Teknoloji insan dokunuşunun yerini alabilir mi?

0

Yapay zeka ve robot sistemlerinin gelişmesi, insanların çok farklı işlemde geri planda kalmasına neden olurken, son dönemlerin en önemli tartışmaları da teknolojinin insan dokunuşunun yerini alıp alamayacağı üzerine yapılıyor.

Özellikle bugünün tıklama odaklı medya ortamında yaşanan gelişmeler çok büyük ve abartılı kelimeler ile aktarılırken, gerçeklikten uzak değerlendirmeler mevcut durumu daha da karışık bir hale sokuyor. Yapılan son araştırmalarda teknolojinin bir insanın yerini almasının her zaman tercih edilmeyeceği net bir şekilde ortaya çıkarken, makineler ile kusursuz bir şekilde işlemler yapılabilse de eksik kalan yanlar olabiliyor. Peki, bu eksik ne? Tabi ki insan.

Sanal makinelerde ve otonom cihazlarda bireyin ihtiyaçlarını karşılayabilecek benzersiz insan yeteneği eksik. Sistemler ne kadar geliştirilse geliştirilsin insan yeteneğinin sistemde olmaması ve sadece kodlanmış yazılımlar dahilinde işlemlerin yapılabilmesi insanın aslında ne kadar önemli olduğunu da ortaya koyuyor.

ABD Yapay Zeka Ve Otomasyonu Araştırdı!

Türkiye’de gelişmeler çok fazla önemsenmediği gibi bu konularda yapılan bir araştırmaya rastlamak da zor. Fakat Obama yönetiminin yaptığı yapay zeka ve otomasyon araştırması oldukça dikkat çekici verileri sunuyor.

Yapay zeka ve otomasyon sistemlerinin ekonomik etkileri konusunda kapsamlı bir çalışma yapılırken çalışmada çok önemli bir çıkarım yapıldı. Araştırma sonuçlarına göre yapay zeka, işsizliğe ve eşitsizliğin uzun vadede artmasına yol açabilecek kapasitede olsa da bunun kararını yine insan verecek. Bu bakımdan ilerleyen dönemlerde bu yönde bir gelişmenin yaşanabilmesi adına karar mekanizması teknoloji olmayacak. Hükümetlere ve politikalara bağlı olarak insanoğlunun gelecek çizgisi çizilecek.

Sonuç olarak, diğer insanlarla etkileşime girmek insan olmanın gerekliklerin birisi ve teknoloji ne kadar gelişse de yapacağımız işlerde bu eksikliği hep arayacağız. Yabancı forumlarda yapılan tartışmaların büyük bir kısmında farklı örnekler ile durum açıklanmaya çalışılıyor, fikirler savunuluyor.

Genel olarak insanların teknoloji yardımı ile hayatını değiştirmesi olumlu olarak görülse de insanlığın bir noktadan sonra kendini daha çok çalışmaların odağına koyacağı ve bu nedenle yapay zeka gibi sistemleri belli oranda hayatına katacağı düşünülüyor.

Arma Las Vegas’ta yolcu taşımacılığına başladı

0

Arma adı verilen küçük bir otobüs, Las Vegas’ta yolcu taşımacılığına başladı. Başlangıç aşamasında çok kısa bir rota üzerinde hizmet verecek otobüs, Fremont Caddesi boyunca sadece 3 blok boyunca yolculuk yapılmasına izin veriyor. Elde edilen bilgilerde 11 Ocak tarihi itibari ile başlayan test sürecinin 20 Ocak’a kadar süreceği ve bu tarihler arasında yapılacak çalışmaların gelecek otonom sürüşe sahip toplu taşıma araçları için de önemli bir yer tutacağı belirtiliyor.

Tamamen elektrikli bir motora sahip olan otobüs, tek seferde 12 yolcu taşıyabiliyor. Saatte 20-30 km hız ile yolculuk sunan Arma, güvenlik noktasında donanımlı. Otobüste engelleri tespit eden özel sensör sayesinde sarsıntısız ve güvenli bir yolculuk yapılabildiği gibi yolcular için de acil durum butonu var. Acil durumlarda herhangi bir yolcu aracı durdurmak için bu butonu kullanabiliyor. Arma’nın yapım sürecinde başarışı bir çalışma ortaya çıkaran Fransız şirket Navya 21. Yüzyılın toplu taşıma araçların şekillendirme amacını sürdürürken, Arma ile yapılacak testler markanın çalışmalarını da bu yönde şekillendirecek.

Akıllı Şehirler İçin Önemli Adım

Otonom sürüş ve elektrikli yapısı ile hem çevreci hem de ekonomik bir yolculuk sunacak Arma, gelecek teknolojiler için de önemli bir prototip. Şu ana kadar gerçekleştirilen testlerde herhangi bir sorun yaşanmadığı gibi Arma ile yolculuk yapan kişilerin büyük bir bölümü de durumdan oldukça memnun.

Arma Amerika’da Bir İlk

Toplu taşıma projesinin testlere başlamasının ardından ABD sınırları içerisinde ilk defa toplu taşıma aracı için deneme yapıldı. Kesintisiz bir şehir içi ulaşım ağının kurulması adına Arma gibi sistemlerin geliştirilmesi büyük bir umut yaratırken, Arma ile elde edilecek başarı sonrasında başta ABD olmak üzere ülkelerin büyük bir kesiminde de benzer projeler görülebilir.  

Seagate dev fabrikasını kapatıyor

0

Sabit disk pazarının dev üreticilerinden Seagate, masraflarını kısmak üzere yaptığı yeni planlamaya göre, Çin’deki dev HDD fabrikasını kapatacak ve 2200 kişiyi de işten çıkaracak.

