
Jack Dorsey’in bir şirketi daha dibe koşuyor

Patronlar “mutlu çalışan” denince ne anlıyor?
Gallup tarafından yapılan araştırmada kendini işine adayan, mutlu çalışan daha verimli, işinden daha fazla memnuniyet duyan ve müşterilere daha iyi odaklanan biri olarak tarif ediliyor. İşine adama ya da işe bağlılık (engaged) terimi ise başlı başına bir soru işareti oluşturuyor; BI Worldwide Başkan Vekili Rodd Wagner işe Fast Company için verdiği ipuçlarında bağlılık teriminin çelişkili bir ifade olduğunun altını çiziyor ve ekliyor:
“Ara sıra birilerinin işine bağlı olduğunu, birilerinin de bağlı olmadığını duyarsınız. Ancak yirmi yılı aşkın süredir İK departmanları hala bu terimi personel arasında doğal bir kullanıma oturtamadı ve ‘işe bağlılık’ büyük ihtimalle hiçbir zaman ana akımda bir kullanım alanı bulamayacak.”
Çalışan ile şirket arasındaki ilişkinin temel dinamiklerine kadar inen bu sorun, Wagner’a göre iki yollu işliyor: “İşletmeler, çalışanın işe bağlılığını istiyor, yatırım dönüşü olarak bakıldığında bu stratejik önem taşıyor. Öte yandan çalışanlar da mutlu olmak istiyor. İki taraf da karşılıklı çıkarları koruduğunda düzen sorunsuz işliyor.”
Buna karşın Wagner, özellikle üst düzey yöneticileri plazalarda şehir efsanesine dönüşen bazı mesnetsiz iddialara karşı uyarıyor:
Yanlış 1: Çalışanın mutlu olunca daha verimli olacağına dair kanıt yoktur
Araştırmalar bunun tam tersini söylüyor. Mutluluğun kahvaltıyla olduğu kadar, sıkı çalışmayla da ilgisi var. BI Worldwide tarafından yapılan araştırmaya göre mutlu olduğunu belirten her on çalışandan dokuzu, “Şirketim için tüm gücümle çalışmalıyım” diyor. Aynı açıklamayı yapabilen mutsuz çalışan oranı ise onda altı.
Aynı araştırmada mutlu çalışanların yüzde 93’ü “Şirketimin müşterileri için özellikle sıkı çalışmalıyım” derken, mutsuz çalışanların yüzde 69’u bu görüşe katılıyor.
Yanlış 2: Mutlu çalışan, işine bağlı olmayabilir
Wagner bu algının teknik olarak doğru olma ihtimalini es geçmiyor ancak uygulamada mümkün olmadığını öne sürüyor. Yine aynı araştırmada mutlu olan çalışanlarla işine bağlı çalışanların oranları o kadar birbirine denk düşüyor ki; iş yerinde mutlu olup şirkete bağlılık hissetmeyenler ya da tam tersi; işine bağlı olup mutsuz olanlar sadece kaideyi bozmayacak istisnalar mertebesinde kalıyor.
Yanlış 3: Profesyonel mutluluk seviyesi, yetenekli personeli şirkette tutmak için yeterli değildir
Mutsuz çalışanların yarısından çoğu, önümüzdeki bir yıl içinde şirketten ayrılmayı planlıyor. Mutlu olanlarda ise ayrılmayı düşünenlerin oranı yüzde 23. “Birine iş yerinde mutlu olduğunu sorduktan sonra, işine bağlı olup olmadığını sorarsanız kaşların kalktığını görebilirsiniz. Çünkü çoğu insan için ikisi aynı şeydir.”
Yanlış 4: Çalışanların mutluluk kaynağı tembellik olabilir
Patronlar çoğu zaman mutlu bir çalışan gördüklerinde bunun iş arkadaşlarıyla yapılan muhabbetler, ücretsiz kahve ve şirket arabasıyla alakalı olduğunu düşünür. Oysa çalışanları işe bağlayan mutluluğun bununla alakası yoktur.
