SDN’nin yükselişi hızlanıyor

0
2003 yıllarında temelleri atılan; 2008 yılında Stanford ve UC Berkeley’in derin araştırmalara ev sahipliği yaptığı SDN teknolojisi bugün özellikle Network ve Telekom dünyasının en çok üstünde durduğu ve yatırım yaptığı konulardan biri. Google, Amazon gibi teknoloji devlerinin alt yapılarını SDN’e uygun olarak değiştirmeleri ister istemez birçok teknoloji üreticisinin de bu alanda ciddi yatırımlar yapmasına neden oldu. SDN ağ yönetimini kolaylaştırmasının yanında ağ donanımlarının davranışını üreticiden bağımsız olarak hızlı biçimde değiştirebilme gibi farklı özellikleriyle teknolojide çığır açacak bir gelişme olarak görülüyor. 2018 yılında 35 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilen küresel SDN pazarı MicroMarket Monitor’ün yayınladığı rapora göre Avrupa’da Yıllık Bileşik Büyüme Oranı (CAGR) yaklaşık yüzde 64.6 olarak ön görülüyor. 2014 yılında Avrupa’da 60.6 milyon dolar olan SDN pazarının genişleyerek 2019’da 731.4 milyon dolara ulaşacağı ön görülen raporda; bu büyümeye özellikle yerleşke ağları, kurumsal veri merkezleri, ISP’ler, telekom operatörleri gibi ağların da paralelde SDN teknolojisine geçme oranının etkin olacağını belirtiliyor. Raporda ayrıca bu büyümenin Telekom Operatörlerinin LTE/4G ağ alt yapısına geçiş sürecinde SDN çözümlerini tercih etmesinin de rol oynayacağına değiniliyor.
Vizyon Arge Satış Müdürü Sinem Tirkeş
Vizyon Arge Satış Müdürü Sinem Tirkeş
Türkiye’de SDN pazarının henüz gelişme aşamasında olduğunu belirten Vizyon Arge Satış Müdürü Sinem Tirkeş; Teknopark İstanbul’da geliştirdikleri teknolojilerde küresel ve yerel pazarda ihtiyaç duyulan Nish ürünlere yöneldiklerini belirtti. Mevcutta bulunan müşterilerinin de özellikle bu alanda farklı talepleri olduğunu dile getiren Tirkeş; “LTE altyapısıyla birlikte birçok operatörün SDN’i destekleyen altyapılara yatırım yapacaklar. Teknoloji olarak şuan dünyada kendi Paket İşleme ve Yönlendirme Motoru’na sahip çok az firmadan biriyiz. Yakın gelecekte pazara ciddi yön verecek bu teknolojiyi destekleyen ürünleri pazara sunmak için çalışmalarımıza hız verdik. Globalde teknolojiye yön vererek Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak ve ihracatı artırmak nihai hedefimiz” dedi.

Giyilebilir teknolojiler geliyor

0
Basılı elektronikler sayesinde, kendi enerjisini kendisi üretecek, vücudumuzun sağlığını kontrol edecek, sesli komutlarla istenileni yapacak, her ortamda iş, iletişim ve alışveriş yapmayı sağlayacak giyilebilir teknolojiler hayatımıza girmeye hazırlanıyor. Akıllı telefonlarla hayatımıza giren birçok yenilik, bulut üzerinden iş yapma, nanoteknoloji, yazılım tanımlı ağ (Software Defined Network-SDN), çok çekirdekli işlemci gibi teknolojiler iş verimliliğini artırıyor, hayatımızı hızlandırıyor ve kolaylaştırıyor. “Gelecekte daha neler olacak?” dediğimizde ise uzmanların belirttiği konuların başında giyilebilir teknolojiler geliyor. Giyilebilir teknolojilerin geliştirilmesi ile ilgili dünyada birçok kuruluş amansız bir çalışma içinde. Xerox’un da uzun yıllardır üzerinde çalıştığı basılabilir elektronik devreler (printed electronics), giyilebilir teknolojilerin gelişimine önemli katkılar sağlayacak. Xerox, Silver Ink (gümüş mürekkep) adını verdiği buluşuyla plastik gibi esnek bir yüzeyin üzerine, yüzeyi eritmeden, gümüş alaşımıyla elektronik devre basmayı sağladı. Elektronik devrelerin cam, tekstil ürünleri, plastik, film gibi maddelerin üzerine basılabilmesi ya da yerleştirilmesi ile giyilebilir teknolojilerin hem daha ucuza mal edilebilmesi sağlanacak hem de hayatımıza girişi hızlanacak. Xerox’un da yakından takip ettiği bu alanın önümüzdeki 5 yıl içinde 12 milyar dolarlık bir pazara sahip olması bekleniyor. Kendi enerjisini üreten kişiye özel cihazlar Basılı elektronik devreler, giyilebilir cihazların başka cihazlara bağlanmadan kendi enerjisini üretebilmesini sağlayacak. Atom pili ve güneş enerjisi paneli gibi enerji üretme birimlerini kendi üzerinde taşıyacak. Bu teknolojiler, yerleştirildikleri giysi ve eşyalar üzerinde enerji yenileme ihtiyacı olmadan uzun süreler kullanılabilecek. Böylece kendi enerjisini üreten cihazlar elektrikle şarj ihtiyacını ortadan kaldıracak. Basılı elektroniklerle üretilen giyilebilir teknolojilerin esnek ve ergonomik yapılarda tasarlanması, rahatça ve sorunsuz kullanılmasını sağlayacak. Xerox gibi şirketlerin üzerinde çalıştığı basılabilen elektroniklerin (printed electronics) gelecekte 3D baskı süreçlerine entegre olması sayesinde, 3D yazıcılarla çalışmaya hazır kişiye özel elektronik cihazlar da basılabilecek. Kişilerin vücut ölçülerine uygun ve istediği tasarımsal özelliğe sahip giyilebilir cihazlar, seri üretime göre çok daha ucuza mal edilmiş olacak. Giyilebilir cihazların tüketiciler tarafından beğenilmesi için de gizlenebilir tasarımlarla modaya uygun bir şekilde sunulması bekleniyor. Xerox Silver Ink Akıllı telefonlar yerine giyilebilir cihazlar Google, Samsung, Apple, Xerox gibi şirketlerin bu konularda yaptığı atılımlar, giyilebilir teknolojilerin popülerliğini sürdürmesini sağlayacak. Mobil ve giyilebilir teknolojiler, bulunulan her ortama bulut ve GPS destekli veri akışı sağlayan bir köprü görevi üstlenecek. Hali hazırda Google Glass, Glass Up, Meta, Nike+FuelBand, Samsung Gear gibi giyilebilir cihazlar mobil hayatın yeni oyuncuları olarak karşımıza çıktı. Önümüzdeki aylarda da Apple’ın iWatch olarak tanımlanan merakla beklenen akıllı saati de tüketicilerle buluşacak. GPS sistemleri ve geliştirilmiş sensörler sayesinde hareket kabiliyeti ve kullanım alanı genişleyecek. Giyilebilir cihazlara yönelik talep, akıllı telefon üreten birçok teknoloji şirketinin giyilebilir yeni teknolojiler geliştirmesini teşvik edecek. Sesli komutlarla cihazların yönetimi Giyilebilir cihazlar aynı zamanda sesli komut sistemiyle de çalışabilecek. Siri ve Google Now’da olduğu gibi sesli komutla çalışan yapay zeka üniteleri, giyilebilir cihazların daha kullanışlı olmasını sağlayacak. Her türden soru sorulabilen yapay zekalar sesli komutlarla sorulan soruları internet üzerinden araştırıp cevaplayabilecek. Örneğin, verilen komutla istenilen şeyi kullanıcı adına internet üzerinden satın alıp adrese teslim edilmesini sağlayabilecek. Üstelik bunu yaparken cihazda bulunan güvenli datayı kullanarak her ortamda  istenilen şeyin yapılabilmesi mümkün olacak. 1408457904_Elektronik_Lens Yapay organlar, elektronik implantlar Basılabilir elektronikler, yapay organ, implant gibi sağlık teknolojilerinin geliştirilmesinde kullanılacak. Bulut iletişim, büyük veri, mobil ve kablosuz teknolojilerle çok büyük bir gelişme yakalayan tıp biliminde basılı elektroniklerle yaşanacak gelişmeler, ömrümüzü uzatan, yaşam kalitemizi artıran unsurlar olarak karşımıza çıkacak. Nabız, ateş, tansiyon, şeker gibi yaşamsal verileri ölçecek giyilebilir cihazlar kullanılacak yeni sağlık teknolojileri arasında olacak. Bu teknolojiler sayesinde hasta verileri, hasta hastanede bulunmadan da kayıt altında tutulabilecek. Acil durumlarda hastanın bulunduğu yere, hasta verileri değerlendirilerek sağlık ekipleri yönlendirilebilecek. Zamanın hayati önem taşıdığı kalp krizi, kan kaybı gibi durumlarda hastaya acil müdahale için önceden hazırlık yapılabilecek. Yatalak hastaların tedavileri için de kullanılabilecek bu teknolojiler, ani müdahale gerektiren durumlarda birçok hayatın kurtarılmasına yardımcı olacak. Hareket alanı genişleyecek Ağa bağlı bilgisayar, tablet, akıllı telefon, oyun konsolları gibi cihazların kullanımında, hareket alanı ağın bulunduğu alanla sınırlı kalmayacak. Giyilebilir cihaz teknolojileri kullanıcıların kişisel alan ağlarını kendileri ile birlikte taşımalarını sağlayacak. Kullanıcılar kişisel alan ağı sayesinde birçok özelliği, uygulamayı farklı ortam ve mekanlarda çalıştırabilecek. Yakın gelecekte giyilebilir teknolojilerle ilgili heyecan verici gelişmeler yaşanacak.

