Twitter’ın, ABD Başkanlık seçimlerindeki rol uzun zamandır tartışmalara konu oluyordu. Başkan Trump da, “eğer Twitter olmasaydı Başkan seçilemeyebilirdim,” diyerek Twitter’ın başarısındaki rolünü kabul etmişti.
Seçim döneminde Twitter’ı çok yoğun kullanan Trump, neredeyse tüm açıklamlarını, tüm beyanlarını Twitter üzerinden vermiş, medya Trump’ın görüşlerine yer vermezken Trumo Twitter üzerinden yaptığı açıklamalarla sosyal medyada gündem olmayı başarmıştı.
Twitter, Trump’ın başarısı için çalıştı
Ayrıca Facebook’un yatırımcılarından ve Trump’ın destekçilerinden Peter Thiel de Trump ve Twitter ilişkisi hakkındaki tartışmalar sırasında, “Twitter bunca yıldır meğer Trump’ın başarısını sağlamak için çalışmış,” diyerek mikroblog servisinin Trump’ın basınla ilişkiler platformuna dönüşmesine vurgu yapmıştı.
Twitter’ın kurucu ortaklarından Ev Williams, medyaya verdiği yeni bir röportajda, bu konuda çok üzgün olduğunu ve Trump’ın zaferinde Twitter’ın rolü nedeniyle herkesten özür dilediğini dile getirerek, yeni bir tartışma başlattı.
Silikon Vadisi’nde Trump’a karşı oluşan tepkinin bir örneği olarak yorumlanan bu özrün, Trump’a oy veren kesim tarafından tepki görmesi şimdi Twitter’ın başını ağrıtabilir. Ayrıca başkan Trump’ın da ona karşı hakarete varan yorumlar yapan Silikon Vadisi çalışanları için hayatı zorlaştıran uygulamaları yürürlüğe koyduğu biliniyor.
Trump hakkındaki olumsuz görüşlerini açıklayan Ev Williams ise bundan sonra Twitter içinde aktif rol almayacağını ve hissedar ve yönetim kurulu üyesi olarak, daha pasif bir role geçtiğini duyurdu. Elinden Twitter’ı düşürmediği bilinen Trump’ın ise Williams’a ne cevap vereceği merak ediliyor.
Intagram hakkında yapılan bir araştırma, fotoğraf paylaşım platformu hakkındaki tartışmaları alevlendirdi.
İngiltere’de The Royal Society for Public Health’ın yaptırdığı #StatusofMind isimli bir araştırmaya göre, Intagram gençlerin zihin gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Araştırmaya katılanlara, sosyal medya servislerinin anksiyete, yalnızlık hissi ve sosyal ilişkiler konusunda nasıl etkilerinin olduğu soruldu. You Tube ve Twitter en olumlu sonuçları alırken, Facebook ve Snapchat ise üçüncü ve dördüncü sırada geldi.
Zihinsel sorunların sebebi sosyal medya
Ancak araştırma hakkında yayınlanan raporda gençlerin birbiriyle iletişim kurmasını kolaylaştıran sosyal medya servislerinin, zihinsel sorunları da tetiklediğinin altı çizildi.
RSPH’nin raporuna göre, sosyal medyanın gençler arasında alkol, sigara ve uyuşturucu gibi bir bağımlık haline geldiği de vurgulanırken sosyal medya kullanımının gençlerin zihinsel hastalıklarında başrolü oynamaya başladığı hatırlatıldı.
Instagram ve Snapchat’in tamamen görselliğe odaklanmış platformlar olarak gençlerin yetersizlik duygusu ve anksiyete geliştirmelerini hızlandırdığını vurgulayan rapora göre gençlerin sosyal medya kullanımı hakkında yeni bir bakış açısı geliştirmek gerekiyor.
İşlemci devi Qualcomm, ayakkabı üretmeye hazırlanıyor olabilir mi? Kulağa garip geliyor olsa da şirketin 2015 yılında aldığı bir patent Qualcomm yöneticilerinin bu konuda çok ciddi olduklarını gösteriyor.
Qualcomm’un patentine göre içinde işlemcisi, modemi, kablosuz anteni, hareketi enerjiye dönüştüren sistemleri bulunan bir ayakkabı üretmek mümkün olacak. Ayakkabı ayrıca telefonla da bağlantı kurabilecek ve böylece kullanıcı farklı uygulamaları çalıştırabilecek.
