Bakan Işık: “Türkiye’de silikon çip üreteceğiz”

0
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık
Anadolu Ajansı Editör Masası’na konuk olan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık‘ın açıklamaları arasında dikkat çeken başlıklar var. Uzun süredir telaffuz edilen ve Gebze’de olacağı açıklanan Bilişim Vadisi’nin Nisan ayında temelinin atılacağını söyleyen Bakan Işık, bölgenin 3 milyon metrekarelik bir alana inşaa edileceğini söyledi. Şu an Vadi’de yer alacak firmaların değerlendirildiğini belirten Bakan Işık, burada bilişim, Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi kurmayı amaçladıklarını belirtti. Silikon çip fabrikası Bakan Fikri Işık’ın açıklamalarındaki bir diğer önemli başlık ise silikon çip fabrikası. Gerçekleştirdikleri Malezya seyahatinde oradaki çip üretim tesislerini ve Ar-Ge merkezlerini ziyaret etme fırsatları olduğunu söyleyen Bakan Işık, galyum nitrat tabanlı çip üretim tesisinin ardından silisyum tabanlı çip üretmeyi planladıklarını belirtti. Burada büyük kapasiteler kurup ülke ekonomisine yük getirmeyi amaçlamadıklarını söyleyen Işık, hazırlıkların TÜBİTAK’taki Yarıiletken Teknolojileri (YITAL) Merkezi’nde yürütüleceğini belirtti.

Turkcell Superonline birinciliğini sürdürmeye kararlı

0
Turkcell Superonline Genel Müdürü Murat Erkan
Turkcell Superonline Genel Müdürü Murat Erkan
Turkcell Superonline, 2014 yılının ilk üç çeyreğinde sergilediği  performansı son çeyrekte de aynı ivmeyle sürdürdü. Dördüncü çeyrekte gelirlerini bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 28 artırarak 336 milyon TL’ye çıkaran şirket, böylece şirketin 2014 gelirleri, bir önceki yıla göre yüzde 35 artışla 1 milyon 250 bin TL’yi aştı. Amortisman, vergi ve faiz öncesi kârında (AVFÖK) yıllık bazda yüzde 37,6 artış sağlayan şirketin AVFÖK marjı ise 0,4 puan yükseldi ve yüzde 26,1’e çıktı. 1,2 milyon internet müşterisi Fiber yatırımların başladığı 2008 yılından bu yana toplam yatırım miktarı 2,7 milyar TL’ye ulaşan Turkcell Superonline’ın fiber ağı 33 bin 500 kilometreye ulaştı. Türkiye’nin 75 iline değen bu ağ üzerinden 14 ilde 2,1 milyon ev ve işyerinin kapısına kadar 1000 Mbps hızında internet hizmeti ulaştırıldı. Yılsonu itibarıyla toplam internet müşteri sayısı 1,2 milyon oldu. 2014 boyunca toplam 165 bin yeni fiber müşteri kazanan Turkcell Superonline, yılın sonunda 735 bin fiber internet müşterisiyle pazar lideri oldu. İş modelini bireysel, kurumsal ve toptan segmentler arasında dengeli bir dağılım çerçevesinde geliştiren Turkcell Superonline, 2014 yılında bireysel gelirlerinde yıllık bazda yüzde 53,2, grup sinerjisinin de etkisiyle kurumsal segment gelirlerinde yüzde 32,2 artış sağladı. Bireysel ve kurumsal segmentlerin gelirler içindeki payı 2013 sonunda yüzde 63 seviyesindeyken, 2014 sonu itibarıyla yüzde 67’ye ulaştı. Turkcell Superonline gelirleri içinde grup dışı gelirlerin payı ise yıllık bazda 3 puan artarak yüzde 77 oldu. “2015’te büyüme ivmemizi koruyacağız” 2014 finansal sonuçlarını değerlendiren Turkcell Superonline Genel Müdürü Murat Erkan, “2008 yılında başladığımız fiber yatırımlarıyla Türkiye’yi rakiplerimizden önce fiber internetle tanıştırdık. 2014 yılını da rakiplerimizi geride bırakarak, fiber pazarın lideri olarak kapatıyoruz. Yalnızca son çeyrekte 49 bin fiber müşteri kazandık ve toplam fiber müşteri sayımız 735 bin’e ulaştı. 2014 sonu itibarıyla fiber pazarında tekrar kazandığımız birinciliği kimseye bırakmayı düşünmüyoruz. 2015 yılında da müşteri bazımızı genişleterek büyüme ivmemizi korumayı ve daha fazla altyapı ile ulaştığımız hane sayısını artırmayı hedefliyoruz.” diye konuştu. “İnternetin başkenti için adımlar hızlanıyor” Turkcell Superonline’ın, fiber yatırımlarına başladığı günden bu yana İstanbul’u internetin başkenti yapma vizyonuyla çalışmalarını sürdürdüğüne değinen Erkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Fiber yatırımlarımızı yaparken müşterilerimize sunduğumuz kaliteli hizmetin yanı sıra ülke ekonomisine, rekabet gücüne yaptığımız katkıyı da hep göz önünde bulundurduk. Dünyadaki başlıca içerik sağlayıcıların, verilerini ülkemizde barındırması ve kolay erişilebilir olmasının yanı sıra ülkemizin internet ağlarının kesişim noktası haline gelmesinin önemini her fırsatta vurguladık. Bu anlayışla Deutsche Telekom, KPN, Tata Communications, GTT, Interoute ve Telekom Austria gibi küresel operatörlerle işbirliklerine imza attık. Dünyanın ve bölgenin en önemli telekom operatörlerini Türkiye’ye çekerek ülke pazarının hareketlenmesini destekledik. Gerçekleştirdiğimiz işbirlikleriyle ülkemizdeki internet erişim kalitesine ve maliyet verimliliğine katkı sağladık. Geldiğimiz noktada Türkiye’yi bölgede önemli bir geçiş noktası haline getirdik. Bununla birlikte vizyonumuzu gerçekleştirmek için hala önümüzde gidecek bir mesafe olduğunun farkındayız. Çalışmalarımızı 2015’te de hız kesmeden sürdüreceğiz.”