Çin’de Suzhou eyaletinde yer alan fabrika, Segate’in üretim zincirindeki en büyük halkaydı. Sabit disklerin paketlenmeden önceki son testlerinin ve paketlenme işlemlerinin yapıldığı fabrika aslında teknik olarak disk üretimi yapılmıyor.  

101 bin metrekarelik dev fabrika

101 bin metre karelik dev fabrikanın maliyetinden kurtulmak ise şirketin piyasadaki rekabetle başa çıkabilmesini kolaylaştıracak. 2006’da Maxtor’dan satın alınan fabrikada son işçi de 18 Ocak’ta fabrikayı terk edecek. 

Öte yandan Seagate 2016 yılında toplam 8000 kişiyi işten çıkardı ve çeyrek yıl üretim kapasitesini de 55-60 milyon adetten 35-40 milyon adede düşürdü.

Blog Yazarları Çalıştayı sonuçlandı

İlki 20. “Türkiye’de İnternet Konferansı” kapsamında 3 Aralık 2015 tarihinde İstanbul Üniversitesinde düzenlenen Blog Yazarları Çalıştayı’nın ikincisi 29 Aralık 2016 tarihinde İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinde yapıldı. Çalıştayın her yıl akademik bir çatı altında daha çok katılımla düzenlenmesi planlanıyor.

Türkiye’de ortak blog kültürünün yerleşmesi ve yeni nesilde blog yazarlığı bilincinin oluşturulması amacıyla ‘İnterneti bloglar kurtaracak’ temasıyla gerçekleştirilen çalıştayda Atıf Ünaldı (atifunaldi.com.tr), Daron Yöndem (daron.yondem.com), Evren Soyuçok (evrengunlugu.net), Funda Güleç Yalçın (fundalina.com) ve Yeşim Mutlu (yesimmutlu.com) yer aldı.

20’den fazla blog yazarının katkısıyla ortaya çıkan Türkçe içerikli blogların sorunlarına dair 23 maddenin ele alındığı Blog Yazarları Çalıştayı 2016’dan çıkan sonuç bildirisi şu şekilde:

Blog Yazarları Çalıştayı 2016 Sonuç Bildirisi

  • 2000’li yılların başındaki blog ve blog yazarlığı tanımı bugün gelinen noktada hızla başka bir yöne evrilmekte; sadece dijital bir günlükten çok daha fazlasını da kapsayan bir gelişigüzel gazeteciliğe doğru hızla yol almaktadır.
  • Blog yazarları, köşe ve kitap yazarlığı gibi farklı alanlarda da içerik üretmeye başlamalıdır.
  • Basın toplantıları ve davetleri blog yazarlarına yönelik ayrıca şekillendirilmelidir.
  • Bloglar, takipçi veya ziyaretçi sayısı gibi sayısal verilere göre değerlendirilmemeli özgün ve kaliteli içeriğe dikkat edilmelidir.
  • İnternet kullanıcılarının yeni okuma alışkanlıkları göz önünde bulundurularak bloglar içeriklerini buna göre yeniden şekillendirmeli
  • Google’ın ve SEO’nun kurallarına uyarak içerik üretilmeli
  • Uzman olunan konularda ve yeterliliğe sahip alanlarda blog içerikleri üretilmeli
  • Blog yazmaya başlarken ilk amaç ünlü olmak veya gelir elde etmek olmamalı
  • Bloglarda sosyal medyanın sunduğu bütün imkanlar değerlendirilerek içerikler üretilmeli
  • Bloglar amatör yapılarından sıyrılarak hızla profesyonelleşmeli ve bir gelir modeline sahip olmalı
  • Özellikle genç nesilde blog kültürü ile blogun hem dijital arşiv hem de dijital bir miras olduğu bilinci yerleştirilmeli; gençler sosyal ağlarda değil kendi bloglarında içerik üretimine özendirilmeli
  • Blog Yazarları Çalıştayı 2016’dan çıkan Türkiye’de Blog (turkiyede.blog) projesi, Türkiye’deki blog tarihinin derlenmesi, ortak blog kültürünün oluşturulması ve yeni bloglara yol gösteren bir yapıya sahip olması için desteklenmeli, geliştirilmeli.

Facebook’un ortağı Kaliforniya’da belediye başkanı mı oluyor?

Silikon Vadisi’nin en önemli isimlerinden olan milyarder yatırımcı Peter Thiel, dünyaya PayPal ve Facebook gibi hizmetleri sunduktan sonra şimdi de Kaliforniya halkına belediye başkanı olarak hizmet sunmaya hazırlanıyor.

1999’da PayPayl’ın kurucuları arasında yer alan, 2004’te 500 bin dolarla Facebook’un %10’unu satın alarak Facebook’u bugünkü haline getiren yatırımcılardan biri olan Peter Thiel, son dönemde ise Silikon Vadisi’nde Trump’ın başkanlığını destekleyen nadir isimlerden biri olarak dikkat çekiyordu.

Trump’ı başkan yaptı, sıra kendinde

Trump’ın başkan seçilmesinin ardından, yeni başkanın desteğini de arkasına alacak gibi görünen Peter Thiel’in, 2018’deki yerel seçimlerde Kaliforniya’dan belediye başkanı olmak için seçime gireceği ortaya çıktı.

Öte yandan seçimlere girmek isteyen Thiel’in kesin kararını vermek için hala düşündüğünün de altı çiziliyor. Kaliforniya’da Trump’ın sadece %30 oy alması Thiel’in de bu seviyede bir oy alma ihtimalini güçlendiriyor. Facebook’un ortağı olan Thiel’in bu imkanını kullanarak seçim kampanyasını Facebook üzerinden güçlendirmeye çalışmasının ise ters tepme riski de yüksek. Dolayısıyla, ünlü yatırımcı hala kararını verebilmiş değil ama Thiel’in yüksek riskli yatırımlara girmeyi seven bir yatırımcı olduğu da biliniyor ve kazanma şansının düşük olduğu bu seçim yarışına girmeyi de seçebileceği düşünülüyor.

