Endüstri 4.0 Türkiye’de %8 büyüme sağlayacak

0
Dijital Dönüşüm Derneği tarafından İstanbul’da düzenlenen Endüstri 4.0 Türkiye Forumu, Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Çok sayıda akademisyeni ve özel sektör temsilcisini buluşturan forumda dijitalleşen dünyanın bir parçası olabilmenin yol haritası çizildi. Dijital Dönüşüm Derneği Başkanı İsmail Hakkı Polat’ın açılış konuşmasıyla başlayan forumda Siemens Türkiye İcra Kurul Üyesi Ali Rıza Ersoy, Vestel Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Ultav, Endüstri 4.0 uygulamalarını ve bu konuda merak edilenleri anlattı. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Dijital Dönüşüm Derneği Başkanı İsmail Hakkı Polat, yeni sanayi devriminin iş ve sosyal yaşamda büyük değişimler getireceğini belirtti. 4. Sanayi Devrimi’ni dijital dönüşümün büyük bir dalgası olarak gören Polat, ilerleyen yıllarda bu değişimin etkilerinin daha fazla hissedileceğini dile getirdi.

4. Sanayi Devrimi’nde insana ihtiyaç kalmayacağı endişesinden kurtulalım

Endüstri 4.0 Türkiye Forumu’nda konuşan Siemens Türkiye İcra Kurul Üyesi Ali Rıza Ersoy, işletmelerin en çok merak ettiği konulara açıklık getirdi. Makineler çağı olarak adlandırılan yeni sanayi devriminde insan unsurunun daha fazla önem kazanacağını belirten Ersoy, fabrikaların robotlaşacağı ve insana ihtiyaç kalmayacağı endişesinden kurtulmamız gerektiğine değindi. Ersoy: “Endüstri 4.0 makinelerin birbiri ile iletişimde olacağı bir dönemi işaret ediyor. Makinelerle ilk defa tanışmayacağız ancak üretim sürecinde makinelerin bu kadar etkili olacağı bir dönemi ilk kez yaşayacağız. Burada istihdamın azalacağı korkusu yerini güvene bırakmalı. Çünkü bahsettiğimiz 4. Sanayi Devrimi, 20 yıl içinde oluşumu tamamlanması planlanan bir süreç ve Almanya dahi bu devrimle istihdamın yüzde 6 artacağına vurgu yapıyor. Yeni dönemde makineleri tasarlayacak, programlayacak, algoritmalarını oluşturacak insan gücüne de ihtiyaç olacak. Bu nedenle diğer sanayi devrimlerinde olduğu gibi bu devrim de bir istihdam kaynağı olacak” diye konuştu.

28 milyar nesne internete bağlı hale gelecek

Endüstri 4.0’ı kısaca sanayinin dijitalleşmesi olarak tanımlayan Ersoy, 2020 yılına kadar 28 milyar nesnenin internete bağlı hale geleceğini belirtti. Oluşacak büyük verinin ve üretilen bilgilerin şirketleri bulut depolamaya daha fazla yönlendireceğini ve işletmelerini yüzde 35’inin bulut depolama sistemlerini kullanacağını ifade etti.

4. Sanayi Devrimi Türkiye’ye yüzde 5 ila 8 arasında bir büyüme şansı sunuyor

Ersoy, gerekli planlamaların hızlıca yapılması ile Türkiye’nin diğer sanayi devrimlerinde kaçırdığı uzun yıllara nazaran bu kez devrimi sadece birkaç yıl gerisinden yakalayabileceğini belirtti. Ersoy sözlerini şöyle sürdürdü: “Şirketler kadar ülkelerin de 4.0 sistemine geçmesinin konuşulması gerekiyor. Almanya 20 yılda bu devrimi gerçekleştirmeyi planlarken Türkiye’nin en geç 30 yıl içinde süreci tamamlaması lazım. Almanya’nın 3-5 yıl gerisinde kalmamız büyük bir kayıp ya da kapatılamayacak bir açık değil. Ancak bunun için hızlı adımlar atmamız gerekiyor. Bu adımlar ekonomide yüzde 5 ila 8 arasında bir büyüme şansı yakalayabilmemize fırsatlar sunabilir.” Sanayi 4.0’a geçiş konusunda Sanayi Bakanlığı’nın mevzuattaki engelleri kaldırmak için çalışmalar yaptığını kaydeden Ersoy, bugünden oluşturulacak altyapının 4.0’dan sonra gelecek 5.0 hatta 6.0’ın da altyapısını oluşturacağını kaydetti.

Önümüzdeki 20 yıl çok önemli

Türkiye’nin dünyada eşi olamayan birçok özelliğe ve avantaja sahip olduğunu dile getiren Vestel Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Ultav ise önümüzdeki 20 yılın çok önemi olduğunu ve inovasyonun harekete geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

Lenovo kurumsal ürünlerinin üretimini Avrupa’ya taşıyor

0
Dünyanın lider PC üreticisi ve sunucu pazarının yükselen oyuncularından Lenovo, x86 sunucuları, depolama ürünleri ile veri merkezi ortamı da dahil olmak üzere kurumsal ürünlerinin üretimine Avrupa’da başlayacağını duyurdu. Lenovo’nun 6 yıldır stratejik ortağı olan Flex’in Macaristan’da x86 ürün gamı üretime başlamasıyla daha etkin çözümler üretilebilecek. EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) bölgesi müşterileri ve iş ortakları, beş güne kadar daha hızlı teslimat, daha düşük operasyon maliyeti ve taleplerinin karşılanmasında daha hızlı ve esnek çözümler sunulması gibi avantajlardan faydalanabilecekler. Bu aynı zamanda Lenovo’nun EMEA bölgesindeki rekabetçi gücünü artırarak, sunucu pazarındaki konumunu güçlendirecek. Lenovo’ya özel yapılanacak ve Macaristan’da yer alacak Flex tesisi 2016 yazıyla birlikte sistem kurulumu, depolama ve iletişim seçenekleri ve özel üretim sistemleri de dahil olmak üzere tüm x86 ürün gamını üretim yelpazesine katacak. Stratejik ortaklığı çerçevesinde bugüne dek PC, telefon ve ThinkServer üretiminlerine de destek veren Flex tesisi yakın zamanda Lenovo’nun EMEA bölgesindeki beş milyonuncu bilgisayarını ürettiğini duyurmuştu. Lenovo Veri Merkezi Grubu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Wilfredo Sotolongo konuyla ilgili şunları söyledi: “Üretimi Avrupa’ya taşımak, müşterilere somut faydalar sağlayacak stratejik bir karar. Müşterilerimiz Macaristan’da üretme başlama kararımızı oldukça olumlu karşıladı. Bu kararımızın, kurumsal pazardaki yetkinliğimizi artıracağına ve EMEA bölgesindeki müşterilerimize çok daha hızlı ve verimli bir hizmet sunmamıza yarayacağına inanıyoruz.”

WhatsApp ve Messenger artık rakipsiz değil

0
Facebook’a ait iki anında mesajlaşma yazılımı, WhatsApp ve Facebook Messenger, mesajlaşma piyasasındaki en büyük iki dev olarak kabul ediliyor ve hiç bir rakip onları geçemeyecekmiş gibi düşünülüyor. Ancak iki uygulama da 1 milyar düzeyinde kullanıcı sayısına sahip olmasına rağmen, peşlerinden gelen yeni mesajlaşma uygulaması Kik, ikilinin tahtına göz dikmiş görünüyor. Kik hakkındaki son bilgiler çok etkileyici. ABD’deki genç internet kullanıcılarının %40’ına ulaşan Kik’in toplam kullanıcı sayısı 300 milyonu geçti. Kik’in Ocak ayındaki kullanıcı sayısı 200 milyondu. Büyüme hızı ile rakiplerini korkutmaya başlayan Kik’in piyasa değeri ise 1 milyar doları geçmiş durumda. Kik için hazırlanan botların sayısı da 6000’i geçmiş durumda. Bot’lar sayesinde firmalar ürünlerini, hizmetlerini, mesajlaşma yazılımının kullanıcılarına sunabiliyorlar. Bir kullanıcı, pizzacının bot’una, “büyük boy bir karışık pizza istiyorum,” diye mesaj attığında, siparişi işleniyor ve adresine gönderiliyor. Kik’in bu hızlı yükselişi, anında mesajlaşma yazılımlarına milyarlarca dolar yatırım yapan Facebook’u da endişelendiriyor. Kik bu hızla büyümeye devam ederse bir yıl içinde WhatsApp ve Messenger’ı geride bırakabilir.

