İnternetiniz sömürülüyor olabilir

0
Özellikle yaygın kullanıma sahip bazı uygulamaların kullanımının yaygınlaşması internet bant genişliği ihtiyacının katlanarak artmasına sebep oluyor. Türkiye’de mobil veya sabit hatlarda internet kullanımının her yıl katlanarak arttığı göz önünde bulundurulursa, bu yoğunluğu kaldıracak doğru altyapı yatırımları konularındaki tartışmaların siyasi gündemi de etkilemesi ister istemez kaçınılmaz. Üst ölçekte ülkemizde yapılacak doğru internet altyapı yatırımları günün sonunda neredeyse her işin internet ile bağlantılı olduğu düşünüldüğünde bireylerin ve kurumların iş verimliliğini de doğrudan etkileyecektir. Fakat kurumların aldığı internet hizmetinin en üst seviyede olması her zaman o kurumun interneti en verimli şekilde kullanabildiğini göstermez. We Are Social İnternet ve Sosyal Medya Kullanıcı İstatistikleri 2015 Raporu’na göre; aktif internet kullanıcı penetrasyonunun yüzde 50’lere dayandığı Türkiye’de; sosyal medya hesaplarının penetrasyon oranının ise yüzde 52 olduğu görülüyor. Türkiye’deki internet kullanıcıları gün içerisinde ortalama 4 saat 37 dakikayı internette, 2 saat 51 dakikayı mobil internette ve 2 saat 56 dakikayı ise sosyal medyada geçiriyor. TV’den yayın izleme oranının internet üzerinden video izleme oranının artmasına bağlı olarak düşüş göstereceği ön görüler arasında. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki Türk halkı internette vakit geçirmeyi de; sosyal medyada sosyalleşmeyi, internette dizi izlemeyi de seviyor. Peki ya çalışanlarınız? Yapılan araştırmalar gösteriyor ki çalışanların interneti suistimal etmesinden kaynaklı toplam ekonomik zararları ülkelere milyar dolarlar boyutunda. İnternet kullanımlarını kontrol altında tutmayan bazı kurumların internetleri çalışanlar ya da dışarıda ki kullanıcılar tarafından farklı amaçlar için kullanılıyor olabilir. Günün sonunda iş verimliliğini artırmak için aldığınız internet hizmeti doğru şekillendirilmediği zaman performansı düşürebilir. Herhangi bir çalışanınız dün akşam izleyemediği dizinin finalini ya da derbinin gollerini izlerken; diğer bir çalışanınız müşterisine acil yollaması gereken bir dosyayı sırf bu yüzden yollayamıyor olabilir.  Şirket internetiniz şirket dışında ki kişiler tarafından kullanılıyor bile olabilir.  Hatta faturasını sizin ödediğiniz internet sayesinde birileri geniş bir film-müzik arşivi edinmişken; bunu yasal siteler üzerinden yapmadığı için sizin başınız ağrıyabilir.
Vizyon Arge Satış Müdürü Sinem Tirkeş
Vizyon Arge Satış Müdürü Sinem Tirkeş
İnternet trafiğinin yüzde 60’ının video, eğlence uygulamaları, BYOD (kendi cihazını getir) vb. trafiğinin oluşturduğunu belirten Vizyon Arge Satış Müdürü Sinem Tirkeş; “İnternete bağlı cihaz sayısının ve çeşitliliğinin artması ile internet her geçen gün daha kritik hale geliyor. Kurumlar için internet trafiğinde olan biten her şeyi analiz edebilmek ve bu doğrultuda internet trafiğinin kullanımını ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirmek iş sürekliliğini; verimliliği artırırken; internet harcamalarını da optimize edecektir. Özellikle Eğitim Kurumları, Kamu Kurumları, Hastaneler; Otel, AVM, restoran, kafe gibi interneti farklı kullanıcıların ortak kullanımına açan ve hizmet olarak sağlayan yerlerin kullanıcılara eşit haklarda ve kalitede internet kullanımı sağlaması; sağladığı internet hizmetinin yasal sorumluluklarını da yerine getirebilmesi önem arz etmektedir.”

DocuSign, dijital imza için çabalıyor

0
KEPKullanıcıların kağıt ve kalem yerine dijital imza kullanmasını teşvik eden DocuSign, gerçekleşen yeni bir yatırım ile birlikte 233 milyon dolara kavuştu. Bain Capital kuruluşu olan Brookside Capital ise geçtiğimiz yıl 85 milyon dolarlık yatırım sürecinden sonra bu kez de 233 milyon dolarlık atılım için şirket ile ortak olarak çalıştı. Böylece DocuSign, toplamda 440 milyon dolarlık yatırıma sahip oldu. İki isim de yeni yatırım ile ilgili yorum yapmaktan kaçınırken, DocuSign’ın toplam değerinin 3 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor. DocuSign, artık insanların ve büyük markaların işlerini online olarak yürüttüğünü ve internetteki süreci kendilerinin devralması gerektiğini savunuyor. Böylece iki firma arasındaki elektronik ödemelerde DocuSign bir tür aracı görevi görüyor. 2003 yılında kurulan şirket, şimdiye kadar 188 ülkeden 50 milyondan fazla kişiye hizmet vermiş. Şirket bu aralar yeni bir yatırım atağına daha sahne olarak veri merkezlerini güçlendirmek istiyor ve mevcut verilerin şifrelenmesi konusunda daha sağlam bir iş çıkartmayı hedefliyor.

IBM X-Force Exchange’e büyük katılım

0
IBM’in X-Force Exchange platfromu, 1000’den fazla organizasyonun katılımına sahne olarak siber suçlar ile ilgili daha detaylı bir veri bankasına kavuştu. Sistemin hayata geçmesinden sadece 1 ay sonra bini aşkın markanın destek verdiği platform, şirketlerin sahip olduğu eski ve mevcut sanal tehdit verilerini talep ediyor, böylece ortaya devasa bir bilgi kaynağı çıkmış oluyor. Bulut tabanlı ağ, verileri IBM’in 700TB’lık tehdit veri bankasından çekiyor, bu içeriğe Big Blue’nun küresel dijital suçlar verileri de dahil oluyor. Şu anki sistem, yaklaşık 20 yıllık bir sürece ait saldırı detaylarına sahip ve IBM’in ortak çalıştığı isimlerden gelen binlerce farklı saldırı verisiyle de beslenmekte. Son 1000 ismin katılımı ile birlikte, 1 aylık süreçte 300 yeni tehdit rapıoru hazır olmuş. IBM Security Genel Müdürü Brendan Hannigan, sanal tehditlerin bir tür salgın haline geldiğini ve şirketlerin bunlar ile tek başına baş edemeyeceğini söylüyor ve ekliyor; “genel ve özel sektörün siber suçlarla savaşması için işbirlikçi bir tutum sergiliyoruz.” X-Force’un start almasıyla birlikte, günde 1000’den fazla veri başlığı dünya genelinden olmak üzere sisteme giriş yapmış.Bu veri alışverişi ise IBM’in söylediğine göre dünyanın en büyük 10 perakendecisinden 6’sından ve en büyük 10 bankanın da 5’i ile gerçekleşmiş.