Sporcular için yeni imkanlar
Özellikle sporcuların antrenmanlarını daha iyi analiz etmeyi sağlayacak böyle bir IoT ayakkabının çok tutulabileceğini düşünen Qualcomm’un internetli ayakkabı fikrini tescil ettirdiği düşünülüyor.
Şirketin şimdiye dek akıllı ayakkabıyı üretmek için bir girişimde bulunmadığı biliniyor ancak IoT devrimi kontrolden çıkacak olursa, içinde Qualcomm işlemcileri bulunan akıllı ayakkabıları da görmemiz mümkün olacak.
Birkaç gün içinde 150 ülkede 300 binden fazla bilgisayara bulaşan fidye virüsü WannaCry’ı temizlemek için çabalar tüm hızıyla devam ediyor. Güvenlik uzmanları virüsün yayılmasını yavaşlatan çözümleri hayata geçirdiler ancak halihazırda virüsün bulaştığı bilgisayarları temizlemek için henüz bir çözüm üretilemedi.
Antivirüs firmaları virüsü temizleyecek bir uygulama üzerinde çalışırken ilk çözüm önerisi İran’dan geldi. İran’ın haber ajansı IFP’ye göre, İranlı güvenlik uzmanları WannaCry’ı tespit eden ve bulaştığı yerden silebilen bir uygulama geliştirdiler.
Tüm fidye yazılımlarını tanıyabiliyor
İran’ın geliştirdiği koruma uygulaması sadece WannaCry’ı tespit edip silmekle kalmıyor, başka fidye yazılımlarının da bilgisayara bulaşmasını önlüyor. İran’daki çok sayıda genç güvenlik uzmanının ortak çabasıyla oluşturulan Padvish isimli güvenlik uygulaması şimdilik İran içindeki WannaCry virüsünü temizlemek için kullanılıyor. İran dışındaki ülkeler ise Padvish’i kullanmak konusunda çok istekli görünmüyorlar. Ancak İran’ın soruna bir çözüm bulması, dünya çapında kullanımda olan global antivirüs markalarının da çözüme yakın olduğunun bir işareti kabul ediliyor.
ABD’de hava sahasındaki uçuşları regule eden kamu otoritası FAA (Federal Aviation Administration) 2015 yılında aldığı kararla drone sahiplerinin drone’larını kayıt ettirme zorunluluğu getirmişti. Böylece kısa sürede 760 bin drone sahibi 1,6 milyon adet drone’u kayıt ettirirken 2017 yılında 2,3 milyon drone’un kayıt edilmesi bekleniyor. FAA’ya göre, 2020’ye ulaştığımızda kayıtlı drone’ların sayısı 20 milyonu geçecek.
Ancak ne var ki, ABD’de bir mahkeme bu kayıt zorunluluğunu ortadan kaldırdı. John A. Taylor adında bir model uçak meraklısının açtığı davayı sonuçlandıran mahkeme, FAA’nın insanları drone’larını kayıt ettirmeye zorlayamayacağına karar verdi. Böylece ülkede drone kayıt dönemi de sona ermiş oldu.
Dünya bu kararı örnek alacak mı?
Model uçakları ve drone’ları hobi edinmiş kişiler için bir zafer anlamına gelen bu kararın, diğer ülkelerde de yankı bulması bekleniyor. Ancak, drone üreticilerinin de aralarında olduğu bir grup mahkemenin kararından hoşnut değil.
Dünyanın en büyük drone üreticisi Çinli DJI’ın CEO’su, drone’ları kayıt ettirmenin insanları drone kullanımı konusunda disipline ettiğini ve drone kullanıcılarının kurallara uymak konusunda daha dikkatli davranmaya sevk ettiğini vurgulayarak, hava limanları çevrelerinde drone uçuran sorumsuz drone sahiplerini işaret etti.
Mahkemenin yeni kararı ile birlikte ABD’de şehirlerin üzerinde, yaşam alanlarına çok yakın şekilde, tehlikeli biçimde uçan çok daha fazla drone’un görülmesi bekleniyor.
Teknoloji devi Google, mobil devrimle beraber başlattığı mobil öncelikli politikasını değiştireceğini ve artık yapay zeka odaklı politikaya geçeceğini açıkladı. Google’ın CEO’su Sundar Pichai’nin açıkladığı bu paradigma değişimi ile Google artık odağını yapay zeka uygulamaları geliştirmeye verecek.
