Almanlar Nokia haritalarını niçin satın aldı?

3
Q7150078_mediumMercedes, BMW, Audi, Volkswagen ve diğer Alman otomobil üreticileri, dünyaya çok sayıda otomobil satıyorlar ve kaliteleriyle de büyük beğeni topluyorlar. Almanya’nın otomobil endüstrisine büyük önem verdiğini de herkes iyi biliyor. Alman otomobil üreticilerinin bir araya gelip Nokia’nın Here haritalarını satın alması da geçtiğimiz ayın en büyük olaylarından biriydi. Almanlar’ın şimdi kendilerine özel bir dahili navigasyon sistemi oluşturmaya çalışması aslında çok garip görünmüyor ancak zaten herkesin elinde bir cep telefonu ve haliyle navigasyon cihazı bulunuyorken, yani otomobil içi dahili navigasyon sistemleri unutulmak üzereyken Almanların bu işe 3.1 milyar dolar harcamaları akıllarda soru işaretleri doğurdu. Avrupa Birliği’nin ve Euro’nun çökme riskini bile göze alıp Yunanistan’a 1 milyar dolar vermeyen, cimrilikleriyle ünlü Almanların, ölmek üzere olan dahili navigasyon sistemlerine 3.1 milyar dolar yatırması geçtiğimiz ayın en ilginç teknolojik gelişmeleri arasında yer aldı. Ancak bu satın almanın arkasında, Avrupa Birliği ve ABD arasındaki gizli savaşın izlerini bulmak mümkün. ABD’nin, Google, Apple, Microsoft, Facebook ve benzer de teknoloji şirketleri üzerinden tüm dünyayı izlediği ortaya çıktığından beri Avrupa Birliği bu şirketleri Avrupa’dan kovmak için her şeyi yapıyor. AB Komisyonu Google’a, arama motoru işleviyle reklam pazarlama işlerini ayrı şirketler üzerinden yürütmesi için ültimatom verdi, yine AB’nin liderlerinden Fransa, Google’a dayattıkları “unutulma hakkı” işlevinin, sadece AB içinde geçerli değil, tüm dünyada geçerli olması için bastırıyor ve AB ülkeleri benzer zorlayıcı isteklerle sürekli ABD teknoloji şirketlerini “taciz” ediyor. Amaç ise malum: ABD teknoloji şirketlerinin Avrupa’daki etkinliğin azaltmak, güçten düşmelerini sağlamak. Almanlar’ın ise bu “ABD karşıtı cephede” çok özel bir yeri var çünkü Almanya tam anlamıyla ABD teknoloji şirketlerinden “nefret” ediyor. Facebook’un Almanya’da neredeyse hiç gücü bulunmuyor, Alman basını Facebook’un CIA yöneticileri tarafından kurulup palazlandığına dair haberleri her gün manşete taşıyor, PayPal/Ebay gibi yine CIA bağlantılı olduğunu vurguladıkları teknoloji servislerini yerden yere vuruyor, Alman köşe yazarları Almanya başbakanının telefon görüşmelerini dinlemeye yardımcı olan Apple hakkında söylemediklerini bırakmıyorlar. İşte cimri Almanların Nokia haritalarını satın almak için 3.1 milyar dolar ödemesini bu bilgiler ışığında okumak gerekiyor. Otomobil endüstrisi hızla “akıllı/sürücüsüz otomobil” teknolojilerine doğru ilerliyor. Ve bu teknolojiler çok ağır biçimde haritalara ihtiyaç duyuyor. Bu konuda da dünyada fazla seçenek yok. Google, Yandex, Nokia ve yavaş yavaş bu alana giren Apple dışında güvenilir harita sunan kimse yok. Yani Almanlar’ın dev otomobil endüstrisi, sadece birkaç sene sonra ya ABD’nin Google ve Apple şirketlerine ya da Rusların Yandex şirketine mecbur kalacak, Mercedesler’in, BMW’lerin çalışabilmesi için üreticilerin bu şirketlere dev lisans ücretleri ödemesi mecburiyet haline gelecekti.  Amerikalıların Microsfot aracılığıyıla Nokia’yı da ufak ufak ele geçirdiği malum, sürpriz bir hamle ile Microsoft’un Here haritalarını satın alması halinde, Almanlar tam anlamıyla çaresiz kalacaktı. Daha da kötüsü, Almanya Başbakanı ve siyasetçileri, önemli Alman bürokratları, gizli servis üyeleri, Mercedes makam otomobilleriyle seyahat ederken, otomobildeki Google harita uygulaması CIA ajanlarına anı anına yer bildirimi yapacaktı. Avrupa Birliği’nin fiilen lideri kabul edilen ve dünya liderliğine de ufak ufak aday olan Almanya için kabul edilemez bir durum… Dolayısıyla, cimri Almanlar hızlı bir manevra ile paraya kıydılar ve zaten teknoloji şirketleri arasında, kapalı kapılar arkasında açık arttırmada olan Nokia Here haritaları için dolgun bir rakam verip, Alman otomobillerinin geleceğini kurtardılar. Alman otomobil endüstrisi şimdi biraz daha rahatlamış ve nefes almış durumda. Alman otomobil üreticilerinin muhtemelen devlet destekli oluşturduğu havuzdaki dev bütçeyi arkasına alan Nokia Here haritalarının ise bundan sonra daha da güçleneceğini tahmin etmek zor değil.

Epson EB-Z11000 ile işletmeler fark yaratacak

0
EB-Z11000Dijital tabelalar için portre boyutu görüntüleri yansıtabilen EB-Z11000 esnek bir kurulum açısına, merkez dışı konumlandırma için lens kaydırma gibi birçok kalibrasyon özelliği ile birlikte isteğe bağlı WiFi ve HDBaseT bağlanabilirlik özelliklerine sahiptir. Net görüntüler ve 3LCD teknolojisi 11.000 lümen EB-Z11000 XGA çözünürlüklü ultra parlak bir projektördür. Projektör, gün ışığında bile canlı renkler ve parlak görüntüler sunar. Eşit derecede yüksek Beyaz ve Renkli Işık Çıkışı (CLO) teknolojisi ile üç kata kadar daha parlak renklerle fark yaratır.  Epson’un 3LCD teknolojisine sahip EB-Z11000 büyük tesisler için mükemmeldir. Vitrin giydirme, fuarlarda stand ve ürün farklılaştırma, müzelerde sergi zenginleştirme gibi birçok farklı sektörde markanızı öne taşır. Ayrıca yeni ve özel LU02 kısa gösterimli lensi sayesinde ekrana daha yakın konumlandırılması mümkündür ki bu özellik üniversiteler için idealdir. Portre projeksiyonu Portre boyutunda görüntüler yansıtan EB-Z11000 dijital tabelalar için idealdir. Çevrenizi görmenin yepyeni yoluna hoş geldiniz; portre modu sadece yatay projeksiyon için değil, aynı zamanda moda gösterileri gibi bir etkinlik veya toplantılar için de uygundur. Kolay kurulum Esnek bir kurulum açısı ve merkez dışı konumlandırma için lens kaydırmanın yanı sıra EB-Z11000 kenar kaynaştırma, test şablonları ve Epson’un Süper Çözünürlük özelliklerini içerir. Bağlanabilirlik EB-Z11000 tek bir bağlantıda beş bağlantıya olanak tanıyan HDBaseT özelliğini içerir. Daha fazla esneklik için isteğe bağlı Wi-Fi eklenmiştir. TEMEL ÖZELLİKLER Yüksek parlaklık: 11.000 lümenlik ultra parlaklık Esnek: Farklı kurulum açıları seçin 3LCD teknolojisi: Canlı renkler ve parlak görüntüler için Bağlanabilirlik: HDBaseT ve isteğe bağlı Wi-Fi bağlantısı Portre projeksiyonu: Yatay projeksiyon uygun olmadığında Tavsiye edilen perakende satış fiyatı: 16.000 dolar+KDV

Apple GSM operatörü mü oluyor?

