Einstein kişisel asistan robot oldu

0

2017’nin yapay zeka ve robotik sistemler için parlak bir yıl olması beklenirken, yeni tanıtılan ürün oldukça dikkat çekti.  Einstein adı verilen yeni robot, tanıtım sonrasında oldukça dikkat çekti. Daha önce CES 2017’de görülen robot Einstein, özelikle Albert Einstein’dan esinlenilmesi nedeniyle tanıtım sonrasında uzun bir süre gündemde kaldı.

Robotlarda çok fazla görmeye alışkın olmadığımı, yüz ifadelerinin de eklendiği robot, yürüyebiliyor, konuşabiliyor ve olaylara karşı tepki verebiliyor. Robotun temel amacı ise insanlara ihtiyaca göre eğitim sağlamak.

Yapay Zekanın Yeni Hali: Einstein

Einstein asistanın yaratıcı markasında kurucu ve CEO olarak görev alan David Hanson, robot çalışmalarında ilk günden itibaren temel hedefin insanlara daha fazla şey öğretmek olduğu ifade etti. Robotun öğrenilebilir yapısına dikkat çeken CEO, özelikle yapay zeka desteği sayesinde Einstein yaşadığı ortamdaki alışkanlıklara göre farklı yetenekler kazanabilir dedi. Çevrimiçi desteğinin yanı sıra çevrimdışı desteği de olan robot, bu bakımdan sürekli internet bağlantısına ihtiyaç duymuyor.

Robotun Temel İşlevleri Neler Olacak?

Daha çok çocuklara yönelik geliştirilen asistan robot,  soruları anlık olarak anlıyor ve bilimsel olarak doğru cevapları verebiliyor. Bunların yanı sıra günlük hava durumu bilgilerini de verebilecek. Robotun uzun süreli kullanımında sık sık şarj edilmesi gerektiği gibi yapılan tanıtımlarda dolu batarya ile robotun 4 saate varan kullanım sunabileceği belirtildi.

Kickstarter’da görülen robot için kullanıcıların erken sipariş döneminde 269 Dolar ödemesi yeterli. Nisan ayı sonrasında ise robot için seri üretime geçilecek ve 299 Dolar etiket fiyatı ile satılacak.

Hugo Barra Xiaomi’den sonra Facebook’a geçti!

0

Xiaomi bünyesinde başarılı işlere imza atan Hugo Barra’nın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama sektörde oldukça hareketlilik katarken, başarılı ismin Facebook ile anlaştığı duyuruldu.

Daha önce Google’da yönetici olması ile tüm dikkatleri üzerine çeken Hugo Barra, 2008 ile 2013 yılları arasındaki çalışmaları ile sektörde parlamıştı. Özellikle Google’ın Android işletim sisteminin geliştirilmesi aşamasında kilit rol oynayan Hugo Barra, bundan sonraki süreç içerisinde Facebook’un VR çalışmalarında görev alacak.

Silikon Vadisine Döndü  

Facebook ile anlaşma sağlayarak Silikon Vadisine geri dönen Hugo Barra, son yaptığı açıklamada bu konuda ilk mesajları verse de hangi marka ile anlaşacağı noktasında açık bir şekilde isim vermemişti.

Facebook’tan Duyuruldu

Facebook CEO’su Mark Zuckerberg tarafından yapılan açıklamalar ile birlikte Hugo Barra anlaşması resmen duyuruldu. Sanal gerçeklik üzerinde çalışacağı ifade edilen Barra, bundan sonraki süreçte Facebook’un bu alanda gelişme kaydetmesi bekleniyor.

Oculus’un başına geçen Barra, CEO olarak görev alacak. Daha önce bu görevde Brendan Iribe görev almıştı. Facebook tarafından bu alanda yapılan yatırımlar ve yeni transfer, bu yeni teknolojide Facebook’un oldukça iddialı olduğu da gösterdi.  Google, Xiaomi gibi markalarda deneyim sahibi olan ve kendini bu alanda daha çok geliştirme başarısı elde etti. Bu bakımdan yöneticinin bu alanda fark yaratması ve Facebook’a katkı sağlaması bekleniyor.

Facebook üzerinden Barra transferi şöyle duyuruldu;

Uber’e Türkiye’de devlet ayarı

0

Bütün dünyada hızla büyürken Türkiye’de de hızlı şekilde yaygınlaşan araç paylaşım servisi Uber’e devletten ince ayar geldi. 

Ticaret odalarının üyelerine gönderdiği bir yazıda, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin Turizm Bakanlığı’nın yayınladığı genelgeyi hazırlatarak Uber’e ağır cezalar kesilmesini talep ettiği ortaya çıktı. 

Uyarı yazısı ise şöyle

“Türkiye Seyahat Acentaları Birliğininden Odamıza gönderilen yazıda, İşletme Belgesiz Seyahat Acentalığı faaliyetlerinin engellenmesi amacıyla T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığının 13.12.2014 tarihinde Bakanlığın üst düzey yetkilileri, 81 İlin Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri ve TÜRSAB yetkililerinin katılımıyla gerçekleştirilen “Türsab Seyahat Acentaları Faaliyetleri Çalıştayı” sonucunda Bakanlıkça 2015/2 Sayılı genelge yayınlandığı bildirilmiştir.

Yeni TTK kapsamında Bakanlıktan işletme belgesi almaksızın ve Birliğe üye olmaksızın ve yine 1618 sayılı yasa ve ilgili mevzuatlarda yer alan iş şartlarına uyulmaksızın, seyahat acentalığı faaliyeti gösteren kişi ve kurumların eylemleri, Haksız Rekabet Suçunu oluşturduğundan gerek denetimler sonucu gerekse online yapılan tespitler ile şüpheliler belirlenmekte ve Savcılık nezdinde şikayet yapılmaktadır.

Genelgenin 12.maddesinde : “Eğitim kurumları(okullar, üniversiteler vb),meslek odaları, dernekler, vakıflar, belediyeler ve kamu kuruluşlarının 1618 sayılı Kanun ve Seyahat Acentaları Yönetmeliğinde tanımlanan tur, paket tur ve transfer kapsamına giren veya münhasır hizmet olarak belirlenen faaliyetlerden herhangi birisini yürütmesi mümkün değildir. Bu tür hizmetlerin yalnızca Bakanlığımızdan işletme belgeli seyahat acentalarınca yerine getirilebileceği ve belgesiz faaliyeti gerçekleştirenler hakkında ceza işlem uygulanacağı hususu bildirilmiştir.

