Kapsamlı kripto kuralları AB ülkeleri tarafından onaylanarak bir ilk yaşandı. Bu, ABD’ye örnek bir uygulama oldu.
Avrupa Birliği ülkeleri kripto varlıkları düzenlemek için dünyanın ilk kapsamlı kurallar dizisine son onayını vererek İngiltere ve ABD gibi ülkelere yetişmeleri için baskı kurdu.
Brüksel’deki bir AB maliye bakanlığı toplantısı, Nisan ayında onayını veren Avrupa Parlamentosu ile birlikte atılan kuralları onayladı. Kuralların 2024’ten itibaren uygulanması bekleniyor.
Kripto kuralları için yeni uygulama
Kripto borsası FTX’in çöküşünden sonra kriptoyu düzenlemek, düzenleyiciler için daha acil hale geldi.
İsveç Maliye Bakanı Elisabeth Svantesson: “Son olaylar, bu varlıklara yatırım yapan Avrupalıları daha iyi koruyacak ve kripto endüstrisinin kara para aklama ve terörizmin finansmanı amacıyla kötüye kullanılmasını önleyecek kuralların acilen uygulanması gerektiğini doğruladı” dedi.
Kurallar, 27 ülke bloğunda kripto varlıkları, tokenize edilmiş varlıkları ve sabit paraları ihraç etmek, ticaretini yapmak ve korumak isteyen firmaların bir lisans almasını gerektiriyor.
Bakanlar, işlemlerin izlenmesini kolaylaştırarak vergi kaçakçılığı ve kara para aklama için kripto varlık transferlerinin kullanılmasıyla mücadele etmek için adım attı. Ocak 2026’dan itibaren hizmet sağlayıcıların, aktarılan miktara bakılmaksızın kripto varlıklarda gönderenlerin ve lehdarların adlarını alması şartı üzerinde anlaştılar.
Ayrıca, üye ülkelerin kripto varlıklardaki işlemleri kapsayacak şekilde vergilendirmede birbirleriyle nasıl işbirliği yapacaklarına ve en zengin bireyler için peşin vergi kararları hakkında bilgi alışverişine ilişkin kuralların değiştirilmesi konusunda anlaşma sağlandı.
Kripto firmaları, düzenlemelerde kesinlik istediklerini söyleyerek, ülkelere AB kurallarını kopyalamaları için baskı yapıyor ve düzenleyiciler üzerinde sınır ötesi bir faaliyet için küresel normlar bulmaları için baskı yapıyor. İngiltere, sabit paralarla başlayan ve daha sonra desteklenmeyen kripto varlıklara doğru genişleyen aşamalı bir yaklaşımın ana hatlarını çizdi, ancak kesin bir zaman çizelgesi yok.
Schneider Electric, Geleceğin Elektrik Şebekelerini Şekillendirecek Dijital Dönüşüm Çözümlerini Genişletiyor
Enerji sektöründe dijital dönüşümün önemini her geçen gün daha fazla hissediyoruz. Bu kapsamda, enerji yönetim ve otomasyon çözümleri sunan Schneider Electric, enerji şebekelerinin geleceğini şekillendirecek önemli yatırımlar yapıyor. Şirket, global iklim krizinin enerji sektöründe yarattığı riskleri yönetmek ve bu alanda rehberlik etmek amacıyla ‘Şebekeden Üreten Tüketiciye’ (Grid to Prosumer) portföyünü genişletiyor. Bu çerçevede, şirketlerin ve kamu kurumlarının enerji değer zinciri boyunca işlerini dijitalleştirmelerine ve dönüştürmelerine yardımcı olacak bir dizi çözüm sunuluyor.
Bu çözümler arasında, ev enerji yönetimi çözümü, kesinti yönetimi için buluta konuşlandırılabilir bir platform, yapay zeka destekli bitki örtüsü yönetimi, varlık bakımı ve operasyonları için bir çözüm, trafo merkezi kontrolü ve varlık yaşam döngüsü yönetimi için hizmet planı portföyü bulunuyor. Schneider Electric bu çözümlerle, enerji sektörünün gelecekte karşılaşabileceği zorlukları bugünden göz önünde bulundurarak, sürdürülebilir ve dirençli bir enerji ekosistemi oluşturmayı hedefliyor. Bu bağlamda, geleceğin elektrik şebekeleri için bugünden yatırım yapmanın önemi bir kez daha ön plana çıkıyor.
Schneider Electric, şirketlerin ve kamu kurumlarının enerji değer zinciri boyunca işlerini dönüştürmelerine ve dijitalleştirmelerine yardımcı olmak için çözüm portföyünü genişletti.
Schneider Electric, küresel iklim krizine bağlı enerji risklerini yönetmek ve bu alanda rehberlik sunmak üzere Grid to Prosumer (Şebekeden Üreten Tüketiciye) portföyünü genişletti. Böylece şirket, şirketlerin ve kamu kurumlarının enerji değer zinciri boyunca işlerini dönüştürmelerine ve dijitalleştirmelerine yardımcı oluyor.
Geleceğin şebekeleri ile bugünün ihtiyaçlarına çözüm sağladıklarına değinen Schneider Electric Enerji ve Şebeke Segmenti Başkanı Gary Lawrence, “Bugün enerji güvenliği açısından önemli risklerle karşı karşıyayız ancak bu koşulları bir engel olarak görmek yerine, mevcut iş modellerini yeniden tasarlayarak ve arz-talep süreçlerini dijitalleştirerek enerji hizmetini dönüştürme fırsatı olarak kullanmak mümkün. Geleceğin Şebekelerine giden yolculukta güvenilir bir iş ortağı olarak, sağlam ve sürekli gelişen bir portföye sahip olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.
Dijital dönüşüm için aşamalı yolculuklar
Enerji hizmeti kuruluşları; karmaşık şebeke, güç üretimi ve enerji geçiş zorluklarıyla karşı karşıyalar. Bu nedenle, çevik dağıtımlarla hızlı inovasyon sağlamaya ihtiyaç duyuyorlar. Bu adımlar aynı zamanda uzun vadeli vizyonlar için temel oluşturuyor. Aşamalı bir yaklaşımın benimsenmesi, çözümlerin tek seferde sistem genelinde devreye alınması yerine, başlangıçta en acil müşteri ihtiyaçlarına ve şebeke konumlarına odaklanarak altyapı şirketlerinin zaman içinde ölçeklenmesine olanak tanıyor.
Schneider Electric’in ‘Şebekeden Üreten Tüketiciye’ yaklaşımı, kurumsal teknoloji ve iş süreçlerinde dağıtılmış enerji kaynağı (DER) yönetimi ihtiyaçlarını ele alıyor. DER yönetimi için örnek bir aşamalı yolculuk, modelleme ve simülasyon başlıyor; ardından kademeli olarak durumsal farkındalık, basitleştirilmiş optimizasyon, gelişmiş optimizasyon ve pazar entegrasyonuna doğru ilerleniyor.
Ev Enerji Yönetimi Çözümü
Schneider Electric, artık evde enerji yönetimini de içeren genişletilmiş ürünlerle ‘Şebekeden Üreten Tüketiciye’ portföyüne ek yatırımlar yaptı. Ödüllü Schneider Home, ev sahiplerine enerji üretimini, depolanmasını, ölçümünü ve kontrolünü otomatikleştirerek evleri verimli, dayanıklı ve sürdürülebilir hale getiren, kullanımı kolay tek bir uygulama tarafından kontrol edilen entegre bir ev enerji yönetimi çözümü ile enerji bağımsızlığı sağlıyor. Dijital dönüşüm tabanlı, çok yönlü bir yaklaşımla, şirketler de şebeke esnekliğini en üst düzeye çıkarmak, değişen üreten tüketici önceliklerine yanıt vermek ve pazar ihtiyaçlarını optimize etmek için Schneider Home ile entegre olabiliyor.
Kesinti yönetimi için Azure üzerinde konuşlandırılabilen EcoStruxure™ Grid Operation
Schneider Electric’in ‘Bir Hizmet Olarak Şebeke Operasyonları Platformu’, modernleşmek isteyen küçük ve orta ölçekli şirket ve kurumlar da dahil olmak üzere şebeke operatörlerinin mevcut ve gelecekteki zorluklarını ele almak için oluşturuldu. EcoStruxure™ Grid Operation, artık Microsoft’un Azure altyapısında barındırılan, bulutta konuşlandırılabilir bir çözüm olarak mevcut. Kesinti yönetimine yönelik bu çevik yaklaşımla şebeke operatörleri, IT altyapısını sürdürmek ve güncellemek yerine temel iş stratejilerine odaklanabiliyor. Bu gelişme, Schneider Electric’in ‘Guidehouse Insights Leaderboard for ADMS Vendors’ raporunda birinci sırada yer almasını sağlayan birçok çalışması arasında yer alıyor.
Şebeke dayanıklılığı için yapay zeka destekli bitki örtüsü yönetimi
Schneider Electric ayrıca AiDash ile eskiyen elektrik şebekeleri, dekarbonizasyon ve dağıtılmış elektrik üretimi, geçiş hakları içerisinde bitki örtüsü büyümesi ve fırtınaların ve orman yangınlarının etkisi gibi modern altyapı ve çevresel zorlukları ele alan yeni bir ortak şebeke direnci ürününü duyurdu. Artık enerji şirketleri ve kurumları elektrik kesintilerini önlemek, gelecekteki sonuçları tahmin etmek ve iklim direnci oluşturmak için en son analizlerden faydalanabiliyor.