EMC yeni kurumsal veri hizmetleri platformunu duyurdu

0
EMC,VMAX’i kurumsal veri depolama platformundan kurumsal veri hizmetleri platformuna dönüştüren VMAX3 ailesini tanıttı. Bu yeni platform; bulut benzeri çeviklik, verimlilik ve veri merkezi içinde kontrol özellikleri ile bugüne kadar kurumsal veri depolamada mümkün olan her şeyi kökünden değiştiriyor. BT departmanları bugüne kadar veri hizmetlerini kurum içi müşterilerine sunarken, veri merkezinin tam kontrolüne sahipti. BT departmanı güvenilir tek hizmet sağlayıcıydı ancak, yeni uygulamaları verimli ve etkin biçimde kullanıma sokma konusunda yeteri kadar çevik olmadığından kısıtlıydı. Açık bulut hizmetlerinin ortaya çıkması, işletme sahiplerine BT’yi pas geçerek, ihtiyaç duydukları uygulamaları hızlı şekilde temin etme olanağı verdi. Bu self-servis yaklaşım yeni çeviklik düzeyleri sundu; ancak aynı zamanda da işletmelerin verilerini BT’nin güvenilir kontrolü dışında bir yere yerleştirmeleri nedeniyle mevcut olan riskler de arttı. İşletmelerin BT departmanlarının kontrolü yeniden ele geçirmelerine yardımcı olmak için, yeni ve çok daha çevik bir veri merkezi altyapısına ihtiyaç var. VMAX3 kurumsal veri hizmetleri platformu, işletmelerin veri merkezleri ya da açık bulut içindeki belirli iş yüklerini en etkin şekilde çalıştırabilecekleri yerde kontrolü yeniden ele geçirmelerine olanak sağlıyor. VMAX3 bu yeniliği, işletmelerin veri depolamayı hizmet olarak yönetmelerine, karma bulut ölçeğinde öngörülebilir hizmet seviyeleri ile yardımcı olmak için tasarladı.   EMC Kurumsal ve Orta Ölçekli Sistemler Bölüm Başkanı Brian Gallagher, yeni geliştirilen sistemle ilgili olarak, “VMAX3, VMAX’i kurumsal depolama platformundan açık kurumsal veri hizmetleri platformuna dönüştüren yeni mimarisi sayesinde işletmelere, geleneksel veri depolama alt yapısını, çevik bir veri merkezi altyapısına dönüştürme olanağı sağlıyor. Bu yeni platform,  mevcut iş yükleri ve altyapıları için hiper konsolidasyon anlamına geliyor. Sektörün ilk açık kurumsal veri hizmetleri platformu olarak VMAX3,karma bulutun temelini oluşturuyor. Basit, kurallara dayalı hizmet seviyeleri ile veri depolamayı hizmet olarak sunmayı isteyen işletmeler için de ideal bir çözüm oluyor” diyor.