Seyahat acentalarına münhasır faaliyetlerin ve gezi organizasyonlarının TÜRSAB Üyesi Seyahat Acentaları ile yapılması hususunu bilgilerinize rica ederiz.”

Söz konusu yazı, TURSAB’ın Uber’in faliyetlerini durdurmak için resmi kurumlar nezdinde girişime başladığını ve Uber gibi Uber kullanıcılarının da ceza alacağını hatırlattığı anlaşılıyor.

 

Paraşüt’e 2. kez “Yılın SaaS Girişimi” ödülü

0

İnternet ve teknoloji sektöründe gelenek haline gelen Webrazzi Ödülleri’nin 2016 yılı kazananları açıklandı. Küçük ve orta ölçekli işletmeler için geliştirilen bulut tabanlı ön muhasebe uygulaması Paraşüt, Webrazzi’den Yılın SaaS Girişimi ödülünü aldı. Paraşüt bu ödülle SaaS Girişimi kategorisi birinciliğini iki yıl üst üste sahiplenmiş oldu.

Halk oylaması sonucunda adayların belirlenip kazananların seçildiği Webrazzi 2016 ödüllerinde toplam 134 bin 232 oy kullanıldı. Paraşüt, “Yılın SaaS Girişimi” kategorisinde 2.531 oy alarak 1.lik ödülüne sahip oldu.

Paraşüt Kurucu Ortağı Sean Yu, konuyla ilgili olarak şu sözleri aktardı:

“Kendi alanlarında başarılı birçok girişimin yarıştığı Webrazzi 2016 ödüllerinde, halk oylaması ile aday gösterilerek kazandığımız Yılın SaaS Girişimi ödülünü almaktan dolayı çok mutluyuz. Paraşüt olarak bu önemli ödüle iki yıl üst üste layık görülmüş olduk. Yeni yıla başarılarımızı taçlandırdığımız bir ödül alarak başlamak bizi gururlandırıyor.

Sektörde emin adımlarla büyüyor ve hizmetlerimizin kapsamını ise her geçen gün daha da genişletiyoruz. Bugüne kadar 130bini aşkın işletmeye ulaştık. Tüm Paraşüt ekibine ve ödülleri ile bizi daha da ileriye taşıyan kişi ve kuruluşlara çok teşekkür ediyorum.”

Doctolib 28 milyon dolar yatırım aldı

0

Avrupa’daki doktorlar için bir online rezervasyon uygulaması ve yönetim yazılımı olan Doctolib, Accel gibi firmaların sağladığı destek sayesinde 28 milyon dolar yatırım aldı.

2013’te Paris’te kurulan Doctolib, doktorların rezervasyonlarını yönetmesini ve online olarak hastalarla iletişim kurmasını sağlayacak yeni yazılımlar ile destek vermeye başladı. Abonelik üzerinden çalışan sistemde, hastaların doktor ve hastanelere yönelik ihtiyacını daha uygun bir şekilde karşılaması hedeflenirken sağlık çalışanları için de yeni bir platform, tanıtım alanı yarattı. Hastaların bulunduğu bölgeye en yakın doktorları bulmalarını, uygun bir saat için randevu almalarını ve randevularını uygulama üzerinden kolayca takip etmesini sağlayan uygulama, bu açıdan sağlık alanında büyük bir ihtiyacı karşılayarak, asistan görevi görüyor

Rakamlarla Doctolib

Şirket tarafından yayınlanan son raporda Fransa ve Almanya’daki 35 ilde 300 çalışana ulaşıldığı belirtildi. Şimdiye kadar şirket iyi bir çıkış yakalayan ve 26 milyon dolarlık finansman sağlamayı başaran markanın bu alanda daha da popüler hale geleceği tahmin ediliyor. Yeni 28 milyon dolarlık finansman ile oldukça ciddi bir güç kazanan Doctolib, şehirlerde daha fazla doktor ve hastaya ulaşmayı hedefliyor. 2017 yılı sonuna kadar istihdam hedefi ise 150 yeni çalışan daha.

Doctolib CEO’su Stanislas Niox-Chateau yeni yatırım ve Doctolib başarısı konusunda açıklamalar yaparken, hastaların bakımı ve sağlık profesyonellerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi adına sektörde Doctolib’in büyük bir ihtiyaç olduğunu ve bu bakımdan kısa sürede önemli bir başarı yakaladıklarını söyledi.

Doctolib Rakiplerinde Durum Ne?

Markanın en güçlü rakibi New York merkezli ZocDoc. Yeni yatırımlar ile birlikte oldukça güçlü bir hale gelen ZocDos şu anda tüm istatistiklerde Doctolib’i geçmeyi başarıyor. Şirket için yapılan son açıklamalarda markanın 1,8 milyar dolarlık değere ulaştığı belirtildi. Fakat ZocDoc bir risk oluşturmuyor. Zira marka sadece ABD’de faaliyet gösteriyor ve Doctolib için şu anda ABD’ye giriş planı bulunmuyor.

Markanın Avrupa’daki rakipleri ise Doctena ve DocPlanner. Lüksemburg merkezli Doctena geçtiğimiz günlerde Alman rakibi Doxter’ı satın alarak önemli bir kilometre taşını geride bıraktı. Açıklanan son raporlarda DocPlanner geçen yazı 20 milyon dolarlık operasyon artışı ile kapadı ve toplam değerini 34 milyon dolara çıkardı. En büyük rakiplerden biri olarak görülen Doctena’ya karşı sektörde yer alan Doctolib, kıtanın bir numaralı markası olmayı amaçlarken, şu ana kadar hedeflerini tutturmuş görünüyor.

Uber firmaların giderlerinde yüzde 52 oranına ulaştı

0

Yapılan araştırmalarda 2016’da firmalar için en büyük giderlerden birisinin Uber olduğu ortaya çıktı.  