2016’nın en iyi uygulamaları hangileri?

0

2016 yılı boyunca ve dördüncü çeyreğe yönelik SensorTower tarafından yapılan araştırmalar, uygulama mağazalarına genel bir bakış atılmasını sağladı.

2016’nın En İyi Uygulamaları Açıklandı!

13 Ocak tarihinde SensorTower tarafından yayınlanan raporlarda, 2016 yılı geneli ve 4. çeyrek itibari ile uygulama marketlerdeki en çok ilgi gören uygulamalar ve tüm bu işlemlere bağlı olarak gelir durumu paylaşıldı. 2016’nın en iyi uygulamaları raporu doğrultusunda yıl değerlendirilmesinin yapılması da mümkün oldu.

Her iki mağazanın geliştiricilere dünya genelinde yaklaşık 8,7 milyar dolar ödeme yaptığı bir yıl geride bırakılırken, özelikle gelecek yıllar için öngörüler bu rakamların çok daha yukarı çıkacağı yönünde.

Uygulama Geliştiricilere Göre Gelir Büyümesi Ve Son Rakamlar

2016’nın 4. Çeyreğine dair yapılan analizlerde 2016 yılı verileri 2015 yılına göre kıyaslandı. Araştırmalara göre dünya geneline App Store ve Google Play genelinde 8 milyar barajı kolay bir şekilde geçildi ve bir yıl önceki rakama göre yüzde 67 oranında bir artış yaşandı. App Store ve Google Play tekeline bakıldığında ise büyüme oranları App Store için yüzde 60, Google Play için ise yüzde 82 olarak belirlendi. İki yıl arasında geçen sürede özelikle 4. çeyrek itibari ile Google Play için daha iyi bir gelişme yaşandığı söylenebilir. 4. Çeyrek itibari ile App Store ve Google Play analizi ise şöyle;

Uygulama mağazalarının 4. çeyrek büyüme rakamları ve oranları

Her iki mağazadaki uygulamaların yeni yüklemelerine baktığımızda, 2016 yılının 4. çeyreğinde tüm 19.2 milyar uygulamaya ulaşılırken bu rakam yıl genelinde 80 milyarı aşıyor.

İndirme Verilerine Göre En İyi Uygulamalar – 2016

Oyunların dahil edilmediği indirme kategorisinde App Store ve Google Play için ayrı ayrı top 10 çıkartıldığı gibi iki mağaza verileri üzerinden genel top 10 da oluşturulmuş durumda. Buna göre en çok indirilen uygulamalar listesi şöyle;

2016 yılının en iyi uygulamalarının bir yıl öncesine çok benzediğini görmek şaşırtıcı değil. Geçmiş yıllara göre en önemli fark, Uber oldu.

Gelire Göre En İyi Mobil Uygulamalar – 2016

Gelire getiren uygulamalar sıralamasındaki rekabet ise kuşkusuz çok daha fazla. App Store ve Google Play karmasında bakıldığında ilk sırada yer alan Spotify, yılı şampiyonluk ile tamamlarken, Türkiye’de çok fazla popüler olamasa da LINE yükselişi de dikkat çekici.

İndirme Verilerine Göre En İyi Uygulamalar – 2016 4. Çeyrek

  1. çeyrek için en çok indirilen uygulama sıralamaları ise şöyle oluştu;

Bu bölümde de yine Snapchat’in üst sıraları ciddi bir şekilde zorlaması dikkatlerden kaçmıyor.

Gelire Göre En İyi Mobil Uygulamalar – 2016 4. Çeyrek

LINE, çıkartmalar ve diğer satın alınabilir öğeleri ile yüksek satış rakamlarına ulaşmayı başarırken, yıl boyunca devam ettirdiği başarısını tablolara da yansıtıyor.

2016 şifre seçimlerinde 123456 yine lider!

0

Tehditler, saldırılar ve siber savaşlar ne kadar artsa da kullanıcıların bu konuda çok fazla ilgili olmadığı görülüyor. Zira yıllardan beri olduğu gibi 2016 şifre tercihlerinde en çok kullanılan şifre “123456” oldu.

Keeper Security adlı güvenlik firması, 10 milyon şifre üzerinde yaptığı analizler sonrasında 2016 yılı geneli için şifre raporu hazırladı. Rapor sonuçları şaşırtıcı olmazken, en sık kullanılan şifreler listesinde son birkaç yıl içinde çok az değişiklik görülmüştü ve 2016’da büyük bir değişiklik yaşanmadı. “1q2w3e4r” ve “123qwe” gibi şifrelerin sıralamada görüşmesi kullanıcıların basit fakat karmaşık bir şifre seçmeye çalıştığını gösterse de bu çabalar da yine zayıf kalmış durumda.

2016 Şifre Tercihleri Kolay Kırılabilir Durumda!

Şifrelerin farklı algoritmalara göre denenmesi ve kırılması konusunda farklı uygulamalar geliştirilirken, “123456” gibi basit şifrelerin kırılması çok kısa bir süre alıyor. Bu açıdan kullanıcıların basit bir forum güvenliğini sağlama noktasında dahi zayıf olabildiğini söylemek mümkün. Yapılan araştırma değerlendirmelerinde de belirtildiği gibi kişilerin güvenlik noktasında durumu çok önemsemediği de açık bir şekilde ortada.