İnternet, işletim sistemi, mobil/desktop uygulamalar, bulut, reklam, sosyal medya, video yayını, akıllı ev hizmetleri gibi sayısız alanda hizmet veren Google’ın şimdi tüm hizmetlerini yapay zeka alt yapısıyla birleştirmesi bekleniyor. Teknoloji devi bu adımı atmak için yıllardır büyük yatırımlar da yapıyor. Google’ın ABD ve Avrupa’da, milyarlarca dolar yatırdığı yapay zeka laboratuvarları bulunuyor. Şirketin Asistant hizmeti ise Amazon’un yapay zeka servisi Alexa ile yarışıyor. Asistant şimdiden Google Home isimli akkıllı ev asistanını çalıştırıyor ve kullanıcılarla sesli iletişim kurarak görevini yerine getirebiliyor.
Otomobiller için de Google Asistant
Google’ın 2018’de de Asistant yapay zeka servisini yeni nesil otomobillere entegre etmesi bekleniyor. Böylece otomobil sürücüleri yol boyunca otomobilleri ile sesli iletişim kurarak komutlar verebilecekler. Alexa şimdiden böyle bir hizmet sunuyor ve Ford gibi bazı otomobil üreticileriyle beraber çalışıyor.
Tüm belirtiler gösteriyor ki, Google’ın da yapay zekaya odaklanmasıyla beraber, dünyada çok hızlı bir yapay zeka devrimi yaşanacak ve akıllı telefonların bir anda günlük hayatımızı işgal etmesi gibi, yapay zeka da hızla hayatımızın parçası olacak.
Japonya’nın dev telekom şirketi SoftBank’ın teknolojiye yatırım yapmak üzere kurduğu yatırım fonu Vision Fund 93 milyar doları geçti.
Dünyadaki pek çok dev teknoloji şirketinde yatırımları olan Vision Fund böylece tek başına dünyadaki pek çok ülkenin hazinesinden daha zengin bir fona dönüşmüş durumda. Şirketin CEO’su Masayoshi Son ise fonun önümüzdeki altı ay içinde 7 milyar dolarlık eklemeyle 100 milyar dolarlık boyutu geçeceğinin altını çiziyor.
Tatiller Türkiye’de
Softbank’ın CEO’su Masayoshi Son’ın tatillerini Türkiye’de 3 yıldızlı mütevazı otellerde geçirmeyi sevdiği de biliniyor, Masayoshi Son’ın İngilizler’in işlemci teknolojisi geliştiren dev şirketi ARM’ı 31 milyar dolara satın aldığı anlaşmayı yine Türkiye’de üç yıldızlı bir otelin kafesinde imzalaması da dünya basınında gündem olmuştu.
Son geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Trump’a, SoftBank’ın ABD’de 50 bin yeni iş yaratacak şekilde ülkeye 50 milyar dolarlık yatırım yapma sözü vermesiyle de gündeme geldi.
Dev fon şu anda, dünyanın en önemli yapay zeka çalışmalarına nakit sağlamasıyla da ön plana çıkıyor. Apple, Google, Facebook gbi dev şirketler de farklı projelerde SoftBank ile ortaklık sağlamak için şirketle sürekli görüşme halinde bulunuyor.
Millenial jenerasyonu dijital teknolojinin içine doğmuş bir nesil olarak tanınıyor. Aynı zamanda farklı iş yapma kültürleri ve hayat beklentileri ile önceki nesillerden ayrılıyorlar.
Fransa’nın 39 yaşındaki yeni cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ülkenin en genç cumhurbaşkanı oldu. Macron 39 olan yaşı ile millenial jenerasyonundan sayılmıyor ancak Macron’un ülkenin Dijital Bakanlığı’na atadığı 33 yaşındaki iş adamı Mounir Mahjoubi bir ülkede bakan olan ilk millenial oldu. Mounir Mahjoubi Cezayir göçmeni bir ailenin çocuğu olarak Fransa’da dünya gelmiş bir iş adamı. Böylece hem çok genç hem de Müslüman bir iş adamı Fransa hükumetinde yer bulmuş oldu.