Certified tarafından yapılan araştırmada, özelikle iş dünyasındaki ulaşım ihtiyacının daha çok Uber üzerinden yapılmaya başlandığı belirtildi. Geçtiğimi dönemlerde yapılan araştırmalarda benzer bir eğilimin olduğu da bilinirken, son rapor bu tercihlerin çok daha arttığını gösterdi.

4. çeyrekte şirketlerin tüm masrafların yüzde 52’si Uber için yapılmış. Seyahat ve servis sağlayıcıları olarak ülkelerde hizmet veren firma ve kişilerin gelirlerinin azalmasına yol açan bu durum, ülkelerde pek çok tartışma da yaratmış durumda.

Uber’in Popülerliği Artıyor

Certify’nin verilerine göre, firmaların yaptığı ulaşımların ilk çeyrekte % 43.4’ü , 2. çeyrekte % 72.53’ü, üçüncü çeyrekte % 75’i ve 4. çeyrekte % 52’si Uber ile gerçekleşti.

Uber ve piyasadaki yeni rakibi Lyft, iş adamlarının işlerine daha fazla odaklanmalarını sağlarken, A noktasından B noktasına ulaşmayı kolaylaştırıyor ve aslında ulaşım konusunda gereksiz zaman harcanmasını ve bu alanda gereksiz maliyetlerin ortaya çıkmasını önlüyor.

Konuyla ilgili hazırlanan raporda, 2015 yılı ile 2016 yılı arasındaki değişim de net bir şekilde ortaya çıkarıldı. Raporda da görüleceği üzere 2015’in 4. Çeyreğinde Uber yüzde 40 oranında bir paya sahip olurken, 2016 yılının aynı döneminde yüzde 12 artış yaşandı ve yüzde 52’lik pay ile pastanın en büyük oranı alındı. Bu değişim özelikle taksi şoförleri için ciddi bir zarar yaşandığını gösterdi. Öyle ki Uber’in kazandığı yüzde 12’lik payın yüzde 9’u taksilerden geldi.  2016 çeyreğinde taksi kullanım oranları yüzde 11’de kalırken gelecek yıllarda bu sektörün oldukça zorlanacağı da şimdiden gözler önüne serildi.

Raporlarda dikkat çeken diğer bir değişim ise Lyft için yüzde 2’lik bir artışın olması. Aynı zamanda araç kiralama için de eski yıllarda olduğu kadar bir ilgi yok. 1 yıllık süre içerisinde yüzde 5’lik bir kayıp yaşanırken, tüm bu kayıplara karşın Uber güçlenmeye ve daha fazla kişiye ulaşmayı başardı.

Yolculuk Maliyetleri Ne Kadar?

3 farklı ulaşım tipi üzerinden yapılan araştırmalarda yolculuklar için ortalama maliyetler de çıkarıldı. Buna göre ortalama giderler şöyle;

  • Lyft: 24.99 Dolar
  • Uber: 24.75 Dolar
  • Taksi: 34.62 Dolar

Taksilerin ilgi görmemesindeki diğer bir etken de maliyetlerin yüksek olması. Mevcut araştırmalara göre özel ulaşımda şu an için en uygun seçenek Uber.

Finartz’ın kurucusu Cihan Demir ile konuştuk

0

CES 2017 sırasında düzenlenen Digital Money Forum, fintech konusunda çok önemli oturumlara sahne oldu. Digital Money Forum’u takip eden katılımcıların arasında bulunan ve Türkiye’de önemli bir girişme dönüşmüş olan Finartz’ın kurucusu Cihan Demir ile de konuştuk.

Fiziksel paranın nasıl dijital paraya dönüşeceğini ve yakın gelecekte ödeme teknolojilerinin nasıl çalışacağını anlatan Cihan Demir, fintech konusundaki gelişmeler hakkında önemli bilgiler verdi.

Röportajımızı aşağıda izleyebilirsiniz:

Kaspersky’ın uzmanı Rusya’da tutuklandı

0

Rus antivirüs şirketi Kaspersky’ın üst düzey yöneticilerinden ve önemli mühendislerinden biri olan Ruslan Stoyanov’ın Aralık ayında Rusya’da yürütülen bir soruşturma kapsamında tutuklandığı ve vatana ihanetle suçlandığı ortaya çıktı.

Sergei Mikhailov isimli bir üst düzey Rus gizli servis ajanının da tutuklandığı soruşturmada, Ruslan Stoyanov batılı devletlerden para alarak bazı hassas bilgileri onlara vermekle suçlanıyor.

Rusya’nın en önemli siber güvenlik uzmanlarından biri

Suçlamaların tam detayları basına verilmiş değil, tutuklanan kişilerin hangi konudaki bilgileri sızdırdığına dair açıklama da bulunmuyor. Ancak Kaspersky’ın tutuklanan yöneticisi Ruslan Stoyanov’un Rusya’daki en büyük hacker’ların tutuklanmasını sağlayan ve bu konuda Rus hükumetine danışmanlık veren çok önemli bir siber güvenlik uzmanı olduğunun altı çiziliyor.

-Ekleme: Kaspersky’dan TechInside’a konu hakkında açıklama geldi:

“Söz konusu dava Kaspersky Lab ile ilgili değildir. Ruslan Stoyanov hakkındaki soruşturma, kendisi Kaspersky Lab’da çalışmaya başlamadan önceki bir dönemle ilgilidir. Elimizde soruşturma ile ilgili detaylı bilgi bulunmamaktadır. Kaspersky Lab’ın Bilgisayar Olayları Araştırma Ekibi’nin çalışmaları bu gelişmelerden etkilenmemiştir.”

Cisco’dan Hintli start-up’a 3,7 milyar dolar

0

ABD’li teknoloji devi Cisco, henüz start-up aşamasında olan, Hindistan orijinli yazılım geliştirme şirketi AppDynamics’i 3,7 milyar dolara satın aldığını duyurdu. Cisco’nun ödediği rakam ise şirketin piyasa değerinin yaklaşık iki katı.

Yazılım temelli servislerini güçlendirmek amacıyla satın almayı gerçekleştirdiklerini duyuran Cisco, piyasa değeri 1,9 milyar dolar olan AppDynamics’i satın alarak, yazılım konusunda önemli bir avantaj elde edecek.