YouTube’da mobil mesajlaşma başlıyor

0
Dev video paylaşım servisi YouTube bugüne kadar kullanıcılar arasındaki doğrudan iletişim konusunu göz ardı ediyordu. Kullanıcılar birbirine mesaj atamadığı için, bir videonun yayıncısına ulaşmak bazen büyük sorun olabiliyordu. Şimdi ise YouTube’da yeni bir dönem başlıyor. Video paylaşım servisi, mobil uygulama üzerinde kişisel mesajlaşma özelliğini teste başladığını duyurdu. YouTube üzerinde mesajlaşma aynı zamanda YouTube kullanıcılarının video linklerini paylaşması için de yeni bir fırsat sunacak. Kullanıcılar beğendikleri veya yayınladıkları videoların linklerini paylaşmak için Facebook Messenger, WhatsApp, SMS veya benzeri mecraları kullanmak zorunda kalıyorlardı. Bunun için de önce YouTube uygulaması içinden linki alıp sonra mesajlaşma uygulamasına geçmek zorunda kalıyorlardı. YouTube’un yeni özeliği sayesinde artık kullanıcılar YouTube uygulamasından çıkmak zorunda kalmadan linkleri doğrudan arkadaşlarının YouTube hesaplarına mesaj olarak gönderebilecekler. Mesaj olarak gönderilen videolar, mesajı alan kullanıcının mesaj penceresi üzerinden oynatılabilecek, böylece kullanıcılar videoyu izlemek için mesajlardan uzaklaşmak zorunda kalmayacaklar. Mesaj özelliği şu anda beta testi aşamasında sınırlı sayıda kullanıcı tarafından denenebiliyor ancak test aşaması bittiğinde YouTube özelliği tüm kullanıcılara açacak.

Google, PC olmadan çalışan VR gözlüğü yapacak

0
Sanal gerçeklik pazarı henüz çok yeni oluştu ancak büyük bir rekabete sahne olacağı çok açık. Neredeyse bütün büyük teknoloji firmaları kendi sanal gerçeklik ve arttırılmış gerçeklik gözlüklerini piyasaya sürmüş veya sürmek üzereyken, şimdi bir adım da Google’dan geldi. Google’ın önümüzdeki hafta düzenlenecek geliştiriciler konferansı I/O’da PC olmadan çalışabilen, Android işletim sistemli, güçlü bir VR gözlüğü tanıtması bekleniyor. Google şu anda Google Glass gözlükleri ile arttırılmış gerçeklik alanında varlık gösterirken, sanal gerçeklik konusunda kartondan yapılmış telefon gözlükleri Cardboard’ı kullanıyor. Ancak şimdi yeni tanıtacağı gözlük ile telefon veya PC olmaksızın, kendi ekranı ve işlemcisi ile çalışacak yeni bir gözlüğe sahip olacak. Yeni gözlüğün Android işletim sistemiyle çalışacağı düşünülüyor. Ayrıca gözlüğün üzerindeki hareket sensörleri ile kullanıcının hareketlerini tespit etmesi ve yine harekete duyarlı Movidius kameraları ile kullanıcının konumunu takip etmesi bekleniyor. Öte yandan bir diğer kaynak Google’ın telefonla kullanılacak bir gözlük tanıtacağını iddia ediyor ancak bu gözlüğün Samsung VR gibi, sadece tek bir marka telefonla çalışmayacağını, tüm Android telefonlarla uyumlu olacağını vurguluyor. Bakalım, önümüzdeki hafta Google karşımıza nasıl bir gözlük çıkaracak?