Twitter’dan milyoner olmaya giden yol

1
Adı Kris Sanchez, henüz 24 yaşında. Bundan beş yıl önce @UberFacts adında bir Twitter hesabı açtı ve şu anda 7,16 milyon takipçiye sahip. Bu hesap dünyadaki en değerli 10 Twitter hesabından birisi olarak kabul ediliyor. Kris Sanchez bunu nasıl başarmış olabilir? Sanchez her gün yaklaşık 80 kadar tweet atıyor. Bunlar; “Her yıl yılanlar 100 bin insanı öldürüyor” veya “Küçük yaşlarda insanları detaylı çizen çocuklar daha akıllı oluyor” gibi kısa tespitler. Zaten hesap adını buradan alıyor (Uber: Sıra Dışı, Facts: Gerçekler) Sanchez bu hesabında ilk mesajları atmaya başladığında pek çok insan bu bilgileri retweet (RT) ediyor ve hesap hızla takipçi kazanıyor. Ancak bunun yeterli olmayacağını bilen Sanchez çok ünlü olmayan ancak Twitter‘da takipçi sayısı yüksek olan hesaplara tweetlerini RT etmesi için aylık 50-100 dolar arasında değişen ödemeler yapmaya başlıyor. Tam bu noktada bir dönüm noktası yaşanıyor ve Paris Hilton UberFacts’ın tweetlerinden birini RT ediyor.
Sanchez bu dönemi şöyle anlatıyor; “Haftada 100 bin yeni takipçi kazanır olmuştuk.”
UberFacts’ın takipçi sayısı arttıkça firmaların da ilgisini çekmeye başlıyor ve kısmen ilginç verilere sahip reklam değeri taşıyan tweetler için Sanchez’e ödeme yapmaya başlıyorlar. Sanchez kazandığı para ile Twitter’a ayda 5.000 dolar bütçe ayırıyor ve hesabına ait içeriklerin öne çıkmasını sağlıyor. Gerisi çığ gibi büyüyor ve ve UberFacts’ın şu anda 7,16 milyon takipçisi artmaya devam ediyor. Ekran Resmi 2014-08-20 15.45.55 Sanchez’in artık küçük bir takımı da var. Hesaptan atılan tweetler günde 90 milyon kez görüntüleniyor ve her biri 500 ila 1000 arasında RT ediliyor. Sanchez Twitter hesabından yılda 500.000 dolar para kazanmakta. Bu yıl içinde yayınladığı iOS uygulaması ilk 10 gün içinde 1 milyon kez indirilmiş ve Sanchez bu uygulamadan yılda 3 ila 4 milyon dolar arasında gelir elde etmeyi hedefliyor. Android uygulaması ile yakında yayınlanmak için hazırlanıyor. Bu güne kadar Sanchez’e UberFacts hesabını satması için milyonlarca dolar değerinde teklifler gelmiş ancak Sanchez hiç birini kabul etmemiş. Bakış açımızı ülkemize çevirdiğimizde UberFacts benzeri hesaplar görebiliyoruz. Bunların bazıları takipçileri yüzbinleri bulabilen bazıları ise birer kopya olmaktan öteye geçmemiş hesaplar. Ancak hiç birinin birer UberFacts olma potansiyeli yok zira artık küresel bir dil olan İngilizceye karşı Türkçe içerik ile bu başarıyı elde etmek mümkün değil ancak zaman içerisinde Türkiye için benzeri hesapların oluşması beklenebilir. Bir diğer gerçek ise Twitter gibi Vine ve Instagram’ın yükselen değerler haline gelmesi. Tüm bu gelişmeleri bir araya getirdiğimizde işletmeler için giderek cazip hale gelen sosyal medya kanallarının yeni yapısı bir fırsat oluştururken aynı zamanda konvansiyonel medya kanalları için de o denli büyük bir tehdide dönüşüyor.

Google’ın yeni müşteri hedefi çocuklar

0
Wall Street Journal‘ın haberine göre Google ilk kez 13 yaşının altındaki çocuklar için servislerini kullanılabilir hale getirmeye hazırlanıyor. İşin doğrusu 13 yaşının altındaki çocuklar için bu servislere kaydolmalarını engelleyen herhangi bir teknik engel yok. Rahatlıkla yanlış beyanda bulunarak (13 yaşının altında olmadığını kabul edilen kutucuğu işaretleyerek) ve doğum tarihini farklı girerek bunu yapmak mümkün. Ancak Google daha farklı bir yaklaşım sunmaya hazırlanıyor. Google 13 yaşından küçük çocukların velileri için, çocuklarının yasal olarak Google servislerine kaydolmalarını ve bu servisleri nasıl kullanacaklarını yönetebileceği, bir panel hazırlıyor. Amerika Birleşik Devletlerinde yürürlükte olan Children’s Online Privacy Protection Act, (COPPA – Çocukların Çevrimiçi Mahremiyetini Koruma Kanunu) 13 yaşından küçük çocuklara ait verilerin toplanması, belirli amaçlar için kullanılmasını sıkı şekilde denetlemekte. Google yeni servisi ile bu yasayı delmeden kendine yeni bir müşteri kitlesi kazanmayı hedefliyor olabilir. Madalyonun diğer yüzünde ise kullanıcı alışkanlığı yaratmak var. Eğer çocuklar küçük yaşlardan başlayarak belirli servisleri kullanacak olurlarsa ilerleyen yaşlarında bu servislere bağlılıklarını sürdürme ihtimalleri daha yüksek olacak. Günün sonunda bu stratejinin ne kadar etik olduğuna dair tartışmalı günlerin dünya basınını beklediğiniz söyleyebiliriz.

Nükleer Düzenleme Komisyonu saldırı altında

0
Yapılan araştırma saldırılardan ikisinin yabancı ülkelerden geldiğini birisinin ise kaynağının belirlenemediğini tespit etti. Gerçekleşen saldırılardan ikisi oltalama şeklinde gerçekleşti. Bu saldırılarda NRC çalışanlarına birer e-posta geldi. Bu e-posta içinde çalışanların Google Drive ve Microsoft Skydrive üzerindeki bir dosyaya erişim için, kullanıcı bilgilerini girmeleri gerektiğini söylüyordu. Pek çok çalışan bu talebe olumlu cevap verdi. Bir diğer saldırıda ise kullanıcı bilgisayarı ele geçirilen bir NRC çalışanı bilgisayarından 16 kişiye içinde zararlı yazılım bulunan dosyalar gönderildi. NRC yetkilileri yaptıkları bir açıklama ile bu durumun tespit edilir edilmez kullanıcı bilgilerinin değiştirildiği ve gerekli önlemlerin alındığını söyledi. NRC sadece ABD içindeki değil, işbirliği yapılan pek çok ülkedeki Nükleer tesislere ait bilgileri bünyesinde barındırıyor. Bu bilgiler içinde nükleer silahlarda kullanılan nükleer malzemelerin hangi tesislerde olduğuna dair bilgiler de bulunuyor. Uzmanlar bu bilgilerin kara borsada çok değerli olabileceğine dikkat çekiyor. ABD’nin en kritik kurumlarından birisi, bu denli basit gözüken bir saldırıdan etkilenebiliyorsa işletmelerin dijital güvenlik politikaları için çok daha dikkatli şekilde stratejilerini belirlemesi gerekiyor.

Ekonomi bakanlarının gündeminde ne var?

