göstermek amacıyla e-atık getiren müşterilerimize de teşekkürsertifikası veriyoruz” dedi.
Ayrıca mağazaya gelen ve aldığı ürünü ‘eve teslim’ ettirmek isteyen müşterilerin talep etmesi durumunda şirket, tüketicilerin evlerindeki eski ürünlerini alarak geri dönüşüme kazandırıyor.
Uber yönetim kurulu, şirketin kurucusu ve CEO’su Travis Kalanick’i üç aylık zorunlu izine gönderme konusunu tartışıyor. Söz konusu izin, şirketin son dönemde aldığı derin yaraların iyileşmesi ve halkın gözündeki imajının tamiri için kullanılacak.
Uber’in şirket kültüründeki rahatsız edici detaylara göz yummakla suçlanan Travis Kalanick, son yaşanan cinsel taciz sarsıntısıyla şirketi düzgün yönetemediği iddialarının hedefi haline gelmişti. Uber’i sıfırdan kurarak 70 milyar dolarlık bir dünya devine dönüştüren Kalanick, Trump’ı açıkça desteklemesi veya yanında iki kız arkadaşıyla sarhoş şekilde gece yarısı Uber şoförleri ile kavga etmesi gibi olaylarla medyada gündem olunca halk desteğini kaybetmeye başlamıştı.
40 yaş krizi sert oldu
Yönetim kurulu ve hissedarlar, kısa süre önce annesini tekne kazasında kaybeden ve babasını da hastaneye yatıran 40 yaşındaki Kalanick’in üç aylık bir izine çıkıp dinlemesini ve ailevi sorunları ile ilgilenmesini istiyor. Bu sırada yerine ikamet edecek daha “düşük profilli” bir yöneticinin şirketin aldığı hasarı tamir etmek için çalışması mümkün olacak. Ancak bu tatil aynı zamanda Kalanick’in CEO’luk görevinin sonu da olabilir çünkü yönetim kurulu şirketin onsuz daha iyi sonuçlar aldığına ikna olur da bu şekilde devam etmek isterse, Kalanick’i CEO görevinden de alabilir.
Uber 2016’da ABD Başkanlık seçimleri sonrasında, Kalanick’in Trump’ı desteklemesi nedeniyle halktan büyük tepki almış, hemen arkasından, Şubat ayında, eski Uber mühendisi Susan Fowler’ın şirket içinde ağır ve sistematik cinsel tacize uğradığını anlatmasıyla medyanın gündemine oturmuştu.
İngiltere’nin ardından şimdi de Almanya sosyal alanlarda güvenlik kameralarıyla halkın üzerinde yüz taraması yapmaya başlayacak. Terörizme karşı yüz tarama teknolojisini hayata geçirmek isteyen Almanya böylece aranan kişileri bulmak için teknolojiden yardım almış olacak.
Uygulamanın ilk ayağı Almanya’nın en kalabalık noktalarından biri olan Berlin Südkreuz tren istasyonunda yaz aylarında başlayacak. Polis ilk aşamada sistemi gönüllülerle birlikte test edecek. Ardından terör şüphelilerini tespit etmek için sistem gerçek taramalara başlayacak.
12 kişinin katili kalabalık içinde kayboldu
Almanya’da 2016 kamyonla gerçekleştirilen terör saldırısında 12 kişi hayatını kaybetmiş, saldırgan ise tren istasyonunda kalabalığın arasına karışarak izini kaybettirmeyi başarmıştı. Yeni uygulama ile kameralar bir kez tespit ettiği kişiyi, ülkenin her köşesindeki diğer kameralarla ortak şekilde aramaya devam edebilecek.
İngiltere de sadece birkaç gün önce ilk defa aranan bir kişiyi yüz tarama teknolojisi ile kalabalığın arasında tespit edip tutuklamıştı. Teknolojinin yaygınlaşması ile artık resmen aranan ve fotoğrafı polisin elinde olan kişilerin sokaklarda dolaşması imkansız hale gelecek.
Intel tarafından hazırlanan yeni bir araştırma, otonom sürüş teknolojisinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göz önüne serdi. Araştırmaya göre, otonom sürüş teknolojisi tam anlamıyla hayata geçtikten ve günlük yaşama girdikten sonra dünya ekonomisini çok hızlı bir şekilde büyütecek. Öyle ki, 2050 yılında sadece otonom sürüş nedeniyle dünyanın ekonomik büyüklüğü her yıl 7 trilyon dolar büyüyecek. Bu rakam, Almanya’nın 2016’daki ekonomik büyüklüğünün iki katı, Kanada’nın beş katı anlamına geliyor. Bir diğer deyişle dünya ekonomisi otonom sürüş nedeniyle her sene iki yeni Almanya veya beş yeni Kanada kurulmuş gibi genişleyecek.