Varlık bakımı ve operasyonları için EcoStruxure™ Transformer Expert
Mevcut enerji ortamında, trafoların oynadığı temel rolün bilinciyle Schneider Electric, daha yüksek yatırım getirisi için kurulumu kolay bir izleme çözümü olan EcoStruxure Transformer Expert’i geliştirdi. Üreticiden bağımsız olarak her yaştaki yağlı trafolarda kullanılabilen, yağ trafolarına yönelik IoT sensörleri ve yazılım analitiği içeriyor. Veriye dayalı kararlar ve optimizasyon sağlamak için sağlık durumuna ve operasyonlara ilişkin tam görünürlük sağlayarak operasyonların çalışma süresini ve operasyonel verimliliği en üst düzeye çıkarmaya, bakım maliyetlerini azaltmaya ve kullanım ömrünü uzatmaya yardımcı oluyor.
Güvenli operasyonlar için trafo merkezi kontrolü
Schneider Electric PowerLogic T500, dağıtım otomasyonu için düşük güç tüketen tek bir cihazda trafo merkezi denetleyicisi sunuyorr. Sertifikalı IEC 62443 SL2 uyumluluğu ile güvenilirlik sağlayan ve iş kesintilerini en aza indirmek için gelişmiş siber güvenlik özellikleri sunan bu ürün, yaşam döngüsü boyunca kullanımı kolaylığı ve tamamen dijital bir deneyim sağlıyor. Sezgisel bir yapılandırma aracı ve esnek bir web tabanlı kullanıcı arayüzü ile tamamlanan PowerLogic T500, operatörlere çeşitli, çok satıcılı ortamlardaki bağlı cihazlarda bakım yapma yeteneği sağlayarak elektrik arızalarını ve arıza sürelerini azaltmaya yardımcı olan gelişmiş veri yönetimi yazılımı EcoStruxure™ Sistem Yönetimi ile entegre edildi.
Varlık yaşam döngüsü yönetimi için hizmet planı portföyü
Operasyonları optimize etmek için özel destek sağlayan Schneider Electric’in EcoCare üyeliği, dekarbonizasyon ve elektrifikasyon için ekipman yaşam döngüsü boyunca yenilikçi dijital yeteneklerle birleştirilmiş derinlemesine uzmanlık sunarken, EcoConsult güvenlik, dayanıklılık, verimlilik ve sürdürülebilirlik için danışmanlık uzmanlığı ve eyleme dönüştürülebilir içgörüler sağlıyor. Ayrıca EcoFit, kurumları geleceğe hazırlamak için israfı en aza indiriyor.
Jaguar Land Rover gelecek 5 Yıl İçinde elektrikli modern lüks araçları için 15 milyar Sterlin yatırım yapmaya karar verdi.
Borusan Otomotiv‘in Türkiye distribütörü olduğu Jaguar Land Rover (JLR), elektrifikasyon yol haritasını açıkladı. Elektriğe geçiş planları çerçevesinde JLR’ın İngiltere’deki Halewood Fabrikası, yeni nesil kompakt ve tamamen elektrikli araç üretimine ev sahipliği yapacak. Önümüzdeki beş yıl içinde elektrifikasyon dönüşümü için 15 milyar sterlin yatırım yapacağını açıklayan şirket, Reimagine Stratejisi kapsamında Land Rover tarafında 2030’a kadar tüm modellerinin elektrikli versiyonlarını üretecek. Jaguar ise bu süreçte tamamen elektrikli bir marka haline gelecek. Ayrıca JLR, 2039 yılına kadar tedarik zincirinden üretim süreçlerine tüm operasyonlarında karbon nötr hale gelme hedefleriyle ilgili de önemli adımlar attıklarının altını çiziyor.
İlk Elektrikli Range Rover 2023 Yılında Tanıtılacak
Elektrifikasyon yolculuğunu hızlandıran JLR, bir sonraki nesil orta boy SUV mimarisini tamamen elektrikli hale getiriyor. Elektrikli mobiliteyi önceliklendirme planları kapsamında önümüzdeki beş yıl boyunca 15 milyar sterlin yatırım yapacağını açıklayan şirket, ilk tamamen elektrikli Range Rover modelini 2023 yılının son çeyreğinde tanıtacak. Yeni nesil orta boy modern lüks SUV’ların ilki, Range Rover ailesinden ve tamamen elektrikli bir model olacak. Ayrıca 2025 yılında Merseyside’daki Halewood üretim tesisinde üretilecek. JLR, pazar beklentilerine bağlı olarak Range Rover ve Range Rover Sport’un esnek modüler mimari (MLA) yapısı sayesinde içten yanmalı motor, hibrit ve tamamen elektrikli motor seçeneklerini de sunmaya devam edecek.
Yeni Elektrikli Jaguar Modellerinin İlki 2025’te Yollara Çıkıyor
Elektrikli üç yeni Jaguar modelinin dünya tanıtımı için sona yaklaşıldığını belirten Jaguar Land Rover CEO’su Adrian Mardell, müşteri teslimatlarının 2025 yılında yapılmaya başlanmasını öngördüklerini paylaştı. Batı Midlands’ta üretilecek dört kapılı bir GT olacağı duyurulan yeni Jaguar, önceki elektrikli Jaguar modellerinden daha yüksek güç sunarken 700 km’ye kadar da menzile sahip olacak. Yeni gövde mimarisi JEA üzerine inşa edilecek 4 kapılı GT Jaguar ile ilgili daha fazla ayrıntının bu yılın ilerleyen dönemlerinde açıklanması planlanıyor.
Küresel teknoloji devlerinin izinden giderek Vodafone işten çıkarma yapacak. Personel sayısının yüzde 10 azalması bekleniyor.
Vodafone, şirket tarihindeki en kapsamlı işten çıkarma önlemlerini alarak önümüzdeki üç yıl içinde 11.000 kişiyi işten çıkaracak.
Kesintiler, beklenenden daha kötü mali rakamları takip etti ve dünya çapındaki yaklaşık 100.000 çalışanının yüzde 10’undan fazlasını etkileyecek. Vodafone işten çıkarma kararıyla tepki toplamış olsa da bunun başarıya ulaşıp ulaşmayacağını zaman içerisinde göreceğiz.
Vodafone yüzde 10’luk kesinti yapacak
İngiltere merkezli genel merkezinin yanı sıra Almanya ve İtalya’daki görevlerin işten çıkarmalardan etkilenmesi bekleniyor ve İspanya’daki ek görevler de gözden geçiriliyor. CEO Margherita Della Valle, “Performansımız yeterince iyi değil” dedi.
Telekomünikasyon şirketinin geliri önemli Avrupa pazarlarında düştü, ancak Afrika’daki ve ekipman satışlarındaki olumlu sonuçların bir sonucu olarak yıllık bazda yüzde 0,3 arttı.
Della Valle de Vodafone’un rakiplerine göre iyi performans göstermediğini belirterek, bunu kötüleşen müşteri deneyimine bağladı.
Bir Vodafone sözcüsü verdiği demeçte: “Ocak ayında başlattığımız merkezi işlevlerde önemli bir azalma hedefliyoruz, kanıtlanmamış iş durumlarıyla ortak operasyon faaliyetlerini durduruyoruz. Ayrıca pazarlardaki operasyonlarımızı basitleştireceğiz” dedi.
Son yıl sonuçlarında(yeni sekmede açılır)Salı günü yayınlanan şirket, düzeltilmemiş serbest nakit akışında MY22’ye kıyasla yüzde 56’lık bir düşüş bildirdi. Bu da 1.9 milyar Euro’ya eşdeğer oldu.
Vodafone Business’ın Avrupa’da güçlü bir konuma sahip olduğunu ve burada büyüyebileceğini söyleyen Della Valle, “dünya lideri” Nesnelerin İnterneti (IoT) uzmanlığına vurgu yaptı.
OpenAI açık kaynak dil modeli ile yapay zeka çalışmalarını destekleyecek. Ayrıca bu şekilde Google ile rekabet de güncellenecek.
OpenAI’nin komut üzerine düzyazı veya şiir üretmesiyle bilinen ChatGPT‘si, yatırımcılar üretken yapay zekayı teknoloji şirketleri için bir sonraki büyük büyüme alanı olarak gördükçe Silikon Vadisi’nde geniş ilgi gördü. OpenAI açık kaynak stratejisiyle rekabette de ön plana çıkacak.
OpenAI yeni bir strateji deniyor
Microsoft, OpenAI’ye milyarlarca dolarlık bir yatırım yaptığını duyurdu, bu girişimle bağlarını derinleştiriyor ve rakip Alphabet Inc’in Google ile daha fazla rekabet için zemin hazırlıyor. Meta Platforms Inc, insan benzeri yazı, sanat ve diğer içerikleri oluşturabilen üretken yapay zeka ürünlerini piyasaya sürmek için Microsoft ve Google’ın rakiplerine katılmak için şimdi acele ediyor.
Raporda, OpenAI’nin GPT ile rekabet edebilecek bir model yayınlamasının pek mümkün olmadığı belirtildi.
Modelin ne zaman piyasaya sürüleceğine dair zaman çizelgesi paylaşılmadı. Google, OpenAI ile olan rekabeti nedeniyle dikkati dağılırken, açık kaynaklı yapay zeka modellerinin önemli ölçüde daha gelişmiş hale geldiğini ekledi. Bu alanda çalışan platformlar önemli destekler de alıyor.
