ABD Maliyesi Facebook’un peşine düştü
ABD’de vergileri takip eden kurum olan IRS, Facebook’un peşine düştü. Sosyal medya devinin, IRS’in istediği belgeleri teslim etmemesi, kurumun Facebook’a dava açmasına neden oldu.
IRS, sosyal medya devinin 2010 yılında bazı varlıklarını İrlanda’daki ofisinin üzerine geçirmesi nedeniyle şirketi inceleme altına almıştı. O dönemle ilgili belgeleri talep eden IRS’e cevap vermeyen sosyal medya devi, kurumun talebine cevap vermeyerek kendini büyük bir riske atmış bulunuyor. IRS’in vergi kaçırma girişimlerine çok ağır cezalar kestiği biliniyor. Facebook’un böyle bir durumda IRS ile anlaşmak yerine olayı mahkemeye taşıması ağır cezayla karşılaşmasını kaçınılmaz kılıyor.
IRS’nin iddialarına göre, ABD’den İrlanda’ya geçirilen varlıkların değerinin milyarlarca dolar boyutunda düşük gösterilmesi nedeniyle çok büyük vergi kaçakçılığı söz konusu. ABD’li şirketler, ülkedeki yüksek vergi oranından kaçıp İrlanda’daki düşük vergi oranından yararlanmak için gelirlerinin ve varlıklarının büyük bölümünü İrlanda’da kurdukları yan şirketlere yönlendiriyorlar. Davanın IRS lehine sonuçlanması ve IRS’in belgelerde vergi kaçırmaya yönelik izler bulması halinde Facebook’un milyarlarca dolar düzeyinde ceza ödemesi gündeme gelebilecek. IRS’in bu cezalarda indirim yapması veya uzlaşma sağlaması da çok sık karşılaşılan bir durum değil. Dolayısıyla Zuckerberg’in sosyal medya servisi, 2016’da önemli bir zarar kalemi ile karşılaşabilir.
Dünyanın en büyük hacker ordusu İran’da
Dünyanın ilk siber silahı, yıllar önce İran’ın gizli nükleer tesisinde kullanılmış ve tesisin beşte biri çalışamaz hale gelmişti. ABD istihbaratı tarafından özel olarak hazırlanan Stuxnet isimli virüsün yol açtığı hasarı tamir etmek, İran’a çok uzun zamana ve milyarlarca dolara mal olmuştu. Virüs, santrifüjlerin kapasitesinin üzerinde hızlı dönerek parçalanmasına ve tesise zarar vermesine neden olmuştu. ABD ile İran o dönemde, İran’ın nükleer silah geliştirme çabaları nedeniyle büyük gerginlik yaşıyor, ABD İran’a ağır yaptırımlar ve ticari ambargolar uyguluyordu. İran ise geliştirdiği silahla İsrail’i haritadan silme tehdidini savuruyordu. Ayrıca nükleer alanda çalışmalar yapan İran’lı mühendisler ve bilim insanları ardı ardına suikasta uğrayarak öldürülüyordu.
ABD’nin ve İsrail’in hacker saldırıları nedeniyle dijital güvenlik önlemlerini arttırmak zorunda kalan İran’ın şu anda dünyadaki en büyük hacker ordusuna sahip olduğu anlaşıldı. Yaşanan saldırılar nedeniyle çok sayıda İranlı genç hacker’ın ülkenin siber ordusuna katılım için başvurmuş olduğu ortaya çıktı.
Devrim Muhafızları altında yer alan siber güvenlik ordunun, 20 milyon dolarlık bütçeye sahip olduğu bildiriliyor. Bu hacker ordusunun Stuxnet’in intikamını, 2011 ve 2013 arasında ABD finans kuruluşlarına karşı gerçekleştirilen 175 saldırıyı düzenlediği biliniyor. Söz konusu saldırılar ABD ekonomisine yüz milyonlarca dolar zarar vermiş durumda. Ayrıca İran’lı Hacker’ların New York’taki bir barajın kontrolünü ele geçirerek bölgeyi uzun bir süre elektriksiz bıraktığı da biliniyor. Ülke ayrıca 2012 yılında ABD’nin müttefiki Suudi Arabistan’ın en büyük petrol şirketine saldırarak şirketin tüm iş süreçlerini yürüten 35 bin bilgisayarı kullanılamaz hale getirdi. Bu saldırı sonrasında petrol fiyatlarında çok keskin bir yükselme yaşandı. Ancak Orta Doğu’nun bu yalnız ülkesinin petrol fiyatları ile oynaması Çin’i de rahatsız etmesi nedeniyle, ülkenin petrol şirketlerine saldırıları durdurduğu düşünülüyor. Yine de İran, tek bir gerçek bomba atmadan dünya ekonomisi sadece bilgisayar başından çökertebileceğine dair mesajını dünyaya başarıyla ulaştırmış bulunuyor. Ambargoların kalkmasının ardından İran’ın dijital saldırıları da durdu ancak ABD ve Avrupa şimdi bu dev hacker ordusuna karşı nasıl önlem alabileceklerini tartışıyorlar.