BI Worldwide raporunu hazırlayan Rodd Wagner, bunun mutluluk karşıtı insanlar tarafından öne sürülen yanlış bir varsayım olduğunun altını çiziyor: “Onlar mutlu bir çalışan denince zihinlerinde koltuğuna yaslanıp ayaklarını dikerek haftada kırk saat dergi okuyan insanlar geliyor. Bağımsızlık Bildirisi’nde Jefferson’ın yazdığı ‘mutluluk arayışı’, böylesi bir sefahat düşkünlüğü değildi, o amaca odaklı bir mutluluktan bahsediyordu.”
Yapılan iş ne olursa olsun, insanların çalışmayı seveceği koşullar, şirkete ve genel işleyişe daha fazla katkıda bulundukları ve stres altında, kavga gürültü içinde çalışmadıkları ortamlar olacaktır.
Elbette sık sık “arazi” olan, işe sadece ayın ilk günü alacağı maaş için gelen mutlu çalışan türevleri de asla bitmeyecek. Ancak Wagner önemli bir noktaya değiniyor: “Bir şirkette kuralları en kötü çalışanları baz alarak inşa edemeyiz. İnsanları şımarttığınızda, tembelleşeceklerine yönelik yanlış bir inanış var. Bu sadece berbat bir varsayım değil, aynı zamanda bir hakarettir. Bu, ‘gözümüz sürekli senin üzerinde olmasa işini hakkıyla yapamazsın’ demektir.”
Yeni e-ticaret yasası neleri değiştirdi?
Yeni e-ticaret yasası ile tüketiciler ne fayda sağladı?
1. İstenmeyen e-posta ve SMS dönemi sona erdi Yeni kanunla birlikte internetten alışveriş anlamında en çok şikayet edilen konuların başında gelen istenmeyen e-posta ve SMS gibi uygulamalar büyük oranda azaldı. Yazılı ya da elektronik olarak alınmış herhangi bir onay olmadan, şirketlerin tüketicilere ileti gönderme oranı düştü. 2. Kişisel bilgiler yasa ile korundu Yeni kanun bilgi verme yükümlülüğü ve kişisel verilerin korunması alanında önemli değişimleri beraberinde getirdi. Kişisel veriler, eğer 3. kişilere iletilecekse veya başka amaçlarla kullanılacaksa, kişisel veri sahibinin onayının alınması zorunlu hale geldi. 3. Reddetme hakkı sunuldu Yeni yasayla tüketicilere aldıkları e-posta, SMS gibi ticari elektronik iletileri diledikleri zaman ve gerekçesiz olarak almayı reddetme hakkı sunuldu. Cezai yaptırımlar açısından ise, ticari iletinin reddedilmesi, bu iletinin içeriği, bilgi verme yükümlülüğü ve elektronik ortamda sipariş verilmesine ilişkin düzenlemelere aykırı davranan şirketlere para cezası verildi.
Yeni yasa şirketlere neler getirdi?
1. Müşterilere yönelik haksız ticari uygulamalar ortadan kalktı Yeni kanun ve yönetmelikle, e-ticarette haksız ticari faaliyetler büyük oranda ortadan kalktı. Müşterisinden izin alan, yasa şartlarına uyan ve müşteri verisini segmente eden şirketler bir adım öne çıktı. 2. Tüketici odaklılık zorunlu oldu Tüketici odaklılık e-ticaret şirketleri için zorunluluk haline geldi. Tüm kurumlar, tüketicilerinin gizliliğine önem veren ve onların haklarına saygı duyan bir pozisyona geçti. 3. E-ticarete olan güven arttı Özellikle Türkiye’de e-ticaretin büyümesinde büyük bir bariyer olan e-ticarete güven konusunda önemli adımlar atıldı. Yasal düzenlemelerle tüketicilerin tüm hakları koruma altına alındı ve tüketicilerin kurumlara olan bakış açısı değişti. 4. Bilgi verme yükümlülüğü getirildi Yeni kanun bilgi verme yükümlülüğü alanında önemli değişimleri beraberinde getirdi. Bilgi sunma yükümlülüğüyle, e-ticaret şirketlerinin kendileri hakkında ve izlenecek teknik adımlar gibi konulara dair bilgiler vermeleri sağlanarak, tüketicilerin güvenli ve kolay bir şekilde ticari faaliyetlerini tamamlaması hedeflendi. 5. Tüketicilere ait bilgiler önem kazandı Yeni kanun ile tüketicilerin kişisel verilerinin toplanması, depolanması gibi adımlar şirketler özelinde önem kazandı. Şirketler, verileri anlamlı hale getirip kullanamadıkları takdirde, harcanan zamanın ve bütçenin çöp olacağını dikkate almaya başladı.Apple 2015’te 15 şirket satın aldı
CEO’ların gözünden dijital dönüşüm
Dijital dönüşüm araştırmasına kimler katıldı?