Tim Cook’tan sanal gizlilik tavsiyeleri

0
Apple CEO'su Tim Cook
Apple CEO’su Tim Cook
Apple’ın Steve Jobs’tan sonra CEO olarak görev alan ismi Tim Cook, Stanford Üniversitesi’ndeki dijital güvenlik temalı etkinliğe katıldı. Ağırlıklı olarak sanal dünyada gizlilik ve kişisel verilerin güvenliği hakkında açıklamalar yapan Cook, tarihin gizliliğin ihlalinin kötü sonuçlar doğurabileceği ile ilgili pek çok deneyimle dolu olduğunu söyledi. Sevdiğimiz şeyler, siyasal fikirler ve inaçlar ile ilgili fikirlerin kendimiz için hayat ve ölüm arasında seçimlere dönüşebileceğini de ekleyen isim paradan daha değerli bir şeyi, hayatımızı kaybedebiliriz dedi. Amerika’nun tutucu güney bölümünde bir gay olarak büyüyen Tim Cook, bu yönünün onu nasıl zorladığını ve daha iyi bir insan haline getirdiğini aktardı. Bu da gizliliğin neden kendisi için bu derece önemli olduğu ile ilgili önemli bir ipucu. CEO’nın açıklamaları arasında aynı zamanda Apple’ın yenilik yaratmak amacıyla hayatına devam ettiği ve ağırlıklı olarak ABD’li isimlerle ortak çalışma çabasında olduğu, böylece ülke ekonomisine de destek sağlamaya çalıştıkları gibi başlıklarda vardı. Şirket ürünlerinin güvenlik konusunda oldukça dikkatli tasarlandığından bahseden Tim Cook, herkesin özel hayatının değerini bildiklerini söyledi. 7/24 çalışan özel bir dijital güvenlik ekibi ile her daim takipte oldukları bilgisini de veren Cook, kullanıcının kişisel bilgilerinin üçüncü parti şirketlerle paylaşılmadığını da hatırlattı. Apple Pay sistemi üzerinde oldukça yoğun çalışıldığını dile getiren CEO son olarak 2013’te yaklaşık 13 milyon Amerikalı’nın kişisel bilgilerinin çalındığını ekledi.

Eutelsat büyümeye devam ediyor

0
eutelsat2Mali yıl başlangıcı Haziran olan Eutelsat, toplam gelirlerini ilk altı ayda geçtiğimiz yılın aynı dönemine öre göre yüzde 4.3 artırarak, hedefleri doğrultusunda büyümeyi başardı. Net dağıtılabilir kârını yüzde 9,1 oranında artırarak 161 milyon Avro’ya yükselten şirketin FAVÖK  (faiz amortisman ve vergi öncesi kar) marjı ise yüzde 77,4 olarak hesaplandı. İlk yarı yılı yorumlayan Eutelsat Communications Başkanı ve CEO’su Michel de Rosen şunları söyledi: “Eutelsat’ın yarı yıl mail sonuçları, karşılaştırmalı yüzde 4,3 gelir büyümesi ve yüzde 77,4 olarak elde edilen FAVÖK marjı ile hedefler doğrultusunda gerçekleşti. Video kazançları geçen yıl başlatılan ek kapasite ve Latin Amerika pazarının pozitif dinamiklerinden faydalanıyor. Verilerdeki kazanç trendleri hafif bir gelişme gösterirken Katma Değerli Hizmetler KA-SAT’ta yükseldi. Kamu Hizmetlerinde yeni sözleşmeler daha önceki on iki ayın düşük yenileme oranını dengeliyor.” “Hedefleri karşılamada doğru yoldayız” Hedefler doğrultusunda hızla ilerlediklerini belirten Michel de Rosen “İlk yarı yılın performanslarını temel alırsak, ikinci yarı yılda daha zorlu bir karşılaştırma tabanı ve Rusya’daki ortam göz önünde bulundurulduğunda bir yıllık hedeflerimizi karşılamak için doğru yoldayız. Önümüzdeki iki yıla dair hedeflerimiz de onaylanmıştır. Sektörümüzdeki uzun vadeli talep trendi bağlamında kendimize güveniyoruz ve Eutelsat Quantum gibi sektör lideri inovasyon projeleriyle geleceğimizi geliştirmeye yatırım yapıyoruz” dedi.

Arap siber casusların hedefinde Türkiye de var

0
spy-casusSiber casusluk son yılların yükselen trendlerinden biri. Bununla ilgili yapılan çok sayıda araştırma, bu tür gruplardaki artışı teyid ediyor. Kaspersky Lab’ın son araştırması ise ilk Arap siber casusluk grubu Çöl Şahinleri‘ni ortaya çıkardı. Kaspersky Lab uzmanları, Çöl Şahinleri’nin en az iki yıldır aktif olduğunu belirtiyor. İlk fiili saldırıları ise 2013 yılında yaşanmış. Hedeflerin çoğu Mısır, Filistin, İsrail ve Ürdün‘de bulunurken, Türkiye’den de saldırıya uğrayan kurbanlar olduğu ifade ediliyor. Hedeflenen kurban listesinde özellikle kara para aklama ile mücadeleden sorumlu çalışanların yer aldığı askeri örgütlerin ve Hükümet kuruluşlarının yanı sıra sağlık ve ekonomi kurumları; lider medya kuruluşları; araştırma ve eğitim kurumları; enerji ve altyapı sağlayıcıları; aktivistler ve siyasi liderler; fiziki güvenlik şirketleri ve önemli jeopolitik bilgilere sahip başka hedefler yer alıyor. Kaspersky Lab uzmanları, 50’nin üzerinde ülkede 3000’den fazla mağdura ait toplam bir milyondan fazla dosyanın çalındığına dair ipuçları olduğunu belirtiyor. Çöl Şahinleri’nin ana faaliyet odağının Mısır, Filistin, İsrail ve Ürdün gibi ülkeler olduğu düşünülse de Katar, Suudi Arabistan, BAE, Cezayir, Lübnan, Norveç, Türkiye, İsveç, Fransa, Amerika, Rusya ve başka ülkelerde de çok sayıda kurbanları olduğu görülüyor. Öncelikli teknikleri kimlik avcılığı Zararlı içeriğe sahip yükleri teslim etmek için Şahinler tarafından kullanılan başlıca yöntem, e-postalar, sosyal ağ iletileri ve sohbet mesajları aracılığıyla kullandıkları kimlik avcılığı. Kimlik avcılığı mesajları, meşru belgeler veya uygulamalar gibi davranan kötü amaçlı dosyaları (ya da bu dosyalara giden bir bağlantı) içeriyor. Çöl Şahinleri, kurbanlarını bu zararlı dosyaları çalıştırmaya ikna etmek için çeşitli teknikler kullanmakta. En özel tekniklerden biri, sağdan sola uzantıyı geçersiz kılma diye bilinen bir hile. Bu yöntem, bir dosya adındaki karakterlerin sırasını tersine çevirmek için özel bir Unicode karakterinden yararlanarak, dosya adının ortasındaki tehlikeli dosya uzantısını gizleyip dosya adının sonuna yakın bir yere zararsız görünümlü sahte dosya uzantısını yerleştiriyor. Bu teknik kullanıldığında, zararlı dosyalar (.exe, .scr) zararsız bir belge veya pdf dosyası gibi görünüyor ve iyi bir teknik bilgiye sahip dikkatli kullanıcılar dahi bu dosyaları çalıştırmak üzere kandırılabiliyor. Örneğin, .fdp.scr ile biten bir dosya .rcs.pdf olarak görünüyor. Bir kurbana başarılı bir şekilde virüs bulaştırdıktan sonra Çöl Şahinleri, iki farklı arka kapıdan birini kullanıyor: her ikisi de sıfırdan geliştirilmiş gibi görünen ve sürekli gelişim içinde olan esas Çöl Şahinleri Truva Atı veya DHS Arka Kapısı. Kaspersky Lab uzmanları, grup tarafından saldırılarda kullanılan toplam 100’den fazla zararlı yazılım örneğini tanımlamayı başarmış.