Geçici Drone yasaları Google’ın hizmetinde

0
Queesland_droneABD’de, Demokrat kanattan Cory Booker ve Cumhuriyetçilerden John Hoeven, Ticari UAS Modernizasyon Yasası’nı ortaya çıkarttı. Yasa tasarısı ile birlikte şimdiye kadar belli sınırlar içerisine sokulmamış olan insansız hava aracı gibi cihazlar, FAA’in yasaklarından bağımsız olarak piyasaya merhaba diyebilecek. Zira FAA şu günlerde şirketlerin UAS ya da UAV’lar gibi ürünleri için “cihazdan cihaza değişen” izinler üzerinden yoluna devam ediyor. Forbes’un eline geçen ilk tasarı örneğide ise Booker’ın, diğer ülkelerin gerisine düşmemek için çabaladığı ve ticari insansız hava araçları için ABD’nin öne geçmesini sağlayacak kurallar peşinde koştuğu görülmüş. Mart ayındaki süreçte Google ve Amazon gibi şirketlerin, Avustralya, Kanada ve İngiltere gibi ülkelerde test merkezleri kurduğu ve ABD’yi arka plana ittikleri not düşülmüş. Bu sözler FAA’nin insansız hava araçları için oluşturmaya başladığı kuralların ortaya çıkmasından sonra geldi. Zira FAA, ticari cihazların 500 feet’in altında uçması, gün ışığında uçuş şartı ve cihaz operatörünün görüş açısı içinde olması gibi belli başlıklar ortaya koymuştu. Gözlemciler ise bu kuralların tam anlamıyla yasallaşmasının 2 yılı bulabileceğini bunun da ABD’nin sektörü ciddi anlamda geriden takip etmesine sebep olacağı dile getirmiş. Bu süreçte Booker ve Hoeven’ın hedefi, üreticilerin yasal süreçlerin tamamlanana kadar geçecek süreyi atlatmasını sağlamak ve ürünün aktif halde kullanıma sunulması için gerekli süreyi kısaltmak. Örneğin Amazon uçuş sertifikasını cihazının başvurusundan neredeyse bir yıl sonra aldı! Yeni tasarı ile birlikte amaçlanan şey ise, hava araçlarının entegrasyon sürecinde yardımcı bir yönetici pozisyonunun oluşturulması, bu konuma gelen kişinin de FAA ve Taşıma Sekreteryası’nın sorularını yanıtlaması şeklinde.

“Yazılım Türkiye için bir fırsat”

0
Microsoft, akıllı uygulamalar için geliştirdiği Microsoft Azure’un veri servislerini, Windows, Mac ve Linux’ta çalışan Visual Studio ve NET araçlarını ve yazılımcıların zengin Office 365 uygulamaları geliştirmesine olanak sağlayan uygulama programlama arayüzlerini (API) de tanıttı. Microsoft, açık kaynak ve .NET topluluklarıyla çalışmalarını ilerletmek için, Windows, Linux ve Mac OS X için .NET çekirdeği sundu. Microsoft ayrıca yazılımcıların Windows, Linux, iOS ve Android platformlarında uygulama geliştirip konumlandırmaları için Visual Studio 2015 Release Candidate’i yayınladı. Biz de TechInside olarak Microsoft Türkiye Yazılım Geliştirme Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç ile Türkiye’deki yazılım sektörü ve fırsatlarını değerlendirdik.

Epson’dan yeni bir ev sineması projektörü

0
Epson’un yeni projektör modeli EH-TW6600W’nun kablosuz Full HD teknolojisi sayesinde, WiHD aygıtlarınızı bağlamak için gereken HDMI kablo ihtiyacınız ortadan kalkıyor. Alternatif olarak, Epson’un HD vericisine herhangi bir arabirim kutusu, Blu-ray oynatıcı veya oyun konsolu takarak ‘gerçek zamanlı’ Wireless HD bağlantısı ile içeriğin ve resimlerin herhangi bir gecikme olmadan görüntülenmesini sağlayabilirsiniz. Keskin ve parlak görüntüler 3LCD teknolojisine sahip EH-TW6600W, 2.500 lümen değerinde parlaklık seviyesi ve eşit düzeyde yüksek Beyaz ve Renkli Işık Çıkışı (CLO) ile koyu siyahların ve karanlık sahnelerde oldukça ayrıntılı görüntülerin keyfini çıkarmanızı sağlar. 70.000:1 kontrast oranı ile gökkuşağı etkisi olmadan canlı renkler sunar. Kolay konumlandırma Geniş dikey ve yatay lens kaydırma özelliği sayesinde EH-TW6600W, orijinal görüntü boyutunda hiçbir bozulma veya uzama olmadan bir ekranın merkezi dışına kolayca yerleştirilebilir. 1,6x zoom lensi ile bir araya gelen kompakt tasarımı sayesinde istediğiniz herhangi bir ortamda kurulumu inanılmaz kolaydır. Entegre 20W stereo hoparlörler, harici herhangi bir sisteme bağlanmanızı kolaylaştırır ve tüm sesler ilgili çıkışlar üzerinden kolayca bir ses sistemine iletilebilir. Gelişmiş görüntü teknolojileri Maksimum çok yönlülük için 2D videoları 3D’ye dönüştüren EH-TW6600W, 3D’ye özel iki adet olmak üzere toplam yedi renk modu ve bir adet RF 3D gözlük içerir². Ortamın ışık seviyesini algılayan otomatik renk optimizeri, en uygun ayarı belirleyebilir ve Epson’un gelişmiş Süper Çözünürlüğü ile 2D ve 3D görüntüleri olabilecek en yüksek keskinlikte ve netlikte sunar. EH-TW6600W beyaz renkli olup, modelin wireless özelliği haricindeki tüm özelliklerine sahip siyah rengi ise EH-TW6600’dur. TEMEL ÖZELLİKLER Kablosuz Full HD 3D ev sineması: Kablosuz HD bağlantısı ile videoları hem 2D hem de 3D olarak görüntüler. Yüksek parlaklık ve kontrast oranı: 3LCD ve 2.500 lümen sayesinde canlı renkler ve 70.000:1 ile koyu siyahlar Kolay kurulum:  Geniş yatay ve dikey lens kaydırma özelliği ile sorunsuz yerleştirme imkanı Parlak 3D özelliği: 2D’den 3D’ye dönüştürme özelliği ve bir adet RF gözlük dahil Tavsiye edilen perakende satış fiyatı: 2.149$+KDV

