Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayınlanan karara göre 4G ihalesi sonrası beklenen gelir 2 milyar 298 milyon 67 bin 661 avro oldu. Bu tutar, ihale sırasında yapılacak açık artırma sonrası daha da yükselebilir.
800, 900, 1800, 2100 ve 2600 MHz frekansları için 20 ayrı bant genişliğinde yapılacak olan ihale ile toplam bant genişliği 390,4 MHz olacak.
Yapılan açıklamaya göre belirlenen asgari değerler üzerinden çıkılacak ihale sonucunda oluşan ihale bedeli, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından hazırlanacak ihale şartnamesinde belirlenecek usulle ihaleyi kazananlar tarafından peşin veya ilki peşin olmak ve geri kalan taksitler ilk ödemeyi takip eden 6’şar aylık dönemlerde ödenmek üzere 4 eşit taksitte ödenebilecek.
Peşin ödemeden sonraki taksitler belirlenen süreden önce ödense dahi taksit miktarlarında iskonto yapılmayacak.
Taksitlerin vadesinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde ödeme yapılmayan miktar ve süre için 6 aylık yüzde 1,31’in iki katı gecikme faizi uygulanacak. Ödemenin vade tarihinden en fazla 30 gün içinde belirtilen faiz oranıyla yapılmaması halinde yetkilendirme BTK tarafından iptal edilecek.
Frekanslar arasında en düşük tutar 6.464.729 avro ile F4 olarak numaralandırılan 2600 MHz olurken, en yüksek asgari tutar ise 372.926.013 avro ile A1 kodlu 800 MHz frekansı oldu. İhaleye katılan firmalar, bu minimum bedeller sonrası oluşacak fiyata ek olarak belirlenen fiyat üzerinden KDV ödemesi de gerçekleştirecek.
Cisco’nun tehdit istihbaratı ve güvenlik trendlerini ele alan 2015 Yıllık Güvenlik Raporu, şirketlerin siber saldırılara karşı tüm birimlerin birlikte hareket edeceği bir yaklaşım benimsemeleri gerekliliğini ortaya koyuyor. Saldırganların, kötü niyetli etkinliklerini gizlemek ve fark edilmeden hareket etmek için güvenlik boşluklarından yararlanmak konusunda daha yetkin bir hale geldiklerinin vurgulandığı raporda; savunucuların, yani güvenlik ekiplerinin gittikçe daha karmaşık hale gelen siber saldırılarından şirketlerini korumak için savunma yaklaşımlarını sürekli geliştirmeleri gerektiğinin altı çiziliyor.
Siber suçlularının fark edilmelerini zorlaştırmak için geliştirdiği yeni taktiklerin sıralandığı raporda, kullanıcıların da farkında olmadan siber saldırılara yardımcı olduğu, şirketlerin ise güvenlikle ilgili çalışmalarını iyileştirmeleri gerektiği ortaya çıkıyor.
Güvenlik yamaları kullanılmıyor
Dünya çapında 1700 şirketin bilgi güvenliğinden sorumlu başkan yardımcıları ve güvenlik operasyonları yöneticileri arasında gerçekleştirilen Cisco Güvenlik Benchmark Araştırması’nın sonuçları, yöneticilerin niyetleri ve aksiyonları arasındaki farkın giderek açıldığını ortaya koydu.
Özellikle, araştırmaya katılan başkan yardımcılarının yüzde 75’i kullanmakta oldukları güvenlik araçlarını çok ya da son derece etkili olarak görüyorlar. Ancak, katılımcıların yüzde 50’sinden azı güvenlik ihlallerini önlemek için yamalama ve konfigürasyon gibi standart araçları kullanıyorlar ve bunların son sürümlerini kullandıklarını söylüyorlar. Ayrıca Heartbleed geçen senenin simge zayıf noktası olarak kabul edilmesine rağmen, tüm OpenSSL’lerin yüzde 56’sının versiyonları 4,5 yaşından büyük; bu durum, güvenlik ekiplerinin yamalamadıklarının güçlü bir göstergesi. Birçok savunucu güvenlik süreçlerinin optimize -ve güvenlik araçlarının etkili- olduğuna inanırken, aslında güvenlik çalışmalarının iyileştirmeye ihtiyacı var.
Saldırganların güvenlik açıklarından yararlanmakta artık daha yetkin olduğunu belirten Cisco Güvenlik Ürünleri Satış Yöneticisi Ali Fuat Türkay; “OpenSSL’lerin yüzde 56’sının hala Heartbleed karşısında zayıf olduğunu düşünürsek, her an, yüzde birlik oranda yüksek öncelikli zayıflıkların aktif olarak istismar edilmesi beklemeliyiz. Buna rağmen, ankete katılan güvenlik ekiplerinin yarısından azının yama ve konfigürasyon yönetimi gibi standart araçlar kullanarak güvenlik ihlallerini önlemeye çalıştıklarını görüyoruz. İleri güvenlik teknolojileri ile bile, organizasyonları ve kullanıcıları artan sofistike saldırılar ve savaşlardan korumak için süreçte mükemmellik gerekli olduğunu göz ardı etmemeliyiz” dedi.
Kar ayakkabısı yöntemi
Rapora göre Cisco’nun tehdit istihbaratı üç önemli trendi ortaya çıkarıyor:
– Kar ayakkabısı spam’i: Daha çok tercih edilen bir saldırı yöntemi olarak ön plana çıkan kar ayakkabısı spam’i ile saldırganlar fark edilmemek için, farklı birçok IP adresinden düşük miktarda spam gönderiyor.
– Açıkta saklanan web istismarcıları: Yaygın olarak kullanılan istila araçları kısa sürede güvenlik şirketleri tarafından dağıtılıyor. Bu nedenle, çevrimiçi suçlular daha az yaygın kitleri kullanma taktiğine yöneliyorlar: daha az dikkat çeken sürdürülebilir bir iş modeli.
– Kötü amaçlı bileşimler: Saldırganlar güvenlik alanındaki ilerlemeler sayesinde, zaten güvensiz olan Flash ve JavaScript’in zayıf yanlarını birleştiriyorlar. Kötü amaçlı Flash; Java Script ile kötü niyetli etkinliği gizlemek için, iki farklı dosyanın arasında – biri Flash diğeri JavaScript – paylaşarak etkileşim kuruyor. Bu tür bileşik saldırılar çok zor tespit ediliyor.
Saldırganlar son kullanıcıları araç olarak kullanıyor
Son kullanıcılar siber saldırıların sadece hedefi değil, farkında olmadan yardımcısı da oluyorlar. Cisco tehdit istihbaratının ortaya koyduğu tespitlere göre, 2014 yılında, saldırganlar odaklarını sunucu ve işletim sistemlerinden, sayıları sürekli artan riskli sitelerden program ve uygulama indiren kullanıcılara çevirdiler. Bu durum Silverlight saldırılarında yüzde 280, spam ve kötü amaçlı yazılımların bilgisayarlara indirilmesini sağlayan reklam istilalarında yüzde 250 artışa sebep oldu.
