Snapchat’ten Facebook’a cevap: Grup öyküsü

Facebook’un kurucusu Zuckerberg’ün Snapchat takıntısını bilmeyen kalmadı. Snapchat’i satın almak için milyar dolarları gözden çıkarmasına rağmen başaramayan Zuckerberg sonunda Snapchat’in en önemli özelliklerini kopyalayıp Facebook ekosistemini Snapchat’in bir kopyasına çevirdi. Önce Instagram’da başlayan ardından tüm Facebook ürünlerine yayılan Hikayeler özelliği bu kopyalama politikasının bir sonucuydu.

Snapchat ise bu “kopyalama” işlemlerine karşı hep sessiz kalsa da kendi özelliklerini geliştirmeye devam etti. Gençler arasında çok popüler olan uygulama şimdi hikayeler özelliğine yeni bir yetenek kazandırıyor. Bundan sonra Snapchat kullanıcıları, 24 saat içinde kaybolacak hikayelerini, başka arkadaşları ile de paylaşarak grupça hikaye yayınlayabilecekler. 

Daha fazla genç snapchat etrafında toplanacak

Yeni özellik sayesinde, bir kullanıcı başka arkadaşlarının da katkıda bulunabileceği bir grup hikayesi açabilecek. Ardından katkıda bulunabilecek arkadaşları da kendi yayınladıkları hikayeleri bu grup hikayesinin içine katabilecek. Böylece bir buluşmada, bir toplantıda, bir gezide, bir partide hikaye yayınlayan Snapchat kullanıcıları, bu hikayelerini ortak bir alan içinde yayına alabilecekler. Bu da Mark Zuckerberg’ün en büyük kabusunun yeniden canlanması anlamına geliyor: Gençlerin Facebook’u kullanmayı unutup gruplar halinde Snapchat’e geçmesi.

Şimdi herkesin merak ettiği soru şu: Facebook bu özelliği ne zaman kopyalayacak?

Snapchat’in yeni özellik hakkında yayınladığı videoyu aşağıda izleyebilirsiniz:

Huawei PC üretmeye başlıyor

1

Çinli telekomünikasyon devi Huawei, PC pazarına giriyor. Berlin’deki basın lansmanında, kendi üretimi olan 3 farklı PC modelini tanıtan firma, böylece hızla küçülen ve zor zamanlar yaşayan PC pazarında rakip şirketleri zorlayacak bir atılım yapmış oldu.

15.6 inç bir noteboook, bir adet 2-in-1  PC ve bir de ultra slim hibrid notebook tanıtan Huawei, 1500-1900 dolar arasındaki PC modelleriyle kendini Lenovo, HP  ve Dell’e rakip olarak konumlandırıyor. Daha üst segmente hitap eden Apple laptopları ise henüz rekabetin konusu değil ama Huawei’nin elindeki üretim gücüyle Apple’a rakip modeller de çıkarması bekleniyor.

PC pazarı küçülürken Huawei PC satmaya başlıyor

Gartner’ın raporlarına göre, PC pazarı 2015’te %8,3, 2016’da ise %3,7 küçüldü. Küçülmenin 2017’de de sürmesi bekleniyor. Dünyada her yıl satılan PC’lerin yarısını ise Lenovo, HP ve Dell üretiyor. Diğer markalar ise küçük paylar alıyorlar. Huawei’nin PC pazarındaki büyük oyunculardan mı yoksa küçük markalardan mı olacağını zaman gösterecek ancak halihazırda dünya çapında önemli bir lojistik ve teknik destek ağı olan markanın doğru bir pazarlama stratejisiyle pazar payını hızla büyütmesi bekleniyor.

Huawei’nin yeni PC’leri Haziran ayı ile birlikte Avrupa, Kuzey Amerika, Asya ve Orta Doğu’da satışa çıkacak.

 

Çin’de insansız lojistik merkezi kuruluyor

0

Çin online perakende şirketi JD.com, Kuzeybatı şehir Xi’an‘da lojistik merkezi kurmak için önümüzdeki beş yıl içinde 20.5 milyar yuan (3 milyar ABD doları) yatırım yapmayı planlıyor. JD.com anlaşmayı Pazartesi günü Xi’an Ulusal Sivil Havacılık Sanayi Kurumu ile imzaladı. Bu imza Xi’an‘ın başkenti olduğu Shaanxi eyalet hükümetiyle JD.com’un stratejik ortaklık anlaşmasının bir parçası.

JD.com, bu merkezin, küresel bir lojistik merkezi, bir otomasyona dayalı sanayi merkezi ile büyük veri, bulut bilgi işlem ve otomasyon teknolojileri içeren bir operasyon merkezi içerdiğini belirtti. Şirketin yaptığı açıklamaya göre merkez, Çin‘de bu alandaki en büyük merkez olacak.

Dronelar ve sürücüsüz otomobillerden bir ekip kuruluyor


Şirket, İnsansız Hava Aracı (drone), sürücüsüz otomobiller ve robotlar tarafından kontrol edilen depolarıyla makineler tarafından işletilen bir depolama ve dağıtım zincirinin tamamını geliştirmeyi hedefliyor. Bu insansız sistemi geliştirecek araştırma ekibinin 2017 sonuna kadar seçileceğini belirtildi. Ayrıca merkezde bir drone montaj hattı kurulması da planlanmakta.


NASDAQ listelenen şirket, Alibaba‘nın en önemli rakibi olarak biliniyor. JD.com’un aktif hesapları yaklaşık 200 milyon düzeyinde bulunuyor.