Türk Büyüme ve İnovasyon Fonu kuruldu

0
Avrupa Yatırım Fonu, Hazine Müsteşarlığı, KOSGEB ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) tarafından yenilikçi, teknoloji odaklı ve hızlı büyüme potansiyeline sahip firmaları desteklemek amacıyla kurulan “Türk Büyüme ve İnovasyon Fonu” resmen hayata geçti. Türk Büyüme ve İnovasyon Fonu Tanıtım Toplantısı Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in teşrifleriyle 12 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleşti. Avrupa Yatırım Fonu Başkanı Pier Luigi Gilibert, Hazine Müsteşarlığı Genel Müdürü Ali Arslan, KOSGEB Başkanı Recep Biçer, TSKB CEO’su Suat İnce’nin yanı sıra ülkemizdeki finans, girişimcilik ve yatırım ekosisteminin en önemli isimleri de toplantıya katılım sağladı. Türk Büyüme ve İnovasyon Fonu İstanbul Risk Sermayesi Girişimi’nin (iVCi) devamı niteliğinde Türkiye’nin yeni nesil fonların fonu olma niteliğini taşıyor. 2007’de kurulan İstanbul Risk Sermayesi Girişimi içlerinde Türkiye’nin en başarılı fonlarının da bulunduğu 10 fona yatırımını tamamladı. Türk Büyüme ve İnovasyon Fonu da güçlü bir inovasyon odağına sahip şekilde sermaye fonlarını desteklerken, erken dönem yatırımlara güç katmaya devam edecek. Fonun danışmanlığını ise Avrupa Yatırım Fonu yapacak. Türk Büyüme ve İnovasyon Fonu hakkında Avrupa Yatırım Fonu Başkanı Pier Luigi Gilibert, “Yeni nesil fonların fonu olarak nitelendirdiğimiz Türk Büyüme ve İnovasyon Fonu’nu iVCİ’nin yıllardır sürdürdüğü başarılı faaliyetlerden kazandığımız deneyimlerden elde ettiğimiz güç ile bugün hayata geçiriyoruz. Şunu belirtmeliyim ki, Avrupa Yatırım Fonu olarak hayata geçecek bu fon ile Türkiye’deki orta ve küçük ölçekli işletmeleri, hayata geçirilecek yeni girişimleri desteklemek için hazırız ve oluşturulacak 200 Milyon Avro’luk bu büyük fona yapacağımız 60 Milyon Avro’luk destek ile Türkiye’deki işletmelere ilk yatırımlarımızı yapmayı dört gözle bekliyoruz.” dedi. money2 Fonların fonu bizim çok önem verdiğimiz, girişimcilik eko sistemini tamamlayıcı çok önemli bir unsurdur diyen Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, ”Silikon vadisinde, ABD’nin doğusunda girişimcilere ne sunuluyorsa, nasıl bir eko sistem varsa, biz de onu oluşturmak için yoğun çaba içinde olduk. Türkiye’nin temel sorunlarından bir tanesi, katma değer zincirinde arzuladığımız yerde olmamamız. Yani Türkiye’deki üretim yapısına ve ihracat kompozisyonuna baktığımız zaman, maalesef ağırlıklı olarak yaklaşık 3’te 2’si düşük ve orta altı üretimden bahsediyoruz. Bu üretim ve ihracat yapısıyla yüksek gelir grubuna çıkmamız zor. En temel önceliklerimizden bir tanesi toplam üretimdeki kompozisyonda bilgi yoğun ve üretim yoğun bileşenini güçlendirmek. AR-GE teşviklerimiz var. Bunda hakikaten çok cömertiz. Önemli noktaya geldik. Ama tek başına yetmiyor. Bizim girişimcileri destekleyen fonlara ve girişimcilere destek vermemiz lazım. O nedenle buradayız. Avrupa Yatırım Fonu ile bu çok önemli bir birliktelik. Bu işin içinde Hazine, KOSGEB, TSKB ve birçok bileşen var. Önemli olan durum şu: biz güç birliğine gidiyoruz. Her birimiz bir miktar kaynak koyuyoruz. Şimdi 200 milyon Avro ama 300 milyon Avroya çıkarılabilir. Başlangıç olarak iyi. Hazine olarak biz bu konuya 500 milyon TL kaynak hazırladık. İnanıyoruz ki, bu sürecin sonucunda girişim sermayesi fonları hacmi 2 milyar dolara varır. Dolayısıyla heyecanlı bir dönem başındayız” diye konuştu. Hazine olarak bu gün bu fona 60 milyon Avro koyduklarını belirten Şimşek, ”Bu çok önemli bir başlangıç. Ben inanıyorum ki, burayla sınırlı kalmayacak. Bunlar ufak rakamlar. Başlangıçta İnşallah 2 milyar dolarlık bir yatırım hacmine ulaşırız. Daha sonra bu hızlı şekilde gelişir. Bizim hedefimiz çok basit. Hükümetimiz, 1’inci nesil reformları devreye soktu. 1’inci nesil reformlarla Türkiye alt orta gelir grubundan üst orta gelir grubuna sıçrama yaptı. Bu önemliydi. Kritik bir sıçramadır. Şimdi 2’nci nesil reformlarla biz, Türkiye’yi yüksek gelir grubu ülkeler arasına sokmayı hedefliyoruz. Aslında bu çabaların amacı Türkiye’yi üst gelir grubuna çıkartmak. Bütün paydaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Fonların fonu önemli bir konsept, çok önemli bir eşik. İnşallah ABD’de olan eko sistemi, Türkiye’de de gerçekleştiririz. Türkiye’de hızlı şekilde inovasyon odaklı, teknoloji odaklı yani gelecek vaat eden başlangıç aşamasındaki firmalara daha güçlü destek imkanı sunacağız” dedi. Hazine Müsteşarlığı Genel Müdürü Ali Arslan, “Türkiye girişim sermayesi bakımından oldukça büyük bir potansiyele sahiptir. Gerek kişi başına düşen girişim sermayesi yatırımlarının diğer ülkelere nazaran çok düşük olması, gerek bu alanda rekabetçi bir ortamın söz konusu olmaması Türkiye’yi cazip bir pazar haline getirmektedir” açıklamasında bulundu. KOSGEB Başkanı Recep Biçer, büyüme ve inovasyon potansiyeline sahip, ancak yeterli finansmanı temin etmede sıkıntı yaşayan KOBİ’ler için finansmana erişim mekanizmalarını geliştirmenin her zaman gündemlerinde yer aldığını, İstanbul Risk Sermayesi Girişimi ile yaşanan bu olumlu gelişmelerin bir sonucu olarak yakalanan başarı grafiğini daha yukarıya çekmeyi, Türkiye’de bir girişim sermayesi eko sisteminin gelişmesi yönünde daha da gelişmiş araçlara imza atmayı hedeflediklerini belirterek, bundan sonraki aşamada aralarında yer almayı arzu eden tüm kuruluşlar ile işbirliğinden büyük memnuniyet duyacaklarını ifade etti. TSKB CEO’su Suat İnce ise, “Ülkemizin sürdürülebilir kalkınması için çalışan bir banka olarak, ekonomik gelişme hedeflerinin gerçekleştirilmesinde, katma değer yaratan yenilikçi sektörlerin büyük payı olduğuna inanıyoruz. TSKB’nin yatırım bankacılığı alanındaki çok yönlü faaliyetleri çerçevesinde teknoloji ve büyüme odaklı firmaların sermaye ile desteklenmesi için gerçekleştirilen bu oluşumun içinde olmaktan mutluluk duyuyoruz.” açıklamasında bulundu.

Yahoo topuna Warren Buffett da girdi

1
Borsa simsarı, yatırımcı ve 70 milyar dolara ulaşan serveti ile dünyanın en zengin insanı olarak bilinen Warren Buffett, bir grup diğer yatırımcıyı da toplayarak oluşturduğu fonla, Yahoo’nun internet varlıklarına talip oldu. Yahoo’nun arama motoru ve haber servislerini satın almak isteyen Buffett’in şirkete ne kadarlık teklif yapacağı şimdilik bilinmiyor ancak Buffett’in oyuna dahil olmasıyla satın alma sürecinin çok kızışacağı ve fiyatın çok artacağı düşünülüyor. Öyle ki, haberin duyulmasıyla birlikte Yahoo’nun borsadaki hisseleri bir anda %1,32 değer kazandı. Yahoo gibi önemli bir internet ve haber servisi Buffett için büyük önem taşıyor. Buffett’in finans ve yatırım şirketleri topladığı fonları değerlendirerek kazanç elde ediyor ve Yahoo’nun finans haber servisleri, bu fonlara olan ilginin yüksek kalmasını sağlıyor. Son olarak Buffett’in yatırım şirketinin yatırımcıları için yaptığı yıllık toplantının canlı video yayını Yahoo haber servisinde 1.8 milyon kişi tarafından izlenmişti. Wall Street analizcileri, satın alma sürecinde yaşanan rekabet nedeniyle Yahoo’nun değerinin 4 milyar dolardan 8 milyar dolara çıktığını vurguluyorlar. Buffett’in haricinde, AOL (Verizone), Microsoft, AT&T, Comcast, SoftBank, ve Time gibi dev şirketler de Yahoo’nun peşinde.

İnternetten ev yemeği satarak bir yılda dört kart büyüdü

0

Türk insanının iştahına olan düşkünlüğü bu kez de Meal Box’un büyüme rakamlarıyla kanıtlandı. Gurme ev yemekleri konseptiyle iki yıl önce kurulan Meal Box, son bir yılda aldığı 390 binin üzerinde sipariş sayesinde yüzde 400 büyüme sağladı ve cirosunu 10 milyon TL’ye yükseltti.

Toplam siparişlerin %55’ini kadınların oluşturduğu Meal Box’ta en çok sipariş verilen gün Pazartesi olurken, saat 12.00-14.00 arası yemek siparişlerinin en yoğun şekilde gerçekleştiği görülüyor. 2015 Ağustos ayından itibaren yalnızca kendi kanallarından sipariş alan Meal Box’ta kullanıcılar öğle yemeklerindeki menülerinde çorbaları daha sık tercih ederken, öğlen daha çok sebze ağırlıklı, vejetaryen yemekleri sipariş ediliyor. Akşam ise yoğunluklu olarak etli yemekler öne çıkıyor.

En Çok Etli Yaprak Sarma ve Yoğurt

Toplamda 100 binin üzerinde müşteriye yemek servis eden Meal Box’ın en çok tercih edilen lezzeti Etli Yaprak Sarma ve Yoğurt olurken, Beğendi Yatağında Köfte, Kıymalı Ispanak Oturtma ve Yoğurt, Piliç Piccata ve Fettuccine ve Izgara Köfte ve Karışık Sebze sırasıyla en çok sipariş edilen diğer yemekler oldu. Çorbalarda ise Fırınlanmış Tereyağlı Mercimek Çorbası, Kaşarlı Domates Çorbası ve Sütlü Brokoli Çorbası sırasıyla tercih edildi.

Siparişler En Çok Beşiktaş’tan…

İstanbul’un hemen her yerinde hizmet veren Meal Box’tan en çok sipariş veren semt Beşiktaş oldu. Beşiktaş’ı ise İstanbul Anadolu yakası semtleri Kadıköy, Ataşehir, Üsküdar, Ümraniye ve Maltepe takip etti. Bu semtlerin ardından ise Şişli, Sarıyer, Bakırköy ve Güngöre, Meal Box’tan en çok sipariş veren semtler oldu.