Amerikan yasama organları geçtiğimiz günlerde uydu televizyon hizmet sağlayıcısı olarak tanınan ve ABD’nin bu konudaki en güçlü isimleri arasında yer alan DirectTV’nin yasalara karşı geldiğini iddia ederek, FTC’ye şikayette bulundu. Rapora göre DirectTV yaptığı reklamlarda olası müşterilerini yanlış yönlendiriyor, ileride ciddi mablağlar ödemek zorunda kalabilecekleri kampanyaların içerisine çekmeye çalışıyor.
Recode.net’in haberine göre şirket, yaptığı tanıtımda 12 aylık indirimli hizmetten bahsederken, iki yıllık sözleşme sürecinde ödenecek ekstra miktarlardan bahsetmiyor, hatta anlaşma döneminde bu önemli bilgileri arka planda tutuyor. FTC’nin açıklaması ise aylık üyelik bedelinin bir anda 45 dolar birden artabileceği ve hatta şayet iki yıl bitmeden üyelik sonlandırılırsa 480 dolar ceza ödeneceği gibi detayların gizlenmiş olduğu yönünde.
DirectTV’nin sözcüsü bu söylentilerin tek kelime ile yanlış olduğunu ve şirketinin bu konuda kendilerini kanıtlamak için ellerinden geleni yapacaklarını duyurdu. Müşterilerine tüm detayları verdiklerini ve hatta birden fazla kez tüm olasılıkları kendilerine açıkladıklarını da söyleyen sözcü, onlar için olabilecek en iyi seçenekleri sunmaya çalıştıklarını bildirdi. FTC ise şu aralar DirectTV’nin bu yasa dışı işleyişini engellemek ve gerekli cezanın uygulanması için çalışıyor.
Bu sabahi Intel’in üniversitelere gönderdiği Galileo Geliştirme Platformları’nın teslimi için düzenlediği basın toplantısına katılan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye’nin Ar-Ge politikalarına dair önemli açıklamalarda bulundu.
Konuşmasında güncel sayılara da yer veren Bakan Işık, yeni Ar-Ge teşvik ve desteklerinin imza aşamasında olduğunu belirterek bunlarla ilgili detayları da paylaştı.
“Ar-Ge için sunduğumuz destekleri artırıyoruz”
Türkiye’nin Ar-Ge hedefleri doğrultusunda 2023’te Ar-Ge’ye harcadığı kaynağın, GSMH’nin yüzde 3’üne çıkartmayı amaçladıklarını belirten Bakan Fikri Işık ise sundukları destekleri artırmak için planladıkları yeni değişiklikleri paylaştı. Bulut Bilişim ve Büyük Veri Araştırma Laboratuvarı kurmak için hazırlıklara başladıkları bilgisini veren Bakan Işık, konuyla ilgili olarak, “TÜBİTAK’ta üzerinde bu projesi ile kamu bulutu, güvenli kimlik doğrulama, uygulama pazarı, web portalı, veri depolama, uygulama kütüphanesi geliştirmeye yönelik Ar-Ge faaliyetleri yürütüyoruz.” yorumunu yaptı.
Intel gibi global firmaların Türkiye’de Ar-Ge faaliyetinde bulunmasının önemine dikkat çeken Bakan Işık, bugün Türkiye genelinde 176 Ar-Ge merkezi bulunduğunu, bu merkezlerde istihdam edilen nitelikli personel sayısının ise 21 bine ulaştığını açıkladı.
Ar-Ge merkezleri haricinde 43 Teknoloji Geliştirme Bölgesi‘nin de faaliyete geçtiğini söyleyen Bakan Fikri Işık, bu bölgelerdeki istihdam sayısının ise 30 bine ulaştığını kaydetti.
“1,5 milyar TL’lik hibe ve destek bütçemiz var”
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde 1,5 milyar TL’lik kaynağın hibe ve destek amaçlı kullanılmak üzere hazır bulunduğuna dikkat çeken Bakan Fikri Işık, Avrupa Birliği bünyesindeki Ufuk 2020 (Horizon 2020) programına Türkiye’nin 450 milyon Avro bütçe aktardığını, buraya dahil olacak proje bazlı çalışmalarla 1 milyar Avro beklediklerini sözlerine ekledi.
Bakan Işık, bu destekler haricinde Bakanlar Kurulu’nda imzaya sunulan çalışmaları olduğunu da belirtti. Işık, yeni destekleri ise Tasarım Ofisleri‘nin oluşturularak Ar-Ge Merkezi ile aynı desteklere sahip olması, üniversitelerde Ar-Ge çalışması yapan akademik personelin Ar-Ge sonucu elde ettiği gelir için gelir vergisi alınmaması olarak sıraladı. Işık ayrıca, yüksek teknoloji geliştirme çalışmaları yapanların, bulunduğu şehir ve bölgeden bağımsız olarak 5. bölge teşviklerinden yararlanması kararının da imza aşamasında olduğunu sözlerine ekledi.
Geçen yıl İTÜ Arı Teknokent’te Ar-Ge Merkezi’ni açan Intel, yatırımlarını artırmaya devam ediyor. Bu merkezde açık inovasyon modeliyle ilerleyerek sağladığı değeri yükseltmek isteyen şirket, açılış günü duyurduğu “Galileo Araştırma Platformları‘nı üniversitelere dağıtacağız” girişimini tamamladığını duyurdu.
Bu sabah, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık‘ın da katılımıyla gerçekleşen bir basın toplantısıyla gelinen noktayı paylaşan Intel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın, toplam 37 üniversiteden 60 akademisyene, 1050 adet Galileo Geliştirme Platformu gönderimini tamamladıklarını açıkladı. Bu platformların, 2020’de 19 trilyon dolarlık bir pazar olması beklenen giyilebilir teknoloji ve nesnelerin interneti alanında yeni icat ve ürünlerin ortaya çıkması noktasında Türkiye’ye faydalı olacağını belirten Aydın, üniversitelerle özel şirketler arasındaki işbirliğini de bu yolla artırmayı hedeflediklerini açıkladı. Aydın, bu platformlarla bugüne kadar 24 üniversite sanayi işbirliği projesinin başlatıldığını da sözlerine ekledi.
“Türkiye’den milyar dolarlık girişim çıkartma konusunda kararlıyız”
Sunumunda Türkiye’nin girişimcilik alanında bulunduğu noktaya dair bilgiler de paylaşan Burak Aydın, Türkiye’nin bu klasmanda dünyada 25., Avrupa’da ise 16. olduğuna değindi. Girişimlerin başarıya ulaşması noktasında ve milyar dolar değere sahip olması için uluslararası kabul gören ödüller almasının önemli olduğuna dikkat çeken Aydın, 2015’te Türkiye’den çıkan bir projenin bu tür bir ödül almasını amaçladıklarını belirtti.