15 Mayıs’ta yapay zeka firması Together, Oasis Labs’ın kurucu ortağı Dawn Song , OpenSea kurucu ortağı Alex Atallah ve Uniswap COO’su Mary-Catherine Lader’ın da dahil olduğu kripto figürleri tarafından desteklenen bir başlangıç turunda 20 milyon dolar topladığını söyledi. Mayıs ayının başlarında, Google kıdemli yazılım mühendisi Luke Sernau’dan sızdırılan bir belge, açık kaynaklı yapay zeka modellerinin şirketin kendi AI çabaları için önemli bir tehdit olduğuna işaret etti.
ABD Apple çalışanı Çin’e kaçma konusunda suçlandı. ABD Adalet Bakanlığı konuyla ilgili soruşturma başlattı.
ABD Adalet Bakanlığı yaptığı açıklamada, eski bir Apple mühendisini şirketin sürücüsüz arabalar da dahil olmak üzere otonom sistemlerle ilgili teknolojisini çalmaya çalışmak ve ardından Çin’e kaçmakla suçladığını söyledi.
Dava, aralarında Rusya, İran ve Çin’in de bulunduğu ülkelerin Amerikan teknolojisini yasa dışı bir şekilde elde etme iddialarına karşı koymayı amaçlayan, daha önce açıklanan beş vaka arasında yer aldı. Davalardan ikisi, Adalet Bakanlığı yetkililerinin Rusya’nın askeri ve istihbarat servislerinin hassas teknoloji elde etmesine yardımcı olmak için oluşturulmuş tedarik ağları olarak adlandırdığı şeyi içeriyor.
Hassas teknolojiler Çin’e mi sızdırıldı?
Adalet Bakanlığı Ulusal Güvenlik Bölümü başkanı Matt Olsen: “Hassas teknolojilerin yabancı düşmanlarımıza akışını durdurmak için ABD yasalarını uygulama konusunda tetikte duruyoruz. Bu gelişmiş araçların yabancı düşmanların eline geçmesini önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmaya kararlıyız” dedi.
35 yaşındaki Weibao Wang olarak tanımlanan eski Apple mühendisi, daha önce Mountain View, California’da yaşıyordu ve Nisan iddianamesine göre 2016’da Apple tarafından işe alındı. İddianameye göre, 2017’de Apple’dan istifa etmeden önce Çinli bir şirkette kendi kendine giden araba geliştirmek için çalışan ABD merkezli bir işi kabul etti, ancak Apple’a yeni işini bildirmeden önce yaklaşık dört ay bekledi.
Adalet Bakanlığı, Apple’daki son gününden sonra şirketin, ayrılmadan önceki günlerde büyük miktarda özel veriye eriştiğini keşfettiğini söyledi. Federal ajanlar, Haziran 2018’de evini aradılar ve Apple’dan “büyük miktarda” veri buldu. Bakanlık, aramadan kısa bir süre sonra Çin’e giden bir uçağa bindiğini söyledi. Apple’ın Project Titan olarak bilinen otomotiv çalışmaları, şirketin sıfırdan bir araç tasarlamaya başladığı 2014 yılından bu yana düzensiz bir şekilde ilerledi. Aralık ayında yayınlanan bir rapor, Apple’ın otomobilin planlanan lansmanını 2026’ya ertelediğini söyledi. Kaliforniya eyaletine sunulan raporlar, Apple’ın araçları eyalet yollarında test ettiğini gösteriyor.
Adalet Bakanlığı, diğer iki davanın, Çinli rakiplere pazarlamak için ABD teknoloji şirketlerinin kaynak kodunu çalmakla suçlanan eski bir yazılım mühendisi ve İran’a kitle imha silahları ve balistik füzelerde kullanılan malzemeleri sağlamak için kurulan bir Çin ağıyla ilgili olduğunu söyledi.
New York, California ve Arizona’da açılan beş davayla ilgili olarak dört tutuklama yapıldı. Suçlamalar arasında ihracat ihlalleri, kaçakçılık ve ticari sırlar yer alıyor.
Adalet Bakanlığı’nın 2 numaralı yetkilisi Başsavcı Yardımcısı Lisa Monaco, Şubat ayında yeni kurulan saldırı gücünü, Amerikan teknolojisini yabancı düşmanlardan ve diğer ulusal güvenlik tehditlerinden korumak için ABD Ticaret Bakanlığı ile ortak bir çaba olarak adlandırdı.
Ticaret Departmanı 2022’de Çin’in belirli çipleri edinmesini engellemek için tasarlanmış bir manevrayla gelişmiş bilgi işlem ve yarı iletken bileşenlere yeni ihracat kontrolleri getirdi. Amerika Birleşik Devletleri ve diğer 37 ülkeden oluşan bir koalisyon da geçen yıl Ukrayna’yı işgaline yanıt olarak Rusya’ya ihracat kontrolleri uyguladı.
Google tarafından paylaşılan bilgilere göre, kullanılmayan Gmail hesapları pasif hale gelecek. Google süre bilgisi de paylaştı.
Twitter, Elon Musk’ın sosyal medya platformunun birkaç yıldır kullanılmayan hesapları temizleyeceğini duyurmasıyla büyük yankı uyandırdı.
Twitter’dan sonra Gmail de hesapları siliyor
Sadece bir hafta sonra Google, kendi etkin olmayan hesap politikalarında bir güncelleme yayınladı.
Google, 16 Mayıs’ta, eski, gözetimsiz hesapların güvenlik risklerine atıfta bulunarak, Aralık 2023’ten itibaren iki yıldır etkin olmayan Google hesaplarını silmeye başlayabileceğini söyledi. Fotoğraflardan belgelere ve elektronik tablolara kadar bu hesapta tutulan tüm içerikler kaybolacak.
Güncelleme, “Bunu yavaş ve dikkatli bir şekilde, bol miktarda bildirimde bulunarak kullanıma sunacağız” ifadeleriyle duyuruldu. Google, oluşturulmuş ve bir daha hiç kullanılmayan hesapları silerek işe başlayacak. Bir hesabı silmeden önce şirket, e-posta adresine ve listelenen herhangi bir kurtarma e-postasına birden çok bildirim gönderecek.
Okullar ve ticari kuruluşlar politika değişikliğinden etkilenmeyecek. Kullanıcıların hesaplarının silinmesini önlemek için yapmaları gereken tek şey iki yılda bir oturum açmaktır, bu nedenle paniğe kapılırsanız ve kaybetmek üzere olduğunuz tüm eski e-postaları düşünürseniz, bunu önlemek oldukça basit.
Elbette bu hesap silme işleminin doğrudan olması beklenmiyor. Google muhtemelen hesapları arşivleyerek silme işlemini gerçekleştirecek. Ayrıca kullanıcılara hesapları tekrar aktif etme gibi bir seçenek sunması da sürpriz olmayacak.
Sosyal medya hesaplarının kullanılmadığında pasif hale getirilmesi birçok platform tarafından uygulanıyor. Ancak mail gibi krtik bir konuda bu uygulamanın nasıl bir duruma yol açacağını hep birlikte göreceğiz.
Samsung’un isteğe bağlı cihaz bulma hizmeti SmartThings Find, şimdiye kadar 300 milyon kayıtlı cihaz buldu. Temmuz 2022’den bu yana 100 milyondan fazla kayıtlı nokta, SmartThings Find ağına eklendi. SmartThings Find, aralarında akıllı telefonlar, tabletler, akıllı saatler ve kulak içi kulaklıkların da olduğu farklı Samsung Galaxy cihazlarının yerini anında tespit edebiliyor.
Samsung Electronics, SmartThings Find hizmeti ile 300 milyon kayıtlı cihazın yerini tespit ettiğini duyurarak, uygulamanın son derece yaygın bir biçimde kullanıldığını ilan etti. SmartThings Find hizmetine kayıt olan seçili cihazlar, diğer Samsung Galaxy kullanıcılarının cihazlarının konumunu tespit edebilmesine yardımcı oluyor. Kayıtlı noktalarda 300 milyon gibi önemli bir eşiğe ulaşılması, SmartThings Find hizmetinin hızlı ve istikrarlı bir biçimde yaygınlaşmaya devam ettiğini gösteriyor.
Temmuz 2022’den bu yana 100 milyondan fazla kayıtlı nokta SmartThings Find ağına eklendi. Böylece SmartThings Find ağı, 10 ay gibi kısa bir sürede 1.5 kat genişlemiş oldu. Samsung’un, kaybolan cihazların bulunması için geliştirdiği hizmet, ağa katılan her bir cihaz diğer Galaxy cihazların yerini tespit edebildiği için giderek daha da etkili hale geldi. Kayıtlı cihazlardan oluşan ağın genişlemesi, SmartThings Find hizmetinin kullanıcılar açısından daha verimli olmasını sağlıyor.