Yazılım dünyasına yeni rehber

0

Evcilleştirilmiş Çeviklik: Çevik Yazılım Projelerinde Pragmatik Sözleşme ve İşbirliği  isimli kitap, adesso Grup’un Ortak Kurucusu ve Denetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Volker Gruhn, adesso Grup Uluslararası Yatırımlardan Sorumlu Direktörü Rüdiger Striemer ve Iceland Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Matthias Book tarafından kaleme alındı.

Kitap, çevik yöntemlerle hayata geçirilecek yazılım projelerinde yalnızca yazılım geliştirme süreçlerinde değil, dijital dönüşümde kuruma değer yaratacak alanların ve projelerin kapsamının belirlenmesi ile kontrat yönetimi sürecinde de pragmatik araçların ve metotların kullanılmasının gerekliliği tezini savunuyor.

Önerdiği özgün metodolojilerle müşteriler, iş birimleri ile yazılım geliştiriciler arasında güvenin ve risklerin adil bir şekilde nasıl dengelenebileceği konusuna değinen kitabın kağıt baskısı Amazon.com üzerinden, e-kitap baskısı ise springer.com üzerinden satışa sunuluyor.

Kitap 5 bölümden oluşuyor

Beş bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde, çevik yazılım geliştirmenin temellerinden bahsedildikten sonra 2. bölümde dijitalleştirme ve mobilleştirme stratejilerinin geliştirilebileceği “Interaction Room” metodolojisinin nasıl uygulanacağına değiniliyor. Yazılım geliştirmeden önceki süreçlerin ve yazılım geliştirme sürecinin pragmatik yaklaşımlarla uyumlu biçimde nasıl yönetilmesinin gerektiği ile ilgili tavsiyelerin yer aldığı bu bölümün ardından yazılım geliştirmenin ticari yönüne odaklanılan 3. bölümde adVANTAGE isimli yeni bir sözleşme modelinden bahsediliyor.

Müşteriler ve yazılım geliştiriciler arasında güveni tesis eden bu modelin inceliklerinin aktarıldığı bu bölümü ise sözleşme ve geliştirmelerin birlikte nasıl uyum içerisinde çalıştığını örneklerle gösteren 4. Bölüm takip ediyor. Son bölümde kitap günümüzün yazılım uzmanlarının sahip olması gereken özelliklerine yer veriyor.

CIO‘ları, proje müdürlerini ve yazılım mühendislerini hedefleyen kitap, kompleks projeleri başarılı bir şekilde sonuçlandırmayı isteyenler için referans niteliğinde bir başyapıt.

E-ticaretin başarı sırları

1

Girişimci ve firmalar işlerini en kısa zamanda düzene koyarak hedef kitlelerine ulaşmanın en doğru yolunu e-ticaret olarak belirtiyor.

İnternet kullanımının yoğun olduğu Türkiye’nin küresel alanda giderek belirgin olmaya başlayan e-ticaret potansiyeli, özellikle ekonomik belirsizliğin hüküm sürdüğü günlerde e-ticareti en pratik ve hızlı bir yöntem olarak kullanıcılarla buluşturuyor. Sayısız girişimci ve firma iş alanları ne olursa olsun çok düşük maliyetler karşılığında anında hedef kitlelerine erişme şansı yakalıyor.

Zencommerce.com Türkiye Ülke Müdürü Emre Gülas, e-ticarette başarının önünü açan faktörleri ve ipuçlarını şu şekilde sıraladı:

Kendi markanızı yaratın

Birçok kişi sadece güvendiği marka söz konusu olduğunda daha fazla ücret ödemeyi kabul ediyor. Ürünlerinizin daha değerli olması için kendi markanızı yaratmanız gerekir. Marka oluşturmanız içinse ilk yapmanız gereken şey ürünlerinizin yer aldığı bir web sayfasını hayata geçirmek olacaktır.

Teknik bilgi değil, doğru çözüm önemli

Günümüzde yazılım ekibi kurup bir site yazdırmak artık genel bir anlayış olmaktan çıktı. Tüm yazılım geliştirme sürecini bu firmalar üstleniyor ve istediğiniz tasarımla web sayfanızı kendiniz kurabiliyorsunuz. Teknik yardıma ihtiyacınız olduğunda ise e-ticaret firmaları size yardım edecektir.

Müşteri hizmetleriyle sadık müşteriler yaratın

Bir mağazaya gittiğinizde en önemli şey ilgili yetkilinin sizi güler yüzle karşılaması ve aradığınız ürünü bulmanızda yardımcı olmasıdır. Chatbot gibi yeni nesil teknolojiler kullanarak müşterilerinize anında cevap vererek kullanım kolaylığı sağlayabilir, iade prosedürlerinizi geliştirerek müşteri memnuniyetini artırıp doğru zamanda planlayacağınız indirim kampanyaları ile sadık müşteriler edinebilirsiniz.

İhracata e-ticaret ile adım atın

E-ticaret alanındaki yüzlerce rakip arasında başarılı olmak elbette ki kolay değil. Elinizde iyi bir ürün varsa, dikkatli bir analiz ile en iyi e-ticaret platformunu seçip en kısa zamanda satışa başlamanız gerekiyor. İyi bir SEO altyapısından yararlanarak ürününüzü kısa zamanda tanınır hale getirebilirsiniz.

 

Başarısızlıkların isteğinizi gölgelemesine izin vermeyin

Birçok girişimci veya firma e-ticarete adım atarken zorluk yaşayabilir, hatta yıllarca başarısız bir süreç dahi deneyimleyebilir. Ancak bu fikrinizi rafa kaldırmanız için asla sebep olmamalı. Özellikle sermaye sıkıntısı çeken girişimci ve firmaların izlemesi gereken strateji, düşük risk sunan çözümü seçmektir.