“Herkesin teknoloji sayesinde eşit seviyeye geldiği yeni dünyada keşfedilecek çok şey var.” diyen Intel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık dünya ekonomisi girişimcilik üzerine dönüyor, dünyayı değiştiren fikirler dev şirketlere dönüşmüş durumda. 19 trilyon dolarlık giyilebilir teknolojiler ve Nesnelerin Interneti (IoT) pazarı yeni keşifler, yeni kaşifler bekliyor. Akıllı sistemler pazarı tüm sektörlerdeki iş yapış modellerini değiştirecek. Türkiye’den de milyar dolarlık şirket çıkması için vites büyütmemiz gerekiyor. Intel olarak bu konu üzerinde ısrarla çalışıyoruz, hayallerimiz büyük, yapacak çok işimiz var. Başarılı olmak zorundayız, çünkü biliyoruz ki, en güçlü toplumlar, girişimci toplumlardır.”
Müfredat ve ödüller hazır
Platforma dair verilecek eğitimler için İstanbul Teknik Üniversitesi ile işbirliği yaptıklarını da kaydeden Burak Aydın, Intel olarak bu gelişime destek vermek için özel destekler de sundukları bilgisini paylaştı.
Intel, girişimci gençlerin önünü açmak amacıyla gerçekleştirdiği “Intel Galileo – İcat Kiti” projesini bir adım ileri taşımak amacıyla, ODTÜ Teknokent’le de işbirliği gerçekleştirdi. İşbirliği kapsamında, Galileo geliştirme platformları ile ortaya çıkarılan projeler, ODTÜ Teknokent tarafından düzenlenen “Yeni Fikirler, Yeni İşler” yarışmasına katılabilecek. Birinci seçilen fikrin 10 bin dolar para ödülüyle ödüllendirilmesinin yanı sıra, dereceye giren fikirlerin sahipleri ODTÜ Teknokent bünyesindeki kuluçka merkezini 2 yıl boyunca ücretsiz olarak kullanabilecek. Ayrıca, birinci seçilen proje, Intel EMEA Yenilikçilik Zirvesi kapsamında düzenlenen “Challenge-Up” yarışmasına doğrudan katılma hakkı elde ederek, Intel Capital ve benzeri yatırım şirketleri ile buluşma şansına sahip olacak.
Media Markt Türkiye’nin yeni CEO’su Peter Leisten, Media-Saturn Holding’de üst düzey yönetici olarak pek çok pozisyonda görev aldı. 2012 yılından bu yana Media Markt Türkiye’nin bağlı olduğu Media-Saturn Holding’de Başkan Yardımcısı ve Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdürü (COO) olarak görev yapan Leisten, aynı zamanda Türkiye pazarından da sorumluydu. Ülkeyi çok iyi tanıyan ve yıllardır Türk tüketicisini yakından gözlemleyen Peter Leisten’ın, Media-Saturn’ün büyüme stratejisi dahilinde Türkiye’nin en güçlü oyuncularından biri olmasında büyük rolü bulunuyor.
Mağazacılık sektöründe edindiği deneyimlerini, ileriki yıllarda şirketin yönetim vizyonuna taşıyan ve üstün yönetim becerileriyle kendisini kanıtlamış bir lider olan Peter Leisten, Media MarktTürkiye‘nin CEO’luk görevini üstlenmiş olmaktan büyük heyecan duyduğunu belirtti. Leisten: “Media Markt Türkiye, müthiş performansı ve yüksek potansiyeli sayesinde, pazarda stratejik olarak çok önemli bir yere geldi. Geçtiğimiz yıllar içerisinde pek çok başarıya imza attık. Pazarın üzerinde büyüme gösterdiğimiz Türkiye’de yatırımlarımızı artırarak önümüzdeki dönemde de büyümeye devam edeceğiz” dedi.
Peter Leisten kimdir?
2002 – 2005 yılları arasında Almanya’da faaliyet gösteren Saturn mağazasının yöneticiliği yapan Peter Leisten, 2014 yılına kadar Media-Saturn Holding Uluslararası Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü. Aynı zamanda 2010-2012 yılları arasında Media-Saturn Yunanistan’ın CEO’luğunu da yapan deneyimli yönetici, Haziran 2014’ten bu yana Media-Saturn Holding Başkan Yardımcılığı, Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdür (COO) olarak görevini yürütüyordu.
Platin Bilişim Teknolojileri, IBM tarafından şirketleri yeni akıllı çağa hazırlamak için ABD Las Vegas’ta düzenlenen ve yaklaşık 20 bin katılımcıyı ağırlayan IBM InterConnect 2015 etkinliğine iş ortakları ve müşterileriyle birlikte katıldı. Platin Bilişim ekibi ayrıca etkinlikte kurumsal, güvenli, yüksek performanslı, sınır tanımayan yeni nesil güvenlik zekası çözümü Qradar’a ilişkin geliştirdiği QRTime ürününü küresel pazara tanıtma fırsatı yakaladı.
Rekabetin giderek yoğunlaştığı iş yaşamında; veri analizi ve mobil yetenek kullanımına önem veren, dinamik ve esnek bir BT altyapısına sahip olan şirketler ön plana çıkıyor. Şirketlerin tüm departmanlarındaki yöneticilerin de bu farkındalık ile hareket ederek yönlendirmeleri daha rasyonel karar almalarını sağlıyor. Bu dönüşümün farkında olan Platin Bilişim Teknolojileri de, gerek geliştirdiği ürün ve hizmetlerle gerekse de yurt içi ve yurt dışı etkinlik katılımlarıyla Türkiye’deki kurumsal şirketleri bu dönüşüme hazırlamaya çalışıyor. Platin Bilişim’in bu bağlamda iş ortaklarıyla birlikte katıldığı son etkinlik, Las Vegas’ta gerçekleşen IBM Interconnect 2015 etkinliği oldu.
IBM’in globaldeki 3 büyük etkinliğinin (Impact, Innovate ve Pulse) bir karması olan ve yaklaşık 20.000 kişiyi bir araya getiren IBM InterConnect’te Bulut Bilişim, Mobil Teknolojiler, DevOps, Güvenlik, Nesnelerin İnterneti gibi pek çok önemli konuda son gelişmeler masaya yatırıldı. 2000 den fazla teknik oturumun gerçekleştiği etkinlikte kendi ürün ve çözümleriyle ile ilgili bilgi paylaşımında bulunan Platin Bilişim Genel Müdürü Ayhan Bamyacı, IBM InterConnect etkinliği ile ilgili olarak şunları söyledi: “Platin Bilişim olarak; IBM InterConnect 2015’e iş ortaklarımızla birlikte katılım göstermekten ötürü çok mutluyuz. Global bakış açılarının paylaşıldığı bu etkinlikte hem öğrendik hem de eğlendik. Birçok teknik oturuma katılarak önümüzdeki dönemde yapacaklarımıza dair vizyonumuzu güncelledik. İş ortaklarımız ile birlikte, Aerosmith konserine katılarak oldukça keyifli zaman geçirdik.”