Online bankacılığa fidye yazılımı tehdidi

0
SiberSaldiriGorsel1İnternet ve veri güvenliğinde küresel çözüm sağlayıcı Trend Micro 2015 yılının ilk çeyreğindeki veri güvenliği atmosferini değerlendirdiği yeni raporunu “Kötü Amaçlı Reklamlar Ve Sıfırıncı Günler: Yeniden Ortaya Çıkan Tehditler Tedarik Zincirlerine Ve En İyi Uygulamalara Güveni Sarsıyor” adıyla yayınladı. Raporda belirtilen verilere göre 2015’in ilk üç ayında ortaya çıkan tehditler, yeni ve eski yöntemlerin birleşimiyle oluşturulan saldırılar çevresinde şekilleniyor. Reklam içeriklerinde yer alan zararlı yazılımlar, sıfırıncı gün güvenlik açıkları, eski tarz makro zararlı yazılımlar ve 10 yıldan uzun süredir etkin olan FREAK güvenlik açığı gibi tehditler raporun dikkat çeken başlıkları arasında yer alıyor. Rapora göre tehditler tüm dünya genelinde sağlık sektörü, perakendecilik ve POS cihazlarını hedef alıyor. Tüm tehditleri araştıran Trend Micro ise 2015’in ilk üç ayında dünya çapında saniye başına 1800 tehdidi engelledi. Online bankacılık tehditleri Türkiye’yi vurdu Türkiye’de ilk üç ayda online bankacılık işlemleri sırasında tam 6 bin 375 kurbanın cihazlarına zararlı yazılım bulaştı. Türkiye, Akdeniz ve Ortadoğu Bölgesinde en fazla online bankacılık saldırısına uğrayan ülke oldu. Türkiye Crypto-ransomware saldırılarında dördüncü sırada Rapora göre 2015’in ilk çeyreğinde dünya genelinde 15 bin 532 fidye yazılımı saldırısı gerçekleşti. Bu saldırılarda Crypto-Ransomware kullanılanların sayısı ise gün geçtikçe artıyor. 2014’ün ilk üç ayıyla karşılaştırıldığında ise 7 bin 844’le Crypto-Ransomware’ın kurban sayısının dörde katlandığı görülüyor. Fidye yazılımlarıyla bulaşan zararlıların yüzde 49’unu ise Crypto-Ransomware’ler oluşturuyor. Türkiye ise yüzde 5’lik oranla 2015’in ilk üç ayında en çok ransomware saldırısına uğrayan dördüncü ülke oldu. Spam mesajlar kullanıcıları olumsuz etkiledi 2015’in ilk çeyreğinde istenmeyen e-posta gönderimiyle yapılan saldırılar da dikkat çekti. Türkiye’de özellikle sahte kargo e-postaları ve izinsiz mesaj gönderimini durdurmaya yönelik mesajlarla çığırından çıkan spam gönderimi birçok kullanıcıyı olumsuz etkiledi. Trend Micro’nun verilerine göre Türkiye’de tam 24 milyon 463 bin 590 farklı IP Adresinden milyonlarca spam mesaj gönderimi gerçekleşti. Android’de reklam içerikli zararlılar popülerMobil tehditlerin de değerlendirildiği raporda Android platformundaki tehdit sayısının rekor kırarak 5.4 milyona ulaştığı görüldü. Dünya genelinde Android’i hedef alan tehditlerin yüzde 48’ini ise reklam içerikli kötücül yazılımlar olan Adware’lerin oluşturduğu ortaya çıktı. Mart ayında ise Google uygulama marketinde tam 2 bin uygulamada MDash geliştirme kiti bağlantılı Adware içerdiği belirlendi. Türkiye’deki kullanıcıların ise ilk üç ayda tam 323 bin 504 Android uygulaması indirdikleri ve bunların 3 bin 641’inin zararlı uygulama olduğu gözlemlendi. Eski kabuslar geri döndü Raporun ortaya çıkardığı ilginç verilerden birisi ise ofis uygulamalarındaki makro yazılımları hedef alan oldukça eski bir tehdidin tekrar ortaya çıkması oldu. Makro zararlı yazılımlarının kurban sayısı ise tüm dünyada 92 bin 837’yi buldu. Trend Micro Smart Protection Network tarafından 2015’in ilk üç ayında bir milyardan fazla zararlı dosya engellendi. Eski güvenlik açıkları web sitelerini vurdu Güvenlik yamalarında meydana gelen eksiklikler FREAK güvenlik açığını yeniden canlandırdı. FREAK güvenlik açığı, Android ve Safari web tarayıcıları gibi üst seviye alan adlarının yüzde 10’u da dahil birçok sitenin kullandığı Transport Layer Security/Secure Sockets Layer (TLS/SSL) protokolünü etkiliyor

Mac ve Macbook’lara F-Secure güvenliği

0
freedome-mac-os-800OS X kullanıcıları cihazlarını, kafe, havaalanı ve restoran gibi herkese açık ortamlarda kullanarak bilgisayarlarını tehlikeye açık hale getirebiliyorlar. Ücretsiz WiFi, sağlayan alanlarda siber saldırılar altında veri hırsızlığı ile karşılaşmak ise çok büyük bir olasılık. F-Secure’ ün yeni Mac için Freedom uygulaması, bu sorunu ortadan kaldırıyor. Mac kullananların çoğu, ellerindeki cihazları aşırı güvenli gördüğü için, bir önlem alma gereği duymuyor. Mac kullananların yüzde 36’sı  haftada 3’ten fazla halka açık yerlerdeki ücretsiz WiFi’ları kullanıyor. Bu oran PC kullanıcılarında yüzde 13’lerde gözüküyor. Aynı araştırma Mac kullanıcılarının yüzde 32’sinin, bilgisizlik ya da gerek görmediği için herhangi bir koruma programına ihtiyaç duymadıklarını da gösteriyor. PC kullanıcılarında bu oran yüzde 10 seviyesinde. Bu boşluk, Mac kullanıcıları için büyük riskler oluşturacak hacker saldırılarının ön ayağı. Mac için Freedome sürümü, basit kullanımlı bir uygulama ile önemli yönetim araçlarını tek bir potada eritiyor. Freedome, hacker’lara ve verinizi ele geçrimeye çalışan kişilere karşı sizi koruyan VPN tünel işlemleri, programla birlikte yapılıyor.