Bu yazı Microsoft Türkiye ofisinde geçirin!

0
Her yıl Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden 100 öğrencinin katılımı ile Microsoft Türkiye ofisinde gerçekleştirilen Microsoft Türkiye Açık Akademi Yaz Okulu kayıtları başladı. Bu yıl 1-26 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Yaz Okulu’nda ağırlıklı olarak üniversitelerin birinci ve ikinci sınıf öğrencilerine eğitim veriliyor. Katılımcılara bulut teknolojilerinden uygulama geliştirmeye kadar yoğun teknik eğitimlerin verildiği program, aynı zamanda gençleri farklı sektörlerin liderleriyle tanıştırırken profesyonel hayatın kapılarını onlara açmış oluyor. Geçtiğimiz yıl 1000’e yakın başvurunun olduğu Yaz Okulu’nda bu yıl başvuru sayısının 1000’inin üzerine çıkması bekleniyor. Microsoft Türkiye Açık Akademi Yaz Okulu’nda öğrenciler, teknoloji sektörünün önde gelen eğitimcileri tarafından hazırlanan yoğun bir ders programını takip ediyor. Teknik eğitimin yanı sıra gelecekte başarılı işler kurabilmeleri amacıyla pazarlama, iş geliştirme, satış gibi konularda da dersler alıyorlar. Microsoft Türkiye, Açık Akdemi Yaz Okulu ile Türkiye’nin çok düşük bir paya sahip olduğu küresel bilişim pazarına katma değer sağlayacak, Türkiye’nin kalkınmasında anahtar rol üstlenecek genç yazılımcılar yetiştirmeyi hedefliyor. Microsoft Açık Akademi Yaz Okulu’nda bu yıl, temel uygulama geliştirme becerilerinin yanı sıra Xamarin, Unity, Microsoft Cognitive, VR/AR gibi teknolojiler, Nesnelerin İnterneti, Büyük Veri ve Bulut Teknolojileri konuları sektörün önde gelen teknoloji liderleri tarafından aktarılıyor olacak. Microsoft Açık Akademi Yaz Okulu’na katılan her öğrenci 1 ayın sonunda büyük jüri önünde geliştirdiği projeyi sunma şansını da yakalayabilecek. Microsoft Türkiye, Açık Akademi Yaz Okulu eğitimlerini, internet üzerinden ücretsiz olarak tüm Türkiye’nin erişimine açtı. Geçen sene internet üzerinden 56 binin üzerinde öğrenciye eriştiği Yaz Okulu’nu bu yıl daha çok kişinin takip etmesi bekleniyor. Öğrenciler, program sonunda projelerini Microsoft Türkiye’nin yanı sıra bilişim dünyasındaki önemli firmalara sunma imkânı bulacak. Açık Akademi Yaz Okulu’na 27 Mayıs 2016 tarihine kadar http://aka.ms/yazokulu adresinden ücretsiz olarak başvurulabiliyor.

Apple, Uber’le rekabet için 1 milyar dolar ateşledi!

0
Apple’ın otomobil piyasasına girişi uzun zamandır bekleniyordu. Rakibi Google’ın akıllı otomobil teknolojileri üretiyor olması nedeniyle Apple’ın da kısa süre içinde akıllı otomobillere yöneleceği hatta otomobil üretmeye başlayacağı düşünülüyordu. Aslında bu noktada bazı ipuçları da gelmeye başladı. Apple’ın ABD’de dev bir depolama alanı aramaya başlaması, bu alanı otomobil ve yedek parça üretiminde depo olarak kullanacağının işareti olarak gösteriliyor. Ancak firmanın otomotiv sektöründe sadece üretici olmayacağı da anlaşılıyor çünkü Apple bugün sürpriz bir duyuruyla, Çinli otomobil paylaşım uygulaması Didi Chuxing’ 1 milyar dolar yatırım yaparak ortak olduğunu açıkladı. Didi Chuxing, Uber’in Çin’deki en büyük rakibi konumunda bulunuyor. Apple, Didi’ye sadece ortak olmakla da kalmayacak. Ayrıca şirketin teknolojik alt yapısını da yenileyecek, elbette uygulamanın yakında iPhone için standart hale gelmesi de sürpriz olmayacak. ABD’de fon arayışını sürdüren Didi’nin hedefi ise 25 milyar dolarlık fon bulmak. Apple sayesinde Didi Chuxing’in yakında Çin’den dünyaya açılması da kolaylaşacak. Öte yandan, Apple’ın Didi’ye yatırım yapması, otomobil üreteceği söylentilerinin daha da güçlenmesine neden oldu çünkü otomobil paylaşım servislerinin yakın gelecekte otomobil üreticilerinin en önemli otomobil satış yöntemi olacağı düşünülüyor. Uber ve Didi gibi servislerin ilk aşamada, özel taksi servisi vermek isteyen girişimcilerin yeni otomobil satın almalarını teşvik etmesi bekleniyor. Dolayısıyla bu servisler otomobil üreticilerinin en önemli müşterilerinden kabul ediliyor. Orta vadede ise, insanların otomobil satın alma maliyetine katlanmak yerine, sadece ulaşım ihtiyacı duyduğunda otomobile ulaşmak için paylaşımlı otomobil servislerine üye olmayı veya Uber gibi servisleri tercih edeceği düşünülüyor. Böylece, iş hayatına yeni başlayan bir kişi, bir anda 20-30 bin dolarlık bir kredi yükünün altına girmek yerine, sadece otomobil ihtiyacı olduğunda kullanmak için ayda 100 dolarlık bir bütçe ayırarak ulaşım ihtiyacını giderebilecek. GM gibi dev otomobil üreticileri de paylaşımlı otomobil servislerinin gelecekte otomobillerini satabilmek için en önemli yöntem olacağını düşünüyor.

IBM, Kuantum Bilişim ile inovasyonu hızlandıracak

0
IBM’deki bilim insanları, kullanıcıların herhangi bir mobil aygıt ya da masaüstünde IBM Bulut aracılığıyla sağlanan ve türünün ilk örneği olan bir kuantum bilişim platformuyla erişebilecekleri bir kuantum işlemcisi oluşturdu. IBM, kuantum bilişimin geleceğin bilişimini şekillendireceğini ve bugünkü süper bilgisayarlarda çözülmesi imkânsız olan bazı sorunları çözebilecek potansiyele sahip olduğunu düşünüyor. Bulutla etkinleştirilen kuantum bilişim platformu IBM Quantum Experience, kullanıcıların IBM’in kuantum işlemcisinde deneyler yapmasını ve algoritmalar çalıştırmasını, ayrı ayrı kuantum parçalarıyla (qubit; kübit) çalışmasını, kuantum bilişimle nelerin mümkün olabileceğiyle ilgili eğitici malzemeler ve simülasyonları keşfetmesini sağlayacak. Beş süper iletken özellikli kübitten oluşan kuantum işlemci, New York’taki IBM T.J. Watson Research Center’da bulunuyor. Beş parçadan oluşan bu işlemci, daha büyük kuantum sistemlerine ölçeklenebilen, IBM’in kuantum mimarisindeki en son gelişmeyi temsil ediyor. Ayrıca, evrensel kuantum bilgisayar oluşturmaya yönelik atılacak adımların da ilki olma özelliğini taşıyor. Evrensel kuantum bilgisayar, herhangi bir bilişim işlemini gerçekleştirmek üzere programlanabilir bir bilgisayar olma özelliğinin yanı sıra bilim ve iş amaçlı birçok önemli uygulama için klasik bilgisayarlardan çok daha hızlı olacak.