Elbette bu büyüme adım adım gerçekleşecek ve öncesinde de etkileri hissedilecek. 2035’te yılık büyümeye etkisi 800 milyar dolara ulaşacak.
Şoförler işsiz mi kalacak?
Öte yandan, otonom sürüş teknolojisinin şoförlerin işini elinden alacağı düşünülse de aslında pratikte, ilk aşamada sürücü bulamayan araçların otonom araçlarla yer değiştireceği düşünülüyor. Şu anda dünyada önemli oranda sürücü açığı bulunuyor ve çok sayıda firma, sürücü bulamadığı için, kamyonunu veya taksisini boş bekletmek zorunda kalabiliyor. 2025’te sürücü açığı ABD’de 200 bin kişi, İngiltere’de ise 100 bin kişi olarak gerçekleşecek. 2016 yılında Hindistan’daki toplam tır/kamyon filosunun %10’unun sürücü bulunamadığı için boş beklediğini hatırlamak gerekiyor.
Ayrıca, sadece 2035 ve 2045 arasındaki 10 yıllık dönemde, otonom sürüşün sağladığı güvenlik sayesinde 600 bin insan trafik kazalarında hayatını kaybetmek yerine yaşamlarına devam edebilecek. Yaklaşık 240 milyar dolarlık maddi hasarlı kaza da önlenmiş olacak.
Drone teknolojisinin, yakın geleceği şekillendirecek en önemli gelişme olduğunu herkes kabul ediyor. Yapay zeka sahibi dronelar ve robotlar dünyada işlerin çok daha hızlı ve sorunsuz sürmesini, ağır lojistik problemlerinin çözülmesini, ticaretin hızla büyümesini, sokakların temizlenmesinden, insanların ulaşımına kadar her türlü alanda büyük gelişmeler yaşanmasını sağlayacaklar.
Ancak bugüne kadar dronelar hakkındaki en büyük problem, çok sınırlı menzile ve sınırlı çalışma süresine sahip olmalarıydı.
Amazon gibi dev drone filoları kurmak niyetindeki şirketler bu sorunu çözmek için şehirler içinde merkezi drone istasyonları kurarak, kargosunu bırakıp dönen drone’ların bu merkezlerde şarj olmasını planlıyordu.
Sınırsız menzil
Havacılık sistemleri geliştiren İngiliz SkyX şirketi şimdi bu soruna daha pratik bir çözüm geliştirdi. Düşük maliyetli drone şarj istasyonları geliştiren şirket, farklı rotalar üzerine yerleştirilecek bu minik istasyonlarla drone’ların yol arasında kendilerini otomatik olarak şarj etmesini sağlayarak, menzil ve çalışma süresi kısıtını ortadan kaldırıyor.
Drone yaklaştığında kendiliğinden açılan kapağı ile drone’u içine alan ve ardından şarj ederek tekrar uçmasını sağlayan şarj istasyonları, Amazon gibi dev şirketlerin, her şehre yüksek maliyetli drone merkezi kurma zorunluluğunu ortadan kaldırarak, yüzlerce kilometre yarıçapındaki alanlara hizmet verecek tek bir drone merkezini mümkün kılacak.
Rus Antivirüs üreticisi Kaspersky Lab, Microsoft’un antivirüs politikası nedeniyle yazılım devine Avrupa’da dava açıyor. Microsoft’un hakim konumunu kötüye kullandığını ve rakip antivirüs programlarının rekabet şansını yok ettiğini savunan Kaspersky Avrupa’da haklı bulunursa, Microsoft antivirüs programları otomatik olarak yüklü gelen Windows’lar satmayı kesmek zorunda kalacak.
Microsoft, antivirüs programı yüklü olarak gelen Windows uygulamasına uzun zaman önce, kullanıcıların Windows kurduktan sonra antivirüs kurmayı ihmal etmesi nedeniyle yaşanan geniş saldırıları durdurmak için başlamıştı. Bu amaçla kendi antivirüs ürünlerini Windows ile beraber bilgisayarlara otomatik olarak kurması ise antivirüs sektöründe büyük tepki toplamıştı.
