Mac kullanan şirketler için Kaspersky çözümü

0
1442215568_SertanSel__ukMac OS halihazırda uç nokta pazarının dikkate değer bir oranını elinde bulunduruyor (yaklaşık %6) ve büyümeye devam ediyor, diğer yandan Mac’e özel zararlı yazılımların da sayısı da artıyor. Bir diğer yaygın trend ise heterojen ağların orta ölçekli ve kurumsal şirketler arasında geniş çapta kullanılıyor olması. Modern kurumlarda kullanılan platformların çeşitliliği (Windows, Mac, Linux ve diğer sanal ortamlar) BT ortamını ve değerli kurumsal verileri korumayı zorlaştırıyor. Buna ek olarak merkezi olmayan bilgi işlem, BT varlıklarının ve kurumsal verilerin güvenliğini sağlamayı daha da zor bir iş haline getiriyor. Bu trendlere yanıt olarak Kaspersky Lab, Kaspersky Endpoint Security for Business paketini Kaspersky Endpoint Security 10 for Mac ile güncelledi. Yeni Kaspersky Endpoint Security for Mac, heterojen BT ortamlarını koruma ihtiyacı doğrultusunda tasarlanmış güçlü bir derin koruma, verimlilik ve sorunsuz yönetim kombinasyonu. Uygulanması ve kullanımı kolay geniş bir araç ve teknoloji yelpazesi sunuyor. Bu popüler kurumsal güvenlik çözümünün yeni sürümünde mevcut özellikler Mac sahiplerine yeni güvenlik avantajları sağlayacak. Kaspersky Lab’ın Kaspersky Security Network’ü ile entegrasyon, kurumların, zararlı yazılımların ve diğer şüpheli faaliyetlerin hızlı bir şekilde belirlenmesinde bulut odaklı güvenlik zekasının avantajlarından faydalanmasına olanak tanıyacak. Kaspersky Lab’ın Network Attack Blocker bileşeni şirket ağlarındaki şüpheli faaliyetleri izler ve şirketin BT uzmanlarının şüpheli bir davranış tespit edildiğinde sistemlerinin nasıl yanıt vereceğini önceden belirlemesine olanak tanır. Network Attack Blocker bileşeninin amacı, bağlantı noktası tarama, hizmet reddi saldırıları, ara bellek aşım saldırıları ve ağ üzerinde çalışan programlar ve hizmetlere karşı düzenlenen diğer uzak kötü niyetli eylemler dahil tüm ağ saldırılarını engellemektir. Müşterileri ve çalışanlarını web tehditlerine karşı güvende tutmak için Kaspersky Lab, Kaspersky Endpoint Security for Mac çözümünü Web Protection ve Anti-phishing(Web Koruma ve Kimlik Avcılığı Önleme) teknolojisiyle tamamladı. Bu teknoloji tüm gelen ve giden trafiği tarar, sistem kaynaklarını etkilemeden zararlı komut dosyalarını engeller ve müşterilerinin, sahte (kimlik avcılığı) siteler aracılığıyla özel ve finansal bilgilerine erişim sağlamaya çalışan siber suçlularla yüzleşmesine yardımcı oluyor. Sonuç olarak Mac’e özel tehditlerden korunma seviyesinde bir yükselme gerçekleşiyor.

Perakendede yükselen trend yeni ödeme teknolojileri

0
retail-28-10 Eylül tarihleri arasında Roma’da düzenlenen Dünya Perakende Kongresi, geniş katılımla tamamlandı. Kongre boyunca MasterCard’ın açıkladığı sonuçlar ve anketler, perakende dünyasında tüketicilerin yenilikçi ödeme teknolojilerine yatkınlığını ortaya koydu. MasterCard, Dünya Perakende Kongresi’nde temassız ödemelerdeki sınırı yükselteceğini duyurdu. Avro bölgesinde 25 Avro olan tek seferde temassız ödeme limiti 2017 yılında yükseltilecek. Böylece tüketiciler PIN kodu ya da telefonlarında parmak izi okutarak daha yüksek meblağda alışverişlerini de temassız olarak yapabilecek. 2020 yılında Avrupa’da tüm POS makinelerinde temassız ödemelerin kabul edileceğini duyuran MasterCard böylece temassız ödemelerin standartlaşması yolunda yeni bir adım atmış oldu. Avrupa’da tüketicilerin temassız ödeme tercihi giderek artıyor. 2015’in ikinci çeyreği verilerine göre temassız ödemeler bir önceki yıla nazaran %170 büyüdü. Temassız ödemeyi hali hazırda kullanmakta olan tüketicilerin temassız ödeme kullanma alışkanlığı da %20 arttı. 2014’ün ikinci çeyrek verilerine kıyasla 2015’in ikinci çeyreğinde temassız harcamalar Avro bazında tam üç katına çıktı. Her iki temassız ödemenin biri gıda alışverişlerinde yapıldı. Her 10 alışverişten biri ise perakende mağazalarında gerçekleşti. Avrupa’da 40 ülkede temassız ödemeler kullanılıyor. %61 kullanım oranıyla Çek Cumhuriyeti öne çıkıyor. Büyüme trendlerine göre Polonya %41 ile, Macaristan %27 ile ve Slovakya %27 ile temassız ödemeyi en çok benimseyen ülkeler arasında yer alıyor. Sosyal medyada temassız ödemeye ilgi büyük MasterCard, tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarına yönelik olarak sosyal mecralar üzerinde gerçekleştirdiği “Sosyal Perakende Araştırması”nı da Dünya Perakende Kongresi’nde kamuoyuyla paylaştı. MasterCard ile Prime Research’in 1,6 milyon adet sosyal medya mesajını analiz ederek ortaya çıkardığı veriler dünya çapında toplam 61 farklı pazardan derlendi. 12 ay süren veri toplama ve analiz çalışmasıyla tüketicilerin sosyal medyadaki alışveriş ve perakende yorumları değerlendirildi. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Avrupa bölgesinde dijital cüzdanlar ve uygulama içi ödeme teknolojileriyle ilgili olumlu mesajlar %93 oranında seyrediyor. Temassız ödemeler ise %91 oranında sosyal alışveriş yorumlarında yer alıyor. Avrupa’da sosyal medya üzerinden olumlu şekilde bahsedilen iki sektör eğlence ve moda olarak %95 ile birinci sırayı paylaşıyor. MasterCard Sosyal Perakende Araştırması’nın sonuçlarına göre yeni ödeme teknolojileri en çok konuşulan konuların başında geliyor. %77 oranında olumlu yorum ile yeni dijital ödemeler konusu, özellikle ulaşım sektöründe öne çıkıyor. Seyahatlerinde cüzdanlarını çıkarmadan ödemeleri gerçekleştirebilmek ve mobil ödemeleri kullanmak tüketicilerin olumlu karşıladığı bir gelişme olarak dikkat çekiyor. Bilinçli tüketiciler doğru fiyata doğru ürün için araştırma yapıyor MasterCard’ın Dünya Perakende Zirvesi’nde yayımladığı Omnishopper anketine göre tüketiciler günümüzde alışveriş öncesinde internetten daha çok araştırma yapıyor ve mağazalarda daha az zaman geçiriyor. Her 10 tüketiciden 6’sı ideal fiyatı kafalarında oturtmak için internette zaman geçiriyor. Araştırmaya katılanların %51’i tüketicinin ihtiyacını tam olarak anlamayan satıcılardan hoşlanmadığını itiraf ediyor. Omnishopper anketine katılanların %80’i, internetteki alışveriş sitelerinden fiyat araştırmasının yanında, mağaza içindeyken akıllı telefonlarıyla fiyat kıyasladığını söylüyor. Tüm perakende alışverişlerinin %7,5’lik kısmını teşkil eden e-ticaretteki büyüme durgunlaşırken, bilinçli tüketiciler hızlı alışveriş, daha iyi müşteri hizmeti ve sosyal bir alışveriş deneyimi için yüz yüze alışverişi tercih ediyor. Dijital çağın bilinçli tüketicileri daha sadık. Parmak uçlarında sayısız seçenek olmasına ve eskisine nazaran daha çetin araştırmalar yapmalarına rağmen sadece %26 yeni bir mağazadan alışveriş yapmak istiyor. Genelde tanıdıkları ve bildikleri mağazaları tercih ettiklerini ifade ediyorlar. Bu da yeni müşteriler çekmek isteyen perakendeciler için bir risk oluşturuyor. Dünya çapında tüketicilerin %80’i mağaza içinde ve online alışverişte paralarının tam karşılığını aldığını düşünüyor. %82 için ise alışverişte en büyük mutluluk doğru fiyata doğru ürünü bulmak. Tüketiciler artık alışverişlere ürün odaklı yaklaşıyor. Aradıkları ürün dışında sürpriz alışverişler yapmıyorlar ve %73 aradığı ürünün stokta olmadığını öğrenince hayal kırıklığı yaşıyor. Bu veri perakendeciler için depo yönetiminin önemini ortaya koyuyor.

