TechInside Podcast – Bölüm 6

0

[soundcloud url=”https://api.soundcloud.com/tracks/163243365″ params=”auto_play=false&hide_related=true&show_comments=false&show_user=true&show_reposts=false&visual=false” width=”100%” height=”100″ iframe=”true” /]

Bu hafta ele aldığımız başlıklar;

  • Kime güveneceğiz?
  • Google Classroom
  • Amazon Local Register Secure Card Reader
  • Türkiye’yi Anlama Kılavuzu
  • Kitlesel Kaynak siteleri olgunlaşmadı
  • Teknoloji mi? Uyku mu?

Lenovo, 2014 ikinci çeyrek sonuçlarıyla daha da güçlü

1
Lenovo’nun geçen yıla oranla kazancını yüzde 23 artırarak 214 milyon dolara ulaşması, pazar payı ve finansal performans anlamında bir kilometre taşı oldu. Lenovo rekor büyümeyle PC pazarında yüzde 19.4 pazar payına ulaşarak dikkat çekerken, ayrıca telefon pazarında da güçlü bir yükseliş gösterdi. Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu Avrupa/Orta Doğu/Afrika (EMEA) bölgesinin bu çeyrekteki geliri ise 2.8 milyar dolara ulaştı ve Lenovo’nun toplam gelirinin yüzde 27’sini oluşturdu. EMEA bölgesi, PC payında rekor kırarak ilk kez dizüstü bilgisayar alanında liderliğe yükselirken, akıllı telefon sevkıyatında da 1 milyon cihazı aştı. Lenovo CEO’su YuanqingYang ise konuyla ilgili ; “Rekor PC payımız, dünya çapında tablet pazarında ilk kez 3. sırada yer almamız ve daha da önemlisi akıllı telefon pazarında 4. sırada olmamız, bu çeyreği Lenovo için bir kilometre taşına haline getirdi. Motorola Mobility ve IBM’in satışlarının da sonuca yaklaşmasıyla büyümek için fırsatların arttığını görüyoruz” dedi.

Veri biliminde stratejik bir adım

0
Sabancı Üniversitesi’nde 2014-2015 akademik yılında başlayacak program ‘Büyük Veri’ etrafında gelişen teknoloji ve sürdürülen araştırmalarla, işletmelere daha iyi kararları hızlı almalarına yardımcı olacak bilgi ve araçları sağlayacak. Programa başvuru 29 Ağustos 2014 tarihine kadar yapılabilecek. Veriyi yöneten rekabete yön verir Birçok danışmanlık şirketi veri analitiğinin 21. yüzyılın en gözde iş alanlarından biri olduğunu söylerken, veriden iş değeri yaratacak bilgiyi ortaya çıkarmak için gereken beceriye sahip profilin yetersiz olduğu konusunda da fikir birliği var. Büyük Veri, etrafında gelişen teknoloji ve sürdürülen araştırmalarla işletmelere daha iyi kararları hızlı almalarına yardımcı olacak bilgi ve araçları sunuyor. Sabancı Üniversitesi’nde IBM’in stratejik ortaklığında hayata geçirilenbu program, inovatif şirketlerin ihtiyaç duyduğu rekabetçi avantajı yaratmak ve sürdürmek üzere aradığı analitik becerileri ve birikimi kazandırmak üzere tasarlandı. Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Yusuf Menceloğlu, Sabancı Üniversitesi ve IBM’in stratejik işbirliği hakkında şöyle dedi: “Türkiye’nin en girişimci ve yenilikçi vakıf üniversitesi olan Sabancı Üniversitesi, iş dünyasının deneyimini kendi güçlü akademik birikimi ile birleştirerek profesyonellere yönelik programlar sunmaktadır. Geliştirdiğimiz bu vizyon doğrultusunda Türkiye’de ilk kez Veri Analitiği profesyonel yüksek lisans programını hayata geçiriyoruz. Bilgi teknolojisi sektöründe önemli bir yere sahip IBM ile işbirliğimizin tüm sektörlerin kaçınılmaz ihtiyacı olan Veri Analizi konusunda öncü olacak liderler yetiştirmek ve rekabete yön vermek anlamında çok değerli olacağına inanıyorum. Sabancı Üniversitesi ile IBM arasındaki stratejik ortaklığı değerlendiren IBM Türk İş Analitiği Ülke Lideri Nicholas Anderson, “Gelecekte BT’ye hâkim olacak ve iş dünyasını şekillendirecek en önemli alanlardan biri veriler ve veri analitiğidir. IBM olarak verileri yeni doğal kaynağımız olarak adlandırıyoruz ve hem çözüm portföyümüzle hem de toplumdaki işbirliklerimize liderliğimizi sürdürüyoruz“ diyor. IBM Türk Üniversite İlişkileri Lideri Jale Akyel ise ekliyor: “Üniversite ilişkileri olarak en önemli görevlerimizden biri yeni gelişen alanlarda BT pazarının, müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın yetenek açıklarını kapatmak üzere üniversitelerle inovatif işbirlikleri oluşturmaktır. Bu bağlamda vizyoner bir kurum olan Sabancı Üniversitesi’nde yapılanan bu profesyonel programa destek vermek bizim için son derece mutluluk vericidir. Önemli araştırma ve öğrenci projelerine akademik bilgi üzerine iş tecrübelerimizi ekleyerek karşılıklı değer yaratacağımıza inanıyoruz“ diye konuştu.

EMC ikinci çeyrek finansal sonuçlarını açıkladı

0

Bir önceki senenin aynı dönemine göre EMC’nin Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesindeki faaliyetlerinden elde ettiği gelirler %12 artış gösterdi.