Çok genç ama çok deneyimli
Fransa’nın yeni yürürlüğe koyduğu dijital bakanlığı, devlet kurumlarının internet ve teknoloji şirketleri ile ilişkilerini düzenleyen merci olarak hizmet veriyor. Dijital Bakan olarak atanan iş adamı Mounir Mahjoubi, ülkedeki önemli online yemek servislerinden birinin kurucusu olarak tanınıyor. Aynı zamanda pek çok startup’a da yatırım yapan bakan, Fransa’daki teknoloji çevreleri tarafından yakından tanınıyor.
Genç bakan şimdi sadece Fransa’nın Google, Facebook ve Amazon gibi şirketlerle ilişkisini düzenlemeyecek aynı zamanda ülkedeki startup’ları geliştirmek için hizmet veren devlet girişimi La French Tech programını da kontrol edecek.
Tam bir hafta önce ortaya çıkan ve ilk gününde 100 bine yakın bilgisayara bulaşarak büyük panik yaratan WannaCry tehdidi artık geçmiş olabilir mi?
İlk birkaç günde 300 bin bilgisayara bulaşan WannaCry, özellikle İngiltere’de 22 yaşında genç bir araştırmacının virüs kodunda bulduğu domain ismini tescil ettirmesiyle yayılımını durdurdu. Ardından ulusal dijital güvenlik kurumlarının aldıkları önlemler ve kurumların IT yöneticilerinin bilinçlenmesi sayesinde yeni WannaCry vakalarının ortaya çıkması engellendi.
Virüsün bulaştığı 300 bin bilgisayardan ise sadece birkaç yüz tanesinin ödeme yapmış olduğu anlaşıldı. Saldırıyı düzenleyen hackerlar sadece 90 bin dolar seviyesinde bir fidye toplamayı başarabildiler ki, bu rakam bu seviyede bir saldırı için çok küçük bir miktar. Hacker’ların CIA ve NSA tarafından kullanılan gizli açığı başka bir devlete satması halinde bile daha çok para kazanacaklarının altı çiziliyor. Ancak açığı virüs yaratmak için kullandıklarından artık söz konusu açık deşifre olmuş durumda ve “para etmiyor.”
Attıkları taş ürküttükleri kuşa değmedi
IT yöneticilerinin ise, 300 bin bilgisayardan çoğunu formatlayıp sistemleri yeniden yüklemeyi tercih ettikleri görülüyor. Bu da artık iş dünyasına hakim olan bulut sistemlerinin pozitif etkisi olarak yorumlanıyor. Formatlanan bilgisayarlarda sadece çok küçük bir verinin kaybolmuş olduğu ancak diğer önemli verilerin bulut depolama sistemlerinde yer alması nedeniyle sorun yaşanmadığı düşünülüyor. Yani fidyeci hacker’lar, bulut depolama servislerinin altın günlerini yaşadığı bu dönemde, insanları bilgisayarındaki verileri silmekle tehdit etmesi artık”para etmiyor.”
Öte yandan bu saldırının, kısa süre önce Twitter, Spotify gibi dev sistemleri çökerten ve IoT kaynaklı olan global Mirai saldırısının devamı gibi düşünmek gerekiyor. Zira hackerların artık global saldırılar gerçekleştirmeyi daha fazla deneyeceği, geliştirilen her zararlının global bir tehdit olduğu hatırlatılıyor.
ABD’li teknoloji devi IBM, on yıllardır arkasında durduğu “evden çalışma” politikasına son verdiğini açıkladı. IBM’in CEO’su Ginni Rometty’nin yaptığı duyuru ile şirket evden çalışan on binlerce çalışanını, tüm eşyalarını toplayıp ofislere geri dönmeye çağırdı.
Toplamda 380 bin çalışanı olan IBM, dünyada evden çalışma politikasını onlarca yıldır en güçlü şekilde destekleyen firma olarak biliniyordu. Öyle ki şirketin on binlerce çalışanı evden hizmet veriyordu.
Ancak IBM’in CEO’su daha üretken bir iş ortamı yaratmak adına IBM’in alt yapı ve ofis yatırımları yaptığını, bundan sonra çalışanlarını ofiste görmek istediklerini açıkladı. Ofise geri dönmek istemeyen çalışanların ise işten çıkarılacağının altını çizdi.