Fujitsu Türkiye’de Selda Bağdat Bahadır dönemi

0
SELDA+BAGDAT+BAHADIRİstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği Bölümü’nden 1989 yılında mezun olan Selda Bağdat Bahadır, Fujitsu’ya katılmadan önce IBM’de GBS Vodafone MEA Bölgesi Müdürü olarak görev yapıyordu. 25 yıldır yürüttüğü kariyerinde IBM, Cisco ve Gantek gibi sektörün öne çıkan bilişim ve telekomünikasyon firmalarında üst düzey yöneticilik yapan Bahadır, evli ve bir çocuk sahibi. Bahadır, Fujitsu’nun bugüne kadar gösterdiği büyüme ve başarıları sürdürmeyi, pazar payını artırmayı amaçladığını söyledi. Fujitsu’nun WEMEA bölgesinde, yatırım yapma kararı alınan 10 ülkesinden birisinin Türkiye olduğunun altını çizen Bahadır, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde servis ve çözümlere odaklanacağını ve bu bağlamda yapılacak olan yatırımın da servis ve çözüm odaklı olacağını belirtti.

Smartyaşam ile akıllı hayatlar

0
Zion Bilişim Smartyaşam isimli mobil Uygulama ile birçok özellik içeren ücretsiz ve akıllı bir platform sunmaya başladı. Akıllı Ev-Akıllı Yaşam sloganı ile Smartyaşam ürünü, oturduğunuz site ya da apartmana hizmet eden birçok hizmet firmasına bir mobil uygulama vasıtası ile çok hızlı erişmenize olanak sağlıyor. Hizmet almak istediğiniz firmayı ilgili kategoriden seçerek mevcut kampanyalarını inceleyebiliyor, mesai saatlerini ya da adreslerini görebiliyor, telefon ile iletişim sağlayabiliyorsunuz. Ayrıca aynı kategoride yüzlerce alternatif de sunuluyor. Her bir hizmet veren firmanın sipariş oranını yada beğenilme oranını da görebiliyorsunuz. Yemek, Su, Kafe, Market siparişlerinizi, Hastane, Eczane, Kuaför, Saplık Merkezi, Avukat, Çilingir, Elektrikçi, Tesisatçı, Uyducu, Kurutemzileme, Taksi ve Ulaşım, Acil numaralar gibi daha onlarca kategori mevcut. Tüm Türkiye’de yayılmak üzere yola çıkmış özel bir proje olarak kaşımıza çıkıyor. SMARTY bunun yanı sıra çok önemli bir özelliği ile de ön plana çıkıyor. Site yönetimi ile interaktif mesajlaşma platformu sayesinde yönetici ile mesajlaşabiliyor, güvenlik ekibine ulaşabiliyorsunuz. Hatta bununla da kalmayıp siteniz veya apartmanınızdaki herhangi bir daire sakini ile de mesajlaşmanıza olanak sağlıyor. Site yönetimi aidatları bu uygulama üzerinde paylaşabiliyor, çeşitli anketler yayınlayabiliyorlar. Bu modül sayesinde site ve apartman yönetimi tarafında da önemli bir çözüm sağlamış oluyor. Acil durumlar için Hasteneler, Nöbetçi Eczaneler, Güvenlik birimleri ile ilgili bilgilere bir tık ile erişilebiliyor. Evden çıkamadan önce haftalık ve günlük hava durum bilgisini de uygulamadan görülmesi mümkün. Ayrıca bölgeye en yakın Otobüs durağı yada Taksi durağı da görüntülenebiliyor. 2005 yılında fikir olarak ortaya çıkmış ve uzun süre analiz yapılmış, teknolojik gelişimi beklemiş ve ardından insanların günlük yaşantılarını maliyet yaratmadan kolaylaştıracak, Türkiye ve dünyadaki diğer uygulamalara bu alanda örnek olacak bir mecra yaratmak amacı ile proje tamamlanmış ve tamamen ücretsiz olarak sunuluyor. Projenin tamamlanması 2 yıl sürmüş. Neredeyse tüm şehirlerdeki ilçe tedarikçileri uygulama içerisinde bulmak mümkün.

