2050 yılını ve sonrasını dünyaya bir Türk anlatacak

0
Halil Aksu
Halil Aksu
GelecekHane’nin kurucusu ve Baş Fütüristi Halil Aksu, 24-26 Temmuz tarihleri arasında ABD’nin San Francisco şehrinde gerçekleşecek 2015 Dünya Fütüristler Kongresi’ne konuşmacı olarak katılacak. Türkiye’ye getirdiği Maker Hareketi ve son dönemdeki başarılı çalışmalarıyla dikkat çeken GelecekHane’nin kurucusu Halil Aksu, Dünya Fütüristler Kongresi’ne (World Future Society Conference) Türkiye’den davet edilen tek fütürist oldu. Halil Aksu, kongrede yapacağı konuşmada GelecekHane’nin en önemli çalışma alanlarından olan nesnelerin interneti, büyük veri, robotlar, insansız araçlar ve yapay zeka konularına değinerek öngördüğü dijital gelecek vizyonunu paylaşacak. Akıllı şehirlerin, akıllı mağazaların, akıllı bankaların, akıllı okulların ve akıllı hastanelerin giderek yaygınlaşacağını düşünen Aksu, konuşmasında 2050 yılına ve ötesine yönelik paylaşımlarıyla katılımcılara ilham verecek ve yeni ufuklar açacak. Gelecek hakkında araştırma yapan, düşünen ve potansiyel gelecek senaryolarını ortaya koyan kişilerin oluşturduğu ilk birlik olan Dünya Fütüristler Birliği, 1996 yılından bugüne düzenlediği Dünya Fütüristler Kongresi ile tüm dünyadaki başarılı fütüristleri bir araya getiriyor. 2015 Dünya Fütüristler Kongresi’ne bu yıl Türkiye’den davet edilen tek konuşmacı Halil Aksu oldu.

5G teknolojisinde Türk bilim insanlarının başarısı

0
TolgaDincTolga Dinç ve Samet Zihir’in geliştirdiği bu devreler, günümüzdeki en yüksek mobil iletişim standardı 4G/LTE nin bir sonraki adımı olan 5G teknolojisinin çalışma frekansı olacağı tahmin edilen 60GHz’de çalışıyor. Bu yüksek frekans 5G standardı ile HD kalitesindeki videoları bir saniye içinde cep telefonumuza indirebileceğiz. Ayrıca bu teknoloji ile günümüzde kullanılan çok yüksek maliyete sahip sistemler çok daha ucuz ve yüksek performanslı sistemler ile değiştirilebilecek. Sabancı Üniversitesi Elekronik Mühendisliği mezunu araştırmacılar üzerinde çalıştıkları projeleri ile Amerika’da bu alandaki dünyanın en prestijli bilimsel konferansları olan ve Mikrodalga ve Radyo Frekansı (RF) ve milimetrik dalga entegre devreler alanındaki gelişmelerin duyurulduğu (IEEE International Microwave Symposium (IMS) /IEEE Radio Frequency Integrated Circuits (RFIC)) Radyo Frekansı Entegre Devreler Sempozyum’larında üstün başarı ödüllerini de kazandı. 5G teknolojisinde çığır açan çalışma Benzer frekans ve alanda birçok araştırma yapılmakta ve her grup veya kuruluş elde ettiği en yüksek değerleri duyurmaktadır. Samet Zihir bu alanda ulaşılabilecek en fonksiyonellikte/yoğunlukta ve en yüksek güce sahip devreyi tasarladı. Bu çalışma ile silikon teknolojisiyle tasarlanabilecek sistem büyüklüğünün ve kompleksitesinin ulaşabileceği boyutlar tüm dünyaya gösterilmiş oldu. Tolga Dinç ise dünyanın aynı frekansta aynı anda veri alıp gönderebilen ilk çipini tasarladı. Kablosuz iletişim ders kitapları aynı anda aynı frekansta veri göndermenin imkansız olduğunu yazar. Son bir kaç yıldaki araştırmalar her ne kadar bunun mümkün olduğunu gösterse de şu ana kadar bunu başarabilen bir çip 3G/4G/LTE frekanslarında bile tasarlanamamıştı.

Yeni nesil mobil iletişim teknolojilerine yerli damgası

0
Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu ve Aselsan Genel Müdürü Dr. Faik Eken
Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu ve Aselsan Genel Müdürü Dr. Faik Eken
Turkcell ve Aselsan, 5G alanında atılacak adımlara öncülük etmek üzere elektronik teknolojileri alanında güç birliği yapıyor. Turkcell ve Aselsan arasında imzalanan çerçeve metin doğrultusunda, iki marka uzun vadeli bir işbirliği yürütmek ve geleceğin mobil teknolojilerini geliştirmek için ortak çalışma konusunda anlaşmaya vardı. Metni imzalamak üzere bir araya gelen Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu ve Aselsan Genel Müdürü Dr. Faik Eken, ortaya koyulacak çalışmaların ülke çıkarları adına büyük önem taşıdığını vurguladılar. Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu: “Türkiye 5G’de merkez üs olacak” “Ülkemizin her köşesinde en hızlı ve en kolay şekilde iletişim sağlamak ve teknolojiyi kullanarak hizmet sunmak en büyük hedefimiz. Bugüne kadar yaptığımız yatırımlarla sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en güçlü 3G altyapısını kurduk ve 3G hızını 3 kat artırarak bugün dünyada sunulan en yüksek 3G hızı olan 63,3 Mbps’i hem altyapı tarafında hem de Turkcell Turbo T50 ile akıllı telefon tarafında destekleyen ilk ve tek operatör olduk. 4G için yaptığımız testlerle bu teknoloji ile ilgili hazırlıklarımızı tamamlarken, 5G hazırlıkları kapsamında da yönetim kurulunda yer aldığımız NGMN (Next Generation Mobile Networks) çatısı altında Türkiye’yi temsil eden tek operatörüz. Bu alandaki gelişmeleri yakından takip ediyor, bu konuda dünya standartlarının oluşmasına yön veriyoruz. Öncülüğümüzü ve yeni nesil mobil iletişim teknolojilerini Türkiye ile tanıştırma konusundaki liderliğimizi 5G’de de sürdürmek Turkcell için olmazsa olmaz nitelikte. Bu nedenle, hizmete yönelik teknoloji ve inovasyon geliştirme idealine bizim kadar bağlı Aselsan’la işbirliği yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. İmzaladığımız çerçeve metin ile uzun soluklu bir çalışmanın ilk adımını atmış olduk. Birlikte hedeflerimizi gerçekleştirerek Türkiye’nin 5G’de merkez üs olmasını sağlayabileceğimize tüm kalbimizle inanıyoruz.” Aselsan Genel Müdürü Dr. Faik Eken: “Haberleşmede 40 yıllık markayız” “Aselsan, 1975 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin haberleşme ihtiyaçlarını milli ve özgün olarak karşılamak için kuruldu. Haberleşme ile başlayan yolculuğumuz geçen 40 yıl içerisinde Türkiye’nin dışa bağımlılığını en aza indirecek şekilde savunma elektroniğinin her alanına yayıldı. Aselsan’dan transfer edilen teknoloji ile Kazakistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya ve Pakistan’da üretim yapan fabrikalar bulunuyor. Askeri teknolojilerde elde ettiğimiz teknoloji ve bilgi birikimini öncelikle 4G konusunda ULAK projesi ile hayata geçiren Aselsan, bu birikimini 5G gibi kritik teknolojik alanlarda da değerlendirerek, ülkemizin teknolojik altyapı ihtiyaçlarının milli olarak karşılanmasını hedeflemektedir. TASMUS ve JEMUS gibi yurt sathına yayılan geniş bir stratejik/taktik ağı kurmuş olan Aselsan, 5G’nin hazırlık, tasarım, üretim ve kurulumunda da en yetkin ortak olacaktır.”