Bu tür etkinlikleri daha çok teknik anlamda bir öğrenme ve gelişim fırsatı olarak gördüklerini dile getiren Bamyacı, özellikle Qradar ürününe ilişkin olarak birçok teknik paylaşımın gerçekleştiğini dile getirdi. Hem katılım hem de teknik oturumlar bakımından oldukça zengin olan bu etkinlikte global çevreden dostluklar da geliştirme imkanı bulan Platin Bilişim ekibi, kurumsal, güvenli, yüksek performanslı, sınır tanımayan yeni nesil güvenlik zekası çözümü Qradar’a ilişkin geliştirdiği QRTime ürününü tanıttı. Platin Bilişim Genel Müdürü Ayhan Bamyacı, QRTime için şu ifadeleri kullandı:
“QrTime, Platin Bilişim tarafından Qradar ürününe özel geliştirilmiş bir yazılımdır. QRadar için geliştirilen bu yazılım zaman damgalama konusunda en güvenilir çözümdür. QRTime ile birlikte Log dosyaları 5651 No’lu internet yasamızın kapsamına tam uyumlu bir şekilde damgalanır. Denetleyici kurumların şart koştuğu Zaman Serverları, Damgalama Süresi, Damgalama Periyodu, Damga Algoritması, Kontrol Mekanizması istekleri bu yazılım ile sağlanmıştır. Platin Bilişim olarak bizim geliştirdiğimiz bu yazılımı küresel bir çevrede sunmaktan dolayı son derece gurur duyduk. Ürüne olan ilgi de bizleri mutlu etti.”
İnsansız hava araçlarının neden daha yaygın kullanılamadığı sorusunu Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yıldıray Yıldız şöyle değerlendiriyor; “İnsansız hava araçlarının kullanılabilmesi için güvenlik konusunun tam olarak çözülmesi gerekiyor. Güvenlik konusunun gerçek hayatta test edilmesi çok zor olduğu için gelişmiş simülasyon programlarına ihtiyaç var. Var olan simülasyonu çalışmaları sadece İHAların, insanlı araçları gördüğünde çarpmayı engelleyici sistemlerin ne kadar iyi çalıştığını test etmekte kullanılıyor. Oysa burada insanlı araçların da ne yapacağının tahmin edilmesi gerekiyor. Var olan teknolojilerde şu anda bu mümkün değil.”
NASA’dan Bilkent Üniversitesi’ne gelen Yıldız orada başlattıkları bir çalışmayı İHA Simülatörlerine adapte etmek üzere bir proje başlattıklarını belirtti. TÜBİTAK’tan destek alan proje insan davranışlarını da hesaba katabiliyor. Bu özellik sayesinde insanlı ve insansız hava araçlarının beraber hareket ettiği senaryolar daha gerçekçi bir şekilde değerlendirilebiliyor. Dünyadaki benzerlerine kıyasla çok daha gelişmiş bir simülasyon programı olacak bu projenin üç yıl içerisinde tamamlanması öngörülüyor.
Bu proje, sadece askeri değil, aynı zamanda sivil İHA’lara da çok daha geniş bir uygulama alanı açılmasına katkı sağlayacak. Örneğin ABD’de hala evlere paket servisinin İHA’lar ile yapılması güvenlik problemleri nedeni ile yasalaşmadı. Güvenliğin çok daha gerçekçi bir şekilde test edilebileceği bir simülasyon ortamı hazırlayacak olan bu proje sayesinde bu ve bunun gibi uygulamaların yasallaşma süreci hızlandırılabilir.
Genel Kurul’un açılış konuşmasını yapan TBD Yönetim Kurulu Başkanı İlker Tabak, 44 yıldır çağdaş, refah düzeyi yüksek, bilişim toplumu için çalışan derneğin gücünü bireylerden aldığına işaret etti.
“TBD, bireyden bütüne ulaşan bir yapıdır” diyen Tabak, bilişimin sadece ekonomik değil sosyal kalkınmanın da bir faktörü olduğunun altını çizdi. Bilişim yatay sektör olarak tüm sektörlere etki ettiğine değinen Tabak, Avrupa Birliği’nin (AB) Sayısal Gündem 2020 Programına uyumlu olarak TBD Uzmanlık Gruplarının çalıştığını anlatarak, çalışmalarda binin üzerinde uzmanın görev aldığını belirtti. Bilişim Bakanlığı’nın kurulması gerektiğine dikkati çeken Tabak, bilişim ve yazılımın ulusal stratejik sektör ilan edilmesi gerektiğini vurguladı.
Tabak’ın konuşmasının ardından Onursal Başkan Prof. Dr. Aydın Köksal, Genel Kurul’a hitap etti. “Bilişim devrimine erken uyanışının devamını getirecek olan gelişmiş, saygın, bağımsız, uygarlığa katkı veren, başkalarının yaptığının ardından koşan değil kendi yapan bir ülke olmanın arifesinde Türkiye” diyen Köksal, gülümsemeyi mümkün kılan yüz kaslarına sahip olmasının insanı diğer canlılardan ayıran bir özellik olduğuna dikkat çekti. Köksal, 40 yılda Türkiye’de bilişim altyapısının kurulduğunu şimdi bu altyapıyı güler yüzlü, refahı artmış bir ülkeye dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı.
Genel kurulda açılış oturumundan sonra yazılım tasarımı TBD tarafından yapılan ve üretimi (Hava Elektronik Sanayii)HAVELSAN’da gerçekleştirilen elektronik sandığın tanıtımı amacıyla bir basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısına TBD Başkanı Tabak ve Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Taşçı, HAVELSAN’dan Eray Kılıç ve SEÇSİS Proje Yöneticisi İsmail Göktaş katıldı. Tabak, TBD’nin e-seçim uygulamasıyla öncü ve örnek olmayı tercih ettiğini söyleyip bundan sonraki genel kurulların da elektronik oylamayla yapılacağını dile getirdi.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ile 2006’dan beri elektronik sandık (e-sandık) çalışmalarını sürdürdüklerini bildiren Kılıç, TBD Genel Kurulu’nda kullanılacak e-sandığın 2. Versiyon olduğunu, 3. Versiyonun daha küçük ve taşınabilir olacağını belirtti. Kılıç, HAVELSA’ın SEÇSİS ile kazandığı deneyimi, oda, dernek ve birlik gibi seçim yapan kurumların gündemine taşımak istediğini söyledi. Göktaş ise e-sandığın kullanımı ve teknik özelliklerini anlattı.