Genç beyaz yakalılar rahatsız
Öte yandan, ev ofis düzeninde çalışmayı seven çok sayıda Millenial’ın IBM’in yeni politikasından hiç hoşnut kalmayacağı ve şirketten istifa edeceği düşünülüyor. Ayrıca yeni iş arayan gençlerin de IBM’i son seçenek olarak değerlendireceği tahmin ediliyor zira özellikle ABD’de teknoloji şirketleri evden çalışma formatını yaygın olarak destekliyor.
IBM’in ise bir süredir iyi gitmeyen işlerini yeniden toparlamak ve daha atik, daha dinamik, daha etkili politikalar geliştirmek için uzun yıllardır uyguladığı evden çalışma formatına son verdiği düşünülüyor. Eğer IBM’in yeni “ofiste çalışma” formatı başarılı olursa, iş dünyasında pek çok şirketin de verimliliğini artırmak adına aynı politikayı uygulamaya başlaması bekleniyor.
Drone’ları kargo taşımacılığında kullanmak konusunda önemli çalışmaları olan ve şehir merkezleri dışında yaşan müşterilerine drone’lar ile aynı gün içinde kargo ulaştırma hizmetini de yaygın olarak test eden Amazon, şimdi Paris’te bir drone araştırma merkezi kuruyor.
Paris’in banliyölerinde kurulan araştırma ofisinde, drone trafiğini yönetecek yapay zeka yazılımı geliştirecek mühendisler istihadam edilecekken, Paris ofisinin şehir merkezlerindeki drone trafiğini test etmek için ilk şehirlerden biri olabileceği de düşünülüyor. ABD’de şehir merkezlerinde drone uçurmak konusundaki katı yasalar nedeniyle test yapmanın çok zor olacağını düşünen Amazon’un bu çalışmalarını Fransa’ya kaydırmayı planlıyor olması da mümkün.
30 dakikada sipariş teslimi
Amazon’un Prime Air servisi ile sipariş edilen ürünü 30 dakika içinde şehrin her yerine ulaştırma hedefi bulunuyor. Bu amaç için de drone’ların tüm lojistik operasyonunu yönetecek yapay zekaya ihtiyaç duyuluyor. Fransa’daki araştırma ofisinin bu problemi çözecek çalışmalar yapması bekleniyor. Amazon’un ayrıca ABD, Avusturya, İsrail ve İngiltere’de de drone geliştirme merkezleri bulunuyor. İngiltere’deki ofiste ileri derecede gelişmiş yapay zeka çalışmaları yapıldığı biliniyordu. Amazon şimdi Fransanın yapay zeka konusundaki yetenekli isimlerini de ekibine katmış olacak.
Sosyal medya devi Twitter, bir süre hizmet veremedi.
Daha önce yaşanan anlık kesintilerin aksine, biraz daha uzun süren erişim problemi, kullanıcılarda merak uyandırdı.
Twitter’ın sistemlerindeki performansını ve anlık durumunu paylaştığı özel sayfasında bu aksaklık, net bir şekilde görülebiliyor.
Son günlerde yaşanan güvenlik probleminin, internet devine musallat olup olmadığı hakkında bir bilgi yok.
Yaşanan erişim probleminin altyapı mı yoksa güvenlik sorunu mu olduğu konusunda net bilgileri ilerleyen dakikalarda öğrenmiş olacağız.
Çin’in Güney Çin Denizi’nde dün gerçekleştirdiği “yanan buz” adıyla da bilinen gaz hidrat çıkarma denemesi neticesinde aralıksız 187 saat doğalgaz üretildi.
Çin’in ilk kez gerçekleştirdiği denizde yanan buz denemesinin enerji üretimi ve tüketiminde küresel bir devrime sebep olabileceği düşünülüyor.
Bu başarının arkasında, Güney Çin Denizi’nin Shenhu bölgesinde sürdürülen 20 yıllık çalışmalar var.
Japon elektronik devi Fujitsu, quantum bilgisayar teknolojisi üzerinde yapay zeka teknolojileri geliştirmek üzere 1QBit ile işbirliği anlaşması imzaladıklarını duyurdu.
Yeni işbirliği sayesinde, iki şirket 1QBit’in halihazırda quantum bilgisayarlar için geliştirdiği öğrenen makineler ve yapay zeka uygulamalarını endüstrinin kullanabileceği pratik uygulamalara dönüştürmeye odaklanacaklar. 1QBit bu uygulamalar için yazılım geliştirirken Fujitsu ise gerekli dolan quantum bilgisayarların donanımlarını sağlayacak.