IT profesyonellerinin tatilde olmazsa olmazları

0
businessman2Tatil döneminde veya iş seyahatleri sırasında, IT profesyonellerinin her an online olabilmesi, web sitelerine, şirket sistemlerine müdahale edebilmesi büyük önem taşıyor. İşte bu aşamada, yolculuk sırasında yanında bulundurması gereken önemli aksesuarlar devreye giriyor. Yolculukların, sorunsuz ve keyifli geçebilmesi için, IT profesyonellerinin işini kolaylaştıracak şu küçük aksesuarları bir araya getirdik, bavulunuzu hazırlarken bu listeye de bir göz atmanızda yarar var. 1- Şarj yeteneği olan laptop çantası bag Laptoplar ve diğer mobil cihazlar/tabletler, IT profesyonellerinn vazgeçilmez yardımcıları, ancak ne yazık ki hızla eneri tükettiklerini unutmamak gerekiyor. Bu cihazları taşımak için alacağınız çantanın mümkünse güneş enerjisi ile şarj yeteneğinin olması önemli. Ya da en azından, içinde özel şarj pilleri olan ve yolculuk sırasında şarjı biten cihazlara ekstra enerji sağlayabilen çantaların da büyük yardımı olacaktır.   2- Akıllı kalem LivescribeNot aldığınız her detayın, dijital olarak kayıt altına alındığını bilmek, ofise döndüğünüzde o notları daha kolay incelemenizi sağlayacaktır. Bir akıllı kalem, deftere/kağıda yazdığını her detayı dijital olarak hafızasına alacak ve tabletinize veya bilgisayarınıza aktaracaktır.     3- Mobil Wi-Fi hotspot Sell_HUAWEI_Mobile_WiFi_E560Veri hattınızdaki 3G bağlantıyı, tüm cihazlarınıza dağıtabilmek için mobil hotspot cihazına ihtiyacınız olacak. Akıllı telefonunuzu da kablosuz bir modem gibi kullanmanız mümkün elbette ancak özellikle yurt dışında telefonunuz işe yaramayacaktır çünkü Türkiye’deki opertatörünüze bağlı telefon hattınızdan internet kullanmaya ve mobil cihazlarınıza dağıtmaya kalktığınızda çok ağır telefon faturalarıyla karşılaşabilirsiniz. Bunun yerine, gittiğiniz ülkede turistler için satılan geçici/ön ödemeli veri hatlarından alıp mobil wifi hotspot cihazınıza yüklediğinzde, hem telefonunuz, hem tabletiniz, hem laptopunuz hatta ailenizdeki diğer bireyler için de ekonomik ve hızlı internet bağlantısı sağlamış olursunuz. 4- Kablo çantası CO00001_rbn.a_grandeFarklı ve çok sayıdaki kablolarınızı küçük bir organizer içinde taşımak hayatınızı çok kolaylalştıracaktır. Şarj kabloları, USB uzatıcılar, network kabloları gibi tüm seçenekleri, yolculuk telaşı içinde çantanızın farklı gözlerini uzun uzun karıştırarak aramak yerine, doğrudan minik bir el çantasından çıkarıp kullanmak hem zamanınızı hem de sinirlerinizi kurtaracaktır. Üstelik havalimanında, uçuşa az bir zaman kala tabletinizi şarj etmek isterken değerli dakikalarınızı çantalarınızın içinde kablo aramakla harcamamış olacaksınız ve o dakikalar boyunca tabletiniz/telefonunuz şarja bağlı olarak pilini doldurmaya devam edecek. Sinirleriniz de yıpranmayacak. Tüm bunlar için, basit, hafif ve ekonomik bir kablo çantası yeterli olacaktır.

Benim Cici Gazetem…

0
Halep-1794
Halep – Yıl: 1794 Müslüman ve Hıristiyanlardan kurulu bir müzik grubu. Tef,tambur, ney, kemençe ve nekkâre çalan müzisyenler.
Bu röportajda kültürel mirasın pasif bir şekilde kabul edilmesinin / ne de olsa geçmişte olup bitmiş bir tarihi zaten değiştirme şansımız yoktur / yetersiz olduğunu ve kültürün korunması bağlamında muhafazakârlığın, aslında kültürel mirasın dönüşümü ve yeniden üretimiyle mümkün olduğunu, geçmişte üretilen kültür mirasının ancak bu şekilde, toplumsal açıdan da yaşamaya / varolmaya devam edebileceğini belirtmiş. (*) Haber nereden geliyor? Yukarıdaki cümleden bağımsız olarak; günümüzde nasıl etkileşim kurduğumuz ve bilgiye, güncel duruma,  özellikle de haberlere nasıl ulaştığımız, kendi içinde yepyeni katmanlar yarattı. Fakat daha ilginç olabilecek olan, zihnimizde yarattığımız ve algıladığımız dünyayı vareden parametrelerin tümünü etkileyen en önemli süreç, teknolojik araçlara nasıl ulaştığımız veya ulaşıp ulaşamadığımız haline gelmiş durumda… O kadar içindeyiz ki yazınca artık ilginç değilmiş gibi gelmeye başladı, neredeyse: “Elbette balıklar suda yüzer ve kuşlar tabii uçuyor” doğallığına indirgenmiş bir durum bu. İstanbul’da yaşayanlardan kurgularsak, örneğin çok yüksek ses çıkaran ve kaynağı belirsiz bir gürültü duysak, ilk iş gazete sitelerine bakmak mı olacak, yoksa sosyal medyaya mı? Tabii ki herkesin aynı şeyleri yaptığını ya da ne yaptıklarını bildiğimi söyleyemem, ama ben hemen, sosyal medya hesaplarıma bakıyorum ve çoğunlukla sonuçtan çok memnunum. Geçtiğimiz günlerde çeşitli kentlerde yaşanan “şehir selleri” ile ilgili özellikle videoların ve ilk elden durumu apaçık ortaya koyan fotoğrafların büyük çoğunluğunu, gazeteler ve diğer profesyonel medya sitelerinden önce hepimiz görmedik mi ve hatta bir gün sonra gazetelerde, bir şekilde önceden sosyal medyada izlediğimiz “user content”lerin “güncel” haber olarak sunulduğunu görmedik mi? Tabii ki bu olaylar ve haberler arasındaki eş zamansızlık artarak sürecek ve giderek medya araçları kişiselleşmeye devam edecek gibi görünüyor, en son Periscop örneğinde izlediğimiz gibi…
Güncel Haberin tarihi
Güncel Haberin tarihi
Gazetelerin kimlikleri Muhtemelen gençler pek bilmez ama, eskiden gazeteler de kişiseldi, hangi gazeteyi alıp okuduğunuz size bir kimlik kazandırırdı, Tercüman okuyan ayrı Cumhuriyet okuyan bir farklı kimlik kümesindeydiler… Günümüzde hergün neredeyse bütün gazeteleri okuyoruz. En azından bu olanağa çoğunlukla sahibiz. Bu gelişmeyle ortaya çıkan evet; bence bir kişinin neredeyse bütün gazeteleri okuması ve ya bu fırsatı olması önemli bir gelişmedir ve henüz benim tanımlandığına tanık olmadığım bu yeni durumun anlamı ne olabilir? Çoğumuz için “haber”e erişim, sosyal medya araçları ve siteler üzerinden gerçekleşen bir sürece dönüşmeye başladı ve böylece artık, “hepimizin gazetesi internet” olmuş oluyor… Örneğin güncel sorunlarımız olan: “Şehir selleri” ve “kuraklık” gibi konularda, sansasyonel bir karşılığı yoksa, gerçekten “içerik değeri ve bilgi” taşıyan bir yazıyı, ana akım medyadaki herhangi bir mecrada bulabilmemiz mümkün müdür? Yazı dünyayı yeniden değiştiriyor Yazının; bulunuşundan binlerce yıl sonra, sıradan insanın hayatında gerçekten bir yer edinmeye başlamasını sağlayan “örgün eğitim” ülkemizde, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile başlamıştı ve bugün artık, okur yazarlık oranı oldukça yüksek, ülkemizde de dünya genelinde de… İnternetin, içinden çıktığı dünyayı yeniden kurgulayan ve değiştiren doğasının bilincine varmakla ilgili aşamaları hıza geçerek, yepyeni ve neredeyse sınırlanamaz kaynakları geliştirebilmek zorlu bir yolun başındayız… Yeni alışkanlıklar ediniyor ve yeni yollar geliştiriyoruz durmaksızın. İnsanlık, tarih boyunca her zaman kritik eşiklerde varolabildi, ancak ilk kez öncelikli ve tek gerçek tehlike olarak kendi varlığını tehdit eder noktasına ulaştı. Küresel Ekonomi mi dediniz?
Henri Matisse - Mavi Pencere - 1913
Henri Matisse – Mavi Pencere – 1913
Bir kaç gün önce çoğumuzun gözüne ilişmiş bir haber olarak şu cümleye dikkat çekmek istiyorum: “Dünya genelindeki çatışmaların maliyetinin geçen yıl (2014 yılı) 14,3 trilyon dolara ulaştığı,  bir başka deyişle küresel ekonominin yüzde 13’üne mal olduğu hesaplandı.” Görünen o ki: 3. Dünya Savaşı çıkacağından korkmak için çok geç kalmış gibi görünüyoruz, 4. Savaş nasıl önlenebilir ona bakmak, belki de en gerçekçi gelecek planı olabilir.Yukarıdaki paragrafı yazdıktan sonra, gelecek için iyimser olmanın giderek zorlaştığı bir gezegende yaşamanın insan algısını nasıl ters yüz ettiğini derinden hissettim ve yazıyı bitirecek son sözleri bulmakta zorlanıyorum. Bu yüzden, ustalardan yardım alarak bitirmek dışında bir çare yok gibi görünüyor: Bir kilo mavi yarim kilo maviden daha mavidir. Henri Matisse (*) (Kaynak: Jacques Derrida ve Elisabeth Rudinesco, For What Tomorrow: A Dialogue, çev. Jefff Fort (Stanford, California: Stanford University Press, 2004), s. 1-19. / Aktaran: Elif Sezer: BAŞKA BİR TÜRK MUSİKİSİ TARİHİ MÜMKÜN OLABİLİR MİYDİ?: ZİYA GÖKALP VE RAUF YEKTA’NIN FİKİRLERİ ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALI BİR OKUMA)