KOBİ’ler NAS ürünleriyle büyüyor

0
Synology_NASSynology, yeni ürünleriyle kullanıcılarına katma değer yaratmaya devam ediyor. Esnek, ölçeklenebilir ve ihtiyaçlara göre şekillenebilen Synology Ağa Bağlı Depolama (NAS) ürünleri, gerek bireysel gerekse kurumsal kullanıcıların verilerini hızlı ve güvenli bir şekilde depolamalarını sağlıyor. Geniş bir yelpazeye ürünlerini ulaştıran Synology, kullanıma yeni sunduğu RackStation RS815+, RS815RP+ ve DiskStation DS2415+ ürünleriyle kullanıcılarına 360 derece hizmet vermeyi sürdürüyor. Synology’nin yeni ürünleri, yenilikçi şifreleme motoru ile kullanıma sunuluyor. 6 GB’a kadar genişletilebilir RAM modülünü üzerinde bulunduran ürünler, 2,4 GHz dört çekirdekli işlemci özelliğine sahip. Yenilikçi ürünler sayesinde, şifrelenmiş bilgilere daha hızlı şekilde ulaşabilmek mümkün. İş süreçlerinin daha esnek ve hızlı yönetilebilmesini sağlayan ürünler, aynı zamanda maliyetleri minimuma indirip faydayı da en üst seviyelere çıkarabiliyor. Yenilikçi çözümlerle veri depolama alanında köklü bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini aktaran Synology Türkiye Ürün Müdürü Volkan Yiğit, yeni ürünlere dair; “Verimli ve kullanışlı bir deneyimi garanti altına alan ürünlerimiz, sahip olma maliyeti, enerji tasarrufu sağlaması gibi avantajlar ile birlikte çevikliği ve gücü de kullanıcılarının hizmetine sunuyor. Ev veya ofis ortamınızı korumak üzere IP kameraları yönetebilen web tabanlı bir uygulama olan Surveillance Station sayesinde de 64 ekran canlı olarak izlenebiliyor ve 80 kameraya kadar kayıt edilebiliyor. Ürünlerimiz, veri yedekleme, güvenilirlik, esneklik, kolay kullanım, yüksek ulaşılabilirlik, uzaktan erişebilirlik avantajları ile benzerlerinden ayrılıyor. Birbirine yedekli olan ürünlerimiz arıza durumunda bile veri güvenliği ve kesintisiz çalışma olanağı sağlıyor.” yorumunu yaptı.

Genç CEO Buluşmaları’nın ilki gerçekleştirildi

0
Avea CEO'su Erkan Akdemir
Avea CEO’su Erkan Akdemir
Girişimciliğin güçlenen rolüne dikkat çekmek için Türkiye’den ve dünyadan, alanının en özgün ve inovatif girişimcilerini bir araya getirmeyi hedefleyen Genç CEO Buluşmaları’nın ilki ‘Yarın, Yeni Şirket, Yeni Startup ve Yeni Liderlik’ başlığıyla 19 Şubat Perşembe günü gerçekleştirildi. Genç CEO Buluşmaları’nın bu ilk toplantısında Avea CEO’su Erkan Akdemir’in yanı sıra, Fiba Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özyeğin, Mudo Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Taviloğlu ve Citibank CEO’su Serra Akçaoğlu, ve SuperJam Kurucusu Fraser Doherty konuşmacı olarak yer aldı. Dünyadaki örneklerle Türkiye örneklerini karşılaştırma ve fikir alışverişinde bulunma hedefi ile yola çıktıklarını dile getiren Avea CEO’su Erkan Akdemir, yaptığı konuşmada “Teknolojinin yeni fikirleri çok hızlı hayata geçirdiği bir dönemde yaşıyoruz. İyi bir fikirle yola çıkan şirketlerin, çok kısa sürede dünya şirketi haline geldiğini görüyoruz. Bu yeni çağda ihtiyaçlar ve alışkanlıklar da çok hızlı değişiyor. Bir başka ifade ile teknoloji, girişimcinin yolunu açtı. Biz de, girişimciliğin güçlenen rolüne dikkat çekmek için, Türkiye’den ve dünyadan, alanının en özgün ve inovatif girişimcilerini bir araya getirdik” dedi. Profesyonel yöneticiler ve genç girişimciler tecrübelerini aktardı Toplantının açılışında Erkan Akdemir’in ardından Fiba Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özyeğin, Citibank Türkiye CEO’su Serra Akçaoğlu, Mudo Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Taviloğlu ve SuperJam Kurucusu Fraser Doherty tecrübelerini paylaştı. Murat Özyeğin, aile şirketlerinde bir elbiseyi birçok şirkete uydurma çabasının kurumsallaşmaya karşı direnç oluşturabileceğini söyledi. Özyeğin, “Şirketlerin kendi iç dinamiklerini ve kültürlerini gözeterek öncelikle şirketin DNA’sını ortaya çıkarması, aile bireylerinin ve şirketlerin güçlü ve zayıf yönlerini belirleyerek bu çizgiler etrafında adım atması gerekir” dedi. Serra Akçaoğlu, şirketlerdeki fikir çeşitliliğin, sağlıklı kararlar almaya giden yol olduğunu vurguladı. Başarının özel hayat ve iş hayatı arasındaki dengenin oluşturulmasıyla geleceğini söyleyen Akçaoğlu, çalışma hayatında da kadınlar ve erkekler arasında denge kurmanın yöneticilerin önemli sorumlulukları arasında olduğuna dikkat çekti. Ömer Taviloğlu, işlerinde başarılı olmanın formülünü neyi gerçekten iyi yapabileceğinizi baştan belirlemek, iş konusunda takibi elden bırakmamak, yenilik aşkı ve bunu müşteriye yansıtmak olduğunu söyledi. Bu kavramların sürdürülebilir başarı için son derece önemli olduğunu ifade eden Taviloğlu, bu anlayışı müşteriye taşıyabilen şirketlerin başarıya ulaşacağını belirtti. Fraser Doherty ise, anneannesinin ürettiği reçelleri daha fazla kişiyle buluşturma fikriyle ortaya koyduğu SuperJam isimli şirketin büyüme hikayesini anlattı. Girişimcilik adına çıktığı bu yolculukta ürettiği reçellerin İngiltere’den çıkıp Japonya’ya kadar uzanan yolculuğunu paylaşan Doherty, girişimcilikte başarılı olmak için yaratıcı çözümler üretmek ve vazgeçmemek üzerine deneyimlerini paylaştı.