Neye ihtiyacınız olduğundan emin olun

E-ticarete adım atacak herkesin ihtiyacını en iyi karşılayacak çözümü belirlemesi çok önemli. Seçimi yaparken dikkat etmeniz gereken hususlar ise e-ticaretteki tecrübe seviyeniz, sanal mağazanızı nasıl kurmak & kullanmak istediğiniz ve ileride hangi güncellemeleri yapacağınızı bilmeniz. Bu nedenle çok iyi araştırın ve seçtiğiniz yazılımın iş hayatınız boyunca size fayda sağlayacağından emin olun.

E-ticaret paketi sunan firmaların önemi

Günümüzde hemen hemen her sektörde başarılı e-ticaret hikayelerine tanık oluyoruz. Bu nedenle işletmelerin e-ticarete adım atmaları için altyapı sağlayan ve her ihtiyaçlarında yanlarında olarak güvenebilecekleri bir iş ortağına ihtiyaçları var.

Güvenlik ihtiyacımız artıyor

1

Sophos’un desteğiyle gerçekleştirilen IDC araştırması, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Orta Doğu ve Afrika bölgesinde güvenlik çözümlerindeki karmaşanın entegre güvenliğe olan ihtiyacı artırdığını ortaya koydu. Araştırmaya göre Türkiye güvenlik pazarı bölgenin en yüksek büyüme oranına imza atarak yıllık yüzde 11,3 büyümeyle 2020 yılında 229 milyon dolara ulaşacak.

Araştırmaya göre MEA bölgesinde güvenlik pazarının 2015 yılında 1,89 milyar dolar olan toplam büyüklüğünün yıldan yıla yüzde 9,3’lük artışla 2020 yılında 2,94 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

Kurumlar güvenlik çözümlerine bütünsel olarak yaklaşmalı

Sophos Orta Doğu ve Afrika’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Harish Chib, bilgi sistemlerinin hizmet kalitesini ve sürekliliğini sağlayan güvenlik ürünlerinin bölgede önemli bir yatırım önceliğine sahip olduğunun altını çiziyor.

Chib, “Güvenlik altyapısına yatırım yapan kurumlar, yatırımlarını planlarken organizasyonu uçtan uca kapsayacak gelişmiş güvenlik çözümlerine odaklanıyor. Bu noktada öncelikle yönetimi kolay ve organizasyonun sahip olduğu değerleri güvence altına alacak çözümler öne çıkıyor. Ardından mobil cihazların korunması ve buluta özgü güvenlik çözümleri gündeme geliyor. MEA bölgesinde özellikle mobil cihaz kullanımı dünya ortalamasının üzerinde. Bu da mobil cihazların ve içindekilerin güvenliğini çok daha önemli hale getiriyor” diyor.

Karmaşanın en büyük nedeni yapılandırma

Araştırmaya göre güvenlik çözümlerinde karmaşanın en büyük sebebi yapılandırma ve yönetim aşamasındaki zorluklardan kaynaklanıyor. Türkiye’deki kurumlar bunun yanı sıra kullanılan ürün sayısı ve güvenlik poliçelerinin çokluğundan da şikayetçi.

MEA bölgesinde şirketlerin sadece yüzde 33’ü tek bir dağıtıcıyla çalıştığını belirtirken, bazı kurumlarda bu sayı 9’un üzerine çıkıyor. Kurumların kullandığı güvenlik çözümlerinin sayısı genelde 1-6 arasında değişirken, bazı örneklerde bu sayı 13 ve üzerinde.

Dağılımdaki bu düzensizlik çoğu şirketin güvenliğe entegre bir bakış açısıyla yaklaşmadığına işaret ediyor. Diğer yandan çoğu şirket önümüzdeki 1-2 yıl içinde merkezi güvenlik yönetim konsoluna yatırım yapma planı içinde. Türkiye’de şirketlerin yüzde 43’ü iki yıl ve sonrasında bu yatırımı yapmayı planladıklarını söylüyor.

Öncelik veri kaybını önleme

  • Kimlik ve erişim denetimi, Türkiye’de öncelikli bilgi güvenliği adımı olarak öne çıkıyor (yüzde 50). Bunu veri kaybı önleme çözümleri (yüzde 43) ile güvenlik çözümlerinin entegrasyonu ve senkronizasyonu izliyor (yüzde 33).
  • Veri kaybı önleme çözümlerine verilen önem KOBİ’lerde ve kurumlarda eşit ağırlığa sahipken, büyük şirketlerde güvenlik yönetimi, iş sürekliliği, saldırı ve penetrasyon testi gibi konular daha fazla öne çıkıyor.
  • MEA bölgesinde veri kaybı önleme çözümlerinin en yaygın olduğu ülke Türkiye (yüzde 80), en az olduğu ülke Birleşik Arap Emirlikleri (yüzde 55).
  • Bölgede en yaygın kullanılan güvenlik ürünleri zararlı yazılım tespit etme ve önleme çözümleri. Bunların kullanımındaki yaygınlık oranı Türkiye’de yüzde 85, Güney Afrika’da yüzde 78.

Türkiye bulut/SaaS adaptasyonunda öne çıkıyor

  • Araştırmaya katılanların yüzde 79’u uç nokta güvenlik çözümlerinde geleneksel sunucu veya ağ geçidi çözümlerine yatırım yapacağını söylüyor. SaaS veya bulut tabanlı çözümlere yatırım yapanların oranı yüzde 13’te kalıyor.
  • Türkiye, SaaS ve bulut tabanlı çözümlerin adaptasyonunda yüzde 18 ile bölgede lider konumda. Büyük ve küçük ölçekli şirketlerde SaaS/bulut adaptasyonu konusunda bir fark bulunmuyor.