İkinci çeyrekte GKGMİ’ne göre EMC’ye atfolunabilir net kazanç 589 milyon USD, ortalama ağırlıklı hisse başına kazanç da 0.28 USD oldu. Aynı çeyrekte GKGMİ’ne göre olmayan EMC’ye atfolunabilir net kazanç 882 milyon USD’a ulaştı, ortalama ağırlıklı hisse başına kazanç da 0.43 USD oldu.

EMC Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Joe Tucci finansal sonuçlarla ilgili açıklamasında, “Sektörümüz ve müşterilerimiz olağanüstü dönüşümsel bir değişimin ortasındalar ve değişimin hızı da her geçen gün artıyor. EMC bunu önceden tespit ederek uygun ve doğru bir stratejiyi uygulamaya koydu ve bu stratejisini de başarıyla yürütüyor. EMC yeni müşteriler kazandığı gibi, mevcut müşterileri de EMC’nin Bilgi Altyapıları, VMWare ve Pivotal’ın yeni çözümlerine daha yoğun bir şekilde yatırım yapıyor. Sonuç olarak, EMC’nin, müşterilerimizin ve hissedarlarımızın bu dönüşümden ilk faydalananlar olacağına şüphemiz yok” dedi.

EMC’nin  ikinci çeyrekte işletme nakit akışı geçen sene aynı döneme kıyasla %2 artarak 1.3 milyar USD’a, serbest nakit akışı2 da %10 artışla 930 milyon USD’a ulaştı. EMC ikinci çeyreği 14.6 milyar USD değerinde yatırım ve nakitle kapadı. Şirket ikinci çeyrekte yaklaşık 600 milyon USD değerinde adi hisse senedi geri satın aldı ve yaklaşık 200 milyon USD’yi de hissedarlara ikinci çeyreğe ait kar payı olarak dağıttı.

Ayrıca, EMC Yönetim Kurulu, EMC’nin 2014 senesi için planladığı hisse geri satın alım işlem tutarını 2 milyar USD’den 3 milyar USD’ye çıkarmayı kabul etti. Hisse geri satın alım işlem tutarındaki artış ve EMC’nin artan kar payı ile EMC, 2013 ve 2014’ün tamamında hissedarlarına 7 milyar USD’nin üstünde bir geri ödeme yapmayı planlıyor.

EMC Bilgi Altyapıları CEO’su ve EMC Baş Mali Direktörü David Goulden da,“EMC’nin ikinci çeyrekteki performansı oldukça güçlüydü ve planlandığı gibi gerçekleşti. Her bir iş birimimiz başarılı bir performans sergiledi. Büyümeye yönelik önemli bir fırsatın eşiğindeyiz ve yılın kalan kısmında da başarılı olacağımız konusunda kendimizden eminiz. Hisse geri alım işlemlerimizi hızlandırma kararımız da bunun bir kanıtı. Pazar lideri olmamız, iş ortaklarımızla oluşturduğumuz sağlıklı ekosistemimiz ve üstün teknolojilerimiz bir arada müşterilerimiz arasında büyük yankı uyandıran stratejimizi destekliyor” dedi.

Sonuçlara Global Bakış EMC’nin ikinci çeyrekte ABD’de elde ettiği konsolide gelirler bir önceki senenin aynı dönemine kıyasla %3 artarak 3.1 milyar USD’ye ulaştı. Bu tutar ikinci çeyreğin konsolide gelirlerinin %53’ünü temsil ediyor. EMC’nin ABD dışındaki ülkelerde yürüttüğü ticari faaliyetlerinden elde ettiği gelirler de bir önceki senenin aynı dönemine kıyasla %7 artarak 2.8 milyar USD’a ulaştı. Bir önceki senenin aynı dönemine göre EMC’nin Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesindeki faaliyetlerinden elde ettiği gelirler %12, Güney Amerika bölgesinden elde ettiği gelirler ise %14 arttı. EMC’nin BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ve 13 pazardan elde ettiği gelirler de bir önceki senenin aynı dönemine oranla %5 arttı. İşletmenin Genel Görünümü *Aşağıdaki açıklamalar mevcut beklentilere dayanmaktadır. Açıklamalar ileriye dönüktür ve gerçek sonuçlar değişiklik gösterebilir. Bu açıklamalar işbu tarihten sonra gerçekleşebilecek şirket birleşmeleri, satın alımları ve elden çıkarmaların potansiyel etkilerini içermez. Bu açıklamalar EMC’nin 2014 mali sonuçları ile ilgili önceki açıklamalarının yerine geçer. Dolar cinsinden verilen tutarlar ve yüzdelerin yaklaşık tutarlar olduğu unutulmamalıdır.
  • Konsolide gelirlerin 2014 senesinde 24.575 milyar USD olması bekleniyor.
  • GKGMİ’ne göre konsolide işletme gelirlerinin 2014 senesinde toplam gelirlerin %16.3-%16.8’i arasında olması, GKGMİ’ne göre olmayan konsolide işletme gelirlerinin ise 2014 toplam gelirlerinin %24- %24.5’i arasında olması bekleniyor
  • 2014’te GKGMİ’ne göre hesaplanan ortalama ağırlıklı hisse başına konsolide kazancın 1.30 USD olması bekleniyor. GKGMİ’ne göre hesaplanmayan ortalama ağırlıklı hisse başına konsolide kazancın ise 1.91 USD olması bekleniyor.
  • GKGMİ’ye göre hesaplanan konsolide gelir vergisi oranının 2014’te %23 olması, GKGMİ’ye göre hesaplanmayan gelir vergisi oranının ise %23.5 olması bekleniyor. Bu oranlar ABD’nin araştırma ve geliştirme çalışmaları için uyguladığı vergi indirimi uygulamasının 2014 senesine kadar uzatılacağı farzedilerek belirlendi.
  • 2014 senesinde işletme faaliyetlerinden elde edilecek konsolide net nakit tutarının 7.2 milyar USD, serbest nakit akışının da 5.8 milyar USD olması bekleniyor.
  • 2014’te tedavüldeki hisselerin ağırlıklı ortalamasının 2.05 milyar USD tutarında olması bekleniyor.
  • EMC 2014 senesinde şirketin 3 milyar USD tutarındaki adi hisselerini toplu olarak geri satın almayı planlıyor.