0
Ekonomi yönetiminde sorumluluk üstlenen 4 bakan ile ilgili paylaşımların analiz edildiği çalışmaya, 14 Temmuz-14 Ağustos 2014 tarihleri arasındaki 113 bin 105 adet paylaşım dahil edildi. Konu başlıklarının 9 maddede derlendiği araştırmanın en popüler konusu faiz oldu. Toplam paylaşımların yüzde 51’i faiz, yüzde 20’si enflasyon, yüzde 12’si kredi derecelendirme, yüzde 7’si büyüme, yüzde 4’ü de milli geliri konu aldı. TÜGİAD Başkanı Yücelen, elde ettikleri sonuçların ekonominin geleceği için parlak bir perspektif çizmediğini söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti; “Dünya ekonomisi bir yere giderken bir tam tersine gidiyoruz. Bakın, tüm dünya inovasyonu, KOBİ’leri, istihdamı, ileri teknolojiyi konuşuyor. Bizim konuşmalarımıza bakınca acı gerçek ortaya çıkıyor. Yüz tane mesajın sadece 3 tanesi AR-GE, 2 tanesi KOBİ, 1 tanesi girişimcilik ile ilgili iken yüksek teknoloji’nin payı sıfır.

Dell Türkiye’de yeni ülke müdürü

0
Dell, Didem Duru’nun Dell Türkiye’nin yeni ülke müdürü olarak atandığını duyurdu. Duru’nun sorumlulukları arasında; şirket için büyüme fırsatları yaratmak, şirketin uçtan uca kurumsal ve tüketici çözümleri için Türkiye’de müşteri tabanı oluşturmaya devam etmek ve partner ağını genişletmek bulunuyor. Dell Türkiye Ülke Müdürü Didem Duru şunları söyledi: “İçinde bulunduğumuz dönem, Dell için hakikaten heyecan verici bir dönem. Harika bir ekibimiz, dünyaca tanınan bir markamız, müşterilerimize, giderek daha karmaşık hale gelen iş ortamlarını yönetebilmek için ihtiyaç duydukları esnekliği sağlayacak, uçtan uca ölçeklenebilir, lider çözümlerimiz ve bütün bunlar sayesinde Türkiye’de son derece güçlü bir varlığımız var.”
Dell Türkiye Ülke Müdürü Didem Duru
Dell Türkiye Ülke Müdürü Didem Duru
Duru bu göreve atanmadan önce, Dell Türkiye’nin Çözüm Direktörü olarak, Dell’in çözüm işinin karlı bir şekilde büyümesinden ve yeni faaliyetlerin şirketin kurumsal stratejisi ile uyumlu bir şekilde geliştirilmesinden sorumlu idi. Dell’de çalışmaya başlamadan önce IBM’de çeşitli satış ve yönetim görevlerinde bulunan Duru, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunudur.

Kurumlar, tümleşik iletişimde esnek ve kullanıcı dostu çözümleri tercih ediyor

0
Son yıllarda internet erişimine sahip cihaz sayısının artmasıyla birlikte mobilitenin hâkim olduğu bir çağa girdik. Mobilite, şirketlerin iş süreçlerini ve iş yapış şekillerini önemli ölçüde değiştiriyor. Zengin ürün ve çözümleriyle firmaların tümleşik iletişim alanındaki mevcut yatırımlarını koruyan Unify, aynı zamanda çözümlerinin sancılı bir süreçle karşılaşmadan kolayca ve kademeli bir şekilde kullanılmasını sağlıyor. Çözüm ve hizmetlerle şirketlerin verimliliklerini artırmaya odaklanan Unify, çalışanların kendi işlerine odaklanabilmelerine yardımcı oluyor. Konuyla ilgili Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu’nun görüşlerini aldık.

BT Eğitim’de stratejik organizasyon değişikliği

0
BT Eğitim, büyüyen iş hacmine paralel olarak organizasyon yapısında da köklü bir değişikliğe gitti. Yenilenen ve büyüyen yeni organizasyonun başına Genel Müdür Yardımcısı olarak, sektörün tecrübeli isimlerinden Cumhur Kızıları getirildi. BT Eğitim Genel Müdür Yardımcılığı görevini 18 Ağustos 2014 itibariyle devralan Cumhur Kızıları,yeni görevinde doğrudan BTEğitim Kurucusu Bülent Morten’e bağlı olarak çalışacak. 2014 yılını stratejik değişiklik ve yeniliklerin yılı olarak gördüklerini belirten BT Eğitim Kurucusu Bülent Morten yeni organizasyon değişikliği hakkında şunları söyledi: “Kurulduğumuz günden itibaren Cisco işinde Türkiye’deki en önemli oyunculardan biriyiz. Büyüyen iş hacmimiz, organizasyonumuz ve bu yıl ardarda aldığımız ödüller de bunun göstergesi oldu. Bu çerçevede BT Eğitim’i geleceğe daha sürdürülebilir bir süreçte taşımak ve sektördeki varlığımızı daha da güçlendirmek amacıyla köklü bir organizasyon değişikliğine gittik. BT Eğitim operasyonumuz bundan böyle, yeni Genel Müdür Yardımcımız Cumhur Kızıları’ya emanettir. Cumhur Kızıları, son birkaç yıldır BT Eğitim’in hem ulusal hem de uluslararası alandaki varlığını artırmasına liderlik etmekteydi. Kızıları’nın yeni görevinde de BT Eğitim’i daha iyi bir noktaya taşıyacağına yürekten inanıyorum.” BT Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Kızıları ise yeni göreviyle ilgili olarak şunları söyledi: “Alanlarında Türkiye’nin en iyisi olan bir ekiple birlikte çalışmaktan büyük onur bir duyuyorum. Sektörde haklı bir ünü bulunan BT Eğitim’de işini tutkuyla yapan bir ekip bulunuyor. Bu tutkuyu, büyüyen Cisco operasyonu, 2014 yılında BT Eğitim bünyesine katılan SUSE Linux ve F5 eğitimleri ile birlikte sektöre ivme kazandıracak, sürdürülebilir bir organizasyona dönüştürmeyi hedefliyoruz. Yeni organizasyonumuzun, önümüzdeki yıllarda da büyük başarılara imza atacağına inanıyorum.”

Airties bir kez daha ülkemizi temsil edecek

0
Dünya çapında ilk kez görücüye çıkacak olan 10×10 cm boyutlarındaki minyatür set üstü kutu, IP geçişine kablosuz olarak bağlanabiliyor ve bir odadan diğer odaya kolaylıkla taşınabiliyor. Uzaktan kumanda ve ev otomasyonu özelliğine sahip Air 7405 ile TV keyfini dünyanın her yerine taşıyabilirsiniz. Kablosuz olarak ev internet ağına bağlanan ve herhangi bir internet bağlantısı üzerinden çalışabilen Air 74054K TV ekranı desteği, 2.4 ya da 5GHz frekans, 2x2 802.11 ac kablosuz bağlantı teknolojisine sahip. Air 7405 Kablosuz Video Çözümlerini de Tanıtacak AirTies, Yeni Air 7405 Set Üstü Kutusu ’sunun yanı sıra, 11 acteknolojisine sahip Kablosuz Video Çözümlerini de tanıtacak. Dünyanın en hızlı kablosuz köprüsü Air 4820 ve dünyanın en küçük çift bant eşzamanlı kablosuz güçlendirici ürünü Air 4920  de IBC 2014’te yer alacak. Ülkemizdeki işletmelerin Airties’ın yenilikçi stratejilerini takip etmesini tavsiye ediyoruz zira başarıları Türkiye sınırları dışına çıkarak ülkemizi uluslararası arenada temsil eden bir firmaya dönüşmeyi başardı.