Virüsler hala en büyük tehdit olarak görülüyor

  • MEA bölgesinde virüsler en ciddi tehdit olarak görülmeye devam ediyor. Türkiye’de virüslerin hemen ardından spam endişesi öne çıkıyor.
  • Ağ ve uç noktaya yönelik saldırılar, DDoS ve istem dışı veri kaybı riski, mobil, bulut, sosyal medya ve tedarik zincirine yönelik saldırılara kıyasla daha fazla endişe yaratıyor. Karmaşık güvenlik ortamını yönetecek niteliklere sahip personele duyulan ihtiyaç da bir diğer endişe konusu olarak öne çıkıyor.
  • Kurumları harici tehditlere karşı duyarlı hale getiren bir diğer konu da çalışanlardaki güvenlik bilinci eksikliği. MEA bölgesinde güvenlik konusunda kendine güveninin yüksek olduğunu ifade eden organizasyonların oranı yüzde 42. Türkiye’de mevcut güvenlik önlemlerine ileri derecede güven duyan şirket oranı ise sadece yüzde 8.


Konfigürasyon ve yönetim karmaşanın en büyük sebebi

  • Katılımcılara göre güvenlik sistemlerinin yapılandırılması ve yönetimi en büyük karmaşa faktörü. Güney Afrika’da listeye çözüm sayısının çokluğu girerken, Türkiye’de kuralların fazlalığı öne çıkıyor (yüzde 57).
  • MEA bölgesindeki organizasyonlar genelde 1-6 arası çözüm kullanırken, bazılarında bu sayı 13’ün üzerine çıkıyor. Rakamlardaki bu farklılık güvenlikte entegre çözüm anlayışının eksikliğine işaret ediyor.

Sophos, Türkiye’yi de kapsayan MEA (Orta Doğu ve Afrika) bölgesinde entegre güvenlik çözümlerine olan ihtiyacın giderek artacağına işaret ediyor.

Nokia ve Apple anlaştı

1

Bir zamanlar mobil telefon alanında lider olan Finlandiyalı Nokia, altından tahtını çekip alan Apple ile arasındaki tüm patent çekişmelerine son vermek üzere anlaşma imzaladı.

Nokia, telefon üretim birimini Microsoft’a sattıktan sonra sahip olduğu patentlerini yöneten bir teknoloji ve Ar-Ge şirketi olarak varlığını sürdürmeye devam ediyordu.

Bu patentlerden bazılarını ise Apple kullanıyordu ancak iPhone’ların üreticisi Nokia’nın abartılı yüksek telif ücretleri isteyerek şirketi zor durumda bırakıyor olmasından şikayetçiydi.

Yeni telif hakları sözleşmesi

Nokia şimdi, Apple ile aralarında süre giden patent çekişmesine son verdiklerini ve yeni bir patent sözleşmesi imzaladıklarını açıkladı. Böyle Apple Nokia’nın mobil iletişim teknolojilerini kullanmaya devam edebilecek. İki firma ayrıca Nokia’nın mobil sağlık hizmetlerine yönelik teknolojileri konusunda da ortaklıklarını geliştirecek. Apple son dönemde ürünlerini sağlık hizmetleriyle birleştirmeye özen gösteriyor. Apple CEO’su Tim Cook mobil cihazların geleceğinin mobil sağlık hizmetleriyle entegre olmakta yattığına inanıyor. 

Yeni anlaşmanın şartları basına açıklanmadı ancak Nokia’dan sızan bilgilere göre Apple’ın, kullanacağı patentler karşılığında Nokia’ya önden yüklü bir ödeme yaptığı vurgulanıyor. Yani Nokia artık telefon üretmiyor olsa bile üretilen her iPhone’dan komisyonunu peşin peşin alıp oturduğu yerden kasasını doldurmaya devam ediyor. 

Mercedes kendi pil fabrikasını kuruyor

1

Elektrikli otomobillerin ve elektrik ekonomisinin bel kemiğini oluşturan lithium-ion pillerinin dünyadaki üretim kapasitesinin çok sınırlı olduğunu biliyoruz. Tesla bu handikabı geçmek ve dünyanın Lithium-ion pil üreitm kapasitesini ikiye katlamak için dünyanın en büyük fabrikası olacak Gigafactory’nin inşaatını bitirmek üzereyken, şimdi benzer bir fabrikayı Mercedes de inşa etmeye başladı.

Tek rakibi Tesla

Mercedes’in üreticisi Daimler’in inşa ettiği dev fabrika Almanya’da Kamenz şehrinde yer alıyor. Fabrikanın toplam maliyeti ise 562 milyon dolar olacak. Fabrikanın ana amacı Mercedes’in yakın gelecekte ihtiyaç duyacağı pilleri üretmek olacak. Aynı zamanda Almanya’da iç pazarın pil ihtiyacına cevap verecek olan fabrika, Mercedes’in temiz enerji kullanımı desteklemek için ürettiği duvar tipi ev pillerini de üretecek. Tesla da Powerwall isimli rakip bir ürünü ABD’de piyasaya sürüyor. Daimler’in ev tipi bataryaları da Kaliforniya’da güneş enerjisi sistemleri pazarlayan Vivint Solar ile ABD pazarında müşteri arayacak.

Mercedes’in yeni fabrika inşaatını ziyaret eden Almanya Başbakanı Merkel de bu yatırımın ne kadar önemli olduğunun altını çizerek yeni pil fabrikası sayesinde Alman otomobil üreticinin 1000 km menzile sahip elektrikli otomobiller üreterek dünyada önemli bir avantaja sahip olacağının altını çizdi.

 

 

Çinliler 1 ton yük taşıyacak drone geliştiriyor

0

Online ticaret devi Amazon, parfüm, laptop, telefon gibi küçük boyutlu ürünler satın alan müşterilerine siparişlerini yarım saat içinde ulaştırmak için akıllı drone’lar geliştirmeye milyar dolarlar harcamaya devam ederken, büyük sürprizi Çinliler yapacak gibi görünüyor.