Gelişmiş güvenlik ve gizlilik özellikleri içeriyor
Samsung Electronics Kurumsal Başkan Yardımcısı ve SmartThings Birim Başkanı Jaeyeon Jung konuyla ilgili olarak; “SmartThings Find hizmetinin yakaladığı hızlı büyüme ivmesi bizi çok mutlu ediyor. Bağlantılı cihaz ekosistemimiz, birçok yeni olanağın önünü açarken, cihaz kaybetme endişesini azaltan ve eşyaların güvende kalmasını sağlayan anlamlı bir fayda ortaya koyuyor. SmartThings Find hizmetinin sağladığı faydaların yanında bu teknolojinin güvenli ve emniyetli bir şekilde kullanıma sunulması konusunda da hassasız. SmartThings Find, kullanıcı verilerinin korunması ve kötüye kullanımın engellenmesi için gelişmiş güvenlik ve gizlilik özelliklerini de içeriyor. Ayrıca, güvenliğin artırılması için gereken özellik ve standartların desteklenmesi adına sektörümüzle de işbirliği halindeyiz” değerlendirmesinde bulundu.
SmartThings Find, farklı Samsung Galaxy cihazlarının yerini anında tespit edebiliyor. Bu cihazlar arasında akıllı telefonlar, tabletler, akıllı saatler ve kulak içi kulaklıklar yer alıyor. SmartThings Find ayrıca anahtar, çanta gibi eşyalarda kullanılan Galaxy SmartTag ya da SmartTag+ cihazlarını da bulabiliyor.
Kullanıcının cihaz kimliği anonim olarak kaydediliyor
SmartThings Find hizmetinden faydalanan kullanıcıların sayısı giderek artarken güvenlik ve gizlilik, Samsung’un en önemli önceliği olmaya devam ediyor. SmartThings Find, hassas bilgilerin korunması için kullanıcı verilerini şifreliyor. Ayrıca Samsung Galaxy cihazlarda bulunan savunma sınıfı güvenlik platformu Samsung Knox sayesinde daha kapsamlı bir koruma sağlıyor.
Bir cihazın konum verileri üçüncü kişilerle yalnızca kullanıcı onayına bağlı olarak paylaşılırken, kullanıcının cihaz kimliği her 15 dakikada bir değiştiriliyor ve anonim olarak kaydediliyor. ‘Etraftaki bilinmeyen takip cihazlarını arama’ özelliği sayesinde Android ve iOS kullanıcıları, etraftaki bilinmeyen takip cihazlarını manuel olarak tespit edebiliyor. Bu özellik, takip cihazının sinyal gücünü gösteren bir göstergeyle birlikte kullanıcıların bilinmeyen bir takip cihazının mevcut konumlarına ne kadar yakın olduğunu görebilmelerini sağlıyor. Kullanıcılar ayrıca tanımlayabildikleri takip cihazlarını ‘güvenli’ olarak işaretleyebiliyor
Konum takip hizmetinin kötüye kullanımı önleniyor
SmartThings Find, Galaxy kullanıcıları için ‘Bilinmeyen takip cihazı uyarıları’ özelliğiyle de güvenlik sağlıyor. Bu özellik, SmartThings Find’ın bilinmeyen bir SmartTag tespit etmesi durumunda kullanıcılara bildirim göndererek izinsiz takip konusunda onları uyarıyor. Bu sayede kullanıcıların güvenliği korunurken, konum takip hizmetlerinin kötüye kullanılması da önlenebiliyor. Bu özelliği etkinleştirmek isteyen kullanıcıların, SmartThings uygulamasının ‘Life’ sekmesi üzerindeki Find hizmetine girmesi gerekiyor. Ayarlar menüsü üzerinde ‘Bilinmeyen takip cihazı uyarıları’ özelliği açılıp kapatılabiliyor. Alternatif olarak kullanıcının kendisi de civardaki bilinmeyen takip cihazlarını manuel olarak arayabiliyor.
Otobüs filosu, Birleşik Krallık’ta türünün ilk örneği olan sürücüsüz otobüslerini, İskoçya’da 15 millik bir rota boyunca yolculara hizmet veriyor. Otobüslerden beş tanesi Edinburgh’tan İskoçya’nın ünlü Forth Road Köprüsü’den varış noktasına gidiyor. Açılış yolculuğuna çıkan bir Sky News muhabiri; “Bu yolculuk garip bir deneyimdi. Genellikle hiçbir şey düşünmek zorunda kalmadan oturur ve rahatlarsınız, ancak bu otobüsün yaptığı her viraja ve dönüşe bakmaktan kendinizi alamıyorsunuz.” açıklamasında bulundu.
CAVForth adlı proje, otobüsün otonom sisteminin geliştirilmesine yardımcı olan Edinburgh Napier Üniversitesi, Bristol Robotics Lab ve Bristol merkezli Fusion Processing’i içeren kuruluşlar arasındaki bir işbirliği gerçekleşiyor. Otobüsler, yayalaştırılmış otobüs ve tren istasyonları, tek şeritli yollar, 80 km/s’lik bir otoyol, stop lambaları ve trafik kavşaklarını içeren rotada güvenli bir şekilde gezinmesine yardımcı olmak için bir dizi sensörle donatılıyor.
Sürücüsüz otobüs dönemi başlıyor
Stagecoach’a göre, araçların her biri, önceden seçilmiş yollarda saatte 80 kilometreye kadar hızla seyahat etmelerini sağlayacak özel sensörlerle donatılıyor. Otobüslerin her biri kendi kendine gidecek olsa da, yine de araçlarda iki personel acil veya istenmeyen durumlarda müdahale için hazır bulunuyor. Şoför koltuğunda oturan sürücü gerektiğinde kontrolü ele alabileceği gibi aynı zamanda yolcuların biletleriyle ve istekleriyle ilgilenebiliyor.
Hizmeti işleten şirket Stagecoach, çok geçmeden güvenlik sürücülerini kaldırmayı umduğunu ve otobüsleri kimsenin direksiyon başında olmadan göndermesini sağladığını belirtiyor.
Şirket, otonom araçları haftada yaklaşık 10.000 yolcu yolculuğunda kullanmayı hedefliyor
Stagecoach UK genel müdürü Carla Stockton-Jones “İngiltere’nin ilk otonom otobüs filosunu, aynı zamanda genel merkezimizin de bulunduğu ve her şeyin 40 yıl önce başladığı Doğu İskoçya’da tanıtmaktan heyecan duyuyoruz.”, Stockton-Jones’a göre bu proje toplu taşıma için bir dönüm noktası olacağını ve Stagecoach bu alanda ulaşım inovasyonunun ön saflarında yer almak istiyoruz. Ayrıca “İnsanların başlangıçta meraklı, heyecanlı, hatta biraz gergin olmalarını ve otobüsün güvenli bir şekilde yolculuk etmesi, hizmetin ihtiyaç ve beklentilerinizi karşılaması ile bunun hızla keyif ve kabullenmeye dönüşmesini bekliyoruz.” açıklamasında bulundu.
Bu tür büyük otonom otobüslerin kullanıldığı toplu taşıma hizmetleri, çoğu çok daha küçük araçları ve genellikle üniversite kampüsleri, rekreasyon alanları veya endüstriyel parklar gibi kapalı alanlarda kullandığı için alışılmadık bir durum olduğu düşünülüyor.
Bankacılık lisansına sahip teknoloji şirketi olma vizyonu ile ilerleyen ING Türkiye’nin iştiraki ING Teknoloji, 1 Mayıs 2023 itibariyle faaliyetlerine başladı. ING Teknoloji ile ING Türkiye ve ING Global’e mobil teknolojiler, bulut teknolojileri, yapay zeka ve veri madenciliği teknolojileri alanlarında uygulamalar, servisler ve ürünler geliştirilecek. ING Türkiye Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı ve ING Teknoloji Yönetim Kurulu Başkanı Wouter Meijs, “Yeni şirketimizin ING’nin dijital liderlik stratejisi doğrultusunda, bizi teknolojide öncü olma hedefimize bir adım daha yaklaştıracağına ve turuncu kültürümüzü daha da zenginleştirerek teknoloji alanında önemli bir yetenek merkezine dönüşmemizi sağlayacağına inanıyoruz. ING Teknoloji, sektörde fark yaratan uygulamaları hayata geçirerek ING’nin teknolojiye yön veren şirket olma vizyonunu destekleyecek” dedi.
Dijital gücüyle kalıpların dışında, hayatın içinde çözümler geliştiren ING Türkiye’nin iştiraki olan ING Teknoloji şirketi 1 Mayıs 2023 itibariyle faaliyetlerine başladı. ING Teknoloji ile ING Türkiye ve ING Global’e mobil teknolojiler, bulut teknolojileri, yapay zeka ve veri madenciliği teknolojileri alanlarında uygulamalar, servisler ve ürünler geliştirilecek. ING Türkiye Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Wouter Meijs, mevcut görevine ek olarak ING Teknoloji’nin Yönetim Kurulu Başkanı görevini üstlenecek ve ING Türkiye Hukuk Genel Müdür Yardımcısı Günce Çakır, mevcut görevine ek olarak ING Teknoloji Genel Müdürü görevini yürütecek.