Hastaneler HIMSS projesi ile dijitale dönüşüyor

0
15692937_mlSağlık Bakanlığı’nın hastanelerde bilgisayar kullanımını arttırmak ve uluslararası ölçekte uygunluğunu sağlamak için başlattığı HIMSS projesi sürüyor. Sağlık Bakanlığı’nın HIMSS (Healthcare Information and Management Systems Society) Avrupa organizasyonu ile yaptığı anlaşma gereğince tüm hastaneler birimlerini dijital sistemlere uygun hale getiriyor. ‘Dijital Hastane’ kavramıyla ile tam entegre ve kağıtsız hastaneler oluşturulacak. Mobit Bilişim Teknolojik Hizmetler Direktörü Bahattin Alcan “Distribütörü olduğumuz Xplore, Mitac, Aaeon, DT Research ve ClinicAll markalarındaki geniş ürün portföyümüz ve ARGE ekibimiz sayesinde pazara sunduğumuz başarılı çözümler bizler ya da bayilerimiz tarafından geliştirilerek Sağlık Sektöründe kullanılıyor. Bu sektör için üretim yapan firmaların sunduğu cihazların en önemli özellikleri; yüksek dayanıklılık, anti-bakteriyel dış kaplama ve kimyasal dezenfektasyona dayanıklılıktır. Çözüm ve Projelerimiz içinde; hastanın kapıda karşılanmasından, dosya takibine, hasta başı terminali ile sağlık durumunun kesintisiz izlenmesine, hemşire çağrı sistemi ile acil durumlarda hızla sağlık personeline ulaşmasına, hatta protezlerin 3 boyutlu yazıcı ile oluşturulmasına kadar birçok konunun olduğunu belirtiyor. Yüksek dayanıklılığa sahip, anti bakteriyel dış kaplamalı, kimyasal dezenfeksiyonlara dayanıklı, pil ömrü uzun ve son derece hafif olarak tasarlanan bu bilgisayarlar, sağlık personelinin de çalışma şartlarını iyileştiriyor.” şeklinde konuştu. Alcan, cep tabletlerle, hafif, estetik ayrıca su sıçramaları gibi unsurlara dayanıklı IP54 sertifikalı ürünler ile sağlık çalışanlarının, günlük klinik ortamındaki çalışma şartlarını kolaylaştırdıklarını belirtirken “Bu tabletlerin yanı sıra, hemşirelerin hasta ihtiyaçlarına yönelik çözüm niteliğindeki mobil klinik asistan diyebileceğimiz, ‘Hasta Başı Terminali’ desağlık sektörü için geliştirilmiş tam fonksiyonlu bir çözümdür. Hasta işlemlerinin mobil ortama taşınmasıyla, bilgiye her yerden-her an erişim, doğru hasta-doğru ilaç eşleştirmesi, hastaya ayrılan vaktin artması, bakım hizmetlerinin kalitesinin arttırılması ve medikal hataların azalması sağlanacaktır.” şeklinde konuştu. Seyyar hasta başı dijital vizite ve servis cihazı, hemşirelerin her türlü servis ihtiyacına çözüm sunuyor. Üzerinde aynı zamanda mobil klinik asistan bilgisayarı bulunan seyyar cihaz özel geliştirilmiş tam fonksiyonlu bir çözümdür.

Robotlar yüzünden ilk kim işsiz kalacak?

3
74522171_total-reca_445088cYapay zeka çalışmaları bir yandan büyük endişe uyandırsa ad bir yandan da hız kesmeden devam ediyor. Elon Musk veya Stephen Hawking gibi tanınmış isimler, insanoğlunu yok edecek bir düşman yarattığımız gerekçesiyle yapay zekaya savaş açmış olsa da bilim dünyası yapay zeka karşıtlarını dinlemeden yoluna devam ediyor. Gerçek şu ki, yapay zeka çalışmaları devlet eliyle engellense bile yine devlet desteği ile kurulan gizli laboratuvarlarda, yasaklanmış yapay zeka çalışmalarının yapılacağını herkes biliyor.  Belki de bu teknolojiyi yasa dışı laboratuvarların tekeline bırakmaktansa tüm bilim insanlarının takip edebileceği yasal çalışma alanı içinde tutmak, onun yaratabileceği tehlikeleri de önceden görebilmeyi sağlayacaktır. Ancak yapay zekanın insanoğlu için yarattığı tek tehdit, insanla savaşmak ve onu yok etmek tehlikesi değil. Yapay zekaya sahip robotların işlerimizi elimizden alma tehlikesi de çok büyük ve aynı endüstri devriminden sonra makinelerin insanların işlerini elinden alması gibi, robotların da pek çok sektörde insanların işini elinden almasına kesin gözüyle bakabilirsiniz. Peki ama hangi meslekler ilk aşamada tehlikede? 1-Taksi şoförleri Dünyanın her yerinde sürücüsüz otomobiller test sürecine girdi ve dünya kara yollarında şu anda binlerce sürücüsüz otomobil test ediliyor. Dahası, Google’ın ürettiği sürücüsüz mini otomobiller, büyük şirketlerin dev kampüslerinde çalışanları bir binadan diğerine taşımak için kullanılıyor. Kısacası, kampüsler içinde çalışan Shuttle servislerinin şoförleri çoktan işlerini kaybetmeye başladılar. Sırada ise taksiciler var. Pek çok ülke, 2020’ye kadar sürücüsüz otomobillerin resmen satışa çıkması için yasal hazırlıkları yapıyor ve bu gerçekleştiğinde, şoförü olmayan taksileri görmek çok olağan bir durum haline gelecek. 2-Askerler İnsanlar bu mesleği kaybettikleri için çok üzülmeyebilirler. Özellikle de ön cephede savaşmak zorunda kalan piyadelerin yerini kısa süre sonra yapay zeka sahibi robotlar alacak gibi görünüyor. Pentagon, 10 veya 15 sene içinde, ön cepheye yapay zekalı robot askerler yerleştirmek için çalışma yapıyor. Bu sırada, henüz kontrollerini yapay zekaya bırakmış olmasalar bile insansız savaş uçakları çoktan cephe hattında görev almaya başladı. 3- Barmenler Barmenlerin, müşterilerin dert ortağı olduğu yıllar çok eskide kaldı. Artık herkes sosyal medyada kolayca dert ortağı bulabiliyor, içini rahatça dökebiliyor. Barmenlere ise sadece kokteyleri karıştırmak için ihtiyaç duyuluyor. Şimdi bu işi yapacak makineler ortaya çıkmaya başladı. Tek yapmanız gereken makineye hangi kokteyli istediğinizi söylemeniz. Barın arkasındaki robot kokteyl makinesi istediğiniz kokteyli çok kısa sürede hazırlayıp size servis edebiliyor. 4-Fabrika işçileri Fabrikalar 50 yıldan uzun zamandır makinelerin işgali altındalar ama yine de bu makineleri çalıştırmak veya ince işleri yapmak için insan işçilere ihtiyaç duyuluyordu. Şimdi ise makinelere yapay zeka yükleyerek, her sorunu çözüp kendi başına üretim yapacak robotlar geliştirmek mümkün olacak ki, yapay zeka karşıtlarını korkutan gelişmelerden biri de bu. Kendi kendine üretim yaparak robot ordular oluşturabilecek makinelerin ileride insanlığın en büyük sorunu hatta sonu olabileceğinden korkuluyor. 5-Gazeteciler Şaka gibi görünüyor ama değil. Gazetecilik mesleği de topun ağzında. Özel/gizli meseleleri araştıran araştırmacı gazetciler değil ama günlük olayları haberleştiren sayısız gazeteciye yakında ihtiyaç kalmayabilir, özellikle ekonomi gazetecilerinin işi çok zor zira veri analiz yazılımları aynı zamanda aldıkları verileri anlaşılabilir metinlere dönüştürme konusunda çok yol katettiler. Böylece borsadaki gelişmelere dair yorumları, şirket haberlerini, ekonomi bültenlerini yakında robotlar hazırlamaya başlarsa şaşırmayalım. 6-Doktorlar Basit hastalıkları teşhis etmek ve ön muayene aşamalarında artık robot doktorlarla karşılaşmamız an meselesi. Sayısız sensör sayesinde vücut hakkındaki tüm belirtileri kolayca toplayabilen makineler, hastanın durumu hakkında teşhis koyabilecek yapay bir zekaya sahip olduğunda, hastanelerdeki pratisyen hekimler de işlerinden olacak. Örneğin robot doktor yarafından nezle olduğu tespit edilen bir hastaya reçetesi yazılacak, gerekiyorsa serum verilecek, iğne yapılacak ve evde dinlenmesi tavsiye edilecek. Ancak daha ileri derecede hastalıklar ve tedavi süreçleri için uzman doktorlar devreye girecek. Kısacası, doktorların vakti, enerjisi küçük nezle, grip,  soğuk algınlığı gibi hastalıkların teşhisi için harcanmayacak, gerçek doktorların iş gücü daha ağır hastaların tedavisine yönlendirilecek. 7-Antrenörler Spor salonlarında misafirlere yardımcı olmaya çalışan antrenörlerin de insan olduğunu ve yorulabildiğini düşünecek olursak, hiç yorulmayacak, hiç ara vermeyecek ve spor salonunda çalışan misafirlere 7/24 eşlik edecek robot antrenörlerin çok cazip göründüğünü kabul edelim. Sizinle karşılıklı spor yapacak, fitness tavsiyeleri verecek, vücudunuzun sağlık değerlerini üzerinde bulunan lazer sensörler vasıtasıyla anı anına takip edecek, kalp ritiminzi her an gözetleyecek ve antrenmanınızı en sağlıklı şekilde devam ettirmenizi sağlayacak bu robotların, kısa sürede yaygınlaşacağını tahmin edebilirsiniz. 8-Müzisyenler Gece kulüpleri ve barlarda bir yandan müşterilerle sohbet edecek diğer yandan müzik çalacak şarkı söyleyecek hatta istek parça alacak robotlar da çok uzakta değil. SİRİ gibi yazılımlar aslında bu robotların öncüsü sayılabilir. Eğlence ve turizm sektörü, robotların en fazla görüleceği alanlardan biri olacak. Barmenler, müzisyenler, garsonlar, aşçılar, şovmenler, animatörler, otel temizlik elemanları…  Bu alanda çalışıyorsanız, robot istilasına hazır olmalısınız. Peki işsiz kalan onca insan ne yapacak? Robotlar nedeniyle pek çok iş insanların hakimiyetinden çıktığında ilk aşamada toplumsal bir “şok” yaşayacağımızı inkar etmek kolay değil. Taksi şoförleri artık kendilerine sürecek taksi bulamadıklarında elbette protesto gösterileri ortaya çıkacak. Ancak bugün bu sosyal değişime, 50-100-200 yıl önceki sanayi devrimi şokundan daha hazırız. Artık sosyal politikalara sahip olan devletler, işsiz kalan insanları yeni alanlara yönlendirmek ve bu sırada geçimlerini sağlamak üzere daha hazırlıklılar. Öte yandan bu dönüşüm tamamlandığında, yani bugünden belki 50-100 yıl sonra ekonomi çok daha hızlı işleyecek ve çok daha büyük bir refah düzeyi sağlanacak. Robot teknolojilerine yatırım yapmış ülkeler, çok daha verimli madenler çalıştıracaklar, çok daha verimli fabrikalar işletecekler çok daha güçlü bir ekonomiye sahip olacaklar ve bunun karşılığında, bu ülkelerde yaşayan insanların daha refah bir yaşamı olacak, daha az çalışmak, daha çok kendine zaman ayırma imkanı oluşacak. Bilinçli devletlerin gelir düzeyini dengeleyecek sosyal politikalar oluşturmasıyla da, insanlar dünyanın keyfini daha fazla çıkarırken robotlar da insanlara hizmet edecek. Elbette bu “deniz-güneş-kum ve sabaha kadar dans” ile geçen güzel günler, yapay zekanın çok geliştiği, kendi var oluşunu ve dünyayı sorguladığı ve sonunda da  insanoğlunu kendine düşman görmeye başladığı güne kadar sürecek. Yapay zeka konusunda endişeli bilim insanları, bu aşamadan sonra dünyada sadece savaş ve yıkım olacağını vurguluyorlar. Dua edelim de o gün hiç gelmesin.  