AppDynamics yazılım geliştiriciler için vazgeçilmez

Uygulamaların sunucularda ne kadar hızlı çalıştığını gözlemleyen özel yazılımları bulunan AppDynamics, yazılım geliştiriciler için vazgeçilmez bir hizmet sunuyor. Cisco bu hizmetlerin yeni sahibi olarak, geliştiriciler için mevcut hizmetlerini ve yeni ürünlerini bir araya getiren yeni paketler oluşturacak.

Cisco’nun geçmiş çeyrek dönemdeki 12,4 milyar dolarlık kazancının %29’u yazılımdan geliyor. Dolayısıyla şirket için yazılım sektörü çok önemli bir gelir kaynağı. Şirketin bu pazarda elini güçlendirmek için önemli satın almalar yaparak hizmetlerini çeşitlendirmesi, gelir kaynaklarını koruyup büyütmesine yardımcı olacak.

Google kötü reklam raporu: spam artıyor!

0

Google, son dönemlerde pek çok farklı medya organı gibi sahte haberler yayan kişi ve kurumlara yönelik önemli bir mücadele sürdürüyor. Google tarafından yayınlanan Google Kötü Reklam Raporu ise sektördeki tehlikenin boyutlarını gözler önüne serdi.

Çarşamba günü Google tarafından yayınlanarak oldukça dikkat çeken yeni rapor, sahte haber ve reklamların giderek arttığını gösteriyor. Üstelik Google yaptığı açıklamalarda mutfakta yaşadığı sorunları da açık bir şekilde raporda belirtirken, yanıltıcı içerik nedeniyle yaklaşık 200 yayıncının AdSense ağını çökerttiği bildirildi. Bu tür durumlara karşın Google, Kasım ayında AdSense yanlış sunum içerik politikasını güncellemiş olsa da tüm bunların şu an için sahte haberlere karşı yeterli olmadığı görüldü.

Raporda kullanıcıların ilgisini çekebilecek güncel içeriklerin kullanıldığı ve özelikle Adsense üzerinden bu içeriklerin kısa sürede binlerce sitede yayınlanabildiği ifade edilirken, raporda dikkat çeken detaylara yer verildi.

Google tarafından paylaşılan raporda dikkat çeken detaylar şöyle;

  • Google’ın reklamcılık politikalarını ihlal ettiği için 2016 yılında 17 milyar reklam kaldırıldı.
  • 112 milyon “tıklama hilesi olarak tanımlanan reklamlar devre dışı bırakıldı. Bu rakam 2015’in altı katı bir rakamı ifade ediyor
  • 2015 yılında 12,5 milyon olan kötü reklamlar 2016’da 68 milyona yükseldi ve tüm bu reklamlar devre dışı bırakıldı.
  • Yasadışı kumar ihlalleri nedeniyle 17 milyondan fazla reklam devre dışı bırakıldı.
  • Şok etkisi yaratan, yanıltan ve aldatan görüntüler nedeniyle yaklaşık 80 milyon kötü reklamı kaldırıldı.
  • Mobil cihazda 23 bini aşkın otomatik tıklama reklamı tespit edildi ve devre dışı bırakıldı.
  • Google’ın algılama sistemlerini kandırmaya çalışmak için yaklaşık 7 milyon kötü reklam Adsense üzerinden yayınlandı.
  • Google, kilo verme alanında dolandırıcılığa teşvik eden 47 bin siteye karşı harekete geçti ve bu siteleri sistemden engelledi.
  • İstenmeyen yazılımlar yüzünden 15 binden fazla site yasaklandı.
  • Kötü amaçlı yazılım içeren 900 bin reklam devre dışı bırakıldı.

Online reklam konusunda kullanıcıların büyük bir kısmı Google servislerini kullanılırken, Google için tüm bu çalışmalar büyük bir iş yükü ve zaman gerektirirken, açıklanan istatistiklerdeki veriler bu konuda kullanıcıların ne kadar yoğun şekilde kullanıcıları kandırmaya, aldatmaya ve tüm bu çalışmalar üzerinden gelir elde etmeye çalıştığı gösterdi.

Çiftliklerde BovControl ile yeni dönem: ineklerin interneti geliyor

0

BovControl adı verilen yeni sistem, çiftlik işlerini çiftçiler adına daha da kolay hale getiriyor. Et ve süt üretiminin en üst seviyeye çıkararak verimin artması, hayvanların sağlık takibinin yapılması, gebe hayvanların ve yeni doğanların bakımlarının yapılmasında büyük bir kolaylık sağlayan BovControl, ilk denemelerinde oldukça beğenildi.

Sao Paulo’da bir gökdelende geliştirilen proje, kısa süre içerisinde sınırlarını aşarak popüler bir hale gelirken şu anda Brezilya’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar geniş bir alanda kullanılıyor. Marka her ne kadar 5 yıl önce kurularak faaliyete başlamış olsa da BovControl uygulaması, kurucu Danilo Leao’nun nesnelerin internetini farklı bir alana taşıması ile dikkatleri çekiyor. Evet, son yıllarda nesnelerin interneti dilimize dolanmış olsa da yeni tanım çok daha ilgi çekici: İneklerin İnterneti!

BovControl Küresel Açlığa Yardım Edebilir Mi?

Yeni uygulamanın temel amacının açıklanması oldukça dikkat çekti. Zira ineklerden maksimum verimin alınmasını hedefleyen bu proje sayesinde küresel açlığın iyileştirilmesinin amaçlandığı duyuruldu.

Uygulama Nasıl Kullanılıyor?

Uygulama için yapılan tanıtımlarda kullanımın oldukça basit olması da dikkat çekti. Kolay ve sade bir ara yüz, temel bilgi girişleri ve yapay zeka yardımı ile kullanıcılara sunulan uyarılar ve hatırlatıcılar. Çiftçilerin uygulamayı için ilk önce uygulamaya veri girişi yapması gerekiyor. 

Çiftlikteki tüm ineklerin doğum tarihi, ilaçları, aşıları ve ağırlığı gibi temek verilerinin girilmesinin ardından sistem çalışmaya başlıyor. Üstelik uygulama kullanımı sırasında internet bağlantısının olması zorunlu değil. Çiftçi çevrimdışı olduğunda, uygulama sunucularına bilgiler yüklenene kadar telefonda kayıtlı tutulur ve çevrimiçi olunduğunda tüm bilgiler sunucuya yüklenerek güvene alınır.