Gelecekte kuantum bilgisayarı

Hali hazırda kullanımda olmayan kuantum bilgisayarı ile ilgili olarak IBM, önümüzdeki 10 yıl içerisinde 50-100 kübitten oluşan orta ölçekli kuantum işlemcilerinin yapılabileceğini öngörüyor. Yalnızca 50 kübitlik bir kuantum bilgisayarın hızına günümüzdeki en iyi 500 süper bilgisayarın yaklaşamayacağı göz önünde bulundurulunca, teknolojinin olağanüstü potansiyeli ortaya çıkıyor. Kuantum bilgisayarla ilgilenen bilim insanları ve teorisyenlerin oluşturduğu topluluk, bu güçten yararlanmaya çalışıyor ve optimizasyon ve kimya alanındaki uygulamalar kuantum alanındaki hızlı gelişimin ilk görüldüğü alanlar olarak ön plana çıkıyor. ibm4 IBM Research Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Direktörü Arvind Krishna bu konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Kuantum bilgisayarlar hem görünümleri hem de içerikleri itibariyle günümüz bilgisayarlarından çok farklı, ancak daha da önemlisi işlevleri… İçinde bulunduğumuz zaman kuantum bulut bilişimin doğuşunu temsil ediyor. IBM’in deneysel kuantum sistemlerine uygulamalı erişim sağlayarak IBM Quantum Experience, araştırmacılar ve bilim topluluğu için kuantum alanındaki inovasyonların hızlandırılmasını kolaylaştıracak ve bu teknoloji için yeni uygulamaların keşfedilmesine yardımcı olacak.” Moore Yasası’nın enerjisinin tükenmesiyle birlikte kuantum bilişim, sektörler genelinde yeni bir inovasyon çağını başlatabilecek teknolojilerin arasında olacak. Bilişim alanındaki bu ilerleme, yeni farmasötik ilaçların keşfedilmesini sağlayacak ve bulut bilişim sistemlerini bütünüyle koruyabilecek. Diğer yandan gelecekte daha güçlü Watson teknolojileri gibi yapay zekânın yeni yüzlerini ortaya çıkarabilecek, sektörlerde dönüşüm yaratacak yeni malzeme bilimini geliştirecek ve büyük hacimlerdeki büyük veride arama yapabilecek.

IBM Quantum Experience

Kuantum bilgileri çok hassastır ve ısı ve elektromanyetik radyasyondan doğabilecek arızalara karşı korunması gerekir. Kuantum işlemcisinde operasyonların ölçülmesi için kriyojenik seyreltme soğutucusuna sinyaller gönderilir ve buradan sinyaller alınır. IBM ekibi, IBM Quantum Experience kullanıcılarına bu 5 kübitlik işlemcide benzersiz ve yüksek kaliteli performans sağlamak için hem aygıt düzeyinde hem elektronik denetimlerde mühendislik bakımından çok sayıda güçlü geliştirmeler yapmıştır. ibm3 IBM Reserach’ün yazılım alanındaki uzmanlığıyla birlikte bu ekip, bulut sayesinde kullanıcıların kolaylıkla kuantum donanımlarına bağlanmasını sağlayan IBM Bulut platformunda dinamik bir kullanıcı arabirimi oluşturmuştur. Ekip, kuantum bilişim kapsamının halka tanıtılmasını, kuantum dünyasını ve işleyişini benimseyen yeni bir kullanıcı topluluğunun başlangıcı olarak görüyor. Gelecekte kullanıcılar, IBM Quantum Experience’taki toplulukta sonuçları paylaşma ve inceleme fırsatına sahip olacak ve IBM’deki bilim insanları, yeni gelişmelerle ilgili daha fazla araştırma ve öngörü sunabilecek şekilde doğrudan katılım sağlayabilecek. IBM, kullanıcıların deneylerini geliştirebilmeleri ve teknoloji için yeni uygulamalar ortaya çıkarılmasına yardımcı olmaları için zaman içinde IBM Quantum Experience’a farklı işlemci düzenlemeleri ve daha çok kübit eklemeyi planlıyor.

Yeni bir düşünme yöntemi olarak kuantum bilişim

Klasik fiziğin deneyimlerimizi ve sezgilerimizi, son olarak da bilgileri işleyiş biçimimizi tanımladığı bir dünyada yaşıyoruz. Ancak atom düzeyinde doğayı, kuantum mekaniği olarak bildiğimiz farklı kurallar yönetir. Kuantum mekaniğin rolü olan ve doğada bulunan sorunların çözüme ulaşması için (örneğin, moleküllerin davranışının anlaşılması) günümüzdeki klasik bilgisayarlar yetersiz kalmaktadır. Bunun üstesinden gelmek için Richard Feynman 1981 yılında, kuantum mekaniği kurallarına göre bilgisayarlar üretmeyi önerdi. 30 yılı aşkın bir süre sonra IBM bunun gerçek olmasına yardımcı oluyor. ibm2 Kuantum bilişim, bugünün bilgisayarlarından önemli ölçüde farklı çalışıyor. Klasik bilgisayar, her bitin sıfır ya da 1’i temsil ettiği, bitleri kullanarak bilgileri işler. Öte yandan bir kübit, 1, 0 ya da aynı anda her ikisini de temsil edebilir. Buna da “superposition” (üstdüşüm) adı verilir. Diğer kuantum etkilerinin yanı sıra bu özellik, kuantum bilgisayarlarının bazı hesaplamaları normal bilgisayarlara göre çok daha hızlı bir biçimde yapabilmesini sağlar. Akademi ve sektörel çevrede yapılan kuantum bilişim araştırmalarının birçoğu, evrensel bir kuantum bilgisayarı oluşturulmasına odaklıdır. Karşılaşılan önemli engellerden bazıları yüksek kaliteli kübitler oluşturulması ve bunların ölçeklenebilir bir biçimde bir araya getirilmesidir; böylece, karmaşık hesaplamalar denetlenebilir bir biçimde gerçekleştirilebilir. IBM, standart silikon fabrikasyon teknikleriyle tasarlanabilen ve üretilebilen, silikon bir çipte süper iletken metallerle yapılan süper iletken kübitleri kullanıyor. Geçen yıl IBM’deki bilim insanları, kafesli düzende ve kuantum devre tasarımları daha büyük boyutlara ulaşabilen tek fiziksel mimari olan süper iletken kübitleri bir araya getirerek kuantum hatalarını saptamak amacıyla çığır açan başarılara imza attı. IBM’deki bilim insanları kafesli mimaride beş kübiti bir araya getirerek daha ileri düzeyde bir gelişme kaydetti, bu da birçok kuantum hatası düzeltme iletişim kuralının temeli olan parite ölçümü olarak bilinen temel işlemi gösterir. Evrensel kuantum bilişime doğru giden bu yol, kuantum hatalarının düzeltilmesi başarısına bağlıdır ve IBM ekibi, bu zorlu yolda başka bir önemli adım daha atmıştır.

Kuantum bilişimde yeni sınırlar

Son yıllarda kuantum bilişim alanında büyük bir ilerleme olmuştur. IBM Quantum Experience erişimi kullanıcılara sunularak işletmelerin ve kuruluşların teknolojilerin potansiyelini anlamaları sağlanmıştır. Üniversiteler için bu, kuantum bilişim ve ilgili konularda eğitim programlarının artırılması, öğrenciler için de gelecek vadeden yeni kariyer yollarının farkına varmaları anlamına gelir. IBM Research Bilim ve Çözümler Başkan Yardımcısı Dario Gil bu konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “İlk evrensel kuantum bilgisayarın üretilmesine giden yolda adım atmak güzel bir deneyim ancak bu, dünyayla ilgili algımızı değiştirmemizi gerektiriyor. Gelecekte uygulamaların tasarlanmasında ve geliştirilmesinde ilk kuantum bilişim prototiplerine erişim çok önemli olacak. Gerçek bir kuantum bilgisayarının sizin için ne yapabileceğini ve işleyişini anlamak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Başka bir yerde bunu deneyimlemeniz mümkün değil.”