Epson savunma sanayisinin gözü oldu

0
Moverio-BT-200-1Epson’un geliştirdiği akıllı gözlük MOVERIO BT-200, savunma sanayiinin vazgeçilmezlerinden zırhlı kara araçlarında kullanılarak, dışarıdaki görüntünün aynısını eş zamanlı ve 360 derece olarak aracın içerisindeki kullanıcılara aktaracak. Bu sene 12. si düzenlenen IDEF Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda açıklanan işbirliği, sektörde mobil teknoloji kullanımı sağlayarak kolaylığın yanı sıra güvenlik açısından da önem taşıyor. Sektör açısından önemli bir gelişme Mimari, Endüstriyel ve Savunma Sanayi sektörlerinde faaliyet gösteren; simülasyondan sanal gerçekliğe, bilgi güvenliğinden mobil uygulamalara birçok alanda ihtiyaca özel yazılım çözümleri sunan GFDS (Global Future Designs & Solutions A.Ş.) Genel Müdürü Mert Oğuzata; kendi alanının öncüsü iki kurumun işbirliğiyle Türkiye Savunma Sanayii açısından önemli bir adıma imza atmaktan mutluluk duyduklarını belirtti. Oğuzata; “360 derece mobil görüntüleme çözümleri dünyada ve ülkemizde giderek yaygınlaşıyor. Sağlıktan savunmaya, havacılıktan eğitime birçok sektörde giderek önem kazanan bu çözüme yönelik, teknoloji lideri Epson ile işbirliği yapmaktan çok memnunuz. Epson’un geliştirdiği MOVERIO BT-200 tüm sektörlere yönelik özel çözümler için ideal. Epson MOVERIO BT-200 ve bizim yazılımımız kullanılarak; dışarıdaki görüntünün aynısının eş zamanlı ve 360 derece olarak aracın içerisindeki kullanıcılara aktarılacak olması, sektör açısından son derece önemli bir gelişmedir. Şu anda prototip aşamasında olan uygulamanın 12-18 ay süresi zarfında real olarak hayata geçmesini bekliyoruz” dedi. Epson BT-200 ile tüm sektörlere özel çözümler sunabiliriz MOVERIO BT-200 akıllı gözlüklerin yakın bir zamanda Türkiye’de de nihai tüketicinin beğenisine sunulacağını belirten Epson Türkiye Müdürü Sevil Kanat; “Epson olarak ağırlıklı yazıcı ve projektör segmentlerinde tanınıyoruz ancak giderek yükselen bir değer haline gelen giyilebilir teknolojiler alanında da birçok çözüm sunmaktayız. MOVERIO BT- 200 akıllı gözlük modelimiz bunlardan biri. Gerek nihai tüketici gerekse kurumsal firmalar tarafından kullanılabilecek MOVERIO BT-200’de ana hedefimiz entertainment olarak sektörde yer eden, daha eğlence ve günlük odaklı kullanımdan ziyade sektörlere özelçözümler sunmak. Son kullanıcı olarak MOVERIO BT-200 ile sadece gözlüğünüzü takarak kitap da okuyabilirsiniz elbette. Ancak GFDS ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği gibi, MOVERIO BT-200’ün ana kullanımında hedefimiz sağlıktan eğitime, turizmden güvenliğe sektörlere özel çözümlerde yer almak” dedi

Hizmet ihracatında hedef 150 milyar dolar

0
Ekonomi+Bakan+Yardimcisi+Adnan+YildirimHizmet sektörlerinde yaratılan ihracat, dünya genelinde 4,9 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaştı. Türkiye, 2014 yılında rekor seviyeye yükselen 50,3 milyar dolarlık hizmet ihracatı ile dünyada 27’inci sırada yer alıyor. Hizmet ihracatına ivme kazandıracak ve 2023 yılında 150 milyar dolara ulaşmasını sağlayacak stratejiler için çalışmalar hızlandırıldı. T.C. Ekonomi Bakanlığı Hizmet İhracatı Stratejisi Çalıştayı’na; Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Türkiye İhracatçı Birlikleri (TİM) Denetim Kurulu Üyesi ve Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği Başkanı (TET) Fatih Kemal Ebiçlioğlu ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile kamu ve özel sektör temsilcileri katıldı. Çalıştay, Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) Başkan Yardımcısı Dr. Güven Uçkan’ın açılış konuşması ile başladı. Hizmet ihracatının müstakil bir birlik haline gelmesi ve geliştirecek stratejilerin belirlenmesi için çok önemli bir toplantı olduğunu dile getiren Dr. Güven Uçkan, Çalıştay’ın bu açıdan verimli sonuçlar ortaya koyacağını söyledi. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Denetim Kurulu Üyesi ve EİB Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, hizmet ihracatının son yıllarda TİM gündeminde öne çıkan konulardan biri olduğunu belirterek, hizmet ihracatçı birliğinin kurulması yönünde önemli bir buluşma olduğunu vurguladı. Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım ise hizmet ihracatının Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerine büyük bir katkı sağlayacağına dikkat çekti. Adnan Yıldırım, “2014 yılında 50,3 milyar dolara ulaşan hizmet ihracatı için 2023 yılında 150 milyar dolarlık ihracat hedefi belirledik. Bu hedefe ancak hizmet ihracatına özgü bir strateji ile ulaşabiliriz. Hizmet İhracatı Stratejisi Çalıştayı, bu yolda en kritik çalışmalardan biri olacaktır” dedi. Yıldırım, hızla büyüyen dünya hizmet ihracatında ülkemizin payını artırmak amacıyla yürütülen çalışmalar konusunda da bilgiler verdi ve hizmet ihracatının serbest dolaşımını sağlayan müzakereleri yürüttüklerini ifade etti. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da toplantıya katıldı ve hizmet ihracatının önemi konusunda açıklamalarda bulundu. Ekonominin temelinin üretim, ihracat ve istihdama dayandığını belirten Veysel Eroğlu, şunları söyledi: “Hizmet ihracatı özellikle istihdam yaratma bakımından büyük önem taşıyor. Şubat ayında hizmet sektöründe 13 milyonluk bir istihdam gerçekleşti. Doğru adımlar atıldığı takdirde 2023 yılından çok daha önce 150 milyar dolar hedefine ulaşılacağına inanıyorum. Hizmet İhracatı Strateji Çalıştayı’nın düzenlendiği İzmir, hizmet ihracatı açısından büyük bir potansiyel taşıyor. İzmir’i üretim ve ihracat üssü haline getirmek istiyoruz.”

Korsan satıcılara tokat gibi teknoloji

0
Erbey CD’ye oranla daha makul bir rakamdan satışa sunulacak olan kartvizit şeklindeki flash diske yüklü data albümün, korsan satıcılara karşı önlem olarak geliştirildiğini, ürün imalatının kendilerine ait olduğunu, korsan satıcılar tarafından aynı maliyetle üretiminin mümkün olmayacağını ve öncüsü oldukları yeniliğin çığır açacağına inandıklarını ifade etti. Ünlü ticari danışman ve yazar Abdullah Koçoğlu tarafından geliştirilen yeniliğin, kitap piyasasında da kullanılması planlanıyor ve çip alanı sırtı ile çip yatağı üzerine sponsor firma logosu alınabiliyor.