ING Teknoloji, teknolojiye yön veren şirket olma vizyonumuzu destekleyecek
ING olarak uzun zamandır dijitalleşmeyi stratejilerinin merkezine aldıklarını aktaran ING Türkiye Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı ve ING Teknoloji Yönetim Kurulu Başkanı Wouter Meijs, şunları söyledi: “ING Türkiye olarak, dijital liderlik hedefiyle ilerleyerek geleceğin bankacılığı için yatırımlarımızı şimdiden şekillendiriyor, sadece teknolojik altyapımıza değil insan kaynağımıza yaptığımız yatırımlarla da fark yaratmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda kurum kültürünü, yetenek gelişimini ve çalışma seklimizi önceliklendirerek dijital dönüşümde insan faktörüne odaklanıyoruz. Bu kapsamda, ING Teknoloji şirketimizin de bizi teknolojide öncü olma hedefimize bir adım daha yaklaştıracağına ve turuncu kültürümüzü daha da zenginleştirerek teknoloji alanında önemli bir yetenek merkezine dönüşmemizi sağlayacağına inanıyoruz. Bankacılık lisansına sahip teknoloji şirketi olma vizyonumuzu güçlendirecek olan ING Teknoloji, sektörde fark yaratan uygulamaları hayata geçirerek ING’nin teknolojiye yön veren şirket olma vizyonunu destekleyecek.”
Sanal gerçeklik kullanıcıları, yakında koku deneyimine sahip olabilecekler, küçük ölçekli bir cihaz sayesinde sanal dünyada karşılaştıkları nesnelerin ve çevrenin kokusunu alabilecekler.
Hong Kong Şehir Üniversitesi, Beihang Üniversitesi ve Shandong Üniversitesi’nden bir mühendis ekibi tarafından oluşturulan cihazın iki modeli bulunuyor. İki adet tasarımı olan sanal gerçeklik gözlüklerine takılabilecek olan ve koku alınabilecek teknolojide iki adet tasarımı gerçekleştirildi. İlk tasarım yara bandına benzeyen ve kullanıcının burnunun altına oturan ve koku yayan iki kese bulunuyor. İkincisi ise, daha geniş bir koku yelpazesine sahip yumuşak bir yüz maskesi şeklindedir. Her ikiside kokular, ısı ile tetiklenen parfüm infüze edilmiş parafini tutan cihazlarla küçük bir ısıtma reaksiyonu kullanılarak salınıyor.
Bir VR deneyimi sırasında kokuları taklit etmek için başka tasarımlar olsa da, birçoğu şişelerin veya aerosollerin yeniden doldurulmasını gerektiriyor. Küçük ölçekli, yumuşak ve giyilebilir olarak oluşturulan yeni tasarımlarla ekip, kullanımı kolay ve ortalığı kirletmeyen cihazlarıyla pazardaki bir boşluğu kapatmayı umuyor.
Her iki tasarım da bir dizi gönüllü üzerinde test edildi ve başarılı sonuçlar alınıyor. Katılımcılar, ortalama olarak kokunun 1,44 saniye içinde tanımlandığını söylüyor. Ekip, kokunun salınımını bir VR oyunu veya deneyimindeki belirli senaryolarla uyumlu hale getirmek için çalışacağını söylüyor.
Aynı zamanda, VR teknolojilerindeki son gelişmeler, insanlar için sınırda bir sosyal platform sağlamak için kusursuz bir 3D sanal dünyanın yaratılmasını hızlandırıyor. Ve 4D film izleme, koku mesajı iletimi, tıbbi tedavi, insan duygu kontrolü ve VR/AR tabanlı çevrimiçi öğretimdeki temsili gösteriler, eğlence, eğitim, insan makine arayüzleri vb. dahil olmak üzere çeşitli pratik uygulamalarda yumuşak koku alma arayüzünün büyük potansiyelini kanıtlıyor.
Bill Gates, yaptığı açıklamada gençlere, hayatta çalışmaktan daha fazlası olduğunu unutmamaları gerektiğini söyledi. Gates, yaşlanıp baba olana kadar “hayatta çalışmaktan daha fazlası olduğunu” fark etmediğini söyledi. Aynı zamanda Gates, Microsoft’un ilk günlerinde personellerin erken ve geç ayrılışlarını izlediğini açıkladı.
Gates, Kuzey Arizona Üniversitesi mezunlarına Cumartesi günü yaptığı açılış konuşmasında ,”Ben sizin yaşınızdayken tatillere inanmazdım, hafta sonlarına inanmazdım ve etrafımdaki herkesi çok uzun saatler çalışmaya zorlardım.” açıklamasında bulundu.
Microsoft’u başlatmak için üç sömestr sonra Harvard Üniversitesi’nden ayrılan milyarder, NAU mezunlarına “Kendinize biraz müsamaha göstermeniz tembel olduğunuz anlamına gelmiyor.” olarak sözlerine devam etti. Microsoft’un ilk günlerinde iş-yaşam dengesinin önemini anlamadığını ve otoparka bakan ofis penceresinden hangi çalışanların erken ayrıldığını veya geç kaldığını takip ederek geçirdiğini, bu dersi öğrenmek için benim kadar beklemeyin, “İlişkilerinizi beslemek, başarılarınızı kutlamak ve kayıplarınızdan kurtulmak için zaman ayırın hatta gerektiğinde ara verin ve ihtiyaç duyduklarında çevrenizdeki insanlara da yüklenmeyin.” açıklamalarında bulundu.
Gates, 2019’da blogunda “Microsoft’tayken birlikte çalıştığım insanlara karşı serttim” diye yazmıştı . “Bazıları başarılı olmamıza yardımcı oldu, ancak eminim ki bir kısmı da haddinden fazlaydı.” Gates’in blogunda paylaştığı açılış konuşmasında, milyarder ayrıca öğrencilere hayatları boyunca verdikleri kararları yeniden değerlendirmeleri için zaman ayırmalarını ve sınıf dışında bile öğrenmeye devam etmeye istekli olmalarını tavsiye etti. “Muhtemelen şu anda kariyeriniz hakkında doğru kararlar almak için çok fazla baskı hissediyorsunuz” dedi. “Bu kararlar kalıcıymış gibi gelebilir. Gates ayrıca öğrencilere arkadaşlıklarına güvenmelerini ve iklim değişikliği veya yapay zekadaki önyargılar gibi önemli sorunları çözen projeler üzerinde çalışmalarını tavsiye etti.
Gates, mezunlara “İnsanlara yardım etmek için muazzam bir fırsatın olduğu bir zamanda mezun oluyorsunuz” dedi. “Her gün fark yaratarak geçiminizi sağlamanıza olanak sağlayacak yeni endüstriler ve şirketler ortaya çıkıyor. Bilim ve teknolojideki gelişmeler, büyük bir etki yaratmayı her zamankinden daha kolay hale getirdi.”
Tesla, Çin’deki 1 milyon aracı fren arızası nedeniyle geri çağırdı; Kullanıcılar boykotta!
ABD merkezli otomotiv firması Tesla, Çin’de bulunan ve sayısı 1 milyonu aşan otomobilini bir frenleme arızası ve hızlanma sorunu yüzünden araçlarını geri çağırıyor. Piyasa düzenlemesi için devlet idaresine yapılan başvuruya göre , sorun araçların rejeneratif fren sistemini içeriyor. Geri çağırma, bir sürücü gaz pedalına uzun süre bastığında araçların yeterince uyarı vermeyebileceğini ve bunun kaza riskini artırabileceğini söylüyor.
Araç sahipleri, kablosuz bir yazılım güncellemesiyle düzeltilmesi beklenen onarımlar hakkında bir bildirim alabilecekler
Ülkede bulunan tüm modellerini geri çağırma kararının sebebinin frenleme sisteminden şikayetçi olan Çin Devlet Piyasa Düzenleme İdaresi yatıyor. Geri çağırma Ocak 2019-Nisan 2023 tarihleri arasında ülkede satılan yaklaşık 1,milyon 104 bin 622 elektrikli otomobilde bulunan yenilenebilir frenlenme sisteminin onarılması gerekiyor. Bu araçlar, Model S, Model X ve Model 3 araçlarının yanı sıra 12 Ocak 2019 ile 24 Nisan 2023 arasında üretilen yerli Model 3 ve Model Y araçları içeriyor. Şirket, hataları kablosuz yazılım güncellemeleriyle düzelteceğini açıkladı.
Bu olaylardan öncesin de Çin’de mevcut frenleme hatası ile gündeme gelen firma, bir kişinin frenler yüzünden yaşadığı bir trafik kazası yüzünden boykot edilmişti. Şimdi ise araçların toplanması araç sahiplerinin boykot etmelerine sebep oldu.
Yapay zeka uzun bir süredir gündemimizi meşgul eden bir konu, bir süre daha da meşgul edecek gibi görünüyor. Bir tehdit olarak algılayan ve yapay zekaya karşı savunmaya geçenler olduğu kadar, bu yeni teknolojiyle entegre olup işlerini hızlandırmasına izin verenler de var. Gelin yapay zekanın girişimcilik dünyasında yarattığı riskleri ve sağladığı faydaları değerlendirelim.
Teknolojiden Korkmalı mıyız?
Teknolojinin gelişimi, her zaman olduğu gibi çeşitli korkuları da beraberinde getirmiştir. Sanayi Devrimi’nden bu yana işlerin otomotikleştirilmesi, çeşitli makine ve otomasyonların geliştirilmesi gibi gelişmeler her zaman beraberinde aynı soru ve endişeyi getirmiştir: “Şimdi bu işi yapan insanlar işsiz mi kalacaklar?” Bu endişe anlaşılabilir olmakla beraber aslında tarih boyunca teknolojik gelişmelere baktığımızda insanların işlerini elinden almak bir yana, işlerini yapmalarını kolaylaştırıdıklarını ve süreçleri hızlandırdıklarını görürüz. Bu yüzden teknolojiden korkmak yerine teknolojinin hayatlarımızı kolaylaştırmasıne ve işleri bizim için halletmesine izin vermek çok daha mantıklı bir tercih olacaktır. Sanayi Devrimi’nden bu yana tüm tekonolojik gelişmeler insanların süreci yönetebilecek hale gelmesini sağlamak üzere evrilmiştir ve gelişmeye de devam etmektedir. Yapay zeka da bu gelişimin geldiği son noktadır ve bizlere de bu gelişimin tadını çıkarmak, tekonolojiyi gündelik hayattaji süreçlerimize entegre etmek ve Chatgpt bizim için işleri hızlandırırken keyifle kahvemizi yudumlamak kalmıştır.