Google Türk şirketini satın aldı
İnternet devi Google, Bilkent Üniversitesi mezunu elektrik mühendisi Alper Turgut’un 2007 yılında Kaliforniya, Mountain View’da kurduğu video teknolojileri şirketi Anvato’yu satın aldığını açıkladı. OTT video içerikleri için düzenleme ve yayınlama araçları geliştiren Anvato, internet devinin bulut ve video servisleri için anahtar rol oynayacak.
Anvato’nun çözümleri ile on demand video alanında ve Cloud Platform üzerinde hızlı bir gelişme sağlayacaklarını kaydeden Sundar Pichai, her türlü cihazdaki tüketiciye çok hızlı ve yüksek kaliteli on-demand video ulaştırmalarının da mümkün olacağının altını çizdi.
İnternet devinin rakipleri de şu sıralar, video çözümleri üreten şirketleri satın almak konusunda birbirleriyle yarışıyorlar. Amazon Web Services (AWS) ve IBM, kısa süre önce Elemental Technologies ve Ustream’ı satın aldılar. Microsoft da kendi şirket portföyünü video teknolojileri geliştiren küçük start-up’lar ile genişletiyor.
2007 yılında, Google’ın merkezinin de bulunduğu Kaliforniya Mountain View’da kurulan Anvato’nun müşterileri arasında, E!, E.W. Scripps, Food Network, Fox, Fusion, NBC Universal, Style ve Telemundo gibi ABD’nin önemli şirketleri yer alıyor.
Yahoo’yu satın alan Mozilla Vakfı’na da 1 milyar dolar ödeyecek!
Yahoo’nun satın alımı için dev şirketler arasındaki rekabet büyürken, Yahoo ve Mozilla Vakfı arasındaki bir anlaşmanın, Yahoo’yu satın alan şirkete 1 milyar dolarlık ek yük getireceği ortaya çıktı.
Yahoo 2014’te yaptığı bir anlaşmayla Mozilla’nın internet tarayıcısı Firefox’taki standart arama motoru olarak Yahoo’nun kullanılması karşılığında Mozilla’ya her yıl 375 milyon dolar ödeme sözü vermişti. Bu anlaşmanın süresi ise 2019 yılında dolacak.
Anlaşmadaki ilginç bir madde ise Yahoo’yu satın alacak olan şirketi çok zor bir durumda bırakabilir. Söz konusu maddeye göre, eğer Yahoo bu anlaşma süresi içinde satılacak olursa ve Mozilla Vakfı Yahoo’yu satın alan şirketi beğenmeyip birlikte çalışmak istemezse, Firefox’un arama motoru olarak başka bir şirketle anlaşabilir ve Yahoo’yu Firefox’tan çıkarabilir.
Ancak Yahoo yine de 2019’a kadar Mozilla Vakfı’na her yıl 375 milyon dolar ödemeye devam edecek. Yani Yahoo’yu satın alan şirket, Firefox’ta yer almadığı halde her yıl Mozilla’ya 375 milyon dolar ödemek zorunda kalacak. Üç yılda bu rakam toplam 1 milyar dolara ulaşacak.
Instagram hakaret ve küfrü önleyecek
Facebook’un fotoğraf paylaşım uygulaması Instagram, iş dünyasındaki kullanıcılarına, takipçilerin yaptığı yorumlar arasında yer alan hakaret ve küfürleri otomatik olarak silme imkanı veren yeni bir araç hazırlıyor.
Şirket ve ürünler için hazırlana profesyonel Instagram hesaplarındaki paylaşımların altında, takipçilerin hakaret ve küfür içeren yorumlar yapmasını istemeyen sayfa yöneticileri, bu yeni özellik sayesinde görülmesini istemediği “sansürlü” kelimeler için bir liste oluşturabilecek. Ayrıca Facebook’un hazır olarak sunduğu küfür, hakaret, ırkçılık içeren ifadeler hakkındaki listeleri basitçe bir “on/off” düğmesi ile devreye alabilecek.