Borsa İstanbul’da ‘1 milisaniye’ dönemi

0
GedikYatirim_BorsaIstanbulGedik Yatırım, Borsa İstanbul tarafından hayata geçirilen Birincil Veri Merkezi’nin ilk kullanıcısı oldu. Gedik Yatırım, Genel Müdür Metin Ayışık ve Borsa İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Kemal Yılmaz’ın katılımlarıyla düzenlenen gong töreni ile birlikte Kolokasyon Sistemi’ni kullanmaya başladı. Borsa İstanbul İşlem Sistemi altyapısına Birincil Veri Merkezi üzerinden bağlantı imkânı tanıyan Kolokasyon hizmeti, yatırımcıların alım satım işlemlerini daha hızlı ve daha kesintisiz bir biçimde gerçekleştirmelerini sağlıyor. Törende bir konuşma yapan Gedik Yatırım Genel Müdürü Metin Ayışık, Borsa İstanbul’da tarihi anlara tanıklık eden gongun bu kez sermaye piyasalarının önde gelen yatırım kuruluşları arasında yer alan Gedik Yatırım için çaldığını söyledi. Ayışık, bütün paydaşları ile bir değer zinciri oluşturmayı hedefleyen Borsa İstanbul’un yeni dönemdeki teknoloji atılımının, zincirin bir halkası olarak kendilerini de heyecanlandırdığını ifade etti. Metin Ayışık, Borsa İstanbul Kolokasyon Hizmeti’ni kullanıyor olmanın işlemlerini Gedik Yatırım ile gerçekleştiren yatırımcılara önemli avantajlar sağlayacağını vurguladı. Yatırımcılar için alım satım işlemlerinde hız ve sürekliliğin en önemli kriterler arasında yer aldığını belirten Ayışık, “Bu yeni hizmet sayesinde, Gedik Yatırım olarak Birincil Veri Merkezi’nde Borsa İstanbul İşlem Sistemi alt yapısına bağlanabiliyor, böylece yatırımcılarımıza daha hızlı ve sürekliliği daha yüksek emir iletim hizmeti sunabiliyoruz. Uzaktan Erişim Ağı emir iletim kanalı kullanılarak gönderilen bir alım satım emrinin yatırım kuruluşunun bilgisayarından Borsa İstanbul’a iletilmesi 15 milisaniyeyi bulabilirken, yeni Kolokasyon Hizmeti ile teknolojide bu süre 1 milisaniyeye iniyor. Böylece yatırımcılar işlemlerini en hızlı biçimde gerçekleştirebiliyor. Ek olarak hızlı emir iletim altyapısı gerektiren, yeni trend olan algoritmik emir iletimine de hazırız. Siber güvenlik tarafında alınan önlemler ve her zaman yedekli olarak çalışan sistem de tüm işlemlerin en yüksek güvenlik ve süreklilik seviyesinde sorunsuz olarak gerçekleştirilebilmesini garanti ediyor” diye konuştu. Törende söz alan Borsa İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Kemal Yılmaz ise, “Kolokasyon hizmeti ile Borsa’nın emir işlem sistemlerine çok daha hızlı ve güvenli ulaşmayı mümkün kılmanın yanı sıra algoritmik ve yüksek frekanslı işlemler için de gerekli tüm alt yapıyı sağlamış olduk. Verdiğimiz bu hizmete yurt içinden Borsa üyeleri olduğu kadar yurt dışından finansal kurumlar da ilgi göstermektedir. Londra’da geçtiğimiz ay açtığımız erişim noktası (PoP) ile birlikte düşünüldüğünde bu hizmet, Borsa’nın uluslararası finansal piyasalarda görünürlüğünü ve erişilebilirliğini artırma noktasında önemli bir adımdır” dedi.

Microsoft, bulut güvenlik standartlarını yükseltti

0
Microsoft-CloudMicrosoft, yaptığı duyuru ile bulut hizmetleri güvenliği konusunda uluslararası standartlara erişen ilk şirket olduğunu açıkladı. Kurumsal şirketler bu sayede bulut servislerimizi çok daha güvenli şekilde kullanabilecekler diyen Microsoft, ISO (International Organization for Standardization) tarafından belirlenen ISO/IEC 27018 standartına ulaştıklarını dile getirdi. Açıklamada, İngiliz Standartlar Enstitüsü’nün (BSI) de, Microsoft Azure’nin yanısıra Office 365 ve Dynamics CRM Online’ın artık genel bulut güvenlik şartlarını karşıladığını onayladığına değinildi. Microsoft’a göre bu standartlar sayesinde müşteriler, kendilerinin verdiği izinler haricinde kalan verilerin şirket tarafından erişimini engelleyebilecek. Bir başka deyişle Microsoft verilerinize göz atmayacak. Bunun yanında verilerinizin o esnada nerede depolandığı, hangi ortakların ne zaman ve hangi veriyi incelediğini öğrenmek mümkün olacak. Saklanan veriler için ekstra güvenlik katmanlarından da bahseden firma, kurumsal ortakların verilerinin hiçbir şekilde ticari işlemler için incelenmeyeceği garantisini de veriyor. Hükümetlerin verilere erişim talep ettiğinde direkt olarak kullanıcıların da haberinin olacağını ekleyen şirket, Microsoft Cloud konusunda artık daha da iddialı olduklarının altını çiziyor.