Yeni bir kavramla tanışın: Kişisel Dijital Avantaj

0
Teknoloji şirketi olan Citrix gelecek beş yıl içinde insanların ve şirketlerin çalışma tarzını biçimlendireceğine inandığı üç ana mega trendi tanımlayan yıllık Teknoloji Ortamı Raporu’nu yayınladı. Şirketin CTO ofisi tarafından hazırlanan raporda üç başlık öne çıktı; Gelecekteki işyeri deneyimini o şirketin çalışanları yönlendirecek Kurumlar, serbest zamanlı çalışanlar ve yaratıcı ekonomileri benimseyen büyük yetenekleri harika işlerle buluşturarak aynı bir çöpçatan gibi çalışıyor. Gelecekteki nesiller iş yerlerinin her yer, her cihaz ve her zaman deneyimlerini benimsemesini talep edecekler. Bu deneyimleri benimseyen iş yerleri en büyük yetenekleri kendilerine çekecek, zenginleşecek ve beklentilerin ötesinde büyüyecekler. “Kişisel Dijital Avantaj” başarıyı belirleyecek Günümüzde insanların günlük hayatını kolaylaştırırken onları geliştiren ve otomatikleştiren çok sayıda cihaz ve yazılım aracı bulunuyor. “Kişisel Dijital Avantaj” kavramı insanların daha hızlı, iyi ve anlamlı çalışmasını ve yaşamasını sağlayan dijital araçlar, donanım ve yazılımlardan oluşuyor. “Kişisel Dijital Avantaj” kavramının değeri insanlar şu beş özel deneyimde uzmanlaştıklarında anlaşılacak;
  • Kusursuz çoklu cihaz deneyimleri,
  • Dikkat ve bilgi yönetimi,
  • Hızlı öğrenim,
  • Gerçek zamanlı dijital yardım ve
  • Otomasyon yoluyla zaman yönetimi.
Bu deneyimler isteğe bağlı değil. Her biri sürekli değişen, bilginin dolup taştığı ve mümkün olandan daha fazla zaman alan önceliklerin bunalttığı bir dünyada başarılı olmak için gerekli. Teknoloji bolluğu yaratıcılıkta devrime olanak tanıyor Teknoloji bolluğu bireylere, daha yaratıcı olmaları ve topluma benzersiz bir katkı sağlamaları için daha fazla özgürlük tanıyor. Yakın zamanda gelişen Uber ve AirBnB gibi İnternet erişimli paylaşma ekonomileri ve Kickstarter gibi verici ekonomileri daha da yaygınlaşacak. Halihazırda kullanılmakta olan serbest araçlar ve teknolojilerin süre giden gelişimi, kaynakların daha fazla paylaşılır oluşu insanların yaşam kalitelerinin artmasına yardımcı olacak. Bu tahminler 2019 yılında insanların nasıl yaşayacağı ve iş yerlerinin nasıl değişeceğini önemli ölçüde etkileyecek teknolojideki gelişmeleri göstermekte. Raporla ilgili konuşan Citrix CTO Yürütme Kurulu Başkanı Martin Duursma; “Rapor, müşteriler, iş ortakları ve endüstri liderleriyle saatlerce konuşan uzmanların gözünden pazarı yönlendiren trendler üzerinde benzersiz bir bakış açısı sunuyor. Bu trendlerin çoğunu yıllardır izlemekteyiz. Bununla birlikte defalarca karşımıza çıkan bir nokta da insanların iş ve özel yaşamlarını birleştirebilmek için yeterli özgürlük ve esnekliğe sahip olma isteğidir. Bu raporda, önümüzdeki 5 yıl içinde başarılı şirketler ve insanlar tarafından benimsenecek olan trendler ile ilgili güncel incelemeler, görüşler bulunmaktadır” dedi.