Peki, 2016’da en çok kullanılan şifreler neler? İşte Keeper Security firması tarafından açıklanan top 25;

Keeper Security tarafından yapılan araştırmaya göre 2016 şifre tercihleri

Ay’a gidecek ilk özel şirket yolculuğa hazır

0

NASA’nın Ay’a insanlı uçuşları kesmesinin ardından Çinliler de kısa süre önce Ay’a robot göndermeyi başarmıştı ancak ilk defa bir özel şirket, Ay’a uzay gemisi indirmek üzere hazırlıklarını tamamladı ve izinlerini de aldı.

Orta vadede Ay’da madencilik yapmayı planlayan şirketin ilk adımı, 2017 içinde Ay’a bir keşif robotu indirmek. Moon Express isimli şirket bu işlem için gerekli olan 45 milyon dolarlık fonu da toplamış durumda.

Ayrıca, Google’ın açtığı “Lunar X Prize” yarışması da bütçesinin en az %90’ı özel fonlardan oluşan bir aracı 31 Aralık 2017’ye kadar Ay’a indiren ilk şirkete 20 milyon dolar ödül vadediyor. Böylece Moon Express 2017 içinde Ay’a inmeyi başarırsa, Google’dan da 20 milyon dolar alacak. 

Ay’a yolculuklar yeniden başlıyor

Moon Express’in geliştirdiği ay robotu MX-1E’i dünyadan yörüngeye çıkaracak Elektron isimli roket de bu yolculuk sırasında ilk kez denenecek. Yüksek itme gücü ve düşük maliyeti ile yörüngeye küçük yükleri çıkarmak için pratik bir roket olarak hayata geçecek olan Elektron başarılı olursa, dünyadan yörüngeye çıkmak isteyenler yeni bir rokete kavuşmuş olacak.

Elektron roketi ile dünya yörüngesine çıkacak olan MX-1E ise burada roketten ayrılacak ve kendi motorlarıyla 4 gün sürecek yolculuk sonunda Ay’a iniş yapacak. Ardından Ay’da toprak analizleri alıp footğraflar çekecek ve maden çıkarmak için ideal noktaları tespit etmeye çalışacak olan robot, yakın gelecekteki maden operasyonları için hazırlık yapacak.

 

Nintendo Switch oyunları neden küçük kartlarda?

0

Nintendo, oyun CD’lerini terk ederek yeni ürünü Nintendo Switch için farklı bir kart sistemini kullanmayı tercih etti.

Geçtiğimiz Cuma günü düzenlenen Nintendo Treehouse canlı yayınında ilk defa Nintendo Switch  kartları hakkında görüntüler paylaşıldı. Bu akış sonrasında Nintendo Switch hakkında daha fazla detaya sahip olmak mümkün olurken, akıllarda Nintendo’nun CD’ler yerine neden kart tercihi yaptığı kaldı.

“Mobil Cihazlarda CD Kötü Seçim”

CD’ler, konsol oyunları için uzun süredir standart oyun ortamları. Ancak bu kullanım aslında Nintendo Switch modeli ile çok fazla örtüşmüyor. Daha taşınabilir ve mobil bir cihazı sunmak isteyen Nintendo, mevcut sorunu önceden öngördüğü gibi küçük kartları tercih ederek çözümü daha da basite indirgemiş. Aksi halde CD kullanımı ile gelecek bir Nintendo Switch’in portatif kullanımında çok fazla kullanışlı olabileceğini söylemek zor.

Üstelik CD ile oyun çalıştıracak bir sistemin oynatılması ve bazen yan çevrilmesi CD okumasında hataya yol açabilir. Böyle anlarda da oyun oynamak Nintendo Switch için çok zorlu bir gelebilir. Gündemde yer alan soru ve eleştiriler sonrasında Nintendo cephesinden detaylı açıklamalar gelirken, Switch ile kartın neden kullanıldığı da net bir şekilde ifade edilmiş oldu.

Switch ile kart sistemine geçiş yapılması oyun sektöründe bir akım da yaratabilir. Piyasada Samsung gibi markalar tarafından 512 GB’a kadar arttırılabilecek depolama çözümleri sunulduğu için oyunların küçük kartlarda depolanması zor değil. Üstelik en büyük oyunların bile 80 GB’ı aşmadığı düşünüldüğünde CD’lerin yerini kartların alabileceğini söylemek mümkün.

Greenpeace projesinde Apple, Facebook ve Google ne kadar iyi?

0

Greenpeace ile masaya oturarak çevreye karşı sorumlu bir şekilde hareket edeceklerinin sözünü veren üç marka; Apple, Facebook ve Google için yeni bir rapor yayınlandı. Greenpeace tarafından yayınlanan raporda, en çevreci ve yeşil firmanın Apple olduğu görüldü.

Geçtiğimiz 2 yıl içerisinde de sıralamada birinci olmayı başaran Apple, 3. Yıl da bu ödülü alarak Greenpeace projesinin en önemli markalarından birisi olmayı başardı. Yapılan araştırma ve testler sonrasında Apple için A sınıfı derece verilirken firmanın yüzde 83’lük temiz enerji puanı sıralamada ilk sıraya taşımaya yetti.

Facebook ve Google’ın aldığı puanlar ise Apple’a çok yaklaşamadı. Sırasıyla yüzde 67 ve yüzde 56’lık puanlar almayı başaran bu markalar, sıralamada yine de üstlerde yer almayı başardı.

Greenpeace Raporu Dikkat Çekiyor

Greenpeace raporunda yer alan rakamların yanı sıra çevre konusunda dikkat çekilmesi adına da önemseniyor. Öyle ki yayınlanan raporlar farklı dillere çevrilerek pek çok ülke basınında yer bulurken gönüllü çevre kuruluşu böylece çevre çalışmalarını geniş kitlelere duyurma fırsatı elde ediyor.

