Bitcoin enerji kirliliği tehlikesi yaratıyor

Kripto para madenciliği için yüksek oranlarda enerji tüketimi gerekiyor. Özellikle Bitcoin enerji kirliliği konusunda tehlike oluşturuyor.

ABD’deki Bitcoin madenleri elektrik şebekeleri üzerinde ciddi bir etki yaratıyor. Devasa veri çiftlikleri olan madenler, çevrelerindeki yerleşim yerlerinden çok daha fazla elektrik kullanıyor. Bu da kömür ve gaz santrallerinden kaynaklanan kirliliği artırıyor. Şirketler, bir enerji krizi sırasında elektrik kesintilerini önlemek için şebeke operatörlerinin sunduğu teşviklerden yararlanırken bile, kripto madenleri komşuları için elektrik faturalarını daha pahalı hale getiriyor.

Tüketicilerin elektrik faturaları da artıyor

New York Times, her biri 40 MW veya daha yüksek güçte çalışan ABD’deki en büyük 34 kripto madenini belirledi. Her biri kendi başına Amerika’daki ortalama bir evin en az 30.000 katı kadar elektrik tüketiyor. Teksas, Rockdale’de, ülkedeki en büyük ve enerji ihtiyacı en fazla olan Bitcoin madenciliği tesisi, en yakın 300.000 evin toplamı kadar elektrik tüketiyor. Bitcoin enerji kirliliği ile birlikte maliyet avantajını ikinci plana atmış oluyor.

Bitcoin, kasıtlı olarak enerji talep eden bir blok zinciri diyebiliriz. İşlemleri doğrulamak ve yeni belirteçler oluşturmak için Bitcoin “madenciler” matematiksel bulmacaları çözmek için özel donanım kullanıyor. Bu bulmacaları çözmek için gereken enerji miktarının, kötü oyuncuları defterle uğraşmaktan caydırması gerekiyor. Bulmacalar, daha fazla insan onları çözmeye çalıştıkça zamanla giderek daha karmaşık hale geliyor ve bu da süreçte daha fazla elektrik tüketen daha karmaşık yazılımlar gerektiriyor. Bu artan talebi karşılamak için elektrik şebekelerinin genellikle gaz veya kömürle çalışan yedek kaynakları çalıştırması gerekebilir. Birkaç kripto madenciliği şirketi, Bitcoin madenciliği yapmak için kapatılan fosil yakıtlı elektrik santrallerini bile yeniden canlandırdı. Bu, Bitcoin madenciliğini çok sayıda fosil yakıt üreten Teksas ve Kuzey Dakota gibi eyaletler için cazip hale getirirken, Biden yönetiminin iklim hedeflerine ulaşmaya çalışan çevre savunucularının ve Demokrat milletvekillerinin tepkisini tetikledi.

irliliği daha da kötüleştirmenin yanı sıra, kripto madenleri Amerikalıların enerji faturalarını da etkiliyor. Hızla artan talep, elektrik fiyatlarını yükseltiyor ve yakındaki haneleri sınırlı arz için rekabet etmeye zorluyor. Times tarafından yaptırılan bir Wood Mackenzie analizine göre, enerji tüketimi Teksas’taki diğer müşterilerin elektrik faturalarını neredeyse yüzde 5 artırdı. Bu, incelenen kripto madenlerinin yaklaşık üçte birine ev sahipliği yapan Teksas’taki tüketiciler için daha yüksek elektrik maliyetlerinde yılda 1.8 milyar dolara tekabül ediyor.

Gizli Tweet’leriniz yabancılar tarafından görülebilir! 

Twitter’daki bir bug Twitter çevrelerine gönderilen bazı mesajların herkes tarafından görülebilmesine neden oldu 

Twitter çevrenize gönderdiğiniz tweet’lerinizin bu gruptaki kullanıcılarla sınırlı olduğunu düşünmeyin, en azından şimdilik… Kullanıcılar, en azından bazı özel Çevre (Twitter Circle) gönderilerini dışarıdakilere açık hale getiren bir hata keşfetti. Bunlar sıklıkla takipçilerin Sizin İçin önerilerinde görünüyor, ancak bazıları içeriğin tamamen yabancılara ulaştığını söylüyor. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu, hassas bir konuyu tartışıyor veya olası tacizi en aza indirmek istiyorsanız sorunlu olabilir.

Twitter, halkla ilişkiler ekibini dağıttığı için yorum yapmak üzere ulaşılamıyor. Yaratıcı Theo Brown, TechCrunch’a Twitter’ın Circle tweet’lerini diğer kullanıcılarla paylaşılmadan önce öneri sisteminden filtrelemekte başarısız olabileceğini söylüyor.

Circle’lar aylardır sorunlu, ancak kusurların Circle dışındaki kişilerle tweet’leri paylaştığı bilinmiyor. Bazen, başka yerlerde paylaşılamayacakları açık olsa bile, Circle’a özgü durumlarını belirten etiketi içermemişlerdir. Bu, durumun oldukça kötüleştiği anlamına gelir – artık özel bir gönderinin öyle kalacağına güvenemezsiniz.

Elon Musk’ın şirketi satın alıp birçok çalışanı işten çıkarmasından bu yana Twitter, artan sayıda teknik sorunla uğraşıyor. Birden fazla kesinti, sorunlu API değişiklikleri ve özellik devreye alma ve kaldırma konusundaki kafa karışıklığı yaşandı. Bu tür aksaklıklar mutlaka kullanıcı göçüne neden olmasa da, sosyal medya devinin reklamverenleri elinde tutmak ve kâr elde etmek için mücadele ettiği bir dönemde yardımcı olmuyor.

Robot taksi otobüse çarptı, hepsi geri çağrıldı

0

GM, San Francisco’da bir şehir otobüsüne arkasına çarptıktan sonra, 300 robot taksideki yazılımı güncellemek için federal yönetime geri çağırma başvurusunda bulundu.

GM Cruise, Ulusal Karayolu Taşımacılığı Güvenliği İdaresi’ne verdiği bir raporda, nadir durumlarda yazılımın “mafsallı” araçların hareketini yanlış bir şekilde tahmin edebilmesi nedeniyle geri çağırmayı başlattığını söyledi.

23 Mart’ta bir Cruise robot taksinin körüklü bir San Francisco Belediye Toplu Taşıma İdaresi otobüsünü arkadan çarptığı düşük hızlı kazada herhangi bir yaralanma olmadığını söyledi. Cruise kendi kendine sürüş yazılımı, otobüsün hareketini doğru bir şekilde tahmin edemedi , çok geç fren yaptıktan sonra kaza gerçekleşti. Cruise, olayın AV’nin ön çamurluğuna hafif hasarla sonuçlandığını ve yaralanmaya neden olmadığını belirtti. Cruise’un kurucu ortağı ve CEO’su Kyle Vogt, “AV’lerimizin başına bunun gibi çamurluk bükücüler nadiren geliyor, ancak bu olay benzersizdi,” diye ekledi. “Araçlarımızın hiçbir koşulda bir belediye otobüsünün arkasına çarpmasını beklemiyoruz, bu nedenle bunun gibi tek bir olay bile acil ve dikkatli bir şekilde incelenmeye değerdi.” açıklamasında bulundu.

Cruise’un kurucu ortağı ve CEO’su Kyle Vogt, “AV’lerimizin başına bunun gibi çamurluk bükücüler nadiren geliyor, ancak bu olay benzersizdi,” diye yazdı. blog Cuma günü yayınlandı. “Araçlarımızın hiçbir koşulda bir belediye otobüsünün arkasına çarpmasını beklemiyoruz, bu nedenle bunun gibi tek bir olay bile acil ve dikkatli bir şekilde incelenmeye değerdi.” dedi.

Robot taksi otobüse çarptı, hepsi geri çağrıldı

Vogt, Cruise mühendislerinin kazaya nasıl tepki verdiğini açıklamaya devam etti ve soruşturması hakkında bazı ayrıntılar verdi. Şirket, yazılımı 25 Mart’ta güncelledi ve sorunun düzeltildiğini söyledi.

Geçen Eylül ayında Cruise, Haziran ayındaki bir kazanın ardından robot taksinin 80’inde bir yazılım geri çağırma ve güncelleme bildirdi. İki sürücünün hafif şekilde yaralanmasına neden olan kaza, Cruise’un sürücüsüz robotaksi hizmetini ticarileştirmek için California düzenleyicilerinden nihai izni almasından bir gün sonra meydana geldiği için ulusal ilgi ile karşılaştı. Dolaşmak Düzenleyici dosyalamada söyledi yazılımın geri çağrılmasının, otonom sürüş sisteminin, direksiyon başında bir güvenlik sürücüsü bulunmayan, sürücüsüz robotaxi’nin korumasız bir sola dönüş yaparken sert fren yapmasına neden olduğu “nadir bir durum” nedeniyle verildiğini söyledi. Cruise, geçen Eylül ayında e-posta ile yaptığı açıklamada, gönüllü başvuruyu halka şeffaflık adına sunduğunu ve bunun yazılımın önceki bir sürümüne ait olduğunu ve mevcut karayolu operasyonlarını etkilemediğini veya değiştirmediğini ekledi.

Yapay zekanın pazarlamadaki etkisi

0

Yapay zeka (AI), artık hayatımızın her alanında karşımıza çıkan ve her geçen gün daha fazla etkisi altında kaldığımız bir teknoloji. Özellikle pazarlama sektöründe, AI, geleneksel yöntemlerin yerini alarak işletmelerin hedef kitlelerine daha etkili ve verimli bir şekilde ulaşmasını sağlıyor. Bu yazımızda, yapay zekanın pazarlamadaki etkisinden ve 10 farklı etkileyici kullanım örneğinden bahsedeceğiz.