0
Apple-SIM-702x336Apple hakkında yayılan bir haber, teknoloji dünyasında heyecan yarattı. Apple’ın sanal operatörlük hizmetleri vermek üzere ABD ve Avrupa’da GSM operatörleriyle görüşmeye başladığını bildiren habere göre Apple, iPhone kullanıcıları için SIM kartları devre dışı bırakarak kendi sanal SIM kartı üzerinden, kullanıcının bulunduğu ülkedeki operatörler arasında sanal seçim yaparak ses, SMS ve veri hizmeti vermeye başlayacak. Ancak ne var ki, Apple bu haberleri bugün yalanladı ve şirketin hiçbir GSM operatörüyle bu konuda bir görüşmesi olmadığını, sanal GSM operatörü olarak hizmet vermek üzere bir hazırlığı olmadığını duyurdu. Google, Project Fi isminde benzer bir projeyi hayata geçirmek için çalışıyor ve Apple’ın da Google ile rekabet için benzer bir servis hazırlığı içinde olduğu düşünülüyordu. Apple’ın yeni açıklaması, şirketin bu konuyla ilgilenmediğini ortaya koydu. Gerçi Apple sanal operatör hizmeti vermek istese bile gerekli hazırlıkların tamamlanması ve servisin kullanıma açılması 2020’den önce mümkün olamayacaktı.  

Küçük işletmeler neden e-fatura’ya geçmeli?

0
Bu hızlı değişime uyum sağlayanlar yaşamaya ve ilerlemeye devam ederken, dijitalleşme sürecine uyum sağlayamayanlar geride kalıyor. Dijitalleşmenin getirdiği yeni araçlardan biri de e-Fatura. e-Fatura, kullanan tüm işletmelere büyük değer katıyor.
Paraşüt Kurucu Ortağı Sean X. Yu
Paraşüt Kurucu Ortağı Sean X. Yu
Paraşüt Kurucu Ortağı Sean X. Yu, konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Öncelikle en çok sorulan sorulardan biri olan e-Fatura’nın ne olduğuna açıklık getirmek isterim. e-Fatura, elektronik ortamda hazırlanan, Maliye’nin sunucuları üzerinden alıcı ve satıcıya iletilen, kağıda basılmayan bir fatura çeşididir. e-Fatura özellikle küçük işletmelere maliyet ve zaman tasarrufu gibi önemli avantajlar sağlıyor. Bu avantajların başında kâğıt, zarf, mürekkep, matbaa, kargo/kurye masraflarını sıfıra indirmesiyle birlikte operasyonel yükü azaltması geliyor. Bu masraflar, işletmeler için küçük giderler gibi gözükse de aylık ve yıllık masraflarına bakıldığında yüksek meblağları buluyor. Örneğin; birim başı ortalama 6 TL olan kâğıt fatura maliyetleri, e-Fatura ile 50 kuruşa kadar düşüyor. e-Fatura’nın sunduğu başka önemli bir avantaj ise faturalarınızın otomatik olarak arşivlenmesi. Yasal olarak her faturanın 10 yıl saklanması gerekiyor. Bu da işletmeler için çok ciddi bir arşivleme sorununu ortaya çıkarıyor. e-Fatura’nın sunduğu dijital arşivleme ile fatura saklamanın getirdiği iş yükü ve maliyet de ortadan kalkıyor. Dijital arşivleme sayesinde istediğiniz zaman eski faturalarınıza çok rahat ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca, muhasebesel işlemler de hız kazanıyor. e-Fatura’nın belki de uzun vadede en önemli faydası doğa dostu bir uygulama olması. 2014 yılsonu verilerine göre e-Fatura uygulamaları sayesinde Türkiye’de 100 bin ağaç kesilmekten kurtuldu. Bu sayede doğayı korumuş olmak da en önemli avantajları arasında yer alıyor. Paraşüt’te Mayıs ayından beri e-Fatura hizmeti sunuyoruz. Paraşüt’te e-Fatura hizmetinden faydalanmak için teknik entegrasyon ve kurulum süreçlerinden geçmeye gerek kalmıyor. e-Fatura kullanıcısı olmak için, uygulama içindeki başvuru formunu doldurmak yeterli. Tabi, bu da işletmelere hizmeti kullanmaya başlama aşamasında çok büyük operasyonel ve maliyet avantajı sağlıyor. Ayrıca,  bir küçük işletmenin ihtiyaçlarına uygun paket ve fiyatlarla e-Fatura hizmetini sunuyoruz. Üstelik şu an çok güzel bir kampanyamız var. Paraşüt’te ilk 1000 e-Fatura kullanıcısı 2015 boyunca ücretsiz e-Fatura alıp-gönderebiliyor. Kullanıcı dostu arayüzümüz sayesinde uzmanlığı finans ya da muhasebe olmayan işletme sahipleri Paraşüt’ü çok rahatlıkla kullanabilir, gelir gider takiplerini ve fatura yönetimlerini kolaylıkla yapabilirler.”

Truva atı Potao, Ukrayna’yı hedef aldı

0
POTAO_UlkelerKüresel antivirüs yazılım kuruluşu ESET, Operasyon Potao Express adını verdiği ve “Win32/Potao” adıyla etiketlenen zararlı yazılım yoluyla gerçekleşen bir siber saldırıyı tespit ve analiz etti. Buna göre Win32/Potao, casusluk yazılımlarının bir örneği olarak öne çıkıyor. Potao ailesi, parola ve hassas bilgileri çalan tipik bir siber casusluk truva atı olarak işlev görüyor. Yazılım en fazla Ukrayna’da olmak üzere ağırlıklı olarak Rusya, Gürcistan ve Belarus gibi Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde algılandı. Bilgi elde etmeyi hedefliyor ESET’in geçen yıl tespit etiği BlackEnergy saldırısı gibi Potao da Ukrayna hükümeti, askeri kuruluşlarını ve bazı Ukrayna haber ajanslarını hedef aldı. Aynı zamanda, Rusya ve Ukrayna’da bulunan popüler bir mali piramit şemasının üyelerine de casusluk için kullanıldığı ortaya çıktı. Konuyla ilgili bilgi paylaşan ESET Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı Robert Lipovsky, “Soruşturmamız, Potao’nun şu anda üretilmeyen popüler Rus açık kaynak kodlu şifreleme yazılımı TrueCrypt ile bağlantısı olduğunu ortaya çıkarmıştır” açıklamasını yaptı. ESET araştırmacılarına göre Potao, sadece enfekte olmuş şifreleme yazılımı gibi değil aynı zamanda bazı özel durumlarda backdoor yani arka kapılar açmak için C&C sunucusu olarak da görev yapıyor.