Raj Samani: “Yeni bir güven modeli teşvik etmek gerekiyor”

0
Milwaukee’de bulunan bir şirket olan Hold Security tarafından keşfedilen kayıtlar tanınmış isimleri ve bazı küçük internet sitelerini de içeren 420.000 web sitesinden toplanan kişiye özel materyaller içeriyor. Bu kayıtlar doğrultusunda McAfee EMEA CTO’su  ve Europol Bilişim Suçları Danışmanı Raj Samani bilişim suçları ve internet güveliği konularını el aldığı yazısında internet güven modelinin önemli güvenlik zaafları olduğunu belirtti. Şifreler ve internet güven modeli “Bugünkü haberler, orijinal internet güven modelinin önemli zaafları olduğunu hatırlatan en son haber olmaktan ibaret. Sadece bir e-posta adresi ile bir şifreye güvenerek verilerinizi güvende tutmaya artık yetmiyor; bu durum pek çok kişinin birden fazla site için aynı bilgileri kullanmasıyla daha da kötü hale geliyor; bir başka deyişle, bilişim suçu işleyenler için tek bir şifre çoğu zaman birden fazla kapı açıyor. Haklayıcılardan bir adım önde olmak için; elverişli durumlarda, şifre yerine ses ve yüz tanıma sistemini getiren biyometrik kimlik doğrulama gibi teknolojileri bünyesinde barındıran yeni bir güven modelini teşvik etmek önem taşır.
McAfee EMEA CTO'su  ve Europol Bilişim Suçları Danışmanı Raj Samani
McAfee EMEA CTO’su ve Europol Bilişim Suçları Danışmanı Raj Samani
Bilişim suçları hizmeti-Kara borsa “Çalıntı kimlik bilgilerinin önbelleğe alınması, ‘CyberVor’ adlı çetenin bir dizi eyleminin bir sonucu gibi görünüyor. Bu eylemler, kara borsadan kimlik bilgisi edinmeden, en nihayetinde bu web siteleri içinde bilinen zaafları tespit etmek ve sonunda veri tabanlarını çalmak üzere virüs bulaşmış bilgisayarları kullanmaya kadar varıyor. Söz konusu saldırının, 400 bini aşkın web sitesine yönelik bir saldırı olduğunu unutmamalıyız; öte yandan saldırının ölçeği, çalıntı kimlik bilgisi ve diğer kişisel veri kara borsası bu denli aktif iken şaşırtıcı görünse de, bu tür saldırılar münferit olaylar olarak görülmemelidir. Dahası; çalınan veriler daha önceki ihlallerde olduğu gibi mali bilgilerden oluşmuyor; çalıntı bilgiler bu tür mali bilgileri ‘spear phishing’ ve istenmeyen e-postalar aracılığıyla elde etmek için bir araç olarak kullanılacaktır. Bu da, tüketicilerin e-posta dolandırıcılığına karşı tetikte olmaları ve herhangi bir mali bilgi veya şifre bilgisi iletmeden önce mesajların gerçekliğini doğrulatmaları gerektiğine dair bir hatırlatmadır.”