TÜBİSAD da ek vergiden şikayetçi

0
TUBISAD_logoEkonomi bakanı Nihat Zeybekci’nin 2 Temmuz 2015 tarihinde yapmış olduğu önümüzdeki bir ay içinde cep telefonu ve tablet bilgisayar gibi ürünlere ek vergi geleceğine ilişkin açıklaması Bilişim Sanayicileri Derneği TÜBİSAD tarafından değerlendirildi. Dernek konuyla ilgili şu açıklamyı basınla paylaştı: “Ülkemizin bilişim ve iletişim teknolojileri sektörünün gelişmesinin önündeki en büyük engellerden birinin, sektörde uygulanan ağır vergi yükü olduğu açıktır. Özellikle bilgisayar ve iletişim donanım ekipmanlarına uygulanması düşünülen ek vergi yükünün, bilişim ürünlerinin genel olarak fiyatını yükselteceği; dolayısıyla kullanım ve erişim oranlarını ciddi bir şekilde düşüreceği bir gerçektir. Bu durumun da gerek ekonomik gerekse de bilgi toplumuna dönüşüm hedefleri bakımından gelişimin önünde önemli bir engel oluşturacağı açıktır. Bilişim sektörünün gelişmesi, yalnızca bilişim sektörüne değil tüm ülke ekonomisinin gelişmesine önemli ölçüde etki etmektedir. TÜBİSAD olarak yaptığımız kapsamlı çalışmalarda, Bilgi ve İletişim sektörünün GSMH icindeki payının artmasının, ülke ekonomisinin büyümesine yaklaşık 1.6’lık bir çarpan etkisi ile fayda sağladığı bir gerçektir. Bilişim teknolojilerinin üretimi ve kullanımı 1990’lardan itibaren yaygınlaşarak ülkelerin büyüme oranlarına önemli katkılar yapmaya başlamıştır. Gelişmekte olan ülkelerde bu etki gelişmiş ülkelere kıyasla daha yüksektir. Söz konusu etki göz önüne alındığında ülkemizin ekonomik büyümesinin hızlanabilmesi için bilişim sektörü üzerindeki olası ek vergi yükünün kesinlikle uygulanmaması ve Bilgi ve İletişim Teknolojileri sektörünün ekonominin tüm diğer alt sektörleri için bir kaldıraç gücü oluşturan stratejik bir sektör olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır. TÜBİSAD Bilişim sektöründe, özellikle yazılım ve katma değerli bilişim ürünleri üretiminde yerli üretimin önemine inanmakta ve bunu her platformda desteklemektedir. TÜBİSAD bu ek vergilendirmeye dayalı koruyucu tedbirlerin ve politikaların terk edilmesi ve bunun yerine sektörün gelişmesini sağlayacak önlemlerin alınması için tüm ilgili aktörlere çağrı yapmaktadır. Bu kapsamda TÜBİSAD bilişim sektörü üzerindeki vergilerin artırılarak değil, özellikle yerli üretime ve ihracata yönelik desteklerin ve teşviklerin arttırılarak sektörün büyümesinin sağlanması ve bu yolla gelişen sektörün yeni iş alanları ve potansiyeller yaratarak vergi gelirlerini arttıracağı inancını taşımaktadır.”  

Douglas Engelbart ve Steve Jobs’ın hikayesi

1
Douglas Engelbart
Douglas Engelbart
Hayatının ikinci yarısında bilgisayar ile insan etkileşimi üzerine çalışmalar yapacak  olan Douglas Engelbart; daha yirmi yaşında iken ikinci dünya savaşı yaşanıyordu ve radarın başında hiç durmadan noktaları takip edip sürekli rapor veriyordu.  Üstün zekası bir saniye olsun boş durmuyordu. Ekranda yanıp sönen noktalara hükmedebilse, yerlerini değiştirebilse ne güzel olurdu diye düşünüyordu. Yıllar sonra “insan zekasını artırma” isimli bir projede çalışırken ekranda farklı konumlardaki noktalara hızlıca erişme ihtiyacı önem kazanmıştı. İşleri hızlandırmak için ikinci dünya savaşındaki günler gelmişti aklına. Ekranda bir nokta olsa ve onu hareket ettirebilsem demişti..  Oturup icatlarını hayata geçirdi ve arkadaşlarına sundu. Bugün halen kullandığımız fare birkaç alternatiften bir tanesiydi sadece. Işıklı kalemler, joystick’ler de vardı buluşları arasında. Ama hangisinin en uygun olacağına karar verememişti. NASA’ya gidip çalışanlar ile birlikte test ettiğinde en etkilisinin fare olduğuna karar verdi. Daha sonra başka bir firmada çalışan ve çok yakın arkadaşı olan Bill English’den daha uygun bir tasarım istedi. Bill neredeyse bugün kullanılan farelerin aynısını tasarladı  ve Douglas ile ekibine kullanması için verdi. Böylece insan zekasını artırma projesinde işlerin daha hızlı yapılabilmesi için fare kullanılmaya başlanmış oldu. O dönem Bill‘in çalıştığı firma patenti kendi üzerine almıştı. Patentte fareye “görüntüleme sistemleri için X-Y yer gösterici sistem”  tabiri kullanılmıştı. Douglas bir mucitti, bu konuya çok takılmadığını yıllar sonra yaptığı röportajlarda açıklamıştı.  Bu patenti daha sonra Steve Jobs  sayesinde yaklaşık 40 bin dolara Apple firması satın almıştı. Steve Jobs zekasını burada da konuşturmuş ve deha bir fikri ticari bir fikre dönüştürmüştü. 1966 yılında kullanılabilirlik üzerine yine büyük bir fark yaratmıştı. Bugün kullanılabilirlik deyince akla gelen ilk isim olan Steve Jobs ne ilginçtir fare ile değil, Apple, iPhone tasarımı ile anılır. Steve Jobs bu nedenle sadece birkaç yıl öncesinin dehası değil, fareyi yaygınlaştırarak, son yarım asırın en deha insanlarından biri olmuştur. Onun sayesinde  grafiksel işletim sistemlerinin önü açılmıştır çünkü yıllar önce.. Diğer yandan farklı bir bakış açısıyla… Ticari deha olmak mı daha önemli yoksa mucit olmak mı? Eğer Steve Jobs olmasaydı Douglas’ın keşfi bu kadar hayatı kolaylaştırıyor olmayabilirdi… Aynen Tesla ile Edison’un hikayesi gibi.