Türk Telekom Grubu’na 2 yeni direktör

0
serkan-ferganTürk Telekom Grubu’nun yönetici kadrosuna 2 yeni atama daha gerçekleşti. Türk Telekom Grubu’nda yapılan 2 yeni atama ile Agile Çözümler Direktörlüğü’ne Serkan Fergan getirilirken, Devrim Melek ise TV Pazarlama Direktörü oldu. Serkan Fergan Haziran 2015, Devrim Melek ise Temmuz 2015 itibariyle Türk Telekom Grubu’ndaki görevlerine başladılar. Serkan Fergan kimdir? Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği lisansı ardından İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yine aynı alanda yüksek lisans eğitimini tamamladı. Kariyerine Customs & Excise – Canada’da başlayan Fergan, aralarında Fortis Bank, Pamuk Bank ve Tekstil Bank’ın da bulunduğu birçok kurumda üst düzey yöneticilik yaptı. İnternet bankacılığı, e-ticaret, e-ödeme, mobil teknolojiler gibi uzmanlıklara sahip olan Fergan, iyi derecede İngilizce ve İtalyanca biliyor. devrim_melekDevrim Melek kimdir? Pazarlama stratejileri, dijital pazarlama ve tüketici araştırmaları alanında 18 yıllık tecrübesi bulunan Devrim Melek, İstanbul Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra, Makine Mühendisliği alanında yüksek lisansını tamamladı. İstanbul Teknik Üniversitesi Pazarlama yüksek lisansı eğitimi de alan Melek, kariyerine Eczacıbaşı’nda başladı. Melek, son olarak Digitürk’te Pazarlama Direktörü olarak görev yaptı.

GittiGidiyor Genel Müdürlüğü’ne Öget Kantarcı atandı.

0
oget_kantarci_gittigidiyorUzun yıllardır e-ticaret sektöründe yöneticilik yapmış Kantarcı, 2014 yılından bu yana GittiGidiyor’da Ticari Direktör olarak  görevini sürdürüyordu. Lise eğitimini Koç Lisesi’nde tamamlayan Öget Kantarcı, 1999 yılında Koç Üniversitesi’nden mezun oldu. Peugeot Kurumsal Satış departmanında çalışma hayatına başlayan Kantarcı, ardından Turkcell Kurumsal Satış Müdürü oldu ve aynı bölümde Satış Direktörü unvanını alarak kariyerine devam etti. Estore ile başladığı e-ticaret kariyerine 2009 yılında Alman Perakende ve e-ticaret devi Otto Group’un Genel Müdür Yardımcısı olarak devam etti. Yeni görevinden duyduğu heyecanı belirten Kantarcı; “GittiGidiyor, 15 yıldır iş modeliyle Türkiye’de hem sektörü hem de ekonomiyi destekleyen bir ekosistem konumundadır. Başarısı hem ülkemizde hem de dünyada tescillenmiş, ülke geneli e-ticaret kategorisinde Türkiye’nin en çok tercih ettiği* bu şirketin en üst düzey yöneticiliğine atanıyor olmak benim için bir gurur kaynağıdır” diye konuştu. 2014 Ocak ayından bu yana GittiGidiyor Genel Müdürlüğü’nü yürüten Gülfem Toygar ise eBay’in en büyük organizasyonlarından biri olan eBay Almanya  operasyonlarının başına getirildi.   33 milyon** aylık ziyaret ortalamasına ve 12 milyonu aşkın üyeye sahip GittiGidiyor, bu yıl Türkiye’nin “En İyi İşverenleri”, eBay ise her yıl olduğu gibi bu yıl da  “Avrupa’nın Çok Uluslu En İyi İşverenleri” listesine de girerek başarı grafiğini yükseltmeye devam ediyor.

NASA’nın 480 milyon dolarlık projesi CSC’nin oldu

0
s-9b8e2a2743ceb482be6b60bd9b4bc461b754dd31Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, Paylaşılan Hizmetler Merkezi’ne (Shared Services Center) kurumsal, idari ve teknik destek hizmetleri almak üzere CSC ile anlaşma imzaladı. 480 milyon dolar değerindeki anlaşma, sekiz yıllık bir dönemi kapsıyor. Mississippi eyaletindeki Stennis Uzay Merkezi’nde bulunan Paylaşılan Hizmetler Merkezi, tüm NASA merkezlerinin finansal yönetim, insan kaynakları, bilişim teknolojisi ve kurumsal hizmetler gibi faaliyetlerini yürütüyor. Anlaşma ile bu faaliyetlerin yürütülmesine ilişkin sorumluluk, yeni nesil BT servis ve çözümlerinde küresel lider CSC tarafından üstleniliyor. CSC ve NASA arasındaki işbirliği 1961 yılına dek uzanıyor. NASA’ya geniş bir yelpazede farklı hizmetler sunan CSC ayrıca, İklim Simülasyon Merkezi’nin süper bilgisayarlarının operasyon, bakım ve geliştirilme hizmetlerini de yürütüyor.