58 CEO’nun ortamala yaşı 47, temsil ettikleri şirketlerin ortalama faaliyet yılı 35, ortalama çalışan sayısı 10.000 ve üzeri, ortalama şirket cirosu 2.2 milyar Dolar, katılan CEO’ların yüzde 84’ü erkek, yüzde 16’sı ise kadın. Türkiye’nin en büyük firmalarının yer aldığı çalışmaya 11 banka, 11 holding, 6 perakende, 4 hızlı tüketim ürünleri, 3 telekomünikasyon, 3 dayanıklı tüketim ürünleri, 2 sigorta, 2 mobilya imalat, 2 inşaat, 2 adet ambalaj firmaları katılım gösterdi. Diğer kategorisinde de 12 şirket yer alıyor. Dijital teknolojiye yatırım yapan şirketler, 2 sene içinde yeni yatırımları nereye yapacak? Mesela 2015 yılında giyilebilir teknolojilere şirketler yüzde 26 oranında yatırım yaparken, önümüzdeki 2 senelik dönemde yatırımlar yüzde 45 seviyesine çıkacak. Robot tarafında 2015 yılında yüzde 31 seviyesinde yatırım yapılmışken, önümüzdeki 2 senelik dönemde yatırım yüzde 52 seviyesine çıkacak. Yenilenebilir enerji teknolojileri, nesnelerin interneti, e-ticaret, bulut ve büyük veri de yine büyük yatırım yapılacak alanlar olarak gözüküyor.Sanal gerçeklik Guinness rekorlarına girdi
Sanal gerçeklik rekoru
Sanal gerçeklik konusunda ise şimdilik rekor denemelerinin başındayız. Gözlüğü başından çıkarmadan, sanal dünyadan çıkmadan sanal gerçeklik içinde kalmak, insanların dayanma gücüyle alakalı. Derek Westerman isimli bir sanal gerçeklik kullanıcının Guiness’a başvurması sonucu, Guness müfettişlerinin gözetimindeki rekor denemesinin 25 saat ile sonuçlandığı ortaya çıktı. 25 saat boyunca gözlüğü başından çıkarmadan Tilt Brush isimli sanal boyama uygulamasını kullanan Westerman, bu sırada gözlüğü çıkarmadan yemek yiyip, su içip, tuvalet ihtiyacını da karşıladı. Ancak bu sırada gözlük hep gözündeydi ve sanal gerçeklik uygulaması çalışıyordu. Bu gelişme şimdi yeni rekor denemelerinin de kapısını açacak ancak Guiness rekorları vasıtasıyla herkesin aklında beliren soru şu: İnsanlar gelecekte sanal gerçekliğin içinde ne kadar yaşayacaklar?Intel’den yeni nesil havai fişek gösterisi
YouTube kablolu kanallara rakip oluyor
Unplugged ne zaman hizmete girecek?