Uygulamada yapılacak işlemler bunlarla sınırlı olurken, hayvanların takip edilmesi ve kolay bir şekilde veri analizinin yapılabilmesi adına hayvanların kulağına ısıya duyarlı bir aparat takılıyor.

Uygulama Ne İşe Yarıyor?

İneklerin interneti olarak adlandırılan yeni sistem, bir ineğin gerektiği kadar fazla süt üretmediğini fark edebilir, doğum yapacak bir hayvanın doğumunu takip ederek doğum zamanında kullanıcıyı uyarabilir ve tüm bu durumlar için yapay zeka yardımı ile farklı öneriler sunabilir. Üstelik uygulama Bluetooth desteği sunan diğer araçlarla da uyumlu bir şekilde çalışabiliyor. Böylece ineklerin ağırlığının ölçülmesi sırasında eğer tartınız Bluetooth desteği sunuyorsa, elde edilecek veriler direk uygulamaya aktarılarak kayıt altına alınabiliyor.

BovControl, binlerce çiftlikte şu anda kullanımda. İnekler için özel olarak kulaklık etiketleri kullanıldığından dolayı uygulamada hayvanların ayırt edilmesi de oldukça kolay bir şekilde sağlanabiliyor. Aynı zamanda inek nüfusunun kalabalık olduğu bir çiftlikte tüm işlerin kağıt kalem ile yapılmaya çalışılması ve tekrar tekrar durumların kontrol edilmesi zorluk yarattığından dolayı BovControl tüm bu aşamalarda büyük bir kolaylık sağlıyor. 

Uygulamanın kullanıcı tabanı her hafta yüzde 3 ila yüzde 5 artıyor. Şirket 10 çalışan ile yola çıkarken, kısa sürede yaşanan gelişme ile birlikte şu anda 16 kişi ile hizmet veriliyor.

MacOS Sierra 10.12.4 ile gece modu geldi

0

MacOS Sierra 10.12.4, bu sabah geliştiricilere resmen sunuldu. Yeni güncellemede dikkat çeken ise Night Shift olarak adlandırılan gece modu özelliği oldu.

IOS 9.3 ile iOS cihazları için ilk kez tanıtılan Night Shift, bir cihazın ekranını mavi bir tondan sarı renk tonuna yavaş yavaş kaydırarak mavi ışığa maruz kalınmasını azaltmak üzere tasarlanmıştı. MacOS Sierra 10.12.4 ile birlikte bilgisayarlar içni de geliştirilen gece modu, böylece gece bilgisayarları ile çalışacak kişilerin göz sağlığını çok daha iyi hale getirecek ve kullanımda rahatlık sağlayacak.

Gece modunun Mac’te nasıl işlediğine ilişkin resmi olarak yayınlanan video sayesinde ilgili özelliği daha yakından inceleyebilirsiniz.

MacOS Sierra 10.12.4 Gece Modu Özelliği

Gece modu ile ilgili ayarlar, Sistem Tercihleri ​​ bölümünde yer alıyor. Bu bölümde, kullanıcılar günbatımı ve gündoğumuna göre özelliğin nasıl çalışacağını belirleyebiliyor. İstenildiği takdirde ise tüm bu işlemlerin otomatik bir şekilde yapılması da sağlanabilir. Üstelik ayarlarda manuel geçiş ve ekranın renk sıcaklığını tercihlere göre değiştirmek için de seçenekler var.

Ayarlar bölümünden Night Shift açılıp kapatılabiliyor.

Gece modu özelliği pek çok kullanıcı tarafından f.lux yazılımı ile sağlanıyordu. Sadece Mac’lerde değil, Windows gibi farklı işletim sistemleri ile uyumlu olan bu uygulama, kişilerin otomatik bir şekilde ekranını mevcut saate göre ayarlanmasını sağlıyordu. Ancak 10.12.4 macOS Sierra ile yerleşik bir özellik olarak gelen gece modu özelliği sayesinde üçüncü taraf uygulamasına olan ihtiyaç ortadan kaldırılıyor.

Gece modu özelliği için hazırlanan özel ayar penceresi.

MacOS Sierra 10.12.4, şu an sadece geliştiricilere açılmış durumda. Ancak yakın gelecekte genel beta test cihazları tarafından kullanılabilir duruma getirilecek. Güncellemenin tüm kullanıcılar için Mart veya Nisan ayında sunulması bekleniyor.

Vivaldi CEO’sundan Microsoft’a edge çıkışı

0

Vivaldi CEO’su Microsoft’u güncellemeler sonrasında varsayılan tarayıcı olarak Edye’yi geri yüklediği için eleştirdi.

Vivaldi Technologies’in CEO’su geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalarında Microsoft’u hedef aldı. Windows 10’da varsayılan tarayıcı olarak gelen Edge’nin kullanıcılara zorla sunulduğunu söyleyen CEO, bu konuya dikkat çekti.

Edge İçin Microsoft Kullanıcıları Zorluyor!

CEO Jon von Tetzchner, Microsoft’un Edge’in düşük kullanımı nedeniyle endişelendiğini ve bunun da kabul edilebileceğini söylerken, her güncelleme sonrasında Edge’nin varsayılan tarayıcı olarak sistemde yer almasına tepki gösterdi. Microsoft’un bu hamlesi ile kullanıcıları zorladığını ve bunun da etik olmadığını belirten CEO, yaptığı açıklamalar ile dünya genelinde oldukça dikkat çekti.

Vivaldi’nin aynı adlı tarayıcısı, beta testini takiben Nisan 2016’da 1.0 sürümü ile tarayıcı sektörüne giriş yapmıştı. Bu tarih itibari ile yeni tarayıcı için oldukça olumlu yorumlar gelse de kullanım oranları istenilen seviyelerde değil. Tarayıcının Windows, OS X / MacOS ve Linux’ta uyumlu bir şekilde çalışabilmesi, farklı işletim sistemlerinde de Vivaldi deneyimi yaşanmasını sağlıyor. Fakat Computerworld’un yaptığı son ölçümler sonrasında hala Vivaldi’nin tarayıcı pazarındaki payının ölçülebilir durumda olmadığı görüldü.