Y kuşağına göre klasik telefonların ömrü bitti

0
ABD İş Gücü İstatistik Kurumu’na göre, 2030 yılında dünyadaki iş gücünün yüzde 75’ini Y kuşağı oluşturacak. Unify’ın yaptığı araştırmaya göre, Y kuşağının yüzde 60’ı iş yerinde kendi cihazlarını kullanıyor, yüzde 89’u 09:00-18:00 zamanlı çalışmanın verimi artırmadığını düşünüyor. Uzaktan çalışma sisteminin çalışanların hayat kalitesini doğrudan etkilediğine dikkat çekilen araştırmada, katılımcıların yüzde 45’i daha fazla uyuyabildiğini, yüzde 35’i daha fazla fiziksel egzersiz  yapabildiğini, yüzde 42’si ise daha sağlıklı beslendiğini söylüyor. Katılımcıların yüzde 44’ü kendilerini daha pozitif, yüzde 53’ü ise daha az stresli olduğunu dile getiriyor. Unify tarafından 1.500 kişinin katılımı ile gerçekleştirilen “Humanising the Enterprise” araştırmasına göre,  Y kuşağının yüzde 60’ı iş yerinde kendi cihazlarını kullanıyor. Mesai saatlerindeki esnekliğin çalışanları daha verimli kıldığına dikkat çekilen araştırma sonuçlarına göre, Y kuşağının yüzde 89’u 09:00-18:00 zamanlı çalışmanın verimi artırmaya yönelik katkısı olmadığını düşünüyor. İstenilen her yerden ve her an sonuç odaklı çalışılabileceklerini düşünen Y kuşağı, mobil odaklı iş yerlerinde daha mutlu olacaklarını düşünüyor. Uzaktan çalışanların yüzde 39’u daha verimli olduklarını düşünüyor Yeni çalışma şekli olarak hızla yaygınlaşan mobil çalışma eğilimi, kurumların iş yapış modellerini değiştiriyor. Kurumlar için “kilit iş tanımı” olarak tanımlanmaya başlanan mobil çalışma, hızlı şekilde kabul görüyor. Araştırmaya göre, uzaktan çalışanların yüzde 39’u evlerinden daha verimli çalışabildiklerini belirtiyor. Katılımcıların yüzde 40’ı mobil çalıştıklarında kendilerini daha özgür hissettiklerini vurgularken, yüzde 39’u daha sonuç odaklı çalışmalara imza attıklarına dikkat çekiyor. Uzaktan çalışma sisteminin, çalışanların hayat kalitesine doğrudan etki ettiğine dikkat çekilen araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 45’i daha fazla uyuyabildiğini, yüzde 35’i daha fazla fiziksel egzersiz  yapabildiğini, yüzde 42’si ise daha sağlıklı beslendiğini söylüyor. Katılımcıların yüzde 44’ü kendilerini daha pozitif, yüzde 53’ü ise daha az stresli olduğunu dile getiriyor.
Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu
Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu
Y kuşağının yüzde 96’sı iş hayatında aktif şekilde akıllı telefon kullanıyor Günümüzün iş modellerinin yanı sıra yenilikçi iş süreçlerine odaklanmanın kurumların öncelikleri arasında yer almasının önemi bir kriter olduğuna dikkat çeken Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu, “Yeni eğilimler ve gelişmeler bugünden geleceği aydınlatıyor. Çalışanların ve kurumların iş hayatındaki verimliliğini belirleyen öncelikler değişiyor. Y kuşağı ile başlayıp, gelecek nesiller ile devam edecek olan bu süreçte, iş yapış modellerinin kurum kültürlerini nasıl değiştirdiğine yakından tanıklık edeceğiz. Yaptığımız araştırma sonuçları, Y kuşağının yüzde 96’sının iş hayatında akıllı telefon kullandığını, yüzde 50’sinin internete mobil cihazlardan bağlandığını gösteriyor. Kurumsal mobil uygulama ve çalışma sistemi yoğun tempoda çalışanlar için sınırsız kolaylıklar sağlıyor ve çalışanların kuruma aidiyetini artırıyor.” diyor. Y kuşağının yüzde 60’ı işyerinde kendi cihazlarını kullanıyor Mobiliteyi kurum kültürüne uyarlamayı başaran şirketler, iş süreçlerini daha hızlı ve verimli yönetiyorlar. Çalışanlarının istedikleri cihazlar üzerinden çalışabilmelerine imkân yaratan kurumlar, operasyonel maliyetlerini azaltıp, verimliliklerini artırarak rekabette öne geçiyor. Unify tarafından yapılan araştırmada, Y kuşağının yüzde 60’ı işyerinde kendi cihazlarını veya kişisel uygulamaları kullanıyor, yüzde 70’i kullandıkları uygulamaların kurumsal BT politikaları tarafından desteklenmediğini ifade ediyor. Yüzde 74’ü masaüstü telefonlarının iş yerinde kullanım ömrünün bittiğini düşünürken, yüzde 31’i dokümanlarına her yerden ulaşabilecekleri Dropbox gibi uygulamalar kullanıyor. Tümleşik iletişim ile seyahat masraflarında yüzde 30 tasarruf mümkün Mobil çalışma sistemini benimseyen kurumlar, esnek iş yapış şekilleri sayesinde iş ortaklarına daha hızlı hizmet veriyor. Her yerden ve her zaman sonuç odaklı çalışmanın önünü açan mobilite, tümleşik iletişimin sunduğu fırsatlar ile değer kavramını yeniden tanımlıyor. Seyahat ve konaklama maliyetlerini azaltan, ön yatırım ve işletme giderlerinden tasarruf edilmesini sağlayan tümleşik iletişim, farklı mekânlardaki çalışanların eş zamanlı görüşme ve çalışma yapabilmelerini mümkün kılıyor. Toplantıların tümleşik iletişimin sağladığı konforla ofis ortamında yapılması, seyahat masraflarında yüzde 30 oranında tasarrufu da beraberinde getiriyor. Araştırmayla ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Gayrimenkulde taşlar yerinden oynuyor

0
gayrimenkul-danismanligiEmlak ve gayrimenkul pazarında dengeleri değiştirecek yepyeni bir girişim hayata geçti; artık gayrimenkuller de internet aracılığıyla alınıp satılabilecek. Tapu.com adıyla kurulan pazaryeri, bankalar, inşaat şirketleri ve diğer kurumsal gayrimenkul portföyleri için yeni, şeffaf bir satış kanalı fırsatı yaratıyor. Gayrimenkul sektöründe devrim niteliği taşıyan proje aynı zamanda fiyatı “satıcıların” değil “alıcıların” belirlemesine olanak sağlayacak ve sektörde gerçek piyasa değerlerinin oluşmasının önünü açacak. İş fikri ve modeli kadar sağlam yatırımcı kadrosu ile de dikkat çeken tapu.com’da gayrimenkul ve arsaların alım-satımı online açık artırma usulü ile yapılıyor. Halihazırda 100’e yakın gayrimenkul ve arsanın açık artırma için sıra beklediği Tapu.com’da tüm süreçler şeffaflık esasına göre işliyor. Tapu.com’da satışa çıkan gayrimenkuller temiz tapulu, alıcının tüm bilgi ile belgelere ulaşabildiği şeffaf, sorunsuz konut, ticari ve arsalardan oluşuyor. Açık artırmaya katılmak için katılımcının kredi kartından belli bir provizyon çekilmesi yeterli oluyor. Sadece kazanandan hizmet bedeli tahsil ediliyor ve açık artırmayı kazanamayan tüm katılımcılardan çekilen provizyon iade ediliyor. Gayrimenkul ya da arsanın tutarı ise Tapu.com’a değil her satışta olduğu gibi doğrudan satıcıya ödeniyor. IFC, EBRD ve EIB destekli yatırım Modern ekonomilerde, gerçek fiyat dengesinin alıcı ve satıcının buluştuğu pazaryerlerinde oluştuğunu belirten Tapu.com kurucularından Emre Erşahin, gayrimenkul sektörünün de bu şeffaflığı hak ettiğini söyledi. Tüm piyasalarda fiyatı belirleyen en önemli unsurun alıcıların teklifleri olduğunu belirten Erşahin, ağırlıklı olarak Dünya Bankası’nın yatırım ayağı Uluslararası Finans kurumu (IFC), Avrupa Kalkınma ve İmar Bankası (EBRD) ve Avrupa Yatırım Bankası’nın (EIB) sağladığı finansal kaynaklardan oluşan Earlybird DigitalEast fonunun yatırımıyla hayata geçirdiğimiz tapu.com sayesinde Türkiye’de de alıcı ile satıcıları şeffaf ve rekabetçi bir ortamda buluşturacağız” diye konuştu. Türkiye’de emlak piyasasının yeteri kadar şeffaf olmadığını belirten Erşahin, “Yeterli bilgi ve şeffaflık olmayınca alıcılar yerine satıcılar fiyat belirlemeye çalışıyor. Tek başına satıcının arzuladığı fiyat seviyesi bir gayrimenkulün piyasa değerini ifade edemez. Tapu.com ile amacımız gayrimenkuller ile ilgili mümkün olan en fazla bilgiyi, şeffaf ve açık biçimde alıcıların erişimine sunmak. Böylece şüpheleri ve belirsizlikleri ortadan kaldıracak ve alıcı açısından güvenli bir karar ortamı yaratmış olacağız. Bu da emlak piyasasında daha hızlı, sağlıklı ve doğru kararlar alınmasına yardımcı olacak” dedi. Fiyatlar açık artırma yoluyla belirlenecek Peki tapu.com bu şeffaf, rekabetçi ve alıcı ile satıcının ortak noktada buluşabileceği bu ortamı nasıl yaratacak? Emre Erşahin’in verdiği bilgiye göre; Tapu.com’da satılacak gayrimenkul ile ilgili detaylı tapu bilgisi ve varsa değerleme raporu bölümleri dahil tüm veriler yayınlanacak. Bu süreçte gayrimenkulü görmek isteyen alıcı adaylarına da gereken olanaklar sağlanacak. Emre Erşahin, Tapu.com’u birçok e-ticaret girişimden ayıran can alıcı noktayı ise “Açık artırmaya katılan alıcıları rekabetçi ve şeffaf bir ortamda buluşturarak online açık artırma yoluyla teklifleri en verimli şekilde toplayacağız. Satıcının razı olduğu minimum satış bedeli üzerine çıkan teklifler arasından en yüksek fiyatı verenler gayrimenkulü almaya hak kazanacak. Bu yolla fiyat dengesini oluşturacak, gerçek anlamda piyasa değerinin oluşmasına yardımcı olacağız” sözleriyle açıkladı. Bankaların elindeki gayrimenkullerle başlanacak Satışa çıkan gayrimenkullerin önemli bir bölümünün de Tapu.com ile anlaşmalı bankaların portföyünde yer alan fırsat gayrimenkuller olduğunu belirten Erşahin, “Bu model sayesinde bu değerlerin daha hızlı ve verimli bir biçimde nakde dönüşmesini sağlayarak bankalara yardımcı olacağız” dedi.