Cep telefonu görüşmeleri dinlenemeyecek

27
Yazılım hakkında e-posta ile görüşlerini aldığımız Novende‘nin yaratıcısı, genç yazılımcı Can Birinci, artık insanların dinlenme korkusu olmadan rahat rahat telefon görüşmesi yapabileceğini söyledi. Birinci, şunları anlattı: Şifreli konuşma yazılımı fikri, aslında eski kız arkadaşımla telefonda yaptığım bir konuşma sırasında aklıma geldi. Hani nasıl derler biraz özeldi. Sonra kendi kendime dedim ki ‘Bu muhabbetimizi arkadaşlarım duysa kesinlikle dalga geçerler’. Sonra şifreli konuşma için mobil uygulama yazmaya karar verdim ve araştırmaya başladım. Yurtdışında aynı bölümde okuduğum Hintli bir arkadaşımın da desteğiyle kod yazmaya başladım ve Novende ortaya çıktı. Novende, cep telefonu görüşmelerinin her ne olursa olsun dinlenememesi için geliştirdiğim Android tabanlı bir mobil uygulama.” novende logo Birinci, uygulama ile ilgili şu bilgileri de paylaştı: “Sistem temel olarak; sesin arama yapılan cep telefonunda Advanced Encryption Standart (AES) ile şifrelenerek, bir sunucu üzerinden karşı tarafa iletilmesi mantığına dayanıyor. Novende aynı zamanda karşı tarafa iletilen ses verisinin nasıl çözüleceğine ilişkin bilgiyi de 256 bit şifreli olarak Transport Layer Security (TLS) protokolü aracılığıyla gönderiyor. Nasıl otel görevlilerinde pass anahtarı var ve istedikleri odaya girebiliyorlarsa ses şifrelediği ifade edilen bazı yazılımların da istenilen sesi çözebilecek anahtarları bulunuyor. Bu vesileyle “dinlenemez” denilen görüşmeler dinlenebiliyor hatta sosyal medyada paylaşılabiliyor. Novende’de ise bir pass anahtarı bulunmuyor. Her aramada tek kullanımlık bir şifre üretiliyor ve görüşme tamamlandığında siliniyor. Ayrıca Novende sunucusunda ses verileri hiç bir şekilde kayıt edilmiyor ya da işlenmiyor. Sunucu sadece verilerin kullanıcıların arasında gidip gelmesini sağlayan bir çeşit trafik lambası görevi görüyor. Sistem o kadar güvenli ki ben dahi herhangi bir dinleme yapamıyorum. Hatta resmi bir otorite bana gelse ve ‘bana yazılımdan yapılan görüşmeleri dinlet’ dese dinletemem çünkü böyle bir özelliği yok, uçtan uca şifreleme yapıyor. Sistemin bir başka güzel tarafı; örneğin kredi kartı çalındığında ya da kopyalandığında kullanıcı, ancak ekstresinde fazla harcama gördüğü zaman haberdar olabilirken, Novende’de sunucuya yönelik her türlü yetkisiz erişime karşı güvenlik sistemleri bulunuyor, kullanıcılar arasındaki haberleşme akışına erişim olmadan anlık olarak müdahale edilebiliyor. Bu yazılımı yaptık ‘çünkü iletişim; özgürlüktür’.” Abonelik sistemi ile çalışan Novende aylık 6.90 lira ücretle kullanılabiliyor. Uygulamayı Android cihazlar için buradan indirebilirsiniz.

Avea’dan 4G yatırımı

0
Avea; Güneydoğu’daki veri hizmeti yatırımlarını Nokia Networks’ün sunduğu çözümle geliştirerek; 3G baz istasyonlarını Flexi Single RAN baz istasyonlarıyla modernize ederek 4G’ye hazır hale getirdi. Avea, tüm Türkiye’de 4G’ye hazır “Çift taşıyıcılı HSPA+ yatırım yapma kararımız, müşterilerimize en iyi hizmetleri sunma taahhüdümüzün açık bir doğrulamasıdır” diyen Avea Network Grup Direktörü Cemal Baki yaptıkları yatırım konusunda şunları söyledi: “Nokia Networks’ün gelecek teknolojilere uyumlu ekipmanlarının yanı sıra pek çok şebekede kanıtlanmış performansı ve hizmet tecrübesi, Nokia Networks ile işbirliğimizi genişletmemizin en belirleyici unsuru oldu. Yeni nesil mobil genişbant teknolojilerini tüm Türkiye’ye sunmak için birlikte çalışacağız.” Nokia Networks’ün Avea’ya sunduğu çözüm, çift taşıyıcılı HSPA+ teknolojisine sahip Flexi Single RAN Baz İstasyonu ve merkezi kontrol ekipmanlarına dayanıyor. Nokia Networks bu bölgedeki baz istasyonlarını, Avea şebekesinin yönetilmesi ve izlenmesi için kullanılan mevcut NetAct yönetim sistemine entegre ediyor. Nokia ayrıca, tüm projenin etkin ve hızlı bir şekilde tamamlanmasını sağlamak için kurulum hizmetlerini de sağlıyor.

Samsung, nesnelerin internetine yatırım yapıyor

0
Nesnelerin interneti tarafındaki yatırımlarını her geçen gün artıran Samsung, SmartThings isimli şirketi satın aldığını duyurdu. Amerika kökenli şirkete yatırım yapan Samsung, bu organizasyonu Palo Alto’daki Samsung Açık Grup İnovasyon Merkezi’ne taşıyacak. Konuyla ilgili bir açıklama yapan SmartThings CEO’su Alex Hawkinson, Güney Koreli Samsung ile işbirliğinin büyümelerini tetikleyeceğine inandığını belirtti. Bu işbirliğini bir fırsat olarak gördüklerini de kaydeden Hawkinson, bu ilişkinin uzun vadede küresel çalışmaları için ortam sunacağının altını çizdi. SmartThings hâlihazırda bir uygulama yardımıyla uzaktan yönetimi mümkün olan hareket algılayıcıları, güç kontrol üniteleri gibi donanımlar üretip satıyor. Satın almanın finansal detayları tam olarak sonuçlanmasa da boyutunun 200 milyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.