Kasko primlerini yüzde 30 düşüren teknoloji

0
CSC Türkiye Genel Müdürü Alev Alp Esen
CSC Türkiye Genel Müdürü Alev Alp Esen
Araçlara sonradan ya da üretim aşamasında entegre edilebilen telematik sistemi ile ilgili bilgi veren CSC Türkiye Genel Müdürü Alev Alp Esen, kasko ve trafik sigortasında çarpıcı yenilikler yaşanacağını söyledi. Telematik sisteminin uygulamaya geçmesi ile birlikte kasko ve trafik sigortalarında fiyatlandırma modelinin tamamen değişeceğini söyleyen Esen, “Telematik, uçaklarda bulunan kara kutu sisteminin bir benzerini motorlu taşıtlara getiriyor diyebiliriz. Aracın konum bilgisini, sürücünün sürüş biçimini ve kurallara uyup uymadığını kayıt altına alan telematik sayesinde, yaş ve cinsiyet gibi fiyatlandırmada temel oluşturan değişkenlerin yerini, temelinde kullanımın bulunduğu bir sistem alacak. CSC olarak, Amerika’da bu konuda yaklaşık 8 milyon aracı kapsayan büyük çaplı bir projeyi yaklaşık 6 ay gibi kısa bir zamanda başarıyla tamamladık” dedi. Alev Alp Esen, telematik sisteminin araçlara sonradan yerleştirilen cihazların yanı sıra otomotiv üreticileri tarafından üretim aşamasında da entegre edilebildiğini kaydederek şunları söyledi: “Şu an başta Japon üreticiler olmak üzere bazı firmalar araçlara fabrika çıkışında bu sistemi entegre ediyor. Bu uygulamanın 2-5 yıl aralığında otomotiv sektörünün geneline yayılacağı öngörülüyor.” Ekim 2015 kritik tarih Alev Alp Esen, ayrıca telematik sayesinde yeni katma değerli servislerin de geliştirileceğine dikkat çekti. Esen, “Çalınan araçların takibi, otomatik acil durum çağrısı gönderilmesi, araçtaki arızaların otomatik olarak servise bildirimi ve yakıt tasarrufuna yönelik ipuçları verilmesi gibi yeni servisler, sürücüler için daha güvenli ve ekonomik yolculuklar sağlayacak. 2015 Ekim ayından itibaren, Avrupa Komisyonu regülasyonu uyarınca Avrupa’da üretilecek bütün araçlarda “eCall” denilen acil çağrı sisteminin bulunmasının zorunlu kılınması da telematik kullanımını destekleyici bir unsur olacaktır” diye konuştu.

İş toplantılarında sihirli numaralar

0
sayilar
Görsel: Jeoyz51, Flickr
Ünlü bir psikolojik araştırma makalesine göre insanların çoğu kendilerine verilen 7 ayrı numarayı akıllarında tutabiliyorlar. Inc.com’da Jim Schleckser imzasıyla yayınlanan bir yazı, yedi haneli telefon numaraları ya da bazı ülkelerdeki yedi haneli sosyal güvenlik numaralarının sebebinin de bu olarak görüldüğünden bahsediyor. Yedi dakika (ya da sekiz, dokuz dakika) da iş görüşmeleri için çok daha verimli bir süre anlamına geliyor. Dokuzdan fazla (örneğin 12) çalışma adayı ile gerçekleşecek ortak bir görüşme doğal olarak pek verimli olmayabilir. Hatta bazılarının kendini gizlemesini ve fikirlerini özellikle arka planda tutmasına da sebebiyet verebiliyor. Öte yandan beşten az kişi ile yapılan grup görüşmelerde ise bu kez de yeterli enerji toplanamıyor. Yaşanılan tecrübeler genellikle iki dominant adayın öne çıktığını ve görüşmeyi kendilerinin götürdüğünü gösteriyor. Beş ile dokuz kişi arasındaki görüşme deneyimlerinde ise herkesin birbiri ile rahatça kaynaşabileceği, kimsenin arka plana saklanmayacağı ve çok daha verimli bir görüşmenin hayat bulacağı görülmüş. Bir başka deyiş ile her türlü iş görüşmesi ya da grup toplantılarında yedi (ya da sekiz ve dokuz) kişi çok daha akılcı bir tercih olacak.

IBM yazılım tanımlı depolamaya odaklanıyor

0
IBM'in yazılım tabanlı depolama çözümlerinde Depolama ve Yazılım Tanımlı Çözümlerden Sorumlu Jamie Thomas bulunuyor.
IBM’in yeni girişiminin başında Depolama ve Yazılım Tanımlı Çözümlerden Sorumlu Genel Müdür Jamie Thomas bulunuyor.
Teknoloji yatırımları, özellikle dokuz haneli sayıları içerdiğinde daha bir önem kazanıyor. Bunun son örneklerinden biri IBM’den geldi. Business Insider’ın haberine göre IBM CEO’su Ginni Rometty, yazılım tanımlı depolama teknolojileri için 1 milyar dolar ayırdıklarını açıkladı. Sektör uzmanları, bu atılımın oldukça önemli olduğunu belirtiyor. Zira bu yeni teknoloji alanı, büyümekte olan 3 trilyon dolarlık bir pazarın önemli bir bölümünü temsil ediyor. IBM, bu girişimiyle 17 milyar dolarlık depolama marketinde yüzde 30’luk paya sahip olan EMC ile de sıkı bir rekabete girmiş olacak. Pahalı donanımları daha pahalı hale getiren özellikleri onlardan alarak, yazılım tanımlı uygulamalara yönlendiren ve böylece daha çok verim alınmasını sağlayan yazılım tanımlı depolama teknolojisi aynı zamanda ağ teknolojileri için de geçerli. SDN (Software-defined networking) olarak bilinen yolda ilerleyen en güçlü isimlerden biri ise, Aralık ayında IBM’in Aralık ayında işbirliğine gittiğine duyurduğu Cisco. Depolama alanında artan rekabet, EMC’nin de daha çok çabalamasına sebep olacak. Örneğin bu alandaki Nutanix yatırımcılardan 312.2 milyon dolar toplamayı başardı. Şirket, 31 Ocak 2015 tarihi itibariyle ABD ve Avrupa ağırlıklı olmak üzere aralarında Türkiye’nin de olduğu pek çok ülkede kendini göstermiş durumda. Bu alanda EMC de yazılım tanımlı depolama ürünü ViPR ile iyi bir gelir elde etmeye devam ediyor. Haberde, IBM’in 1 milyar dolarlık yatırımının EMC’nin payını ele geçirmek için atılmış ikinci adım olduğu da belirtiliyor. İlk adımın ise Aralık 2014’teki IBM ve Cisco arasındaki işbirliği olduğuna değiniliyor. Yakın gelecekte bu alanda farklı firmalardan yeni yatırım ve işbirliği haberlerinin gelmesine şaşırmamak gerek.