TP-LINK’ten ‘akıllı şarj’ özellikli yeni Power Bank

0
PB50(UN)1_0-01-1280Geçtiğimiz yaz 10400mAh’lık ilk power bank modelini satışa sunarak hem sürpriz yapan hem de Türkiye power bank pazarını şekillendiren TP-LINK, tasarımı ile özellikle iş adamlarını hedefleyen yeni yedek şarj brimini satışa sunuyor. Öncekimodel gibi kaliteli, güvenli ve sağlam olan TP-LINK PB50 power bank, 10000m Ahgücünde, hem şık hem de cepte dahi çok rahat taşınabiliyor. PB50 model yedek şarj birimi, akıllı bir yongaya sahip ve bu sayede cihaza uygun maksimum şarj hızını ayarlayabiliyor. Şarj edilecek cihaza uygun akım ile ürünleri koruyan power bank, hem Apple hem Android cihazlar ile uyumlu ve akıllı telefon, tablet bilgisayar, selfie çubuğu, aksiyon kamerası gibi mikro USB’den şarj edilebilen tüm cihazlarla kullanılabiliyor. Üzerinde bulunan iki adet USB çıkışı ile aynı anda iki farklı cihazı güvenli bir şekilde şarj etmek mümkün. Üstün güvenlik… TP-LINK’in diğer power bank modelinde olduğu gibi PB50 modeli de üst seviye güvenlik özelliklerine sahip. Hem power bank’ı hem de şarj ettiği cihazları korumaya yönelik 6 güvenlik kalkanına sahip olan cihaz, kullanılan sağlam ve güvenilir pili ile güvenlik özelliklerini perçinliyor. TP-LINK power bank modellerinde LG markalı piller kullanılıyor; bu yeni modelde lityum-polimer pil bulunuyor. PB50’de kullanılan piller, nano seramik kaplamalı ve yüksek havalandırma için gözenekli bir malzeme kullanılarak üretilmiş. Bu sayede pillerin dayanıklılığı ve ısı direnci yükseltilmiş oluyor. 10000mAh kapasiteli pili sayesinde bir akıllı telefonu birden fazla kez tam şarj edebilen PB50 power bank’ın üzerinde bulunan dört kademeli LED göstergesi ile pil durumunu kolayca takip etmek mümkün. İş adamlarının yanlarında rahat taşıyabileceği ve her yerde, her zaman şarj sorununu çözen TP-LINK’in yeni power bank’ı Türkiye’de 56 USD+KDV fiyatla satışa sunuluyor.

optivo ile işlem bildirimleri pazarlama faaliyetlerine katkı sağlıyor

0
Optivo%27nun+Uluslararasi+Direktoru+Jens+Fischler_sonİşlem bildirimleri, kullanıcıların online portallar, sosyal ağlar, alışveriş veya rezervasyon sistemlerinde işlem yaptıklarında, otomatik olarak gönderilen e-postalardır. Tipik örnekler olarak, kargo firmalarından gelen sipariş takip e-postaları, online rezervasyon onayları, bir e-ticaret sitesinden yaptığınız alışverişin onaylandığına dair e-postalar ve herhangi bir sitenin üyelik onayı e-postaları sayılabilir. Kullanıcılar, diğer e-posta türlerinin aksine bu tür işlem bildirimlerini almak istemektedirler, çünkü içinde gerçekten kendilerini ilgilendiren bilgiler bulunduğunu bilirler. Bu yüzden, işlem e-postalarının açılma oranı %80’lere kadar çıkabiliyor. optivo Uluslararası Direktörü Jens Fischler, satış ve pazarlama anlamında yüksek potansiyeli olan işlem bildirimi e-postalarının firmalar tarafından kullanımında bazı sorunlar olduğundan bahsetti: “İşlem bildirimlerinin en büyük sorunlarının başında, hala bir mağaza veya benzer bir ‘backend’ otomasyon sistemi ile gönderilmeleri var. Yapılan iş için optimize edilmemiş bu sistemler, günümüzün modern e-posta dağıtım sistemlerinin yeteneklerinin çok gerisinde kalıyor. İkinci bir sorun ise, işlem e-postalarına gereken tasarım ve konsept özeninin gösterilmemesi. Neredeyse bütün kullanıcılarının açtığı bu e-postalar, çok az bir uğraşla çok daha dikkat çekici ve görsel olarak cazip bir hale getirilebilir. optivo tüm bu sorunların çözümü olan e-posta otomasyon ve müşteri zekasından yararlanan e-posta sistemlerini firmaların kullanımına açıyor” dedi. Pazarlama faaliyetlerine bulunmaz katkı İşlem bildirimlerini promosyon faaliyetleri için kullanan firmalar, pazarlama potansiyellerini başka türlü edinilemeyecek şekilde artırıyor. Pazarlamacılar etkili bir şekilde yeni müşteriler kazanıyor, çapraz satışları artırıyor veya hali hazırdaki müşterilerin fazladan alışveriş yapmalarını sağlıyor. Dikkat edilmesi gereken çok basit birkaç nokta, bu faaliyetlerin başarılı olmasını sağlıyor. Bunlar, yalnızca metinden oluşan e-postalardan uzak durmak, e-postaları akıllıca marka imajına uydurmak, içeriği kişiselleştirmek ve kullanıcı davranışlarından alınan geri dönüş verilerini kullanarak e-posta içeriğini oluşturmak. İşlem e-postalarını kullanarak müşteri ile diyalog kurmak mümkün İşlem bildirimlerinin bir başka potansiyeli ise oldukça sık gönderilmeleri. HTML formatında e-postalar göndermek, özellikle promosyon faaliyetleri için yararlı oluyor. Tasarım olarak bakıldığında, e-postanın her zaman gönderilme amacına uygun olarak tasarlanması gerekiyor. Buradaki kilit nokta, grafik öğelere ve genel tasarıma aşırı odaklanmaktan kaçınmak. İşlem bildirimlerinin bilgi vermeye yönelik doğal tarzı, her e-postada korunmalı. Müşteriye özgü bilgiler verilmeli İşlem bildirimleri müşteriye tam olması gereken zamanda ulaşır. Örneğin bir kullanıcı, belli bir konu hakkında bilgi almak için bir bültene abone olduysa, tam da o anda bu konuyla ilgileniyor demektir. Yazılı olarak bilgi vermek haricinde işlem e-postaları, resimler, animasyonlar, videolar ve benzer içerikler kullanarak mutlaka ‘call-to-action’ mesajı da vermeli. Müşterinin o sırada tam olarak neye ilgi duyduğu bilindiği için, bu ilgiye yönelik içerikler paylaşılmalı. İşlem bildirimleri çapraz satışları arttırır İşlem bildirimleri, kullanıcılara ürünler ve hizmetler hakkında ek bilgiler verme açısından ideal bir ortamdır. Ek ürün ve hizmet teklifleri, kullanıcı için kişiselleştirilip satışı arttırmaya yönelik olarak otomatik sistem tarafından e-postanın içine eklenir. Bu yöntem, özellikle bir markadan alışveriş yaptıktan sonra işlem bildirimini açan kullanıcılar üzerinde işe yarar, çünkü kullanıcı zaten o markadan alışverişini tamamlamış olduğu için, markaya karşı olumlu bir duygu içerisindedir.