Teknoloji hayatı basitleştirmeli

0
sarpBankalararası Kart Merkezi-BKM, BKM Express için üç yeni reklam reklam filmi hazırladı. “Teknoloji hayatı basitleştirmeli” motto’suyla yola çıkarak hazırlanan bu filmlerde popüler oyuncu Sarp Apak, milli basketbolcu Işıl Alben  ve başarılı girişimci Sina Afra rol aldı. Farklı alanlarda uzmanlaşmış bu değerli isimler, BKM Express’in ödeme süreçlerini hızlandırarak hayatı nasıl basitleştirdiğini anlatıyor. Her bir filmde hikayeler ve hayatlar farklı olsa da aynı mesaj veriliyor: Basit Düşün! Basit yaşa! Filmleri izlemek için aşağıdaki linklere tıklayabilirsiniz. Sarp Apak Işıl Alben Sina Afra

3D yazıcılar Türkiye’nin önceliği oldu

0
TeTe%2B3D%2Byazici+%281%29ABD Başkanı Barack Obama’nın ‘ulusa sesleniş’ konuşmasına giren, dünya genelinde sağlıktan savunmaya, mimariden iletişim teknolojilerine kadar hemen her sektörde belirleyici rol oynaması beklenen 3D yazıcılar, Türkiye’nin geleceğe dair planlamalarında ilk sıraya yerleşti. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çatısı altında faaliyetlerini sürdüren Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) tarafından belirlenen ‘öncelikli alanların’ desteklenmesine dair program belli oldu. Türkiye’de hayata geçmesi düşünülen Ar-Ge projelerine destek vermek amacıyla çeşitli dönemlerde çağrı planlaması yapan kurum, 2015-2017 yılları için öncelikli alanın ‘3D Yazıcılar’ olduğunu açıkladı. “3D teknolojisi günümüzün sanayi devrimi” Türkiye’nin tamamen yerli ilk 3D yazıcısı ‘TeTe’nin üreticisi olan LTS Teknoloji Grup Başkanı Talat Sam, 3D yazıcı teknolojisini ’21. yüzyılın sanayi devrimi’ olarak nitelendirdiklerini söyledi. Dünya genelinde herkesin 3D yazıcıların gücüne odaklandığına işaret eden Sam, “Ülkemizin de bu güce odaklanması ve Bakanlık düzeyinde adımlar atılması memnuniyet verici. Bakan Fikri Işık’ın ’20 milyon dolarlık pazar oluşturulması’ sözü meyvelerini vermeye başladı. Sayın Bakan’ın bu işin üzerine eğilmesi ve Bakanlığın 3D yazıcının ülkemizde üretimi için tam destek vermesi çok önemli. BTYK’nın önümüzdeki 2 yıl boyunca desteklenecek öncelikli alanların ilk sırasına 3D teknolojisini koyması bu desteğin bir örneği. BTYK, 2012 yılından bu yana 650’nin üzerinde projeye 500 milyon TL’nin üzerinde destek sağlayan bir kurum” dedi. “Bu kez treni kaçırmayalım” Sam ayrıca, 3D yazıcıların başta ABD olmak üzere dünya genelinde çok sayıda ülkenin üretim şekillerini değiştirebilecek bir teknoloji olduğunun altını çizerek, “Türkiye geçmiş yıllarda otomotiv, bilgisayar, cep telefonu gibi alanlarda öncü olma trenini maalesef kaçırdı. 3D yazıcı teknolojisi ile ilk kez tüm dünyanın peşinden koşacağı bir teknolojinin üretim üssü olabiliriz” ifadelerini kullandı.

İstanbul, sağlık bilişiminde merkez olacak

0
Yeni Zelanda kökenli Orion Health, 1993 yılında kurulmuş ve dünyanın 27 farklı ülkesinde ofisleri bulunan ve 30 ülkede ürünleri kullanılan bir şirket. Sağlık bilişimi alanında çok önemli faaliyetleri olan şirketin Türkiye’deki faaliyet ve hedeflerini Orion Health Türkiye Ülke Müdürü Dr. Beyza Akbaşoğlu ile bu videoda değerlendirdik.

Windows Server 2003 desteği bitiyor

0
windows-server-2003Microsoft,Windows Server 2003 kullanmakta olan kurumlara acele etmeleri ve bir an önce yeni teknolojilere geçiş yapmalarını tavsiye ediyor. İki aydan kısa bir süre kalan destek kesim tarihinden sonra kurumsal riskler hızla artacağından kurumlara ait canlı sistemlerinbu tarihten önce Windows Server 2012 R2’ye geçiş yapması büyük önem taşıyor. Yeni işletim sistemine geçiş yapılmadığı takdirde sistem, veri hırsızlığı ve yetkisiz işlemlerin yanı sıra veri merkezindeki diğer sistemlere karşı yapılabilecek barındırma saldırıları gibi tehlikelerle karşı karşıya kalabilir. Ayrıca, uygulamalar ve diğer yazılım ürünleri, Windows Server 2003 kaynaklı açıklar nedeniyle hatalı çalışabilir, bu durum da uygulamalara ait işlevlerin uzun süreliğine veya kalıcı olarak kaybına yol açabilir. Destek kesilmesine rağmen Windows Server 2003’ün kullanılmaya devam edilmesi, bazı kurumların yasal ve uyumluluk gereksinimlerini yerine getirememesine de neden olabilir. Desteğin sona ermesi ne anlama geliyor? Desteğin sona ermesi 14 Temmuz 2015’den sonra güncellemelerin ve yamaların yayınlanmayacağı ve bu işletim sistemini çalıştıran sistemlerde güvenlik ve uyumluluk kaybı oluşabileceği anlamına geliyor. Windows Server 2003 sunucularını güncellemeyi erteleyenkurumlar, tüm BT altyapılarını risk altına sokabilir. 14 Temmuz sonrasında Windows Server 2003 kullanmaya devam eden kurumlar, önemli güvenlik riskleri ve uyumluluk sorunlarıyla karşılaşması halinde, yeni sisteme geçiş maliyetinden daha fazla zarara uğrayacaktır. 14 Temmuz’dan sonra ne olacak? Güncellemeler ve güvenlik yamaları artık yayınlanmayacağından, Windows Server 2003 üzerinde çalışan sistemler güvenlik tehditlerine açık olacak, hacker’lar için bir hedef tahtası haline gelecek. Bordro, muhasebe, insan kaynakları, envanter, e-posta, CRM gibi işletmeniz açısından kritik uygulamalar Windows Server 2003 üzerinde çalışıyorsa, bu uygulamalar içerisindeki kurumsal veriler çalınabilir, hatta yok olabilir.Örneğin, herhangi bir işletme dijital ortamda kredi kartı kabul ediyorsa ve e-ticaret sitesihalen Windows Server 2003 sunucular üzerinde çalışıyorsa, PCI uyumluluğunu yerine getiremiyor ve dijital ortamda kredi kartı kabul edemiyor olacak.ÜstelikWindows Server 2003 sunucu ile sorun yaşanması halinde, destek seçenekleri de artık olmayacak. Microsoft ne öneriyor? Windows Server 2003 ilk geliştirildiğinden beri, BT dünyasında ciddi değişimler meydana geldi. Sanallaştırma ve bulut teknolojileri bunlardan yalnızca bazıları. Bu yeni teknolojiler sayesinde 10 yıl önce mümkün olmayan pek çok senaryo günümüzde hayata geçiriliyor ve kurumlar belirgin faydalar sağlıyor. Eğer kurumlar hala Windows Server 2003 kullanıyorsa, Windows Server 2012 R2’ye geçiş yapmak çok önemli. Bu işletim sistemi, kurum içerisindeki bir sunucuda da kurulabilir ya da bulut platformu olan Microsoft Azure üzerinde kiralanabilir. Bu yeni teknolojiler ile kurumlar, işyerindeki mevcut kaynakları daha verimli kullanabilir, ihtiyaç duyulan altyapıya dakikalar içinde ve çok daha ekonomik bir şekilde sahip olabilir.
Microsoft Bulut ve Kurumsal Çözümler İş Grubu Müdürü Mehmet Üner
Microsoft Bulut ve Kurumsal Çözümler İş Grubu Müdürü Mehmet Üner
Microsoft Bulut ve Kurumsal Çözümler İş Grubu Müdürü Mehmet Üner, araştırma şirketi Gartner’ın da kurumların Windows Server 2003 geçişini önceliklendirmesi gerektiğini vurguladığını belirterek araştırmada öne çıkan şu notları aktardı “Windows Server 2003 çalıştırmaya devam etmenin risklerini, etkilerini ortaya koyun. Risk belgesini kurumun kritik noktalardaki yöneticilerine mümkün olduğunca kısa sürede sunarak, 2015’in Temmuz ayından önce Windows Server 2003 geçişini tamamlamak üzere gerekli çalışma ve maliyetler konusunda destek vermeleri için çalışmalarınızı tamamlayın. Proje için onay ve finansal destek alabilmek amacıyla geçiş çalışmalarını uygun bir şekilde önceliğinize alın ve böylece tüm işlemleri ürünün desteği sona ermeden tamamlayabilirsiniz.”