Cyborg dönemi resmen başladı

0
darpa-prosthetic-handABD Savunma Bakanlığı’ına bağlı teknoloji laboratuvarı DARPA çok sayıda askeri teknolojiyi geliştiren dünyanın en önemli bilimsel merkezlerinden biri kabul ediliyor. DARPA’da geliştirilen yeni teknoloji ise çok konuşulacak. Sakat kalmış ve organlarını kaybetmiş askerlere takılacak protez kol ve bacakları daha da geliştirmeye çalışan DARPA sonuç aldığını duyurdu. Buna göre test edilen biyonik kol, gerçek bir kol gibi tamamen beyinden gelen sinyaller ile kontrol edilebildiği gibi aryıca parmaklarında da dokunma hissi bulunuyor. Böylece hasta bir bardağı tutarken ne kadar baskı yaptığını beyninde hissedebiliyor. Bir butona basarken tuşlara dokunduğunu hissedebiliyor. DARPA’daki bilim insanları bunu başarmak için biyonik koldaki parmaklara baskıya duyarlı motorlar yerleştirdiklerini ve bu baskı duyarlılığını ölçen sensörleri de aynı zamanda koldan beyine ulaşan yapay sinirlere bağladıklarının altını çiziyorlar. Böylece yapay el bir nesneye dokunduğunda, aynı gerçek el gibi, beyine sinyaller gönderiyor ve hasta gerçek bir eli varmış gibi, dokunma hissini yaşayabiliyor. Bundan önceki biyonik protezlerde ise dokunma hissi bulunmadığı için hastaların tutmaya çalıştıkları nesneye fazla baskı uygulayıp kırması veya az baskı uygulayıp elinde düşürmesi gibi sorunlar ortaya çıkabiliyordu. Şimdi dokunma hissinin de sağlanmasıyla biyonik insanlar çağının resmen açıldığı düşünülüyor. DARPA bu yeni nesil protezleri aslında cephede sakat kalan askerlerin tedavisinde kullanmak için geliştiriyor ancak bu çalışmalardan edinilen bilgilerin aynı zamanda cephede savaşacak, insan hassasiyetindeki robot askerlerin veya Syborg’ların geliştirilmesi için de kullanılacağı konusunda herkes hemfikir.

Microsoft Office 365 üç yaşında

0
Türkiye pazarına girdikten sonra Microsoft’un en hızlı büyüyen ve en çok satışı yapılan ürünü olma unvanını kazanan Office 365’in sadece Türkiye’de İsviçre nüfusuna eş değer abonesi bulunuyor. Office 365’in üç yılını ve yenilikleri Microsoft Türkiye Office Pazarlama Grup Müdürü Çiğdem Kayalı ile konuştuk.

HDS sektör liderlerini bir araya getirdi

0
Hitachi Data Systems (HDS)’nin “Transformation as a Service” adıyla düzenlediği ve iş ortaklarının da katıldığı etkinlikte sayısallaşan iş ortamlarında yaşanan dönüşüm ve HDS’nin bu süreçlerdeki teknolojik liderliği ele alındı. Türkiye’ye büyük bir önem vererek önemli yatırımlar yapmaya devam eden HDS, özellikle bağlantılı cihazlar ve bulut bilişimle birlikte oldukça önemli hale gelen veri depolama teknolojileriyle iş dünyasını dönüştürmeye devam ediyor. HDS Gelişen Ülkeler Başkan Yardımcısı Tom Pegrume, HDS EMEA İçerik, Bulut ve Mobilite İş Geliştirme Müdürü Jonathan Preston ve HDS Türkiye Ülke Müdürü Serdar Sayar’ın katıldığı etkinlikte Sayısallaşma, Teknolojik Kümelenme, Mobilite, Bulut Bilişim ve Nesnelerin İnterneti başlıkları değerlendirildi. Şirketlerin bu dönüşüm sürecinde nasıl bir yol haritası izleyecekleri tartışıldı. Özellikle iş tanımlı bilişim teknolojilerine değinen HDS Gelişen Ülkeler Başkan Yardımcısı Tom Pegrume, bu sayede şirketlerin karlılığı artırmanın yanında maliyetleri düşürdüklerini ve tüketim modellerini değiştirirken iş değerlerini tekrardan inşa ettiklerini belirtti. Pegrume, “Büyük veri ve Nesnelerin İnterneti alanlarındaki Sosyal İnovasyon stratejimizle sonuca yönelik çözümler sunuyoruz. Toplumsal gelişmeyi sağlamak amacıyla küresel pazara sunduğumuz inovatif çözümlerle endüstri uzmanlığı ve teknolojiyi birleştiriyoruz. İleri veri depolama ve işleme teknolojileriyle hayatın her noktasına etki ediyoruz. HDS mühendisliği içeren çözümlerimizle her zaman her noktada mobil hizmet alabilmeyi, sağlık alanında hastalığa yakalanmadan teşhis koyulabilmesini, trafik problemlerini çözmeyi mümkün kılıyoruz” şeklinde konuştu. Hitachi Data Systems şirketleri geleceğe taşıyor Yazılım tanımlı altyapılar günümüzün iş süreçlerini ve bilişim altyapılarını dönüştüren en önemli kavramlar arasında yer alıyor. HDS, sanallaştırma teknolojisiyle birlikte sunulan sanal depolama platformlarıyla orta seviye işletmelerden büyük kurumsal yapılara kadar hizmet verebiliyor. Etkinlikte söz alan HDS Türkiye Ülke Müdürü Serdar Sayar ise şunları söyledi: “Günümüzde bilişim altyapılarının rolü giderek değişiyor. Bilgi teknolojileri git gide daha da iş kritik bir konumda şekilleniyor. Bulut bilişim, mobilite, büyük veri ve hatta sosyal medya uygulamaları iş süreçlerinde verinin yönetilmesi, anlamlandırılması ve depolanması konularında ciddi ihtiyaçlar doğuruyor. HDS olarak sunduğumuz inovatif çözümlerle şirketlerin sayısal dönüşümlerini hızlandırarak kârlılık, maliyetlerin düşürülmesi ve iş süreçlerindeki risklerin azaltılması konularında itici bir güç oluşturuyoruz.”