Türkiye’de “Cyberoam Sales Bonanza” başladı

0
Dünyanın önde gelen ağ güvenliği çözümleri üreticisi Cyberoam, dünya genelinde iş ortakları tarafından beğeniyle karşılanan “Cyberoam Sales Bonanza” etkinliğini Türkiye’de hayata geçirdiğini duyurdu. “Cyberoam Sales Bonanza”, Cyberoam kanal iş ortaklarının ve satış personelinin gösterdikleri performansa göre ödüllendirilmesini temel alıyor. 1 Temmuz-30 Eylül 2015 tarihleri arasında sürecek etkinlik boyunca Cyberoam iş ortakları ve satış personeli, sattıkları ürünlerin model numarası, satılan ürün sayısı, mevcut güvenlik sistemlerine dair aboneliklerin kapsamı ve mevcut aboneliklerin yenilenmesine bağlı olarak değişen oranlarda ödüllere kavuşacak. Etkinlikten Cyberoam iş ortağı portalına kayıtlı tüm satış personeli yararlanabilecek.
Cyberoam Türkiye Ülke Müdürü Emre Aktaş
Cyberoam Türkiye Ülke Müdürü Emre Aktaş
Sadece iş ortakları değil, satış personeli de faydalanacak Türkiye’nin Cyberoam için son derece önemli bir yere sahip olduğunun altını çizen Cyberoam Türkiye Ülke Müdürü Emre Aktaş, “Cyberoam Sales Bonanza” ile Türkiye’deki iş ortaklarına büyük avantajlar sunmaktan memnuniyet duyduklarını ifade etti. Normalde bu gibi kampanyalarda sadece iş ortağı şirketlerin hedeflendiğini, Cyberoam’un ise bunun ötesine geçerek iş ortaklarına bağlı satış personelinin de faydalanabileceği bir kampanya kurguladığını söyleyen Aktaş, şu bilgileri paylaştı: “Cyberoam dünyanın her yerinde yüzde 100 kanal yapısı üzerinden müşterilerine ulaşan bir şirket. Bu nedenle işimizin yaygınlaşmasında ve müşterilerimize sunduğumuz desteğin sürekliliğinde kanal iş ortaklarımız ve çalışanları çok önemli bir yere sahip. İş ortaklarımızın müşterilerimizle kurduğu ilişkiler ve onlardan gelen geri bildirimler, yeni nesil çözümlerimizin temelini oluşturan inovasyonların yönünü belirlememize yardımcı oluyor. ‘Cyberoam Sales Bonanza’ üzerinden iş ortaklarımıza ve çalışanlarına sunduğumuz ödüllerle, işimize sundukları katkılar için onlara teşekkür etmenin yanı sıra, şirketlerin daha güvenli bir yapıya kavuşması için gösterdikleri çabalarda motivasyonlarını artırmayı hedefliyoruz.”

Yürürken mesajlaşmak beynimizi değiştiriyor

0
Texting-While-WalkingTeknolojinin hayatlarımıza etkisini sık sık tartışıyoruz. Cep telefonları sayesinde artık evden çıkmadan önce randevulaşma alışkanlığımızı terk ettik, internetin varlığı nedeniyle aradığımız bilgiyi arama motorlarına sorma alışkanlığı edindik. Sosyal medya, sosyal hayatımıza yeni dengeler soktu, mobil cihazların gelişimi, çalışma hayatımızı kökünden değiştirdi. Tüm bu değişimlerin çok hızlı bir şekilde yaşandığını da kabul etmek gerekiyor. İnsanoğlu, binlerce yıllık varlığında yaşamadığı kadar gelişimi son 20-30 sene içinde ardı ardına yaşamak ve bu değişimlere hızla adapte olmak zorunda kaldı. Şimdi, Teksas Üniversitesi’ndeki bilim insanları, insan beyninin yeni bir değişim yaşadığını tespit ettiler. Yürüme alışkanlıklarımız kökünden değişiyor ve bunun nedeni de yürürken telefonumuza bakmak, mesaj yazmak/almak veya internette sörf yapmak… Bilim inanlarının yaptığı keşfe göre, eskiden çok daha uzun adımlar atarak ve hızlı yürüyerek ilerlemeye ve bir an önce hedefine varmaya odaklanan insan beyni, artık küçük, küçük, daha yavaş ve daha dikkatli adımlar atarak yürümeye adapte oluyor. İnsan beyni artık, gideceği yere bir an önce varmayı değil, düşmeden, sendelemeden, bir yere çapmadan güvenle yürümeye odaklanmaya başlıyor. Bunun sebebi de insanların ellerinde cep telefonuyla mesajlaşarak yürümeye çalışması. Deney sırasında, 18 ve 50 yaş aralığındaki deneklerden, özel olarak hazırlanmış bir pistte yürümeleri istenmiş. Normal yaşamları sırasında, yürürken cep telefonu kullanan ve mesajlaşanların, aynı pisti diğerlerine göre daha uzun zamanda yürüdüğü fark edilmiş. Araştırmaya göre, insan beyni cep telefonu kullanarak yürümeye adapte oldukça, alıştığı standart yürüme hızı düşüyor ve elinde telefon olmadığında da yine aynı düşük hızda yürümeye göre planlanıyor. Kısaca söylemek gerekirse, cep telefonları insan neslini yavaşlatıyor. 2[1]Bu yeni alışkanlık, hayatımıza ilginç bazı çözümleri de sokuyor. Avrupa’da bazı büyük şehirlerin parklarında veya yoğun caddelerinde, bisiklet yoluna benzer şekilde, yürüken mesajlaşlaşanlar için özel hatlar çizildi. New York’ta bu alışkanlığı paraya dönüştürmek isteyen girişimciler, özel, parlak renkli ceketler giyerek, kalabalık meydanlarda kimseye çarpmadan yürüyüp mesajlaşanlara küçük bir bahşiş karşılığında “yol açma” hizmeti vermeye başladılar. Selfie kavramı nasıl yaşamın bir parçası olduysa, yürürken mesajlaşmak da öylesine inkar edilemez bir gerçeğe dönüştü ve bu alışkanlığın artık insan beynini değiştirecek kadar ilerleyerek genlerimize işlediğini görüyoruz. Google Glass gibi, yürürken mesajlaşmayı kolaylaştıracak dijital gözlükler ortaya çıkmadan da bu gelişmeyi durdurmak mümkün olmayacak gibi görünüyor.