ING Emeklilik’in ‘Mobil Şube’si hizmete girdi

0
ING Emeklilik, yeni hizmete giren uygulaması Mobil Şube ile kullanıcılarına, artık diledikleri her an her yerden, hesaplarına çok daha kolay ve hızlı şekilde ulaşabilme olanağı sunuyor. Uygulama sayesinde katılımcılar, sisteme kayıtlı cep telefonu ve TC kimlik numaralarıyla Emeklilik Sözleşmesi ve Hayat Sigortası poliçelerine ait hesaplarına rahatlıkla erişebiliyor.  Ayrıca aylık fon bültenlerine ulaşabiliyor, hesaplama aracıyla ileride sahip olabilecekleri birikimlerine dair öngörüde bulunabiliyorlar. Yine bulundukları yere en yakın ING Bank şubesinin nerede olduğunu da Mobil Şube aracılığıyla öğrenebiliyorlar. Deniz Kalafat Uysal: “Müşterimizin olduğu her yerde hizmet vermek, temel ilkemiz…” ING Emeklilik Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Deniz Kalafat Uysal, müşteri odaklı yeni uygulamalarıyla müşterilerinin beklentilerini en iyi şekilde karşılamayı hedeflediklerini söyledi. Deniz Kalafat Uysal, “ING Emeklilik’te bizim temel ilkemiz, müşterimizin olduğu her yerde hizmet vermek. Küresel Mobil Tüketici Anketi, Türkiye’de kişi başına düşen mobil cihaz sayısının 5,4 olduğunu; akıllı telefon kullanım oranının ise yüzde 67’ye ulaştığını gösteriyor. Dolayısıyla mobil iletişimde olan katılımcılarımıza ulaşmak için biz de ‘Mobil’ dünyada olmalıyız diye düşündük ve Mobil Şubemizi hizmete sunduk. Bu uygulamanın sektörde henüz çok yaygın olduğunu söyleyemeyiz. ING Emeklilik olarak her zaman olduğu gibi bu alanda da yenilikleri takip ediyoruz. Mevcut uygulamalar arasında fark yaratan bir işe imza attık.

Teknoloji inceliyor ve güçleniyor

0
Intel, 14 nanometre üretim süreci ile üretilecek ilk işlemci olan “Intel Core M”in mikromimarisinin detaylarını açıkladı. Yeni işlemci ve 14 nm üretim süreci; altyapıdan bulut bilişime, Nesnelerin İnterneti’nden kişisel ve mobil bilişime kadar kullanıcıların geniş yelpazede bilişim ihtiyaçları için yüksek performans ve düşük enerji tüketimi özellikleri sağlıyor. Intel’in yeni 14 nanometre üretim sürecinin özelliklerinden yararlanarak iyileştirilen Intel Core M işlemci, transistör başına sektör lideri performans, enerji, yoğunluk ve maliyet sunan ikinci nesil Tri-gate (FinFET) transistörleri kullanıyor. Intel mimarları ve işlemci tasarımcıları bir önceki işlemci nesli ile aynı performans ve ona göre daha uzun pil ömrü sağlarken, termal tasarım noktasında bir önceki işlemci nesline oranla iki katın üzerinde düşüş gerçekleştirmeyi başardı. Broadwell_Package_Diagonal Intel’in yeni işlemcisi ile yeni üretim süreci birlikte daha sessiz çalışan, daha ince ve yenilikçi yeni ürünlerin tasarlanmasına ve sunulmasına olanak tanıyor. Intel 14 nm teknolojisi; sunucular, kişisel cihazlar ve Nesnelerin İnterneti’nin de içinde bulunduğu, yüksek performanstan düşük performanslı ürünlere kadar geniş bir ürün yelpazesinin üretiminde kullanılacak. Broadwell mikromimarisine ve 14 nm süreç teknolojisine dayalı ek ürünler ve önümüzdeki aylarda duyurulacak. Intel Core M işlemciye dayalı ilk sistemler yeni yıl öncesi indirim döneminde raflarda yerini alacak, 2015 yılının ilk yarısında farklı markaların daha geniş ürün yelpazesine erişmek mümkün olacak.

Turkcell Superonline’ın fiber ağı 1,9 milyon haneye ulaştı

0
Bir önceki yılın aynı dönemine göre, 2014 yılı ikinci çeyreğinde gelirlerini yüzde 39 artıran ve grup dışı gelirlerinin oranı yüzde 78’e ulaşan Turkcell Superonline, Turkcell Grubu’nun büyümesinde itici güç oldu. Turkcell Superonline Genel Müdürü Murat Erkan, “İstikrarlı büyümemizi sürdürüyoruz. Kaliteli ve kesintisiz altyapı hizmetimizin yanı sıra sunduğumuz ürün ve hizmetlerle farklılaşan bir şirket haline geldik. Fiber optik altyapı üzerinde 4G’nin ülkemizde kullanılmaya başlanmasıyla birlikte Turkcell Grubu’na katkımız daha da artacak” dedi. Dijital dünyada hayatı kolaylaştıran vazgeçilmez teknoloji ortağı Turkcell Superonline, 2014 yılı ikinci çeyreğine ilişkin finansal sonuçlarını düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. İkinci çeyrekte 309 milyon TL gelir İstikrarlı gelir büyümesini bu çeyrekte de sürdüren Turkcell Superonline, bir önceki yılın aynı dönemine göre ikinci çeyrekte yüzde 39 artışla 309 milyon TL gelir elde etti. Amortisman, vergi ve faiz öncesi kârını (AVFÖK) yüzde 30,2 oranında artıran şirketin AVFÖK marjı da yüzde 24,4 seviyesinde gerçekleşti. Toplam yatırım rakamı ise 2,4 milyar TL’ye ulaştı. Bireysel ve kurumsalın payı yüzde 66 oldu Turkcell Superonline’ın ikinci çeyrekte bireysel segment gelirlerindeki artış yüzde 54, kurumsalda ise yüzde 37 oldu. Bu iki segmentin toplam gelirdeki payı yüzde 66’ya ulaşırken, Turkcell Superonline’ın grup dışı gelirlerinin payı yüzde 78’e çıktı.

Google gözünü eğitim sistemine dikti

0
Arkada bıraktığımız Mayıs ayında Google öğretmenlere yönelik araçlar sunan Classroom (sınıf) sevisini tanıtmış ve kısıtlı olarak erişime açmıştı. Google bu servisini şu şekilde tanımlıyor: “Classroom, öğretmenlerin zamandan tasarruf etmelerine, sınıflarının düzenli kalmasını sağlamalarına ve öğrencilerle iletişimin iyileştirilmesine yardımcı olması için Google Apps Eğitim Sürümü öğretmenleriyle birlikte tasarlanmıştır.”