Çin’den gelen haberlere bakılırsa, Çin’in online ticaret devi JD.com yakında internetten satın alınan otomobilleri bile drone’lar ile eve teslim edecek bir planı hayata geçirmeye hazırlanıyor.

JD.com’un duyurusuna göre şirket uzun mesafelere 1 ton ve üzerindeki yükleri taşıyabilecek yeni bir drone teknolojisi üzerinde taşıyor.

Lojistik maliyetleri bıçak gibi kesilecek

Bu tür bir drone, teknik olarak buzdolabı gibi büyük boyutlu ve ağır malzemelerin tesliminde büyük kolaylık sağlayacağı gibi, şirketin lojistik masraflarını da önemli oradan düşürebilecek. JD.com bu yeni drone’lar sayesinde, her şehre küçük depolar açmak ve bu depolarda her maldan belli bir miktar bulundurmak yerine daha merkezi noktalarda yer alan büyük depolarda siparişleri toplu olarak drone’lara yükleyebilecek ve bu drone’lar, küçük yerleşim birimlerindeki çok daha düşük maliyetli lojistik ofisleri dolaşarak siparişleri daha küçük drone’lara transfer edilmesini sağlayacak. Böylece JD.com’un maliyetlerini düşürerek çok daha yüksek kar marjıyla çalışması mümkün olacak.

JD.com’un şu anda Çin çapında binlerce küçük deposu ve 65 bin çalışanı bulunuyor. JD.com uzun mesafelere uçabilen 1 tonluk drone’larını hayata geçirebilirse bu ağır lojistik maliyetini azaltabilecek. Çinli bir firmanın bu tür güçlü drone’ları ilk kez hizmete sokması ise sürpriz olmayacak zira şu anda dünyanın en gelişmiş ticari drone’larını üreten ve drone teknolojisi konusunda lider konumda olan drone üreticisi, DJI da Çinli bir firma. 

Uçmak varken kim otomobil satın almak ister ki?

1 ton üzerindeki yükleri taşıyabilen drone’ların hayatımıza girmesinden ve kaza yapmadan sağlıklı işlediklerini ispatlamasında sonra ise insan taşıyan drone’ların hızla yaygınlaşması bekleniyor. Yani, ağır yük taşıyan drone teknolojisi, sadece kargo taşımacılığında değil, insan taşımacılığında da çok önemli bir devrim olacak. Öyle ki, insan taşıyabilen drone’ların yaygınlaşması ile büyük şehirlerde otomobil satışlarının dibi görmesi, insanların kara yolculuğu yerine drone taksileri/otobüsleri tercih etmesi bekleniyor. Bu da, otomobil üreticileri için kabus senaryosu anlamına geliyor. Uber gibi taşıma şirketlerinin veya dev otomobil üreticilerinin uçan otomobil araştırmalarına büyük paralar yatırmalarının asıl nedeni de bu tür gelecek öngörülerine sahip olmaları. 

Dünyanın ilk Robocop’u hizmete başladı

0

Robocop öyküsü gerçeğe dönüyor. Güvenlik amacıyla üretilen robotlar daha önce ABD’de, özel şirketlerin kampüslerinde devriye geziyordu ancak dünyada ilk kez gerçek bir polis kurumu, robot polisleri görev başına verdi.

Dubai halkı bundan sonra, halka açık alanlarda devriye gezecek ve halka hizmet verecek robot polislerle karşılaşacak. 1.80 m boyunda ve 100 kilo ağırlığındaki robot polisler göğsünde dokunmatik bir ekran taşıyan ve polis şeklinde dizayn edilmiş robotlardan oluşuyor.

Polis memuruyla video görüşme

Üzerlerindeki sensörler yardımıyla merkeze görüntü ve ses ulaştırabilen robot polisler, çevresindeki gürültüye, bağrışa, çağrışa da tepki verebiliyor. Robotların üzerindeki dokunmatik ekranlar da suç bildirmek, soru sormak, bilgi almak, trafik cezalarını ödemek isteyen halka yardımcı olma amacını taşıyor. Ayrıca bu ekran üzerinden polis merkezindeki bir görevliyle video görüşmesi yapmak mümkün oluyor.

Dubai polis şefi Khalid Nasser Al Razzouqi, robot polislerin şimdilik turistlerin yoğun olarak bulunduğu fuarlarda ve AVM’lerde görev yaptığını ama yakın zamanda daha geniş alana yayılacaklarını söylüyor.

Dijitalleşme başlıyor

MediaMarkt, dijitalleşen perakende dünyasında çalışmalarını sürdürüyor. Dijitalleşmeyi büyük bir fırsat olarak gören şirket, müşteri deneyimini ve kurum içi operasyonlarını iyileştirmek, yeni iş modelleri geliştirmek için dijitalleşmenin tüm avantajlarını kullanıyor.

MediaMarkt CDO’su Martin Wild, “İnovasyon, insanoğlunun yola devam etmesini sağlayan şey. Biz buna, ‘çabuk yanıl ve yoluna devam et‘ diyoruz. Kısaca yenilik yapmak ve yarın daha iyisini yapabilelim diye dün yaptığımız şeyleri değiştirmek anlamına geliyor” dedi.

Teknoloji ile geleceğin perakende sektörü ortaya çıkıyor

Günümüzde kullanılan mağaza içi navigasyon sağlayan bir teknolojinin 10 yıl önce hayal edilemeyecek bir şey olduğuna değinen Martin Wild, bunun sadece bir başlangıç olduğun belirtti ve ekledi:

“Şirketlerin müşteri deneyimini artırabilmesi için müşterilerine özel çözümler sunarak, daha rahat hissettirmeleri gerekiyor. Sanal ve artırılmış gerçeklik, robotlar ile yapay zeka gibi teknolojiler, müşteri deneyiminin yeniden tasarlanmasına yardımcı oluyor.”