Hackquartes ve International Accelerator, girişimcileri ABD’ye gönderiyor!

0
ABD dışındaki girişimleri ABD piyasasıyla buluşturmaya hazırlanan International Accelerator’un programına kayıtlar başladı. 13 Haziran’a kadar Türkiye’den de girişimlerin başvurabileceği organizasyona katılmaya hak kazananlar, temmuz ayı sonu ile ağustos ayı ortaları arasında açıklanacak. Türkiye’den başvuracak girişimler yaz döneminde Hackquarters tarafından değerlendirilecek. Başvuru yapmayı düşünen girişimlerin öncelikle [email protected]’ya mail atmaları, ardından buradan gelecek geri bildirime göre başvurularını tamamlamaları gerekecek. Ülkemizde International Accelerator’un Türkiye partneri Hackquarters önderliğinde organize edilen programa katılmaya hak kazanan girişimler, International Accelerator’den yatırım, ABD’ye gitme ve orada iş kurma konularında legal destek alacak. Girişimciler, program başladığında Amerika pazarında daha önce şirketlerini satmış yatırımcı ve girişimcilerden de mentorlük almaya başlayacak ve ABD piyasaları hakkında detaylı bilgi edinebilecek. 6 ay sürecek program sonrasında isteyen girişimciler programlarını 6 ay daha uzatabilecek. Programın detaylarına göz atmak için www.internationalaccelerator.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Google’ın yeni iOS klavyesi ile arama yapılıyor

0
Google’ın bugün yayınladığı yeni iOS klavyesi Gboard, mobil cihazlarda metin yazma ve arama alışkanlarını değiştirecek çok önemli bir araç. Klavye üzerinde yer alan Google logosuna bastığında Google’un arama fonksiyonuna erişebilen kullanıcılar böylece bir metin yazarken arama yapma ihtiyacı duyduklarında klavyeyi kapatıp, metin uygulamasından çıkıp tarayıcıya girerek arama motoruna gidip arama yapmak ve sonuca ulaştıktan sonra tekrar metin yazdıkları uygulamaya geri dönmek sürecinden kurtuluyorlar. Doğrudan klavye üzerinde açılan arama formuna aradıkları ifadeyi yazabilen ve yine bu ekran üzerinden arama sonucuna ulaşabilen kullanıcılar ayrıca buldukları arama sonuçlarını kart görüntüsünde alıyorlar ve diledikleri kartı kopyalayıp yapıştırarak yazmakta oldukları metin dosyasına veya sohbet penceresine yapıştırabiliyorlar. Yeni klavye ayrıca, internet üzerinde GIF dosyaları aramayı da kolaylaştırıyor ve kullanıcı parmağını kaydırarak GIF arama penceresine ulaşabiliyor. Ardından yaptığı arama sonucunda bulunan GIF’ler hareketli olarak yine klavye üzerinde beliriyor ve seçim yapmayı kolaylaştırıyor. Tüm bu süreç içinde kullanıcının klavyeden çıkması gerekmiyor. gboard_still_emojiGifSearch Google ayrıca emojiler için de arama fonksiyonu getiriyor. Böylece artık kullanıcılar emoji seçerken bir liste içinde gözle tarama yapmak yerine, dans, kalp, yemek, aşk, üzüntü gibi kavramları aratıp ilgili emojilerin listesine ulaşabilecek. Yeni Gboard klavyesi, mobil iletişimde alışkanlıkları değiştirecek önemli bir gelişme olarak görülüyor. Google’ın uygulamayı Android’den önce iPhone üzerinde çıkarması ise uygulamanın yaratacağı ilk şokun etkisinin yenilikleri çok seven iOS kullanıcıları üzerinde daha büyük olacağını düşünmesi. Kısa süre sonra uygulamanın Android ve Windows cihazlar üzerinde de yayınlanması bekleniyor.

Bilişim dünyası Avnet FutureIT etkinliğinde buluştu

Teknoloji, uzun yıllardır dünyayı değiştirdiği gibi kendi içinde de imza attığı çeşitli yeniliklerle kendi dönüşümünü gerçekleştiriyor. Bu yenilenmenin başrolünde bulunan çeşitli firmaların üst düzey yöneticileri, Avnet Türkiye tarafından düzenlenen FutureIT etkinliğinde bir araya geldi. 11 Mayıs 2016 tarihinde Hilton İstanbul Bomonti Hotel & Conference Center’da düzenlenen etkinlikte açılış konuşması Avnet Türkiye Genel Müdürü Hakkı Eren tarafından gerçekleştirildi. Eren, “Teknolojide Yeni Gelecek” başlıklı konuşmasında artık dijital dönüşümle özdeşleşen nesnelerin interneti ve bulut bilişim kavramlarının önemine dikkat çekerken, değişen müşteri beklentilerinin şirketleri ne tür bir geleceğe hazırlanmaları konusunda yönlendirdiğine vurgu yaptı. Eren’in ardından sahneye çıkan Tick Tock Boom Genel Müdürü Cüneyt Karakaya ise, “Kelime Satan Adam” başlıklı sunumuyla veri dünyasının ve veri kullanımının önemini katılımcılarla paylaştı. FutureIT etkinliğinde, Avnet’in portföyünde bulunan şirketlerin üst düzey yöneticileri de çeşitli sunumlar gerçekleştirirken, şirketlerinin sunduğu ürün ve çözümlerin geleceğin dünyasını nasıl etkileyeceği bilgilerini paylaştı. Brocade Genel Müdürü Feyyaz Atalay bu kapsamda “X Jenerasyonu Veri Merkezleri” başlıklı bir sunum gerçekleştirirken, EMC Türkiye Ülke Müdürü Sinan Dumlu ise “IT Vizyonu ve Stratejisi” adlı sunumuyla şirketlerin nasıl stratejiler geliştirmesi gerektiğine dair bilgiler paylaştı. EMC’nin daha etkin ürün ve çözümler sunmak amacıyla, teknolojinin değişen yapısı içinde Dell ile yaptığı işbirliğine de değinen Dumlu, yeni nesil depolama teknolojilerine ait trendlere ait bilgiler de paylaştı. Dumlu’nun ardından söz alan Extreme Networks Marmara Bölge Müdürü Nihat Onal ise Extreme Networks’ün getirdiği veri merkezi ve bilgi yönetimi konularına dair bilgiler aktarırken şirketin geçmişi ve Enterasys satın alması sonrası şirketin gelişen yeteneklerinden söz etti. Gün boyu devam eden Avnet Türkiye FutureIT etkinliğinin ikinci bölümünde ise “IT Yeniden Şekilleniyor: Hazır mısınız?” sunumuyla Hitachi Data Systems Ülke Müdürü Serdar Sayar; “HPE Stratejisi” sunumuyla, Hewlett Packard Enterprise Kanal Direktörü Merden Kahvecioğlu; “Digital Transformasyon ve Ticarete Etkileri” sunumuyla NetApp Ülke Müdürü Behçet Yumrukçallı; “Sanaldan Dijitale Yolculuk” sunumuyla VMware Ülke Müdürü Murat Mediceler, “Teknolojilerindeki Alışkanlıklarınızdan Kurtulun’’ sunumuyla; SimpliVity Türkiye, Malta, Kıbrıs, Yunanistan ve Türki Cumhuriyetler Ülke Müdürü Tarcan Serdaroğlu; “Dijital Dönüşüm Çağında İş Sürekliliğinin Yeri” sunumuyla, Veeam Ülke Müdürü Ozan İnan konuşmacılar arasında yer aldı. IBM sunumu Cognitive Çözümler Lideri Nicolas Anderson tarafından gerçekleştirilirken, IDC tarafından ‘’IT Trends for Near 5 Years’’ konulu sunum ile IT pazarınının gelecek 5 yılına yönelik öngörüler davetlilerle paylaşıldı.