Sigorta şirketleri için yeni yazılım çözümü: Unify

0
towers-watson-bangkokTowers Watson, yeni yazılım çözümü Towers Watson Unify’ı kullanıma sundu. Towers Watson Unify sayesinde sigorta şirketleri, Towers Watson ve üçüncü parti yazılım çözümleri de dahil olmak üzere, kullandıkları finansal modelleme ve raporlama uygulamalarını iş akış süreçlerine otomatik ve yönetilebilir bir şekilde entegre edebiliyorlar. Towers Watson’ın Global Hayat Branşı Finansal Modelleme ve Raporlama Lideri Joel Fox, “Sigorta şirketleri, sıkı bir yönetim ve kontrol imkanı sunan, hem daha zengin hem de derinlemesine gerçekleştirilmiş analizlere daha sık ve hızlı ihtiyaç duyuyorlar,” dedi. “Bununla birlikte şirketler, işletim maliyetlerinin önemli miktarda azaltılmasını gerektiren bir ekonomik ortamla karşı karşıyalar. Bu nedenle de söz konusu ihtiyaçlarına çözüm üretmek için pahalı kaynaklara yönelmeleri imkansız hale geliyor. Daha çok işi daha hızlı ve daha düşük bir maliyetle yapmak durumundalar. Towers Watson Unify, işte tam da bunu yapabilmelerine olanak veren dönüşümsel bir çözüm olarak öne çıkıyor.” Yazılım çözümlerinin entegre edilmesini sağlayan bir kurumsal risk ve aktüeryal sistemler platformu olan Towers Watson Unify, bu çözümleri çalıştırmak için ihtiyaç duyulan esnek ve kullanıcı tanımlı iş akışlarının otomasyonunu da sağlıyor. Buna ek olarak platform, güvenlik, sürüm denetimi ve kapsamlı denetim geçmişlerinin otomatik olarak oluşturulması da dahil olmak üzere entegre iş akışı süreçlerinin yönetimini destekliyor. Unify platformu hem Towers Watson’ın hayat branşı çözümlerini içeren risk yazılım ürünleri, hem de diğer firmaların yazılımlarıyla çalışıyor. Towers Watson’ın yeni yazılımının sahip olduğu kusursuz entegrasyon yeteneği, bu uygulamalar arasında daha iyi veri akışı ve etkileşim sağlıyor. Kullanıcı tanımlı iş akışları uçtan uca süreçler olarak tümüyle otomatize edilebiliyor; bu süreçler manuel olarak başlatılabildiği gibi, gelecek bir zamanda çalışmak üzere programlanabiliyor ya da şirketlerin halihazırda kullanmakta oldukları diğer harici sistem ya da zamanlama araçları tarafından tetiklenebiliyor. Kullanıcı yorumları, onaylar ve diğer kullanıcı müdahalelerini de içeren ihtiyaçlara göre oluşturulmuş yönetim protokolleriyle iş akışları tasarlanabiliyor ve ayrıntılı denetim günlükleri, sistem içerisindeki tüm etkileşimleri ve iş akışının bir parçası olarak çalışan alt sistemlerin özgün denetim günlüklerini yakalayıp kaydedebiliyor. Towers Watson’ın Global Hayat Branşı Finansal Modelleme ve Raporlama Lideri Joel Fox sözlerini şöyle sürdürdü: “Unify, sigorta şirketlerine tüm finansal modelleme ve raporlama süreçlerini daha yüksek verimlilik, tutarlılık ve yönetilebilirlik için kökten dönüştürme imkanı sağlıyor. Unify ile sigorta şirketleri risk ve sermaye yönetim performanslarını daha yüksek bir standarda çıkarabilecekler.”

BiGG-SEA teknogirişimcilere destek verecek

0
photodune-4187216-idea-mTÜBİTAK önümüzdeki 3 sene boyunca başvuruların toplanması, değerlendirilip seçilmesi, eğitim, mentörlük ve önkuluçka hizmetlerinin verilmesi, panellerle TÜBİTAK’a hibe için başvurabilecek projelerin belirlenmesi görevlerini uygulayıcılara devretmek için bir çağrı açtı. Sabancı Üniversitesi’nin Ege Üniversitesi ideEge TGB ve Adana Üniversite Sanayi Ortak Araştırma Merkezi ÜSAM ile kurduğu BiGG-SEA Projesi uygulayıcı olmaya hak kazandı. BiGG-SEA Projesi kapsamında Akdeniz, Ege ve Marmara bölgesinde 25 ili kapsayan bir alanda, girişimci adaylarına iş fikri oluşturmada, iş planı hazırlamada ve “Teknogirişim Sermaye Desteği Programı”na başvuru yapılması konusunda yardımcı olunacaktır. Üç senede 2000’den fazla girişimciye ulaşmak, 1200’den fazla girişimciye eğitimler vermek, 300’den fazla iş planı başvurusuna destek olmak hedefleniyor. TÜBİTAK uygulayıcıların yönlendirdiği ve beğendiği iş planlarına verdiği 100,000 TL hibeyi de 150,000 TL’e çıkarıyor. Geçtiğimiz üç senede TÜBİTAK 1512 program altında 3200’den fazla girişimciden başvuru alıp, 1100’den fazlasına eğitim verip, iş planı hazırlatıp 350 girişimciye 100,000 TL hibe vermişti. BiGG-SEA projesi 15+ üniversite, TTO, teknopark ve sanayi odası, aralarında General Electric, Eczacıbaşı, Netaş, KORDSA, Farplas gibi kurumların olduğu 13+ kurumsal ortak, aralarında 212 Ltd, Arya Women Investment Platform, BIC Angel Investments, Diffusion Capital Partners, Galata Melek Yatırım Ağı, Keiretsu Forum İstanbul, Revo Capital ve Şirket Ortağım olan yatırım gruplarıyla başlayan ve genişleyen ciddi bir destek ağıyla girişimcilere destek veriyor.

Nereden isterseniz oradan sorun

0
Twitter_Dijitalleşen dünyada iletişimin dönüşümüne yerinde ve doğru tepkiler vermeye devam eden Boğaziçi Üniversitesi, bu kez üniversite adaylarıyla iletişimi renklendirmeyi ve kuvvetlendirmeyi amaçlıyor. Üniversite, her yıl tercih döneminde düzenlenen Tanıtım Günleri’nde bu kez adaylara birçok farklı kanal aracılığıyla ulaşabilmek amacıyla çalışmalara başladı. Facebook ve Twitter’dan #bogazicinesor hashtag’i ile gelen sorular anlık olarak cevaplanmaya devam ederken, Whatsapp ile tanıtıma dair ister birebir, ister bir grup kurarak anlık mesaj gönderebilecek; Snapchat’in görsel ve yazılı özellikleri dahilinde sorularını iletebilecekler. Türkiye’de Snapchat hesabına sahip olan ilk üniversite Türkiye’de resmi bir Snapchat hesabına sahip ilk üniversite olan Boğaziçi Üniversitesi, sene içerisinde olduğu gibi Tanıtım Günleri’nde de kampüs atmosferini ‘Snapchat Hikâyeler’ üzerinden kalıcı görüntü ve videolar ile aktarmaya devam edecek. Bir başka kanal olarak, yeni yeni gelişmekte olan mobil canlı yayın kanalı Periscope sayesinde adaylar, Boğaziçi Üniversitesi hesabından Tanıtım Günleri heyecanına mobil aygıtları başından da ortak olabilecekler. Türkiye’de ve dünyada ilk kez hayata geçirilmesi planlanan bu uygulamalar kapsamında geçtiğimiz senelerde olduğu gibi bölüm tanıtım sunumlarının canlı yayınları internet üzerinden adaylarla buluşacak. Adayların internet aracılığıyla tanitim.boun.edu.tr/canliyayin adresinden tüm gün izleyebilecekleri programda, sunumlar arasında öğretim üyeleri, üniversite öğrencileri ve adaylarla yapılacak kısa röportajlara da yer verilecek. Boğaziçi Üniversitesi, sosyal medya kanalları ve canlı yayın ile sorulara açık, dolu dolu gerçekleşecek Tanıtım Günleri programıyla yeni Boğaziçilileri bekliyor.