MediaMarkt’ta ne gibi çalışmalar yapıldı?

Martin Wild’e göre, dijital ticaret online mağazacılıktan çok daha fazlası demek. MediaMarkt müşterilerinin yaklaşık yüzde 60‘ı geleneksel web alışverişini tercih etse de MediaMark’ta ‘tıkla ve topla‘ (Click&Collect) gibi daha esnek seçenekler de sunuluyor. İnternet işlemlerinin yaklaşık yüzde 40’ında MediaMarkt müşterileri, siparişlerini mağazadan kendileri almayı tercih ediyor.

Çoklu kanal yapısının aynı anda kullanıldığı çözümler de ortaya çıkıyor. Örneğin bir hoparlör konusunda mağazadan fikir almak isteyen ama onu kendisi eve taşımaktansa hızlı teslimat talep eden müşterilerin de ihtiyaçları karşılanıyor.

Mağaza içerisinde müşteri deneyimi üst seviyeye çıkıyor

Martin Wild’e göre, kimse bir akıllı telefonu ilk kez denediği veya interneti ilk kez kullandığı yeri unutmuyor. Oluşturduğu deneyim alanları sayesinde ise günümüzün drone ve sanal gerçeklik gibi trendlerin unutulmayan noktası MediaMarkt mağazaları oluyor.

 

MediaMarkt mağazalarında, çevrimiçi ve çevrimdışı dünyaları bir araya getirmenin teknolojik zeminini oluşturan elektronik raf etiketleri bulunuyor. Örneğin arka planda doğrudan veri odaklı kategori yönetimiyle ve tedarik zinciriyle yakından ilişki kuruyor. Aynı zamanda mağaza içi navigasyon sistemleri ve hizmet robotları için temel de sağlıyorlar.

Girişimcilerle inovatif çözümler geliştiriyor

Avrupa pazarında tüketici elektroniği kategorisinde, MediaMarkt yeni fikirler pazarı değiştirmeye devam ediyor. Bu fikirlerden bazıları şirket içinde geliştiriliyor. Bu amaç doğrultusunda birkaç hafta bo
yunca geliştiricilerin ‘birlikte yaşamasını‘ içeren kuluçka kampları düzenleniyor. 

MediaMarkt, girişimlerden gelen önerileri de işleyişine dahil etmeyi sürdürüyor. Örneğin, Almanya’daki ana teknoloji destek şirketi Deutsche Technikberatung ile olan iş birliği, Spacelab hızlandırıcı programı yoluyla doğdu. Elektronik konusunda bir ‘aile hekimi‘ gibi çalışan Deutsche Technikberatung, müşterilerin satın aldıkları ürünleri hakkında kendi evlerinde detaylı bilgi sahibi olmasına yardımcı oluyor.

Twitter’ın kurucusu Trump’ın zaferi için özür diledi

Twitter’ın, ABD Başkanlık seçimlerindeki rol uzun zamandır tartışmalara konu oluyordu. Başkan Trump da, “eğer Twitter olmasaydı Başkan seçilemeyebilirdim,” diyerek Twitter’ın başarısındaki rolünü kabul etmişti.

Seçim döneminde Twitter’ı çok yoğun kullanan Trump, neredeyse tüm açıklamlarını, tüm beyanlarını Twitter üzerinden vermiş, medya Trump’ın görüşlerine yer vermezken Trumo Twitter üzerinden yaptığı açıklamalarla sosyal medyada gündem olmayı başarmıştı.

Twitter, Trump’ın başarısı için çalıştı

Ayrıca Facebook’un yatırımcılarından ve Trump’ın destekçilerinden Peter Thiel de Trump ve Twitter ilişkisi hakkındaki tartışmalar sırasında, “Twitter bunca yıldır meğer Trump’ın başarısını sağlamak için çalışmış,” diyerek mikroblog servisinin Trump’ın basınla ilişkiler platformuna dönüşmesine vurgu yapmıştı.

Twitter’ın kurucu ortaklarından Ev Williams, medyaya verdiği yeni bir röportajda, bu konuda çok üzgün olduğunu ve Trump’ın zaferinde Twitter’ın rolü nedeniyle herkesten özür dilediğini dile getirerek, yeni bir tartışma başlattı.

Silikon Vadisi’nde Trump’a karşı oluşan tepkinin bir örneği olarak yorumlanan bu özrün, Trump’a oy veren kesim tarafından tepki görmesi şimdi Twitter’ın başını ağrıtabilir. Ayrıca başkan Trump’ın da ona karşı hakarete varan yorumlar yapan Silikon Vadisi çalışanları için hayatı zorlaştıran uygulamaları yürürlüğe koyduğu biliniyor. 

Trump hakkındaki olumsuz görüşlerini açıklayan Ev Williams ise bundan sonra Twitter içinde aktif rol almayacağını ve hissedar ve yönetim kurulu üyesi olarak, daha pasif bir role geçtiğini duyurdu. Elinden Twitter’ı düşürmediği bilinen Trump’ın ise Williams’a ne cevap vereceği merak ediliyor.

 

Intagram gençlerin zihin gelişimine zarar mı veriyor?

Intagram hakkında yapılan bir araştırma, fotoğraf paylaşım platformu hakkındaki tartışmaları alevlendirdi.

İngiltere’de The Royal Society for Public Health’ın yaptırdığı #StatusofMind isimli bir araştırmaya göre, Intagram gençlerin zihin gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Araştırmaya katılanlara, sosyal medya servislerinin anksiyete, yalnızlık hissi ve sosyal ilişkiler konusunda nasıl etkilerinin olduğu soruldu. You Tube ve Twitter en olumlu sonuçları alırken, Facebook ve Snapchat ise üçüncü ve dördüncü sırada geldi.