Fujitsu’nun quantum bilgisayarları
Fujitsu halen Toronto Üniversitesinde quantum bilgisayar üretmek için yapılan çalışmaların içinde de bulunuyor ve üniversitenin geliştirdiği quantum bilgisayarları üretebilme yeteneğine sahip bulunuyor.
1QBit ise quantum bilgisayarlarla iletişim kurabilmeyi sağlayan yazılım arayüzleri ve uygulamalar geliştiriyor. geliştiriyor
İşlemci devi Qualcomm, yeni bir alanda önemli bir teknoloji geliştirerek şirketin geleceğini garanti altına almaya çalışıyor. Neredeyse tüm mobil cihazlara işlemci sağlayan Qualcomm, şimdi ise elektrikli araçların hareket halinde şarj olmasını sağlayan dinamik şarj teknlolojini (DEVC) geliştiriyor.
Qualcomm’un test etmeye başladığı yeni teknoloji sayesinde elektrikli araçlar, asfalt üzerinde yollarına devam ederken, yolun altına döşenmiş şarj sistemi sayesinde pillerini doldurabilecekler. Fransa’da test için yol üzerine kurulan yaklaşık 100 metrelik test alanında araçlar 20kW’a kadar pillerini şarj edebiliyorlar. Qualcomm’un bu şarj teknolojisini, mobil cihazları kablosuz olarak şarj etmek için geliştirdiği teknolojinin üzerine kurduğu vurgulanıyor.
Qualcomm mu yoksa Honda mı?
Qualcomm’un FABRIC ismini verdiği teknolojinin ilk alıcısı ise halihazırda ülkede kilometrelerce yolu elektrikli otomobiller için kablosuz şarj teknolojileri ile donatan Fransa olabilir. Qualcomm bu amaçla testlerinde Fransız Renault marka elektrikli araçları kullanarak teknolojinin Fransız ürünlerine uyumluluğunu da test etmiş oluyor. Ancak Qualcomm bu alanda rakipsiz değil. Honda şimdiden benzer bir teknolojiyi test ediyor ve Qualcomm’dan daa başarılı sonuçlar elde ediyor.
Türkiye İş Bankası’nın ana destekçisi olduğu ve Kolektif House’un yöneteceği Workup Girişimcilik Programı başladı. Girişimcileri ihtiyaç duydukları alanda destekleyerek iş fikirlerini geliştirmeye ve işlerini büyütmelerine yardımcı olacak, teknolojik iş fikri ya da erken aşama girişimi olanlar için tasarlanmış bir girişimcilik programı olan Workup’a ilk aşamada 10 girişim kabul edildi.
Programa kabul edilen girişimlere iş fikri geliştirme, yalın girişimcilik metotları, araştırma ve müşteri geliştirme, ekip kurma ve yönetme, hukuk, finans ve muhasebe, pazarlama ve sunum teknikleri, satış ve pazarlama eğitimleri, devlet hibeleri ve teknik danışmanlık desteği, mentor desteği verilecek. Program kapsamında ayrıca, girişimlerin en verimli şekilde çalışabileceği, içinde beyin fırtınası yapabilecekleri toplantı odalarıyla birlikte ofis ve çalışma ortamı da sunulacak.
Workup’ta girişimler, farklı sektörlerin deneyimli mentorları ile buluşacaklar. Program süresince mentorlar her bir girişim ile birebir görüşmeler yapacak ve bu görüşmelerde iş stratejisi, pazarlama, iş geliştirme ve müşteri kazanım gibi konularda girişimlere destek olacak, eksiklerini gidermeleri için yol gösterecek.
Girişimcilik programları yeni ekonomiyi desteklemede büyük önem taşıyor
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Sezen, programa ilişkin düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, girişimcilik ekosistemini büyütmek üzere bir süredir yürüttükleri yoğun faaliyetleri Workup ile bir üst boyuta taşıyacaklarını vurguladı. Sezen, şunları kaydetti: “Girişimcilik ekosisteminin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de olağanüstü bir gelişim gösterdiğini görüyoruz. Ülkemizin en önemli ihtiyacı olan teknoloji odaklı iş yapış biçimlerinin yaygınlaşması ve katma değerli dijital iş modellerinin hayata geçmesi olmazsa olmazlarımızdan. Bunu gerçekleştirecek teknoloji odaklı girişimleri doğru şekilde yönlendirip doğru kişi ve kurumlarla bir araya getirip onlara yol göstermek, rehberlik etmek Bankamızın önemli amaçları arasında yer almaktadır. Bu bakış açısıyla Workup programını hayat geçirdik. Programa seçilen girişimlere konusunda uzman bankamız yöneticileri tarafından mentorluk desteği verilecek olup, bankamız ve iştirakleri ile işbirliği yapma, müşteri ve geniş iş ortağı ağına erişim imkânına da sahip olacaklar.”