En uzun videoyu Türkler izliyor

0
IAB info graphic(2)Dünyada 42 ülkede faaliyet gösteren ve dijital reklamcılığın, internetin gelişmesi için çalışan Interactive Advertising Bureau tarafından 24 ülkede yapılan “Mobil Video İzleyicileri Araştırması”nın sonuçları, insanların beşte birinin televizyon izlerken düzenli olarak akıllı telefonlardan video seyrettiğini gösteriyor. Araştırmanın yapıldığı her ülkede mobil reklamcılığın kişiye özelleştirilmiş kullanımının ilgi çektiği görülüyor. Interactive Advertising Bureau’nun 24 IAB ülkesinin ortak katılımıyla gerçekleştirdiği, mobil video tüketimini küresel ölçekte irdeleyen araştırmaya göre, mobil ekranlar genel kanının aksine düzenli olarak uzun videolar izlemek için de kullanılıyor. Katılımcıların yüzde 36’sı telefonlarıyla günlük veya daha sık olarak 5 dakika ya da daha uzun süreli videoları izlediklerini söylüyor. Akıllı telefonlardan uzun süreli video seyredenlerin arasında Türkiye, Finlandiya, Çin, Rusya ve Singapur izleyicileri başı çekiyor. Hatta uzun metrajlı film ya da televizyon programlarının bölümleri de telefondan izlenebiliyor. Film ve program izleme konusunda özellikle Çinliler ön plana çıkıyor.  24 ülke için mobil video izleyicilerinin, videolara ulaşma yolları olarak aşağıdakiler öne çıkıyor: Video paylaşım siteleri (yüzde 62) Sosyal ağlar (yüzde 33) Web arama sonuçları (yüzde 20) Reklamlar (yüzde 14) Aynı anda hem televizyon hem video izliyorlar Tüm ülkelerde çok sayıda internet kullanıcısı, akıllı telefonlarında kısa veya uzun süreli video tüketimlerinin yıldan yıla arttığını belirtiyor. En büyük oranda artış sırasıyla ABD (yüzde 50), Kanada (yüzde 42), Yeni Zelanda (yüzde 42), Güney Afrika (yüzde 42) ve İngiltere’de (yüzde 40) görülüyor. Bu eğilim, televizyon izleme alışkanlıklarını da etkiliyor. Çin’de yüzde  37, Singapur’da yüzde  35 oranında izleyici telefonlarında daha fazla video izledikleri için televizyonu daha az seyrettiklerini belirtiyor. Mobil video izleyicilerinin yüzde 22’si televizyon seyrederken aynı zamanda mobil video da izliyor. Bu tür çoklu ekran kullanımı Japonya hariç tüm ülkelerde göze çarpıyor. IAB ABD Digital Video and Mobile Marketing Center of Excellence Genel Müdürü, mobil ve videodan sorumlu Başkan Yardımcısı, Anna Bager durumu “Küçük ekranlarda dijital video tüketiminin popülerliği dünya genelinde yadsınamaz bir noktaya gelmiştir.” olarak yorumluyor. İnsanların sadece kısa videoları izlemek için değil uzun süreli programları izlemek için de telefonlarını kullanması, markalara bu çarpıcı mobil etkileşimin bir parçası olmak için kapı açıyor. Fakat tüketicinin çoklu ekran kullanım eğilimi reklamverenler için yeni bir pazarlama sorununu ortaya çıkartıyor: İzleyicinin dikkati aynı anda iki ekrana dağılırken ona nasıl ulaşabiliriz? Çözüm belki de kişiselleştirilmiş mobil video reklamında yatıyor. Ülkelerin çoğunda tüketicilerin yüzde 80’inden fazlası, kişiye özelleştirilmiş reklamların, genel içerikli reklamlara oranla daha fazla ilgi çektiğini. Bu olgu reklamverenlerin mobile özel reklam yapması gerektiğini, televizyon reklamlarını mobilde aynen kullanarak bazı fırsatları kaçırabildiğini gösteriyor. Araştırma bulgularına göre özellikle ABD ve Kanada’da yaşayan tüketiciler, o anda izledikleri videonun içeriğiyle ilgili veya video izleme geçmişleriyle ilişkili reklam görmeyi tercih ediyor. Araştırmaya katılanların sadece yüzde 28’i televizyonda daha önce görmüş olduğu reklam filmini mobil video izlerken de görmüş olduğunu belirtiyor. Bu oranın Fransa’da yüzde 38, Türkiye’de yüzde 36, Finlandiya’da ve ABD’de ise yüzde 35 olduğu görülüyor. Böylece kişiselleştirilmiş video reklamının önemi bir kez daha gözler önüne seriliyor. IAB ABD, Mobile Marketing Center of Excellence Direktörü Joe Laszlo, bu durumu “Araştırma çıktıları dünyada tüketicilerin, izledikleri videoların içeriğiyle ilgili olan mobil video reklamları daha çok kabul ettiğini gösteriyor” sözleriyle açıklıyor. “Bu durum hedef kitlelerine ulaşmak isteyen reklamverenler için büyük bir fırsat barındırıyor.”
IAB Türkiye Başkanı Dr. Mahmut Kurşun
IAB Türkiye Başkanı Dr. Mahmut Kurşun
IAB Türkiye Başkanı Dr. Mahmut Kurşun görüşlerini, “Bu araştırma mobil video reklamcılığının geleceğine ışık tutuyor. Örneğin eMarketer 2019’da dünyadaki tablet kullanıcılarının sayısının 1,5 milyara ulaşacağını öngörüyor. PwC Global Entertainment and Media Outlook 2015-2017 raporu, mobilin 2018’de displayi geçeceğini söylüyor. Bu büyümenin hangi formattan geleceğini ise IAB’nin raporu net biçimde ortaya koyuyor.” şeklinde dile getirdi. Site yerine mobil uygulama kullanmada Türkiye üçüncü Videolara ulaşmada reklamların etkisinin ABD’de yüzde 22 ve Kanada’da da yüzde 18 ile diğer ülkelerden daha fazla olduğu gözlemleniyor. Mobil uygulamaların, mobil video izlemek için kullanılan pratik bir yöntem olduğu görülüyor. Araştırmaya katılanların yarıya yakını (yüzde 48) mobilden video izlemek için genel olarak uygulamaları kullandığını belirtiyor. Mobil video izlemek için uygulamaları en çok kullanan ülkeler yüzde 63’le İngiltere, yüzde 60’la Brezilya ve yüzde 58’le Türkiye. Buna karşılık sadece yüzde 18’lik bir kesim video izlemek için genel olarak internet sitelerini kullanıyor. IAB’nin “Mobil Video İzleyicileri” raporuna buradan ulaşabilirsiniz.

Hackerler, virüslü koalisyon kurdu

0
Siber suçlular, Türkiye’de bu kez koalisyon konusunu fırsata dönüştürerek bilgisayar kullanıcılarını sosyal mühendislik yoluyla oltalarına düşürmeyi amaçlıyorlar. Sosyal mühendislik, kişilerin merak duygusundan ve dikkatsizliğinden faydalanarak, ilgili sisteme casus yazılım yüklemeyi ve hedef kişi veya kurum hakkında bilgi toplamayı tanımlar. Twitter’de dolaşıyor Zararlı yazılım ya da daha doğrusu bu ‘koalisyon‘ truva atı, sosyal medya platformu Twitter üzerinden genelikle bir tanıdık veya arkadaştan doğrudan mesaj (Direct Message) olarak geliyor. Mesajdaki link tıklandığında, kullanıcı bir web sitesine yönlendiriliyor. Kısaltılmış bağlantı ismi (URL) nedeniyle bilgisayar kullanıcısı linkin gerçekte nereye bağlanacağını görmüyor ve linki tıklıyor. Oysa bu bağlantı genellikle sahte ve virüslü bir siteye yönlendiriyor. Bu sahte site üzerinden bilgisayara zararlı yazılım bulaşıyor. Ardından kullanıcının arkadaşlarına da kendi adıyla ve aynı başlıkla mesajlar gönderiliyor. Truva atı, bu şekilde yayılıyor.
ESET Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Alev Akkoyunlu
ESET Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Alev Akkoyunlu
Ne yapılmalı? ESET Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Alev Akkoyunlu’ya göre kullanıcılar sosyal medyada çok fazla rahat davranıyor. Bu rahatlık tehlikeye dönüşebiliyor. Akkoyunlu, şu bilgiyi paylaştı: “Arkadaşlarımızdan gelen bağlantıları merak edip tıklıyoruz ve şüphe etmiyoruz. Ancak gelen her türlü linke şüphe ile yaklaşılmasını öneriyoruz. Kısaltılmış bağlantılar (URL) özellikle Twitter üzerinde yaygın. Bir video ya da yazı için tıklayıp da truva atı ile karşılaşabilirsiniz. Bu yüzden siz tam adresi görmeden tıkladığınız şeye şüpheyle yaklaşmaya devam edin. Şifrelerinizi mutlaka değiştirin! Ayrıca mevcut şifrelerin de hemen değiştirilmesini öneriyoruz. Dönem dönem de bilgisayarlarınızdaki önemli dökümanları, fotoğrafları mutlaka yedekleyin.“