BİLGİ Genç Sosyal Girişim Ödülleri’ne başvurular için geri sayım başladı!

0
  social-app-design2010 yılından bu yana İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından toplumda pozitif değişimin liderliğini üstlenen gençlere destek olma amacıyla sürdürülen proje, International Youth Foundation (Uluslararası Gençlik Vakfı) ve Sylvan/Laureate Foundation (Sylvan/Laureate Vakfı) işbirliğiyle düzenleniyor. İçinde bulundukları topluma artı değer katma amacı güden projelerin liderliğini üstlenen gençleri güçlendirmek için oluşturulan ödül programı, bu yıl altıncı kez dünyayı değiştirmek isteyen genç sosyal girişimcileri buluşturuyor. “Türkiye’nin genç kahramanları”nı ortaya çıkarmayı amaçlayan program, kişisel, vizyonel, politik, işbirliğine yönelik, organizasyonel ve sosyal alanlarda liderlik becerilerini geliştirebilme fırsatını da gençlere sunuyor. Nakit para ödülü de veriliyor Her sene seçilen 10 genç sosyal girişimci, liderlik vasıflarının geliştirilmesi ve topluma sağladıkları faydanın sürdürülebilmesi için mentor desteği alıyor, özenle hazırlanmış eğitim programlarına katılıyor ve eğitim sürecinin sonunda bir ödül töreni ile onurlandırılıyor. Genç Sosyal Girişimci Ödülleri ile finalistlerin her birine, projelerini geliştirebilmeleri için nakit para ödülü de veriliyor. Bundan önceki yıllarda Zumbara (2010- Ayşegül Güzel), Annemin Kilimleri (2011 – Gökden İpek Yosunlu) ve Sinemasal (2013 – Enes Kaya) projeleri Küresel Genç Sosyal Girişimciler programına katılmaya hak kazanmıştı.

Startup İstanbul için geri sayım başladı!

0
burak_buyukdemir_startup_istanbulİçerisinden çıkardığı yeni internet girişimleri ve internet sektörünün geleceğine yön veren konuşmacılarıyla geçtiğimiz iki yıla damgasını vuran ve birçok uluslararası kuruluş tarafından Avrasya bölgesinin en önemli yeni dijital ekonomi etkinliklerinden biri olarak gösterilen Startup İstanbul bu yıl üçüncü kez dünyanın en önemli internet vizyonerlerini bir araya getiriyor. 3-5 Ekim’de İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda Etohum tarafından düzenlenecek olan Startup İstanbul’a katılmak, ekosistemde yarattıkları farklarla öne çıkan isimleri bizzat yerinde dinlemek ve speed networking seansına katılarak iş ağınızı genişletmek için tek yapmanız gereken, http://startupistanbul.com/register adresi üzerinden kaydınızı yaptırmak. Dünyanın dört bir yanından gelen girişimler ile Startup İstanbul Challenge’da yarışmayı göze alanlardansanız,http://startupistanbul.com/startupapplication adresi üzerinden yine 18 Eylül tarihine kadar başvuru yapmanız gerekiyor. Geçtiğimiz yıl yarışmada birinciliği aldıktan sonra yabancı yatırımcıların ilgisini çekmeyi başararak şirketini San Francisco’ya taşıyan ve Türkiye’deki yatırımcılardan 1,2 milyon TL’lik yatırım alan bir sonraki Connected2.me siz olabilirsiniz! Bu yıl Startup İstanbul’da sizi neler bekliyor? Dünyanın girişimcilik merkezi olan Silikon Vadisi’nin müthiş bir çıkış yakaladığı 80’ler ve 90’lar boyunca birçok yüksek teknoloji şirketinde çalışan ünlü girişimci ve yazar Steve Blank’in ana konuşmacı olacağı etkinlikte, 500 Startups’ın Kurucu Ortağı Dave McClure ve Skype’ın ilk yatırımcısı olarak ekosistemde önemli bir yere sahip olan Danimarkalı Morten Lund gibi sektöre yön veren 50’den fazla konuşmacı katılacak. Konuşmacılar, başarı ve başarısızlık hikayelerini samimiyetle paylaşırken, aynı zamanda Türkiye’deki ve dünyadaki teknoloji ve yeni ekonomi trendlerini somut ürün ve hizmet örnekleriyle oturumlar sırasında katılımcılarla paylaşacak. Girişimlere 18 bin dolardan başlayan erken aşama yatırımı yapmanın yanı sıra mentorluk, ofis ve iş ağına katılım desteği de veren dünyaca ünlü hızlandırıcı programı ve erken aşama yatırımcısı Techstars da Startup İstanbul konferansının iş ortaklarından biri olarak Startup İstanbul’da Techstars MENA Zirvesi’ni gerçekleştirecek. Mobil, SaaS, büyük veri ve giyilebilir teknolojilere odaklanan Techstars mentorları, konferansta gelecek vadeden teknoloji odaklı çözüm ve hizmetler sunan girişimlerle bir araya gelecek. Tüm dünyadan Startup İstanbul’a katılmak için başvuran 1500’den fazla girişimci ile birebir görüşme yapıldıktan sonra seçilen 100 adet girişimci ise, Startup İstanbul’da girişimlerini katılımcılara ve tüm dünyadan gelen 200’den fazla yatırımcıya gösterme imkanı bulacak.

KizlarSoruyor.com’a 1 milyon dolarlık yabancı yatırım!

0
kscom_logoAylık 9 milyondan fazla tekil kişiye ulaşan Türkiye’nin önde gelen sosyal paylaşım sayfası Kizlarsoruyor.com, yabancı yatırımcılardan yatırımlar almaya devam ediyor. 2013 yılında özel sermaye yatırım şirketi O’Brien Capital’ın başını çektiği ABD’li yatırımcılardan 1 milyon dolar yatırım alan sosyal paylaşım platformu bu yıl da yine tümü ABD merkezli yatırımcılardan 1 milyonluk dolarlık yeni yatırım daha aldı. İlk turdaki sermaye şirketi O’Brien Capital’ın da katıldığı bu yatırımda yeni melek yatırımcılar da var. Türkçe dışında İngilizce, İspanyolca ve Portekizce versiyonları ile gençlere farklı ülkelerde de ulaşan KizlarSoruyor.com’un son yıllarda göstermiş olduğu başarı yabancı yatırımcıların ilgisini çekiyor. 2014 yılının Temmuz ayında Türkiye’de aylık 4,5 milyon tekil ziyaretçi alan platform, trafiğini yüzde 100 artırarak 2015 Temmuz ayında aylık 9 milyon tekil ziyaretçi sayısına ulaştı. “Hedef 30 milyon kullanıcıya ulaşmak” Sitenin kurucusu Tolga Tanrıseven, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, bu yatırımdan elde edilen gelirin sitenin büyümesine güçlü bir ivme kazandırmak amacıyla kullanılacağını söyledi. Tanrıseven, “Farklı domainler altında şu an Amerika,  Brezilya ve Türkiye’de toplam 14 milyon tekil kullanıcıya ulaşıyoruz. Geçen sene Temmuz ayında faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki toplam tekil ziyaretçi sayısı 7,5 milyon seviyesinde idi. Bir yıl içinde yüzde yüze yakın bir büyüme gerçekleştirmiş olsak da hedefimiz bu yatırım ile büyüme hızımıza daha fazla ivme kazandırmak. Önümüzdeki bir yıl içinde 30 milyon tekil ziyaretçiye ulaşmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda Türkiye’deki bazı medya şirketleri ile ortaklıklara da başladık.” dedi. Kadın ve erkeğin farklı bakış açısıyla her konuda fikir alışverişinde bulunduğu, birbirlerine yardım ettiği sosyal içerik platformunu ziyaret edenlerin yüzde 90’ını Y nesli oluşturuyor. Site trafiğinin yüzde 70’i ise reklamcılık alanında giderek daha da önem kazanan mobil cihazlardan geliyor. Aylık 55 milyon sayfa gösterimi ve günlük 200 bin paylaşımın yapıldığı KizlarSoruyor.com, bu doğrultuda Türkiye ve ABD’de Android ve iOS uygulamalarını çok yakında hizmete sunmayı da planlıyor.