Yeni özellik şimdilik sadece şirketlerin kullanımına sunulacak ve kişisel kullanıcıların bu sansür özelliğine erişimi olmayacak ancak Zuckerberg’n zamanla tüm kullanıcılara aynı yeteneği açabileceği tahmin ediliyor.
Microsoft yönetiminde büyük değişiklik
Microsoft’taki COO görevinden istifa ederek Citadel Securities’te CEO olarak işe başlayan Kevin Turner’ın ardından yazılım devinin yönetiminde büyük bir değişiklik yaşandı. Çalışanlara e-mail ile yeni durumu açıklayan CEO Satya Nadella, görevinden ayrılan COO’nun yerine yeni bir COO atamayacağının da altını çizdi.
Kevin Turner, Microsoft yönetiminde Steve Ballmer ekibinden kalan son üst düzey yöneticiydi. Onun da ayrılmasıyla üst yönetim artık tamamen Nadella’nın ekibine kaldı. Ancak Nadella şirket çalışanlarına gönderdiği mektupta, Turner’in görevlerinin bir kısmını kendisinin üstleneceğini vurguladı. Özellikle satış konusunda daha etkin ve doğrudan görev alacağını da vurguladı.
Ayrıca şirket yönetimindeki Judson Althoff ve Jean-Philippe Courtois bundan sonra dünya çapındaki ticari operasyonlardan, global satışlardan, pazarlama ve operasyon yönetiminden sorumlu olacaklar ve Nadella’ya rapor verecekler. Daha önce Turner’e rapor veren Amy Hood da artık finansal operasyonlar konusunda doğrudan Nadella’ya bağlı olacak.
Nadella ayrıca satış ve pazarlama operasyonlarında da önemli değişimlerin yaşanmasını düşünüyor. Yerel satış ekiplerinin çok daha etkin olması ve bu konuda global ekipten destek alması gerektiğini düşünen Satya Nadella böylece Microsoft’un yeni dönemde daha saldırgan, daha göze çarpan pazarlama kampanyalarına hazırlandığının da işaretini vermiş oldu.
Avast AVG’yi satın aldı
Antivirüs yazılımları geliştiren Avast, Hollandalı rakibi AVG’yi satın aldığını duyurdu. 1,3 milyar dolarlık satın alma işlemi, antivirüs pazarındaki en büyük el değiştirmelerden biri olacak.
Avast, Hollandalı rakibine hisse başına 25 dolar ödeyecek. Bu işlem sonunda, Avast, AVG’nin %33’lük imtiyazlı hissesine sahipolacak. Dünya çapında 230 milyondan fazla kullanıcısı olan Avast, satın alma işleminin bir bölümü için Credit Suisse Securities, Jefferies ve UBS Investment Bank’tan kredi kullanacak.
AVG Chief Executive Gary Kovacs, iki firmanın güçlerini birleştirmesiyle hem kurumsal hem de kişisel ürünler konusunda çok daha güçlü bir alt yapı oluşturacaklarının altını çizerken, Avast’ın AVG’nin hızlı büyümesine olumlu etki edecek kaynaklara sahip olduğunu da vurguladı.
Facebook’tan OpenCellular standardı
4 milyar insanın internete erişim imkanı bulamadığı dünyada Facebook şimdi internetin erişemediği bölgelere bağlantı sağlamak amacıyla yeni bir platformu hayata geçireceğini duyurdu. OpenCellular isimli yeni platform, bir ayakkabı kutusu büyüklüğündeki sunuculardan oluşuyor. Bu kutular, 10 km yarıçapındaki bir alana sinyal gönderebiliyor. Bağlantı seçenekleri ise 2G’den LTE’ye kadar geniş bir yelpazeye sahip.
Aynı anda 1500 kişinin bağlanmasına imkan tanıyan platform, bu yaz mevsiminde kullanılmaya başlayacak. Facebook platformu şimdiden şirketin kampüslerinde test ediyor ve sonuçlar da oldukça başarılı.
Açık kaynak kodlu bir platform olan OpenCellular, başka kurumların da kendine özel tasarımlar geliştirmesini sağlayacak. Böylece GSM operatörleri, devlet kurumları, üniversiteler gibi kuruluşlar kendi bağlantı istasyonlarını tasarlayıp kurabilecek ve diledikleri bölgeye kablosuz bağlantı sağlayabilecekler.
Geleceğin savaşları robot askerlerle yapılacak
Rusya’nın askeri teknolojiler geliştiren kurumunun başında olan General, robot askerler hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. Rusya’nın gelişmiş askeri robotlar üzerinde çalıştığının altını çizen Korgeneral Andrey Grigoriev, gelecekte savaşların robotlar ve onları kullanan operatörler arasında geçeceğini, birbirlerine ateş eden askerlerin görülmeyeceğini vurguladı.