Greenpeace tarafından hazırlanan raporda, markaların farklı kriterlere göre aldığı oranlar şöyle;

Sıralamalarda Tencent, Baidu, Oracle ve Alibaba gibi markaların çok zayıf puanlar alması gözden kaçmıyor. Greenpeace’in temiz enerji endeksi, şirketlerin yenilenebilir kaynaklardan ne kadar yararlandığı, temiz enerji tüketimini halka açık hale getirme isteklilikleri ve veri merkezlerinde yenilenebilir enerjiye yer verme sözleri gibi kriterleri de barındırıyor. Bu açıdan markalar farklı kriterlere göre incelenerek kapsamlı rapora hazırlanıyor.

Doğu Markaları Gelişmelere Ayak Uyduramıyor!

Doğu ve Batı ayrımının net bir şekilde görülebildiği raporda, resmi açıklamalar da verileri destekliyor. Greenpeace Doğu Asya İklim ve Enerji Enstitüsü Kıdemli İklim ve Enerji Kampanyacısı Jude Lee, yaptığı açıklamada, Doğu Asya internet şirketlerinin, özellikle dünyada pazarlarına açıldıkça yüzde 100 yenilenebilir enerji taahhüt etme çizgisinden uzaklaştığı ve bu konuda iyi bir yolda ilerlemediğini söyledi. Bu da listede bu markaların neden gerilerde kaldığının en iyi açıklaması olarak kayıtlara geçti.

Şu ana kadar çevre kuruluşuna 20 teknoloji devi % 100 yenilenebilir enerji sağlama konusunda söz vermiş olsa da çalışmaların yavaş ilerlemesi ve dönüşümün hızlı bir şekilde yapılamaması bu konuda başarının geç geleceğini gösteriyor.

Android yaratıcısı Andy Rubin yeni akıllı telefonla geliyor

0

Essential Products ile yeni bir telefon projesini faaliyete geçirecek olan Andy Rubin oldukça iddialı. Yapılan paylaşımlara göre ilk cihaz 2017 yılının ortalarında piyasaya sunulacak.

Uzun zamandan beri gündemde Andy Rubin tarafından yeni bir telefonun piyasaya sunulacağı konuşulurken, bu söylentilerin doğru olduğu ortaya çıktı. Bloomberg’de yer alan bir rapora göre, birkaç mobil ve akıllı ev ürünü tek bir platformda bir araya getirilecek ve bugüne kadarki en kapsamlı ve farklı hizmetler sunan mobil cihaz üretilecek. Yeni cihaz için yılın orta dönemleri hedeflenirken, tanıtımı yapılacak model aynı zamanda markanın amiral gemisi telefonu olacak.

Marka tarafından bugüne kadar pek çok farklı üretim yapılsa da yeni ürün hepsini gölgeleyecek gibi duruyor. Zira Bloomberg’in kaynaklarına göre şirketin ilk cihazı bütün bağlantılı ürünlerin merkezinde yer alacak ve daha çok tüm cihazları kontrol etme noktasında ana kumanda olacak.

Andy Rubin Ve Özel Ekip

Essential tarafından bu çalışmalar için oluşturulan 40 kişilik ekip, seçkin uzmanlardan oluşuyor. Ekipteki kişilerin büyük bölümü hem Apple hem de Google’dan alındı. Bu açıdan ortaya çıkarılacak ürünlerde diğer marklara göre fark yaratılması da oldukça kolay görünüyor. Telefonun yazılım noktasında ise belirsizlik hakim. Bloomberg şu anda cihazın Android tabanlı bir işletim sisteminde çalışıp çalışmayacağının “belirsiz” olduğunu söylerken, bu soru işaretinin giderilmesi için biraz daha zamana ihtiyacımız olacak.

Google 2016’da DMCA için nasıl mücadele etti?

0

Google, telif hakkı sahiplerinin yasal olarak istekte bulunduğu DMCA yayından kaldırma bildirimlerinde artık eski yıllara göre çok daha hızlı bir şekilde yanıt verebiliyor. Yeni paylaşılan rapora göre Google 2016 yılında da 900 milyon korsan bağlantıyı sisteminden kaldırarak erişimi kesti. Bu rakamın en dikkat çekici yanı ise 2015 yılına bakıldığında anlaşılıyor. 2015 yılına kıyasla yüzde 100’lik bir artış yaşayan Google, 2016 yılında link kaldırma noktasında iki kat daha fazla çalışmış durumda. 2016’da Google’dan korsan içeriğe işaret ettiği iddia edilen bir milyardan fazla bağlantı kaldırmasını istedi. Bu taleplerin hızlı bir şekilde değerlendirildiği Google cephesinde ise taleplerin 900 milyonuna yanıt verildi.

Google 2016 Şeffaflık Raporu Yayınlandı

Google 2016 yılına dair operasyonları hakkında elde edilen bu bilgilerin kaynağı Google 2016 Şeffaflık Raporu. Her yıl yayınlanan raporlar ile birlikte ülkelere ve Google faaliyetlerine yönelik bilgi alınması mümkün olurken, 2016 yılında rekor seviyelere çıkılması dikkatlerden kaçmadı.

Google’a gelen taleplerin 900 milyonunun karşılanması yüzde 89,8 oranında bir karşılık verildiğini gösteriyor. Yıl boyunca kaldırılan toplam bağlantı sayısı üzerinden yapılan haftalık hesaplamada ise haftalık 20 milyon bağlantı üzerinde işlem yapıldığı görülüyor. Sadece bu rakam dahi, Google’ın çok büyük bir iş kaybını bağlantı kaldırma konusunda yaşadığını gösteriyor.