Fujitsu SELECT Partner Programı’nı yeniledi

0
10-is ortaklikProgram dünya çapındaki kanal iş ortaklarının değişen ihtiyaçları ve şirketin kârlı büyüme hedefleri göz önüne alınarak yeniden tasarlandı. Fujitsu, SELECT Partner programının yapısını, eğitim imkânlarını ve avantajlarını, değişen pazar dinamiklerini ve kanal iş ortakları ile yakın işbirliğini dikkate alarak güncelledi. Şu ana dek EMEIA, Asya, Okyanusya ve Kuzey Amerika’da uygulanan SELECT Partner Programı yakın zamanda Güney Amerika’da da uygulanmaya başlanacak. EMEIA’da elde edilen başarının ışığında Fujitsu, küresel bazda cironun yüzde 80’ini kanal iş ortakları aracılığıyla yapmayı hedefliyor. Fujitsu Küresel Kanal Partner Yönetimi’nden Sorumlu Başkan Yardımcısı Veerle Limbos, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Fujitsu SELECT Partner Programı, sektörün en gelişmiş kanal iş ortaklığı programlarından biridir ve üç önemli kavrama dayalı olarak değer yaratmayı hedeflemektedir: güvenilir inovasyon, bireysel destek ve büyümeye odaklılık. Yeni ve geliştirilmiş SELECT Partner Programımız; Fujitsu stratejisinin tam merkezinde yer alıyor ve kanal iş ortaklarımıza şirketle daha yakın işbirliği içinde; tamamen kişiye özel bir şekilde, kaynaklara ve eğitimlere erişme olanağı sağlayarak işlerini geliştirmelerine yardımcı oluyor. Kanal iş ortakları ile birlikte büyümek Fujitsu’nun stratejik önceliklerinden biri”  

Şirketler inovasyon için veri merkezlerinde kiralama modelini tercih ediyor

0
Istanbul_One_Night_ShotZenium Technology Partners (www.zeniumdatacenters.com/tr) tarafından İngiltere, Almanya ve Türkiye’de gerçekleştirilen bağımsız araştırmaya katılanların yüzde 86’sı, veri merkezi ihtiyaçlarını kiralama yoluyla çözmenin temel BT altyapılarını yönetmenin en etkili yöntemi olduğunu, dış kaynak kullanımı sayesinde kendi iş kollarına odaklanabildiklerini ve katma değer yaratıp yenilikçi çalışmalar yapabildiklerini belirtiyor. Araştırmaya katılan her 4 kişiden 3’ü, (yüzde 73), kiralama modeli sayesinde bu tür işlere daha fazla vakit ayırdıklarını ifade ediyor. Türkiye’ye bakıldığında da katılımcıların yüzde 81’i katma değer yaratabildikleri işlere ayırdıkları zamanın arttığını belirtiyor. Araştırmanın sonuçlarına göre zamandaki bu artış üç ülke genelinde yüzde 24 iken, Türkiye’deki artış oranı ortalama yüzde 34 olarak öne çıkıyor. Araştırmaya göre, veri merkezi ihtiyaçlarında kiralama modelinin geleneksel sebepleri de geçerliliğini halen koruyor. Şirketler sırasıyla maliyeti düşürme (yüzde 61), dayanıklılık ve çalışma süresi (yüzde 49), bağlanabilirlik (yüzde 41) ve ölçeklenebilirlik (yüzde 31) sebepleri ile bu modeli tercih ediyor. Katılımcıların yüzde 87’si; enerji verimliliği, karbon ayak izi, güvenlik ve dayanıklılık konusunda güvenirlilik ve yönetim kurulu ile uyumu sağlamak için kiralamanın en etkili yol olduğunu belirtiyor. Ayrıca katılımcıların yüzde 86’sı, kendilerine özel altyapı tasarımı ile kiralama yapan şirketlerin, kendi bütçeleri  ile erişim sağlayamayacakları çok yönlü ve gelişmiş altyapıları kullanma avantajına erişebildiğini düşünüyor. Zenium Technology Partners Ülke Müdürü Aslıhan Güreşcier araştırma ile ilgili olarak, “Artan küreselleşme, teknolojik gelişmeler ve bulut bilişim kullanımı göz önüne alındığında, araştırmaya katılanların yarıya yakınının (yüzde 46) BT personeline ayıracağı bütçe yerine veri merkezi gereksinimlerini toptan satış veri merkezlerini kiralama şeklinde kullanarak çözümlemek istemeleri çok normal. Bulut bilişimden tam kapasite ile yararlanabilmek için hayati öneme sahip iş sistemleri için yeni ve inovatif yöntemler geliştirilmesi gerekiyor. Örneğin BT profesyoneli, bütün şirkete etki edebilecek yeni gelişmeleri takip edebilecek zamanı kendine ayırabilmeli. Modern veri merkezi altyapısı tedarik etmek ve sürdürmek için gereken yatırım ve deneyim asla hafife alınmamalı. Yeni mevzuata, zorlu hedeflere ve şirketlerin işe yönelik değişken gereksinimlere yanıt vermeleri için BT profesyonelleri üzerindeki baskı çok büyük. Kurumların bu zorlu görevleri yerine getirirken aynı anda yenilikçi adımlar atabilmeleri için uzun vadeli bir veri merkezi çözüm ortağıyla çalışmaları en doğru seçim olacaktır” dedi.