Kaspersky ise kısa süre önce Rusya’da aynı suçlamayla Microsoft’a dava açmış, Microsoft bunun üzerine Windows üzerinde bağzı değişiklikler yapmış ancak bu değişimler sadece Rusya ile sınırlı kalmış ve Kaspersky’ı tatmin etmemişti. Antivirüs geliştiricisi şimdi Avrupa Birliği içinde açtığı dava ile Microsoft’u Avrupa içinde tekel konumuna düşürebilirse yazılım devine karşı çok güçlü bir koz elde etmiş olacak.
Toshiba’nın ABD’de Westingouse ismiyle işlettiği nükleer santrallerin onlarca milyar dolar zarar etmesi, şirketin işlemci birimini satışa çıkararak zararı kapatma yoluna gitmesine neden olmuştu.
Apple ve Foxconn’un ortak teklif verdiği işlemci bölümü için şimdi yeni bir rakip daha ortaya çıktı. Ünlü sabit disk üreticisi Western Digital’in Toshiba işlemci bölümü için teklif verdiği bilgisi dışarı sızdı. Western Digital’in teklifinin ise 18 milyar dolar olduğu anlaşıldı. Böylece Western Digital, 13-15 milyar dolar arası teklif yapmak isteyen Apple ve Foxconn konsorsiyumunun teklifini geçmiş bulunuyor ancak Apple’ın yeni turda kesenin ağzını açması da olası görünüyor.
Japonya Foxconn’u istemiyor
Öte yandan Japonya hükumeti, Toshiba’nın sahip olduğu teknolojilerin Çin’le çok sıkı fıkı olan Foxconn’un eline geçmesini istemiyor. Dolayısıyla, Foxconn’un ihaleyi kazanması halinde hükumetten veto yeme ihtimali var.
Toshiba şu anda NAND hafıza çipleri konusunda dünyanın ikinci büyük üreticisi konumunda. Dolayısıyla, fabrikayı kim satın alırsa dijital dünyada çok önemli bir pazarın büyük oyuncusu konumuna yükselecek.
İşlemci piyasasının kanlı bıçaklı rakipleri Intel ve Qualcomm, ABD Savunma Bakanlığı’nın çağrısı ile yeni bir tip işlemci geliştirmek için ortak çalışmaya başladılar.
Savunma Bakanlığı’na bağlı askeri teknolojiler geliştiren DARPA laboratuvarlarının 80 milyon dolar başlangıç bütçesi ayırdığı projeye göre, bugün dijital cihazlarda kullandığımız von-Neumann prensibine göre çalışan işlemcilerinden farklı bir teknolojiyle yeni bir işlemci geliştirilecek.
Intel ve Qualcomm’un inşa edeceği yeni işlemcinin yazılımlarını ise Pacific Northwest National Laboratory (Richland, Washington) ve Georgia Tech geliştirecek. Savunma Bakanlığı bu yeni işlemciyle, dışarıdan sızmanın mümkün olmadığı gizli projeler yürütebilecek.
Yeni işlemcin, Hierarchical Identify Verify Exploit (HIVE) adını alan bir teknoloji üzerine kurulacak. Böylece 1940’larda inşa edilen ve bugün hala dijita cihazlarımızda kullanılan von-Neumann işlemcilerinin dışında yeni bir işlemci türünün temeli atılmış olacak. DARPA’nın bu yeni işlemcilerle geliştireceği süper bilgisayar, bugünkü süper bilgisayarlara oranla 1000 kat daha az enerji kullanacak. Bu da daha efektif ve daha hızlı bilgisayarlar üretebilmek anlamına geliyor.
ABD ordusunun geliştirdiği teknolojilerin ortalama 10-15 sen içinde sivil alanda da kullanıma girdiğini düşünecek olursak, önümüzdeki dönemde klasik işlemcilerin yerini HIVE işlemcilerin alabileceğini öngörebiliriz.
Teknolojinin büyük oyuncuları Haziran’ın sonuna doğru Beyaz Saray’da Başkan Trump ile toplanacaklar. Devlet kurumlarının modernizasyonu ve ABD’yi gelecek yüzyıla hazırlayacak yeni planların gün yüzüne çıkacağı toplantı, Trump’ın başkan seçildikten hemen sonra teknoloji patronları ile düzenlediği zirvede organize edilmişti.