Tesla Gigafactory dünyanın en büyük güneş enerji çatısına sahip olacak

0

Tesla Gigafactory için oluşturulacak güneş enerjisi fabrikanın enerji ihtiyacının tamamını sağlayacak kapasitede olacak.

Tesla Gigafactory, uzun zamandan beri dünya gündeminde yer bulurken, son olarak fabrikanın güneş enerji sistemi ile ilgili bilgiler paylaşıldı. Yenilenebilir enerji ile maliyetleri uzun vadede düşürmek ve çevreci bir üretim yapmak isteyen Tesla, bu doğrultuda Tesla Gigafactory üzerini tamamen güneş panelleri ile kapatıyor. Projenin aktif bir şekilde elektrik üretmeye başlamasının ardından ise üretim kapasitesi 70 megavat olacak. Bu değer ise Tesla’nın dünyadaki diğer tüm çatı güneş sistemlerinden daha büyük bir sisteme sahip olmasını sağlayacak.

Şu anda dünya genelinde aktif bir şekilde kullanılan en büyük çatı güneş sistemi Hindistan Beas’taki Dera Baba Jaimal Singh. 42 dönüm üzerine kurulu olan bu alanda 11.5 MW’lık bir güneş enerjisi çiftliği oluşturulmuş durumda. En büyük bu üretim tesisi, Tesla’nın yeni planına göre 7 kat daha küçük. Bu açıdan Tesla Gigafactory ile birlikte dünya genelinde pek çok ilk yaşanırken, fabrika sadece güneş enerjisi kapasitesiyle bile dikkat çekecek.

Fosil Yakıtlar Kullanılmayacak

Tesla Gigafactory’de herhangi bir fosil yakıt doğrudan tüketilmeyecek. Üstelik güneşin, enerji elde etmek için yeterli olmadığı durumlar için bile B planı hazır. Tesla’nın kendi Powerpack pillerine yapacağı depolama sayesinde hem enerji depolanacak hem de ihtiyaç halinde bu bataryalardan enerji sağlanacak.

Isınmada Bile Para Harcanmayacak!

Gigafactory’de kapalı devre sistem kullanacak. Bu sistemde açığa çıkan atık sıcak su ise fabrika içerisindeki ısıtma kanallarına verilecek, sıcak su ile fabrikanın ısınma ihtiyacı karşılanacak. Böylece elektrik enerjisinden tasarruf edecek Tesla, ısınma için de ek bir enerjiye ihtiyaç duymayacak.

WhatsApp’ın şifreleme sisteminde arka kapı mı var?

Bir güvenlik uzmanının, WhatsApp’ın kullandığı uçtan uca şifreleme algoritmasında arka kapı bulduğunu açıklaması, teknoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı.

Bugüne dek, kırılamayacak kadar güçlü bir şifreleme sistemine sahip olduğu vurgusuyla kendini pazarlayan WhatsApp’ın uçtan uca şifreleme sisteminde açık bulunması, güvenlik endişelerini de beraberinde getirdi. WhatsApp, pek çok ülkede muhalif politikacılar arasında veya muhalif gazeteciler tarafından da, özel mesajlaşmalarını korumak için yoğun olarak kullanılıyor. WhatsApp’taki açık bulunması riski, çoğu muhalif insanın ölüm riskiyle karşılaşması anlamına da geliyor.

Göründüğü kadar güvenli olmayabilir mi?

Tobias Boelter isimli güvenlik araştırmacısı, WhatsApp yöneticilerinin bile okumasının mümkün olmadığı kullanıcılar arasındaki mesajları okuyabilmenin bir yolunu bulduğunu açıklayarak, büyük ilgi çekti.

Kaliforniya Üniversitesi’nde görevli araştırmacı, WhatsApp’ı offline moddayken şifreyi kırmaya zorlamanın ve bu şekilde iki kullanıcı arasındaki mesajlaşmaları okumanın mümkün olduğunu açıkladı.

WhatsApps ise bu iddiayı yalanlayarak, bu yaklaşımın kasıtlı olduğunu ve WhatsApp kullanıcılarını korkutmaya yönelik bir plan olduğunu iddia etti ve ne WhatsApp yöneticilerinin ne de devlet kurumlarının WhatsApp mesajlarını okuyabilmesinin mümkün olmadığını, sistemde de bu tür bir arka kapı bulunmadığını vurguladı. 

Bakalım bu iddialar ve tartışmalar, WhatsApp’ı nereye götürecek, çünkü Kaliforniya Üniversitesi’ndeki araştırmacı da iddialarını ispatlayacağının altını çiziyor.

 

Sağlık sektöründe giyilebilir teknoloji devrimi

Sağlık alanında giyilebilir teknolojiler, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizin de gündeminde. Özellikle 2014 yılından itibaren akıllı giyilebilir teknoloji ürünleri, hızla gelişim göstererek üretici firmalara büyük karlar sağlarken, kullanıcıların da hayatını oldukça kolaylaştırıyor. Ve küresel ölçekte giyilebilir tıbbi cihaz pazarının 2022 yılına kadar 27,8 milyar dolar hacme ulaşacağı tahmin ediliyor.

Hareketsiz yaşam tarzından doğan; obezite, diyabet ve hipertansiyon hastalıklarının artmasına bağlı olarak gelişen giyilebilir teknoloji sektörü, insanların daha bilinçli olma yolunda gelişim kazanması için son teknolojiyi kullanarak ürünler geliştiriyor.

Basit fitness cihazlarından, adım sayma cihazlarına, kan basıncı görme niteliği ve vücut sıcaklığı gibi temel verileri ölçebilen karmaşık cihazlardan mobil uyumlu işitme cihazlarına kadar birçok heyecan verici ürününe ev sahipliği yapacak olan fuar, sağlık teknolojileri pazarın geleceğin gözler önüne seriyor.