Fotokopide yaz kampanyası

0
TASKalfa 1800_R_Comb5Japon Kyocera Document Solutions’ın Türkiye distribütörü Bilgitaş, Temmuz ayında çok fonksiyonlu A3 S/B fotokopi makinası Kyocera TASKalfa 1800’de yaptığı kampanya ile sıcak yaz aylarında serinleten fırsatlar sunuyor. Ürün 18 sayfa/dakika A4 hıza sahip olup fotokopi, yazıcı ve tarama fonksiyonlarını standart olarak barındırmaktadır. Farklı kağıt ebatlarını desteklemesinin yanı sıra kağıt kapasitesi 1300 sayfaya kadar arttırılabilen TASKalfa 1800, Energy Star sertifikasına sahip olmakla birlikte uzun toner ve drum ömrü sayesinde de tüketicilere maliyet avantajı sunmaktadır. Ürün, 50 sayfalık opsiyonel doküman besleyicisi sayesinde ofis ortamındaki iş akışını kolaylaştırmaktadır. Kompakt ve şık tasarımı ile A3 S/B giriş seviyesi ürünler arasında dikkat çeken TASKalfa 1800 fotokopi makinesi fiyatı ve 31 Temmuz 2015 tarihine kadar geçerli olan kampanya detayları hakkında bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Telefon tasarımında 3D yazılımlar kullanılıyor

0
IMG_2Microsoft Devices Group’daki (Microsoft Cihazlar Grubu) Akıllı Telefonlar ekibi şirketin Lumia akıllı telefonlar, Nokia telefonlar ve telefon aksesuarlarını içeren cihazlar stratejisinden sorumlu. Microsoft, 3DEXPERIENCE platformu ile güvenli bir ortamda işbirliği ve etkileşim içinde çalışma, üretime hazır tasarımları ilk seferinde doğru olarak üretme, geliştirme döngüsü sürelerini düşürme, üretim hazırlama süresiyle maliyetlerde ise düşüş gibi faydalar elde ediyor. Microsoft’un üç boyutlu yazılımlarla hikayesi 2014 yılında başlamıştı. 2014 yılında Microsoft Cihazlar Grubu üzerinde kurumsal ve süreçlerle bağlantılı etkileri olan devrim niteliğinde kararlar alındı. Grup, global ölçekte ürün geliştirme tarzını sadeleştirme ve fikir paylaşımını kolaylaştırarak farklı ülkelerdeki tasarım yeteneklerinden faydalanmak istiyordu. Yazılımları muhafaza etmek ve güncelleştirmek için çok yüksek bir toplam sahip olma maliyetiyle sonuçlanan büyük ölçüde özelleştirilmiş üçüncü şahıs uygulamaları kullanmaktaydı. Bu nedenle ürün geliştirme döngüsü sürelerini ve veri kalitesini geliştirmek, tüm paydaşlara doğru ürün bilgilerine erişim olanağı sağlamak ve Ar-Ge ve üretim tesislerimizin verimliliğini artırmak için dünyanın her yerindeki geliştirme tesislerinde tesisatlarımızı standartlaştırmayı hedefliyordu. Grup, ürün geliştirme sürecini sadeleştirmek için Dassault Systèmes’ 3DEXPERIENCE platformunu, HTBody çözümünü ve Smarter, Faster, Lighter Yüksek Teknolojili endüstriyel çözüm deneyimlerini benimsedi. Microsost Cihazlar Grubu’na göre; herhangi bir mobil telefonun başarısı, ürünün görünüşü ve müşterinin ürünü keşfettiği an verdiği his ile başlıyor. HT body ile tasarımcılar, telefon kasalarını tasarlarken daha fazla fikir sahibi olmak ve en iyi fikirlerini öne çıkarmak için kullanabileceği sağlam bir çözüme sahip oldu. Bu çözüm, mutluluk veren ve güzel görünen ürünlere öncülük eden yenilikçiliği destekliyor. Microsoft Cihazlar Grubu ayrıca, mekanik, elektronik ve üretim uzmanlarından oluşan çok disiplinli bir ekibin 3DEXPERIENCE platformunda ürün geliştirme üzerinde işbirliğinde bulunmasını sağlamak için Dassault Systèmes’in Yüksek Teknolojili endüstriyel çözüm deneyimi Smarter, Faster, Lighter’ı da kullanıyor.

Şirketiniz mobil video ile yüzleşmeye hazır mı?

0
İş dünyasında profesyonellerin, teknolojik gelişmelere hızlıca adapte olması büyük önem taşıyor. Bir işletmede çalışanların teknolojiye hızla adapte olmasının önemini daha önce bilgisayar/ofis yazılımları kullanımına geçişte, kağıt postadan e-postaya geçişte, diz üstü bilgisayarlar vasıtasıyla esnek çalışma modelinde, mobil cihaz/tablet kullanımında tekrar tekrar hatırlamıştık. Şimdi iş dünyasını yeni bir sınav bekliyor. Mobil video. Periscope gibi mobil video yayını yapan uygulamaların kendine hızla yer bulduğu teknoloji dünyasında video konferansların da kısa süre sonra yaygınlaşmaya başlayacağını tahmin etmek zor değil. Video konferans/video görüşmeler, daha önce PC’ler üzerinden kullanılıyor olsa da internet alt yapısının çift yönli video iletip almak için yeterince güçlü olmayışı ve elbette PC’lerin, Laptop’ların yeterince pratik cihazlar olmaması nedeniyle bu imkan çok yaygın kullanım alanı bulamadı ama işler değişiyor. 4G ve 5G’nin devreye girecek olması, mobil cihazların donanımlarının artık yüksek çözünürlüklü videoları oynatacak düzeye yükselmesi, yani karşınızdaki kişinin mimiklerine ve sesine sorunsuzca şahit olmamızın mümkün hale gelmesi, mobil video görüşmelerin sayısını ve frekansını hızla arttıracak. Network World’s 2014 yılı için yaptığı araştırmada, dünyadaki şirketlerin %23’ü masaüstü yazılımlar üzerinden video konferans imkanını kullanırken, %33’ü de “video konferans ligine” giriş yapmak için araştırma yapıyor ve doğru çözümleri arıyor. Kısacası, dünyadaki şirketlerin yarısına yakını video konferans konusunu “kafaya takmış” durumda. Üstelik, araştırmaya katılan şirketlerin %11’i ise çoktan mobil video görüşme/konferans çözümlerini iş süreçlerine adapte etmiş bulunuyorlar. Elbette bu şirketler, mobil video görüşme çağına geldiğimizde, ki o çağ artık başladı, çalışanlarının cep telefonları üzerinden mobil video konferans yapmasını isteyecek. Siz video konferans konusunu önemsemeniz bile, şirketinize büyük gelir sağlayan önemli bir müşteriniz, “video konferans yapalım mı?” diye sorduğunda, “biz o işi beceremiyoruz,” cevabını vermek istemeyeceksiniz. Üstelik, mobil video görüşmeleri sadece müşteriler açısından da önem taşımıyor. Şirket içi eğitimler ya bir işin bitirilmesi aşamsında müdahale etmesi gereken çalışanların farklı yerlerde olması ama hızlı bir şekilde müdahalenin gerçekleşmesi zorunluluğu gibi senaryolarda, mobil video görüşmeleri daha da önem kazanacak. Dolayısıyla, önümüzdeki dönem artık iş dünyasında mobil video görüşme/konferans sayısının hızla arttığını göreceğiz. Bu yeteneği kazanmak isteyen şirketlerin de çalışanlarına, hızlı ve yüksek kotalı internet bağlantıları, ve güçlü mobil cihazlar sağlaması gerekecek. Ne yazık ki, video konferans meselesi, veri trafiği açısından çok zorlayıcı bir işlem. Aynı anda çift yönlü olarak hem ses, hem de yüksek çözünürlüklü video gönderimi gerekirken, konferansa katılan kişi sayısı arttıkça, bu trafikte katlanarak artıyor. Yani üç kişinin katıldığı bir video konferansında, bir kullanıcı, internetten 6 sinema filmini aynı anda seyrediyormuş gibi veri kullanıyor, bu da çok geniş bantlı, hızlı ve elbette yüksek kotalı internet bağlantısı gerektiriyor. Büyük şirketlerin bu konuda bir sorun yaşamayacağı aşikar ancak KOBİ’lerin önümüzdeki 3-4-5 yılı planlarken, mobil internet ve cihaz maliyetlerini de hesaba katması gerekecek, mümkünse bu alanda avantajlar sağlayan iletişim şirketleriyle iş birliklerini, kampanyaları değerlendirilmeleri önemli bir tasarruf imkanı sağlayacak.