Rusya’da benzin istasyonlarına elektrik şarjı zorunluluğu geldi

0
480055442Rusya, elektrikli otomobiller konusunda öncü ülkelerden biri sayılmaz. Hatta Avrupa ve ABD’ye göre çok geride kaldığını da kabul etmek lazım. Dev Rusya coğrafyasında sadece 500 adet elektrikli otomobil bulunuyor. Ancak Rusya’nın dünyadaki enerji savaşından en ağır etkilenen ülkelerden biri olduğunu da kabul etmek lazım. ABD’denin Rusya’yı zayıflatmak için petrol ve doğalgaz ihraç eden ülkelere baskı yaparak fiyatları sürekli düşürmesi, yine bir enerji ihracatçısı olan Rusya’nın ekonomisi için çok ağır bir darbe oldu. Para birimi ağır darbe alan Rusya’nın şu günlerde Orta Asya ülkeleriyle ortak bir ekonomik alan kurarak bu alanda geçerli olacak ortak para birimi “Altın”a geçmek için hazırlık yaptığını da haber bültenlerinde duymuş olmalısınız. Rusya, enerji piyasasındaki savaş nedeniyle ülkenin ne kadar hasar alabildiğini görmüş olacak ki, şimdi gelecekteki krizleri daha hafif atlatmak için kritik bir karar aldı. Başbakan Medvedev’in açıkladığı yeni kanuna göre, Rusya’daki tüm benzin istasyonları, 2016 içinde elektrikli otomobilli şarj edebilecek düzenekleri kurmak zorunda olacaklar. Böylece Rusya’da elektrikli otomobillerin yaygınlaşması ve iç pazarda petrol ürünlerine olan talebin azalması bekleniyor. Elektrik konusunda da sorun yok çünkü Rusya dünyanın en büyük doğal gaz ihracatçılardan biri ve ülke çapındaki nükleer santraller ve doğal gaz santralleri sayesinde, elektrik açısından gayet rahatlar. Bu hamle ile iç pazardaki petrol talebini de yakın gelecekte iyice azaltmayı planlayan Rusya böylece petrol ithalatı için bütçe ayırmak zorunda kalmayacak. Elbette, Rusya’daki bu radikal kararın, Avrupa’da da karşılığı olacak. Dev komşuları Rusya’da elektrikli otomobillerin sayısı 2016’dan itibaren hızla artınca, bu bölgeden gelecek turistleri çekmek isteyen komşu kuzey Avrupa ülkelerinin de benzin istasyonlarını hızla şarj istasyonlarına dönüştürdüğünü göreceğiz, ki zaten Kuzey Avrupa ülkelerinin temiz enerji seçeneklerini kullanmak için her zaman istekli olduklarını da biliyoruz. Dolayısıyla, elektrikli otomobil devrimi dünyaya Rusya ve Kuzey Avrupa’dan yayılacak gibi görünüyor.

Sage ERP’yi buluta taşıdı

0
Sage Green LogoDünyanın önde gelen iş yazılım ve hizmetleri üreticisi olan ve Gartner verilerine göre en büyük üç küresel ERP firması arasında yer alan Sage’in ERP çözümü X3, Eylül başı itibarıyla tüm dünyada Bulut üzerinden erişime sunuluyor. Alışıldık ERP teknolojilerinin ötesinde özellikler sunan yazılımın ticari ismi de, Sage X3 olarak değiştirildi. Özellikle orta ölçekli şirketler Bulut Bilişim sayesinde Sage X3’ün sunduğu kullanım özelliklerine, bilindik bir ERP entegrasyonun getireceği iş yüküne katlanmadan ulaşabiliyorlar. Daha hızlı, daha basit, daha esnek iş yönetimi sunan Sage X3, bu özellikleriyle şirketlerin iş akışlarında tam kontrol sahibi olmalarını ve performans artışı elde etmelerini sağlıyor. Diğer yandan, Bulut üzerinde büyük ölçekli kurumsal iş yönetimi fonksiyonlarını, hali hazırda var olan servis sınırlarına bağlı kalmadan elde etmek isteyen kurumlar da, Sage X3’ün finans, dağıtım, üretim ve küresel operasyon yönetimi fonksiyonlarına tam erişim olanağı elde ediyor. Bulut tabanlı bir servis olarak sunulan Sage X3, en talepkar kurumsal beklentileri bile, üst sınıf kapasite, güvenlik ve performans özellikleriyle karşılıyor. Sage ERP X3 artık Sage X3 Olarak Anılacak Sage’in ERP X3 ürününün bundan böyle Sage X3 markasıyla sunulacak olması, ERP’nin alışılagelmiş kompleks yapısının çok ötesine geçen bir teknolojik ilerlemeyi simgeliyor. Sage X3, bir iş yönetimi çözümünden beklenen tüm özellikleri sunuyor: -Daha Hızlı: Birleşik iş yönetimi sistemi yapısına sahip olan Sage X3, satın alma, üretim, envanter, satış müşteri hizmetleri yönetimi ve finans işlemleri gibi tüm kritik iş proseslerinin daha hızlı yürütülmesini sağlıyor. -Daha Basit: Sage X3 şirket bazında farklılık gösteren ihtiyaçlara, kullanıcı tanımlarında ve kurumsal tercihlere tam olarak uyum sağlıyor. Kolay kurulum ve basit yönetim özellikleriyle Sage X3, kullanıcı dostu Web tarayıcı arayüzü ya da mobil cihazlar üzerinden kolay kullanımlı iş yönetimi fonksiyonları sunuyor. -Daha Esnek: Dağıtım, üretim ve servis sektörlerinde kullanıma hazır fonksiyonlarıyla yerel ve uluslararası iş yönetimi kolaylığı sunan Sage X3, aynı zamanda geniş kapsamlı bir parameter tanımlama ve kişiselleştirme kapasitesi sunuyor. Bu kapasite, şirketlerin kendi yapılarına ve sektörlerine bağlı spesifik ihtiyaçlara ve süreçlerine esnek bir şekilde uyum gösteriyor. İşler büyürken süreçler üzerinde kontrolün yitirilmesi riskinin, tüm dünyada iş dünyası liderlerinin zihnini kurcalayan bir gündem maddesi olduğunu dile getiren Sage Avrupa Kurumsal Pazarlar CEO’su Jayne Archbold, “Birleşik yapıya sahip, güçlü bir çözüm olan Sage X3, büyüyen iş organizasyonlarının bütünü üzerinde süreç ve performans kontrolünü elde tutmayı sağlıyor. İş dünyası liderlerinin karmaşık yönetim sorumluluklarını onlar için kolaylaştırıyoruz; böylece onlar da, en iyi yaptıkları şeye, yani yeni iş kazanımlarıyla büyümeye odaklanabiliyorlar” dedi. Becerikli yazılım Sage X3 Şirketlerin iş gündemi, BT stratejileri ve özellikli ihtiyaçları zaman içerisinde değişim gösterebiliyor. Çevik ve esnek yapılı Sage X3, şirketlerin nabzına ayak uydurabiliyor. Sage müşterisi şirketlere, Sage X3’ü kendi tercihleri doğrultusundan ya Bulut, ya kendi bilişim alt yapıları, ya da sertifikalı Sage iş ortakları tarafından sunulan alt yapı üzerine koşturma esnekliği sunuluyor. Bu seçeneklerin hepsi aynı fonksiyonları ve Web tarayıcısı ya da mobil cihaz üzerinden erişim ve yönetim özelliklerini barındırıyor. İş dünyası ve şirketlerin ihtiyaçları üzerine yorum yapan IDC KOBİ Araştırmalarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Ray Boggs, orta ölçekli şirketlerin özel gereksinimleri olduğunu dile getiriyor: “Orta ölçekli şirketlerin karşılaştığı zorluklardan biri, büyük şirketlere benzer karmaşıklıkta iş yönetimi ihtiyaçları olması, ancak bu ihtiyaçları karşılayacak zaman ve maddi kaynakların daha kısıtlı bir yapıda olmasıdır.” Boggs, Sage X3’nin hem fiyat, hem de alt yapı esnekliği noktasında, tam da orta ölçekli kurumların aradığı özellikleri sunduğunu belirtiyor. Buna ek olarak Sage X3’ün özellikleri, iş dünyasında giderek artış gösteren uzaktan erişim ve mobil iş gücü gereksinimlerini de karşılıyor. Bulut üzerinden erişilebilen yeni Sage X3 çözümü, alışılmış ERP sistemlerinin çok altında bir gider ve karmaşıklık yüküyle, işlerini büyütmeye odaklanan orta ölçekli şirketlerin gücüne, esnek iş yönetimi becerisi gücü katıyor.