Dijital saldırıların hedefinde online bankacılık var

0
Veri güvenliği firmalarından Trend Micro’nun yayınladığı 2014 İkinci Çeyrek Raporu ile hem Türkiye hem de dünyada meydana gelen siber saldırıları istatistikleriyle gözler önüne seriyor. Türkiye, online bankacılıkta en çok saldırıya uğrayan Avrupa’da birinci, dünyada ise altıncı ülke oldu. Raporda Türkiye ile ilgili verilere yer veren Trend Micro, Türkiye’de veri güvenliğine yönelik tehdit potansiyelinin yüksek olduğunu belirledi. Ülkedeki bilişim altyapısı geliştikçe tehdit potansiyelinin de artacağına dikkat çekildi. Rapordaki verilerde Türkiye’deki en büyük tehditlerin başında online bankacılığa yönelik saldırıların olduğu belirtildi. Türkiye Avrupa’da bu alanda en fazla saldırıya uğrayan ülke oldu. Dünyada ise Japonya, Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan, Brezilya ve Vietnam’ın ardından altıncı sıraya yükseldi. Q2OnlineBankacilik Türkiye’de son üç ayda güvenlik tehditleri arttı! Türkiye’de zararlı online bankacılık yazılımı sayısı özellikle son üç ayda artarak online bankacılık yazılımı kurbanı bilgisayar sayısı 4 bin 567’e yükseldi. Ayrıca Türkiye’deki birçok bilgisayar son 3 ayda Botnet ağına dahil oldu Raporda Türkiye 1 milyon 873 bin Botnet bağlantılı bilgisayarla tüm dünyada dördüncü sırayı aldı. Son 3 ay için Türkiye’ye yönelik bir saptama da hedefli saldırılar konusunda. En çok hedef alınan ülkeler arasında Türkiye yedinci sırada. Raporda Türkiye’de Adware’lerin malwarelerden daha etkin bir tehdit olduğuna dikkat çekiliyor. Ayrıca çevirimdışı olarak da etkin olan USB bellek ve taşınabilir harddsik’lerle bulaşan kırma ve hackleme araçları da Türkiye’de ilk 10 tehditin içinde bulunuyor. Q2Hedeflisaldiri 2014 Nisan-Mayıs ve Haziran aylarında en çok öne çıkan siber saldırılar belirlendi Trend Micro raporunda 2014’ün ikinci çeyrek döneminde tüm dünyada en çok dikkat çeken siber saldırı ve güvenlik açıklarını listeledi. Heartbleed ve Windows XP güvenlik açığı, veri güvenliği ihlalleri, DDos saldırıları, bankacılığı hedef alan saldırılar, Ransomware ve kullanıcı gizliliği açıkları 2014’ün ilk yarısında karşılaşılan en büyük tehditler arasında yer aldı. Kimlik Hırsızlığı Araştırma Merkezi’nin (ITRC) verilerine göre Haziran 2014’e kadar 10 milyon insanın kişisel verileri açığa çıktı. Bu verilerin büyük çoğunluğu ise kurumların veri merkezlerinden çalındı. Türk sitelerinin yüzde 25’i HeartBleed’den etkilendi Hearbleed Bug bugüne kadar ortaya çıkarılmış en büyük güvenlik açığı olarak ülkemizde de büyük dikkat çekti. İki yılın sonunda fark edilen bu güvenlik açığı internette güvenli işlem yaparken kullanılan SSL protokollerindeki bir güvenlik açığından kaynaklandı. Türkiye’deki ‘.tr’ alan adı kullanan internet sitelerinin yüzde 25’inin, dünyada ise 300 binden fazla internete bağlı sistemin Heartbleed’e karşı savunmasız olduğu belirlendi. Bu açık aynı zamanda bankacılık, alışveriş ve ödeme işlemlerinde kullanılan bin 300 Android uygulamasını da etkiledi. Mobil platformlardaki güvenlik açığına Android 4.1.1 sürümü ile birlikte çalışan OpenSSL kütüphanesinin sebep olduğu belirlendi. Windows XP desteğinin sonlanması kullanıcıların yüzde 32’sini tehlike altına attı Windows XP’nin 8 Nisan’da sona eren yazılım desteği birçok kullanıcının veri güvenliği için tehlike yarattı. Trend Micro Smart Protection Network verilerine göre kullanımdaki bilgisayarların yüzde 32’si, yani her 3 bilgisayardan 1’i hala Windows XP ile çalışıyor. Internet Explorer’ın 6’dan 11’e kadar olan sürümlerinde karşılaşılan Zero-Day güvenlik açığının düzeltilmesi Windows XP için yapılan en son güvenlik güncellemesi oldu. eBay’deki güvenlik açığı 145 milyon kişiyi vurdu 2014’ün ikinci çeyreğinde tüm dünyada Nisan ayında Adobe Flash platformunda gerçekleşen Zero-Day güvenlik açığı ve online açık arttırma sitesi eBay’de gerçekleşerek 145 milyon aktif kullanıcının kişisel verilerini tehlikeye atan güvenlik açıkları da oldukça dikkat çekti. ITRC’nin verilerine göre Haziran ayında 400’den fazla veri güvenliği ihlali gerçekleşti. Türkiye’ye dair öne çıkan diğer veriler ise şu şekilde;
  • Türkiye’de yaklaşık 500 bin zararlı içerikli web sitesi bulunuyor.
  • Türk kullanıcıların her ay üç ve yedi milyon arasında zararlı siteyi görüntülemesi engelleniyor. Bu sayı tüm dünyadaki web sitelerinin yüzde 1,7’sine denk geliyor.
  • Türkiye, spam e-posta gönderimi yapan IP adresi sayısında diğer ülkeler arasında 17’inci sırayı aldı.
  • Türkiye’de 9 bin 970 Malware, 20 bin 39 Adware saldırısı gerçekleşti.
  • Ransomware kurbanı Türk kullanıcıların sayısı 2014’ün ilk çeyreğinde 996 kişiyken ikinci çeyrekte ise bu sayı 245’e düştü.
  • Türkiye’de belirlenen zararlı yazılım miktarının 1,5 milyon civarında olduğu açıklandı.
  • Türk kullanıcıların ayda ortalama 55 bin mobil uygulama indirdikleri ve bunların yüzde birinden daha azının zararlı uygulama olduğu belirtildi.
Trend Micro 2014 İkinci Çeyrek Güvenlik raporuna buradan ulaşabilirsiniz.

Kurumsal mobil çözümlerde önemli işbirliği

0
Kurumsal Mobil Çözümleri ile tüm dünyada kurumların kesintisiz çalışma ihtiyaçlarına yanıt veren Panasonic, Türkiye’de özellikle kamu, hızlı tüketim, perakende, otomotiv, lojistik, sağlık, acil servis gibi, mobil çalışma şekillerini daha etkin ve güvenli yönetme ihtiyacı bulunan alanlara, yüksek korumalı ve dayanıklı yeni mobil PC ve tabletleri ile çözüm sunuyor. Panasonic tarafından bu alanda Türk şirketlerine sunulan en yenilikçi çözümler arasında suya, darbeye ve toza dayanıklılığı ile mobil saha çalışanların zor şartlarda en büyük yardımcısı olan ve hem Türkiye’de hem de dünya genelinde uzun yıllardır kullanılan Panasonic Toughbook ve Toughpad’ler yer alıyor. Sektördeki tecrübesini en iyi şekilde kullanarak, sunduğu çözüm ve hizmetlerini her geçen gün geliştiren Tecpro, güçlü yapısı ve yenilikçi ürünleriyle müşteri memnuniyetinin kalıcı olması, hizmet verimliliğinin devamlı artması gibi özellikleriyle Panasonic’in beklentilerini tamamen karşılayan bir kurum olarak Panasonic’in Toughbook ve Tougpad ürün gruplarındaki Türkiye Yetkili Servis merkezi oldu.
Tecpro Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü İbrahim İlhan
Tecpro Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü İbrahim İlhan
Tecpro Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü İbrahim İlhan son yıllarda bu pazarda zorlu ortamlarda çalışacak dayanıklı dizüstü bilgisayar ve tablet talebinin arttığına değinerek anlaşmaya dair şu açıklamayı yaptı: “Tecpro olarak her biri kendi alanında dünyaca tanınmış bir çok lider markalanın  servis merkezliğini yapmaktayız. Önceliğimiz markaların satış sonrası hizmetelerine değer katarak müşteri memnuniyetini en üst seviyede sağlamak. Bu alanda İstanbul merkez, Ankara İç Anadolu bölge müdürlüğümüz İzmir Ege bölge müdürlüğümüzdeki toplam 70 personelimiz ile yıllardır kurumsal servis hizmeti veren tecrübeli bir kadroya sahibiz. Panasonic gibi teknoloji lideri bir markanın servis hizmetlerini verecek olmak bizleri son derece gururlandırdı. Bu iş birliğinin diğer tüm markalarımızda olduğu gibi uzun yıllar süreceği inancındayım.”
Panasonic Türkiye Kurumsal Mobil Çözümler Ülke Müdürü Ali Oktay Ortakaya
Panasonic Türkiye Kurumsal Mobil Çözümler Ülke Müdürü Ali Oktay Ortakaya
  Panasonic Türkiye Kurumsal Mobil Çözümler Ülke Müdürü Ali Oktay Ortakaya anlaşma hakkındaki görüşlerini şöyle ifade etti: “Panasonic olarak Kurumsal Mobil Çözümler tarafında Türkiye’deki yeni stratejimize ilave olarak yetkili teknik servis tarafında da kullanıcı memnuniyetini öne çıkaran bir hamle yapmaya karar verdik. Ürün grubumuz için deneyimli ve müşteri memnuniyetine önem veren bir iş ortağı üzerine yoğunlaştık. Müşteriyi dinleyerek çözümler geliştiren bir şirket olan Panasonic, satış sonrası hizmetler konusunda da katma değerli destek sunacak bir teknik servise ihtiyaç duyuyordu. Tecpro Bilgi Teknolojileri, sektöründe güvenilir ve kaliteli hizmet yaklaşımıyla bizim için değerli bir iş ortağıdır. Panasonic olarak bu anlaşmanın çok güzel sonuçlar ortaya çıkaracağına inanıyorum.”