Ahmet gel gel, bu da elektrikli…

1
BMW'nin Türkiye'de de satışa sunduğu yüzde 100 elektrikli modeli i3
BMW’nin Türkiye’de de satışa sunduğu yüzde 100 elektrikli modeli i3
Başlıktaki diyalog, Autoshow İstanbul 2015 Fuarı’nda Renault standında kulak misafiri olduğum bir konuşmaya ait. Stand içinde yüzde 100 elektrikle çalışan Zoe modelini incelemek için etrafında gezinirken, yakınımda olan 50’li yaşlarında bir adam, arkadaşını bu şekilde çağırdı: “Ahmet gel gel, bak bu da elektrikli…” Fuar, ekonomik koşullar nedeniyle bir önceki tarihinde gerçekleşmemiş ve her zaman düzenlendiği sonbahardan ilkbahara çekilmişti. Basın ve VIP haricinde herkese açık olan ilk günün getirdiği sakinlikle dolaşma fırsatı bulduğum salonlarda Renault, Toyota, BMW ve Mercedes gibi bazı markaların çevreci yönlerini öne çıkarmak için önemli bir gayret sarfettiğini söylemem gerek. Fuarda araçları incelerken elektrikli otomobillere olan ilginin bir önceki fuara göre artmış olması sevindirici. Ancak tüketicilerin gözünde halen dizel – elektrikli karşılaşırması yapıldığı için bu ilginin, stand görevlisiyle yapılan kısa bir soru cevabın ardından hayal kırıklığına dönüştüğüne de bizzat şahit oldum. Ziyaretçiler özellikle aracın menzili, kaç saatte şarj edildiği gibi sorular yöneltiyor, stand görevlileri ise fabrika verilerini değil, kullanıcılarından gelen gerçek verilerle yanıtlıyordu: – “Aracın menzili 150 – 200 kilometre, ama müşterilerimiz günlük kullanımda 100 – 150 kilometre yol aldığını söylüyor…” – “Araç evinizdeki prizle 6-7 saatte şarj oluyor…” Bu değerleri duyan dizel motor ekonomisine alışkın kullanıcılar da doğal olarak yüzleri asık bir şekilde standı terkediyordu. Olumlu bir nokta, Renault Zoe, BMW i3 gibi tamamen elektrikli araçların fiyatlarının kabul edilebilir seviyeye gelmesiydi. Örneğin Zoe için istenen fiyat 65 bin TL’nin biraz üzerinde ve bu da dizel otomatik bir Clio’ya oranla yalnızca 4-5 bin TL’lik bir ek maliyet anlamına geliyor. Clio, şehiriçi sakin kullanımda 100 kilometrede ortalama 5-6 litre civarı bir tüketimle –yani yaklaşık 25 TL’ye yakın bir bedelle- yol alabiliyor. Eğer Zoe’yu tercih ederseniz aynı mesafedeki tüketiminiz 3-4 TL’lik elektrik faturası oluyor. Orta ve uzun vadede Zoe daha kârlı bir hale gelebiliyor. Benzer bir tablo BMW i3 için de geçerli. İç mekan kalitesi ve genişliği açısından 1 serisini çok da aratmayan –üstelik çok daha ferah olan- i3’ün sunduğu BMW kalitesi yanında önemli bir artısı da var. Stand görevlisiyle yaptığım konuşmada, menzil sorunu yaşayan elektrikli araçlarla uzun yola çıkmaktan çekinenlere, Borusan Otomotiv “i3’ünüzü getirin, yapacağınız yolculuk için belirli bir süre yerine 3 ya da 5 serisi araç verelim.” önerisi sunuyor ve bu endişe ortadan kaldırabiliyor. Bence elektrikli araç modeline sahip her markanın uygulaması gereken oldukça şık bir hareket. Çevreci demişken Toyota Mirai’yi de es geçmemek gerek. Hidrojen yakıt hücreli ve atmosfere sadece su buharı salan bu aracın yaygınlaşması için uzun bir yol var. Ancak Toyota dışında pek çok markanın bu teknolojiyi tercih etmeye başlamasıyla bu süre kısalabilir. Türkiye pazarına ağırlık vereceğini açıklayan Lexus da standındaki neredeyse her aracın hibrid versiyonunu sergilemesiyle takdirimi kazandı. Ancak asıl sürpriz fuarın aksesuarcılarla birlikte 8. salonunda yer alan Onuk oldu. Türkiye’de geliştirilen spor otomobil Onuk’un E56 modeli, Toyota’nın Corolla modelini tamamen elektrikli hale getiren Derindere Motorlu Araçlar’ın (DMA) katkısıyla hazırlanmış, yerli ve yüzde 100 elektrikli bir spor otomobil. Şimdilik prototip olsa da 2,5 saatte tam şarj edilebilmesi ve 500 kilometreyi bulan bir menzil sunması oldukça önemli. Android tabanlı bir multimedya sistemi de bulunan Onuk E56 Türk otomotiv tarihinde önemli bir kilometre taşı olabilir. DMA’nın sunduğu sisteme sahip olan iki adet Toyota Corolla model taksinin İstanbul’da aktif olarak kullanıldığını ve hem yakıt hem de servis maliyetleri açısından kullanıcılarının son derece memnun olduğu bilgisini de eklemeliyim. Bundan sonra iş, New York’taki taksi tasarımı yarışmasını kopya etmeye çalışıp beceremeyen yerel yönetimlerin, şehirdeki emisyon oranlarını düşürmek adına elektrikli taksilere vereceği teşviklere kalıyor. Seçim yaklaşırken yazdığım bu yazıda sunulan vaatler arasında “çevrenin” neredeyse hiç yer almamasını ise siyasi partilerin vizyonsuzluğuna bağlıyorum. Ancak tüm bunlara rağmen, Autoshow İstanbul 2015 Fuarı’nı “teknolojiyi ıskalayan fuar” olarak hatırlayacağım. Yurtdışındaki otomotiv fuarlarında teknoloji firmalarının da boy gösterdiğini, hatta CES gibi önemli global teknoloji organizasyonlarında otonom sürüş, elektronik temelli güvenlik sistemleri, internete erişebilen multimedya teknolojilerinin hiçbirine Autoshow İstanbul’da rastlayamadım. Türkiye otomotiv sektörü gelecekte de gücünü korumak istiyorsa, sektörel fuarlarında bunlara da yer vermeli…