Giyilebilir teknolojideki son yenilikler için EXPOMED…

Sağlık sektöründeki giyilebilir teknolojideki son gelişmeler ise 30 Mart-2 Nisan 2017 tarihleri arasında 24. kez sektör profesyonellerine kapılarını açacak olan EXPOMED’de yer alıyor.

Sağlık sektöründeki giyilebilir teknoloji ürünlerinin günlük hayatımız için kolay ve etkili çözümler sunduğunu söyleyen REED TÜYAP Genel Müdür Ali Muharremoğlu, hareketsiz yaşamdan kaynaklanan hastalıkların yeni nesil teknoloji sayesinde daha kolay kontrol altına alınabileceğini belirtti. 

Facebook dinamik reklamlar ile ilgi alanına dayalı eşleşmeyi hedefliyor

0

Facebook, dinamik reklamlar olarak adlandırılan reklam hizmetlerini genişleterek, daha çok kullanıcı odaklı hale getirecek.

Facebook tarafından yapılacak yenilikte en büyük odak noktası kullanıcılar olacak. Kullanıcıların ilgi alanları, web sitesi çerezlerinde hangi sitelerde ürünlerin arandığı otomatik reklam hedeflemenin en önemli noktası. Bu bakımdan kullanıcılardan elde edilecek verilerin yeniden yorumlanması ile birlikte tüketiciler ile üreticileri bir araya getirmeyi hedefleyen Facebook, böylece reklam servisinden elde edilecek dönüşleri de arttırmayı planlıyor.  Özellikle Facebook’un haber akışına yerleştirdiği reklamlarda uzun süreden beri benzer bir değişim amaçlandığı biliniyordu.  Mevcut çalışmaları bir adım daha ön plana çıkaran Facebook, kullanıcıların bilgilerinizi daha detaylı bir şekilde analiz edilecek. Bu kapsamda ise kullanıcıların tarama geçmişi, beğenileri, reklam tıklamaları ve demografik bilgileri gibi faktörler sonucunda farklı bir reklam stratejisi yürütülecek.

Dinamik Reklamlar İçin İlk Testler Olumlu

Facebook’un yeni reklam servisinin Kuzey Amerika’daki testlerinin başarılı olduğu açıklanmış durumda. Önemli firmalara tanınan bu imkan ile Dynamic Ads (Dinamik reklam) üzerinden müşteri kazanımları yüzde 20’ye kadar arttırılmış durumda. Güncelleme önümüzdeki birkaç ay içinde daha fazla reklam verene ve işletmeye sunulacak ve böylece dinamik reklamlardaki duvarlar kaldırılacak açık hale getirilecek.

Facebook cephesinde yaşanan bu değişim, reklam verenler ve buna bağlı olarak Facebook yönetimi için önemli bir gelişme olarak görülse de işin diğer ayağında Avrupa Komisyonu var. Kullanıcıların internet gizliliği konusunda sıkı yaptırımlar uygulayan birim, Facebook için kötü haberlerle kapıyı çalabilir.

IoT 101 raporu: nesnelerin interneti 2020’de nasıl olacak?

Basitçe belirtmek gerekirse IoT, cihazların (bilgisayarlar ve akıllı telefonlar hariç) internete bağlanmasını ifade eder. Otomobiller, buzdolapları, evdeki aydınlatma ve ısıtma sistemleri, fırınlar, saatler ve daha fazlası. Evlerde kullandığımız her nesnenin internete bağlanması ile daha pratik bir kullanım sunması aslında artık çok daha kolay.  

Business Insider’ın Çarpıcı IoT Raporu

Business Insider’ın araştırma hizmeti BI Intelligence’den yayınlanan IoT 101: Things Internet adlı yeni rapor oldukça dikkat çekti. Rapor, IoT temellerini ve bu yeni teknolojinin günlük bireyler için ne anlam ifade ettiğini anlatırken özellikle teknolojiye yabancı olan kişiler için de IoT konusunda kolay bir giriş yapılmasını sağlıyor. Rapor dahilinde ele alınan başlıklar ise şöyle;

  • Önemli terimler,
  • Önümüzdeki beş yıl içinde sektöre yönelik tahminleri ve trendler,
  • En çok etkilenecek sektörler,
  • Çalışmalarda karşılaşılan zorluklar.

Paylaşılan raporda ön plana çıkan detaylar ise şöyle;

IOT, önümüzdeki on yılın sonunda 24 milyar cihazda yer alacak ve insan yaşamı için önemli bir yere sahip olacak. Bu rakamlar ve öngörüler ise dünyadaki her insan için yaklaşık dört yüksek teknolojili cihazın olacağı anlamına geliyor.

Çalışmalar hükümetler alanında da ilgi çekecek. Yapılan tahminlerde hükümetler ve şirketler önümüzdeki yıllarda teknolojiye milyarlarca dolar yatırım yapacak. Ve bu yatırım, 2025’e gelindiğinde toplamda trilyonları aşacak.

Nesnelerin interneti günlük yaşamı etkileyecek. Hükümet işleri, genel tüketiciler ve işletmeler için kullanıcılar ve alışkanlıklar nesnelerin interneti ile birlikte değişecek. Bu değişiklikler ulaşım, tarım, kamu hizmetleri, akıllı şehirler ve çok geniş bir alanda karşımıza çıkacak.

Önümüzdeki yıllarda bu alanda faaliyet gösteren firma sayısı da artacak. Şu anda listede Apple, Cisco, Microsoft, Fitbit, IBM, Google, Amazon gibi dev markalar yer alsa da önümüzdeki yıllarda teknoloji orta ölçekli işletmelerde dahi kullanılabilir olacak.