YouTube şimdilik RED isimli servisi ile ayda 9.99 karşılığında tüm reklamlardan arınmış bir YouTube desteği sunuyor. Unplugged abonelerinin Red servisini de eşantiyon olarak alması gündeme gelebilecek. Unplugged’ın 2017 yılında hizmete girmesi bekleniyor. Ayrıca stream video servislerinden Hulu’nun da benzer bir proje için TV kanalları ile görüştüğü belirtiliyor. Eğer Hulu da internetten ulaşılabilen TV platformu kuracak olursa YouTube’un rekabet nedeniyle abonelik ücretlerini indirmesi de söz konusu olabilecek.Tesla, planlarından 2 yıl önde gidiyor
35 bin dolara Tesla otomobil
Model 3 piyasaya çıktığında 35 bin dolar satılacak ancak çevre vergileri, katma değer vergileri gibi, geri alınabilen vergiler hesaba katıldığında, bu araçların şirket filolarına 30 bin dolara ulaşacağı hesaplanıyor. Tesla’nın, 2018 yılında 500 bin elektrikli aracı yollara çıkaracak olması aynı zamanda rakip otomobil üreticilerinin de iştahını kabartacağından bu gelişme otoyollardaki elektrikli otomobil dönüşümünün çok daha hızlı yaşanmasına neden olacak. Aynı şekilde otoparklara yerleştirilecek elektrik şarj ünitelerinin de daha hızlı yaygınlaşması mümkün olacak.YouTube 6 saniyelik reklamlara başlıyor
Bumper reklamları ne zaman göreceğiz?
Video paylaşım servisi şimdilik 15 saniye ile 1 dakika arasında değişen reklamlar oynatabiliyor ve 5 saniye içinde reklamı geç butonunu gösteriyor. Bazı özel projelerde ise, 8-10 dakikaya çıkan, YouTube’a özel hazırlanmış, advertorial benzeri reklamlar yayına girebiliyor. Bumper reklamlar Mayıs ayı içinde gösterime girecek ve Google’ın açıklamasına göre bu yeni format, uzun formatlı reklamların yerini almayacak aksine uzun formatlı reklamları destekleyen bir yan ürün olarak kullanılacak.Donald Trump’ın Silikon Vadisi ile imtihanı!
Bitcoin’i yaratan adam bu mu?
10 yaşında Instagram açığı buldu, 10 bin dolar kazandı
Instagram açığı nasıl işliyordu?
TNW haberine göre Jani’nin olmaması gereken bir alanda dolaşırken bulduğu açık, Instagram sunucularındaki kodları değiştirerek kullanıcı yorumlarını silme olanağı tanıyor. Facebook tarafından şubat ayında yapılan testler, açığın varlığını teyit etti ve küçük hacker ödülünü aldı. Facebook tarafından yapılan açıklamada ise, “kod avı” programının beş yılda 2 bin 400’ün üzerinde doğruluğu teyit edilmiş başvuru aldığı ve 800’ün üzerinde araştırmacıya toplam 4,3 milyon dolar para ödülü dağıtıldığı belirtildi. Geçtiğimiz yıl ortalama ödemenin 1.780 dolar olduğu düşünülürse, Jani’nin bulduğu açığın ne kadar kritik olduğu daha iyi anlaşılıyor.Microsoft, İtalyan şirketini satın aldı
Google 100 yeni sürücüsüz otomobil üretecek
Rus Hacker’lar Nasıl Çalışıyor?
Rus hacker tarifesi: 129 dolara Gmail hack!
Ücretler ise öyle sandığınız gibi binlerce dolar seviyesinde değil. Örneğin Gmail, Yahoo ya da Hotmail gibi hesapları ya da popüler sosyal medya hesaplarını Rus hacker pazarından birini tutup ele geçirmenin bedeli sadece(!) 129 dolar. Kurumsal e-posta hesaplarında ise tarife biraz tuzlu; bu adresleri ele geçirmek 500 dolardan başlıyor.
DDoS’u denemesi bedava
Bir grup güvenlik uzmanı tarafından Deep Web olarak bilinen ve pek çok yasadışı aktivitenin gerçekleştiği, Google gibi arama motorları yoluyla erişilemeyen internet sayfalarında gezilerek elde edilen bu bulgulara göre, hack hizmetleri basit hesap ele geçirmelerden çok daha kapsamlı saldırılara kadar uzanıyor. Bunun içinde son dönemde sıkça gündeme gelen DDoS saldırıları da var. Saati sadece 5 dolara herhangi bir hedef için DDoS kiralayabilir, üstelik bunu ücretsiz bir deneme saldırısıyla taçlandırabilirsiniz(!). Online banka hesapları da içinde bulunan mevduata göre ücretlendiriliyor. Örneğin hacker’lar 50 bin dolar barındıran bir banka hesabının giriş bilgilerini kendileri kullanmıyor. Bunu 587 dolara Deep Web’de satışa sunuyor. Kısacası ahlaki ve yasal ölçütleri gözardı ettiğiniz sürece internetin yeraltı dünyasında kendinize istediğiniz hizmeti bulmanız mümkün.