[youtube=https://www.youtube.com/watch?v=JUiLc0If0CI]

Google’ın yaptığı tanıtımdan sonra bu güne dek 45 ülkeden 100 binden fazla öğretmen sisteme kaydolarak test etti. Google geçen hafta itibariyle bu servisi tümüyle açık hale getirdi. 42 farklı dilde hizmet sunan Classroom içinde öğretmenler sınıf bilgilerini düzenleyebiliyor, öğrenciler ile notlar paylaşabiliyor, ödev ve not verebiliyor. Servis Google Drive ile bütünleşik olarak çalışıyor. Üstelik tüm eğitim kurumlarına tümüyle ücretsiz olarak sunuluyor. Kısacası öğretmen ve öğrencinin ihtiyaç duyacağı her şey servis olarak sağlanıyor. Peki, Google bu servis ile neyi amaçlıyor?  Bizce bunun arkasında iki neden var. İlki Google’ın ucuz Chromebook cihazları satabileceği çok temel ve geniş bir alan oluşturmak. İkincisi ise tüm dünyadaki eğitim sistemlerine dair veri toplamak ve insanlığın en temel ihtiyacına yönelik yeni ürünler oluşturmak. Bu konu üzerinde pek çok yorum yapılabilir ancak bunları okuyucularımıza bırakıyoruz. Umarız siyasi irade eğitim alanında nelerin olup bittiğini gözden kaçırmaz.

Hangisi kazanır? Teknoloji mi? Uyku mu?

0
Birleşik Krallık (İngiltere) iletişim endüstrileri bağımsız denetleme ve rekabet kurumu olan Ofcom‘un yayınladığı bir rapor teknolojik gelişmeler ile alakalı ilginç bir sonucu gözler önüne seriyor. İngiltere’de yaşayan yetişkinler günde ortalama 8 saat 41 dakikalarını teknolojik cihazların başında geçirirken uyumak için sadece 8 saat 21 dakika harcıyorlar. Aradaki 20 dakikalık fark kulağa çok yüksek olmayan ve göz ardı edilebilecek bir değer gibi gelebilir. Bilimsel araştırmalar 60 sene öncesine göre 1 ila 2 saat daha az uyuduğumuzu bize gösteriyor. Bunun en önde gelen sebebi ise akşamları yatmadan önce giderek artan şekilde ekranların başında vakit geçirmemiz. Mesai saatleri dışında yaşanan ePosta trafiği, mekana bağlı etkinliklerin dijital platformlara taşınması, sosyal ağlar ve ötesi… Bu alışkanlıklar işletmeler içinde doğru yönetilmediği takdirde çalışanlarda performans kaybı ve sağlık rahatsızlıkları şeklinde geri dönebilir. Öte yandan girişimciler için dijital dünya düşkünlüğümüz ile uyku düzenimizi birleştirecek iş fikirleri yeni fırsatlar doğurabilir.

Dijital cüzdan, ilk tercih edilen ödeme yöntemi olacak

0
Pozitim Teknoloji Yönetim Kurulu Üyesi Onur Baran Çağlar ile dijital ödeme sistemlerinin bugünün ve geleceğini konuştuk.

CSC, NASA’ya büyük veri çözümü sağlıyor

0
CSC, NASA İklim Simülasyon Merkezi’nin süper bilgisayarlarının operasyon, bakım ve geliştirilme hizmetlerinde 2000 yılından bu yana NASA ile işbirliği yapıyor. NASA tarafından kullanılan “Discover” adlı süper bilgisayar, bugün dünyanın en iyi 100 süper bilgisayarı arasında bulunuyor. Discover, iklim ve hava durumu araştırmalarına odaklanan sistemler arasında ise lider konumda yer alıyor. NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nde bulunan merkez, süper bilgisayar yeteneklerini görselleştirme ve veri etkileşimi teknolojileri ile entegre ediyor. Merkezin sunduğu hizmetlerden NASA’da görev yapan 500’ü aşkın bilim insanının yanı sıra dünya genelindeki laboratuvar ve üniversitelerdeki araştırmacılar da yararlanıyor. CSC, geçtiğimiz beş yıl içinde, Discover’ın performansının 130 kat artırılmasında önemli bir rol oynadı. Bugün 35 bin işlemci çekirdeğine sahip bulunan NASA’nın süper bilgisayarı, saniyede 400 trilyondan fazla kayan nokta operasyonu gerçekleştirebiliyor. Büyük veriyi yönetmek Merkezin gerçekleştirdiği çalışmalar, büyük veri yönetimini de zorunlu kılıyor. Bilim insanları, her biri büyük miktarda veri üreten, günlük olarak toplanan milyonlarca gözlemin entegre edilmesi, geçmiş gözlemlerin tekrar analiz edilmesi ve iklim modeli simülasyonları oluşturulmasında merkezi kullanıyor. CSC ayrıca, 37 petabayt kapasitesi bulunan ve şu an 28 petabaytlık kısmı kullanılmakta olan Discover’ın arşiv sisteminin yönetiminde de NASA’ya yardımcı oluyor. CSC’de NASA İklim Simülasyon Merkezi Destek Programı Yöneticisi olarak görev yapan Scott Wallace, büyük veri problemini samanlıkta iğne aramaya benzetiyor. 28 trilyon saman parçası içinde iğneyi bulmanın, 1 trilyon saman parçası içinde bulmaktan zor olmadığını söyleyen Wallace, “Eğer iğnenin konumunu belirlemek için bir yöntem geliştirmediyseniz, ikisi de neredeyse olanaksızdır” diyor.