  1. Kişiselleştirilmiş Pazarlama: Yapay zeka, müşteri verilerini analiz ederek onların ilgi alanlarına, alışkanlıklarına ve demografik özelliklerine göre kişiselleştirilmiş reklam kampanyaları ve ürün önerileri sunar. Bu sayede işletmeler, müşterilere daha etkili ve özelleştirilmiş bir deneyim yaşatarak, müşteri sadakatini ve satışları artırabilirler.
  2. Otomatik İçerik Oluşturma: AI, metin, görsel ve video içeriklerini otomatik olarak oluşturarak, pazarlama ekiplerinin zaman ve kaynaklarını daha verimli kullanmalarına yardımcı olur. AI algoritmaları, içerik oluşturma sürecini hızlandırarak ve içerik kalitesini artırarak, markaların hedef kitleleriyle daha etkili bir şekilde iletişim kurmalarını sağlar.
  3. Chatbotlar: Yapay zeka destekli chatbotlar, müşterilere anında yanıt vererek, sorularını çözmeye yardımcı olur ve satış süreçlerini hızlandırır. Ayrıca, chatbotlar, işletmelerin müşteri hizmetleri maliyetlerini düşürerek ve müşteri memnuniyetini artırarak, rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı olur.
  4. Sosyal Medya Analizi: Bildiğiniz gibi, sosyal medya alanında şirketler ve influencerlar düzenli olarak içeriklerini etkileşim sonuçlarına göre revize etmektedirler. AI, sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımları ve yorumları analiz ederek, markaların hedef kitlelerinin beğeni ve tercihlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olur. Bu bilgiler, markaların sosyal medya stratejilerini ve içeriklerini optimize ederek, hedef kitleleriyle daha etkili bir şekilde iletişim kurmalarını sağlar.
  5. Tüketici Davranışları Analizi: Yapay zeka, tüketici davranışlarını analiz ederek, işletmelere gelecekteki satış stratejilerini planlamaları için önemli bilgiler sunar. AI, tüketici davranışlarındaki değişimleri ve eğilimleri öngörerek, işletmelerin pazarlama ve satış stratejilerini daha etkili bir şekilde adapte etmelerine yardımcı olur.
  6. E-posta Pazarlama Otomasyonu: AI, e-posta pazarlama kampanyalarının açılma, tıklama ve dönüşüm oranlarını optimize ederek, işletmelerin hedef kitlelerine daha etkili bir şekilde ulaşmalarını sağlar. Yapay zeka, e-posta içeriklerinin ve gönderim zamanlarının kişiselleştirilmesiyle, e-posta pazarlama kampanyalarının başarısını artırır.
  7. Müşteri Segmentasyonu: Yapay zeka, müşteri verilerini analiz ederek, benzer özelliklere sahip müşteri grupları oluşturur ve bu sayede işletmelerin pazarlama stratejilerini daha etkili bir şekilde planlamalarına yardımcı olur. AI, müşteri segmentasyonunu demografik, coğrafi, psikografik ve davranışsal faktörlere göre gerçekleştirerek, işletmelerin hedef kitlelerine daha uygun ürün ve hizmetler sunmalarını sağlar.
  8. Reklam Hedefleme: AI, reklamların hedef kitleye göre optimize edilmesine yardımcı olarak, reklam bütçesinin daha etkili bir şekilde kullanılmasını sağlar. Yapay zeka, programatik reklamcılık ve gerçek zamanlı teklif verme gibi teknolojilerle, reklamların doğru kitleye, doğru zamanda ve doğru fiyatla sunulmasını sağlar. Bu sayede, işletmeler reklam kampanyalarının dönüşüm oranlarını artırarak, yatırım getirilerini (ROI) optimize edebilirler.
  9. Sesli Asistanlar: Amazon Alexa, Google Home ve Siri gibi sesli asistanlar, tüketicilere alışveriş yapma ve ürün arama konusunda yardımcı olarak, pazarlama süreçlerini yeniden şekillendirir. Sesli asistanlar, kullanıcıların sesli komutlarla ürün ve hizmetler hakkında bilgi alabilmelerini ve alışveriş yapabilmelerini sağlayarak, pazarlamacılar için yeni bir iletişim ve satış kanalı oluşturur. Bu, markaların sesli arama optimizasyonu ve sesli reklamlar gibi yeni pazarlama stratejileri geliştirmeleri gerektiği anlamına gelir.
  10. Tekrarlayan veri odaklı görevler ( RPA): Yapay zekanın bu alanında sürekli tekrar eden ve kişilerin zamanını harcayan veri odaklı çalışmaları yazılımların yapmasıyla verimliliğin artmasına fayda sağlar. Kişilerin yaratıcı faaliyetlere odaklanmasına fırsat yaratır. Böylece çalışan memnuniyetini de arttırmak üzere önemli bir kazanım elde edilmiş olur.
Yapay zekanın pazarlamadaki etkisi

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de dijitalleşme ve bununla  bağlantılı teknolojiler her geçen gün  iş hayatımızın hatta özel yaşamımızın bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.

Öngörülü veya dönüşüme açık bir çok şirket gelirlerini arttırmak ve maliyetlerini azaltmak için zaten Dijital teknolojilerden yararlanmaya çoktan başladılar. Bu teknolojiler içerisinde Yapay Zeka şirketlerin en çok yer verdiği teknolojilerin başında geliyor diyebiliriz. Yapılan bir çok araştırma şirketlerin ürün ve çözümleri için olduğu kadar çalışanları için de sürdürülebilir rekabet avantajı yarattıklarını da göstermektedir.

Şimdi size AI konusunda birkaç istatistikte vermek isterim. Bu alanda yayınlanan raporlar bu teknolojinin finansal etkisinin yıllık bazda trilyonlarca dollar olacağını bize gösteriyor.

AI’ ın bir rekabet avantajı olarak Pazarlama ekipleri için müthiş fırsatlar sunduğu ve rakiplerden farlılaşmak için bulunmaz bir fırsat olduğu net bir gerçektir. Ama yine de tüm bu avantajlara rağmen, pazarlamacıların yapay zekayı daha temkinli kullandıkları da bilinmektedir.

Bazı rapor ve istatistiklere göz atacak olursak;

  • McKinsey Global Institute, pazarlama ve satış üzerinde yapay zeka ve diğer analitiklerin yıllık 5,9 trilyon dolara kadar etki edeceğini tahmin ediyor.
  • PwC, 2030’a kadar küresel GSYİH’da tahmini %14’lük bir artışla yapay zekadan gerçek anlamda küresel bir etki görüyor, hem artan üretkenlik hem de artan tüketim sayesinde dünya ekonomisine toplam 15,7 trilyon dolar katkı sağlayacağını söylüyor.
  • Yalnızca 2021’de Gartner, yapay zeka artırma projelerinin dünya çapında 2,9 trilyon dolarlık iş değeri ve 6,2 milyar saatlik çalışan üretkenliği yaratacağını belirtiyor.
  • IDC, CRM’de yapay zeka tarafından yönlendirilen verimliliklerin bu yıl küresel gelirleri 1,1 trilyon dolar artırabileceğini ve sonuçta otomasyona kaybedilenleri geride bırakarak 800.000’den fazla net yeni işe yol açabileceğini belirtiyor.
  • COVID-19 salgını, işletmeler genelinde yapay zeka destekli dijital dönüşümü hızlandırdı. McKinsey’den yapılan ek bir araştırma, ankete katılan yaklaşık 2.400 iş insanının %25’inin pandemi nedeniyle yapay zekayı benimseme oranını artırdığını söyledi.

Yukarıda Yapay zekanın  pazarlama için hangi alanlarda kullanılabileceğinden ve direk finansal etkisinden söz ettik. Dilerseniz şimdide  bu alanlardaki başarılı kullanımlardan  bazı örneklere göz atalım;_

Mesela Netflix bu alanda çok başarılı projelerle çalışmalarının verimini arttırmaya devam ediyor. Netflix, yapay zeka algoritmalarını kullanarak, kullanıcıların izleme alışkanlıklarını ve beğenilerini analiz ederek kişiselleştirilmiş film ve dizi önerileri sunuyor. Ayrıca, AI sayesinde görsel öğelerin ve fragmanların etkileyici olması sağlanarak, kullanıcıların dikkatini çekmeyi de başarıyor. Kişisel tercihlerin kullanıcılar açısından ne kadar önemli olduğunu da bu örnekle görebiliyoruz.

Gelelin Amazon’ a; Amazon, ürün önerileri ve özelleştirilmiş alışveriş deneyimi sunmak için yapay zeka teknolojilerini en iyi kullanan şirketlerin başında geliyor. Müşteri verilerini analiz ederek, benzer ilgi alanlarına sahip müşterilere benzer ürünler öneriyor.. Ayrıca, Amazon Alexa gibi sesli asistanlar sayesinde, kullanıcılar sesli komutlarla alışveriş yapabiliyor ve ürün bilgilerini hızlıca öğreniyorlar.

Spotify ise ; kullanıcılarının  dinleme alışkanlıklarını analiz ederek kişiselleştirilmiş müzik listeleri ve öneriler sunarak, ilgiyi ve merakı en üst seviyede tutmayı başarıyor. Yapay zeka algoritmaları sayesinde, kullanıcıların beğeneceği müzikleri keşfetmelerini sağlarken  kullanıcı deneyimini geliştirmeye devam etmelerine olanak sağlıyor.

Yapay zekanın pazarlamadaki etkisi

Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün;

Örneğin Coca-Cola: Yapay zeka sayesinde düzenli  sosyal medya ve tüketici verileri analizi yaparak, sonuçlarına göre pazarlama kampanyalarını ve ürün geliştirme süreçlerini daha etkin hale getiriyor. Ayrıca, AI destekli chatbotlarla müşteri hizmetleri sunarak, müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkartmayı amaçlıyor.

Hepimizin iş ve özel hayatında önemli bir yer edinen Airbnb ise, fiyat optimizasyonu ve özelleştirilmiş konaklama önerileri için yapay zeka algoritmalarını kullanıyor. AI sayesinde, ev sahiplerine fiyatlandırma stratejileri önerirken,  konukların beğenilerine göre özelleştirilmiş konaklama opsiyonları da sağlıyor.

Bu örnekler, yapay zekanın pazarlama alanında nasıl kullanılabileceğine ve işletmelerin daha etkili ve verimli pazarlama stratejileri geliştirmelerine nasıl yardımcı olabileceğine dair sadece birkaç örnektir. Yapay zeka teknolojileri, pazarlamada yeni fırsatlar yaratmakta ve şirketlerin hedef kitleleriyle daha etkili bir şekilde iletişim kurmalarını sağlamaktadır.

Teknoloji geliştikçe ve dijitale doğan yeni jenerasyon önemli bir tüketici kitlesi olarak karşımıza çıkmaya başladıkça zorunlu olarak iş yapış şekillerimizde bazı değişiklikler yapmak kaçınılmaz oldu. Kısacası artık AI teknolojilerinden kaçınmak yerine, hızlıca öğrenmeye ve parçası olmaya çalışmamız gereken bir noktadayız.

Peki bu sonuçtan hareketle neler yapmalıyız? Nereden başlamalıyız? Gibi sorular haliyle gündeme gelmeye başladı.

Pazarlama uzmanları, yapay zeka konusunda kendilerini eğitmek ve bu alandaki bilgilerini geliştirmek için bazı adımları  izleyebilirler. Üstelik her birisi kolayca  ulaşılabilir nitelikte olan bu kaynaklardan yararlanmak ve online ortamda kendimizi hızlıca geliştirmemiz mümkün.