Peki, nasıl korunacağız?
Talep olmasa, arz olmazdı. Rus hacker’lar bu kadar profesyonel ve düzenli çalışan bir pazar kurduysa, birileri de bunun müşterisi olarak vitrinleri geziyor olsa gerek. Dell aynı raporda, hack saldırısına karşı savunma yöntemlerini de beş adımda özetliyor: 1. Kullanabildiğiniz her serviste iki adımlı doğrulama yöntemini tercih edin. 2. Güvenlik yazılımınızı güncel tutun. 3. Nerede gezdiğinize, neye tıkladığınıza ve özellikle ne indirdiğinize dikkat edin. 4. Online banka hesaplarınızdaki her türlü değişimi gözetim altında tutun. 5. İnternette yaptığınız hiçbir şeyin gerçekten gizli kalabileceğini düşünmeyin.HPE Fikir Ekonomisinin ihtiyaçlarına Synergy ile çözüm buluyor

Şekillendirilebilir Altyapı için üç temel tasarım ilkesi
Farklı uygulama altyapılarını aynı platformda buluşturmak için, BT altyapısı oluşturma yöntemlerinde beyaz tahtaya kadar geri giden HPE, Synergy ile hayata geçirdiği Şekillendirilebilir Altyapı mimarisini Akışkan Kaynak Havuzları, Yazılım Tanımlı Zeka ve Birleştirilmiş API ilkeleriyle oluşturuyor. Akışkan Kaynak Havuzları ile fiziksel, sanal ve container üzerinden farklı platform teknolojilerine destek sağlanırken, kaynak havuzlarının esnekliği ve ölçeklenebilirliği öne çıkıyor. Uygulamaların ihtiyacına tam olarak uyacak ve değişken ihtiyaçlara yanıt verecek veri işleme, depolama ve ağ çözümleri de yine bu havuzlar ile çözüme kavuşuyor. SDI, yani Yazılım Tanımlı Zeka ise altyapıyı kendi kendine keşfetme ve kaynakları ihtiyaçlar doğrultusunda otomatik birleştirme, fiziksel ve sanal yapıların fonksiyonlarını denetleme ve kesintisiz güncelleme desteği sunuyor. Birleştirilmiş API sayesinde geliştiriciler, tüm altyapıyı tek satırlık bir kod ile tanımlayabilirken, bu aynı zamanda yüzde 100 programlanabilir altyapılara kapı açıyor.
Şekillendirilebilir Altyapı nasıl fayda sağlıyor?
HPE Synergy’nin sahip olduğu bileşenleri bu şekilde özetleyen HPE Ortadoğu ve Afrika Kategori Müdürü Taha Tungekar, böylelikle hem geleneksel altyapıları hem de yeni nesil uygulamalar ve hizmetleri aynı altyapı üzerinden sunduklarını anlatıyor: “Bu sayede karmaşayı azaltıyor; yeni nesil uygulamalar için işletme verimliliğini ve hızı artırıyoruz.” HPE Synergy tek bir arayüz üzerinden, fiziksel ve sanal bilgi işleme, depolama ve ağ ihtiyaçlarını akışkan kaynak havuzundan birleştirerek farklı iş yükleri için şekillendirilebilir altyapılar sunuyor. HPE Synergy, genişletilebilir bir platform olarak, sanallaştırma, hibrid bulut ve DevOps gibi uygulamaları ve operasyonel modelleri aynı anda mümkün kılıyor. HPE Synergy ile BT sadece iç hizmet sağlayıcı değil, iş sonuçlarına yönelik yeni nesil uygulamaları hızlı bir şekilde devreye alarak iş birimlerinin de ortağı haline gelebiliyor. Diğer bir deyişle sistem, atıl kaynak ve işletim maliyetlerini azaltırken, uygulamaları bulut hızında çalıştırarak üretkenliği ve kontrolü artırıyor.Samsung ve Sony bu lenslerin peşinde!
Google arama motoru artık doğrudan çeviri yapıyor