Çok gelişmiş hedef tanıma ve ateş sistemlerine sahip olacak robotların karada, havada, denizde ve uzayda düşmanlarla çarpışacağını dile getiren general, bazı robotların ise kumandan rolünü bile üstlenebileceğini anlattı. Rusya geçen yıl, standart ordu silahlarını kullanabilen bir robot tasarımı geliştirmişti. Bu robot aynı zamanda motosiklet gibi araçları kullanarak kendi ulaşımını da sağlayabiliyor. Ancak robotun savaş alanlarına girmesine henüz yıllar var. Rusya’nın biraz da “gövde gösterisi” yapmak için robotun yeteneklerini anlatmak konusunda abartıya kaçmış olabileceği düşünülüyor. Öte yandan Rusya’nın ana savaş tankı olan T-14 Armata’nın, akıllı otomobillerdekilere benzer bazı akıllı teknolojilerle donatıldığı, hatta gerektiğinde insansız olarak bile savaşma yeteneğine sahip olduğu biliniyor.
Rusya ayrıca Suriye’deki birliklerinde, mayın temizlemek için özel geliştirilmiş robotlar kullanıyor. Gömülü veya farklı şekillerde saklı mayınları tespit edebilen ve kontrollü şekilde patlatarak imha edebilen robotlar, Suriye’de geniş çaplı olarak mayın temizleme operasyonlarında kullanılıyor.
Çin’in, ABD’nin veya diğer batılı ülkelerin de bu alanda boş durmadıklarını biliyoruz. Gelişmiş teknolojiye sahip ülkeler kendi yapay zekalı askeri robotlarını geliştirmek için son hızla çalışırken, akıllara Stephen Hawking gibi bilim insanlarının, yapay zekalı robotların insanları yok edecek güce ulaşmasının ve bunu kullanmasının kaçınılmaz olacağı konusundaki uyarıları geliyor.
Google fotoğrafları tanımak için start-up satın aldı
Google, fotoğraflardaki nesneleri tanıyan bir teknoloji üzerine çalışan yeni bir şirketi satın aldı. Şirketin öğrenen makineler üzerine yaptığı yatırımın bir parçası olan satın alma ile Alphabet renklerine katılan Moodstocks isimli start-up internet devinin yapay zeka geliştirme çalışmalarında kullanılacak.
Google’ın Goggles isimli benzer bir uygulaması bulunmasına rağmen Moodstocks’ın çalışma prensibi daha farklı. Goggles fotoğraflardaki nesneleri tanımak için bir sunucuya bağlanıp fotoğrafı analize etme gereği duyarken, Moodstocks bu işi telefonun işlemcisi üzerinde hızlıca hallediyor, sunucuya bağlanma gereği duymuyor.
İnternet devi, fotoğraf üzerinde nesne tanıma teknolojisi üzerinde çalışan tek şirket değil. Şu sıralar Silikon Vadisi’nin tüm devleri aynı hedefe yönelmiş durumda. Facebook, Twitter, Amazon, Microsoft, Apple kendi teknolojileri üzerinde çalışıyorlar. Hatta Microsoft bu teknoloji üzerinde geliştirdiği Pinterest benzeri Thinga.me uygulamasını da henüz duyurdu.
Microsoft’un Pinterest’e cevabı: Thinga.me
Pinterest internette alışveriş yapmayı sevenler ve moda tutkunları arasında çok popüler bir uygulama. Ancak uygulamanın bir sınırı var, kullanıcılara sadece internette buldukları ürün görsellerini paylaşma imkanı veriyor. Microsoft’un Garage ekibi kullanıcıların gerçek hayatta, gerçek mağazalarda buldukları ürünlerin fotoğraflarını paylaşmaya imkan veren bir uygulama olan Thinga.me’yi tanıttı.
Uygulamanın gelişmiş fotoğraf düzenleme yetenekleri, çekilen ürünleri arka plan görüntülerinden ayırarak dekupe edebiliyor. Böylece sadece ürünün fotoğrafı paylaşılmış oluyor. Üstelik bu fotoğraflar kullanıcının sanal raflarında yer aldığı için çok derli toplu bir görüntü de oluşuyor.