Gelin şu adımlara bir göz atalım;

  1. Temel bilgi edinme: Yapay zeka ve makine öğrenimi hakkında temel bilgiler edinmek önemlidir. Çeşitli çevrimiçi kaynaklar, kitaplar ve bloglar sayesinde yapay zeka ve makine öğreniminin temellerini öğrenebilirsiniz.
  2. Eğitim kursları ve atölye çalışmaları: Pazarlama alanında yapay zeka kullanımına özel eğitim kursları ve atölye çalışmalarına katılarak bilgi ve deneyim kazanabilirsiniz. Coursera, Udemy ve edX gibi platformlarda yapay zeka ve pazarlama odaklı çevrimiçi dersler bulabilirsiniz.
  3. Konferanslar ve etkinlikler: Yapay zeka ve pazarlama konularında düzenlenen konferanslara, seminerlere ve etkinliklere katılarak, sektördeki güncel gelişmeleri ve uygulamaları takip edebilirsiniz. Bu tür etkinliklerde aynı zamanda alanında uzman kişilerle tanışarak, bilgi ve deneyimlerini paylaşabilirsiniz.
  4. Sektör örneklerini inceleme: Başarılı yapay zeka ve pazarlama uygulamalarını inceleyerek, hangi teknolojilerin ve yöntemlerin işe yaradığını öğrenebilirsiniz. Bu sayede, kendi işinize uyarlayabileceğiniz stratejiler ve uygulamalar geliştirebilirsiniz.
  5. Uygulamalı deneyim: Yapay zeka ve pazarlama projelerinde yer alarak, pratik deneyim kazanabilirsiniz. Kendi işinizde veya başka bir şirkette yapay zeka destekli pazarlama projelerine dahil olarak, bu teknolojilerin nasıl kullanıldığını ve sonuçlarını görebilirsiniz.
  6. Sürekli öğrenme: Yapay zeka ve pazarlama alanındaki yenilikleri takip etmek ve sürekli öğrenmeye açık olmak önemlidir. Teknoloji ve sektör hızla geliştiği için, yeni araçlar ve yöntemler hakkında bilgi sahibi olmak ve uygulamalarınızı güncel tutmak önemlidir.

Yapay zeka konusunda eğitim alarak ve bu alandaki gelişmeleri takip ederek, pazarlama uzmanları kariyerlerinde önemli bir adım atabilir ve şirketlerinin pazarlama stratejilerini daha etkili ve verimli hale getirebilirler.

Tüketici pazarlaması bir nevi makine ile güçlendirilmiş yeni bir psikoloji dalına dönüştü. Makinalar bize basit tavsiyeler vermek yerine yakın zamanda bizim adımıza alış veriş yapar hale gelecekler. Siz de biran önce yapay zeka özelliklerini kendi pazarlamanızda kullanmayı ihmal etmeyin.

Sevgiyle, teknolojiyle kalın


Meltem Yeğen
Stratejik Pazarlama ve İş Geliştirme Danışmanı

Meltem Yeğen
Stratejik Pazarlama ve İş Geliştirme Danışmanı

1968 Ankara doğumlu olan Meltem Yeğen, Saint Benoit Lisesinden sonra , İstanbul Üniversitesi’nde İşletme eğitimi aldı. Daha sonra aynı üniversitede Pazarlama İletişimi alanında lisansüstü eğitimini tamamladı. Ardından Nantes ve Sorbonnes üniversitesinde aynı alanda eğitim programları tamamladı. Profesyonel yaşamına 1992’de Arçelik’te Koç geliştirme elemanı olarak Halkla İlişkiler bölümümde başladı. 1996’da Schneider Electric’te Pazarlama İletişimi Müdürü olarak görev yaptı. Ardından 2001 yılında Koç Bilgi Grubu şirketlerinden Koç Bryce’ın Pazarlama Müdürlüğü görevini üstlenen Yeğen, 2003’te Oyak Teknoloji Pazarlama Müdürü oldu. 2006-2010 yılları arasında ise Oyak Pazarlama’da “Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü” olarak çalıştı. Danışmanlık hayatına Pandemi dönemiyle geçiş yapan Yeğen, son olarak kurumsal hayatına Fujitsu teknoloji çözümleri şirketinde 2020 yıla kadar Balkanlar ve ortadoğu bölgesinden sorumlu CMO olarak görev yaptı. Halen kendi şirketinde stratejik pazarlama danışmanlığı görevini sürdürüyor.

Tesla, Şangay’da bir Megapack fabrikası kuruyor

0

Tesla, megapack enerji depolama ünitesi üretimi için Çin’in Şanghay şehrinde büyük ölçekli bir tesis kuruyor.

Pazar günü, otomobil üreticisi yeni bir inşaata başlayacağını duyurdu. Xinhua’nın haberine göre, bu yılın üçüncü çeyreğinde temeli atılacak proje için bugün Şanghay’da imza töreni yapıldı.

Şirket, 2024’ün ikinci çeyreğinde faaliyete başlaması planlanan fabrikada, “Megapack” adı verilen, yaklaşık 4 megavatsaat elektrik depolayabilen lityum-iyon batarya üniteleri üretilecek. Tesis, 2024’ün ikinci yarısından önce tamamlandığında yılda 10.000 Megapack üretebilecek. Konteyner büyüklüğündeki her bir pil, yaklaşık 3.600 eve bir saat güç sağlamak için yeterli enerjiyi depolayabiliyor ayrıca Tesla Çin’de ürettiği Megapack’leri dünya çapında satmayı planlıyor. Şirket, Teksas ve Güney Avustralya’da dahil olmak üzere dünya çapında birkaç yerde Megapack kurulumları kuruyor.

Pazar günkü duyuru ile, ABD’nin otomobil üreticilerini ve diğer üreticileri ürünlerini daha fazla yurt içinde üretmeye zorlamak için ekonomi politikasını kullandığı için Tesla’nın Çin’e olan güvenini artırdığını görünüyor. Hazine Bakanlığı geçen ay sonunda yayınlanan güncellenmiş kılavuz ile elektrikli araçların Enflasyon Azaltma Yasası’nın 7.500 $’lık EV vergi kredisi için uygun olduğunu ayrıntılarıyla açıklıyor. Güncellenen kurallar uyarınca, bakanlık devletleri şirketlerinin, araçların teşvikten yararlanabilmesi için araç akülerindeki mineralleri ABD’den ve diğer onaylı ticari ortaklardan temin etmesi gerekiyor. 

Megapack nedir?

MegaPack pil, enerji depolama alanında bir devrim yaratmış olan, Tesla tarafından üretilen büyük ölçekli bir lityum iyon pil sistemidir. Bu sistem, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerjiyi depolayarak, enerji ihtiyacının olduğu zamanlarda hızlı ve verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamaktadır. MegaPack, güç şebekelerinin enerji dengesini sağlamaya, enerji talep dalgalanmalarını yönetmeye ve enerji üretimindeki geçici kesintilere karşı koruma sağlamaya yardımcı olur.

MegaPack batarya, az yer kaplayan, modüler ve ölçeklenebilir bir tasarıma sahip olup, enerji depolama projeleri için mükemmel bir seçenektir. Bu sistem, özellikle güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının etkili ve sürdürülebilir kullanımını desteklemekte ve fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmaktadır. MegaPack bataryalar, enerji şebekelerine daha fazla esneklik ve güvenilirlik kazandırarak, enerji sektöründe sürdürülebilir bir geleceğin inşa edilmesine önemli katkılar sağlamaktadır.

Altınay Elektromobilite ve VinES anlaştı 

0

Sürdürülebilir enerjiye geçişin her geçen yıl daha önemli bir başlık haline dönüşmesi, enerji depolama sistemi kapasitesine yönelik talebi artırdı. Üretilen yenilenebilir enerjiyi depolamanın yükselen öneminin farkında olan Türk enerji şirketi, Vietnam’ın enerji depolama sistemleri de dahil olmak üzere dönüştürücü bir enerji çözüm sağlayıcısı olan VinES ile işbirliğine gitti.

Dünya karbondan arınma, net sıfır senaryolarını ve sürdürülebilir enerji politikalarını tartışırken, enerji depolama sistemlerinin önemi de giderek arttı. Uluslararası Enerji Ajansı’nın tahminleri konteyner tipi enerji depolama sistemlerinin toplam kurulu kapasitesinin net sıfır senaryosunda 2030’a kadar 680 gigavat-saate ulaşabileceğini gösterdi. Bu tahminlere göre 2022 – 2030 yılları arasında artış 42,5 kat olarak hesaplanırken, mevcut talebin karşılanması için dünya çapında kurulu ESS kapasitesindeki yıllık artışın 80 GWh’ın üzerinde olması gerektiği belirtildi. Küresel dönüşümü ve yerel pazarların ihtiyaçlarını takip eden Altınay Elektromobilite, mobilize ve enerji depolama uygulamaları için gelişmiş pillerin Ar-Ge ve üretiminde uzmanlaşmış, Vietnam’ın en büyük özel holdingi Vingroup’un yan kuruluşu VinES Energy Solutions şirketiyle işbirliğine gitti.  

Yerli yatırımcılara doğru ürün ve rekabetçi fiyatlar sunulacak

Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan Altınay Elektromobilite Genel Müdürü E. Mert Uygun, “Altınay ve VinES işbirliği, enerji ve üretimi konusundaki talebin giderek arttığı ülkemize çok şey kazandıracak. Bu işbirliğiyle, sektördeki yerli yatırımcıları doğru ürünlerle ve rekabetçi fiyatlarla buluşturmayı hedefliyoruz” dedi. 

VinES Strateji Direktörü Vo Le Duy Duc ise “Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, yenilenebilir enerji kaynakları, geleneksel fosil yakıtlı güç kaynaklarıyla giderek daha rekabetçi hale geliyor. Bununla birlikte, endüstri için zorluk, temiz enerjinin verimli bir şekilde depolanması, iletilmesi ve dağıtılmasında yatıyor. ESS, temiz enerjiye geçişte kritik bir rol oynayacak. VinES olarak, bu sorunu çözmek için önemli bir çözüm geliştirdik. Altınay Elektromobilite ile ortaklık yapmaktan memnuniyet duyuyoruz ve stratejik işbirliğimizin her iki şirketi de Türk temiz enerji endüstrisine doğru ürün ve çözümleri getirme konusunda güçlü bir şekilde hızlandıracağına inanıyoruz” açıklamasını yaptı.

Uygulama hacmi 200 GWh’ye çıkarıldı

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu verilerine göre Türkiye’de enerji üretimi ve depolamasına yönelik başvuru miktarı, Ocak 2023 itibarıyla 200 GWh’ye yükseldi. Güneş Enerjisi Santralı ve Rüzgar Enerjisi Santralı gibi sürdürülebilir sistemlerin hızla ortaya çıkmasıyla birlikte, otomobillerin elektrifikasyonu ve tesislerle şebeke altyapısının desteklenmesi için gereken enerjinin depolanmasına yönelik artan ihtiyaçla bu talep, enerji depolama pazarında hızlı büyüme sinyallerini beraberinde getirdi. 