Türkiye’de üretilen yazılım Fas’ta kulanılacak

0
Asseco SEE, yazılım ve hizmet gelirleri bazında Güney Doğu Avrupa’nın ve Türkiye’nin en büyük bilişim şirketlerinden biri. Finans, ödeme sistemleri, kamu ve telekom da dahil olmak üzere çeşitli sektörlere yönelik yazılım, bilgi ve iletişim teknolojileri çözümleri sunuyoruz. Asseco SEE, 40’dan fazla ülkede, 17 binden fazla çalışana sahip büyük bir ailenin parçası olarak, Güney Doğu Avrupa’da 13 ülkede çözümler ve hizmetler sunuyor. Biz de Asseco SEE Ülke Müdürü Hatice Ayas’tan aldığımız detaylı bilgileri bu videomuzda sizlere sunuyoruz.

AdBlock’un mobil versiyonu yayına hazır

1
adblock-browser-1441718756AdBlock, dijital reklamcıların “kabusu” olarak tanınıyor. Bugüne kadar ne yazık ki, masa üstü sistemlerde çalışan AdBlock aslında Android ve iOS için de uygulama geliştirmişti ancak ekosistemlerinin reklamlar sayesinde yükseldiğinin farkında olan Apple ve Google, tam anlamıyla bahane üzerine bahane bularak AdBlock uygulamasını marketlerinden çıkarmak için ellerinden geleni yapmışlardı ve başarılı da olmuşlardı. Aslında Apple ve Google tarafından bakınca da kendilerince haklı olduğunu görebiliyoruz çünkü mobil tarayıcıların, masa üstünde olduğu gibi bir eklenti desteği yoktu ve Adblock uygulaması kendini tarayıcıya eklemeye çalıştığı için sorun yaratıyordu. AdBlock sorunu yenmek için kendi mobil tarayıcısını geliştirmeye başlamıştı. Artık kullanıcılar, Android ve iOS ortamlarında, AdBlock tarayıcısını kullanabilecekler ve reklamları açmak veya kapamak özgürlüğüne sahip olacaklar. Böylece, küçük telefon ekranında bir sayfa okumaya çalışırken ekranın büyük bölümünü kaplayan mobil banner’lardan kurtulmak mümkün olacak. Aslında, daha önce yazdığım gibi, dünyada mobil reklamlara karşı büyük bir tepki var. İpinden kopmuş saldırgan köpekler gibi buldukları her yere saldıran mobil reklamlardan telefon üreticileri de, GSM operatörleri de, işletim sistemi geliştiricileri de hatta uygulama geliştiricileri de rahatsız zira bu reklamlar çok ağır kaynak kullanımı nedeniyle telefonların şarjlarını bitiriyor, GSM şebekelerini kilitliyor, uygulamaların çalışmasını engelliyor, kullanıcılar için tam anlamıyla bir kabusa dönüşüyor. Eğer AdBlock’un tarayıcısı popüler olmayı başarırsa, mobil reklam sektörü artık kendine bir çeki düzen vermek zorunda kalacak ve kapatmaya gerek duyulmayacak, kullanıcılara saygılı reklam kampanyaları geliştirme yoluna gidecekler. Elinizdeki telefonun şarjının çok hızlı bittiğinden şikayet ediyorsanız ve telefondaki uygulamaları, fotoğrafları, videoları, dosyaları harici sdkarta depolamanıza rağmen, yani dahili hafızayı olabildiğince boşaltmanıza rağmen hala şarjınız hızla bitiyorsa, iş o kabusun baş sorumlularından biri, bu saldırgan mobil reklamlar… Cache dosyalarıyla dahili hafızanızı doldurarak telefonunuza durduğu yerde şarj harcatan ayrıca sürekli kendini yenilemeye çalışarak internet bağlantınızı sömürürken telefonun modeminin fazla çalışarak şarj yakmasına da neden olan bu reklamlardan kurtulduğunuzda, şarjınızın daha insancıl boyutlarda tükendiğini fark edeceksiniz. Bu da aklınızda olsun. Eğer şarj yaşıyorsanız, AdBlock tarayıcısına bir göz atmanızı tavsiye ederiz.  

Fortinet’ten üstün koruma

0
sdn-automate-100589798-primary.idgeSiber güvenlik ve tehdit istihbaratı alanında yüksek performanslı çözümler sunan Fortinet, yeni güvenlik çözümü Yazılım Tanımlı Ağ Güvenliği (SDNS) platformu ile gerekli güvenlik unsurlarının tamamını modern ve çevik veri merkezleriyle entegre ederek işletmelere gelişmiş tehdit koruma seçenekleri sunuyor. HP, Ixia, PLUMgrid, Pluribus Networks, Extreme Networks ve NTT gibi teknoloji ortaklarının çözümleriyle entegre edilen çözüm, entegrasyon açısından sektördeki en geliştirilebilir ve genişletilebilir platform olma özelliğiyle de dikkat çekiyor. Gartner Research Başkan Yardımcısı Neil MacDonald, Temmuz ayında yayınlanan Hype Cycle for Virtualization adlı raporda, “Mevcut veri güvenliği altyapıları, hızla değişen tehdit ortamında etkili koruma sağlayamayacak kadar katı ve durağan. Neyse ki, her geçen gün daha fazla sayıda güvenlik şirketi, işletmelerin güvenlik yaklaşımlarını değiştirmek için somut adımlar atıyorlar ve donanım odaklı bir politikaya takılıp kalmak yerine, konumdan bağımsız olarak üstün esneklik sağlayan yazılım tabanlı bir yönetim anlayışına doğru evriliyorlar” diyor.   Ağ mimarisiyle siber güvenlikte inovasyon Fortinet’in yeni SDN Güvenliği platformu, ağ mimarisinin tüm aşamalarında şirketin uygulamaya geçirdiği yenilikleri içeriyor:
  • Veri Arabirimi (Data Plane) – Veri arabirimi ile sabit donanım kutularındaki  güvenlik motorlarının mantıksal örnekler içine alınarak ölçeklendirilebilir bir şekilde dağıtılmasını ve sanal anahtarlama sistemine ve soyutlanmış ağ akışlarına gömülmesini sağlar.
  • Kontrol Arabirimi (Control Plane) – Çevik ve hareketli ortamlarda iş yükü yoğunluğunun esnetilerek güvenlik politikasının orkestrasyonu ve otomasyonu ile güvenlik ve uyumluluk boşluklarının giderilmesine yardımcı olur.
  • Yönetim Arabirimi (Management Plane) – Fiziksel ve sanal mekanizmalarda, özel ve genel bulut ortamlarında ve tümleşik altyapılarda tutarlı ve uyumlu güvenlik yaklaşımları için güvenlik politikaları ve olayları kapsayan tek bir cam levhadır.
Fortinet Pazarlama Başkan Yardımcısı John Maddison, “Tüm işletmelerin ve hizmet sağlayıcıların standardizasyon sağlayabileceği tek bir SDN platformunun olmayışı, bizi tescilli ve açık kaynak Uygulama Programlama Arayüzleri (API) aracılığıyla farklı SDN platformlarını destekleyebilecek, kapsamlı bir ekosistem yaratmaya itti. Bu yaklaşımın temelinde orkestrasyon seviyesinde, talep üzerine temin edilebilen, ölçeklenebilir güvenlik modülleri yatıyor” diyor. Fortinet, yazılım tanımlı teknolojilere yönelik ilk adımını, her geçen gün daha fazla sanallaşan ve konsolide edilen veri merkezleri için bundan beş yıl önce tasarlanan FortiGate-VM sanal güvenlik duvarı ile adım atmıştı. Veri merkezlerindeki dönüşümü yakından takip eden Fortinet, buna bağlı olarak yeni ürün, çözüm ve girişimler ile işletmelerin SDN ihtiyaçlarına yanıt vermeye devam etti. Bunlar arasında; Microsoft Azure’u destekleyen yeni Fortinet güvenlik çözümleri, HP’nin SDN portföyü için üstün güvenlik sağlamaya yönelik HP AllianceOne program üyeliği, Cisco’nun uygulama odaklı altyapısı (ACI) ile entegrasyon ve VMware vSphere ile SDDC müşterileri için ağ güvenliği çalışmaları yer alıyor. Fortinet SDN Security partner ekosistemini geliştiriyor Fortinet, SDN kontrolörleri, orkestrasyon çerçeveleri, hipervizörler, bulut yönetimi, güvenlik yönetimi ve mantıksal analiz gibi temel altyapı platformlarına güvenlik uygulamalarını entegre etmek amacıyla, veri merkezi stratejisi doğrultusunda farklı iş ortaklarıyla birlikte çalışıyor. Fortinet şu anda, Fortinet’in gelişmiş SDN Security güvenlik çözümü aracılığıyla işletmeleri siber tehditlerden korumak için 25’ten fazla teknoloji sağlayıcısıyla işbirliği yapıyor.