Kağıttan ekrana matbaanın binbir yüzü

1
Eğer matbaa dediğimizde, en geniş anlamıyla varsaydığımız, bir takım aletler ve renkler -her ne kadar siyah ve beyaz bazı konularda renk sayılmasa da- kullanarak, yazı ve şekilleri bir zemine işlemek ise belki de yazının bulunmasından çok önceki ve en eski matbaa deneyimi Eller Mağarası’nın soğuk taş duvarlarına M.Ö. 7300 yılları civarında yapılanlar ve hiç bir zaman bulamadığımız, bulamayacağımız gizemli benzerleridir…
Eller Mağarası
Eller Mağarası
Porselen harflerden monitörlere

Binlerce yıl geçmiş, porselen bir harf üretmek, oradan ahşaba oyarak yapılan harfler ve sonra kurşun kalıplara gelene dek… 80’lerin ortasına kadar kullanılan dizgi makinelerini bugün gördüğümüzde, sadece ne yaptığını tahmin edebilmek değil, nasıl olup da icat edilebilmiş olduğuna akıl sır erdirmek bile mümkün değil gibi geliyor insana..

 
Entertip
Entertip
Şeylerin İnterneti / Her şeylerin ekranı

Herşey internete bağlanmaya başladığı için “Internet of Things” dönemi başladı.

Geçtiğimiz gün tabletten hesap makinesi açtığımda, şöyle bir uyarı verdi: “Hesap makinesi uygulaması konumunuzu öğrenmek için izin istiyor” Nasıl yani? Kaçı kaçtan çıkardığımızı ve bunu nerede yaptığımızı merak eden birileri mi var? “Şeylerin İnterneti” böylece giderek “her şeylerin ekranı” diyebileceğimiz bir süreci de anlaşılır hale getiriyor: Ekrandan geçmeyen hiç bir şeyi hiç bir yere aktaramıyor ve basamıyoruz… Tasarımlarımızın, görsel ögelerin, yazıların ya da akan görüntülerin tümü ekrandan ekrana geçiyor ve sonrasında amaca uygun zemin ya da nesnelere aktarılıyor. Bu kadar tekrarla anlatmaya çalıştığım şeyi özetlemek gerekirse;  20. yüzyıla kadar kağıda bazı şeyleri basabilmek matbaa dediğimiz konunun asli işlevi iken, geldiğimiz noktada “bir şeyleri kağıda basmak” çok daha geniş bir veri seti ve nesne kümesinin içindeki herhangi bir ayrıntı durumuna gelmiş durumda.

Örneğin geçen günkü bir toplantıda bize uzatılan kartvizit metaldi ve matbaada basılmıştı…

Matbaanın e hali

Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda konuşan Google’ın üst düzey ismi Eric Schmidt, ‘internetin yakın gelecekte her an her yerde olacağını ve böylece gözden kaybolacağını’ söylemiş.

Dijital Ekonominin Geleceği adlı panelde konuşan Schmidt, internetin geçireceği evrim kendisine sorulduğunda, ‘Web’in yok olacağını’ ifade ederek: “Bu sorunun cevabı kolay. İnternet yok olacak… Gelecekte o kadar fazla IP adresi, cihaz, alıcı ve giyilebilir teknoloji olacak ki etkileşime girdiğiniz teknolojiyi fark etmeyecek noktaya geleceksiniz. Her an sizinle yaşayan birer parçanız haline gelecekler” tespitini yapmış. (Kaynak)

Matbaa kavramının en geniş bağlamındaki cihazlar da bu sürece dahildir. Eric Schmidt’in “gözden kaybolma” ifadesi, tam olarak matbaacılık konusunda da su yüzüne çıkmakta ve ekrana bir şeyler basmak da artık matbaacılığın esas konusu olmaya başlamak üzeredir diye düşünüyorum. İş yapma biçimlerimizdeki değişime etkisi hakkında

Bu başlığın altında yazacaklarımın, akademik bir iddiası yoktur, ama tarihe not düşmek bağlamında, kısa bir özet yapmayı deneyeceğim. Buradaki belki de her satır, kendi başına uzun araştırma ve yazım çalışmalarını gerektirecek kadar önemlidir aslında piyasanın sektöre taşınması sürecinde ve bu açıdan, her türlü eleştiri, geliştirme, tartışma olanağı ve katkının sevindirici olacağını baştan belirtmek uygun olacaktır sanırım.

Kısa özet: Web işleri ortaya çıktığından beri sürecin gelişimi şu biçimde oldu gibi görünüyor. Basım işleri yapılan yerlerde talep oluşmaya başladı ve müşteri: “Basılı işlerimizi yapıyorsanız web işlerimizi de siz yapın” demeye başladı ve bir süre bu böyle gitti. Sonrasında piyasa oluşmaya başladığında ağırlıklı olarak web işi yapan kişi ve kurumlar ortaya çıktı ama özellikle büyük işlerde hala bu tür konular ajanslar üzerinden aktarılmaya devam etti. Yakın zamanlarda, sadece “dijital” konularda hizmet veren ajanslar oluşmaya başladı, sosyal medya ve bağlı bileşenlerin, ardından da tabletler ve mobil cihazların yaygınlaşmasıyla ihtiyaçlar çok daha karmaşık hale geldi ve bu ajanslar da kendi içinde katmanlara ayrılmaya başladı. Bunlar herkesçe bilinen ve gözlemlenebilen gündelik bilgiler…

Ama asıl büyük değişim dalgası bu gündelik gelişmelerin altından büyük bir hızla gelmektedir diye düşünüyorum…

İçinde bulunduğumuz tarihlerde başlamak üzere, matbaa ihtiyacı olan müşteri: “Dijital işlerimizi siz yaptığınıza göre, artık basılı işlerimizi de siz yapın” demeye başlayacak, bu olduğunda yaşanacak alt üst oluşu şimdiden bütün ayrıntılarıyla tahmin etmek kolay değilse de, yaşanmakta olan değişimi, gündelik iş süreçlerinde hissetmeye başladığımızı söyleyebiliriz. Matbaa öldü: Yaşasın matbaa!