Brother’dan Endüstriyel Etiket Yazıcısı PT-E300

0
Brother Industries, Ltd. Grup şirketlerinden Brother International (Gulf) FZE ‘ye bağlı olarak Türkiye’de hizmet vermekte olan Brother Türkiye, işte, evde, ofiste, okulda daha organize olmak için hızlı ve verimli etiketleme ürünleri P- Touch serisi ürünlerine PT-E300’ü ekledi. Ürün, özellikle telekom ve datacom tarafındaki IT profesyonelleri, elektrik , güvenlik,ses ve görüntü sektörlerinin özel ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanmış. PT300 DetailsP-Touch ailesinin son endüstriyel etiketleme cihazı olan PT-E300 bir dizi akıllı özelliği ile birçok etiketleme uygulaması için kullanılabiliyor. QWERTY klavyesine ek olarak sezgisel navigasyon özelliği profesyonel etiketleme imkanı sunuyor. PT-E300 ile beraber gelen Brother’ın tanıttığı yeni, ısı sayesinde kablonun üstünde daralıp şeklini alan yeni ısıtmalı etiket sistemi HSe Tube ısıtmalı etiketler beyaz üzerine siyah metin formatında 1.7mm – 10.6mm kalınlık arasındaki kabloları etiketlemek için kullanılıyor. Yeni HSe Tube etiketleri yüklemesi kolay ve drop in kartuşları sayesinde özel laminasyonlu etiketler yapmak çok kolay. Bu etiketler P-Touch serisi diğer etiketler gibi, ısıya, kimyasal maddelere , neme ve yüksek ısıya karşı dayanıklıdır. Brother P-Touch Ürün Yöneticisi Başak GÖKÇETEKİN konu ile ilgili şöyle diyor; “ Yeni ürünümüz gerçekten çok özel bir teknolojiye sahip. Özellikle kablo etiketlenmesi konusunda kullanıcıların işini çok kolaylaştıracak ısı ile daralan etiket teknolojisini kullanıyor. Bu yönü ile hedef sektörlerimizin başında elektrik ve datacom sektörü geliyor. Aynı zamanda kolay erişim tuşları sayesinde, port, panel, pano, patch panel, kablo sargı, kablo plaka, kablo bayrak etiketleme işlemleri kolayca yapılabilmektedir. PTE-300 tüm bu yeni özelliklerinin yanı sıra şarj edilebilir lityum iyon pili sayesinde de kesintisiz enerji sağlamaktadır. Sonuç olarak PT-E300 tam bir elektrik uzmanı” PT-E300’ün diğer değer katan özellikleri ;
  • Laminasyonlu Etiket Teknolojisi – Yenilikçi teknoloji sayesinde laminasyonlu etiketler basabilirsiniz. Her etiketi otomatik olarak lamine eden teknoloji sayesinde bastığınız etiket iki laminasyonlu tabakanın arasında kalır ve etiketin kullanım ömrü uzar.
  • Her Etikete Daha Çok Karakter Sığdırın – Yeni font ölçülendirme teknolojisi daha net okunabilir ve daha uzun formatta metin eklemenizi sağlar.
  • Gelişmiş Alfa ve Numerik Serileme İstediğiniz bir rakamı ya da harfi otomatik olarak tek bir etikete ya da çoklu etikete basabilirsiniz.
  • Okunması Kolay Geniş LCD Ekran– Geniş aydınlatmalı ekranda tek bir bakışta etiket tasarımınız için gerekli ayarları görebilirsiniz. Etiket uygulaması ikonlarını görüntüleyebilir ve baskı ön izleme yapabilirsiniz.
  • Daha Hızlı Yazma Hızı – HGe etiketleri ile uyumlu yeni mekanizma tasarımı ile eski seri mainelere oranla iki kat daha hızlı baskı alabilirsiniz.
  • Çok Dil Seçenekli Kullanıcı Arayüzü– Kullanıcı dostu arayüzdeki menüler ve yönlendirmeler 20 farklı dilde ayarlanabilir.
  • HGe ve TZe Etiketler – HGe ve TZe etiketlerle uyumlu yapışkan ve renk seçenekleri sunmaktadır. Isı ile daralma özelliği de mevcuttur.

Tuşlama tarzınız parolanız olsun

0
Kişisel ve kurumsal hayatımızda o kadar çok parola kullanıyoruz ki kimi zaman bunları hatırlamak bile mümkün olmayabiliyor. Pek çok farklı serviste aynı parolanın kullanılması herhangi birinin, bir başkası tarafından öğrenilmesi durumunda, önemli bir güvenlik açığı oluşturabilir. Üstelik dijital dünyadaki saldırganlar sürekli olarak bu parolaları ele geçirmek için çabalıyor. İsviçreli bir girişim firması olan Behaviosec buna bir çözüm bulmuş olabilir. Geliştirdikleri algoritma ile kullanıcıların ekrandaki tuşları nasıl kullandığına dair eşsiz bir takip izi oluşturuyorlar. Bu iz kişiye özel oluyor. Behaviosec kurucusu Neil Costigan; “Tuşlara bası arasındaki süreniz, tuşlara basarken köşelerine olan yakınlığınız, tuşa vuruş süreniz, şekliniz… Hepsi eşsiz izi oluşturmak için kullandığımız kriterlerden bazıları” diyor. Bu teknoloji sayesinde dijital bir saldırgan veya arkadaşınız parolanızı öğrense bile tuşladığında çalışmıyor. Elbette bu teknoloji sadece kapasitif ekrana sahip cihazlar için geliştirilmiş. Bunun anlamı şifrenizi öğrenen birisi cep telefonunda bunu kullanamaz ama aynı parolayı bir bilgisayar klavyesi ile girebiliyorsa bunu engellemek için bu teknoloji yetersiz kalıyor. Bu durumda bu teknoloji sadece mobil cihazlara özel parola kullanan bankacılık uygulamaları gibi alanlarda cazip hale geliyor. Bu bile başlı başına yeterli bir durum. Güvenlik konusunda endişeleri olan işletmeler ve bu alanda yenilikçi çözümler sunmayı kendine görev kabul edenler için kullanılması gereken bir teknoloji. Forbes.com’da yayınlanan bir makaleden faydalanılarak derlenmiştir.