Genel Kurul’un öğleden sonraki bölümünde konuşan Tabak, TBD’nin önümüzdeki döneme ilişkin hedefler ve planlanan çalışmalardan söz etti. Tabak, öncelikle TBD’nin bilişim gündemini belirleyecek birikime sahip olduğunu kaydedip dernek bünyesinde Yüksek İstişare Kurulu oluşturulacağını açıkladı. Bilişim kurultaylarını, bilişim olimpiyatları haline getireceklerini, TBD’nin Bilişim Bakanlığı için bir yasa taslağı hazırlayacağını bildiren Tabak, bilişim akademisi kuracakları ve TBD Belgeseli hazırlatacaklarını duyururken uluslararası ilişkilerin sürdürülmesi için TBD’nin araştırma merkezi haline getirileceğini vurguladı. Tabak, dernek bünyesinde Dış İlişkiler Kurulu oluşturulacağını, bir halkla ilişkiler çalışması başlatılarak, derneğin geniş kitlelere duyurulacağını, işitme engelliler için işaret diliyle bilişim terimleri sözlüğü hazırlanacağını, dernek merkezi ile şubeler arasındaki iletişimi daha da geliştireceklerini anlattı.
30. Olağan Genel Kurul gündeminin tamamlanmasının ardından yeni yönetimi belirlemek üzere seçime geçildi.Toplam 127 kişinin oy kullandığı, elektronik oylamanın yapıldığı ve oy pusulasının sandığa atıldığıseçimlerde, TBD’nin yeni Yönetim Kurulu; İsmail İlker Tabak, Koray Özer, Vural Rıza İbrişim, Ahmet Pekel, Erhan Yalçın, Ersin Taşçı, Ertan Barut, İlteriş Şule, Levent Karadağ, Salih Özçiftçi, Üveyiz Ünal Zaim’den oluştu. Denetleme Kurulu’nda Erdal Naneci, C. Serdar Ülgen ve Nezir Aykaç, Onur Kurulu’nda ise Abdullah Büyükbayram, Ali Yazıcı, Abdullah Körnes, Levent Berkman ve Ahmet Lütfi Varoğlu yer aldı.
Çöpten oy çıkmasına son verecek sistem
YSK, seçimlerde elektronik sistemle oy verme işlemi için henüz somut bir adım atmadı ancak HAVELSAN, yerli dijital (elektronik) sandıkları geliştirdi. Sistemde yaklaşık 55 milyon seçmenin oy kullandığı seçim sonuçlarını 5-10 dakika içinde almak mümkün olacak. Ayrıca seçimlere oylara yapılan itirazlar ya da çöplerden çıkan oylar veya seçim sonuçlarının haftalar sonra açıklanması da son bulacak. Sistem zaman kadar paradan da tasarruf sağlayacak, harcamalar büyük oranda düşecek. Yurtdışı oyların Türkiye’ye uçakla taşınması da gerekmeyecek.
Her makinenin bir sandık yerine geçtiği sistemde, seçmenler makineyi kullanabilmek için kimliklerini ibra edecek ve Sandık Kurulu’ndan rastgele tanımlı karekod fişleri alınacak. Seçmen elindeki karekodu makineye tuttuktan sonra oylamayı başlat sekmesine tıklayacak ve istediği partiye oyunu verecek. Oy verme işlemi tamamlandıktan sonra makineden alınan pusula, bu kez gerçek sandıklara atılacak.
Bundan yaklaşık 12 yıl önce Skype’ı kuran Janus Friis ve Niklas Zennström, o dönem yeni bir dünyanın kapılarını açtıklarından haberdar mıydı bilemeyiz. Ancak internet üzerinden uygun maliyetlerle görüşme yapılmasını sağlayan Skype, ilk beta sürümünün üzerinden 1,5 yıl bile geçmeden 1 milyon kullanıcının aynı anda eriştiği dev bir iletişim ağı olmayı başarmıştı.
Bu başarı sektördeki büyük oyuncuların gözünden kaçmadı ve eBay, Ekim 2005’te tam 2.6 milyar dolara Skype’ı satın aldığını açıkladı. Uzun süre eBay’de deyim yerindeyse kendi halinde yoluna devam eden Skype, Mayıs 2011’de 8,5 milyar dolar karşılığında Microsoft bünyesine katılmıştı.
O tarihten bu yana Skype’ı kendi servislerine entegre eden ve gelişimi için çalışan Microsoft, bugün yaptığı resmi açıklamayla hedef büyüttüğünü gösterdi. Microsoft Office blogunda “Get ready for Skype for Business” başlıklı bir yazı kaleme alan Giovanni Mezgec, Microsoft CEO’su Satya Nadella’nın bilginin paylaşımı için daha ideal platformlar sunma vizyonuna atıf yaptı.
Skype for Business’ta neler var?
Microsoft’un Skype özelinde yaptığı en dikkat çekici açıklama, Lync ürün ailesinin artık Skype for Business olarak adlandırılacağı olmasıydı. Geçen Kasım ayında yapılan bu açıklama, bugün yapılan duyuruyla yeni bir anlam daha kazandı. Duyurulan Technical Preview (Teknik Önizleme) sürümüne, mevcut Lync müşterileri erişebilecek.
Microsoft, bu dönüşümün ardında özellikle üst seviye güvenlik önlemleri olduğuna da değindi. Office uygulamalarıyla tam uyumlu olarak çalışacak olan Skype for Business’ın yeni konumu sayesinde Office, alışılmış Word, Excel ve Outlook üçlemesinin ötesine geçerek anında mesajlaşma, sesli ve görüntülü çağrı gibi deneyimleri de kullanıcılarıyla buluşturacak.
Skype for Business’ın Teknik Önizleme sürümüne geçiş yapmak isteyenler için son geçiş tarihi ise 30 Nisan 2015 olarak açıklandı.
Kurtköy’de bulunan İstanbul Teknopark, kurulduğu günden bu yana sürekli artan bir ilgiye sahip. Sadece Türkiye merkezliler değil, global markalar da burada yer alıp önemli Ar-Ge çalışmalarında bulunuyor.
Bu firmalardan biri olan Siemens de, Teknopark’taki ofisine ek olarak Siemens Innovation Lab isimli bir merkez kurdu. Bu merkez, yeni fikirlerin hayat bulması için ideal bir ortam sunarken, bu yıl ilki düzenlenen özel bir yarışmayla da adından söz ettiriyor.
Yarışmanın tanıtım toplantısında röportaj yaptığımız Siemens Türkiye Kurumsal Teknolojiler Direktörü Erdem Alptekin, Siemens İnovasyon Yarışması’nın yalnızca yerel bir ödül olmadığına dikkat çekti. Kazananların, Siemens’in global inovasyon ağına dahil olma fırsatı bulacağını söyleyen Alptekin, kazananların prototip geliştirme çalışmaları yapmak üzere Türkiye, Almanya, Hindistan ve Çin’de düzenlenen ve üç ay boyunca süren Siemens inovasyon kamplarından birine katılacağını belirtti.