Bilim kurgu filmi değil bugünün teknolojisi ile mümkün

0
ft4Sürekli artan güvenlik tehditleri, güvenlik kontrollerindeki müdahaleci önlemler ve uzun yolcu kuyrukları, müşteri memnuniyetsizliğini artırmakta. Durum, bu modelin uzun süreli olmayacağını göstermekte. Kişilerin fiziksel özelliklerini analiz eden ve her geçen gün gelişen Biyometrik Sistemler kamusal alanlardaki güvenlik açıklarına çözüm sunacağı gibi getirdiği kolaylıklar sayesinde havayolu ulaşımını da kolaylaştıracak. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) yakın geçmişte Geleceğin Kontrol Notları’na ilişkin vizyonunu da açıklamıştı. Günümüzde en yüksek güvenlik teknolojilerine sahip yolcu dostu havalimanları arasında Cenevre Havalimanı, Londra Heathrow, Amsterdam Schiphol ve Londra Gatwick geliyor. Yolculara zaman tasarrufu ve konfor, havayolu şirketlerine müşteri memnuniyeti ve operasyonel verimlilik getirecek olan Akıllı Güvenlik (Smart Security) anlayışı hükümetlere de tehditlere karşı güçlü bir kontrol mekanizması sunacak. Dış kapı kaldırımından uçağa kadar olan yolda hiç durmadan geçilecek yeni nesil güvenlik anlayışında; Tüm Vücut Yolcu Tarama, El Bagajı Tarama, Merkezi Görüntü İşleme, Davranış Analizi, Kontrol Noktasında Gerçek Zamanlı İzleme, Patlayıcı İzi Arama, Risk Odaklı Güvenlik gibi farklı takip ve değerlendirme sistemleri kullanılacak. Yeni teknolojiler ile havalimanlarını özetlersek:  Havalimanı çevre güvenliği önem kazanacak.
  • Riske dayalı güçlendirilmiş güvenlik anlayışı hakim olacak.
  • Kontrol noktalarını hızlandırmak ve daha az müdahaleci bir güvenlik anlayışı benimsemek için seyahat edenleri risklerine göre değerlendirmek temel teşkil edecek.
  • Risk taşıyan kişiler ve bilinmeyen yolcular daha detaylı tarama, inceleme ve hatta sözlü sorgulamadan geçirilecek.
  • Uzaktan takip sistemiyle alanında özel eğitim almış kişilerce yolcu davranış gözlem ve analizi yapılacak. Pozitif ve negatif davranışlarına göre bireyin risk analizi çıkarılacak.
  • Pist üzerinde yer alan bir aracın plakasına kadar detay veren yüksek çözünürlüklü kameralar kullanılacak.
  • Daha az müdahaleci bir güvenlik anlayışı hakim olacak, zaman kaybını minimize eden gelişmiş tarama teknolojileri kullanılacak.
  • Kimlik doğrulama için nüfus cüzdanına gerek kalmayacak.
  • Parmak izi, yüz tarama, avuç içi damar yolu ya da iris tanımlama sistemleri kullanılacak.
  • Standart pasaportlar tarihe karışacak, e-pasaportlar çıkacak.
  • Kağıt biniş kartları olmayacak elektronik biletle geçiş yapılacak hatta parmak izi ya da iris taramasıyla doğrudan bilet entegrasyonu sağlanacak.
  • Çantadaki sıvı kozmetik ürünlerin ve bilgisayarların x-ray cihaza konmadan önce çıkarılması gerekmeyecek.
  • Kemer ve ayakkabılar çıkarılmayacak.

Fotoğraf basmanın tam zamanı

0
Epson, geniş bir yelpazede farklı kağıt türleri üzerine profesyonel kalitede baskı oluşturmak için esnek bağlantı ve rulo kağıt seçenekleri ile üstün kaliteli A2 fotoğraf yazıcısı SURECOLOR SC-P800’ü sunuyor. İstediğin çeşit kağıdı seç, mükemmel renklerde fotoğraflarını bas… A2 masaüstü profesyonel fotoğraf yazıcısı Epson SC-P800 ile dilediğiniz her çeşit kağıda baskı almanız mümkün. UltraChrome HD mürekkep kullanılan ve geniş yelpazede farklı kağıt türleri üzerine gerçeğe en yakın fotoğrafları vaat eden Epson SC-P800 özellikle profesyonel fotoğrafçılar ve sanatçıların vazgeçilmezi olacak. Ayrıca, Wi-Fi bağlanabilirliği sayesinde kullanıcılar, tablet, bilgisayar ve akıllı telefonlar dahil birçok cihaz üzerinden kolaylıkla baskı alabiliyor. En derin siyahlar ve capcanlı renklerle gerçeği gibi… Yeni dokuz renkli mürekkep setiyle SC-P800, canlı renklerle gerçeğe yakın fotoğraflar ve piyasadaki en derin siyahları üretir. Mürekkeplerin ışıkta solmaya karşı dayanıklılık özelliğinin iyileştirilmesi sayesinde baskılar, çok daha uzun ömürlü olur ve 80 ml’lik büyük mürekkep kartuşları sayesinde mürekkep değişimi uzun sürelidir. Kanvas üzerine baskıda en ergonomik tasarıma sahip A2 yazıcı SC-P800, panoramik fotoğrafları afiş ve şasiye gerili kanvas gibi formatlara yazdırmaya olanak sağlayan rulo kağıt seçeneğine sahip ergonomik tasarıma sahip en küçük A2 yazıcıdır. Güzel sanatlara uygun önden yüklemeli yeni kağıt yolu da dahil olmak üzere yazıcıda bulunan üç kağıt yolu, kullanıcıların farklı kağıt formatları arasında kolayca geçiş yapabilmelerini sağlar. Tavsiye edilen perakende satış fiyatı: 1.360 dolar+KDV

DenizBank stajyerleri bulutlarda

0
shutterstock_90953360Değerlendirme süreci boyunca, adaylar kendilerini tanıttıkları videolarını kaydettiler, bilgisayarlarının başından kalkmadan uygun iş profillerini belirlemek için testlerini tamamladılar ve işe alım görüşmelerini bile Yüzyüzeyiz.biz akıllı işe alım platformu üzerinden online olarak canlı bağlantı ile gerçekleştirdiler. Ardından da Türkiye’de ilk defa, staj için uygun bulunan adaylar, onboarding adı verilen işe başlatma süreci ile tanıştılar. Bu süreçte her aday kendisine özel hazırlanan web sitesinden, stajı hakkındaki tüm bilgilere ulaşabiliyor, tamamlaması gerek işleri ve görevleri takip edebiliyor ve başarılı bir staj geçirmesi için gerekli tüm deneyimleri tamamladıkça da rozetler kazanıyor. Mobil cihazlardan da erişilebilen kişiye özel konsolda; izlenmesi gereken videolar, okunması veya yüklenmesi gereken dokümanlar, tamamlanması gereken e-eğitim, işler, deneyimler gibi birçok başlık bulunuyor. Stajyerler deneyimlerini sosyal medyada paylaşıyorlar, anketler dolduruyorlar ve en önemlisi kendilerine özel, esnek ama beklentilerin net olduğu başarılı bir deneyim yaşıyorlar. Akıllı işe alım platformunun farklı senaryoları yaratma esnekliği sayesinde, Deniz’in İncileri programıyla başlayan kullanım, her pozisyon ve yeni çalışan için uyarlanabilecek. Hem genç yetenekli adaylar hem de bu zor süreci yöneten insan kaynakları ekipleri için büyük bir kullanım kolaylığı ve verimlilik getiren sürecin bir başka yararı da toplanan önemli veriler. Dijital deneyim sayesinde insan kaynakları ekipleri çok daha kaliteli bir veri analizi yapabiliyorlar. Böylece kişiye özel, etkin çözmler bulmak da kolaylaşıyor. Çalışan bağlılığı, yetenek yönetimi ve motivasyonun çok önem kazandığı global rekabette, DenizBank genç yetenekleri gelecekle buluşturma konusunda yine bir adım önde gidiyor.