Schmidt’in, internetin geçireceği evrim kendisine sorulduğunda, ‘Web’in yok olacağını’ ifade etmesi ve “İnternet yok olacak…” tespitini yapmasının bu yazıdaki yansıması şöyle olabilir: Matbaa yok olacak! Çünkü her şey ve neredeyse her yerde basılabilir hale geldiğinden onu göremez olmaya başlıyoruz, zira her yer ve her şey zaten matbaa olacak.

Düşünün ki iç organlarımız bile 3D yazıcı ile “basılabilir” olmak üzere.

3D organ basımı

Geleceğin en stratejik 10 IT öngörüleri (Kaynak) yazısının bazı inanılmaz satırlarına gözatalım: 3D bioprinting teknolojisi henüz gelişme aşamasında olmasına rağmen yatırımcıların dikkatini çekiyor. Gartner’ın tahminlerine göre bioprinting’in insan üzerinde kullanımı 2016 yılında hukuksal düzenleme veya bazı yasaklamalar kapsamında yoğun tartışma ve karşı çıkışlara yol açacak.

Bununla beraber Organovo ve OTC firmaları 3D bioprinting sektörüne yatırım yapacaklarını açıkladılar. Bir 3D bioprinter’ın fiyatı ortalama olarak 200 bin doların biraz altında.

Şu haberle yazıyı bitireyim: Princeton Üniversitesi modifiye edilmiş bir mürekkep püskürtmeli yazıcıdan biyonik kulak yaptı. Bir petri (biyologların laboratuvarlarda kültür üretmek için kullandıkları şeffaf kutu) kabında kültürlenen kulak 10 hafta müzik duyabildi. (Kaynak)

Türk Telekom, 18 ülkeyi birleştiren denizaltı kablo sistemine dahil oldu

0
denizalti_kabloTürk Telekom Grubu’nun uluslararası toptan ses ve data altyapı satış ve pazarlama faaliyetlerinden sorumlu şirketi Türk Telekom International, SEA-ME-WE-5 denizaltı kablo sistemine tam üye oldu. Yeni ve gelişime açık teknolojilerin kullanılacağı kablo sistemi 2016 yılı sonunda hizmete girecek. Tasarım kapasitesi saniyede 24 terabit olarak belirlenen sistem Güneydoğu Asya’dan Avrupa’ya 20 bin kilometreden uzun bir mesafede 18 ülkeyi birbirine bağlayacak. Türk Telekom International’ın konsorsiyuma katılması ile birlikte Muğla’nın Marmaris ilçesi, SEA-ME-WE-5 denizaltı kablo sistemine bir istasyon olarak eklenecek. Sistem, kablo üzerindeki diğer operatörler için, hem Türkiye üzerinden diğer ülkelere ulaşım, hem de Batı Avrupa ve Afrika yönünde alternatif bir rota sağlayacak. Konsorsiyumun adı olan “SEA-ME-WE-5”, Güneydoğu Asya, Ortadoğu ve Batı Avrupa kelimelerinin İngilizce baş harflerinin kısaltmalarından oluşuyor.

Yatırımcılar, Ocak ayında mobile 4,2 milyar dolar yatırdı

0
mobile-shareRutberg’in son verilerine göre mobil çözümler sunan şirketler Ocak ayında 118 ayrı anlaşma ile risk sermayesi oranını 4.2 milyar dolara çıkarttı. Uber, bu listenin başındaki isim olarak gözüküyor. Uber’in 1,7 milyar dolarlık geliri ve diğer 17 yatırıma rağmen (50 milyon ve üstü), startup’lardan geçtiğimiz ay 765 milyon dolar gelmiş. Light Reading’in haberine göre ikinci ve üçüncü en büyük anlaşmalar ise Çinli rakiplerden, Kuadi Dache (Alibaba.com, Hong Kong Ltd., SoftBank Corp. ve Tiger Global Management’tan 600 milyon dolar) ve Didi Dache (DST Global, Temasek Holdings ve Tencent Inc. ile 700 milyon dolar) gelmiş. Ocak ayındaki yükseliş sadece mobil uygulamalardan da gelmiyor. Telekom hizmet sağlayıcıları ise Rounds gibi isimleri takibe alıyor, Samsung Ventures ve Verizon Ventures destekli Sequoia Capital gerçek zamanlı ve grup opsiyonlu mobil video chat uygulamalarına yatırım yapıyor. Altiostar ise ethernet bağlantısı kullanarak radyo ve kontrolörleri birbirine bağlayan radyo arayüzlerinden 50 milyon dolar kazanmış. Wi-Fi bağlantılı robotlar üreten Jibo’da ise durum hiç fena değil. Şirket bu dönemde bu proje üzerinden tam 25.3 milyon dolar gelir elde etmiş. Ocak ayındaki bu yüklü yatırım miktarı önceki aylara bakıldığında daha net kendini gösteriyor. Yine Rutberg’in verilerine önceki aylarda ulaşılan en yüksek yatırım tutarlarından birinde 1,4 milyar dolara ulaşılmış. Ocak 2015’teki 4 milyarı aşan yatırım, mobilin yatırımcılar gözündeki değerinin arttığına işaret ediyor.

Experteam’de yeni genel müdür yardımcısı

0
Experteam İnsan Kaynakları’ndan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Aslı Barış Seyis
Experteam İnsan Kaynakları’ndan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Aslı Barış Seyis
Experteam’de İnsan Kaynakları birimi bundan böyle Aslı Barış Seyis tarafından yönetilecek. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Mezunu olan Aslı Barış Seyis, iş hayatına İktisat Bankası’nda Eğitim Analisti olarak başladı. Kariyerine çeşitli bankaların İnsan Kaynakları Departmanlarında yönetici olarak devam eden Seyis, son olarak Avea’da Yetenek Yönetim Direktörü olarak görev yapıyordu. Aslı Barış Seyis, Şubat 2015 itibariyle Experteam’de İnsan Kaynakları’ndan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmaya başladı.  