Kullanıcılar yeni uygulamada, buldukları ürünün adresini ve etiketlerini de paylaşarak, takipçilerinin de aynı ürünü aradığında nereye bakması gerektiğini de gösteriyor. Bu yöntemin sadece moda, tasarım, oyuncak gibi ürünlerde değil, yemek/restoran sektöründe de ilgi görmesi mümkün görünüyor. Şimdilik uygulamanın önündeki tek engel, Thinga.me’de fotoğraf paylaşmak için fiziksel olarak gidip mağaza gezmenin zorululuğu. Pinterest’te ise insanlar oturdukları yerden sayısız web sayfasını dolaşıp tek seferde binlerce fotoğraf paylaşabiliyor, sonrasında da takip ettikleri hesaplarda paylaşılmış binlerce fotoğrafı incelemek için zaman harcarken, Microsoft’un uygulamasının biraz daha “yavaş” kalma riski bulunuyor.
Sürücüsüz otomobiller bisikletçileri de tanıyacak
Google, geliştirdiği sürücüsüz otomobil teknolojilerinde yeni bir adıma geçiyor. İnternet devi, sürücüsüz otomobillerin bisikletleri sadece görmesini değil, ne yaptıklarını anlamasını da sağlayacak.
Bisiklet sürücüleri için trafikte bisiklet sürmeye dair bazı el işaretleri bulunuyor. Özellikle sağa, sola dönüşlerde bisiklet sürücülerinin elleriyle sinyal vermeleri, trafik akışı içinde önem kazanıyor. Google’ın otonom otomobil teknolojileri artık bu el işaretlerini de tanıyacak ve otomobilin önünde hareket eden bisikletçilerin dönüş yapma, şerit değiştirme sinyallerini fark ederek buna göre önlem alabilecek.
Makine öğrenme tekniği ile akıllı otomobiller bu hareketleri zamanla daha da iyi anlayacak. Her bisikletlinin verdiği sinyal ve yaptığı hareketleri analiz ederek, daha sonra karşılaştığı bisikletleri de eski deneyimlerine göre daha başarılı şekilde tespit edebilecek.
5G teknolojileri yeni nesil şehirlerin geleceğine yön verecek
Telekomünikasyon ve teknoloji alanında dünyanın önde gelen oyuncularını bir araya getiren 5G Dünya Kongresi (5G World Summit), bu yıl Londra’da düzenlendi. Kongreye Türk Telekom’u temsilen katılan Kurumsal İş Birimi CEO’su Mehmet Ali Akarca, gerçekleştirdiği ‘Türkiye’de Yeni Nesil Şehirler’ konulu sunumunda yeni nesil iletişim teknolojileri sayesinde araçların, evlerin, okulların, şirketlerin ve şehirlerin akıllandığı bir gelecek öngördüklerini söyledi.
Türkiye’de ilk kez hayata geçirilen ve bölgede örnek teşkil eden yeni nesil şehir uygulamalarının detaylarını katılımcılarla paylaşan Akarca, trafikten sağlığa, kamu hizmetlerinden enerji tasarrufuna, entegre iletişim teknolojileri sunduklarını ve bu sayede şehirlerin, vatandaşlar için daha yaşanılabilir hale geldiğini vurguladı.
Türk Telekom olarak, Türkiye’nin doğusunda batısına en ücra noktalara bile ulaşan bir hizmet ağına sahip olduklarını vurgulayan Akarca, sözlerine şöyle devam etti:
“81 ilde, 34 bin kişiye ulaşan dev çalışan kadromuzla Türkiye’nin her köşesine hizmet götürüyoruz. Ülkemizin, şehrimizin, insanımızın ihtiyaçlarını çok iyi biliyoruz. Yeni nesil şehircilik anlayışımız ve yeni nesil şehir teknolojilerimiz sayesinde, her ilin ihtiyacına özel entegre çözümler sunuyoruz. Türk Telekom olarak başlattığımız Yeni Nesil Şehirlerle Dijital Devrim Hareketi çerçevesinde Türkiye’nin ilk entegre yeni nesil şehir projesini Karaman’da hayata geçirdik. Devamında Antalya’yı da yeni nesil şehir haline getirdik. Türk Telekom olarak geliştirdiğimiz akıllı uygulamaları kamu hizmetlerine ve şehir hayatına entegre ederek Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. Antalya ve Karaman’da kurgulanan yeni nesil şehirler sayesinde, akıllı sistemlerin yer aldığı lokasyonlarda elektrikte ve su kullanımında yüzde 30’a varan tasarruf sağladık.
Akarca, Antalya ve Karaman’da başlattıkları yeni nesil şehir projesinin sağladığı yeni olanakları ve benzersiz kaynak tasarrufunu Türkiye’nin 81 iline yayacaklarını belirtirken, Türkiye’nin dijital geleceği ve en iyi teknolojiye kavuşması için yatırım yapmaya devam edeceklerini de sözlerine ekledi.