SAP Bankacılık Zirvesi’nde sektör masaya yatırıldı

0
SAP_logo (1)Dünyanın 120 ülkesinde 12 binden fazla finansal kuruluşa bankacılık çözümleri ile değer katan; Türkiye’de ise de en büyük 10 bankadan 9’unun çözüm ortağı olan SAP, “Dijital Bankacılık” temasıyla düzenlediği SAP Bankacılık Zirvesi’nde sektörü bir araya getirdi. 10 Eylül’de İstanbul Raffles Otel’de 500’den fazla kişinin katılımıyla gerçekleşen SAP Bankacılık Zirvesi’nde, değişen müşteri profili ve beklentileri, tüm bankacılık ekosistemini etkileyen yenilikçi teknolojiler, bu teknolojilerin şekillendirdiği dijital dönüşüm ve bankaların bu dönüşümü nasıl yönetilebileceği gibi önemli konu başlıkları her yönüyle masaya yatırıldı. SAP Bankacılık Zirvesi’nin açılış konuşmasını yapan SAP Genel Müdürü Zeynep Keskin, şu değerlendirmede bulundu: “Günümüzde tüketim kuralları değişiyor, sektör yalnızca iç değil dış piyasalardan da etkileniyor. Dalgalı bir denizde olduğumuzu söylemek mümkün… Ancak rotamızı iyi biliyorsak ve iyi bir mürettebata sahipsek koşulları lehimize çevirebiliyoruz. Bankacılık değişiyor ve dijitalleşiyor. Bu sadece bankacılığın müşteriye dokunan kısmının dönüşmesi değil, İK’dan ön sistemlere kadar her şeyin dijitalleşmesi anlamına geliyor. Özetle dijitalleşme bankaları farklılaştırıyor ve rekabette öne geçmelerine destek oluyor SAP olarak stratejimizi bu doğrultuda oluşturarak basit, hızlı ve esnek bir şekilde verinin anlamlandırılmasını sağlayan çözümler sunuyoruz. SAP’nin bankacılık sektörüne sunduğu çözümlerle gelen rekabetçilik ve operasyonel verimliliğin ekonomimize güç katacağına inanıyoruz.” SAP Bankacılık Zirvesi’nin açılış konuşmasını gerçekleştiren Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ise “Bankacılıkta üst yönetimin en büyük kuşkusu sistemde bir sıkıntı yaşanması ihtimalidir. Bu da bizi mevcut sisteme sıkı sıkı sarılmaya iter. Ancak performansımızı yerine getirmenin en önemli kriteri kuşkusuz teknolojidir. Teknoloji beraberinde farklılaşmayı getirir. İnovatif olmadan fark yaratmak mümkün değil. Ancak işinizi doğru yapıyorsanız ve teknolojiniz de sizi destekliyorsa farklılaşabiliyorsunuz. DenizBank’ın DNA’sında inovasyon ve yenilik var. Bu vizyon ile 2004 yılında IP tabanlı sistemlere geçme kararı verdik. Böylece DenizBank’ın dönüşümü başladı. Çevik olup çevik kalabilmek için inovasyona odaklandık. Çünkü dünya dijitalleşiyor, bankacılık dijitalleşiyor. Böyle bir dönemde müşterinin ne istediğini bilebilmek ve ona hızlı çözümleri sunabilmek gerekiyor. Bu dönemde müşterinin ‘cebine’ girebilen kazanıyor. Çünkü müşteri işini hızlı gerçekleştirmek istiyor. Bu da ancak teknoloji ve inovasyon ile sağlanabiliyor. Biz bunu başardık. Dijitalleşme ile aynı zamanda ciddi bir maliyet avantajı da elde ediliyor. DenizBank olarak dijitalleşme ile 4 maliyet kaleminden üçünü doğrudan azalttık. Teknolojiyi insan ile birlikte faaliyetlerimizin tam ortasına yerleştirdik.” dedi SAP EMEA Finansal Servisler ve Endüstriler Genel Müdürü Rob Hetherington, dijitalin hem küçük hem de büyük bankalar için bir fırsat olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Dijital bankacılık ile geleneksel bankacılık arasında ciddi farklılık var. Tam anlamıyla dijital bankacılık yapmak istiyorsanız uçtan uca dijital çözümler sunmalısınız. Bunun için de teknoloji size büyük imkanlar sağlıyor.” Santander Group’un SAP ile Dijital Dönüşümü Zirvede bir araya gelen bankaların teknoloji hamleleri ve SAP’nin inovatif çözümleriyle elde ettikleri başarı öyküleri dinleyicilerden ilgi gördü. İspanyol Santander Group’un SAP ile gerçekleştirdiği dönüşümü anlatan Isban Santander Group Dijital Bankacılık Global Direktörü Jose De Ramon, dijitali yaşamayan bir şirketin müşterilerine dijitali satamayacağını söyleyerek; “Santander için dijitale geçiş aslında bir dönüşüm hikayesi; SAP ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bir dönüşüm bu. Biz dijital markamızı iki itici güç üzerine inşa ettik. Biri çalışanlarımız; 200 bin çalışanımız için ev ile iş arasındaki duvarları yıktık. Diğer ise 100 milyonu aşan müşterilerimiz; akıllı bankacılık, çoklu kanal yapımız, sosyal medya bankacılığı ve inovasyon yaklaşımımız sayesinde müşterimiz için dijital bir marka yaratmayı başardık” diye konuştu. SAP Bankacılık Sektörüne Değer Katıyor Geleceği bir bulut şirketi olarak karşılamayı hedefleyen SAP, bankaları dünya standartlarında teknolojik çözümlerle tanıştırarak maliyet avantajı sağlıyor. SAP’nin bankacılık sektörüne sunduğu İş Analitiği çözümleri sayesinde hızla değişen müşteri davranışlarını anlık olarak analiz etmek ve yeni ürün ve hizmetleri hızla pazara sunarak rekabette öne geçmek mümkün oluyor. Bellek içi teknoloji ve vaka tabanlı analizlerle bankaların müşteri ihtiyaçlarını anında yakalamasını sağlayan SAP Müşteri İlişkileri Yönetimi çözümleri, bankaların kişiye özel teklifler sunmasını kolaylaştırıyor. Bankalar için kurum stratejilerini şeffaflaştıran SAP İnsan Kaynakları Yönetimi çözümleri, her bir çalışanın performansının banka hedefleriyle paralel gelişimini sağlayan yönetim yapısını destekliyor. SAP Business One platformu, KOBİ’ler başta olmak üzere kurumsal müşterilerle banka arasında doğrudan entegrasyon sağlanmasına yardımcı oluyor.

Microsoft, iOS cihazlarda Office’i güncelliyor

0
office-ipad-proApple’ın dün duyurduğu yeni iPhone’lar ile birlikte ortaya çıkan iOS 9, Apple mobil cihaz kullanıcılarına çoklu görev ve bölünmüş ekran özellikleri getiriyor. Microsoft da zaman geçirmeden, iOS 9 için hazırladığı güncellemenin ipuçlarını verdi. Buna göre yeni iOS cihazlarında kullanıcılar Office yazılımlarını bölünmüş ekranlarda kullanabilecekler veya bir ekranda Excell açıkken, diğer ekranda Word ile işlem yapabilecekler. Yani artık iOS cihazları da masa üstü sistemler gibi çoklu görev yeteneğini kullanabilecekler. Microsoft ayrıca, sık sık sunum yapmak zorunda olan profesyonelleri de unutmamış. Kullanıcılar artık, cihazın bağlandığı büyük ekranda slide’ları gösterirken kendisi tablet veya telefon ekranında, farklı notları açıp okuyabilecek. Öte yandan yeni Office versiyonunda, Apple’ın yeni dijital kalemi Pencil’a da destek geliyor. Artık kullanıcılar, Office yazılımları açıkken, Pencil ile ekranda notlar alabilecek ve bu notlar ayrı bir dosya şeklinde kaydedilebilecek veya yazıcıya gönderilebilecek. Microsoft’un Apple Watch için gelen güncellemeleriyle de Outlook uygulaması artık yaklaşan toplantıların uyarılarını, yeni gelen e-postaların detaylarını dijital saatin ekranı üzerinde gösterecek.