IBM Watson ve Genesys’ten işbirliği

0
Anlaşma kapsamında IBM Watson ve Genesys, yeni bir öğrenme sistemi geliştirmeyi planlıyor. Watson Engagement Advisor ve Genesys Müşteri Deneyimi Platformu’nu birleştiren yeni sistem, kurumların dünya çapında müşterileriyle temas noktalarında ve iletişim kanallarında kurduğu ilişkiyi dönüştürmeyi hedefliyor. Bu ortak çözüm sayesinde şirketler, müşterilerine self-servis uygulamaları ve iletişim merkezlerinde çok daha iyi hizmet verebilecek. Watson destekli doğal dil çözümü, kurumsal ve pazara ait verilerini hızla öğrenip, uyum sağlar ve anlayabilirken, kullanıldıkça, sonuçlara ve yeni bilgi girişine bağlı olarak da daha akıllı olacak. IBM Watson-Genesys ortak çözümü markanın müşteri hizmet ajanlarına hızlı ve veri-kaynaklı cevaplar vermede yol gösterip yardım ederken; mobil cihazlar, çevrimiçi canlı destek seansları veya çevrimiçi etkileşim aracılığıyla son kullanıcının hizmetinde olacak. Çözümün “Watson’a Sor” özelliği sadece tek tıklamayla müşterilerin sorularına hızlı cevaplar verebilecek, satın alma kararlarına rehberlik etmek için yorumlar sunabilecek ve sorunlarına çözümler önerebilecek. Genesys müşterileri ise düşünen, öğrenen ve uzman görüşleri sunabilen bulut tabanlı bir Watson danışmanına kavuşacak; bu danışman son kullanıcılar ve onlara hizmet sunan iletişim merkezi müşteri temsilcileri için milyonlarca sayfalık veriyi bir kaç saniyede tarama kapasitesine sahip olacak. Sonuç olarak Genesys müşterileri Watson’ın anlayıp işleyebildiği veri yığınından faydalanırken, bu bilgiyi self servis uygulamalarında ve iletişim merkezlerinde son kullanıcı sorgularına daha kullanışlı ve tatmin edici yanıtlar üretmek için kullanabilecek. Genesys Başkanı ve CEO’su Paul Segre’ye göre “Bu ortak çözümün sunduğu, karmaşık ama yönetimi kolay yetenekler, self-servis sistemleri ve insan etkileşimlerini olumlu marka algısına dönüştürme kapasitesine sahip.” Segre, “Watson sayesinde, yeni ürettiğimiz çözüm, self-servis’ten müşteri temsilcisi desteğine doğal ve bilgiye dayalı bir geçiş sağlayacak ve daha iyi iş sonuçları elde etmeyi sağlayan dönüştürücü bir müşteri deneyimi sunuyor” diye de ekliyor. IBM Watson Group Başkan Yardımcısı Mike Rhodin, yeni geliştirilen çözüm hakkındaki görüşlerini şöyle özetliyor: “IBM Watson’un kavramsal zekâsından yararlanan Genesys, her bir müşteri etkileşimine kişisel bir yardımcı katıyor. Müşteri ilişkileri ve markaları veri-kaynaklı yaklaşımlar sağlayarak güçlendirmek, tam Watson’a uygun bir görev. Bu çözüm, yeni girdiğimiz akıllı bilgi işlem uygulamaları çağının endüstriyi ve meslekleri nasıl dönüştüreceğine, karar vermede nasıl bir devrim yaratacağına ideal bir örnek.”

Diğer ödeme sistemlerini unutun: Amazon geldi!

0
Dünyanın en büyük e-ticaret sitesi, dünyanın en büyük bulut servis sağlayıcısı, dünyanı en büyük ve öncü pek çok teknolojisinin arkasında olup bunun pek farkında olmadığımız bir marka: AMAZON. Amazon şimdi POS sistemlerine el atıyor. Amazon Local Register Secure Card Reader adındaki ürün Amazon.com’dan 10 dolara satılıyor. Gayet basit bir şekilde iPhone, iPad, Amazon Kindle Fire veya seçilmiş bazı Android cihazların kulaklık girişine bağlanıyor ve uygulaması ile kredi kartlarından para çekmenizi sağlıyor. Üstelik bunu sadece yüzde 1,75 komisyon ile yapıyor. Bu ne anlama geliyor? Square ve PayPal‘ın yüzde 2,7 üzerinde komisyon aldığını ve Amazon’un müşteri memnuniyetine değer veren dünyanın en iyi şirketi olduğunu düşünürseniz anlamı gayet açık. Amazon’un bu ürünü POS ihtiyacı olanlar için mucize gibi bir çözüm: sabit ücret yok, sözleşme yok, iadeler için ücret yok, hatalı işlemler için ücret yok, uluslararası işlemler için ek ücret yok. Sadece çekilen ücretin yüzde 1,75’ini komisyon olarak ödüyorsunuz. Ancak bu komisyon sadece 31 Ekim 2014’e kadar sisteme kaydolan kişi ve işletmeler için geçerli olacak ve 1 Ocak 2016’ya kadar geçerli olacak. Sonrasında Amazon komisyon oranını yüzde 2,5’a yükseltecek. Bu gelişme pek çok açıdan yeni soruları beraberinde getirecek. Öncelikle devletlerin işletme ve şahısları nasıl vergilendireceği büyük bir soru olarak karşımıza çıkacak. Amerika Birleşik Devletlerinde (şimdilik) bir banka hesabı açabilen ve para transferi yapabilen herkes için internette bağımsız bir dükkan açmak kolaylaşacak. Üstelik bu gelişmenin Amazon’un mevcut pazar yeri hizmetlerinin nasıl şekillendireceğini dair şimdilik bilgimiz yok. Günün sonunda bu gelişme için Amazon yöneticilerinin şu sözü söylediğini duyar gibiyiz: Artık onlar düşünsün!