Index Grup’ta iki üst düzey atama gerçekleşti

0
Bünyesindeki şirketlerin gelecek yıllardaki yol haritalarının belirlenmesi ve geleceğe hazırlanması amacıyla yönetici kadrosunu iki yeni üst düzey atamayla güçlendiren Index Grup, 15 yıldır İndeks Bilgisayar A.Ş. Genel Müdürü olarak görev yapan Atilla Kayalıoğlu’nu, 1 Temmuz 2015 tarihi itibarıyla Index Grup Şirketleri İcra Kurulu Başkan Yardımcısı olarak atadı. Geniş sektörel deneyime  sahip olan ve Nisan 2015’te İndeks Bilgisayar A.Ş.’ye Genel Müdür Yardımcısı olarak katılan Ali Kançal ise İndeks Bilgisayar Genel Müdürü olarak atandı. index_atilla_kayaliogluAtilla Kayalıoğlu kimdir? 1974 yılında Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun olmuş, daha sonra Syracuse Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır. 1980 – 1999 yılları arasında IBM Türk’de çeşitli görevlerde çalışmış ve 1999 yılında Global Hizmetler Müdürlüğü sonrasında, Index Grup’a katılmıştır. Kayalıoğlu, 2000 – Temmuz 2015 tarihleri arasında Index Bilgisayar A.Ş. Genel Müdürlüğü görevlerini yürütmüştü. indeks_ali_kancalAli Kançal kimdir? 1989 yılında Boston Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun olan Ali Kançal, çalışma hayatına İspanya’da başladı. Aralık 1991 ile Ocak 2009 tarihleri arasında IBM Türk’te çeşitli satış ve yönetim kademelerinde yer alan Kançal, Şubat 2009’da katıldığı Alcatel-Lucent Teletaş firmasında Türkiye ve Azerbaycan pazarlarından sorumlu olarak Genel Müdürlük ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini üç yıl boyunca üstlendi. Ocak 2014 – Mart 2015 tarihleri arasında Fujitsu Türkiye Genel Müdürü olarak görev yapan Kançal, son olarak İndeks Bilgisayar Genel Müdür Yardımcılığı görevine atanmıştı.

Teknoloji satış profesyonelleri sonuç odaklı çalışıyor

0
Teknoloji Sektoru-Satis Barometresi Dünyanın önde gelen işe alım danışmanlık firmalarından Michael Page’in Satış Barometresi araştırmasının sonuçlarına göre, teknoloji sektörü satış profesyonelleri başarıyı sonuç odaklı çalışmada yakalıyor. Çoğunluğunun Asya ülkelerinde yurt dışı tecrübesi olduğu göze çarpıyor. İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere Türkiye genelinde gerçekleştirilen Satış Barometresi, sektör çalışanlarının eğilimleri ve kariyer hedefleri konusunda önemli ipuçları sunuyor.  Asya ülkeleri ilk tercih Teknoloji sektörü satış profesyonellerinin yüzde 44,3’ü yurt dışı deneyimli. Tecrübe kazanmak için yzüde 25,6’sı Asya ülkelerini ilk sırada tercih ederken, bunu yüzde 16,3 ile Almanya ve yüzde 14 oranı ile İngiltere izliyor. Yurt dışı çalışma tecrübesi olmayanların çoğunluğu ise ABD’de çalışmayı istediğini belirtiyor. Satış profesyonelleri farklı ülkelerin iş dünyalarını tanıyarak tecrübelerini ve iş ağlarını genişletmeyi hedefliyor. Satış profesyonelleri uzmanlaşmanın gücüne inanıyor Satış profilinde yüzde 48,5 uzman, yüzde 12,4 etkileyici, yüzde 10 ısrarcı bir tutum tercih edilirken, teknoloji satış profesyonellerinin yüzde 45,4’ü sonuç,  yüzde  41,2’si iletişim odaklı satıcı profili çiziyor. Teknoloji çalışanı kendi işini kurmayı hedefliyor Teknoloji satış profesyonellerinin yaklaşık yüzde 70’i geçtiğimiz yılı durağan geçirdiklerini düşünürken, yüzde 20,6’sı sektörün krizde olduğunu düşünüyor. Çalışanların yüzde 93’ü iş ve özel hayat dengesini kurmakta  zorluk çekmezken, yüzde 72’si işlerinde kendilerini güvende hissediyor. Bu olumlu değerlendirmelere karşın yüzde 66’sı mesleğini değiştirmeyi düşünüyor. Satış profesyonellerinin işlerini seçerken öncelikleri  ise pozisyonun gelişimi (yüzde 40), şirketin sağladığı katma değer (yüzde 33), şirketin itibarı (yüzde 32) şeklinde sıralanıyor. Araştırmaya katılan profesyonellerin yüzde 50,5’i lisans mezunu, yüzde 85,6’sı erkek ve yüzde 48,4’ü kendi işini kurmak istiyor.