CEO tarafından yapılan açıklamalarda mevcut durumun diğer bir yanına daha dikkat çekildi. Windows 10 güncellemeleri sonrasında varsayılan tarayıcı Edge olsa da çoğu kullanıcı bunun farkına çok daha sonra varıyor. Aynı zamanda kullanıcıların büyük bir kısmı da Windows 10’da varsayılan tarayıcı değiştirme konusunda zorlanıyor.

Microsoft’a Çağrı!

Von Tetzchner yaptığı açıklamada Microsoft’u uygulamayı durdurması için çağrı yaptı. Microsoft, von Tetzchner’in eleştirilerine ilişkin bir açıklama yapmadı.

NASA uzun yolculuklarda astronotları donduracak!

0

Mars’a insan göndermek için hazırlık yapan NASA, yolculuğu çilesiz hale dönüştürmek ve 200-300 gün sürmesi beklenen yolculuk boyunca astronotların ihtiyaç duyacakları gıda, su, egzersiz ihtiyaçları gibi yer kaplayan ve ağırlık yapan detayları elimine etmek için, astronotları dondurma yöntemini tartışıyor.

NASA’nın projesine göre, hem Mars’a hem de daha uzak gezegenlere insan gönderirken, astronotları, hiptotermia şartlarına benzer bir şekilde uykuya yatırmak mümkün olacak. Bilim kurgu filmlerinde onlarca yıldır işlenen bu temaya göre insanlar “torpor” adı verilen özel bir konumda dondurulacaklar. 

Hipotermia sonrasında hayvanlarda test edilen bu süreç, canlıların tüm fiziksel ve beyin aktivitlerinin son derece yavaşladığı ancak durmadığı bir yaşam durumu olarak tanımlanıyor.

Astronotlara burundan sıvı verilecek

Burundan sıvı almayı mümkün kılan RhinoChill isimli bir cihazla Astronotlara burundan verilecek özel bir sıvı sayesinde vücudun ve beynin torpor sürecine girmesi sağlanacak. Astronotların özel bir ısı seviyesini sabit tutan özel kapsüllere yerleştirilmesi sayesinde, uzun yolculuklar torpor sürecinde gerçekleştirilecek. Uzay gemisi hedefe varmadan birkaç gün önce RhinoChill cihazı astronotların vücudunu ısıtmaya ve uyandırmaya başlayacak. Böylece astronotlar aylar ve hatta yıllar sürecek uzay yolculuğunu, tamamen uyku sürecinde ve bilinçsiz şekilde geçirecekler, hedefe varmadan birkaç gün önce ise uyanıp yolculuğu sonlandırmak için gerekli hazırlıkları yapacaklar.

NASA için bu özel teknolojiyi geliştiren SpaceWorks şirketi, teknolojinin henüz teori aşamasında olduğunu ve gerekli donanımların geliştirilmesi, hayvanlar üzerinde testi gibi aşamalardan sonra insan testleri için izin alınması ve çok uzun bir test süreci gerektiğini hatırlatıyor. Ancak NASA şimdiden bu teknolojiye büyük yatırım yapmış durumda. Teknoloji 200 günlük Mars yolculuğuna yetişmese bile yıllar sürecek daha uzun yolculuklar için kullanılması kaçınılmaz olacak.

Global Game Jam, dünyayla aynı anda İstanbul’da yapıldı

0

İlk kez 2009 yılında başlayan ve oyun yapımcılarını bir araya getiren Global Game Jam (GGJ) maratonu, 20-22 Ocak tarihleri arasında tüm dünyayla aynı anda İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Halit Aydın Kampüsü’nde gerçekleştirildi. 2017 ayağı 95 farklı ülkede 700’ün üzerinde merkezde yapılan GGJ etkinliğine katılan oyun yapımcıları, ‘dalga’ temasına uygun oyunlar geliştirdi.

2 günde 13 oyun

Görsel tasarım, programlama, oyun tasarımı, müzik vb. pek çok alandan birbirini tanımayan katılımcının İAÜ Halit Aydın Kampüsü’nde yeni ve farklı bir ortamda bir araya gelmesiyle başlayan etkinlik, özellikle kendisini geliştirmek isteyen, sektörü tanımak ve kariyerini bu alanda sürdürmek için portfolyo hazırlayan tüm amatör ve profesyonel katılımcılar açısından önemli bir fırsat oldu.

İAÜ Güzel Sanatlar Fakültesi, Çizgi Film ve Animasyon Bölümü’nün organizasyonuyla Türkiye’de oyun yapımcılarını bir araya getiren etkinlikte 52 oyun yapımcısı, uykusuz geçen 2 gün 2 gece sonunda 13 oyun geliştirdi. İnovasyon, yaratıcılık ve iş birliği motivasyonu esas alan etkinlikte, katılımcılar ilk akşam tüm dünya ile aynı anda duyurulan ‘dalga’ teması çerçevesinde oyunlarını geliştirdiler ve tema çerçevesinde ortaya çıkardıkları oyunları etkinliğin son akşamında GGC internet sitesinde sundular.

Türkiye’deki oyun sektörünün ilerlemesine de önemli bir katkı sunan GGJ, bir yarışmadan ziyade iş birliği ve dostluğu esas alan, sinerji yaratmaya dayalı ve tamamen gönüllülük esasında gerçekleştirilen bir etkinlik. Oyun yapımı; görsel tasarım, programlama, oyun tasarımı, müzik gibi pek çok alandan insanın birlikte çalışmasını gerektiren karmaşık bir süreç. Etkinlikte katılımcılar ilk akşam duyurulan ortak bir tema etrafında oyun geliştiriyor, ardından geliştirilen oyun, etkinliğin son akşamında sunuluyor.

Yapı Kredi’den yapay zekalı verimlilik uygulaması

0

İTÜ ARI Teknokent yerleşkesi içerisinde 2015 yılında ofisini açan Yapı Kredi Teknoloji, Ar-Ge projelerinde verimliliğe odaklanarak geliştirdiği Safir, müşterilerden farklı kanallar aracılığıyla yazılı olarak gelen bankacılık işlem talimatlarını doküman içeriklerinden analiz ediyor ve çıkardığı işlem bilgilerini bankacılık ekiplerine yönlendirerek zamandan tasarruf sağlıyor. Yapı Kredi Teknoloji’nin hayata geçirdiği bir diğer önemli proje olan Akıllı Yönetim Sistemi (IMS) ise belirli bir zaman diliminde gelecek işleri önceden tahmin edebiliyor.