Netaş’tan Simit Sarayı’na “Felaket Kurtarma Merkezi”

0
Simit Sarayı’nın Bilgi ve İletişim Teknolojileri sistemlerinin çalışamaz hale gelmesi durumunda, kısa bir sürede tekrar çalışmasını ve uzaktan erişilmesini sağlayan FKM, Netaş tarafından oluşturuldu. Böylece felaket anlarında teknolojik yapıya ve veriye erişim kolaylaşırken, veri akışının kesinti riski neredeyse sıfıra indirildi. Simit Sarayı, Netaş’ın kurduğu FKM sayesinde yıllık BİT maliyetlerini yüzde 30-40 oranında azaltırken, güvenilir, sürekli gelişen ve ölçeklenebilen bir altyapıya sahip oldu. Felaket Kurtarma Merkezi, kurumların BT sistemlerinden hayati olanların çalışır halde tutulmasını veya kısa sürede çalışır hale getirilmesini amaçlıyor. Şirketlerin ana veri merkezlerinin kısmen veya tamamen işlevini yitirmesi durumunda, sistemlerin çalışma sürekliliğinin sağlanması, farklı bir noktada konumlandırılmış olan, yedekli çalışan ikincil bir veri merkezi, yani Felaket Kurtarma Merkezi ile sağlanıyor. Netaş Genel Sektör Satış Direktörü Tansu Tüyel, “Microsoft Azure çözümüyle Simit Sarayı’na esnek bir yapı ve düşük maliyet sağlamayı amaçlayarak, Felekat Kurtarma Merkezi’ni kurduk. Böylece test ortamları için sunucu oluşturmayı, yaklaşık 1 günden 10 dakikaya indirerek, zamandan önemli oranda tasarruf elde edilmesini sağladık. Proje sayesinde yıllık 20 bin dolar tutarında bir maliyet avantajı da sunuldu” dedi. Tüm Türkiye’de ve dünyada toplam 280 mağaza ve 5.500 çalışanla, günde 450 binden fazla müşteriye hizmet veren Simit Sarayı’nın Bilgi Teknolojileri Direktörü Kadir Tophan ise “Türkiye’de Netaş’ın Microsoft Azure projelerinde elde ettiği başarılar, tecrübeler ve projelere profesyonelce yaklaşımları, iş ortağı seçimimizde etkili oldu. Bu projeyle; BT altyapımıza esneklik sağlarken, dosya sunucuları ve yedeklerin saklanması için daha güvenilir bir ortama da sahip oluyoruz. Ayrıca test ve geliştirme ortamları için maliyetlerimiz önemli ölçüde azaldı” dedi.

Kitlesel kaynak siteleri olgunlaşamadı mı?

0
İnternetin gelişim süreci içinde yenilikçi fikirlerin ortaya çıkış ile birlikte hayata geçirilmesi de kolaylaştı. Ancak bazı fikirlerin hayata geçirilebilmesi için gerekli finansal kaynakları bulmak en gelişmiş girişim ekonomilerinde bile kolay olmayabiliyor. Bunun nedenlerinin başında ise yatırımcıların iş fikirlerine inanmaması gösterilebilir. Bu noktada girişimcilere alternatif bir çözüm yine internetin kendisinden geliyor; Kitlesel Kaynak Servisleri (crowdsource). Indiegogo ve KickStarter şu anda dünyada en çok bilinen iki kitlesel kaynak servisi sitenin başında geliyor. Benzer yapılar Avrupa ve Asya‘da görülüyor. Gartner Research başkan yardımcılarından Anthony J. Bradley yaptığı bir araştırma ile bu tarz yapıların ABD’de binlerce, Avrupa ve Asya’da ise yüzlerce benzerinin olduğunu tespit etmiş ve genel olarak durumu şöyle özetliyor; “Maalesef pek çoğu aktif değil.” Bradley’e göre bu sitelerin tamamı bu güne kadar 100 milyar dolar civarında kaynak temini için aracı oldular. “Bu kulağınıza yüksek bir rakam gibi gelebilir ama tüm dünyadaki ticari ölçeğin 200 Trilyon dolar olduğunu düşünürseniz daha yolun çok başındayız.” diyor Bradley. Bradley’in analizi içinde dikkat çektiği bir diğer nokta ise bu tarz kitlesel kaynak sitelerinin iş dünyası ve tüketiciler için henüz yeterince bilinir olmadığı ve beklentilerin medyanın yönetiminde olduğu. Öte yandan Bradley şöyle diyor; “Kitlesel kaynak sitelerine yatırım yapanların bir kısmı eğlence bir kısmı da ürün için bunu yapıyor. Henüz finansal anlamda geri dönüş sağlayacak bir risk sermayesi yapısı henüz oluşmadı.” Bradley’in daha geniş kapsamlı ancak henüz tamamladığını söylediği araştırmasına buradan ulaşabilirsiniz.