Yarışma üç kategoriden oluşuyor
Başvuruların siemens.com.tr/innovationcontest web sitesinden yapılacağı yarışmada adaylara “Akıllı Şehirlerde Bütünleşik Ulaşım”, “Geleceğin Terapi Odaları” ve “Akıllı Şebekelerde Güvenlik” başlıkları altında üç ayrı kategoride proje geliştirme seçeneği sunuluyor. Adaylar projelerini bu üç kategoriden birinde ya da üçünde de hazırlama şansına sahip. Başvuruların ardından yapılacak değerlendirme sonucu kazanan sekiz aday Teknopark İstanbul’da bulunan Siemens İnovasyon Laboratuvarı’nda projeleri için bir prototip geliştirmeleri amacıyla Siemens İnovasyon Kampı’na katılma hakkı kazanacaklar. Ayrıca burada fikirlerini geliştiren her yarışmacıya Siemens Türkiye’den bir mühendis, mentor olarak eşlik ederek danışmanlık verecek.
Yarışmanın birincisi 5.000 Euro, ikincisi 3.000 Euro ve üçüncüsü 2.000 Euro para ödülü kazanacak. Yarışmanın birincisi ayrıca prototip geliştirme çalışmaları yapmak üzere Almanya, Hindistan ya da Çin’de düzenlenen üç aylık Siemens İnovasyon kamplarından birine katılma hakkı kazanacak.
Bazı buluşlar dünyayı değiştirir
Siemens Türkiye tarafından ilk kez düzenlenecek olan ve gençleri inovatif düşünme konusunda özendirmeyi ve teşvik etmeyi hedefleyen Siemens İnovasyon Yarışması’nın başvuruları, 30 Mayıs 2015 tarihine kadar alınacak. Alan gözetmeksizin Türkiye’de eğitim gören tüm üniversite son sınıf öğrencileri, yeni mezun olanlar ve 35 yaşını doldurmamış yüksek lisans ve doktora öğrencilerine açık olan yarışmanın sonuçları, Haziran 2015’te açıklanacak.
“Bazı buluşlar dünyayı değiştirir” mottosuyla hayata geçirilen yarışma ile Siemens, inovasyonu gençlerin öncelikli gündemlerinden biri yapmayı hedefliyor. Siemens, inovasyonun istihdam artışını, sürdürülebilir büyümeyi, toplumsal refahı ve yaşam kalitesini garantileyen en önemli faktör olduğu farkındalığıyla, inovatif düşünme biçiminin yaygınlaşması için gençlere mentorlük etmeyi amaçlıyor.
İngiltere hükümetine bağlı olan Intelligence and Security Committee (ISC) adlı komitenin paylaştığı raporlara göre İngiliz vatandaşları uzun süredir takip edilip, fişleniyor. Veriler oldukça geniş veritabanlarına sahip olan yetkililerin sayısız kişinin bilgilerini sakladığını ve düzenli olarak takipte olduğunu gösteriyor. İşin ürkütücü tarafı ise bu süreçte yasaların tam anlamıyla gerçek bir koruma sağlayamayışı ve çok sayıda yasal boşluk bulunması.
İstihbarat ve güvenlik konusundaki çalışmaları takip etmekle yükümlü olan komitenin ortaya çıkardığı bu süreçte söylenenlere göre İngiliz ajanları fişleme yaparak, vatandaşların etnik kimlikleri, politik görüşleri, cinsel yönelimleri gibi pek çok kişisel veriyi ellerinin altında tutuyor. Komite kısa süre içerisinde çok daha güvenli ve kapsamlı bir yasa paketinin hazırlanması ve tüm açıkların kapatılması gerektiğini bildirirken, mevcut yasaların oldukça komplike, kaotik ve sıradan vatandaşların anlamasının imkansız olduğu bir yığından meydana geldiğini söylüyor.
Bu devasa veritabanlarının tam anlamıyla geçerli ve güvenlikli yasalarla kontrol edilmediği rapor ediliyor ve bu konunun şimdiye kadar parlementoya taşınmaması bir skandal olarak dillendiriliyor. Üstelik bazı yetkililerin izinleri olmamasına rağmen şahısların özel bilgilerini incelediği ve kişisel gizliliği ihlal ettiği belirtiliyor.
Ajanların filtreleme yöntemlerinin hedefinin sadece belli içerikleri takip ettiği ve çok daha küçük bir kısmının depolandığı bir akışa sahip olması hedeflense de, durumun hiç de böyle olmadığı not düşülmüş. Bir başka endişe verici durum ise, bahsi geçen İngiliz ajanlarının sadece ülkedeki değil, yurt dışındaki vatandaşların tüm kişisel verilerini de takip ediyor olabileceği üzerine kurulu.
Platin Bilişim 2001 yılında kurulmuş; “Veri Koruma”, “Arşivleme”, “İş Sürekliliği”, “BT Altyapı yönetimi”, “Güvenlik” ve “Profesyonel Hizmetler” konularında faaliyet gösteren bir teknoloji firması. Uzman kadrosu ve İstanbul’daki Operasyon Merkezi ile Türkiye’deki tüm müşterilerine, yerinde ve uzaktan güvenli erişim metoduyla “Yönetilebilir Hizmetler” veriyor. Şirket ve gelecek planlarıyla ilgili genel müdür Ayhan Bamyacı’nın görüşlerini aldık.
Giyilebilir Teknoloji alanında hızlı gelişimini sürdürmek isteyen Quadro güneş gözlüğü formundaki Akıllı Gözlüklerini nisan ayında satışa sunacağını duyurdu. 13 Nisan’da satışına başlanacak olan Quadro Akıllı gözlükler ile 15MP ye kadar fotoğraf çekebilecek, 1080P formatında video kaydedebilecek ve bunları yaparken müzik dinleyebileceksiniz. Bluetooth ve Wi-fi bağlantı seçeneklerine sahip Quadro akıllı gözlüklerle gözlüğünüzdeki görüntüyü telefonunuz üzerinde Live Stream takip etmek, ya da görüşmelerinizi gözlüğünüzle yapmanız mümkün olacak. Hatta Quadro akıllı gözlüğünüzü PC ye bağlayıp web-cam olarak kullanmanız bile mümkün. Model seçeneğine göre 4-6 Saat arasında kullanım imkânı sunan Quadro akıllı gözlüklerle bu yaz çok daha eğlenceli geçecek gibi görünüyor. Quadro Akıllı Gözlük serisi farklı görünüm özelliklere sahip olmakla beraber 4 farklı model ile satışa sunulacak.
Türk halkının teknolojiye olan ilgisi yüksek olsa da, ne yazık ki geçtiğimiz yıllarda bu konuda yeterince yerli Ar-Ge ve markalaşma çabasının olmaması piyasada dev bir boşluk yarattı. Özellikle geçtiğimiz yıllarda bu alanda yer almak isteyen firmaların, tüketicinin taleplerinin karşılayamaması akıllarda yerli mala karşı negatif bir imaj oluşturmuştu. Quadro, Giyilebilir Teknoloji ürünleriyle bu algıyı tamamen değiştiriyor.