Benzeri görülmemiş bir büyüme göstermesi beklenen enerji depolama pazarına yerlerini almak ve yerli yatırımcılar için güvenilir bir iş ortağı olarak konumlanmak istediklerini belirten E. Mert Uygun, “Bu kapsamda, çeşitli ürün portföyüne sahip, küresel bir dönüştürücü enerji çözümü sağlayıcısı olan VinES ile stratejik işbirliğine gidiyoruz. VinES, ESS teknolojisini, sistem tasarımını, üretimini ve doğrulamasını sunacak. Biz de VinES ESS ürün portföyünün Türkiye pazarındaki satış ve pazarlamasının yanı sıra, satış sonrası hizmetlerini üstleneceğiz” diye konuştu. 

Talep çekme bazında 100 bin konteynere ihtiyaç var

EPDK’deki uygulama miktarına göre pazar büyüklüğünün 100 bin konteynere ulaşabileceğini ve konteyner tipinde her bir konteynerin ortalama 2 megavat/saat kurulu enerki kapasitesine karşılık geldiğini belirten Altınay Elektromobilite Genel Müdürü E. Mert Uygun, 

“Türkiye dahil, enerji dağıtım şirketleri, fabrikalar, üretim tesisleri başta olmak üzere, pek çok potansiyel müşteri ve yatırımcı, bu pazarda faaliyet göstermeyi planlıyor. Bu noktada şirketler, güvenilir teknoloji ortaklıkları kuracakları, enerji depolama alanında zengin uzmanlığa sahip şirketlere ihtiyaç duyuyor. Başlangıç yatırımlarıyla toplam talebin en az %10’una yanıt verecek altyapının önümüzdeki 2 yıl içinde devreye alınması öngörülüyor. Bu gelişmeler, mevcut şehir şebekelerinin birçok elektrikli aracın aynı anda şarj edilmesini sağlayamadığı iç pazarda elektrikli araç endüstrisinin gelişmesini destekleyecek. ESS’lerle belirli bölgelerde enerji havuzları oluşturulacak ve şebeke altyapısı güçlendirilecek” ifadelerini kullandı.

Yerli mühendislik, pazar bilgisi ve rekabetçi fiyatlar sunacak

12 yıldır lityum iyon pillerin çeşitli kimyasal türevlerine dayalı enerji depolama sistemlerinin geliştirilmesi ve inşasında uzmanlaştıklarını, konteyner tipi batarya sistemlerinin yanı sıra ağır vasıtaların ve yüksek gerilimli akü paketlerinin elektrifikasyonunda faaliyet gösterdiklerini hatırlatan E. Mert Uygun, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: 

“Pazar lideri olarak ilk hedefimiz, ESS ve elektrikli araçta yerli teknoloji geliştirmek. Ancak, pazara doğru ürünlerle girebilmek için alanında uzman küresel şirketlerle stratejik ortaklıklar kurmanın elzem olduğuna inanıyoruz. VinES’in teknoloji ve üretimde sunduğu avantajlar; tüm ESS ürünlerini kapsayan deneyimdeki yerli mühendislik kaslarımız, pazar hakimiyetimiz ve saha kurulumlarını, devreye almaları ve periyodik bakımları kolaylaştıracak hızımızla stratejik olarak örtüşüyor. Ayrıca VinES’in birim maliyet optimizasyonundaki uzmanlığını Altınay Elektromobilite’nin bilgi ve deneyimiyle birleştirdiğimizde, son kullanıcıya rekabetçi çözümler sunabilir hale geliyoruz. Ülkemizin artan enerji depolama ihtiyacını karşılamak ve yeşil enerji dönüşümünde lider bir konuma taşımak, öncelikli hedeflerimizin arasında yer alıyor.”

Hybee ile hibrit çalışma daha verimli olacak

0

Çalışanlara verimli bir hibrit çalışma alanı sağlamak için Doğuş Teknoloji’nin Kurum içi Girişimcilik Programı kapsamında geliştirilen mobil uygulama Hybee, kurumlara veri odaklı çözümler sunuyor.

Bu uygulama sayesinde kullanıcılar, masa ve toplantı odası rezervasyonlarını gerçekleştirirken, ofise ulaşım şekilleri, yemekhane ve otopark kullanımı gibi verileri de sisteme girerek ofis günlerini uzaktan planlayabiliyor ve ofisten check-in yapabiliyor.

Hibrit çalışma sisteminde, toplantılarınızı planlayın

Ekipler ve çalışma grupları, Hybee uygulamasındaki Outlook Calender (takvim) ve Google Workspace entegrasyonu sayesinde toplantı odasının müsaitliğini ve grubun kişi sayısını göz önünde bulundurularak sunulan kişiselleştirilmiş seçenekler arasından kendilerine en uygun olanı seçip rezervasyon yapabiliyor. Plansız gelişen ofis günlerinde ise çalışanlar, ofiste check-in yapabilme esnekliğini de deneyimleyebiliyor.

Hybee’yi neden tercih etmelisiniz?

Sürekli değişen, dönüşen iş gereksinimlerine uyum sağlayarak çalışanların hayal ettikleri ofisi ve çalışma şeklini yaratarak performanslarını ve şirkete olan bağlılıklarını da artırabildiklerini dile getiren Doğuş Teknoloji İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Aslı Barış, “Bizim için teknolojinin en önemli misyonu değişen ihtiyaçlara doğru cevap verebilmesi ve hayatımızda verimliliğe yer açması. Bu bakış açısıyla Hybee, yeni nesil çalışma biçimlerine cevap veren dinamik, esnek ve çalışan deneyimine odaklanan bir uygulama oldu. Biz çalışanlarımızın hayatını ne kadar kolaylaştırır, onlara ne kadar zaman ve alan tanırsak, verimli ve sağlıklı bir kurum kültürü de o ölçüde şekilleneceğine inanıyoruz.. Doğuş Teknoloji olarak bunu büyük ölçüde başardık, şimdi Hybee ile başka organizasyonlar da aynı deneyimi yaşamaya başlayabilecek.”

Gürcistan’da ödeme hizmeti lisansı alan ilk Türk fintek

0

Yenilenen marka kimliğiyle globalleşme hedefine hız katan United Payment, Gürcistan’da ödeme hizmetleri lisansı sürecini tamamladı.

United Payment, Gürcistan’ın ilk Türk FinTek şirketi olarak, ilk aşamada para transferi ve akıllı kasa ihracatına odaklanacak. 

Türkiye’de FinTek sektörüne yön veren pek çok öncü işe imza atan United Payment, yenilenen marka kimliği ile birlikte global operasyonlarını hızlandırdı. Geçtiğimiz ağustos ayında Gürcistan ofisini açan United Payment’ın National Bank of Georgia tarafından ödeme hizmeti sağlayıcı lisansı, Mart 2023 itibariyle onaylandı. Gürcistan’ın ilk FaaS şirketi olan United Payment, para transferi altyapısı ve akıllı kasa ihracatına odaklanacak. Bölgenin lider FinTek’i olma vizyonu kapsamında Türkiye’ye ek olarak, Romanya, Azerbaycan ve İngiltere’de faaliyetlerini sürdüren United Payment, diğer hizmetlerini de yakın zamanda Gürcistan’daki müşterilerine sunacak. 

Gürcistan’a yeni bir soluk getireceğiz

United Payment CEO’su İlker Sözdinler, “Gürcistan, FinTek açısından büyük potansiyeli olan bir ülke olmakla birlikte, Türkiye için de oldukça önemli ticari bir iş ortağı. United Payment olarak biz de FinTek alanında deneyimli ekibimiz ve güçlü ortaklık yapımız sayesinde, bugüne kadar sunduğumuz yeniliklerle sektörde fark yarattık. Geliştirdiğimiz her inovasyonumuzu ‘Neden olmasın?’ duruşumuzla hayata geçirdik. Geçtiğimiz 2 yıllık süreçte ise yönümüzü yurt dışına çevirdik. Böylece FinTek gücümüzü bölgesel liderlik hedefiyle daha da üst mertebelere ulaştırmayı amaçlıyoruz. Hedef pazarlarımızdan olan Gürcistan’da gerekli prosedürleri tamamlayarak, ülkedeki lisans onayımızı çok kısa sürede almış olmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Türkiye’de, para transferi ve akıllı kasa ürünlerimizle getirdiğimiz yeni soluğu, Gürcistan’da da devam ettirmeyi hedefliyoruz” diye konuştu. 

‘United Payment Gürcistan’da liderliğe hazırlanıyor’ 

United Payment Gürcistan Ülke Müdürü Nino Chedia ise, “Gürcistan, genç nüfus ve internet penetrasyonu olarak ödeme sistemleri alanında büyük bir potansiyel barındırıyor. Gürcistan’ın nakitsiz ekonomisinin gelişmesine büyük katkılar sunmayı hedefleyen United Payment, FinTek alanındaki yenilikçi ürün ve çözümleriyle ülkenin liderliğine hazırlanıyor. Ödeme hizmeti sağlayıcı lisansını alarak, kullanıcılarımıza katma değerli hizmetlerimizi sunmaya başlıyoruz” dedi. 

Yurt dışına hızlı ve kolay para transfer imkanı

Dünyanın önde gelen para transferi şirketleriyle yürüttüğü iş birlikleri sayesinde para transferi kullanıcılarına güvenilir, hızlı, masrafları şeffaf bir şekilde görüntüleme imkanı sunan United Payment, uluslararası para transferinde fark yaratıyor.  

Kurumlara sahada efektif nakit yönetimi sunuyor

Kurumların nakit akışının daha efektif yönetilmesi adına geliştirilen United Payment’ın patentli ürünü akıllı kasa ise, sahada nakdin yoğun olduğu sektörlerde nakit yönetimini dijitalleştirme ve nakit optimizasyonu sağlıyor. Firmaların ilgili lokasyonlarındaki nakitler, akıllı kasaların içine konulduğu anda, gün ve saat fark etmeksizin, firmanın banka hesabına yansıtılıyor. Böylece firma nakde 7/24 erişiyor ve nakdi anında kullanabiliyor. 

Tek şarjla 642 kilometre!

0

Tek şarjla şehir içinde 642 kilometre menzil sunabilen eSUV SKYWELL ET5, Türkiye’de!

Teknolojik donanımlarla ürettiği elektrikli araçlarını Kasım 2021’den bu yana Ulu Motor distribütörlüğünde Türkiye pazarına sunan Skywell, kesintisiz uzun menzil yol almak isteyenlerin tercih ettiği SKYWELL ET5 LR modelini kullanıcılarıyla buluşturuyor. Yüksek Ar-Ge ve üretim kapasitesi sayesinde tüm talebi karşılayabilecek sayıda üretilen ve tek şarjla şehir içinde 642 kilometre menzil sunabilen eSUV model ET5’e sahip olmak isteyenler, sıra beklemeden sipariş verebiliyor.