Fiber altyapının yeni nesil şehirlerin olmazsa olmazı olduğunu belirten Akarca, “Yeni nesil şehirlerin kullandığı data miktarı çok yüksek hızlara, geniş kapasiteye ve yaygın bir altyapıya ihtiyaç duyuyor. Bu hız ve kapasite ihtiyacı ancak şu an kullandığımız 4.5G ve devamında da 5G teknolojileriyle kesintisiz bir şekilde karşılanabilir. Bu teknolojilerde ise fiber bu işin olmazsa olmazı.” diye konuştu.
Rakamlarla Akıllı Şehir Çözümleri
Türk Telekom’un “Akıllı Sulama” çözümleri ile 83 Ömerli Barajı kadar daha su tasarrufu sağlanacak Akıllı şehir hizmetleri kapsamında Karaman’da bugüne kadar 196 bin 215 kişi, sunulan kablosuz internet üzerinden 12 bin 500 GB’ı aşkın veri kullandı. Antalya sahil şeridinde kablosuz internet kullanan 320 bin 569 kişinin toplam kablosuz veri kullanımı ise 18 bin 700 GB’ı geçti. Türkiye’de her yıl sulama için yaklaşık 32 milyar metreküp su kullanılıyor. Akıllı sulamanın tüm Türkiye’ye yaygınlaşmasıyla yaklaşık 9 milyar metreküp su tasarrufu elde edilebiliyor. Bu Ömerli Baraj Gölü’nü 83 kez doldurmaya yetecek kadar su tasarrufu anlamına geliyor. Antalya ve Karaman’da ise yeni nesil şehirler sayesinde sağlanan elektrik ve su tasarruf oranı yüzde 30’a ulaştı. Kronik hastalık takip sistemi Karaman’da 212 kez, Antalya’da 221 kez kullanıldı. Yeni nesil şehir çözümleri trafikte bekleme süresi yüzde 25 oranında kısalıyor. Akıllı aydınlatma ile Türkiye’de her yıl 650 Milyon TL tasarruf potansiyeli var. Akıllı ölçüm ile Türkiye genelinde yılda 2,75 milyar TL’lik elektrik tasarrufu sağlamak mümkün.Google’a ateş açtılar ve bombalamaya kalktılar
Google’ın Mayıs ayında tehlikeli bir saldırıya hedef olduğu ortaya çıktı. Raul Murillo Diaz ismli bir kişi, 19 Mayıs’ta şirketin Mountain View kampüsüne girerek, bir Street View aracını yakmaya çalışırken güvenlik görevlileri tarafından yakalandı.
Savcıya verdiği ifadesinde, Google’ın onu takip ettiğini ve bundan dolayı sinirli olduğunu vurgulayan Diaz, şirkete bir ders vermek istediğini belirtti. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan saldırgan ise durmak bilmedi.
Kısa süre sonra Diaz’ın sadece “sinirli bir şizofren” olmadığı da ortaya çıktı. 4 Haziran’da internet devinin binalarına otoyoldan ateş açıldığında, Diaz’ın otomobilinin de aynı yerde olduğu kamera görüntülerinde tespit edildi. Polis Diaz’ı 6 günlük bir aramadan sonra yakaladığında otomobilinde hem silah hem de boru tipi ev yapımı bomba bulundu. Diaz bu kez tutuklanıp ceza evine konurken ABD’li internet devi ilk kez bu tür ölümcül risk bulunan bir saldırıya hedef oluyor.
Bu yılın Google geliştiriciler konferansında da markanın karşıtları binanın girişinde protesto gösterileri yapmış ve internet devinin San Francisco’daki yaşam şartlarını zorlaştırdığını, şehre zarar verdiğini iddia ederek şirketin çalışanlarına saldırmışlardı. Öyle görünüyor ki Google artık kampüsünün ve ofislerinin çevresinde tam teçhizatlı ve silahlı çatışmaya hazır, daha fazla güvenlik görevlisi çalıştırmak zorunda kalacak.
Amazon robot yarışmasının yeni galibi belli oldu
Amazon, yürüttüğü dev online ticari operasyonda, depolardan müşterilere ulaştırılacak milyonlarca adet malı organize etmek, raflara yerleştirmek, raflardan almak, paketlemek, adreslemelerini yapmak, faturalarını ve irsaliyelerini çıkarmak gibi çok fazla insan gücü gerektiren süreçlerle çalışıyor. Ancak insan hatası ve insan bedeninin sınırları nedeniyle bu süreçlerde çoğu zaman yavaşlamaların yaşandığını da göz ardı etmemek gerekiyor.