Verimliliği artıran akıllı yönetim sistemi

Yapı Kredi Teknoloji, İTÜ ARI Teknokent içerisinde, kısa zaman diliminde makine öğrenmesi ve doğal dil işlemede öncü uygulamaları hayata geçirdi. Yapı Kredi Teknoloji’nin finans alanının ötesine geçen ve farklı sektörlerin ihtiyaçlarına da cevap veren ürün ve çözümler üzerinde çalıştığını belirten Yapı Kredi Teknoloji Genel Müdürü Mustafa Dündar şu değerlendirmede bulundu:

“Yapay zeka ve doğal dil işlemeyi birleştirdiğimiz bu projemiz, müşterilerden yazılı olarak gelen bankacılık işlem talimat dokümanlarını, herhangi bir insan emeği olmadan tamamen yapay zeka ile anlayıp, işlem tipi ve detay bilgilerini çıkarmaktadır. Böylece yapay zeka ile dijitalleştirilen süreç, bir insan tarafından onaylanarak sonlandırılıyor. Türkiye’nin dijital bankası Yapı Kredi’de hali hazırda kullanılan bu teknoloji, yılda milyonlarca talimatı insan emeği olmadan işleyip bankacılık işlemlerini tek adımda onaya sunarak yapılabilir hale getirdi. Bu alanda, Safir dışında Türkçe doğal dil işlemeyi yapay zeka ile birleştiren bir başka yapı bulunmuyor. Bu projemiz ile de 2016 yılı En Başarılı Koçlular Yarışması ‘Dijitalleşenler’ kategorisinde 1.’lik ödülüne layık görüldük.”

Dijital dünyada aileler hangi alışkanlıkları kazandı?

Intel Security, evlerde kişi başına düşen internete bağlı cihaz sayısındaki artışla doğru orantılı olarak ortaya çıkan zorlukları ve yeni kazanılan alışkanlıkları araştırdı.

“Bağlı Dünyada Yeni Aile Dinamikleri” adlı araştırma sonuçlarına göre; ailelerin yüzde 76’sı çocuklarının yatağa internet bağlantılı bir cihazla girmesine izin verirken, ebeveynlerin sadece yüzde 23’ü çocuklarının internetteki hareketlerini takip eden güvenlik yazılımlarını kullanıyor.

Araştırma, ebeveynlerin evlerinde internet bağlantısını yönetmek için uygunsuz siteleri engellemek, cihazlarla harcanan süreyi kontrol etmek ve zaman zaman internetin bağlantısını tamamen kesmek gibi basit yöntemlere başvurma ihtiyacına dikkat çekiyor.

Akıllı ev sistemlerine ve internet bağlantılı cihazlara olan ilgi hızla artıyor. Gartner’in yayınladığı tahminlere göre, 2020 yılına dek evlerde 10,5 milyardan fazla internete bağlı cihaz olacak. Bu cihazların güvenliği ise henüz göz ardı edilen bir konu. Oysa hassas verilerin de saklandığı bu cihazlar uçtan uca korunmadığı takdirde bilgi hırsızlığı gibi yüksek riskler doğuruyor.

Cihazların yarattığı bu potansiyel riske değinen Intel Security Tüketici Güvenliği Baş Yöneticisi Gary Davis, “Teknolojinin sağladığı kolaylıklar tüketicilere yeni ve zengin deneyimler yaşatıyor. Ancak beraberinde de çok büyük güvenlik açıkları getiriyor. Bu nedenle ebeveynleri ailelerinin bu cihazlarla nasıl etkileşimde olduklarını etkin bir şekilde yönetmelerini sağlamak üzere desteklemeliyiz. Tüketiciler doğru güvenlik ve gizlilik önlemleri alındığında, kendilerini güvende hissederek akıllı bir evde yaşamanın tüm avantajlarından tam olarak yararlanmaya başlayacaklar” dedi.

Gelişen teknoloji için gelişmiş güvenlik önlemleri alınmalı

Dijital dünyada aktif olarak yaşayan ve çevrimiçi riskler konusunda endişe duyan ebeveynler çocuklarının cihaz kullanımını izlemek için halen eski yöntemleri kullanma eğiliminde. Araştırma sonuçlarına göre, ebeveynlerin yüzde 80’i, çocuğunun sorunlu bir kişi ya da bir siber suçlu ile çevrimiçi etkileşiminden endişe duyuyor. Ancak anne-babaların sadece yüzde 35’i, çocuğunun cihaz kullanımını kendi denetiminde tuttuğunu belirtiyor. Yüzde 23’ü ise bunu bir yazılım aracılığıyla yaptığını ifade ediyor.

Günümüzün dijital alışkanlıkları aile içi yaşamı değiştirdi

Akıllı telefon ve tabletlerin hızla yaygınlaşmasıyla birlikte aileler yeni bir yaşam şekli benimsemeye başladı. Aile içerisinde tartışılan konular ve kurallar da değişime uğradı. Örneğin; çocukların yatağa gidiş alışkanlıklarında önemli değişimler yaşandı. Ankete katılanların yüzde 32’si çocuklarının internete bağlı bir cihazla yatmak için tartışma yarattığını belirtiyor. Anne-babaların yüzde 76’sı çocuğunun internet bağlantılı bir cihazı yatağa almasına izin veriyor.

Elbette ebeveynler cihaz kullanımını izlemek için her zaman çocuklarının yanında olamıyor. Araştırma sonuçlarına göre, ebeveynlerin yüzde 34’ü, çocuklarının uygun olmayan bir web sitesini ziyaret ettiklerini daha sonra fark ettiklerini söylüyor.

Çocukların çevrimiçi etkileşimi kadar ekran başında geçirilen süre de ebeveynlerin yeni endişe konuları arasında. Araştırmaya katılan anne-babaların yüzde 48’i çocuklarının günde 1-2 saat ekran karşısında olmasına izin veriyor. Ebeveynlerin yüzde 20’si ise buna günde bir saatten az bir süre izin veriyor.