Zihinsel sorunların sebebi sosyal medya

Ancak araştırma hakkında yayınlanan raporda gençlerin birbiriyle iletişim kurmasını kolaylaştıran sosyal medya servislerinin, zihinsel sorunları da tetiklediğinin altı çizildi.

RSPH’nin raporuna göre, sosyal medyanın gençler arasında alkol, sigara ve uyuşturucu gibi bir bağımlık haline geldiği de vurgulanırken sosyal medya kullanımının gençlerin zihinsel hastalıklarında başrolü oynamaya başladığı hatırlatıldı.

Instagram ve Snapchat’in tamamen görselliğe odaklanmış platformlar olarak gençlerin yetersizlik duygusu ve anksiyete geliştirmelerini hızlandırdığını vurgulayan rapora göre gençlerin sosyal medya kullanımı hakkında yeni bir bakış açısı geliştirmek gerekiyor.

 

Qualcomm ayakkabı mı üretecek?

İşlemci devi Qualcomm, ayakkabı üretmeye hazırlanıyor olabilir mi? Kulağa garip geliyor olsa da şirketin 2015 yılında aldığı bir patent Qualcomm yöneticilerinin bu konuda çok ciddi olduklarını gösteriyor.

Qualcomm’un patentine göre içinde işlemcisi, modemi, kablosuz anteni, hareketi enerjiye dönüştüren sistemleri bulunan bir ayakkabı üretmek mümkün olacak. Ayakkabı ayrıca telefonla da bağlantı kurabilecek ve böylece kullanıcı farklı uygulamaları çalıştırabilecek. 

Sporcular için yeni imkanlar

Özellikle sporcuların antrenmanlarını daha iyi analiz etmeyi sağlayacak böyle bir IoT ayakkabının çok tutulabileceğini düşünen Qualcomm’un internetli ayakkabı fikrini tescil ettirdiği düşünülüyor.

Şirketin şimdiye dek akıllı ayakkabıyı üretmek için bir girişimde bulunmadığı biliniyor ancak IoT devrimi kontrolden çıkacak olursa, içinde Qualcomm işlemcileri bulunan akıllı ayakkabıları da görmemiz mümkün olacak.

WannaCry’ın ilacını İran buldu

0

Birkaç gün içinde 150 ülkede 300 binden fazla bilgisayara bulaşan fidye virüsü WannaCry’ı temizlemek için çabalar tüm hızıyla devam ediyor. Güvenlik uzmanları virüsün yayılmasını yavaşlatan çözümleri hayata geçirdiler ancak halihazırda virüsün bulaştığı bilgisayarları temizlemek için henüz bir çözüm üretilemedi.

Antivirüs firmaları virüsü temizleyecek bir uygulama üzerinde çalışırken ilk çözüm önerisi İran’dan geldi. İran’ın haber ajansı IFP’ye göre, İranlı güvenlik uzmanları WannaCry’ı tespit eden ve bulaştığı yerden silebilen bir uygulama geliştirdiler.

Tüm fidye yazılımlarını tanıyabiliyor

İran’ın geliştirdiği koruma uygulaması sadece WannaCry’ı tespit edip silmekle kalmıyor, başka fidye yazılımlarının da bilgisayara bulaşmasını önlüyor. İran’daki çok sayıda genç güvenlik uzmanının ortak çabasıyla oluşturulan Padvish isimli güvenlik uygulaması şimdilik İran içindeki WannaCry virüsünü temizlemek için kullanılıyor. İran dışındaki ülkeler ise Padvish’i kullanmak konusunda çok istekli görünmüyorlar. Ancak İran’ın soruna bir çözüm bulması, dünya çapında kullanımda olan global antivirüs markalarının da çözüme yakın olduğunun bir işareti kabul ediliyor.

ABD’de drone kayıt etme zorunluluğu kalktı

ABD’de hava sahasındaki uçuşları regule eden kamu otoritası FAA (Federal Aviation Administration) 2015 yılında aldığı kararla drone sahiplerinin drone’larını kayıt ettirme zorunluluğu getirmişti. Böylece kısa sürede 760 bin drone sahibi 1,6 milyon adet drone’u kayıt ettirirken 2017 yılında 2,3 milyon drone’un kayıt edilmesi bekleniyor. FAA’ya göre, 2020’ye ulaştığımızda kayıtlı drone’ların sayısı 20 milyonu geçecek.

Ancak ne var ki,  ABD’de bir mahkeme bu kayıt zorunluluğunu ortadan kaldırdı. John A. Taylor adında bir model uçak meraklısının açtığı davayı sonuçlandıran mahkeme, FAA’nın insanları drone’larını kayıt ettirmeye zorlayamayacağına karar verdi. Böylece ülkede drone kayıt dönemi de sona ermiş oldu.

Dünya bu kararı örnek alacak mı?

Model uçakları ve drone’ları hobi edinmiş kişiler için bir zafer anlamına gelen bu kararın, diğer ülkelerde de yankı bulması bekleniyor. Ancak, drone üreticilerinin de aralarında olduğu bir grup mahkemenin kararından hoşnut değil.

Dünyanın en büyük drone üreticisi Çinli DJI’ın CEO’su, drone’ları kayıt ettirmenin insanları drone kullanımı konusunda disipline ettiğini ve drone kullanıcılarının kurallara uymak konusunda daha dikkatli davranmaya sevk ettiğini vurgulayarak, hava limanları çevrelerinde drone uçuran sorumsuz drone sahiplerini işaret etti.