Yeni rapor hakkında paylaşılan bu ön bilgiler, nesnelerin interneti konusunda çok önemli gelişmeler yaşanacağını gösterirken, kullanıcılar ya da işletmeler BI Intelligence üyeliği alarak tam rapora erişim sağlayabiliyor.

Yıllara göre yatırım tahminleri ise şöyle;

Nesnelerin interneti için 2015-2020 yılları arasındaki yatırım tahminleri: Mavi renk: girişimciler, özel firmalar, yeşil renk: tüketiciler gri renk: hükümetler

Apple MacBook ile 2016’da kaybetti

0

Analist firması IDC’nin yayınladığı son rapora göre, Apple MacBook serisi ile marka yüzde 9.8’lik bir pazar kaybı yaşadı.

2016 yılında bilgisayar sektörüne yönelik hazırlanan raporda, en çok kaybeden markanın Apple olduğu ortaya çıktı. 2016 yılında tanıtılan yeni Apple MacBook modelleri, çok daha iddialı sözlerle piyasaya sunulsa da sektörde beklenen ilgi görülmedi. 2015 yılında da satışların düştüğü Apple MacBook cephesinde, bugüne kadarki en ağır yenilgi 2016’da alındı.

Sektörün Galibi Dell

Dell ise bilgisayar sektörünün en büyük galibi oldu. Markanın yıl tablolarına bakıldığında yüzde 4.3 oranında artış yaşandığı ve operasyonların daha da arttırıldığı ortaya çıktı. Bu bakımdan Dell başta olmak üzere oranlarını yükseltmeyi başaran markaların piyasaya sunduğu ürünler, kullanıcıların daha çok ilgisini çekti ve 2016 yılının ortasından itibaren 2016, Apple için zorlu bir yıl olmaya başladı.

2016 yılının dördüncü çeyreği Apple için biraz daha iyi gitti. Ekim 2016’da tanıtılan MacBook Pro, Apple için işleri dengeledi ve IDC’ye göre 2015 yılının aynı dönemine göre düşüş yüzde 8’lere geriledi ve iyileştirme gösterdi. Fakat bu iyileşme de yıl genelindeki zararı kapatmaya yetmedi.

Bu arada, Apple adına yapılan değerlendirmeler ve kullanıcı görüşleri Apple cephesinde işlerin tersine gittiğini de açık bir şekilde gösteriyor. Öyle ki yeni bir cihaz satın alınmak istendiğinde 2016 yılından önce piyasaya sunulan ürünler daha çok ilgi çekiyor. Bu konudaki en önemli etken ise şirketin kişilerin ihtiyaçlarına uygun masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar sunamaması.

Kullanıcı görüşlerinden destek alarak yeni ürününü Apple MacBook’un önüne çekmek isteyen Microsoft dahi Apple taraftarlarının en yeni MacBook Pro’da bile hayal kırıklığı yaşadığını söylüyor.

Rakamlarla Apple’ın bilgisayar sektöründeki durumu;

2016’da gerçekleştirilen sevkiyat: 18,446

2016’da elde edilen pazar payı: Yüzde 7.1

2015’te gerçekleştirilen sevkiyat: 20,452

2015’de elde edilen pazar payı: Yüzde 7.4

Apple’ın 2015-2016 yılları arasındaki büyümesi: Yüzde 9.8

Lyft 600 milyon dolar zararda

0

The Information tarafından sızdırılmış yeni mali verilere göre Lyft, sadece 2016 yılında Uber rekabetinde 600 milyon dolar kaybetti. Bu kayıp özellikle pazara yeni giriş yapan bir marka adına oldukça yüksek. Fakat firma rekabette yeni dönem için yatırımlarını arttırarak önemli bir adım atmayı ve sektörde Uber ile daha iyi bir şekilde rekabet etmeyi başardı.

Lyft için 2015 yılında yapılan açıklamalarda 200 milyon dolar gelire karşılık 360 ​​milyon dolarlık bir işletme kaybının yaşandığı belirtilmişti. 

The Informance tarafından 2014 yılına yönelik yapılan derlendirmelerde ise markanın 31.6 milyon dolar gelire karşılık 199.4 milyon dolar kaybettiği açıklanmıştı. 2016 yılındaki gider, 600 milyon dolar olarak Lyft tarihinin en yüksek zirvesine çıktı.

Rakip Uber’de ise yine benzer bir durum yaşanıyor. Yayınlanan son raporlara göre Uber sadece 2016 yılının üçüncü çeyreğinde 800 milyon dolardan fazla kaybetti. Üstelik 2016 yılı geneline bakıldığında Uber’in 2,8 milyar dolarlık bir kayıp yaşadığı tahmin ediliyor.

Firmaların bu alanda yüksek ücretleri ve maliyetleri karşılamasının en önemli nedeni ise sürücülere ve araçlara yapılan yatırımlar. Bu kadar yüksek harcamalar, yatırımcıları da tedirgin ederken, Lyft tarafından yapılan basın açıklamalarında yıl için 600 milyon doların aşılmayacağının garantisi verilmişti. Nitekim yıl sonunda da 600 milyon dolar seviyelerinde bir harcama yapıldığı görüldü.  

Lyft İçin Ekonomik Stratejisi Sürdürülebilir Mi?

Tüm bu yüksek harcamalar markanın geleceğine yönelik soru işaretleri oluştursa da finansal tablolar konusunda yönetimin son derece emin olduğu ve gelecek adına iyimser bir görüşe sahip olduğu belirtildi.

Firmaların 2017 yılı itibari ile sektörde kara geçmeyi hedeflediği biliniyor ve tüm bu harcamalar sonrasında gelecek raporlar oldukça merak ediliyor.