Programın başvuru alım ve seçim sürecine ilişkin bilgi veren baş mentor Ömer Erkmen de programa başvuruları nisan ayı boyunca workup.ist üzerinden topladıklarını, dünyanın dört bir yanından toplamda 451 başvuru aldıklarını söyledi. Programa ilk aşamada 10 girişim kabul ettiklerini, girişimleri seçerken belli kriterleri esas aldıklarını belirten Erkmen, ekibe ve işin etki potansiyeline, ayrıca işin mutlaka ölçeklenebilir olmasına önem verdiklerini vurguladı.
Workup programına seçilen girişimler:
Banamama.co: Evcil dostların mamalarını, sağlık ve bakım ürünlerini sahipler için takip eden ve tekrar sipariş vermeye gerek kalmadan aylık abonelik modeliyle adrese teslim çalışan, sahipler arasında aynı zamanda sosyal bir ağ olan online platform E-kira: Ev sahipleri için kira tahsilatını ve takibini kolaylaştıran, kiracılar için farklı ödeme seçenekleri sunarak kira ödemelerinin düzenli yapılmasını sağlayan online platform Boostfy: Instagramı portfolyo olarak kullanan kullanıcılar için geliştirilmiş bir Instagram otomasyon yazılımı ya da Instagram üzerinde beğenileri belirli bir hedefleme ile otomatize ederek Instagram hesabının büyümesini hızlandıran bir SaaS uygulaması Mangr: Arkadaşlarınla kolay ve ücretsiz para transferi yapabildiğin sosyal ağ Octovan: Aylık ücret ödemeden, nakliye ihtiyacı olan müşterilerle, ticari araç sahiplerini buluşturan online platform MobilyaTakip: Mobilya üretimi veya satışı yapan, her büyüklükte mobilya firmasının işini kolaylaştırmaya ve daha verimli hale getirme odaklı, iş yönetim yazılımı LeadTime: Basit ve eğlenceli bir ajanda sayfası üzerinden, geleceğe mesaj gönderilebilen video tabanlı sosyal medya uygulaması Stubridge: Üniversite öğrencilerinin ders gruplarında sınıf arkadaşlarıyla tanışıp, sohbet ederek not paylaştığı online platform ve uygulama Overdose Caffeine VR: Mimari ve endüstriyel projeleri, gerçek bir deneyime dönüştüren sanal gerçeklik çözümleri Rone: Haber ajansları ile yayımcılar için metin içeriği ve okuyucu analizi yapan SaaS girişimi
Sürekli patent trolleri ve onların milyar dolarlık tazminat davaları ile boğuşmak zorunda olan Apple, şirket avukatlarından birinin patent trolleri ile ortak olduğu gerçeği ile sarsıldı.
Her şey bir yıl kadar önce FlatWorld isimli bir şirketin Apple’a milyar dolarlık telif ihlali davası açması ile başladı. Mahkemenin kısa süre önce davacı hakkındaki belgeleri serbest bırakmasıyla Apple’ın FlatWorld’e ait patentleri izinsiz kullandığını iddia eden firmanın %35 hissesinin Apple’da çalışan bir avukat tarafından kontrol edildiği anlaşıldı.
Davacı şirketin ortağı Apple’ın avukatı
Apple’ın bulgularına göre firmanın %35 hissesine sahip olan avukat Jennifer McAleese, Apple’ karşı başlatılan patent davalarında, patent sahibi olduğunu iddia eden kişileri dava açmaya ikna eden anahtar kişi olarak tespit edildi. Ancak Jennifer McAleese aynı zamanda 2007’den beri Apple’ın patent davalarını yürüten hukuk bürosu Morgan, Lewis & Bockius’da çalışan ve Apple davalarını kontrol eden avukat John McAleese’ın eşi çıktı. Diğer bir deyişle, McAleese ailesi hem Apple’ın patent avukatı hem de FlatWorld’un ortağı olarak, ikili oynuyordu.