ABD yönetimine, teknoloji hakkında danışmanlık hizmeti verecek olan konseyin toplantısı, medyanın da en yoğun ilgi gösterdiği etkinliklerden biri olacak. Trump başka hiçbir sektörün temsilcileriyle özel bir konsey oluşturmamışken, sadece teknoloji şirketlerinin patronlarını özel olarak ağırlıyor ve toplantıya bizzat katılıyor.
Konseyde kimler var?
American Technology Council adını alan konseyde Google, Apple, Facebook, Microsoft, Amazon ve IBM gibi dev teknoloji şirketlerinin CEO’ları yer alıyor.
19 Haziran’da toplanacak Konsey’in varlığı, Trump’a teknoloji konusunda danışmanlık verecek. Ancak Başkan’ın ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan çekmesi konsey içinde de yankı bulmuş, Tesla’nın patronu Elon Musk danışmanlıktan ayrıldığını açıklamıştı. 19 Haziran’daki toplantının bu tartışmaların gölgesinde başlayacağı düşünülüyor.
Tüm dünya otonom otomobilleri ve otonom kamyonları bekleyedursun, Japonya otonom sürüş teknolojisinde yeni bir alana el attı. Kago gemileri için otonom sürüş teknolojisi geliştirmeye başlayan Japonların hedefi dünya limanları arasında kendi kendine yük taşıyabilen gemi filoları kurarak ticarette büyük bir avantaj elde etmek.
Otonom gemiler, iki liman arasındaki en kısa, en etkin, en güvenli rotayı tespit ederek bu rota üzerinde insan müdahalesine gerek kalmadan hareket edebilecek. 2025 yılında hizmete girmesi planlanan gemilerden ilk aşamada 250 adet üretilecek.
Kargo gemileride veya başka deniz araçlarında şu anda otopilot uygulamaları bulunuyor ve yaygın olarak kullanılıyor ancak bu uygulama sadece geminin belli bir hedefe düz bir rotadan çıkmadan ilerlemesini sağlıyor ancak yeni teknoloji yapay zeka sayesinde geminin en güvenli rotayı bulmasını, çevredeki engelleri, tehlikeleri tespit edebilmesini ve gerektiğinde rotayı değiştirmesini sağlayacak.
Japonya dışında şu anda Rols Royce da otonom gemiler üretmek için bir çalışma yürütüyor. Deniz motorları da üreten firmanın otonom gemilerinin 2020 yılında suya inmesi bekleniyor. Rols Royce gemileri ayrıca uzaktan kumandalı olarak çalışabilecek. Böylece merkezi bir noktada oturan kaptanlar, denize hiç açılmadan, okyanuslarda gemileri kontrol edebilecekler.
Ruslar, sosyal medyaya olan ilgiyi AVM’lerdeki otomatlar üzerinden paraya dönüştürmeyi başardılar. Instagram’a selfie yükleyen ancak beklediği kadar ilgi görmeyen Ruslar için artık AVM’lerdeki otomatlar üzerinden beğeni satın almak mümkün. Hatta dileyen Instagram kullanıcıları yine bu otomatlar üzerinden takipçi de satın alabiliyorlar.
Otomatlar nakit para üzerinden alışverişe imkan tanıyor ve kullanıcılar yaklaşık 1 dolara 100 beğeni satın alabiliyorlar. Ayrıca 2 dolar ödeyen kullanıcılar ise kendilerine 100 yeni takipçi edinebiliyorlar.
Snatap isimli bir Rus firmanın geliştirdiği otomatlardan ülkede şimdilik 20 adet bulunuyor ancak dileyen yatırımcılar otomatları satın alıp kendi mağazalarına da yerleştirmekte serbestler. Böylece zaman içinde Instagram otomatlarının sayısının artacağı tahmin ediliyor. Otomatlar ayrıca Rusya’nın Facebook’u olarak bilinen VK.com kullanıcıları için de takipçi ve like satışı yapıyor.
Otonom sürüş teknolojisinde tarihi bir noktaya gelindi. Bugüne dek dünyanın pek çok ülkesinde otonom sürüş testlerine izin veriliyordu ve dünya yollarında binlerce otonom araç test ediliyordu anca bu otomobillerin hiçbiri sürücü koltuğunda bir mühendis veya test görevlisi olmadan yollara çıkamıyordu.
Washington Valisi ise otonom sürüş teknolojisinin artık kendini ispatladığını dile getirerek, test araçlarının içinde sürücü olmaksızın, kendi kendine trafikte seyretmesine izin veren kararnameyi imzaladı. Böylece artık otonom sürüş teknolojisi geliştiren şirketler, içinde hiçbir görevlinin bulunmadığı boş otonom araçlarını trafiğe salarak diledikleri kadar test yapabilecekler.