Geleceğin Kablosuz İletişim Teknolojileri Çalıştayı

0
5Özyeğin Üniversitesi (ÖzÜ) Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Uysal’ın başkanlığında ÖzÜ Çekmeköy Kampüsü’nde 7-8 Eylül tarihlerinde toplanan 4. Uluslararası Optik Kablosuz Haberleşme Çalıştayı (IWOW 2015) 50’den fazla dünyaca ünlü bilim insanını bir araya getirdi. 5G Altyapısı için İdeal Çözüm Çalıştay Başkanı Prof. Dr. Uysal’ın çalıştayda yaptığı açıklamaya göre, optik kablosuz iletişim teknolojileri önümüzdeki 5 yıllık sürece damga vuracak ve gerek fiber optik, gerekse klasik kablosuz iletişim teknolojilerine güçlü bir alternatif olacak. Örneğin, lazer vericiler kullanılarak fiber optik kablo kullanmaya gerek olmadan havadan kilometrelerce öteye terabit (1000 gigabit) hızında iletişim yapmak mümkün olabilecek. Ayrıca bu lazer linklerin, ultra yüksek kapasiteli olacağı öngörülen 5G baz istasyonlarını birbirlerine bağlamak için aday bir teknoloji olacağı ve 2020 yılından sonra yaygın olarak kullanılacağı da öngörülüyor. Ampülden Internete Bağlanma Teknolojisinin İlk Demoları Çalıştay Kapsamında Sergilendi Diğer bir kablosuz optik iletişim teknolojisi ise ev ve iş yerlerindeki aydınlatma tesisatının Internete bağlanmak için kullanılması. Bu tür bir sistemde LED ampüller verici olarak kullanılarak insan gözünün algılayamayacağı kadar yüksek frekanslarda modüle ediliyor. WiFi teknolojisine alternatif olan bu sistemler gigabit (saniyede 1 milyar bit) hızlarına kadar çıkabiliyor. LiFi olarak adlandırılan bu tür sistemlerin ilk demoları da çalıştay kapsamında sergilendi. Otomobiller Birbirleriyle Konuşacak LED’lerin yaygın olarak kullanılmaya başlandığı bir sektör de otomotiv. Optik kablosuz iletişim teknolojisi kullanan araçlar LED tabanlı ön ve arka farlarını kullanarak birbirleriyle haberleşebilecek. Bu şekilde yol ile ilgili bilgilerin gerçek zamanlı olarak kullanıcıya aktarılması ve sürüş güvenliğinin arttırılması mümkün olacak. Çalıştayla Eş zamanlı Eğitim Okulu Verdiği örneklerin, optik kablosuz uygulamalardan sadece birkaçı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Uysal, geniş uygulama alanları ve getirdiği büyük avantajlarla optik kablosuz iletişimin geleceğin teknolojisi olmaya aday olduğunu vurguluyor ve böyle önemli bir çalıştayın Türkiye’de toplanmasının öneminin altını çiziyor. Çalıştayla eş zamanlı olarak düzenlenen eğitim okulunda da Türkiye’den ve Avrupa’dan 40’ı aşkın yüksek lisans ve doktora öğrencisine optik kablosuz iletişim teknolojileri konusunda dersler ve seminerler verildi.

VMware’den yeni yazılımlar

0
VMware_Murat_Mediceler4EVO: RACK kod adıyla anılan VMware’in yeni ürünü EVO SDDC, Yazılım Tanımlı Veri Merkezleri’ni entegre bir sistem olarak sunan, tam otomatik ilk yazılım seti olma özelliğini taşıyor. Yeni VMware Virtual SAN 6.1 ise, sektör liderliğini elinde bulunduran Hiper-Bütünleşik Altyapı Yığını’nı geliştiren kabiliyetler ile birlikte geliyor. VMware Türkiye Genel Müdürü Murat Mediçeler, yeni çözümlerle ilgili olarak şunları söylüyor: “Her geçen gün daha fazla sayıda işletme, iş süreçlerinde çeviklik ve esneklik kazanarak rekabetçi avantaj ile karlılıklarını artırmak için yazılım tanımlı veri merkezi mimarisine geçiş yapıyor. VMware EVO SDDC, içinde bulunduğumuz dijital dönüşüm sürecinde VMware inovasyonlarının tamamını, yazılım tanımlı veri merkezi portföyümüzde uygulamaya döküyor; kurulumu, çalıştırması ve ölçeklendirmesi kolay, kapsamlı ve entegre bir sistem olarak kurumsal müşterilerimizin karşısına çıkıyor. VMware Virtual SAN 6.1 ise, geliştirilmiş uygulama kolaylığı, üstün veri koruma özelliği, yeni flash donanım desteği ve iyileştirilmiş yönetim ve sorun giderme kabiliyetleriyle depolama alanında kurumsal müşterilerimizin tüm gereksinimlerini karşılıyor.” VMware EVO SDDC: Yazılım tanımlı veri merkezlerinde benzersiz kolaylık İşletmelere ve hizmet sağlayıcılara sanal altyapıyı bir hizmet olarak kurma ve çalıştırma imkanı tanıyan VMware EVO SDDC; özel, genel ve hibrit bulut ortamlarını oluşturma ve işletme süreçlerinde etkinlik, çeviklik ve denetim kabiliyeti sunuyor. Yeni yazılım seti, VMware’in Tümleşik Hibrit Bulut platformunun belkemiğini oluşturan hiper-bütünleşik altyapı ürününün temel bileşenlerini içeriyor. Yazılım; bilgisayar, depolama ve ağ oluşturma işlemlerini, herhangi bir x86 altyapısıyla çalışabilen, tek bir entegre yazılım katmanında birleştirecek. Aynı zamanda kurumsal mobiliteden uygulama ve altyapı dağıtım otomasyonlarına, yüksek elverişlilikten dayanıklı altyapıya kadar veri merkezi ölçeklendirme gereksinimlerinin tamamını, güvenlik, denetim ve seçme özgürlüğünden ödün vermeksizin kolaylıkla karşılayabilecek. Akıllı otomasyon ve yaşam döngüsü yönetimi VMware EVO SDDC’nin içinde bulunan yeni ve akıllı otomasyon motoru VMware EVO SDDC Manager, performans ve elverişlilik gereksinimleri doğrultusunda iş yükü alan kapasitesini belirlemek üzere sanal ve fiziksel kaynakların hepsini tek bir “sanal rafta” birleştirecek. Yazılım seti ayrıca, bilgisayar (VMware vSphere), depolama (VMware Virtual SAN), ağ oluşturma (VMware NSX)ve bulut yönetimi (VMware vRealize Operations, VMware vRealize Log Insight™) için kullanılan mevcut donanımların ve VMware entegre yazılım yığınının tamamında otomatikleştirilmiş yaşam döngüsü yönetimini devreye sokabilecek. VMware EVO SDDC’nin içinde bulunan Donanım Yönetimi Hizmetleri de, iş ortaklarının katkılarıyla donanım uyumluluğunun geliştirebilmesi için açık kaynak çözümü olarak sunulacak. 2016’ın ilk yarısında piyasaya çıkması planlanan VMware EVO SDDC, ilk etapta VMware’in iş ortakları olan Dell, QCT (Quanta Cloud Technology) ve VCE firmalarından entegre sistem çözümü olarak temin edilebilecek. Yazılım seti, bir süre sonra VMware’den satın alınabilecek. VMware Virtual SAN 6.1: VMware’in Hiper-Bütünleşik Altyapısının temeli VMworld’de duyurusu yapılan bir diğer ürün de, işletmeler için kritik öneme sahip ortamlarda veri korumasını, performansı, esnekliği ve ölçeklenebilirliği artıran VMware Virtual SAN 6.1. Yeni Stretched Clusterve geliştirilmiş VMware vSphere Replication (kopyalama)  özelliklerini barındıran çözüm, beş dakika önce girilen veriler için bile Kurtarma Noktası Hedefi (RPO) sunuyor ve daha düşük gecikme süresiyle oluşabilecek maliyetleri de azaltıyor. VMware vSphere sanal makineleri için en ideal depolama çözümü olarak tasarlanan VMware Virtual SAN’ın son sürümü, aynı zamanda VMware vRealize Operations ile entegrasyon sağlayarak gelişmiş bir yönetim ve takip olanağı tanıyor. Performans takibi, kök neden analizi ve kapasite planlaması için de yazılıma Health Check (Sağlık Kontrolü) Eklentisi eklenmiş durumda. VMware Virtual SAN 6.1’in 2015’in üçüncü çeyreğinde piyasaya sürülmesi planlanıyor.