Apple artık en değerli şirket değil

0
Apple’ın satışlarının düştüğünü gösteren raporlar ortaya çıktıkça, şirketin hisse değerleri de hızla değer kaybediyor. Geçtiğimiz yıl ilk defa iPhone satışlarının azaldığının ortaya çıkmasının ardından şimdi de şirketin önümüzdeki dönemde satacağı cihazların sayısının beklentilerin altında olduğu ortaya çıktı. Şirketin işlemcilerine dair raporda, beklenenden daha az sayıda işlemcinin üretildiğinin ortaya çıkması, Apple’ın yakın gelecekte fazla telefon, tablet ve bilgisayar satmayı beklemediğini ispatladı. Bu rapor sonrasında Perşembe günü Apple hisseleri hızla düşerek, Haziran 2014’teki seviyesi olan 90 dolara geriledi. Apple’ın şu andaki piyasa değer 493 milyar dolara gerilemiş durumda. Bu da, rakibi Google’ın ana şirketi Alphabet’in toplam değeri olan 498 milyar dolardan daha düşük bir rakam. Yani artık dünyanın en büyük şirketi Google ya da diğer bir deyişle, Alphabet. iPhone üreticisi firmanın bu yıl piyasaya süreceği iPhone 7 ve iPhone 7 Plus’un şirketin satışlarını arttırarak hisse değerlerini yeniden yükseltmesi bekleniyor. Ancak öte yandan rakibi Alphabet sadece telefon/tablet alanında değil, IoT, bulut servisleri, sürücüsüz otomobil teknolojileri, internet servis sağlayıcılığı gibi farklı alanlarda önemli hizmet veriyor ve bu sektörler teknoloji dünyasında giderek büyük önem kazanmaya başlıyor.

Kendini imha eden dronelar geliştirildi

0
Teknoloji firmalarının drone’lara olan ilgisi bitmiyor. Intel’den sonra şimdi de Xerox drone teknolojileri üzerinde çalıştığını açıkladı. Dünyaca ünlü AR-GE şirketi Xerox PARC; Amerikan DARPA’nın (İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı) geride bir iz, kanıt bırakmadan kendini imha edebilen insansız hava araçları (Drone) üretmeyi hedefleyen ICARUS Programı’na (Inbound, Controlled, Air-Releasable, Unrecoverable Systems Program) destek veriyor. Xerox PARC; aldığı sinyal komutla kendini otomatik olarak imha edebilen Gorilla Glass cam bellek ve elektronik devre buluşunu bu projeye entegre etmeye çalışıyor. Xerox PARC’ın bu buluşu, DARPA’nın ICARUS Programı’nın kritik bileşenleri arasında gösteriliyor. DARPA’nın James Bond filmlerini aratmayan ICARUS Programı ile “Yok Olmaya Programlanabilir Elektronik Cihazlar” geliştirilmeye çalışılıyor. DARPA, drone cihazlarda donanım olarak Xerox PARC’ın geliştirdiği kendi kendini imha edebilen elektronik cam çipleri kullanacak. Böylece alınan bir komutla veya önceden belirlenen sürede droneların görevini tamamladıktan sonra kendini imha etmesi sağlanacak. Aynı zamanda drone üzerinde bulunan polimer paneller de cihazın geride bir iz bırakmadan imha olmasına imkan verecek. Drone sistemi için geliştirilen katı formdaki bu polimer paneller, direkt olarak gaz forma geçerek yok olacak. Elektronik devreleri barındıran cam ve polimer panellerin yok olması drone cihazına, taşıdığı malzemeye ve bilgiye dair geride hiçbir iz kalmamasını sağlayacak. Böylece görevini tamamlayan dronelar deyim yerindeyse buharlaşacak.

Gidip dönmeyen drone

Drone teknolojisi ile ilgili açıklamada bulunan DARPA’nın ICARUS Programları Yöneticisi Troy Olsson, Xerox PARC gibi proje partnerleri ile geliştirdikleri teknolojiler kullanılmaya başlandığında, askeri ve sivil amaçlı operasyonel işlere yönelik bilgi ve veri güvenliğinin en üst düzeyde sağlanacağını söylüyor. ICARUS Programı ile üretilen dronelar, gönderilecek bir sinyalle veya belirlenecek bir süre sonunda çevreye zarar vermeden kendini imha edecek. Daha düşük maliyetlerle tek seferlik kullanılabilecek şekilde üretilecek bu droneları geri döndürmek için harcanan enerjiden de tasarruf edilecek.

Blockchain geliştiricileri bu platformda buluşuyor

0
Fintech alanında tüm otoritelerin bir sonraki yıkıcı dalga olarak gördüğü teknoloji aynı: Blockchain. Bu alanda uygulama ve teknoloji geliştiren fintech startup’ları ve Bağımsız Yazılım Satıcıları (ISV) artık Red Hat’in yeni programıyla bir araya gelebilecekler. . OpenShift Blockchain Girişimi, bir taraftan Red Hat’in OpenShift Dedicated hizmeti aracılığıyla platform uygulama dağıtımını gerçekleştirirken bir taraftan da finansal hizmetler endüstrisi müşterilerine katma değer sağlanması amacıyla tasarlandı. Aralık 2015 tarihinde başlatılan OpenShift Dedicated girişimi, müşteriler için popüler bir uygulama platformu olarak ortaya çıktı. Açık kaynaklı Docker platformu ve Kubernetes yönetim yazılımı teknolojileri, operasyonlar ile destek ekiplerine Red Hat mühendisliği tarafından yönetilen OpenShift çekirdek platformunun güç ve esnekliğini sağlıyor. OpenShift Dedicated, blockchain alanında yer alan startup’lar için ideal bir seçenek sunuyor. Böylelikle, fintech Bağımsız Yazılım Satıcıları ile geleneksel finansal kuruluşlar, blockchain tabanlı uygulamaları keşfetmeye başlıyor.

OpenShift Blockchain için ne vadediyor?

OpenShift Dedicated ile fintech startup’ları, Bağımsız Yazılım Satıcıları ve finansal kuruluşlar, açık kaynak teknolojilerinin katkısıyla geliştirilen; güncellenebilir işlemsel uygulamaların daha şeffaf ve güvenli bir platform üzerindeki gelişimlerine katkıda bulunan blockchain tabanlı bulut servislerini keşfedebilir. Red Hat’in, Dedicated OpenShift hizmeti, veri uygulama platform teknolojisiyle blockchain çözümlerini daha da güçlendiriyor ve birçok endüstri kolu ile işletme ve yazılım sistemleri için uygulanabilir bir zemin sağlıyor. Bağımsız Yazılım Satıcıları, yeni OpenShift Blockchain girişimiyle OpenShift Dedicated ortamlarına erişebilecek, OpenShift Commons açık kaynak topluluğuna üye olabilecek ve eğitim çalışmalarının yanı sıra gerekli materyaller ile kullanıcı deneyimini artırabilecekler. Red Hat, kısa bir süre önce blockchain teknolojisini geliştirmek amacıyla başlatılan Hyperledger Projesi’ne katıldığını duyurarak blockchain çözümlerine bağlılığını ortaya koyuyor. Açık bir yönetim projesi olan Hyperledger Projesi, blockchain teknolojisini merkezine alan, bağımsız yönetilebilir, açık bir platform yapısıdır. Red Hat, sürekli ilerleyen çalışmalarıyla finans, üretim, bankacılık, sigorta ve nesnelerin interneti (IoT) endüstrilerinde değerlendirilebilecek dağıtılmış ledger (defter) teknolojisinin gelişimine katkı sağlıyor.

Facebook Onaylanmış Sayfalar arasına kendi sayfanızı nasıl eklersiniz?