Yeni testlerin başlaması için gereken hazırlıkların yapılmasının iki aya kadar tamamlanacağı ve içinde insan olmayan ilk otomobilin iki aya kadar Washington yollarında görüleceği tahmin ediliyor.
Google’ın 2013 yılında büyük umutlarla satın aldığı robot teknolojileri şirketi Boston Dynamics, Japonya’nın dev teknoloji fonu Softbank’ın oldu.
ABD ordusu için geliştirdiği robotlarla ünlü olan Boston Dynamics, Google tarafından satın alındığında internet devi silah üretici konumuna düştüğü için büyük eleştiriler almıştı. DARPA ile sözleşmeleri olan Boston Dynamics özellikle askerlerin zor arazi koşullarında yüklerini taşımaya yardımcı olan robotları ile biliniyor.
Softbank ayrıca yine robot teknolojileri geliştiren Schaft’ı da Alphabet grubundan satın aldı. Schaft da, Tokyo merkezli bir robot şirketi. Schaft’ın odaklandığı nokta ise robotların insan hareketlerini taklit edebilmesi ve insanlar gibi hareket edebilmesi.
Japon teknoloji fonu Softbank’ın iki şirket için Alphabet’e ne kadar ödediği açıklanmadı ancak satın almanın milyarlarca dolar boyutunda olduğu tahmin ediliyor.
Alphabet grubunun ise elindeki güçlü yapay zeka teknolojisine rağmen robot donanımları geliştirmekten vazgeçmesi şaşkınlık yarattı.
Uçtan uca anahtar teslim çağrı merkezi teknolojileri hizmetleri sunan Procat, Türkiye’nin ilk özel alışveriş sitesi mottosuyla faaliyetlerini sürdüren Markafoni’nin çağrı merkezi operasyonlarını üstlendi. İki şirket arasında gerçekleştirilen işbirliği sonucunda Markafoni Grub’a bağlı Markafoni.com, Zizigo ve Misspera’nın çağrı merkezi operasyonları Procat tarafından yürütülmeye başladı.
Bu iş birliğiyle Markafoni yeni finansal dönemde, yeni bir bakış açısıyla müşterilerinin önüne çıkmış oldu. Daha profesyonel bir yapıya kavuşan Markafoni çağrı merkezi hizmetleri, iş sistemleri, süreçleri tanımlanmış ve ortak fayda üzerine uzlaşılmış bir formata da kavuştu. Mevcut yapıya ek olarak her konuda iyileştirme yapan şirket, bu anlamda en yüksek standartlara da sahip oldu.
Katma Değerli Özel Hizmetler
Procat, gerçekleştirilen proje kapsamında Markafoni’ye katma değerli özel hizmetler sunuyor. Firma, Markafoni’nin müşteri geri dönüş satış oranını takip ettiği “Customer Contact Rate” süreçlerini üstlenmiş bulunuyor. Haftalık olarak oluşturulan bu raporlar, her pazartesi günü Markafoni üst yönetimine iletiyor. Üye dönüşlerini ve bir önceki haftanın öne çıkan önemli geri bildirimlerini ilgili birimlerle paylaşan Procat ekibi, Markafoni’nin gerekli durumlarda stratejik olarak hızlı bir şekilde aksiyon alması konusunda destek oluyor.
Markafoni operasyonu kapsamında günde ortalama 600 müşteri maili alan Procat – Call Center Hotel ekibi, aynı gün içinde bütün mailleri cevaplandırarak müşteri memnuniyeti için hızlı bir şekilde aksiyon alması konusunda destek oluyor.
Tüm bunlara ek olarak, Markafoni, Zizigo ve Misspera markaları için; Facebook, Twitter ve Şikayetvar.com gibi sosyal medya kanallarını kurum adına takip eden Procat, firma çatısı altındaki tüm markaların müşterilerine hızlı bir şekilde cevap veriyor. Backoffice hizmeti kapsamında ise firma, Markafoni operasyonu özelinde tüm iletişim kanallarından kendine gelen talepleri hızlıca değerlendiriyor, takip gerektiren tüm durumları uzman ekibi ile kontrol ediyor ve en geç 48 saat içinde müşteri geri dönüşlerini gerçekleştiriyor.