Silikon Vadisi’nde taşeron isyanı

0
200736_10150149640939669_704539668_8000790_5437168_nTaşeron işçilik sadece Türkiye’nin sorunu değil. Silikon Vadisi de bir süredir bu insanlık dramıyla boğuşuyor. Sorunun dile getirilmesi, ABD’deki fast food çalışanlarının geçen yıl başlayan protestolarına dayanıyor. McDonald çalışanlarının çok düşük ücretlerle uzun saatler çalışmak zorunda kalmaları üzerine isyan etmeleriyle beraber ABD’nin her yerindeki fast food çalışanları da bu eylemlere destek vermişti. Ancak bu tepkiler, daha sonra hiç beklenmedik bir yerde artçı sarsıntılara neden oldu: Silikon Vadisi. Silikon Vadisi’ndeki dev teknoloji şirketleri, Facebook, Apple, Google, Microsoft, Oracle veya diğerleri, çok sayıda taşeron işçi çalıştırıyordu. Bu taşeronların büyük bölümü, büyük teknoloji markalarının güvenlik, restoran, temizlik gibi departmanlarında yan hizmetler vermeleri için tutulan şirketlerin çalışanıydı. Yani, örnek vermek gerekirse, Facebook restoranlarında çalışıp yemek yapması, pizza pişirmesi, masaları temizlemesi için kendi bünyesinde işçi almıyor, özel bir şirketle anlaşıp onlardan hizmet alıyor, özel şirketin çalışanları Facebook’un kampüsündeki restoranlarda çalışmaya başlıyordu. Fakat bu taşeronluk işi yan hizmetlerle sınırlı kalmadı. Dev teknoloji şirketleri, asıl faaliyet alanı olan teknolojik hizmetlerde de, konu hakkında uzmanlaşmış şirketlerden hizmet almaya başlayınca, bu şirketlerin projeye atadığı çalışanları da, aynı Facebook’un kadrolu çalışanları gibi gelip Facebook/Google/Microsoft/Apple ofislerinde, kurumun kadrolu çalışanlarıyla beraber mesai harcamaya başladılar. Aynı işe farklı ücret problemi İşte bu noktada ip koptu. Çünkü taşeron çalışanlar günün 20 saatini söz konusu teknoloji şirketinin ofisinde, gecesini gündüzüne katıp harcarken, aynı projede beraber çalıştığı kadrolu iş arkadaşı, aynı derecede zorlanarak çalışsa bile ondan 2-3-5 kat daha fazla para kazanıyordu. Üstelik de işin ağır kısmını hep taşeronlar yüklenmek zorunda kalıyordu. Dünyanın adil bir yer olmadığını unutmayalım. Taşeron teknoloji çalışanlarının yaşadıkları rahatsızlık o kadar büyüdü ki, artık şirket içindeki önemli projelerde çalışan taşeronların mutsuz, isteksiz halleri projeleri olumsuz etkilemeye başladı. Sonunda teknoloji firmaları önlem almak zorunda kaldılar ve kendi taşeron yasalarını ortaya koydular. Microsfot’un özel projelerde taşeron çalıştırmayıp ihtiyaç duyduğu çalışanları kendi bünyesinde işe almaya başladığını biliyoruz. Facebook da geçtiğimiz hafta bir etik duyurusu yayınlayıp iş yaptığı taşeronlara yeni kurallar getirdi. Buna göre, Facebook ile iş yapmaya devam etmek isteyen taşeronların, çalışanlarına belli bir seviyeden daha az ücret ödemesi yasak olacak. Ayrıca çalışanların izin ve sosyal haklarına da saygı göstermek zorunda olacaklar. Aynı şekilde, taşeron çalışanın iş güvencesi de sağlanacak, taşeron şirketler kafasına göre işten adam çıkartmayacaklar. Bu sayede, kampuslerinde çalışan taşeronların daha mutlu, huzurlu ve işine odaklanmış olacağını uman Facebook’un girişiminin şimdi tüm teknoloji dünyasına yayılmasını bekliyoruz. Türkiye’de de pek çok teknoloji/iletişim şirketinde, küçük ama uzmanlaşmış şirketlerden taşeron hizmetlerin alındığını biliyoruz. Onların da benzer sorunları olduğu aşikar ancak Türkiye’de bir taşeron çalışanın halinden şikayet etmesiyle işten atılması arasında çok kısa bir zaman dilimi olacağını tahmin edebilirsiniz. ABD’de işverenlerin yaşadığı bu taşeron bilinçlenmesinin darısı, Türkiye’deki her sektörde çalışan taşeronların başına…