Karbon ayak izi salımını azaltan elektrikli araçlara olan ilgi her geçen gün artarken, ürettiği yüzde 100 elektrikli araçlarla 2021 yılından bu yana Türkiye’de tüketiciyle buluşan Skywell, eSUV model olarak tasarladığı yenilenen ET5’i satışa çıkardı. Tam dolu bir batarya ile 642 kilometre yol yapabilen SKYWELL ET5, güçlü görünümü, yüksek teknolojik özellikleri, akıllı bağlantıları ve otomatik sürüş destek sistemleriyle Türkiye’deki elektrikli araç seçenekleri arasında öne çıkan modellerin başında geliyor. Hızlı şarj olma özelliğiyle yarım saatte 320 kilometre yol yapacak kadar depolama yapabilen uzun menzilli araca sahip olmak isteyenler, sıra beklemeden ET5 modelini satın alabiliyorlar.  

SKYWELL ET5, uzun menzil tercih edenler için kusursuz bir seçenek

Skywell’in özellikle son 10 yılda elde ettiği yeni nesil araçlar alanındaki tecrübesiyle tasarladığı ET5’in talebi karşılayabilecek sayıda üretildiğini söyleyen Skywell Türkiye CEO’su Mahmut Ulubaş, “86 kwh yüksek kapasiteli bataryası sayesinde, şehir içinde 642 km’ye kadar menzil sunabilen ET5, 0’dan 100 km/s hıza ulaşması 7.9 saniye sürüyor. Son teknolojik donanımlarla tasarlanan 150 kW gücündeki elektrikli eSUV modelimiz, hızlı şarj olma özelliğiyle yüzde 20’den yüzde 70 seviyesine dolumu ise yaklaşık 30 dakika sürüyor. Tüm bu özellikleriyle piyasadaki modellerden sıyrılan yeni tasarımımız, özellikle uzun menzilli ve konforlu bir sürüş tercih edenler için kusursuz bir seçenek oluşturuyor” dedi.

Geleceğin teknolojilerine sahip bir mobilite ekosistemi kurduk

Skywell ile yalnızca bir otomobil üretmenin çok ötesine geçtiklerini söyleyen Mahmut Ulubaş, “Mobilite çözümlerimiz, distribütörlük ve teknoloji ortaklığımız konusunda olduğu kadar, satış sonrasında verdiğimiz kusursuz, inovatif yeniliklerimizle Türkiye pazarına farklı bir hizmet anlayışı getirdik. Bu sayede geleceğin teknolojilerine sahip bir elektrikli araç satmanın çok ötesine geçerek, bir mobilite ekosistemi kurduk. Türkiye’de satış ve deneyim hizmeti veren Skyhouse’larımızın içerisine Skycafeler açtık. Burada müşterilerimize araçlarını şarj ettikleri sırada kahvelerini içerek bekleme ve dinlenme imkânı sağlıyoruz. Üstelik Skyhouse’larda diğer marka otomobiller de şarj edilebiliyor. Hedefimiz 2023’te Türkiye çapında 20 Skyhouse noktasına ulaşmak. Böylece Türkiye’nin her bölgesinde en az bir noktayla hizmet verir hale gelmiş olacağız” diye konuştu. 

Çinli Skywell Türkiye’den dünyayı yönetiyor 

Skywell Türkiye olarak yakaladıkları başarının 15 ülkenin distribütörlük ve yönetimini Ulu Motor’a getirdiğini vurgulayan Mahmut Ulubaş, “Gürcistan’dan başlayarak aralarında Bulgaristan, Hırvatistan, Slovenya, Slovakya, Bosna Hersek, Makedonya, Arnavutluk, Çekya ve Macaristan’ın da olduğu toplam 15 ülkenin yönetimi ve distribütörlüğü bize verildi. Markanın bu bölgedeki doğrudan temsilcisi olarak hem Skywell modellerinin satış ve deneyim kanallarının planlanması, hem bayiliklerin atanması ve yönetilmesinin yanında markanın vitrini olan Skywell Europe’un web sitesinin ve sosyal medyasının da yönetimini artık biz yapıyoruz” ifadelerini kullandı. 

Siber saldırılar artıyor

0

Farklı motivasyonlara sahip hacktivist grupların siber saldırıları yine dünyanın farklı bölgelerindeki kamu ve özel sektör kuruluşlarını hedef alıyor.

Siber güvenlik dünyası son dönemde oldukça hareketli günler geçiriyor. Farklı motivasyonlara sahip hacktivist grupların saldırıları yine dünyanın farklı bölgelerindeki kamu ve özel sektör kuruluşlarını hedef alıyor. Brandefense CEO’su Hakan Uzun siber güvenlik alanındaki gelişmeleri değerlendirirken hacktivist bir grubun fidye yazılımı tehdidiyle öne çıkmasının sektör için taşıdığı önemi vurguladı.

İçerisinde bulunduğumuz teknoloji çağında siber saldırılar her geçen gün artış göstermeye devam ediyor. Özellikle hacktivist grupların güç kazanmasıyla birlikte bu alandaki tehdit büyürken, 2023’ün ilk çeyreği içerisinde de bu tehditler birer siber saldırıya dönüştü. Hacktivist grupların çeşitli saldırılar özelinde birbirlerini desteklemesi veya bir mücadele içerisine girmesi gündemi oldukça ısıtırken, akıllara da “Küresel bir siber savaş mı başlıyor?” sorusu geldi.

Son günlerde siber güvenlik gündemi oldukça yoğun geçiyor

Hack gruplarının farklı ülkelerdeki kamu ve özel kuruluşları hedef alması küresel anlamda bir hareketliliğe neden olmuş durumda. Geçmişte sıkça işittiğimiz savaşların artık cephede değil siber alanda gerçekleşeceği söylemine bugün tanıklık ediyoruz. Çünkü dünya haritasına baktığınızda Rusya’dan Sudan’a, Malezya’dan İsrail’e kadar birçok saldırı yaşanıyor. 

Bu saldırılardan bir tanesi geçtiğimiz günlerde AnonGhost Official isimli hacktivizm grubu tarafından İsrail Savunma Kuvvetleri’ne (IDS) karşı gerçekleştirildi. Grup saldırıya ilişkin kanıt olarak ise İsrail’de bulunan bazı sunucuların uzaktan erişim bilgilerine sahip olduğunu iddia ederek bir IP adresi listesi paylaştı. Bununla da yetinmeyen AnonGhost, İsrail bankalarına ait binlerce müşteri hesabı erişimi olduğunu da iddia etti ve kanıt olarak “Bank Hapoalim” isimli bankanın internet bankacılığı şubesinden alınan ekran görüntüsünü paylaştı. Ancak bu kanıtın sektörel istihbarat açısından oldukça yetersiz olduğunu söylemek mümkün. 

Hacktivist gruplar fidye yazılımı tehdidine mi yöneliyor?

Filistin yanlısı AnonGhost Official’ın İsrail’deki kurumlara gerçekleştirdiği saldırılar dışında Anonymous Sudan isimli hacktivizm grubunun, Fransa ve Belarus’ta bulunan bazı havalimanları ve hastanelere yönelik DDoS saldırısına başladığını duyurması da sektörel olarak yankı uyandıran gelişmelerin başında geliyor. Anonymous Sudan’ın saldırısına, Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte ortaya çıkan KillNet grubundan da destek geldi. Anonymous Sudan grubu ile KillNet’in saldırıları bunlarla da sınırlı kalmadı. Anonymous Sudan’ın Avustralya eğitim sektörünü hedef alan saldırılarına yine KillNet’ten destek geldi. 

Öte yandan Anonymous Sudan şu ana dek büyük bir saldırı ilanı yayınlamadı. Çoğunlukla kıyıda köşede ve açıkta kalmış sunuculara zafiyetleri dolayısıyla erişip çeşitli tehditler yaratıyorlar. Hacktivist bir grubun fidye yazılımı tehdidiyle öne çıkmasını siber güvenlik dünyası için görece “yeni” bir gelişme olarak değerlendirebiliriz.

Anonymous Sudan’ın saldırılarına verdiği destekle dikkat çeken KillNet, geçtiğimiz günlerde şirketleşmeye gittiğini ve yatırımcı aradığını duyurdu. “BLACKSKILLS” adı verilen bu oluşumun 24 farklı bölgede biriminin olduğu ve şirkete katılmak isteyen 3 binden fazla tehdit aktöründen başvuru alındığı iddia ediliyor. Girişimini “Özel askeri hacker şirketi” olarak adlandıran KillNet, başvuruları bir Telegram botu aracılığıyla toplarken, başvurusu kabul edilen adayların anonimliğinin sağlanmasının ardından şirkete katılacağı belirtiliyor.”

CloudOffix App Builder tanıtıldı

0

CloudOffix, “No-Code ve Low-Code” yaklaşımıyla hayata geçirilen App Builder modülü kodlama bilmeyen kişilerin bile kendi uygulamalarını oluşturmasını sağlıyor

MechSoft’un ana merkezi Amerika’da, Ar-Ge birimleri ise Türkiye’de bulunan ve yatırımcısı olduğu CloudOffix, sektörde çığır açıcı bir özelliğe imza atıyor. CloudOffix App Builder modülü, kodlama bilmeyen kişilere bile özelleştirilmiş uygulamalarla hayallerini gerçekleştirme fırsatı sunuyor. 

Sektördeki 15. yılını kutlayan MechSoft, yatırımcısı olduğu “Bütüncül Deneyim Platformu” Cloudoffix ile ulusal ve uluslararası firmaların dijital dönüşüm süreçlerine rehberlik ediyor. Dijital dönüşüm ve müşteri deneyimi çözümleriyle CloudOffix, müşteriyi merkezine alan, tüm modüllerin iç ve dış müşteri deneyimi çerçevesinde birbirleriyle entegre çalıştığı için uçtan uca çözümler üretebilen bir sistem sunuyor. CloudOffix, “No-Code ve Low-Code” yaklaşımıyla hayata geçirilen App Builder modülü sayesinde, kodlama bilmeyen kişilerin bile kendi uygulamalarını oluşturmasını sağlıyor. Bu modülle tüm kullanıcılar “Sürükle-Bırak” yöntemiyle özelleştirilmiş çözümleri hayata geçirebiliyorlar. Tüm kurulum aşamalarının son derece kullanıcı dostu tasarlandığı ve kod gereken yerlerde devreye giren “Kod Editörü” ile tasarım süreçleri rahatlıkla tamamlanabiliyor. 

CloudOffix CEO’su Gökhan Erdoğdu; “CloudOffix App Builder, Müşteri Deneyimi (CX) ile Dijital Dönüşümü (DX) buluşturan bir modül. Sunduğumuz bu çözümle; hayal edilen tasarımlar için kod engeli tamamen ortadan kalkıyor.” diye belirtti. Erdoğdu; “Sürükle-bırak gibi kolay bir teknikle ve modülün içerisinde hazır bulunan modellerden ve komponentlerden yararlanarak dakikalar içerisinde “kişiye özel” bir uygulama yaratılabilir hatta tüm iş süreçleri uçtan uca tasarlanabilir.” diye ekledi. 