Markafoni Procat işbirliğiyle pazarı geliştiriyor
Markafoni operasyonu için var olan müşteri temsilcisi sayısını arttırdıklarını belirten Procat Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erdem Emiroğlu, “Ekibimizde iki takım liderimiz yer alıyor. Markafoni Grubu ile çalışmaya başladığımız günden bu yana toplam 3 bin adet outbound araması yaptık. Bu aramalar müşterimizin satışlarına oldukça olumlu bir şekilde yansıdı. Böylece müşteri hizmetlerinin de satışa etki sağladığı görülmüş oldu” dedi.
Markafoni ve Zizigo Sosyal Medya hesaplarının kontrolünü yapıp, üyelere destek olduklarını da kaydeden Emiroğlu, sözlerine şöyle sürdürdü: “Aylık 35 bin ile 40 bin arası çağrıya yanıt veriyoruz. Müşteri hizmetlerinin kendi içinde bulunan backoffice biriminin kontrolü de tam olarak bizde ve üyelerimize 48 saat içinde çözüm getiriyoruz. Çözüm süresi uzun olabilecek durumlarda, üyelerimize ara bilgilendirme yapıyoruz. Markafoni.com’da satışa sunulan tüm ürünlerin özellikleri ile ilgili bilgi almak isteyen üyelerimize yardımcı oluyoruz. Vardiyalarımızı interval raporuna göre kontrol edip, gerektiğinde vardiya üzerinde düzenlemeler yapıyoruz. Şu an 4 adet vardiyamız var. Çağrı merkezimiz hafta içi tüm gün üyelerimize hizmet veriyor. Hatlarımız; hafta içi sabah saat 08:00’de açılıyor ve gece 23:59’da kapanıyor. Hafta sonu ise, sabah saat 09:00’da açılıyor ve gece 23:59’da kapanıyor.”
Müşterisini dinleyip anlayan iş ortağı çok önemli
Procat’le iş birliklerinden son derece memnun olduklarını belirten Markafoni Müşteri Analitiği Direktörü Mustafa Kösetürk, “Procat’le çalışmaya başlama sebeplerimizden biri aslında Procat’in Markafoni’ye dışarıdan müşteri gözüyle bakması. Yoğun iş temposu içinde bazı saptamalar yapmak zor olabilir. Zaman zaman dışarıdan bir gözün iş süreçlerini değerlendirmesi ve gereken durumlarda iyileştirme yapabilmesi bize katma değer sağladı. Markafoni bünyesinde iş süreçlerinin nasıl işlemesi gerektiği ile ilgili Procat’in önerilerini dinledik ve aksiyon aldık. Müşteriyi odak noktamıza koyarak onun üzerinden kendi sistemimizi ve süreçlerimizi iyileştiriyoruz. Bunu sağladığımız zaman da zaten kendi kendine yürüyen bir sistem ortaya koymuş olacağız” şeklinde görüş belirtti.
İletişim merkezleri ve teknoloji danışmanlığı
Markafoni İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Seda Kayrak Kızıltan ise stratejik bir karar almanın son derece önemli olduğunu belirterek, “Burada güvenilir iş ortağının katma değeri oldukça büyük. Procat bizim için tam anlamıyla güvenilir, kendinizi emanet edebileceğiniz bir iş ortağı konumunda. Bilgi birikimi ve tecrübesine inandığınız bir kurum ile çalışmak kurumumuza ve hizmet sunduğumuz müşterilerimize değer katıyor. Ayrıca bu iş birliği ile çalışanlarımıza da farklı pozisyonlarda kariyer imkânı sağlayabiliyoruz. Bu da değerlendirilmesi ve üzerinde durulması gereken bir diğer önemli konu” dedi.
Dış kaynakta know-how salt insan gücünün önünde
Procat CEO’su Tarkan Ersubaşı ise iki firma arasında gerçekleştirilen iş ortaklığına dair şöyle konuştu: “Çağrı merkezleri müşteri ile en yakın temasta bulunduğumuz önemli bir iletişim merkezi. Pazar ihtiyaçlarını analiz etme imkânı bulduğumuz, efektif yeni iş modelleri için bize imkân sunan doğru bir alan. Bu değerin bilinci ile çalışmalarımıza yön veriyor ve müşterilerimiz için ihtiyaç duydukları en doğru teknolojileri operasyonlarına entegre edip katma değer yaratmaya odaklanıyoruz. Öte yandan çalışanlarımızı en değerli varlıklarımız olarak görüyoruz. Alanında en iyileri yapımıza dahil ediyoruz. Personel sirkülasyonumuz ise minimum seviyelerde. Tüm bu bileşenler birleşince başarı çalışmalarımızın doğal bir sonucu oluyor.