Hızla değişen teknoloji dünyasında, 1 yıl önce popüler olan teknolojiler kısa sürede tüketicinin ihtiyaçlarını karşılamayacak hale geliyor. Bu devirde inovasyon ve Ar-Ge, tüketicinin ihtiyaçlarını canlı tutabilmek için şirketlerin ellerindeki en iyi silahlar. Akıllı telefon ve tabletlerden sonra tüketicinin ihtiyaçlarını karşılamak için akıllı saatler, akıllı bileklikler ve akıllı gözlükler de önemli hale geldi.
Tesla Teknoloji’nin oluşturduğu Quadro markası, ülkemizde bilgisayardan, giyilebilir teknolojilere kadar birçok konuda ürünler üretiyor ve özellikle “Giyilebilir Teknoloji” ürün yelpazesini büyük bir hızla geliştiriyor.
Akıllı Gözlüklere çok az kaldı
Google tarafından, Akıllı Gözlük ürünleri içinde en gelişmiş ürün kabul edilen Google Glass projesinin iptal edildiği yakın zamanda duyurulmuştu. “Akıllı gözlükler piyasaya çıkmayacak mı?” diye beklerken bu konuda çalışmalar yapan Quadro Akıllı gözlük modellerin satışına çok yakında başlayacağını duyurdu.
Tüketicinin Giyilebilir Teknolojiler ile ilgili beklentileri yüksek. Büyük markalarsa, rekabet dolasıyla tüketicinin istediği tüm özellikleri tek bir üründe sunmuyor. Quadro akıllı saat ürünleri, Türk kullanıcılarının isteklerine cevap veren özellikleriyle kısa sürede pazarda büyük bir yere sahip oldu.
Quadro’nun bu hızlı yükselişin arkasında bulunan en büyük yatırımsa, büyük markaların es geçtiği bir boşluğu doldurmasıyla yaşandı. Büyük markalar, rakiplerini pazarda güçsüzleştirmek için sadece kendi ürünlerine uyumlu akıllı saatler sunarken, Quadro piyasadaki tüm akıllı telefonlarla entegre şekilde çalışabiliyor.
Quadro Smart Glass 3HD Özellikleri;
Kayıt Açı Aralığı : 142 Derece Geniş Açı Kamera
DV Kayıt Kalitesi : 1920*1080P (MT0330 Lens)
Video Formatı : MOV H264
Fotoğraf Çözünürlüğü : 4352*3264 (14M Pixel)
Kayıt Hızı : 30 fps
Bluetooth : Bluetooth 4.0
Wireless : 802.11b/g/n
Bellek : 32GB’a kadar MicroSD TF Kart Desteği
Kullanım Süresi : 4 Saat (Tam şarj ile)
Gözlük Rengi : Siyah
Cam Rengi : Polarized UV400 protection Siyah (Sarı, Mavi, Şeffaf, opsiyonlar)
Cam Değiştirme : Var
Kutu İçeriği : Taşıma Kutusu, Kullanım Kılavuzu, USB kablo, Şarj Cihazı, Temizleme Bezi
ODC İş Çözümleri, yenilikçi ürünleriyle global etkinliklerde boy göstermeye devam ediyor. 2-5 Mart tarihleri arasında Barselona’da gerçekleştirilen Mobil Dünya Kongresi’ne kendi standı ile katılan ODC, SmartMessage ürünü üzerinde Foursquare ve Whatsapp için geliştirdiği sosyal medya uygulamalarının lansmanını yaptı.
Yeni özelliklerle hizmet kapsamı genişleyen SmartMessage artık e-posta, SMS gibi pazarlama kanallarına ek olarak Whatsapp, Foursquare, Twitter, Facebook gibi popüler kanalları da ekosisteme dahil etti. Markalar pazarlama iletişimleri için bu yeni platformları da kullanabilecek.
ODC İş Çözümleri’nin ikinci kez katıldığı, mobil iletişim endüstrisinin dev etkinliği Mobil Dünya Kongresi endüstri liderlerini, yenilikçi firmaları ve vizyonerleri bir araya getirdi. Etkinlikte gelecek yıllarda mobil dünyayı şekillendirecek trendler katılımcılarla paylaşıldı. Çapraz kanallı pazarlama platformu SmartMessage üzerinde devreye alınan yeni uygulamaların şu özellikleri bulunuyor:
SmartMessage – Whatsapp özelliği
Markalar bundan sonra müşterileriyle olan iletişimlerinde e-posta, SMS gibi kanallara ek olarak Whatsapp’ı da kullanabilecekler. Hem kampanyalara katılım talepleri hem de şikâyet ve öneri bildirimleri Whatsapp üzerinden markalara iletilebilirken, markalar da bu bildirimlere Whatsapp üzerinden veya diğer e-posta, SMS gibi kanallarla dönüş sağlayabilecekler.
SmartMessage – Foursquare özelliği
SmartMessage bu yeni özellik sayesinde, Foursquare kullanıcılarının lokasyonlarda yaptığı “check-in” bilgilerinin, diğer kanallarla etkileşimli olarak değerlendirilmesini sağlayacak. Müşteri iletişimini buradan yürütebilecek olan markalar, kampanyalar hakkında bilgilendirme yapabilecekler.
Üç kez üst üste Deloitte Technology Fast50 Türkiye’de yer alan, Avrupa, Orta Doğu, Afrika bölgesinin en hızlı büyüyen 500 teknoloji şirketinin sıralandığı Deloitte Technology Fast500 EMEA listesinde de 153’üncü sıraya yükselen ODC, küresel pazarlarda büyümeyi hedefliyor.
Japon biliminsanları bir ilke imza attı ve elektrik enerjisini kablosuz olarak bir noktadan diğerine başarıyla taşıdı. Japan Aerospace Exploration Agency (JAXA)’nin Japon ekibi mikrodalga frekansını kullanarak 1.8 kilowatt’lık enerjiyi, hava üzerinden 55 metre uzaklıktaki bir alana taşımayı başardı.
Kurumun sözcüsü yaptığı açıklamada, ilk kez birilerinin iki kilowatt’a yakın yüksek çıkışlı bir enerjiyi mikrodalga bağlantı kullanarak küçük bir hedefe ulaştırabildiğini söyledi.
Sadece bir elektrikli su ısıtıcıyı çalıştıracak kadar enerjinin bu şekilde taşınması her ne kadar büyük bir olay gibi görülmese de, bu yolun açılmasıyla birlikte insanlık için yeni enerji kaynakları seçeneği doğmuş olacak. Örneğin Güneş’ten gelecek solar enerji direkt olarak Dünya’ya aktarılarak kullanılabilecek. Uluslararası Uzay İstasyonu bu enerji sayesinde çalışmaya devam edebilecek ve depolayabilecek. Projenin nihai aşamasında 1 GW’lık enerji üretimi hedefleniyor.
Space Solar Power Systems (SSPS) adlı proje üzerinde uzun yıllardır çalışan ekibin söylediğine göre şimdilik Güneş ile Dünya arasında bir aktarım yapmak mümkün değil. Bu devrimsel başarı ancak ilerleyen süreçte mümkün olabilecek. Başarıya ulaşmak için sözü edilen tahmini dönem ise 2040’lı yıllar. Bu gerçekleştiğinde ise kablosuz enerji iletimini 1800’lerin sonunda dünyayla tanıştıran Nicola Tesla’ya geç kalmış bir teşekkür edilebilir.