Girişimcilikte Yapay Zekanın Yeri
Girişimciler; yapısı gereği her zaman teknolojiyle yan yana yürümüş, gelişen teknolojiyle birlikte hayatı kolaylaştırmanın ve hızlandırmanın yollarını aramıştır. Bu yüzden yapay zekanın da sektörde kendine yer edinebildiği alanların pek çoğunda hızlıca kullanılmaya başlandığını, girişimcilerin hemen bu duruma adapte olup yapay zekayı nasıl daha verimli halde kullanabileceklerinin yollarını aramaya başladıklarını gördük. Bu aşamada hem kendi kişisel hayatım için hem de Mükellef ekibinin gündelik işlerinin takibinde yapay zekanın birbirinden farklı alanlarda süreci ne kadar hızlandırabildiğini gördük, ondan nasıl daha iyi faydalanabileceğimizi araştırdık ve yapay zekayı iş hayatımıza daha çok entegre ederek işlerimizi kolaylaştırmaya sağladık.
Ben de kendi girişimcilik hayatımda ve girişim dünyasında yapay zeka araçlarından ne şekillerdede faydalandığımızı anlatmak isterim, okudukça daha önce aklınıza gelmemiş olabilecek bazı alanlarda da yapay zeka eklentilerinin ne kadar faydalı olabileceğini görerek şaşırabilirsiniz.
İşte yapay zekanın girişimcilik dünyasına dahil olarak hayatımızı kolaylaştırdığı bazı alanlar:
Hedef Kitle Analizi
Yapay zeka sayesinde müşterileri daha iyi anlamak ve satış süreçlerini optimize etmek artık mümkün.
Girişimciler olarak yapay zekadan faydalandığımız başlıca alanların arasında müşteri davranışlarını analiz etmek yer alıyor. Müşterilerin ihtiyaçlarını daha iyi anlamak, satın alma alışkanlıklarını ve davranışlarını analiz etmek gibi konularda yapay zeka optimizasyonlarından faydalanıyoruz. Ürün ve hizmetlerimizi müşterilerimizin taleplerine göre optimize ediyoruz. Ayrıca, yapay zeka destekli pazarlama kampanyaları ile daha etkili stratejiler elde ediyoruz. Voiceflow, Augmentir, Aiden.ai ve Goodkind gibi araçlar müşteri davranışlarını yapay zeka aracılığıyla analiz etmemize ve daha etkili reklam kampanyaları yaratmamıza yardımcı oluyor.
Müşteri Hizmetleri
Chatbotlar ve müşteri destek ekibi sayesinde müşterilerle daima yakın temas halinde kalabiliyoruz.
Müşteri hizmetlerini kesintisiz bir şekilde sunmak ve müşterilere daha hızlı ulaşabilmek için yapay zeka destekli chatbotların kullanımı da artık oldukça yaygın. Chatbotlar, müşterilerin sorularını hızlı bir şekilde yanıtlayarak, müşteri memnuniyetini artırıyor. Yapay zeka araçları sayesinde chatbotlar her geçen gün daha da gelişiyor ve müşterilere daha etkili bir hizmet sunmak mümkün hale geliyor. Ada, Zendesk, Intercom, Salesforce gibi pek çok büyük firma yapay zeka destekli chatbotları kullanıyor.
Üretim Süreçleri
Yapay zeka destekli üretim süreçleri ile verimliliği artırmak mümkündür.
Yapay zeka araçları üretim süreçlerini optimize etmek ve müşterilere daha iyi hizmetler sunmak için de yaygın olarak kullanılıyor. Yapay zeka destekli üretim süreçleri, hata oranlarını azaltarak ve verimliliği artırarak işletmelere büyük faydalar sağlayabiliyorlar. Sight Machine, Augury, Cognitivescale ve Microsoft Azure IoT bu araçların bilinen örnekleri arasında yer alır.
Kreatif Süreçler
Yapay zeka sayesinde kreatif süreçler, özellikle tasarım ve yazım gibi alanları hızlandırılabilmekte ve daha verimli hale getirilebilmektedir.
Yapay zeka destekli tasarım araçları, tasarımcılara daha hızlı ve etkili bir şekilde farklı alternatifler sunuyor. Yapay zeka destekli dil işleme algoritmaları da yazım süreçlerini hızlandırıyor ve daha etkili sonuçlar elde edilmesine katkı sağlıyor. Bu sayede, kreatif süreçlerde yapılan işler daha kısa sürede tamamlanabiliyor ve daha yüksek kaliteli sonuçlar elde edilebiliyor. Biz de Mükellef ekibi içierisinde bu araçlardan faydalanarak üretim süreçlerimize hem hız katıyor hem de farklı alternatifler sunulmasını sağlıyoruz. Örneğin içerik üretiminden sorumlu ekibimiz Rytr ve Chatgpt’den faydalanarak içeriklerini düzenliyor, bu sayede üretim sürecimiz hem daha hızlı hem de daha eğlenceli hale geliyor.
Veri Güvenliği
Yapay zeka desteği sayesinde işletmeler artık çok daha güvenilir hale geliyor.
Yapay zeka araçlarını kullanarak, güvenlik ve veri analizi konularında da etkili bir şekilde çalışmak mümkün. Yapay zeka destekli güvenlik araçları, olası tehditleri belirleyerek, işletmelerin daha güvenli hale gelmesini sağlıyor. Ayrıca, yapay zeka destekli veri analizi araçları sayesinde, verileri daha hızlı ve etkili bir şekilde analiz edebilmek de mümkün hale geliyor.
Yapay Zekayı İş Hayatımıza Nasıl Entegre Edebiliriz?
Kısacası, yapay zeka araçları, işleri daha etkili ve verimli hale getirmenin bir yoludur. Yapay zeka araçlarının işlerimizi elinden alacağı düşüncesi yerine, işlerimizi daha da etkili hale getirmenin bir yöntemi olduğunu kabul etmeliyiz.
Bu araçları iş hayatımıza entegre etmek için öncelikle işletmenin ihtiyaçlarına göre en uygun araçları seçmek ve bu araçların doğru bir şekilde kullanılmasını sağlamak gerekir. Ayrıca, yapay zeka araçlarının insanlarla birlikte çalışmasını sağlamak da önemlidir. İnsanların yapay zeka araçlarıyla birlikte çalışması, hem işletmelerin daha iyi sonuçlar elde etmelerini sağlar hem de insanların yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olur. Sonuç olarak, yapay zeka araçlarını iş hayatımıza entegre etmek, işletmelerin verimliliğini artırmak ve rekabet avantajı elde etmek için önemlidir.
NOT: Bu yazının da bir kısmı Chatgpt ile yazıldı, sizce hangi kısım? Yorumlarda belirtin.
Okan Şafak Mükellef Kurucu Ortağı
Okan Şafak Kimdir?
26 Ağustos 1988 tarihinde dünyaya gelen Okan Şafak, Okan Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra yazılımcı olarak Foriba’da çalışma hayatına başladı. Şafak, alanıyla ilgili olarak yazılım, test ve destek ekiplerinde mühendis olarak görev aldı. Mühendisliğin yanı sıra pazarlama hep ilgi alanıydı. 7 yıllık süreçte mühendislik görevinin yanı sıra pazarlama, iş geliştirme ve kanal satış müdürü olarak da görev aldı. Foriba’nın toplam müşteri sayısının %85’ini oluşturan Kobi segmentinin yönetimini yaparak ve e-fatura süreçleri ve uygulaması alanında bireylerin ihtiyaçlarının neler olduğunu tecrübe etti. Bu tecrübe kariyerinde dönüm noktası oldu ve bireysel girişimcilerin ihtiyacına nasıl çözüm bulunabileceğini araştırmaya odaklandı. Böylece bugünkü girişimi Mükellef’in iş modeli ortaya çıktı. Fikrini hayata geçirmek üzere Foriba’daki yöneticilerinin de desteğini alarak istifa etti. 2019 yılında şahıs şirketi kurmak isteyenlerin ve şirket kurduktan sonraki tüm süreçlerini yönetebilecekleri online platform olan Mükellef’in kurucuları arasında yer aldı.
Kaspersky uzmanları, 2023 yılının başında, Türkiye’de casus yazılımlarla saldırıya uğrayan kullanıcı sayılarının, %13,7 oranında artış gösterdiğini duyurdu.