Veri güvenliği ve hizmet kalitesi kritik
Hizmet sunduğumuz kurumlar iş ortaklığı çerçevesinde en değerli bilgilerini sizinle paylaşıyor. Bu noktada güven önemli bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Personel, şirket, hizmet verilen kurum üçlüsü birbirine tam olarak güvendiğinde, başarı ve katma değer yaratılabiliyor. Procat olarak bunu başarabildiğimizi düşünüyorum. Bu nedenle kendimizi pazarda güvenilir iş ortağı olarak konumlandırdık. Markafoni gibi değerli bir markanın güvenini kazanmak ise bizim için çok önemli idi. Aramızda oluşturduğumuz sinerji ile perakende sektöründe yeniliklerin öncüsü olmaya devam edeceğiz.”
Huawei ve Vodafone Türkiye, dünyanın önemli başkentlerinin teknolojik altyapısını dönüştürmek amacıyla başlatılan “TechCity” (Teknoloji Şehri) projesinin ikinci aşaması için işbirliği anlaşması imzaladı. İstanbul‘daki megakent sorunlarına çözümler üreten TechCity2.0 projesi; yenilikçi teknoloji ve hizmetler sunarak şehir hayatını kolaylaştırıyor ve iletişim deneyimini geliştiriyor.
Huawei ve Vodafone Türkiye, TechCity2.0 Projesini İstanbul’da başlattı. Bu yeni proje, Türkiye’nin dijitalleşmesine öncülük eden, hem gelecek teknolojilerdeki liderliğini hem de dikey yapıyı ve toplumsal değerleri geliştiren Vodafone Türkiye ile her iki tarafın da daha geniş bir işbirliği yapmasını sağlayacak.
TechCity2.0 Projesi ile her iki şirket de sadece yeni teknolojileri sağlamak ve bunları ticari olarak devreye almak için işbirliği yapmayı sürdürmekle kalmayacak; aynı zamanda çeşitli teknoloji ve çözüm kümeleri sunarak ticari başarı ve sosyal değerlerin gelişmesini sağlayacak.
Proje anlaşması, Vodafone Türkiye CEO’su Colman Deegan ve Huawei Orta Asya ve Kafkasya Bölge Başkanı James Chen tarafından imzalandı. İstanbul, Mayıs 2016’da dünyanın önde gelen 14 Teknokent’inden (TechCity) biri seçilmişti. Proje, İstanbul’daki megakent sorunlarına çözümler üretiyor; yenilikçi teknoloji ve hizmetler sunarak hayatı kolaylaştırarak, iletişim deneyimini geliştiriyor.
TechCity bazı ileri teknolojileri devreye soktu
TechCity projesi geçen yıl bazı ileri teknolojileri Türkiye’de başarıyla devreye soktu. Vodafone Türkiye sponsorluğundaki Beşiktaş stadyumunda TechCity projesi kapsamında 4*4 MIMO ve CRAN teknolojisi kullanıldı. Bu sayede stadyumu dolduran binlerce kişiye mükemmel bir kapasite ve hız sağlandı.
Vodafone Türkiye ve Huawei, GL frekans (spektrum) paylaşım çözümünün dünyadaki ilk denemesini Vodafone’un İstanbul’daki ticari ağlarında yakın zamanda gerçekleştirdi. Bu yenilikçi çözüm, hem LTE veri hızını hem de hücre kapasitesini artıran GSM ve LTE arasındaki frekans paylaşımını mümkün kılıyor. LTE, 5M ile karşılaştırıldığında, LTE tepe noktası oranı yaklaşık yüzde 80 artıyor. Bu da müşterilerin daha yüksek hızlara ulaşmasını ve daha iyi bir 4.5G deneyimi yaşamalarına imkân sağlıyor.
Vodafone Türkiye CEO’su Colman Deegan, “Vodafone olarak, her ülkenin vatandaşlarının ve işletmelerin, saniyede 1 gigabitlik yaygın bağlanabilirlik, düşük gecikme süresi ve güvenilir performans sağlayan sağlam, gelecekte de kullanılabilir sabit ve mobil teknolojilerden yararlanılan bir Gigabit Toplumu olmayı hedeflemesi gerektiğine inanıyoruz. Huawei ile başlattığımız TechCity2.0 Projesi, İstanbul’daki müşterilerimize hizmetler ve yenilikler sunarak bu hedefleri gerçekleştirmemize yardımcı olacak” dedi.