CloudOffix Hakkında 

CloudOffix, Bütüncül Müşteri Deneyimi sunan bir dijital platformdur. Müşteri yolculuğunu odak noktasına alarak tüm ekibinizin aynı müşteri yolculuğu çerçevesinde kesintisiz bir şekilde çalışmasını sağlar. Böylelikle müşterileriniz iletişim kanalı fark etmeksizin firmanızla, markanızla etkileşim kurabilir. CloudOffix bu sayede hem müşterilerinize daha iyi bir deneyim yaşatır, hem de size sağlamış olduğu verilerle daha iyi bir müşteri deneyimi geliştirmenize ve büyümenize olanak verir. 

CloudOffix, tüm ekibinizin tüm iş süreçlerini yönetebileceği bir platformdur. Kolay kullanılabilir ve hızlı öğrenilebilir bir platform olması sebebiyle dijital dönüşüm sürecindeki firmalara zaman kazandırarak rekabet gücü vermektedir. Öte yandan, dijital dönüşüm sürecini tamamlamış ancak iyileştirmek isteyen firmaların da tercih ettiği bir platformdur. Firmaların süreç gerekliliklerine uygun özelleştirilebilme ve entegrasyon özellikleri sayesinde; firmalar tüm sistemlerini CloudOffix üzerinden kullanmaya hızlıca başlayabilirler. CRM, E-posta Pazarlama, Proje Yönetimi, İnsan Kaynakları, Pazarlama Otomasyonu, Satış Yönetimi, Yardım Masası, İzin Yönetimi ve diğer farklı uygulamaların ayrı ayrı kullanılmasının önüne geçen ve hepsini bir platformda kendi çözümleri ile sunan CloudOffix, müşterilerini zaman ve büyüme kaybının önüne geçiriyor. 

Apple teknoloji şirketi satın alacak mı?

0

Netflix ve Disney’in Apple tarafından satın alınacağı uzun süredir iddia ediliyordu. Peki stratejik olarak Apple teknoloji şirketi alabilir mi?

Apple’ın Disney, Netflix ve hatta Peloton gibi önemli bir satın alma yapmayı planladığına dair söylentiler artıyor. Apple’ın yaptığı son büyük satın alma yaklaşık 10 yıl önce 3 milyar dolara Beats’i bünyesine katması olmuştu.

Her şeyden önce Apple, antitröst iddialarına yol açacak büyük satın almalar yapmak istemiyor. Şirketin Spotify, Sonos veya Peloton satın aldığını düşünün. Amazon ve Microsoft’ta olduğu gibi muhtemelen Cupertino firmasını düzenleyiciler tarafından incelemeye alacaktır. Örneğin Microsoft, 69 milyar dolar değerindeki Activision Blizzard anlaşmasını kapatmaya çalışıyor. Düzenleyiciler ve hükümetler bunun video oyun alanındaki rekabet için büyük bir sorun olabileceğini düşünüyor. Apple teknoloji şirketi satın alımlarına devam edecek olsa da düzenleyiciler nedeniyle büyük ölçekli bir satın almaya gitmeyecektir.

Düzenleyiciler Apple için endişe oluşturuyor

Bu şirketler, büyük anlaşmaların daha iyi bir yaklaşım olduğuna inanırken, Apple, yeni pazarlara yönelik yerel hamlesini artırmak için küçük girişimleri satın almaya çalışıyor.

Apple, App Store ile ilgili olarak zaten inceleme altında olduğundan, şirketin düzenleyicilerle daha fazla sorun yaratabilecek büyük bir birleşmeyi riske atması pek olası değil. Bununla birlikte fırsat oluşursa, Apple’ın bunu kabul etmeyeceğini söyleyemeyiz. Ancak son birkaç yıl, şirketin büyük oyuncularla uğraşmaktansa küçük satın almalar yapmayı tercih ettiğini gösteriyor.

Edward Jones analisti Logan Purk: “Apple, büyük bir anlaşma yapmaya çalışırsa, bu beni endişelendirirdi. Normal hareket tarzının o kadar dışında olurdu ki, nedenini sormanız gerekirdi” diyor.

Google ev güvenlik çözümlerini Home’da topluyor

0

Google ev güvenlik çözümlerine tek bir çatı altında devam etmek istiyor. Dropcam ve Nest Secure çözümleri, Home’da çalışıyor olacak. Google, Dropcam ve Nest Secure ev güvenlik sistemi desteğini 8 Nisan 2024’te sonlandıracak.

Mevcut Dropcam kameralar 8 Nisan 2024’e kadar çalışmaya devam edecek ve bu tarihten sonra Nest uygulamasından erişilemeyecek. Bu kesintiyi yumuşatmak için Google, Nest Aware’e abone olan Dropcam sahiplerine ücretsiz bir iç mekan kablolu Nest Cam sunuyor. Abone olmayanlar yüzde 50 indirim kuponu alacak. Promosyon 7 Mayıs 2024’e kadar geçerli olacak ve böylece Dropcam çalışmayı bırakana kadar kullanılabilecek.

Dropcam ve Nest Secure için yolun sonu

Dropcam 2012’de ve Dropcam Pro 2013’te çıktı . Ardından Google Nest’i ve Nest, Dropcam’i satın aldı. 2015 yılında Google, Alphabet’i kurduğunda Nest’i devre dışı bıraktı ve bir süre hem Google hem de Nest akıllı ev ürünleri üretiyordu. Ardından Google, 2018’de Nest’i yeniden özümsedi ve Nest ürünlerini Google Home uygulamasına entegre etmeye çalışan ve entegre edilemeyenleri öldüren bir sürü dağınık iş hacmi oluştu.

Google daha önce Nest ürünlerini en az beş yıl boyunca destekleme taahhüdünde bulundu ve bu standardı karşıladı. On yıldan fazla bir süredir bir Dropcam kullanan kişileri düşündüğümüzde aslında yapılan ödemenin karşılığnın alındığını söyleyebiliriz. Nest ve Google Home ekosistemlerinin nihayet birleşmesi önemli bir çözüm sağladı. Google bu tip üçüncü taraf uygulamalar ve hizmetler yerine Google Home ile daha entegre bir çözüm sağlayacak gibi görünüyor.

Robotik çiftçilik John Deere ile gelişiyor

0

Robotik çiftçilik alanında John Deere yeni nesil çalışmalarına devam ediyor. Şirket, tarımda verimliliği artırmak ve birim maliyetleri düşürmek istiyor.

Şirket, iki yıl önce tamamen sürücüsüz bir traktörü tanıtarak Las Vegas’taki CES’te bir sıçrama yapmıştı. Bunu, bu yılın başlarındaki bir sonraki CES’te, bir traktörün çektiği uzun bir bom üzerinde yüksek teknolojili gübre ve kimyasal serpme makinesini göstererek takip etti. Şimdi ise John Deere, teknolojinin çiftliklerde işe yarayacağını gösteriyor.

Austin’de düzenlenen üç günlük özel bir etkinlik olan John Deere Tech Summit’te üst düzey yöneticiler, çiftçilerin daha yetkin ve üretken olmasına yardımcı olmak için teknolojiyi geliştirmeye ve uygulamaya koymaya yönelik vizyon, strateji ve taktikleri detaylandırdı. John Deere robotik çiftçilik ile ister mekan, isten ev tasarrufu etmenizi öneriyor.

Tarımda ileri teknolojinin önemi

John Deere baş teknoloji sorumlusu Jahmy Hindman: “Bunların hepsi gerçek şeyler. Bu bir bilim fuarı deneyi değil ve bugün müşterilerin günlerinde bir fark yaratıyor” dedi.

John Deere kısa bir süre önce Teksas, Coupland’da Austin’den bir saatlik sürüş mesafesinde 180 dönümlük bir çiftlik satın aldı ve burayı teknolojik olarak gelişmiş tarım makineleri için bir test çiftliğine dönüştürdü. Ayrıca Austin’de bir ofis açtı.

Hindman: “Bugün gezegende 1 milyar insan var. 2050’de bu sayının 10 milyar olduğu bir dünyaya gidiyoruz. Bu, gıda tüketiminde bir artışa neden olacak. Gerçek şu ki, bu yiyeceği üretmek için daha az kullanılabilir arazi olacak, bu yüzden daha azıyla daha fazlasını yapmak zorundayız” dedi.

Son yıllarda Deere, makinelerine dahil etmek için çeşitli teknolojilerden yararlanmaya odaklanıyor. Örneğin, birkaç yıl önce Deere, ekinlerin bitki mi yoksa yabani ot mu olduğunu belirlemek için bilgisayar görüşü ve makine öğrenimini kullanan bir Kaliforniya şirketi olan Blue River’ı satın aldı. Teknoloji artık Deere makinelerine dahil edilmişti. Deere: “2030 yılına kadar misyonumuz, çiftçi isterse, 10 trilyon mısır ve soya fasulyesi tohumunun otonom olarak ekilebilmesini, bakılabilmesini ve hasat edilebilmesini sağlamak” diyor.

Turkcell’den deprem yaralarını saracak projeler

0

Turkcell, istihdamdan üretime, sanattan gastronomiye, psikolojiden eğitime kadar pek çok alanda proje seferberliği başlatıyor

Türkiye’nin Turkcell’i ülkemizde yıkımlara neden olan depremlerin ardından yaraları sarmak için ‘Gönül Bağı Projeleri’ ile harekete geçiyor. İstihdamdan üretime, sanattan gastronomiye, psikolojiden eğitime kadar pek çok alanda proje seferberliği başlatan Turkcell, “Bura bizim memleket” diyerek bölgeyi iyileştirmek için yola çıkıyor.

Turkcell, ekosistemindeki markalarla depremden zarar gören şehirlerde ilk adımı istihdamla atıyor. Hatay’da Çağrı ve Mesleki Eğitim Merkezi kuruyor. Geçen ay afet bölgesi için bin 100 kişilik istihdam seferberliği başlattığını açıklayan Turkcell, Hatay’daki Çağrı ve Mesleki Eğitim Merkezi’nde ilk etapta 50 kişiyi işe alacak. Ayrıca Turkcell Akademi de 5 bin depremzedeyi teknik ve kişisel gelişim programları ile destekleyip meslek edindirerek ülkeye nitelikli iş gücü kazandıracak.