Bir kullanıcının eylemlerini (klavye ile girilen verileri izlemek, ekran görüntüleri almak, çalışan uygulamaların bir listesini almak vb.) gözetlemek için kullanılan bir tür kötü amaçlı yazılım olan “casus yazılımlar”, ince istemciler de dahil olmak üzere farklı cihaz türlerinin kullanıcılarını hedef alıyor. İnce istemciler, dünya çapındaki kurumsal ağlarda, kalın istemciler olarak da bilinen geleneksel dizüstü veya masaüstü bilgisayarlardan çok daha düşük bir maliyetle çalışma alanları kurmayı mümkün kılan aygıtlar. Geleneksel bir işletim sistemindeki ince bir istemci, casus yazılım da dahil olmak üzere farklı saldırı türleri için potansiyel bir hedef olarak görülebiliyor. Zayıf bir istemci, kurumsal ağa bir giriş noktası olarak hizmet edebiliyor. Gizli verileri ele geçirmek, ağdaki diğer makineler üzerinde kontrol sahibi olmak ve kötü amaçlı yazılımları çalıştırmak gibi birçok siber suçu gerçekleştirmek için kullanılabiliyor. Kaspersky uzmanlarına göre, herhangi bir ince istemcide siber suçlular tarafından kullanılabilecek 60’tan fazla güvenlik açığı bulunuyor.
Siber tehditlere karşın Siber Bağışıklık yaklaşımını destekliyor
Kaspersky Secure Remote Workspace çözümü, güvenlik öncelikli tasarım ilkesi ve geleneksel ince istemcileri siber saldırılara karşı daha dirençli kılan Siber Bağışıklık yaklaşımına göre oluşturulmuş, yönetilebilir ve işlevsel bir ince istemci altyapısı sunuyor. Kaspersky ve küresel bir ince istemci üreticisi olan Centerm, dünyanın ilk Siber Bağışıklık özelliğine sahip ince istemcisi olan KTC’yi (Kaspersky Thin Client) üretiyor. Bu ince istemci hiçbir ek antivirüs koruma aracı gerektirmiyor. Çözümün temelindeyse bir mikro çekirdek işletim sistemi olan KasperskyOS yer alıyor. KTC, siber saldırganların geleneksel ince istemcilerde yaygın olan çok çeşitli güvenlik açıklarından yararlanma olasılığını ortadan kaldırıyor. Çözümün bir diğer bileşeni olan birleşik yönetim konsolu da, ince istemci altyapısını yönetme ve denetleme sorununu çözüyor.
Kaspersky Secure Remote Workspace, kamu sektörü, eğitim kurumları, üretim, yakıt ve enerji sektörü, sağlık, finans kuruluşları ve perakende gibi benzer görevlere ve standart bir dizi uygulamaya sahip çok sayıda çalışma biriminin kullanıldığı birçok alan için uygun bir çözüm.
KasperskyOS İş Geliştirme Lideri Victor Ivanovsky, “İnce istemciler, özellikle pandemiden sonra, kuruluşlar uzaktan çalışma alanları kurmanın uygun maliyetli yollarını ararken popülerlik kazandı. Ayrıca, birçok kişi tarafından, geleneksel makinelere göre kötü amaçlı yazılımlara karşı daha güvenli olduklarına inanılıyor. Bununla birlikte, bu inancın bir efsaneden başka bir şey olmadığını söylememiz gerekir. Geleneksel işletim sistemlerini çalıştıran ince istemciler savunmasızdır. Dahili araştırmamız, 10 dakikadan kısa bir sürede basit bir araçla saldırıya uğrayabileceklerini ve kullanıcıları gözetlemek ve gizli verileri ele geçirmek için kolayca kullanılabileceklerini göstermektedir. İnce istemci geliştirmenin geleceğinin Siber Bağışıklık tarafından belirlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Siber Bağışıklığa sahip bir sisteme yapılan saldırılar etkisiz olacaktır; çünkü bu sistemler siber saldırı ortamında bile çalışmaya devam eder ve potansiyel saldırganları engeller.” diyerek uyarıda bulundu.
Pacific Western Bank’ın çöküşün eşiğinde olduğu ve enflasyon beklentilerinin beklenmedik şekilde yükseldiği bildirildiğinden, ABD hisse senetleri dün %0,16 düştü. Kripto para piyasası, art arda birkaç kırmızı günün ardından yükseldi ve son 24 saatte Bitcoin ve Ethereum sırasıyla %1,15 ve %1,46 arttı. Bugünün en iyi performansı, ilk büyük geliştirici etkinliğini duyurması ve çok sayıda SUI DApp’in kullanıma sunulması nedeniyle son 24 saatte %5 artan SUI oldu.
Bybit Global tarafından hazırlanan değerlendirmede sektör gelişmelerine yer veriliyor
SUI, saniyede 100.000’den fazla işleme sahip, yüksek hızlı bir Proof-of-Stake katmanı 1’dir. Eski Meta mühendislerinden oluşan bir ekip tarafından oluşturulan Mysten Labs tarafından kuruldu. Ana ağı yakın zamanda yayına girdi ve daha fazla geliştirici katılımını teşvik etmek için SUI, Seul’de 3-4 Haziran’da yapılması planlanan Sui Builder House adlı ilk büyük etkinliğini duyurdu ve geliştiricilere ağ oluşturma ve sunumlar için bir platform sunuyor. Etkinlik, güncellenmiş bir format, bir Mainnet kutlaması, APAC projeleri ve geliştiricileri için özel bir duyuru olan bir SUI gösterimi ve bağlantı için kesinti süresi içerir. SUI, en hızlı blok zincirlerinden biri olarak umut verici görünüyor, ancak kripto pazarı hızlı blok zincirlerine doyduğundan ve düşük bir kullanıcı ve geliştirici büyümesinden muzdarip olduğundan, yetersiz çekiş ve başarıya sahip olabilir.
BitDAO, mevcut BIT belirtecini yeni bir yönetişim belirteci olan MANTLE ile değiştirecek bir “Tek Marka, Tek belirteç” ilkesi önerdi. BIP-21 adlı teklif, yönetişim ve ürün dahil olmak üzere BitDAO ekosistemini Mantle markası altında birleştirmeyi amaçlıyor. Token dönüştürme işlemlerinin sabit bir döviz kuru olacak ve dönüştürme işlemi farklı kanallardan gerçekleştirilebilecektir. Değişiklik, Bybit, Pantera Capital, Dragonfly ve Peter Thiel tarafından desteklenen, Ethereum üzerine inşa edilmiş bir katman-2 protokolü olan Mantle’ın ana ağ lansmanından önce geldi. BitDAO, yeniden markalamanın BIT ekosistemi etrafındaki karmaşıklığı azaltacağını iddia ediyor. Teklif için oylama 19 Mayıs’a kadar açık ve şu ana kadar %100 destek aldı.
Günümüzde çoğu iş alanında web sitesine sahip olmanız gerekiyor, web sitesi sayesinde dünyanın her yerinden müşterilere ulaşabiliyorsunuz. İster satacak bir şeyiniz ister paylaşacak bir bilginiz olsun, web siteleri bunu yapmak için uygun bir fırsat sunuyor. Ancak, sitenizi olabildiğince başarılı kılmak için güvenli olduğundan ve bilgisayar korsanlarından korunduğundan emin olmalısınız. Bilgisayar korsanlığı, 2023’de yılında büyük bir sorun oluşturmaktadır.
Bilgisayar korsanları neden web sitelerini hedef alır?
Bilgisayar korsanlarının bir web sitesini hedef almasının bir kaç nedeni bulunuyor. Hackerların bir web sitesini hacklemekten kazanacakları en önemli olanı çok sayıda ziyaretçisi varsa çok sayıda veri sızdırabiliyor. Ayrıca büyük kuruluşların veya hükümetlerin büyük ve karmaşık web siteleri yerine daha küçük web sitelerini hedef almak çok daha az riskli ve kolaydır.
Birçok web sitesi ziyaretçilerden veri toplayıp depoladığından, bilgisayar korsanları bu verileri elde etmek için büyük bir güdüye sahiptir. Daha sonra bu verileri satabilir ya da başka saldırılar düzenlemek için kullanabilirler.
Birçok web sitesi fikri mülkiyet haklarını da saklar. Bir işletme yönetiyorsanız, muhtemelen gizli belgeleri, satıcı sözleşmelerini ve diğer değerli dosyaları saklıyorsunuzdur. Bu dosyaların ifşa edilmesi rakiplere avantaj sağlayabilir ve şirket sırlarını açığa çıkarabilir. Bunun işletmeniz üzerinde finansal ve itibar açısından etkileri olabilir.
Bilgisayar korsanları yapay zeka çoğunluğuna atlıyor ve oyunlarını geliştiriyor. Bunu edinin: AI hizmeti PassGAN, yaygın kullanılan parolaların %51’ini bir dakikadan daha kısa sürede kırıyor. Güvende kalabilmeniz için diğer hacker araçlarına bakalım.
Brute-force: Özel bir program farklı harf, sayı ve sembol kombinasyonlarını giriyor. Bir bilgisayar korsanı saniyede 100 milyara kadar olası parolayı deneyebiliyor.
Kimlik bilgisi doldurma: Birisi, ihlal edilmiş hesaplarınızdan birini alır ve bu e-posta ve şifre kombinasyonunu farklı hesaplarda ve web sitelerinde deneyebilir.
Kimlik avı: Bir dolandırıcı sizi sahte bir siteye giden bir bağlantıya tıklamaya ikna eder, ardından siz (isteyerek) giriş bilgilerinizi girersiniz.
Bu konuda ne yapabilirsiniz?
Şifrelerinizi uzun olmasına özen gösterin. Yalnızca büyük ve küçük harflerden oluşan sekiz karakterlik bir şifrenin kırılması 22 dakika sürer.
Sahte kelimeler, fazladan karakterler ve garip ifadeler kullanın.