Huawei Orta Asya ve Kafkasya Bölgesi Başkanı James Chen, “TechCity projesi, Huawei’nin operatörlerle birlikte ileri teknolojilerin denendiği, ticari başarı gösterme ve toplumsal sorumluluk almak için çok önemli bir platform. TechCity2.0 projesi, Vodafone Türkiye’nin daha iyi bağlantılı bir şehirde genişbant, sayısallaştırma ve sosyal güvenlik konularındaki liderliğini korumasına destek olacak” dedi.
Stadyumun mağazasında, Huawei Lampsite baz istasyonuyla dünyanın ilk ticari lisanslı ve lisanssız bantlarını (LAA 3CC) birleştiren (LAA CC) teknolojisi kullanılarak 400Mbps hızlarına ulaşıldı.
Microsoft, Türkiye’deki ilk mağazasını açtı. Ankara Kent Park AVM’de bulunan Avrupa’nın teknoloji zinciri MediaMarkt içinde yer alan mağazada Microsoft’un en yeni donanım ve yazılım çözümleri sergilenecek.
‘Mağaza içinde mağaza’ konseptine sahip olan ve Microsoft ürünlerinin sergilendiği mağazanın açılışı Microsoft Türkiye Tüketici Kanalından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Halil Gökoğlu ile MediaMarkt Türkiye Satın Almadan Sorumlu CPO’su Faruk Kocabaş tarafından yapıldı.
Açılışta konuşan Microsoft Türkiye Tüketici Kanalından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Halil Gökoğlu, Microsoft’un Türkiye’deki ilk mağaza içinde mağaza konseptini hayata geçirmekten dolayı mutlu olduklarını belirtti. Gökoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Kent Park Alışveriş Merkezi Mediamarkt içerisinde bugün açılan Microsoft mağazamız Türkiye’ye ve Türk teknoloji pazarına duyduğumuz inancın somut bir örneğini oluşturuyor.
Mağazamızla tüketicileri en yeni ve en son teknolojilerle buluşturmayı amaçlıyoruz. Türkiye’de iş ortaklarımız ile birlikte seferber olup, bilişim pazarını büyütmeye, tüketicilerimizi en iyi ve en yeni teknolojik ürünlerle buluşturmaya çok önem veriyoruz.
Ankara Kentpark AVM’de bulunan MediaMarkt mağazası içindeki Microsoft mağazası Türkiye’deki ilk resmi mağaza olacağına dikkat çeken Gökoğlu “Öncelikle bu yeni mağaza bizi çok heyecanlandırıyor. Önümüzdeki dönemde planlarımızı değerlendirirken ilk mağazamızdan öğreneceklerimiz, tüketici geri bildirimleri ve iş ortaklarımızdan gelecek talep ve iş birliklerimiz doğrultusunda vereceğimiz kararlar bize yol gösterecek.”
Türkiye’nin lider elektronik perakendecisi olma hedefine emin adımlarla ilerlediklerini belirten MediaMarkt Türkiye Satın Almadan Sorumlu CPO’su Faruk Kocabaş ise “Yeni nesil elektronik perakendecilik vizyonumuz doğrultusunda geleceğin alışveriş deneyimini tüketicilerimizle buluşturuyoruz. Mağazalarımızda kurduğumuz inovasyon ve deneyim alanlarının yanı sıra müşterilerimizin kendilerini evlerinde hissedecekleri tecrübeyi yaşatıyoruz.
Sektörde yeniliklerin ve trendlerin Türkiye’deki ilk uygulayıcısı olarak, Microsoft ile birlikte yine bir ilki daha Ankara Kentpark mağazamızda ziyaretçilerimize sunmanın heyecanını yaşıyoruz” dedi.
Türkiye’deki ilk Microsoft mağazası
Yeni açılan mağazada yeni nesil, kalemli, ince, dokunmatik ekranlı, en yeni güvenlik teknolojieri ile donatılmış, en iyi oyun deneyimini sunan Windows 10 bilgisayarlar tüketiciler ile buluşacak. Tüketici deneyimini ve alışveriş memnuniyetini sağlamak için Office 365 ile birlikte gelen özellikleri ve modern Mouse ve klavyeler de bu cihazlar ile birlikte deneyimlenebilecek. Ayrıca Xbox oyun konsolu, en yeni oyunlar ve en yeni aksesuarlar da bu mağaza içinde mağazada yer alacak.