Algoritmalar bizlerin sanal dünyada var olmasını sağlayan yegane olgulardan bir tanesi. Google, hazırladığı algoritmalar sayesinde doğru ve başarılı arama sonuçlarını sunabilirken, Facebook ise geliştirdiği farklı algoritma örnekleri ile hangi içerikleri daha çok görebileceğimize karar veriyor. Netflix üyeleri de film önerileri için yine şirketin yazdığı algoritmalar üzerinden işlem yapıyor.
Bundan yaklaşık iki sene önce kurulan Algorithmia adlı bir sanal algoritma uygulama dükkanı, bünyesinde 800’den fazla algoritma barındırıyor ve ihtiyacı olanlara doğru çözümü vaat ediyor. Görsel ya da duysal işlemlerde ve bilgisayar temelli geliştirme süreçlerinde kullanılabilinen bu algoritmalar ise deneyimli eller tarafından hayata geçirilmiş.
Algorithmia adlı algoritma mağazasında paylaşılan içerikler konusunda uzman akademisyenler tarafından hazırlanmış. Burada akademisyenler tarafından paylaşılabilen ya da belli bir ücret karşılığında kullanıma açılan algoritmalar sayesinde geliştiriciler ve veri işlem sorumluları çok daha kısa sürede, başarılı işlere imza atabilecek. Örneğin sunulan içeriklerden bir tanesi sayesinde bir konuşmayı yazılı metne çevirmek mümkün.
Şimdilik kapalı beta aşamasında olan Algorithmia’da öğrenciler, akademisyenler ve bazı iş adamları ciddi bir temel yaratmak için uğraşıyor. Dükkan, Madrona Venture Group üzerinden toplamda 2.4 milyon dolarlık bir yatırım da almış. Diğer yatırımcılar arasında ise Rakuten Ventures ve Oren Etzioni (Allen Instittue CEO’su) bulunuyor.
Reuters’ın haberine göre Google, yeni bir işe adım atıyor ve farklı şirketlerin sunduğu tanıtım maksatlı basın bültenlerini In the News (haberler) sekmesi altında gerçek birer habermiş gibi yayınlamayı düşünüyor. Aslında geçtiğimiz Eylül ayında temelleri atılan bu yeni stratejinin amacının Google’a göre kullanıcıların istedikleri bilgiye farklı kaynaklardan en doğru biçimde yararlanması olduğu belirtiliyor.
İnternet kullanıcılarının doğru bilgiye ulaşması ve aynı zamanda diğer şirketlerin güvenlik ile reklam konularındaki standartlarını tehdit edebileceği söylenen bu çalışmanın Google’a direkt olarak bir kazancı olmayacakmış. Habere göre In the News sekmesinde yayınlanacak olan haber görünümlü yazılar için markalardan ekstra bir ücret talep edilmeyecek.
Bülten içeriklerinin öne çıkması için SEO numaralarına başvuracağı tahmin edilen markaların ise bu konuda hevesli olacağı öngörülüyor. Tüm bu olumlu tabloya rağmen internet gezginlerinin farkında olmadan gerçek haber değil de reklam içeriği okuyabilecek olması akılları bulandırıyor.
Accenture, dünyada birçok ülkede, önde gelen sektörlerin ve bu sektörlerdeki şirketlerin dijital dönüşüm yolculuklarında nerede olduklarını gösteren ve dijital yetkinliklerini karşılaştıran bir endeks geliştirdi.
Proje, Accenture Dijitalleşme Endeksi ismiyle Boğaziçi Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Türkiye Bilişim Vakfı ve Türkiye’de dijital dönüşümün lideri olma vizyonuyla birçok öncü projeyi hayata geçiren Vodafone’un desteği ile Türkiye’de de hayata geçiriliyor. Değişen pazar dinamikleri ve rekabetçi piyasa koşullarında dijitalleşmenin şirketlerin başarılarında önemli bir etken olduğu gözleminden hareketle hazırlanacak olan çalışma, Türkiye’nin önde gelen 100 şirketinin dijitalleşme alanındaki durumunu değerlendirecek.
Özel sektörü ve akademik dünyayı bir araya getirecek çalışma ile bu alanda ciddi bir farkındalık yaratılması planlanıyor. Türkiye’nin önde gelen sektörlerinin dijital dönüşümdeki mevcut durumunun tespit edilerek gelişim alanlarının ortaya koyulması amaçlanırken, Türkiye’nin dijital dönüşümüne katkı sağlanarak ülkenin büyümesine ve kalkınmasına da destek olunması hedefleniyor.
Kurumsal stratejilerinde en iyi rekabet avantajını sağlayacak şekilde dijitalleşmeye yer veren ve dijitalleşmeyi şirketin ana hedeflerine başarılı bir şekilde entegre eden; müşterileriyle olan iletişiminde dijital ürün ve hizmetleri müşteri memnuniyetini en fazla sağlayacak şekilde kullanan; organizasyon içindeki iletişim, iç süreç ve operasyonları dijital kanallar aracılığıyla en verimli şekilde yürüten ve gelirleri/varlıkları itibarıyla Türkiye’nin en büyük şirketleri arasında yer alan şirketler “Dijital Liderler”olarak tanımlanıyor.
Accenture Dijitalleşme Endeksi çalışması, şirketlerin hem müşterilerinden hem de kendi sektörlerinden kaynaklanan ihtiyaçları doğru tespit ederek katma değer yaratabilmelerini sağlayacak 3 ana başarı kriteri üzerinden ilerleyecek. Bu kriterler, dijitalleşmenin kurumsal stratejide rekabet avantajı sağlayacak şekilde yer alması ve şirketin ana hedeflerine entegre edilmesini tanımlayan Dijital Strateji; müşteriler ile olan etkileşimde dijital ürün ve hizmetlerin kullanılmasını kapsayan Dijital Hizmetler ile organizasyon içindeki iletişimin, iç süreçlerin ve operasyonların dijitalleşmesini temsil eden Dijital Operasyonel Yetkinlikler olarak sıralanıyor.
Araştırmaya hangi şirketler dahil
Accenture Türkiye Dijitalleşme Endeks Araştırmasına 2013 yılında aşağıdaki kriterlerden birini sağlayan şirketler dahil olabilecek:
o 500 Milyon TL ve üstü ciro büyüklüğü oluşturan şirketler,
o Konsolide aktif büyüklüğü toplam değeri en az 30 Milyar TL olan bireysel bankacılık hizmeti sunan kamu ve özel bankaları,
o Toplam prim üretimi en az 500 Milyon TL olan hayat dışı sigorta şirketleri,
o Toplam prim üretimi en az 100 Milyon TL olan hayat sigorta şirketleri
o Pay piyasası işlem hacimleri en az 70 Milyar TL olan yatırım kuruluşları