0
Facebook sayfa onaylatma işlemi, aslında ilk önce Twitter’ın yaptığı bir girişimdi. Bu sayede ünlü kişiler, çok takipçili farklı birçok kurum veya kuruluş sayfalarını onaylatarak hesabın yanında mavi tık işareti çıkmasını sağlayabiliyor ve takipçilerine sayfanın güvenilirliğini arttırıyor. Peki, Facebook sayfa onaylatma nasıl yapılıyor?

Facebook Onaylanmış Sayfalar

İngilizcede “Verified page” olarak isimlendirilen Facebook onaylanmış sayfalar, direkt olarak Facebook tarafından güvenilirliği ve doğruluğu kabul edilmiş sayfa anlamına geliyor. 16-05/10/facebook-sayfa-onaylatma-2.png Facebook‘tan sayfasını onaylatan profiller, işlem sonrası profillerinde mavi tık işaretini görüyorlar. Böylece sayfayı ziyaret eden diğer Facebook kullanıcıları bu sayfanın onaylanmış ve güvenilir bir sayfa olduğunu görüyor.

Facebook Sayfa Onaylatma Nasıl Yapılır?

Normal şartlarda Facebook sayfa onaylatma işlemi direkt olarak Facebook’un yardım merkezi üzerinden yapılıyor. Bu işlemin gerçekleştirilebilmesi için sayfanızın belli bir kitleye ulaşmış olması, günlük erişim istatistiklerinin belli bir noktada olması gibi farklı kriterler mevcut. Ancak şu anda Facebook’un “Nasıl sayfamı doğrularım?” bölümüne gittiğiniz zaman “Şimdilik bulunduğunuz bölgede gri doğrulama kartı isteklerini kabul etmiyoruz.” uyarısı ile karşılaşıyorsunuz. Yani bir başka deyişle ülkemizde direkt olarak Facebook’a başvuru yaparak sayfa onaylatma işlemi gerçekleştirilemiyor. Peki, diğer yollar neler? Ülkemizde birçok onaylanmış Facebook sayfası bulunuyor. Bu da genellikle Facebook partneri olan, Facebook ile işbirliği içerisinde olan sosyal medya ajansları aracılığı ile yapılabiliyor. Örneğin ülkemizde Facebook ile yakın ilişki içerisinde olan sosyal medya ajansı Sosyopat, sayfa onaylatma işlemini belli bir ajans danışmanlık ücreti ile müşterilerine sunuyor. Sonuç olarak ne yazık ki Facebook sayfa onaylatma işlemi şu anda yurtdışında olduğu gibi ülkemizde kullanılamıyor. Ancak böyle bir desteğe ihtiyacınız varsa [email protected] mail adresi üzerinden veya iletişim formu bölümünden Sosyopat sosyal medya ajansına ulaşabilir ve gerekli desteği oradan alabilirsiniz. Kaynak: ShiftDelete.Net

Müşteri bilgilerinizi kime emanet ediyorsunuz?

0
Dış kaynak kullanımında doğru iş ortağı seçerken dikkat edilmesi gereken bir çok önemli kriter var: Esneklik, ileri teknoloji, yatırıma girmeden hizmet alma ihtiyacı, uzmanlık bunlardan bazıları. Bunlara ek olan bir kriter var ki son yıllarda çok önem kazanmış durumda… O da bilgi güvenliği. Bilgi güvenliği, günümüzde kanunlar, yönetmelikler ve regülasyonlarla eskiye göre çok daha sıkı düzenlemelere tabi tutuluyor. Basından da takip ettiğimiz gibi, bilgi sızdırma ve bilgi hırsızlığı gibi suçlar giderek daha çok işlenmeye başladı. Bu konuda her ne kadar yüklü cezalar verilse de, ortaya çıkan bir bilgi güvenliği problemi, söz konusu kurumların itibarında uzun yıllar düzelmeyecek yaralar açılıyor. Güvenlik açıkları her yerde bulunabiliyor. Bu konu için bankacılıktan birörnek verilebilir. Nasıl kişisel birikimlerimizi bir bankaya teslim etmeden önce bankanın ne kadar köklü, ne kadar sağlam ve ne kadar güvenli olduğunu sorguluyorsak, şirketler de dış kaynak firması seçerken bu faktörleri sorgulamalı. İK işe alım, IT altyapı, yazılım, temizlik, güvenlik ve çağrı merkezi hizmetleri güvenlik uygulamaları konusunda değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Çok sayıda ve farklı sektörlerden müşterilere hizmet sunan kurumlar bina ve sistemlerinize girip çıkıyor, birçok ortama erişim sağlıyor. Bilgi güvenliğinin sağlanması konusunda birçok unsura hakim olmak gerekiyor. Çalışan güvenlik elemanlarının sayısı ve niteliği, işe giriş çıkış prosedürlerinin ve ziyaretçi süreçlerinin güvenli bir şekilde sağlanması, IT sistemlerinde kullanıcı adı ve şifre açma-kapama süreleriyle ilgili politikalar, bina içlerinde göreve göre sistem ve oda yetkilendirmesi olup olmadığı gibi konular, bilgi güvenliğinin sağlanması açısından büyük önem taşıyor. İnternet kullanımıyla ilgili düzenlemeleri de bilgi güvenliğine en faydalı şekilde hizmet eden bir unsur olarak görüyoruz. İnternet ve e-posta erişimlerinin kime ve hangi zaman aralıklarında açık olduğu, bu konuda bir güvenlik politikasının olup olmadığı, akıllı ve kameralı cihazlarla girilebilen ortamların belirlenmesi de bu konuda alınan önlemlerin başında gelmeli.
Teleperformance GM Engin Utkan
Teleperformance Türkiye Genel Müdürü Engin Utkan
Müşteriler ile yapılan sözleşmelere, bilgi güvenliği ile yukarıda sayılan önlemler, bu konuyla ilgili denetlemelerin kimin tarafından ve ne sıklıkla yapılacağı ve ilgili teminatların eklenmesi faydalı olacaktır. Ve unutulmamalıdır ki, bilgi güvenliğinin şirket içinde en alttan en üst pozisyona kadar bütün çalışanlarca benimsenmesi ve sağlanması için üst yönetimin odak ve desteği olmazsa olmazdır. Hangi alanda faaliyet gösterirse göstersin, her kurumun hizmet kalitesi kadar önem vermesi gereken bir diğer konu da müşterilere ait ve kurum içi bilgilerin en iyi şekilde korunmasıdır. Günümüzde, kurumların uluslararası bilgi güvenliği standartlarına sahip olmaları çok önemli. Tüm faaliyetlerini güvenlik odaklı olarak sürdüren şirketlerde, güvenliğe bakış açısı, bu konudaki kuvvetli politikalar ve sertifikalarla desteklenmelidir. Bilgi varlıklarına yönelik güvenlik uygulamaları ve standartları kesinlikle göz ardı edilemez. Sistemleri güncel tutmak için güvenlik konusunda dünyadaki tüm gelişmeleri sürekli takip etmek her şirketin öncelikleri arasında olmalıdır. Kendi çalışma alanımızdan örnek vermek gerekirse; Bilgi Güvenliği Yönetimi Sistemi (ISMS) gereksinimlerini tanımlayan tek uluslararası denetlenebilir standart olan ISO/IEC 27001 sertifikası ve kredi kartıyla işlem yapan firmalar için kritik bir standart olan PCI DSS sertifikası gibi sertifikasyonlar mükemmel bir güvenlik yaklaşımı oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda iş sürekliliği ve sağlam bir altyapı da sunar. Böylelikle müşterilere ve onların hizmet verdiği kurum ya da kişilere en güvenli hizmeti sunmak, etkili müşteri deneyimleri yaşatmak mümkün olacaktır. Yazar: Engin Utkan, Teleperformance Türkiye Genel Müdürü