Dev internet şirketi, gelecekte bu süreçleri robotlara teslim etmek zorunda kalacağını biliyor ve şimdiden bazı depolarında deneysel olarak robotları çalıştırmaya başlamış durumda. Ayrıca geçen yıldan beri, kendi ihtiyaçlarına uygun robot tasarımları arasında bir yarışma da düzenliyor. Bu yıl ikincisi düzenlenen yarışmasında ise Hollanda’dan gelen TU Delft Üniversitesi’nin geliştirdiği robot birinciliği elde etti. Aslında bu şaşırtıcı değil çünkü Avrupa yapay zeka alanında çok ileri bir düzeyde bulunuyor. Özellikle Cern’deki çalışmalar nedeniyle bilim insanlarının Avrupa’ya akın etmiş olması, yapay zeka çalışmalarının da Avrupa’ya odaklanmasına neden olmuş durumda. Google da, dev bir yatırımla ve neredeyse sonsuz imkanlarla donattığı yapay zeka geliştiren ekibini, Cern yakınlarındaki bir ofise taşımış durumda.
Amazon’un yarışmasın kazanan robot ise, hem depodaki malları detaylıca analiz edip tanıyabilecek güçlü sensörlere sahip olmasıyla hem de yapay zekası sayesinde kendini geliştirip yaşadığı deneyimlerle öğrenme sürecini tamamladığı için Amazon’un beğenisini kazandı.
İçinde çalıştığı ortamı 3D olarak tarayıp analiz edebilen robot, böylece raflara mal yerleştirirken veya raflardan mal alırken, etrafa çarpmayıp, çevresine zarar vermeyip tüm operasyonunu hassas bir biçimde gerçekleştirebiliyor. Üstelik bu sırada çevresinde dolaşan ve hareket ederek konum değiştiren diğer robotlara veya insanlara karşı da 3D haritasını sürekli güncelleyerek, aktif hareketli bir ortamda çalışmaya devam edebiliyor.
Robot, geçen yıl yarışmayı kazanan robottan da 3 kat daha hızlı çalışabiliyor. Önceki robot saatte 30 koliyi işleyebilirken yeni robotun saatte işleyebildiği koli sayısı 100. Bu da her dakika da 1,6 adet kolinin işlemini bitirebilmesi anlamına geliyor.
İnsanların yerini robotlar mı alacak?
Ancak yine de bu rakamlar, robotları insanların yerine koymak için yeterli değil. Amazon’da bir çalışan saatte 400 koliyi işleyebiliyor. Robotların insanların yerine geçebilmesi için öncelikle bu rakamı geçmesi, ardından da tamamen güvenli ve hatasız şekilde çalışabildiğini çok uzun testlerin ardından ispatlaması lazım. Ancak geçen yıl saatte 30 koli işleyebilen robotların, bu yıl rakamı üçe katladığını düşünecek olursak, 400 rakamını geçmelerinin iki yıldan kısa zaman alması sürpriz olmayacak. Bir ya da iki yıl sürecek test aşamasından sonra ise Amazon’un depolardaki insan çalışanlarını toplu şekilde robotlarla değiştirme ihtimali hayli yüksek görünüyor.Çin’de haber sitelerine sosyal medya yasağı
Çin’in siber güvenlik alanında görev yapan kurumu, medya kurumlarına ve haber sitelerine bir not göndererek, haber kaynağı olarak sosyal medya servislerinin kullanımını yasakladığını duyurdu. Buna göre artık haber servisleri, sosyal medyadan duydukları haberleri, gerçek kaynağından onaylatmadan yayınlayamayacak.
Aslında medya dünyasında çok tartışılan, sosyal medya servislerinin haber kaynağı olup olamayacağı meselesine böyle Uzak Doğu’nun dev ülkesi noktayı koymuş oldu. Haberlerin sosyal medyada farklı gruplarca çarpıtılması ve sosyal medyanın çoğu zaman batılı istihbarat servislerince halk kitlelerini galeyana getirmek için kullanılması, Çin’in bu önlemi almasının önemli bir nedeni. Örneğin, İngiltere’de ordu bünyesinde yüzlerce “troll”den oluşan bir sosyal medya bölüğünün olduğu biliniyor ve bu bölüğün görevi ‘internet üzerinde düşman ülkelere karşı propaganda çalışmaları yapmak,’ olarak açıklanıyor. Dolayısıyla sosyal medyanın güvenilir bir haber kaynağı olamayacağını kabul eden Çin’de artık tüm haber siteleri, duydukları haberleri kaynağından onaylatmak zorunda.