Silikon Vadisi’nde aşı krizi

3
wired_asi2WIRED tarafından yapılan bir araştırmaya göre Silikon Vadisi’nde yer alan büyük çaplı şirketler, hastalıklara karşı  korunmasız durumda. Çalışanların çocukları için açılan ve gün içerisinde bu çocukların bakımının sağlandığı özel bakım evlerinden gelen veriler ürkütücü detayları ortaya çıkartıyor. Detaylara göre 12 dev şirketin bakım evlerinin 6’sında çocuklar aşısız ve pek çok hastalığa karşı savunmasız. Üstelik aşılı olarak değerlendirilen diğer 6 şirkette ise aşılanma oranları bir hayli yetersiz. Bazı aşıların uzun vadede çocuklar için zararlı olabileceği ve hatta çok ciddi rahatsızlıklara sebebiyet vereceği inancı ile bu ilaçları çocuklarından uzak tutan ebeveynler ise sorumlu olarak gösteriliyor. Öte yandan Silikon Vadisi dışındaki yerlerde de, bir başka deyişle Amerika’nın genelinde de aşılanmaya karşı olan ciddi bir kesim var. Bunların belli bir kısmı ise dini inaçları yüzünden aşıyı reddediyor. Silikon Vadisi’ndeki ürkütücü durumun bir başka sebebi ise güncel olmayan verilerden oluşmakta. Örneğin Google’da yer alan iki ayrı çocuk bakım merkezinde 200’ü aşkın çocuk bulunuyor. Yapılardan birinde aşılanma oranı yüzde 77 iken, şirket çalışanlarından bazıları inançlarını öne sürerek sağlık konusunda tehlike yaratıyor. Bu detaylar ise tam anlamıyla güncel olmadığı için Sağlık Bakanlığı da dahil olmak üzere, bölge sağlık kuruluşlarının elleri ve kolları bağlanıyor. Google’ın sözcüsüne göre 2013-2014 yıllarında iki merkezdeki aşılanma oranı yüzde 98 ve yüzde 81‘miş. Ancak veriler tam anlamıyla güvenilir değil zira Google’ın baskısına rağmen bazı ebeveynler bilgilerini güncellemiyormuş. Yahoo’daki MMR aşılanma oranı yüzde 94 olarak gözükürken, Pixar için paylaşılan değer sadece yüzde 43 seviyesinde seyrediyor. Bu arada Facebook, Intel, Symantec, eBay, VMware ve Apple’da ise durum tam anlamıyla belirsiz, zira çocuklar için tam anlamıyla bir bakım merkezi bile mevcut değil.

Dört tekerlekli Sony mi geliyor?

0
ZMPKendi kendine giden, yani otonom sürüşe sahip otomobiller için yapılan çalışmalar hızla devam ediyor. Volvo, Mercedes, BMW ve Audi gibi üreticilerin test modelleri yollarda gezinedursun, Google’ın direksiyonsuz konsepti, Apple’ın merak uyandıran minibüsü de bu kervana dahil oldu. Konuyla yakından ilgilenen son isim ise Sony oldu. Japonya’da otonom sürüş teknolojileri üzerine çalışan ZMP‘ye yatırım yapan şirket başlangıç için 100 milyon Yen, yani yaklaşık 842 bin dolarlık bir yatırım yaptı. ZMP temelde bir robot üreticisi. Robot otomobiller ve eğitim robotları geliştiriyor. İki firmanın işbirliği kapsamında ZMP’nin sahip olduğu robotik teknolojilerle, Sony’nin sensör teknolojilerindeki uzmanlığının bir araya getirilmesi bekleniyor. ZMP, 2013’teki Tokyo Motor Show’da bir Toyota Prius’u kendi kendine gidebilme yetenekleriyle donatmış ve adından oldukça söz ettirmişti.
Pazarın büyüklüğü de bu işbirliğini destekliyor. IHS tarafından yapılan bir araştırmaya göre, otomobillerde kullanılan kameraların 2020’de 102 milyon adetlik bir pazar oluşturması bekleniyor. CMOS sensörler olarak bakıldığındaysa Samsung ve Sony arasında yakın gelecekte ciddi bir rekabet manşetlerde yerini alabilir. Bu işbirliği için şimdiden “Sony de kendi otomobilini üretecek” çıkarımı yapmak mantıklı olmayabilir. Ancak Sony ve diğer teknoloji firmalarında yaşanan bu tür gelişmelerin teknoloji ve otomotiv sektörlerini birbirinden ayrılmaz hale getireceği kesin gibi.

Turkcell’in İK uygulamalarına 5 ödül birden

0
Turkcell Grup İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Banu İşçi Sezen
Turkcell Grup İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Banu İşçi Sezen
Turkcell Grup, İnsan Kaynakları konusundaki başarılı çalışmalarıyla kazandığı ödüllerine uluslararası alanda yenilerini eklemeye devam ediyor. Brandon Hall tarafından ABD’de düzenlenen ve dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olan “Mükemmeliyet Ödülleri”nde Turkcell, İK alanındaki başarılı programlarıyla tam beş kategoride “mükemmeliyet”le ödüllendirildi. Bilgi ve gelişim alanındaki uzmanlığını tüm Türkiye’ye açarak eğitimde fırsat eşitliğine katkı sağladığı dijital akademisi ile Turkcell Akademi’yi “Eğitimde Mükemmeliyet” kategorisinde “En İyi Genişletilmiş Kurumsal Eğitim Programı” gümüş ödülüne layık gördü. Böylece Turkcell Dijital Akademi henüz bir yılı dolmadan ilk ödülünü kazanmış oldu. Turkcell Akademi, liderlik gelişim programı TEMBA ile “Yetenek Yönetimi ve İK’da Mükemmellik” kategorisinde “En İyi Liderlik Gelişim Programı” birincilik ödülünü aldı. Aynı kategoride Turkcell Satış Prim Sistem Tasarımı Projesi ile “En İyi Ödüllendirme ve Takdir Programı” gümüş ödülünü de almaya hak kazandı. “Satış Antrenmanları” programı ile “Satış ve Pazarlamada Mükemmeliyet” kategorisinde “Satış Gelişim ve Performansında En İyi Program”  gümüş ödülünü kazanan Turkcell ayrıca; One Life uygulamasıyla “Teknolojide Mükemmeliyet” dalında “İK Alanında En İleri Teknoloji / En İyi İşgücü Yönetimi Teknolojisi” bronz ödülünün sahibi oldu.