Bilişimin yaz uykusu bitiyor

0
Her yıl Mayıs sonuyla başlayan BT sektörünün yaz uykusunun sonuna bu yıl da gelmek üzereyiz nihayet. Özellikle son yıllarda ramazan ayının da yaz mevsimine denk gelmeye başlamasıyla birlikte sektörümüz iyiden iyiye karanlığa gömülüyor, işler durmak noktasına geliyor. Yaz rehaveti ramazanla, izinler ramazan bayramıyla birleşince de iş yapacak adamı ara ki bulasın. Bu yıl gündeme gelen ve kamuyu da durduran cumhurbaşkanlığı seçimleri hiç yazmıyorum bile. Sektörün hareketlenmeye başladığının ilk göstergesi İK bültenlerindeki artış bizim için. Samsung’dan Sony’ye, SIAE’den Bircom’a birçok şirket ya yeni profesyonellerle çalışmaya başladı ya da mevcut çalışanlarını terfi ettirdi. Bu haberleri ve detaylarını #GündemInside sayfalarımızda bulabilirsiniz. Diğer önemli gösterge şirketlerin iş ortaklıkları. PanasonicTecpro ortaklığı bunlardan bir tanesi ya da Netaş’ın Simit Sarayı’na yaptığı proje gibi örnekler çok önemli. Bu haberlerin detaylarını da aynı sayfalarda bulabilirsiniz. Haberci gözüyle bir diğer gösterge de dostlarımız, haber kaynaklarımız ve siz okurlarımızdan gelen geri bildirimler. Özellikle Ankara tarafıyla ilgili ciddi duyumlar alıyoruz. Tüm dostlarımız seçimden sonra işlerin bir anda İstanbul’da patlayan ani yağmurlar gibi bir anda hızlandığını müjdeliyor bize. Evet, bu kısa özetten sonra artık sektörümüzün yaz uykusundan uyandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. O zaman biz hazırız, sektör hazır, TechInside’ın basılı yayını da 15 Eylül’de masalarınızda olacak. Yani kısaca değmesinler keyfimize…

Türk şirketleri “korunmak” istemiyor

0
Kaspersky Lab’ın anketine göre finansal işlemlerin güvenliği şirketler için yüksek öncelik taşımaya devam ediyor. Şirketlerin üçte biri (yüzde 34) bu bilgiler için koruma kullanmanın önümüzdeki yılın en önemli üç BT yönetimi önceliğinden biri olacağını söylüyor. Dünyada katılımcıların neredeyse yarısı ise şirketlerinin finansal işlemler için daha fazla güvenliğe ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Türkiye’de bu oran yüzde 55’e çıkıyor. Daha büyük şirketlerin en iyi güvenlik teknolojilerine yatırım yapmaya daha istekli olduğu görülüyor: Dünyada ve Türkiye’de 5 binden fazla çalışanı bulunan şirketlerin yüzde 64’ü birinci sınıf bir güvenlik hizmetine yatırım yapmaya hazır olduğunu belirtiyor, ancak küçük şirketlerde bu oran yüzde 48. Korkular gerçeğe dönüştü, ödeme verileri çalındı Ankette ayrıca siber suçluların şirketlerden ne sıklıkta finansal veri çaldığı da belirtiliyor; siber saldırılarda verilerini kaybeden şirketlerin dünya çapında yüzde 33’ü, Türkiye’de ise yüzde 36’sı ödeme verilerinin çalındığını itiraf etmiş. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 42’si bunun kaybedilebilecek muhtemelen en kötü veri türü olduğunu düşünmekte. Korkuları gerçeğe dönüşmüş. Kaspersky Lab uzmanları yakın zamanda, dolandırıcıların müşterilerinin finansal verilerini ele geçirdiği ve sadece bir haftalık bir süre zarfında bankadaki hesaplardan yarım milyon Euro’dan fazla para çaldığı büyük bir Avrupa bankasının müşterilerini hedefleyen bir dolandırıcılık kampanyası keşfetti. Günümüzde şirketler için ayrıca çok platformlu korumanın göz önünde bulundurulması da önemli. Ankete göre dünyada şirketlerin yüzde 43’ü, Türkiye özelinde ise yüzde 51’i mobil cihazlarda hassas işlemler gerçekleştirmek istiyor.

Çevrimiçi alışkanlıklar ile alakalı 10 veri

0
Dijital dünyanın ve özellikle internetin yaşantımız üzerinde büyük etkisi var. İşletmelerin stratejik planlarını yaparken bu etkiyi göz önüne alması gerekiyor. Ancak bu söylendiği kadar kolay bir iş değil. Tam bu noktada dijital dünyanın bize sağladığı sayısal veriler bu zor süreçte bize yardımcı olabilir. İnternet kullanım alışkanlıklarımıza yönelik önemli gördüğümüz GlobalWebIndex’in araştırmalarına dayanan 10 veriyi sizler ile paylaşıyoruz.
  1. İnternet kullanıcılarının yüzde 44‘ü bölgesel fırsat sitelerini kullanıyor.
  2. Televizyon seyredenlerin yüzde 54‘ü aynı anda mobil cihazlarını da kullanıyor.
  3. Türk internet kullanıcılarının yüzde 29‘u VPN servislerini kullanıyor.
  4. 16-24 yaş arası gençlerin yüzde 70‘i her gün internet üzerinden TV izliyor.
  5. 16-24 yaş arası gençler TV izleme sürelerinin yüzde 33‘ünü internet üzerinden gerçekleştiriyor.
  6. İnternet kullanıcılarının yüzde 30‘u mobil cihazlarından TV izliyor.
  7. İnternet kullanıcılarının yüzde 36‘sı YouTube’a mobil cihazları ile bağlanıyor.
  8. İnsanların yüzde 54‘ü günlük medya içerik tüketimini internet üzerinden yapıyor.
  9. Çevrimiçi medyalarda geçirilen sürenin yüzde 28‘i sosyal medya kanallarında gerçekleşiyor.
  10. Çevrimiçi geçirilen sürenin yüzde 30‘u mobil cihazlarda gerçekleşiyor.