Büyük yıkımlara neden olan depremlerin yaralarını sarmak için ilk günden itibaren sahada çalışan Turkcell, ekosistemindeki pek çok markasıyla afet bölgesinde topluma dokunan kalkınma ve iyilik projelerini hayata geçirmeye hazırlanıyor. Yüzyılın felaketinin ardından deprem bölgesini iyileştirmeye odaklanan Turkcell, ilk aşamadaki 3.5 milyar TL’lik yardım desteği ve geçen ay başlattığını, #TurkcellİstihdamSeferberliği’nden sonra, şimdi de toplumun her kesimine fayda sağlayacak pek çok projeyi hayata geçirecek. “Bura bizim memleket” diyerek yola çıkan Turkcell, depremden zarar gören şehirlerin tamamındaki depremzedelere, farklı projelerle el uzatarak yaraları yerinde saracak.

Murat Erkan / Turkcell Genel Müdürü
Murat Erkan / Turkcell Genel Müdürü

Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan,“Ülke olarak çok zor bir dönemden geçtik. Afetin ilk anından itibaren önceliğimiz, hayati önemdeki şebekeyi ve iletişimi eski haline getirmek oldu. Bu büyüklükteki bir felaketten sonra canımızı dişimize taktık. Yasımızı ve kayıplarımızın acısını daha fazla sorumluluk alarak dindirmeye çalıştık. Şimdi başka bir evredeyiz; dayanışma ve yaraları sarma vakti. Aklımız afet bölgesinin canlanmasında, kalbimiz depremde zarar gören şehirlerimizde. Yapılacak çok şey var. Biz Türkiye’nin Turkcell’iyiz. Bugüne kadar her alanda projeleriyle tarihe iz bırakan bir şirket olarak, marka mirasımızın aydınlattığı yolda durmadan yürüyoruz ve yeni ‘Gönül Bağları’ kurmak için seferberlik ruhuyla harekete geçiyoruz. İyileşmek için önce umutları yeşerteceğiz, el ele verip gönülleri bir edeceğiz. Çünkü ‘Bura Bizim Memleket’. Dün olduğu gibi bugün de elimiz taşın altında. Gücümüzü memleket sevdamızdan alarak yaraları yerinde saracağız. ‘Gönül Bağı’ bir dayanışma, birlikte çalışarak başarma projesi… Bu bir memleket projesi. Çünkü bize başka memleket yok.”

Gönül Bağı Projeleri’nde Öncelik istihdamda

Turkcell bölgede hayatı canlandırmak için işe istihdam yaratacak projelerle başlıyor. Afet bölgesinde yeniden yapılanmanın ekonomik kalkınmayla mümkün olacağı fikrinden hareketle depremzedelerin iş hayatına dönüşü için arka arkaya adımlar atılıyor. Turkcell geçen ay başlattığı #TurkcellİstihdamSeferberliği ile depremden etkilenen illerde yaşayan, depremden sonra farklı illere yerleşen veya birinci derece yakınları afetzede olan bin 100 kişiye iş imkânı sağlayacağını duyurmuştu. Şimdi de Hatay’a ‘Çağrı ve Mesleki Eğitim Merkezi’ kuruyor. İlk aşamada 50 kişinin işe alınacağı bu merkezde depremzedelerin istihdamı, eğitim alması ve meslek edinmesi sağlanacak. Mesleki eğitimlerle uzaktan ve evden çalışmaya uygun iş modelleri geliştirilerek çalışan sayısının artırılması hedefleniyor. Öte yandan Turkcell Akademi de 5 bin depremzedeyi teknik ve kişisel gelişim programlarıyla destekleyecek. Depremzedelere verilecek yazılım, yazılım test uzmanlığı, robotik kodlama, bulut teknolojiler, satış, pazarlama eğitimleriyle ülkeye nitelikli iş gücü kazandırılacak. Mesleki eğitimleri tamamlayanlar Turkcell, Paycell, Atmosware, Turkcell Global Bilgi ve Turkcell Bayii Satış kanallarında iş bulma imkanına sahip olacak. 

Esnaf ve KOBİ’ler Paycell, Pasaj, İşTurkcell’le desteklenecek

Deprem bölgesinin lokomotif gücü olan yerel ve küçük işletmelerin üretime devam etmesi ve pazarda yer alması sağlanacak. Turkcell’in dijital iş servislerinden olan İşTurkcell, dijital ödeme ve finansal hizmetler platformları Financell ve Paycell ile bölgedeki KOBİ’ler, esnaf ve yeni açılacak işletmeler de farklı projelerle desteklenecek. Elektronik pazar yeri Pasaj’da her il adına kurulacak dijital çarşılar bölgeden dünyaya köprü kuracak.

Çocuklar ve kadınlar öncelikli

Depremden en çok etkilenen kadınlara ve çocuklara yönelik projeler de devreye alınacak. Paycell El Sanatları Vitrinleri projesinde; el sanatları ile geçimini sağlayan kadınlar faydalanacak. Turkcell Bizce ile bölgedeki kadın girişimcilerin kalkınması desteklenecek. Millî Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle sürdürülen sosyal sorumluluk projesi ‘Eğitime Dönüştür’ gibi çocukların eğitimine katkı sağlayacak projelere ağırlık verilecek. Ayrıca Hatay öncelikli olmak üzere deprem bölgelerindeki çocukların moral motivasyonu için düzenlenen etkinlikler 23 Nisan’a kadar devam edecek. Benzer sosyalleşme ve rehabilitasyon çalışmaları bölgede yaygınlaştırılacak. Çadırkentlere ve yerel üreticiye yönelik hasat dönemi etkinlikleriyle Turkcell yıl boyu depremzedelerin yanında olacak. 

Yapay zeka YouTube videolarını özetliyor

0

Yapay zeka YouTube videolarını özetleyerek izleyicilerin aradıkları bilgiye daha hızlı ve kolay ulaşmasını sağlıyor.

Mevcut haliyle, yapay zeka güvenilir bir bilgi kaynağı değil. Ancak ChatGPT gibi yapay zeka botlarının halüsinasyon gördüğü ve yanlış bilgi sunduğu bilinse de gerçekten üstün olduğu bir görev var: özetleme.

Büyük dil modelleri (LLM) çok büyük miktarda veriyi sıkıştırmak ve en iyi kısımların ne olduğunu tahmin etmek için eğitiliyor. Şu anda YouTube videolarından e-postalara kadar her şeyi özetlemenize yardımcı olabilecek birçok araç var. Bu araç, uzun makaleleri veya ileri PDF belgelerini Wordtune Read gibi araçlarla kolayca özetleyebiliyor. Yapay zeka YouTube videolarını özetlemesiyle kullanıcılara zaman yönünden önemli bir tasarruf sağlıyor.

Glairty uzantısını   yükleyip etkinleştirdikten sonra, videonun güvenilir bir transkript olduğu varsayılarak, tüm transkript kopyalanıp ChatGPT üzerinden çalıştırılarak otomatik olarak bir YouTube videosunun bir özeti oluşturulur. İşleme arka planda gerçekleşiyor, ancak kurulum gerektiriyor. Bunun için OpenAI web sitesinde oturum açmak ve giriş bilgilerini düzenli aralıklarla doğrulamak gerekmekte.

Glarity tüm videolar için çalışmıyor. ChatGPT’nin kendisinin 5.000 kelimelik bir sınırı vardır, dolayısıyla dört saatlik bir YouTube dökümünün özetini almanın hiçbir yolu yok. Ancak 5-15 dakika uzunluğundaki açıklayıcı videolar için en iyi sonucu veriyor. Varsayılan olarak, Glarity kısa özetler sağlıyor. Ancak uzantı ayarlarına giderek yanıtı özelleştirebilirsiniz. Komut istemini düzenleyerek size madde işaretleri, genel bir fikir veya ayrıntılı bir özet vermesini isteyebilirsiniz.

Uzun e-postaları özetleyin

Shortwave, web üzerinde Gmail’den bile daha iyi olan, Google Inbox’tan ilham alan bir uygulama. Hem mobil uygulamalarda hem de tarayıcılarda çalışan ChatGPT’yi kullanarak tek tıklamayla yapay zeka özetleri çıkartılabiliyor. Herhangi bir e-postanın kısa bir özetini oluşturmak için tarayıcınızda üst araç çubuğundaki Özet düğmesini tıklamanız yeterli. Bu özellik, beta dönemindeyken ücretsiz olarak kullanılabiliyor.

Samsung ChatGPT nedeniyle veri sızdırdı

0

Samsung ChatGPT nedeniyle veri sızdırdığını belirtti. Üç çalışanın iş süreciyle ilgili ChatGPT’ye soru sorması, bu durumu gündeme getirdi.

The Economist Korea’ya göre, Samsung’un yarı iletken bölümü mühendislerin ChatGPT’yi kullanmasına izin vermeye başladıktan kısa bir süre sonra, çalışanlar en az üç kez gizli bilgileri bu bölüme sızdırdı. Bir çalışanın, chatbot’tan hassas veritabanı kaynak kodunu hatalara karşı kontrol etmesini istediği, başka bir kod optimizasyonu talep ettiği ve üçüncü bir çalışanın kayıtlı bir toplantıyı ChatGPT’ye aktarıp notlar oluşturmasını istediği bildirildi. Samsung ChatGPT kullanımı için henüz bir karar almadı.

ChatGPT güvenlik açığına neden oldu

Raporlar, güvenlik hatalarını öğrendikten sonra Samsung’un, çalışanların ChatGPT istemlerinin uzunluğunu bir kilobayt veya 1024 karakterlik metinle sınırlayarak gelecekteki açıkların kapsamını sınırlamaya çalıştığını gösteriyor. Şirketin ayrıca söz konusu üç çalışanı araştırdığı ve benzer aksilikleri önlemek için kendi chatbot’unu oluşturduğu söyleniyor.

ChatGPT’nin veri politikası, kullanıcılar açıkça devre dışı bırakmadıkça, modellerini eğitmek için istemlerini kullandığını belirtir. Chatbot’un sahibi OpenAI: “geçmişinizden belirli istemleri silemediği” için kullanıcıları sohbetlerde ChatGPT ile gizli bilgileri paylaşmamaya teşvik ediyor. ChatGPT’de kişisel olarak tanımlayıcı bilgilerden kurtulmanın tek yolu, dört haftaya kadar sürebilen bir işlem olan hesap silme işlemi diyebiliriz.

Samsung, belki de tüm çevrimiçi etkinliklerinizde yapmanız gerektiği gibi, sohbet robotlarını kullanırken neden dikkatli olmaya değer olduğunun bir başka örneğini ortaya koymuş oldu. Bazı şirketler çalışanlarının ChatGPT’yi kullanmasını yasaklıyor. Ancak bunun da keskin ve kalıcı bir çözüm olduğunu söylemek pek mümkün değil. Bunun yerine bilgi güvenliği farkındalığını artırmak daha kalıcı bir çözüm oluyor.

Türkiye’nin ilk yerli gözlem uydusu İMECE için geri sayım başladı!