VMware iş dünyasında mobiliteyi destekliyor

0
enterprise_scale_and_management1VMware, işletmelerin iş süreçlerini kökten dönüştürecek yeni çözüm, hizmet ve işbirlikleriyle birlikte kurumsal mobilitenin geleceğine dair vizyonunu duyurdu. Şirketin stratejisi, 10 yıldan fazla süredir kullanılan ve sayısız verimlilik uygulamalarına mobil erişim sağlayan istemci-sunucu odaklı BT mimarisinden işletmeleri kurtarmak ve işletmelere kullanıcı ve uygulama odaklı bir deneyim sunmak. VMware Son Kullanıcı Bilişimden Sorumlu İdari Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Sanjay Poonen, “Kurumsal mobilite, teknolojik değişimin ötesinde, işletmeler için bir fırsat, iş süreçlerinde somut bir dönüşümün anahtarı” diyor: “Kurumsal mobilite, önümüzdeki 10 yıl boyunca mobil inovasyonlar, uygulamalar ve hizmetler doğrultusunda işletmelerin yönünü değiştirecek ve şirketlerin ekonomik değer elde edilmesini sağlayacak en temel faktörlerden biri olacak. Bu nedenle ‘uyum sağla ya da yok ol’ sözü, bugün her zamankinden daha fazla geçerli.” Çalışanların ve iş dünyasının beklentilerini karşılamanın yolu İşletmeler, bugün iki temel sorunla başa çıkmaya çalışıyor: Gittikçe artan bir iş gücü karşısında güvenli bir kimlik doğrulama ve veri erişimi sağlamak ve sayıları her geçen gün artan uygulama, cihaz ve verileri etkin bir şekilde yönetebilmek. Günümüzde işletmeleri hiç olmadığı kadar zor durumda bırakan bu trendler geleneksel BT’nin kurallarını da altüst ediyor. İstemci-sunucu çağında işlerliği olan ağ erişimi güvenlik kontrolleri, bugün mobil-bulut çağının gereksinimlerini karşılayamıyor. BT’nin son kullanıcı işletim sistemi tercihinde herhangi bir söz hakkı olmayan BT, artık kurumsal mobilite alanında çalışanların kimlik doğrulamasını yönetebilecek şekilde yeni stratejiler belirliyor.
  • Çalışanlar için bu, her an ve her yeden ulaşabilecekleri uygulama, içerik ve hizmetler için tüm cihazlarda bütünleşik bir deneyim anlamına geliyor.
  • İşletmeler (ve iş kolları) için bireysel verimliliği artırmaktan çok daha fazlasını sunan bir ortam yaratmak demek.
  • BT şirketleri için de güvenlik, yönetim ve ağ iletişiminin farklı gereksinimler doğrultusunda değiştiği, bu nedenle de kimlik doğrulama ve cihaz yönetiminin tek elden yürütülmesi anlamına geliyor.
Kurumsal mobilitenin iş süreçlerine yönelik etkisini ve şirketlerin kurumsal mobiliteye karşı tutumunu inceleyen Şubat 2015 tarihli “Create A Habitat of Technology Engagement and Enablement for Your Workforce” adlı Forrester raporunda şu ifade yer alıyor: “Kurumsal mobiliteyi yalnızca uygulamalar ve Kendi Cihazını Getir (BYOD) pratikleri ile sınırlandırıyorsanız, çalışanlarınızın mobilden daha fazlasını edinmesini sağlayacak çok daha büyük bir fırsatları gözden kaçırıyorsunuz demektir. Bunun yerine müşteriler ve iş arkadaşlarıyla etkileşimlerini artırarak, çalışanlarınızın her an, her yerden doğrudan harekete geçmesini sağlayabilir, yapmaları gereken işi tamamlamalarına yardımcı olabilirsiniz.” VMware Identity Manager: Mobil-Bulut Çağı’nda kullanıcı odaklı kimlik doğrulama yönetimi Hızlı ve güvenilir bir mobil cihaz yönetimi ve güvenlik çözümü ile entegre edilen yeni VMware Identity Manager, bu açıdan sektördeki ilk kimlik doğrulama (Identity-as-a-Service – IDaaS) çözümü. Tek tuşla internet, mobil ve Windows uygulamalara erişim sağlayan, güvenlik öncelikli VMware Identity Manager, tüketicilerin bu yöndeki beklentilerini karşılayacak şekilde tasarlandı. Hem bulut ortamlarında hem de şirketlerin kendi sistemlerinde kullanılabilen yeni VMware çözümü, keyifli bir kullanıcı deneyimi sunan self-servis uygulama mağazasıyla çalışanların daha kısa sürede maksimum verimliliğe ulaşmasına yardımcı oluyor. BT ise, hızlı ve güvenilir hedef dizin entegrasyonu, kimlik federasyonu ve kullanıcı analitikleri sayesinde kullanıcı düzenleme sürecinde merkezi bir konuma yerleşiyor. Mobil-Bulut Çağı ve ölçeklendirme için özel olarak üretilen VMware Identity Manager, aynı zamanda yöneticiler için tek seferlik oturum açmak ve çeşitli yönetim arayüzlerinde kesintisiz işlem yürütme imkanı sağlamak için VMware vCloud® Air’dan VMware vRealize Air’a kadardiğer pek çok VMware çözümü ve hizmetiyle birlikte kullanılabiliyor. VMware Identity Manager’ın öne çıkan digger özellikleri şunlar: Tek Tuşla Tek Seferlik Oturum Açma: Herhangi bir değişiklik yapmadan, herhangi bir cihazdan web, mobil ve Windows uygulamalarına kesintisiz erişim.
  • Benzersiz Uyarlanabilir Erişim: VMware Identity Manager veAirWatch® Enterprise Mobility Management™ entegrasyonu sayesinde, şifre yöntemine kıyasla çok daha güçlü ve kolay olan, tanımlı cihazlar için ek bir kimlik doğrulama formu ile benzersiz uyarlanabilir erişim. Aynı zamanda yönetilen ve yönetilmeyen cihazlar arasında şartlı erişim politikalarını uygulamaya devam eden altyapı.
  • Kişiselleştirilebilir ve ortam farkındalığı olan HTML5 Uygulama Portalı: Basit işe uyum deneyimi, otomatikleştirilmiş uygulama düzenleme ve herhangi bir cihazdan daha güvenli uygulama erişimiye çalışanları yetkilendirien portal.
  • Hızlı ve Güvenilir Altyapı: Hem bulutta hem de şirketlerin kendi sistemlerinde çalışan ve son kullanıcı yönetimini merkezileştirmek amacıyla şirket sistemlerindeki mevcut Microsoft Active Directory’leri birleştiren altyapı.
VMware Blue ve Yellow Management paketleriyle birlikte AirWatch’un bir parçası olarak piyasaya sürülen VMware Identity Manager, tek kullanıcı için yıllık 150 dolardan başlayan fiyatlarla satışta. VMware Identity Manager hakkında daha fazla bilgi almak için burayı tıklayın  ve fiyatlar hakkında daha fazla bilgi almak için AirWatch by VMware sayfasını ziyaret edin. Şirketlerde daha etkin bir Apple iOS işlerliği WMware, Apple iOS işletim sistemini ve cihazlarını halihazırda destekleyen VMware Horizon ve AirWatch’ın yanı sıra, şirketlerdeki iOS işlerliğini artırmak için uygulama kurulum şablonları ve dikey çözümler geliştirdiğini duyurdu. Sağlık, havayolu ve eğitim gibi pek çok sektörde kullanılabilen bu çözümler, kullanıcıların farklı uygulamalara tek tuşla girebilmesini sağlayacak ve mobil cihazların kurum içindeki altyapıya daha hızlı uyum sağlamasına yardımcı olacak. VMware, tüm bu yeniliklere ek olarak, herkese açık uygulamaları ve kurum içindeki geliştirmeleri  ACE (App Configuration for Enterprise) ilestandart hale getirmek için 15 yeni partnerle işbirliğine imza attığını duyurdu. ACE, kurumsal mobilite yönetimi (EMM) çözümleri tarafından kurulan uygulamaları güvenli hale getirmek ve yönetmek için geliştirilen bir açık standart yaklaşımı. Uygulama geliştiricileri ACE standartlarını uyguladığında, kullanıcılar herkese açık olan uygulamayı kolaylıkla indirdikten sonra kurumsal kaynakların otomatik olarak kurulumunu gerçekleştirebiliyor. Böylece kullanıcılar kısa sürede ve güvenli bir yöntemle uygulamayı kullanmaya başlayabiliyorlar. Bu yıl AirWatch, Box, Cisco, Salesforce, Workday ve Xamarin tarafından başlatılan ACE’nin yeni üyeleri arasında bigtincan, Deputy, DocuSign, Dropbox, Everbridge, Imprivata, Kony, Lua, MicroStrategy, OnBase by Hyland, ScrollMotion, ServiceMax, Showpad, Syncplicity by EMC ve Webalo yer alıyor. ACE hakkında daha fazla bilgi almak için burayı tıklayın.  

Güney Kore 5G’ye hazır

0
Alcatel+Lucent+GorselAlcatel-Lucent, Güney Koreli telekomünikasyon şirketi Korea Telecom  ile  5G mobil şebekelerine geçişte gerekli teknolojilerin ve gelecekte beklenen devasa bağlantı ihtiyacını karşılayacak altyapının testlerini gerçekleştirmek  üzere iş birliği anlaşması yaptı. Korea Telecom ile yapılan iş birliği, ilk olarak Alcatel-Lucent’ın sanallaştırılmış RAN teknolojisine odaklanacak. Alcatel-Lucent, bu yıl düzenlenen Mobil Dünya Kongresi’nde, vRAN kabiliyetini tanıtmıştı. vRAN, şebeke performansını artırarak ve maliyetleri düşürerek operatörlerin değişen müşteri, pazar ve çevre ihtiyaçlarını dinamik bir şekilde karşılamasına yardımcı oluyor. 5G ile bağımsız iletişim dönemi başlıyor Günümüzde akıllı telefonlar ve diğer mobil cihazlar nedeniyle ihtiyaçlar çok hızlı bir şekilde artıyor. Diğer yandan, “Nesnelerin İnterneti” ve “Makineler Arası İletişim” gibi gelişen teknolojiler de boy gösteriyor ve yeni ihtiyaçlar doğuruyor. Bu konuda, 5G teknolojisi eski teknolojilere göre çok daha büyük hız, kapasite ve esneklik vadediyor. 5G ile mobil operatörler veri ihtiyacını daha hızlı bir şekilde, kişiselleştirilmiş bir yolla karşılayabilecek. Diğer yandan 5G,  insanların ve bağlantılı cihazların herhangi bir bilgiye, herhangi bir yerden, seçilen şekilde erişimini sağlayan “bağımsız” bir deneyim sunacak. Güney Kore’de mobil veri kullanımına çok büyük bir talep var. Güney Kore Bilim Bakanlığı’nın ICT ve Gelecek Planlama raporunda, Şubat 2015 sonunda mobil abonelerin yüzde 72’sinin akıllı telefon kullandığı belirtildi. Korea Telecom, 5G’nin sunduğu esneklik ve verimlilik sayesinde farklılaştırılmış ve yeni gelir getiren kişileştirilmiş servisler sunarak yüksek kalitede kusursuz bir mobil genişbant deneyimi sunmayı hedefliyor. Korea Telecom’un CTO’su ve Kıdemli Başkan Yardımcısı DongMyun Lee, “Korea Telecom, Alcatel-Lucent’ın vRAN ve SDN’de küresel bir lider olduğunun farkında. İş birliğimiz, GiGatopia vizyonumuzda tanımladığımız 5G mimarisini gerçekleştirmemize yardımcı olacak. Bu yüzden, Alcatel-Lucent’ın  vRAN ve SDN teknolojisini kullanmak için sabırsızlanıyoruz” dedi. Alcatel-Lucent Kore Ülke Müdürü Chi Il Yoo, konuyla ilgili şunları söyledi: Alcatel-Lucent, dünyanın en büyük iletişim zorluklarını çözmek için yenilikler geliştirme konusunda uzun bir tarihe sahip. Korea Telecom’un vizyonuyla tam olarak uyum içindeyiz ve Korea Telecom’un stratejik şebeke evrimine destek olacağız. Biz, NFV teknolojilerini de tıpkı vRAN gibi bu evrilmenin hayati basamağı olarak görüyoruz. Korea Telecom ile birlikte çalışarak bu alandaki liderliğimizi daha da güçlendireceğiz.”