Bir süredir dolaşımda olmasa bile bir parolayı asla yeniden kullanmayın.
Parolanızı girmeden önce gerçek sitede olup olmadığınızı üç kez kontrol edin.
Bir site “şifre” veya “123456” ile kurtulmanıza izin veriyorsa, uzaklaşın.
Sabancı Üniversitesi tarafından düzenlenen “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi 2023 programının üçüncü semineri “Dünyada Entegre Devre Krizi ve Yarı İletken Teknolojilerinin Geleceği” teması ve Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici’nin katılımıyla gerçekleşti.
Sabancı Üniversitesi’nin kamu ve özel sektör yöneticilerini bilim ve teknoloji ile buluşturmak amacıyla düzenlediği “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi’nin 2023 programının üçüncüsü 11 Mayıs Perşembe günü gerçekleşti. Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici seminerde yarıiletken ve mikroelektronik teknolojilerinin geleceği ve yaşantımızdaki önemine dair bilgiler paylaştı.
Bu teknolojiler sadece tüketici elektroniği, otomotiv gibi alanlarda kullanılmıyor
Yarıiletken ve mikroelektronik teknolojilerinin 3 trilyon dolarlık bir endüstriyi besleyen bir alan olduğunu belirten Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici şunları söyledi:
“Tüketici elektroniğinden savunma sanayine, iletişim teknolojilerinden, tıp elektroniğine kadar birçok alan yarıiletken ve mikroelektronik endüstrisinin ortaya çıkardığı ürünler sayesinde gelişiyor ve ayakta duruyor. Yarıiletken pazarı kendi başına senelik 600 milyar dolar cirosu olan bir alan. Ülkeler bu teknolojiye sahip olmanın önemini kavradılar ve bu artık bir milli güvenlik sorunu olarak düşünülmeye başlandı. Örneğin birkaç sene önce İngiltere kökenli ARM’ın Amerika kökenli Nvidia’ya satılması ihtimali bile çok büyük bir tartışma yarattı. Devamında Intel gibi oturmuş Amerikan şirketleri kendi üretimlerini artık Uzak Doğu’da değil kendi topraklarında yapmak üzere çok ciddi yatırımlara girişmeye başladılar. Örneğin Amerikan Senatosu’nun onayladığı bir yatırım planının boyutu 52 milyar dolar, Intel’in kendi üretim tesisine yapmaya karar verdiği yatırımın değeri ise 20 milyar dolar. Bunlar münferit kararlar değil, dünya çapında tüm ülkeler bu konunun öneminin farkına vararak önlem almaya başladılar”.
Şirketlerin ve ülkelerin bu farkındalığa ulaşmasının çip krizi ile başladığını ifade eden Yusuf Leblebici “Çip krizi COVID-19 ile başlamış gibi görünse de aslında geçmişi ondan da önceye dayanıyor. Tedarik zincirlerinin kolay kırılabilmesi, üretim için kullanılan ham maddelerin akışında tedarik zincirinden kaynaklanan sıkıntılar, sadece ham madde değil üretimde kullanılan cihazların bile sadece belli firmalar tarafından üretiliyor olması ve bu firmaların da talebe yetişemiyor olması gibi birden fazla sebeple dünya mikroelektronik yarıiletken üretiminde bir aksama oldu. Bunun üzerine COVID-19 geldiğinde de üretim şirketlerinin çoğu üretimlerinin önemli bir kısmını cep telefonları ve akıllı telefonlara hitap eden çip üretimine çevirerek tüketici elektroniği, endüstriyel elektronik ve otomotiv gibi geri kalan alanları ihmal ettiler ve bu kriz ortaya çıktı, bugün hala devam ediyor” dedi.
Konunun ülkemiz açısından düşünüldüğünde yarıiletken ve mikroelektronik teknolojilerinin stratejik öneme sahip olduğunu vurgulayan Leblebici, “Bu teknolojiler sadece tüketici elektroniği, otomotiv gibi alanlarda kullanılmıyor. Savunma alanında, komünikasyon uydularında, yer istasyonlarında da kullanılıyor. Bu konuda herhangi bir ülkenin bağımsız hareket edebilmesi için bunların ülke içinde üretiliyor olması hayati önem taşıyor. Türkiye’nin de aynı şekilde buna önem verip, özellikle siber güvenliği garanti altına alabilmek için mikroelektronik çip üretiminin en azından bir kısmının ülke içinde gerçekleştirilmesinin yolunu bir an önce bulması lazım” değerlendirmesinde bulundu.
Zipline Kaliforniya merkezli ve yakın zamanda Seattle’daki Pagliacci Pizza ile drone sistemini kullanarak siparişleri teslim etmeye başlamak için bir anlaşma yaptı.
Drone teslimat şirketi olan Zipline’ın kurucu ortağı ve CEO’su Keller Cliffton, “Açıkçası, oldukça bilimkurgu gibi görünüyor ve birçok müşteri bunu ilk duyduklarında bunun tamamen çılgınca olduğunu düşünüyor” dedi.
Zipline Kaliforniya merkezli ve yakın zamanda Seattle’daki Pagliacci Pizza ile drone sistemini kullanarak siparişleri teslim etmeye başlamak için bir anlaşma yaptı. Zipline, bir müşterinin bulunduğu yere uçabilen pille çalışan dronlara sahiptir. Konumun üzerinde geziniyor ve bağlı bir droid üzerindeki teslimatı indiriyor. “Bir telefonla sipariş verebiliyor ve telefondaki bir düğmeye basarak eve 10 kat daha hızlı aynı zamanda yarı maliyetle ve yola kıyasla tamamen sıfır emisyonla teslim edilebilecek bir sipariş verebiliyor.
Yarı maliyetle aynı gün teslimat
Seattle, indiren sıcak pizzaların, Zipline’ın bir operasyon ve güvenlik planı için FAA’dan onay almasına bağlı olduğunu bu plan üzerinde çalışılıyor ancak henüz ajansa sunulmadı. FAA, uçuş irtifaları, çalışma saatleri ve kaçınılması gereken yerler gibi Seattle’ın yoğun hava sahasına göre uyarlanmış kısıtlamalar getirilebiliyor. Her şey yolunda giderse şirket 2024’te pizzaları teslim etmeyi planlıyor. Pagliacci, Zipline’ın dronlarının iki pizzanın yanı sıra salatalar, içecekler ve diğer yan siparişleri taşıyabilmesi için 13 inçlik yeni bir pizza kutusu tasarlamaya başlanıyor.
Pagliacci’nin ortak sahibi Matt Galvin;”On yıldan fazla bir süre önce, karbon ayak izimizi azaltmak için yeşil enerji satın almak, yerel olarak satın almak ve güçlü kompostlama programları geliştirmek dahil olmak üzere cesur adımlar atarak sürdürülebilirliği taahhüt ettik” dedi. “Karbon nötrlüğü için çalışırken, Zipline’ın dronları, arabalardan %97’ye kadar daha az emisyonla teslimatlarımızı sürdürülebilir bir şekilde ölçeklendirmemizi sağlayacak.” açıkladı.
Planlar pizzalarla bitmiyor. Geçen yıl Zipline, Tacoma çevresinde MultiCare Sağlık Sistemi için tıbbi ürünler ve laboratuvar numuneleri teslim etmeye yönelik ayrı bir çabayı duyurdu.
MultiCare başkanı Florence Chang geçen yıl yaptığı açıklamada, “Sağlayıcılarımızın ihtiyaç duydukları şeye, ihtiyaç duydukları anda sahip olmalarını sağlamak, hastalara uygun fiyatlı ve erişilebilir bakım sağlamanın kritik bir parçasıdır” dedi . “Hizmet verdiğimiz topluluklara sağladığımız bakımı sürdürülebilir ve güvenilir bir şekilde geliştirmemize yardımcı olabilecek, her zaman benzer fikirlere sahip ortaklar arıyoruz.”
Tacoma, teslimatlar için en erken teslimatın 2024’te olacağını açıkladı
Zipline’ın Washington eyaletinde insansız hava aracıyla teslimat yapma planları, ABD’deki insansız hava aracıyla teslimat çabalarının genişletilmesi olacaktır. Şirket halihazırda Walmart için bazı ürünleri Bentonville, Arkansas bölgesindeki müşterilere ve bazı sağlık hizmeti sağlayıcıları için reçeteli ilaçları teslim ediyor. Kuzey Karolina ve Utah. Ancak Washington eyaleti planları, şirketin Platform 2 Zips adını verdiği daha yeni insansız hava araçlarını içerecek.
Amazon uzun zamandır bir drone teslimat seçeneğine sahip olmaktan bahsediyor. Şirketin, teslimat uçağı için Pendleton, Ore’deki havaalanında devam eden bir uçuş testi programı var. Gerçek müşterilere ilk drone teslimat denemeleri, e-ticaret devinin Pacific Northwest genel merkezinden uzakta, College Station, Texas ve Lockeford, California’da gerçekleşiyor.
Zipline, 2014 yılında Ruanda’da kan tedariki ile faaliyete geçti. O zamandan beri öncelikle tıbbi teslimata odaklandı ve 3.400 hastaneden oluşan bir müşteri tabanı topladı. 2023 yılı sonuna kadar 10.000 sağlık müşterisi ile sözleşmesi olması beklenmektedir. Şirket, şu anda gezegendeki en büyük otonom dağıtım sistemi olduğunu söylüyor.