Hükumetin, bu yeni kurala uymadan, internet üzerinden yayılan haberleri sayfalarına/sitesine/ekranlarına taşıyan haber organlarına ağır cezalar vereceği tehdidini de yayınladığı uyarıya eklediğini hatırlatalım.
Google DeepMind göz hastalıklarını teşhis edecek
Google’ın satın aldığı yapay zeka şirketi DeepMind şimdi basit göz taraması ile bilgisayarların göz hastalıklarını teşhis edebilmesini sağlayacak bir yapay zeka sistemi üzerinde çalışıyor.
İngiltere’de Ulusal Sağlık Servisi ile işbirliği içinde gerçekleştirilen yeni projeye göre, sağlık servisinin kayıtlarındaki 1 milyon anonim göz taramasını inceleyerek göz hastalıklarının nasıl teşhis edileceğini öğrenecek. Böylece yeni taramalarda, daha isabetli ve hızlı teşhis koymak mümkün olacak.
İngiltere’de hastanelere her ay 600 bin kişi göz sorunlarıyla başvuruyor ve bu hastalar için gerekli testler, taramalar çok büyük bir zaman alıyor. DeepMind’ın geliştireceği algoritma sayesinde artık doktorlar tarama sonuçlarını bilgisayara okutması, göz hastalıklarını teşhis etmek için yeterli olacak. Yapay zekanın göz doktorlarının gözünden kaçması olası, göz üzerinden kendini belli eden vücuttaki diğer hastalık belirtilerini de erkenden tespit etmesi mümkün olacak.
Apple, organ bağışı için iPhone’ları kullanacak
Telefon üreticisi Apple, Sağlık uygulamasına ekleyeceği yeni bir uygulamayla, iPhone kullanıcılarının organ bağışı yapmalarını kolaylaştıracak.
Hayatta kalabilmek, sağlıklarına kavuşabilmek için çok sayıda insanın organ beklediğini ancak organ bağışı sayısının yeterli olmaması nedeniyle büyük sorun yaşandığını anlayan Tim Cook, iPhone’daki Sağlık uygulamasına ekleyecekleri bağış düğmesinin doğrudan organ bağışlarını koordine eden resmi kuruma bağlı olacağını ve bu düğmeye basarak organ bağışı için resmi süreci başlatmanın çok kolay olacağını açıkladı.
Daha önce de Steve Jobs, Kaliforniya yasalarına organ bağışı konusunda bir madde eklenmesi için kampanya başlatmış böylece Kaliforniya’da çok sayıda hasta bağışlanmış organlar sayesinde hayata tutunmuştu.
iPhone’un yeni özelliğinin sonbaharda devreye girmesi bekleniyor ancak özelliğin ABD dışında da çalışabilmesi için biraz daha zaman geçmesi ve her ülkenin yasalarına göre, ilgili kurumlarla ayrı ayrı çalışmaların yapılması gerekecek.
Uber ve Lyft, Hertz ile anlaştı
Otomobil endüstrisini şekillendirmeye başlayan araç paylaşım uygulamaları şimdi yeni bir ortaklıkla, normalde rekabet halinde oldukları otomobil kiralama şirketlerine de el atıyorlar. Uber ve Lyft’in, ünlü otomobil kiralama şirketi Hertz ile yaptığı anlaşma da bu alandaki ilk adım olarak kabul edilebilir.
Anlaşmaya göre, San Francisco ve Los Angeles’tatki Uber ve Lyft sürücüleri artık Hertz’den uygun fiyatla otomobil kiralayabilecekler. Elbette bu sayede şehirde uygulamanın müşterilerinden gelen çağrılara cevap verecek daha fazla Uber ve Lyft otomobili olacak. Hertz ise, filosundaki artık kullanım süresi dolmuş ve müşterilerine kiralamadığı belli bir yaşın üzerindeki otomobilleri satışa çıkarmadan önce onlardan ekstra bir gelir elde etmiş olacak.
Hertz’in yaptığı açıklamaya göre, orta sınıf araçlar için Uber ve Lyft sürücülerinin ödeyeceği haftalık fiyat 180 dolar olacak. Bir sürücünün bu parayı Uber ve Lyft müşterilerini taşıyarak bir günde çıkarması bekleniyor. ABD’deki bu uygulama başarılı olursa, araç paylaşım uygulamalarının benzer ortaklıkları dünyanın her yerinde devreye sokması da büyük ihtimal olarak görülüyor.
Bu yeni uygulama ile artık dileyen herkesin, otomobil satın almak zorunda kalmadan, boş zamanlarında taksi şoförlüğü yaparak gelir elde etmesinin de önü açılmış oluyor.