Mahkemenin yeni kararı ile birlikte ABD’de şehirlerin üzerinde, yaşam alanlarına çok yakın şekilde, tehlikeli biçimde uçan çok daha fazla drone’un görülmesi bekleniyor.

Google yapay zeka öncelikli politikaya geçiş yapıyor

1

Teknoloji devi Google, mobil devrimle beraber başlattığı mobil öncelikli politikasını değiştireceğini ve artık yapay zeka odaklı politikaya geçeceğini açıkladı. Google’ın CEO’su Sundar Pichai’nin açıkladığı bu paradigma değişimi ile Google artık odağını yapay zeka uygulamaları geliştirmeye verecek. 

İnternet, işletim sistemi, mobil/desktop uygulamalar, bulut, reklam, sosyal medya, video yayını, akıllı ev hizmetleri gibi sayısız alanda hizmet veren Google’ın şimdi tüm hizmetlerini yapay zeka alt yapısıyla birleştirmesi bekleniyor. Teknoloji devi bu adımı atmak için yıllardır büyük yatırımlar da yapıyor. Google’ın ABD ve Avrupa’da, milyarlarca dolar yatırdığı yapay zeka laboratuvarları bulunuyor. Şirketin Asistant hizmeti ise Amazon’un yapay zeka servisi Alexa ile yarışıyor. Asistant şimdiden Google Home isimli akkıllı ev asistanını çalıştırıyor ve kullanıcılarla sesli iletişim kurarak görevini yerine getirebiliyor. 

Otomobiller için de Google Asistant

Google’ın 2018’de de Asistant yapay zeka servisini yeni nesil otomobillere entegre etmesi bekleniyor. Böylece otomobil sürücüleri yol boyunca otomobilleri ile sesli iletişim kurarak komutlar verebilecekler. Alexa şimdiden böyle bir hizmet sunuyor ve Ford gibi bazı otomobil üreticileriyle beraber çalışıyor.

Tüm belirtiler gösteriyor ki, Google’ın da yapay zekaya odaklanmasıyla beraber, dünyada çok hızlı bir yapay zeka devrimi yaşanacak ve akıllı telefonların bir anda günlük hayatımızı işgal etmesi gibi, yapay zeka da hızla hayatımızın parçası olacak.

SoftBank’ın teknoloji yatırım fonu 93 milyar doları geçti

0

Japonya’nın dev telekom şirketi SoftBank’ın teknolojiye yatırım yapmak üzere kurduğu yatırım fonu Vision Fund 93 milyar doları geçti. 

Dünyadaki pek çok dev teknoloji şirketinde yatırımları olan Vision Fund böylece tek başına dünyadaki pek çok ülkenin hazinesinden daha zengin bir fona dönüşmüş durumda. Şirketin CEO’su Masayoshi Son ise fonun önümüzdeki altı ay içinde 7 milyar dolarlık eklemeyle 100 milyar dolarlık boyutu geçeceğinin altını çiziyor.

Tatiller Türkiye’de

Softbank’ın CEO’su Masayoshi Son’ın tatillerini Türkiye’de 3 yıldızlı mütevazı otellerde geçirmeyi sevdiği de biliniyor, Masayoshi Son’ın İngilizler’in işlemci teknolojisi geliştiren dev şirketi ARM’ı 31 milyar dolara satın aldığı anlaşmayı yine Türkiye’de üç yıldızlı bir otelin kafesinde imzalaması da dünya basınında gündem olmuştu.

Son geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Trump’a, SoftBank’ın ABD’de 50 bin yeni iş yaratacak şekilde ülkeye 50 milyar dolarlık yatırım yapma sözü vermesiyle de gündeme geldi. 

Dev fon şu anda, dünyanın en önemli yapay zeka çalışmalarına nakit sağlamasıyla da ön plana çıkıyor. Apple, Google, Facebook gbi dev şirketler de farklı projelerde SoftBank ile ortaklık sağlamak için şirketle sürekli görüşme halinde bulunuyor.

Fransa’da Dijital Bakanlığa millenial iş adamı atandı

0

Millenial jenerasyonu dijital teknolojinin içine doğmuş bir nesil olarak tanınıyor. Aynı zamanda farklı iş yapma kültürleri ve hayat beklentileri ile önceki nesillerden ayrılıyorlar. 

Fransa’nın 39 yaşındaki yeni cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ülkenin en genç cumhurbaşkanı oldu. Macron 39 olan yaşı ile millenial jenerasyonundan sayılmıyor ancak Macron’un ülkenin Dijital Bakanlığı’na atadığı 33 yaşındaki iş adamı Mounir Mahjoubi bir ülkede bakan olan ilk millenial oldu. Mounir Mahjoubi Cezayir göçmeni bir ailenin çocuğu olarak Fransa’da dünya gelmiş bir iş adamı. Böylece hem çok genç hem de Müslüman bir iş adamı Fransa hükumetinde yer bulmuş oldu.

Çok genç ama çok deneyimli

Fransa’nın yeni yürürlüğe koyduğu dijital bakanlığı, devlet kurumlarının internet ve teknoloji şirketleri ile ilişkilerini düzenleyen merci olarak hizmet veriyor. Dijital Bakan olarak atanan iş adamı Mounir Mahjoubi, ülkedeki önemli online yemek servislerinden birinin kurucusu olarak tanınıyor. Aynı zamanda pek çok startup’a da yatırım yapan bakan, Fransa’daki teknoloji çevreleri tarafından yakından tanınıyor. 

Genç bakan şimdi sadece Fransa’nın Google, Facebook ve Amazon gibi şirketlerle ilişkisini düzenlemeyecek aynı zamanda ülkedeki startup’ları geliştirmek için hizmet veren devlet girişimi La French Tech programını da kontrol edecek.