Apple’a göre John McAleese, Apple’ın patentleri hakkında tonlarca gizli belgeye erişimi olan biri ve bu bilgileri eşine sızdırarak patent trollerinin Apple’dan haksız kazanç sağlamasına katkıda bulunuyor. John McAleese bu suçlamaları kabul etmese de Apple’ın avukatlarının konuyu mahkemeye götürmesine engel olamadı.
Olayın ortaya çıkmasının ardından hukuk bürosu Morgan, Lewis & Bockius, John McAleese’ı işten çıkardı. Web sitesinden ismini sildi. John McAleese’ın ofis numarasını arayanlar ise “John McAleese artık kurumda çalışmıyor,” mesajını aldılar.
Apple şimdi bu gelişmeleri öne sürerek mahkemeden FlatWorld davasının düşürmesini istiyor. McAleese’ler ise eğer başarılı olabilselerdi Apple’dan milyar dolarlara ulaşan tazminatlar alabileceklerdi.
Grafik işlemcileri üreticisi Nvidia, büyük bir endişe yaşamaya başladı. Bu güne kadar AMD’nin zayıf rekabeti dışında piyasada ürünlerine alternatif bulunmadığından tahtın keyfini süren firma artık dev bir isimle rekabet etmek zorunda kalabilir.
Google’dan gelen haberlere göre teknoloji devi artık Nvidia’ya alternatif oluşturacak işlemciler üretecek. Ancak Google’ın yakın zamanda ekran kartları veya grafik işlemcileri üretmesi beklenmiyor. Nvidia işlemcileri ile rekabet edecek Google işlemcileri yapay zeka işlemlerine odaklanmış olacak.
Google’dan özel işlemci
Dünyanın en büyük sunucularını işleten Google, daha önce de kendi işlemcilerini üretiyor ve bunları piyasaya sürmeden kendi sunucularında kullanıyordu. Google bu kez yapay zeka işlemlerinde kullanılan Nvidia’nın GPU’larına alternatif olarak, tamamen yapay zekaya odaklanmış TPU’lar (tensor processing unit) geliştirip üretecek. Bu gelişme nedeniyle Nvidia yıllık raporunda Google’ı rakipleri arasında saymaya başladı. Hatta Google’ın Cloud servisleri bile Nvidia’nın rakipleri arasına girdi.
Google bu işlemcileri ağırlıklı olarak kendi yapay zeka servisleri için kullanacak olsa da, yapay zeka konusunda standart olarak kullanılan Nvidia’nın GPU’larından daha iyi sonuçlar alması halinde piyasadaki Nvidia müşterilerinin yapay zeka işlemleri için Google’ın kapısına dayanması bekleniyor. Bu da Nvidia’nın hisse değerinin hızla düşmesi anlamına geliyor.
İnternet devi Google, geliştiriciler konferansı I/O’da iş ortakları ile buluştu ve Google ekosistemi hakkında önemli duyurular ve tanıtımlar yapmaya başladı. Bunlar arasında en dikkat çekenlerden biri, Android hakkındaki rakamlar oldu.
Google’ın açıklamalarına göre 2016’da 2 milyar aylık aktif Andorin kullanıcısı sayısına ulaşan Google, Android uygulamalarında da yeni bir rekora ulaştı. 2015 yılında 65 milyar adet Android uygulaması indiren Android kullanıcıları 2016 yılında 82 milyar adet uygulama indirdiler.
1 milyon geliştirici
Google Play’e uygulama yükleyen geliştiricilerin sayısı ise 1 milyonu aştı. Bu da yılda %35 oranında artış anlamına geliyor. Platformda indirilen uygulamaların sayısı arttıkça bu artıştan kazanç sağlamak isteyen geliştiricilerin sayısı da büyük bir hızla artıyor.
2016 ile birlikte bir milyar düzenli kullanıcı sayısını geçen Google ürünlerinin sayısı da yediye yükselmiş oldu: Android, Chrome, Google Play, Gmail, Maps, Search ve YouTube. İki ürün ise bir milyar kullanıcı sınırına doğru hızla ilerliyor: Google Drive 800 milyon kullanıcıya, Google Photos ise 500 milyon kullanıcıya ulaşmış durumda.