0

Türkiye’nin uydu teknolojilerinde yurt dışına bağımlılığını azaltacak İMECE Uydusu’nun uzay yolculuğunda geri sayım başladı. Dünyanın herhangi bir yerinden hiç bir kısıtlama olmaksızın yüksek çözünürlüklü uydu görüntüsü çekebilme özelliğine sahip İMECE, 11 Nisan’da uzay taşımacılığı yapan Space X tarafından yörüngesine fırlatılacak. İşte ayrıntılar…

Türkiye’nin ilk yerli gözlem uydusu İMECE için geri sayım başladı!

Esenboğa Havalimanından fırlatmanın gerçekleştirileceği Vandenberg’e gönderilen uydu; nem, titreşim ve zararlı ışın gibi her türlü riske karşı koruyucu ve yerli olarak üretilen temiz oda özelliğine sahip kabin sayesinde güvenli bir yolculuk yaptı.

TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (TÜBİTAK UZAY) tarafından yerli ve milli imkanlarla geliştirildi ve metrealtı çözünürlükte görüntü çekme kabiliyetine sahip. 2017 yılında başlayan İMECE projesi, 6 yılda gelecek nesil uydu platformlarına temel oluşturacak önemli kazanımlar elde etti.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB) ve TÜBİTAK 1007 programı ile desteklenen, Milli Savunma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı koordinasyonu ile yürütülen proje kapsamında geliştirilen İMECE Uydusu, yörüngedeki testleri tamamlandıktan sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterine dahil olacak.

Fırlatma töreni

TÜBİTAK Uzay tarafından geliştiren İMECE için 11 Nisan Salı günü Ankara’da bulunan TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsünde fırlatma töreni düzenlenecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın video mesajıyla katılacağı törende, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ise yer istasyonunda bulunacak. Geri sayım ile başlayacak fırlatmanın, Türkiye saati ile yaklaşık 09.50’de gerçekleştirilmesi öngörülüyor.

Hopi’ye Param’dan 100 milyon dolar değer üzerinden yatırım!

0

Hopi ve Param ortaklığı ile, 15 milyonu aşkın Hopi kullanıcısı herhangi bir kredi kartına sahip olmadan da taksitli alışveriş yapabilecek. 

Stratejik büyüme alanı olarak belirlediği finansal teknolojilerde (Fintek) kararlı adımlar atmayı sürdüren Hopi, Param ile önemli bir ortaklığı hayata geçirdi. Hopi ve Param ortaklığı sayesinde, Hopi’nin 15 milyonu aşkın kullanıcısı herhangi bir kredi kartına sahip olmadan da taksitli alışveriş yapabilecek.

Uygulama üzerinden sunulacak ‘Kredi Kartsız Taksit’ ürünü yapay zeka algoritmaları sayesinde her kullanıcıya kişisel limit atayacak. 

Hopi fintek alanında önemli bir oyuncuya dönüşüyor!

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Boyner Grup CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, bundan 34 yıl önce Boyner’in Türkiye’ye ‘Çarşı Kart’ ve ‘Advantage Kart’ ile ‘Şimdi Al, Sonra Öde’ modelini getirdiğini hatırlatırken, “Devrim niteliği taşıyan uygulamaları sektöre kazandırmayı, yapılmayanı yapıp öncü olmayı her zaman kendimize ilke edindik. 2015 yılında hayata geçirdiğimiz Hopi de bu anlayışımızın bir sonucu oldu. Hopi ile perakendede bir icat yarattık. Ama geldiğimiz yerle hiçbir zaman yetinmedik. Teknolojiyi odağa alan yenilikçi bakış açısını Boyner Grup’un ve Hopi’nin en büyük gücü olarak gördük. Şimdi bu gücü, fintek ile bir araya getirerek, perakendede yeni bir dönemin kapılarını aralıyoruz.” dedi.

Boyner Grup CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner
Boyner Grup CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner

Yapay zeka ile kişiye özel olarak atanan limitler

Hopi ve Param arasındaki stratejik ortaklığın gerek kapsamı gerekse ortaya çıkaracağı sinerjiyle yeni bir döneme ışık tuttuğunu ifade eden Cem Boyner: “Bu iş birliği sayesinde, yapay zeka ile kişiye özel olarak atanan limitler çerçevesinde, kredi kartsız taksitli alışveriş yaklaşımını Türkiye’de yaygınlaştırırken, bunu da Hopi’nin 15 milyon kullanıcısından başlayarak gerçekleştireceğiz. Bu yeni ürünümüzü, 2 ay içerisinde Hopi üyesi perakendecilerde, müşterilerimizin hizmetine sunacağız.” dedi. 

100 milyon dolar yatırım 

‘İş birliğimizi aynı zamanda bir ortaklıkla da sağlamlaştırmayı tercih ettik’ diyen Cem Boyner sözlerine şöyle devam etti: “Fintek alanındaki kararlığımızın ve büyüme vizyonumuzun bir göstergesi olarak, Türkiye’nin ilk elektronik para kuruluşu Param ile küçükten başlayıp çok kısa zamanda büyüyeceğini beklediğimiz bir ortaklığa adım attık. Anlaşmamız kapsamında Param, 100 milyon dolar değerleme üzerinden Hopi’ye yatırım yaptı.” 

İş birliklerinin devam edeceğini de belirten Cem Boyner konuşmasını şu sözleri ile noktaladı: “Fintek alanındaki atılımlarımız farklı ürünlerle devam edecek. Yatırım ürünleri alanında, parçalı hisse ve değerli maden alımları ile kullanıcılarımızı tanıştıracağımız ikinci büyük adımımızı da önümüzdeki aylarda müjdelemeyi planlıyoruz.”

Hopi kullanıcılarına finansal hizmet

Param’ın Kurucu ve CEO’su Emin Can Yılmaz, yeni ortalığı Techinside takipçileri için değerlendirdi. 

Param’ın Kurucu ve CEO’su Emin Can Yılmaz
Param’ın Kurucu ve CEO’su Emin Can Yılmaz

Türkiye’nin ilk elektronik para kuruluşu olan ve bu alanda pek çok ilke imza atan Param’ın Kurucu ve CEO’su Emin Can Yılmaz ise Cem Boyner’in ‘Alışverişin Yeni İcadı’ olarak tanımladığı Hopi’nin uzun zamandan bu yana radarlarında olduğunu söyledi. Hopi kullanıcılarına finansal hizmet sunabilmenin kendileri için önemli bir hedef olduğunun altını çizen Yılmaz, “Bizler için önemli bu kararı, 15 milyondan fazla kullanıcıya ulaşma ve onlara Param’ın fintek çözümlerini sunma motivasyonuyla aldık.” diye konuştu.

Emin Can Yılmaz, “Param sektörün öncüsü; zorlu yollardan geçerek ilkleri gerçekleştiren, rakiplerine de yol açan Türkiye’nin ilk elektronik para kuruluşu.  Hopi ise Türkiye’nin ilk online sadakat platformu olarak kuruldu. Zaman içinde de ‘alışveriş deneyimini dönüştürme’ vizyonuyla bugün akıllı alışveriş platformu haline geldi. Bence Hopi, eşi benzeri olmayan bir uygulama. Şimdi iki öncü ve yenilikçi şirketin bu güç birliği sayesinde; milyonlarca Hopi kullanıcısının alışveriş yolculuğuna yepyeni deneyimler ekleyeceğiz.” dedi. 

Günümüzde finansal servislere her kesimden insanın ihtiyacı olduğunu belirten Emin Can Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: “Param, Kredim ile son dönemde dünyada trend olan ’Şimdi Al Sonra Öde’ modelini Türkiye’ye taşıyan ilk marka oldu. Kredim; kullanıcılara esnek, kolay ve hızlı alışveriş kredisi imkânı yaratıyor. Kullanıcılar, özel kredi skoru ölçümü özelliğiyle alışveriş yapmak istedikleri sektörlerde kredi limitlerini öğrenerek işlem yapabiliyor, geri ödemeyi de kendilerine sunulan farklı yöntemlerden biriyle gerçekleştirebiliyor. Kullanıcıların ihtiyaçları doğrultusunda oluşturduğumuz bu yenilikçi finansman modeli, beklediğimizin de ötesinde bir ilgi gördü. Hopi ile yaptığımız bu stratejik iş birliği sayesinde ‘Şimdi Al, Sonra Öde’ seçeneği ve yapay zeka temelli kredi skorlama algoritması ile her kesime ihtiyacı olan finansal çözümleri sunma gücüne ulaşacağız.”                    

Alışverişin her anında kullanıcıların yanında  

Kullanıcıların ödeme adımının da başka bir platforma ihtiyaç duymadan tamamlamasını sağlamanın çok değerli olduğunu vurgulayan Hopi CEO’su Yalın Özcan, Hopi – Param ortaklığını Techinside takipçileri için değerlendirdi. 

Hopi CEO’su Yalın Özcan
Hopi CEO’su Yalın Özcan

Hopi’nin yol haritasındaki önemli büyüme alanlarından birinin fintek olduğuna değinen Hopi CEO’su Yalın Özcan: “Kullanıcılarımızın alışveriş yolculuklarının her adımına değer katmak için yıllardır çalışıyor ve farklı çözümler sunuyoruz. Özellikle ödeme adımının da başka bir platforma ihtiyaç duymadan tamamlamasını sağlamak çok değerli. Param’la yaptığımız bu güç birliği ile kullanıcılarımızın bu ihtiyacına da yanıt vermiş olduk. Hopi’nin 15 milyonu aşkın kullanıcı dünyası ile Param’ın finansal hizmetler yetkinliğini bir araya getirerek sektör adına da güçlü bir iş ortaklığı ortaya koyduk.” ifadelerini kullandı.

Kullanıcıların hem avantajlı alışveriş hem de biriktirme motivasyonuna uzun zamandır en iyi cevap veren platformlardan biri olduklarını belirten Özcan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Son dönemde ekonomide yaşanan gelişmelerle birlikte dünyada olduğu gibi Türkiye’de de farklı ödeme seçenekleri sunmak gün geçtikçe önem kazanıyor. Bu yeni dönemde, kredi kartı olmayan ya da limit sorunu yaşayan müşterilere taksitli alışveriş imkanı sunmak ve bunu alışık oldukları, yıllardır kullandıkları Hopi uygulaması üzerinden kullandırmak çok büyük kolaylık sağlayacak. Kullanıcımıza, Param’ın yapay zeka destekli altyapısı ile kredi kartsız taksit limiti atayıp kredi kullandıracağız. Başta ev kadınları ve gençler olmak üzere bankada hesabı olmayan kesimlerin de bu hizmete ulaşmasını sağlayacağız. Yani bu finansal hizmetlere ulaşımda fırsat eşitliği getirmesi adına da önemli bir adım. Param işbirliği ile daha da güçlenen Hopi, yeni iş modelleri ve ürünlerle iş dünyasına ilham vermeyi sürdürecek.”