Bununla birlikte ebeveynler de kimi zaman çocukları gibi elektronik cihazları kullanmamaları gereken zamanları unutabiliyor. Ebeveynlerin %36’sı aile içi özel zamanlarda cihazlarıyla vakit geçirdikleri için çocukları tarafından eleştirildiklerini dile getiriyor.

Ailelerin güvende olması için ipuçları

Araştırmaya göre ebeveynlerin büyük bir çoğunluğu internetteki potansiyel tehlikeler hakkında çocuklarıyla konuşmanın öneminin farkında. Ailelerin yaklaşık yüzde 85’i çocuklarıyla internette yaşanabilen riskleri konuştuklarını belirtiyor.

Intel Security, bu riskler karşısında kullanıcıların korunabilmesi için ebeveynlerle bazı ipuçları da paylaştı:

Bilgilendirmeye erken yaşlarda başlayın: Çocuklarla çevrimiçi güvenlik hakkında ne kadar erken yaşta konuşmaya başlanırsa, büyüdüklerinde bunu bir alışkanlık haline getirmeleri o kadar kolaylaşır. Küçük yaşta çocuklar için “bilmediğiniz kişilerin e-postalarını açmayın” gibi basit kurallarla başlamak en iyisidir. Böylece çevrimiçi güvenliğin normal davranışın bir parçası olduğu algısı oluşturulur.

İyi örnek olun: Elektronik cihazlarla zaman çok hızlı akıyor ve çocuklar tüm alışkanlıklarını ebeveynlerini taklit ederek kazanıyor. Anne ve babalar, evde oldukları zaman sosyal ağlarda geçirdikleri süreyi kısıtlayarak ve akıllı telefon ya da tabletlerini bir kenara bırakıp ailelerine zaman ayırarak olumlu bir örnek oluşturabilirler.

Yabancıları uzak tutun: Çoğu çocuk, çevrimiçi cihazlarla erken yaşlarda tanışarak interneti normal hayatın bir parçası olarak algılayabiliyor. Bu da çocukların yanlış bir güvenlik duygusu içinde yetişmeleri ve tehlikeler karşısında bilinçsiz olmalarına yol açıyor. İnternetteki potansiyel riskleri bilmeyen çocuklar, onlardan yararlanmaya çalışan suçlular ve çocuk profili oluşturarak onları kandırmak isteyen kişilerle (catfish) fark etmeden etkileşime girebiliyor. Ayrıca bu sadece sosyal medyada değil, hizmet amaçlı kullanılan internet siteleri ve uygulamalarda da geçerli. Bu nedenle çocuklara herkesin bu sitelerde sahte hesap açabileceği, yanlış bilgi paylaşabileceği ve bu nedenle yabancılardan gelen istekleri reddetmeleri öğretilmeli.

Ev içi ağınızı kontrol altına alın: Evdeki internet ağı tüm bağlı cihazlarınızın merkezidir. McAfee Secure Home Platform gibi yeni çözümler bu ağa bağlı cihazların yönetimi ve korunmasını kolaylıkla sağlar. Aynı zamanda ebeveyn kontrol özellikleri ile ailedeki tüm kullanıcıların internet kullanımları kişiye özel tasarlanabilir ve izlenebilir.

Google I/O 2017 tarihleri belli oldu

0

Google’ın tüm dünyadan ilgi toplayan geliştiriciler konferansı I/O’nun 2017 tarihleri belli oldu.

17-19 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek olan Google I/O konferansı bu yıl da geçen yılki konferansın yapıldığı Kaliforniye/Mountain View’da yapılacak.

Google 2017’nin Google I/O duyurusunu ise doğrudan değil de, şifreli bir tweet ile yaparak dikkat çekti.

Bilgiler şifreli puzzle’da

Konferansın yapılacağı adresin lokasyon verilerini içeren bir puzzle yayınlayan Google böylece geliştiricilere eğlenceli bir davetiye de göndermiş oldu. Yine de şimdilik kayıt detayları belli değil.

Google’ın bu yılki I/O konferansında, 2017 boyunca öne çıkacak ürün ve hizmetlerini tanıtması ve sonraki yıllarda kullanıma girecek erken teknoloji çalışmaları hakkında geliştiricilere bilgi vermesi bekleniyor.

Firefox güncellemesiyle oyun performansı arttı, uyarı sistemi eklendi

0

Firefox yeni bir sürüme daha yükseltildi. WebGL 2 standardını destekleyen ilk tarayıcı olmayı başaran Firefox, bu alanda kullanıcılara daha fazla 3D grafiklerden faydalanma imkanı sunacak. WebGL 1’in sağlam temelini genişleten WebGL 2, pek çok önemli desteği sunarken oyun performansını arttırıyor. Kullanıcılara sağlanacak kaliteli oyun deneyimi aynı zamanda geliştiricilerin web üzerinde daha ilgi çekici görsel içerik oluşturmalarını sağlayacak. WebGL2 standardı Firefox ile Windows, MacOS ve Linux’ta desteklenecek. Firefox 51 sürümü ile gelen yeni özellik güncelleme ile cihazlara alınabilir.

Firefox tarafından paylaşılan özel bir demo ise şöyle;

Firefox Uyarı Sistemi Geliyor!

Oyunlar için sağlanan desteğin yanı sıra Firefox için kullanıcılar daha güvenli bir ortama kavuşacak. Firefox yeni sürümü ile e-posta hizmeti veya banka şifrelerini toplayan, ancak HTTPS ile güvence altına alınmayan web sayfası, potansiyel tehditler olarak daha net bir şekilde vurgulanacak ve kişiler bu web sitelerine karşı uyarılacak. Bugüne kadar Firefox, bir web sitesinin güvenli olduğunu yeşil bir kilit simgesi ile gösteriyordu. Yeni sistem ile birlikte mevcut uyarılar ise şöyle görülecek;

 

Önceki sistemde güvenli siteler için kullanılan uyarı sistemi
Önceki sistemde güvensiz siteler için kullanılan uyarı sistemi
Yeni sistemde güvenli siteler için kullanılan uyarı sistemi

Site ile ilgili detaylı bilgilere kilit üzerine tıklayarak öğrenebilecek kullanıcılara detaylı uyarılar gösterilecek. Bu uyarılar ise şöyle;

“Bağlantı Güvenilmez”

“Bu sayfa kişisel bilgileri tehlikeye atabilir”